Şimdi Ara

Türkiye ile Esed ordusu savaşabilir (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
24
Cevap
0
Favori
1.288
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • Ne Ruslara guvenilir ne de Johnnylere

    Dikkat etmek lazim.

    Sehitlerin hepsi zaten ya ucak ya mayin ya da bomba.

    Su an kara savasinda kimse yenemez Turkiye'yi.

    Benim tahminim ABD'nin Suriye'ye girmesi yakindir, soylemedi demeyin
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Thomassee

    Cok rahat tokatlariz sorun yok

    Yaptırımları, olası diğer devletlerle savaşlara değinmeden, Senin için bu kadar basit değil mi? Ne diyeceksin oğlum nerede diyen anaya? Ne için ölecek askerimiz? Evden tokatlarız yazmak kolay değil mi ne de olsa?


    Bazı şeyler hiç değişmiyor.

    ALLAHA ISMARLADIK

    Üç tabur, ah üç tabur.

    Nebi Samoil siperlerinde kan döken Türk askerlerine bu kadar yardım edemiyoruz.
    O yıl Galiçya topraklarında döğüşmek için yirmibin lüzumsuz Türk bulmuştuk. (. Dünya Savaşı'nda Macaristan'ın kuzeydoğusuna düşen Galiçya (Lehistan) bölgesinde bir Osmanlı Kolordusu Alman, Macar ve Avusturya kuvvetleriyle birlikte Ruslara karşı savaştı. BY)

    Bir yığın Anadolu çocuğunu, yurdun kopmuş, uzak Medine içinde ve çöle yediriyorduk.

    Bir sabah kumandanın odasına girdiğim zaman (“Cemal Paşanın odasına” BY), gözlerinin ağlamaktan yorulmuş olduğunu gördüm: Kudüs İngilizlerin elinde idi.

    Oradaki son Türklerin nasıl kahramanca vuruştuklarını masanın üstünden aldığım şifreli telgraftan okudum. Kudüsü İsrailoğulları gibi bırakmadık. Türkler gibi bıraktık.Nebi Samoil üstünden Müslüman veya Hıristiyan mabetlere doğru inenler, Türklerin son gününü hatırlıyacaklardır.
    Karargah içinde: “Kudüs düştü!” sözü ölüm haberi gibi yayıldı. Daha şimdiden Beyrut’a, Şam’a, Haleb’e göz yaşlarımızı hazırlamak lazımdı.

    Artık yalnız Anadolu’yu ve İstanbul’u düşünüyorduk. İmparatorluğa, onun bütün rüyalarına ve hayallerine Allahaısmarladık!.

    Zeytindağı’nın çamları arasından, güneşi hiç sönmiyecek, hiç akşam gölgesi görmiyecek gibi bakan Lut çukuru, şimdi bütün İmparatorluğu, içine çeken bir mezar gibi genişleyip derinleşiyor.

    Eşyam ve kağıtlarımı bavuluma yerleştiriyorum. Artık Şam’dan ayrılıyoruz. Cemal Paşa İstanbul’da istifa edecektir.

    Tren giderken iki tarafımızda Suriye ve Lübnan’ı sanki safra gibi boşlatıyoruz.

    Yarın kendimizi Anadolu köylerinin arasında Kudüs’süz, Şam’sız, Lübnan’sız, Beyrut’suz ve Haleb’siz, öz can ve öz ocak kaygısına boğulmuş, öyle perişan bulacağız.

    Kumandanım harap Anadolu topraklarını gördükçe:
    -Keşke vazifem buralarda olsaydı, diyor.

    Keşke vazifesi oralarda olsaydı. Keşke o altın sağnağı ve enerji fırtınası, bu durgun, boş ve terk edilmiş vatan parçası üstünden geçseydi!

    -Eğer kalırsam, diyor; bütün emelim Anadolu’da çalışmaktır.

    Eğer kalırsa, eğer bırakılırsa..Anadolu hepimize hınç, şüphe ve güvensizlikle bakıyor. Yüzbinlerce çocuğunu memesinden sökerek alıp götürdüğümüz bu anaya, şimdi kendimizi ve pişmanlığımızı getiriyoruz. İstasyonda bir kadın durmuş, gelene geçene:
    -Benim Ahmed’i gördünüz mü? diyor.

    Hangi Ahmed’i? Yüz bin Ahmed’in hangisini?

    Yırtık basmasının altından kolunu çıkararak, trenin gideceği yolun, İstanbul yolunun aksini gösteriyor:
    -Bu tarafa gitmişti, diyor.

    O tarafa ? Aden’e mi, Medine’ye mi, Kanal’a mı, Sarıkamış’a mı Bağdad’a mı?

    Ahmed’ini buz mu, kum mu, su mu, skorpit yarası mı, tifüs biti mi yedi? Eğer hepsinden kurtulmuşsa, Ahmed’ini görsen ona da soracaksın:
    -Ahmed’imi gördün mü?

    Hayır.. Hiçbirimiz Ahmed’ini görmedik. Fakat Ahmed’in her şeyi gördü. Allah’ın Muhammed’e bile anlatamadığı cehennemi gördü.

    Şimdi Anadolu’ya, batı’dan, doğu’dan, sağdan, soldan bütün rüzgarlar bozgun haykırışarak esiyor. Anadolu demiryoluna, şoseye, han ve çeşme başlarına inip çömelmiş oğlunu arıyor.

    Vagonlar, arabalar, kamyonlar, hepsi, ondan, Anadolu’dan utanır gibi, hepsi İstanbul’a doğru, perdelerini kapamış, gizli ve çabuk geçiyor.

    Anadolu Ahmed’ini soruyor. Ahmed, o daha dün bir kurşun istifinden daha ucuzlaşan Ahmed, şimdi onun pahasını, kanadını kısmış, tırnaklarını büzmüş, bize dimdik bakan ana kartalın gözlerinde okuyoruz.

    Ahmed’i ne için harcadığımızı bir söyleyebilsek, onunla ne kazandığımızı bir anaya anlatabilsek, onu övündürecek bir haber verebilsek… Fakat biz Ahmed’i kumarda kaybettik..

    (Zeytindağı, Falih Rıfkı Atay, Bateş AŞ, İstanbul, 1981, s. 91-93)




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Thomassee

    Cok rahat tokatlariz sorun yok

    Akşam olmadan yedik.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • bizene bu savastan elin suriyelisi geliyor dukkan aciyor cocuk doguruyor peki turk askeri ne yapiyor suriyeli kardeslerimiz gitmiyor savasa onlarin yerine savasiyor topla butun suriyelileri gerekirse silah zoru ile topla at suriyenin icine

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: önceki 12
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.