Şimdi Ara

Tarık suresi 7. Ayet (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
79
Cevap
0
Favori
5.074
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
5 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 1234
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Bu arada hado milli gazetede Mehmet Şevket eygi takma adıyla yazılar yazmaktadır

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • HADO77 kullanıcısına yanıt
    hocam bahsettiğiniz konuda hadis var.işte peygamber diyor ki ben size iki şey bırakıyorum,biri kuran biri sünnet.işte diyor bunlara sıkı sıkıya sarılın.

    hocam sizin mantığınızla yaklaşınca peygamber ile aktarılan herşeyin doğru olmayabilirliğini düşünüp kendimizde yapmama gibi bir durum oluşturabiliriz.abdesten tut namaza kadar kılınış şekilleri yapılacak hareketlerin hepsi hadislerle aktarılmış.ozaman senin kıldığın namazada şüphe ile yaklaşman lazım ve namazı kılmaman lazım.çünkü doğru olmayabilir.çünkü b c d e f kişisi a kişisi böyle söylemiş dedi diye a kişisinin böyle söylemiş olması kesin değildir.

    yani hocam nerden bakarsak bakalım sürekli bir çelişkiler silsilesinde dönüp duruyoruz.sen zaten bir kişiyle ilgili aktarılan şeylerin doğru olmayabilirliğini düşünüyorsan o kişiyle ilgili şüpheye düşmen gerekmez mi?ayetleri kim okudu peygamber,ayetleri peygamberin okuduğunu ve bize söylediğini kim diyor, HADİSLER. ozaman senin bunada şüphe ile yaklaşman lazım.




  • WILDBOYS kullanıcısına yanıt
    bilgi kesinmi hocam .d
  • Amacım illa ki bir cevap uretip muarrız takılmak değil.



    Kısaca söyleyeyim.



    A kişisi hakkındaki kanı tanınmıyorsa şöyle olur. Budha demişki yalan söyleme zina etme adam öldürme ve krisnaya tap.



    Bu adamı tanımıyorsam ilk uç soylevini de tanımam demem. Ancak uçuncusu bana yabanıldır.



    Sunnette namaz oruç zekat hac eyvallah ancak 9 yaşındaki kızla da evlenmiş. Yok şunu yapmış vs. Bu konular yabanıldır.



    Aklın gereği olanı kabul algılayamadığını kişisel sorguya tabi tutarsın.



    Zira kişiden sadır olan bir tutumu görmemiş ve duymamışsın. Birisi birisine demiş o da ona demiş ve 1600 yıl önce olmuş bu.



    Erdemli ifadeleri kabul erdem dışı olanı ise tanımadığından oturu mesafe ile tartma.



    Rasulu tanıyorum zira bu bana farz denmiş mi? Kendisini fiilen gören vardır belki de. Ancak biz öyle değilsek tanımadığımız bir kimse adına yorumda bulunmak muspeti talepten fazlası değildir. Menfii tutumu kabul ettik diyelim. O kişi ukbada dese ki ben cennetle 10 kişiyi mujdeledim 11. Sinin sozune mi inandın? Ne denir?



    400000 kişiye veda haccı 10 kişi cennetle mujdelenmiş.içlerinde hanımları da yok.



    Bunlar ince nuanslar olmalı.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • HADO77 kullanıcısına yanıt
    ben hiçbirşey anlamadım hocam .d
  • quote:

    Orijinalden alıntı: kuzeyinkrali

    ben hiçbirşey anlamadım hocam .d

    Her hadis doğru değil diyor

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • biradamdiro B kullanıcısına yanıt
    saolasın hocam .d
  • Rahim suyu hakkında konuşmak gerekirse bebeğin kendi idrar suyunda dolaştığı soyleniyor.



    Nadir de olsa bebek bu suya dışkılayabiliyor ve eğer ki bu ifrazat çocuğa ağız yoluyla geçerse bir kısım hastalıklar da olabiliyor.





    ..............



    Fetusun aynı zamanlı bir kanalizasyon benzeri bir sıvıda yuzduğu düşünülebilir.



    Sonuçta fizik bakımından kotu bakterilere neden olmadığı için bi şekilde hastalanmadığı varsayılabilir. Başka bakış açısıyla bu idrar dahi bellek ve idrakini bozmaya neden olacak şekilde bir gelişime yol açmış olmalı.





    ..............



    Her halükarda insanın yaratışı denen surette bir kısım zorluklar mevcut.



    Fetusu maruz bıraktığımız bir kanalizasyon benzeri yapı mevcut.bu yapı aynı zamanda detusu ağız yoluyla da dolduruyor ve bildiğim kadarıyla ten yoluyla da abzorbe ediliyor.



    ...........



    Bana göre fetus o esnada boğuluyor ve ölüyor olmalı.



    Bu doğum zaten ebeveynlerin kendi doğumları olduğu için dünyaya gelen varlık aslında ebeveynlerin doğumudur kendi doğumu değil. O varlık buyur evlenir o zaman doğar.



    Temizlenme vaftiz denen sureç bakımından insanın aslında doğmamış yapısı geçmişe bakar ve başından geçenleri algılarsa mevzuuya bakışı değişebilir.



    ..............



    Doğmamışım ve geldiğim yerde kendi idrarımda dolaşmışım belki pislemişim de. Bildiğin kanalizasyonda 3-5 ay geçirmişim. Bana hayat behşedenler aslında kendilerini dünyaya getirmişler benim de böyle davranıp kendimi dünyaya getireceğimi farz etmişler.



    Halbuki ben daha doğmadan bunu soylemeleri mumkun mu? Olgunluk çağıma kadar geldiğimde dahi bu sozlerinden vaz geçmediler ve kendilerine verilen muhleti değerlendiremediler.



    ........................



    İnsan nerede misafir edildiğine bir baksın.



    O dunyevi pislikteki misafir ettikleri kendi doğumları iken benim de böyle davranmaya zorlanacak teçhizatım mutlaka hesap sorucu olacaktır.



    ..............





    Bir fetusun hayal dunyasındaki mevkiiyi anlayışı bu olurdu galiba.



    Peki bel ile omurgası arasındaki o dışarı çıkmayan su birikintisi doğan varlıklara göre yani ebeveyne göre duşunulse ne olabilir?



    Fetus ebeveynlerin doğumudur ve fetusun bel ile omurgası arasındaki su ne olabilir?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • HADO77 kullanıcısına yanıt
    doğmadım doğrulmadım eşim benzerim de yoktu.

    büyüdüm kendi doğumumu sağlamak için bir kadına yöneldim ve doğduğumda bildim ki o da daha doğmadı.

    ben doğurulamaz bir şeydim.

    ben kimim?

    işte bu soru bana kitabın mealini neye göre verdiklerini açıklıyordu. bir kadına tasallut eden zihniyetin ALLAHU tealanın kelimeleri diye kitaba verdiği meal buydu.

    ........................

    bütün cevaplar anne(msi) baba(msı) evlad(ımsı) da gizliydi.

    o mülk benim diyordu ölümden sonra hayat var diyordu doğrulmadım eşim benzerim yok diyordu.

    ........................

    ben sanki ilahi kudretin vasfaları ile yaratılmış gibiydim.

    ancak bu durum beni ilgilendirmezdi zira ilahın ve rasulunun kim olduğunu öğrenmiştim.

    beni ilgilendiren şey ben hiç bir zaman doğamazken benim bir yerden gelmiş olmama mümkün müydü? işte can alıcı soru buydu.

    yoksa mealin neye göre yapıldığı artık apaçıktı. aradıkları tanri evlat denen şeydi. ilahi kudrete karşı yapılan bu tavrın açıklaması buydu.

    ........................

    peki ben doğmamışsam o su nereden gelmiş olabilir?




  • Meninin üretildiği yer, böbreklerdir.



    7. O, o insanı tekrar hayata döndürmeye elbette kadirdir.



    -O insan dediği kim? 1. Ölen insan/beden olabilir, 2. O spermi rahime eken olabilir. Spermi rahime kim dikiyor/döküyor ise, rahimde oluşacak beden de yine onun bedeni olacaktır. Neden mi? O spermin içindeki DNA ve genler havadan/sudan gelmiyor, o spermi rahime kim döktü ise onun DNA ve genleri olduğu için, oluşan bedende yine onun olacaktır. Yani, hiç bir zaman, babanın oğlu veya kızı olmaz, neyi olur? KENDİSİ!



    Ne dersiniz? İsterseniz birkere olsun düşünebilirsiniz!

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Bazı ateistler, Tarık Suresi 7. ayette, meninin “bel ile kaburgalar arasından çıktığı”nın ifade edildiğini dile getirmekte; bunun ise meninin testislerde üretildiği bilgisi ile çelişmekte olduğunu söyleyerek, Kuran ve modern bilimin birbiriyle ters düştüğü iddialarını kanıtlamaya çalışmaktadırlar. Söz konusu iddiayı analiz etmeden önce Tarık Suresi 5-8’e göz atalım:



    5. İnsan, neden yaratılmış olduğuna bir baksın.

    6. Atılan bir sıvıdan yaratıldı.

    7. Bel ile kaburgalar arasından çıkar.

    8. Kuşkusuz O, onu yeniden döndürmeye gücü yetendir. (Tarık 5-8)



    Ayetlere dikkatli bakarsak; 5, 6 ve 8. ayetlerde insandan bahsedildiğini göreceğiz. 5. ayette “neden yaratılmış olduğuna bir baksın” denilen insandır. 6. ayette “atılan bir sıvıdan yaratılan” da insandır. 8. ayette “yeniden döndürülme”sinden bahsedilen insandır. Pek, o zaman 7. ayette “bel ile kaburgalar arasından çıkar” denilenin insan olduğunu düşünmüyoruz? Bizce önceki iki ayette ve sonraki ayette “insan”a atıf yapıldığı için bu ayette de atıf yapılanın “insan” olduğunu düşünmek daha uygundur. Dolayısı ile 7 ayette meniden ziyade, bel ile kaburgalar arasından çıkan şey insandır. Her ne kadar bazı tefsirler bunu bu şekilde anlamış olsa da, bize göre bu anlayışlar hatalıdır. Ayetin hem öncesinde hem de sonrasında “insan”a atıf yapılması, bu dediğimizi desteklemektedir. Ayrıca 7. ayette geçen “çıkar” fiilinin Arapçası “yahrucu”dur; bu fiilin aynısı 40. sure Mumin Suresi’nin 67. ayetinde “Sonra sizi bebek olarak çıkardı” ifadesinde geçmektedir. Görüldüğü gibi buradaki “çıkmak” ifadesi insanın doğumu için kullanılan fiildir ve insan bebekken bulunduğu bölge herkesin gördüğü gibi “bel ile kaburgaların arası”dır. Bu da “çıkmak” ile insanın doğumunun kastedildiği görüşünü desteklemektedir.



    Bizim görüşümüz yukarıdaki gibidir. Fakat ayetten “meni”nin çıkışını anlayanların bir görüşünü de aktararak, siz okuyucularımızla paylaşmak istiyoruz: “Meni bildiğimiz gibi testislerde oluşur. Testisler ise Mesonephrosdan gelişirler. Mesonephros’lar anne karnındayken bebeğin sağ ve sol tarafında bel kemiği ile kaburga kemikleri arasında yer alırlar. Bebek doğmadan önce Mesonephroslar testislere dönüşürler ve inguinal kanal denen kanaldan testis torbasına inerler. Hatta nadir durumlarda bazı çocuklar testisleri aşağı inmeden doğabilirler. Özetlersek, meniyi üreten testisler, ilk aşamada, bel kemiği ile kaburga arasında oluşmakta, sonra aşağıya inmektedirler.”

    http://www.dinicevaplar.com/tarik-suresinde-meninin-bel-ile-kaburgalar-arasindan-ciktigi-mi-soylenmektedir/

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Yorumlara bakıyorumda öyle bir kıvırmışınız ki yok bilmem ne önceden öyle biliniyoduda falanda filanda madem Allahınız o kadar büyük o zaman öyle bilineni değilde doğrusunu yazsaydı.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-D3DC761DD -- 9 Aralık 2017; 11:58:46 >
  • 5.Onun için insan neden oluşturulmuş olduğuna bir baksın; 6,7omurga ile göğüs kemikleri arasından çıkan, atıcı bir sudan; “östrojen” ve “testosteron”dan başlanarak oluşturuldu.



    MÂ-İ DÂFİK [ATAN SU]: دافق [dâfik] sözcüğü ism-i fail olup “atan” demektir. “Su” demek olan ماء [mâ] sözcüğü ile birlikte oluşan ماء دافق [mâ-i dâfik] tamlaması ise “atan su” anlamına gelir. Böyle olmasına rağmen mâ-i dâfik ifadesi bugüne kadar, dâfik sözcüğü sanki ismi mef‘ul imiş gibi kabul edilip “atılan su” olarak çevrilmiştir. Sözcüğün yanlış çevrildiğini bilenler, kendilerini, deyimi neden gerçek anlamıyla çevirmediklerine ilişkin bir açıklama yapmak zorunda hissetmişler ve bir takım zorlama yorumlar yapmışlardır. Netice olarak deyim hep gerçek anlamı dışında kullanılmış ve mâ-i dâfik deyimi ile “atılan su” anlamına uygun gelen “meni”nin ve “nutfe”nin kasdedildiği ileri sürülmüştür. Ne var ki, bu zorlama kabul, ortaya başka bir sorun çıkarmıştır. Allah’ın bildirdiği mâ-i dâfik‘in [atan su'yun] صلب [sulb] ile ترائب [terâib] arasından çıkmasına karşılık, zorlama yorumcuların ifadesiyle “atılan su”, vücudun bu bölgesinden çıkmamaktadır. Dolayısıyla zorlama yorumcuların, deyimin gerçek anlamına ters düşen açıklamaları, Allah’ın bildirdiğine ve dolayısıyla bilime ters düşmüştür.



    Bize göre mâ-i dâfik‘in [atan, atıcı su'yun] ne olduğunu anlamaya çalışırken iki noktaya dikkat edilmelidir: A) 5. âyetin başındaki ف [fe] edatının bu âyeti hangi cümleye bağladığı, B) Mâ-i dâfik‘in [atan, atıcı su'yun] vücudun neresinden çıktığıdır.



    5. âyetin başında bulunan ve “onun için” diye çevirdiğimiz ف [fe] edatı, 5. âyeti kendisinden evvelki 4. âyete bağlamaktadır. Dolayısıyla 5. âyeti, 4. âyetle birlikte değerlendirerek anlamaya çalışmak gerekmektedir:



    kesinlikle her benliğini tamamlamış varlığın üzerinde birtakım koruyucular vardır.Onun için insan neden oluşturulmuş olduğuna bir baksın

    Bu âyetlerde insanın kendi üzerindeki koruyucuları görmesi için insanın yaratılış aşamalarına, yaratılış özelliklerine bakması, bu özellikleri incelemesi istenmekte; insanın bu koruyucu sistemlerden biri olan atan su koruyucusundan başlanarak yaratıldığı bildirilmektedir. Gerçekten de insan, burada belirtilen atan su koruyucularından olan “östrojen”, “testosteron” ve meninin atılması için gerekli kalp atım sayısının artmasını, kan basıncının yükselmesni, heyecanı, kaslarda enerji oluşumu için faaliyetleri hızlandırma ve gerekli kasılmaları sağlayan, böbreküstü bezlerde üretilen “adrenalin”den başlanarak yaratılmıştır. Üstelik bu koruyucuların salgı merkezleri kol, bacak, boyun, baş bölgesinde değil, tam âyette belirtildiği gibi sulb ve terâib arasında bulunmaktadır.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Retrovski

    .

    Kardeş konu sahibi bize ciddi bir soru sormuş sizde alay edermiş gibi nokta koymuşunuz birkaç kez nokta koyacağinıza adam gibi yorum yapaydınız ya ?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: WILDBOYS

    Bu arada hado milli gazetede Mehmet Şevket eygi takma adıyla yazılar yazmaktadır

    Hado kim ?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Revanty

    Yorumlara bakıyorumda öyle bir kıvırmışınız ki yok bilmem ne önceden öyle biliniyoduda falanda filanda madem Allahınız o kadar büyük o zaman öyle bilineni değilde doğrusunu yazsaydı.

    Doğrusunu bende bilmiyordum ayeti inceleyince öğrendim sonuçta TESTİS'ler vücuda bağlı olduğuna göre bence doğrudur

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Spermin çıkış noktasını bilmek pek zor değil hocam. Ben burda anlatılan kısmın o oldugunu düşünmüyorum. Kuranı bir insan yazmış olsaydı bile böyle bariz bir şeyi doğru yazardı. Bel ve kaburga arası oldukça geniş bir alan sperm üretiminin önemli bir aşaması burada gerçekleşiyor olabilir. Belki miğde bölgesini kastediyor. Sonuçta sperm yediklerimizin dönüşümü sonucu oluşmakta, kasıt geldiği nokta olabilir. Yediklerinizden bakın ilmimizle ne üretiliyor mesajı verilebilir.

    Bu konuda yanılıyorda olabilirim, iki görüşte hatalıda olabilir. Ancak spermin çıkış noktası gözle görülüyor. Boşalım sonucu testis kasılmalarıda malum... Bunu bilmemeyen kişiler bazı bekar kadınlardır heralde ...

    Yani görüşleri bir kenara koyup tartmak gerekir ancak kesin yargı zordur
  • Bir yerde meninin içindeki vitaminlerin o bölgede üretildiğini okumuştum.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Hııı annnadımmmm

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: önceki 1234
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.