🌴SURVIVOR 2025 - All Star vs Gönüllüler (85. sayfa)

Bu sıskaların arasında ayşenin olması gayet iyi

survivora bıyık bırakıp gelmek ney lan

olmaması daha iyi hocam yine her potaya girip uyuz ederdi bizi

YEDEKLER'den fırlar gelir mi hocam!?

Yunus Emre'nin Nagihan ile olan kazası üstünden komedi kasanlar biraz kendinize gelin. İnsan canı ya bu. Sizin onun yaptığı her şeye gülmeniz, küfürlerini, sürekli kavga ediyor olmasını, kadınlara karşı olan konuşma üslubunu normal saymanız filan harbiden ben çözemiyorum bu kafayı. Neyse ki bu sene yok. Keşke bu mağdur tayfada olmasaydı bu sene. Barış, Adem ve Batuhan. Hiçbiriniz son 4'e bile kalamayacaksınız.

Ancak bazen izleyici kitlesi olarak bizler, yarışmanın doğasına kapılıp insanlık değerlerini unutabiliyoruz. Empati yapmayı, olaylara ve kişilere daha tarafsız bakmayı öğrenmeliyiz.

Bu yıl yarışmacılar arasında güçlü isimler olsa da, onların da hataları ve eksiklikleri var. Kimse kusursuz değil. Ancak bu, birilerini yüceltirken başkalarını küçük düşürmemiz gerektiği anlamına gelmiyor. Survivor sadece bir yarışma, sonuçlar ne olursa olsun hayat devam ediyor.

Son olarak, bu tür durumlarda daha saygılı bir dil benimsemek ve sağduyulu davranmak hepimizin sorumluluğu. Çünkü sonunda sadece bir yarışma kazanılıyor ama insanlık bir ömür boyu taşınan bir değer

Bu yüzden, Survivor gibi programlara biraz daha sağlıklı bir perspektiften bakmak gerekiyor. Herkesin bir favorisi olabilir, bu doğal. Ancak favorilerimizi desteklerken başkalarını aşağılamadan, saygı çerçevesinde konuşmak önemli. Çünkü unutmayalım ki bu yarışmacılar da bizim gibi insanlar; kamera önünde yaşananlar kadar kamera arkasında da bir hayatları, duyguları ve mücadeleleri var.

Yarışma bittiğinde geriye sadece yaşattıkları anılar ve bıraktıkları izler kalıyor. Bu nedenle, izleyiciler olarak hem yarışmacılara hem de birbirimize karşı daha duyarlı olmalıyız. Belki de Survivor'dan çıkarılacak en büyük ders, bireysel ve toplumsal dayanışmanın gücüdür. Çünkü gerçek hayatta da hepimiz kendi adalarımızda, kendi zorluklarımızla mücadele ediyoruz.

Sonuçta Survivor, sadece bir kazananın olduğu bir yarışma ama kazananın kim olduğundan çok, sürecin nasıl yaşandığı ve geride neler bırakıldığı daha kıymetli. Bu anlayışla izlemek ve yorum yapmak, hem yarışmacılar hem de izleyiciler için daha sağlıklı ve keyifli bir deneyim sağlayacaktır.

Unutmayalım ki Survivor, yalnızca fiziksel değil, psikolojik bir dayanıklılık yarışması. Yarışmacıların her birinin orada kendi hikayesini yazmaya çalıştığını ve bunun kolay bir süreç olmadığını görmek gerekiyor. Açlık, yorgunluk, yalnızlık gibi faktörler onların davranışlarını etkileyebilir. Bizler ekran başında bu mücadeleyi izlerken, çoğu zaman bu zorluğu tam olarak anlayamayabiliyoruz.

Bu yüzden, yarışmacıların davranışlarını değerlendirirken empati yapmaya çalışmalıyız. Kimse mükemmel değil; hepimiz hata yaparız, zaman zaman öfkemize yeniliriz ya da yanlış anlaşılabiliriz. Bu, Survivor gibi stres düzeyinin tavan yaptığı bir ortamda daha da olağan bir durum.

Öte yandan, programın izleyici kitlesi olarak toplumsal değerlerimizi yansıttığımızı da unutmamalıyız. Yarışmacıların birbirine karşı saygılı olması kadar, bizim de yorumlarımızda ve tepkilerimizde aynı hassasiyeti göstermemiz önemli. Çünkü günün sonunda, Survivor sadece bir eğlence programı. Yarışmacılar gider, kazanan değişir ama bizim insanlık duruşumuz kalıcıdır.

O yüzden, yarışmayı izlerken başkalarını eleştirmekten çok, kendimize de dönüp bakmalıyız: Biz bu süreçte nasıl bir izleyici oluyoruz? Desteklerimizi nasıl ifade ediyoruz? Ve en önemlisi, başkalarına nasıl bir örnek oluyoruz? İşte bu sorular, sadece Survivor için değil, hayatın her alanında kendimize sormamız gereken sorular.

Bu perspektiften bakıldığında, Survivor gibi yarışmaların aslında birer ayna olduğunu söyleyebiliriz. Yarışmacıların rekabeti, bizim kendi hayat mücadelelerimizde gösterdiğimiz tepkilerin bir yansıması gibi. Belki de bu yüzden bazı yarışmacıları severken bazılarına tepki gösteriyoruz; çünkü onların davranışlarında ya kendimizi görüyoruz ya da görmekten kaçındığımız şeyleri.

Bu durum, izleyici olarak üzerimizde de bir sorumluluk oluşturuyor. Yaptığımız yorumlar, sosyal medyada yazdıklarımız ya da çevremizle paylaştığımız fikirler, yalnızca yarışmacıları değil, bu programı izleyen diğer insanları da etkiliyor. Özellikle genç izleyicilerin, bu tür tartışmalar üzerinden birtakım yanlış davranış modellerini benimseyebileceğini unutmamalıyız.

Bu nedenle, Survivor gibi yarışmaları yalnızca bir eğlence programı olarak değil, aynı zamanda toplumsal değerlerimizi gözden geçirebileceğimiz bir fırsat olarak görmeliyiz. Saygı, hoşgörü ve empati gibi temel değerler, yalnızca yarışmacılar arasında değil, izleyiciler arasında da ön planda olmalı.

Sonuç olarak, Survivor bittiğinde sadece bir kazanan olacak ama bu süreçte yarışmanın ruhunu anlayan, empati kurmayı öğrenen ve toplumsal değerleri benimseyen herkes aslında birer kazanan olabilir. Çünkü gerçek zafer, bir kupayı kaldırmakta değil; insan olmanın erdemlerini unutmadan yaşamakta saklı.

Bu noktada, Survivor’ın sadece bir yarışma değil, aynı zamanda bir öğrenme ve farkındalık platformu olduğunu da

Macırı görür görmez

Çtz Spor Tvyoutube

#MUMTAZREIS##HERŞEYIMSINCİMBOM#

https://www.youtube.com/shorts/TseG1Zt9EfQ?si=wH_PO97QgUenQqXk

3'te biten OYUN, tadında ADA HAYATI, KONSEY...

SURVIVOR'da mıyız, yanlış olmasın!?

Yokluk adası denilince aklıma gelen ilk isim Ardahan  

Bu kadar uzun yazmayın kimse okumuyor

uludağ fk hocalığını yapıyor 2 seneye Bursaspor başında görürüz gibi

O zaman başka sefere hocam...

Tamam