Şimdi Ara

Sızma Zeytinyağı Hakkında Bilgiler (512. sayfa)

Bu Konudaki Kullanıcılar:
3 Misafir (1 Mobil) - 2 Masaüstü1 Mobil
5 sn
15.410
Cevap
551
Favori
1.272.070
Tıklama
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
51 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 510511512513514
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Attilao

    sayın gatila,
    Filtreli ve filtresiz olarak ayrılabilir tabii ki. Kağıt filtreden geçiren bir çok firma, zeytinyağlarını filtreli olarak satışa sunmaktadır. Genellikle butik üreticiler de, Erken Hasat döneminde ürettikleri zeytinyağlarını filtresiz olarak sunmaktadır. Filtre edilmeyerek, fenol bileşiklerin ve aroma kayıplarının önüne geçilmiş olur.
    Ekim ve Kasım aylarında, üretim de devam ettiği için, tamamen filtresiz diyebiliriz. Üretilen filtresiz yağlar , sipariş üzerine ambalajlanmakta ve ayrı bir tanka alınmaktadır.
    Ekim ve Kasım da , hem üretimden hem de filtresiz tankın alt bölümünden alınarak ambalajlama devam eder. Stokta olduğu sürece, Aralık ve Ocak aylarında da filtresiz olarak amblajlama ve satış devam eder.
    Aynı zamanda yine farklı tanklara, doğal çökeltme ile dinlendirilecek yağlar da aktarılır. Onbeş günde bir posası alınarak Ocak sonu gibi, doğal çökeltme süreci tamamlanan, dinlendirilmiş yağlar, tankların üst kısmından alınarak ambalajlanır.
    Uygun saklama koşullarında da filtresiz yağların ömrü uzamaktadır. Kapağı açılmamışsa bu süre daha da uzun, küçük ambalajlarda, daha da uzundur.
    Doğal çökeltme ile dinlendirilerek , doğal filtre yöntemi kullanılan yağlar, Ocak sonundan itibaren satışa sunulacağı gibi, stoklarda olduğu sürece, yine bu ayda ve daha sonra da filtresiz yağların satışı devam edebilir.
    Aynı anda, filtresiz ve doğal filtre edilmiş yağları temin etmek mümkündür.
    Sevgi ve saygılar, sağlıklı yıllar...
    Üstteki iki mesajda bahsedilen konunun yanıtı Attila Bey'in bu mesajında. Belki farklı uygulayan firmalar da vardır ama bu yanıta göre: Filtresiz yağ tankı ile doğal filtreleme yapılan tank ayrı. Bu nedenle, bugün alacağımız filtresiz yağda posanın azalmış olmasını beklemiyoruz.




  • Evet hocam, posa yok denecek kadar az oluyor ama bakımı özen gerektirdiği için biriken tortunun düzenli ve sık aralıklarla temizlenmesi lazım. Bu sezon aldığım beş farklı yağın üçü çamur gibi dibe birikti hemen. :) En sağlıklısı da üreticiyle iletişime geçip bilgi almanız yönünde olur. Dolum yaparken tankın dibine birikmiş posalı kısım denk gelebilir çünkü.

    Selamlar

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Koku, meyvsemsilik, aromalar konusu biraz uzmanlık işi, beni aşar. Ben bir amatör olarak ancak "sevdim, sevmedim" modunda kaldım, affola. :)

    Vievi Koroneiki alacağım ama filtreli çıksın hele. Bir üst mesajda atıfta bulunduğum Attila Bey'in mesajında gerekçe var. Teşekkürler tavsiye için.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi gatila -- 22 Ocak 2020; 12:11:50 >
  • drcaucasian D kullanıcısına yanıt
    İçine patates atın, tuzu çekiyormuş. Makarna paketlerinin üzerinde yazar, ben onların yalancısıyım Suyunu döküp, biraz yıkayıp sonra tekrar suya koyun, tuzsuz çeşme suyu yani. Tuz tekrar suya geçecektir öyle öyle azalacaktır.
  • Demek Zetay'ın 2018 sezonunu Nova Vera'nın İlk Hasat Memecik 2019'undan daha çok beğendiniz. Zetay'ı iyice merak ettim bakın şimdi. :) Flos Olei listesi haklı demek ki. O listede her yıl Zetay açık ara birinci, Nova Vera ikinci. Nova Vera'dan bile o kadar çok farklıysa gerçekten başka marka denemeye gerek olmayabilir. Ama az fark var derseniz, belki şunlar da denemeye değer olabilir (ben de denemedim henüz):

    Sardolive Gurme Arbequina: 15 kg'dan 1 kg yağ almışlar. Tükendi. Sezon başında.
    Zeytinseli Kalamata: Çok pahalı. 15-17 kg'dan 1 lt yağ almışlar. Tükendi.
    Ania Yeşilce: Fazla pahalı ama ABD'de robust (güçlü) ödülü almıştı.
    Oleamea (Memecik): Olive Japan 2016 altın.
    Düet (Memecik ve Ayvalık): Olive Japan 2018 altın.
    Hermus (Arbequina, Ayvalık, Trilye): Geçen sezon ürünleri en çok ödül alan iki üreticimizden biri olmuş, Nova Vera ile birlikte.

    Bu arada: Zetay'ın ismini Flos Olei listesi dışında ödüllerde görmüyorum. Katılmıyorlar sanırım.

    Siyah zeytinde ben Nermin Hanım'ın Edremit çevirme zeytinini beğeniyorum.
    Yeşil zeytinde ben de önerilere açığım. :) Nermin Hanım'ın yeşil kırması da fena değil ama özel de değil. Yine de tercih edilebilir.
    Zertum'un zeytinleri de güzel. Metro ve bazı Migros marketlerde oluyor.




  • drcaucasian D kullanıcısına yanıt
    Elea'nın yağlarını denemiş miydiniz? Unutmuş olabilirim.

    Zeytin tuzlu olunca ben şöyle yapıyorum: Birkaç kez yıkıyorum (suyunu değiştiriyorum ve suda bekletmeye devam ediyorum). Bunu 2 gün boyunca birkaç kez yaptıktan sonra, tadı istediğim kıvama geldiyse, suyu komple boşaltıp zeytinyağı dolduruyorum. Maliyet artıyor ama keyif de artıyor. :)
  • Arkadaşlar merhabalar,
    Çok fazla zamanım olmadı bu sıra uzun uzun yazayım ama okuyorum ben ya :)

    Filtreli filtresiz konusunu şu şekilde toparlayalım tekrar.
    Aynı koşullarda filtre edilmemiş zeytinyağında filtre edilmiş zeytinyağına göre aromatik özellikler ve fenolik bileşenler daha yüksektir. Fakat filtre edilmemiş bir yağı hem stoklama aşamasında hem de tüketicinin kullanımı aşamasında korumak daha zor olduğu için filtreleme yapıyoruz. Ben şahsen erken hasat ürünümde filtre yapmamaya çalışıyorum. İtina ile her gün tankın dibinde çöken tortuyu az az ayırıyoruz. Yağ yine filtresiz ama daha az posalı duruma geldi. Bu tortu bir anda çökmüyor, yağda süspanse şekilde kalan partiküller yavaş yavaş süzüle süzüle tankın dibine iniyor ve bu bir süreç. Tabi bunu daha hızlı yapmanın da yolları var ama yağa zarar verirler.

    Eğer yeterince titiz bir şekilde posa ayırılmazsa da, dipte kalan posa bozulma başlatır. Burada sorunumuz tortunun çökmesidir, yağda süspanse şekilde kalan partikülleri dert etmiyoruz fakat tortu dibe çöküp çamurumsu tabaka oluştuğunda enzimatik reaksiyonlar başlıyor. O yüzden son tüketici tarafında yağı sık sık çalkalarsanız bu posanın dibe çökmesinin bir nebze önüne geçersiniz. Bu arada ev kullanımında şöyle bir detay vereyim, sıcakta bu tortu daha çabuk çöker, bu yüzden soğuk ortamda saklayabilirsiniz.

    Filtrelemede de çeşitli yöntemler var, pamuk filtre, kağıt filtre, tortu filtre, torbalı filtre vs. Kimi yöntemler birbiri ile ardı ardına, birbirini tamamlayıcı olarak kullanılabilirken kimileri tek başına da kullanılabilir. Bu konular çok teknik ve üzerine yüksek lisans tezi yazılan seviyede konular, o yüzden kafanızı karıştırmayacağım.

    Az önce bahsettiğim enzimatik reaksiyonların meydana gelmemesi için yağı filtreliyoruz, daha uzun süre koruyoruz fakat yağda çeşitli kayıplar yaşamayı göze alıyoruz. Filtre edilmiş bir yağı yaklaşık bir sene rahatlıkla stoklayabilirsiniz fakat filtre edilmemiş bir ürünü birkaç ay içinde tüketmenizi tavsiye ediyoruz.

    Gelelim Bag in Box konusuna,
    Bu ambalajlama tekniği bence gayet başarılı ve inovatif bir teknik. Yahya hoca bunu kullanıyorsa, ambalaj malzemesi ile ürün etkileşimini mutlaka araştırmıştır diye düşünüyorum. Buraya takılmıyorum. Elbette tüketici olarak bu ambalajı kullanmayı istemenizi de anlıyorum fakat burada üreticilerin elini kolunu bağlayan konu bu ambalaj ürününün yatırım maliyeti. Bu üretimi yapabilmek için öncelikle özel bir dolum ekipmanı almanız gerekiyor. Bunun yanında ambalajların birim maliyetleri de doğrudan döviz odaklı. Sadece baginbox torbası değil bir de üstüne bunu koyacağınız bir ambalaj ürettirmeniz gerekiyor. Yani yüklü bir miktarca capex ve opex gerekiyor :)

    Bizler gibi üretim hacimleri kısıtlı, sermayelerini çok dikkatli kullanmak zorunda olan ve her gün maliyet hesabı yapan firmalar için bu tür yatırımlar çok kolay olmayabiliyor. Gönül sürekli yenilik ve inovasyon istiyor fakat, bu ülkede iyi bir şeyler çıkarmanın ve iyi şeyleri tüketmenin maliyeti çok yüksek.

    Not: @gatilla hocam, şu yukarıdaki listelerde hiç bizden bahsetmemişsiniz, gücüme gidiyor




  • ozguruzden kullanıcısına yanıt
    Attilao kullanıcısına yanıt
    :)

    Özgür Bey... sevgiler, saygılar :)

    Sizden bahsetmemem konusunda:
    Henüz ürünlerinizi denemedim ama aslında bahsediyorum bazen. :) "Bu piyasanın kendini kanıtlamışları"nı saymam gerektiğinde isminiz geçer illa. Ve bu foruma vermiş olduğunuz katkıyı da özellikle yeni gelen arkadaşlara hatırlatırım. Ama dediğim gibi henüz denemediğim için son listeme de alamadım. :) Yılda sadece 4-5 tane 500 ml şişe tükettiğim için sıra getiremedim. Yerleşik hayata geçersem (göçebeyim bu aralar) tüketimim artar ve umarım sizin yağınızı da deneme şansı bulurum. :)

    Filtre konusunda izninizle size ve tabi diğer arkadaşlara soracağım iki soru daha aklıma geldi:

    1) Evdeki filtresiz yağlarımızı sık sık çalkalamamızı tavsiye ediyorsunuz. Peki üreticiler de kazanlarındaki filtresiz yağları karıştırıyorlar mı? Yoksa dibe çöksün de oradan alalım diye karıştırmıyorlar mı?
    Bununla bağlantılı olarak: Hilmi Yıldırım, filtreli ve filtresiz tanklarının ayrı olduğunu, filtresiz tanktan bitene kadar filtresiz satış yapmaya devam ettiklerini, doğal filtrasyon sürecinin ise ayrı tankta yapıldığını söylemişti (umarım doğru anlamıştım). Sizden anladığım ise, sürecin tek tankta devam ettiği, filtresiz yağın giderek yavaş yavaş tortusunun azaldığı ve nihayetinde tam filtreli hale dönüştüğü... Doğru mu anladım?

    2) Yarışmalara filtresiz yağlar da gidiyor mu? Yoksa yarışmaların illa filtreli olmalı diye bir kriteri var mı? Doğal filtrasyonun diğer filtre yöntemlerine (kağıt, toprak, pamuk) tercih edilme nedeni olarak zeytinyağının değerlerinin daha iyi korunması gösteriliyor. Ama baktığımızda, bu filtreleme yöntemlerini kullanan firmaların da yarışmalarda üst sıralarda yer aldıklarını görüyoruz. Bunu nasıl değerlendirirsiniz acaba? Şöyle mi deriz mesela: "O firmaların öncelikle zeytini güzel, yere düşürmeden erken hasat yapıyor, birkaç saat içinde 19-24 derecede sıkıyor... ve böyle bir süreçte üretilen yağı direkt filtrelese bile iyi bir yağ oluyor. Ama bu firma aynı yağı doğal filtrasyona tabi tutsa daha iyi bir yağ olur."... mu?

    Teşekkürler :)




  • quote:

    Orijinalden alıntı: gatila

    Aslında bir de zeytin cinsine göre üreticiler listesi mi yapsak? :)
    Ben amatör başlıyim, muhtemelen hatalar içeren bir şekilde... Bir üstat düzeltip toparlasa ne güzel olur.

    * Trilye/Gemlik: Nova Vera, Hermus, Korudağ, Zeytinseli, Granpa (bir kaynakta ise Memecik).

    * Uslu: Nova Vera (nadiren)

    * Yamalak Sarısı: Zethoveen, Beyzade

    * Memecik: Zetay, Tuay, Hilmi Yıldırım, Menteşe Som, Nova Vera, Kocamaar, Yava, Milas Uyku Vadisi, Hekatomnos, Oleamea, Zeytinseli, Tibak, Pirgion, Deli Dane, Zavendik, Kairos, Düet, Tayga.

    * Domat: Özem, Zeytinseli, Ovilo, Menteşe Som (nadiren), Milas Uyku Vadisi, Olivurla, Alhatoğlu.

    * Edremit/Ayvalık (ikisi farklı mı?): Orfion, Özem, Selatin-Evo, Ovilo, Ayazbey, Ethembey, Montis, Öveçli, Gömeçli, Kürşat, Evliyazade, Has Ada, Ayvada, Pina, Hermus, Deli Dane, Safitad, Rengin Suar, Boztepe, Düet, Mavras, Cömert.

    * Arbequina: Sardolive, Ovilo, Vievi, Hermus

    * Kalamata: Zeytinseli (pek pahalı ve erken tükeniyor)
    * Kilis yağlık: Zeytinlitepe
    * Kroneiki: Vievi
    * Arbosana: Vievi
    * Haşebi: Elea
    * Saurani: Elea
    * Halhalı: Elea
    * Karamani: Elea
    * Mut: İzorya

    Bir de: Acaba bu zeytin türlerinden elde edilen yağların genel karakteristiklerini yazabilecek olan var mı? Mesela Arbequina'nın acılığı ve yakıcılığı yüksek oluyor, Memecik'in aroması yüksek oluyor, Yamalak Sarısı ve Uslu'nun polifenolü yüksek oluyor diye biliyorum ama...
    Vesileyle bu listeyi de görmemiş olanlara hatırlatmış olalım.
    Bkz: Edremit/Ayvalık kategorisinde ilk sırayı Orfion'a vermişiz. :)




  • quote:

    Orijinalden alıntı: gatila

    :)

    Özgür Bey... sevgiler, saygılar :)

    Sizden bahsetmemem konusunda:
    Henüz ürünlerinizi denemedim ama aslında bahsediyorum bazen. :) "Bu piyasanın kendini kanıtlamışları"nı saymam gerektiğinde isminiz geçer illa. Ve bu foruma vermiş olduğunuz katkıyı da özellikle yeni gelen arkadaşlara hatırlatırım. Ama dediğim gibi henüz denemediğim için son listeme de alamadım. :) Yılda sadece 4-5 tane 500 ml şişe tükettiğim için sıra getiremedim. Yerleşik hayata geçersem (göçebeyim bu aralar) tüketimim artar ve umarım sizin yağınızı da deneme şansı bulurum. :)

    Filtre konusunda izninizle size ve tabi diğer arkadaşlara soracağım iki soru daha aklıma geldi:

    1) Evdeki filtresiz yağlarımızı sık sık çalkalamamızı tavsiye ediyorsunuz. Peki üreticiler de kazanlarındaki filtresiz yağları karıştırıyorlar mı? Yoksa dibe çöksün de oradan alalım diye karıştırmıyorlar mı?
    Bununla bağlantılı olarak: Hilmi Yıldırım, filtreli ve filtresiz tanklarının ayrı olduğunu, filtresiz tanktan bitene kadar filtresiz satış yapmaya devam ettiklerini, doğal filtrasyon sürecinin ise ayrı tankta yapıldığını söylemişti (umarım doğru anlamıştım). Sizden anladığım ise, sürecin tek tankta devam ettiği, filtresiz yağın giderek yavaş yavaş tortusunun azaldığı ve nihayetinde tam filtreli hale dönüştüğü... Doğru mu anladım?

    2) Yarışmalara filtresiz yağlar da gidiyor mu? Yoksa yarışmaların illa filtreli olmalı diye bir kriteri var mı? Doğal filtrasyonun diğer filtre yöntemlerine (kağıt, toprak, pamuk) tercih edilme nedeni olarak zeytinyağının değerlerinin daha iyi korunması gösteriliyor. Ama baktığımızda, bu filtreleme yöntemlerini kullanan firmaların da yarışmalarda üst sıralarda yer aldıklarını görüyoruz. Bunu nasıl değerlendirirsiniz acaba? Şöyle mi deriz mesela: "O firmaların öncelikle zeytini güzel, yere düşürmeden erken hasat yapıyor, birkaç saat içinde 19-24 derecede sıkıyor... ve böyle bir süreçte üretilen yağı direkt filtrelese bile iyi bir yağ oluyor. Ama bu firma aynı yağı doğal filtrasyona tabi tutsa daha iyi bir yağ olur."... mu?

    Teşekkürler :)
    Benimkisi latife, hiç sorun değil, dert etmem böyle şeyleri :)

    Karıştırma mevzusu sadece ev tüketiminiz için basit bir çözüm. Böyle bir yöntem standart stoklamada mevcut değil. Biz stoklama yaparken yağı olabilecek en az şekilde hareket ettirmenin, yağı karıştırmamanın, çalkalamamanın, yağa en az şekilde dokunmanın derdindeyiz.

    Evet, doğru anlıyorsunuz, benim prosesim bu şekilde. Ne zaman ki ikna oluruz yağ yeterince temizlenmiş ve berraktır, o zaman filtresizdir bilgisini kaldırırız. Aslında filtreli hale dönüşmesinden ziyade, temizlenmiş hale dönüşüyor demek daha doğru olabilir. Bu yapılan işlem tamamen üretim hacmi ve kapasite ile ilgili. Kimisi elindeki ürününün belli bir kısmını ayırıp böyle bir ayrım yapabilir, bunda da bir mahsur yok.

    Yarışmalar mevzusunda ise, filtreli filtresiz ayrımı yok burada. Filtre edilmiş bir yağ ile yarışmalarda başarı elde edemezsiniz demiyorum. Bazı varyetelerin karakterleri zaten çok baskın ve filtrasyon sonucunda bile hala çok yüksek duyusal özellikler sağlayabiliyor. Örneğin çok konuştuğumuz memecik böyle bir varyete. Edremit yağlık cinsi ise bu kaybın daha çok hissedilebildiği bir tür - benim deneyimime göre. Verdiğiniz örnekten ziyade böyle bir gerçek var. Yarışmalardan başarı elde etmeniz için zaten yapmanız gereken şeyler bunlar. Hatta ve hatta iyi bir üretim için yapılması gerekenler bunlar, yarışmadan bağımsız olarak. Bu temel koşul.

    Varyeteler çok ilginç, yine memecikle ilgili konuşacağım, buradan adını da zikredeyim, Tayga İyi Gıda firması, izmir Bayındır'da çok iyi üretim yapan butik bir firma, çok da samimi bir iletişimimiz var sahipleriyle. Beraber iş birliklerimiz, ortak tedariklerimiz ve daha da güzeli çok samimi bir dostluğumuz var üreticisi Feza hn. ile:) (bu arada kendisi de burayı okuyor, sizlerden çekindiği için aramıza katılamadı bir türlü:) Çok ciddi bir bilgi deneyimine sahip)

    Memecik'in bir bozulmaya başladığında, çok hızlı bozulduğunu ve kusurları çok şiddetli duyulur hale geldiğini konuştuk kısa süre önce. O yüzden mesela feza bu riske girmemek için üretir üretmez yağını filtreye sokuyor. Mesela bir partisini filtrelemeden sonra duyusal özelliklerini kaybettiği için, fezanın kalite kriterlerini karşılamaz hale geldiği için, toptan yağ tüccarlarına sattığını, stoklarına koymadığını biliyorum. Bu filtrenin nasıl etki ettiğine güzel bir örnek. Sonrasında bunu optimize etmeyi başardılar ve şu anda gayet güzel filtreli yağları. Edremitin ise bir bozulma varsa bile bunu çok geç ortaya çıkardığını, örttüğünü düşünüyoruz kendi deneyimlerimiz üzerinden.

    Hal böyle olunca, ürünü en iyi şekilde sunabilmek için bazı tercihler yapmanız gerekebiliyor. Yağı korumak - yağı en iyi duyusal özelliklerle sunabilmek. Ben operasyonumun buna uygun olması sebebiyle, doğal beklemeyi tercih ediyorum, başkası filtrelemeyi.

    Yeter ki işin ehli insanlardan ürün alın, size iyi ve doğru ürün geleceğine emin olabilirsiniz:)



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ozguruzden -- 7 Ocak 2020; 12:35:3 >




  • ozguruzden kullanıcısına yanıt
    o zaman feza hanımı foruma davet edelim, bizi engin birikiminden mahrum etmesin. ayrıca neden çekiniyor. @cutrera'yı ve sizi saymazsak çoğumuz amatörüz ve bir şeyler öğrenmek için buradayız. sizin kadar sabrı da varsa forumda sorun yaşayacağını sanmıyorum.

    bu başlığı uzun süredir takip ediyorum, fakat seviyesizce tartışmalara pek şahit olmadım. zeytinyağından mıdır nedir, buradaki herkes birbirine saygılı.

    ayrıca feza hanım foruma özel indirim yapar ve belki biz de müşterisi oluruz. memeciğin yeri başka. o acılık o yakarlık oy oy oy. hele bir de hanımeli değmiş titiz bir üretimin ürünüyse tadından yenmez.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • gatila G kullanıcısına yanıt
    Ovilo (Nermin Hanım): Arbequina bu zeytinyağından ben de sipariş verdim.
    bizim ufaklık kırma zeytin hastası cok zamandir bakiyorum çoğu firmada kırma zeytin yok bir iki defa
    pazardan aldim onlarda salamura gibi. buradan kırma zeytin sipariş verirken yanina da bu yağdan aldim.
    çok uzun zamandir burayi takip ediyorum ama hic zeytinyağını aç karnına içmek icin kullanmazdim.
    bu sene şifa niyetine iki kaşık iciyorum öyle olunca yağlar daha çabuk bitiyor. özellikle şişe yağlar.
    öteki türlü durdukça özelliğini kaybediyordu simdi tadına vara vara bitiyor.
  • mcroses kullanıcısına yanıt
    Elea zeytinyağının da üreticisi olan meriç çiftliğinin sitesinden kırma halhalı zeytini almıştık, yeni sezon ürünleriymiş. Daha önce Antakyalı arkadaşın evinde ve Antakyaya gittiğimizde de benzer kırma yeşil zeytinden yemiştik ve beğenmiştik zaten o yöreye özgü bir zeytinmiş. Meriç çiftliğinin zeytinini de çok beğendik. Daha önce sadece marketlerdeki yeşil zeytinden yediğim için o limonumsu ekşi tadı da hiç sevmediğimden yeşil zeytin seven biri değildim ancak bu zeytin yeşil zeytine bakışımı değiştirdi diyebilirim. Ancak alındığı gibi tüketime uygun değil zeytin zaten sitelerinde de şöyle bir açıklama var:

    "El kırması yapılarak acısı atılmadan tuzlu suya koyulan zeytini acı suyu uzun süre yumuşamadan korur. Yenileceği zaman bol su ile birkaç defa yıkandığında hem istenilen oranda tatlandırılabilir hem de tuz oranı sıfıra kadar düşürülebilir."

    Biz yemeden önce iki kere suyunu değiştirerek 1-2 saat suda beklettik ve sonrasında da bol su ile yıkadık ve benim damak tadıma göre ideal yenebilir duruma geldi. Ayrıca yine aynı yerden çizik zeytin de aldık ama henüz onu yemedik. Tabi daha iyi zeytinler de vardır mutlaka çok farklı zeytin çeşidi denemiş biri değilim ama yine de zeytinlerinin denemeğe değer olduğunu düşünüyorum. Bunların yanında haşebi ve saurani zeytinyağlarından da aldık ancak henüz denemedik.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: gatila

    Bir tablo yapacağım. Sadece erken/ilk hasat, soğuk sıkım, çiğ tüketime yönelik ürünler için. Üretici ve ürün bazında şu sütunlar olacak örneğin:

    * Zeytin cinsi
    * Hasat zamanı
    * Asit %
    * Sıkım sıcaklığı
    * Kaç kilo zeytinden 1 lt yağ elde ediliyor
    * Polifenol
    * Yarışma ödülleri
    * Filtre durumu (veya filtrelisinin hazır olma dönemi)
    * Fiyat
    * Organik sertifikası

    Başka neler olmalı sizce?
    Bir de: Üreticilerin siteleri dışında kaynak önerisi olan?

    Bu vesile ile: Polifenolü rakamsal olarak ifade edebiliyoruz. Peki acılık, yakarlık ve meyvemsilik için de subjektif bir veri olanağı var mı ki?
    Liste ne kadar uzarsa müşteri okumaktan sıkılır çeker gider gibime geliyor

    30kg /1 lt yağ randımanı alanda var 4kg/1 lt yağ alanda var ..Bu sebeble 30 kg'dan 1 litre alanı zirveye taşıyamayız çünkü ben 2019 hasadında başıma gelen bir olayı anlatayım.Eylül hasadında 19 kg/1 lt yağ elde edildi ve sonuç rezalet çünkü polifenol 300 hemde Memecik..Duyusal kısmında tatmin olundu fakat kimyasal kısımdan sınıfta kaldı diyebilirim en azından beklentiyi karşılamadı....Polifenol evet önemli ama artık Japonya Triterpen'lerine bakıyor çünkü HİV ve kanser hücrelerini bloklamada önemli buluşlar elde edildi tek başına polifenolu yuksek yağ istemiyor....Avrupa Skualen ve Oleakantal'a takmış vaziyette bunun gibi değerler artık ön plana çıktı...Filtre durumuna gelecek olursak firma sadece filtreli veya filtresiz diye yazmamalı hangi filtreyi kullandığını yazmalı çunku halen pamuk filtre kullananan firmalar var...

    Duyusal analiz evet çok çok önemli hatta profosyenel kişilerin ağzı labaratuvar gibidir herşeyi bulur fakat Türkiye'de varmıdır tartışılır:) Var galiba 1-2 kişi

    Sonuç olarak tüketici konunumdaysanız güvenmek zorundasınız firma sahibine ..Bu sadece zeytinyağ için değil tüm gıdalar için geçerli ama sorgulayıcı olmanızı tavsiye ederim


    Listeye Triterpen değeri? Skualen değeri ? Olekantal değeri? Alfa-Tokoferol değerini ekleyebilirsiniz:)



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi semih_izmir -- 8 Ocak 2020; 0:8:23 >




  • ozguruzden kullanıcısına yanıt
    semih_izmir kullanıcısına yanıt
    Teşekkürler Özgür Bey

    Feza Hanım'a da selamlar buradan. :) Nasıl rahat hissediyorsa öyle takılsın.

    Doğru mu anladım?
    * Memecik bozulmaya başlarsa hızlı bozulduğu için filtreli tercih etmek daha mantıklı olabilir.
    * Edremit/Ayvalık ise bozulmaya karşı nispeten dayanıklı olduğu için filtresiz veya doğal çökeltmeli tercih edilebilir.

    Keşke diğer zeytin türlerini de bu açıdan bilsek: Trilye, Arbequina, Domat...

    Ne çok detay var. :) Amatör bir meraklı olarak girdim, çıkamıyorum. :))
    Sizin ve semih_izmir'in verdiğiniz detayları düşününce, tüm yağları deneme şansım olmadığına göre, dönüp dolaşıp şu noktaya çıkıyorum: Yarışmalar her şey demek değil ama prestijli yarışmalarda (hangileri ise, onu da bilmiyorum...) en başlarda yer alan firmalardan devam et!
    En kolayı bu galiba. :)

    Bazen de fazla mı abartıyoruz acaba diyorum. Has Ada'nın Cunda'daki yerini ziyaret ettiğimde böyle bir kaç detay sormuştum da... Duvardaki zeytin ağacı rölyefini göstermişti: "Ağaç bu, zeytin bu, yağı bu... Gerisi kandırmacadan ibaret!"
    :)




  • semih_izmir kullanıcısına yanıt
    "Listeye Triterpen değeri? Skualen değeri ? Olekantal değeri? Alfa-Tokoferol değerini ekleyebilirsiniz:)"
    :)
    Böyle bir listenin altından ancak siz kalkarsınız. :)
  • Başınıza gelmiştir mutlaka, Instagram'da birkaç zeytinyağ reklamına gelip birkaç tanesini de inceledikten sonra, günlerdir farklı farklı markaların reklamları çıkıp duruyor, ben merak ettikçe ardından yenisi geliyor. Artık bakmaktan sıkıldım ne kadar çok butik zeytinyağ markası var öyle, şaşırdım kaldım.
  • Çok kılı kırk yarmışsınız başım ağrıdı okurken İçin gitsin bu nedir yahu, bu kadar yazıyı okuyacağıma bi üniversite daha okurum daha iyi

    Şaka bir yana, başka üreticiler de gelsin, bilgilerini paylaşsınlar, burada bir sinerji yaratalım! Burası Türkiye'de zeytinyağı konusunda en kapsamlı ansiklopedi gibi bir şey olmuş, yani kısmen. Google a yazınca burası önlerde çıkıyor direk. Bir de bu Japonlar ve zeytinyağı ne alaka? Adamlarda yetişmiyor, yetişse bile çok büyük miktarlarda yetişmiyordur. Niye böyle yağ konusunda bir otorite gibiler?



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi CSB yazmayan adam -- 8 Ocak 2020; 2:27:54 >
  • maşallah sn gatila coştu

    zeuyınyagına baya kafayı takmış forumu kimyager yapcak

    -------------------------------------------------------------



    yok fenol bileşikler yok polifenol degerleri fıltrelı fıltresız iksir saglık vs vs derken zeytınyagının son yıllarda baya reklamı yapılmaya baslandı

    biz sana yagıyla büyümüş bir nesiliz

    turkıyede her 3-5 senede bazı ürünler one cıkartılır

    80 yılarda mercımek öyle bir övülürdiki sanırsınız etten daha iyi

    90 yılarda acayıp fındık reklamı dönmüştü her seye iksirdi meret

    tabi iletişim kanalarıda kısıtlı bugunkü gibi geniş degil sonradan anladıkki stoklar dag olmuş reklamla halk teşvıklenmiş

    şimdide karatay hoca cıktı zeytınyagcıların sesi, akıncısı oldu güzel bır pr calısması yapıldı algılar olusturuldu oyle bır anlatılıyorki sanırsınız hayat iksiri

    nasıl olsa ölecegiz yeme içmeyle cok olsa 1-2 yıl fazla yasanır as olan genlerdir

    konuyuda nere getırdım ben yaw




  • yag alırken nelere dikkat ederim

    1-ödül almışmı almamış mı aldıysa nerde almış ?

    2-ödül aldıysa fırmaya gecerim. nerde üretiliyor zeytının cinsi, sıkım derecesi ne varsa üretim sartlarını gösteren vıdeolarına bakarım ?

    3- firmanın köküne bakarım köklü üreticimi ( kuşaklar arası yag üretiyor ve bu zamana kadar ayakta kaldıysa işini iyi yapıyordur intibası edınirim)

    4- yenı bir fırma ise yaptıgı yatırıma bakarım 500 bın mtrekare 1 mılyon metrekare gibi dikili arazisi varsa piyasda ciddi bır ses getırme nıyetınde ve profosyenel olarak ciddiyetini anlarım

    5- en son fenol bileşıkler asit degerlerine bakarım yukardakı maddelerı gecen zaten bu maddeyı tamamlamıştır

    --------------------------------------------------------------


    sn semih dedıgıne %100 katılıyorum üreticiye güvenmek zorundayız cünkü bu işi yapmıyoruz anlamıyoruz sorgulama kısmı ise bizim işimiz




  • 
Sayfa: önceki 510511512513514
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.