Şimdi Ara

Şiirler,güzel sözler (236. sayfa)

Bu Konudaki Kullanıcılar:
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
5.331
Cevap
42
Favori
629.717
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
1 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 234235236237238
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Necip Fazil Kisakürek'in "Beklenen" siirinde, zamanin trajik geçisi hâkim bir duygu olarak hissedilir...

    Ne hasta bekler sabahi,
    Ne taze ölüyü mezar,
    Ne de seytan, bir günahi,
    Seni bekledigim kadar.


    Hep içimden bu siiri söylemek geliyor...
  • Bu sabah gözlerimi
    Açtım güneşten önce
    Kaybolmadan hilali
    Seyretmek için yine

    Aşkımdır Hilal benim
    Umutsuz belki ama
    Gönül bu,anlatamam
    Hastayım,ağır hasta

    Sırılsıklam aşığım
    Söyleyebilsem ona
    Desem,''Sana aşığım''
    Haykırsam tüm dünyaya

    ''Hey,seni seviyorum!''
    Kırsam ya zincirleri
    Yaşarken ölmesem
    Tutabilsem elini

    İstediklerim çok mu?
    El ele yürüsek yolda
    Gözlerinin içine baksam
    Dudağından öpebilsem,çok mu?

    Kendim yazdım bu şiiri bu sabah ONU beklerken.Sabahın 9.30 dan 12 e kadar oturdum evinin yakınındaki parkta,beklerken yazdım.Bi ara soğuktan akan burnumu silmek için selpağı çıkardım ama soğuktan parmaklarımı zar zor hareket ettirebildim.1.30 a kadar bekledim ama bi türlü geçmedi
    Bu şiiiri kıza versem mi acaba? ya da necip f. gibi mi yapsam?Nec.p f. şiirini versem?



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi kasımpatı -- 10 Ocak 2009; 13:57:48 >
  • quote:

    Orjinalden alıntı: kasımpatı

    Bu sabah gözlerimi
    Açtım güneşten önce
    Kaybolmadan hilali
    Seyretmek için yine

    Aşkımdır Hilal benim
    Umutsuz belki ama
    Gönül bu,anlatamam
    Hastayım,ağır hasta

    Sırılsıklam aşığım
    Söyleyebilsem ona
    Desem,''Sana aşığım''
    Haykırsam tüm dünyaya

    ''Hey,seni seviyorum!''
    Kırsam ya zincirleri
    Yaşarken ölmesem
    Tutabilsem elini

    İstediklerim çok mu?
    El ele yürüsek yolda
    Gözlerinin içine baksam
    Dudağından öpebilsem,çok mu?

    Kendim yazdım bu şiiri bu sabah ONU beklerken.Sabahın 9.30 dan 12 e kadar oturdum evinin yakınındaki parkta,beklerken yazdım.Bi ara soğuktan akan burnumu silmek için selpağı çıkardım ama soğuktan parmaklarımı zar zor hareket ettirebildim.1.30 a kadar bekledim ama bi türlü geçmedi
    Bu şiiiri kıza versem mi acaba? ya da necip f. gibi mi yapsam?Nec.p f. şiirini versem?




    7 li hece ölçüsüyle yazılmış bu şiiir.Okulda sınavda sordukları zaman bi hece ölçüsünü bilirdim.Uyakları fln da az da olsa yapardım.
    Fena değilmiş ama
  • Sen ve ben
    Bir ilkbahar soluğu kadar hafif
    Yüreği dolduran tek nefeste
    Ilık bir geceyi bekleyen uykuda
    Doyumsuzluğun içindeki tadı bulabilir miyiz

    Kalbi damar damar saran sevinci
    Ve ay ışığı kadar büyülü
    Ve sevdaların en güzelini
    Yaşayabilir miyiz

    Sen ve Ben
    Yıkılmazlıkta saklanan
    Bitmek ve başlamak
    Gülmek ve ağlamak ötesinde bir duygu
    Şu bahar rüzgarında savrulan gece
    Ve o gecenin tadındaki yaşamı
    Avuçlar dolusu mutluluğu
    O mutluluk ki yüreğimizin pınarından su içmiş
    Gözlerimizden yansıyıp dudaklarımızda şekillenmiş
    Bir yağmur tanesi gibi dökülüvermiş avuçlarımıza
    Bir bade sunulmuşcasına
    İçebilir miyiz

    Sen ve Ben
    Yasalar koysak kendimizce
    Tükenmeyen gücün soluğunda şekillendirsek bu yokluğu
    Bir duru bakışa içten bir gülüşe versek
    Özlemlerimizi parça parça bölüp
    Tutkunun esaretinde zincire dönüştürüp
    Sonra da boynumuza taksak
    Dünyayı göz bebeklerimizde eritebilir miyiz

    Sen ve Ben
    Düşsüz bir gerçek olsak apaçık
    Ya da duyarlılık
    Yeni bir günü çağırsak mevsimlerin ötesinden
    Yeni bir an ı yakalasak
    Baharın en koyusuyla bulanan
    Ve sevdayı alın yazısından öte
    O mahur gözlerde okusak
    Bir su duru bakışlarda birleşsek
    En güzeli
    En güzeli su bahar soluğunun içinde
    Tek bir yürekte eriyip gitsek
    Dünyaya bir daha geri dönmeyi
    İsteyebilir miyiz
    Sen ve Ben
  • BAŞAK SAÇLI KIZ

    Usulca uyanıyor güneş, rüzgâr esiyor, ağaçlar gülümseyerek başlarını sallıyor… Güzel kız bembeyaz örtüler arasında mışıl mışıl uyuyor. Eflatun odasının menekşe perdeleri güneşi içeri davet ederken rüzgâr salınarak pencereden odaya giriyor. Güzel kız uyuyor. Rüzgâr saçlarını okşuyor. Güneş yüzüne dokunuyor. Genç kız baharı soluyor nefes nefes, kuşlar cömertçe rüyasına uçuyor. Tebessüm ediyor; derinleşiyor uykusu… Görüyor… Sımsıcak bahar havası rüzgârla kucaklaşmış her nasılsa, kardeş kardeş dolaşıyorlar. Genç kızın bedeninde bir sıcaklık, bir serinlik…
    Perdeler gölgeler ülkesinden ayrılıyor, çekiliyorlar saygıyla; dışarıdan başak sesleri geliyor… Başaklar hoyrat değil, başaklar suskun değil… Dokunuyorlar parmak uçlarıyla, okşuyorlar; seviyorlar. Başaklar, uçuşuyorlar; pencereyi aşıp genç kızın yatağına ulaşıyorlar; genç kız, başak saçlı kız oluyor… Perdeler kapanıyor. Rüzgâr günaydınlaşıp fırtına ülkesine dönüyor; perdeler gölge ülkesine; güneş yükseliyor; tepelere gidiyor. Başaklar zamanın içinde donuyorlar. Menekşe perdeli eflatun oda renk değiştiriyor. Başak saçlı kız, kuşların terk-i rüyasıyla uykuya küsüyor; uyanıyor…
    *
    Başak saçları güneşin ışıklarıyla yanmaya başlıyor. Genç kız bir sıcaklık, bir yangın hissediyor bedeninde. Ateş bedenini geçip ruhunu yakalıyor. Yanıyor… Gittikçe çoğalan yangının içinde eridiğini hissediyor. Oysa birkaç saniye önce rüyasında dahi bir serinlik hüküm sürüyordu. Genç kız ruhundan gelen derin sızıyla haykırıyor:
    "Bu gördüğüm hayat değil, bu yaşadığım rüya değil. Başakların sevişleri yok, rüzgârın okşayışları, güneşin ışığı yok… Başak saçlı kız olmadı aslında… Başak saçlı kız yok… Perdeler kapanıyor. Başak saçlı kız fırtına ülkesine dönüyor; başaklar altın ülkesine… Eflatun perdeler yok. Duvarda posterler sadece…
    Saçlarıma bakıyorum, kızıl. Gözlerime bakıyorum elâ. Etrafıma bakıyorum gri. Bu ben değilim. Bu hayatım değil. Sarı sarı salınmalıydım, mavi mavi bakınmalıydım, güller açmalıydı yanaklarımdan; ben periler diyârında olmalıydım. Ve uyandım rüyamdan. Artık gördüğüm kendi rüyam bile değil. Düşlediğim kendi düşlerim, değil.
    Uyumalıyım… Başak saçlı güzel kız olmalıyım. Güneş doğarken değişmemeli bu rüya. Değişen bu yürek olmamalı. Hayatın yükü yüklenmemeli; kızıl saçlarım solmamalı. Yaşlar akmamalı anlamsızca. Uyumalıyım…"
    *
    Başak saçlı kız, güneş saçlı kız oluyor. Anlamıyor nedenini. Güneş yüreğini gittikçe kavuruyor. Yangın ruhunu lime lime ediyor. Yavaş yavaş eriyor sarılar, her taraf kan oluyor. Kırmızılar doluşuyor. Kızıl saçlı kıza dönüşüyor, kızıl saçları soluyor. Anlamıyor. Sadece yanıyor…
    --------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
    alıntı

  • Affetmek kolay değil...
    Çok üzgünüm..
    Seni seviyorum
    Sana Aşıgım...
    Hatta sana tapıyorum...
    Ama gururumu-Aşk'tan üstün
    tutmayı ögrenmeliyim.
    Aşk bazen bazı şeyleri affedemiyor
    Tıpkı senin beni ve şuan benim
    seni affedemeyeceğim gibi...
    Herşey güzel ve birazda kötü
    Hatıralarda bir anı olarak kaldı.
    Sadece bir anı...
    Yıllar sonra seni hatırladığım zaman
    biraz mutlu olacam
    Biraz da hüzün dolacağım...
    Ama inan-ki hatırlanmaya
    Değersin...

    m.m.yilmaz
  • Umurunda değilim biliyorum. Hayatında bir ayrıntı bile olamadım. Geçmişin olamamışken, geleceğin olmak istedim.
    "Seni özledim
    Gittiğim her yerde özlemin var
    inanmıyor kalbim sözlerime sensiz
    Seni özledim, sensiz her şey değersiz.
    Unuttuğum büyük yalan
    Gururumdan arta kalan
    Sensiz düşman geçen zaman
    Seni özledim..."
    Bırakıp gitmeyi kolay sanırdım hep, hayatımda seninle birlikte tattığım en-lerimi, mutluluklarımı ve acılarımı unutup yol almaya çalıştım. Ama her seferinde başaramayacağımı göz yaşları içinde uyandığım sabahlarda anladım. Beklerdim geleceğini, gelmeyeceğini bile bile. Öylece durup beklemek; zaman akıp giderken beraberinde umutlarım, umutsuzluklarım, öfkem, sancılarım, aşkım ve kavgalarımla sessizce durup beklemek kolay mıydı?
    Gitmeye gücüm yoktu evet ama ya kalmak... Korkuyordum belki de; kaldırabileceğimden fazla acılar çekmekten, geçen yılların kalbimde derin yara izleri bırakmasından....
    Kalmakta çare değil farkındaydım, susuyordun çünkü. Suskunluğun boğuyordu beni. Senin için varolmaya çalışırken, zaman geçtikçe biraz daha yok oluyordum. Benim için bir tek sen varken, senin için hep başkaları oluyordu.
    "Gittiğin günden beri her gün ikiz sanki. Rakamlar düşüyor takvimlerden, üzerime üzerime. Bıraktığın yerde gel de bul beni. Bana bir gel desen, o yolları hiç geçilmemiş sayarım... Hafızamı kurban eder, aslalardan cayarım. Bir gel desen; sana orucumu bozar, sensizliğe doyarım.
    Bana bir gel desen.
    Seni özledim.."
    Ben hep cevapların peşinden gittim biliyor musun? Sen hayatımdaki tüm soruların yanıtıydın.Ya da bana öyle geliyordu. Cevabı her ıskaladığımda yanlış sorunun peşine takıldığımı düşünür, kızardım. Nedenler o kadar azken ve hiç bir sebep bulamazken seni bu kadar sevmeye; şuçlamaya da hakkım yoktu biliyorum, bu yüzden en çok kendime kızardım.
    Oysa tüm sorularımın cevabı belliydi... Kızmak, öfkelenmek, isyan etmek anlamsızdı.
    Bana sevdiğini söylerken arkana bir saniye bile bakmadan gidişin hala aklımda. O kararlığın, o döndürülemezliğin. Hani söylerdin ya “Bir insan gitmeyi kafasına koydu mu onu kimse durduramaz”. Bende seni durduramadım. Hayatımda ne varsa alıp gittin. Kaldırabileceğimden çok daha fazla acıyı bana bırakıp gittin.

    "Unuttuğum büyük yalan
    Gururumdan arta kalan
    Sensiz düşman geçen zaman
    Seni özledim."
    - isyan etme gökyüzü, benim kadar ağlayamazsın.
  • AKIL GÖZÜ

    Seni bulmakdan önce aramak isterim
    Seni sevmekten önce anlamak isterim
    Seni bir yaşam boyu bitirmek değil de,
    Sana hep hep yeniden başlamak isterim

    Özdemir ASAF
  • AĞLAMAK

    Ağlamak
    Bazı acılarda yetmez
    Bazı ölümlere

    Örtüsüdür bazı acıların
    Örter, örtülmez
    Savunur bir süre

    Ağlayanlar sevinmeli
    Sevin ağlıyabiliyorsan
    Acılar art arda dinmeli

    Durur bir nöbetçi gibi
    Durur bir bekçi gibi
    Zamana gülmeli-gülmeli

    Sevin ağlıyabiliyorsan
    Unutmanın kardeşidir ağlamak
    Uyur uyanır yatağında duyguların
    Düşüncenin kucağında hep çocuktur
    Ağlamak

    Özdemir ASAF
  • ALTINCI GÜN

    Benim söylemek için çırpındığım gecelerde,
    Siz yoktunuz......

    Özdemir ASAF
  • AN

    Gülüş bir yanaşımdır bir öbür kişiye;
    Birden iki kişiyi döndürür bir kişiye..
    Anılarından kale yapıp sığınsa bile,
    Yetmez yalnız başına bir ömür bir kişiye.

    Özdemir ASAF
  • ANAHTAR

    Konuşmak susmanın kokusudur.
    Ya sus git, ya konuş gel, ortalarda kalma.
    Yalan korkaklığın tortusudur.
    Dürüst kaba ol, eğreti saygılı olma.

    Özdemir ASAF
  • müjgân'a aşk şarkıları


    dinlerdim telâşlı kanûnlardan sarışın türkçeyi
    nasıl da sevdim ne iştir bilmeden sevmeyi
    ürkek bir çilenti usulca yoklardı bahçeyi
    nerde tavus kuşları nerde müjgân'ın gençliği
    nasıl da sevdim ne iştir bilmeden sevmeyi

    okşamak kumrallığını içimden uysal lambaların
    beyhude ıslıklarını yakınlaşan sonbaharın
    akşam tenhalığında birlikte duygulanmaların
    saklı mutluluğuyla dalgından çok daha fazla dalgın
    nasıl da sevdim ne iştir bilmeden sevmeyi

    bir parça son yalnızlığa öncekiler hazırlıktır
    insan bırakmaz sevdiğini sevmek insanı bırakır
    kalırsa gözlerinin elinde yaldızı belki kalır
    ney üşür kanûn pırıldar udlar oldukça karanlıktır
    nasıl da sevdim ne iştir bilmeden sevmeyi


    Attilâ İlhan



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi coupant -- 19 Ocak 2009; 15:01:56 >
  • Seninle Olmanın En Güzel Yanı

    Seninle olmanın en güzel yanı ne biliyor musun?

    Elin elime değmeden avuçlarımı terleten sıcaklığını taa içimde hissetmek.

    Seninle olmanın en kötü yanı ne biliyor musun?

    ''Seni seviyorum'' sözcüğü dilimin ucunu ısırırken her konuşmamızda boş yere saatlerce havadan sudan söz etmek.

    Seninle olmanın en heyecanlı yanı ne biliyor musun?

    Aynı şeyleri seninle aynı anda düşünmek birlikte ağlamak gülmek. Ve buradayken bile seni çılgınca özlemek...

    Seninle olmanın en acı yanı ne biliyor musun?

    Seni hiç tanımadığım bir sürü insanlarla paylaşmak. Senin yanında olan, seninle konuşan herkesi çocukça kıskanmak.

    Seninle olmanın en mutlu yanı ne biliyor musun?

    Tanıdık birileriyle karşılaşma tedirginliği ile yollarda yürümek yan yana... Elimdeki şemsiyeye inat yağmurda ıslanmak birlikte. Elimde kır çiçeğiyle seni beklemek... Aynı mekanlarda aynı yiyecekleri yemek.

    Seninle olmanın en romantik yanı ne biliyor musun?

    Sensiz gecelerde sana söyleyemediklerimi yıldızlara aya anlatmak... Okuduğum kitabın sayfalarında dinlediğim şarkıların türkülerin şiirlerin her mısrasında seni bulmak.

    Seninle olmanın en zor yanı ne biliyor musun?

    Seni kaybetme korkusuyla hayatta ilk kez tattığım o tarifsiz duygularımı umut denizinin ortasında küreksiz bir sandala hapsetmek. Sevgili yerine yıllarca dost kalmayı başarmak. Yalın ayak yürümek bıçağın en keskin yerinde. Kanadıkça tuz yerine gözyaşlarımı basmak yüreğime...

    Seninle olmanın tek yan etkisi ne biliyor musun?

    Nereden bileceksin?

    Sen benimle hiç olmadın ki. Olsaydın avuçlarım terlemezdi... Isırmazdım dilimin ucunu... Özlemezdim seni yanımdayken. Kıskanmazdım.

    Korkmazdım yollarda yürümekten. Islanmazdım yağmurlarda... Yıldızlara aya dert yanmaz, böyle her şarkıda sarhoş olmazdım.

    Korkmazdım seni kaybetmekten ayaklarım kan revan atlardım sandaldan denize... Ve her kulaçta haykırırdım seni..

    Ama sen hiç benimle olmadın ki...
    YA AKLIN BAŞKA YERLERDEYDİ YA YÜREĞİN...

    Can Yücel
  • YİNE SANA DAİR
    Sende; ben, kutba giden bir geminin sergüzeştini,
    Sende; ben, kumarbaz macerasını keşiflerin,
    Sende uzaklığı,
    Sende; ben, imkansızlığı seviyorum.

    Güneşli bir ormana dalar gibi dalmak gözlerine
    Ve kan ter içinde, aç ve öfkeli,
    Ve bir avcı iştahıyla etini dişlemek senin.

    Sende, ben, imkansızlığı seviyorum,
    Fakat asla ümitsizliği değil...

  • Bazen alıp başımı gitmek...
    Yaşadığım yerleri terketmek istiyorum.
    Ama olmuyor, yapamıyorum.
    Onun yerine maziye dalıp kayboluyorum.
  • Şeytan diyor ki: “Aç pencereyi;
    Bağır, bağır, bağır; sabaha kadar.”

    Orhan Veli Kanık
  • Sen ellerimde,
    Sen gözlerimde,
    Issız geçen her gecemde,
    Herşeyinle yanımdasın...

    En zor bu gerçekten,
    Sevdiğimi söylemeden,
    Ayrıldım yine senden..

    Yoksun sen aslında!
    Yalnızım bu kumsalda!
    Neler neler yapıyorsun.
    Bensizken Ankara'da...


    Haluk Levent
  • Yine

    Mevsim kış,
    Dağlar yine gelin,
    Çocuklar yine mutlu,
    Yine üşüyor kimsesizler...
    Kar yağıyor,
    Ağaçlar yaşlandı yine,
    Yapıldı yine kardanadamlar,
    Yine kar altında kimsesizin ekmeği...
    Şimdi gece,
    Gökyüzünde hilal yine,
    Sıcacık evlerinde yine herkes,
    Yine son kibritini yaktı kibritçi kız...
    Kış biter,
    Doğa yeşil yine,
    Ben uzağım yine ondan,
    Yine umut,yine keder ve yeniden yine...

    kasımpatı



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi kasımpatı -- 24 Ocak 2009; 15:22:39 >
  • SOKAKTA GİDERKEN

    Sokakta giderken, kendi kendime
    Gülümsediğimin farkına vardığım zaman
    Beni deli zannedeceklerini düşünüp
    Gülümsüyorum.

    (1937/Varhk. 15.3.1940)
    Orhan Veli
  • 
Sayfa: önceki 234235236237238
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.