Şimdi Ara

ŞİİR!!

Bu Konudaki Kullanıcılar:
2 Misafir (1 Mobil) - 1 Masaüstü1 Mobil
5 sn
123
Cevap
0
Favori
8.892
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • şiir seven kalbi sevgi dolu herkese merhaba!! öncelikle şunu söyleyeyim bu sayfaya her görüşten şairin şiirini koyup paylaşabiliriz!! her konuda!!

    lütfen ricam !! sadece şiir konuşsun yorum yapmak yok!!

    şiir ve altına şairi yazın o kadar!!

    bırakın dostlar siz değil şiirleriniz konuşsun!!

    sevgilerimle!!
  • SEVİYORUM SENİ

    Seviyorum seni
    ekmeği tuza banıp yer gibi
    Geceleyin ateşler içinde uyanarak
    ağzımı dayayıp musluğa su içer gibi
    Ağır posta paketini
    neyin nesi belirsiz
    telaşlı, sevinçli, kuşkulu açar gibi
    Seviyorum seni
    denizi ilk defa uçakla geçer gibi
    İstanbul'da yumuşacık kararırken ortalık
    içimde kımıldayan birşeyler gibi
    Seviyorum seni
    Yaşıyoruz çok şükür der gibi.

    NAZIM HİKMET
  • ANNECİĞİM

    Ak saçlı başını alıp eline,
    Kara hülyalara dal anneciğim!
    O titrek kalbini bahtın yeline,
    Bir ince tüy gibi sal anneciğim!

    Sanma bir gün geçer bu karanlıklar,
    Gecenin ardında yine gece var;
    Çocuklar hıçkırır, anneler ağlar,
    Yaşlı gözlerinle kal anneciğim!

    Gözlerinde aksi bir derin hiçin,
    Kanadın yayılmış, çırpınmak için;
    Bu kış yolculuk var, diyorsa için,
    Beni de beraber al anneciğim!...

    NECİP FAZIL KISAKÜREK
  • KENT

    Başka diyarlara, başka denizlere giderim, dedin.
    Bundan daha iyi bir kent vardır bir yerde nasıl olsa.
    Sanki bir hükümle yazgılanmış her çabam;
    ve yüreğim sanki bir ceset gibi gömülmüş oraya.
    Daha ne kadar çürüyüp yıkılacak böyle aklım?
    Nereye çevirsem gözlerimi, nereye baksam burada
    gördüğüm kara yıkıntılarıdır hayatımın yalnızca
    yıllar yılı yıktığım ve heder ettiğim hayatımın.

    Yeni ülkeler bulamayacaksın, bulamayacaksın yeni denizler.
    Hep peşinde, izleyecek durmadan seni kent. Dolaşacaksın
    aynı sokaklarda. Ve aynı mahallede yaşlanacaksın
    ve burada bu aynı evde ağaracak aklaşacak saçların.
    Hep aynı kente varacaksın. Bir başka kent bekleme sakın,
    ne bir gemi var, ne de bir yol sana.
    Nasıl heder ettiysen hayatını bu köşecikte,
    Yıktın onu, işte yok ettin onu tüm yeryüzünde.

    Konstantinos Kavafis
  • KAYIP ÇOCUK

    Birden işitilmez olsun ayak seslerim;
    Gölgem bir başka sokağa sapıversin;
    Unutayım bir anda her şeyi,
    Nerde oturduğumu,
    Bir tuhaf adem olduğumu Can adında.
    Aklım arayadursun başka kapılarda kısmetimi,
    Ben, bilmediğim sokaklarda bir başıma;
    Gönlüm öylesine geniş, öyle ferah,
    İlk defa görmüş gibi dünyayı,
    Bir şaşkınlık içinde, yeniden doğmuş gibi;
    Hatırlamam artık değil mi, dostlar,
    Hatırlamam artık garipliğimi?

    CAN YÜCEL
  • Ne iyi olurdu

    Ne iyi olurdu karım olsan
    ışık oyunlarını seyrederdim
    gün batarken yüzünde
    durmadan ismini tekrar ederdim
    hepsinin başında seni seviyorum derdim
    seninle evlenmekle
    ne iyi ettiğimi düşünür
    uyuyamazdım geceleri mutluluktan
    her sabah işe ayrılık acısıyla giderdim
    Ne iyi olurdu karım olsan
    Heyecanlanırdım
    akşam seni göreceğimi her düşündüğümde
    iple çekerdim o ânı
    zor sabrederdim

    Ne iyi olurdu karım olsan
    şiirlerimi davetiye niyetine dağıtırdım
    bulutlarla yazdırırdım gökyüzüne
    seni ne çok sevdiğimi
    herkese senden bahseder
    seni anlatırdım
    tekrar tekrar
    usanmadan
    kuşlar getirirdi yüzüklerimizi
    nikahımızı melekler kıyardı
    Ne iyi olurdu karım olsan
    ertesi akşama kadar evet evet derdim
    yıldızları önümüze katar
    beraber evimize giderdik

    Dünyanın tüm çiçeklerini
    bahçemize dikerdim
    güneşe merdiven dayar
    sana oradan demet demet ışık çekerdim
    resmini göz kapaklarıma çizer
    yumar yumar gözlerimi sana bakardım
    ismini dudaklarıma yazar
    öper öper seni seni okurdum
    Ne iyi olurdu karım olsan
    bir saniye göremesem seni
    ikinci saniyeyi hasretle beklerdim

    Evimizin her taşına senin kokun sinerdi
    bacasından sarı dumanlar tüterdi
    saçlarının sarılığında dumanlar
    teninin beyazlığında olurdu duvarlar
    Her göz göze gelişimizde
    saatimiz parçalanır
    takvimimiz yırtılırdı
    evimiz yeraltına çekilir
    telefon kabloları kopardı
    ve ben
    senin tüm varlığınla karşımda olduğunu görünce
    bir daha bir daha çıldırırdım
    Ne iyi olurdu karım olsan
    rüyalara dönmemek için bu gerçekten
    kirpiklerimi saçlarıma yapıştırırdım

    Şiirlerim güftesi olurdu evliliğimizin
    aşkımız bestesi
    hergün biraz daha mahçup olurdum
    Rabb'imin karşısında
    bana hak etmediğim bir mutluluk verdiği için
    ağlarsam bazan için için
    o da seni kaybetme korkusundan olurdu
    ne iyi olurdu karım olsan
    ne iyi olurdu
    .
    (bu formdan almıştım, bu şiiri zannedersem kibarfeyzo nickli arkadaş paylaşmıştı bizlerle yazar bilinmiyor)
  • BAŞKA TÜRLÜ BİR ŞEY

    başka türlü bir şey benim istediğim
    ne ağaca benzer, ne de buluta
    burası gibi değil gideceğim memleket
    denizi ayrı deniz,
    havası ayrı hava..

    bir başka yolculuk dalından düşmek yere
    yaşadığından uzun

    bir tatlı yolculuk dalından inmek yere
    ağacın yüksekliğince
    dalın yüksekliğince rüzgarda
    ve bir yeni ömür
    vardığın çimen yeşilliğince

    nerde gördüklerim
    nerde o beklediğim
    rengi başka
    tadı başka..

    CAN YÜCEL
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Şiirler,güzel sözler
    20 yıl önce açıldı
    Bir Şiir..:)
    19 yıl önce açıldı
    Şiir kitabı önerisi
    15 yıl önce açıldı
    Daha Fazla Göster
  • SEVDİĞİN KADAR SEVİLİRSİN



    SEVDİĞİN KADAR SEVİLİRSİN

    YERİN SENİ ÇEKTİĞİ KADAR AĞIRSIN
    KANATLARIN ÇIRPINDIĞI KADAR HAFİF...
    KALBİNİN ATTIĞI KADAR CANLISIN
    GÖZLERİNİN UZAĞI GÖRDÜĞÜ KADAR GENÇ...
    SEVDİKLERİN KADAR İYİSİN
    NEFRET ETTİKLERİN KADAR KÖTÜ...
    NE RENK OLURSA OLSUN KAŞIN GÖZÜN
    KARSINDAKİNİN GÖRDÜĞÜDÜR RENGİN...
    YAŞADIKLARINI KAR SAYMA:
    YASADIĞIN KADAR YAKINSIN SONUNA,NE KADAR YAŞARSAN YASA,
    SEVDİĞİN KADARDIR ÖMRÜN..
    GÜLEBİLDİĞİN KADAR MUTLUSUN,ÜZÜLME,BİL Kİ AĞLADIĞIN KADAR GÜLECEKSİN..
    SAKIN BİTTİ SANMA HERŞEYİ,SEVDİĞİN KADAR SEVİLECEKSİN..
    GÜNEŞİN DOĞUŞUNDADIR DOĞANIN SANA VERDİĞİ DEĞER
    VE KARŞINDAKİNE DEĞER VERDİĞİN KADAR İNSANSIN.
    AY IŞIĞINDADIR SEVGILIYE DUYULAN HASRET
    VE SEVGILIYE HASRET KALDIĞIN KADAR ONA YAKINSIN...
    UNUTMA YAĞMURUN YAĞDIGI KADAR ISLAKSIN
    GÜNEŞİN SENİ ISITTIĞI KADAR SICAK..
    KENDİNİ YALNIZ HİSSETTİĞİN KADAR YALNIZSIN
    VE GÜÇLÜ HİSSETTİĞİN KADAR GÜÇLÜ..
    KENDİNİ GÜZEL HİSSETTİĞİN KADAR GÜZELSİN..
    İŞTE BUDUR HAYAT..
    İŞTE BUDUR YASAMAK,BUNU HATIRLADIGIN KADAR YASARSIN
    BUNU UNUTTUĞUNDA ALDIĞIN HER NEFES KADAR ÜŞÜRSÜN..
    VE KARŞINDAKİNİ UNUTTUĞUN KADAR ÇABUK UNUTULURSUN..

    ÇİÇEK SULANDIĞI KADAR GÜZELDİR..
    KUŞLAR ÖTEBİLDİGİ KADAR SEVİMLİ..
    BEBEK AĞLADIĞI KADAR BEBEKTİR..VE HERŞEYİ ÖGRENDİĞİN KADAR
    BİLİRSİN,BUNU DA
    ÖĞREN

    SEVDiĞİN KADAR SEVİLİRSİN...


    CAN YÜCEL
  • quote:

    Orjinalden alıntı: BESTE

    SEVDİĞİN KADAR SEVİLİRSİN



    SEVDİĞİN KADAR SEVİLİRSİN

    YERİN SENİ ÇEKTİĞİ KADAR AĞIRSIN
    KANATLARIN ÇIRPINDIĞI KADAR HAFİF...
    KALBİNİN ATTIĞI KADAR CANLISIN
    GÖZLERİNİN UZAĞI GÖRDÜĞÜ KADAR GENÇ...
    SEVDİKLERİN KADAR İYİSİN
    NEFRET ETTİKLERİN KADAR KÖTÜ...
    NE RENK OLURSA OLSUN KAŞIN GÖZÜN
    KARSINDAKİNİN GÖRDÜĞÜDÜR RENGİN...
    YAŞADIKLARINI KAR SAYMA:
    YASADIĞIN KADAR YAKINSIN SONUNA,NE KADAR YAŞARSAN YASA,
    SEVDİĞİN KADARDIR ÖMRÜN..
    GÜLEBİLDİĞİN KADAR MUTLUSUN,ÜZÜLME,BİL Kİ AĞLADIĞIN KADAR GÜLECEKSİN..
    SAKIN BİTTİ SANMA HERŞEYİ,SEVDİĞİN KADAR SEVİLECEKSİN..
    GÜNEŞİN DOĞUŞUNDADIR DOĞANIN SANA VERDİĞİ DEĞER
    VE KARŞINDAKİNE DEĞER VERDİĞİN KADAR İNSANSIN.
    AY IŞIĞINDADIR SEVGILIYE DUYULAN HASRET
    VE SEVGILIYE HASRET KALDIĞIN KADAR ONA YAKINSIN...
    UNUTMA YAĞMURUN YAĞDIGI KADAR ISLAKSIN
    GÜNEŞİN SENİ ISITTIĞI KADAR SICAK..
    KENDİNİ YALNIZ HİSSETTİĞİN KADAR YALNIZSIN
    VE GÜÇLÜ HİSSETTİĞİN KADAR GÜÇLÜ..
    KENDİNİ GÜZEL HİSSETTİĞİN KADAR GÜZELSİN..
    İŞTE BUDUR HAYAT..
    İŞTE BUDUR YASAMAK,BUNU HATIRLADIGIN KADAR YASARSIN
    BUNU UNUTTUĞUNDA ALDIĞIN HER NEFES KADAR ÜŞÜRSÜN..
    VE KARŞINDAKİNİ UNUTTUĞUN KADAR ÇABUK UNUTULURSUN..

    ÇİÇEK SULANDIĞI KADAR GÜZELDİR..
    KUŞLAR ÖTEBİLDİGİ KADAR SEVİMLİ..
    BEBEK AĞLADIĞI KADAR BEBEKTİR..VE HERŞEYİ ÖGRENDİĞİN KADAR
    BİLİRSİN,BUNU DA
    ÖĞREN

    SEVDiĞİN KADAR SEVİLİRSİN...


    CAN YÜCEL



    ah be kardeşim,keşke dediğin gibi olsa her şeyama genelde öyle olmuyor.sen istediğin kadar sev öl geber karşındakinin umrunda bile olmuyor.

    hayat çok acımasız maalesef
  • ÖZLEDİM SENİ..

    özledim seni...
    ayrılık yüreğimi uyuşturuyor karıncalandırıyor nicedir.
    beynimi uyuşturuyor özlemin...
    çok sık birlikte olmasak bile
    benimle olduğunu bilmenin
    bunca zamandır içimi ısıttığını
    yeni yeni anlıyorum
    Yokluğun,
    Hatırladıkça yüreğime saplanan bir sizi olmaktan çıkıp
    mütemadiyen bir boşluğa
    Sabahları seni okşayarak başlamaları
    aksamları her isi bir kenara koyup
    seninle baş başa konuşmaları özlüyorum;
    oynaşmalarımızı,
    yürüyüşlerimizi,
    sevimli haşarılığını,
    çocuksu küskünlüğünü...
    Nasılda serttin başkalarına karşı
    beni savunurken;
    ve ne kadar yumuşak
    bir çift kısık gözle kendini
    ellerimin okşayışına bırakırken
    Gitmeni asla istemediğim halde
    buna mecbur olduğunu görmek
    ve sana bunları söylemeden
    ''git artık'' demek
    ''beni ne kadar çabuk unutursan, o kadar çabuk
    kavuşacaksın mutluluğa''
    demek sana nede zor
    seni görmemek ve belki yıllar sonra
    karsılaştığımızda
    bana bir yabancı gibi bakmanı istemek senden...
    yeni bir sevdayı yasakladığım kalbime söz geçirmek....

    CAN YÜCEL
  • ÇANAKKALE ŞEHİTLERİNE

    Şüheda gövdesi, bir baksana dağlar taşlar...
    O, rûkü olmasa, dünyada eğilmez başlar,
    Vurulmuş temiz alnından uzanmış yatıyor;
    Bir hilâl uğruna ya Rab, ne güneşler batıyor!
    Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
    Gökten ecdâd inerek öpse o pak alnı değer.
    Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid'i...
    Bedr'in aslanları ancak, bu kadar şanlı idi...
    Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
    "Gömelim gel seni tarihe!" desem, sığmazsın.
    Herc u merc ettiğin edvara ya yetmez o kitab...
    Seni ancak ebediyyetler eder istiab.
    "Bu, taşındır" diyerek Kabe'yi diksem başına;
    Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;
    Sonra gök kubbeyi alsam da, rida namiyle,
    Kanayan lahdine çeksem bütün ecramiyle;
    Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan;
    Yedi kandilli Süreyya'yı uzatsam oradan;
    Sen bu avizenin altında, bürünmüş kanına,
    Uzanırken gece mehtabı getirsem yanına,
    Türbedarın gibi ta fecre kadar bekletsem;
    Gündüzün fecr ile avizeni lebriz etsem;
    Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
    Yine bir şey yapabildim diyemem hatırana.
    Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini,
    Şarkın en sevgili sultanı Selahaddin'i,
    Kılıç Arslan gibi iclaline ettin hayran...
    Sen ki İslam'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
    O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın;
    Sen ki, ruhunla beraber gezer ecramı adın;
    Sen ki; a'sara gömülsen taşacaksın... Heyhat,
    Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihat...
    Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
    Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber.

    Mehmet Akif Ersoy



    akifim!!! canım benim!!!
  • GÜLÜMSE

    Durmadan kurulup dağılan bu yerde
    Hiç bir dost arama.
    Güvenilir bir sığınak, hiç! ..

    Bırak acı yüreğinde konaklasın
    Olmaza çare arama...
    Kimse sana gülmeden sen acıya gülümse,
    Yaşamana bak!

    ÖMER HAYYAM
  • Son
    O gözler böyle bakarmıydı diyordum ya baktı,
    Baktı işte güzel gözlüm öyle soğuk öyle nefret dolu
    Halbuki sevmiştik o kadar noldu.Soruyorum ne oldu?
    Bana aşk yeminleri ettiğin günlere noldu?
    İlksin son olacaksın dediğin,umutsuzca ağladığın
    Beni sana yazmaya çalıştığın günlere noldu?
    Hepsi,hepsi benimle kahroldu.
    Merak etme sen gittin içim lanetinle doldu.
    Hayatım,Hayatım ise bir cigara bir bira yalan dolu acı Dünya...
    İsyanım ne Yaradana nede sana sakın yanlış anlama
    Hem sen ne yaptınki bana, parayı seçmekten başka
    Para nedir ki be gülüm?Belki bir gün olur ama.
    Sana benim gibisini verek mi o para ve kahpe Dünya.
    Çok zaman geçti kimse bakmıyor suratıma.
    Niye baksınlarki bana
    zaten ben aylardır bakmadım aynaya
    Gönlüm kaldırmaz bir daha kapalıyım aşka,sevdaya
    Sen beni sakın hatırlama görsende umursama
    Geçen yatıyordum kaldırımda gene elimde cigara
    Seni gördüm, gözlerim ağlamaklı, baktım uzunca
    Sen de baktın bana hatırlamassın ama.
    Çünkü tanımadın her şey boşlukta
    Attığın 50 kuruş dönüyor avucumda.
    Ulan bu kadar mı düştürdün beni Yalan Dünya.
    Düşündüm baktım bir aynaya aylardan sonra
    Ben yoktum orada, elimde bir tabanca
    Tereddüteyim ellerim titriyor başım zon zonk,
    Yüreğimde toplanan kanlar, gözlerimde damla damla
    Düşünüyorum sıksam mı acaba?

    Yazar:DeLiKaTiL
  • Kötü dönemlerimde yazdığım bi şiir...

    Hayat kanla bütünleşip
    Ceset parçalarının karıştığı
    Pis kokulu, Çürük üzümlerden yapılmış
    Koyu bir şaraptı benim için
    Ve ben bu şarabı en koyu tortusuna kadar içtim
    Tıkadı boğazımda anlatmam gereken
    İfadelerimi.
    Güvenimi, sevgimi, minnetimi.
    Aşk acıyı
    Güven ihaneti
    Minnet Kibirliliği hatırlattı
    Hayat tarafından yıkanmış aklıma
    Kalbime, Ruhuma...

    Ve gerçekten çok içten yazıldığına inandığım bi şiir.

    o kadar da onemli degildir birakıp gitmeler, arkalarinda doldurulmasi mumkun olmayan bosluklar birakilmasaydi eger.
    dayanilmasi o kadar da zor degildir, buyuk ayriliklar bile, en guzel yerde baslatilsaydi eger.
    utanilacak bir sey degildir aglamak, yurekten suzulup geliyorsa gozyasi eger.
    yuz kizartici bir suc degildir hirsizlik, calinan birinin kalbiyse eger.
    korkulacak bir yani yoktur asklarin, insan butun derilerinden soyunabilseydi eger.
    o kadar da yurek burkmazdi alisilmis bir ses, hicbir zaman duyulmasaydi eger.
    daha cabuk unuturdu belki su sizdirmayan sarilmalar, kara sevdayla sarip sarmalanmasalardi eger.
    belirsizlige yelken acardi iri ela gozler zamanla, oylesine delice bakmasalardi eger.
    cabuk unutulurdu islak bir opucugun yakici tadi belki de, kalp, gogus kafesine o kadar yuklenmeseydi eger.
    yerini baska seyler alabilirdi uzun gece sohbetlerinin, son sigara yudum yudum paylasilmasaydi eger.
    duslere bile kar yagmazdi hicbir zaman , meydan savaslarinda korkular, aski agir yaralamasaydi eger.
    su gibi akip gecerdi hic gecmeyecekmis gibi duran zaman, beklemeye degecek olan gelecekse sonunda eger.
    rengi bile solardi duslerdeki saclarin zamanla, tanimsiz kokulari yastiklara yapisip kalmasaydi eger.
    o buyuk, o gorkemli son, olum bile anlamini yitirirdi, yasanilasi her sey yasanmis olsaydi eger.
    o kadar da cekilmez olmazdi yalnizliklar, son umut isigi da sonmemis olsaydi eger.
    bu kadar da isitmazdi belki de bahar gunesleri, her kaybedisin ardindan hayat yeniden baslamasaydi eger.
    kahvaltidan da once sigaraya sarilmak sart olmazdi belki de , dev bir ozlem dalgasi meydan okumasaydi eger.
    anilarda kalirdi belki de zamanla ince bel, namussuz cay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eger.
    uykusuzluklar yikip gecmezdi, kisacik kestirmelerin ardindan, dokunulasi ipekten bir o kadar uzakta olmasaydi eger.
    issiz bir yuva bile cennete donusebilirdi belki de, sicak bir gulusle isitilsaydi eger.
    yoksul dusmezdi yillanmis sarap tadindaki siirler boylesine, kulagina okunacak biri olsaydi eger.
    inanmak mumkun olmazdi her askin bagrinda bir ayrilik gizlendigine belki de, kartvizitinde �onca ayriligin birinci dereceden failidir� denmeseydi eger.
    gercekten boynunu bukmezdi papatyalar, ihanetinden onlar da payini almasaydi eger.
    issizliga teslim olmazdi sahiller, kendi belirsiz sahillerinde amacsiz gezintilerle avunmaya kalkmamis olsaydin eger.
    sen gittikten sonra yalnız kalacagim.
    yalniz kalmaktan korkmuyorum da , ya canim ellerini tutmak isterse...
    evet sevgili, kim ozlerdi avuc iclerinin ter kokusunu, kim uzanmak isterdi ince parmaklarina, mazilerinde gorkemli bir yasanmisliga taniklik etmis olmasalardi eger!!

    CAN YÜCEL
  • ANLATAMIYORUM

    Ağlasam sesimi duyar mısınız,
    Mısralarımda;
    Dokunabilir misiniz,
    Göz yaşlarıma, ellerinizle?

    Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
    Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
    Bu derde düşmeden önce.

    Bir yer var, biliyorum;
    Her şeyi söylemek mümkün;
    Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
    Anlatamıyorum

    ORHAN VELİ KANIK
  • BULUŞMAK ÜZERE



    Diyelim yağmura tutuldun bir gün

    Bardaktan boşanırcasına yağıyor mübarek

    Öbür yanda güneş kendi keyfinde

    Ne de olsa yaz yağmuru

    Pırıl pırıl düşüyor damlalar

    Eteklerin uça uça bir koşudur kopardın

    Dar attın kendini karşı evin sundurmasına

    İşte o evin kapısında bulacaksın beni



    Diyelim için çekti bir sabah vakti

    Erkenceden denize gireyim dedin

    Kulaç attıkça sen

    Patiska çarşaflar gibi yırtılıyor su ortadan

    Ege denizi bu efendi deniz

    Seslenmiyor

    Derken bi de dibe dalayım diyorsun

    İçine doğdu belki de

    İşte çil çil koşuşan balıklar

    Lapinalar gümüşler var ya

    Eylim eylim salınan yosunlar

    Onların arasında bulacaksın beni



    Diyelim sapına kadar şair bir herif çıkmış ortaya

    Çakmak çakmak gözleri

    Meydan ya Taksim ya Beyazıt meydanı

    Herkes orda sen de ordasın

    Herif bizden söz ediyor bu ülkenin çocuklarından

    Yürüyelim arkadaşlar diyor yürüyelim

    Özgürlüğe mutluluğa doğru

    Her işin başında sevgi diyor

    Gözlerin yağmurdan sonra yaprakların yeşili

    Bi de başını çeviriyorsun ki

    Yanında ben varım

    CAN YÜCEL
  • SEN YOKSUN

    sen yoksun
    deniz yok
    yıldızlar arkadaşım
    ya bu gece harika bir şeyler olsun
    yahut bir bomba gibi
    infilak edecek başım

    ağzımda eski mısralar uzanıp kalmışım
    istanbul minareler odamda gibi
    gökyüzü temiz ve parlak
    işte kolkola girmiş en mesut günlerimiz
    muhalif bir rüzgar karşı sahilden

    fosforlu ışıklarıyla gökyüzü bir deniz
    havada kanat sesleri
    ve çılgın kokular

    deniz yok
    yıldızlar uzaklaşıyor
    ben yine yalnız kalıyorum
    istanbul minareler kaybolmuş
    sen yoksun

    ATTİLA İLHAN
  • Annabel Lee
    by: Edgar Allen Poe

    It was many and many a year ago,
    In a kingdom by the sea,
    That a maiden there lived whom you may know
    By the name of Annabel Lee;
    And this maiden she lived with no other thought
    Than to love and be loved by me.

    I was a child and she was a child,
    In this kingdom by the sea;
    But we loved with a love that was more than love-
    I and my Annabel Lee;
    With a love that the winged seraphs of heaven
    Coveted her and me.

    And this was the reason that, long ago,
    In this kingdom by the sea,
    A wind blew out of a cloud, chilling
    My beautiful Annabel Lee;
    So that her highborn kinsman came
    And bore her away from me,
    To shut her up in a sepulchre
    In this kingdom by the sea.

    The angels, not half so happy in heaven,
    Went envying her and me-
    Yes!- that was the reason (as all men know,
    In this kingdom by the sea)
    That the wind came out of the cloud by night,
    Chilling and killing my Annabel Lee.

    But our love it was stronger by far than the love
    Of those who were older than we-
    Of many far wiser than we-
    And neither the angels in Heaven above,
    Nor the demons down under the sea,
    Can ever dissever my soul from the soul
    Of the beautiful Annabel Lee.

    For the moon never beams without bringing me dreams
    Of the beautiful Annabel Lee;
    And the stars never rise but I feel the bright eyes
    Of the beautiful Annabel Lee;
    And so, all the night-tide, I lie down by the side
    Of my darling- my darling- my life and my bride,
    In the sepulchre there by the sea,
    In her tomb by the side of the sea.

    Türkçesi:

    senelerce senelerce evveldi
    bir deniz ülkesinde
    yaşayan bir kız vardı bileceksiniz
    İsmi; annabel lee
    hiçbir şey düşünmezdi sevilmekten
    sevmekten başka beni
    o çocuk ben çocuk, memleketimiz
    o deniz ülkesiydi
    sevdalı değil karasevdalıydık
    ben ve annabel lee
    göklerde uçan melekler
    kıskanırlardı bizi
    bir gün işte bu yüzden göze geldi
    o deniz ülkesinde
    Üşüdü bir rüzgarından bulutun
    güzelim annabel lee
    götürdüler el üstünde
    koyup gittiler beni
    mezarı oradadır şimdi
    o deniz ülkesinde
    biz daha bahtiyardık meleklerden
    onlar kıskanırdı bizi
    evet! bu yüzden "Şahidimdir herkes ve deniz ülkesi"
    bir gece rüzgarından bulutun
    Üşüdü gitti annabel lee
    sevdadan yana kim olursa olsun
    yaşca başca ileri
    geçemezlerdi bizi
    ne yedi kat göklerdeki melekler
    ne deniz dibi cinleri
    hiç biri ayıramaz beni senden
    güzelim annabel lee
    ay gelir ışır, hayalin erişir
    güzelim annabel lee
    orda gecelerim uzanır beklerim
    sevgilim sevgilim hayatım gelinim
    o azgın sahildeki
    yattığın yerde seni...
  • BEN SANA MECBURUM

    Ben sana mecburum bilemezsin
    Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
    Büyüdükçe büyüyor gözlerin
    Ben sana mecburum bilemezsin
    İçimi seninle ısıtıyorum

    Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
    Bu şehir o eski İstanbul mudur?
    Karanlıkta bulutlar parçalanıyor
    Sokak lambaları birden yanıyor
    Kaldırımlarda yağmur kokusu
    Ben sana mecburum sen yoksun

    Sevmek kimi zaman rezilce korkudur
    İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur
    Tutsak ustura ağzında yaşamaktan
    Kimi zaman ellerini kırar tutkusu
    Birkaç hayat çıkarır yaşamasından
    Hangi kapıyı çalsa kimi zaman
    Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu

    Fatihte yoksul bir gramafon çalıyor
    Eski zamanlardan bir Cuma çalıyor
    Durup köşe başında deliksiz dinlesem
    Sana kullanılmamış bir gök getirsem
    Haftalar ellerimde ufalanıyor
    Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
    Ben sana mecburum sen yoksun

    Belki Haziranda mavi benekli çocuksun
    Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
    Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden
    Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun
    Bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor
    Belki körsün kırılmışsın telâş içindesin
    Kötü rüzgâr saçlarını götürüyor

    Ne vakit bir yaşamak düşünsem
    Bu kurtlar sofrasında belki zor
    Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
    Ne vakit bir yaşamak düşünsem
    Sus deyip adınla başlıyorum
    İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
    Hayır başka türlü olmayacak
    Ben sana mecburum bilemezsin..

    ATTİLA İLHAN
  • alıntı: efulim

    ÇANAKKALE ŞEHİTLERİNE

    Şüheda gövdesi, bir baksana dağlar taşlar...
    O, rûkü olmasa, dünyada eğilmez başlar,
    Vurulmuş temiz alnından uzanmış yatıyor;
    Bir hilâl uğruna ya Rab, ne güneşler batıyor!
    Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
    Gökten ecdâd inerek öpse o pak alnı değer.
    Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid'i...
    Bedr'in aslanları ancak, bu kadar şanlı idi...
    Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
    "Gömelim gel seni tarihe!" desem, sığmazsın.
    Herc u merc ettiğin edvara ya yetmez o kitab...
    Seni ancak ebediyyetler eder istiab.
    "Bu, taşındır" diyerek Kabe'yi diksem başına;
    Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;
    Sonra gök kubbeyi alsam da, rida namiyle,
    Kanayan lahdine çeksem bütün ecramiyle;
    Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan;
    Yedi kandilli Süreyya'yı uzatsam oradan;
    Sen bu avizenin altında, bürünmüş kanına,
    Uzanırken gece mehtabı getirsem yanına,
    Türbedarın gibi ta fecre kadar bekletsem;
    Gündüzün fecr ile avizeni lebriz etsem;
    Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
    Yine bir şey yapabildim diyemem hatırana.
    Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini,
    Şarkın en sevgili sultanı Selahaddin'i,
    Kılıç Arslan gibi iclaline ettin hayran...
    Sen ki İslam'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
    O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın;
    Sen ki, ruhunla beraber gezer ecramı adın;
    Sen ki; a'sara gömülsen taşacaksın... Heyhat,
    Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihat...
    Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
    Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber.

    Mehmet Akif Ersoy



    akifim!!! canım benim!!!

    iste bu ya iste bu.
    nasil guzel bir siir bu.
    okuyup da duygulanmamak mumkun mu!
  • 
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.