“Bir selâm ile selâmlandığınız (size selâm verildiği) zaman, siz de ondan daha güzeli ile selâm verin, yahut verilen selâmın aynısıyla mukabele edin. (Nisa-86) Ey iman edenler, kendi evlerinizden başka evlere izin almadan, halkına selâm vermeden girmeyiniz. (Nur-27)” Müslümanlar arasında kardeşlik bağlarını oluşturan, birlik ve beraberliklerine vesile olan; sevap kazandıran Selâm. Meleklerin Cennettekilere hitabı selâm. Cennettekilerin birbirine ilk sözü selâm. Mana ve önemini gerçek yönüyle anlayamadığımız selâm. Müslümanın süsü, güzelliği, alameti farikası selâm... Günümüz müslümanı ne hikmetse selâm verme alışkanlığını yitirmiş gibidir. Selâm verene sanki başka dünyadan gelmiş gibi davranılmakta, hatta bazan da selâm verene hor gözle bakılmaktadır. Bu neden kaynaklanıyor? Cevabı çok kolay: İslâmın selâma verdiği önemi anlayamamış olmamızdan. Söze bu yüzden selâm ile ilgili 2 âyet meâli ile girdik. Şimdi de hadîslerle konuya daha fazla açıklık kazandırmaya gayret edelim. "Bir meclisten kalkan (topluluktan ayrılan) kimseye, -giderken de- meclistekilere selâm vermesi borçtur", "Bizden başkasına benzeyen (benzemeye çalışan, taklid eden) bizden değildir! Ne yahudilere, ne hıristiyanlara benzemeyin. Yahudinin selâmı parmak ile işaret; hıristiyanın selâmı da el ile işarettir. (Siz böyle yapmayın ve bu konuda da onlara benzemeyin)", "Selâmdan önce söze başlamayın. Kim ki selâm vermeden önce söze başlarsa, ona cevap vermeyin." "Selâm Allah'ın isimlerinden bir tanesidir. Aranızda selâmı yayınız." "Bir kimse, bir günde 20 kişiye selâm verir ve o gün ölürse, Cennet ona vacib olur." Selâmın da diğer İslâmî şeylerde olduğu gibi uyulması gereken kuralları vardır; Binekli insan, yaya olana, yaya olan, oturana selâm verir. Azlık çokluğa selâm verir. Küçük, büyüğe selâm verir. En güzel selâm şu şekilde verilenidir: "Esselâmu aleyküm ve rahmetullahi ve berakâtuhu (Allah'ın selâmı, rahmeti ve bereketi üzerine olsun)" ki bu selam, verene 30 sevap kazandırır. Yahut: "Esselamu aleyküm ve rahmetullah", ya da sadece: "Esselamu aleyküm" şeklinde selâm verilir ki, ikinci selâm 20 hasene, üçüncüsü 10 hasene kazandırır. Kendisine selâm verilen kişi verilen selâma aynı şekilde karşılık vermelidir. Ya da o selâmdan daha güzeli ile cevap vermelidir. Meselâ: Esselamu aleyküm" diyen kişiye aynısı ile: "ve aleykümüsselâm (Allah'ın selâmı sizin de üzerinize olsun)" veya: "Ve aleykumusselâm ve rahmetullahi ve berekâtuhu" diye karşılık verilmelidir. Selâm vermek sünnet, selâma karşılık vermek ise farzdır. "Size selâm verildiğinde selâmı alın. Verilen selâmı almayan bizden değildir" hadîsi bizi çok düşündürmelidir. Selâma karşılık verirken "ve" lafzı ile başlamayı unutmayalım. Aksi halde: "Allah'ın selâmı, senin üzerine olsun, ben istemiyorum" anlamında bir mana ortaya çıkar ki, bu da hoş değildir. Bir topluluğa selâm verildiği zaman, toplumdan biri selâma karşılık verirse, bu hepsi için geçerli olur. Onların da ayrıca selâm vermelerine gerek kalmaz. Yine topluluk halinde gelenlerden bir tanesi selâm verirse, diğerlerinin (beraberindekilerin) selâm vermelerine gerek kalmaz. Müslüman olmayana selâm verilmez, Bir hadîste: "Müslüman olmayan biri size selâm verirse, siz sadece "ve aleyke" diye karşılık verin" buyurulur. Selâmın daha kimlere verilmeyeceğine örnek olması bakımından bir hadîs daha nakledelim: "Kumar, tavla, satranç ve benzerleri (iskambil, lolo, toto, piyango v.s.) oyunları oynayan kimselere rastladığınızda onlara selâm vermeyin! Eğer onlar size selâm vermişlerse; selâmlarını almayın (karşılık vermeyin)" Bazıları: "Canım çayına, sigarasına oynuyoruz" gibi bahanelerle yaptıkları işe mazeret ileri sürer. Bedavasına da olsa Allah'ın ve Rasûlü'nün kumar dediği şey, uygunsuzdur! Dinde şaka olmaz! Selâm o kadar hayırlı, o kadar güzel bir şeydir ki, Yüce Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem önemine binaen çocuklara dahi selâm verirlerdi. Selâm yayılırsa bereket, dostluk ve kardeşlik oluşur. Bir de şu var ki, selâmın mana ve önemini kavramış bazı din kardeşlerimiz sadece tanıdıklarına selâm vermektedir çoğunlukla. Halbuki müslüman tanıdığı olsun olmasın karşılaştığı din kardeşlerine selâm vermelidir. "Tünaydın, günaydın, bay bay, çüüüs, adee, hoşçakal" gibi sözlerin yerine Allah'ın yüce ismi olan selâmı tercih edelim; Selâmı aramızda yayalım; selâm vereni hor görmeyelim, aksine bağrımıza basalım. Karşılaşırken de, ayrılırken de selâm verelim. İlk sözümüz ve son sözümüz böylece selâm olsun ki, inşaallah böylece selâmete ve refaha erelim. Yüce Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemin şu sözü kulağımıza küpe olsun: "Yaptığınız zaman birbirinizi, seveceğiniz bir şeyi size haber vereyim mi? Aranızda selâmı yayınız.” Çok önemli bir hususu da belirtmeden geçemiyeceğiz! Selâm vermek demek, selâm verdiğin kişiye ya da kişilere”Kardeşim! Benden emîn olunuz. Benden size aslâ zarar ve kötülük gelmez. Size her türlü yardıma da hazırım.” demektir. Selâm bu niyetle verilir ve bu niyetle alınır. Aksı halde selâmlaşmanın bir anlamı kalmaz! Bunu da unutmamalıyız! Ya Rab, bizi birbirlerini Allah için sevenlerden eyle. Amin!..