Şimdi Ara

RUHBAN OKULU NICIN ACILMAMALIDIR ? bilmeyenlere anlatalim...

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir (1 Mobil) - 1 Masaüstü1 Mobil
5 sn
8
Cevap
0
Favori
3.946
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Neden kapatildi diyenlere bilgi notu :

    "Hukuku Zorlamanın Güncel Örneği: HEYBELİADA RUHBAN OKULU

    Son yıllarda ülkemizi ziyaret eden ABD ve AB yetkililerinden Rum Patrikhanesinin ve Rum Patriğinin ekümenikliğinin tanınması taleplerini duymak olağan hale geldi. AB ilerleme raporlarında da Fener Patriğinin ekümenikliğinin tesciliyle birlikte, Heybeliada Ruhban Okulunun açılmasına ilişkin istemlerinin Türkiye Cumhuriyeti Devletince de kabulü ve sonuç olarak hukuksallaştırılması ısrarla istenmektedir.

    Geçtiğimiz aylarda ülkemizi ziyaret eden ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Nicholas Burns da Patrikhane’yi ziyaret etti ve aynı istemleri tekrarladı. Yine geçtiğimiz günlerde ABD Dışişleri Bakanlığı adına verdiği demeçte de Heybeliada Ruhban Okulunun açılması beklentisini dile getirerek konunun ısrarla üzerinde durduklarını vurguladı. Bu nedenle güncelliğini sürdüreceği anlaşılan bu sorunun tarihsel kronolojisine göz atmanın yararlı olacağı düşüncesindeyiz: 19. yüzyılın başlarından itibaren Fener Rum Patrikhanesi Ortodokslar arasında dinsel birliği korumak ve geliştirme arayışına girer. Sonuçta patrikhaneye bağlı olarak teoloji eğitimi vermek üzere Heybeliada Ruhban Okulu 1 Ekim 1844 tarihinde açılır. Okul doğrudan patrikhaneye bağlıdır ve müdürü metropolitler arasından atanmaktadır.

    Kapatıldığı 1971 yılına kadar 930 mezun verir. Bunlardan 343’ü piskopos olur. Piskoposlardan 12’si patriklik makamına kadar yükselir. Bu 930 kişinin 225’i 1950 -1969 arası mezun olmuştur. Bunlardan da sadece 38’i Rum asıllı Türkiye Cumhuriyeti yurttaşıdır. Geriye kalanların 162’si Yunan uyruklu olmak üzere toplam 187’si yabancıdır.

    1) Okulun öğretim süresi değişik uygulamalardan geçmiştir:

    1) 1844-1919 : Dört yıl ortaokul ve üç yıl teoloji eğitimi
    2) 1919-1923 : Orta öğretimsiz beş yıllık teoloji eğitimi
    3) 1923-1951 : Birinci dönemdeki uygulamaya dönüldü.
    4) 1951-1971 : Dört yıl lise ve üç yıl teoloji eğitimi Patrikhanenin Osmanlının çöküş dönemindeki örtülü etkinlikleri, Mora isyanındaki kışkırtıcılığı ve Yunanistan’ın oluşmasındaki dinsel, ideolojik ve örgütsel katkıları bu gün tarihsel gerçekler olarak ortadadır. Kurtuluş Savaşı yıllarındaki Patrik Vekili Doroteos Mamelis, Trabzon Metropoliti Hrisantos, Samsun Metropoliti Germanos, İzmir Metropoliti Hrisostomos, Edirne Metropoliti Palikaryos Heybeliada Ruhban Okulu mezunudurlar. İşgalci Yunan ordularının en büyük destekçisidirler. Yurttaşı oldukları bir ülkenin zor günlerinde herkese düşen özverinin asgarisini göstermeleri gerekirken, emperyalist devletlerle işbirliği içinde ve içerdeki ayrılıkçı Pontus kalkışmasının arkasındadırlar.

    Atatürk Nutuk’ta bu durumu ayrıntılı olarak açıklar. Okulun statüsü ABD başkanı Truman’ın desteği ile Patrik olarak atanan ABD vatandaşı Athenagoras döneminde bazı değişikliklere uğrar. İkinci Dünya Savaşı sonrasında ABD, SSCB’ye karşı batı dünyasının lideridir. Batı ve üçüncü dünyanın ekonomik ve siyasal sistemlerini etkilemekte, kendi çıkarlarına göre düzenlemektedir. Kuzey ve Güney Amerika Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu olan Athenogoras ABD’nin önerisi ve desteği ile bir gecede Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı yapılıverir. 1 Kasım 1948’de Patrik seçilir ve gelebilmesi için ABD’ye mesafeli duran Patrik Maksimos V istifa ettirilir. ABD başkanı Truman’ın özel uçağı ve yaveriyle gelen, 26 Ocak 1949’da Fener’de düzenlenen törenle patriklik tacı başına konan Athenogoras “Ben Truman doktrininin dini bölümünü teşkil etmekte idim” diyecektir. Prof. Dr. Niyazi Berkes bu durumu şöyle değerlendirir: “Günün birinde içyüzünü hiçbirimizin merak etmediğimiz şartlar altında gürültülü reklamlarla ta Amerika’dan bir patrik getirildi. Lozan Antlaşmasının ruhu ile alay edercesine, yıldırım hızıyla Türk vatandaşı yapılarak patriklik tahtına oturtuldu. Acaba Atina patrikleri de Amerika’dan mı tedarik edilir, bilmiyorum. Fakat bu olay Yunanlılığın gözünün Atina’da değil, İstanbul’da olduğunu gösterir.” (4) Atatürk döneminde 7 olan metropolit sayısı Athenogoras’ la birlikte 20’ye çıkar. Milli Eğitim Bakanlığının 8.12.1950 / 927601 sayılı emri ile Heybeliada Ruhban Okulu “yüksek okul” haline getirilir ve “ yabancı öğrenci alabileceği” karara bağlanır.

    1939’da casusluk faaliyetleri gerekçesiyle yasaklanmış olan yabancı öğrenci alımı böylece serbest bırakılır. Athenogoras’ın göreve başladığı 1949 yılına kadar okulda 16 Türk vatandaşı öğrenci vardır. Aynı dönemde İstanbul’da Erkek Rum liselerinde 2500 öğrenci öğrenim görmektedir. Rum ailelerin çocuklarını bu okula göndermedikleri görülmektedir. Athenogoras hükümete başvurarak Yunan uyruklu öğrencilere oturma izni alır. İzin “öğrencilik bitene kadar“ olduğu için Patrik okuldan mezun olanları patrikhanede “stajyer” olarak görevlendirir. 1957 yılında Kıbrıs olayları nedeniyle bu uygulamadan vazgeçilir, Londra ve Zürih anlaşmaları sonucu uygulama yumuşatılırsa da Kıbrıs’ ta yeniden başlayan EOKA saldırıları nedeniyle tamamen yasaklanır. Kıbrıs Rum Lideri Makarios da Heybeliada Ruhban Okulu mezunlarındandır.

    1950- 1960 arası Patrikhane İmroz ve Bozcaada Rum okullarını Milli Eğitim Bakanlığı mevzuatı dışına çıkarttırarak doğrudan kendi yönetimine almıştı. 13 Nisan 1964’te dönemin Milli Eğitim Bakanı Dr. İbrahim Öktem Rum Azınlık İlkokullarına tanınan mevzuat hükümlerini aşan özel hakların kaldırılacağını, Ruhban Okulundaki yabancı öğrenci sayısının sınırlanacağını, Yunan hükümetinin Türkiye’de eğitim görmüş 35 öğretmene Batı Trakya’ da görev vermediğini, buna karşılık Yunanistan’da Türk azınlık okullarına tanınmayan bu tür haklar konusunda da bundan böyle mütekabiliyet esasına göre davranılacağını açıklar. Türk hükümeti tekrar eski uygulamaya dönerek, 16 Temmuz 1964’te İmroz ve Bozcada’daki Rum okullarının Milli Eğitim Bakanlığının denetiminde, Türkçe ve dini eğitim yapmalarını öngören ilgili yasa maddesini tekrar yürürlüğe koyar. 127 yıl Patrikhanenin idari ve mali denetiminde yaşamını sürdüren Heybeliada Ruhban Okulu Özel Yüksek Okulların Devletleştirilmesi şeklinde görülen uygulama hakkındaki Anayasa Mahkemesinin 12 Ocak 1971 tarih ve 1971 / 3 sayılı kararından sonra kapanmıştır. Anayasa Mahkemesinin Özel Öğretim Kurumları Kanununun ilgili maddelerini iptal ederek yüksek öğretim kurumlarının sadece devlet tarafından açılıp işletilebileceğine ilişkin kesin kararından sonra mevcut özel yüksek öğretim kurumları ya kapanmış, ya da bir devlet üniversitesine bağlanmışlardır. Özel yüksek okul statüsünde olan Heybeliada Ruhban Okulu ve Patrikhane ile Türk hükümeti arasında görüşmeler yapıldı. Ancak Türk üniversitelerine bağlanmak istemediklerinden ve başkaca da bir çözüm mümkün olmadığından okul kendilerince kapatıldı. Halbuki aynı kararın muhatabı olan Amerikan Robert Koleji binalarının 1971 yılında Boğaziçi Üniversitesine devrinden sonra kolej Arnavutköy Kız Lisesi ile birleşmiş ve Özel İstanbul Amerikan Robert Lisesi adını almıştır. Kolejin yüksek kısmı da Boğaziçi Üniversitesi’ ne dönüşmüştür. Patrikhane ve Yunanistan okulun - eski statüsüyle-yeniden açılması için girişimlerini günümüze kadar ısrarla sürdürdüler.

    Yunan Başbakanı Miçotakis Aralık 1991 ABD ziyaretinde okulun açılması için Türkiye’ye baskı yapılmasını istedi.1 Şubat 1992’de Türk başbakanından aynı konuda istemde bulundu. Patrik Bartholomeos 16 Ocak 1992’de Milli Eğitim Bakanından okulun yeniden açılması için resmen istemde bulundu. Bakan Köksal Toptan istemi reddetti. Şu anda eski bakanın da mensubu bulunduğu iktidar partisinin Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in ‘Bana kalsa Ruhban Okulunu 24 saatte açarım’ şeklindeki demecini Aralık 2005 ayı gazeteleri manşetten verdiler. Kapanış tarihinden günümüze değin AB ve ABD yetkilileri okulun açılması ve patriğin ekümenikliğinin tanınması istemlerini her düzeyde dile getirdiler. 1997 yılında Başbakan Mesut Yılmaz’ın ABD ziyaretinde okulun açılmasına ilişkin beklenti dönemin Başkan yardımcısı Al Gore tarafından dile getirildi.

    Yabancı devlet başkanları ve hükümet yetkililerinin gerek Patrikhaneyi ziyaretlerinde, gerekse patriğin yurtdışı gezilerinde uygulanan protokol ve beyanlar diplomasi dilinin inceliklerine ihtiyaç duymayacak açıklıktadır. Patriğin Yunanistan’da askeri törenle karşılanması, dönemin ABD Başkanı Clinton tarafından devlet başkanı protokolüyle ağırlanması, yurt dışı ziyaretlerinde devlet başkanı muamelesi görmesi örnekleriyle şimdilik yetinelim. Fener Patrikhanesinin ve dış destekçilerinin arzusu YÖK ve Milli Eğitim Bakanlığının denetimi dışında, patrikhanenin yönlendiriciliğinde dini özerkliğe sahip bir okuldur. Böyle bir okulun kurulması Anayasamızın 130 ve 132. maddeleri değiştirilmeden yasal olarak mümkün değildir. 130. madde bilimsel özerkliğe sahip üniversitelerin kanunla ve devlet tarafından kurulacağına ilişkindir.132. madde ise Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve Emniyet Teşkilatının özel yüksek öğretim kurumu açabileceğine ilişkindir.

    AB ve ABD tarafından dayatılan istemlerin Türkiye tarafından kabulü durumunda: Patriğin fiilen kullandığı Ekümenik unvanını Türkiye Cumhuriyeti’nin de resmen tanımasıyla bir cemaatin azınlık kilisesi olmaktan çıkarak Vatikan benzeri özel ve özerk siyasi-dini makam oluşacak, patrik seçiminde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olma zorunluluğu kalkacaktır. Patrikhanenin Lozan’ la düzenlenen statüsü değişecek ve Lozan’ın getirdiği hukuksal yapının diğer alanları da tartışmaya açılmış olacaktır. Dünyanın efendilerine karşı verilen Kurtuluş Savaşı zaferinin prestijiyle imzalanan ve Türkiye Cumhuriyeti’nin tapu senedi olan Lozan Antlaşmasını savunma iradesini gösteremeyen bir Türkiye’den, sonraki aşamalarda istenecekler kuşkusuz daha ağır olacaktır. Türkiye’nin inisiyatif kullanamadığı bir sürecin sonunda nerelere varılacağını tahmin edebilmek için tarihimizde yeterince acı örneklerin var olduğunu düşünüyoruz.

    Buraya kadar yazdıklarımızdan ve verilen örneklerden anlaşıldığı gibi, bir iç hukuk konusu olan Patrikhane ve Heybeliada Ruhban Okulu enternasyonalize edilmek istenilmektedir. İç hukuk konusu olmaktan kurtulunca da kaçınılmaz olarak Türk hukukunun yetki alanından çıkacaktır. İç hukuk konusu olmaktan çıkarılıp, uluslar arası bir siyasi figür özelliği kazandığında ise, dış dinamiklerin etkisi ve inisiyatifiyle Türkiye’ye karşı her zaman kullanılabilecek baskı unsuruna dönüşecektir. İç hukuka tabi bir dinsel kurum olmaktan çıkıp, devletler hukukunu ilgilendirecek bir alanın diplomasi öznesi hüviyeti kazandığında Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde devlet benzeri bir kurumla karşılaşılabilecektir.

    Makale konumuzla ilgili olarak, Fener Patrikhanesi ve Patriğin hukuki konumuna ilişkin Fatih 3. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 20.12.2004 tarih ve Esas: 2003 / 380 Karar: 2004 / 1142 sayılı kararla, Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 13.06.2007 tarih ve 2005 / 10694 Esas, 2007 / 5603 karar No’lu ONAMA kararını meslektaşlarımızın ilgisine sunuyoruz. Kaynaklar: 1)Osmanlıdan Cumhuriyete Azınlıklar ( Doç. Dr. Ali Güler -Tamga yayınları ) 2)Nutuk ( Atatürk ) 3)Keşiş Güç-Emperyalizmin Ortodoks Kartı ( Uğur Yıldırım- Otopsi Yayınları ) 4)Patrikhane ve Ekümeniklik ( Prof. Niyazi Berkes- Kaynak Yayınları 5)Azınlıklar ve Lozan Tartışmaları ( Levent Ürer -Derin Yayınları ) 6)Heybeliada Ruhban Okulu ve Patrikhane (Doç.Dr.SibelÖzel- İstanbul Barosu yayınları ) "







  • istanbulun işgali sırasında rum ve ermenilerin ingilizleri sevinç içinde bayraklar ile karşılamış olması ve düzenlenen hain tertiplere dahil olmaları sebebi ile yağmurlu havada su bile verilmemeli bırakın ruhban okulunu..(üstelik mesele bir okul ve onun açılması ile ibaret değil bir çok açıdan değerlendirmeye muhtaç)

    hele azıcık zayıf düşelim hangi kalleşliği yürürlüğe sokarlar Allah bilir

    gerçi boş duruyor değiller ama
  • Emin ol onlar Vatikan benzeri bişey kurmaya kalktıklarında(Türkiye sınırları içerisinde) halk galeyana gelir ve bunun sonucu herkes için kaçınılmaz olur.Hepimiz böyle boş boş durucak mıyız peki öyle bişey olduğunda?
  • orneğin darwin,orneğin ruhban okulu vs vs...

    neden korkuyoruz neden istemiyoruz birşeyden korkumuzmu var?
    bence tam tersine serbest bırakılmalı.
    özgürlüklük yok diyorlar ülkemizde kafamızdaki örtüyle okula gidemiyoruz diyorar.
    BİR GÜN BAZI ŞEYLERİN DAHA SERBEST DAHA AKICI DARVİNİN SANSURLENMEDİĞİ BİR ULKEDE OLDUĞUMUZDA İŞTE SİZDE ÖZGÜR OLACAKSINIZ DİYORUM VE SAYGILARIMI SUNUYORUM...
  • quote:

    Orjinalden alıntı: WARNİNG

    orneğin darwin,orneğin ruhban okulu vs vs...

    neden korkuyoruz neden istemiyoruz birşeyden korkumuzmu var?
    bence tam tersine serbest bırakılmalı.
    özgürlüklük yok diyorlar ülkemizde kafamızdaki örtüyle okula gidemiyoruz diyorar.
    BİR GÜN BAZI ŞEYLERİN DAHA SERBEST DAHA AKICI DARVİNİN SANSURLENMEDİĞİ BİR ULKEDE OLDUĞUMUZDA İŞTE SİZDE ÖZGÜR OLACAKSINIZ DİYORUM VE SAYGILARIMI SUNUYORUM...



    darwinle ruhbanin alakasi ne ?

    bildigim Ataturkte kapatmak istiyordu ama yapamadi ( omru yetmedi) . Hatta gagauz turklerini ( hristiyan ) yunana piskoposlugundan ayirip kendilerine ozel bir ruhban kurdurmustu Ataturk . sirf gagauzlarin yunanlilara asimile olmamasi icin . gagauzlar gelsinler ama rumlar asla ! gitsinler ulkelerinde ne varsa acsinlar ! Neden yunanistan topraklarinda imam okulu acmiyor ?




  • bence okul açılmalı bu kadar korkmaya gerek yok

    HATTA o adamların din adamlarının türkiyede yetişmesi bu toprakların havasını sulaması uzun vadede türkiyeye kazanımlar sağlamaz mı?

    sempati sahibi din adamları yetişip salınsa hristiyan dünyasına bir şekilde artısı olabilir diye düşünüyorum

    olmadı vatikanda olsa italya nasıl vatikandan güç alıyor, türkiyede arkasına o adamların desteğini alırdı



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi owin -- 6 Nisan 2009; 17:21:04 >
  • yunanistandaki müslümanların dini ihtiyaç ve sosyal faliyetlerine dair kısıtlamalar nedense hep es geçilir

    özgürlük ülkemizde ki rumlara mahsus galiba

    yanlış anlamayı düzeltelim korktuğumuz yok !!

    ruhban okulunun temsil ettiği isyan ve hainliğe tepkidir bu duruş ..



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi sinuhe.s -- 6 Nisan 2009; 17:23:18 >
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • ruhban okulu açılsın nolcak diyenlerin gerçekten ne tarihten ne sosyolojiden ne de misyonerlikten hiçbir haberi ve bilgisi yok bunu burda net olarak görüyoruz...

    bazı şeyleri bilmeden araştırmadan öğrenmeden, bodozlama; e açalım canım nolacak hani nerde kaldı özgürlük,demokrasi, insan hakları demi..... demeleri gayet normal ama normal olduğu kadar da buradan bakınca içler acısı....

    quote:

    Orjinalden alıntı: BhuraQe

    Emin ol onlar Vatikan benzeri bişey kurmaya kalktıklarında(Türkiye sınırları içerisinde) halk galeyana gelir ve bunun sonucu herkes için kaçınılmaz olur.Hepimiz böyle boş boş durucak mıyız peki öyle bişey olduğunda?


    dostum hiç zannetmiyorum bu milletin galeyane geleceğini...almış başını bir ölüm uykusudur gidiyor...bak toprak satışları çıkarıldı...elin gevuru 1900 lü yıllarda alamadığı toprakları şimdi arsa bilmem ne satışı altında dönüm dönüm götürdü...gap bölgesi...ege...antlaya...
    bunları bilelim...
    daha pek çok tehlikeli şeyler yapıldı millette tık yok...yazardım daha neler olduğunu ama siyasetten diye hesabı kapatıyorlar

    sen bu milleti öncelikle aç bırakırsan işsiz bırakırsan çoluğuna çocuğuna ekmek götürememenin derdine üzülmekle kahrolursa, milletin ülkeyi düşünecek hali kalmaz...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi lazer__ -- 6 Nisan 2009; 18:51:25 >




  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.