Şimdi Ara

Romanımı inceleyebilirmisiniz ? (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
24
Cevap
1
Favori
806
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • Bir kaç yazı da benden gelsin.

    Yine her zaman ki gibi sabahın en erken saatlerinde, daha tan yeri ağarmadan gözlerini açmıştı. Etraf karanlık ve hava da çok soğuktu. Kendine gelebilmek için silkindi. Ardından bir süre temizledi kendini. Sokak lambaları da yanmıyordu. Etraftaki evler birer gölge gibiydi. Sokak başlarındaki çöpler olağan lezzetiyle ve iştihamıyla bekliyordu onu. Bir sokak köpeği için alışılagelmiş işlerdi bunlar. Bazen şehirde gezdiğinde, insanların boyunların ip bağlayıp, yanlarında gezdirdikleri son derece bakımlı, temiz ve kendinden emin görünen köpekleri gördüğünde içi geçmiyor değildi. Keşke ben de onlardan birisi olsaydım diye iç geçiriyor ama bir süre sonra sırtında hissettiği koca bir taşın acısıyla bu hayalinden uyanıyordu. İnsanlar sırf zevk uğruna ona ve onun gibilere acı vermekten hiç çekinmiyorlardı. İnsanlardan bu yüzden uzak durmaya çalışıyordu. Ağır adımlarla sokağın başındaki çöplüğe doğru yürüdü. Patileriyle çöpleri karıştırmaya başlamıştı yine. Çöplerde yiyecek daima bir şeyler olurdu. Çünkü insanlar yiyebileceklerinden daima fazla bir şeyler alırdı ve yiyemediklerini daima çöpe atarlardı. İnsanların aç gözlülükleri sayesinde pek aç kalmıyordu, tabi çöpçüler onlardan daha hızlı davranmadıkları sürece. Ama onu en çok üzen şeylerden birisi yalnızlık ve sevgisizlikti. Bir hayvandı doğru ama onun da duyguları vardı. Onun da sevgiye, merhamete ve şefkate ihtiyacı vardı. Hele sıcak yaz aylarında, içecek su bulmakta gerçekten çok zorlanıyordu. Bir çok arkadaşı susuzluktan ya ölmüştü ya da cadde ve sokaklardaki birikintilerde oluşan pis sulardan içtiği için hastalanıp, çok büyük acılar çekiyordu. Yaz mevsimi onlar için ve tüm diğer sokak hayvanları için bir kâbus gibiydi. Merhametli insanlar da vardı. Eline aldıgı kaba su doldurup, köşe başlarına yerleştiren iyi insanlar... Onları görünce çok seviniyordu. İyi ki varsınız diyordu kendine kendine, iyi ki varsınız..
    -------------------------------


    Aşık olacak kadar büyüdüğüne inanıyor musun? Veya gerçekten bir çocuk kadar samimi duygular beslediğine? Mesela bir posta treninin köhne vagonuna gizlice girip, uzak bir şehire gittin mi hiç kimseler farkına varmadan? Veya bir çiçeğin kanatlarını koparmadan koklayabildin mi? Uzun bir yürüyüşe çıktın mı sararmış yaprakların çıtırtısının eşliğinde, bir ormanda ? Sessiz bir gecenin ardından düşen çiğ damlasının sevincine ortak olabildin mi? Bulutsuz bir gecede, gönlüne düşen yakamozun verdiğin hüznü ta kalbinin en derin noktalarına kadar hissedebildin mi? Ve en önemlisi, kendini dinledin mi hiç şimdiye kadar ? Belki de bir sona ihtiyacın vardı, yeniden başlayabilmek için.

    --------------------------

    Hayatımızdan bir gün daha geçiyor. Ve bir çoğumuz, mutsuz ve sinirleri hırpalanmış bir şekilde geçiriyoruz muhtemelen. Aslında hayat bir döngüdür. Şu an yaptıgın şeyden memnun değilsen, muhtemelen yarın bu şeyle karşılaştıgında yine memnun kalmayacak ve mutsuz olacaksın. O halde, mutlu olmak için bir şeyler yap. Gururuna kapılıp, zincirlerine tutsak kalma. Hayatta bazı şeyler çok az çıkar karşına veya belki bir defa.. Ve seçimlerin senin hayatını ve geleceğini belirleyecek olan şeylerdir. Seçim sana ait. Ya sonsuza kadar bu döngüde dönüp duracaksın. Veya bu döngüyü paramparça edip, kendini mutlu kılacaksın veya en azından mutlu kılmak için uğraşacaksın. SOnuç ne olursa olsun, başarısız olmayacaksın. Çoğu insan suya düştüğü için bogulmaz, yüzme bilmediği için boğulur.

    -----------------------------
    Belki de en büyük korkumuz, olduğumuz gibi görünmektir. İnsan, kendisi olmaktan çoğu kez mutlu değildir. Hayallerinde hep bir başkası gibi olmak vardır. Tipini beğenmez, cesaretli olmadığını düşünür, romantik olmadığını düşünür, yeterince fiziğinin iyi olmadığını düşünür, düşündüklerini söylemekten çekinir, kendisi olmaktan çekinir, insanlara güvenmekten çekinir, sevmekten korkar, inanmaktan korkar, yalanlardan korkar vs.. Aklında hep bir başkası gibi olmak yatar daima. Kendisi olursa eğer, bir şeylerin daima ters gideceğini düşünür. Dışarıda veya başka bir şekilde gördüğü insanların, çok daha iyi şartlarda ve daha mutlu bir şekilde yaşadığını düşünür. Onlar gibi olmak ister.
    Ve sonunda, artık ne kendisi olabilmiştir ne de hayalini kurduğu o kişi.. Tüm hayatı, hiç olmadığı biri olarak nihayet bulur.

    --------------------

    sen olsan da, olmasan da, hayat akip gidecek. sabah gunes yine dogacak, insanlar isine gidecek, issizler zaman oldurecek, kadinlar cilginca alisveris yapmaya devam edecekl erkekler, kadinlarin pesinden kosmaya devam edecek, sokak kedileri copleri karistirmaya devam edecek, kasiyer kiz tertemiz hayallerini gecirecek kasadan, tamirci cocuk o gunes gibi parlayan kizin hayalini asacak arabalara, sucsuzlar hapislerde curumeye devam edip, zenginler gobegini kasiyacak, kimileri meze olacak icki masalarinda, kimileri ise yanip tutusacak sicak bir yuva hasretiyle... ama sen olmadan ve kimsenin umurunda olmadan.
    --------------------

    İnsan, başkalarının fikirleri ile yapılandırır kendini çoğu kez. Başkalarının fikirleri o denli önemli hale gelir ki, artık kendi olmaktan çıkar ve başkalarının, onun nasıl biri olması gerektiği hakkındaki fikirleri veya düşünceleri ile kendini yoğurur. Ve sonunda kendisi olmaktan çıkar ve onlardan biri haline gelir. Artık " O " yoktur " o " vardır. Yani sürüdekilerden farksız biri. Tam da onların istediği gibi. Ve biri çıkıp, onlardan olmak istemediğinde, toplum onu dışlamaya ve anormal biri olarak görmeye başlar. Bu durum bir çok kez ve ilk zamanlar, sürüden ayrılan kişiyi rahatsız etse de, artık kendi olma yolunda çok önemli bir adım attığının farkına varır ve bu durumdan zevk almaya başlar. Çünkü başkalarının istediği gibi değil, kendisinin istediği gibi biri olmuştur artık. Bazen canınızın yanacağını bilseniz de, kendinizi arama ve bulma yolundaki bu zorlu süreç, sonunda sizin, siz olmanızı sağlayacaktır.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi EneRGy. -- 31 Temmuz 2013; 3:43:23 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
    _____________________________
    Tebessüm, iki insan arasındaki en kısa mesafedir.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: EneRGy.

    Bir kaç yazı da benden gelsin.

    Yine her zaman ki gibi sabahın en erken saatlerinde, daha tan yeri ağarmadan gözlerini açmıştı. Etraf karanlık ve hava da çok soğuktu. Kendine gelebilmek için silkindi. Ardından bir süre temizledi kendini. Sokak lambaları da yanmıyordu. Etraftaki evler birer gölge gibiydi. Sokak başlarındaki çöpler olağan lezzetiyle ve iştihamıyla bekliyordu onu. Bir sokak köpeği için alışılagelmiş işlerdi bunlar. Bazen şehirde gezdiğinde, insanların boyunların ip bağlayıp, yanlarında gezdirdikleri son derece bakımlı, temiz ve kendinden emin görünen köpekleri gördüğünde içi geçmiyor değildi. Keşke ben de onlardan birisi olsaydım diye iç geçiriyor ama bir süre sonra sırtında hissettiği koca bir taşın acısıyla bu hayalinden uyanıyordu. İnsanlar sırf zevk uğruna ona ve onun gibilere acı vermekten hiç çekinmiyorlardı. İnsanlardan bu yüzden uzak durmaya çalışıyordu. Ağır adımlarla sokağın başındaki çöplüğe doğru yürüdü. Patileriyle çöpleri karıştırmaya başlamıştı yine. Çöplerde yiyecek daima bir şeyler olurdu. Çünkü insanlar yiyebileceklerinden daima fazla bir şeyler alırdı ve yiyemediklerini daima çöpe atarlardı. İnsanların aç gözlülükleri sayesinde pek aç kalmıyordu, tabi çöpçüler onlardan daha hızlı davranmadıkları sürece. Ama onu en çok üzen şeylerden birisi yalnızlık ve sevgisizlikti. Bir hayvandı doğru ama onun da duyguları vardı. Onun da sevgiye, merhamete ve şefkate ihtiyacı vardı. Hele sıcak yaz aylarında, içecek su bulmakta gerçekten çok zorlanıyordu. Bir çok arkadaşı susuzluktan ya ölmüştü ya da cadde ve sokaklardaki birikintilerde oluşan pis sulardan içtiği için hastalanıp, çok büyük acılar çekiyordu. Yaz mevsimi onlar için ve tüm diğer sokak hayvanları için bir kâbus gibiydi. Merhametli insanlar da vardı. Eline aldıgı kaba su doldurup, köşe başlarına yerleştiren iyi insanlar... Onları görünce çok seviniyordu. İyi ki varsınız diyordu kendine kendine, iyi ki varsınız..
    -------------------------------


    Aşık olacak kadar büyüdüğüne inanıyor musun? Veya gerçekten bir çocuk kadar samimi duygular beslediğine? Mesela bir posta treninin köhne vagonuna gizlice girip, uzak bir şehire gittin mi hiç kimseler farkına varmadan? Veya bir çiçeğin kanatlarını koparmadan koklayabildin mi? Uzun bir yürüyüşe çıktın mı sararmış yaprakların çıtırtısının eşliğinde, bir ormanda ? Sessiz bir gecenin ardından düşen çiğ damlasının sevincine ortak olabildin mi? Bulutsuz bir gecede, gönlüne düşen yakamozun verdiğin hüznü ta kalbinin en derin noktalarına kadar hissedebildin mi? Ve en önemlisi, kendini dinledin mi hiç şimdiye kadar ? Belki de bir sona ihtiyacın vardı, yeniden başlayabilmek için.

    --------------------------

    Hayatımızdan bir gün daha geçiyor. Ve bir çoğumuz, mutsuz ve sinirleri hırpalanmış bir şekilde geçiriyoruz muhtemelen. Aslında hayat bir döngüdür. Şu an yaptıgın şeyden memnun değilsen, muhtemelen yarın bu şeyle karşılaştıgında yine memnun kalmayacak ve mutsuz olacaksın. O halde, mutlu olmak için bir şeyler yap. Gururuna kapılıp, zincirlerine tutsak kalma. Hayatta bazı şeyler çok az çıkar karşına veya belki bir defa.. Ve seçimlerin senin hayatını ve geleceğini belirleyecek olan şeylerdir. Seçim sana ait. Ya sonsuza kadar bu döngüde dönüp duracaksın. Veya bu döngüyü paramparça edip, kendini mutlu kılacaksın veya en azından mutlu kılmak için uğraşacaksın. SOnuç ne olursa olsun, başarısız olmayacaksın. Çoğu insan suya düştüğü için bogulmaz, yüzme bilmediği için boğulur.

    -----------------------------
    Belki de en büyük korkumuz, olduğumuz gibi görünmektir. İnsan, kendisi olmaktan çoğu kez mutlu değildir. Hayallerinde hep bir başkası gibi olmak vardır. Tipini beğenmez, cesaretli olmadığını düşünür, romantik olmadığını düşünür, yeterince fiziğinin iyi olmadığını düşünür, düşündüklerini söylemekten çekinir, kendisi olmaktan çekinir, insanlara güvenmekten çekinir, sevmekten korkar, inanmaktan korkar, yalanlardan korkar vs.. Aklında hep bir başkası gibi olmak yatar daima. Kendisi olursa eğer, bir şeylerin daima ters gideceğini düşünür. Dışarıda veya başka bir şekilde gördüğü insanların, çok daha iyi şartlarda ve daha mutlu bir şekilde yaşadığını düşünür. Onlar gibi olmak ister.
    Ve sonunda, artık ne kendisi olabilmiştir ne de hayalini kurduğu o kişi.. Tüm hayatı, hiç olmadığı biri olarak nihayet bulur.

    --------------------

    sen olsan da, olmasan da, hayat akip gidecek. sabah gunes yine dogacak, insanlar isine gidecek, issizler zaman oldurecek, kadinlar cilginca alisveris yapmaya devam edecekl erkekler, kadinlarin pesinden kosmaya devam edecek, sokak kedileri copleri karistirmaya devam edecek, kasiyer kiz tertemiz hayallerini gecirecek kasadan, tamirci cocuk o gunes gibi parlayan kizin hayalini asacak arabalara, sucsuzlar hapislerde curumeye devam edip, zenginler gobegini kasiyacak, kimileri meze olacak icki masalarinda, kimileri ise yanip tutusacak sicak bir yuva hasretiyle... ama sen olmadan ve kimsenin umurunda olmadan.
    --------------------

    İnsan, başkalarının fikirleri ile yapılandırır kendini çoğu kez. Başkalarının fikirleri o denli önemli hale gelir ki, artık kendi olmaktan çıkar ve başkalarının, onun nasıl biri olması gerektiği hakkındaki fikirleri veya düşünceleri ile kendini yoğurur. Ve sonunda kendisi olmaktan çıkar ve onlardan biri haline gelir. Artık " O " yoktur " o " vardır. Yani sürüdekilerden farksız biri. Tam da onların istediği gibi. Ve biri çıkıp, onlardan olmak istemediğinde, toplum onu dışlamaya ve anormal biri olarak görmeye başlar. Bu durum bir çok kez ve ilk zamanlar, sürüden ayrılan kişiyi rahatsız etse de, artık kendi olma yolunda çok önemli bir adım attığının farkına varır ve bu durumdan zevk almaya başlar. Çünkü başkalarının istediği gibi değil, kendisinin istediği gibi biri olmuştur artık. Bazen canınızın yanacağını bilseniz de, kendinizi arama ve bulma yolundaki bu zorlu süreç, sonunda sizin, siz olmanızı sağlayacaktır.

    Ben 1. Si hariç yazılarını beğendim 1. Bana biraz saçma geldi belkidemben o tür yazı sevmediğim için olabilir

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
    _____________________________




  • quote:

    Orijinalden alıntı: aykutcinar

    Dostum öncelikle her türlü eleştiriye açık olmalısın. 'Berbat' diyene bile teşekkür etmelisin; zira okutmayı başardın. :)

    Ben de yazarım. Çok da severim. Konu başlığını görünce direk atladım bu sebepten. :) Elbette usta değilim ama değerlendirebileceğin önerilerim olursa ne mutlu bana..

    Hemen söylemek istediğim ilk şey şu: Neden James? Neden Türkçe isim kullanmayasın? Bir diğer arkadaşın da söylediği gibi, biraz fantastik ögeler içerebilecek bir yazı gibi duruyor ve bu anlamda çok kaliteli Türk yazarlar da vardır ve bunlar rahatlıkla bir 'Osman' ismini kitaplarına dahil edebiliyorlar. Elbette şart değil ama bu yabancı isim kullanma olayı sanki biraz kalıplaşmış gibi.. bu sebepten değinmek istedim.

    Yazına bir roman niyetiyle başlamışsın. Bu noktada şunu düşünüyorum. Önce karakterinin bir analizini yapmalısın, tam profilini oturtmalısın. Neye, nasıl tepki vereceğinden tut da, yürüyüşüne kadar yaratabilmelisin onu. Bunun ardından da, hikayende geçecek olan mekânlar gelecektir sanıyorum. Doğaçlama yapmak -spontane yazmak- ayrı bir deneme türüdür. Roman niyetiyle başına oturduğun şeyi biraz daha sık eleyip sık dokursan, paylaştığın bölümdeki de, devam ettirebileceğin bölümlerdeki akış da mütemadiyen şiir gibi olacaktır. :) Şu an çok ani geçişler var, hızlı bir dil yani.. bu da okuyucuya gereksiz şaşkınlıklar yaşatır, onu gerer.

    Bir de, başta kendime şöyle söyledim: "Vay, iyi betimlemeler gelecek sanırım.." ama sonra, fazla kelimeler, fazla fazla anlamlandırmalar 'fazla' gelmeye başladı. :) Betimlemeler üzerine çalışman, önerimdir. Bu aslında gözden kaçırılabilecek çok önemli bir nüans olabiliyor çoğu zaman. Çünkü örneğin; okunan yazının karakteri, herhangi bir mkân ya da olayı sıkıcı gelmeye başladığı an, bir betimleme o noktada hayat kurtarabilir. :) Keyiflidir de aslında. Oturup kendi odanı, bu yazındaki psikolojiyle betimlemeye çalış, bak ne kadar keyifli olacak.. :):) Umarım anlatmak istediğimi verebilmişimdir..

    Vazgeçmen için hiçbir neden yok, umarım devam edersin.. kalemine kuvvet! :)

    Teşekkürler moral up up

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
    _____________________________




  • Birincisini sokak köpekleri ve genel anlamda sokak hayvanları için yazmıştım.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
    _____________________________
    Tebessüm, iki insan arasındaki en kısa mesafedir.
  • 
Sayfa: önceki 12
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.