Bu yazının çıkış noktası aslında biraz farklı. DonanımHaber kullanıcıları yıllardan beri yurtdışından alışveriş yapmaya sıcak bakan ve nereden ne alacağını iyi bilen bir kitle olmuştur hep. Yurtdışından alışveriş sınırının sinir bozucu bir hal almasıyla birlikte forumda son zamanlarda en çok konuşulan konulardan biri de siparişlerin gelip gelmeyeceği oldu. Son günlerdeyse siparişlerin iptal edilmeye başladığını görmek beklenen sonu ayan beyan gözlerimizin önüne serdi.

Forumda yukardaki görseli görünce 30’lu yaşlarını devirmiş herkesin çocukluğunda ve ilk gençlik yıllarında hayatına dokunmuş eski dost saat koleksiyonerlerinin yurtdışından alışveriş noktasındaki tek seçeneği haline gelmiş oldu. Ne de olsa 30 Euro sınırına alınabilecek daha iyi bir seçenek yok. Ülkemizdeki fiyatlar da malum olunca Casio F-91W modelinin satış rakamını merak edip durumu mercek altına almak istedik. Bu arada hazır yeri gelmişken fiyatına da değinelim. Casio F-91W yurt dışında 10-18 dolar arası fiyatlara satılıyor. Ülkemizdeyse orjinal olduğunu tahmin ettiğimiz seçenekler bu yazıyı yayına hazırlarken 800 lira seviyesindeydi.

Casio F-91W 100 Milyon adetten fazla üretildi

İlk olarak DonanımHaber’in yayın hayatına başlamasından 8 sene önce yani 1991 yılında piyasaya sürülen Casio F-91W, üretiminin üzerinden geçen uzun senelere rağmen tasarımında ve iç aksamında çok fazla değişikliğe uğramadan üretilmeye ve satılmaya devam ediyor. (Aslında ilk örnekler 1989 yılında çıkmış ancak 1991 yılında oluşturulan form bugüne kadar hayatına devam etmiş.)

Tahminler Casio’nun yılda üç milyondan fazla ünite ürettiği yönünde. Tabi bunun yanında imitasyon modellerin sayısının da azımsanmayacak kadar çok olduğunu söylemek pek de zor değil. Yani Japon üretici bugüne kadar toplamda 100 milyonun üzerinde üretim gerçekleştirmiş. 90’lı yıllardaki popülaritesini de düşününce sayının çok daha yüksek olmasını bekleyebiliriz.

20 farklı model

Bugüne kadar tasarım çok değişmemiş olsa da Casio 20’den fazla versiyonunu geliştirmiş. Genel olarak kasa ve tasarımın aynı kaldığı modeller ilk versiyondan farklı olarak yeşil renge ek mavi, turuncu, pembe, sarı gibi renklere sahip ekran ışığına sahip seçenekler, Japon pazarına özel kayış farklılıkları, paslanmaz çelik, altın gibi gövde seçeneklerine sahip seriler, kadınlara yönelik daha ince yapılı bir model, daha derin su geçirmezlik özelliklerine sahip W59 gibi ufak değişiklere sahip farklı seçenekler olarak piyasaya sürüldü.

Sahtelerle mücadele

Casio ürettiği modelin sahteleri ile mücadele etmek için ilk günden itibaren farklı yollara başvurmuş. Örneğin normal saat gösterme modundayken sağdaki düğmesine veya bazı modellerde cihazın üç düğmesine de aynı anda bastığınızda ekranda CASIo yazısını görebiliyorsanız saatiniz orijinal olabilir. (Eğer orjinalse aşağıdaki gibi bir görüntüyle karşılaşmanız gerekiyor.)

Tabi bunu taklit etmek de elbette zor değil ama iddialara göre piyasadaki imitasyon modellerin büyük çoğunluğu bu deneyde eleniyormuş. Onun dışında ekranın etrafındaki sabit yazı fontların tam tutturulamaması, ışığın fazla parlak veya sönük kalması, kolayca su geçirmesi gibi durumlar ayırt edicilik noktasında yardımcı olabilecek diğer unsurlar.

Dayanıklılık

Özellikle şartların zorlu olduğu Orta Doğu coğrafyasında Toyota Hilux, Casio F-91W ve Nokia 1100 ve türevleri bugün de dahil olmak üzere en çok tercih edilen 3 ürün kombosu olarak ün salmış durumda ki herhalde kimsenin bu üç ürüne de dayanıklılık noktasında itirazı olmayacaktır. Bir Casio F-91W’ini kıran, pilini değiştirmek zorunda kalan veya su aldığı için kullanamayan birine muhtemelen çok uç hikayeler dışında rastlamamışsınızdır.  Toyota Hilux’ın 20 milyon, Nokia’nın bahsi geçen modellerinin 250 milyon, Casio F-91W ve serisinin de 100 milyondan fazla satmasının temelinde yatan da aslında benzer. (NOT: Casio hiçbir zaman modelin satış rakamlarına dair bir bilgi paylaşmamış. Belirtilen rakamlar endüstriyel bilgilere göre derlenen tahmini rakamlar.)

Casio F-91W için küçük bir Google aramasıyla bu yazının konusu olmayan daha onlarca hikaye bulabilirsiniz. Hazır 30 Euro sınırına mecbur kalıp tüm yollar ona çıkıyorken eski dostu yeniden anmış olduk.

Casio F-91W hakkında bazı ilginç bilgiler:

• Pili üreticisinin açıklamasına göre 7 yıldan uzun gider.


• Günde 1 saniyeye kadar yanılma payı var. Bugün çok pahalı mekanik saatlerde 2 saniye makul kabul ediliyor.


• ABD başkanı Barrack Obaman'ın Casio F-91W taktığı gençlik yıllarından fotoğrafları var. Son dönemde de Casio marka saat kullandığı görülen fotoğraflar var ancak gerçekliğinden emin olamadığımız için eklemedik.


• Stranger Things dizisinde eski dosta rastlamıştık.

• İlginç ama farklı kasa renklerindeki retro tarzıyla halen bir moda ikonu konumunda.


• Ekran ışığı gece gözünüzü almayacak kadar sönük, saati görebileceğiniz kadar yeterli parlaklıkta yanar. Ne fazla ne eksik.


• Farklı ülkelerdeki Amazon mağazalarında en çok satanlar listelerinde üst sıralarda sık sık görülüyor. Ülkemizde de bedelli askerlik yapanlar başta olmak üzere tüm er ve erbaşların gözdesi. Bu nedenle listelerde kendisine sıkça rastlıyoruz.


• Casio F-91W modelini aktivite takibi yapmak için ARM Cortex M0+ platformu üzerinde yeniden tasarlayan birçok açık kaynak kodlu proje var.

Sizin Casio F-91W ile bir anınız var mı?

Orta Doğu’da dozu her geçen gün biraz daha artan gerilim, ABD, Rusya, Çin gibi ülkelerin askeri hamleleri ile farklı bir boyut kazanıyor. Bölgeye hava savunma sistemi personeli ile birlikte Patriot ve THAAD sistemlerini gönderdiğini duyuran ABD’nin THAAD sistemi ile savunma gücünü desteklemesi aslında gerilimin boyutunu ortaya koymak adına da son derece kritik.

Balistik füzelerin imha edilmesi maksadıyla geliştirilen THAAD sistemi, 200km’nin üzerinde menzile sahip. 150km irtifada balistik füzeleri imha edebiliyor. Aslında bu da bir anlamda bölgedeki İran, Rusya, Çin gibi ülkelerin olası nükleer saldırı tehditlerine karşı elinizi görüyorum hamlesi olarak da düşünülebilir. Böylesi bir hamlenin söylemden çıkıp eyleme dönüşmesi bile gerilimin dozunu fazlasıyla yukarı çekiyor.

Orta Doğu’dan çıkan tehditle geliştirildi

THAAD füze sistemi aslında Körfez Savaşı döneminde Irak tehditi sonrasında geliştirilmiş bir sistem. Irak’ın sahip olduğu ve etkin bir şekilde kullandığı Scud füze saldırıları sonrasında ABD bu tür balistik sistemleri yok edebilecek bir sistem arayışına girmişti. Proje başlangıçta bir ordu projesiyken zaman içinde paydaşları büyüdü ve 1992 yılında Lockheed firması ana yüklenici olarak belirlendi.

1995 ve 1999 yılları arasını kapsayan dönemde başarısızlıklarla sonuçlanan testlerin ardından sistem 2 Ağustos 1999 yılında termosfer katmanında 147km irtifada bir hedefi vurarak seri üretim aşamasına geçti. Her biri 8 füze ile donatılmış halde, 6 Launcher bulunan yapının tüm taktik istasyonlar ve radar sistemleri ile ABD tarafından belirlenmiş satış fiyatı 800 milyon doların üzerinde. ABD’nin güncel sevkiyatta İsrail’e birkaç batarya konuşlandırdığı söyleniyor.

Türkiye’de THAAD radarı konuşlu

ABD makamlarınca aktarılan resmi bilgilere göre 2012 yılında Malatya’da bulunan Kürecik Hava Üssü’ne THAAD radarları yerleştirilmiş. AN/TPY-2 radarları, 4700km menzile sahip. Patriot ve THAAD sistemlerine uzun menzilli olarak ve yüksek irtifada veri sağlayabiliyor.

THAAD bataryaları hangi ülkelerde var?

İsrail’e Mart 2019’da sevk edilen THAAD batarya sistemi Negev Çölü’ne yerleştirilecekti ancak güncel senaryoda ne olduğuna dair bir bilgi yok. İsrail dışındaysa bölgede Birleşik Arap Emirlikleri 2 adet THAAD bataryasına sahip. Hatta 2022’de sistemin ilk gerçek müdahalesini yaptığı duyurulmuştu. Suudi Arabistan ise 15 milyar dolarlık anlaşma ile 2017’de 360 füzenin ve radar sistemlerinin de yer aldığı bir satın alım yapmıştı.

Bunun dışında Kuzey Kore tehdidine karşılık ABD, Güney Kore’ye de THAAD sisteminin satışına onay verdi. Hatta bu durum Çin ile Güney Kore arasında da bir tür gerilime neden olmuştu. Romanya da Rusya tehdidi ile bataryaların yerleştirildiği ülkelerden ancak bu sisteme Romanya sadece ev sahipliği yapıyor. Üzerinde herhangi bir etkisi söz konusu değil. Bunun dışında THAAD füzelerinin yerleştirilmesi konuşlan çok ülke var ancak güncel olarak bilinen resmi bir yerleşim söz konusu değil.

Böylesine pahalı bir sistemi Orta Doğu’da artan bu gerilime karşılık daha çok kendi üs bölgelerini, sistemlerini ve personelini koruma maksadıyla göndermiş gibi bir tavır sergileyen ABD’nin aslında THAAD bataryalarını konumlandıracağı konumlar da sürecin seyri adına çok önemli. 400km’lik bir çapta operasyon yapacak sistemlerin kaç batarya geldiği veya takviye yapılıp yapılmayacağı bölgedeki tansiyonun seviyesini da anlamamızı sağlayacak.

Bunun yanı sıra belki İran’ın nükleer füze yetkinliğine dair bilmediğimiz ancak ABD istihbaratınca elde edilmiş kaygı duyulası bir durum da mevcut olabilir. Arap Baharı sonrasında Suudi Arabistan başta olmak üzere Arap coğrafyasının koruyusu imajına bürünmeye çalışan ABD’nin bu durumu kullanarak İsrail ve Suudi Arabistan’ı denklemin aynı tarafına çekme girişimi de bölgedeki dengeleri Batı’nın ve ABD’nin istediği şekilde İsrail lehine güçlü bir şekilde kalıcı olarak bozmuş olacaktır.

Dünyanın en büyük akıllı ev temizlik cihazları üreticilerinden biri olan Dreame Technology, kendi markasını taşıyan akıllı robot süpürgeleri ile ülkemizde de bir süredir dikkat çekmeyi başaran isimlerden. Bazı modelleri Xiaomi ekosistemi altında Mi Home uygulamasıyla da kullanılabilen markanın en etkileyici deneyime sahip modellerinden biri olan DremeBot D10s Plus, yazıyı yayına hazırladığımız sırada Mi Home uygulamasına eklenmemiş olsa da kendi uygulamasıyla çok daha üstün bir deneyim vadediyor.

Haritalama ve Gelişmiş AI Desteği

Öncelikle en temelden başlayalım. Karşımızda LDS’li bir akıllı robot süpürge var. Yani rotasını sadece önüne yerleştirilen kamera ve sensörler ile bulmuyor. Bu da cihazın daha iyi yön tayini yapmasını, daha hızlı rota çizmesini, düşük ışık koşullarında bile sorunsuz çalışabilmesini sağlıyor. Lidar cepte dursun zira akıllı robot süpürgeler lidar olmadan kesinlikle bir parça eksik kalıyor ancak parantez açmamız gereken bir diğer önemli konu da DremeBot D10s Plus’ın sahip olduğu gelişmiş AI teknolojisi. Bu sayede geleneksel bir ev içerisinde ortalıkta bulunabilecek nesneleri tanıyarak etrafından dolaşabilen, evde bir evcil hayvan varsa olası bir pisliği tanıyarak üzerinden geçmeyen, etraftaki kablolara takılmayan bir ürün var karşımızda.

Yukarıda bahsettiğimiz özellikler yeni nesil bir çok akıllı robot süpürgede yer almış olsa da markanın kendi teknolojisi olan AI destekli yapı, cihazın çok daha hızlı olmasını da sağlamış. Bizim bugüne kadar kullanıp deneme şansı bulduğumuz modeller içinde en hızlı haritalama yapan model olduğunu da açıkça belirtmeliyiz. Yaklaşık 120 metrekarelik 3 oda 1 salon büyüklüğündeki ve tüm odaları aktif kullanılan bir dairenin haritasını çıkarması 10dk’dan kısa sürdü. Bunun temelinde ise cihazın tüm köşeleri dolanmasına gerek kalmadan odanın içinde bir iki tur atmasının yeterli olmasını sağlayan teknolojisine borçlu. Bu konuda gerçekten etkilendik.

Bu arada evdeki objeleri tanıyarak, odaların 3D bir görünümünü uygulama içinden sunabiliyor olmasını da beğendiğimiz bir özellik olarak ifade edebiliriz.

Temizlik Performansı

DremeBot D10s Plus hem ıslak temizlik hem de süpürme yapabiliyor. Özellikle süpürme konusunda fark yaratan bir deneyim sunduğunun altını çizmekte yarar var. Cihaz otomatik boşaltma istasyonuna sahip. Bu sayede temizlik bitince veya toz haznesi dolunca gidip içindeki kiri boşaltabiliyor. İstasyona yerleştirilen toz torbası bir aydan uzun süre değişime gerek kalmadan kullanılabiliyor.

Ürünün emiş gücü ise 5000Pa olarak ifade edilmiş. Bu yüksek emiş performansına karşın 65db seviyesinde kalabilen gürültü düzeyi gayet iyi. Dreame D10s Plus ana dövücü fırçası ise kauçuk olarak kutudan çıkıyor. Bu sayede çok daha kolay temizlenebilen bu kauçuk fırça, hem daha uzun ömürlü hem de birçok yüzeyde görece ağır toz taneciklerini cihazın içine daha iyi süpürüyor. Bu arada artık birçok modelde gördüğümüz üzere halı üzerine geldiğinde gücü artırma, sert zeminlerde belirlenen performansta çalışma gibi temel birçok özellik bu cihazda da yer alıyor.

4 farklı süpürme gücünde görev yapabilen DremeBot D10s Plus, dijital bir su akış kontrolcüsüne sahip. Bu sayede 235ml kapasiteli su deposunun su kullanım yoğunluğunu istediğiniz gibi kontrol edebiliyorsunuz. Temizlik esnasında su kullanım yoğunluğunu ve süpürme gücünü değiştirmeniz de mümkün.

Ön Kamera ile Evi İzleyebilme

DremeBot D10s Plus’ın ön kısmında bir kamera da yer alıyor. Bu kamera sadece nesne tanıma için değil uzaktan bağlanarak evi izleyebilmeniz için de kullanılabilir hale getirilmiş. Bu sayede evde olmadığınız zamanlarda robot süpürgenin görüş açısından evi izlemek veya siz yokken evcil hayvanınızı takip edebilmek eğlenceli bir özellik olmuş. Ayrıca cihaz hafızasına video veya fotoğraf kaydı da yapabiliyor. Sonrasında bu medyaları telefonunuza uygulama üzerinden kolayca indirebiliyorsunuz.

Pil Performansı

Artık alıştığımız şekilde bu üründe de 5200mAh kapasiteli bir batarya bulunuyor. Bu batarya sürekli turbo temizlik modunda çalıştığında biraz hızlı tükeniyor olsa da şarj süresinin de gayet hızlı olduğunu söylemeliyiz. Biz yaptığımız kullanım testlerinde 120-150 metre karelik bir evi tek şarjda en yüksek temizlik modunda rahatlıkla temizleyebileceğini gördük. Markanın açıkladığı azami temizlik süresi ise 280 dakikaya kadar olarak ifade edilmiş. Gerçi zaten cihaz şarjı azalınca yeniden şarj olup sonrasında kaldığı yerden temizliğe devam edebiliyor. Bu haliyle fazlasıyla yeterli.

Ürünün kutusunun içinden 2 adet toz torbası, ana dövücü fırça ve temizlik bıçağı, su haznesi, toz boşaltma istasyonu, temizlik bezi gibi her türlü aksesuar çıkıyor.

Hali hazırda ülkemizde birçok noktada 12.999TL’lik fiyat etiketi ile birçok noktadan satışta olan DremeBot D10s Plus’ı burada yer alan bağlantıdan satın alabilirsiniz. Fiyatıyla sunduğu özelliklere baktığımızda an itibariyle bu noktada rakipsiz olduğunu açıkça söyleyebiliriz.

DremeBot D10s Plus’ı satın almak için tıklayın.

Amazon Prime Day bu sene 11 - 17 Temmuz tarihleri arasında gerçekleşecek. Prime üyelerine özel olacak indirim döneminde tüm kategorilerde önemli indirimler kullanıcılarla buluşacak. Bu sene DonanımHaber’e özel de bir sürpriz hazırlayan Amazon, DonanımHaber takipçilerinin hangi kategorilerde veya ürünlerde indirim beklediğini soruyor.

Bu haberde ve buradaki forum konusunda indirim beklediğiniz ürünleri yorum olarak gönderebilir ve anketi oylayabilirsiniz. Sonrasında sizlerden gelen tüm geri bilgileri toplayıp en çok talep edilen kategorileri ve ürünleri Amazon ile paylaşacağız. Sonrasında bir pazarlık sürecine başlayıp en iyi indirimleri Amazon'dan almaya çalışacağız.

Konuyu paylaşarak ve yorum yazarak daha fazla kişiye ulaştırabilir, daha fazla indirim almak için destekleyebilirsiniz.

Amazon’un hizmette olduğu tüm ülkelerde düzenlediği Prime Day indirimleri bu sene 11 Temmuz Salı günü başlayacak ve 17 Temmuz Pazartesi süresince devam edecek. Prime abonelerine özel indirimlerin sunulacağı bu kapsamda her kategoriden binlerce üründe birçok indirim yer alacak.

Amazon Türkiye bu sene daha etkileşimli bir kampanya dönemi uygulamaya karar verdi. DonanımHaber kullanıcıları etkinlik öncesinde hangi kategorilerde veya hangi ürünlerde indirim istediğini forumda ve anasayfada açılacak konularda talep edebilecek. Sonrasında sizler tarafından en çok talep gören kategoriler veya ürünler için Amazon ile görüşüp seçtiğimiz indirimleri isteyeceğiz.

Sizlerin belirlediği ürünlerden oluşan bir sayfadan istediğiniz ürünleri uygun fiyatlarla satın alabileceksiniz. Dünyada ilk kez Türkiye’de gerçekleşecek olan bu çalışma bizim için de ilginç bir deneyim olacak.

Bu hafta bitmeden indirimlerin talep edilmesi için ilgili konuyu açmayı ve sizlerle paylaşmayı planlıyoruz. Sonrasında hem anketlerden hem de konu altına gelen yorumlardan taleplerimizi doğrudan Amazon’a ileteceğiz. Amazon’un İNDİRİMİNİ SEÇ, PRIME MODUNA GEÇ! Mottosuyla başlayacak indirim döneminin bu sene de önceki senelerde olduğu gibi etkileyici olmasını bekliyoruz. Amazon Prime'ın aylık üyelik ücreti 39TL.

Süreç nasıl işleyecek?

- Bayram tatili öncesinde indirimlerin talep edilecek forum konusu ve ana sayfa haberi yayınlanacak.

- Gelen yorumlar ve anket sonuçlarına göre en çok talep edilen kategorileri ve ürünleri Amazon'a ileteceğiz.

- Amazon'un ilgili kategori yöneticilerinden maksimum sayıda ürün ve indirim için pazarlık sürecini yöneteceğiz.

- 11 Temmuz'da ilk ürünler listelenmeye başlayacak ve kampanya dönemi boyunca sizlerin seçtiği ürünlerde indirimler yüksek stok adediyle satışta olacak.

Performansının yanı sıra sahip olduğu yan nitelikler ile ürün bir kaç adım öne geçmeyi başarıyor. Öncelikle belirtmekte yarar var bu monitör, oyuncuların için tasarlanmış bir ürün değil. Daha çok ev ve ofis kullanımı maksatlı gibi düşünülebilir. Artık 4K çözünürlüklü bir ekrana terfi etmek isteyen kullanıcıları uygun bir maliyetle seviye yükseltecek türden bir ürün. Tabi uygun fiyat demişken beklentilerin düşürülmesi gerektiği anlamına da gelmiyor. AOC’nin bu modeli parasını gerçekten hakeden ürünlerden bir tanesi.

Ergonomik stant ve kullanım

Toparlayacak olursak monitörün 150mm yükseklik, 90 derece dikey kullanım, 180 derece sağa sola döndürme, 35 derece geriye yatırma sınırlarında hareket kabiliyeti bulunuyor.

Bu arada USB-C üzerinden aktarılan güç 65W. Bu da temelde birçok cihaz için fazlasıyla yeterli. Monitörün üzerinde yer alan arayüz düğmelerinin ön yüzde konumlanmasını ben kişisel olarak seviyorum. Bazıları ön yüzde olmasını tasarımsal olarak rahatsız edici bulabilir ancak ben burada işlevselliği daha önemli buluyorum ki bence ofis kullanımında da bu konu daha önemli. Önde sizen bakan fiziksel tuşların olması güzel. Ayrıca arayüz kullanımı da son derece kolay ve sezgisel.

AOC U27P2CA 27 inç 4K monitör özellikleri

• 27 inç ekran boyutu ve çerçevesiz tasarım


• 24,15 x 21.44 x 7.88inç ebatlar


• 7.1 kilogram ağırlık


• 3840 x 2160 piksel UHD 4K çözünürlük


• 60hz yenileme hızı 


• 4ms tepki süresi


• 2x2 watt hoparlör


• DisplayPort 1.2, 2 adet 2 HDM 2.0, 1 adet USB 3.2 girişi

IPS LED panellere sahip AOC U27P2CA 27" monitör, 16:9 oranda 3840 x 2160 piksel çözünürlük üretiyor. Maksimum parlaklığı 350 nit seviyesinde. Göz yorgunluğunu en aza indirmek için titreşimsiz ve düşük mavi ışık teknolojisi de panele entegre edilmiş yetkinlikler arasında sıralanmış. Yüksek yenileme hızına sahip bir monitörden geçiş yaptığınızda biraz yadırgamış olsanız da genel olarak ofis ve ev kullanımında yeterli bir monitör ile karşı karşıya olduğumuzu söyleyebiliriz.

Biz test esnasında M1 işlemcili bir MacBook Pro kullandık. Genellikle 27inçlik boyutta 4K çözünürlüğün ne kadar gerekli olduğu tartışmaya açık bir konu olsa da bu yazıyı hazırlarken ve uzun süreli kullanım deneyimimizde yorucu bir deneyim yaşamadan canlı renk detaylarıyla kullanım sağladık. Tabi burada işletim sisteminin özelleşmesinin de etkisi olacaktır ancak hem Windows 11 hem de güncel MacOS sürümlerinde bizde pozitif bir etki bıraktığını söyleyebiliriz.

Sürdürülebilirlik ve garanti süresi

AOC U27P2CA monitör yorumlarımız

İlgili bağlantı: https://aoc.com/tr/products/monitors/u27p2ca?utm_source=donanimhaber&utm_medium=review&utm_campaign=U27P2CA_donanimhaber_review_TR_june

Müşterilerinin sahip olduğu alt yapıların sürdürülebilirliğinin yeni nesil gereksinimler doğrultusunda sağlanması adına enerji devamlılığı, soğutma teknolojileri ve enerji destek sistemleri geliştiren Vertiv, 30 yıldan bu yana ülkemizdeki her türlü sistemin devamlılığını sağlamak adına çalışmalarını sürdürüyor. Son dönemde ülkemizdeki mega yapılarda da imzası bulunan Vertiv'in ülkemizdeki en yetkili ismiyle İtalya'da sohbet etme şansı yakaladık.

Gökdelenler hem içeriklerindeki aşırı elektrik tüketimi hem de fazla miktarda olan camlarının sera etkisi yaratması ile genelde ısınmadan çok soğutmaya ihtiyaç duyar. Uyguladığımız çözüm ise karartıcı film camları veya yansımalı camlar ile ısıyı dışarıda tutma çabasından ibaret. Bu çözüm, içerisi için kışın karanlığa yazın ise bina etrafının ekstra ısınmasına yol açarak ısı adalarının oluşmasına neden oluyor.

Fotovoltaik camlar ise görünür ışığın tamamen geçmesi şeklinde ya da yeterince şeffaf kalacak biçimde elektrik üretebiliyor. Tabi açık alana ya da çatıya uygun açıda monte edilmiş özel paneller kadar verimli değiller ama güç üretmekte başarılılar. Sonuçta cephe kaplamasında bu tür paneller, mimari açıdan taviz vermeden enerji üretimini sağlamakta.

ABD’ye ait Ulusal Yenilenebilir Enerjiler Laboratuvarı'nın (NREL) yaptığı araştırmaya göre gökdelenlerdeki cam yüzey alanı gittikçe artmakta. Bu alanı güneş enerjisini rahatsız etmeden elektrik enerjisine dönüştüren bir sisteme geçersek binanın ihtiyacı olan elektrik enerjisinin yarısına yakınını üretebiliriz.

Araştırmacılar açık kaynak kodlu olarak binaların simülasyonunu yapan bir yazılım da geliştirmiş. Bu yazılım sayesinde Denver’da yaptıkları simülasyonda bina uzadıkça binanın dışa bağımlılığı azalmakta, önce sıfır enerji binaya, ardından enerji fazlası veren binaya dönüşmekte.

ÖTV matrah düzenlemesi 23 Kasım Çarşamba günü Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiş oldu. Buna göre Özel Tüketim Vergisi Kanunu’na ekli listede bazı malların matrahlarının yeniden tespitine yönelik ek güncellenmiş oldu. Bu güncelleme ile birlikte alt baremler yukarı çekilerek oranlardaki dağılım dengelenmeye çalışıldı.

ÖTV matrah düzenlemesi sonrası otomobil fiyatları düşecek mi?

Düzenleme ile birlikte en alt kalem olan %45’lik vergi oranı 184 bin TL’yi aşmayanlar olarak güncellenmiş. Güncelleme ile birlikte yaklaşık bir hesaplama ile 600 bin TL ve üzeri araçlarda herhangi bir vergisel indirim durumu ortaya çıkmamış oldu. Fiyatı 550 bin TL ve altında olan araçlar içinse yaklaşık 30 bin TL ile 65 bin TL arasında bir vergisel avantaj durumu oluşabilir. Yani ÖTV matrahı düzenlemesi sonra otomobil fiyatlarında indirim söz konusu olabilir. Daha önce 200 bin lira olan matrah üst limiti ise 280 bin liraya yükseltilmiş durumda. Listenin tam hali şu şekilde:

ÖTV indirimi sonrası sıfır otomobil satışları artabilir

Sony, LinkBuds WF-L900 ile yeni ve heyecan verici bir çığır açıyor: Açık tasarımı ve otomatik işlevleriyle günlük yaşamlarımıza çok daha derinden entegre olmak isteyen ve saf müzik tüketiminin konseptin sadece bir parçası olduğu akıllı gerçek kablosuz kulaklıklar.

Sony LinkBuds WF-L900, şirketin en yeni gerçek kablosuz ürünü ve açık tasarımı, kulak kanallarınızı engellemeden aynı anda müzik dinlemenizi ve çevrenizde olup biteni duymanızı sağlar. Kulağa yenilikçi geliyor, değil mi? Gürültü önleyici WF serisinin tam karşıtı olan Sony'nin yeni LinkBuds modeli, uzun süre kulaklarınızda kalacak şekilde tasarlanmış ve halka gibi görünen fiziksel bir delik sayesinde ortam gürültüsünü de almanızı sağlıyor.

Sony bunu, Always-On konseptiyle adlandırıyor: Fikir, etrafınızdakilerle sohbet ederken veya evden çalışırken, postacı veya kuryenin sesini duymaya devam ederken aynı anda müzik veya podcast dinleyebilmeniz. Peki bu konsept işe yarıyor mu ve Sony LinkBuds WF-L900 müzik konusunda ne kadar iyi?

Tasarım

LinkBuds amiral gemisi kulaklıklardan %51 daha az hacim kaplıyor ve ağırlıklarının neredeyse yarısı kadar. Her biri sadece 4,1 gr ağırlığıyla süper hafiftirler ve bir kez taktığınızda kulağınızda unutmanız şaşırtıcı derecede kolay diyebiliriz.

Diğer kulaklık modellerinden ayırt edici özelliği ise sekiz şeklindeki görünümü. Zira bu haliyle Polo naneli şekeri andırıyor. 12 mm'lik bu halka DAC ve amplifikatör teknolojileri içeren bölüme bitişik şekilde konumlandırılmış. Pakete beş farklı destek halkası dahil, bu nedenle çoğu kulak boyutuna uygun olduğunu söylemek mümkün. Onları kulağınıza sokmak biraz pratik gerektirse de, zamanla bu duruma alışıyorsunuz ve bu işlem de kolaylaşıyor.

LinkBuds aslında araba parçalarından elde edilen ve taş elementlerle karıştırılmış geri dönüştürülmüş ABS'den yapılmış. Beyaz, siyah veya gri renk seçenekleri sunan Sony LinkBuds WF-L900, IPX4 suya dayanıklılık sertifikasına da sahip. Bu nedenle su sıçraması ve ter kulaklıları etkilenmiyor.

Özellikler

Bluetooth 5.2 desteğine sahip Sony LinkBuds WF-L900 birçok özellikle birlikte geliyor. Önceki Sony kulaklıklardan aşina olduğumuz Chat to Chat, siz konuşmaya başladığınızda otomatik olarak oynatmayı duraklatıyor, daha sonra siz konuşmadığınız zaman kaldığı yerden devam ediyor. Uyarlanabilir Ses Kontrolü ise ortamınızın gürültüsüne göre ses düzeylerini otomatik olarak yönetmenizi sağlıyor.

Bir başka Sony özelliği olan DSEE (Dijital Ses Geliştirme Motoru), akışları yükseltmek ve Bluetooth üzerinden oluşan kayıpları telafi etmek için hazır durumda. Markanın XM4 kulaklıklarında da kullanılan Sony'nin V1 işlemcisi, bu özellikleri etkinleştirmek için tüm ağır işleri yapıyor. Bununla birlikte, pil ömrünü etkilediği için, Sony uygulamasında kaç özelliği etkinleştirdiğinize dikkat etmenizi tavsiye ediyoruz.

Kulaklık, Google Asistan ve Alexa ile çalışıyor ve Windows 10 Swift Pair'in yanı sıra Google Fast Pair özelliğini de desteklemekte. Apple iOS kullanıcıları ise Microsoft Soundscape ile kullanabilirler. Sony bu modelde, Üzerinde çalışılacak çok az kulaklık yüzey alanı olduğu için, yeni bir kontrol yöntemi geliştirmiş: Kulağınızın önündeki boşluğa parmağınızla iki veya üç kez dokunmak. Kesinlikle kusursuz değil, ancak bir arama yapmak, müzik duraklatmak veya çalmak ve parçaları atlamak için bu tekniği kullanabilirsiniz.

Ses Kalitesi

LinkBuds WF-L900, çok küçük olmasına rağmen, yüksek bir ses çıkarabilen 12 mm'lik büyük sürücülere sahip. Alışılmadık tasarımları göz önüne alındığında, ince ayrıntıları ve nüansları ayırt etme yeteneği sunduğunu söylemek mümkün. Olumsuz tarafları da yok değil. Bas derinliği sınırlı ve daha derin vuruşlar arıyorsanız yetersiz bulabilirsiniz.

Sony, LinkBuds WF-L900'ün dinleme deneyimini değerli kılmak için mümkün olan her şeyi yaptığını söylemek mümkün. Bu, 360 Reality Audio, DSEE ve V1 işlemci gibi tescilli teknolojileri kulaklığa dahil etmeyi içeriyor.

Pil Ömrü

Pil ömrü beş buçuk saat olarak açıklanırken, şarj kutusu 12 saat daha enerji depolamayı mümkün hale getiriyor. Herhangi bir gürültü engelleme özelliği olmayan kulakiçi kulaklıklar için bu biraz kısa olarak kabul edilebilir, ancak bunun sebebi olarak küçük boyutları gösteriliyor.

Daha önce de belirttiğimiz gibi, çeşitli akıllı özelliklerin açılması ve kullanılması çalışma süresini kısaltacaktır. Hızlı şarj sayesinde 10 dakika, yaklaşık 90 dakikalık oynatma süresi anlamına geliyor. Kasanın şarj edilmesi ise beklediğiniz üzere USB-C üzerinden yapılmakta.

Sonuç

Sony LinkBuds WF-L900'ün başarılı bir kablosuz kulaklık modeli olduğunu söyleyebiliriz. Yenilikçi ergonomik tasarımıyla olağanüstü kompakt ve uzun süreler boyunca takması da şaşırtıcı derecede kolay. Ayrıca, tasarımı için bas özelliklerini feda etmeye hazır olmanız koşuluyla, takdire şayan bir deneyim sunuyor.

Öte yandan bazı durumlarda Bluetooth bağlantısının kesilme eğilimi sinir bozucu olabiliyor ancak Sony'nin bu küçük kulaklıklara ne kadar teknoloji sığdırabildiği hayret verici. Ayrıca Sony, alışılmışın dışında düşündüğü için takdiri hak ediyor, zira LinkBuds WF-L900, hem müziği ve hem de çevresinde olup biteni duymak isteyenler için tasarlanmış. Çok fazla ses yalıtımı olmasa da olur, kulaklığımı çıkarmadan etrafımdaki kişilerle iletişim kurabileyim diyorsanız Sony LinkBuds WF-L900'ün tam size göre olduğunu söyleyebiliriz.