Şimdi Ara

OTURAN BOĞA (Tatanka Iyotake)...

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir (1 Mobil) - 1 Masaüstü1 Mobil
5 sn
58
Cevap
0
Favori
2.811
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Oturan Boğa
     OTURAN BOĞA  (Tatanka Iyotake)...
    Tatanka Iyotanka 1831-15 Aralık 1890

    Ünlü Kızılderili lideri,Hunkpapa Sioux kabilesi Şefliğinin yanında büyücü doktor olan Sitting Bull Federal hükümetin esir aldığı son Sioux (Lakota) şefidir. İsminin anlamı (oturan boğanın) baskıya boyun eğmeyen, baskılara karşı oturarak ayak direyen boğa demekti.
    Sioux’lar (Sioux siyu diye okunur), liderleri Oturan Boga olan ve 19. yüzyılda toplu tufekli amarikan askerlerini cok zorlamis, fakat dagilmaktan kurtulamamis olan Kızılderili toplulugu.
    1850 lerin başlarında beyazların yayılma hareketleriyle baskıları hissetmeye başladılar. Sitting Bull 1863 de Hunkpapa av bölgesini tehdit etmeye başladıkları ana kadar beyaz yerleşimcilere müdahale etmedi. O kendindeki liderliği 10 yaşında ilk bufalosunu avladığında ve ilk kez bir düşmana sezdirmeden yaklaşabildiğinde farkına vardı. Strong Heart derneğinin lideri oldu, sonra da Silent Eaters’ların seçkin ve önemli bir üyesi oldu. Bu grup kızılderililerin refahı için çalışıyordu. 14 yaşında ilk savaşına gitti, ilk kez askerlerle 14 yaşında karşı karşıya geldi. Lakota kabilesine 1868’de şef oldu.

    Beyazlarla savaş Ft. Larami anlaşmasıyla 1868 de bitti ama Black Hills’de ( Bu bölge kızılderililer için kutsaldı) altının keşfi bölgede yine gerilimin artmasına sebep oldu. 1872 yılında demiryolu işinde çalışan beyazları koruyan askerlerle önemli çatışmalara girdiler. 1876 yılının Mart ayında Rosebud Creek’ de yapılan Lakota, Cheyenne ve Arapaholar’ın katıldığı Güneş Dansı töreninde Sitting Bull gelecekten haberler aldı.. Beyaz askerlerin gökyüzünden gelen çekirgeler gibi Lakota kampına üşüştüklerini gördü. Birkaç hafta sonra General George Armstrong Custer ve 7. süvari alayı yerlilerin kampına saldırdılar. Federal hükümet bu saldırıyla barışı açıkça tehdit etmişti. Ve orada birçok kızılderiliyle neredeyse tüm beyaz askerler öldü. 4 yıl sonra, buffaloların neslinin tükenmesi nedeniyle halkının yiyecek bulamaması Sitting Bull'u teslim olmaya zorladı. 1881 in çok sert ve insafsız bir kışında Sitting Bull ve hala onun yanında olan bir grup kızılderili federal askerlere teslim olmak zorunda kaldılar. 19 Temmuz 1881'de o ve küçük oğlu elinde tüfeğiyle federal hükümetin ofisine gelerek teslim oldular. Sitting Bull dost olmak istediklerini göstermek istemişti ve “ kabilemin hatırlayacağı son esir ben olmak istiyorum” dedi.

    Sitting Bull Güney Dakota’da Standing Rock’da kızılderililer için yapılmış kampta esir tutuldu. 1885’lerde kızılderililer beyazların seçtiği şeflerle yönetilir oldular. 1885'de Sitting Bull'e Buffalo Bill'in Vahşi Batı'sına(Vahşi Batı Sirki) katılması için rezervasyondan ayrılma izni verildi, haftada 50 dolar karşılığında ata binerek gösteri yapıyordu. Buna sadece 4 ay dayanabildi ve sonra ayrıldı. Standing Rock'a dönünce Sitting Bull Grand River'da (Grand Nehri) doğduğu yere yakın bir yerde küçük bir kulübede yaşadı. Rezervasyon kurallarına uymayı reddetti. İki eşi ile birlikte yaşıyordu, hristiyanlığı kabul etmemişti ama buna rağmen Lakota'ların yeni nesil çocuklarının okuma ve yazma bilmesi gerektiğini düşündüğünden çocuklarını yakındaki bir Hristiyan okuluna gönderiyordu. Dönüşünden kısa bir süre sonra Sitting Bull mistik güçleri aracılığıyla Custer'ın uğrayacağı bozgunu gördüğü gibi yeniden geleceği gördü. Bu defa yanındaki tepenin üzerine inmiş bir tarla kuşu ona sesleniyordu. (Seni, kendi halkından olan Lakotalılardan biri öldürecek). 5 yıl kadar bir süre sonra bu kehanette doğru çıktı.

    1890 sonbaharında Sitting Bull'a Hayalet dansı ile ilgili haberler geldi. Hayalet Dansı törenleri Beyazlar'ın kızılderili topraklarını terketmeleri ve kızılderililerin eski yaşamlarına yeniden kavuşmaları isteğinin ifadesiydi. Lakotalar bu törenlere Pine Ridge ve Rosebud Reservasyonlarında da katılmıştı. Federal hükümet için çalışan ajanlar yasaklanmış bu töreni hükümete haber verdiler. Standing Rock kayalıklarında yapılan bu törene Sitting Bull hala çok sayılan ve sevilen mistik güçlere sahip bir lider olarak katıldı. Kicking Bear isimli bir Miniconjou Lakotalı Sitting Bull’e Federal hükümete bağlı askerlerin gelip onu tutuklayacağı haberini verdi. Hükümet ise oraya 43 Lakota polisini yollamıştı. 1890 Aralığının 15'inde günün ilk ışıkları doğmadan Sitting Bull'un kulübesini top ateşine tutular. Sitting Bull'un tarafında olan kızılderililer onu korumaya çalıştılar. Ama peşinden gelen Lakota polislerinden biri Sitting Bull'u kafasından vurdu. Kehanet gerçekleşmiş Sitting Bull halkından biri tarafından öldürülmüştü. Tanrıların üstün güçlerle donattığı bir bilge yaşamıyordu artık.

    Sitting Bull North Dakota Fort Yates 'te defnedildi. Naaşı 1953'te South Dakota Mobridge'ye nakledildi. Mezarında nişan olarak granit bir mızrak vardı. O Lakotalılar arasında yalnızca parlak fikirleri olan ve korkusuz bir savaşçı olarak değil aynı zamanda çok iyi bir baba, yetenekli bir şarkıcı, cana yakın ve arkadaş canlısı bir insan, derin bir din bilgisine (Şamanizm) sahip ruhani lider ve kutsal güçlere sahip bir şef olarak hatırlanmaktadır.Cheyenne adının anlamı Fransızca chien, "köpek" kelimesinden gelmektedir. Bunun nedeni ise köpek yeme ayinleridir. Cheyenne'ler kendilerini tis-tsis-tas (insanlar) adıyla çağırırlar.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Cricket_man -- 9 Şubat 2007; 22:08:01 >







  • çok güzel yazı
  • quote:

    Orjinalden alıntı: TIGERSHARK

    çok güzel yazı


    Teşekkür ederim....
    Saygıdeğer Şefin hayatı beni çok etkilemiştir.Daha da genişletmeyi düşünüyorum bu araştırmayı...
  • ilginçmiş hakkaten :S
  • kalbimi vatanıma gömün.

    bu kitabı mutlaka edinip okuyun. Amerikan belgeleri ile amerikanın nasıl sistemli şekilde kızılderili katliamı yaptığını anlatıyor.
    okurken insanlığımdan utandım.
  • bu da oturan boğa adını dalgaya alanlara cevap olsun o zaman.saygı duymuşumdur hep.gerçekten çok iyi.
  • Mükemmel yazı sağolasın.
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Utku Bölük cortezza Kimdir?
    3 ay önce açıldı
    Daha Fazla Göster
  • Hoca,yalnız ne kadar doğru bilmiyorum ama arkadaşlarda geyik ortamında konuşurken kızılderilerde Türk Geni bulmuş bilimadamları falan diye atladı biri.O gün bugündür aklımdadır hala...Silaha bıçakla,baltayla saldıran bir ırkta benim genim varsa gurur duyarım,yoksada Helal Olsun derim.Bunu doğruluğunu veya kolpa olduğunu ispatlayacak bir arkadaş var mı acaba?
  • ABD diyorki bakın biz KIZILDERİLİLERE SOYKIRIM YAPTIĞIMIZI KABUL EDİYORUZ sizde ermeni soykırımını kabul edin diyor

    bunu duyunca 100 amerikalının ölmesi için insan olarakta hiç üzülmeyeceğimi anladım



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi djan -- 10 Şubat 2007; 3:20:29 >
  • Kızılderililer ve Türkler

    2-4 Temmuz 1999 tarihleri arasında Denizli’de yapılan “Yedinci Türk Dünyası Dostluk Kardeşlik ve İşbirliği Kurultayı”na katılan Onayda Kızılderili kabilesi reisi ve Amerika Yerlileri Sosyal İşler Daire Başkanı M. Franklin Keel’in konuşması kurultaya katılan delegeler üzerinde derin tesirler bıraktı. Kızılderililer hakkında geniş bilgi veren Keel, Kızılderililerin (atalarının) Baykal Gölü ve Yenisey-Tuva bölgelerinden Amerika kıtasına, Alaska üzerinden göç ettiklerini ifade etti. Kızılderililer ile Türklerin DNA testlerinin aynı olduğunu ve ayrıca “Y” kromozomunun sadece yeryüzünde Türkler ile Kızılderililerde bulunduğunu söyledi. Kızılderililerin konuştukları dillerdeki kelime benzerlikleri gibi, halı, kilim ve el işlerindeki desenlerin aynı olduğunu, örf, âdet ve geleneklerde de çok büyük benzerlik olduğunu ifade etmiştir.


    Kızılderililerin aslının nereden geldiğine dair 40 yıl araştırma yapan Ethel Steawert, belgelerle Kızılderililerin Türk soyundan geldiğini ispatlamıştır.

    Avrupalılar Amerika kıtasına göç etmeden önce Kızılderililerin nüfusu, Avrupa kıtasının nüfusundan fazla idi.

    En az 50 milyon Kızılderilinin soykırım neticesinde katledildiği kesindir. Bazı ABD’li tarihçilere göre ise, bu miktar 100 milyona yakındır.

    Şu anda Kızılderililerin nüfusu 2.5 milyon olup, bu sayıyla bir nevi müzeliktirler ve soylarını koruma mücadelesi vermektedirler.

    Kızılderililerin büyük bir çoğunluğu ise Uygur ve Nayman Türkleri ile diğer Türk kabileleridir.

    M. Franklin Keel kurultayda yaptığı konuşmada:
    “DNA testlerinde Kızılderililerin Türk asıllı olduklarının anlaşıldığını, ben Türk kurultayına katılarak ve Türkiye’de bulunmak suretiyle daha iyi hissettim. Biz Kızılderililer Türk olmaktan çok mutluyuz... Amerika’da bir çok bölgede yer isimleri Türkçe olduğuna dair bazı bilgiler vardır. Ama bu konu, derinlemesine araştırılmadı... Türk Dünyası kurultayına katılmaktan çok mutluyum. Dünyanın çeşitli bölgelerinde yaşayan Türkler, bu kurultayda toplanmışlardır. Kurultayı çok güzel buldum. Burada çok değişik topluluklar temsil ediliyor. Kültür alışverişinde bulunuyorlar. Kültür çok önemli bir faktör. Türk insanında tespit ettiğim en büyük hazinenin, kalblerinin zenginliği olduğunu gördüm. Dostlukların samimiyeti ve derinliği, bu samimiyet ve derinlik biz Kızılderililerde de aynen böyledir. Yakut Türkleri ile tanışma fırsatım oldu. Çok nazik ve kibar insanlardı. Tıpkı benim kuzenlerim gibi gözüküyorlardı. Benzerlikler çok fazla... Bozkurt, biz Kızılderililerde de semboldür. Hatta Kızılderililerde Bozkurt isimli kabile vardır. Eğer buraya Amerika’daki Kızılderililerden daha çok getirmek kısmet olsaydı, onlar da sizinle görüşmekten çok çok mutlu olacaklardı, tıpkı benim gibi. Gidince Türk asıllı insanlarda gördüğüm, bizimle aynı olan özellikleri kabileme anlatacağım...”

    Amerika’da diğer bir Türk nüfusu da Kamçatka Yarımadası’ndan Alaska’ya göçen Saka Türkleridir. M.Ö. 1500 yıllarında Göktürk alfabesi ile yazılmış Saka Beyinin hikâyesini anlatan taş, bunu ispat etmektedir. 7. Türk kurultayına katılan delegeler Türkiye, KKTC, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Türkmenistan devletleri ile özerk ve federe Türk cumhuriyetleri olan Altay, Başkırdistan, Cuvaşistan, Dağıstan, Gagauz, Hakas, Balkar, Kırım, Saka, Tataristan, Tuva, Nahçıvan, Doğu Türkistan, Karaçay’dır. Ayrıca kurultaya Kafkasya, Balkanlar, Avrupa, Amerika (Meluncan ve Kızılderili) İdil-Ural, Sibirya, Ortadoğu, Afganistan’da yaşayan Türk topluluklarından temsilciler katıldı.

    Suriye’de 3 milyon, Irak’ta 3 milyon ve İran’da 20 milyon Türk vardır. Kurultaya Sibirya’nın Aktulga bölgesindeki Türklerin temsilcileri de geldi.

    New York Times’ın (Bilim) ekinde Amerika’ya ilk ayak basanlar haritasında, ilk gelenlerin Türkler olduğu gösterilmektedir. Fransız dil bilimcisi Dumesnil, Kızılderili dilinde 320 Türkçe kelime tespit etmiştir.




    Kaynak: http://forum.kanka.net/archive/index.php/t-37643.html




  • quote:

    Orjinalden alıntı: LordSoth

    Kızılderililer ve Türkler

    2-4 Temmuz 1999 tarihleri arasında Denizli’de yapılan “Yedinci Türk Dünyası Dostluk Kardeşlik ve İşbirliği Kurultayı”na katılan Onayda Kızılderili kabilesi reisi ve Amerika Yerlileri Sosyal İşler Daire Başkanı M. Franklin Keel’in konuşması kurultaya katılan delegeler üzerinde derin tesirler bıraktı. Kızılderililer hakkında geniş bilgi veren Keel, Kızılderililerin (atalarının) Baykal Gölü ve Yenisey-Tuva bölgelerinden Amerika kıtasına, Alaska üzerinden göç ettiklerini ifade etti. Kızılderililer ile Türklerin DNA testlerinin aynı olduğunu ve ayrıca “Y” kromozomunun sadece yeryüzünde Türkler ile Kızılderililerde bulunduğunu söyledi. Kızılderililerin konuştukları dillerdeki kelime benzerlikleri gibi, halı, kilim ve el işlerindeki desenlerin aynı olduğunu, örf, âdet ve geleneklerde de çok büyük benzerlik olduğunu ifade etmiştir.


    Kızılderililerin aslının nereden geldiğine dair 40 yıl araştırma yapan Ethel Steawert, belgelerle Kızılderililerin Türk soyundan geldiğini ispatlamıştır.

    Avrupalılar Amerika kıtasına göç etmeden önce Kızılderililerin nüfusu, Avrupa kıtasının nüfusundan fazla idi.

    En az 50 milyon Kızılderilinin soykırım neticesinde katledildiği kesindir. Bazı ABD’li tarihçilere göre ise, bu miktar 100 milyona yakındır.

    Şu anda Kızılderililerin nüfusu 2.5 milyon olup, bu sayıyla bir nevi müzeliktirler ve soylarını koruma mücadelesi vermektedirler.

    Kızılderililerin büyük bir çoğunluğu ise Uygur ve Nayman Türkleri ile diğer Türk kabileleridir.

    M. Franklin Keel kurultayda yaptığı konuşmada:
    “DNA testlerinde Kızılderililerin Türk asıllı olduklarının anlaşıldığını, ben Türk kurultayına katılarak ve Türkiye’de bulunmak suretiyle daha iyi hissettim. Biz Kızılderililer Türk olmaktan çok mutluyuz... Amerika’da bir çok bölgede yer isimleri Türkçe olduğuna dair bazı bilgiler vardır. Ama bu konu, derinlemesine araştırılmadı... Türk Dünyası kurultayına katılmaktan çok mutluyum. Dünyanın çeşitli bölgelerinde yaşayan Türkler, bu kurultayda toplanmışlardır. Kurultayı çok güzel buldum. Burada çok değişik topluluklar temsil ediliyor. Kültür alışverişinde bulunuyorlar. Kültür çok önemli bir faktör. Türk insanında tespit ettiğim en büyük hazinenin, kalblerinin zenginliği olduğunu gördüm. Dostlukların samimiyeti ve derinliği, bu samimiyet ve derinlik biz Kızılderililerde de aynen böyledir. Yakut Türkleri ile tanışma fırsatım oldu. Çok nazik ve kibar insanlardı. Tıpkı benim kuzenlerim gibi gözüküyorlardı. Benzerlikler çok fazla... Bozkurt, biz Kızılderililerde de semboldür. Hatta Kızılderililerde Bozkurt isimli kabile vardır. Eğer buraya Amerika’daki Kızılderililerden daha çok getirmek kısmet olsaydı, onlar da sizinle görüşmekten çok çok mutlu olacaklardı, tıpkı benim gibi. Gidince Türk asıllı insanlarda gördüğüm, bizimle aynı olan özellikleri kabileme anlatacağım...”

    Amerika’da diğer bir Türk nüfusu da Kamçatka Yarımadası’ndan Alaska’ya göçen Saka Türkleridir. M.Ö. 1500 yıllarında Göktürk alfabesi ile yazılmış Saka Beyinin hikâyesini anlatan taş, bunu ispat etmektedir. 7. Türk kurultayına katılan delegeler Türkiye, KKTC, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Türkmenistan devletleri ile özerk ve federe Türk cumhuriyetleri olan Altay, Başkırdistan, Cuvaşistan, Dağıstan, Gagauz, Hakas, Balkar, Kırım, Saka, Tataristan, Tuva, Nahçıvan, Doğu Türkistan, Karaçay’dır. Ayrıca kurultaya Kafkasya, Balkanlar, Avrupa, Amerika (Meluncan ve Kızılderili) İdil-Ural, Sibirya, Ortadoğu, Afganistan’da yaşayan Türk topluluklarından temsilciler katıldı.

    Suriye’de 3 milyon, Irak’ta 3 milyon ve İran’da 20 milyon Türk vardır. Kurultaya Sibirya’nın Aktulga bölgesindeki Türklerin temsilcileri de geldi.

    New York Times’ın (Bilim) ekinde Amerika’ya ilk ayak basanlar haritasında, ilk gelenlerin Türkler olduğu gösterilmektedir. Fransız dil bilimcisi Dumesnil, Kızılderili dilinde 320 Türkçe kelime tespit etmiştir.




    Kaynak: http://forum.kanka.net/archive/index.php/t-37643.html



    Evet hocam,Mantıkende çok doğru adamların tenleri,derileri falan aynı bizim insanımız gibi...Örf-Adetlerinde hafiften töreye kaçan bir özümseme var.Adamlar zaten göçmenler çadırlar falan,Türklerde Asyadayken ilk öyleydi yazın yaylaya kurulmalar kışın kışlık bölgelerde yaşamalar,hayvancılık falan...Şimdi girsek bu konuya hafiften iyi muhabbet çıkabilir,çakışan birsürü özellik buluruz.Onlarda bizim milletimiz kadar cesur ve örf-adetlerine saygılı bir ırklar en azından.Aslında yukarıdaki yazıyı okuduktan sonra kızılderililerden farklı bir ırk olarak bahsetmek biraz garip biraz da yerinde olabilir...Ama kızılderilerin amerikaya kadar gittiği konusunda şüpheliyim...Yada o bölgeye kızılderiler yaratıcı tarafından koyuldular kim bilir.İyi polemik olur ama çok geç oldu hacı yatayım ben



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi _Agwe_ -- 10 Şubat 2007; 3:48:41 >




  • quote:

    Orjinalden alıntı: _Agwe_

    quote:

    Orjinalden alıntı: LordSoth

    Kızılderililer ve Türkler

    2-4 Temmuz 1999 tarihleri arasında Denizli’de yapılan “Yedinci Türk Dünyası Dostluk Kardeşlik ve İşbirliği Kurultayı”na katılan Onayda Kızılderili kabilesi reisi ve Amerika Yerlileri Sosyal İşler Daire Başkanı M. Franklin Keel’in konuşması kurultaya katılan delegeler üzerinde derin tesirler bıraktı. Kızılderililer hakkında geniş bilgi veren Keel, Kızılderililerin (atalarının) Baykal Gölü ve Yenisey-Tuva bölgelerinden Amerika kıtasına, Alaska üzerinden göç ettiklerini ifade etti. Kızılderililer ile Türklerin DNA testlerinin aynı olduğunu ve ayrıca “Y” kromozomunun sadece yeryüzünde Türkler ile Kızılderililerde bulunduğunu söyledi. Kızılderililerin konuştukları dillerdeki kelime benzerlikleri gibi, halı, kilim ve el işlerindeki desenlerin aynı olduğunu, örf, âdet ve geleneklerde de çok büyük benzerlik olduğunu ifade etmiştir.


    Kızılderililerin aslının nereden geldiğine dair 40 yıl araştırma yapan Ethel Steawert, belgelerle Kızılderililerin Türk soyundan geldiğini ispatlamıştır.

    Avrupalılar Amerika kıtasına göç etmeden önce Kızılderililerin nüfusu, Avrupa kıtasının nüfusundan fazla idi.

    En az 50 milyon Kızılderilinin soykırım neticesinde katledildiği kesindir. Bazı ABD’li tarihçilere göre ise, bu miktar 100 milyona yakındır.

    Şu anda Kızılderililerin nüfusu 2.5 milyon olup, bu sayıyla bir nevi müzeliktirler ve soylarını koruma mücadelesi vermektedirler.

    Kızılderililerin büyük bir çoğunluğu ise Uygur ve Nayman Türkleri ile diğer Türk kabileleridir.

    M. Franklin Keel kurultayda yaptığı konuşmada:
    “DNA testlerinde Kızılderililerin Türk asıllı olduklarının anlaşıldığını, ben Türk kurultayına katılarak ve Türkiye’de bulunmak suretiyle daha iyi hissettim. Biz Kızılderililer Türk olmaktan çok mutluyuz... Amerika’da bir çok bölgede yer isimleri Türkçe olduğuna dair bazı bilgiler vardır. Ama bu konu, derinlemesine araştırılmadı... Türk Dünyası kurultayına katılmaktan çok mutluyum. Dünyanın çeşitli bölgelerinde yaşayan Türkler, bu kurultayda toplanmışlardır. Kurultayı çok güzel buldum. Burada çok değişik topluluklar temsil ediliyor. Kültür alışverişinde bulunuyorlar. Kültür çok önemli bir faktör. Türk insanında tespit ettiğim en büyük hazinenin, kalblerinin zenginliği olduğunu gördüm. Dostlukların samimiyeti ve derinliği, bu samimiyet ve derinlik biz Kızılderililerde de aynen böyledir. Yakut Türkleri ile tanışma fırsatım oldu. Çok nazik ve kibar insanlardı. Tıpkı benim kuzenlerim gibi gözüküyorlardı. Benzerlikler çok fazla... Bozkurt, biz Kızılderililerde de semboldür. Hatta Kızılderililerde Bozkurt isimli kabile vardır. Eğer buraya Amerika’daki Kızılderililerden daha çok getirmek kısmet olsaydı, onlar da sizinle görüşmekten çok çok mutlu olacaklardı, tıpkı benim gibi. Gidince Türk asıllı insanlarda gördüğüm, bizimle aynı olan özellikleri kabileme anlatacağım...”

    Amerika’da diğer bir Türk nüfusu da Kamçatka Yarımadası’ndan Alaska’ya göçen Saka Türkleridir. M.Ö. 1500 yıllarında Göktürk alfabesi ile yazılmış Saka Beyinin hikâyesini anlatan taş, bunu ispat etmektedir. 7. Türk kurultayına katılan delegeler Türkiye, KKTC, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Türkmenistan devletleri ile özerk ve federe Türk cumhuriyetleri olan Altay, Başkırdistan, Cuvaşistan, Dağıstan, Gagauz, Hakas, Balkar, Kırım, Saka, Tataristan, Tuva, Nahçıvan, Doğu Türkistan, Karaçay’dır. Ayrıca kurultaya Kafkasya, Balkanlar, Avrupa, Amerika (Meluncan ve Kızılderili) İdil-Ural, Sibirya, Ortadoğu, Afganistan’da yaşayan Türk topluluklarından temsilciler katıldı.

    Suriye’de 3 milyon, Irak’ta 3 milyon ve İran’da 20 milyon Türk vardır. Kurultaya Sibirya’nın Aktulga bölgesindeki Türklerin temsilcileri de geldi.

    New York Times’ın (Bilim) ekinde Amerika’ya ilk ayak basanlar haritasında, ilk gelenlerin Türkler olduğu gösterilmektedir. Fransız dil bilimcisi Dumesnil, Kızılderili dilinde 320 Türkçe kelime tespit etmiştir.




    Kaynak: http://forum.kanka.net/archive/index.php/t-37643.html



    Evet hocam,Mantıkende çok doğru adamların tenleri,derileri falan aynı bizim insanımız gibi...Örf-Adetlerinde hafiften töreye kaçan bir özümseme var.Adamlar zaten göçmenler çadırlar falan,Türklerde Asyadayken ilk öyleydi yazın yaylaya kurulmalar kışın kışlık bölgelerde yaşamalar,hayvancılık falan...Şimdi girsek bu konuya hafiften iyi muhabbet çıkabilir,çakışan birsürü özellik buluruz.Onlarda bizim milletimiz kadar cesur ve örf-adetlerine saygılı bir ırklar en azından.Aslında yukarıdaki yazıyı okuduktan sonra kızılderililerden farklı bir ırk olarak bahsetmek biraz garip biraz da yerinde olabilir...Ama kızılderilerin amerikaya kadar gittiği konusunda şüpheliyim...Yada o bölgeye kızılderiler yaratıcı tarafından koyuldular kim bilir.İyi polemik olur ama çok geç oldu hacı yatayım ben


    İyi geceler hacı




  • Kızılderili lehçelerinde Türkçe
    Tepek - Tepe
    Yatkı - Ev, yatılan yer
    Dodohişça - Dudak
    Atış-ka - Ateş
    T-sün - Uzun
    Yu - Su, yu-mak, yıkamak
    Lı-ık - Vatan, ili
    Tete - Dede
    Tamazkal - Hamam, temiz kal
    Hogan - Kerpiç ev, Hopan
    Missigi - Mısır
    Türe - Türe, Töre
    Hu - Selam
    Yanunda - Yanında
    Aş-köz - Yemek
    Tapa - Tuba
    İldiş - Dişleme



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi LordSoth -- 10 Şubat 2007; 4:06:22 >
  •  OTURAN BOĞA  (Tatanka Iyotake)...

     OTURAN BOĞA  (Tatanka Iyotake)...

    Bu tezin doğruluğunu gösterebilecek küçük bir örnek;Kilim motiflerinin benzerliği ve dokuma yöntemleri.
    Ayrıca Atın iki kültürdeki yeri de aynı.Kızılderililer de savaşmadıkları zamanlarda at üzerinde çeşitli oyunlar oynarlardı(ata sporumuz olan cirit).Yaşama şekilleri de aynı.Oba kültürü ile yaşarlardı,aynı bizlerin Orta Asya da yaşadığımız gibi.Bu örnekler çoğaltılabilir tabii ki ama burada ki ana fikir Saygıdeğer Şef Oturan Boğa olduğu için ben ona yoğunlaşmak istiyorum...

    Herşey 1492´de, Christoph Colombus´un Amerika ismini verdiği topraklara ayak basmasıyla başladı. Yeni bulunan kıta, hemen ardından ´Avrupa yerlilerinin´ istilasına uğradı.

    Önce Güney Amerika ´medenileştirildi´. Amazon´da o tarihe kadar görülmemiş kıyımlar, katliamlar yaptı ´uygar Avrupa´.

    Amazon´un sık ormanlarından, yağışından ve vahşi hayvanlarından korkan Avrupalılar, salgın hastalıklarla daha fazla mücadele edecek gücü bulamadı. Altın Şehir ´El Dorado´yu bulamamanın şoku ise Güney´de yaşadıkları en büyük hayal kırıklığıydı.

    Kuzey Amerika´ya doğru yelken açtılar bir süre sonra. Yaşanması daha kolay, verimli topraklara sahip Kuzey Amerika o tarihlerde Kızılderililerin anavatanıydı. Ama ´uygar Avrupa´ya karşı anavatanlarını kaybetmeleri çok uzun sürmedi.

    Görülmemiş bir katliam başladı Kuzey´de. Çatışmalarda canını kurtarabilen yerliler açlıktan, soğuktan veya hastalıktan ölüyordu. Beyazlar, Kızılderilileri sindirmek ve aç bırakmak için milyonlarca yaban sığırını öldürme politikası izliyordu. Elde edilen belgelere göre sadece bir yıl içinde Kızılderilileri açlıktan öldürmek amacıyla tamı tamına 3 milyon bufallo´nun öldürüldüğü biliniyor

    Kızılderili önderleri cesaretlerini yitirmişlerdi. General Armstrong Custer, 1860´larda ´baş temizlikçiydi. General için ´en iyi Kızılderili, ölü Kızılderili´ydi.

    Köklerini kurutmak için dağ-bayır dolaşıp insan avlıyor, savunmasız köyleri basıp ateşe veriyor, yeni doğmuş bebekleri, yatalak ihtiyarları kılıçtan geçiriyor, ´kaçışı kurtuluş´ sananları kurşuna nişangah yapıyordu.

    İşte tam bu dönemlerde uzaklarda, Nevada´da, geleceği görebilen, ölülerle konuşabilen bir Kızılderili´nin yaşadığı söylentisi tüm Kızılderili topluluklarına yayıldı.

    Her Kızılderili reisi, bir büyük reisin gelip, kendilerini beyazların elinden kurtaracağına inanmaya başladı. Bu konunun araştırılması için tüm Kızılderili reisleri heyet gönderdi.

    Heyetin dönüşünü bekleyen Kızılderililerin çoğu kendilerinden geçerek ve bu olguya kendilerini iyice vererek dans etmeye başladı. Bu dans bir uyanışın, bir dirilişin habercisi gibi tüm Kızılderili toplumlarına yayıldı.

    Kızılderili önderleri ısrarla Büyük Kurtarıcı´nın geleceğini ve beyazların zulmünden kurtularak anayurtlarına kavuşacaklarını anlatmaya başladı.

    Beyazların ´Hayalet Dansı Ayini´ adını verdikleri bu şölenler, yerlilerde bir silkinişi ve birlikteliği doğuruyordu. Çok geçmeden tüm kıtanın Kızılderilileri bu dansı uygulamaya başladı.

    Heyecan doruktaydı. Suskunluğu parçalayan çığlık giderek artıyordu. Yitirilen dağların, ovaların ağıdı koca birer yürek olup, ırmak olup akıyordu.

    Dönemin hükümeti bu yeni eylemden etkilenen yerlilerin üzerine silahlı güçler göndererek püskürtmeye çalıştı. Katliamlar birbirini kovaladı. Kızılderililere karşı sürek avı arttı.

    Hükümet, Hayalet Dansı ile gelen bu özgürlük kıvılcımını tehlikeli ve sakıncalı görerek, dansın yapılmasını tüm kabilelerde yasaklattı. Sioux şefi Oturan Boğa (Totanka Iyotake), Hayalet Dansı yasağına uymadığı için öldürüldü.

    Hayalet Dansı ve kuralları kuşaklar boyunca gizlilik içerisinde kabileler arasında sessizce uygulandı. Kızılderili tarihinde, kardeş dayanışmasının ´yenilmez güç´ olduğunu kanıtlayan ilk lider, yaşlı Oturan Boğa oldu.

    Hayalet Dansı

    Kartal mesajı getirdi
    Güneşin çocuklarına
    Bufalonun dönüşü için
    Ve güzel günler yakında
    Sen bedenimi öldürebilirsin
    Ruhuma lanet okuyabilirsin
    Senin tanrına inanmadığım için
    Dualarım karşısında durma şansın yok
    Sevgime karşı durma şansın yok
    Onlar yasakladılar Hayalet Dansı´nı
    Fakat biz tekrar yaşayacağız

    Kız kardeşim yukarıda
    Kızıla boyanmış o yaralı dizde
    Öldürüldü, bir azize o şimdi
    Büyük davulun var senin mesafeler ötesinden
    Gökyüzünde siyah kuş
    Duyduğun bu ses ve müzik Bufalonun ağlamasıdır

    Çılgın At gizemliydi
    Kendinden geçmenin en iyisini bilirdi
    Ve Oturan Boğa büyük havariydi

    Hayalet Dansı´na gelin Comanchee´ler
    Gelin Karaayaklar
    Gelin Shoshone´ler
    Gelin Cheyenne´ler
    Biz tekrar yaşayacağız

    Gelin Arapaho´lar
    Gelin Cherokee´ler
    Gelin Paiute´ler
    Gelin Sioux´lar
    Tekrar yaşayacağız



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Cricket_man -- 10 Şubat 2007; 11:29:57 >




  •  OTURAN BOĞA  (Tatanka Iyotake)...
  •  OTURAN BOĞA  (Tatanka Iyotake)...
  • Ben de bir kaç kızılderili sözü ekleyeyim

    Hayvanlar olmadan insan nedir ki? Eğer bütün hayvanlar kaybolup giderse insanoğlu büyük bir ruh yalnızlığı içinde ölecektir. Hayvanlara ne olduysa insanlara da aynısı olur. Her şey birbirine bağlıdır. Yerkürenin başına gelen, yerkürenin çocuklarının da başına gelir.

    Seathl, Suqwamish-Duwamish Kabilesi



    Konuşmak istediğin zaman ışıkta dur!

    Atasözü, Crow Kabilesi



    Bitkilerin canlı olduğunu düşünürüz. Onların suyu, kanlarıdır. Doğar, büyürler. Aynı gerçek, ağaçlar için de geçerlidir. Her şey ölür. Her şey öldüğüne göre her şey canlıdır. Her şey canlı olduğu için, her şeye hediyeler vermek, gönüllerini hoş etmek gerekir.

    Ralganal Benson, Pomo Kabilesi



    Hayat hem vermek hem almaktır.

    Atasözü, Mohawk Kabilesi



    Bizim halkımız ile beyaz halk arasındaki en büyük fark tevazudadır. Bizim insanımız ne kadar yükselirse yükselsin, ne kadar ileriye giderse gitsin, bilir ki Yaratıcı’nın ve kainatın önünde bir zerredir.

    Lincoln Tritt, Athabascan Kabilesi



    Hakikat meydana gelmez, o zaten vardır.

    Atasözü, Hopi Kabilesi



    Biz ruhun bütün yaratıklara verilmiş olduğuna, her yaratığın, kendisi şuurunda olmasa bile, bir derecede ruha sahip olduğuna inanırız. Ağaç, şelale, boz ayı, her biri cisimlenmiş bir ruhtur, her biri saygıyla layıktır.

    Ohlyesa, Siyu Kabilesi



    Bizim eski inancımıza göre toprakta büyümüş olanı oradan söküp almak yanlıştı. Onlar kesilebilirdi ama köklenemezdi. Ağaçların ve çimenlerin ruhu olduğunu kabul ederiz biz. İyi bir Kızılderili ne zaman onlardan bir kısmını kesecek olsa, çok kederlenir, ihtiyacı sebebiyle onlara kıydığını beyan ile dua edip af dilerdi.

    Tahta Bacak, Çeyen Kabilesi



    Biz ağaçlara zarar vermek istemeyiz. Ne zaman onları kesmemiz gerekse, önce onlara tütün ikram ederiz. Odunu asla ziyan etmeyiz, lazım olduğu kadar keser, kestiğimizin hepsini kullanırız. Eğer onların hislerini düşünmez ve kesmeden önce tütün ikram etmezsek, ormanın diğer bütün ağaçları göz yaşı dökecektir, bu da, bizim kalplerimizi yaralar.

    Mesquakle Kabilesi



    Avladığımız hayvanların hepsini yer, ziyan etmemeye dikkat ederiz. Bitkileri köklerken toprağı deşmekten sakınır, küçük küçük delikler açarız. Evimizi yapacağımızda da toprağı az kazarız. Çekirgeler için çimenleri yaktığımızda ortalığı viraneye çevirmeyiz. Ağaçları kesip atmayız, sadece yaşlanmış, ölmüş olanları kullanırız. Fakat beyazlar toprağı belliyor, ağaçları kesip biçiyor, her şeyi öldürüyor. Hiçbir şeye dikkat etmiyor onlar. Beyaz adamın dokunduğu her şey yaralandı, berelendi.

    Wintu Kabilesi’nden bir kadın



    Bütün bitkiler bizim kardeşimizdir. Onlar bizimle konuşur; eğer kulak verirsek onları duyabiliriz.

    Atasözü, Arapaho Kabilesi



    Benden toprağı sürmemi istiyorsunuz. Bıçağımı alıp annemin göğsünü yırtacak mıyım? Sonra ben öldüğümde dinlenmem için o beni kucağına almayacak. Toprağı kazıp taşları çıkarmamı istiyorsunuz. Annemin kemikleri için derisini mi yüzeceğim? Sonra ben öldüğümde tekrar doğmak için onun bedenine giremeyeceğim. Benden otları biçmemi, saman yapmamı ve satıp beyaz adam gibi zengin olmamı istiyorsunuz. Fakat annemin saçlarını nasıl keseceğim? Bütün halkım burada benimle kalmalı. Bütün ölülerimiz tekrar doğacak. Onların ruhları tekrar vücutlarına girecek. Burada babalarımızın evinde beklemeliyiz ve onlarla anne toprağın göğsünde bir araya gelmeye hazır olmalıyız.

    Wovoka, Palute Kabilesi (Çiftçilik yapmayı kabul etmediler)



    Bütün insanlarla tevazu ile konuş; ancak ondan sonra gerçek bir insan olabilirsin.

    Atasözü, Siyu Kabilesi



    Topraklarımın üstünde, çimenleri lekeleyecek kan istemiyorum. Toprağı temiz ve saf istiyorum. Bu yüzdendir ki, benim halkımın arasına giren herkes barış içinde gelir, barış içinde gider.

    On Ayı, (Comanche) Komançi Kabilesi



    Toprağı ve bufaloları seviyorum, onların hiçbirini bırakmayacağım. Benim gibi çocuklar büyütmek istiyorum. Bir yere yerleşmek istemiyorum. Bayırlarda dolaşmak hoşuma gidiyor. Orada kendimi hür ve mutlu hissediyorum. Bizler bir yere yerleşirsek sararıp solar ve ölürüz.

    Satanta., Klowa Kabilesi (Yerleşik hayata geçmeyi reddettiler)



    Benim için bir hendek kazıyorsan, bir tane de kendin için kaz.

    Atasözü, Creole Kabilesi



    Benim insanlarım çiftçilik yapmayacaktır. Toprağı ekip biçen insanlar hayal kuramaz. Halbuki hikmet bize hayaller ile gelir.

    Wovoka, Palute Kabilesi (Çiftçilik yapmayı kabul etmediler.)




  • Kızılderililerin Türk olduğuna %90 inanıyorum.
    Şişli'de tanıştığım birinin dedesi şu an Kanada'da yaşıyormuş ve halen geleneklerini sürdürmeye çalışıyormuş.
    Hatta ufakken oğluna,iyi nişan alamıyor diye bir hafta ahırda yaşama cezası vermiş.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: DeliManyakAdam


    Ben de bir kaç kızılderili sözü ekleyeyim




    Sağol dostum.Eline,emeğine sağlık...
  • Yazılar için sağolun.
    Bende kızılderililerin bizimle aymı ırktan olduklarına inanıyorum ama ben asyadan amerikaya değilde, amerikadan asya kıtasına göç ettiğimizi düşünüyorum.Bunu kanıtlayabilirmisin derseniz kanıtlayamam, imkanım yok malesef ama beni böyle düşünmeye iten koşullar;

    -Amerika kıtalarının daha büyük oluşu ve bu kıtalarda kızılderililerden başka ırkın yaşamıyo olması.Yani ordakiler asyadan göçtüyse o zaman göçmeden önce orda kimse yokmuydu?Bu bana saçma geliyo.

    -Amerika kıtasında kızılderililerin, bizim asyadan bıraktığımızdan daha çok kalıcı eser(yani yerleşik hayat tarzında yaşandığına dair belge) bırakmış olmaları.(tapınaklar,piramitler vs.)Buda bana amerikadan asyaya göçün göstergesi olarak geliyo.

    -Çinlilerin türklerin akınlarından bıkıp çin seddini örmeleri.Bir topluluğun çok fazla toprak kaybetmeden böyle bişeye başvurmaları mantıksız.Yani bence çinliler bugünkü olduklarından daha kuzeye doğruda yaşıyolardı,yani yakut türklerinin bulunduğu bölgeye kadar diye düşünüyorum ve bu kadar toprak kaybından sonra böyle bi set örmeye karar verdiler çünkü daha fazla toprak kaybına tahammülleri yoktu.

    Bunlar beni amerikadan asyaya göç ettiğimize inandıran nedenler ama dediğim gibi kanıtlayamam sadece mantık yürüterek buldum.




  • 
Sayfa: 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.