Şimdi Ara

osmanlı ve matbaa

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
3 Misafir - 3 Masaüstü
5 sn
7
Cevap
0
Favori
361
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • 9. Matbaa neden Osmanlı Devleti’ne 1727 yılında yani Avrupa’dan 272 yıl sonra gelebilmiştir? Bu durum, Osmanlı Devleti’nin teknolojiye karşı gelmesi demek değil midir?

    Bu konu her zaman dillere dolandığından ve maalesef hep aleyhte kullanıldığından dolayı, meseleyi, biraz ayrıntılı da olsa inceleme zarureti bulunmaktadır. Şöyle ki:

    1) Önemle ifade edelim ki, Gutenberg, matbaayı 1455 yılında icad etmemiştir. Zira baskı sanatı 8. Yüzyılda Çin’de ve bazı araştırmacılara göre özellikle Uygur Türklerinde ortaya çıkmıştır. Blok baskının Avrupa’ya taşınmasında, Çinlilerden ziyade Uygur Türklerinin payı olduğu, artık ilim alemi tarafından kabul edilmektedir. Gutenberg hareketli harfleri de icad eden birisi değildir. Zira bunu 14. Yüzyılda ilk kullanan Uygurlar ve Koreliler olmuştur. Bu manada baskı Avrupa’ya 14. Yüzyılda gelebilmiştir. Maalesef, 14. yüzyılda gelen baskı teknikleri, Gutenberg’in gayretleriyle İncil’in de basılabileceği bir matbaa haline ancak 1455 yılında yani 15. Yüzyılda gelebilmiştir.

    2) Osmanlı Devleti’ne matbaa 1727 yılında değil, daha erken tarihlerde gelmiştir. Müslümanların eserlerini bastıkları ilk resmî matbaanın tarihi 1727’dir. Ancak Yahudiler 1488 yılından itibaren, Ermeniler 1567 yılından itibaren ve Rumlar da 1627 yılından itibaren matbaalarını kurmuşlardır. Hatta II. Bâyezid zamanında 19, Yavuz Selim zamanında 33 kitap basılmıştır. Bu kitapların üzerinde, "II. Bâyezid’in himayelerinde basılmıştır" ibaresi yer almaktadır.

    III. Murad, Arap harfleriyle basılan Geometriye dair Usul’ül-Oklidis kitabının serbestçe satılması için 996/1588 tarihli fermanla izin ve müsaade vermiştir.

    IV. Murad zamanında İstanbul’da bir matbaa kurulması için izin istendiğini ve bu iznin verildiğini Mustafa Nuri Paşa kaydederken, Enderun Tarihçisi Atâ da, ilk resmî matbaa teşebbüslerinin IV. Mehmed zamanında başladığını ve ancak neticeye 1727 yılında ulaşıldığını anlatmaktadır. Bu bilgiler, Osmanlı padişahlarının matbaa aleyhinde oldukları görüşünü reddetmektedir. O halde, Osmanlı Devleti’ndeki matbaanın değil, belki resmî matbaanın kuruluşunun tarihi 1727’dir. Yoksa matbaa Avrupa’da Gutenberg tarafından kurulan müesseseden 33 yıl sonra Osmanlı ülkesine girmiş ve çok sayıda kitap da basılmıştır. Kısaca Arap harfleriyle olmak üzere XV. Asırdan itibaren İstanbul’da, Halep’te ve 1514’den itibaren de bazı Avrupa şehirlerinde kitaplar basılmıştır.

    3) Müslümanların ve de resmen devletin bu teknolojiye sıcak bakmamasının sebepleri ise, Batılı tarihçiler tarafından da kabul edilmektedir. Bunları özetlerken şu hususların özellikle belirtilmesinde yarar vardır. İslâmiyet, bütün ilimlerin efendisi ve mürşidi olması hasebiyle, herhangi bir bilimsel yeniliğe karşı çıkması mümkün değildir. Osmanlı Devleti, gerileme ve duraklama devrine girince, dünyadaki her yeni güzellik gibi, matbaadan da yeterince yararlanamamıştır. Bu hali İslâmiyet de tasvip etmemektedir. Maalesef bu konuda Osmanlı Devleti’ndeki esnaf teşkilâtları demek olan loncaları ve bu loncalara bağlı hattâtların menfi anlamda rolleri olmuştur. Kont Marsigli, 1727 yılında İstanbul’da 90.000 hattâtın bulunduğunu söylemektedir ki, yarısı bile doğru kabul edilse, yine de büyük bir rakamdır. Bunlara bağlı olarak sahâflar, kalemciler, mücellitler, divitçiler ve benzeri esnafın baskısı da, resmî matbaanın gecikmesinde önemli rol oynamıştır. Kont Marsigli’nin şu cümleleri dediklerimizi teyit etmektedir: "Gerçekten Türkler, kendi kitaplarını bastırmazlar. Bu dahi zannedildiği gibi, matbaanın onlar için yasak bir iş olduğundan ileri geldiği kesinlikle doğru değildir". O halde, matbaanın resmen kurulmasının gecikmesini, dinî taassuba bağlamak doğru değildir.

    4) Üzülerek ifade edelim ki, Osmanlı Devleti’nin Kanuni’den sonra, dünyadaki iktisâdî ve ilmî gelişmelere lakayt kaldığı ve bunun cezasını da daha sonraları gördüğü bir hakikattir. Hatta matbaanın caiz olmadığını iddia eden ve maalesef sağını solundan ayıramayan bazı âlimlerin çıkmış olması da mümkündür. Ancak aynı hadise, Avrupa’da da yaşanmıştır. Papa Alexandre VI, 1501 yılında yayınladığı emirname ile ruhsatsız yayınlanan kitapların yakılmasını emr ettiği gibi, Fransız Kralı II. Henry de, ruhsatsız kitap basanları idamla tehdit etmiştir.

    5) Bütün bu gelişmelerden sonra ilk matbaa IV. Mehmed (1648-1687) devrinde yani Müteferrika’nın matbaasından yaklaşık bir asır evvel kurulmuş ve bazı kitaplar da basılmıştır; ancak harfleri hakkıyla tanzim edilemediğinden devam ettirilememiştir.

    6) Düzenli çalışır halde ilk resmî matbaa ise, IV. Mehmed devrindeki teşebbüs tam netice vermediği için, III. Ahmed devrinde Damad İbrahim Paşa’nın teşvikleriyle kurulmuştur. 1720 yılında Sadrazam İbrahim Paşa tarafından Paris’e Osmanlı sefiri olarak görevlendirilen Yirmisekiz Çelebi Mehmed Efendi’nin oğlu Said Mehmed Çelebi, babasıyla beraber Paris’e gitmiş ve orada bulundukları yıllarda matbaayı yakından inceleme imkânı bulmuştur. Geri döndüğünde meseleyi devlet yetkililerine açınca, hemen kurma gayretleri başlamıştır. Bu arada Macaristan’da doğan ve 1693 yılında esir edilerek Müslüman olan İbrahim Müteferrika, yazdığı Risâle-i İslâmiye adlı eseriyle samimi bir Müslüman olduğunu ispatlamış ve Damad İbrahim Paşa’nın dikkatini çekerek Said Mehmed Çelebi’ye yardım etmesi karar altına alınmıştır. İkisi birlikte, kaleme aldıkları matbaa ile ilgili Vesîlet’üt-Tıbâ’a adlı layihalarını sadrazama 1726 yılında takdim etmişlerdir. Matbaanın kurulması için dinen ve aklen hiç bir engelin bulunmadığı açıklanan Layiha üzerine, mesele Şeyhülislâmlık makamına sorulmuş ve Şeyhülislâm Yenişehirli Abdullah Efendi de şu tarihî cevabı vermiştir:

    "Basma san’atında mahâreti olan kimesnenin, tashihli ve hatasız olarak, kısa zamanda ve zahmetsiz olarak basması, kitapların nüshalarının çoğalmasına, ucuz fiyatlarla yayılmasına sebep olur. Ancak âlim kimselerin tashih etmesi gerekir".

    Bu fetvâdan sonra Zilka’de 1139/Temmuz1727 tarihli Padişah Fermanı çıkmış ve kurulan matbaada ilk olarak 1729 tarihinde Vankulu Lügatı basılmıştır. Fermanda şimdilik tefsir, hadis, fıkıh ve kelâm kitaplarının basılmaması açıkça belirtilmiştir. Bu fetvâya karşı çıkanlar elbette ki olmuştur. Ancak Osmanlı Devleti’nin yıkılışına kadar, bu hizmetler, daha da modern şekillere girerek devam etmiştir.

    7) Önemle ifade edelim ki, Avrupa’da Kur’ân ve diğer dinî eserler 1514 yılında İtalya’da basılmaya başlanmış ve III. Murad dışarıda basılan bu Kur’ân ve diğer dinî eserlerin devlet sınırları içerisinde serbestçe yayılmasına izin vermiştir.

    Netice olarak, matbaa, 272 sene değil 33 sene sonra Osmanlı Devleti’ne girmiştir. Ancak resmî matbaanın kurulması ve kitap basılması, zikredilen sebeplerle maalesef 200 yıl veya düzenli matbaa hesaba katılırsa 27

    kaynak:http://www.netsite.tripod.com/osmanli/9.htm



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi gürcan4 -- 19 Ocak 2014; 2:23:33 >







  • hiç yorum yok mu?

    neden benim konularıma cevap gelmiyor.

  • Güzel bir paylaşım olmuş
  • Forumda matbaa neden gec geldigi ile ilgi bir bu konum var hala ayakta bakabilirsiniz,


    Matbaa, icadindan 43 yil sonra osmanli kokenli yahudiler tarafindan tehdit ve fermanlara ragmen istanbula getirilip kullanilmaya baslandi.. Osmanlı da ise 234 yıl gecikmeyle
    batilasma hareketi ile ibrahim Müteferrika`la geldi ama bu cok bir ise yaramadi cunku okur yazar orani cok dusuktu osmanlıda.. Daha oncesinde Fatih Sultan Mehmet döneminde, matbaanın Osmanlı’ya da gelebileceği endişesi ile yasak getirildiği, II. Beyazıd döneminde (1481-1512) basım işleriyle uğraşanlara ölüm cezası uygulanacağı fetvası cıktı. Aynı yasağın I. Selim döneminde de (1512- 1520) geçerlı..

    Su linki okursaniz sevinirim,

    okudugumkitaplar.blogspot.com/2012/12/vaaay-
    kitabn-basna-
    gelenler.html?m=1



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi xmasx -- 19 Ocak 2014; 3:09:42 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: ozzy_carpe

    Forumda matbaa neden gec geldigi ile ilgi bir bu konum var hala ayakta bakabilirsiniz,


    Matbaa, icadindan 43 yil sonra osmanli kokenli yahudiler tarafindan tehdit ve fermanlara ragmen istanbula getirilip kullanilmaya baslandi.. Osmanlı da ise 234 yıl gecikmeyle
    batilasma hareketi ile ibrahim Müteferrika`la geldi ama bu cok bir ise yaramadi cunku okur yazar orani cok dusuktu osmanlıda.. Daha oncesinde Fatih Sultan Mehmet döneminde, matbaanın Osmanlı’ya da gelebileceği endişesi ile yasak getirildiği, II. Beyazıd döneminde (1481-1512) basım işleriyle uğraşanlara ölüm cezası uygulanacağı fetvası çıktığını cıktı. Aynı yasağın I. Selim döneminde de (1512- 1520) geçerlı..

    Su linki okursaniz sevinirim,

    okudugumkitaplar.blogspot.com/2012/12/vaaay-
    kitabn-basna-
    gelenler.html?m=1


    tm sebebi ilime karşı olmak değil el yazıcılarının işini kaybetmemesi için ve sanırsam bir şeyhulislamda matbaanın yaygınlaşmasının ucuz kitabı arttıracağını söylemiştir.

    saygılar hocam.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: gürcan4

    quote:

    Orijinalden alıntı: ozzy_carpe

    Forumda matbaa neden gec geldigi ile ilgi bir bu konum var hala ayakta bakabilirsiniz,


    Matbaa, icadindan 43 yil sonra osmanli kokenli yahudiler tarafindan tehdit ve fermanlara ragmen istanbula getirilip kullanilmaya baslandi.. Osmanlı da ise 234 yıl gecikmeyle
    batilasma hareketi ile ibrahim Müteferrika`la geldi ama bu cok bir ise yaramadi cunku okur yazar orani cok dusuktu osmanlıda.. Daha oncesinde Fatih Sultan Mehmet döneminde, matbaanın Osmanlı’ya da gelebileceği endişesi ile yasak getirildiği, II. Beyazıd döneminde (1481-1512) basım işleriyle uğraşanlara ölüm cezası uygulanacağı fetvası çıktığını cıktı. Aynı yasağın I. Selim döneminde de (1512- 1520) geçerlı..

    Su linki okursaniz sevinirim,

    okudugumkitaplar.blogspot.com/2012/12/vaaay-
    kitabn-basna-
    gelenler.html?m=1


    tm sebebi ilime karşı olmak değil el yazıcılarının işini kaybetmemesi için ve sanırsam bir şeyhulislamda matbaanın yaygınlaşmasının ucuz kitabı arttıracağını söylemiştir.

    saygılar hocam.

    Diger konuda yazmamin nedeni buydu,

    İsi dogrusu hattalar icin gec geldi denir ama okur yazar oranininda cok dusuk oldugu gorulur, 1922 sayımlarda Okur-yazar oranı %3 cıvarı (latın alfabesi 1928).. Yani eger sırf hattatlar icin gelmemisse o zaman bu hattlar bir is yapmamis. Sadece kuran ve bazi ilmi kitap kitaplar yazmislar ama genel anlamda egitim konusunda matbaa nin gec gelmesi okur-yazar oranini buyuk miktarda etkilemistir .. Ama ormanli kokenli yahudilerde hattat sorunu olmandigi icin 43 yil sonra getirmis ve kullanmaya baslamislar .. Tabi padisahlarin ancak izin verdigi kitaplari basabiliyorlardi yahudiler cunku bu konuda fermanlar, olum tehditleri vs vardi ..

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: ozzy_carpe


    quote:

    Orijinalden alıntı: gürcan4

    quote:

    Orijinalden alıntı: ozzy_carpe

    Forumda matbaa neden gec geldigi ile ilgi bir bu konum var hala ayakta bakabilirsiniz,


    Matbaa, icadindan 43 yil sonra osmanli kokenli yahudiler tarafindan tehdit ve fermanlara ragmen istanbula getirilip kullanilmaya baslandi.. Osmanlı da ise 234 yıl gecikmeyle
    batilasma hareketi ile ibrahim Müteferrika`la geldi ama bu cok bir ise yaramadi cunku okur yazar orani cok dusuktu osmanlıda.. Daha oncesinde Fatih Sultan Mehmet döneminde, matbaanın Osmanlı’ya da gelebileceği endişesi ile yasak getirildiği, II. Beyazıd döneminde (1481-1512) basım işleriyle uğraşanlara ölüm cezası uygulanacağı fetvası çıktığını cıktı. Aynı yasağın I. Selim döneminde de (1512- 1520) geçerlı..

    Su linki okursaniz sevinirim,

    okudugumkitaplar.blogspot.com/2012/12/vaaay-
    kitabn-basna-
    gelenler.html?m=1


    tm sebebi ilime karşı olmak değil el yazıcılarının işini kaybetmemesi için ve sanırsam bir şeyhulislamda matbaanın yaygınlaşmasının ucuz kitabı arttıracağını söylemiştir.

    saygılar hocam.

    Diger konuda yazmamin nedeni buydu,

    İsi dogrusu hattalar icin gec geldi denir ama okur yazar oranininda cok dusuk oldugu gorulur, 1922 sayımlarda Okur-yazar oranı %3 cıvarı (latın alfabesi 1928).. Yani eger sırf hattatlar icin gelmemisse o zaman bu hattlar bir is yapmamis. Sadece kuran ve bazi ilmi kitap kitaplar yazmislar ama genel anlamda egitim konusunda matbaa nin gec gelmesi okur-yazar oranini buyuk miktarda etkilemistir .. Ama ormanli kokenli yahudilerde hattat sorunu olmandigi icin 43 yil sonra getirmis ve kullanmaya baslamislar .. Tabi padisahlarin ancak izin verdigi kitaplari basabiliyorlardi yahudiler cunku bu konuda fermanlar, olum tehditleri vs vardi ..

    osmanlının en azından süper güçken cahil olduğu düşüncesi bana saçma geliyor.çünkü sadece askeri güçle varolursan asimile olursun veya zayıflar yıkılır gidersin.oysa osmanlı 600 yıl vardı.




  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Osmanlı tapularım var
    10 yıl önce açıldı
    Osmanlı Döneminden Kalan Arsa
    7 yıl önce açıldı
    Daha Fazla Göster
    
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.