Şimdi Ara

Ölüm atlatanlar var mı ? Ben atlattım (3. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir (1 Mobil) - 1 Masaüstü1 Mobil
5 sn
84
Cevap
4
Favori
2.995
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
5 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Söyle bir olay yaşadım


    Sabah yataktayım uyuyorum, yaz aylarıydı hava sıcak, saat belki 6 - 6:30 suları. Bedenimde bir tuhaflık hissetimeye başladım. Çok zaman geçmeden gözlerimi aralamaya çalıştım ve az miktarda ışık gördüm ve gözlerim tekrar kapanıverdi ama bilincim yerinde. Daha sonra etrafımdaki her şey hafifçe titreşmeye başladı sanki havada parazitlenme oluşuyordu, sanki atomlar birbirleriyle kaynaşmaya başlamıştı gibi. Havada ufak partiküller kaynıyordu ve kulaga garip gelen kısık fısıltılı bir sesi vardı bunun. Bu şey gittikçe artmaya başladı parazitlenme yogunlaştı ve yavaşça tüm cevremi sarmaladı ve bedenimin derinliklerine ilerlemeye başladı. Bu öyle bir şeydi ki parazitlenme sanki beni kendi kotrolü altına almaya çalışıyordu ve o anda bedenimin fonksiyonlarını kaybetmeye başladığımı anladım ve kapalı gözlerimin ardından kendi bedenimi görmeye başladım.

    O anda zaman kavramı tamamen yok olmuştu. Zaman ve boyuttan tamamen bağımsız bir ortamdaydım.

    Yatakta sırt üstü yatıyorum ve içimdeki bilincim hafifçe omuzlarımdan kafamdan ayrılmaya başladı, başımın üzerinde çok yoğun bir yük hissedebiliyordum. Bu öyle bir şeydi ki sanki o anı yaşamak için programlanmıştı bu olay. Yani bilincim bedenimi bırakıp gitmek istiyordu bedenimi umursamıyordu, bunu tüm sezgilerimle algılıyordum onun gidecek bir yeri vardı ve kendine ait başka bir yer. Bu yüzden gitmeye kararlıydı.

    Bilincim büyük bir teslimiyet (adanmışlık) hissiyatı içindeydi.

    Ben buna karşı koymakta çok ama çok zorlanıyodum, ego tamamen SIFIRLANMIŞTI ve (o an için) benden geriye kalan her şey saf bilincimden itibaretti. Ölecektim ama gitmemeliydim, çaresizlik çözüm değildi ve bir an sonra aklıma dünya kelimesi geldi. Dedim "dünya, hayat" ve gerçek hayatın anlamı dünyaya bağımlı kalmak. Çok direndim hayatımın EN UZUN ve AĞIR anını yaşıyordum ve sonra.... 

    ... çook yavaş bir şekilde sol tarafıma döndüm, gözlerimi açmaya çalıştım çok zordu. Gözlerimi açtım ve karşımda odanın duvarını gördüm ve beynim tamamen silinmişti (sıfırlanmıştı gibi). Kendimle ilgili hiç bir hatıra kalmamıştı ismimi dahi hatırlayamadım. Sonra 4 - 5 dakika kadar duvara bakakaldım ve ismim yavaşça zihnimde belirmeye başladı ve hatırladım. Gözümden yaş gelmişti beynim o kadar yorulmuştu ki anlatamam.

    İşte bende bu büyük yaşam arzum sayesinde hayata kalmayı başarmıştım.


    Belirteyim tam uyku hali değildi ve aşırı büyük bir teslimiyet duygusu vardı. Nasıl atlattığımı bir ben bilirim, yaşayanlar bilir. Çok zordu.


    Belirli psikedelik deneyimler inanılmaz algısal şeyler yaşatır ve bunun büyük bir önemi var, çünkü bu deneyimlerden sonra gerçek hayata bakış açınız asla eskisi gibi olmayacak. Bir süre sonra büyük bir aydınlık yaşadığınızı fark edeceksiniz ve gerçek hayattaki algılarınız çok daha gelişmiş olacaktır. Hayatınızı etkileyecek olaylara daha kontrollü bir şekilde karar vermeye başlayacaksınız. Yaşamın, canlıların ve kahinatın değerini çok daha iyi anlayacaksınız. Daha mütevazi ve insancıl bir bünyeye bürüneceksiniz.

    Hayattaki en zor şey kendimizi, kendi öz benligimizi tanıyıp kabullenmektir. Dmt (dimetiltriptamin) hormonun etkisi vücuttan ayrılmış bilincin mümkün olduğunu açıkça göstermektedir. O egoları parçalayıp gereksiz korkularımızı sonsuza dek yok eder.

    Dmt hormonu insanların çok derin bir gerçeklik hissine sahip olmasına, gerçeği daha temel bir düzeyden anlamalarında kalıcı bir etki sağlar. Yaşamın nasıl işlediğiyle ve bir insan olarak bu yaşam sisteminin neresinde olduklarına ilişkin büyük ilham sahibi olmalarında büyük bir rol oynar.


    Beynimizdeki epifiz bezi bilincin birkaç kilidini elinde tutar. Kilitleri açmak için DMT (bol miktarda DMT hormon salınımı) gereklidir. O anda binlerce bilginin beyni doldurması ve senelerce deneyim yaşatmasının nedeni budur. Algı o derece açılır ki insan bazı çözülmeyen sorularına cevaplar alabilir. Bunu sakın hafife almayın.


    DMT etkisi bir kez yaşandığında, dünyanın tüm maddiyatı o eski değerini kaybeder.


    Epifiz, düşünce evreninden gelen düşüncenin beyine gelmesini sağlayan organdır. Epifiz bezi aynı zamanda ölüm anında dmt'nin salgılandığı yerdir.



    DMT belgeseli (Türkçe altyazılı).


    İyi seyirler

    Not: Dakika 33:50 - 35:00 arası, yaşadığım olayın birebir aynısını anlatıyor.






    Ünlü şair William Blake


    Ölüm atlatanlar var mı ? Ben atlattım



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Quantum Limit -- 15 Kasım 2020; 21:20:0 >
    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >




  • Quantum Limit kullanıcısına yanıt
    Gerçekten ilginç bir deneyimmiş.biraz hafif şeyleri çoğu insan yaşamıştır sanırım ben de yaşadım ama bu kadar ağır olmamıştı.
    Sizin bu konularla ilgilenmenize saygı duyuyorum ama ben pek kabul etmiyorum böyle şeyleri.materyalist bir yanım var.scientism de denilebilir.tabii biliyorum bilimin şu an açıklayamadığı çok şey var da metafiziği sevmiyorum.mesela epifiz bezi bu konuda baya önemli yer tutuyor hakkında çok şey söylenir ama ben deneyselliği ön planda tutuyorum benim için önemli olan bu.

    Bu arada yanlış anlamayın.siz uzun uzun yazmışsınız üstünkörü bir cevap vermek istemedim o yüzden bunlardan bahsettim.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Neden sürekli konu açıp babanızın sizi öldürmek istediğini yazıyorsunuz?

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • seneler evvel 4 tablet rivotril içerek intihar etmiştim

    24 saat sonra gözümü numune hastanesi acil serviste açtım

    ama sonra gevbermeyi bilem beceremedim diye çok kahroldum


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • bobsantino kullanıcısına yanıt
    Bana çok çektirdi o yüzden.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Duyduğuma göre belirli bir psikolojik çöküşten sonra "Ölüm Korkusu" diye birşey kalmıyormuş, ben atlatıcam büyük ihtimalle ve kurtulma şansım olmuycak. (20 kalibre tüfek ile)


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Benim tanrı inancım yok ama siz materyalist bir yaklaşımdan söz etmişsiniz.

    Açıklar mısınız tam olarak hangi anlamda materyalistsiniz ?

    Çünkü bilim araştırmaları nesnenin (maddenin) olmadığı ve her şeyin enerjiden oluştuğunu çoktan kanıtladılar.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Quantum Limit -- 15 Kasım 2020; 23:1:53 >
    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Quantum Limit kullanıcısına yanıt
    Materyalist bir yandan kastetdiğim şey aslında scientism.kavramların tam anlamıyla benim kullanmak istediğim anlam karışabilir çünkü çoğu zaman kafası karışık bir insanım ve aynı zamanda da ne felsefe uzmanlığım var ne de fizik.en basitinden mesela epifiz beziyle ilgili bilimsel olmayan çok şey döner hatta türkçe yazılar bile baya çok bu konuda ama bunlarla ilgilenmek pek benlik değil.ben bir şeyi aratıracaksam makale textbook falan okumayı terxih ederim.popüler bilimi hiç sevmiyorum zaten.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Enerji-madde hakkında


    Kendi yazımdan alıntıdır buyur. En iyi şekilde derledim.


    Kaynak: Wikipedia ve güvenilir bilimsel siteler.


    Öznel gerçeklik sınırlarımızın çok ÇOK ötesindedir. Tüm bu deneyimlediklerimiz (tüm duyularımız) sıradan insanların (yaşamların), realitenin sınırını aşamayacağı anlamına gelir. Algılarımızın bize ilettiği şey gerçeklik değil, bizler (sonsuz) enerji değişimlerinden kendi realitemizi yaratıyoruz ve çoğumuz bunun farkında değiliz. Tüm madde yavaş bir titreşime sıkıştırılmış enerjidir ve hepimiz kendini öznel olarak deneyimleyen bir bilinciz. Gerçekler sandığınızdan daha karmaşıktır çünkü bilim ALGILAMAYA dayalıdır, temelde bilgiye ulaşmak değil. Bilgi görünür fakat o yan ürünüdür. Daha az uyumlu bir şeyle bağlantıya uyumlu bir şekilde girebildiğiniz anda, bu sizin anlayışınızın doğru olduğunu gösterir.


    Einstein YANILDI !


    Determinist kaos karmaşık bir sistemin geleceğini tümüyle bilemeyeceğimizi çünkü bunu bilmek için gereken enformasyonu sistemden sonlu ve makul zamanda çekemeyeceğimizi söylüyor. Buna belirlenemezlik ilkesi deniyor. Belirsizlik ilkesi rastlantısallığın, doğanın temel ve ayrılmaz bir özelliği olduğunu gösteriyor. Öyle ki karmaşık bir sistem hakkındaki bütün bilgiye sahip olsak bile, atomlar (elektronlar) bir ölçekte her daim rastgele ve öngörülemez olarak hareket edecektir. Kuantum fiziği bize doğayla ilgili bütün olasılıkları veriyor ancak, olasılık dağılımını %100 kesin olarak, yani determinist olarak belirliyor. Sonuç olarak öznel gerçeklik ile nesnel gerçeklik arasında çok önemli bağ kurmaktadır. 

    Maddenin temel yapısındaki kararsızlık ise (kuantum alan), zamansızlık (mesafesizlik) çok-boyutlu ortam ile ilgilidir. Yani 4. boyuttaki klasik fizik kuralları orada geçersizdir, makro 4 boyutlu ortam için kurallar bellidir, sabittir. Madde-enerjideki kararlılığın degişken şekli ise gözlemlenen ölçek ortamıyla alakalı (mikro ve makro ortam). Kuantum alanda kurallar, boyutlar (çoklu boyut) ve zaman dilimleri birbirine geçmiş durumdadır.


    Evrenin TEMELİNDE hiç bir düzen yoktur !

    Bknz: Kuantum SÜPERPOZİSYON


    4 boyutlu bir ortamda ise zaman-mekan bükülemez. Bunu yapmak için maddenin sonsuz bir kütleye ulaşması gerekir ve bu sonsuz ölçüde enerji gerektirir (yani tüm evrendeki enerjiye eşit miktarda yakıt). Fiziksel nesneler için bu asla mümkün değil o yüzden zamanda yolculuk ancak kuantum boyutta gerçekleşebilir.

    Özetle, kuantum alandaki fizik kuralları, standart 4 boyutlu ortama uyarlanamaz ve bilinen evrendeki fizik kuralları değiştirilemez. Bunu belirleyen şey enerji-maddenin makro ve mikro ortamdaki işleyiş şeklidir. Enerji-madde olmasa zaman da olmazdı, zaman soyut bir kavramdır. Temelde her şey enerji türleriyle ilişkilidir ve enerji-maddenin belirli "zaman" diliminde, ileri aktığı fizik tarafından doğrulanmıştır.


    Madde, en temel düzeyde kuantum (enerji) dalga-parçacıklarından oluşur. Bu dinamik bir olgudur. Enerji sürekli yenilenmediği sürece varlıktan bahsetmek mümkün değil. Kuantum alanda mutlak bir yokluk-hiçlik mevcut olmadığı gibi, mutlak bir varlık da yoktur. Maddeye atom altı ölçeklerde bakıldığında o dünyada bildiğimiz "katı" objeler yok, sadece ilişkiler var ve titreşim halinde olan bir enerji okyanusu. Yani madde, hem parçacık, hemde bir dalga gibi davranır. Kuantum alanda tam doğru tam yanlış diye bir durum yoktur. Buna belirsizlik ilkesi deniyor.

    Fakat gözlemlemek çok önemli ve farklı bir foksiyonu belirliyor. Gözlemlemek dalga fonksiyonunu çökertiyor (atom altı boyutlardaki gerçekliği, gözleyenin beklentisi yönünde hareket etmesini sağlıyor) ve bilinen maddenin dalga şeklini, ("kararlı") bir parçacık haline getiriyor. Yani (maddesel) varlık gözlemlemekle beraberinde ortaya çıkmış oluyor ve esas, fakat aldatıcı olan bu gerçekliği, bilincimiz var ediyor.

    4 boyutlu bir ortama baktığımızda ise, geçmiş zamanın fiziki şeklini görürüz. O vardır ve ordadır. Fakat gelecek yok. An vardır ve anın bir oluşu, çünkü ("maddesel" nesneler) kuantum dalgaları anlık, (zamansız) sınırsız bir ortamın tepkimelerin birer parçasıdır ve zamandan bağımsız bir ortamda hareket ediyorlar.

    Aynı kuantum frekansına girmiş iki parçacık, birbirinden ne kadar uzaklaşırlarsa uzaklaşsınlar, birbirinden milyarlarca ışık yılı uzakta olsalar dahi, iletilerini korurlar.


    Peki bu nasıl olur ?


    Parçacıklar (atomu oluşturan "maddeler") madde için bir araya geldiklerinde ayrılsalar dahi enerji hala oradadır ve onları bağlamaktadır. Zamanda yeteri kadar geri gidersek, genişleyen evrendeki bütün parçacıklar ve maddeler tek bir parçacığın içerisindeydi. O parçacıklar şimdi ayrı olsalar ve genişleseler bile, biz hepimiz hala enerji olarak bağlıyız. Her şey (hepimiz) aynı parçacığın parçasıdır.

    Kuantum fiziğine göre iki benzer parçacık birbiri ile eşzamanlılığa sahiptir. Bu parçacıklar ayrı yerlerde birbirlerinden çok uzak mesafelerde olsalar dahi birinde olan bir durum diğerini anında, aynı şekilde etkiler. Yani kuantum bilgisi anlık olarak evrenin diğer ucuna iletilebiliyor. Işık hızı saatte 1 milyar küsür km hareket ederken, kuantum iletilerin hızları mesafesizdir. Buna kuantum dolanıklığı deniyor.


    Peki gerçeklik nedir ve onu nasıl tanımlayabiliriz ?


    Biz olmadan bu mümkün olamaz çünkü rolümüz etraftaki dünyayı gözlemlemektir ki bu içinde yaşadığımız algıladığımız evreni yaratmaktadır. Evrenin neye benzediğini araştırmamıza rağmen hiç bir zaman evrenin sınırlarını bulamayacağız, hiç bir zaman en küçük parçacığı bulamayacağız. Çünkü baktığımız her yerde bilinç bir şeyin orada olacağı ümidiyle keşif yapmaktadır. Bu keşif bakma gözlemleme hareketi, görmek için yapılan baskıyla bir şeyler yaratma rolüdür ve yaşadığımız her an evreni var ediyoruz.

    Bilinç evrenin programlama dilidir. Bilinç bizden ortaya çıkanla başlar. Biz oluşturucularız, bu gezegende hedeflenen tekliğiz, çünkü sadece diğer herkesin yaptığı gibi, biz realiteyi amaçlayan tekliğiz. Eğer beyninizi kapatırsanız medya ilüzyonunun ana görüşüne çekilirsiniz.


    REALİTEYİ BİZ OLUŞTURUYORUZ onu biz kontrol ediyoruz.


    Bunun en basit kanıtı > atom altı boyutlardaki gerçekliğin onu gözleyenin beklentisi yönünde hareket etmesidir. <

    Yani bilinç gözlemlemekle beraberinde realiteyi oluşturma fonksiyonlarını belirler.


    Dakika 15:44 - 25:05 arası bakınız




    Evreni bir bütün olarak birleştiren en temel şeylerden biri bilinçtir.







    Alıntı

    Vücudumuzun (ve tüm evrenin / evrenlerin) %99,9999999’luk kısmı tamamen boşluktan oluşuyor. Bu tanım için bilimin cevabı ise şu şekilde: 

    Bir atomun boyutu, çevresinde bulunan elektronların konumuna göre değişkenlik gösteriyor. Atomun büyüklüğü, çekirdekle elektronlar arasında boşluktan ibaret. Bu boşluk ise %99,9999999'luk kısma tekabül ediyor. Yani çekirdekler, bu boş alanın yalnızca 100 binde birine denk gelen bir boyuta sahip. Mesela çekirdeğin boyutunu fındık tanesi kadar ele alırsak, atomun kendisi bir stadyum kadar büyük olurdu. Biz de eğer atomlar arasındaki boşluklar olmadan yalnızca çekirdek ve elektronlardan ibaret olsaydık, bir toz tanesinden dahi daha küçük olurduk. Bunun anlamı, tüm insanlığın bir küp şekerin kapladığı alana sığması demek. 

    Peki kütlemiz ? 

    Madem atomla ilgili gerçek bu, peki kütlemiz nereden geliyor? Bunun da cevabı enerji. Temel olarak hepimiz proton, nötron ve elektronlardan oluşuyoruz. Proton ve nötronlar ise kuark adı verilen küçük parçacıklardan meydana geliyor. Kuarklar da gluon adı verilen başka bir madde sayesinde bir arada tutunabiliyorlar. 

    Başka bir soru daha. Madem atomlar tamamen boşluktan meydana geliyor, neden bir şeye dokunduğumuzda hissediyoruz ? Ya da bilim kurgu filmlerinde olduğu gibi maddelerin içinden geçemiyoruz ? 

    Boşluk, sandığınız gibi tamamen boşluktan oluşmuyor. Boş olarak gözlemleyebildiğimiz bu alanlar, gerçekte dalga fonksiyonları ve görünmez kuantum alanlarıyla dolu. 

    Dokunduğunuzu sandığınız hiçbir şeye aslında hiç dokunmadınız. Bir maddeye dokunduğunuzda (insan, masa, duvar, at vb) aslında atomların çekirdeği ya da elektronlar birbirine dokunmuyor. Dokunmaya çalıştığınız maddenin elektronları etrafındaki elektromanyetik alan, sizin atomlarınızdaki elektromanyetik alanı itiyor. Yani dokunarak hissetmenizi sandığınız şey, tamamen bu itme durumuyla alakalı ve her şey aslında tüm bu olan bitenleri nasıl kavradığımızla alakalıdır. Farkındalık ve anlama yetisi.

    "Gerçeklik" (hayat) aslında sadece bir yanılsamadır ve biz aldatıcı bilincimizdeki dünyayı yaşıyoruz. Bilim araştırmaları bu yöndedir. Madde (elektronlar) en temel düzeyde süperpozisyondadır, bu da gerçeklik olmadığı anlamına gelir.


    Evrendeki tüm enerjinin (maddenin) %99.9999999'u boşluktan oluşur ve atom boyutundaki hızı, ışık hızının %99.9999999'una eşittir.

    Enerjinin (maddenin) iç hızı 300 bin km saniyede hareket eder. Evrendeki tüm enerji (madde) birbiriyle ANLIK iletişim halindedir. Araştırmalar ve fizik alemi bunda hemfikirdir.

    Madde (elektronlar) en temel düzeyde süperpozisyondadır, bu da gerçeklik olmadığı anlamına gelir.


    Takıldığın yer olursa sorabilirsin.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Quantum Limit -- 16 Kasım 2020; 0:26:23 >
    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >




  • Quantum Limit kullanıcısına yanıt
    Okudum ama bu konuları böyle okumak bana pek doğru gelmiyor ya sonuçta fizikçi değilim :( fizik okuma hayali olan birisiydim ama olmadı maalesef ben de bıraktım tamamen.önceden okuduğum araştırdığım şeyler falan da tamamen gitti sayılır aklımdan.şu halimle kendimi hiç uygun hissetmiyorum.emek verip yazmışsınız teşekkür ederim

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Enerji-maddenin ve kuantum modelinin özetini anlamak fizikçi olmayı gerektirmez ve ben bir fizikçi değilim (lise mezunuyum) ama İŞ MERAKTA, ARAŞTIRAN HERKES HER ŞEYİ ÖĞRENEBİLİR

    Sağlam kaynaklardan biraz araştırıp okuyarak sizde genel fikir elde edebilirsiniz. Tabi bunları düzgün ve tutarlı şekilde derleyip bir araya getirmek pek kolay olmuyor.


    Fiziğin temeli teorilere dayanmaktadır ama bu yaşadığımız evrenin kuantum enerji (dalga) alanlarından oluşmadığı anlamına gelmiyor ve nesnel gerçekliğin var olduğu anlamına. Bunda araştırmalar ve fizik alemi hemfikirdir.

    Ayrıca ışıktan bahsedecek olursak o bir dalgadır ama fotonlar (ışık dalgaları) gözlendiğinde parçacık gibi davranır. Yani foton etkileşime parçacık olarak girer ancak dalga olarak yayılır, tıpkı elektronda olduğu gibi.

    Süperpozisyon ilkesine göre, bir cisim üzerindeki elektron aynı anda farklı yerlerde bulunabilir. 

    Bu deneyler kuantum dünyasında nesnel gerçeklik olmadığını gösteriyor. Gerçek bakanın gözündedir. Elbette gözlemcinin insan olması şart değil. Parçacıklarla etkileşime giren bir detektör teknik olarak zaten gözlemcidir



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Quantum Limit -- 16 Kasım 2020; 0:59:52 >
    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >




  • Quantum Limit kullanıcısına yanıt
    Ben özet sevmiyorum en detaylı şekilde öğrenmek istiyorum mükemmelliyetçilik var sanırım :( birde bir şeyle ilgilinmeyi çok istersin ama o olmayınca tamamen küsersin ya hani ona benzer durum da var bende.bunu demem saçma gelecek belki ama gerçekten küstüm ben fiziğe matematiğe :(
    tabii bu şekilde araştıranlara da saygı duyuyorum.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Boş zamanlarda (oyun, pc oynamaktansa) her alandan biraz bilgi edinmek iyidir, yararlıdır.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Quantum Limit kullanıcısına yanıt
    Haklısınız tabii :)

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Size iyi geceler dilerim.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Quantum Limit kullanıcısına yanıt
    Teşekkür ederim size de iyi geceler

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.