Şimdi Ara

öldükten sonra (3. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
50
Cevap
0
Favori
5.742
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 123
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • sevgili deep,
    seninle tartışmak oldukca keyif verici...

    harun yahyanın yazılarını buraya birebir kopyalamadan bashsederken seni kastetmemiştim
    eğerki copy paste ile anlaşacaksak ben ünlü filozof ve düşünürlerin 100lerce sayfa yazılarını getirir koyarım.
    ozaman forum anlamsızlaşır.. amacım burda herkesin salt kendi fikirlerini paylaşmasıdır..

    Hiç farkettinizmi Harun yahya bugune kadar hiçbir Bilim adamıyla tartışmaya girmemiştir.
    Çünkü hiçbir bilgisi yoktur. Hrsitiyan gelişmiş ülkelerde çöpe atılan değersiz yazı ve videoları turkceye cevirip cevirip bizlere yutturur...


    Devamı için tıkla.....
    http://19.org/index.php?id=66,193,0,0,1,0

    Harun yahyanın, hocasının ağzından kim oldugunu öğrenmeniz için sizlere bir adres. (eleştiren kişi hocasıdır)

    mutlaka okuyun...

    saygılar.zero01



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi zero01 -- 4 Nisan 2005, 20:03:54 >




  • quote:

    Orjinalden alıntı: GurkanLee

    quote:

    Orjinalden alıntı: bora arpınar

    Şura suresi ayet 30 Ayette Size gelip çatan herhangibi bir musibet yanlız kendi ellerinizin ürettikleri yüzündendir.Allah bunların birçoğunuda affediyor.

    İnsanı rahatsız eden ona huzursuzluk ve mutsuzluk veren herşey (seyyie) Kur'an ın açık beyanlarına göre insan elinin ürünüdür.Böyle olmasaydı Allaha zulüm izafe edilmiş olurdu.Allah zulumden münezzehtir.
    Burada akla gelen ikinci soru şudur;Hiçbir kötülük sergilemeden,hatta kötülük yapmaya imkan dahi bulamadan,bir yığın dert ve belanın pençesinde kıvranan insanların,mesela çocukların durumu nasıl izah edilecektir.Ayetle ilgili olarak bu soru başlangıçtan beri hep sorumuştur ve gündeme reankarnasyon gelmiştir.Tekrar bedenlenme kabul edildiğinde sorunun cevabı verilmiş olur.Ne yazıkki tekrar bedenlenme akla hint düşüncesindeki mahşer inancını kabul etmeyen tenasuhu getirdiği için ,çoğu islam bilginleri hiç tartışmaya girmeden böyle şey olmaz demiş ve reankarnasyonu bir çırpıda reddetmişlerdir.Oysaki reankarnasyon tenasuhtan farklıdır ve reankarnasyonu kabul kur'an ın haşir inancına asla engel değildir.Başka bir ifade ile reankarnasyonu kabul eden bir insan otamatik olarak mahşer inancını reddetmek gibi bir duruma kesinlikle düşmez.Mahşer inancını kabul edip etmemek ayrı bir olaydır.Reankarnasyonu hiç kabul etmeden mahşere inanmayan yüzbinlerce insan vardır.
    İşin esası şudur Reankarnasyonun varlığı mahşer inancıyla çelişmez.O inanç bütün ihtaşam ve açıklığıyla varlığını korur ve Reankarnasyonda işleyebilir.Çünki mahşer bir ba's yani kıyametin kopuşundan sonra diriltilme ve hesaba çekilme keyfiyetidir.İstisnasız bütün insanlar ba's edilecek ve hayat maceralarının hesabını hakk'ın huzurunda vereceklerdir.Ve bu hesap verme Allah'ın bizi o günün şartlarına göre bir bedene kavuşturmasıyla olacaktır.Kur'an bunu halk'ı cedid (yeniden yaratılma) İkinci inşa gibi deyimlerle ifade etmektedir.Yani ba's taki dirilip bedenlenme mezarda çürüyüp dağılmış bedene girme değildir.
    Hal böyle olunca ba's anına kadar yani berzah (mahşerle dünya arası devre) Boyunca bir ruhun bir kaç kez bedenlenmesinin ne ba's a ne haşre nede hesaba çekilmeye ters düşen bir tarafı söz konusu edilemez.
    Süleyman Ateş 30. Ayeti açıklarken bu konuyu genişçe tartışmış ve Kur'an ın daha birçok ayetinin reankarnasyonu ifadeye koyduğunu söylemiştir.

    Yaşar Nuri Öztürk Kur'an daki İslam sayfa 257-258



    Senin o Yaşar Nuri Öztürk dediğin adam varya ahir zamanda türeyecek olduğu alametlerce belirtilmiş olan kendini din bilgini sanıp farkında olmadan yada olarak çoğu kişinin imanının zehirlenmesine sebep olacak çok tehlikeli adamlardandır!!! Ve bu gibi adamların en büyük özelliği ikna etme yeteneklerinin yüksek olması ve kendince deliller bulduğunu sanmasıdır! Tabi zaten cahil olan ahir zaman insanları kolaylıkla işine gelen yeni dine hemen kanabilirler! En basit örnek namazın üçe indirilmesi, reankarnasyon gibi saçmalıklar..


    Yaşar nuri öyle süleyman ateş hocada öyle peki sen kimsin herşeye saçmalık diyen dünyaya çok afedersin ama at gözlüğüyle bakan bir arkadaşmısın.Ben buradaki insanları belli seviyenin üstünde diye beynimde tasarlarken lütfen o seviyenin altına inmeyin .Tartışmadan sonuç bulunmaz ben sana öyle deliller gösteririmki dudağın uçuklar istiyorsan pm den bana mail numaranı ve kafana ne takıldığını yaz.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: zero01

    sevgili deep,
    seninle tartışmak oldukca keyif verici...

    harun yahyanın yazılarını buraya birebir kopyalamadan bashsederken seni kastetmemiştim
    eğerki copy paste ile anlaşacaksak ben ünlü filozof ve düşünürlerin 100lerce sayfa yazılarını getirir koyarım.
    ozaman forum anlamsızlaşır.. amacım burda herkesin salt kendi fikirlerini paylaşmasıdır..

    Hiç farkettinizmi Harun yahya bugune kadar hiçbir Bilim adamıyla tartışmaya girmemiştir.
    Çünkü hiçbir bilgisi yoktur. Hrsitiyan gelişmiş ülkelerde çöpe atılan değersiz yazı ve videoları turkceye cevirip cevirip bizlere yutturur...


    Devamı için tıkla.....
    http://19.org/index.php?id=66,193,0,0,1,0

    Harun yahyanın, hocasının ağzından kim oldugunu öğrenmeniz için sizlere bir adres. (eleştiren kişi hocasıdır)

    mutlaka okuyun...

    saygılar.zero01



    Harun yahya bir rivayete göre adnan hocadır.




  • Deep gaza gelip kendini iyice şeyh falanmı zannetmeye başladın çok güzel alkışladığım desteklediğim yazıların var ama bu ne ya berbat . Böyle bir laf ne ilime ne bilime nede dine sığar zaten insanlar kardeş diyoruz bu ancak dinlerin kaldırılmasıyla mümkün olur.


    1- Tsunami gibi tabii afetler;

    Tsunami gibi afetlerde vefat eden kötü insanlar bir bakıma cezalandırılmış olurlar ve öbür dünyada da cezalarının kalan kısımlarını çekerler.

    Tsunami gibi afetlerde vefat eden iyi insanlar ise afete sabır gösterdikleri takdirde mükafatını alacaklardır
  • ya ne cenneti ne cehennemi ya!ölüyosun bitiyo işte herşey toprağa karışıyosun kömür oluyosun.
    ne ruhu ne cezası! yok öyle bişey offffffffffffffffffff ........
  • quote:

    Deep gaza gelip kendini iyice şeyh falanmı zannetmeye başladın


    ben forumu bilgi paylaşılan bir yer olarak görüyor ve bilgilerimi paylaşıyor ve de bilmediklerimi araştırarak yardımcı olmaya çalışıyorum. Şeyhlik falan da tasladığım yok ve yukarıda alıntı yaptığın sözlerim de dini kaynaklarda yeri vardır.


    zero01 ;

    ben yazılara kimin yazdığı ile bakarak değil ne yazdığı ile ilgilenirim.

    güvendiğim yazarları okurken dediklerini kabul ederek okurum fakat güvenmediğim yazarları okurken de sorgulayarak okurum.

    Her insan kitap yazabilir ve okunmalıdır. Harun Yahya benim bildiğim kitapları kendisi hazırlamıyor, hazırladığı kitaplarda iyi bir araştırma gerektiren kitaplar. Yani bana göre bu kitapları bir grup hazırlıyor.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: ziggurat

    ya ne cenneti ne cehennemi ya!ölüyosun bitiyo işte herşey toprağa karışıyosun kömür oluyosun.
    ne ruhu ne cezası! yok öyle bişey offffffffffffffffffff ........


    Gelmiş geçmiş bütün peygamberler (Hz İsa Hz Musa Hz Muhammed SAV) getirdikleri dinde Cennet, Cehennem ve Ruh un var olduğunu bize bildirmişlerdir.

    Kur an ı Kerim de cennet , cehennem ve Ruh un varlığından bahsetmektedir.

    Hal böyle olunca senin yok demen ile onlar yok olmazlar, elbette sen de birgün varlığından haberdar olacaksın.

    Senin burada yapman gereken Din in en önemli iki kaynağı olan HADİS ve KUR AN ı KERİM i incelemen ve bu iki kaynağın sağlam kaynak mı yoksa sağlam olmayan bir kaynak mı olduğuna karar vermen gerekir.

    Eğer Kur an ı Kerim in hak bir kitap ve bir insan tarafından yazılamayacağını anlarsan o zaman içerisinde bahsettiği herşeyin varlığına inanırsın ...

    ama sen O Kitabın bir insan tarafından yazıldığını bulursan keşfedersen gel bize de anlat ve de ki bu kitabı bir insan yazmıştır ondan sonra bize cennet ve cehennem yok de ...

    ama bunları yapmadan yok demen bence biraz kolaycılık oluyor




  • şimdi önümdeki monitör havaya kalksın diye düşündüğümde hiç birşey olmuyor. keşke düşünmemle cisimler hareket etseydi derken, klavyede dolaşan elimin (bir cisim) benim isteğimle hareket ettiğini görüyorum. düşünce bir madde değilken, maddeleri etkileyebiliyor. beyindeki kimyasal tepkimelerden bahsetmemek lazım burada, çünki ben o tepkimenin olmasını ve veya başlamasını isteyen benden bahsediyorum. bu tepkime olduğundan dolayı elimi oynatmıyorum, ben oynatmak istediğimden bu tepkime başlıyor. buradan bende maddi olmayan bir şey var. ruh. ölsemde maddi olmayan bu ruhu ne yapacağız. bunu zaman etkilemez, rüzgar yıpratamaz, kurtçuklar yiyemez. öbür tarafta görüşürüz.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Deep Impact

    Gelmiş geçmiş bütün peygamberler (Hz İsa Hz Musa Hz Muhammed SAV) getirdikleri dinde Cennet, Cehennem ve Ruh un var olduğunu bize bildirmişlerdir.





    Bu sabah, kapım çalındı. Açtığımda, karşımda iyi giyimli, bakımlı bir çift gördüm. Adam önce konuştu:

    “Merhaba, Adım John ve bu da Mary”.

    Mary: Merhaba, sizi bizimle birlikte gidip Hank’in kıçını öpmeye davet ediyoruz.


    Ben: Pardon?! Ne demek istiyorsunuz? Hank de kim? Ve ben niye onun kıçını öpmek isteyeyim?


    John: Eğer Hank’in kıçını öpersen, sana 1 milyon dolar verecek; eğer öpmezsen seni eşşek sudan gelinceye kadar dövecek.


    Ben: Ne? Bu bir tür mafya taktiği mi? Ne oluyor?


    John: Hank bir milyarder. Bu kasabayı o kurdu. Buranın sahibi o. İstediği her şeyi yapabilir ve sana 1 milyon dolar vermek istiyor. Fakat kıçını öpmeden parayı alamayacaksın.


    Ben: Bu çok saçma. Neden?


    Mary: Sen kim oluyorsun da Hank’in hediyesini sorguluyorsun? 1 milyon dolar istemiyor musun? Bir kıç öpmeye değmez mi onun için?


    Ben: Belki, eğer yasalsa, fakat ..


    John: Öyleyse, gel bizimle Hank’in kıçını öp.


    Ben: Hank’in kıçını sık sık öper misiniz?


    Mary: Elbette, devamlı…


    Ben: Peki 1 milyon doları aldınız mı?


    John: Yok, kasabayı terk etmeden parayı alamazsın.


    Ben: Öyleyse neden hemen kasabayı terk etmiyorsunuz?


    Mary: Hank söylemeden kasabayı terk edemezsin. Yoksa parayı alamazsın ve seni eşşek sudan gelinceye kadar döver.


    Ben: Peki, Hank’in kıçını öpen, sonra da kasabayı terk edip 1 milyon dolar alan birini biliyor musunuz?


    Mary: Annem Hank’in kıçını yıllarca öptü. Gecen yıl da kasabayı terk etti. Eminim parasını da almıştır.


    Ben: Onunla konuşmadın mı o zamandan beri?


    John: Elbette hayır. Hank buna izin vermiyor.


    Ben: Öyleyse, eğer parayı alan herhangi biriyle konuşmadıysanız, parayı aldıklarını nereden biliyorsunuz?


    Mary: Kasabadan gitmeden önce biraz veriyor. Belki maaşına bir zam alıyorsun, belki küçük bir loto kazanıyorsun, ya da caddede 20 dolarlık banknot buluyorsun.


    Ben: Peki bunların Hank’le ne ilgisi var?


    John: Hank’in bazı dostları var.


    Ben: Kusura bakmayın ama bu tuhaf bir üçkağıtçılık gibi geliyor kulağa.


    John: Fakat 1 milyon dolar burada söz konusu olan. Şansa bırakabilir misin bunu? Ve unutma, eğer öpmezsen seni dövecek.


    Ben: Belki, eğer Hank’le konuşursam, ayrıntıları ondan öğrenirsem..


    Mary: hayır, hiç kimse Hank’i göremez. Hiç kimse Hank’le konuşamaz.


    Ben: Peki o zaman nasıl kıçını öpüyorsunuz?


    John: Bazen ona bir öpücük gönderiyoruz ve kıçını düşünüyoruz. Diğer zamanlarda Karl’ın kıçını öpüyoruz ve o Hank’e iletiyor.


    Ben: Karl da kim?


    Mary: Karl bir arkadaşımız. Bize Hank’i ve onun kıçını öpmekle ilgili konuyu öğreten o. Karl için tek yapmamız gereken birkaç kez onu yemeğe çıkarmak oldu.


    Ben: Yani Hank diye biri olduğu, onun kıçını öpmeniz gerektiği ve böylece Hank’in sizi ödüllendireceği konusunda sadece Karl’ın sözüne güvendiniz öyle mi?


    John: hayır, hayır! Karl’da bir mektup var. Hank tarafından kendisine yıllar önce gönderilmiş. Bütün meseleyi açıklıyor orada. Bak işte bu da bir kopyası. Al kendin de gör.


    John bana üzerinde “Karl’ın ofisinden” yazılı bir fotokopi uzattı. Üzerinde 11 maddelik bir liste vardı.



    1. Hank’in kıçını öp ve o da sana kasabayı terk ettiginde 1 milyon dolar versin.
    2. Yanında alkol iç.
    3. Senin gibi olmayan insanları eşşek sudan gelinceye kadar döv.
    4. İyi yemek ye.
    5. Bu listeyi Hank’in kendisi yazdırdı.
    6. Ay yeşil peynirden yapılmıştır.
    7. Hank’in söylediği her şey doğrudur.
    8. Her tuvalete gittiğinde ellerini yıka.
    9. İçki içme.
    10. Sosislerini sosis ekmeği içinde ye, yanında bir şey alma.
    11. Hank’in kıçını öp, yoksa seni eşşek sudan gelinceye kadar döver.


    Ben: Bu bana Karl tarafından yazılmış gibi geliyor.


    Mary: Hank’in kağıdı yoktu, onun için.


    Ben: Bana öyle geliyor ki, eğer kontrol etseydik, bu yazı Karl’ın el yazısı çıkardı.


    John: Elbette, Hank söyledi, Karl yazdı.


    Ben: Kimsenin Hank’i göremediğini zannediyordum?


    Mary: Şu anda öyle. Ama yıllar önce Hank bazı kişilerle konuştu.


    Ben: Hank’in iyi birisi olduğunu söylediğinizi zannetmiştim. Hangi tür iyi insan, sırf farklılar diye başkalarını döver?


    Mary: Hank’in isteği bu ve Hank her zaman haklıdır.


    Ben: Nereden biliyorsun bunu?


    Mary: 7. madde “Hank’in her dediği doğrudur” diyor. Bu benim için yeterli.


    Ben: Belki de arkadaşınız Karl uydurdu bütün meseleyi.


    John: Kesinlikle hayır. 5. madde bu listeyi Hank’in kendisinin yazdırdığını söylüyor. Ayrıca, 4. maddede iyi yiyin, 8. maddede de tuvaletten sonra ellerinizi yıkayın diyor. Bunların doğru olduğunu herkes bilir. Demek ki gerisi de doğru olmalı.


    Ben: Fakat 9. maddede içmeyin diyor, ki bu ikinci maddeyle çelişiyor. Ayrıca 6. maddede ayın yeşil peynirden yapıldığını söylüyor ki bu tamamen yanlış.


    John: 9 ile 2 arasında hiçbir çelişki yok. 9 sadece 2’yi açıklıyor. 6’ya gelince, aya hiç gitmedin, dolayısıyla doğru olup olmadığını bilemezsin.


    Ben: Bilim adamları ayın kayalardan oluştuğunu söylüyorlar ama..


    Mary: Fakat kayanın dünyadan ya da uzaydan gelip gelmediğini bilmiyorlar. Yani ay hala yeşil peynirden yapılmış olabilir.


    Ben: Bir uzman değilim ama ayın dünyadan geldiği teorisinin çürütüldüğünü zannediyorum. Ayrıca, kayanın nereden geldiğini bilmiyor olmak onu peynir yapmaz.


    John: İşte, bilim adamlarının hata yaptığını sen de kabul ettin. Fakat Hank’in her zaman haklı olduğunu biliyoruz!


    Ben: Biliyor muyuz?


    Mary: Elbette, 5. madde öyle diyor.


    Ben: Diyorsun ki, Hank haklıdır, çünkü liste öyle diyor ve liste doğrudur, çünkü onu Hank yazdırdı. Ve Hank’in yazdırdığını biliyoruz, çünkü liste öyle diyor. Bu döngüsel mantık. “Hank haklıdır, çünkü Hank haklıdır” demekten farksız.


    John: İşte şimdi anlamaya başlıyorsun Hank’in düşünce biçimini.


    Ben: Fakat, … Her neyse, boş ver. Peki bu sosislerle ilgili konu da ne?


    Mary, yüzünü buruşturdu.


    John: Sosisler sosis ekmeği içinde yenir. Yanında bir şey yenmez. Hank’in yolu bu. Başka türlüsü yanlış.


    Ben: Ya sosis ekmeğim yoksa?


    John: Sosis ekmeğin yoksa, sosis yiyemezsin. Sosis ekmeksiz sosis yanlıştır.


    Ben: Yanında ketçap, hardal da mı yok?


    Mary, çok sert bir şekilde baktı.


    John: Böyle bir dil kullanmanın hiçbir gereği yok! Sosis yanında yenecek her türlü şey yanlıştır.


    Ben: Yani biraz turşu, içine doğranmış sosis tarzı bir şey mümkün değil mi?


    Mary kulaklarını tıkadı ve “Dinlemiyorum bile bunu, la la la la…”


    John: Bu iğrenç. Ne tür bir şeytani mahluk yiyebilir böyle bir şeyi.


    Ben: çok güzel bir şey o. Ben hep yerim.


    Mary kendinden geçti ve John onu tutu: “Eğer o tiplerden biri olduğunu bilseydim vaktimi hiç harcamazdım bile seninle. Hank seni eşşek sudan gelinceye kadar döverken, ben de orada olacağım ve paramı sayıp sana güleceğim. Hank’in kıçını da senin için öpeceğim, seni sosis ekmeksiz, turşu yiyici”


    Ardından, John Mary’yi sürükleyip dışarıda bekleyen arabaya taşıdı ve ayrıldılar




  • babydoll güzel yazmışsın...

  • 
Sayfa: önceki 123
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.