Şimdi Ara

Nuray Mert: Tam zamanı, eski defterleri açalım

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
7
Cevap
0
Favori
213
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • kısaca, atatürkün insanları hilafeti kurtaracağız diye kandırıp onu kaldırdığını, benzerini bugün demokrasi vaadiyle gelip ondan caydığını söyleyerek rtenin yaptığını söylemiş, bakalım cumhuriyetten atılacak mı

    ***
    http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/660657/Tam_zamani__eski_defterleri_acalim.html

    Gerçi, Cumhurbaşkanı tek parti dönemine dair çıkan tartışma için “Eski defterleri açmayalım, ama zamanı gelince gerekirse açarız” dedi, ama bence tam zamanı, “eski defterler”i tekrar açalım.

    Önce, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, “partili cumhurbaşkanlığı” konusunda, “Bu yeni bir şey değil Atatürk ve İnönü de partili cumhurbaşkanıydı” deyince tartışma başladı. Sonra, Bozdağ sözlerine “netlik” getirdi, “Tek parti dönemi hukukunu savunmuyorum… Sadece Atatürk ve İnönü’nün hem partili, hem milletvekili, hem tarafsız olduğunu kabul etmiyorlar mı? Bunlar nasıl Atatürkçü” diye sordu. Söyledikleri, CHP’yi köşeye sıkıştırma amaçlı bir kurnazlık, öyle de, bu ülkede partili başkanlığa, dahası başkanlık sistemine demokrasi adına karşı çıkanlar sadece CHP’liler veya Atatürkçüler değil, asıl karşı çıkış noktası demokratlık, demokrasinin, kuvvetler ayrımının, hesap verebilirliğin tehlikeye girmesi, rejimin otoriterleşmesi kaygısı, bu hususta söylecekleri şey olmadığı için konuyu Atatürk’e İnönü’ye getirmeye çalışıyorlar.

    Dahası, bu defterler şu ana kadar kapalı kalmış değildi, seksenli doksanlı yıllar Kemalizm eleştirileri entelektüel tartışmanın temel eksenini belirliyordu. O kadar ki, Kemalizmi eleştirmeyen entelektüel sayılmıyordu. Sağ ve sol liberal ve demokratlar, Kemalizmi yerden yere vurmaktan imtina etmediler, tek parti dönemi için söylenmedik laf kalmadı, başı ağıran Kemalizmden biliyordu. Sivil anayasa, demokratikleşme tartışma ve taleplerinin merkezinde Kemalizm eleştirisi vardı. Gerçi, ortada Kemalizm diye bir şey de kalmış değildi, 12 Eylül’den sonra söz konusu olan Türk-İslam sentezinin Atatürkçülük yorumu idi, “Atatürk İlke ve İnkılabları Enstitüleri”nin kurulması başta olmak üzere ciddi bir sağ Kemalizm dalgası yaşandı.

    Sağ Kemalizm, Cumhuriyet devrimine tüm itirazını İnönü’ye yükleyip, yoluna devam etti. Özellikle, sol demokratlar, hem tek parti dönemi Kemalizmine, hem de sağ Kemalizme eleştirel bakmaktan imtina etmediler. Bu arada, Kemalizm eleştirisi esaslı onca tez yazıldı, kimse işinden atılmadı. Son çırpınış 28 Şubat vakası oldu, ona da demokrasi adına sonuna kadar karşı çıkan onca insan var.

    Ama yetmez, Kemalizm de, tek parti dönemi de, sonuna kadar demokratik eleştirinin vazgeçilmez bir konusunu oluşturmaya devam etmeli, bence hiç mahsuru yok, pek çok demokrat için de. Ama, bu anlayışa ve döneme toz kondurmayanları bahane ederek, yeni bir otoriter rejimin inşasını meşrulaştırılmaya çalışmadan! Tabii ki, Atatürk de tarafsız değildi, İnönü de, onlar otoriter modernleşme projesini hayata geçirmeye çalışan Cumhuriyet Devrimi’nin kurucuları idiler. Aslında, bu açıdan şimdilerde meşruiyet arayışları çerçevesinde gündeme gelmeleri hiç şaşırtıcı değil, çünkü şimdi de gündemimizde olan “otoriter muhafazakâr/İslamcı bir toplum projesi”nin ve buna zemin teşkil edecek bir siyasal sistemin hayata geçmesi. Hiç olmazsa açık konuşun.

    Diyeceksiniz ki, Kemalistler de, önce “Halifeyi kurtaracağız” diye işe giriştiler, sonra toptan ilga ettiler. Çok doğru, ama şimdi de siz aynı şeyi yapıyorsunuz, önce demokrasi mücadelesi deyip, demokratların desteğini aldınız, demokratlıktan vazgeçtiniz, şimdi Cumhuriyet’in asıl sahibi biziz diyerek yol alıyorsunuz, sonuçta hedeflediğiniz, güvendiğiniz siyasi liderin tüm gücü eline alacağı sistemi inşa etmek. Birileri Atatürk’ü demokrasinin, özgürlüklerin önüne geçirip, tartışmanın konusu yapılmasına izin vermiyordu, siz de aynı şeyi yapıyorsunuz, belli ki daha da yapacaksınız. Böyle olunca tabii ki tek parti hukukunu savunuyorsunuz, sadece partinin ve liderinin adı ve meşrebi farklı, olay bundan ibaret.







  • Atatürk'ün taktik gayet güzel,anti demokratiklikten çıkıp demokratik olmaya doğru götürmek istemiş ülkeyi.

    Bunların taktiği ise tam tersi.
  • Niye atılsın Cumhuriyetten? İkinci cumhuriyetçilerin mekanı oldu cumhuriyet, yeri tam orası

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Yalan değil en azından.Meclis zabıtlarında görebilirsiniz.Bir örnek

    "REİS—MUSTAFA KEMAL Pş. (Ankara)— Muhterem efendiler! Milletin mukadderatı umumiyesine fiilen ve tamamen vaziyed edecek makamı hilâfet ve saltanatın duçar olduğu esaretten tahlis ve memleketin tamamiyet ve selâmeti uğrunda her fedakârlığı büyük bir azim ile iktihama karar vermiş olan Meclisi Âlinizin Riyasetine intihabedebilmek suretiyle hakkımda ibzal buyurulan itimat ve teveccühün müteşekkiri ve minnettarıyım (Sesler: Estağfirullah). Hayatımın bütün safahatında olduğu gibi son zamanların buhranları ve felâketleri arasında da bir dakika geçmemiştir ki, her türlü huzur ve istirahatimi, her nevi şahsi duygularımı milletin selâmetine ve saadeti namına feda etmekten zevkiyabolmıyayım (Yaşa, sadaları ve alkışlar). Gerek hayatı askeriye ve gerek hayatı siyasiyemin bütün edvar ve safahatini işgal eden mücadelâtımda daima düsturu hareketim iradei millîyeye istinadederek milletin ve vatanın muhtacolduğu gayelere yürümek olmuştur. Bugün Heyeti Muhteremenizin ârayi umumiyesinde tecelli etmiş olan itimadı millîyi liyakatimin çok fevkınde görmekle beraber şahsım için bir gaye olarak değil, müştereken giriştiğimiz mücahedei mukaddesenin mâtuf olduğu gayeleri istihsal için milletin bahşettiği bir istinadgâh olarak telâkki ediyorum. Bu ittihadı millînin bana tahmil ettiği mesuliyet, biliyorum ve hepiniz de bilirsiniz ki, pek ağırdır. İçinde yaşadığımız nadirülemsal dakikaların vahametine rağmen bu ağır mesuliyeti millîyenin altında ancak Heyeti Muhteremenizin muavenet ve müzaheretinin daima ve daima hak yolundaki mücahedata rağmen avin ve inayeti sübhaniyeden ümitvar olarak çalışacağım. İnşaallah Padişahı Âlempenah Efendimiz hazretlerinin sıhhat ve âfiyetle ve her türlü kuyudatı ecnebiyeden âzade olarak tahtı hümayunlarında daim kalmasını eltafı ilâhiyeden tazarru eylerim (Şiddetli alkışlar)."



    https://www.tbmm.gov.tr/biyog/tut1.htm




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Lews Therin Telamon

    Niye atılsın Cumhuriyetten? İkinci cumhuriyetçilerin mekanı oldu cumhuriyet, yeri tam orası

    orhan bursalı: kapının önüne koysunlar, demiş
  • Günaydın! "Demokrasi bizim için amaç değil bir araçtır" lafını ben söylemedim herhalde zamanında..
  • Gazetecinin cahili de hiç çekilmiyor arkadaş ya...
    Bir Osmanlı subayı olan Mustafa Kemal, İnönü, Karabekir gibi isimler halifeyi yani padişahı değil Japon imparatoru Hirohito'yu korumak için çalışacaktı değil mi ? Osmanlı subayının görevi budur çünkü...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Kraven -- 20 Ocak 2017; 17:38:37 >
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Erdal Bakkal'ın Son Durumu Nedir?
    10 yıl önce açıldı
    Daha Fazla Göster
    
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.