Şimdi Ara

Nükleer santral(enerji) yararlı mı? zararlı mı?

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
27
Cevap
2
Favori
2.474
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Ülkemizin enerji konusundaki yarası açık. Bence çözüme yönelik en büyük cevap nükleer enerjidir. Karşı çıkan arkadaşların görüşünü merak ediyorum. Yararlı mı zararlı mı bunu tartışalım.



  •  Nükleer santral(enerji) yararlı mı? zararlı mı?

    Gelişmiş ülkelerin ve Nükleer Santrallerin Dünya coğrafyasına dağılımı.

    Sanki bu işte bir keramet var , ha ?
  • kerameti biraz açarsan on numara olur :)
  • Birim maliyet ucuz, üretilen enerji fazla.

    Dışarıya 10 lira doğal gaz parası ödeyip enerji üretileceğine , neden 1 lira ödeyip alacağım uranyum çubukları ile üretilmesin. 9 lira cebim de kalır.

    (Şimdi bu iş tam böyle değil ama...)

    Enayi miyiz ?


    Bu devasa yatırımın ülkene zamanla katacağı sanayi envanteri ve katma değeri de cabası.
  • Çıkan kullanılmış çubukların artıları eksileri ne sana göre
  • quote:

    Orijinalden alıntı: pukanie

    Çıkan kullanılmış çubukların artıları eksileri ne sana göre

    Nasıl yani ?

    Ömrü dolan uranyum çubuklarını güvenli bir yer de depolarsın ?
  • işte o iş öyle değil güvenli depolama zor ve maliyetli iş ama onlarada çöp gibi bakamazsın çünkü ileri teknolojide birer ham madde olarak kullanılabilecek diye biliyorum
  • O zaman Rusya'ya satarız.
  • sonra amerikayla savaş
  • Niye Avrupa yapıyor ya o zaman ne oluyor.
  • Senin kendi santralini kuracak teknolojin var mı?

    Yoksa ucuza filan malolmaz. Ayrıca atıkları da münasip bir yerine kaçar...

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • Kardeşim sen beni hiç uğraştırma. Ben sana iki tane kaynak döküman vereceğim. Sen bunları müsait bir zaman da oku. Baştan savma değil güzel güzel.


    http://www.nukte.org/node/98

    http://www.enerji.gov.tr/yayinlar_raporlar/Nukleer_Santraller_ve_Ulkemizde_Kurulacak_Nukleer_Santrale_Iliskin_Bilgiler.pdf




  • Doğru kurulduğu takdirde çok yararlı enerji bağımlılığımızı azaltacak mucizevi bir çözüm
  • Senin insanın hemzemin kontrol etmekten aciz, nükleerin başına koyacaksın. Kolay gelsin öyleyse...

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • ben bu mantığı anlayamıyorum hep kendimizi küçük görüyoruz. araba yapamayız diyoruz tasırım 0 olur diyoruz dünya devlerinin tasarımlarında türk imzası. bizden bi halt olmaz bilimden anlamayız diyoruz cern de kaç tane türk. daha yeni 4a uydusunu attık bir sonrakini kendimiz yapacağız. bizim tek sıkıntımız salakça politikalarla anlaşmalarla ülkemizin cevherlerini yutr dışına kaçırmak. ben bilgisayar mühendisliği öğrencisiyim sınıfımdaki çoğu kişi yurt dışından bahsediyo...
  • pukanie kullanıcısına yanıt
    Kendin yazmışsın işte nedenini. İşe yarar kim varsa yurt dışında. Burda nükleerin başına koyacakları adam imamhatip mezunu bi imam olcak. İçerdeki çalışanlar mahmut abinin yeğeni olacak...

    Memuriyetin tadını çıkarıp solitare e daldığı bir gün reaktör biyerimize kaçacak.

    Rüzgar enerjisi gibi bir alternatif varken nükleer intihardır.

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • yurt dışında olan tanıdığım bir kaç insan var. Emin olun buraya dönmek için can atıyorlar. Eğer böyle bir girişim olsun yurt dışındaki bir çok insan geri dönüş yapacaktık.

    Hem bunlar hayal değil ağır sanayi hamlesini hatırlayalım. Eğer halk biraz daha biilinçli olsaydı şu an çok farklı yerlerde olabilirdik.
  • pukanie kullanıcısına yanıt
    Yurt dışından kimse geri gelmez. Konuşulur arada ama iş yapmaya gelince yapamazlar. Yurt dışının rahatına alışan buraya dönemez. Dönen bir iki kişinin yorumlarını okumaları yeter. Ha ben 3 ay önce y.dışına çıkmış nazlıgülden bahsetmiyorum.

    Ayrıca gelselerde bişey değişmez. Kimse okumuş diye yeğeni dururken o arkadaşı işe sokmaz. Burası Türkiye...

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • Bir felaket haricinde hiç bir zararı yok ama zarar verme potansiyeli yüksek mersine yapılan santralin patladığını düşünsene vereceği zararı

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Nükleer teknoloji hakkında herkes konuşuyor.
    En çok nükleer santralin en gelişmiş ülkelerde olmasına kimse dikkat etmiyor. Özellikle çevre konusunda bizden çok daha duyarlı olan avrupada en fazla santralin bulunması kimsenin dikkatini çekmiyor.

    Bugün nükleer karşıtlığı genelde batı tarafından pompalanan bir hassasiyettir. Çünkü nükleer santral demek nükleer teknolojinin ilk adımı demektir. Nükleer silaha sahip olmak için nükleer teknolojiye, bunun için de santrale sahip olmanız gerekir. Oysa bugün nükleer silaha en fazla sahip olan ülkeler (Bkz. ABD, ingiltere, fransa, rusya vb vb) diğer ülkelerin nükleer silah edinmesine en fazla karşı çıkan ülkelerdir.

    Kendinde olan silahın başkasında da olması işlerine gelmemektedir. Zira bu durumda nükleer tehdit gibi çok caydırıcı bir gücü kullanamayacaklardır rakiplerine karşı. Oysa başı çeken US zibidileri nükleer silahlar yayılmasın diye (sözde) yaygara koparırken her girdikleri savaşta kongreye nükleer silahların kullanım yetkisi için girişimde bulunmaktan çekinmezler. Madem karşısın, kullanmayacaksın, izin almak niye. Bende olsun başkasında olmasın durumu yani. Nasıl olsa kendileri geliştirdiler ya, başkası araştıramasın (santral), geliştirip üretemesin diye yapılan baskıdır bu.

    Bir asker olarak nükleer vb silah taraftarı değilim ama kendinde varken başkasına yapma demek ikiyüzlülüğün daniskasıdır. Madem karşısın ben 5-10 senede hepsini imha edeceğim, herkes de böyle yapsın, nükleere komple karşıyız desinler canımı yesinler. Ama kazın ayağı öyle değil, amaç nükleer karşıtlığı yapmak değil başkasınında edinmesini engelleyerek hakim güç olarak kalmaktır.

    Bugün ABD neoconları K.Kore ile başa çıkamıyor. Niye Irak-Afganistan vb gibi yerlerde yaptıkları gibi demokrasi getirmiyorlar oraya. Üstelik burunlarının dibindeki bir tehdit. korede nükleer silah olmasa çoktan birşeyler olurdu. Bu silahları kullanmadan sadece konvansiyonel silahlarla Kore ne yapabilir ki. Nüfus olarak, silah olarak, ekonomik güç olarak cüce kalır. Fare ile yılanı aynı ringe koyup ikisi de eşit şartlarda mücadele ediyor demek gibi olur.

    Gelelim yenilenebilir enerjiye. Rüzgar, güneş, hidrolik, dalga, jeotermal vb. Jeotermal zaten çok küçük bir ölçek. Tüm olası kaynakları kullansak ülkemizin ihtiyacının %1 ini bile karşılayamayız bu yüzden geçelim. Dalga-gelgit enerjisi yeni bir teknoloji ve coğrafyaya bağımlı. Genelde açık denize, yani gelgit etkisinin fazla göründüğü veya soluğan dalga denen uzun soluklu-erimli dalgaların sık görüldüğü yerlerde uygulanabilir durumda. Diğer sakin denizlerde verim çok düşük ve kapasite de ihtiyacı görmeyecek kadar az. Ülkemiz bu bakımdan da pek şanslı olmadığından bunu geçelim.

    Hidrolik santrallerde zaten ülkemizin yıllık su kaynağı kapasitesi belli. Öyle akarsu zengini bir ülke falan değiliz. Zaten potansiyelin çoğu halen kullanılıyor ve pek de fazla artış yapacak kaynak da yok. Yani burada önümüzdeki uzun dönemde ülkeye yetecek potansiyel mevcut değil. Son dereye kadar HES kursak bile anca yarı ihtiyacımıza yetebilir şimdilik ki ilerde daha da yetmez hale gelecek. Üstüne büyük baraj gölü havzalarının yarattığı sorunlar var. Nüfus göçü, verimli arazilerin su altında kalması, akarsu akış rejimlerinin bozulması sonucu deniz kıyısındaki deltaların aşınarak arazi kaybı veya tuzlanma, baraj bölgesi ekolojisindeki kayıplar gibi.

    Son moda rüzgar ve güneş de sorunsuz değil. Rüzgar enerjisinin verimli olması için nispeten düzenli esen ve güçlü rüzgarlar, rüzgar şiddetinde az değişim, yılın büyük bölümü rüzgar bulunması gibi faktörler var. Açık denize kıyısı olup, düzenli ve güçlü rüzgarları olan yerlerde epey verimli. Ayrıca coğrafya engebesinin az olması da iyi, dağlık arazi hava akımında bozulma ve türbülans yaratarak verimi oldukça düşürüyor. Bu yüzden kuzey avrupa, uzak doğu, kuzey amerika gibi, açık denize ve nispeten düz araziye sahip yerlerde daha fazla kullanılabiliyor. Özellikle hollanda, danimarka, ingiltere vb gibi düzenli kuzey rüzgarı bulunan, arazisi az engebeli yerlerde çok bulunması da bu yüzden. Maalesef ülkemiz bu konuda da sanıldığı gibi zengin bir kaynağa sahip değil. Her tarafı rüzgar türbini ile doldursak (yanlış hatırlamıyorsam) mevcut ihtiyacın %17 gibi bir kısmını karşılayabiliriz ki ilerde tüketim arttıkça bu da yetmez hale gelecektir yine.

    Çevre açısından da iddia edildiği gibi sorunsuz değil. Genelde yerleşim yerlerinden uzakta ve yüksek yerlere veya kıyılara kurulmak zorunda. Bunun için yapılacak inşaat, yol vb için de halihazırda çok da bozulmamış bu çevrelerdeki tahribatı, yolla birlikte gelecek ilave yapılaşma tahribatını, orman-kıyı kaybını, doğal hayatı etkileyen ses faktörünü unutmamak lazım. Yani bu da yaraya kesin bir ilaç olamıyor.

    Güneş enerjisinde verim oldukça düşük. Üstelik geniş ve düz alanlara ve büyük inşaat faaliyetlerine ihtiyaç duyuyor. Yılın büyük bölümü güneşli hava istiyor. Ülkemizde bu şartları sağlayan yerler ise yurdu besleyen tarım merkezi ovalar maalesef. Santraller çok geniş alanlar kaplıyor ve tüm ihtiyacımızı böyle karşılamaya kalksak ülkenin ovalarının hatırı sayılır bir kısmını panelle kaplamamız gerekir. Zaten uygulanan ülkelerde genelde yerleşim-üretimin pek olmadığı düz çöl benzeri alanlar (Mesela amerikada ölüm vadisi gib) kullanılıyor. Biz konya ovasını, çukuorvayı, harranı panelle kaplarsak, buydağı, domatesi, fasülyeyi dağın başına mı ekeceğiz. Üstelik birim maliyeti de çok yüksek.

    Çevre konusunda da günahsız değil. Yüksek ısı-ışık cepleri oluşturuyor ve doğal çevreye de etkisi sanıldığından çok daha fazla. Hem üretimden çıkan üretim ovaları hem de özellikle yaban hayatı bakımından. ısıya-ışıga yönelen ve ölen hayvanlar, yansımayla kuruyan bitkiler gibi. Ölüm vadisindeki santrallerin üzerinden uçarken ölen kuşları bir araştırın derim. Anca doğal hayatın çok aktif olmadığı soğuk-sıcak çöller gibi kuru-güneşli yerlerde etkin olarak kullanılabilir şu anda. Üstelik de ülkemizin uygun her yerini panellesek bile ihtiyacımıza yetmiyor yine.

    Geriye bilinen teknoloji olarak termik (nükleer-kömür-gaz) santralleri kalıyor. Kömür zaten herkesin malumu. Çıkan dumanla hava kirliliği, asit yağmurları bir yana, yakılan kömür cürufları dağlar oluşturup etrafı mahvediyor, kömür için kazılan ormanlar-meralar, bunların yolları, tozları, atıkları derken cevrenin ruhuna rahmet okuyoruz. Doğal gaz desen o da sera gazı salıyor kömür kadar olmasa da. Üstelik bizim pek doğal gazımız yok, diğer ülkelere para tokalıyoruz bu iş için.

    Şu anda elektrik üretiminin %50-60 kadarı doğalgaz dönüşüm santralleri ile sağlanıyor. Bizim petrol-gaz için harcadığımız para ithalatın üçte birini geçti. Şu an sanırım 70 milyar dolara yaklaştı ki bu bizim dış ticaret açığımızın iki katı kadar ediyor. Yani petrol türevi ithalatını yarıya düşürsek dış ticaret dengesini sağlayabilecek durumdayız. Lakin doğalgaz sanralleri ve petrole dayalı sanayi enerjisi kullanımı ile bu olanaksız.

    Başka bir uzaylı teknoloji de olmadığına göre geriye nükleer santraller kalıyor. Kullanılacak teknoloji, transfer edilecek ülke, kurulacak yer seçimi vb tartışılabilir ama ihtiyaç olduğu da kaçınılmaz bir gerçek. Petrol türevlerine önümüzdeki dönemlerde yüz milyar dolarlar verip dış ticaret dengesini öpmek istemiyorsak enerji bağımlılığını azaltmak zorundayız. Ülke enerji kaynakları potansiyeli olarak da maalesef pek fazla seçeneğimiz yok. Her yıl tonlarca enerji kaynağı parası ödemek yerine bir defa nükleer yatırım yapıp, çok daha ucuza gelecek (ve bizde üretilebilecek) nükleer yakıt için diğerinin yanında cüzi sayılacak harcama yapmak çok daha mantıklı.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi melikulupinar -- 27 Mart 2014; 13:50:51 >




  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.