''Afgan kökenli İrlandalı fikir adamı Hamit Miralayın yazısını, Vaveyla Edebiyat Ateşi Topluluğu olarak ''Tarih Yargılandı'' yazı serimiz kapsamında sizler için çevirdik. İşte o yazı
***
Kamuoyunun gündemi bir süredir vizyona girecek bir filmle çalkalanıyor, ben filmi izlemeyeceğim çünkü film izlemeyi sevmem. Benim sevdiğim bağlarda koşturmaktır yalın ayak, periferimde sular şırıl şırıl akarken. Neyse efendim bahsedeceğim konu film değil, biz ana meselesimize dönelim
Ne acı değil mi? Hicri olarak 14 Muharrem 1398 tarihine tekabül eden bu kahir olay, süregelen dış mihrağın dokunuşlarıyla adeta dünya kamuoyunun algılarına alayişli yemlerle çivilenmek istenmekte ve 21. yüzyıl itibariyle yaratılması arzulanan global toplum kümesiyle tüm bireyleri bire dönüştüren jaketataylı bu nizamperestler(dilimizde olmayan bu kavramı, yazarımız kendisi oluşturmuş) mebzul miktardaki presleriyle bir imaj çalışması yürütmekteler.
Kendi tarihine, milletine, geçmişine, geleceğine, soyuna, sopuna sövmenin münevverlik ve aydınlık mührü kazandırdığı inancıyla yaşayan bazı şaşırmış aylaklar, bu yaygın öğretilerine günümüzde de en kavi şekliyle tutunmakta ve tarihin solmuş yüzünü biraz daha kızartmaktalar. Marx'ın sakalı, Süreyya Berfe'nin Nabiga'sı, Derrida'nın Bin Yayla'sı, Wittgenstein'ın kahvesi, Dusko Popov'un içkisi, Antoine Roquentin'in Le Mur'u .... işte bunlar, yalan tarih karşısında bizleri sorgulayacaklar.
Peki ya bunlara maddi menfaat uğruna yancılık eden evrensel artistlere ne demeli? Tarih onlara ayna tutmayacak mı; bir palavraya yeşilin tadı uğruna ortak olup yalan grevine katılanlar, bundan sonraki filmlerinde izlenme sayılarının ve şahıslarının saygı kanaat notunun, binler ne ki, milyonlar tarafından düşük gelme gerçekliği karşısında ne duruma düşecekler, sınıfta kalmayacaklar mı?
İşte böyle, son olarak 16. asrın meşhur düşünürü, strateji dehası Nobunaga de salvo Bruno'nun kulaklara küpe olacak şu şiiriyle yazıma noktayı koyuyorum
''bizi kenetleyen köprüler değil barış bu topraklardan vareste(uzak) 335 yıl savaşları kaç nesili aldı bizden bu gerçekler, çizgi roman değil''
Güzel günlerde buluşma dileğiyle
''
Duayen Miralayın mevzu bahis yazısıyla ilintili son şiiri de, uluslararası düşünce dünyasının koridorlarında büyük ses getirmiş. v.e.a.t. katkısıyla tekrardan dilimize çevrilen şiiri paylaşıyorum. Elin entelektüeline bak bir de bizim köşe yazarları ve düşünce adamlarına, kırk fırın kitap yutmaları lazım
''ekmek 5 kelimedir(yazdığı dilde de 5 kelimeymiş) nefesi kesilen karıncalar için, banliyö çevresinde su yudumlayan bitki ve bira şişesini kırıp natürmort bir kompozisyon esintisi bizi five* yerimizden zedeliyor
kübistler 8 köşeli değildir, hıçkırığın enfes sofisi bir yufka yürekli 2 adam, Platona sesleniyor: - heyyy orada ne işin var sersem senin yurdun süprematist değil mi? ve işte insaniyet şimdi ölüyor''
five: kelime oyunu yapıyor. 4 gösterip 5 saymak demek