Güçlü olana kural işlemez. Yargılamayazsın hadi yargıladın cezayı nasıl uygulayacaksın? Yapamazsın. Zaten amerikan kanunları kendine özeldir. Milletlerarası anlaşmalar falan onları pek bağlamıyor. Çin devleti de öyle, rusyaya da yaptırım falan pek işlemiyor. Bu kanun işleri genellikle küçük ve orta güçteki ülkeler için. |
Narin meselesi ile engin polatı unutturmaya çalışıyolar (2. sayfa)



-
-
Çürümüşlüğe kokuşmuşluğa bahane aramayın.Akp iktidardan gitmediği sürece bu kokuyu çekiceksiniz.Halk kendince bahaneler üretmeyi bıraksın sandıkta herşeye rağmen ben bu kokuyu çekmeye razıyım onayı çıktı.2028 dede çıkar 2032 dede çıkar ağlamayı bırakın artık gerçekler sonuç değişmez bu şekilde.Ülke açık hava tımaraneden farksız durumda.Ekonomik kriz,siyasi kriz Orduda kriz Asayişde kriz daha ne olmasını bekliyorsunuzki Akp ye oy verdiler die herşeyin düzeleceğini zannediyorlar daha :) Üzülmüyorum artık bu toplum bunları kendi elleriyle yaptı.Yapcak birşey yok bu kokuşmuş topluma bir çocuk getirmeyeceğim için mutluyum.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi aykut291 -- 10 Eylül 2024; 11:23:56 >
< Bu ileti Android uygulamasından atıldı > -
Bak kardeşim, sürekli şu böyle olmaz, o böyle değil tarzı hiçbir gerekçelendirme olmadan saçmalayıp durmuşsun. Tahmin ediyorum ki uluslararası ilişkiler alanında tek bir makale bile okumuşluğun yoktur. Ben son kez cevap veriyorum:
1. Loizidu Davası mülkiyet haklarının korunması ve uluslararası hukukta işgal altındaki bölgelerdeki insan hakları ihlallerinin kapsamında bir davaydı. Davacı bir Kıbrıslı Rum olan Titina Loizidu. Konu Loizidu'nun 1974'te, Kıbrıs'taki Türk askeri harekatı sırasında işgal altındaki Kuzey Kıbrıs'taki mülküne erişim hakkı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 1996'da verdiği kararda, Türkiye'nin Kıbrıs'taki işgal altındaki bölgelerdeki mülklerin korunmasıyla ilgili Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni ihlal ettiğine hükmetti. Mahkeme, Loizidou'nun mülküne erişim hakkının ihlal edildiğini ve Türkiye'nin bu konuda sorumluluk taşıdığını belirledi. Kıbrıs'ın tanınmamasıyla bu davanın ne alakası var? Bu harekattan sorumlu olan Türkiye'ydi ve paşa paşa 1 milyon doların üzerinde tazminatı ödedi. Bu tek kişiyle sınırlı değil. Bu tür davalar açan bir sürü Rum var.
2.Doğru, günümüzde yatırımın ekseriyeti Körfez ülkelerinden geliyor. Çünkü, CDS primin yükselmiş, ülkenin itibarını zedelemişsin. Tam da bu yüzden idam cezası gelirse doğrudan yabancı sermaye yatırımları daha da azalır diyorum ya! 2005 yılında böyle miydi? Hayır. Buna rağmen 2005 yılı Türkiye'nin doğrudan yabancı sermaye çekme oranının zirvesiydi. Neden? Çünkü, tam da bu dönemde Türkiye'nin AB'ye tam üyelik müzakereleri başlamıştı. Türkiye idam cezasını tekrar kanunlaştırırsa bu Avrupa Konseyi'nden atılması, CDS priminin yükselmesi ve risklerin daha da yükselmesi demek. Böyle giderse Körfez ülkeleri dahi yatırımları kesebilir. Şu an tesis yatırımlarının oranın düşük oluşu olmayışı Türkiye'nin yanlış ekonomi politikalarının sonucu. 2005-2008 yıllarında durum böyle değildi.
3.Tekrar ediyorum. İdam cezası yasağı Avrupa Konseyi üyeliği için şu an bir şarttır. Senin ülkenin Avrupalılık iddiasının dayanağı ne kardeşim? Tek dayanağın Avrupa Konseyi üyeliği. Onu da kaptırırsan seni neden UEFA'da tutsunlar?
4.CAATSA yaptırımlarının gerekçesi askeriydi bunu zaten söyledim. Söylediğim şeyde bunun aksi bir ifade yok: "Ekonomik bağımlılık ve ticari ilişkiler, çoğu zaman insan hakları ihlallerinin üzerini örtme eğiliminde olsa da neler olacağını tahmin edemezsiniz." Buna rağmen bir rahip nedeniyle senin ülkenin para birimi ciddi şekilde değer kaybetti. İdam cezası gelirse, muhtemeldir ki doğrudan ekonomik yaptırımlar almayız, ancak bunun dolaylı yoldan neler yaratabileceği çok belirsiz. Ticari ilişkiler bu sebeple ilga edilmeyecek olsa da tekrar bir Brunson faciasının yaşanmayacağının taahhdünü kimse veremez.
5.Alacaklar diyen yok zaten. 2016'da süreç donduruldu. Mesele hükumetin bu süreci tamamen kapamak istemediği gerçeği.
Anayasa değişikliği oldu tabi. Ancak idam cezasının çok farklı boyutları var. Bu sadece iç mesele değil, uluslararası diplomasiyi ilgilendirdiği için ve Türkiye'nin kaybetmek istemeyeceği çıkarımları olması sebebiyle güç. Biz Avrupa Konseyi'ne girerken idam cezası vardı çünkü o dönem Konsey üyeliği için idam cezası yasağı şart değildi, şu an şart. O dönemlerde Avrupa ülkelerinde dahi idam cezası kaldırılmamıştı. Dolayısıyla idam cezasıyla darbeler dönemini ayrı olarak ele almak gerekir. Darbeler döneminde Konsey ile ilişkiler daha çetrefilliydi. 27 Mayıs'ta Türkiye'nin Avrupa Konseyi Danışma Meclisi'nde temsili engellenmişti. Benzer bir şekilde Yunanistan'ın da cunta yönetimi nedeniyle 67'de üyeliği askıya alınmıştı. 74'de Kıbrıs meselesiyle devrilen cunta yönetimi sonrasında Yunanistan tekrar üye ülke konuma yükseldi. 12 Eylül'de bu çetrefilli ilişkilerden müzdaripti. Evren rejiminin AK ile iyi ilişkileri sağlamak yönündeki çabaları, darbenin sivil yönetime geçiş kararlılığı Avrupa Konseyi'nde Almanya ve İngiltere gibi bazı ülkeler nezninde 12 Eylül'e olumlu bir bakış açısı yarattı. Fransa buna karşıydı. Evren rejiminin Avrupa Konseyi'ne verdiği demokratik rejime kısa sürece dönüş güvencesi sayesinde, Konsey 12 Eylül'e nötr yaklaşarak Türkiye'nin üyeliğini askıya almadı. Yani durum öyle sandığın gibi Türkiye'nin güçlü olmasından falan kaynaklanmıyordu. Zaten ne gücünden bahsediyoruz?
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Samuel-Vanunu -- 10 Eylül 2024; 21:28:29 >
-
Bence sen saçmalamışın. Bu kadar sene eğitim aldım senin o yazdığın uluslararası makalelerden okudum ama uygulaması öyle değil. Sen bunu anlayamadın. Senin bahsettiğin düzen sadece küçük ve orta büyüklükteki ülkelere işler. Birde çıkarlar önemlidir. Türkiyeyi dışlamak kimsenin işine gelmez.
1 Bunu bana anlatmana gerek yok. Meseleyi biliyorum. Kıbrısın tanınmamasıyla alakası ise niye davayı Türkiyeye açıyor sen bunu anlat? Orada bir kuzey kıbrıs cumhuriyeti var. Türkiye 1974-83 arası o bölgede var sonrası yeni bir devlet. Türkiye orada 1960 anlaşmasının garantörlük hakları sayesinde müdahale etti ve önce 1975'te federe devlet kuruldu çözüm olmayınca 83'te bağımsız devlet kuruldu. O kadının mağduriyeti 74-83 yılları arasında mı olmuş? Şimdi diyeceksin ki yaşadığı devlet kuzeyi tanımıyor o zaman kendi mülküne gitmesini engelleyen kıbrıs cumhuriyetine niye dava açmadı? O dava bugün olsa para ödenmez. Zaten artık mal komisyonu var. Paranın ödenmesi ise o yıllarda türkiyenin AB meselesini önemsemesinden dolayı idi.
2 Sebepleri boşver onları anlatmaya gerek yok. Bugün paranın geldiği yer belli o yüzden idam cezası şu an sermayenin geldiği ülkeler için önemli değil. Suudi arabistana idam cezası var diye yatırım yapmaktan kaçınılmıyor. Sermaye, senin devletinin neyle yönetildiğiyle ilgilenmez.
3 Şu an şart bu ise şu an üye olanlar düşünsün. Biz üyeyiz ister üyelik dondurulur ister uyarı verilir ama üyelik çıkaracaklarını sanmam. Bu kurallar öyle devletin sana kestiği ceza gibi değil, devletine göre işler. İdam cezası için ülkeler arası zarar edecekleri işe girmezler. Senin mesajların korkutma üzerine oysa hiçbir şey olmaz. Uefada tutmazlarsa gelirleri düşer. 80 milyonluk bir ülkenin pazarını kaybederler. Buna neden razı olsunlar? Rusyanın meselesi gibi değil ki altı üstü idam gelecek. Avrupalılık iddiasının da artık bir anlamı yok. Ab üyeliği olmayacak bir iş. Zaten olmayacaktı ve ab üyeliği 30-40 sene önce anlamlı birşeydi. Bu saatten sonra türkiyeyi ab üyesi yapıp kendilerini batırmazlar.
Sonra kosova şu an UEFA'ya üye ve avrupa konseyine üye değil. Hadi bunu açıkla? Uefada takımı olan ülkenin avrupa konseyinde üyeliği yok. O zaman senin tüm iddianı bu örnek yıkar.
Rusya bile 2014'te kırımı işgal etti ama 2022'ye kadar ne bu avrupa konseyinden atılmadı? Zaten kendisi ayrılmış.
4 Rahip meselesiyle bunun hiç ilgisi yok. Alakasız meseleleri çorba yapıp kendini haklı çıkarmaya çalışma. O rahip benim 3 sokak arkamda oturuyordu evini bilirim meselesini bilirim. Küçük bir olayken abd tarafının olayı büyütmesiyle türkiyenin hesap edemeyeceği bir sorun haline geldi. Adamın mahkemesi görülmeden uçağı gelmişti. Evinin önünde polis panzeri vardı ben oradan geçerken tüm polisler üstüme atlayacakmış gibi bakıyordu. Ayrıca abdnin senin ülkendeki insan haklarıyla zerre ilgisi yoktur. Sadece birşey yaptırmak istediğinde malzeme olarak kullanır. Hatta hangi sistemle yönetildiğin, laiklik falan yine önemsizdir. Tek önemli olan abd çıkarlarına uygun olan hangisiyse o dur.
Senin sürekli önemsediğin avrupa konseyiyle bu konunun zerre ilgisi yok. Alakasız bir yerden örnek vererek bunu kullanmaya çalışmışın. Ticari ilişkiler ise ülkedeki idam cezasıyla zedelenmez. Bu konu iki tarafında zararınadır.
5 Almayacaklarsa uğraşmanın ve onlara yaranmanın anlamı yok.
Ta 1960- 80 ve sonrasını sanki yaşamış gibi anlatmışın ama olay sadece birilerinden okuduğundan ibaret. Oysa her yazan kendi yorumunu katar. Bahsettiğin makalelerde öyle. Tabi bizde birşeyler okuduk. Olaylar öyle kitaptaki kanunun devletin sana uygulaması gibi değil. Ülkelerin işine gelirse bu kurallar işler işlerine gelmezse görmezden gelinir. Bu kadar basit. Kanunun kılıcı herkesi kesmez.
Şu demokrasi meselesine gelirsek Evren rejimi kısa sürede demokrasiye dönmedi. 1980-83 arası yönetti ve 1982 anayasası gibi ilk haliyle insan hakları açısından garabet bir anayasayı çıkarttı. 1982 anayasası çıkarken avrupa konseyi neredeymiş? Sonra 1980'li yıllarda türkiye sürekli ağır işkence ve insan hakları ihlalleriyle suçlanmış bir ülke yine avrupa konseyi herhangi bir icraat yapmamış?
-
saçma bi iddia.
< Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı > -
"Uluslararası makaleler" mi? Ya kardeşim kendini güldürme. Karşılıklı çıkarlar söz olduğunda yaptırımların uygulanmama eğiliminde olduğunu herkes biliyor zaten. Bunu reddeden yok. Yazdıkların uluslararası ilişkiler dalında bir eğitimin olmadığını, kulaktan dolma bilgilerle saçma sapan çıkarımlar yaptığını gösteriyor ve usanmadan hala anlamayıp tekrar aynı saçmalıkları sürdürüyorsun.
1.Harekatı Türkiye yaptığı için Türkiye'ye açtı. Kıbrıs AİHM yetkisi altında değil ve tanınmıyor. Kıbrıs'a dava açamazdı. Zaten bunun konumuzla da ilgisi yok. Nasıl temin edeceklerini sordun ben de Türkiye'nin paşa paşa ödediğini gösterdim. Türkiye o paraları AB süreci umuduyla mı ödedi yani? O para AB meselesi önemseniyor diye mi ödendi? Peki o halde Türkiye neden son 2005-2020 yılları arasındaki en büyük ödemeyi 2016'da gerçeleşen AB sürecinin dondurulmasından bir yıl sonra(2017) yaptı? Neden hala ödeme yapıyor? Yahu kaynak atıyoruz onu da incelemeden, utanmadan aynı şeyi tekrarlıyorsun:
www.verikaynagi.com
Yıllara Göre Türkiye’nin AİHM’e Ödediği Tazminat Miktarıhttps://www.verikaynagi.com/grafik/yillara-gore-turkiyenin-aihme-odedigi-tazminat-miktari/?utm_campaign=DonanimHaber&utm_medium=referral&utm_source=DonanimHaberAB süreci devam etsin etmesin senin ülken AİHM yetkisi altında olduğu için paşa paşa ödemek mecburiyetinde.
2. "Sermaye, senin devletinin neyle yönetildiğiyle ilgilenmez" diyen birine ne söylenebilir inan bilmiyorum. Normalde kimse oturup konuşmaz bile. Şu an Türkiye sadece Körfez ülkelerinden yatırım almıyor. Körfez yatırımları da geçici. Güvenilir yatırımlar da değiller. Burada önemli olan şey Körfez ülkelerinin idamı önemseyip önemsememesi değildir. Önemli olan oluşacak anayasanın uluslararası ilişkileri sarsması, CDS primi ve risklerin yükselmesi bunun da pek çok mekanizma yoluyla ekonomiye etkisidir.
Bugün doğrudan yabancı sermayeyi için kritik önem arz eden unsur Avrupa Birliği üyeliğidir. Avrupa Birliği kriterlerinden ne kadar uzaklaşırsan doğrudan yabancı sermaye senden o kadar uzaklaşır. Türkiye'nin AB üyeliği durumunda, gümrük engelleri ve ticaret bariyerlerinin azalması gibi avantajlar, yabancı sermaye için fırsatlar sunar. AB müzakereleri süreci, Türkiye'nin ekonomik istikrarını destekleme ve yapısal reformlar gerçekleştirme amacı güdüyordu. Bu süreç, ekonomik büyümeyi teşvik eden ve yatırım ortamını iyileştiren adımlar atılmasını zorunlu kıldı. Yatırımcılar, bu tür bir ekonomik ortamda daha yüksek kazançlar ve daha düşük riskler görürler. Doğrudan yabancı sermaye için hukukun üstünlüğü de güven artırıcı bir işarettir. Hukuk devleti, yatırımcıların haklarını ve mülkiyetlerini koruyan net ve adil yasalar sağlar. Yatırımcılar, anlaşmazlıklar ortaya çıktığında haklarının yasal yollarla korunacağını bilirler. Hukuk devleti, devletin ve diğer kuruluşların işlemlerinde şeffaflık ve hesap verebilirlik sağlar. Bu durum, yabancı yatırımcıların, düzenleyici ve idari süreçlerin öngörülebilir olduğunu ve adil bir şekilde yürütüldüğünü görmelerine yardımcı olur. Hukuk devleti, sözleşmelerin düzgün bir şekilde yürütülmesini ve ihlallerine karşı etkili bir çözüm mekanizması sunar. Yatırımcılar, sözleşme ihlallerinde veya diğer anlaşmazlıklarda mahkemeye başvurabileceklerini ve adil bir yargılama süreci bekleyebileceklerini bilmek isterler. Hukuk devleti yapısı, anlaşmazlıkların çözümünde bağımsız yargı organlarının ve etkili tahkim sistemlerinin kullanılmasını teşvik eder. Bu, yatırımcılar için mahkemelerde veya tahkimde daha az risk ve belirsizlik anlamına gelir. Birçok ülke, yabancı yatırımcıları korumak için yatırım koruma anlaşmaları (BITs) imzalar. Bu anlaşmalar, yabancı yatırımcıların yerel mahkemelere veya uluslararası tahkim mekanizmalarına başvurarak haklarını koruyabilmesini sağlar. Bu, yatırım yaparken karşılaşabilecekleri riskleri azaltır. Kısacası yatırımcılar, adil ve öngörülebilir bir hukuk sisteminin bulunduğu ülkelerde yatırım yapmayı tercih ederler. Sen hukuk devleti ilkesinden daha da uzaklaşırsan Körfez ülkeleri de risk alacak kadar aptal değil ya! Bu sebeplerle Türkiye en yüksek orandaki doğrudan yabancı sermayeyi 2005 yılında AB'ye tam üyelik müzakeresinin başlamasıyla çekmiştir.
3.Şu an şart ve şu an üye ülkeyiz. Yani Türkiye'nin bunu düşünmesi gerektiğini itiraf ediyorsun. Zaten AK Parti'de idamı getirecek kadar aptal değil. Merak etme onlar senden çok daha fazla düşünmüşlerdir. Eğer idam cezasının yasalaşma süreci başlarsa tabii ki bir günde Avrupa Konseyi'nden atamazlar. Avrupa Konseyi, bir ülkenin üyeliğini sonlandırmak için genellikle uzun ve detaylı bir prosedür uygular. Ancak Türkiye idamı yasalaştırma yolunca ısrar edip, AK ile müzakere sürecini kapatırsa bu bizim atılmamızla sonuçlanacaktır. Çünkü bu konuda çok katı protokoller vardır. Siz bunları imzalayarak bir güvence vermiş olursunuz. Türkiye'de bu protokolleri imzalamıştır, kendi kafasına göre ilga edemez!
Kosova Avrupa kıtasında bir ülke. Onun Avrupa Konseyi üyeliğine ihtiyacı mı var? Seni Avrupalı sayan kim? Senin Avrupalılık iddianın tek belgesi Avrupa Konseyi.
İşte prosedürleri bilmeden konuşuyorsun. O çekilme senin anladığın çekilme değil. Üye ülkeler hakkında atılma kararından önce ülkeye çekilme talebi sunulur, reddederse bakanlar komitesi ülkenin üyeliğini sonlandırır. 2022'de Ukrayna'nın geniş çaplı işgali sırasında Rusya'nın temsil hakları askıya alındı. Daha sonrasında Avrupa Konseyi ileri yaptırımlar uygulayarak Rusya'yı üyelikten çekilmeye zorladı ve Rusya'nın buna kayıtsız kalması durumunda Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi kendisi Rusya'nın üyeliğini sonlandıracağını açıkladı. Sergey Lavrov'un çekilme mektubunu da okursan orada Avrupa Konseyi'nin Rusya'yı çekilmeye zorladığı ifadesini görürsün. Bu mektupta Rusya'nın Statünün 7. maddesi uyarınca çekilmesini bildirmesi üzerine, AK Bakanlar Komitesi, Rusya'nın bildirimine rağmen Rus talebini karara bir atıf olarak değerlendirip Rusya'nın üyeliği sonlandırdı. Böylece prosedür yerine getirilmekle beraber Rusya kovuldu.
2014 Kırım'ın ilhakı daha küçük çaplı bir olaydı, sadece Kırım için Rusya'yı izole edip daha saldırgan tavırlar sergilemesini sağlamak akıllıca olmazdı. Bu nedenle Rusya'ya olan yaptırım Rusya Federasyonu'nun AK temsil haklarının askıya alınmasıyla sınırlı kaldı.
4.Anlamıyor musun? Defalarca iki ülkenin böyle bir mesele yüzünden ticari ilişkilerini ilga etmeyeceğini ben de söyledim zaten. Neden aynı şeyleri anlamamakta ısrar edip tekrar tekrar yazdırıyorsun? Buradaki zarar yukarıda anlattığım dolaylı yollardan olacaktır. Tabii sürecin nereye gideceğinin taahhaddü yoktur. Olası gözükmese de Brunson faciası da yaşanabilir. Rahip Brunson yüzünden senin ülkenin para birimi değer kaybetti mi? Kaybetti. Gümrük ve mali yaptırımlar uygulandı mı? Uygulandı. Çelik ve Alüminyum gümrük tarife oranı yükseldi mi? Yükseldi. Doğrudan yabancı sermaye çekildi mi? Çekildi. Nokta. Tırı vırının bir anlamı yok. Ben ne yapayım üstüne zıplayan polisi?
Böyle afiş afiş kafalarına göre yazılıyorlar ben de o saçmalıkları okuyup yazıyorum. Git arşivlerden Evren'in Avrupa Konseyi hakkındaki açıklamalarına, müzakere ve iyi ilişkileri sürdürme arzusuna bak, sonra gel konuşalım. Evren verdiği güvenceyle Türkiye atılmaktan kurtulup, üyeliğinin askıya alınmasıyla sınırlı kaldı. Sözünü de tuttu 3-4 yıl içinde idareyi sivil yönetime bıraktı. Eğer sözünü tutmasaydı, süreç Türkiye'nin üyelikten atılması olacaktı zaten. Uzatmanın alemi yok, söylediklerin içi boş bir şekilde öyle değil böyle demekten ibaret. Fazla zorluyorsun.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Samuel-Vanunu -- 12 Eylül 2024; 15:45:40 >
-
Fazla zorlayan sensin. Bir sürü şey yazıp aklınca çürüttüğünü sanıyorsun.
1 Harekatı türkiye yaptıysa kullanamadı mülkünden dolayı niye kuzey kıbrısa dava açmadı? Konumuz niye bu değil ki? İşine gelmedi mi sallıyorsun. Paşa paşa ödediyse şimdi ödüyor mu acaba? Mesela senin örnek verdiğin site resmi bir site değil ve verileri eskide kalmış. Gubidik bir siteden kaynak atamazsın. Akademik eğitimi olan biri bunu bilir.
2 O kadar şey yazmışsın ya idamı getirmekle hukuk devleti olmaktan çıkmıyoruz ki. Bir kere mahkemeler var temyiz var. Sadece cezanın uygulanışı değişiyor. Mahkemesiz yargılanmıyor. Ağırlaştırılmış müebbet yerine idam geliyor. Burada hukuk devletine birşey olmuyor. Hukuk devletinde idam cezası olmayacak diye bir kuralda yok. O kadar çok şey yazıp kendini haklı çıkaramazsın. Hukuk devleti idam cezası varsa demek sadece senin yorumun olur. Başka birşey olmaz.
Olayı ülkenin felaketiymiş gibi göstermeye çalışma. Sermaye idam cezasıyla kaçmaz. Doğrudan yatırım ise zaten yok. Geçici dediğin yatırımlar batı tarafından da geliyordu. Pahalı bir ülkeye neden doğrudan yatırım gelsin ki? Sermaye meselesini bir aihm'e bağladığına göre seninde ekonomi eğitimin olmamalı. Hatta hukuk üzerine de eğitimin yok gibi.
3 Ben hiçbir şeyi itiraf etmedim ki. Senin çok önemsediğin avrupa konseyi benim zerre umurumda değil. Oradan çıkmak veya çıkmamak birşey değiştirmez. Ben zaten 1990 yılında aihm yargı yetkisini bile tanımazdım. Herhalde size okulda verilen eğitimden dolayı AB'yi kutsal varlık gibi görüyorsun. Oysa ingiltere bile ayrıldı.
Kosova avrupada zaten deyip avrupa konseyi üyeliğine ne ihtiyacı var ne demek ya? Hani uefada takımı olmazdı? Adam üye değil ve takımı var. Örneğini verdim ama gelen cevaba bak. Demek konseye girmeyen ülkenin takımı uefa'da olabiliyormuş. Ayrıca israil takımları da uefada var. İsrail konsey üyesi değil. Avrupalılık iddiası da yok. Konsey üyeliği yok, avrupalılık iddiası da yok nasıl girdi israil takımları?
Bizim Avrupalılık iddiası ise ta 1854 kırım savaşından geliyor. Ha o osmanlı desen o devletin borçlarını kabul ettik. İstesek biz başka bir devletiz diyerek hiç ödemezdik. O kadar okuduğuna göre bunu bilmelisin. Bugünün meselesi değil bu. Ayrıca avrupalı saymasalar ne olur ki? Sen burayı hala 2000'lerin başındaki ülke mi sanıyorsun?
Küçük çaplı olay dediğin kırımın ilhakı resmen işgal. Sen kafana göre yorum yapıyorsun da bunu türkiye yapsa başına gelmeyen kalmazdı. Adam işgal etmiş daha ne yapacaktı? G-8'den bile atıldılar.
4 Benim anlamadığım birşey yok. Ancak senin anlamadığın olay ABD'nin senin değer verdiğin aihm ve avrupa konseyini tınlamadığı. Ülkedeki insan haklarını da umursamadığıdır. Yönetim abd çıkarlarına ne kadar yakın buna bakar. Rahip brunson gibi bir meseleyi ülkedeki idam cezasıyla buluşturamazsın. Aşırı örnekler vererek kendini haklı çıkaramazsın. O bir abd vatandaşıydı trump siyasi malzeme olarak kullandı ve türkiyeye bedel ödetti. Yoksa seni yargılamışlar idam cezası verilmiş kurşuna dizilmişin abd ilgilenmez bile. Tırı vırı demişin de tırı vırı yapan sensin.
Evren meselesinde ise 3-4 senede sivil idareye bırakmadı. Yaptığı anayasa zaten insan haklarının içinden geçti. Ayrıca ülkede sivil idareye geçince ohal kalktı mı? Mesela 1985 yılında özal hükümetine rağmen askeriyenin ohal uygulaması vardı. Bende sana 80'li yıllarda ülkenin insan hakları ihlalleri zirveye çıkmış diyorum sen bana hala arşivlerden bahsediyorsun. Evreni boşver 83 sonrası uygulamalardan türkiye niye bu konseyden çıkarılmadı? Bence fazla zorlayan sensin. Pek anlamı kalmayan kurumlara büyük önemi varmış gibi anlamlar yüklüyorsun. Burası 1980 yılının ülkesi değil dünyada 80'lerdeki iki kutuplu dünya değil. 1980'lerde senin çok değer verdiğin o konseyden atılmadıysak şimdi hiçbirşey olmaz. Kırımı ilhak eden rusya atılmamış türkiyeye hiçbir şey olmaz.
-
Bu sana son uyarı mesajım, bu sefer tekrar detaylıca yazmayacağım. Çünkü ya okumuyorsun ya da okuduğunu anlamayıp, aynı şeyleri tekrar edip duruyorsun. Bu mesaj sadece hatalarını düzeltmekle yetineceğim. Çünkü cevaplar zaten verildi. Dile kolay milyon tane hata var. Hepsi de anlamama ve görmezden gelme problemi.
Attığım linkte hangi kaynaklar var baktın mı? Bir bak istersen, linkteki Abidik gubidik dediğin kaynaklar bunlar:
Kaynaklar
* T.C. Adalet Bakanlığı- 2020 Faaliyet Raporu*
T.C. Adalet Bakanlığı- 2019 Faaliyet Raporu*
T.C. Adalet Bakanlığı- 2018 Faaliyet Raporu*
T.C. Adalet Bakanlığı- 2017 Faaliyet Raporu*
CHP eski Milletvekili Zeynep Altıok’un Soru Önergesine Verilen Yanıt
Hukuk devletinde idam olamaz demedim. Avrupa Konseyi için hukuk devletinde idam cezası olamaz. Hiçbir halt anladığın yok. Türkiye şartlarında bu bizim ekonomiği politiğimiz açısından iyi olmayacaktır dedim. Doğrudan yabancı sermaye ne demek onun tanımını bile bildiğin yok, git önce tanımları öğren.
Sen kimsin, sen devlet misin, AİHM yargı yetkisini tanımıyormuşsun. :) Aynen koçum aynen, Avrupa Konseyi öyle boş bir organizasyon, ne olacak çıksak, boşuna paralar ödüyor Türkiye. Vay be ne büyük bir zeka, devlet nasıl kalkınır böyle ya. Bir sen akıllısın ya...
İngiltere değil, Birleşik Krallık ayrıldı. Senin ülkenle Birleşik Krallık bir değil. Onlar için AB ekonomik açıdan yükken, bizim açımızdan bulunmayan bir nimet.
Kosova'nın UEFA'da olmak için Avrupa Konseyi üyesi olması şart değil. Çünkü Kosova zaten Avrupa ülkesi olarak görülüyor. Ben Türkiye için Avrupa Konseyi üyeliğinin önemli olduğunu söyledim, okuduğunu anlama problemin mi var? Kırım Savaşı'yla Avrupalılık iddiasının hiçbir ilgisi yok. O dönemki Avrupalılık anlayışıyla bugünkü anlayışta çok farklı. Senin ülken Avrupalı olarak görülmüyor. Elindeki tek belge Avrupa Konseyi üyeliği, daha da anlamıyorsan teybe koy tekrar tekrar dinle. İsrailse Arap ülkeler tarafından boykot edilip maçlarına çıkılmadığı için UEFA'ya alındı. Neden? Çünkü onlar İsrail'i Araplar gibi Orta Doğulu görmüyorlar. Avrupa Konseyi'nde olsa ne olur, olmasa ne olur? Onların buna ihtiyaçları yok.
Küçük çaplı demedim. Daha küçük çaplıydı dedim. Okuduğunu anlamıyor musun? İkisi arasında fark var. Daha kelimesi bir karşılaştırıcı işlevi görür. 2022 Ukrayna'nın işgaline göre daha küçük çaplıydı, evet.
İdam cezası tekrar yasalaşırsa doğrudan ekonomik yaptırımlar almayacağımızı defalarca söyledim, sadece dolaylı yollardan bundan zarar göreceğimizi söyledim. Üstte hukuk devletinden ekonomi politiğine detaylıca anlattım. Anlamadıysan, ağır geldiyse teybe tak tekrar tekrar dinle. Aynı şeyleri tekrar edip durma. Ahmet'in, Mehmet'in idam kararı nedeniyle ekonomik yaptırımlar uygulanmayacağını biz de biliyoruz sayın profesör, tekrar edip durmayın lütfen. Bu üstün analizlerinizle gözümüz kamaştı. Uluslararası ilişkilerde görülmemiş bir devrim yarattınız. Meseleyi saptırma, elli defa idam cezası yüzünden doğrudan bir yaptırıma maruz kalmayacağımızı söyledim. Mesele üstte anladığım gibi bunun siyasi açıdan başka kapılara yol açması ve ekonomi politiğine etkileridir. Ama kime ne anlatıyorum ki? Eminim ki sayın profesörümüz aynı şeyi yine tekrar edip duracak. ABD, Brunson'un tutuklanmasını ve Türkiye'de yargılanmasını, bir insan hakları ihlali olarak gördü. Özellikle ifade ve din özgürlüğü bağlamında bu olayın ele alındığını belirtti. ABD bu durumu insan hakları ve adil yargılanma hakkı gibi uluslararası normlar çerçevesinde ele aldı. ABD, Brunson'un yargılanmasının adil olmadığını savundu ve tutuklanmasının, Türkiye’deki siyasi gelişmelerle bağlantılı olduğunu düşündü. Türkiye ise Brunson'un terör örgütleriyle (PKK ve FETÖ) bağlantıları olduğu iddialarıyla yargılanmasının, kendi iç hukukuna dayandığını belirtti. Madem ki Batı işine geldiği noktada insan haklarını öne sürüp kurtarmak isteği insanı ipten alabiliyor, idam cezası gelirse aynısının Demirtaş ve Kavala için ekonomik yaptırım uygulanmayacağının garantisini verebilir misin? Veremezsin.
Cevapları görmezden gelip aynı soruları defalarca sorma, aynı şeyleri defalarca tekrar etme! 1981 yılında Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi, Türkiye'nin Avrupa Konseyi üyeliğini askıya aldı. Almanya ve İngiltere darbeyi desteklemese de ilişkileri koparmadılar. Fransa, Hollanda gibi ülkeler kınadı. Türkiye'nin darbe sonrası demokrasiye geçişi yakından takip edildi. Türkiye'nin üyelikten atılabilmesi için uzlaşma gereklidir ve bu en son yapılacak olan yaptırımdır. Avrupa Konseyi, Türkiye'deki gelişmeleri dikkatle izleyerek, demokrasinin yeniden tesis edilmesi için baskı uygulamaya devam etti. Evren yönetimi de Avrupa Konseyi'ne karşı çatışmacı bir tutum izlemedi, izleseydi süreç Türkiye'nin üyelikten atılmasıyla devam edecekti. Üyeliğinin askıya alınması ne demek biliyor musun sen? Mevcut yönetim için bir nevi üyelikten atılmak demek zaten.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Samuel-Vanunu -- 12 Eylül 2024; 20:4:47 >
-
Ya sen beni uyarma ama boş yapma. Gubidik dediğim kaynaklar bunlar değildi. Sen isimsiz cisimsiz bir siteden kaynak koyup sonra başka kaynaklar koymuşsun. Milyon hata bence sende var. Hiçbir şeyi de düzeltemezsin.
Avrupa konseyi senin önem verdiğin kadar değerli birşey değil. İdam cezasıyla atılma falan olmaz. O senin köpürtmenden ibaret. Ekonomi okumuş biri olarak doğrudan sermayeyi senden iyi bilirim.Tanım falan boş yapma.
Zaten hukuk devleti diyerek aklınca avrupa konseyini anlatmışın. İşte bu senin yorumundan ibaret. Ne önemi var? Hiç.
Ben aihm tanımam demedim şahşi olarak konuşmadım devlet yerinde olsam dedim. Onu da okuyup anlamamışın.
İngilterenin birleşik krallık olduğunu bende biliyorum. AB'nin sana vereceği birşey kalmadı. Zaten almazlar neyin ısrarındasın ki? 85 milyon nüfuslu ülkeyi kimse almaz. AB belki almanya ve fransaya da yüktür. Onlarda çıksa nimet dediğin toplulukta kimse kalmayacak.
Avrupa konseyi olmazsa uefa olmaz diyen sendin. Örneğini koyunca yok onlar zaten avrupada demeye başladın. Kıvırmanın bir şekli olmalı. Bir de ortaya avrupalılık iddiası çıktı. Kosova avrupadaymış. Ta osmanlıdan örnek verince düzen değişti dedin. 1856 yılında osmanlı bir Avrupa devleti sayıldı. 150 senelik mesele bu. Zaten bizim az da olsa avrupa kıtasında toprağımız var.
İsrail demek ki avrupada olmasa bile uefa'ya alınabiliyormuş. Bana bahaneler uydurma demek ki bu uefa için bu konseye gerek yokmuş. Aksine deliller koymama rağmen bahaneler uyduruyorsun. Demek ki o konseyin olmaması birşey değiştirmiyormuş. Senin iddian konsey olmazsa uefa olmazdı. Oluyormuş.
Rusya meselesi de aynı neymiş küçükmüş daha küçükmüş bunlar senin yorumun. Yani uydurduğun bahane. Bahaneler uydurarak savuşturamazsın. Demek ki o kurallar kılıç gibi keskin değilmiş esniyormuş. Ekonomik yaptırım uygulamak isteseler başka bir bahane bulup yine uygularlar sen onu merak etme. Malzeme çok. Kendin yazmışsın kavala ve demirtaş diye. İsteseler bugün bile yaparlar ancak senin o kutsal gördüğün konsey üyelerinin çıkarları birbirinden farklı. O yüzden birşey olmaz. Senin taktiğin korkutma üzerine oysa hiçbir şey olmaz.
1981'de avrupa konseyi üyeliği askıya alındı demişsin almanya ingiltere ilişkiyi kesmediyse zaten gerisi önemsiz. En önemli 2 üye ilişkiyi koparmamış oradan karar falan çıkmaz. 1983 sonrası ohal ve insan hakları ihlalleri hakkında senden tık yok. Onu da makalelerden ve raporlardan okumadın mı? Cumartesi annelerini de mi duymadın? Böyle ihlaller varken konsey uyuyordu herhalde. Hukuk devletini idam cezası olunca hukuk devleti olarak görmeyen biri demokrasiyi de sadece yönetim biçimi olarak görmesi normal. Devletin vatandaşının hakkına ihlalini görmezden gelir.
Son olarak sana diyorum ki bana boşuna yazma. Hiçbir şey değiştiremezsin. Ben idam taraftarıyım. Yeterli eğitimim var ben burada diplomalarımı yazmadım. Sen kendini bilirkişi gibi görüyorsun. Senin kutsal varlık olarak gördüğün şu avrupa konseyi benim umurumda değil. Artık devlette pek takmıyor. Sonra bu uzmanmış gibi tavırlardan vazgeç. Yani burası açılın ben doktorum diyebileceğin bir yer değil. Yani senin eğitiminin AB ve avrupa konseyi üzerine olması birşey ifade etmiyor. O konseyden ne atılma olur ne birşey. Olursa bile koymaz ancak senin bahsettiğin yıllarla bugünkü dünya alakasız. Konseyde olmayınca dünya bizim açımızdan bitmiyor. Ne dünya 2 kutuplu ne 90'lardaki gibi tek kutuplu ne de avrupa eski avrupa değil. Ticaret ve üretim dünyanın farklı noktalarına kaymış, güç merkezleri değişmiş hala avrupa diyorsun. Senin bahsettiğin yıllarda arap sermayesinin ingilterede bir tane futbol takımı bile yoktu. Bu basit bir örnek. Dünkü demir perde ülkelerinin cirit attığı bir topluluğu eski AB topluluğu gibi göstermeye çalışma.
-
Bu mesaj IP'si ile atılan mesajları ara Bu kullanıcının son IP'si ile atılan mesajları ara Bu mesaj IP'si ile kullanıcı ara Bu kullanıcının son IP'si ile kullanıcı ara
KAPAT X