Şimdi Ara

MASS EFFECT ANDROMEDA - ANA KONU

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
740
Cevap
10
Favori
37.052
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
2 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • MASS EFFECT ANDROMEDA - ANA KONU


    Yeni nesil konsollar için Mass Effect 4'ün yapıldığı bilgisi geliyordu ama henüz ortada hiç bir görsel yok. Yeni nesilin tanıtıldığı esnada ortaya çıkan Infiltrator videosu, acaba Mass Effect 4 böyle bir şey mi olacak şeklinde de sormadan edemedik. Sonuçta büyük ihtimalle UE4 ile hazırlanacak oyunun mükemmel görsellere, daha aksiyon dolu bir içeriğe sahip olacağını tahmin ediyoruz. Muhtemelen John Sheppard'ın hikayesine devam etmeyeceğiz, aynı evrenin farklı karakterleri senaryonun ana kahramanları olacaktır büyük ihtimalle.

    Bugün Merlin'de bu haber yayınlandı, bir görsel var ama bunun oyuna ait olup olmadığını bilmiyoruz.

    MASS EFFECT ANDROMEDA - ANA KONU


    quote:

    BioWare'in efsanevi bilim kurgu üçlemesi Mass Effect, yeni oyunuyla bir noktada karşımıza çıkacak, biliyoruz. Fakat oyun hakkında o kadar az şey öğrenmiş vaziyetteyiz ki, resmen daha fazlasını istiyoruz. En sonunda dileğimiz gerçekleşecek gibi görünüyor.

    BioWare önümüzdeki haftalarda geliştirici günlükleri aracılığıyla yeni Mass Effect'i adım adım Mart'a kadar tanıtacağını açıkladı. Arada bir sinematik fragman da gelebilirmiş. Oyunun resmi ismini de böylelikle öğrenmiş oluruz diye düşünüyoruz. Mart'ta meselenin sonu nereye bağlanacak? İşte onu şimdilik bilmiyoruz. Heyecanlıyız!

    KAYNAK MERLİN

    Sabırsızlıkla gelişmeleri bekliyoruz...



    E3 2015'e özel teaser video geldi







    Oyun Amerika'da 21 Mart'ta, Avrupa'da 23 Mart'ta çıkışını gerçekleştirecek.



    İlk üç oyunun Bilim Kurgu Kulübünden Zeki Doruk Erden tarafından hazırlanan hikaye özeti. Aslında kendim kısa bir özet hazırlayacaktım ama bu arkadaş ciddi manada emek dökmüş ve harika bir hikaye özeti hazırlamış, ellerine sağlık diyelim buradan...

    Ciddi manada spoiler içermektedir...


    2180’li yıllardayız. İnsanlık, 21. ve 22. yüzyıllarda büyük başarılar elde etmiştir: Yıldızgemileri tasarlamış, yakınlarındaki gezegenlerde koloniler kurmuştur. Düzeni sağlamak adına, Systems Alliance (Sistemler Birliği, kısaca sadece Alliance) adı altında birleşilmiştir. Ancak, bu “uzay çağı”nın esas başlangıcı, 2157’de yaşanmıştır: İnsanlık, Mass Relay adlı, yıldızlararası ulaşıma olanak sağlayan ve nasıl işlediğini, detaylarını galakside kimsenin bilmediği ileri teknolojik bir araç sayesinde galakside yalnız olmadığını öğrenir… İlk Mass Effect’ten, sadece 26 yıl önce.

    İlk kırılma noktası işte burada: Uzay operalarının hemen hemen hepsi (Star Trek, Dune, Vakıf, Star Wars dahil) insanlığı galaktik medeniyetin tam göbeğine yerleştirir, bir kısmında başka türler dahi yoktur üstelik. Star Wars gibiler, bunun nasıl olduğunu açıklama zahmetine bile girişmez. Mass Effect ise bambaşka bir yol izliyor: Biz insanları, “dışlanmış” bireyler kategorisine iteliyor… İnsanlık, sadece çeyrek asır önce, onlarca türün ortaklığı ile kurulmuş, binlerce yıllık bir galaktik medeniyetin ortasına atılıyor. Üstelik, bu medeniyette yerini edinme süreci çok da kolay olmuyor… İlk temaslarında, galaksinin en disiplinli, en otoriter türü olan “Turianlar” ile yıkıcı bir savaşa girişiyorlar. Savaşın bitiminde galaksiye kabul ediliyorlar, ama sadece görünüşte… Birçok tür, bu yeni gelen dengesiz “insan” adlı türün galaksi için bir tehdit oluşturduğunu düşünüyor. Onları kabul etmiyor. “Citadel” isimli, galaksinin “başkenti” olan devasa uzay istasyonundaki büyükelçileri, üç lider tür olan Asari, Salarian ve Turianlar‘ın birer temsilcisini içeren Citadel Konseyi tarafından fazla dikkate alınmıyor. Elbette ki bu duruma, insanlık içinden de tepkiler doğuyor. Alliance her ne kadar işbirliği içinde olsa da, insanların büyük bir kısmı Citadel tarafından kullanıldıklarını, diğer türlerin kendi amaçları için insanları sömürdüğünü düşünüyor. Bir kısmı daha ileri giderek, insanlığı diğer türlerin “diktasından” korumak için insan ırkçısı yöntemlere başvurarak “Cerberus” isimli terör örgütünü kuruyor.

    Citadel… Mass Effect evrenindeki pek çok şeyin sembolü, hem bereketli hem de lanetli bir yer.
    Mass Effect, insanlığın galakside yerini edinme mücadelesinin göbeğinde başlıyor. Normandy isimli çok gelişmiş bir yıldızgemisinin kumandanı olan Commander Shepard, bu serinin ana karakteri. Öncelikle bir şeyi açıklığa kavuşturalım: Shepard, odun bir karakter. Hemen her rol yapma oyununun problemi olan “kütük ana karakter sorunsalından” Mass Effect de payını alıyor. Nitekim bu problem, Bioware ekibi üçüncü oyunda her cümleye bir diyalog seçeneği eklemekten vazgeçip, Shepard’a kendine has bir kişilik, kendine has bir tarz kazandırmaya karar verene kadar da çözülmüyor.

    Peki Shepard’ın özelliği nedir? Konseyin “kirli işlerini” yaptırmak için oluşturduğu, galaksideki en prestijli askeri oluşum olan “Special Tactics and Reconnaisance” ya da kısaca “Spectre” statüsüne erişen ilk insan olmaya aday olması. Ancak, galaksideki ilk insan Spectre olarak, insanlığı bir adım ileri taşımayı hedefleyen Shepard, buna pek fırsat bulamayacak. Zira her türün egosunu ve kendi çıkarlarını bir kenara bırakıp mücadele etmesi gereken bir tehdit ufukta gözüküyor: Reaper isimli, hakkında hiçbir şey bilinmeyen bir sentetik tür. Bu da zaten, serinin hikayesinin belkemiğini oluşturuyor.

    Hakkında daha fazla bilgi vermenin spoiler sayılacağı bu tehdit ile, üç oyun boyunca uğraşıyoruz. Bu üç oyunun toplamındaki hikaye örgüsünü, temelde iki parçaya bölebiliriz: İlk Mass Effect ile Mass Effect 2+3. İlk Mass Effect, hikayeye ve evrene giriş niteliğinde. Karakterleri, türleri, mekanları, evrendeki (sıcak ve soğuk) çatışmaları tanıtıyor, ana hikayeyi götürecek olan Reaperları detaylandırıyor… Ama o kadar. İlk Mass Effect’in tanıtmaktan başka hiçbir görevi yok. Ondan sonra iş, hikayenin ikinci kısmını (ancak oynanış süresinin dörtte üçünü) oluşturan Mass Effect 2+3’e geliyor.

    Neden 2+3 diyorum? Çünkü bu iki oyunun hikayesi birlikte ele alınmalı. Şöyle ki, Mass Effect 2’nin ana hikayesi çok sönük. Aynı zamanda çok lineer. Ve serinin gidişatında hiçbir etkisi yok. Sanırsınız ki spin-off olacakmış ama son anda kurtarmış. Ancak, Mass Effect 2’nin bambaşka bir görevi var: İlk oyunda tanıtılan karakterleri evreni detaylandırmak.

    Mass Effect 2, hem ilk oyundan, hem de daha önce gördüğümüz bütün kurgulardan farklı bir tarza sahip. Bu bağlamda, sahip olduğu “uzay korsanlığı” hissi ve bir “ekip toplama” hikayesi ile, muhtemelen serinin en orijinal (ve kimilerine göre en başarılı) oyunu. Evet, ME2’nin bütün olayı, kimsenin yardımcı olmadığı, kimsenin umursamadığı bir düşman olan Collectorlar‘a karşı atıldığınız “intihar görevi” için, galaksideki en iyi ekibi toplamak. Tüm oyunu bu ekip toplamaca oluşturuyor. Sadece oyunun girişinde Collectorlar’la tanışıyorsunuz, aralara serpiştirilen iki (ne eksik ne fazla) görevle bu elemanlar hakkında bir iki bilgi ya ediniyor ya edinmiyorsunuz, sonunda da intihar görevine atılıyorsunuz.

    Peki kimler var bu ekipte? İşte vurucu nokta burası. Topladığınız ekipte, toplam on iki farklı karakter var. Bunların hepsi alanlarında uzman: Kimisi dahi bir bilim insanı (Salarianı), kimi ölümcül bir suikastçı, kimi de aranızdaki iki metre mesafeyi daima korumak isteyeceğiniz bir manyak. Bu on iki yoldaşınızdan on tanesinin ilk oyunda lafının bile geçmediğini de düşünürseniz, karşınızda müthiş bir yeni karakter kalabalığı var. Mass Effect 2, bu karakter kalabalığının altından ustalıkla kalkmakla yetinmiyor, bir de üstelik her birini tek tek ana hikayenin bir köşesine yerleştiriyor. Kimisi, asırlardır devam eden bir organik-sentetik savaşının ortasında kalmış, kimisinin türü hala binlerce yıl önceden kalan bir hastalıkla boğuşuyor, kimisi galaksideki siyasi çalkantıların ikileminde bocalıyor… Hepsinin, şöyle ya da böyle bir yeri var. Ve siz, bu karakterlerin hikayelerini öğrenip, onlara bazı eskiden kalma meseleleri çözmekte yardım ettikçe, farkında olmadan ilk oyunda sadece yüzeyini gördüğünüz Mass Effect evrenini tanıyorsunuz. Bu durum, oyunun o derece odak noktası haline gelmiş ki, ilk Mass Effect’te tanıştığınız Liara, Garrus, Tali ve Wrex karakterlerinin kişiliklerinin de ME2’de oturduğunu görüyorsunuz.

    Mass Effect 3’ü oynarken de, ikinci oyunun, 3’e bir temel oluşturmak amacıyla yapıldığını da fark ediyorsunuz. Mass Effect 3, Reaper türüne karşı verilen topyekün bir savaşın hikayesi. Ancak aynı zamanda, galaksideki sorunların çözümlendiği, açık uçların bağlandığı, ikilemdeki karakterlerin taraf seçtiği oyun. Ve ilk iki oyunda tanıştığınız herkesin; ya savaşta ya da bu galaktik sorunların çözümünde kilit bir rolü var.

    Bu serinin gerçek bir bilimkurgusal nitelik taşıdığını söyledik. Bu niteliği oluşturan temalar, üç ana başlıkta toplanabilir:

    Uygarlıklar: Ana hikayeyi götüren en güçlü tema bu. Bununla ilgili söylenebilecek pek çok şey var, ancak spoiler kategorisine gireceğinden maalesef fazla ipucu veremiyoruz. Ancak özetle, uygarlıkların ortaya çıkışı, geçtikleri evreler, yükselişleri, çöküşleri, varlıklarına olanak sağlayan teknolojiler… Bu kavramların hepsi, serinin “ana kötüsü” olan Reaperlar ile yakından ilgili.

    İnsanlığın galaktik uygarlıktaki yeri: Bu, ana hikayeyi götüren bir soru olmamasına rağmen, yaşanan tüm olaylarla, Mass Effect evreninde var olan birçok organizasyonla yakından ilgili. Aynı zamanda, yazının girişinde de bahsettiğimiz üzere, Mass Effect’i orijinal yapan yönlerin başında geliyor. Galaktik toplumda baskın üç tür olduğundan bahsetmiştik: Asari, Turian, Salarian. Bu türlerin bileşimi, hem toplumsal yaşamda, hem de galaksinin yönetiminde bir denge oluşturmaktadır. Bu da, türlerin kendi karakteristik özelliklerinin dağılımından kaynaklanıyor.

    Asari türü, galaksideki en ileri tür olarak kabul ediliyor. Bunlar, bin yıla kadar yaşayabilen bireyler. Haliyle, uzun bir ömürle birlikte bilgelik, soğukkanlılık, ileriyi düşünme zorunluluğu da geliyor. Diğer türlerin kısa vadede bulduğu çözümlere, Asariler karşı çıkıyor, uzun vadede işe yarar çözümler bulmaya çalışıyor. Asariler, aynı zamanda bir yerde galaksinin “yaşlılarını” temsil ediyor: Zira yönetici konumuna yükselebilecek Asariler, türün en yaşlı bireyleri, yani yüzyıllarca yaşamış Asariler oluyor.

    Salarianlar, tabiri caizse biraz “aykırı.” Zeki bir sürüngen türü olarak, çok hızlı çalışan metabolizmaları var. Bu, beraberinde hızlı düşünmeyi, hızlı konuşmayı, hızlı ilerlemeyi getiriyor. Salarianlar, her açıdan çok gelişmiş bir topluma sahipler. Harika bilim insanları, harika özel harekat timleri, harika filoları var. Ayrıca birey olarak her Salarian’ın çok yetenekli olmasından dolayı, muhtemel bir iç savaşta kendi başlarının çaresine en iyi bakabilecek tür olacakları da aşikar. Aynı şekilde, kurnaz ve yer yer çıkarcı da olabileceklerini es geçmemek gerekiyor.

    Turian türü ise düzeni, disiplini, güçlü bir askeri kuvveti ve hiyerarşiyi temel alıyor. Bir yerde, galaksinin koruyucuları olarak düşünülebilirler. Krogan türü galaksinin geri kalanına karşı ayaklandığında, onları hizaya sokmakta en büyük paydayı Turian’lar alıyor.

    Bu üç türün bileşimleri, mükemmel işleyen bir galaktik düzeni oluşturuyor. Asari ve Salarian’lar, bir tarafında en ekstrem, en kısa vadeli çözümlerin yanı sıra en uzun vadeli ama aynı zamanda en fazla sabır gerektiren çözümlerin de olduğu bir çizginin iki ucunda bulunuyor. Bunların beraberliği, birlikte fikir üretmeleri, ortak bir galaktik soruna karşı en uygun çözümü bulmalarını sağlıyor. İş demokrasiyi aşıp, galaksinin güvenliği tehdit altına girince ise, genellikle Turianlar’ın önderliğinde silahlar konuşmaya başlıyor.

    Peki insanlar gelince ne oluyor? İnsanlar, bırakın konseyi, galaksiye açıldığında bile bir tehdit olarak algılanıyorlar. Sorumlulukları gereği Citadel Konseyi bunu açıkça belirtmese de, diğer türler bu korkularını saklama ihtiyacı duymuyorlar. Sonra beklenmedik ve pek hoş karşılanmayacak bir şey oluyor: İnsanlar, galaksiye açılmalarından sadece 26 yıl sonra, yıllardır bekleyen onlarca türü atlayarak Citadel Konseyi’ndeki dördüncü tür olma hakkını kazanıyorlar.Böylelikle mükemmel işleyen dengeye yeni bir oyuncu katılıyor: Heyecanı, gözüpekliği, dengesizliği, ve galaktik uygarlıkla tanıştığı süre bakımından da gençliği temsil eden insanlar… Konseye katıldıktan sonraki süreçte, özellikle de üçüncü oyunda, sık sık bu yeni oyuncunun dengeleri nasıl değiştirdiğine şahit oluyoruz.

    Öte yandan ikinci oyunda tanıştığınız, ancak sadece birkaç sahne ile serinin barındırdığı en başarılı karakter olan Illusive Man, ki kendisi Cerberus adlı “insan ırkçısı” bir “terör örgütünün” lideridir, birçok yönü ile galaktik uygarlıkların kalanı arasında insanlığın davranışlarına çok başarılı bir metafor oluşturuyor.

    Mass Effect, sunduğu görsel şöleni, hayranlık uyandıran mekan/karakter tasarımları ve bilhassa ışık/renk kullanımı açısından benzersiz bir oyun.

    Organik yaşam – sentetik yaşam karşıtlığı: Bir başka deyişle, canlılarla yapay zekaların çatışması. Hem ana hikayeyi, hem de bir çok yan hikayeyi etkileyen bir tema bu. Mass Effect evreninin “birleştirici ögesi” ve aslında serinin özünü oluşturan şey. Ancak ilk iki tema, birinci oyundan itibaren baskın olmasına rağmen, bu son ikilem ise Mass Effect 2’de, hatta 2’nin de son düzlüğünden hemen önce karşımıza çıkıyor. Bunun sebebi aslında şu: İlk oyunun başyazarı olan Drew Karpyshyn, ki kendisi bütün Reaper muhabbetinin fikir babasıdır, ikinci oyunda Bioware ile yollarını ayırıyor. Gerçekleşmemiş bir fikri olduğu için, spoiler sayılmadığını düşünerek aktarmakta sorun yok: Karpyshyn’in yazdığı sona göre, Reaperların amacı evrendeki kara enerji yayılımını durdurmaya benzer bir şey. Ancak kendisi yapımcı ekipten ayrılınca, yeni ekip Reaperlara başka bir amaç biçiyor. Bu amaç da, spoilersız anlatmak gerekirse, organik – sentetik yaşam mücadelesi ile yakından ilgili. Bu sebeple, ikinci oyunda birdenbire işin detayları açıklanmaya başlıyor.

    Bu temanın en güçlü destekleyicilerinden biri, Quarian türü ile yarattıkları yapay zeka formu olan Geth’in üç yüzyıllık savaşı. Quarianlar, Geth’i aslında hizmetçileri olarak yaratıyorlar. Kendi kendine düşünebilen, kararlar alabilen, dünya görüşü olan çok gelişmiş bir yapay zeka yarattıklarının farkına varmaları bayağı uzun sürüyor. Bunun farkına vardıklarında ise, büyük bir hata yapıyorlar: Onları yoketmeye çalışıyorlar. Geth, haliyle kendini savunuyor, ve Quarianlar’a karşı zafer elde edip onları, ana gezegenleri ve evleri olan Rannoch’u terk etmek zorunda bırakıyor.

    Quarianlar, şüphesiz Mass Effect evrenindeki en etkileyici, en trajik hikayeye sahip olan toplum. Savaş sonucunda sadece bir avuç kalıyorlar ve “Migrant Fleet” adlı büyük bir filoda yaşıyorlar. Kolonileri yok, gezegenleri yok… Kimse onları kabul etmek istemiyor. Ana gezegenlerinin sert atmosferine uyumlu vücutları, bu koşulların dışında hayatta kalamıyor. Bu yüzden, her yere o zarif uzay kıyafetleri ile gitmek zorundalar. Kültürleri de bu durumdan nasibini almış: Mass Effect’in “denizcileri” sayılabilecek olan bu tür, her bireyine ait olduğu geminin ismiyle hitap ediyor. Örneğin, Shepard’ın ekibindeki yegane Quarian olan Tali Zorah, Shepard’ın yanına gittikten sonra Tali Zorah vas Normandy ismiyle anılıyor. Ayrıca, Shepard’ın Migrant Fleet’e ilk uğrayışında bir Quarian ile geçen diyalog da epey ilginç. Quarian, Shepard’a “Captain” sıfatıyla (İngilizce’de “captain,” hem “kaptan” hem de “yüzbaşı” anlamına gelir) sesleniyor. Shepard sıfatını “Commander” (binbaşı / komutan) olarak düzeltince; Quarian, Shepard’ın bir gemisi olduğu, sorumluluğunda bir ekibi bulunduğu ve bu yüzden askeri sıfatı ne olursa olsun Quarianlar’ın gözünde bir “kaptan” olacağını açıklıyor. Quarianlar’la ilgili bir başka dokunaklı nokta da inançları. Onların dilinde “Keelah se’lai” olarak söylenen bir tür dua sözcüğü, “bir gün ana gezegenimizi görebilmen dileğiyle” anlamına geliyor.

    Geth ile ilgili ise söylenebilecek o kadar çok şey var ki! Ama, oynayacaklar için ikinci ve üçüncü oyunların sürprizlerini kaçırmamak adına maalesef söyleyemiyorum. Belki, ileride, bu savaşın detaylarını ve anlatmak istediklerini, Geth türünün motivasyonlarını ve doğasını inceleyeceğim ayrı bir yazı kaleme alırım, o zaman içimi dökerim.

    Destansılık konusunda, Mass Effect 3’teki Hackett’ın konuşması ve ardından filonun Sol’a varış sahneleri ile, Return of the King’deki Theoden’in nutku bile kapışamaz.
    Sonuç olarak: Mass Effect’i oynayın. Hatta yaşayın. Oyun oynamıyorsanız bile, hayatınızda (15+25+25=) 65 saatinizi ayırıverin. Bilimkurgu seviyorsanız bunu özellikle yapın. Ana hikayesiyle, gizem ögeleriyle, barındırdığı ve savunduğu fikirlerle, sorduğu sorularla, ele aldığı ölçekle, her biri kendi karakteristik özelliklerine sahip olan türleriyle, bilhassa karakterleriyle, diyaloglarıyla, atmosferiyle, her şeyiyle mükemmele yakın bir uzay operasından bahsediyoruz burada. Romantizme ve epikliğe bel bağlamayan, fanteziye kaymayan ama derin düşüncelere sevk edebilen, yapay zekalarla ilgili sekanslarında insana kendini sorgulatan bir eser diyoruz.

    En acılı kısmı, bu eserin dünyaya bir oyun olarak gelmesi. Oyun camiası içinde hak ettiği prestije ulaştıysa da, maalesef bilimkurgu camiasında o prestiji geçtim, o tanınırlığa bile sahip değil. O yüzden, bu seriyi biraz da o tanınırlığa ulaştırmak için bu yazıyı kaleme aldım. Umarım faydalı olur, umarım ilginizi çeker ve en azından bir göz atarsınız.

    Hazırlayan: Zeki Doruk Erden
    http://www.bilimkurgukulubu.com/genel/oyun/mass-effect-essiz-bir-uzay-operasi/


    Yine Donanım Haber üyelerinden urazs isimli arkadaşımızın hazırladığı ve serinin 3. oyununda yanlış anlaşılan oyun sonu ile ilgili çok değerli görüşlerini aşağıdaki linklerden okuyarak öğrenebilirsiniz. Okumanızı şiddetle tavsiye ederim...

    https://forum.donanimhaber.com/fb.asp?m=85176578
    https://forum.donanimhaber.com/fb.asp?m=85176582
    https://forum.donanimhaber.com/fb.asp?m=85176587



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi İdrak İstimlak -- 28 Mayıs 2018; 8:45:59 >







  • Bu saydığınız oyunların hiçbirinde karakterler atmosferi baltalayacak şekilde bu denli komedi unsuru taşımıyordu.Biz oyun çöp , kimse almasın , firma batsın demiyoruz.Bu evreni sevdiğimiz için uğradığımız hayal kırıklığından dolayı içimizdekileri döküyoruz.

    Oyun resmi olarak daha çıkmadı bile , bırakın da insanlar eleştirilerini yapsınlar , tepkilerini koysunlar.

    Zaten 10 gün sonra bu başlıkta sadece oyunu bu haliyle kabullenip oynayanlar kalacak.Oyunun içeriğinden başka bir şey konuşulmayacak.

    İnsanlar Ubisoft a watchdogs da ac unity de böyle tepki koyup tokatı yapıştırmasaydı kendine biraz da olsa çeki düzen verirmiydi.

    Bioware e de tepki koyun ki Mass Effect 5 i de böyle özensiz şekilde çıkartmasın.

    Siz yine 80-100 saat oynayın oyunu kimsenin birşey dediği yok.Patch le düzelsin bu saçmalıklar biz de 100 saatimizi gömeriz oyuna.

    Ayrıca ben 25-30 yıldır oyun oynuyorum , kara kutu atari de de saatlerce oynadım.Grafik fetişisti falan da değilim.Oyunda diyalog ekranlarında sadece karakter resimleri olsa hareketsiz , altta text le anlatsa derdini , dublaj bile olmasa bu kadar tepki göstermezdim.Bu adamların yaptığı oyuncuya saygısızlık, uncarted 4 ün , horizon un olduğu piyasaya böyle oyun sürülmez, hele ki yılların bioware iysen.
    İki video izleyip 150 saat oynamış gibi yorum yapanları gördükçe bazı konulara açıklık getirmek gerekiyor diye düşünüyorum zira oynamadan konuşanlara itibar etmeyin.

    Bunları 90 saatlik single, 8 saatlik de multi deneyimim sonucu yazıyorum.

    En çok eleştiriyi alan vücut hareket animasyonlarının, sadece "ara sahneler" için geçerli olduğunu herkes bir kafasına yazsın. Çok bilmiş biri "genel animasyonlara" laf etmiş, oyun içi vücut animasyonları Horizon ile kıyaslanacak kadar başarılı, hatta emin olun Witcher 3'de Geralth'ın kütük hareketlerinden daha iyi.

    Yüz animasyonları kötü ama işin burada insanların atladığı bir şey var. Mass Effect hiçbir zaman bu konuda öncü bir oyun olmadı, çıktığı dönemlerde bu konuda hep kötü oldu. Bu oyun o döneme göre kayda değer bir gelişme sarf etmiş mi, pek etmemiş ama ME, "karakter mimik yapamıyor" diye eleştirilip, oynanmayacak bir oyun değil. Bunu yapan da zaten oyuncu falan değildir.

    Diyalog konusunda oyunun gömüldüğü kadar kötü bir durumu yok. Eleştirilen kısım şu, birincisi bazı konuşmalar, ki bu da sürekli karşınıza çıkan bir şey değil; yersiz uzun olabiliyor hali ile muhabbet biraz mantıksız bir hale gelebiliyor. İkincisi ise çok fazla teknik terim yer alıyor. Yabancı dil seviyeniz yüksek dahi olsa bu terimleri anlamıyorsunuz çoğu zaman, anlamadığınız için de sıkabiliyor. Ancak oynadığım süre içerisinde sıkıldığım konuşmaların sayısı bir elin parmağını geçmez. Ek olarak, oyundaki kelime sayısı söylendiğine göre 800-900k civarında ve bu Witcher 3, Skyrim gibi oyunlardan iki katı fazla diyalog var demek. Her diyaloğun müthiş olmasını beklemeyin, o kadar çok npc ile muhabbete giriyorsunuz ki, eski rol yapma oyunlarını aratmayan Dragon Age Origins'den bu yana rol yaptığımı bu kadar çok hissettiren ikinci oyun oldu Andromeda.

    Hikaye, bu konuda oyun müthiş bir gizemin içine sokuyor insanı, eğer direk ana hikaye görevlerine odaklanmaz iseniz oyun zaten azar azar veriyor hikayeyi, büyük bir merak ve gizem içerisinde kalıyorsunuz. Olağanüstü bir sci-fi hikayesi anlatmıyor ama kötü bir hikayesi de yok. Gayet yeterli seviyede, sizi meraklandıracak kadar başarılı bir hikayesi var. Daha açıklayıcı bir tabir kullanayım, oyunun hikayesi bir başlangıç-geçiş hikayesi aslında, tıpkı ME1 gibi; orada da Reaper'lardan çok az bahsedilmiş, ikinci plana atılarak merak ettirmişlerdi. Andromeda'da çok benzer bir durum var, bazı şeylerin başlangıcını bilmiyorsunuz ve şüpheye düşüyorsunuz. Ek olarak, oyunun hikaye ilerleyişi aslında gerçeğe çok uygun bir şekilde de gidiyor. ME denilince insanların aklına ME2-3'ün bitmek bilmeyen tempoda anlattığı bilimkurgu macerası gelebilir ama Samanyolundan yolan çıkan ırklar, yeni bir galakside yeni yaşanabilir yerler yaratmaya çalışıyorlar. Mantık olarak bu oyun biraz daha durağan, biraz daha ağır yapıda olmak zorunda zaten, çok normal.

    Gelelim oyunun artılarına,

    Yaşanabilir hale getirebildiğiniz koca haritaları olan beş farklı gezegen var. İniş yapabildiklerinizin sayısı daha da fazla, hepsi ayrı ayrı detaylı bir şekilde modellenmiş. Hepsinin kendi ekosistemi var, kendine has şartları var. Oturduğu yerden g.tlerini büyüten çok bilmiş tipler "5 yılda bunu mu yaptılar yeaa" diyor hani, adamlar 5 yılda kendilerini detaya gömmüşler, ince ince işlemişler gezegenleri ve hepsi öylesine araştırmaya, keşfe müsait yapıdalar ki, ilk ayak bastığınızda içinde kayboluyorsunuz. Bir müddet görev bile yapmak gelmiyor içinizden çünkü keşfetmenin cazibesi çok fazla.

    Sesler, muhtemelen sci-fi yapımları arasında ya en iyisidir ya da ilk üçtedir. İnanılmaz bir tecrübe yaşatıyor, eğer iyi de bir kulaklığınız varsa kendinizi gerçekten orada hissediyorsunuz.

    Grafik konusunda modeller zayıf ama aydınlatma o kadar başarılı ki, iç ve dış fark etmeksizin tüm mekanlar çoğu zaman çok gerçekçi bir manzara oluşturuyor. Özellikle bazı gezegenlerin görüntülerini tarif etmek ise mümkün değil. Spoiler olmaması için mp'den birkaç resim ekliyorum ki aydınlatmanın ne kadar başarılı olduğunu görebilin. Yüksek poligonlu modellerden ziyade görsel çıtanın yükselebilmesi için en önemli şey aydınlatmadır, o yüzden Andromeda'da grafik beklentisi olanları hayal kırıklığına uğratan bir oyun değil.

    http://i.hizliresim.com/m32VO1.jpg
    http://i.hizliresim.com/EgP7G8.jpg
    http://i.hizliresim.com/DP7Lz6.jpg

    Oyunun en başarılı tarafı hatta bu konuda muhtemelen yapılmış en iyi oyunlardan biri; çatışma sistemi. Oyun bu konuda çılgına bağlıyor, toplam 36 farklı yetenek ve 7 farklı profil ile kendinize sayısız, bakın abartmıyorum sayısız kombinasyonda karakter build yapabiliyorsunuz. Oyunu 100 saat oynasanız, her 10 saatte bir build değiştirseniz 10 farklı oyun oynamış gibi olursunuz emin olun, böylesine farklı ve keyifli bir deneyime imkan sağlıyor.

    Çatışma sisteminin bir diğer iyi tarafı da, çok sayıda silah, zırh ve mod olması. Tam anlamıyla içinde kayboluyorsunuz, seviyenize göre eşya craftlarken size göre en iyisini seçmek ayrı keyifli, onu modlayarak daha da iyi hale getirmek ayrı keyifli. Daha yukarısı var mı bilmiyorum ama benim gördüğüm lvl 80'e kadar kadar eşyalarınızı geliştirebiliyorsunuz. Ben 100 saate yaklaştım, lvl 50 ayarında eşyalarını yeni yapabildim. Ek olarak, siper alma sistemine de laf edilmiş, oyunun siper sistemi değişti. Bir duvarın önüne geldiğinizde karakter artık kendi kendine siper alıyor, bu benim de sevdiğim bir şey değil ama bu oyunda bir sıkıntı yaratmadı bana, çünkü aksiyona girdiğinizde tempo o kadar yükseliyor ki, bir saniye yerinizde durmuyorsunuz. İlla ki sipere gireceğim diyorsanız da yamuk yumuk bir yerde değilseniz zaten karakter de sıkıntısız sipere giriş yapıyor.

    Görev çeşitliliği var ama benzer görevlerde yer alıyor. Açık dünya yapısına sahip her oyunun yaşadığı sıkıntıyı Andromeda'da yaşıyor ama görevlerin yapısı gezegenler ve ırklar üzerinde öylesine güzel yedirilmiş ki, benzer tip görevi yapsanız dahi sırıtmıyor. Ancak gerçekten çok farklı tip de bolca görev var, bunlara ek olarak gezegenlerin ve karakterlerin kendine özel görevleri de yer alıyor. Tam anlamıysa görev havuzunun içinde yüzüyorsunuz.

    Verilen paraya değer mi diye soran varsa, 90 saatte %61'ini tamamladığım, içeriği dolup taşan, tam bir sci-fi macerası sunan, gizemli bir hikayesi olan, oynanış mekanikleri ciddi anlamda başarılı olan, ek olarak seveni var sevmeyeni var ama arkadaşlarınızla 4 kişi co-op da oynayabilme imkanı sunan, çooook uzun bir oyun Andromeda.
    Oyunu yeni bitirdim ve tek söyleyeceğim oyuna dev haksızlık yapılmış olması. Öncelikle animasyon hataları tamamen giderilmiş gibi zira bu kadar muhabbeti dönmeseydi aklıma bile gelmezdi yüz animasyonlarının sorunlu olduğu. Performans olarak ise hiç kayda değer fps düşüşü yaşamadım, bir görev bug yüzünden yapılmıyor ve bir iki kezde oyundan atma yaşadım onun dışında sorunsuz bir tecrübe yaşadım.

    Öncelikle oyunun görev yapısını biraz anlamak gerekiyor, dört farklı görev türü var. Ana görev, yan görev, gezegenlerin kendi görevleri ve task diye geçen çer çöp görevler. Görev takibi ise biraz mmorpg kafasında yapılıyor, en yakınındaki görevi yapmaya itiyor. Çünkü öteki türlü, ana görev ve sadakat görevleri dışında tek bir göreve odaklanıp yapmaya çalışılırsa sinir krizi geçirtecek şekilde oradan şuraya git, buradan oraya git diyebiliyor. Onun için en uygunu, göreve odaklanmak değilde gezegene odaklanmak gibi geldi bana. Mesela yaşama elverişli hale getirilecek bir gezegene gidip, o gezegendeki tüm görevleri yapmaya odaklanırsa görevlerin sıkıcılığı gidiyor. Ana görev başlangıç hikayesi olduğunu hesaba katarsak, kendi içinde olduğunca tutarlı ve keyifli, hele son görevler görsellik ve aksiyon anlamında resmen şahane. Sadakat görevleri de çok keyifli. Geri kalan yan görevler ise, eğer takip edip benimserseniz gayet anlamlı ve güzel yazılmış(takip ederseniz dedim, çünkü başta belirttiğim gibi genelde yan görevin bir kısmını çok önce yapıp bitişini daha sonra yaptığınız filan oluyor). Onun dışında ki task görevleri de tam anlamıyla çöp, alakasız kişilerin saçma sapan isteklerini, neden yaptığımızı bile anlamayacağımız gereksizlikte görevler, ama yapmak zorunda değilsiniz, yakınınızda ise anca öyle yaparsınız güzel tecrübe getiriyor.

    Karakterler ise özellikle ikinci oyunun yerini tutmasa da gayet güzel. Araçla gezerken, karakterlerin birbiriyle diyalogları, görevlerde verdikleri tepkiler filan çok keyif veriyor. Genel olarak hepsini benimsedim. Çatışmalarda ise ilk seriye kıyasla yetenekleri otomatik kullanmaları, combo taktiklerini uygulamada işi şansa bıraksa bile, alıştıktan sonra çatışmalarda gayet güzel sinerji oluşturulabiliyor.

    Çatışma kısımları ise tek kelime ile muhteşem. Yetenekler tam anlamıyla bir rpg oyunu olduğunu hissettiriyor, her yetenek buildi birbirinden çok farklı oyun stilini ortaya çıkartıyor. Bir çok silah çeşidi var ve her birisi yetenekler ile de sinerji oluşturarak birbirinden çok farklı oynanış hissettiriyor. Jetpack ile gelen mobillik ise hem çatışmalarda, hem gezintilerde çok keyifli bir oyun yapısına büründürüyor.

    Değinmek istediğim diğer bir husussa, zorluk derecesi. Her rpg oyununda, oyunun sunduğu tüm mekaniklerden aktif olarak faydalanmak için her zaman en zor olan zorluk ayarında oynamayı tercih ederim. Genel olarak tüm oyunlarda, en başlarda çok zorlayıp ilerde ise gittikçe kolaylaşmaya başlar, bu oyunda ise onun dengesini çok güzel kurmuşlar. Oyunun sonlarına doğru bile ne kadar gelişirsen geliş, dikkatsiz bir şekilde kalabalığın içinde kaldığın zaman ölme ihtimalin oluyor. Ancak bununla birlikte oyunun en uyuz olduğum yönü ortaya çıkıyor oda save sistemi. Ana görevlerde ve belli başlı görevlerde manuel save alamıyorsun ve oto save ise çok saçma sapan yerlerde alıyor. Neredeyse yarım saat süren bir görevin sonlarına doğru bir anlık dalgınlıkla kalabalığın içinde kalıp öldüğünde, en başa attığı bile oldu ki bir kaç kez zorluğu düşürmek zorunda kaldım bu yüzden, çekilecek çile değil resmen.

    Genel olarak ele almak gerekirse, oyunun çok hakkı yendi. Belki muhteşem bir oyun değil ama rpg ve uzay temalarını seven birisi için elmas değerinde bir oyun. Hakkında forumlarda, oyun medyasında söylenenler pek umurumda olmazdı, şirket benim mi sanki düşüncesiyle ama devam oyununun ertelendiğini okuyunca boş eleştirenlerden nefret eder oldum. Yüz animasyonları dışında(ki oda fixlendi) eleştirilerin büyük bir kısmı alakasız beklentiler ve alakasız kıyaslar yüzünden haksız eleştiriler.
    Inceleme notları anthem'den çok daha iyi, ortalama 10 15 puan fazla almış her platformda anthem'den. Zaten güncellemeler ile sorunlar da düzeltildi. Özellikle artık çok güzel kadın karakterler yaratabiliyorsunuz. Mesela bu benimki, kim demiş güzel karakter yaratılamaz diye.


    Oyunu yeni oynayacaklar için zevk artırıcı tavsiyeler vereyim o halde.
    -Scott Ryder hem seslendirme hem animasyon olarak Sara Ryder'dan çok daha iyi. Oyun sanki onun için yapılmış gibi duruyor. Sara Ryder oynayacak iseniz oyunun size verdiği karakteri kullanmayın, 10 numaralı yüz tipinden harika şeyler çıkıyor.
    -Oyunda dört tip görev var. En iyi görevler ikincil görevler olan Allies and Relationships bölümünde, Burada gerçekten mass effect oynadığınızı hissediyorsunuz, oyun burada parlıyor. Loyalty missionlar falan hep burada, aynı zamanda oyunun ana seriye burada bağlanıyor. Ondan sonra Priority Ops yani birincil görevler geliyor zevk sıralamasında. Üçüncül görevler ise gezegenin yaşanılabilirlik seviyesini artırmak için kullanılıyor. Yüzde yüz yaptıktan sonra size kalmış. Bu görevler açık dünyalı fakat hikayeye sahip görevler. Dördüncü Additional Task'a hiç mi hiç bulaşmayın.
    -Remnant puzzle'lere internetten bakın hiç uğraşmayın, veya oyun içindeki satıcılardan kilit açmak için bir şey var onu alın.
    -Çoğu kişi 3 yetenek aynı anda kullanıyoruz zannediyor oyunda ama oyunda 4 profil oluşturup menüye girmeden profil değiştirebiliyoruz yani 12 yetenek toplamda. Kullanın bunu.
    -Jaal oyundaki en iyi karakter. İlk seri seviyesinde, koy sırıtmaz hatta en iyilere girer.
    -En iyi romance oyunda Reyes Vidal'in, onu Kadara'da bulabilirsiniz. Kesinlikle oynayın senaryosu ana oyundan daha iyi. (Aynı anda normal romance'nizle devam ederken onunla kaçamak yapabilirsiniz)
    -Deluxe edition'a para vermeyin, tek güzel yani pyjak onu da internetten izleyin. Space hamster var bu arada gene.
    -Maillerinize bakın.
    -Gemide yüzünüzü sonradan değiştirebiliyorsunuz.
    -Kesinlikle güncellemeleri yapıp patch 1.10 da oynayın oyunu. Xbox One X de 4k 60 fps desteği var diye biliyorum. Oyun gene en iyi Xboxda çalışıyor diyorlar.
    -Single seven bir insansanız benim gibi bile multi'yi deneyin, Asari olarak oynamak çok keyifli.
    -Tekrar olacak ama Liam'ın Loyalty Mission'u kesinlikle oynayın. Citadel Dlc'si tadı verdi bana.

    Aklıma gelenler şimdilik bunlar sorusu olan varsa cevaplarım. Yukarı çıkarırsanız sevinirim, millet görsün faydalansın. Arada kaybolmasın.
    Oyun leş mi?

    Ben farklı bir oyun oynadım sanırım. Hikayesi ilgi çekici. Nereye nasıl bağlanacak diye merak ediyorsun. Dövüş sistemi çok akıcı, silahlar çok çeşitli ve kullanması zevkli. Yetenek ağaçları çok kullanışlı. Farklı oynanış stilleri geliştirebiliyorsun. Oluşturulan gezegenler çok detaylı ve birbirinden farklı. Bilim kurgu rpg oyunu olarak zaten muadili yok. 30-40 saat senaryo modu sürüyor. Yan görevleri ve takımındaki yardımcı karakterlerin görevini de yapmaya kalkarsan 60 saati devirebiliyorsun. Oyunun ilk zamanlarında sırıtan yüz animasyonlarının da birçoğu ufak yamalarla düzeltildi.

    Oyunun hiç mi kötü yanları yok, elbette var. Örneğin ana karakter ve yardımcı karakterler ilk üçlemedeki kadar hafızalarda kalmıyor. Ryder'ları Commander Shepard kadar içselleştiremiyorsun. Yan görevlerin fazlalığı nedeniyle bazen ana görevden kopuyor ve amacını unutabiliyorsun. Oyunda sık sık fps düşmesi yaşanıyor.

    Genel olarak; ilk üçleme kadar başarılı bulmasam da leş kelimesini kesinlikle hak etmeyen bir oyun. Bilim kurgu seviyorsanız kaçırmamalısınız.
    Oyunda sonlara yaklastim ve oyunda bana gore bir eksiklik de su olmus, acik dunya yuzunden gorevlerin cok etrafa sacilmis ve lineerlikten uzaklasmis olmasi. Mass effect'e cok yakismamis bu. Bir gezegene gelince belli bir gorevi takip etmek yerine haritayi acip gorevlerde en yakini hangisiyse ona gitmeye tesvik ediyor insani. Haritada yapilacak edilecek her seyi size en yakin olan neyse ona gide gide yapiyorsunuz.

    Bu da gorevleri karman corman ediyor haliyle. "Burada ne yapiyorduk su gorevin konusu neydi? Amaan en yakini hangisiyse ona gideyim iste" kafasina girince kopukluk oluyor. Bunu yapmayabilirsiniz tabii ama oyun insani bunu yapmaya durtuyor.

    Keske bu derece acik dunya olmasaydi. Veya gorevleri bu anlayisa kurban etmek yerine daha lineer cozumler bulsalardi. Mesela Witcher da sonucta acik dunyaydi ama bir queste baslayinca bir sonraki ayagi apayri bir haritada degilse genelde o questten kopmadan devam ediyorduk. Mass effectin yan gorev sisteminde bu surukleyicilik yok. Bir gezegene bir gorev icin gidiyorum, gezegene geldigim an her yerde o kadar cok yapilacak sey var ki bana en yakinindan sirayla gide gide geldigim gorev 5. 6. Plana atiliyor. E haliyle "biz napiyorduk burada ya" kafasina giriyorsunuz.

    Bunlarin disinda oyun HARİKA. Yeni gezegenleri gordukce hayran kaliyorum cok guzel tasarlanmis, ana hikayesi muthis ilerliyor. Bazen diyaloglarin bunalticiligi ve konuya hicbir etkisi olmamasina ragmen sakiz gibi uzatilmasi disinda her sey muthis. Remnant'lar harika. Mekanlari, karakterleri cok iyi. Vault'larin cizimlerinden ozen, sanat akiyor. Animasyon filmin icindeymis gibi kaliteli gorseller var buralarda. Kett'leri ise begenmedim. Archon disinda bir reaper degiller. Ama ana hikayedeki etkileri, yaptiklari seylerin gizemi vs. Olsun cok guzel oturtulmus. Bu kadar guzel sinematik sunumu bu kadar acik dunya yapmayip eski oyunlar gibi lineere daha yatkin sunsalardi cok daha iyi olurdu.

    Gunes sistemlerinde dolasmasi ise cok keyifli. Burada astronomiye meraki olan, sci-fi meraki olanlar mest olacaktir. Her hezegeni okumak, cevresinde tur atmak incelemek vs saatlerce sıkılmadan gezdim. Bunlarin hepsine inebilsek diye dusunmeden de edemedim, efsane olurdu. En azindan no man's sky gibi olsa, cok ozenilmese bile hepsinin icleri tasarlansaydi keske. Ama inmeden bile sistemler arasi, gezegenler arasi gezinmek muthis bir olay olmus.

    Oyunun bu kadar gomulmesini de asla anlamadim. Yani bakiyorum bir oyunu reddetmek icin onun alternatifi olmasi gerek. Mass effectin alternatifi yok. Bu oyunu gomenler mass effect serisiyle hic ilgisi olmayanlar bence. Yoksa yok yani bu konseptte, sci-fi turunde rpg olarak bu derece dolu dolu bir oyun daha yok. "Mass effect cok kotu, onun yerine ..... Oyununu oynayacagim" desen bosluga hangi oyunu koyabilirsin? Daha iyisi yapilsa keske de oynasak ama en iyisi bu ve kendi konseptinde cok cok iyi is cikartmislar.
    Oyun dünyasının da sürü psikolojisine sahip olduğunu görüyoruz bu oyunla. Oyunu oynamayan adamlar bile animasyonlar yüzünden yerin dibine soktular.
    1.08 büyük patchinden sonra bu sefer insanlar ama hikaye vasat anlamsız diyaloglar var karakterler sığ dediler alakası bile yoktu çamur bir kere atılmıştı artık oyuna, ağzıyla kuş tutsa da ok yaydan çıkmıştı.
    Andromeda şu salak animasyonları halledip çıksaydı şuan devam oyunu teaserlarını görüyorduk ekranlarda, malesef olmadı, ben devamını görmek isterdim bu oyunun. İnternetteki yorumlara aldanmayın alın oynayın en az 50 saatlik bi macera sunuyor bu oyun her şeyi yapmaya kalksanız her ayrıntısını bilmek isteseniz 100 saati vurur.
    Neyse bir yandan da mutluyum zevksiz oyun basını yüzünden böyle güzel oyunlar fiyatlarını dibe indiriyorlar da biz de 60 keriz doları vermeden alıp oynuyoruz en güncel haliyle.
  • İlk oyunu psn'den aldım, diğer oyunları kutulu olarak ucuza buldum seriyi baştan oynayacağım. Ps3 devrini böyle kaliteli serileri bitirerek tamamlamak iyi olacak.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • İlk üç oyunu ikişer defa bitirdim, birer defa daha bu sefer PC'de bitirmeyi düşünüyorum. Geçen neslin bence en sağlam bir iki serisinden birisi bu oldu. Gerçi bizim konsol bölümünde bu tip oyunlara pek yüz veren olmuyor ama bir çok kişi tarafından çoktan klasik oyunlar listesine alındı bile.
  • Mass Effect serisi candır. Dördüncü oyun çıksın yine hertürlü oynarım.
  • Bioware'ın üst yönetiminde değişilikler olmuştu, inşallah bu seriyi de herkes oynasın diye cıvıtmazlar. Kala kala bu tarz üç-beş oyun kaldı onu da bizlere bıraksınlar.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: d3vstator

    İlk üç oyunu ikişer defa bitirdim, birer defa daha bu sefer PC'de bitirmeyi düşünüyorum. Geçen neslin bence en sağlam bir iki serisinden birisi bu oldu. Gerçi bizim konsol bölümünde bu tip oyunlara pek yüz veren olmuyor ama bir çok kişi tarafından çoktan klasik oyunlar listesine alındı bile.

    Katılıyorum varsa yoksa cod, bf, Fifa vb oyunlar çok rating alıyor:) ben adam gibi hikayesi olan oyunları seviyorum multi çok az oynarım. Mass Effect 1 oynuyorum şu anda kaç sene olmasına rağmen hala müthiş keyif veriyor. Bu bitsin hemen ikinci oyuna geçeceğim. ME'den önce de Dead Space serisini arka arkaya oynadım, o seri de çok hoşuma gitti, yeter ki bilim kurgu olsun her türlü oynarım.

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • Önümüzdeki ay OPM'nin duyuracağı oyun bence bu olacak...
  • quote:

    BioWare is discussing the possibility of remastering the Mass Effect Trilogy for PS4 and Xbox One.

    The news comes from the general manager of the developer's Edmonton and Montreal studios Aaryn Flynn, who revealed on Twitter that the topic had been brought up internally though nothing solid has been decided.

    @shinobi602 @YanickRRoy We have discussed that internally. If we can put solid plans together we'll share. Great to hear you're keen

    — Aaryn Flynn (@AarynFlynn) March 2, 2014

    While a remastered re-release of the original Trilogy could still happen, it's unclear how long it would take to create, seeing as most of the studio is presumably hard at work on the upcoming next installment in the franchise.

    While we have no idea about when that game will be released, we do know that we're due an update sometime this year. So far all we've had are a few teaser images, word that it'll apparently be fresh but recognisable, and may not relate to Shepard at all.

    BioWare has said in the past that it doesn't want the game to be viewed as Mass Effect 4, as such a title does it a disservice. Whatever it ends up being called, our money's on new info coming our way at E3. Not long now, folks.


    http://www.ign.com/articles/2014/03/03/mass-effect-trilogy-may-be-remastered-for-ps4-and-xbox-one

    İlk 3 oyunun PS4 için gelebileceği, yapımcıların bunu düşündüğü haberleri internette konuşuluyor. Bakalım 4. oyundan önce yeni nesilde ME serisini görebilecek miyiz?




  • Bu yıl sonunda Mass Effect, Uncharted gibi yapımlar 1080p tek paket olarak PS4'e çıkar gibi ya.

    Bu epik serileri Ps3'ü olmadığından oynamayan bir sürü Ps4 sahibi var. Yeni oyunlarını 2015-6'ya hazırlarken bu hedef kitleyi de seri ile tanıştırırlar. Fena mı olur? Yoo.
  • Mass effect 1-2-3 çıksın 1080p 60 fps tüm ek paketlerde birlikte mutlaka alırım, mükemmel bir seri bana göre.

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >

  • Mass Effect Trilogy PS4'e Mi Geliyor..!


    MASS EFFECT ANDROMEDA - ANA KONU


    Bioware ve Montreal Stüdyoları Genel Müdürü Aaryn Flynn, Twitter'dan kendisine Mass Effect Trilogy'yi Remastered olarak yeni nesil konsollara çıkarmayı düşünüyor musunuz sorusu üzerine; "Daha önce kendi içimizde bunu konuşmuştuk. Eğer somut planlarımız olursa bunu sizlerle paylaşacağız. Bu konuda ilgili olduğunuzu duymak güzel" diyerek gayet politik ama aynı zamanda umut vadeden bir açıklama yaptı efenim.




  • Arkadaşlar Mass effect 3ü oynamadım daha Mass effect 2 yide yeni bitirdim action-rpg seven bi insan değilim ama mass effect senaryosuyla baya bağladı beni ama mass effect 2nin sonunda shepard üssün içine düşüp öldü en azından benim oyunumun sonunda öyle oldu bilen birisi biraz açıklayabilir mi bana acaba?
  • quote:

    Orijinalden alıntı: co9

    Arkadaşlar Mass effect 3ü oynamadım daha Mass effect 2 yide yeni bitirdim action-rpg seven bi insan değilim ama mass effect senaryosuyla baya bağladı beni ama mass effect 2nin sonunda shepard üssün içine düşüp öldü en azından benim oyunumun sonunda öyle oldu bilen birisi biraz açıklayabilir mi bana acaba?

    Oyun içinde gerekli geliştirmeleri yapmazsan collector base saldırısı sırasında mürettebatını ve hatta kendi hayatını kaybedebiliyorsun. Sanırım sende tam hazır olmadan collector base'e saldırmışsın. Oyunda bu tip farklı sonlarda mevcut ama 3. oyunu dikkate alacak olursak, Shepard'ı o saldırıdan sağ çıkmış olarak esas alıyor.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: co9

    Arkadaşlar Mass effect 3ü oynamadım daha Mass effect 2 yide yeni bitirdim action-rpg seven bi insan değilim ama mass effect senaryosuyla baya bağladı beni ama mass effect 2nin sonunda shepard üssün içine düşüp öldü en azından benim oyunumun sonunda öyle oldu bilen birisi biraz açıklayabilir mi bana acaba?

    Ben elimden geldiğince güçlendirmeye çalışarak gittim, sadece takımdan 1 kişi ölmüştü.

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • Aldueren kullanıcısına yanıt
    Merhaba, henüz ME2 oynamaktayım ama tüm geliştirmeleri yapa yapa gidiyorum, sorun yaşamam herhalde. Size sorum şu, ben aynı karakteri savelerle import'layarak oynuyorum, tut ki ME2 sonunda co9'un oyununda olduğu gibi herkes öldü. O zaman ME3'e ME2 save'ini import edince nasıl oluyor ki? Sıfır spoiler ile cevap verirsen sevinirim.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Erman143

    Merhaba, henüz ME2 oynamaktayım ama tüm geliştirmeleri yapa yapa gidiyorum, sorun yaşamam herhalde. Size sorum şu, ben aynı karakteri savelerle import'layarak oynuyorum, tut ki ME2 sonunda co9'un oyununda olduğu gibi herkes öldü. O zaman ME3'e ME2 save'ini import edince nasıl oluyor ki? Sıfır spoiler ile cevap verirsen sevinirim.

    Shepard giderse import edemiyorsun =)



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi canikoblivan -- 17 Mart 2014; 14:01:41 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • çok sağlam ingilizce şart bu oyuna anlamak için..o yüzden 3.sünü oynayamadım ben originde de yüklü duruyor ps3te de kutulu duruyor ama oynamak istemiyorum inglizcem yetersiz
  • quote:

    Oyun dünyasının beğenilen serilerinden Mass Effect, ilk üçlemenin ardından farklı bir yöne kayarak devam edecek. Henüz serinin geleceğiyle ilgili çok fazla açık bilgiye erişemesek de, yeni bir oyunun geliştirildiğini biliyoruz. Bu oyunla ilgili yeni bir haber Twitter'dan geldi.

    Bir oyuncunun sorusunu cevaplayan BioWare Montreal'in stüdyo yönetmeni Yanick Roy, yeni Mass Effect oyununun, yapım sürecinin orta dönemlerinde olduğunu söyledi. Yani oyun bir süredir sessiz sedasız geliştiriliyormuş. Bakalım resmi haberleri ne zaman duyacağız?


    http://www.bolumsonucanavari.com/Haberler-Yeni_Mass_Effect_Oyunu_Yapim_Surecinin_Ortalarinda-59478.htm




  • quote:

    Orijinalden alıntı: d3vstator

    quote:

    Oyun dünyasının beğenilen serilerinden Mass Effect, ilk üçlemenin ardından farklı bir yöne kayarak devam edecek. Henüz serinin geleceğiyle ilgili çok fazla açık bilgiye erişemesek de, yeni bir oyunun geliştirildiğini biliyoruz. Bu oyunla ilgili yeni bir haber Twitter'dan geldi.

    Bir oyuncunun sorusunu cevaplayan BioWare Montreal'in stüdyo yönetmeni Yanick Roy, yeni Mass Effect oyununun, yapım sürecinin orta dönemlerinde olduğunu söyledi. Yani oyun bir süredir sessiz sedasız geliştiriliyormuş. Bakalım resmi haberleri ne zaman duyacağız?


    http://www.bolumsonucanavari.com/Haberler-Yeni_Mass_Effect_Oyunu_Yapim_Surecinin_Ortalarinda-59478.htm

    Daha önceden bioware dragon age Inquisition çıkmadan duyuru felan yapmayacağız demişti sanki
    E3'te bari trailer koysalar iyi olur
    Bir de farklı yöne kayarken düşmezler inşallah

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • MASS EFFECT ANDROMEDA - ANA KONU


    Bioware: "Mass Effect 4'ün geliştirme sürecinin yarısındayız denilebilir."

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.