Şimdi Ara

++ KAİNATIN SIRLARI

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
3 Misafir - 3 Masaüstü
5 sn
20
Cevap
0
Favori
492
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • arkadaşlar bana bir sebep göster yaşamak için 1 ve 2 ye gelen yoğun ilgi üzerine bu topiği açmaya karar verdim.

    ilgili topiclerde dini konuların ve Kur an dan ayetlerin geçmesi nedeni ile kilitlendiğini biliyoruz.

    http://forum.donanimhaber.com/m_1215054/tm.htm

    bundan dolayı bu topicte dini konuların ve Kur an dan ayetlerin geçmemesine hassasiyet göstereceğim.

    bize Allah ı tanıtan üç büyük eserden biri olan kainat kitabını okuyacağız. (diğer ikisi Kur an, peygamber)

    bir zamanlar bir alime üniversite öğrencileri gelip hocalarımız bize Allah tan bahsetmiyorlar diye şikayette bulunduklarında O da siz biyolojiye, fiziğe, astronomiye bakın onlar size bahsediyor diye karşılık vermiştir.

    bizde biyolojiye fiziğe astronomiye bakacağız.

    NOT:tekrar ediyorum bu topicte dini konuların ve Kur an dan ayetlerin geçmemesine hassasiyet gösterilecektir. MAKSAT BİLGİ PAYLAŞIMI.

    dini konularda soru sormak isteyenler pm atabilirler. cevabını araştırarak size ulaştıracağım.

    faydalı olması dileğiyle...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Deep Impact -- 23 Ekim 2004, 11:33:46 >







  • Yeryüzünde var olan tüm canlılar üremelerinden, korunmalarına, beslenme şekillerinden kendilerine inşa ettikleri yuvalara kadar sayısız üstün özelliklerle donatılmışlardır. Kimi bir mimar gibi yuvasını inşa eder, kimi bir kimyager gibi düşünerek en ideal ısıtmayı sağlar, kimi ise gerçek bir kamuflaj ustasıdır. Bu canlıların yaşantıları incelendiğinde ise, hem fiziksel özelliklerinin hem de davranışlarının birbiriyle ve yaşadıkları ortamla tam bir uyum içerisinde olduğu görülür.

    Bu yazılarda canlıların sahip oldukları bu olağanüstü özelliklerden sadece bir kısmını okuyacaksınız. Ancak bu yazılarda örnek verilen canlıları okurken unutulmaması gereken önemli bir nokta bulunmaktadır: Sözü edilen canlıların hiçbiri bir bilince veya akla sahip değillerdir, hatta bir kısmının bir beyni dahi yoktur. Öyle ise bu canlıların sahip oldukları üstün özellikleri onlara vermek, örneğin bir arının kendi aklını kullanarak matematik harikası petekleri inşa ettiğini söylemek akla ve mantığa uygun olmayacaktır. İlerleyen sayfalarda daha da iyi anlaşılacağı gibi bu canlıların sahip oldukları karmaşık sistemlerin, doğayla olan mükemmel uyumlarının tesadüfler sonucunda oluştuğunu iddia etmek de doğru değildir.




  • 1- Güney Afrika Sundew bitkisi, yapışkan tüyleri ile böcekleri tuzağa düşürür. Bu bitkinin yaprakları uzun kırmızı tüylerinin ucu, böcekleri kendine çekecek kokuyu içeren bir sıvı ile kaplıdır. Sıvının bir başka özelliği ise son derece yapışkan olmasıdır. Kokunun kaynağına yönelen böcek, bu yapışkan tüylere takılır. Bir süre sonra yaprağın tümü, tüylere yapışan böceğin üzerine kapanır ve bitki, böceği sindirerek kendisi için gerekli olan proteini elde etmiş olur.

    2-Ateş böceklerinin yaydıkları ışığın en önemli özelliği, ateşle ve sıcaklıkla ilgisinin olmamasıdır; buna "soğuk ışık" denilir. Bu, günümüzdeki aydınlatma teknolojisinin ulaşmaya çalıştığı bir hedeftir. Normal bir ampul, elektrik enerjisinin ancak %3-4'ünü ışığa dönüştürüp, kalan kısmını ısıya dönüştürür. Ateş böcekleri ise %100 bir verimle ışık üretirler.

    3- Kuzey Kutbu'nda yaşayan deniz kırlangıçları, her yıl 30.000-40.000 km. kanat çırparlar. Bu kırlangıçların vatanları Kuzey Kutbu'dur. Fakat her yıl Kuzey Amerika, Grönland ya da Sibirya'daki üreme bölgelerinden, Kuzey Kutbu sularındaki kışlık bölgelere doğru yolculuk yaparlar.

    4- Penguenler, Güney Kutup Bölgesi'nde yaşarlar. Bu hayvanların vücut sıcaklığı 400C, yaşadıkları ortamın sıcaklığı ise -400C'dir. Bu da penguenlerin, 800C'lik bir sıcaklık farkına dayanmaları demektir. Bunu sağlayan, hayvanın derisinin altında bulunan kalın yağ tabakasıdır. Bu tabaka, vücut sıcaklığının kaybolmasına engel olur.

    5-Bazı kuşlar yaralanmış veya uçamıyormuş gibi yaparak yavrularını düşmanlardan korurlar. Bir düşman yaklaştığında anne kuş yuvasından sessizce uzaklaşır. Çığlıklar atarak ve kanatlarından birini sallayarak, yerde kanat çırpmaya başlar ve yaralı taklidi yaparak düşmanın dikkatini kendi üzerine çeker. "Yaralı" kuşu yakalamaya çalışan yırtıcı hayvan, anne kuş tarafından bu yöntemle yuvadan çok ilerilere götürülür. Yavrusunu güvenceye aldıktan sonra anne kuş uçarak düşmandan uzaklaşır.

    6- Çoğu tırtılın tüylerine dokunulursa büyük acı verir. Bu tür tırtıllar genellikle parlak renktedir. Bu dikkat çekici rengiyle tırtıl, kendisini yemek isteyen herhangi bir canlıyı uyarmış olur.

    7- Bir arı kovanını korumak, kovanın bekçileri için intihar anlamına gelebilir. Bal arılarının iğnelerinde bir kirpinin dikeni gibi küçük oklar vardır. Düşmanı sokan arı uçmaya çalışırken iğne orada takılı kalır ve arının karnının arka tarafı yırtılır. Karnının yırtılmış kısmında, zehir salgısı ve onu kontrol eden sinirler vardır. Arı bu yaralanmadan dolayı ölürken, kovanın geri kalanı bu sayede korunmuş olur.

    8- Kunduzlar, insanlar gibi su kanalları, ağaçtan kulübeler, yeraltı inleri ve özellikle akarsular üzerinde barajlar yaparlar. Bu barajların uzunluğu bazen 20 m.'yi bulur.

    9- Afrikalı terzi kuşu, yuvasını yaprakları dikerek gizler. Erkek terzi kuşu bir dalın sonunda, birbirine yakın gelişen iki ya da daha fazla geniş yeşil yaprağı seçer. Sivri gagasıyla her bir yaprağın kenarına delik açar. Sonra da bir terzinin ipliği kullanması gibi topladığı örümcek ağlarını veya bitki liflerini kullanır. Lifleri deliklerden çeker ve düşmesini engellemek için her ilmiği düğümleyerek yaprakları birbirine diker. Bu yapraklarla kaplı kesenin içinde ayrıca eşinin yumurtalarını koyduğu gizli bir yuva dokur.

    10- İşçi arıların hareketleri son derece tutarlıdır ve amaçsız bir şekilde hareket etmezler. Kovandaki bir arı yeni yumurtalar için hücreler hazırlarken, diğeri kraliçeye hizmet etmek için petekler arasında dolaşır, bir üçüncüsüyse bal toplar. Her işçi kesin olarak ne ve nasıl yapacağını bilir, kusursuz bir disiplinle hareket eder.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Deep Impact -- 23 Ekim 2004, 11:22:32 >




  • 11-Posta güvercinlerinin yollarını nasıl bulduklarını anlamak için yapılan bir gözlemde güvercinler bir süre karanlıkta bir kafesin içinde tutulmuşlardır. Daha sonra serbest bırakıldıklarında, güvercinlerin bulutlu bir havada bile yüzlerce kilometre ötedeki güvercinliğin yolunu buldukları gözlenmiştir.

    12- Uzun kulaklı yarasanın gözleri, uzak mesafede bulunan cisimleri seçemez. Yarasalar, insan kulağının duymadığı ses dalgaları yayarlar. Bu ses dalgaları havadaki bir cisme çarpmazlarsa boşlukta kaybolurlar. Bir cisme çarparlarsa yansıyarak çevreye dağılırlar. Yarasa yansıyan bu ses dalgalarını alır, değerlendirir ve avının yerini bulur. Yarasaların görmeden avlarını nasıl yakaladıklarını inceleyen insanlar aynı ilkeye dayanarak radarı icat etmişlerdir.

    13- Nudibranch kabuğu olmayan bir salyangoz türüdür. Bu salyangoz çok parlak renklere sahiptir ve son derece göz alıcıdır. Fakat bu özellikler hayvanlar için çok cazip olmasına rağmen çok az hayvan Nudibranchlar'la beslenir. Bunun sebebi Nudibranch'ın ısırgan hücreleridir. Bu hücreler hayvana iyi bir koruma sağlar. Nudibranch bu ısırgan hücreleri kendisi üretmez. Hyroid denen zehirli canlıları yer ve onları sindirim sisteminde öğütmez. Bu hayvanlar Nudibranch'ın sindirim sistemi içinde koruyucu mukusla kaplanır ve ısırgan hücre olarak ona bir koruma sağlarlar.

    14- Göç eden canlıların en ilginç örneklerinden biri de kaplumbağalardır. Brezilya kıyıları açıklarında yaşayan Yeşil deniz kaplumbağaları 2000 km. yüzerek Atlantik Okyanusu ortalarındaki Ascension Adası'nda yumurtlarlar. Kumdaki çukurlara gömülü yumurtalardan çıkan yeni doğmuş kaplumbağa yavruları hemen denize yönelirler. Açık denizde yetişkin haline geldikten sonra da yumurtlamak için tekrar Atlantik Okyanusu'na doğru yönelirler.

    15- Dişi Phalarope kuşu yumurtalarını bıraktıktan sonra yuvadan ayrılır ve bundan sonraki kuluçka görevini erkek kuş devralır. Erkek, yumurtaların üstüne oturur ve yuvanın üstüne göğüs tüylerini döker. Böylece hayvanın altındaki çıplak deri kanla dolar. Bu kanın sıcaklığı sayesinde, üç haftadan fazla süre kuluçka için gereken ısı sağlanmış olur.

    16- Avrupa'daki ırmaklarda yaşayan yılan balıkları 6000 km.'lik uzun bir yolculuk yaparak Bermuda'nın güney batısında bulunan Sargossa Körfezi'ne gelirler. Ve buraya yumurtalarını bıraktıktan sonra ölürler. Çıkan larvalar da kendilerini, "Gulf Stream" adı verilen sıcak su akıntısına bırakarak tekrar Avrupa'ya doğru 6000 km.'lik bir yolculuğa başlarlar.

    17- Fındıkkıran kuşları ölü ağaçların yumuşak tahtalarında yuva deliği açarlar. Yuva hırsızlarına karşı etkili bir korunma geliştirmişlerdir. Bir deliği açtıktan sonra, bir fındıkkıran yakındaki bir su birikintisinden çamur toplar ve yuva deliğinin girişini bununla sıvar. Tam bir fındıkkıranın kıpırdayabileceği genişlikte bir giriş bırakır. Böylelikle sığırcık gibi daha büyük kuşlar bu delikten yuvaya giremezler.

    18- Kanat çırpmak çok fazla enerji gerektirir. Bu nedenle kuşların enerjisi onlar için çok değerlidir ve bunu en ekonomik şekilde harcarlar. Örneğin bir ağaçkakan uçarken, düzenli olarak kanat çırpışlarını keser ve kanatlarını sıkıca vücuduna kapatır. Böylece kısa bir süre kanatlarının havaya karşı oluşturduğu direnci önler ve havada ilerlemeye devam eder.

    19- Kuş kanatlı dev kelebeğin (Ornithoxtera) dişisi, yumurtalarını tek tek yaprakların üzerine bırakır. Yumurtadan çıkan tırtılların gövdeleri boyunca, altı sıra etli yumrucuk vardır. Ayrıca başlarında da "ozmeteryum" denilen Y biçimli ilginç bir organ bulunur. Bu organ vücuttaki salgı bezlerine bağlıdır. Tırtıl korktuğu zaman ozmeteryum içeri girip çıkar ve kötü bir koku salgılar. Bu sayede tırtıl düşmanlarını caydırmış olur.

    20- Ağustos böceklerinin yakınına minik mikrofonlar yerleştirilerek 158 desibellik bir ses çıkardıkları tespit edilmiştir. Bu, bir el bombasının patlamasıyla aynı değerdedir. Eğer böceğin işitme organı karnının uzağında bir kapsülün içinde korunmuş konumda olmasaydı, böcek bu yüksek sesten dolayı sağır olurdu.




  • 21- Sinek kuşunun kalbi gün boyunca saniyede 500 ile 1.200 kez çarpar. Gece kalbi öylesine yavaşlar ki görünüşte sanki nabzı durmuştur ve hatta kuş nefes almıyor gibidir. Bunun benzerini kış geldiğinde kirpiler de uygularlar. Bu, onların kış uykusudur. Sinek kuşu ise her yıl 365 kez kış uykusuna yatmak zorundadır.

    22- Yakalı kolibri (Coeligena torguatua), çiçek tozlarıyla beslenen bir kuş türüdür, ama diğer kuşlardan farklı bir özelliğe sahiptir. Çoğu kuş gibi gagasını çiçeğin içine sokarak yiyecek toplamaz. Çiçek tozu toplarken özel bir yapısı olan dilini kullanır. Dilinin ortası, iç içe girmiş iki V harfi biçiminde baştan sona oyukludur. Uzun dilini çiçeğin içine soktuğunda, çiçek tozları toplanır ve dil, ağız içine çekilirken hiçbir yere sürtünmediği için, toplanan besinde kayıp olmaz.

    23- Bazı hayvanlar görsel sinyaller kullanırlar. Bir Virginia geyiği ilk tehlike işaretinde kuyruğunu yukarı doğru hafifçe vurur. Kuyruğunun alt tarafı tamamen beyazdır. Bu parça hayvanın tüm vücudu üzerindeki tek beyaz parçadır. Bu beyaz kısmın görünmesi sürüdeki bütün geyikleri aniden uyarır.

    24- Sibirya semenderleri (Hynobias Keyserlingii), donmuş toprakların metrelerce derinliklerinde yıllarca kaldıktan sonra buzları çözülür ve normal yaşama dönerler. Bu canlıların –50 C sıcaklıkta bile yaşayabildikleri saptanmıştır. Sibirya semenderlerinin tek problemleri ani donmadır. Çünkü bu canlıların soğuğa alışmak ve antifiriz maddelerini üretmek için zamana ihtiyaçları vardır. "Antifriz maddeleri" semenderin kanındaki hücrelerde bulunan suyun yerine geçerek, dokuların keskin buz kristallerinden zarar görmesini önler. Bazı hayvanlar bu işlemleri yaparken donmamak için glikoz kullanırlar. Sibirya semenderinin bu mekanizmasının nasıl işlediği ise tam olarak bilinmemektedir.

    25- Yüksek hızlarda uçan kuşların özel kanat yapıları vardır. Havada uçan en "hızlı" kuş olan doğanlar, avlarına doğru hız aldıklarında, -ki bu genellikle başka bir kuş olur- öncelikle kanatlarını çırparak hızlarını artırırlar ve sonra alçalmalarının son aşamasında kanatlarını arkaya doğru iterler. Bu duruş, süpersonik jetlerin görüntüsünü andırır ve böylece saatte 320 km.'nin üstünde bir hıza ulaşırlar.

    26- Kemik dilli balık (Scleropages Leich Hardtii), Yeni Gine'de yaşar. Erkek balık, yumurtaları ağzında taşır. Bu durumda olması beklenen balığın sindirim salgılarının harekete geçmesi ve yumurtaların balık tarafından yenerek sindirilmesidir. Oysa böyle olmaz. Erkek balığın ağzında gelişimlerini tamamlayan yavrular yumurtadan çıktıkça suya atlar ve yeni hayatlarına başlarlar. Bu durum milyonlarca yıldan bu yana devam etmektedir. İştahı kesen, sindirimi temin eden ve salgıları durduran böyle bir düzenin nasıl çalıştığı henüz bilinmemektedir.

    27- Akçaağaçların, özellikle Şeker akçaağacının genç dallarını ve yapraklarını zararlı canlılardan koruma yöntemi, çoğu zaman insanların ürettikleri böcek ilaçlarından çok daha etkilidir. Şeker akçaağacı, gövdesinde bol şekerli özsu olmasına rağmen, yapraklarına "tanen" denen bir maddeyi gönderir. Bu, böcekleri rahatsız eden bir maddedir. Tanenli yaprakları yiyen böcekler kurtulmak için hemen daha az tanenli üst yapraklara çıkarlar. Oysa üst yapraklar kuşların en çok uğradıkları yerlerdir. Buraya kaçan böcekler kuşlar tarafından avlanırlar. Şeker akçaağacı bu stratejisi sayesinde böcek saldırılarından az zarar görerek kurtulur.

    28- Okyanus dibinde bulunan denizaltı vadilerinin içerisinde, okyanus tabanından fışkıran aşırı sıcak su kaynakları bulunur. Bu kaynakların çevresinde yaşayan bazı karides türleri, sıcak suyun yakınlarında yaşayan bakterileri yiyerek beslenirler. Birkaç santim boyundaki karideslerin arka kısımlarında, solungaç vazifesi gören iki odacık vardır. Bu iki odacığın arasındaki bölümün diğer hayvanların gözünde bulunan bir tür kimyasal maddeyi taşıdığı anlaşılmıştır. Karides vücudunun bu kısmıyla gerçek anlamda göremez; ama bu organ, bir tür "ışık algılayıcısı" olarak görev yapar.

    29- Su örümceği bütün ömrünü su içinde geçirir. Su içinde yaşar, avlanır ve ürer. Buna rağmen bir su canlısı değildir. Yani sudaki oksijeni balıklar gibi alıp kullanamaz. Suda yaşayabilmek için çok ilginç bir yönteme başvurur. Örümceğin su dışına çıktıktan sonra tekrar ani suya dalışlarında irili ufaklı hava kabarcıkları ayaklarına ve vücudunun çeşitli yerlerine asılı kalır. En çok hava kabarcığı da karnının altında kalır ki örümcek bunu su altında "hava çanı" olarak milyonlarca yıldan beri kullanmaktadır. Bu çan havayla dolduktan sonra böcek haftalarca su yüzeyine çıkmaz ve bu çanda depoladığı hava sayesinde su altında yaşar.

    30- Kallima ınachus isimli kelebek türü, üzerine konmaya alışkın olduğu ağacın yaprağının biçimini aynen alabilir. Ön ve arka kanatlarının şekli, yaprağın genel biçimini verecek bir yapıya sahiptir. İki kanadın, birbirleriyle uyum sağlayarak, gölgeli bir çizgi biçiminde yaprağın merkezi damarını oluşturmaları da son derece ilginçtir. Ayrıca arka kanatlarda familyanın başka hiçbir türünde bulunmayan ve yaprağın sapı izlenimini veren küçük bir uzantı bile vardır. Kelebeğin üzerinde ağacın yaprakları üzerinde serpilmiş durumdaki "küf" lekelerinin benzerleri de bulunur. Daha da ilginç olanıysa kanatların üzerinin yapraktakine benzer sedefimsi küçük gözeneklerle kaplanmış olmasıdır.




  • saol deep
  • Verdiğin bilgiler çok güzel +1

    Ama bunları dönüp dolaşıp gene dine bağdaştırmanı hiç beğenmedim -1

    4 topictir kitlenen konuyu, üstünü örterek devam ettirmeye çalışman hiç hoş diil. Eğer dünyadan, evrenden bilgiler vericeksen okumak hoşuma gider ama sonunda dönüp dolaşıp dine bağlıycaksan bunca güzellik var çünkü o yarattıya dönüceksen baştan söyle bidaha bu topiğe girerek zaman kaybetmiyim.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Tyrael -- 23 Ekim 2004, 12:34:03 >
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • BENCEDE ÇOK GÜZEL VE BİLGİLENMEK AÇISINDAN GÜZEL OLMUŞ
    TEBRİK EDERİM ARKADAŞIM
  • -400 C nasıl oluyo mutlak sıfırın da mı altına iniyor böyle bişey varsa bizde öğrenelim. ayrıca nerden aldın bu bilgileri bazıları gerçek dışı gibi geldi ve ayrıca senin bbeyni yok dediği hayvanlar o ortamda yaşabilmek için evrim geçirmişlerdir bu milyonlarca yıl almıştın senin bi yaşamda bu evrimi anlamaman normal olabilir. bide biz bunları görebildğimiz şekilde imkansızdır ör atalarımız güneşin neden doğup battığını bildekileri içn ona tapmışlardır çünkü o ozaman için bilinmiyordu fakat şu an bilim her zamnkiden hızlı gelişiyor ve belki yuz yıl sonra bunların hepsi bize mantıklı gelecek
  • abi sen bu dh nın imamlığı moduna iyice girdin... şaka bi yana saol kardeş...
  • quote:

    Orjinalden alıntı: triton

    -400 C nasıl oluyo mutlak sıfırın da mı altına iniyor böyle bişey varsa bizde öğrenelim. ayrıca nerden aldın bu bilgileri bazıları gerçek dışı gibi geldi ve ayrıca senin bbeyni yok dediği hayvanlar o ortamda yaşabilmek için evrim geçirmişlerdir bu milyonlarca yıl almıştın senin bi yaşamda bu evrimi anlamaman normal olabilir. bide biz bunları görebildğimiz şekilde imkansızdır ör atalarımız güneşin neden doğup battığını bildekileri içn ona tapmışlardır çünkü o ozaman için bilinmiyordu fakat şu an bilim her zamnkiden hızlı gelişiyor ve belki yuz yıl sonra bunların hepsi bize mantıklı gelecek


    kolpaya bakh hele :

    -400 C
  • evrim mevrim yok kardeşim.bi dallama ortaya saçmasapan bişey atıyo,ve onu takiben bir sürü insan da ona inanıyor...evrimmiş.buna inanamak,inanmak istemediğinize inanmaya diretmekten daha zor bea....
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Shairim

    evrim mevrim yok kardeşim.bi dallama ortaya saçmasapan bişey atıyo,ve onu takiben bir sürü insan da ona inanıyor...evrimmiş.buna inanamak,inanmak istemediğinize inanmaya diretmekten daha zor bea....


    fakat sen bir teoremi böyle es geçebiliyorsan o da senin sorunundur - saygı göstermek zorundasın
    iyice düşünmek - objektif düşünmek - lazım bence
  • eğer dediğin gibi sen de iyice düşünseydin,evrim teoremi adlı saçmalığın de dünyanın en büyük saçmalığı olduğunu anlardın...
  • quote:

    Bu yazılarda canlıların sahip oldukları bu olağanüstü özelliklerden sadece bir kısmını okuyacaksınız. Ancak bu yazılarda örnek verilen canlıları okurken unutulmaması gereken önemli bir nokta bulunmaktadır: Sözü edilen canlıların hiçbiri bir bilince veya akla sahip değillerdir, hatta bir kısmının bir beyni dahi yoktur.


    quote:

    8- Kunduzlar, insanlar gibi su kanalları, ağaçtan kulübeler, yeraltı inleri ve özellikle akarsular üzerinde barajlar yaparlar. Bu barajların uzunluğu bazen 20 m.'yi bulur.


    bunu yapmak için belli bi akla vede mantığa gerek yokmu sence hersey içgüdü deildir
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Deep Impact

    4- Penguenler, Güney Kutup Bölgesi'nde yaşarlar. Bu hayvanların vücut sıcaklığı 400C, yaşadıkları ortamın sıcaklığı ise -400C'dir. Bu da penguenlerin, 800C'lik bir sıcaklık farkına dayanmaları demektir. Bunu sağlayan, hayvanın derisinin altında bulunan kalın yağ tabakasıdır. Bu tabaka, vücut sıcaklığının kaybolmasına engel olur.



    Vucud sıcaklığı 400 C bi hayvan yuhhhhh. Penguenciğin ateşi çıkmış heralde. Kutpun sıcaklığıda gitmeyeli mutlak sıfırın altına inmiş ilginç.
  • shairim at gözlüğü takarak önündekilere odaklanma sana soruyorum darwin in evrim teoerisini okudun mu tamamen yoksa karşıt olan düşünceleri benimseyipte mi bunları söylüyorsun
  • "the specifies of origins" yazarı darvin.devasa bi kitap... karşıt düşüncleri benimsemek değil bu... yada darwine anlamadan dinlemeden bi antipatiyle yaklaşmak değil.adam diyor ki,ilk canlı okyanuslarda meydana geldi ve sonradan karaya sıçradı burda ki canlılar.sonra tesadüfen gelişti,tesadüfen düşünmeye başladı... yok daha milyonlarca tesadüfen... ve aynı kitapda kendide diyor zaten;"her şeyi evrimle açıklanabilir ama canlılardaki göz beni bu teoriden soğutuyor." ve darwinin ölümünden sonra oğlu diyor,öz oğlu,"babamın akli dengesinin yerinde olduğundan şüpheliyim." arkadaşlar bilmiyorum sizin aklınız alıyormu tüm bunların tesadüfler eseri olduğunu... ve hala evrim evrim diye yatıp kalkanlarda o inandıkları tesadüf eseri de olsa beyinleri hiç mi gelişmemiş. tüm bilim dünyası inceledi ve kararını verdi.evrim teoriden öteye gidemedi arkadaşlar...
  • bunu nasıl açıklıyorsun "1953 te yapılan bir grup deney, aminoasitlerin gibi bazı yaşamın bazı kimyasal yapı taşlarının, Dünya'nın ilk oluşması devresinde varolduğu düşünülen atmosfer koşullarında kendiğilinden oluşabileceğibi gösterdi. Bu sonuç, ilk okyanusların yaşamın bir şekilde yayılmasına olanak veren bir "oluşum çorbası" olduğu düşüncesini doğurdu" kaynak bilim teknik sayı 443 (Bu ayki sayı)
  • konuyla çok da alakası yok ama ;
    peki quantum fiziğinin şu açıklamasına ne diyeceksin? "maddenin özünde,maddeye etki eden,maddeden bağımsız bir güç var"

    senin sorunda böyle bişey...

    peki şöyle bir soru yöneltiyorum sana 1953 yılında yapılan bu deneyi yapanlar,dünyanın ilk oluştuğu zamanlardaki atmosfer koşularını nereden biliyorlardı? ve bu bilmelerinin mümkün olmadığı bu koşulları nasıl elde ettilerde böyle bi deney yaptılar?
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.