Şimdi Ara

Lise Notları(Nacizane Öneriler) (Son)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
166
Cevap
32
Favori
5.566
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Lise Notları
    Hastalık nedir ? Vücutta biyolojik olarak bazı şeylerin ters gitmesi mi ? Tam tanımını bilmiyorum aslında hastalığın. Ama bence hastalık insanların vücüduna rutin yaşamının dışımda başka fikirlerin girmesidir. Ve içindekileri bir yerlere kusması gerekir. Çünkü her mikrop yayılmak, her fikir paylaşılmak ister. Hasta olup da bu kusma tasına kusmayalı uzun zaman oldu. Özlemişim.
    Bir kaç aya Lise hayatım sonlanacak. Ben de bu Lise hayatımdaki bir kaç tecrübeme dayanarak bir kaç şikayetimden bahsedip üç beş öneride bulunacağım.
    Ben bir cemaate mensup özel bir kolejde okuyorum. Yüzde elli burslu olarak. Okulum eğitim ve ahlaki değerler açısından gerçekten çok iyi. Ortamı samimi ve arkadaşlıkları kuvvetli. Sadece erkek lerin bulunduğu bu okulda tek cins olmanın verdiği avantajlarda var dezavantajlarda. Ama buna sonra değineceğim. Benim şuanki noktam okulun paralı olması.
    Ailem okula ortalama ayda 800 lira para ödüyor. Türkiye'de asgari ücretin yaklaşık bu civarlarda olduğunu düşünürsek bu oldukça fazla bir miktar. 9. Sınıfta bunu insan düşünemese de ileriki zamanlarda, eğer içinizde bi züppe yoksa, bu miktar sizi rahatsız etmeye başlayacak. Çünkü ailenize bağlı okuyor olacaksınız. Ve bu da aileniz tarafından sizin üzerinizde yeni yeni beklentiler meydana getirecek. Onlara bağımlı şekillenmeye başlayacak içinizdekiler. Aileler ister istemez 'sana o kadar emek verdik, elinden gelenin daha fazlasını yap' moduna girecekler. Ya da sen o şekilde hissedeceksin. Aslında ailen sana belirli bir yaşa gelene kadar destek olmak zorundalar. Senin eğitimine para harcamaları senin hayallerinde söz sahibi oldukları manasına gelmiyor. Çünkü seni yapmaya karar verdikleri gece bunları göze almış oluyorlar. Ama sonradan , çoğunlukla, öyle olmuyor. Mümkün olduğunca kendi kazandığınız bir okula gitmek sizin daha rahat hissetmenizi ve kararlarınızda daha özgür olmanızı sağlayacak.
    Şimdi ikinci noktaya geliyorum, tek cins olması. Tek cins olmasının avantajları ve dezavantajları var. Avantajlarından başlayayım. Öncelikle tek cins olmanın verdiği inanılmaz rahatlık var. Konuşmanıza dikkat etmek zorunda olmuyorsunuz. Haraketlerinizde bir kıza rezil olma korkunuz olmuyor. Espiri düzeyleri ortamda kız olmadığı için oldukça yüksek oluyor. Hocaların hepsı erkek oluyor ve Regl'li bayan hoca tribi çekmiyorsunuz. Hocalar da öğrenciler kadar rahat oluyor ve bununla paralel olarak dersler de bi o kadar geyik oluyor. Dezavantajlarına gelelim. Bu rahatlık olayı bazen aşırıya kaçabiliyor, bunun sonucunda da rahatsız edici tablolar ortaya çıkabiliyor. Sınıfta cinsler arası rekabet olayı olmamış oluyor. 'Bir kız benden yüksek not mu aldı ya' diye düşünmeyip ' ben daha düşük not aldım' diye kapışıyorsunuz. Diğer bir dezavantajı da siz karma ortamlara girdiğinizde sizde bir özgüven eksikliği oluyor. Hep tek cins içinde bulunmanın verdiği rahatlıktan dolayı, karma bir ortama geçince farkında olmadan yanlış bir şey yapılabiliyor. Ya da özgüveniniz düşük olduğu için içinize kapanık bir hal alıyorsunuz. Bu da ileriki hayatınızdaki bazı şeyleri ister istemez olumsuz etkileyebilir.
    Ve cemaat okulu olma kısmına geliyorum. Açıkcası okulun cinsiyet açısından karma olup olmaması benim pek umrumda değil. Tek cins ortamından sıkılmadım değil ama cinsiyet benim problemim değil. Ben karma ortam istiyorum evet, ama benim karma tanımım düşünce, fikir karması olan bir ortam. Yani ben has Müslüman, Kominist, Hristiyan, Ateist'in aynı çatı altında bulunduğu bir ortamda bulunmak istiyorum. Çünkü karma düşünceler içinde bulunmazsan kendi düşüncenin doğruluğunu ölçemezsin. Doğru olduğunu anlarsan da düşünceni iyice pekiştirir, kuvvetlendirirsin. Karşı fikirli insanların düşüncelerine aşina olursun. Birisi sana senin düşüncen hakkında bir soru sorunca sus pus kalmayıp , karşındakinin kafa yapısını bilerek cevap verirsin.
    Lise Notları (2)
    Dersler konusuna değinelim biraz da. Öncelikle ben SBS'ye hazırlanırken, hocaların bana söylediği şey "Şu sınava güzelce hazırlanın, okulunuzu kazanın seneye yatarsınız." Kesinlikle böyle bir dünya yok. Bunu acı bir şekilde o p ve q ları görünce anlıyorsunuz. Yatma olayı asla olmayacak. Bu sistem öyle bir sistem ki, bir merdiven misali, çalışma temposu durmadan artmak zorunda oluyor. Durmadan daha çok çalışmak zorundasınız. Yatma olayı kesinlikle olmuyor yani maalesef.
    Alan konusuna gelirsek. Bu yeni sistem ile alan olayı kalktı ayağı çekiyorlar. Ama öyle bir şey yok alan kesinlikle var. Ve bu alan olayı sizin bütün lise psikolojinizi etkileyecek bir şey. Ondan dolayı sizin kesinlikle istediğiniz alanı seçmeniz lazım. Bunun için de öncelikle ne olmak istediğinize iyi karar vermeniz lazım. Sakin bir kafayla nelerden hoşlandığınızı, neler yaparken mutlu olduğunuzu, bunun doğrultusunda da hangi meslek gruplarının size uygun olduğunu tespit etmeniz lazım. Düşünsenize bu sizin bütün hayatınız. Ve bunları düşünürken kesinlikle aile baskısını göz ardı edin. Unutmayın bu sizin geleceğiniz. Üniversiteyi onlar okumayacak. Benim ailem üzerinden örnek vereyim, benim ailem eşit ağırlıkları gerizekalı olarak gören bir aileydi. Fen bilimlerini yapamayan bir insanı aptal olarak görüyorlardı. Dünyada mühendislik ve doktorluk haricinde bir meslek olduğuna inanmıyorlardı abartmak gerekirse. Ama ben hepsini karşıma alıp son sene eşit ağırlığa geçtim. Sonuç olarak istediğiniz mesleğe karar verdiğinizde o meslek doğrultusunda bir alana geçin. Aksi takdirde tam bir zindan olur size lise hayatınız. Çünkü alan seçmekle kalmıyor olay.
    Ders çalışma olayı can alıcı nokta maalesef. Ben hiç beceremedim bu ders çalışma olayını. Okulumda sabahtan akşama kadar süren ders çalışma kampları oldu. Dershane hocalarım her hafta yanına çağırıp hesap sordu. Seminerler, motivasyon konuşmaları ve daha niceleri. Ben en azından şunu öneriyorum, verilen ödevleri günün belirli saatlerinde adam akıllı yapan bir insan ileriki zamanlarda ders çalışmak için masa başına oturmakta zorlanmaz. Ki ben nefret ederim ders çalışmaktan. Fıtratıma aykırı olduğunu düşünürüm. Çünkü ben hala tam olarak mutlu olduğum alanda değilim. Öyle bir alan yok bizim sistemde. Bundan dolayı da sevmediğim derslere çalışmak zorunda kalıyorum. Ondan dolayı alan seçme olayını çok dikkatli ve tamamen özgürce yapmak gerekiyor.
    Şimdi de biraz insan ilişkilerine gelelim...
    Lise Notları (3)
    İnsan 7'sinde ne ise 70'inde de odur lafının destekçisiyim. Ama ufak bir ekleme ile: İnsanı yaşadığı olaylar değiştirir. İnsanın olgun olmasını ya da olgun düşünmesini yaşı belirlemez. Yaşadığı, şahit olduğu olaylar, çektiği acılar, zorluklar sonucunda insan olgunlaşır. Ve Lise ortamında belki de o zamana kadar yaşamadığınız şeyleri yaşayacak, duygusal olarak hiç çökmediğiniz kadar çökecek, hayatınızın en büyük kazıklarını, arkadan vurmalarını göreceksiniz. Belki de ilk aşkınızı orada tanıyacaksınız, sonra ona açıldığınızda ilk reddetmenizi yaşayacaksınız. Sonra ilk platonik tecrübenizi yaşayacaksınız. Bir kız için göz yaşı dökeceksiniz. Bunu arkadaşınız sandığınız birine açıcaksınız ve sonra bir bakıcaksınız ki o da aynı kızı seviyor, hatta araları çok iyi... Felaket senaryoları uzar gider.
    Belki de ömür boyu yoldaşınız olabilecek bir arkadaş edineceksiniz. Belki de yanındayken en mutlu hissettiğiniz birini tanıyacaksınız. İleride arkanıza baktığınızda yaşanmış bir çok macera, yüzleri güldüren bir çok olay, gözünüzü dolduracak duygusal anlar: Kopya anılarınız, disiplin anılarınız, kavga anılarınız ve niceleri. Lisedeki insan ilişkileri sizin hayatınızı şekillendirecek. İşte o dediğim "İnsanı yağadığı olaylar değiştirir" lafındaki olayları Lisede bol bol yaşayacaksınız.
    Liseyi her türden insanın olduğu bir ortamda okusanız daha iyi olacağını söylemiştim. Ama etrafınızdaki insanların düşünceleri, davranışları, kısaca karakterleri sizin umrunuzda olmasın. Farklı bir insan olmaya çalışmayın. Siz neyseniz osunuz. Size yanaşmak isteyen sizinle arkadaşlık yapmak isteyen insanlar siz, siz olduğunuz için sizinle arkadaş olsun. Yapmacık olmayın. Ve gerçekten, eğer insanlar sizin karakterinizden dolayı sizi dışlar ise, bunun sonucunda yalnız kalıcaksanız, boşverin. Yalnız kalmak daha iyidir. Çünkü siz yalnız kalmamak için içinizdeki bir sizi öldürüp başkası olduğunuz zaman, her akşam o sizden eksilen bir "sizin" hüznünü, huzursuzluğunu yaşarsınız.
    İlk günlerden arkadaş edinmeye, çevre yapmaya çalışmayın. Sınıfta hemen ortam oluşturmak için kendini şekilden şekile sokan şekilsiz insanlar olacaktır. Boşverin. İnsanları dışardan analiz edin teker teker. Ve size yakın hissettiğiniz bir insan varsa gidip onunla arkadaş olun. Kendi kafa yapınızda birileriyle yani. Aksi takdirde benliğinizin bozulduğunu görürsünüz. Zaman geçtikçe, herkes herkesi az çok tanıdığı zaman, sizi siz olarak kabul eden insanlar sizi tanımak isteyecektir. İşte o zaman çevreniz genişlerse genişler. Ama şunu unutmayın, çok olacağına, az ama öz olsun. Sizin derdinize bir kişi derman olabiliyorsa bir kişi bile yeter size. Gerisi teferruat.
    Hocalara gelecek olursak. Hocalara da ne iseniz öyle olun. Not için yavşayan tipler olacak bol bol. Onlardan olmayın. İnan çok itici insanlar. Hocalar da size ne veriyorsa, siz olduğunuz için versin. Not için şekilden şekle girmeyin, kendinizden ödün vermeyin. Alacağınız bir 30,45, 10 bile olsa hayatınızın sonu değil bunu unutmayın. Not her şey değildir. Bazı hocalar belki size takacak, size düşük not verecek, onlara da ders yüzünden tepki koymayın, not yüzünden, ders yüzünden bir insana kin beslemeyin. Ne iseniz öyle olmaya devam edin. İnanın kendinizden ödün vermezseniz eninde sonunda mutlu olan siz olacaksınız.
    Gönül işlerine gelelim biraz da...
    Lise Notları(4)
    Bu yazıyı yazmadan önce kafamda "Lise hayatınız boyunca ciddi bir ilişkiye girmeyin." diye giriş yapmak vardı. Sonra kendi kendime kızdım. Çünkü, ilişki denen şeyi bilinçaltımızda "ciddi-ciddi değil" diye gruplandırmışız. İzlediğimiz diziler, filmler, okuduğumuz kitaplar vs. bu düşüncede büyük payı olan etkenlerdir. Ondan dolayı yazıya girmeden önce bu konuya değinmek istiyorum.
    İlk insan çoğu inanışta Adem'dir. Ardından da Havva gelmiştir. Yani insan bir çift olarak yer yüzüne inmiştir. Yaradılıştan gelen bir "çift" oluşumu vardır. Erkek, kadın için bir ihtiyaç; kadın da erkek için bir ihtiyaçtır. Cinsel etmenleri bir kenara bırakırsak insan; güveneceği, hayatını paylaşabileceği, sıkıntılarını, dertlerini, sevinçlerini, sırlarını paylaşabileceği bir yoldaş, dertdaş, sırtdaş, hayat arkadaşı ister. Bunun sonucunda yaradılıştan gelme bir "Çift" kavramı oluşur. Günümüzde öyle bir algı ile besleniyoruz ki, böylesine kutsal bir şeyi "Ciddi- Ciddi değil" diye ayırıyoruz. Çocuk oyuncağı yapıyoruz bir nevi. Şimdi yazımıza dönelim. Lise hayatınız boyunca arkadaşlık dışında bir kız erkek ilişkisine girmenizi önermiyorum.
    10. sınıfa girmeden önceki yaz tatilinde, kurban bayramının ilk günü, bana bir mesaj geldi facebook denen illetten."Merhaba kazandibi, rüyamda seni gördüm, kötü durumdaydın, arıyıp hem bayramını kutlamak hem de halini hatrını sormak istedim ama telefonun olmadığı için arayamadım. Ben de burdan yazayım dedim" tarzı bir şeydi.17 yıllık hayatımın 2 buçuk yılını feda edeceğim biriyle konuşmaya başladığım ilk gündü. Ortaokuldan tanıdığım bir arkadaşımdı. Ben de cevap verdim "İyiyim, senin de kurban bayramın kutlu olsun..." falan filan. Net hatırlamıyorum çoğunu. Ben de numaramın olmadığına dahil sarf ettiği cümlelere ithafen numaramı verdim. Konuşma telefona kaydı.
    İlişkimizin ilk bir buçuk yılında şunu hep demşizdir birbirimize: "Biz nasıl bu hale geldik. Nasıl bu kadar yakın olduk birbirimize." Bunu hala sorarım kendime. İnanır mısınız, cevabı yok. Biz bir anda birbirimize yakınlaştık. Birbirimizin en iyi dostu olduk, birbirimizin sırdaşı olduk. Sabahdan akşama kadar konuşur olduk. Sonra midemizdeki tırtılların koza örmesini hisseder olduk. Ardından tırtılların kozada bekleyişi, sonra kozadan çıkan güzel kelebeklerin kanatlanıp midemizde uçuşması... Her şey bir anda oldu gibi geldi bana, ama aslında birbirimize açılmak için 2 ay bekledik. Sonra, adettendir, ben açıldım. Sonra çıkışı olmayan bir yola girdik.
    Açıldıktan sonra bir durgunluk olur. Çekinme dönemi falan, şu an onları yaşadık mı yaşamadık mı hatırlamıyorum. 10. sınıf hayatımda bir siyah nokta gibi zaten, çoğu ayrıntıyı hatırlamıyorum. Her şey toz pembe giderken, bi anda çeşitli bahaneler çerçevesinde ayrılıverdik. Sömestrdı.
    O zaman benim düşüncelerimin çocuk olduğu bir evreydi. Tamamen yıkıldım desen yeridir. Derslerde boyuna uyumaya başladım, insan ilişkileri taban yaptı, kimseyle konuşmaz oldum. Üst baş dağınık, tip kayık, gülmeyi unutan, saçma sapan bir tipleme. Hayatım kaydı yani özetle. O halde bir dönemi geçirdim. Ardından aklıma bir fikir geldi. Doğum gününe bir video hazırlayacaktım.
    Bir metin oluşturdum kendim. Kafamda metindeki her cümleyi bir insan söyleyecek şekilde oluşturulacak bir video vardı. Yapması, montajlaması, sonra bu videodan O'nun haberdar edilmesi...
    Zordu. Ama imkansız değildi.
    Lise Notları (5)
    Cumartesi gününe gözlerimizi açtık, en yakın yakın arkadaşımla. Bugün büyük gündü. Sevgilim olacak kişi için hazırlayacağım doğum günü hediyesi olan videonun önemli bir kısmını bugün tamamlayacaktık. Daha öncesinden bir kaç tanıdık, akraba, arkadaşlarımdan bir kaç kısım tamamlanmıştı zaten. Geriye kalan kişileri ise sokakta tanımadığımız insanlardan rica ederek halledecektik. Zordu. Özellikle benim gibi özgüveni yerlerde olan biri için oldukça zordu.
    Günün erken saatleri olduğu için Ankara'nın meşhur alışveriş merkezlerinden biri olan Ankamall'e gittik. Yapmamız gereken şey oranın esnaflarından video için ricada bulunmaktı. Sırayla dükkanlara girdik. Beklediğimizden çok ilgi gördük. Açıkcası ilgi beklemiyorduk. Kozmetik dükkanındaki bir çalışan bayanın "Bitirdikten sonra internete yükle de odunlar feyzalsın." demesi beni iyice yüreklendirdi. Öğlene kadar bir kaç cümleyi hallettik. Sonra Kızılay'a doğru yol aldık. Yolda giderken içimi bir korku kapladı. Ya beğenmezse, ya hiç takmazsa beni, ya hiç dönüp cevap verme tenezzülünde bile bulunmazsa?... Sorular kafamın içinde bir o yana bir bu yana giderken Kızılay'a vardık. Tanımadığımız insanlara önce ne yaptığımızı, sonra neden yaptığımızı açıkladık. Tepkilerin geneli "Ayy çok tatlı ama ben yapamam yaaaaa" oldu. Arada bana kısa süreliğine aşık olan insanlar vardı: "Oha gerçekten böyle mi yapıyorsuuuuuun, ne kadar şanslı kııııız."
    Arkadaşımdan aldığım telefonla çekiyorduk videoları. Teknik olarak yetersizdik ama yine de bütün metni tamamladık. Yakın bir arkadaşıma montaj için yolladık. Her şey çok güzel gözüküyordu. Her şey neredeyse hazır gibiydi. Tek iş bu videoyu O'na haber vermekti artık.
    O'nun doğum gününde ben uçakta olacaktım. Amerika'ya gidiyordum. Bundan dolayı O'na haber vericek birini bulmam lazımdı. Bu da çok zor olmadı. En yakın arkadaşlarından biriyle konuştum. İş tamamdı. Videoyu Youtube'a yükledik, linkini attık. Uçağa bindim. Ben uçaktayken izliyor olacaktı. Heyecanlıydım, düşünceliydim. Olumsuz bir sonuç alırsam bir daha çabalamayacaktım. Ben elimden geleni yapmıştım. İçim rahattı.
    Peki ya olumlu bir sonuç alırsam ne olacaktı?
    http://youtu.be/OPqkSUN_1lc
    Lise Notları (6)
    Amerika'ya vardığım zaman o anki yorgunluğumdan dolayı hiç bir şeyi düşünemez haldeydim bi nevi. Ama düşünebildiğim tek bir şey varsa o da O'nun videoya karşı tepkisinin ne olduğu idi. Teyzemler beni aldı, eve gittik. Arada 8 saat kadar gibi bir fark olduğundan dolayı O'nun mantıken uyuyor olması gerekirdi. Aileme vardığımı söyledim. Yatma hazırlıklarına başladım. Ertesi gün benim için zorlu olacaktı.
    Skype'ı açtım ve O online idi. Direk mesaj attım. "Selam". Klasik nasılsın napıyorsun hayat nasıl gidiyor faslından sonra "Hayatımda aldığım en güzel hediyeydi." dedi. O an Dünyalar benim olmuştu tabi. Çok mutlu olmuştum. Midemdeki kelebekler ani bir mitoz bölünme yaşayarak birbirleriyle iç içe girercesine uçuşuyorlardı. Çok heyecanlandığım zaman titreme başlarım, felaket bir titreme tuttu beni. Her şey güzel olacaktı. Değil mi ?
    Saatlerce konuşma devri tekrar döndü. Hatta o kadar konuşmaya kaptırmıştım ki kendimi dışarıya gezmeye çıkmak istemiyordum. Teyzemle bundan dolayı kavga ediyorduk. "O kadar Amerikalara geldin bilgisayar başında oturuyorsun." Haklıydı kadın. Ama insanın o an kulağı sağır gözü kör oluyor işte. Değer verdiğin insanla iki kelam konuşmak için her şeye resti çekiyorsun. Bir çok kalp kırıyorsun. Arkama dönüp bakıyorum şimdi. Arkadaşlarımla beraber vakit harcarken kafamı telefona gömmek, annemle telefon yüzünden kavga etmek, yurt müdürümle kavga edip aramı bozmak, Teyzemle kavga etmek... Değer miydi diyor insan bazen onca olanlardan sonra. Değer miydi ?
    Mutluyduk, iyiydik, hoştuk. Saatlerce konuşmalar, imalı imalı gülücükler... Hayat bize güzeldi. Toz pembe her şey. Aradaki saat farkına rağmen benim için gece geç saatlere kadar ayakta kalıyordu. O an her şey durmuş gibiydi. Sanki sadece biz varmışız gibi.
    "Günler, haftalar, aylar geçti. Belki bir çok şey yaşadık belki bir çok şey değişti. Ama tek bir şey değişmedi." Gün geçtikçe ona daha çok bağlandım. Gün geçtikçe onu daha çok sevdim. Ona olan sevgim içimdeki bir kötü huylu tümörcesine yayılıyordu. Bütün uzuvlarıma nüfus etmişti. Kendime beni bırakıp gitse herhalde ölürüm falan gibisinden laflar ediyordum. Hatta o kadar seviyordum ki gözüm o kadar kördü ki bazen kendime diyordum ki "Ulan bu kız bana nasıl bakıyor ?!. Bir bana bak bir ona."
    Annem der ki "İnsan belirli bir yaşı geçtikten sonra naz makamını da geçiyor. O yaşlardan sonra boş yere atılan her trip, olan her küslük, kırılan her bir kalp, saplanan her bir kazık, yıkılan her bir güven duvarı insanda diğer insanlara karşı güvensizlik oluşturuyor. İnsanı diğerlerine güvenemez yapıyor, insanlara olan sevgisi azalıyor." Ben de buna ekliyorum, birine çok bağlanırsanız ve o kişi size kazık atarsa, Annemin söyledikleri on katına çıkıyor. Sizin en değer verdiğiniz insan, sizin her şeyinizi açtığınız, sırtınızı yasladığınız insan sizi sırtından vuruyor. Ve unutmayın, en değer verdiğiniz insan sizi en çok üzen insan oluyor. Sizi mutlu etmesini de, perişan etmesini de çok iyi biliyor.
    Her şey toz pempe gittiği vakitlerde, tabiri caizse, gereksiz, durduk yere, ani küsmeler, dargınlıklar, trip atmalar olmaya başladı. Bunlar ayda bir düzenli olarak olmaya başladı. İnanır mısınız, kendime dedim acaba bayanların özel adet günleri oluyor ondan dolayı mı ki ? Ona göre kendimi ayarlıyım ona göre davranıyım o zamanlar dedim. Bana trip attığı zamanları telefonuma kaydedip acaba düzenli mi o haftaları kestirmeye çalıştım. Ondan da bir sonuç çıkaramadım.
    Sevgim, güvenim, mutluluğum törpülenmeye başlıyordu...
    Devam edecek.
    Lise Notları (7)
    Bir tabloyu duvara asmak için elinize bir çivi ve bir de çekiç aldınız. Çiviyi çaktınız. Çok fazla derine girmesine gerek yok çivinin. Yüzeysel olması yeterli. Çivi yerine oturdu, tabloyu tutar hale geldi. Güzel. Tabloyu astınız. Sonra arkanızı döndüğünüz zaman bir ses geldi. Tekrar geriye baktınız, tablo düşmüş. Geri dönüp yere düşen çiviyi alıyorsunuz ve tekrar çiviyi çakıyorsunuz. Ama bu sefer daha derin. Sonra tabloyu çivinin üzerine koyuyorsunuz. Güzel. Daha sağlam gibi. Bu sefer düşmez duruyor. Tabloya şöyle bir bakıyorsunuz; mutluluk temalı bir tablo. İyi ki almışım diyorsunuz. Tam başka işlerime girişeyim diye arkanızı dönüyorsunuz ki tekrar bir düşme sesi kulağınıza geliyor. Tablo yine düşmüş. Sinirleniyorsunuz, tabloyu bir kenara koyayım sonra hallederim diyorsunuz. Ama çok büyük bir hevesle aldığınız için bir an önce evinizin en güzel köşesine asmak istiyorsunuz. Çiviyi yerden alıyorsunuz, daha derin çakayım diye düşünürken o da nesi: Açtığınız delik çivinin boyunu çoktan geçmiş.
    İlişkide düzenli ve can sıkıcı hale gelmeye başlayan küsme, üzerine üç, beş, yedi, hatta 1 ay süren konuşmama periyotları can sıkıcı hale gelmeye başlamıştı. Her seferinde verilen sözler, ardından tekrar aynı haltın yenmesi, sonra tekrar verilen sözler, sonra tekrar aynı haltın yenmesi... Kalbinize saplanan bir kazık düşünün, sonra saplayan kişinin bir daha saplamayacağım diyip sonra tekrar sapladığını, aynı olayı bir kaç kere yaptığını düşünün. İnsanda kalp kalmaz değil mi ?
    İrili ufaklı bir çok olaydan, verilen bir çok sözün ardından her şey çok güzel giderken bir anda değişen hava, soğuk tavırlar, saçma sapan tripler ardından yine bir uzun soluklu konuşmama seansına hoş geldik. Sebebi açıklanırken seçilen inanılmaz saçma kelimeler sonucu oluşan kalp ve kafa travması da 2 hafta boyunca sürdü. O zaman kullandığı kelimeler yüzünden her şey bitti sanmıştım. Yıkılmıştım. Mahvolmuştum vb...
    Bir buçuk ay konuşmadık. O bir buçuk ay geçirdiğim duygu nöbetleri (anlık çok mutlu olup ardından inanılmaz bir hüzne kapılıp dengesiz tavırlar sergilemek) hat safhadaydı. Yavaştan onsuzluğa alışmaya başlamıştım. Bu gerçeği kabullenmiştim. Düşünsenize bir uzvunuzu kaybetmek gibi bir şeydi sanki. Yıllar süren birliktelik sonuçta.
    Yavaştan alışma evresine girdiğim anda ansızın karşıma çıkıverdi. Dershane çıkışımda gördüm onu. Ardından aramalar, telefon görüşmeleri... "Bir daha asla seni üzmeyeceğim elimden geleni yapacağım söz veriyorum." O an dedim ki tamam artık bir daha yapmaz. Bütün güven duvarlarımı yeniden inşa ettim, içine de ikimizi koydum. Tamam dedim bir daha olmayacak. Tamam dedim artık çok mutlu olacağız.
    Her şey yolunda gibi gidiyordu. Aramız güzeldi, iltifatlar canımlar cicimler, geyik havada uçuşuyordu. Her şey güzel gidiyordu. Umarım nazar değmezdi, değil mi ?
    Ayrıldığımız zaman en çok canımı sıkan şeylerden biri şuydu: Biz çevremizdeki insanlara, arkadaşlarıma örnek bir çifttik. Birbirlerine yıllarca sadık olan 2 insandan söz ediyoruz, günümüzde az rastlanır bir şey sonuçta. İlişkimiz mutluluğumuz insanları imrendiriyor, maşallah dedirtiyordu. Arkadaşlarım "Evlenceksiniz oğlum siz, düğün ne zaman, yenge nasıl" geyikler yapıyordu. Canımı en çok sıkan şey de insanların bizim konuşmama anlarımızda O'nu sorduğunda "Konuşmuyoruz, saçma bir sebepten" demekti. Güya örnek olan bir çiftin saçma sapan sebeplerden konuşmayı kesmesi, araya küslük girmesi... Ne kadar komik ve gülünçtü.
    Ve en beklemediğim bir anda, en ummadığım bir zamanda, dünyanın belki de en ergen tartışması çıka geldi. "Facebook şifresini değiştirmem."
    İnanın kendimi savunmayacağım bile. Gereksinim duymuyorum artık. Çünkü bitti artık benim için her şey, bütün hayaller yıkıldı kapının önüne kondu, bütün güven yok oldu, bütün inanç tükendi...
    Lise Notları (Son)
    Hayatımda beni değiştiren 5 olay oldu. 1. si Babam'ı kaybetmem, 2.si ortaokulda tam bir erkek orospusu iken Teyzem'in bana benim kendime gelmemi sağlayan konuşmayı yapması, 3.sü Annem'in evlenmesi, 4.sü O'nu sevmem, 5.si O'nunla ayrılmam.
    Şu an bana sorsanız, lisedeki en büyük pişmanlığın ne diye, içimdeki sevginin büyümesine izin vermek derim. Ama en azından elde sıfır yok. En azından kızları tanıdım, en azından sevmeyi öğrendim, en azından bir ilişki nasıl olmalı onu öğrendim.
    Çevrenizde yaşıtınız bir kızın yanına gidin. Deyin ki, "Siz kızlar aşırı naz yapıyorsunuz, boş boş tripler atıyorsunuz, kıskançlığın dozajını bilmiyorsunuz, mantıklı düşünmeniz gereken zamanlarda aşırı duygusal düşünüyorsunuz." Alacağınız cevap %90 "Evet ya biraz öyleyiz sanki" gibisinden bir şey olacaktır.-İstisnalara saygılar.- Ama onlardan birisiyle bir ilişiye girseniz bu söyledikleri cevabı unutup yine aynı haltı yiyecekler.
    Bir diğer mesele,(en can alıcı olan) siz bir olumsuz olaydan sonra O'ndan söz alacaksınız, "Boş boş trip yok, boş boş küsmek yok." Ve hemen ardından o da nesi? Whatsapp'tan gelen boş trip rüzgarları. Sözler unutulacak, sonra yine sözler verilecek, sonra yine sözler unutulacak... Güven duygularınızın bujileri meme yapacak.Harrry Potter'da Harry'nin ruhunu emen ruh emiciler gibi emecek sevginizi, güveninizi yıkılan her bir söz. Bir insan yüzünden zihninizde bütün insanlığa karşı önyargılar oluşacak. İleride o önyargıları yıkmak için boş yere efor sarf ediceksiniz.
    Eğer siz de gerçek sevginin peşindeyseniz ve lisedeyseniz bunun peşini bırakın. Hüsrana uğrarsınız.Lisede 2 türlü ilişki göreceksiniz -istisnalara can kurban-. 1.si akılları genital bölgelerinde olan çiftlerin oluşturduğu ilişki; 2.si gerçek sevgiyi arayan, sonucunda da hüsrana boğulan ilişki. Ve hüsrana boğulan genelde erkeklerdir. Kızlar lise çağında olgun düşünemez.-istisnaları Allah sahibine bağışlasın.- Bunu size ispatlamak için uğraşmayacağım. Denendi, onaylandı, tecrübe edildi, hakkında 20'ye yakın yazı yayınlandı. İnanmayana denemesi, tecrübe edilmesi, kazık yemesi, hüsrana uğraması, triplere girip kafayı yemesi, ömründen ömür çalınması bedava.
    Benim lise hayatım bu kadar. Klişe şeyleri atladım zaten. Bu seri de burda biter.
    Gökten 3 integral sorusu düşmüş, 3'ünün de Allah belasını versin.

    diğer yazılarıma varmiyimyokmuyum.blogspot.com adresinden ulaşabilirsiniz.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi kazan.dibi -- 22 Mayıs 2014; 15:47:39 >
    < Bu ileti m.bolumsonucanavari.com kullanılarak atıldı >







  • Komünist yalniz o.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • okumadım. Biri özet geçsin
  • hww

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Çok uzun

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • REKLAM ALINIR!!!!


    ________________________________

    REKLAM ALINDI!

     Lise Notları(Nacizane Öneriler) (Son)



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi 15 gün sonra -- 22 Mayıs 2014; 20:34:36 >
    < Bu ileti m.bolumsonucanavari.com kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: 15 gün sonra

    Bakalım.

    Edit: Güzel yazmışsın.Az sonra bloguna girerim.

    Teşekkürler, her türlü eleştiriye açığım

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • Başını okudum. Klasik liseli dizilerine benzettim.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: RealPlayer09

    Başını okudum. Klasik liseli dizilerine benzettim.

    İlginç

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: ParadoxTR


    quote:

    Orijinalden alıntı: RealPlayer09

    Başını okudum. Klasik liseli dizilerine benzettim.

    İlginç

    Hepsini okudum. Şimdi de samanyolu tv liseli dizisine benzettim

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: RealPlayer09


    quote:

    Orijinalden alıntı: ParadoxTR


    quote:

    Orijinalden alıntı: RealPlayer09

    Başını okudum. Klasik liseli dizilerine benzettim.

    İlginç

    Hepsini okudum. Şimdi de samanyolu tv liseli dizisine benzettim

    O daha ilginç

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Yazıyı henüz okumadım ama bloguna baktım. Tasarımı değiştirirsen çok daha iyi olacağından eminim. Tabii bu benim görüşüm. İyi forumlar...
  • quote:

    Orijinalden alıntı: John Constantine

    Yazıyı henüz okumadım ama bloguna baktım. Tasarımı değiştirirsen çok daha iyi olacağından eminim. Tabii bu benim görüşüm. İyi forumlar...

    Tasarımı bloggerin kendi şablonlarından. Belki ileriki zamanlarda daha kompleks bir şeyler yapılabilir. Öneriniz için teşekkür ederim.
  • Hocam şuan öyle bir üşendim ki anlatamam.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: TheDC

    Hocam şuan öyle bir üşendim ki anlatamam.

    Canınız sağolsun

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Kurtarıcı'ya devam edecek misin ?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Liseden hoşnut olan adam fazla çıkmaz buradan.Ki çıksa da benim gibi sevdiği bir kız vardır ondan sever Tamamı erkek olan bir okul olayı değişik gelir ama forumda kız konularının tutulma oranı ile karşılaştırılınca ki şu anda mobilde bile 1 sayfa olmadı bence tutmaz konu zahmet etmeyin derim Allah yardımcınız olsun yinede

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Çevreci Fotoğraf Makinesi

    Kurtarıcı'ya devam edecek misin ?

    Kurtarıcıyı arkadaşım yazıyor devam edecek sınavdan sonra

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: semender96

    Liseden hoşnut olan adam fazla çıkmaz buradan.Ki çıksa da benim gibi sevdiği bir kız vardır ondan sever Tamamı erkek olan bir okul olayı değişik gelir ama forumda kız konularının tutulma oranı ile karşılaştırılınca ki şu anda mobilde bile 1 sayfa olmadı bence tutmaz konu zahmet etmeyin derim Allah yardımcınız olsun yinede

    Insanlar okusa da olumasa da, konu tutsa da tutmasa da ben yazıcam.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: ParadoxTR


    quote:

    Orijinalden alıntı: semender96

    Liseden hoşnut olan adam fazla çıkmaz buradan.Ki çıksa da benim gibi sevdiği bir kız vardır ondan sever Tamamı erkek olan bir okul olayı değişik gelir ama forumda kız konularının tutulma oranı ile karşılaştırılınca ki şu anda mobilde bile 1 sayfa olmadı bence tutmaz konu zahmet etmeyin derim Allah yardımcınız olsun yinede

    Insanlar okusa da olumasa da, konu tutsa da tutmasa da ben yazıcam.

    Peki bayım siz bilirsiniz okurum ama merak etmeyin

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >




  • 
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.