Şimdi Ara

Kriz kapitalizmin sonu mu?

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
12
Cevap
0
Favori
452
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Bugün finansal kriz diye bilinen şey bir semptomdur. Temelde yatan hastalık kapitalizmdir: mal ve hizmet üretim ve dağıtımı içerisine amansız ve yıkıcı savaşımını kuran ekonomik bir sistemdir. İşçiler ve işverenler ekonomiyi çalıştırmak için işbirliği yapmalılar fakat bunlar, mücadeleleri periyodik olarak patlak veren ezeli rakiplerdir. Bugün olduğu gibi! Kapitalizm aynı zamanda işverenleri, birbirlerine karşı sonu olmayan rekabet denen savaşım içinde, birbirine kenetler.

    Aylardır tumturaklı yalanlarla kitleleri açıkça kandırmaya çalışan kapitalist devletler ve onların yönetimlerini ellerinde bulunduran burjuva hükümetler daha fazla dayanamadı ve itiraf etmek zorunda kaldı: bu bir ekonomik krizdir! Üstelik de ABD merkez bankası eski başkanı “bu yüz yılda bir rastlanacak derinlikte, belki de 1929’u aşacak boyutlarda bir kriz!” diyerek yaşanan krizin ne denli ağır bir kriz olduğunu belirtti. Bu günden bakıldığında doğru bir saptama olduğu görülüyor, özellikle krizin derinleşmesi açısından. Daha önceki yazılarımızda kapitalist ekonominin uzun zamandır daralma sürecinde olduğunu tespit etmiş ve kapitalistlerin var olan krizin üstünü örtmeye çalıştıklarını belirtmiştik (bkz.avrupa’da resesyon dalgası). Bu gün yaşananın kriz olduğu kapitalistler tarafından da söylenmekler birlikte kriz tam olarak gerçeklenmedi, yani bu daha başlangıç. İlerleyen aylarda, alınan önlemlere rağmen çok daha derin krizler yaşanması olası. Üstelik de yaşanabilecek olan krizler sadece ABD de değil dünyanın hemen her yerine ulaşacaktır. Bu gün yaşanan finans sektöründeki aşırı borçlanmadan kaynaklı bir kriz olup bu krizin üretim sektörüne yansıması tam olarak gerçekleşmemiştir. Bu ikisi birbirinden ayrı olarak düşünülemeyeceği gibi eş zamanlı olarak hareket etmediklerinden dolayı aralarına bir zaman dilimi girmesi çok doğaldır. Konut kredileri ve ardından inşaat sektörünü vuran ardından tekrar kredi mekanizmasına dönen kriz ilerleyen süreçte bütün sektörleri etki altına alacaktır.
    Kriz ile ilgili sonuçları değerlendirirken burjuva iktisatçıların yaptığı gibi ekonomik veriler yumağına dolanmamız ve böylece durumu anlaşılmaz bir hale getirmemiz yanlış olur. Diğer yandan var olan krizin etkilerini her ne kadar Türkiye “tam olarak” henüz görmese de işçi sınıfının derinden hissettiği gerçeğinin üzerinden de atlamamız gerekir. Böylece bir taraftan krizin nelere yol açabileceği tespit edilirken diğer yandan da komünistlerin bu krizde neler yapması gerektiğini vurgulamamız gerektiği sonuçlarını elde ederiz. Komünistler sadece var olan durumların tespitinde değil bu durumlara karşı mücadele yöntemleri ile kendilerini göstermeliler ve bizim de burada yapmaya çalışacağımız bu olacaktır.

    Kriz kapitalizmin sonu mu?

    Yaşanan kriz kapitalizmin yaşadığı ne ilk krizdir, ne de son kriz olacaktır. Kapitalizm doğası gereği krizsiz yaşayamaz. Kapitalizm ortaya çıkmasından bu yana küçüklü büyüklü krizleri defalarca yaşamıştır. Her kriz içinde iflaslar birbirini izlemiş, krizin sona ermesi ile kapitalizm daha büyük ölçekli şirketlere ulaşarak büyük ekonomik atılımlara girmiştir ve bu krizde olağan haline bırakıldığında bu noktaya gelecektir. Yani kriz demek aslında kapitalizmin çökmesi demek değil, ancak kapitalist ekonomi içinde yer alan ve krize dayanamayacak işletmelerin batması, yok olması, küçük-burjuvazinin elindekileri kaybederek işçi sınıfına doğru kayması ve işçi sınıfının zaten kötü yaşam koşullarından daha kötü yaşam koşullarına geçmesi, işsizliğin had safhalara ulaşması demektir. 2001 yılında Türkiye'de yaşanan kriz hatırlanırsa bir çok bankanın battığı, bu bankalarda çalışanların işsiz kaldığı ve buna bağlı olarak ekonominin çökme noktasına geldiği hatırlanabilir. Ama sonuç olarak Türkiye hala kapitalist bir ülke. Krizin sonlanmasının ardından ise batan bankaların yerlerine daha büyüklerinin konulduğu rahatlıkla görülebilir. Elbette Türkiye'de yaşanan krizin Türkiye’ye özgün durumları var, ama ekonomik krizlerin oluşum ve bitiş şekilleri aynı olmamakla birlikte birbirine benzer ve bugün ABD’nin yaşadığı kriz Türkiye’nin 2001 de yaşadığı krizi bir ölçüde anımsatıyor. Ancak ABD sermayesinin uluslararasılaşmış halinin daha üst boyutlarda olması ve batan bankaların sermaye hacimlerinin o dönemki Türk bankları ile kıyaslanmayacak ölçüde büyük olması ABD’nin yaşadığı krizi bir anda dünya ekonomisinin ve dolaysız olarak kapitalizmin krizi durumuna dönüştürdü.

    Son olarak Amerikan Merkez Bankası'nın dev sigorta şirketi AIG'yi devralması, Lehman Brothers bankasının konkordato ilan etmesi, İngiltere'de H-BOS ve Lloyds TSB bankalarının birleşmesine hükümetin arabuluculuk etmesi ile kapitalizmin “yeni bir şekle girdiği”, boyut değiştirdiği ve devlet kontrolünün artmaya başlayacağı şeklinde tartışmalar başladı. 20. yy ortalarında “vahşi kapitalizm”, 20. yy sonlarında ise “barışçıl kapitalizm”, “küreselleşme” ideolojileri ile var olan duruma farklı isimler koyarak kitlelerin bilinçlerini çarpıtan burjuvazi bu gün de oluşan durumu hiç vakit kaybetmeksizin “yeni kapitalizm” adı altında göstermeye çalışıyor. Financial Times yazarı Martin Wolf "O cesur Amerikan finansal sistemi gözlerimizin önünde eriyip gidiyor" derken kısmen doğru söylüyor, buna eklemesi gerekirdi: dünyanın geri kalanında da durum farklı değil! Amerikan finans nabzını en iyi tutan yayın olarak Financial Times’dan devam edelim. Wolf "Nerede yanlış yapıldı?" sorusuna da şu karşılığı veriyor: "Uzun dönemli hızlı büyüme, düşük enflasyon, düşük faiz oranları ve makroekonomik istikrar, bir rahatlık havası getirdi ve risk iştahını artırdı. Yani istikrar, istikrarsızlık getirdi. Düzenlenmeyen regüle edilmeyen piyasalara olan aşırı güven, sistemin tuzağa düşmesine yol açtı. Peki en kötüsü geride kaldı mı? Kesinlikle hayır." Bir burjuva iktisatçının son derece yavan açıklamaları. Sanki risk iştahı kabarmasaydı, piyasalara güvenilmeseydi, batan bankaların bu denli riskli yatırımlar yapılması engellenseydi kriz gelmeyecekti. Peki bunu kim engelleyecekti? Devlet mi? Bu devleti yönetenlerin sermaye sahiplerinin kuklaları olduğunu bilmiyor muyuz? Kapitalizmi devlet yönetirse kapitalizmin kapitalizm olmaktan çıkacağını, sermayenin köklerinin oynayacağını görmezden mi geliyoruz? Yoksa varolan krizi aslında bu kriz olmayabilirdi, kapitalizmde krizler olmak zorunda değildir diyerek bireylerin suçları haline mi getirmeye çalışıyoruz? Elbette Wolf bu soruların hepsinin de doğru yanıtlarını biliyor, ama o burjuva dalkavukluğu ve ideologluğu ile kapitalizmi savunmak zorunda, tıpkı diğer burjuva ideologlar gibi. 1929 krizinden sonra batan bankaları kurtarmak için uygulanan devletçi politikalar yıllardır rafa kaldırılmışken kapitalizm zora düştüğü anda yeniden devletçi politikalardan medet umuyor. Bugün ABD’de bu devletçi politikaların uygulanmasına başlandı, bankaların uyguladıkları politikalar devlet denetimine alınacak. Ama bu politikalar geçici politikalardır ve kriz atlatılma aşamasına gelindiğinde burjuvazi yeniden serbestçe rekabet edebileceği koşullara ulaşmak için bu politikaları yeniden değiştirecektir. Kapitalizm demek her şeyden önce rekabet demektir, eğer bu rekabet koşulları ortadan kaldırılırsa kapitalizm kapitalizm olmaktan çıkar. Devlet kapitalizmi yöntemi, yani kapitalizmin devlet aracılığı ile yürütülmesi ancak kapitalizmin henüz tam gelişmemiş ya da gelişim aşamasının başlangıcında olduğu ülkelerde geçerli olabilir. TC ilk kurulduğunda, ya da SSCB’nin yıkılmasının ardından Rusya’da uygulanan devletçi politikalar sadece geçiş döneminin araçlarıdır ve kapitalizm koşulları altında yerli burjuvaziyi oluşturup güçlendirebilme çabalarını ifade eder. Ancak bugün İngiltere’de yapılan tartışmalarda olduğu gibi gelişmiş kapitalist ülkelerde devlet kapitalizminin geleceğini söylemek, hele de bu devlet kapitalizmini sosyalizm olarak adlandırmak cehaletten öte bir şeydir. Bu kapitalizmin barışçıl yollardan sosyalizme ulaşabileceğini, ya da kapitalizmden sonra gelecek olan sistemin “doğal olarak sosyalizm” (ultra emperyalizm adı altında Alman “sosyalist” Kautsky’nin savunduğu ve Lenin tarafından devrime ihanet olarak nitelenen teori) olacağını söyleyen Alman reformist Kautsky’nin söylemine denk düşer ki Lenin Kautsky’nin cevabını yeterince vermiştir (ayrıntılı bilgi için bkz: proleter devrimi ve dönek Kautsky, Lenin, inter yayınları).

    Kapitalizm burjuvazinin ekonomik ve siyaseten egemen olduğu genelleştirilmiş meta ekonomisinin adıdır. Oysa ki sosyalizm metanın ve buna bağlı olarak değişim değerinin olmadığı, sınıfların olmadığı, üretim araçlarının özel mülkiyetinin ortadan kalktığı bir ekonomik sistemdir. Yani sosyalizm kapitalizmin ilerlemiş, bankaların ve sermayenin devlet denetimi altında tutulmuş hali değil, kapitalizmin yadsınmış, tam anlamıyla kapitalizmin karşıtı olan bir sistemdir. Bu durumda, kapitalizm ne kadar ilerlerse ilerlesin, ister ultra emperyalizm (ki bu ütopik bir teoridir), ister küreselleşme (ki bu da emperyalizmden başka bir şey değildir) adını alsın fark etmez. Kapitalizm emeğin sömürüsüne dayanan bir sistem olduğuna göre ve sosyalizmde emeğin sömürüsü olmayacağına göre kapitalizmin sosyalizme var olan koşullar ortadan kaldırılmadan ulaşması söz konusu olamaz. Demek ki bugünkü durum kapitalizmin çöküşü, bitişi, vahşi sömürü sisteminin ortadan kalkışı olarak nitelendirilemez. Bunalımlar ya da krizler kapitalist üretim sisteminin kaçınılmaz parçalarıdır ve bu parçalardan kurtulmanın tek bir yolu vardır: kapitalizmi ortadan kaldırmak. Kapitalizm ortadan kendiliğinden kalkmaz, kalkamaz, nasıl ki feodalizm kendiliğinden yerini kapitalizme bırakmadıysa, nasıl ki köleci toplum yerini kendiliğinden feodal topluma bırakmadıysa kapitalizm de yerini “kendiliğinden” sosyalizme bırakmayacaktır. Bu bilinçle kuşanarak burjuvazinin oyunlarına alet olmamalıyız. Bu kriz bittiğinde işçi sınıfı bu günkü durumundan daha kötü koşullara ulaşacakken, burjuvazi kaldığı yerden ve hatta daha ileriden yola devam etme şansına sahiptir, çünkü üretim araçları hala burjuvazinin ellerinde ve biz işçi sınıfının hala zincirlerimizden başka kaybedecek hiçbir şeyimiz yok! Ve bu durumu değiştirecek olan kriz değil, işçi sınıfının devrimci mücadelesidir.
    Zafer Demir



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Mervegül -- 20 Şubat 2009; 2:51:34 >







  • Aslında bir amerikan merkez bankası yoktur.. Bunun ardında çok köklü ailelerin kurduğu ve amerikan senetosundan geçmeyen aslen kabul edilmemiş ve amerikan anayasına aykırı bir kurumdur. kurum değil bir grup "kapitalizmin duayyeni denilebilecek" baronun dükkanıdır..

    Bknz. JEKYLL Adası
    Bknz. Aldrich - Planı
  • quote:


    Yaşanan kriz kapitalizmin yaşadığı ne ilk krizdir, ne de son kriz olacaktır. Kapitalizm doğası gereği krizsiz yaşayamaz. Kapitalizm ortaya çıkmasından bu yana küçüklü büyüklü krizleri defalarca yaşamıştır. Her kriz içinde iflaslar birbirini izlemiş, krizin sona ermesi ile kapitalizm daha büyük ölçekli şirketlere ulaşarak büyük ekonomik atılımlara girmiştir ve bu krizde olağan haline bırakıldığında bu noktaya gelecektir. Yani kriz demek aslında kapitalizmin çökmesi demek değil, ancak kapitalist ekonomi içinde yer alan ve krize dayanamayacak işletmelerin batması, yok olması, küçük-burjuvazinin elindekileri kaybederek işçi sınıfına doğru kayması ve işçi sınıfının zaten kötü yaşam koşullarından daha kötü yaşam koşullarına geçmesi, işsizliğin had safhalara ulaşması demektir


    Bütün yazının özeti niteliginde





  • Bence sonun başlangıcıdır. Başbakanın Davos çıkışında ki rahatlığıda bu yüzden bence...
  • nereye kadar gidicek merak ediyorum. sanırım herkes işi kavrayana kadar
  • krizlerle yaşamaya alışmış bir ülkeyiz aslında ama bu kriz bize de ters geliyo şöyle ki: bundan önceki krizlerde enflasyon yükseliyordu örneğin %40 buna paralel de maaşlara %20 lik zam yapılıyordu ve ortada %20 lik bir zarar ortaya çıkıyordu bu kriz de ise durumlar farklı enflasyon düşüş gösteriyor bazı temel ihtiyaçların fiyatları büyük oranlarda düşüyor buna paralel olarak kazanımlarımızda düşüyor ve yine ortada bir zarar söz konusu bu kriz bence diğerlerinden çok farklı noktalara ulaşacak belkide dünya düzeninin baştan yaratılmasına neden olacak dilerim yeni yapılanmada ülkemizde uygun ataklarla iyi ,yerlerde konumunu sürdürür herkese iyi forumlar..
  • kapitalizm krizlerle bir müddet devam edip, sosyalizme devreder kendisini. işlem hacimleri mecuttur, ama ortada balon gibi şişen borsa vardır. üstüne fakirleşenler azlınca, fakirleşmesi gereken zenginler seçilir onlar da fakirleştirilir. sömürü sömürülücek kalmayana dek devam eder.

    bu şekilde sosyalizm gelir ve insanları kurtarır.


    not:sosyalist değilim. gelmez bence:D
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    2023'de Ne olacak ?
    8 yıl önce açıldı
    Ne Olacak Bu Ülkenin Hali
    3 yıl önce açıldı
    Daha Fazla Göster
  • bence kriz 3.dünya savaşını tetikliyicisi olacaktır ahada buraya yazıyorum savas çıkmassa nasıl silah satılırki
  • Bir ülkeyi kapitalizmin krizi vurdumu o ülke en az 3-5 yıl kendine gelemiyor. Acaba komünizmin krizi vursa kac yl kendimize gelemeyecektik cok merak ediyorum.
    Mesela komünist Rusya dagıldıktan sonra ortaya cıkan irili ufaklı ülkeler kac yıl kendine gelemedi ona bakmak lazım. Acaba kac yılda ayakları üstünde durabildiler. 3-5 yıldan kısa ise cok iyi.
  • Esasında haklısınız. Baska bir ülkede, üst üste bi sürü kriz yasanda ve bunlar vahsi kapitalizm politikaları sonucu yasanda mutlaka halk ayaklanır ve sistem degisirdi. Yerinede sosyalizm yada benzer bir sistem gelirdi. İnsanlar o kadar ezildikten sonra muhtemel olarak öyle bi sey isteyecektir. Türkiyede ise isler biraz daha degisik. Bizde milli benligimiz ve kültürümüz geregi baskaldırma-ayaklanma diye bi sey yok. Esasında bana göre bu en güzel yönümüz. Kötü yönümüz ise bi sistemin kötülügünü görüyoruz, ama onun yerine bir sistem konulacagı mutlak iken aynı tas aynı hamam eski sisteme devam ediyoruz. Bence krizler sistem degistirmek icin birer fırsat. Peki hangi sisteme gececegimize kim karar verecek?

    quote:

    Orjinalden alıntı: demonchild

    kapitalizm krizlerle bir müddet devam edip, sosyalizme devreder kendisini. işlem hacimleri mecuttur, ama ortada balon gibi şişen borsa vardır. üstüne fakirleşenler azlınca, fakirleşmesi gereken zenginler seçilir onlar da fakirleştirilir. sömürü sömürülücek kalmayana dek devam eder.

    bu şekilde sosyalizm gelir ve insanları kurtarır.


    not:sosyalist değilim. gelmez bence:D




  • başlığa cevap veriyim...
    kapitalizmin gerçeğidir var olduğunun kanıtıdır
  • quote:


    krizlerle yaşamaya alışmış bir ülkeyiz aslında ama bu kriz bize de ters geliyo şöyle ki: bundan önceki krizlerde enflasyon yükseliyordu örneğin %40 buna paralel de maaşlara %20 lik zam yapılıyordu ve ortada %20 lik bir zarar ortaya çıkıyordu bu kriz de ise durumlar farklı enflasyon düşüş gösteriyor bazı temel ihtiyaçların fiyatları büyük oranlarda düşüyor buna paralel olarak kazanımlarımızda düşüyor ve yine ortada bir zarar söz konusu bu kriz bence diğerlerinden çok farklı noktalara ulaşacak belkide dünya düzeninin baştan yaratılmasına neden olacak dilerim yeni yapılanmada ülkemizde uygun ataklarla iyi ,yerlerde konumunu sürdürür herkese iyi forumlar..


    fiyat düşmesinin sebebi çok çok farklı. alakası yok.

    quote:



    Bence sonun başlangıcıdır. Başbakanın Davos çıkışında ki rahatlığıda bu yüzden bence...


    en alakasız yorum senden gelmiş. kapitalizm bugune kadar onlarca kriz gördü yıkılmadı. bir düşün kapitalimzi ne destekliyor? din mezhez ırk siyasi görüş farklılıkları magazin medya kitap bunların hepsi halen var ise kapitalizmde olacaktır.

    quote:


    Yaşanan kriz kapitalizmin yaşadığı ne ilk krizdir, ne de son kriz olacaktır. Kapitalizm doğası gereği krizsiz yaşayamaz. Kapitalizm ortaya çıkmasından bu yana küçüklü büyüklü krizleri defalarca yaşamıştır. Her kriz içinde iflaslar birbirini izlemiş, krizin sona ermesi ile kapitalizm daha büyük ölçekli şirketlere ulaşarak büyük ekonomik atılımlara girmiştir ve bu krizde olağan haline bırakıldığında bu noktaya gelecektir. Yani kriz demek aslında kapitalizmin çökmesi demek değil, ancak kapitalist ekonomi içinde yer alan ve krize dayanamayacak işletmelerin batması, yok olması, küçük-burjuvazinin elindekileri kaybederek işçi sınıfına doğru kayması ve işçi sınıfının zaten kötü yaşam koşullarından daha kötü yaşam koşullarına geçmesi, işsizliğin had safhalara ulaşması demektir



    +1 kesinlikle. dikkat ederseniz orta ölçekli şirketler batıyor ama unilever cocacolar reckitt beckiser microsoft intel amd procter and gamble danone hala hayatta ve asla batmayacaklar kriz etkisi azalınca bu firmaların rakipleri azalmış olacak. sadece maddi açıdan düşünmeyin unileverin sahibinin herşeyi var daha fazla paraya ihtiyacı mı var ki? kriz çıksa 5 yıl az kazansa bile birşey degişmez burda ülkelerin politikaları bile giriyor devreye.




  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.