Şimdi Ara

Kitaplar ve Yazarlar ile ilgili İlginç Bilgiler.

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
10
Cevap
1
Favori
2.707
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
2 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Merhaba arkadaşlar çoğumuz kitapları okuyup geçeriz. Ama bazı yazarların yazdığı kitaplarda ilginç ayrıntılar bilmediğimiz gerçeklikler vardır. Burada bildiğim benim öğrenince aa böyleymiş dediğim bilgileri sizinle paylaşacağım.Ayrıca yazarlarla ilgili bilgilerde içermektedir.

    İlk olarak Nobel ödüllü yazarımız Orhan Pamuk (ödül konuşmasının adı: Babamın Bavulu.). Yazarımızın Kara kitap adlı romanı çok derin bir kitap. Üzerine çok konuşulmuş sonu ile ilgili bir sürü yazılar yazılmıştır. Sanırım İskoçya'da ya da İngiltere'de bir gazetenin book review bölümü kara kitap için "sakın okumayın.gerçekten çok karanlık ve ürkütücü.bir bomba kadar etkili" yazılmıştır. Türkiye'de ise "Kara Kitap Üzerine Yazılar" diye ayrı bir kitap daha çıkmıştır. Bu aynı zamanda Türkiye için bir ilk. Kitap o kadar derin bir kitaptı ki kitabın bir bölümünde anlatılan bir hikaye ile yola çıkarak Ömer Kavur’un yönettiği Gizli Yüz’ün senaryosunu yazdı. Kitabın sonu hala tartışılmaya bir çok okuyucunun kafasını kurcalamaya devam etmekte.

    Ayrıca kitapta dikkat edilirse 'mavi' ve 'lacivert' kelimelerinin neredeyse her bölümde kullanıldığını göreceksiniz. Bunun bir açıklaması var mıdır? yoksa benim paranoyam mıdır bilemiyorum.

    İkinci olarak gene Nobel ödüllü yazar Gabriel Garcia Marquez Kendisinin iki kitabından bahsedeceğim.Bunlar Kırmızı Pazartesi, Yüzyıllık Yalnızlık. Okuma sıralamasının Kırmızı Pazartesi ve Yüzyıllık Yalnızlık olmasını önereceğim. Çünkü ikiside birbiri ile uzakta olsa ilintili kitaplar. İki kitabın birbiri ile ilgisi ise aynı soya mensup aileleri anlatmaktadır. Bu da iki kitabıda okuyacaklar için isim benzerliğinden dolayı kafa karışıklığına sebep olmakta. İki kitapta okunduğunda insan üzerinde derin izler bırakmaktadır.Şimdi alta yazacağımı kitabı okumuş olanların daha iyi anlayacağını düşünüyorum

    Yüzyıllık Yalnızlık Kitabında bir uçan halıdan bahsediyor. Bu bana ilk okuduğumda çok fantastik gelsede Marquez bu kitabı kasabasındakilere okuttuğunda kimse anormal karşılamamış gayet normal görmüştür. (Zaten kasabanın normal olduğunu düşünmüyorum.)

    Üçüncü olarak Ernest Vincent’ın 1939 yılında yazdığı “Gadsby” isimli roman tam 50.110 kelime içeriyor. Buraya kadar her şey normal görünüyor. Ancak romanın ilginç yanı 50.110 kelimenin hiçbirinde ‘e’ harfinin bulunmaması. Bunu Kim Milyoner Olmak İster adlı yarışma programından hatırlıyorum.

    Dördüncü benim dil ve anlatım hocamın söylediği bir şey bu daha çok yazarla ilgili aslında Balzac hiçbir zaman kitaplarını çok uzun süreler içinde yazmamıştır. Çünkü ev kirasını ödeyebilmek için her ay yeni bir kitap yazarmış. Kendisi fakir yazarlardan birisidir.
    Bunun bir örneğide Sherlock Holmes'in yazarı Arthur Conan Doyledur kendisi aslında bir göz doktorudur fakat geçimini sağlamakta zorlandığı için yazarlık yapmaya başlamıştır.
    Bir tane daha Ünlü Rus edebiyatçısı Dostoyevski, kumar borcunu ödeyebilmek için “Kumarbaz” isimli eserini yirmi beş günde yazdı. Acelesi yüzünden romanı kendi eliyle yazmayan Dostoyevski, bir stenograf tuttu ve Anna Grigoryevna adlı bu genç kadın ile daha sonra evlendi.

    Artık saymıyorum

    Victor Hugo’nun en etkileyici romanlarından “Sefiller” kitabında çok uzun bir cümle bulacaksınız işte bu cümle Fransız Edebiyatındaki en uzun cümle tam 823 kelime barındırıyor.

    İngiliz edebiyatının önemli isimlerinden olan Jonathan Swift, “Gulliver’in Gezileri” isimli kitabında mars gezegeninin iki uydusu olan Phobos ve Deimos’u tam boyutları ve dönüş hızlarıyla yazdı. Gökbilimciler isimleri kitapta geçen bu uyduları kitabın yazılışından yaklaşık 100 yıl sonra buldular. Swift’in bu bilgileri nasıl öğrendiği ise hala bir sır.

    Son olarak Alice Harkalar Diyarı ile ilgili. Yazarı Lewis Carroll aynı zaman da çok ünlü bir matematikçi.
    Aslında size kitapta bulunan ilginç bir bilgiyi paylaşmayacağım kitabın içinde ne kadar büyük bir zeka barındırdığını kanıtlayan bir diyaloğu aktaracağım.
    Bu da ;
    Alice, Harikalar diyarına ilk geldiğinde ona eşlik eden tavşan ile yola koyulmuştur. Bir süre sonra yol ayrımına geldiğinde tavşana döner ve nereye gitmesi gerektiğini bilmediğini söyler. Tavşan ise ona "Nereye gideceğini bilmiyorsan hangi yönden gittiğinin bir önemi yok demiştir"
    Hayatta böyle işte Bu kitabı sadece çocuklara değil büyüklere de okutmalı.



    Not : Alıntılar vardır ama çoğu benim bilgilerim ve derlemem üzereine yazılmıştır. Bana yardımcı olup eksiklerimi belirtieniz sevinirim. Ayrıca yorum atmadan geçmezseniz sevinirim.

    Evet benden bunlar çıktı bakalım sizden ne çıkacak. Çok ilginç seyler yazmadım ama kendi çapında bilgilerimi okuduklarımı paylaştım.



    Edit:


    Bu bugün okuduğum Dünyayı Değiştiren Denklemler(Michael Guillen- Tübitak Yayınları) adlı kitaptan.

    "Tarihin ilk bilim kurgu çalışması olan Somnium(Düş) adlı kitapta ilk kez gökbilimci Johannes Kepler'in dile getirdiği arzuyu da yerine getirmeye çalışıyordu.
    Yazarının ölümünün ardından 1634'de basılan kitapta büyücü olan annesinin birdenbire ortaya çıkardığı iyi yürekli cinden aldığı doğa üstü yardımlarla Ay'a giden bir çocuğun öyküsü anlatılmaktadır.Bu kitap diğer yazarlara Ay'a gitme hayalini aşılayacak kadar yaşayabilmişti.Bu hayali yaşayan yazarlardan biri de (en dikkat çeken) Jules Verne adındaki Fransız yazardı.
    1865'te Ay'a Yolculuk romanında Jules Verne en ince ayrıntılarına kadar Ay'a yolculuğu tasvir ediyordu.
    Yazara göre;
    3 adam bu uzun yolculuğa çıkacaktı.Floridanın Tampa kentinde bulunan yaklaşık 274 metre uzunluğunda dökme demirden bir toptan atılan dev bir aliminyum merminin içinde yapmıştır.

    Aradan tam 100 yıl geçti ve NASA Florida da Tampa nın 160 km doğusunda Cape Canaveral da bir fırlatma rampasından ateşlenecek dev bir titanyum mermiye benzeyen uzay aracının içinde 3 astronotu Ay'a göndermeyi planlıyordu.Ayrıca yapılan hesaplara göre fırlatılacak roket?(burayı not almayı unutmuşum) iki özgürlük anıtı uzunluğunda olmalıydı. Verne nin bahsettiği gibi uçuk bir uzunluk.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Turnedar -- 14 Temmuz 2014; 21:44:08 >







  • Guzel konu olmus umarim devami gelir.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Güzel konu.
    Güliverin Gezileri cok kafamı kurcaladı.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • İçinde e olmayan kitap Kayboluş değil mi?
  • Gerçekten baya bilgilendirici bir konu olmuş emeginize sağlık. Daha çok ilginç şeyler çıkar aslında. Araştırmak lazım. Zira ilgi çeken bir konu bu.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: GencayA

    İçinde e olmayan kitap Kayboluş değil mi?

    Ya bende öyle hatırlıyorum ama ben buradakini alıntı yaptım acaba yanlış mı ? Ona bir bakacağım. Uyarınız için teşekkür ederim.
  • baya dikkat cekici tesekkurler

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • Yukarıda bir arkadaş Guliver'in Gezileri adlı kitaptan bahsetmiş bende bunun ile ilgili bulduklarımı sizinle paylaşmak istiyorum.Yazarımız Jonathan Swift aslında bir hiciv (taşlama) yazarıdır.

    Çoğu insan tarafından kitapları masal sanılsa da swift kesinlikle bir masal yazarı değildir. özellikle en ünlü eseri olan gulliver'in seyahatlerinde ingiliz politik ve sosyal yaşamını hikayenin başından sonuna doğru daha da sertleşen bir uslupla eleştirir ve hicveder. swift daniel defoe'yu hiç sevmemesine ve yazdıklarını sertçe eleştirmesine rağmen kendisinin de ona benzer yanları vardır. örneğin gulliver de robinson crusoe gibi denizlerde kaybolmuş bir avrupalıdır ve avrupa insanının iyi ve kotu yanlarını okurlara yansıtır.

    Alıntıdır.

    Ayrıca;

    insanlığa karşı içinde hazmedemediği bir öfke, hayal kırıklığı, ve bazen nefret boyutunda duygular taşıyan swift'in bu düşünceleri belki de çocukluğundan ileri gelmektedir. doğmadan önce babasını yitirmiş olan swift, annesi tarafından ise başka insanlara emanet edilmiştir hep. babasını zaten hiç tanımamış, annesini ise hemen hemen hiç görmemiş olan swift'in topluma ve insanlığa karşı sindiremediği bir takım duyguların kaynağı belki de bu acı yokluk ve yitirilmişlik/terk edilmişlik hissiyatından öte gelmektedir.

    "kara bir güneşin altında yaşıyorum" cümlesi belki de swift'in kendini en güzel betimlediği sözcükler bütünüdür, ömrünün kalan son yıllarını ise aklını yitirmiş olarak geçirmek zorunda kalmıştır. bir yandan düşününce belki de swift'in en rahat olduğu yıllar bunlardı, artık insanlığın icraatleri hakkında düşünmek zorunda kalmadığı yıllardı.

    swift elindeki mirasını ise gerizekalılara ve akıl hastalarına bağışlamıştır, hatta swift'in katkısı ile kurulan akıl hastanesi hala işlevini sürdürmektedir. bu hastanenin bazı odalarına da stella, vanessa vb. isimler verilerek swift'in hayatındaki önemli insanlara atıfta bulunulmuştur.

    Alıntıdır.

    EK: Yazarımızın toplumdaki çökermeler ve sefaleti eleştirme adına öne sürdüğü öneriyse Çocukları Yiyelim.

    http://epigraf.fisek.com.tr/index.php?num=663

    Bu yazıyı okumanızı öneririm. Adam ciddi ciddi gelin çocukları yiyelim demiş Umarım bu da diğer yazıları gibi açıkları göstermek için yazılmış olsun.

    Ama yazarımızın insanlardan nefret eden bir yazar olduğunuda unutmayalım.




  • Güzel bir konu teşekkürler.
  • Bu bugün okuduğum Dünyayı Değiştiren Denklemler(Michael Guillen- Tübitak Yayınları) adlı kitaptan.



    "Tarihin ilk bilim kurgu çalışması olan Somnium(Düş) adlı kitapta ilk kez gökbilimci Johannes Kepler'in dile getirdiği arzuyu da yerine getirmeye çalışıyordu.
    Yazarının ölümünün ardından 1634'de basılan kitapta büyücü olan annesinin birdenbire ortaya çıkardığı iyi yürekli cinden aldığı doğa üstü yardımlarla Ay'a giden bir çocuğun öyküsü anlatılmaktadır.Bu kitap diğer yazarlara Ay'a gitme hayalini aşılayacak kadar yaşayabilmişti.Bu hayali yaşayan yazarlardan biri de (en dikkat çeken) Jules Verne adındaki Fransız yazardı.
    1865'te Ay'a Yolculuk romanında Jules Verne en ince ayrıntılarına kadar Ay'a yolculuğu tasvir ediyordu.
    Yazara göre;
    3 adam bu uzun yolculuğa çıkacaktı.Floridanın Tampa kentinde bulunan yaklaşık 274 metre uzunluğunda dökme demirden bir toptan atılan dev bir aliminyum merminin içinde yapmıştır.

    Aradan tam 100 yıl geçti ve NASA Florida da Tampa nın 160 km doğusunda Cape Canaveral da bir fırlatma rampasından ateşlenecek dev bir titanyum mermiye benzeyen uzay aracının içinde 3 astronotu Ay'a göndermeyi planlıyordu.Ayrıca yapılan hesaplara göre fırlatılacak roket?(burayı not almayı unutmuşum) iki özgürlük anıtı uzunluğunda olmalıydı. Verne nin bahsettiği gibi uçuk bir uzunluk.




  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.