KIRIK OBP DAHİL HER TÜRLÜ FELAKETİ İÇEREN MEZUN HİKAYESİ

hirsliotomat · 2017-08-03T21:27:52.0000000+03:00

konuda geçen mete'nin gözünden bakmak için: https://www.eksisozluk.com/entry/69946460 (kırık obp olan mete) Selam dostlar. Forumda gezinirken YGS/LYS sürecindeki insanların sorunlarına BENCE yanlış çözümler aradıklarına ve bahane üretmede çok başarılı olduklarına tanık oldum. Bunun üzerine YGS/LYS sürecimi taa 9.sınıftan itibaren anlatmaya karar verdim. Öncelikle ODTÜ’ de Havacılık ve Uzay Mühendisliği bölümünde okuduğumu belirteyim. 2016’ da yerleştim bölüme. Yazının ilerleyen kısımlarında küfür edebilirim, rahatsız olmayın lütfen kaç yaşında insanlarız. Şahsınıza algılamayın, ruh halini yansıtan sözcükler olarak görün. LİSE ÖNCESİ: Her ailenin gönlünde yatan çocuktum. Okulumdaki en başarılı 2-3 kişiden biriydim, SBS sonuçlarım çok iyiydi, sonuç olarak Ankara Atatürk Anadolu Lisesi’ ne girdim. 9.SINIF: Liseye başladım ve çok hızlı bir şekilde bir arkadaş grubunun içinde buldum kendimi. O sıralar 4 kişilik bir arkadaş grubumuz vardı, metalciydik, her şeyi en iyi biz biliyorduk, dersler bizim için fazla sıkıcıydı. Alkol ve sigara ile tanışmam da bu yıla tekabül eder. Yıl boyunca akşamları skype eşliğinde bilgisayar oynadık özellikle Call of Duty 4 ve Battle for Middle Earth 2. Yaz tatiline doğru DotA( Warcraft 3 modu olan) ardından da LoL hayatıma girdi. Görselden de anlaşılacağı gibi derslerle aram hiç iyi değildi. [simage] https://forum.donanimhaber.com/images/upfiles/2244900/26a220bb-75e6-45e4-aabc-bdf4d1ea0b55.png [/simage] 10.SINIF: Bir önceki seneyle çok benzer bir seneydi ancak bu sene bilgisayar oyunlarından ziyade müzikle uğraştım, hayatımın en güzel yıllarından birisiydi benim için. Şu an sahip olduğum görüşlerin bir çoğunun temelleri bu yıl atıldı ayrıca müzik üretmeye de bu yıl başladım. Mete ile tanışmamız da bu yıl oldu sanırım müzik ve blgisayar muhabbetine. Sınıfta oturur kağıt üzerinde stüdyo falan toplardık. [simage] https://forum.donanimhaber.com/images/upfiles/2244900/a0b3eb5a-16a5-46bf-a276-16f1798686e7.png [/simage] 11.SINIF: Hayatımın en saçma yılı muhtemelen. İleride canımı çok sıkacak olan bir arkadaşlığın başlangıcı oldu bu sene. Detay vermek istemiyorum ancak o yaştaki bir erkeğin sahip olmak isteyebileceği en önemli şeylere sahiptim. Alkol arada sırada kullandığım bir şey olmaktan çıktı ve aşırı miktarlara ulaştı. Şöyle gardaşlarım böyle en iyi arkadaşlarım dediğim kişilerle aramızın bozulmaya başlaması da bu seneye tekabül ediyor ki ileride benim için önemli bir nokta haline gelecek bu konu. Buraya kadar E Okul ss lerinden de görebileceğiniz gibi gelecek vaat eden bir öğrenci değildim ve 10.sınıf haricinde bomboş bir hayat sürdüm. 11-12 ARASI YAZ TATİLİ: Arkadaşlar emin olun bomboş bir tatildi. Dersaneden kitap verdiler bunu yapın gelmeden diye yapmadım falan o kadar kötüydü durum. Sonra yazın sonuna doğru işte bu sınıflara ayrılacağımız sınava girdik, yüksek ihtimalle okuduğum liseden dolayı dersanedeki 3 derece sınıfından 2.sine girdim ve annemin iğrenç hırsı burada kendini göstermeye başladı. Lise hayatım boyunca alışmıştı kötü bir öğrenci olmama ve 12.sınıf olduğum an birden bana patch geleceğini düşündü sanırım. Belki böyle olan insanlar vardır ama bende olmadı yani. 12.SINIF: a)YGS: Böyle bi gazla sağlam başladım 12.sınıfa işte denemeler falan bomba gitti bi süre. Bu sırada da arkadaşım kalmadı pek. Sözde kardeşim dediğim adamlarla aramız bozuldu falan onlar veya ben suçluyum demiyorum olay şu ben derslere önem verdim onlar vermedi ve bağlarımız koptu. Ancak sonra yoruldum ve yılbaşı civarlarında ufak ufak satmaya başladım sınavı falan. Okulumuz saolsun giderayak bi kıyak geçiyodu bize takılmıyolardı pek. Öyle dersane ev takılıyodum. Hocaların verdiği ödevler dışında ekstra olarak bir şey çözmüyordum. Sınava 1 ay kala deneme çözmeye başladım. İşler biraz da yolunda gitti ve sağlam sıralama yaptım. Mutlu oldum desem yalan olur, hayatında ilk kez ders çalışan birisi için çok fazla ders çalışıyorum sanıyordum ancak öyle değilmiş b)LYS: YGS’den sonra işler çığırından çıktı. Dersanedeki öğretmenlerin gazıyla falan ben kendimi bi bok sandım. Dersanedeki arkadaşlarla soru çözüm saatlerinde Fifa’ ya gidiyoduk, uzun eşek oynuyoduk falan. Bi ara o kadar saldık ki, evlerimizin yakın olduğu bir arkadaşımla dersi ertelemek için evden dersaneye yürümeye başladık. (Abidinpaşa – Kızılay (4 km)). Bu boşvermişliğin dışında bir takım gönül işleri falan da aldım sırtıma bööyle saçma sapan bi LYS süreci geçirdim sonra işte sonuçta 15K sıralama. 12-MEZUN ARASI YAZ: Al diyo hayat uzun eşek falan. Kız işi de olmadı, arkadaşlar da gitti. Sonra bu tercih heyecanları falan milletin ben direk mezuna kaldım bu arada. O tercih sonuçlarının açıklandığı gece hayatımdaki en rezil geceydi sanırım. Oturdum balkona 1 paket Camel Soft bitirdim sıfırdan,[simage] https://forum.donanimhaber.com/images/upfiles/2244900/7d015ecc-f9ef-454c-a3c4-ce7be1e7eb22.png [/simage] facebooka giriyom millet işte şurda okuyo burda okuyo hayırlı olsunlar havada uçuşuyo cart curt, benim en son şalter attı. Hani şu an düşününce aslında sanırım 2 hafta falan o halde geçirdim ama o 2 haftayı bana sorsanız 3 ay derim yani. Her gün 7-8 tane bira alıyodum eve, saçları kestim, sigara günde 2 pakete fırladı, saçma sapan iğrenç biri oldum. Tam anlamıyla iğrenç oldum. Sonra işte dedik madem artık bi dersane falan o işlere girişmek lazım artık. 12.sınıfta gittiğim dersaneye gitmedim çünkü aradığımızda biz artık temel liseyiz mezun almıcaz falan dediler. Başladığım dersaneye 2 hafta falan gittim sonra kapanıp koleje dönüştüler okul kıyafeti falan giycekmişiz cart curt gitmem dedim ben en son 9 da üniforma giymiş adamım. Ardından 12.sınıftaki dersanemden aradılar ve mezun sınıfı oluşturduklarını söylediler. Severim o dersaneyi uyar dedim oraya yazıldım. Ancak sonradan fark ettim ki o koleje dönüşen dersaneden aslında erken başladığı için ayrılmıştım ve yine derslerden kaçmıştım ve ordan sonra daha da fazla amaaan sikiym dersleri havalarına falan girdim. MEZUN: Hayatımın en kötü yazından sonra dersanem sonunda başladı. İlk olarak baya bi kandırılmışım. Kaydolurken bana işte 20kdaki kişilerden sınıf kurcaz falan dediler geçen seneki hocaların gircek dersine dediler. Geçen seneki hocalarımdan birisi dersime giriyodu. Sınıfta 20kda olan bir tek ben vardım. Koşullar bu halde olunca ben daha da satmaya başladım. Okumaya dair hiçbir istek kalmadı içimde, sonradan müzisyen olmak istediğime karar verdim hatta. Dersler rezalet, sadece gitar çalıyorum sonunda annem de kafayı yedi. Ev kavga kıyamet bütün aile seferber oldu beni aslında okumak istediğime inandırmak için. Ha inandırdılar desem yalan olur, ama başka bir alternatifim olmadığını kafama soktular. Yine aksiyon almadım ama hayatımın daha da boka gittiğinin de farkına vardım. Sonra birden lisedeki insanlarla tekrardan görüşmeye başladım. Aram çok iyi olup bozulan insanlarla değil de normal olup fazla takılmadığımız insanlarla. Yaşadıkları bana çok çekici geldi bir anda. Özellikle şu an aynı bölümde olduğumuz bir arkadaşım o sene hazırlıktaydı ve o kadar memnundu ki halinden, resmen adamı kıskandım yani. Adam dağcılık falan yapıyo amk ben gidiyom dersanenin önünde sigara içiyom. Durum böyleydi genel olarak dostlar. İğrenç pislik bi adamım, hayattan beklentim yok, askere çağırıyolar, öğrenci değilim, paso bile vermemişler, şişmanım, arkadaşım yok gibi bi şey yani insanlarla takılıyoz da o kadar yani, ailemle aram rezalet tam bir insan müsveddesiyim. UYANDIĞIM GÜN: Mete Adana’dan dönmüştü çok da bir süre olmamıştı sanırım. Bi gün mesaj attı bana sömestırın ikinci haftası gibi hatırlıyorum görüşek mi falan diye. Gittik Kızılay’da Gezi Evi diye bi kafe var oraya oturduk baya bi dertleştik, ne kadar iğrenç durumlarda olduğumuzu anlattık birbirimize ve benim hayatımdaki en önemli bikaç günden biri olabilir o gün çünkü radikal de bir şey olmadı ama oturup dedim ki yani ben napıyorum. Yani genel olarak hayatta napıyorum? Neyim ben? Neyim iyi? Yaşamak istediğim hayat bu mu? Bunları düşündüm bol bol. O günün sonunda da hiçbir şey için değilse de özsaygım için başarılı olmam gerektiğine inandım. MEZUN HARDCORE: Öncelikle o günden itibaren(Ocak sonu falan) nasıl çalıştığımı anlatmak istiyorum. Yani pek bir teferruata gerek yok. Sabah akşam çalışıyordum. Öyle bi seçiciliğim de yoktu kitaplar konusunda falan herkesin çözdüğü standart şeyleri çözdüm. YGS İçin: Mat: Karekök Kimya: Palme, Fen Bilimleri Yıldız, Biyoloji: Palme, Fen Bilimleri Yıldız, Fizik: Zafer, Fen Bilimleri Yıldız, Fen Bilimleri Çizgiüstü, Geometri için de genel olarak Karekök ün LYS geometri kitabını çözüyordum. Yaklaşık 3 haftada falan bu saydıklarım bitmenin eşiğine geldi, bitenler de oldu. Programlı falan çalışmıyordum. Sadece çalışıyordum. Ha şöyle bir cycle vardı 50 dakika ders 10 dakika mola. Sonra bi yemek falan orası 1 saat civarı. Sonra yine 50-10 cycle. Saat 9 da başlardım, ne kadar giderse ve gidiyodu da. Not falan tutmadım hiç bir zaman öyle rengarenk şeyler. Onları ders çalışmaktan kaçmak olarak görüyorum. Dersten kaçmak için dersaneye yürümekle aynı şey bu tarz şeyler. İşte bi marker alayım kitaptaki her satırı çizeyim vay efendim bi ders notu hazırlayım pavyona benzesin kendimizi kandırmayalım dostlar. O çalışmak diil, senin odana astığın karınca duası gibi yazılar gözüne bile ilişmiyor, ha noluyo ailen diyo işte bizim çocuk çalışıyo sen de çalıştın sanıyon. Bu söylediklerim genelleme tabi, bu şekilde çalışıp müthiş verim alan da illa ki vardır ama ben görmedim. Bu arada şunu da söylemem lazım, hardkor çalışıyordum ancak hiçbir şeyden de geri kalmıyorum. Bomboş yattığım son 7-8 aydır olmadığım kadar sosyaldim de aynı zamanda. Bu ders çalışma sürecine ekstra olarak spora başladım ve gitarda hiç hakim olmadığım bir bölgeye girip yıllardır kat etmediğim kadar yol kat ettim. Neyse şimdi bu kısmı detaylı olarak anlatacağım. Sabah 6 buçuk kalkış; 7ye kadar banyo yapacaksam onu yapardım, belki kahvaltı yapardım, hazırlık yani genel olarak; 7de evden çıkıp Dikimevi’ ne yürürdüm; 8 gibi Milli Kütüphane’ de olurdum; 9’ a kadar orda Mete’yle çay sigara yapar muhabbet ederdik; 9:10 da derse başlardık ki tam saatler de dışarı çıkalım. Böylece zaman yönetimi sorunumuz da olmuyordu. Öğlen bi yemeğe giderdik bir saat takılırdık muhabbet ederdik. Sonra yine derse gömülürdük. Artık ölüyo gibi olunca da evlere dağılırdık veya biraz muhabbet ederik, mesela bazen Kızılay’ a yürürdük ordan bi kafayı toplamak için. Sonra eve dönüp bi yemek yerdim. Pilim varsa 10’a kadar son bi tur çalışırdım. 10 da spor. 1 saat spor yapıp eve dönerdim sonrası da işte gitar çalardım internet falan takılma. 12-1 civarlarında da zaten ayakta kalacak halim olmazdı. Sonraları ben bir gün Milli Kütüphane’ye geciktim. Ve alternatif bir ders çalışma yerine ihtiyacımız oldu. İkaros diye bir kafe var Kızılay’da lisede ordan çıkmazdım ben. Oraya bi bakalım dedik çalışma salonu vardı o sıralar alt katında ama ders çalışılacak son yer falan. Ankara’nın soğuğunu bilen bilir, o aşşadaki yere girerken atkı bağlardık dışardan daha soğuktu. Tek özelliği sessiz olmasıydı ve içerde masa sandalye olmasıydı; onun dışında iğrenç kokan, her yeri toz olan, aşırı soğuk bir yerdi. Ama işte nedense orayı aşırı benimsedik belki de bi havaya girmemize sebep oluyodu işte hayallerimiz için zor koşullar altında çalışıyoduk falan. Ne olduğunun önemi yok oraya girince kafamızda ne olursa olsun yok oluyodu ve tam verimle ders çalışıyoduk. Sınava iki hafta falan bir süre kala deneme çözmeye başladık. O konuda da pek bi seçicilik yoktu. Kitapçıya giriyoduk bulduğumuz denemeleri alıyoduk, ve çok kötü olmadığı taktirde bitiriyoduk o deneme setini. İkaros’ ta çalıştığımız süre boyunca Murat abi (kafenin sahibi) baya destek oluyodu bize, rehberlik yapıyodu kendince, o sıralar kafede çalışan Mesut da ders çalışmadığımız süreçte bizle muhabbet ederdi baya yakın olduk zamanla. Bunlar olurken Mete bu konuda nasıl davranıyordu hatırlamıyorum ancak ben dersaneye sadece denemelere giderdim. Sınava bir hafta kala da denemeler de netler 150 üzerindeydi işte 146 falan yapınca hasiktir ya falan oluyoduk. O yoğun tempoda bile ama hayattan geri kalmıyorduk. Mesela sınava 5 gün kala 8 Mart’ta yakın bir arkadaşımızın doğum günüydü ve çok güzel içmiştik. 8 Mart’tan sonra ders çalışma olayımız iyice azaldı, hazırdık yani. O haftaya dair tek pişmanlığım keşke oturup bi 5-6 saat(toplam) coğrafya baksaydım şeklinde. YGS: Normal bir şekilde gittim sınava girdim, hiçbir terslik olmadan sınavı tamamladım. Kahkaha atarak sınavdan çıktım. Akşama doğru sorular açıklandı. Soruları kontrol ettik keyifler gayet gerezdi. RECOVERY: Patlamanın da etkisiyle annem Ankara’dan bir an önce gitmemi istedi ve Antalya’da yaşayan bir arkadaşım da beni evine çağırmıştı, gittim bir hafta civarı bir süre onda kaldım. Öyle takıldım 2 hafta civarı bir süre, 12.günde sonuçlar açıklandı. LYS: Aslında LYS sürecimde YGS’ ye benzer bir şekilde geçti ancak sonlara doğru çok yoruldum, LYS matematiğiyle de aram iyi olmadığı için sadece matematiğin üzerine düştüm. Bu durum da kötü sonuçlara yol açtı sanırım. Çünkü uzunca bir süre matematik çalıştım sadece ve feni ihmal ettim. Sonuçta da çok güvendiğim en iyi dersim olan fizikten 12 yanlış yaptım. TOPARLAMA: Öncelikle dostlar, buradan çıkarmamız gereken birkaç önemli sonuç var. 1) Başlamak için geç kalmazsınız tamamen size bakar o konu. 2) Önceliklerinizi iyi ayarlamanız gerekir. 3) Sınav senesi hayatınızı yok etmeniz gereken bir sene değildir, hatta yeni bir hayata başlamanız bile mümkündür. 4) Bahanelerinizin hiçbiri geçerli değildir, anne babanız falan ölmediği sürece, sayacağınız hiçbir sebep sizi dersten alıkoymamalıdır. BAHANELER: Hemen bahaneleri sayayım muhtemelen tanıdık gelirler size de. 1) Annem sınav konusuna aşırı takıntılı, sınav senem boyunca bu durum gerilmeme sebep oldu, başarılı olduğum müddetçe evde kralım ancak en ufak başarısızlığımda public enemy no:1 e dönüşüyorum. Beni sürekli birileriyle kıyaslıyor. Sinirlerimle nasıl oynayacağını çok iyi biliyor ve bu gücünü sonuna kadar kullanıyor. Bu durumda ben şunu düşündüm hep, annem babasının ölmesi dolayısıyla çok genç bir yaşta gerçek hayatına başlamak zorunda kalmış okuma lüksüne sahip olamamış ve benim okumamı çok istiyor. Ha bu durum yaptığı bazı saçma hareketleri meşrulaştırmaz ancak anlaşılabilir kılar. Ayrıca biraz da artık büyüme zamanı geldi bi aileye rest çekmeyi bilmek de lazım arkaşlar nerdeyse yetişkin olcanız veya oldunuz. 2) Dikkatim dağılıyor. Yani buna pek bir şey diyemem. Dağılmasın. Motivasyonunuz sağlam değildir. 3) Çalışabileceğim bir yer yok. İstedikten sonra öyle yerler çalışabilecek yer oluyor ki, aklınız durur. 4) Romantik ilişkiler. Onu Mete’den dinleyin. 5) Çalışıyorum olmuyor. Çalışmıyorsundur. Masa başında oturmak çalışmak demek değildir. Bu şekil bunlar uzar gider. Bu bahaneler benim de bahanelerimdi, yeterli motivasyonla hepsinin üstesinden geliniyor. EKSTRA: Sınav senesi yeni bir hayat kurulabileceğinden söz ettim. Ben mezun senemde 10 kilo verdim, derdimi anlatabilecek kadar mızıka çalmayı öğrendim, önceden metal gitaristiydim o sene blues çalmaya başladım ve geçmiş yıllara göre çok fazla geliştim, çok fazla yeni müzik türüyle tanıştım, yeni bir arkadaş çevrem oldu. Tek yapmanız gereken vakit öldürmekten kaçmanız. Yatıp uyuyamadınız mesela, o süreyi bile uykunuz gelene kadar bir şeyler yaparak değerlendirebilirsiniz. SON OLARAK bu yazıyı okumak sizi rahatlatmamalı, adamlar bilmem ne zaman başlamış da böyle olmuş falan diye düşünmeyin biz orada eşeklik ettik çünkü. Ama bizim durumumuzda olan arkadaşların hala şansları olduğunu görmelerini istedim ben, o yüzden oturdum bu kadar yazı yazdım.

Giriş

Mesaj

Mentollü Kurşun

Yarbay

2406 Mesaj

"konu açıcı": En az 500 konu açtı. 4 seviyeli bu başarı rozetinin 3. seviyesine sahip.

"çok beğenilen": En az 5.000 beğeni aldı. 7 seviyeli bu başarı rozetinin 6. seviyesine sahip.

"müdavim": En az 10.000 mesaj yazdı. 3 seviyeli bu başarı rozetinin 3. seviyesine sahip.

"vefalı": En az 50 mention yanıtladı. 1 seviyeli bu başarı rozetinin 1. seviyesine sahip.

KIRIK OBP DAHİL HER TÜRLÜ FELAKETİ İÇEREN MEZUN HİKAYESİ (2. sayfa)