Şimdi Ara

-Karalamalar- (7. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
258
Cevap
8
Favori
5.128
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 56789
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Saatin durması gibi hayatın tıkanmasıdır susmalar. Bir tren gider, bir uçak havalanır ve aklım kalbimin kıymığı olur.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Ardına bakmadan çekip gidenlerin peşine düşmek için yaratılmadık biz... Bir görünüp bir kaybolmak ayın ve yıldızların işidir... Sen insansın... Hatırladın mı?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Ben burda kimsesizliğime yanarken acıyı utandırma sakın,iyilik olsun diye.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Aramayın sormayın,mesaj atmayın,yüz vermeyin,en sonunda arıyorlar ama ulaşamayıp mesaj bırakıyorlar ve diyorlar ki neden sana ulaşamıyorum?Cevap oldukça basit telefonunuz kapalı.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • "Hatiralar gozlerimde
    Dalip dalip gidiyorum
    Acimasiz dertlerimle
    Yapayalniz yasiyorum"

    "Kadınların gülümsemediği bir şehrin erkekleri cesur olamaz..."

    -Murat Menteş

    "Dünyanın yükünü taşımaya çalıştım.
    Ama sadece iki elim var.
    Bu yüzden, her şey bittiğinde uyandır beni.
    Bilge ve yaşlı olduğumda..."

    "Sokak lambalarina bağlanmiş sinekler gibiydim işte,Sana mecbur sana çaresiz, ışığımdın böyle gecelerde...Şimdilerde adını anmayi bile unuttuğum ücra bir şehirde.Sensizlik denen mutluluğu yaşiyorum, sensizlik denen şehirde...Adını unutmuş olsamda , sensizliği yaşiyor olsamda,Sokak lambasinda ki sinekler gibi yanacağimi bile bile , geleceğim bir gözlerimin vurulduğu gözlerine..."

    "kendine iyi bak, zaten başka bir boka yaramazsın..."

    -Kadir Zorlu

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Dalgıç gözyaşlarını nasıl siler?!

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • --ThugLife-- kullanıcısına yanıt
    bazen bir hikâye tutuşmuş iki eldir, kenetlenmiş on parmaktır. şimdi gizlice söyle bana, saklı düşler ne demektir. yağmur ne demektir terk ne demektir. işte o zaman anlayacağız yeniden gitmek ne demektir.

    emrah serbes

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Sonrası bulanık. Başka bir şeyi ararken bulunan bir şey gibi. Yarım kalmaya mecbur bir sevinç. Elimizde bir bilet var ne tam ne öğrenciyiz. Tanrım bu kare bulmacayı sen hazırlamışsındır umarım. Çünkü çözemedikçe beni sinir eden şey, onu benim kadar günahkar birinin hazırladığını düşünmek.

    Emrah Serbes

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Fizikte bir teoriye göre bazı sesler kalp atışınızın hızlanmasına neden olabilir. Benim için bu ses senin sesin."

    /My Name Is Khan/

    Yolumuz birbirimizi anlamaktan geçmiyorsa, hiçbir yere varamayacağız demektir.

    -İsmet Özel

    Ekmek hepimize yetmiyor, kitap da öyle... Ama keder, alabildiği kadar.

    -Nazım Hikmet Ran

    Bazı kadınlar hassas şeylerdir, bazı kadınlar leziz ve harikulade. güneşe işemek istiyorsanız işeyin. ama lütfen iyi kadınlardan uzak durun.

    -Charles Bukowski

    "İlkokul öğretmenim bana fazla gelişmiş bir beynim ama hiç gelişmemiş bir kalbim olduğunu söylemişti.."

    - Akıl Oyunları -

    "Mürekkep, karanlığın sıvı halidir.."

    - İbrahim Paşalı -

    "Belki de şu hayatta yalanın tek hüküm sürmediği yerdir şiir.."

    - Yedi Güzel Adam-

    Bu nasıl bir dünya hikayesi zor;
    Mekanı bir satıh, zamanı vehim.
    Bütün bir kainat muşamba dekor,
    Bütün bir insanlık yalana teslim..

    - Necip Fazıl Kısakürek-

    Ömür, umuttan önce bitmeli..

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • 'Üzerine ölü toprağı serpilmiş insanlar, uyanmak için değil, işe geç kalmamak için yataklarından doğruluyorlar.'

    Buradan defolup gitmek istiyorum. Ya da tüm sorunlarım defolup gitsin.

    This Means War

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • "Sonra dedim ki, doğduğum günden beri dünyaya gözlerimi kapattım bir sana kalbimi açtım gönül yüzüm. bir seni sevdim!"

    dünyada bana "ne istiyorsun?" diye sorsalar hiç düşünmeden vereceğim cevap şudur: "anlaşılmak istiyorum."

    Sabahattin Ali

    Ömür, umuttan önce bitmeli..

    "Boşver! Yaşa gitsin. Çok düşünerek ya keyfini, ya da keçileri kaçırırsın..."

    +Onu unutmalısın.... -Gözlerini kapadığında dünya yok oluyor mu? Bu da öyle bir şey. Unuttum diyorsun ama o yok olmuyor.

    /Memento/


    bazen bir hikâye tutuşmuş iki eldir, kenetlenmiş on parmaktır. şimdi gizlice söyle bana, saklı düşler ne demektir. yağmur ne demektir terk ne demektir. işte o zaman anlayacağız yeniden gitmek ne demektir.


    yaşamak ne zor şey, kalbi olana.

    ibrahim tenekeci


    evet evet bi film'de görmüştüm; insanlar birbirini gerçekten seviyordu.

    Tanrı’ya inanıyor musunuz? Aslında bu çok yanlış bir soru.. Acaba Tanrı bize inanıyor mu?


    Tanımadığın birine tüm hayallerini teslim edebiliyorsun ve buna da kader diyorsun.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • "heves biter, tortusuyla idare edersin. yol uzun çünkü, yürümek gerek. başkasının gösterdiği yoldan, gitmek bile istemediğin bir yere varabilmek adına yürürsün. kan ter içinde kalırsın. tökezlemek yasak. düşersen yarı yolda bırakırlar. "varacağımız yer önemli değil, sizinle beraber yürüyebilmek için çıktım ben bu yola" dersin ama onlar önlerine çıkan her engeli senden bilirler. sen aynı ekmeği bölüşmek istersin, onlar "lüzum yok, biz tokuz" derler.
    eşzamanlı bitişler güzeldir. kimsenin kimseyi yarı yolda bırakmadığı bir son gibi. güzel insanlar tanımışsındır. gülmüş, ağlamış, üzülmüş, yorulmuşsundur yol boyu. pişmanlıkların da olmuştur elbet. hatalarından ders çıkarmış, çıkardığın derslerden bütünlemeye kalmışsındır her seferinde. bir yere ait olmak istersin, tribüne gidip marşlara eşlik eder, camide safları sıkılaştırır, rakı masalarında kadeh kaldırırsın. hiçbiri de dindirmez yalnızlığını. sensiz de o tribünler inler, saflar sıkılaşır, kadehler bir dolar bir boşalır. kimseyi suçlamaya hakkın yok senin. yoldan çıkan sensin. küfrün de sitemin de kendinedir. durma denize doğru yürü şimdi. uzak değil, bir sigara içimlik mesafedir. yak sigaranı, eğ başını, arkana bile bakmadan ez bütün kaldırım taşlarını. sakın kafanı kaldırma. sokakları kirlidir bu şehrin..
    amacına ulaştığında yaşarsın en büyük hayal kırıklığını. ne deniz senin düşündüğün gibidir, ne de o kabullenir seni. ömür boyu bir tutsaklık halidir seninki. çıkarıp bir sigara daha yak. bir el salla sonsuz uzaklara. devam et yoluna. sonu gelmez bir yürüme halidir bu. durma. kendin bırak bir kuytu köşeye, bu dünyadan geçip git."

    -Burak Aksak

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Önce Taksim'deydi. Beyoğlu'nda, İstiklal Caddesi'nde pek de ortalıkta olmayan duvarlarda gördüm:
    "Ne olur geri dönme!"
    Sonra Nişantaşı'nda gördüm aynısını. En afilli duvarı bile acısıyla tarumar edecek kadar acayip bir cümle gibiydi:
    "Ne olur geri dönme!"
    Büyük harflerle, şehre sığamayan büyüklükte.
    "Buralarda bir çocuk herhalde" dedim. "Kendi kendine çekmek istiyor acısını ve söylüyor bunu şehirde yürümekte olan sevgilisine."
    Sonra işler değişti. Maslak'ta, ki uzaktır Nişantaşı'na, oto sanayiinin duvarında gördüm aynı yazıyı, aynı harfler, aynı yazımla:
    "Ne olur geri dönme!"
    Ne oluyor? Biri, bir genç adam muhakkak, şehrin duvarlarına kaydetmeye mi karar verdi acısını? Şehrin duvarlarını çize çize mi katlanıyor yalnızlığa? Çünkü sadece Avrupa yakasında değil, Anadolu yakasında da:
    "Ne olur geri dönme!"
    Büyük harflerle, kendine sığmayan büyüklükte...
    Alışır insan. Alıştığı, alışmaya başladığı anı da bilir üstelik. Gidenin yokluğuna alışmaya başladığını, bir hastalığın nekahet dönemine girdiğini bildiğin gibi bilirsin. Ve ondan sonra esecek bir rüzgâr, çalacak bir telefon, gecenin bir yarısı pişman olmuş biri beliriverdiğinde kapıda... En baştan, ta en baştan başlamak zorunda kalırsın hummaya. O yüzden işte, bir gün bir anda artık istemez olursun, geri gelmesini hiç istemez olursun. Giden bir kere gitmiştir çünkü. Bir kere giden ne kadar geri gelse gelmez. Gelişi bir türlü dikiş tutturamaz. Bu yüzden içinden, çok içinden yalvarmaya başlarsın:
    "Ne olur geri dönme!"
    Artık geri dönme...
    İtalo Calvino'nun bir hikâyesidir. Âşık olduğu sevgilisinin her anını fotoğraflamaya karar verir adam. Giderek bir saplantıya dönüşür bu. O kadar çok fotoğraf çekmeye başlar ki, sonunda kadın bıkar ve gider. Bu kez adam, kadının yokluğunun fotoğrafını çekmeye başlar. Kadın "her yerde olmadığı" için her şeyin ve her yerin fotoğrafını çekmeye başlar adam, her anın fotoğrafını. Giderek kadının yokluğu, var olan her şeye yayılmaya başlar böylece. Onun gibi bir şey işte. O yüzden bir genç adam da elinde kara bir boyayla dolaşıyor İstanbul'da bugünlerde. Her yere yazıyor:
    "Ne olur geri dönme!"
    Belki önce kızın geçme ihtimali olan yerlere yazıyor. Sonra biraz düşününce başka yerlere. Sonra geceleri aklına geliyor kızın şehrin herhangi bir yerinde, orasında ya da burasında olabileceği, şuraya ya da buraya işinin düşebileceğini. Gidip oralara da yazıyor:
    "Ne olur geri dönme!"
    Bunun ne acıklı olduğunu, ne korkunç bir alışmak olduğunu biliyor adam. Peki kadın biliyor mu? Adamın nasıl bir isyan ve inatla ağulu aşkı başından kovmaya çalıştığını? Geri dönse adamın yeniden bütün şehri dolaşacağını... Bütün şehri dolaşıp tek tek o yazıların üzerini daha da kara bir boyayla kapatmaya çalışacağını... Hayatın maskarası olduğunu düşünüp düşünüp enayiliğine ağlayacağını... Şimdi, bugün, hayatın karşısında böyle maskara olmamak için bağıra bağıra yazdığını o cümleyi:
    "Ne olur geri dönme!"
    Ve bunun dünyanın en güçlü geri dön çağrısı olduğunu...
    İstanbul'da genç bir erkek, bugün, delirircesine istiyor bir kadının geri dönmesini. Şehir duvarlarının manşetlerine taşıyor bunu. O adama işte, kolay gelsin diyorum...

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • "gidiyorum" dediğimde, "kal" demeni bekledim. ama insan en azından bir "yol paran var mı?" diye sorar. annemgile selam da söylemedin zaten.
    *burakaksak.


    "sen benim en zorlu sınavlarımda, aşağıdaki boşluğa en uygun kelimemmişsin meğer de, ben farkında değilmişim."


    Aslında mutsuz yaşayıp gidiyoruz
    ölüme direnerek şimdilik

    Turgut Uyar


    dünyaya onu görmeye gelmişim gibi hissediyorum.

    murat menteş


    Bu sabah dünden farklı değil. Yine güneş doğmuş çok saçma. Her gün aynı sabaha uyanmak da neyin nesi Tanrım. Bu aralar arayı açtık baya seninle. Oysa ben unutsam sen hatırlardin sen unutsan ben. Yİne uyurken bi ton dayak yemiş gibi uyandım. Yine kahvaltıyı kaçırdım ve yine ilk sigaramı aç karnına içtim annemin içinin sizlayacagini bile bile. Bu gün kitap okuyasım yok inan laf olsun diye demiyorum. Bu hava bence tam ölünmelik hava. Denizde boğulmak için guzel bir gün tek kötü yanı burada deniz yok. Duvarlara yollara şiirler yazdım anarşist sanıyolar beni. Oysa olmadığımı biliyosun sen Tanrım. Polisler yakaladı duvarlara yazarken inanır mısın iyi biri olduğumu inandırmak için uğraşmadım. Diğer insanları anlamıyorum pek sevmiyorum da düşünsene normal olduklarını sanıyolar çok yazık. Deli değiller ruh hastası falan da diyorum ya düşünsene deli değilsin kafayı yersin. Neyse arayı açmayalım arada kendini hatirlat bana lütfen...

    Herhangi Biri

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • gece biter, gün başlar. perdeyi aralayıp sokağa baktığında görürsün, ellerinde gazeteye sardıkları ekmekle bir an önce eve gitme telaşı içindeki insanları. huzurlu bir telaştır bu. sonra mahallenin en güzel kızıyla göz göze gelir, 'günaydın fındıklı, fıstıklı kurabiyem. sence de hava bugün fazla iyi değil mi?' diyerek üstü kapalı bir teklif sunarsın günün geri kalanı için. o da, 'aman be! seninle mi uğraşıcam manyak.' der gibi bir bakış atar ve girer içeri. sen de kuruması için astığın geceden kalma düşlerini ipten alır, kendi hikayenle devam edersin yoluna. çünkü bilirsin, başka hikayelere dahil olabilmek için çok geçtir artık.
    günaydın lan yaşamak,
    otur şöyle de karşılıklı kahvaltı yapalım.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • "Kendimi boşluğa bırakmadan önce son kez aşağıya baktım. Sokakta yürüyen, bekleyen, beklenen bir insan olabilirdi. Korkum başka bir insanın üstüne düşmekten ziyade onun ayakları dibinde ölmekti. Bu yüzden hayatım boyunca aşktan kaçtım. Parçalanmadan ölmenin tek yolu bu..."


    Herkesin gitmek istediği ve yanında olmak istediği birileri var. Gecenin üçü, sabahın körü, hatta cehennemin dibinde olsa bile.


    "Ben diyorum ki asla tam olma. Ben diyorum ki mükemmel olmaktan vazgeç. Çünkü mükemmel olursan karalamaya çalışırlar." /Fight Club/



    dünya, ölünün başucunda açık kalmış radyo.
    cahit zarifoğlu



    geceye koyuldum.
    yıldızları dürüp kaldırmışsın
    çözdüm indirdim.
    aya gayri ihtiyari baktım, yıkanmış ağlıyordun
    mintanımı değiştirdim. gürze gül çaldım
    şems derlerdi inanmazdım
    sen kın dedin, inandım.

    Ah Muhsin Ünlü

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Gör be güzelim.....

  • kafamı bin parçaya ayırıp aklımı fikrimi yitirmek istiyorum.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Hayata sıkıca tutunmak istiyorum çünkü sevdiklerimi kollamak için.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: önceki 56789
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.