Şimdi Ara

Kamu Yönetimi 3. ve 4. Sınıf ders notları (5. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
104
Cevap
12
Favori
86.239
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
2 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 23456
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Teşekkürler.
  • lethe_57 L kullanıcısına yanıt
    sizde haklısınız yarım dönem sonra da olsa paylaşmanız çok güzel bişey ne tesadüftür ki benimde bu yıl son sınıf hayırlısıyla inşaAllah biterse adalete yazılmayı düşünüyordum Adalet notlarını da paylaşıcak mısınız yada mesaj olarak atar mısınız şimdiden notlarımı kaldırayım kenara
  • By..Emre kullanıcısına yanıt
    http://hedefaof.com/acikogretim-ders-notlari/sosyal-politika iyi midir bilmiyorum ama birtek burada böyle bi özet var arkadaşım bi bak istersen
  • Kardeşim emeklerin için teşekkürler uğraşmışsın yazmışsın buraya sağolasın rica etsem 3.dönem Sosyal bilimlerde araştırma yöntemlerinde final diye ayırmamışsın düzeltebil misin orayı veya final konusu yok mu?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • -1-
    İletişim: En temel becerimizdir.
    Hem bireysel bir kişilik olan insanlara, hemde tüzel bir kişilik olan kurumlara özgüdür.
    Konuşma, işaret veya yazı yoluyla mesaj ve düşüncelerin değişimi.
    Tarafların bilgi/sembol üreterek birbirlerine iletme ve bu iletileri anlama süreci.
    Kelimeler, ses tonu ve beden dilinden oluşan bir bütündür. Kelimeler ne söylediğimizle; ses tonu ve beden dili nasıl söylediğimizle ilgilidir.
    Sosyal süreçler bakımından zorunlu bir birim.
    Örgütsel yönetsel yapının düzenli işleyişini sağlayan araç.
    Bireysel davranışı görüntüleyen ve etkileyen bir teknik.
    Sosyal uyum için gerekli bir sanat.
    İyi bir iletişimin temeli insanın kendisi.
    İletişimi yapılandırmada, kelimeler %10, ses %30 ve beden dili %60tır.
    İletişim kurmamızın amaçları
    -Anlamak -Öğrenmek -Anlatmak -Başkalarına ulaşmak.
    Schramm; İnsan topluluğu ve davranışları ile ilgili her dalın iletişimle ilgilenmesi zorunludur.
    İletişim toplumun temelini oluşturan bir sistemdir. Örgütsel ve yönetsel yapının işleyişini sağlayan bir araç, bireysel davranışları görüntüleyen ve etkileyen bir teknik, sosyal süreçler bakımından zorunlu bir bilim ve sosyal uyum için gerekli olan bir sanattır.
    İletişimin temel özellikleri
    1-İki tarafında aktif olduğu bir alışveriştir 2-Mesajlar sözlü ve sözsüz olarak iletilir
    3-Mesajları ne şekilde aldığımız, algılarımız tarafından belirlenir
    4-İletişim kişiye değil, kişiyle yapılır 5-İletişim, her zaman her yerdedir
    6-İletişimde amaç çevre üzerinde etkin olmaktır 7-İletişim anlamların paylaşılmasıdır
    8-İletişim değişik katmanlarda gerçekleşir.
    İletişimi oluşturan parçalar
    1-Beden Dili 2-Ses Tonu 3-Konuşmanın Akıcılığı 4-Beden Duruşu
    5-Mimikler 6-Mesafe 7-Bedensel Temas.
    İletişimde algının rolü: Dış dünyanın farkındalığı algıyla başlar.
    Algı: İletişimden kuvvetle etkilenen bireyin kendisine özel çevresinin farkına varma hali olarak tanımlanmaktadır.
    Algı, duyu organlarımızdan beynimize ulaşan verilerin örgütlenmesi, yorumlanması ve anlamlandırılmasıdır.
    Algının Farklılaşmasının nedenleri
    -Fizyolojik nedenler -Özgeçmiş -Kültürel değerler -Güncel duygu durumu -Çevresel faktörler.
    Algının seçicilik filtresinden kurtulmak için kullanılacak yöntemler
    1-Ses ve ışık gibi güçlü fiziksel uyarıları kullanma 2-Duygu uyandırma
    3-Beklenmeyenle karşılaştırma 4-Eski bilgileri tamamlama
    5-Gereksinimlerin karşılanma vaadi sunma ve bir yarar sağlama yer almakta.
    6-İletişimin her alanında olduğu gibi iletişim sektörlerinde de algı yönetimi çok önemli.

    İyi bir dinleme için düzeltmek zorunda olduğumuz alışkanlıklarımız
    1-Dinliyor Gibi Görünmek 2-Seçmek 3-Prova Yapmak
    4-Akıl Okumak 5-Karşılaştırmak 6-Şüphelenmek.
    Etkin dinleme: Alıcı açısından iletişimdeki gürültüye düşük oranda maruz kalma ve mesajı tam ve doğru algılama becerisi. Karşımızdaki kişiyi ön yargısız bir şekilde dinlememiz gerekir.
    Anlaşmak için dinlemek gerekir. Ama dinlemek kulağımıza çarpan kelimeleri duymak demek değildir. Dinlemek, önem vermektir. Dinlemek, bağlantı kurmaktır.
    Anlamak: Niyet, bilgi ve gayret.
    İyi geçinmek: İlişkileri kuran, geliştiren, sürdüren, işbirliğini teşvik eden ve başkaları tarafından onaylanan davranışlar.
    EMPATİ
    1.Aşama:Bir insanın, kendisini karşısındaki insanın yerine koyarak onun duygularını ve düşüncelerini doğru olarak anlamasıdır.
    2.Aşama:Kişinin olaylara karşısındakinin bakış açısından bakması, onun duygu ve düşüncelerini doğru anlaması, hissetmesi ve bu durumu ona iletmesi sürecine empati denir.
    Sempati: Bir insanın sahip olduğu duygu ve düşüncelerin aynısına sahip olmak.
    Empati ve sempati birer iletişim tekniğidir.
    Empatide hak vermesekde anlamaya çalışırız, sempatide hak vererek doğruluğunu ve duygu paydaşlığını yanlış olsa bile devam ettirerek anlamaya çalışırız.
    Empatide özdeşim kurarak anlamak varken, sempatide yandaş olmak esastır.
    Sempati kurduğumuz kişilerle özdeşim kurmuş olabiliriz. Ancak empati kurduğumuz kişilerle özdeşim kurmamız gerekli değildir.
    Bir insana aynı anda hem empati hemde sempati duyabiliriz.
    İnsanlar bazen bir yakınları acı çektiğinde aynı acıyı hisseder ve acıyı çekerler; Mcdougall(08)bu duruma sempatik acı çekmek adını vermiştir.
    Empati kuran kişi, taraf tutmaz.
    Empatinin aşamaları
    1-Olayları karşımızdaki gibi algılamaya çalışmak
    2-Karşınızdakinin duygu ve düşüncelerini doğru olarak anlamak
    3-Kendisini anladığımızı karşıdakine sözlerimiz, ses tonumuz ve beden dilimizle ifade etmek.
    Empati gösteren kişinin özellikleri
    1-Beden dili, ses tonu, sözleri ve duyguları uyum gösterir.
    2-Karşısındakinin ne söylediğine ve aslında ne söylemek istediğine odaklanır.








    -2-
    Etkili iletişim ve doğru anlama: Başarılı iletişimin temelinide karşılıklı anlaşabilmek oluşturur.
    Etkili iletişimin ilk adımı anlamak, ikincisi anlatmaktır.
    Anlatma kişinin diğer kişilerle kurduğu iletişimden kendi hakkında bilgi edindiği bir iletişim süreci. Anlatma, bir bilgidir. Kişinin alıcıya kendisi hakkında bilmediği bir bilgiyi iletmesidir. Kişilerin açıktan açığa sözel ifadeleri ile, bilinçsiz olarak yada düşünmeden gerçekleştirdikleri hareketler ile, kendileri hakkında bilgi iletmesidir. Kişinin alıcıya kendisi hakkında bilmediği bir bilgiyi iletmesidir. kişilerarası iletişimde hedef ve kaynak insandır.
    Kişilerarası iletişimde anlatabilmenin önemi büyüktür ve karşılıklı iletişim esnasında etkin düzeyde anlatma ilişkinin boyutunu belirler.
    Bir anlamda, anlatma kişinin diğer kişilerle kurduğu iletişimden kendi hakkında bilgi edindiği bir iletişim sürecidir.
    Etkin iletişimin kazanılması: Bireyin kendisini iletişim kurduğu çevreye sağlıklı anlatabilmesi.
    Kişilerarası ilişkiler: Birbirlerinde anlam bulan ve ilişkileri kişisel olmayandan kişisel olana doğru ilerleme eğiliminde olan bireyler arasında gelişen ve sürekli değişen etkileşimsel bir paylaşımdır. Kişilerarası ilişkilerin başlaması, gelişmesi, sürdürülmesi ve sona ermesinde kişilerarası iletişim, anahtar bir rol oynamaktadır
    Kendini açma(Jourard): Kişinin düşündükleri, hissettikleri ve istekleri dolaysız bir şekilde iletilmesi, bireyin kendini karşısındakine tanıtması yönünde en etkili adımdır.
    Kızgınlık: Hakkımız olanı alamadığımız yada önem verdiğimiz bir insan beklentilerimiz doğrultusunda davranmadığında yaşanan duygu kızgınlıktır.
    Kızgınlığı ifade ederken kullandığımız sağlıksız ifadeler
    1-Suçlu hissettirmek 2-Akıl okumak 3-Tuzak kurmak 4-Kaçınmak
    5-İma etmek 6-Eleştirmek 7-Öç almak
    Kızgınlık oluştuğunda ortaya çıkan tipik olay dizileri
    1-Kızgınlık bir olay yada kışkırtılma sonucu tetiklenir.
    2-Kızgınlık düşünceleri geliştirir.
    3-Bunu izleyen davranışlar, kızgınlık düşünceleri üzerine temellenir.
    4-Kızgınlık beslenir ve artar. Kızgınlık duygusu eğer kontrol edilemezse şiddetlenir ve yapıcı eylemlerle kontrol edilmesi giderek güçleşir.
    5-Kontrol altına alınamayan kızgınlık, uzun süren, şiddetli, acı verici ve tahrip edici bir dizi öfkeli düşünce ve eylemleri başlatır.
    Öfke duygusuna yol açan nedenler
    1-Hedefe yönelik davranışlarımızın engellenmesi 2-Aşağılanma
    3-Keyfi bir tutumla karşılaşma 4-Saldırıya uğrama 5-Haz duygusunu engellenmesi
    Amigdala: Duyguların merkezi.
    Beyinde bizi konuşmaya anında gebe kalmamızı sağlayan ve kızmamıza sebep olan yer.
    İnsanın kızmasına sebep olan yer.
    Amigdala babanın beyninde sana bir çakarsam, görürsün, bacak kadar boyuyla istediği şeye bak düşüncesini oluşturan ve belkide yaptıran yerdir. Bireylerarası iletişimde önemli olan kızgınlığımızı nasıl ifade ettiğimizdir. Neden ve nasıl kızdığımız önemlidir.
    Beyinde bademe benzer bir çekirdektir.
    Kızgınlık, korku gibi duygular burada oluşur.
    Bize yardımcı olacak iletişim dili ise Ben Dilidir.
    Prefrontal lob: Amigdalayı zihinsel yapıya oturtur.
    Amigdalada oluşan düşüncemizi doğrudan ağzımızdan çıkardığımızda kırıcı olma ihtimalimiz çok yüksektir. Ama amigdalada oluşan düşünceyi bir süzgeç niteliğinde olan prefrontal uılobtan geçirerek ifade edersek ilişkilerimizde yapıcı olmayı başarmış, sağlıklı bir iletişim kurmuş oluruz.
    Gordon: Karşımızdaki kişilerle sorun yaşadığımızda, dikkati karşımızdakinin yanlış olan davranışlarına çekmekle sorunu çözemeyiz. Kişilerin savunmaya geçmesine neden olur.
    Problemli durumla ilgili olarak kişiler, kendi payına düşen sorumluluğu almazlar ve soruna yönelik kendi katkısını doğru değerlendirmezler. İletişimde bunun yerine sorunun ne olduğu, sizin üzerinizde nasıl bir etkisi olduğu ve sonucunda nasıl bir durum ortaya çıktığı açıklanırsa, savunmaya geçme riski olmaksızın karşı tarafı işbirliğine çekmiş oluruz.
    Sorun yaşayan kişi, karşı tarafı suçlamadan, hangi davranışın onun üzerinde ne gibi etki yaptığı, onda hangi duyguyu uyandırdığını açıklamaktadır. Bu dostça, iyi niyetli ve güçlü bir ileti göndermek demektir.
    Ben dili: İletişimde etkili ve doğru anlatabilmek için kullanmamız gereken dil.
    Kişinin o anda karşılaştığı durum veya davranış, kişisel tepkisini duygu ve düşüncelerle açıklayan ifade tarzı.
    Bireyin karşısındaki kişiyi suçlamadan, küçültmeden, bir konuya ilişkin, duygu ve düşüncelerini iletmesidir.
    Ben mesajı ise bizde olumsuz duygular oluşturan durumun tanımını, bizde yarattığı etkiyi ve duyguları içerir. Ben mesajı ile karşımızdakini yargılamadan davranışı tanımlar, yorumlarımızı kişiye değil, davranışa yöneltiriz. Ben mesajı tehdit, suçlama ve yargılama içermediği için karşımızdaki savunmaya geçmez aksine dinlemeye ve anlamaya başlar. Buda iletişimi başlatan açısından doğru ve etkili anlatmanın önemli bir sonucudur.
    Sen mesajı: İletişimi engeller.
    Genellikle kızgınlık ifadesi için kullanılır.
    Bizim hakkımızda bir ileti göndermez, odak hep karşımızdaki ve Ben mesajı gönderendir.
    Suçlama, eleştiri ve tehdit içerir. Sen dili iletişim veriminin düşmesine neden olur. Sen mesajı, karşımızdakini sinirlendirir ve savunmaya ve karşı saldıraya geçirir.
    Bireyler arası iletişimde karşımızdakini eleştirmemize, yargılamamıza ve sınırlarına girmemize sebep olan dil.
    Olumlu ilgi
    1-Karşımızdakinin olumlu yönlerini görmek ve bunu onunla paylaşmaktır
    2-Olumlu ilgi göstermek, hataları eksikleri görmezden gelmek değil, bu hataları ve eksikleri doğrulardan sonra söylemektir. Hataları düzeltmek, eksiklikleri tamamlamak için doğruları yakalamak, konuşmaya doğruları vurgulayarak başlamak gerekir
    3-Karşımızdaki kişiye sevildiğini ve değer verildiğini hissettirmektir.

    -3-
    Sanal iletişim: İletişimi bir yada birden fazla bireyin katılımı ile gerçekleşen, bir bağlam içerisinde oluşan, bazı etkileri olan ve çevredeki gürültüden az yada çok etkilenen ve sonucundada bazı geribildirim olanakları sunan bir tür eylem olarak açıklayabiliriz.
    İletişim bağlamının sosyo-psikolojik boyutu bireyler arasındaki sosyal statü farklarını, oyunlardaki rolleri, toplumlardaki töre ve gelenekleri, bazı durumlardaki arkadaşlık ilişkilerini, kurallı yada kurallı olmayan durumları, yine bazı durumlardaki ciddiyeti yada şakaları kapsamaktadır. Mezuniyet partisindeki iletişim.
    Genel iletişim şeması
    1-Bireyin kendi ile iletişimi 2-Bireylerarası iletişimi 3-Küçük grup iletişimi 4-Kitle iletişimi.
    İLETİŞİM BAĞLAMININ BOYUTLARI
    Zamansal boyut: İletişimin gerçekleştiği günün ve tarihin zamanı olarak açıklanabilir.
    Fiziksel boyut: Elle tutulur yada maddi ortam ve çevrelerdeki iletişimde ön plandadır.
    Sosyo-psikolojik: Bireyler arasındaki sosyal statü farklarını, oyunlardaki rolleri,
    Kodlama ve Kod Açma: İletişim çalışmalarında konuşma ve anlama, yada yazma ve yazılanları okuyarak anlama süreci.
    Konuşma ve yazma diğer bir deyişle iletişimde ileti üretme süreci, iletişim çalışmalarında, iletiyi kodlama olarak tanımlanmaktadır.
    Kodlayıcı: Konuşmacı yada yazarlar.
    Kod açıcılar: Dinleyici yada okuyucular.
    Kod açma(kodunu çözmek): Ses yada yazı biçimine dönüştürülmüş iletilerin kodlarını çözme.
    İletişim ortamları: Gönderilen ve alınan iletilerin iletildiği kanalları iletişim ortamlarıdır.
    İletişim kanalları
    -Ses -Görsel –Kimyasal -Koku -Deri -Dokunma -Tad alma kanalı.
    Yansıma: Kaynağa geri gönerilen bilgi yada iletiye yansıma diyoruz.
    Olumlu yansıma: Kaynağa gönderdiğin iletiler yerine ulaştı ve olumlu bir izlenim yarattı mesajını iletir.
    Olumsuz Yansıma: Kaynağa iletinin değiştirilmesi ve yeniden yapılandırılmasını söyler.
    Gürültü: Herhangi bir sorunun alıcı ve kaynak arasındaki iletişimi etkilemesi.
    İletişim sistemini etkileyen ve iletileri bozan durum.
    GÜRÜLTÜ TÜRLERİ
    1-Fiziksel Gürültü: İleti yada sinyalin iletimi sırasında bozulması.
    a-Bilgisayarın bir anda durması
    b-Konuşma yapan bireyin ağzındaki fiziksel bozulma dolayısıyla peltek konuşması
    c-Görüşü engelleyen gözlükler ve güneş gözlükleri d-Silik ve okunaklı yazılmamış iletiler
    e-Yazılı kağıdın anlamsız katlanmasıyla bozulmaya uğraması, okunaksız el yazıları ve alıcının gönderilen iletileri açık ve net bir biçimde almaması.
    2-Psikolojik Gürültü: Önyargılar, yanlılık, peşin hükümler, yanlış varsayımlar, kapalı görüşlülük ve benzer zihinsel engeller iletiyi almada ve işlemede sorun çıkaran durumlar.
    a-Açıklanan ve benzeri zihinsel engeller b-İletişimin tam manası ile yapılmaması.
    3-Anlamsal(Semantik)Gürültü: İletişimde kaynak tarafından üretilen iletilerin alıcı tarafından tam olarak anlaşılamaması durumu.
    -Din -Eğitim -Ölüm -Komünizm -Kapitalizm.
    Bilgi toplumu: Drucker 68de yazdığı Süreksizlik Çağı adlı eserinde modern ekonominin temel zenginliğinin yaratıcısı olarak bilgi ekonomisini vurgulamaktaydı.
    Bell 73 senesinde yayımladığı Toplumsal Gelecek Üzerine Deneme isimli makalesinde endüstri ötesi toplumu tanımlayan ve değerlendiren bilim adamıdır.
    73 senesinde yayımlanan çalışmasında Schumpeter ve Holtonun kendisine ışık tuttuğunu söylemiştir. Schumpeter teknolojiyi açık denize benzetmiştir.
    Liyakat: Bilgi toplumunda öne çıkan değerler.
    Belle göre modern toplumu oluşturan parçalar
    1-Sosyal yapı 2-Yönetim biçimi 3-Kültür.
    Belle Göre Bilgi Toplumunun Özellikleri
    -Sağlık, eğitim, araştırma, devlet hizmetleri ve yüksek teknoloji endüstrileri hızlı bir yükseliş göstermişlerdir.
    -Üniversiteler bilgi toplumunun en önemli kurumlarıdır. -Sanal iletişiminde yaygınlaşmıştır.
    -Bilim ve bilişsel değerlerin güç kazanması bilimin saygınlığının arttırmıştır.
    -Karar alma süreçlerinde yaşanan değişikliklerle bilim ve bilimsellik ön plana çıkmıştır.
    -Bir işi uzmanının ve ustasının yapması ön plana çıkan değerdir.
    -Teknik konularla ilgili entellektüelliğin yaygınlaşmıştır.
    1609 yılında ilk gazete yayınlanmıştır.
    İlk ticari fotoğraf işletme ünitesi 1839da Pariste Degauerre tarafından bulunmuştur. Bu durum tarihte ilk fotoğrafçılık olayı olarakda kabul edilir.
    1893 yılında ilk film stüdyosunun adı Edisondur.
    İlk ses kaydı 1877 yılında yapılmıştır.
    Radyo ise 20 yılında bulunmuştur.
    İlk televizyon yayını 36da yapılmıştır.
    Yeni medya ve sanal iletişim: Yeni medyayı, iletişimde etkileşimi artıran, iletileri sayısal bir biçime getiren ve herkesin kolayca erişebileceği ortamlar olarak tanımlayabiliriz. Yeni medya araçları ile yapılan iletişimede sanal iletişim adını vermekteyiz.
    McQuail(2005): Yeni medya geleneksel, var olan medyanın yerini almaktan çok ona yapılan bazı ilavelerdir. İlave edilenler ise sayısal ve kümelenmedir.
    Sayısallık: Bilgisayarın verileri 0 ve 1lerden oluşan sayı formlarına çevirerek işlemesi. Kümelenme: Geleneksel medyada var olan metin, ses ve görüntü formlarının düzenleme ve yayınlanma süreçlerinde, genellikle bilgisayar desteği ile, bir araya getirilmesi..
    Flew(2008): Yeni medyanın analog(sayısal olmayan)yayın yapan geleneksel televizyon ve radyo yayınları, basılı ortamlardan gazete ve dergi gibi geleneksel medyadan farklı olarak sayısal bilgisayar ve ağ tabanlı iletişim araçlarından oluştuğunu belirtmektedir.
    Geray(2002): Farklı zaman dilimlerinde içeriğe ve uygulamalara etkileşimli bir biçimde ulaşabilen bireylerden söz etmektedir.

    Yeni medya araçları
    1-Akıllı taşınabilir ortamlar seyyar iletişim 2-İnternet 3-İnternet uygulamaları ve ara yüzleri
    4-Sayısal görsel oyunlar.
    Mobil iletişimde iletiler PDAlar, cep telefonları yada tablet bilgisayarlar ile taşınabilir.
    Web(ağ)adı verilen World Wide Web(www)dünya üzerindeki en önemli sayısal ağdır.
    Web üzerinde bulunan adres uzantıları
    -Eğitim kurumları edu -Hükümet kuruluşları gov -Ticari işletmeleri com -Kişisel siteler gen
    -Ağ anlamındaki network net -Askeri kurumlar mil -Uluslararası kuruluşlar int
    -Vakıf, dernek, oda ve sivil toplum örgütleri org.
    İKİNCİ KUŞAK WEB HİZMETLERİ
    1-Blog: Türkçede internet günlüğü olarak adlandırılan(Web Log)teriminin kısaltmasıdır.
    2-RSS: Web kullanıcılarının içerikte yapılan değişikleri otomatik olarak almalarını sağlayan bir tür güncelleme sistemidir.
    3-Wiki: Kullanıcıların web içeriği oluşturmalarına ve düzenlemelerine olanak veren bir tür yazılımdır. Wikipedia wikiye verilebilecek en önemli örneklerden biridir
    4-Sosyal Ağlar: Bireyleri internet sistemi üzerinden birbiriyle buluşturan ve metin, ses ve video paylaşarak eşzamanlı ve eşzamansız sosyalleşmelerini sağlayan bir tür yazılımdır.
    En çok kullanılan sosyal ağlar
    1-Facebook 2-Twitter 3-Linkedin 4-Myspace 5-Badoo 6-Xing vb.
    -Eşzamanlı iletişimde 4 kanaldan iletişim gerçekleşir.





















    -4-
    Toplumsal Cinsiyet: Kültürel olarak kurulan kadınlık ve erkeklik fenomeni.
    İnsanı dişi ve erkek olarak ayıran cinsiyet kavramından daha kapsamlı olarak, kadın ve erkek arasındaki toplumsal, kültürel, ekonomik, politik ve davranışsal tüm farklılıkları içerir.
    Erkek kamusal alanla, kadın ise özel alanla ilişkilendirilir.
    Durağan bir yapı göstermez.
    Giysi: Bireyin kişisel tercihlerini hemen dışa vuran gösterge.
    Toplumsal cinsiyet kalıplarının oluşturulmasında etkili olan süreçler: Kişinin kadın ve erkek olarak içine doğduğu topluma uyumlanması ve kendini olduğu kadar çevresini de anlamlandırmasını sağlar.
    Biyolojik Süreç: Anatomik yapıların farklılığına, hormonal dönüşümlerin ayrışmasına dayanır. Bu farklılıklara bağlı olarak kişi bedenini kadın ve erkek olarak tanımlar.
    Sosyal Süreç: Çevrenin belirlediği kadın ve erkek davranışları, duygu, değer ve düşünce beklentileri ile ilişkilidir. Kadın ve erkek olarak sosyalleşir, çevrenin kadın ve erkek rol beklentilerine göre koşullanırız.
    Tarihsel Süreç: Kültürün ve aile tarihinin taşıyıp yinelediği kadın ve erkek olma davranış biçimleri ile ilintilidir.
    Toplumsal öğrenme ve Bilişsel öğrenme kuramı: Bandura toplumsal öğrenme kuramı yoluyla, çocukların anne ve babalarını gözlemleyerek ve onlardan aldıkları olumlu ve olumsuz tepkilerden yola çıkarak cinsel rolleri öğrendiklerini ileri sürer.
    Toplumsal örenme kuramında, cinsel rollerle ilgili davranışların edinilmesinde çocuğun anneyle babayı iki ayrı model olarak ele alıp özdeşlik kurmasının ve onlara benzemeye çalışmasının belirleyici olduğu ileri sürülmektedir.
    Piaget: Bilişsel gelişim kuramı toplumsal öğrenme kuramından farklı olarak, çocukların dünyayı algılayıp kavramalarının bilişsel gelişim sürecine bağlı olduğuna, dolayısıyla çocukların edilgin bir konumda olmadığı.
    Bilişsel gelişim kuramı çocuklara etkin bir rol vererek, çocuğun önce cinsel bir benlik geliştirip sonra kendine uygun modeller bulacağını öne sürmektedir.
    NAVARONUN ONAYLANAN KADIN VE ERKEK DEĞERLERİNE İLİŞKİN SINIFLAMASI
    Kadınlar Erkekler
    Yumuşak Sert
    Uyum gösteren Hükmeden
    Güçsüz Güçlü
    Kabullenici Yargılayıcı
    Kararsız Kararlı
    Başarı peşinde koşmayan Başarılı
    Bağımlı Bağımsız
    Hırslı Hırslı
    Çaresiz Çözüm getiren
    Edilgen Etkin
    Konuşma: Duygu ve düşüncelerimizi, görüp yaşadıklarımızı karşımızdakilere sözcükleri seslendirerek gönderme ve iletme.
    GLASSA GÖRE BİÇİMSEL OLARAK KADIN ERKEK KONUŞMA FARKLILIKLARI
    Erkekler
    -Yüksek ses tonuyla konuşur -Konu değiştirirken daha çok ünlem, nida kullanırlar.
    -Monotondur. Üç ses tonu kullanırlar -Başkalarının sözünü kesme eğilimi gösterir
    -Sözlerinin kesilmesine daha az izin verirler -Kendileri hakkında daha az kişisel bilgi verirler
    -Doğrudan suçlayıcı konuşur -Doğrudan ifadeler kullanırlar
    -Daha az kuvvetlendirici sözcüklere başvururlar -Vurgu yapmak için seslerini yükseltir
    Bir görüşmeyi canlandırmak için daha az soru sorma eğilimi gösterirler.
    Kadınlar
    -Yumuşak ses tonuyla konuşur -Kendileri hakkında daha çok bilgi verme eğilimi gösterir
    -Vurgu yapmak için ses perdesini ve ses değiştirmeyi kullanır
    -Duygusaldır. Beş ses tonu kullanırlar -Sözlerinin kesilmesine daha fazla izin verirler.
    -Dolaylı yoldan suçlayıcı konuşur -Daha çok kuvvetlendirici sözcüklere başvururlar
    Deklare edici cümle kuruluşlarını yeğlerler -Konu değiştirirken daha çok bağlaç kullanırlar
    Denemeli, onay bekleyen cümle kuruluşlarını tercih ederler.
    Görüşmeyi canlandırmak için daha çok soru sorarlar.
    Leathers: Kadınlık ve erkekliğe ilişkin oluşturulmuş olan kalıp yargıların kadın ve erkeklerin beden dillerine, sözsüz iletişim kodlarınada yansır.
    Kadınlar
    -Uysal -İtaatkar -Bağımlı -Alıngan -Aşırı -Hassas -Kaprisli -Çabuk parlayan telaşlanan -Havai
    -Çenesi düşük -Çekingen -Sevecen -Düşünceli -Saygılı -İşbirliğini seven Destekleyici -Duyarlı.
    Erkekler: -Görev bilinci olan -Rasyonel -Aktif -Mantıklı -Gayretli -Keskin zekalı -Kurnaz
    -Kendinden emin -Güçlü -Baskın –Palavracı –İnatçı Kibirli -Söz dinlemez -Fırsatçı.
    Spender: Pek çok insan bilinçli olmasa bile içgüdüsel olarak kadınlarında tıpkı çocuklar gibi yalnızca gözle görülecek, kulakla işitilmeyecek varlıklar olması gerektiği hissine sahiptir, dolayısıyla kadından gelen her tür konuşma gereğinden fazlaymış gibi gözükür.













    RİCHMOND VE MCCROSKEYİN ARAŞTIRMASINA GÖRE KADIN VE ERKEK İLETİŞİMİNDE SÖZSÜZ İLETİŞİM PERFORMANSLARI
    Kadınların sözsüz iletişim performansları
    Daha az söz keserler.
    Karşı cinsle iletişim halindeyken aşağı doğru bakışlara eğilimlidir.
    Daha fazla gülümser.
    Yönlendirici değildir.
    Daha olumlu jestler sahiptir.
    Daha az alan kaplar.
    Erkeğin alanının dışında durur.
    Teması kabullenir.
    Bedeni küçültme eğilimi gösterir.
    Bacaklar bitişik oturur ve durur.
    Elleri yanda ya da kucakta tutar.
    Daha yumuşak konuşur.
    Erkeklerin sözsüz iletişim performansları
    Daha çok söz keser.
    Karşı cinsle iletişim halindeyken gözlerini dikerek bakma eğilimindedir.
    Genellikle sert bakışlara sahiptir.
    Karşı cinsle iletişim halindeyken başı çoğunluk dik tutar.
    Yönlendiricidir.
    Daha az olumlu jestlere sahiptir.
    Daha geniş alan kaplar.
    Kadının alanının içine girer.
    Temastan kaçınır.
    Bedeni dikleştirme, olduğundan büyük gösterme eğilimi gösterir.
    Bacaklar ayrık oturur ve durur.
    Elleri kalçalarda tutma eğilimi gösterir.
    Daha gürültüyle konuşur.
    Çatışma: Toplumsal taraflar arasında ilişkiler ve davranışlar bağlamında yaşanan uyuşmazlık.
    Örgüt ortamında çatışma, bireyler ve grupların birlikte çalışma sorunlarında kaynaklanan ve normal etkinliklerin durmasına veya bozulmasına neden olan olaylar olarak dile getirilebilir.
    Mobbing: Duygusal saldırı.
    Mobbing mağduru çalıştığı kurum içinde farklı olan kişidir.
    Bir kişinin, diğer insanları kendi rızalarıyla yada zorla başka bir kişiye karşı etrafında toplaması ve sürekli kötü niyetli hareketlerde bulunma, ima, alay ve karşısındakinin toplumsal itibarını düşürme gibi, saldırgan bir ortam yaratarak onu işten çıkmaya zorlaması.
    Lorenz: Mobbing terimini, hayvanların bir yabancıyı veya avlanmakta olan bir düşmanı kaçırmak için yaptıkları davranışlardır.
    Heinemann: Çocuklarda zorbalık içeren davranışları araştırırken mobbing terimini, kurbanı yalıtan ve ümitsizlik nedeniyle intihara kadar götürebilen bir davranış.
    Leymann: İşyerinde yetişkinler arasında, çocuklarda olduğu gibi benzer zorbaca davranış.
    Leymana göre mobbing bir yada bir kaç kişi tarafından diğer bir kişiye yönelik olarak, sistematik biçimde düşmanca ve ahlakdışı yapılan psikolojik bir terördür.
    MOBBİNGİN DAVRANIŞSAL BOYUTLARI
    1-İletişime yönelik saldırılar: Kişinin kendini ifade etmesine izin verilmemesi, sözlü yada yazılı tehditlere maruz kalması.
    2-Sosyal ilişkilere yönelik saldırılar: Kişinin içinde bulunduğu ortamda, diğer çalışanlardan dışlanması, görmezden gelinmesi.
    3-Sosyal imaja yönelik saldırılar: Kişi hakkında dedikodu çıkarılması, ruhsal sorunlarının olduğunun söylenmesi, dünya görüşüyle, inancıyla alay edilmesi, gülünç duruma düşürülmesi ve benzeri davranışlar.
    4-Mesleki ve özel konuma yönelik saldırılar: Çalışanın kapasitesinin çok altında işlerde çalıştırılması, yaptığı işlerin ve işe dair önerilerinin küçümsenmesi.
    5-Sağlığa yönelik saldırılar: Kişinin işyerindeki eşyalarına veya kendisine zarar verilmesi.
    -Bandura toplumsal öğrenme kuramı yoluyla ne öğrendiklerini ileri sürer?
    Çocukların anne ve babalarını gözlemleyerek ve onlardan aldıkları olumlu ve olumsuz tepkilerden yola çıkarak cinsel rolleri öğrendikleri.
    -Ataerkil toplumlarda başat olan geleneksel ideolojinin cinsiyetçi iş bölümü, kadını neden sorumlu tutar?
    Ev işlerinden ve çocuk bakımından.
    -Erkek ve kadınların Davranışı ve karakteri nasıl olur?
    Erkeklerin hırslı, güçlü, kararlı, risk alan, bağımsız, rasyonel, aktif ve atak olması, Kadınların ise şefkatli, neşeli, sevecen, duygulu, duyarlı, yumuşak nazik, sadık, sabırlı, anlayışlı olması beklenir
    -Kadınlar daha çok evde yaptıkları işlerle uyumlu yada evdeki sorumluluklarını aksatmayacak işlere yönlendirilir bu meslekler?
    Hemşirelik, hasta bakıcılık, ev temizliği yada öğretmenlik gibi yönlendirilir.
    -Leymanna göre, çatışma ve mobbing hangi sonuçlar olduğunu belirlemiştir?
    Birbirinden farkının, olayın ne olduğu yada nasıl olduğu değil; olayların sıklığı, süresi ve olayların etkiiyle açık bir şekilde ortaya çıkan psikolojik, psikosomatik ve patolojik sonuçlar olduğunu belirtmiştir
    -Mobbing Kimler Üzerinde Etkilidir ve Nasıl işler?
    Mobbing mağduru çalıştığı kurum içinde bir sebeple farklı olan kişidir. İyi eğitim almış, işinde çok başarılı olan biri, yaşı ilerlemiş bir çalışan, tamamı kadınlardan oluşan bir kurumdaki tek erkek yada tamamı erkeklerden oluşan tek kadın gibi kişiyi çalıştığı ortamda farklı kılan bir nitelik o kişinin dışlanmasına, mağdur edilmesine yol açabilir.
    -Toplumsal cinsiyet kalıplarının oluşturulmasında sosyal süreç beklentileri?
    Değer beklentileri
    -Toplumsal cinsiyet ve etkili iletişim açısından bakıldığında konuşma bir erkek rekabetidir.




  • -1-
    Kompozisyon bilgileri: Sözlü kompozisyonun değişebilirliğine, esnekliğine karşın yazılı kompozisyon daha değişmez ve durağandır.
    Yazılı kompozisyon: Yazılı anlatım içinde bir bütünlük gerektirir.
    Sözlü kompozisyon: Konuşma içinde bütünlüğü gerektirir.
    Biçim açısından kullanılan kâğıdın kompozisyon yazmaya uygunluğu, yaklaşık olarak üstten 6cm, alttan 2cm, soldan 1cm, sağdan 3cm boşluk bırakılması, yazım kurallarına uyulması, noktalama işaretlerinin yerli yerinde kullanılması gerekmektedir. Sözcüklerin gerçek ve mecaz anlamlarıyla kullanımlarına dikkat edilmesi, anlatım bozukluklarından ve cümle düşüklüklerinden kaçınılması başarılı bir kompozisyonun yazılması için gereklidir.
    Kompozisyon yazmaya girişmeden önce kişilerde bulunması ve sürekli geliştirilmesi gereken bazı nitelikler vardır. Kişinin dil becerileri ve bilgi donanımıdır.
    Dil Becerileri ve Bilgi Donanımı: Okul öncesinde ilk gelişen dil becerisi dinlemedir, daha sonra dinleme ile birlikte konuşma becerisi gelişir.
    Dil becerisini geliştiren en önemli etkinlik okumadır.
    Sözlü kompozisyon için en iyi eğitim dinleme ile başlar.
    Öğrenim sürecinde bilgiyi edinme, yine okuma ve dinleme etkinlikleriyle elde edilir.
    Kişi okuduklarından yeni bilgiler edinirken bunları önceki bilgileriyle karşılaştırmalı, eleştirel gözle değerlendirmelidir.
    Araştırma, bilgiye ulaşmanın bir başka yoludur. Gözlemlerle, deneylerle, sormacalarla (anket) gerçekleştirilsede okuma, araştırmanında temel etkinliklerinden biridir.
    Yazılı kompozisyon: Yazı, en kısa tanımıyla, duygu ve düşüncelerin belirlenmesidir.
    Yazının Önemi: Yazı, insanlık tarihinin en büyük ve en önemli buluşudur. Yazı sayesinde insanlık belleği ölümsüzleşmiş, binyılların bilgi birikimi yazıya geçirilerek insanlığın ortak paydası hâline gelmiştir. Yazıya dönüşmüş her bilgi, her düşünce, her duygu bütün insanlığın yararlanmasına sunulmuş demektir.
    Ses ve görüntü kayıt olanaklarıyla sözlü ürünlerde artık geleceğe ulaştırılabilmektedir
    Gündelik yaşamda dilekçe, öz geçmiş, rapor, seminer, teklif mektubu gibi yazıları işi gereği yazan insanoğlu; çeşitli konulardaki görüşlerini, deneyimlerini deneme, günlük, makale; hayal ve duygularını şiir, öykü, roman gibi ürünlerle yazıya döker.
    Yazılı kompozisyonun oluşturulması: Kompozisyon yazmada izlenecek adımlar; konunun seçilmesi, konunun sınırlarının çizilmesi ve ana düşünce ile yardımcı düşüncelerin belirlenmesi.
    Kompozisyonda Konu: Yazılı kompozisyonda konunun türlü yönlerden ele alınması gerekir.
    Kompozisyonda Türkçenin zengin söz varlıklarından olan atasözlerimizden yararlanmak anlatımı güçlendirir.
    Deyimler kısa ve özlü anlatım araçlarıdır. Kompozisyonda anlatıma akıcılık ve etki kazandırmak için deyimlerden yararlanılabilir.
    Konunun Sınırlandırılması: Birkaç sayfalık kompozisyon yazımında konunun çerçevesinin belirlenmesi ve sınırlarının çizilmesi gereği ortaya çıkmaktadır. Başarılı olabilmek için konuyla ilgili noktaları önceden belirlemek gerekir.

    Ana ve Yardımcı Düşüncelerin Belirlenmesi: Ana düşünce, yazarın iletmek istediği temel düşüncedir. Yazar, yazıyı ana düşünceye ulaşmakta araç olarak kullanır.
    Yardımcı düşünce, yazarın iletmek istediği temel düşünce, yan düşüncelerdir.
    Ana düşünce tek iken yardımcı düşünce birden çoktur. Yardımcı düşünceler, ana düşünceyi desteklediği oranda değerlidir.
    Konu ortak olduğu hâlde ana ve yardımcı düşünceler bireyseldir.
    Konu yazarın bir sorunu, bir düşünceyi, bir bilgiyi yakalayıp sorgulamasıyla ortaya çıkardığı malzemedir; ana düşünce ise bu sorgulamanın yanıtıdır. Ana düşünce ve yardımcı düşüncelerin belirlenmesi aşaması, âdeta bir beyin fırtınasıdır.
    Kompozisyonda Plan: Kompozisyonda plan, konunun nasıl ve ne ölçüde işleneceğinin; görüşlerin, düşüncelerin hangi sırayla ele alınacağının adımlarıdır
    PLAN TÜRLERİ
    1-Olaya dayalı plan: Bir veya birkaç olayı konu edinen yazılı anlatım türlerinde olaya dayalı plan uygulanır. Bu tür planlarda olaylar, gerçekleşme anına ve sebep sonuç ilişkisine göre yazı içerisinde değerlendirilir. Ancak olaylarla anlatılanlar arasında bir bağ kurulmalı, ana ve yardımcı düşüncelerle olaylar bütünlük göstermeli, birbirini desteklemelidir. Bu tür planlarda genellikle kişi, yer, zaman, olay ve bir ileti aranır. Genellikle öykü, roman, tiyatro eseri gibi sanatsal yazıların hazırlanmasında olaya dayalı plan uygulanır.
    2-Düşünceye dayalı plan: Bakış açısının egemen olduğu, düşüncelerin işlendiği, kavramların ve sorunların tartışıldığı yazılarda düşünceye dayalı plan uygulanır. Konunun ele alınışında esas düşüncedir. Bir sav, çeşitli düşüncelerle desteklenerek açıklanmaya çalışılır. Düşüncelerin birbirini destekleyecek ve birbiriyle çelişmeyecek nitelikte olması, bir bütünün parçalarını oluşturması gerekir. Tümevarım ve tümdengelim yönteminede başvurulabilir.
    Her iki yöntemdede planın aşamaları bütünlüğü bozmamalı, düşünceler ve kanıtları bir düzen içerisinde yer almalıdır. Bu tür planlarda konu, ana düşünce, yardımcı düşünceler, bakış açısı gibi ögelere yer verilir. Makale, konferans, araştırma gibi bilgilendirici metinlerin hazırlanmasında düşünceye dayalı plan uygulanır. Plan, yazar için yazmayı kolaylaştırdığı gibi, okur içinde okumayı kolaylaştırır ve okur ile düşünce bağının tez kurulmasını sağlar.
    3-Duyguya dayalı plan: Belirli nesne, olay veya bireylerin iç dünyamızda uyandırdığı izlenimlerin, heyecanların egemen olduğu, betimlemelerimizin yer aldığı yazılar duyguya dayalı plan ile yazılır. Duyguların egemen olduğu yazılarda, karşılaştığımız olayların hayal dünyamızda bıraktığı izler, bizde uyandırdığı düşünceler egemendir. Olaylar karşısında insanların tavırları, tepkileri farklı olduğu gibi duygularıda farklıdır. Yazının sonuna doğru duyguların yoğunluğunun artırılarak okuyucunun etkili bir sona hazırlanması, kompozisyonun başarıya ulaşmasını sağlar.
    Duyguya dayalı plan, şiirle özdeşleştirilir ve bu tür planda, şiirin konusu, teması, şiirde işlenen duygular, söz sanatları, nazım türü gibi ögelerin yer alması beklenir.
    Tümevarım: Özel olay ve durumlardan genel yargılar elde etme yöntemi.
    Tümdengelim: Genel yargı ve ilkelerden özel yargı ve ilkelere ulaşmaktır. Benzer olaylardan, benzer bilimsel gerçeklerden hareket edilerek yeni gerçeklere ve sonuçlara ulaşılır.


    Planın Bölümleri: Bir düzen içerisinde tasarlanan ve planlanan yazılar giriş, gelişme ve sonuç bölümlerinden oluşur.
    1-Giriş: Yazının başlangıç bölümüdür. Konunun ana hatlarıyla ele alındığı bu bölüm, özellikle düşünceye dayalı yazılarda kısa tutulur. Sorunun ortaya konuluşunda, belirlenen yardımcı düşüncelerden okuyucunun ilgisini çekecek olanı burada ele alınır. Giriş bölümünün olabildiğince etkili yazılması, okuyucuyu yazıya bağlayacaktır.
    Olaya dayalı planlarda giriş bölümüne serimde denir.
    Bir alıntı ile yazıya başlamakta sıkça başvurulan yollardan biridir.
    Yazıya doğrudan doğruya bir soru ile başlamakda mümkündür.
    2-Gelişme: Konunun türlü yönlerden genişlediği, zenginleşip olgunlaştığı bölümdür. Yardımcı düşünceler ele alınır. Konulu açık ve anlaşılır bir biçimde çeşitli yönleriyle ortaya koyacak yardımcı düşünceler, okuyucuyu ana düşünceye adım adım ulaştıracak birer basamak niteliğindedir. Konuyla ilgili örnek verilecekse yeri gelişme bölümüdür. Gelişme bölümü, okurun merakını ve okuma isteğini arttıracak biçimde yazılmalıdır.
    Olaya dayalı yazılarda gelişme bölümüne düğümde denir.
    3-Sonuç: Yazının bitiş bölümüdür. Giriş bölümünde ortaya konulan, gelişme bölümünde çeşitli düşüncelerle açıklanan konuda son söz, bu bölümde söylenir. Hiçbir yoruma meydan vermeyecek biçimde açık ve anlaşılır yazılır. Düşünceye dayalı anlatımlarda bu bölüm, ana düşüncenin ifade edildiği yerdir.
    Sonuç, olaya dayalı anlatımlarda çözüm olarakta adlandırılır.
    Okuyucunun üzerinde en çok etki bırakan bölüm sonuçtur.
    Konunun Başlığı: Bölümlerinin başına konulan ve konuyu kısaca tanıtan ibaredir. Kompozisyonun bölümlerinden biri olan başlık, yazıda düzeni sağlayan ögelerden biridir. Başlıktan başlayarak sonuç cümlesine kadar yazılanlar bir düzen ve bütünlük göstermelidir.
    Adındanda anlaşılacağı gibi başlık, yazının başında yer alır ama başarılı bir kompozisyon yazarı hiçbir zaman başlığı koyarak yazmaya başlamaz. Kompozisyon yazılıp, birkaç kez okunup gerekli düzeltmeler yapıldıktan sonra konu, ana düşünce ve varılan sonuç göz önünde bulundurularak yazının başlığı belirlenir. Konu ile başlık arasında bir bağlantı bulunmalıdır. Başlık, ana düşünce ile çelişmemelidir.












    Paragraf: Yazının bir bölümü olan paragraf, bir duyguyu, düşünceyi, bilgiyi, dileği, öneriyi, ya da olayı, olaydan alınmış bir kesiti yalnız bir yönüyle tam olarak çözümleyen, açıklayan, tartışan, öyküleyen, betimleyen cümleler bütünüdür.
    Paragraflandırma, düşünceleri belirli kılar, bağ kurar ve okumayı kolaylaştırır.
    Sözcük, kavram birimi; cümle, yargı birimi; paragraf ise anlatım birimidir.
    Paragraf birkaç cümleden oluşur. Tek bir cümlenin paragrafı oluşturduğu görülsede başarılı bir paragraflandırmada bir cümlede verilen düşünce diğer cümlelerle açıklanır.
    Ancak bir paragrafta birden fazla düşüncenin ele alınması uygun bir yol değildir. Bir düşünceyi birkaç paragrafta işlemekde bir başka yanlışlıktır. Her paragraf bir düşüncenin ele alındığı, işlendiği, örneklendirildiği, geliştirildiği ve sonuca bağlandığı bir bütünlüktür.
    Paragrafın düzeni kompozisyonun düzeninden farksızdır. İlk cümle, paragrafa giriş cümlesidir. Bu cümle, aynı zamanda paragrafında konusunu belirler. İzleyen cümleler paragrafın gelişme bölümünü oluşturur. Bu bölümde konu, örneklerle açılabilir. Paragrafın son cümlesi ise sonucu belirler.
    Parafta genellikle konu ilk cümlede, ana düşünce son cümlede, yardımcı düşünceler gelişme cümlelerinde bulunur. Bu genellemenin dışında kalan paragraflarda konu, ana düşünce, yardımcı düşünceler paragrafın değişik cümlelerindede bulunabilir.
    PARAGRAFTA ANLATIM BİÇİMLERİ
    Tanımlama: Bir kavramın niteliklerini eksiksiz olarak belirtmek, açıklamak onu tanımlamaktır.
    Yazıda savunduğumuz düşünceyi çeşitli özellikleriyle tanımlayarak ilgili düşüncenin kavranmasına yardımcı oluruz.
    Örneklendirme: Konuyu daha ayrıntılı bir biçimde anlatmanın bir yoluda örneklendirmedir.
    Konuyu anlaşılır duruma getireceği gibi düşünceye açıklık ve somutluk kazandırır.
    Karşılaştırma: Düşünce öbeği olan paragrafta okuyucunun zihninde karşılaştırma yapmasını sağlayarak konunun kavranmasına yardımcı olmak mümkündür. Kişilerin, nesnelerin, olayların ve olguların benzer veya ayrı yanlarını incelemek için yapılan kıyaslamadır .
    Tanıklama: Anlatılanlara somutluk kazandırmak için başkalarının düşüncelerinden, sözlerinden yararlanmadır. Tanık göstermek olarakda adlandırılır.
    Tanıtlama: Bir düşüncenin gerçekliğini yadsınamayacak bir kesinlikle göstermek anlamında olan tanıtlama, yazıda sayısal verilerin, istatistiklerin, göstergelerin, tahminlerin tanıt olarak kullanılmasıdır. Bir iddianın gerçekliğini inkâr edilmeyecek şekilde göstermek, ispatlamaktır
    -2-
    Noktalama işaretleri: Tanzimat döneminde noktalama işaretlerinin ilk kullanılması şinasinin şair evlenmesidir. Kuranda ayetlerin bittiğini gösteren işaret vakfedir.
    Noktalı Virgül (;)
    -Erkek çocuklara tuğrul, aslan; kız çocuklara ise inci çiçek adları verilir.
    -Türkiye, Azerbaycan; Ankara, Londra, Bakü. -At ölür, meydan kalır; yiğit ölür, şan kalır.
    -Sevinçten, Heyecandan içim içime sığmıyor; bağırmak, kahkahalar atmak istiyorum.
    -Yeni usul Şiirimiz; zevksiz, köksüz, acemice görünüyordu.



    İki Nokta (:): Göktürk alfabesinde kullanıldı.
    -Milli edebiyat akımının temsilcilerinden bir kısmını sıralayalım: Seyfettin, Adıvar, Gökalp.
    -Bu kararın istinat ettiği en kıymetli muhakeme ve mantık şu idi: Esas, türk milliyetinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır.
    -Kendimi taktim edeyim: Meclis katiplerindenim.
    -Buğdayla arpadan başka ne biter bu topraklarda?
    Ziraatçı sayar: -Yulaf, pancar, zerzevat, tütün…
    Üç Nokta (...)
    -Ne çareki çirkinliği hemencecik ve herkes tarafından görülüveriyorduda bu yanı…
    -Sana uğurlar olsun… ayrılıyor yolumuz! -Klavuzu karga olanın burnu b…ktan çıkmaz.
    -Gölgeler yaklaştılar. Bir adım kalınca kıyafetinden tanıdılar: -Koca ali… koca ali, be!
    -…derken şehrin öte başından.
    Soru İşareti (?)
    -Ne zaman tükenecek bu yollar, arabacı? -Gümrükteki memur başını kaldırdı:
    -Adınız? -(doğum yeri ?)
    Ayraç/Parantez ( )
    -Anadolu kentlerini, köylerini(köy sözünüde çekinerek yazıyorum.) gezsek bile görmek için…
    -Yunus emrenin (1240?-1320)…
    -İhtiyar –(yavaş yavaş kaymakama yaklaşır.) ne oluyor beyefendi? Allah rızası için anlatın…
    Eğik Çizgi (/)
    -Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak/sönmeden yurdumun…
    -Altay sokağı no:12/6… -18/11/2006 --a/-e, -an/-en, -madan/-maden
    Ünlem İşareti (!)
    -Hava ne kadarda sıcak!, Aşk olsun!, Ne kadar akıllı adamlar var!
    -3-
    Yazım kuralları: Bir yazının amacına ulaşabilmesi için uyulması gereken biçimsel kurallar.
    Yazı dili konuşma diline göre daha tutucudur, dilinin kuralları konuşma diline göre daha yavaş değişir.
    Türk Yazı Devrimi ile başlamıştır. 28de basılan İmla Lügatı, Türkçedeki sözcüklerin yeni Türk harfiyle nasıl yazılacağını göstermiştir. Bu yazım kılavuzu 41e kadar basın-yayın ve eğitim kurumlarında kullanılmıştır. 13 yıl içerisinde söyleyişe göre yazım öncelik taşımıştır. TDK 11 baskı yapan yazım kılavuzu, Türkçenin yazımı geleneksel bir yapıya kavuşmuştur
    -4-
    Düşünce Yazıları: Bir konu üzerinde düşündürmeyi, tartıştırmayı, bu yolla gerçeklere ulaştırmayı amaçlayan yazı türlerine düşünce yazıları denir.
    Düşünce yazıları sanatsal boyutlu yazılar değildir; bir gözlem, deneyim yada araştırmaya dayalı yazılardır. Yazarın sanatlı anlatım kaygısı yoktur.
    Düşünce yazılarının bazı türlerinde bilimsel kavramlara ve terimlere yer verilir.
    Düşünce yazılarında bilgi vermek, kanıtlamak ve izlenimleri yansıtmak amaçlandığı için açıklayıcı, tartışmacı yada betimleyici anlatım biçimlerinden yararlanılabilir.
    Düşünce yazılarınında kendi içinde çeşitlendiği görülür.
    Araştırmaya dayalı düşünce yazıları bilimsel yazılar içindede ele alınabileceği gibi deneme, fıkra, eleştiri gibi düşünce yazıları öznel yanı bulunan ve genellikle gazete çevresinde oluşan yazılar olarak değerlendirilmektedir.
    Anı, günlük, gezi, öz yaşam öyküsü gibi türler ise kişisel hayatı konu edinen düşünce yazıları olarak kabul edilmektedir.
    Düşünce Yazıları Türk edebiyatında Batılı anlamda düşünce yazılarının ortaya çıkışı tanzimatla başlamıştır.
    Makale: Herhangi bir konuda bilgi vermek, bir düşünce yada konuya açıklık getirmek, yeni bir görüş ve düşünceyi ileri sürmek, ele alınan konu üzerinde yapılan inceleme ve araştırma sonuçlarına göre kanıtlar sunarak bu yeni görüş ve düşünceleri desteklemek ve doğruluğunu kanıtlamak amacıyla kaleme alınan bilimsel ağırlıklı gazete ve dergi yazılarıdır.
    Açıklamaya ve bilgi vermeye dayalı anlatım türlerinden biri olan makalenin konu sınırlaması yoktur. Toplumun genelini yada bir bölümünü ilgilendiren bilimsel ve sanatsal her konuda yazılabilir. Yazar dilediği konuyu seçer.
    Bir düşünce yazısı olan makale, canlılığını anlatımın yalınlığından, yoğunluğundan alır. Düşünceyi gölgeleyen anlatım oyunları, diğer bir deyişle sanatsal bir anlatım kaygısı taşımaz. Sözcüklerin mecaz anlamlarından çok gerçek anlamları tercih edilir.
    Makalede önemli olan, düşüncelerin birbirini bütünleyen düzen içinde verilmesidir.
    Makale yazarı hangi konuda yazarsa yazsın okurlarının düzeyine uygun yazmalıdır. Makalesini okunabilir ve inandırıcı kılmanın yollarını düşünmelidir. Bu amaçla makalesinde öne sürdüğü görüş ve düşüncesini kanıtlamak için karşılaştırmalardan, sayısal verilerden, farklı örneklerden, alıntılardan yararlanabilir.
    Makalede amaç, bilgi vermek, okurun görüşünü ve düşüncesini etkilemek olduğu için genellikle açıklayıcı yada tartışmacı anlatım biçimi ile yazılır.
    Makale giriş, gelişme ve sonuç bölümlerinden oluşan bir plan içinde yazılır. Bu bölümler arasında kesin bir çizgi olmamakla beraber bölümler arasında geçişlerin birbiri ile ilgili ve aşamalı olması beklenir. Yazının girişinde, öne sürülen düşünce açık ve okurun ilgisini çekecek biçimde ortaya konmalıdır. Dili anlaşılır nitelikte, ele aldığı görüş yada düşünce güçlü ve ilgi çekici olmalıdır. Gelişme bölümü makalede ele alınan görüş yada düşüncenin açıklandığı, ayrıntılı olarak ele alındığı bölümdür. Düşünceyi geliştirme yollarından, konunun niteliğine uygun örneklerden, karşılaştırmalardan, alıntılardan yararlanarak makaleye nesnellik kazandırabilir. Sonuç bölümündede gelişme bölümünde yapılan ayrıntılı açıklamaların ışığında bir yargıya varılır.
    Makale yazarken dikkat edilmesi gerekenler
    1-Makalede ele alınan konu bilimsel bir tarzda işlenmelidir.
    2-Yazar savunduğu düşünceyi yazmalı, dolaylı anlatımlara söz oyunlarına yer vermemeli, kanıtlayıcı belgelerden, örneklerden yararlanmalıdır.
    3-Makalede yazar, konuya tarafsız bir gözle yaklaşmalı, öznel görüşlerden sakınılmalı ve nesnellik ön planda olmalıdır.
    4-Makalede üçüncü tekil anlatım kullanılmalıdır.
    5-Makalede düşünceler planlı olarak sunulmalı sonuç bölümünde bir yargıya varılmalıdır.
    Makale, gazetecilikle doğmuş, gazetecilikle birlikte gelişmiş bir yazı türüdür. Makale ve fıkra türü, ilk özel gazete olan Tercüman-ı Ahvalde İbrahim Şinasinin yazmaya başladığı makalelerle Türk basınına girmiştir.
    Fıkra: Türkçede iki tür anlatıyı karşılar. Bunlardan ilki ince anlamlı, güldürme amacı güden kısa öykülerdir. Küçük öykü biçimindeki bu tür, halk öykücülüğü geleneğinin uzantısıdır. Bu tür fıkralarda, gerek kahramanların davranışları ve düşüncelerinde gerekse taşıdıkları mizah ögeleri ve dilde ulusal kültürü yansıtan izler vardır. Edebiyatımızdaki fıkraların en bilinenleri Nasrettin Hoca, Bektaşi, Bekri Mustafa ve İncili Çavuş; günümüz fıkra yazarları Taha akyol, Ülkü tamer, Yılmaz özdil ve Can dündardır.
    Güldürmece amacı güden fıkra türünün en tanınan ismi Nasreddin Hocadır.
    Fıkra sözcüğünün bir anlatı türü olarak ikinci anlamı, gazete yada dergilerde yayımlanan, belgelendirme ve kanıtlama gereği duyulmadan günlük olayları, ülke sorunlarını veya yazarın bir konu hakkındaki görüşlerini çeşitli yönlerden inceleyen ve yorumlayan kısa yazılardır.
    Fıkralar günümüzde köşe yazısı olarakda tanımlanmaktadır.
    Gazete ve dergilerde yayımlanan fıkralarda, fıkra yazarları olayların akışı karşısında her konuyu ele alabilir. Bu nedenlede bu türde yazanların siyasal, toplumsal ve kültürel gelişmeleri çok yakından izleyip yorumlayabilmesi, ele aldığı konuyu ustaca anlatmaya elverişli bir yazma yeteneğine sahip olması beklenir. Makaleye göre daha kısa ve daha yoğun bir anlatı olan fıkraların, bilimsel bir gerçeği ortaya koyma gibi bir iddiası yoktur. Gazete fıkralarında temel amaç, önemli noktalara okurun dikkatini çekmek yada konu hakkında düşünmesini sağlamaktır. Fıkra yazarı, ele aldığı konuda kişisel düşüncelerini açıklar. Bu nedenle bir düşünceyi savunma yada çürütme çabası taşımaz. Öznel bir anlatımı vardır. Fıkralarda herkesin hayatta karşılaşabileceği genel konular güncel bir biçimde ele alınır
    Fıkralar yapı bakımından makalelere benzer. Giriş, gelişme ve sonuç bölümü.
    Fıkra yazarken dikkat edilmesi gerekenler
    1-Güncel bir konu seçilmelidir.
    2-Seçilen konu ilgi çekici olmalıdır.
    3-Yazar düşüncelerini çok ayrıntıya inmeden yalın ve etkili bir dille kaleme almalıdır.
    Türk edebiyatında gazete fıkracılığı, 19.yyda gazetenin ortaya çıkışıyla başlamış, 20.yyın başlarında özellikle gazeteciliğin gelişmesi, gazete yazılarının çeşitlenmesi ve batı edebiyatınında etkileriyle fıkra, bir yazılı anlatım türü olarak yaygınlık kazanmıştır.
    Eleştiri: Eleştiri terimi kimi zaman sanatın yahut edebiyatın incelenmesi, tartışması, değerlendirilmesi, yargılanması olarak kullanılırken kimi zamanda edebî bir eser yada sanat eseri üzerine verilen hükümdür.
    Yazılı anlatım türü olarak eleştiri, bir sanat eserini çeşitli yönleri ile inceleyip açıklamak, anlaşmasını sağlamak ve değerlendirmek amacıyla yazılan yazılardır.
    Eleştiri bir düşünceyi destekleyerek olumlu yanlarını ortaya koyması yada bir sanat eserini geniş okur kitlesine tanıtması bakımından sıkça başvurulan bir yazılı anlatım türüdür.
    Eleştirinin temel sorumluluğu eser hakkında bilgilendirmektir. Ancak eleştirmenler, bir eser hakkında bilgi verirken zaman zaman eseri yargılamak yada açıklamak amacı güderler.
    Bir eleştirmenden beklenen, bir eseri eleştirirken olabildiğince öznellikten uzak durması ve eseri belirli ölçütlere göre bir amaç doğrultusunda değerlendirip yazmasıdır. Eleştirmen kendi beğenisini, izlenim ve düşüncelerini tek ölçüt olarak almamalıdır. Eleştirmenlerin yaklaşımına, eseri değerlendirme yöntemlerine göre değişik eleştiri türleri vardır. Eleştiri türlerinin çeşitliliği, düşünce sistemlerinin çeşitliliği ile doğrudan ilişkilidir.
    Eleştiri yazarken dikkat edilmesi gerekenler
    1-Düşünsel bir plan hazırlanmalıdır.
    2-Yapıt ile ilgili yargılar, yapıttan örneklere dayandırılarak sunulmalıdır.
    3-Eleştiride öznellikten kaçınılmalı, peşin yargılara yer verilmemelidir.
    4-Yargılar, kırıcı ve yıkıcı değil; yapıcı ve yol gösterici olmalıdır.
    5-Eleştiri yazılarında düşünceyi geliştirme yollarından uygun olan kullanılabilir.
    6-Temel anlatım biçimlerinden açıklayıcı ve tartışmacı anlatım kullanılabilir.
    7-Eleştirmen düşüncelerini yalın, duru ve anlaşılır bir biçimde ifade etmelidir.
    Eleştiri türleri
    1-Sanatçı 2-Yapıt 3- Okur 4-Toplum
    Deneme: Herhangi bir konuyu yeni ve kişisel görüşlerle ele alarak etkili bir anlatımla sunan düzyazılar. Deneme, okuyucuyu düşündürmeyi amaç edinmesi nedeniyle makale ve fıkra gibi düşünsel boyutları olan bir yazı türüdür. Ancak belirli bir düşünceyi benimsetmeye çalışmaması nedeniyle fıkradan; belgelere, tanıklara yer verme zorunluluğu olmaması açısındanda makaleden; belirli bir sonuç ve yargıya varmama yönüyle de eleştiriden ayrı bir özellik taşır. Deneme yazılarında, anı yada günlük türünde rastlanan bir içtenlik ve gelişi güzellik havası vardır. Her konuda yazılabilmesi, deneme türünün en belirgin özelliğidir.
    Deneme yazarken dikkat edilmesi gerekenler
    1-Her türlü konuda deneme yazılabilir. 2-Anlatımda öznellik egemendir.
    3-Anlatılanların kanıtlanmasına, belgelere dayandırılmasına gerek yoktur.
    4-Bilgi vermekten çok düşündürme amacı güder. 5-Özgün söyleyişlere yer verilir.
    6-İroniden geniş ölçüde yararlanılır. 7-Anlatılanlar iç konuşma tekniğiyle verilir.
    8-Senli benli ve içtenlikli bir dil kullanılır.
    9-Düşünceler kesin yargılara bağlanmaya çalıfimaz; okurun sonuca varması amaçlanır.
    DENEME ÇEŞİTLERİ
    1-Klasik deneme: Yazarın konuyu hoşça vakit geçirtme amacıyla kaleme aldığı izlenimi yaratan içten bir söyleyişin hâkim olduğu deneme.
    2-Edebî deneme: Edebiyat üzerine konularda yazılan deneme.
    3-Felsefi deneme: Yazarın doğru ve aydınlığı bulma adına yazdığı, insanı düşünmeye yönlendirmeye çalıştığı deneme.
    4-Eleştirel deneme: Yazar özellikle kendi bakış açısı sonucunda elde ettiği saptamalardan yola çıkarak deneyimlerini okurla paylaşıyorsa buna izlenimsel eleştirel deneme denir.
    Batı edebiyatında en tanınmış deneme yazarları Fransız, kurucusu sayılan Montaigne, İngiliz Bacondur. Deneme 19.yyın başlarında edebiyat dergilerinin önemli bir türü haline gelmiştir. Bu yyda deneme, sanat ve edebiyat konularına yönelik eleştiri içermiştir.



    Söyleşi/Sohbet: Yazarın kendi eğilimleri doğrultusunda seçtiği herhangi bir konu hakkındaki görüşlerini, konuşma doğallığı içinde anlatan düşünce yazıları. Söyleşi bir düşünce yazısıdır, ancak bu türde düşünceler karşılıklı konuşma havası içinde kaleme alınır ve konusuda genellikle günlük sanat olaylarıdır.
    Şöyleşi türünde yazar bir anısını, bir yazarı, şairi yada onun eserleri hakkındaki değerlendirmelerini, okuduğu bir dergi veya kitapla, izlediği bir filmle ilgili görüşlerini, yorumlarını, gündelik yaşamda gözüne takılan bir şeyleri okurla paylaşabilir. Söyleşi yazarlarının kültür, sanat, edebiyat, felsefe gibi alanlarda birikimlerinin olması beklenir.
    Söyleşi türünde yazanlar, bir konu üzerinde kendi düşüncelerini dile getirirken başkalarının aynı konu üzerinde farklı görüşleri olabileceğini yazarlar.
    Konuşma doğallığı içinde yazıldığı için söyleşi türünde yazar, devrik cümlelere bolca yer verir ve konuya ilişkin okura sorular sorar, şiirlerden, atasözlerinden, deyimlerden, özdeyişlerden yararlanır. Söyleşi yazarı bilimsel makale yazan bilim adamı gibi nesnel olmak zorunluluğu taşımaz, görüşlerini okurlarıyla paylaşmaya çalışır.
    Genellikle 3-5 sayfa yazılan bu türün örnekleri gazete ve dergilerde yayımlanır.
    Söyleşi yazarken dikkat edilmesi gerekenler
    1-Metin içinde sorulu cevaplı anlatımdan yararlanılarak konuşma havası yaratılır.
    2-Sıkça devrik cümlelere rastlanır. 3-Anlatımında içtenlik, yalınlık, duruluk egemendir.
    4-Genellikle günlük sanat olaylarını ele alır. 5-Konu genel ve yüzeysel olarak ele alınır.
    6-Öznel bir anlatım vardır. 7-Anlatılanları kanıtlama çabası yoktur.
    Söyleşi türünün Türk edebiyatındaki geçmişi eski değildir. Bazı edebiyat araştırmacıları tarafından bir anlatım türünden çok, anlatım biçimi olarak değerlendirilmektedir. Söyleşi türü zaman zaman deneme ile karıştırılmaktadır. Söyleşi denemeye göre daha uzun yazılardır. Şevket rado söyleşi türünde eser vermiştir.
    Röportaj: Gazete ve dergilerde yayımlanmakla birlikte son yıllarda televizyon, radyo hatta internet ortamındada oldukça yaygınlaşmış ve gazeteciliğin önemli bir dalı olmuştur.
    Röportaj yerine mülakat, görüşme terimleride kullanılmaktadır.
    Röportaj türünde görüşme tekniğinden yararlanarak bir yeri, bir yapıtı yada bir kişiyi tanıtmak için sorular hazırlanır. Bu yönüyle gerçekleri olduğu gibi ele alan haber yazılarına benzer; ancak, ele aldığı konulara değişik açılardan yaklaşması, düşünceye dayalı bir anlatım türü olması, röportajı yapanın bilgi birikimini, ortaya koyarak gerçeği saptırmayacak ölçüde öznel olması gibi yönleriylede nesnel bir anlatım taşıyan haberden ayrılır.
    Türk edebiyatında ilk örneklerini evliya çelebi vermiştir. 20.yylın başlarında ün kazanmış yazar ve şairlerle gerçekleştirilen görüşmeler biçiminde ortaya çıkmıştır. Günümüzdeki şekliyle ilk röportaj örnekleri Ruşen Eşref Ünaydının Atatürkü tanıtan ilk görüşme niteliği taşıdığı söylenen Anafartalar Kumandanı Mustafa Kemalle Mülakattır.
    Röportaj sözcüğünün kökeni, Latincede toplamak, getirmek anlamlarında kullanılan reportare dayanır. Türkçeye, Fransızca reportage isminden geçmiştir.



    Gezi Yazısı: Yazarın gözlem ve bilgiye dayalı olarak, gezip gördüğü yerleri çeşitli yönleriyle, özenli bir anlatımla yansıttığı yazı. Gezi yazısı, insanoğlunun yaşadığı yerin dışında farklı yerler görme isteğinin bir ürünüdür.
    Özellikle iletişim ve ulaşımın bu kadar kolay olmadığı zamanlarda farklı yerleri, farklı kültürleri, gelenek ve görenekleri tanıtmak ve insanları bilgilendirmek görevini üstlenmiştir.
    Gezi yazıları edebiyatın yanı sıra tarihin, sosyolojinin, antropolojinin, ekonominin, coğrafyanın ve biliminde ilgi alanına giren bir türdür.
    Edebiyatta gezi yazısı için seyahat, gezi yazılarının yer aldığı eserede seyahatname terimi kullanılmaktaydı.
    Gezi yazıları yazmak sanıldığı kadar kolay değildir. Gezip görülen yerleri kuru bilgilerle doldurmak, yazının okunabilirliğini azaltır. Oysa gezi yazıları okuyanların ilgisini çekecek, onların beğeni duygusunu, gezip görme arzusunu karşılayacak akıcı, etkileyici bir anlatımla kaleme alınmalıdır. Okur için sıradan şeyleri değil, farklılıkları bulmalı ve iyi bir gözlemci olmalı gezi yazarı.
    Dünya yazınında İtalyan Marko Polo, Arap İbni Batuta 14.yyda gezi yazılarının önemli örneklerini vermişlerdir.
    Türk edebiyatında seyahatname türüne örnek olabilecek ilk eser Hoca Gıyaseddin Nakkaşın 1422 tarihli Hıtay Sefaretnamesidir. en tanınmış yazar 17.yyda Seyahatname adlı yapıtıyla Evliya Çelebidir.
    Osmanlı İmparatorluğunun son yyında Batı ilişkilerini geliştirmek amacıyla gönderilen elçilerin yazmış olduğu Sefaretnamelerde gezi yazısı sınıfında değerlendirilebilmektedir.
    Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatına gelindiğinde bu türün örneklerinin arttığı görülür. Cumhuriyet düşüncesine bağlı olarak ortaya çıkan Anadoluculuk ve memleket edebiyatı, Anadolu coğrafyasını, insanını, kültürünü, tarihini, yaşama biçimini ön plana çıkarmıştır. Buna bağlı olarakda Anadolunun değişik yerlerini ele alan gezi yazıları dikkat çekmeye başlamıştır.
    Anı: Bilim, sanat, politika alanında ün yapmış kişilerin yaşadıkları olayları yada yaşadıkları dönemin önemli olduğunu düşündükleri özelliklerini gözlemlerine, izlenimlerine ve bilgi birikimlerine dayanarak anlattıkları yazılardır. Anı zamanın şimdi ve geleceğiyle ilgilenmez; yaşanmışı, yani geçmişi anlatır. Anı yaşanan yada tanık olunan olayları paylaşma, bir dönemi geleceğe aktarma yada tarihe ışık tutma gereksiniminin bir ürünüdür Anıların geçmişte yaşanan olaylara dayanması, anıyı tarihe yaklaştırır; ancak tarih toplumsal iken anı bireyseldir.
    Anı yazılarında her ne kadar öznellik söz konusuysada gerçeği saptırmamak ve içtenliği korumak önemlidir.
    Tanzimat öncesindeki menakıpname, vakayiname, gazavatname, fetihname, sefaretname gibi eserler bugünkü anlamıyla birer anı türü olmasalarda anı türüne özgü özellikler taşırlar.





    Günlük: Kişinin kendi algı ve bakış açısına göre günü gününe yazılan, üzerinde yazıldığı günün tarihi bulunan yazılara ve bu yazılardan oluşturulan yapıtlar. Bazı yazarlar, yaşadıkları önemli olayları, duygu yada düşüncelerini bir deftere yazarlar. Günlükler yazıldığı andaki duygu ve düşünceleri, değişikliğe uğramadan bugüne taşırlar. Günlük yazarı yaşadığı anı içtenlikle anlatır. Günlükler yazarın kendisi ile konuşması, iç dökmesidir.
    Anı türünden farkı, günlüklerin olayların yaşandığı zaman diliminde kaleme alınmasıdır. Oysa anı yazıları, olayların yaşandığı zamandan çok sonra bir kerede kaleme alınır. Anı yazıları bellekte kaldığı kadarıyla yazılırken günlükler, bellekte bütün tazeliğini korurken yazılır. Bu nedenlede günlükler anılara göre daha çok belge niteliği taşırlar.
    Günlüğün edebî bir tür olmasında usta kalemlerin rolü vardır. Günlük yazımında Özdemir üç türden söz eder. 1.İçe dönük günlükler. Düşündüklerini olduğu gibi günlüklerine yansıtır ve son derece içtendir. 2.Dışa dönük günlükler. Yaşadıkları çağın önemli olaylarını, tarihi, sosyal yapıyı anlatır. 3.Yazarın bir yapıt ortaya çıkarma sürecini günü gününe aktardığı günlükler vardır. Yazar, bu tür günlükte yapıtı ile ilgili kaygılarını, çalışma yöntemini gösterir.
    Günlük yazarken dikkat edilmesi gerekenler
    1-Günlükler bir şeyi kanıtlama amacı taşımazlar. Günlükte kanıttan çok içtenlik önemlidir.
    2-Günlükte eğer bir olay anlatılacaksa mantıksal bir düzen içinde anlatılmalıdır.
    3-Günlüklerde öznel ve konuşma diline yakın bir dil kullanılır.
    Batıda özellikle 19.yyda büyük artış gösteren ve birçoğu Türkçeye çevrilen bazı önemli günlükler ve yazarları şunlardır: Franz Kafkanın yazdığı Günlükler, Andre Gidein Günlükü Albert Camusnun Defterleri, Stefan Zweigin Günlükleri.
    Türk edebiyatında günlük türü nedense diğer yazılı anlatı türlerine göre pek gelişmiş bir tür değildir. Bunda günlükleri yayınlama konusundaki çekingenlik kadar kişinin özel dünyasını içeren yazıların paylaşılma kaygısınında bulunması etkili olabilir. Eski edebiyatta günlük ruzname olarak bilinir. Bir anlatı türü olarak Tanzimatla birlikte edebiyatımıza giren günlüğün ilk örneği Direktör Ali Beyin Hindistana yaptığı gezinin izlenimlerini içeren Seyahat Jurnali adlı eserdir.
    Yaşam Öyküsü/Biyografi: Edebiyat, sanat, spor, sosyal yada fen bilimleri gibi alanlarında tanınmış, ün yapmış, okurun ilgisini çekecek kişilerin yaşam öykülerini araştırarak okuyana bilgi vermeyi amaçlayan yazı türüdür. Yaşam öykülerinin belli bir uzunluğu yoktur; bazen bir fıkra kadar kısa bazende bir roman kadar uzun olabilir. Yaşam öyküsü yazmak ayrıntılı bir çalışmayı gerektirir. Yaşam öyküsü olabildiğince nesnel olmalı, gerçeklere bağlı kalmalı, anlatımına düş gücü karışmamalı ve belgelere dayalı olarak kaleme alınmalıdır.
    Yaşam Öyküsü/Biyografi yazarken dikkat edilmesi gerekenler
    1-Tarihsel gerçeklik önemli ögedir. Yaşam öyküleri açık, sade ve tarafsız görüşle yazılmalıdır.
    2-Anlatılacak kişinin çocukluğundan itibaren yaşamı ele alınır.
    3-Anlatılacak kişinin öğrenim yaşamı, yetişmesini etkileyen önemli etkenler belirtilir.
    4-Kişinin bireysel ve toplumsal özellikleri yansıtılır.
    5-Kişinin ürettiği değerler, başarıları ve önemi aktarılır.
    6-Gerçekler saptırılmaz, ancak gerçekler duyarlılıkla ile yazılır.
    7-Üçüncü kişi anlatım kullanılır.
    Yaşam öyküsü, batı edebiyatında kökeni yüzyıllar öncesine uzanan en eski yazılı anlatım türlerindendir. Batıda bağımsız bir tür olarak yaşam öyküsünün öncüsü olarak, MS 46-120 yılları arasında yaşamış olan Yunanlı yazar Plutarkhos ve pek çok tanınmış isimleri anlattığı Paralel Hayatlar adlı eseri gösterilir. Rönesansla birlikte bu türde yazılan örnekler artmaya başlar. Zweigin Dünya Şiir Mimarları adlı eseri dünya edebiyatında yer alan önemli bir örnektir.
    Türk edebiyatındada çok eski dönemlerde uygulanmış bir yazı türü olan yaşam öyküsünün izlerine 8.yyda Orhun Yazıtları ve Yenisey yazıtlarında rastlanır. Osmanlı döneminde yaşam öyküsü yazım geleneğinin önemli adımları tezkirecilikle atılmıştır. Anadolu sahasında ilk tezkire örneği, 16.yyda, Edirneli Sehî Beyin sunduğu Heşt Behişt(Sekiz Cennet)tir. 16.yydan 20.yyla kadar bu gelenek sürmüştür. Tezkireler, edebiyat tarihimiz için önemli kaynaklar arasında yer almıştır.
    Türk edebiyatında batılı anlamda yaşam öyküsü yazımına 19.yyda, Tanzimat edebiyatından itibaren rastlanır. Bu dönemde yaşam öyküsü türünde eserlerin sayısı ve çeşitliliği artmıştır. Yazılış amacı tarihsel süreçte farklılık gösterdiği gibi yazılış biçimleride farklılık göstermektedir.
    Öz Yaşam Öyküsü/Otobiyografi: Bilim, sanat, siyaset, spor vb. alanlarının herhangi birinde tanınmış kişilerin, kendi yaşamını anlattığı yazı türüdür. Otobiyografi olarakta bilinen öz yaşam öyküsü, yazarının insanlar tarafından bilinmeyen yada kendisi hakkında bilinmesini istediklerini doğrudan aktarmasına, gelecek kuşaklar tarafından tanınmasına olanak sağlar.
    Öz yaşam öyküsü birinci kişinin ağzından anlatılır. Bu yönüyle anı türüne benzer; ancak anı türündeki gibi dönemini yansıtmak kaygısı yoktur. Yazar, merkeze kendisini alır ve zamansal sıralamaya dikkat ederek, gerçeğe bağlı kalarak, doğal ve yalın bir dille kendi yaşamını yazar. Kendini, yaşamını anlatan yazardan nesnel olması beklenemez.
    Augustine tarafından 397 yılında yazılan İtiraflar, Batı kültürünün ilk otobiyografik anlatısı olarak kabul edilir. 19.yyda Rousseau tarafından kaleme alınan İtiraflar ise bugünkü anlamda otobiyografinin ilk örneğidir. Rousseaunun İtiraflarının 1781de yayınlanmasıyla, kendini referans göstererek yazılan, yazarın içsel yaşamını ve psikolojisini içeren öz yaşam öyküsü türü doğmuş olur.
    Türk edebiyatında özyaşam öyküsü türünde yapıtlar oldukça azdır. Bunlar arasında Muallim Nacinin Ömerin Çocukluğu, Yusuf Akçuranın Ta Kendim yahut Defteri Amalim, Nigâr Hanımın Nigâr binti Osman: Hayatımın Hikâyesi(ölümünden sonra yayımlandı), Halikarnas Balıkçısının Mavi Sürgün anı yönleri ağır basmasına karşın öz yaşam öyküleri arasındadadır.
    Belgesel öz yaşam öyküsü: Sanatsal kaygıdan çok yazan kişinin bilgi aktarma, kendini tanıtma amacı ön plandadır.
    Edebî öz yaşam öyküsü: Yazar, yaşamından, geçmişinden kesitler aktarırken sanatsal bir kaygı ile eserini ortaya koyar. Yazar, öykü yada roman olarak öz yaşam öyküsünü kaleme alır. Bu tür öz yaşam öyküsü anı türü ile benzerlikler taşır.




  • -1-
    TÜRKİYENİN COĞRAFİ KONUMU VE DOĞAL KAYNAKLARI
    Coğrafi bölge: Doğal, beşeri ve ekonomik özellikleriyle diğer yerlerden ayrılan ve kendi içinde nispeten benzerlik gösteren alanlar.
    Türkiye kuzey yarımkürede yer alan Türkiyenin yüzölçümü 783.577km2, yüzölçümü büyüklüğüne göre yapılan sıralamada Türkiye dünyanın 34ncü büyük ülkesidir.
    Ülke topraklarının yaklaşık %97si Asya, %3ü ise Avrupa kıtasındadır.
    Türkiye yarı kurak bir iklim özelliğine sahiptir.
    Madenler: Türkiye dünyada toplam maden üretiminde 28inci, üretilen maden çeşitliliği açısındanda 10.sırada yer almaktadır.
    Türkiyede çıkarılan madenler
    1-Yakıt madenleri 2-Hammadde madenleri 3-Çeşitli madenler
    Başlıca yakıt madenleri kömür, linyit, petrol ve doğalgazdır. Hammadde madenleri ise demir, bakır, krom ve manganez ve bor şeklinde sıralanabilir.
    Türkiye dünya linyit rezervlerinin yaklaşık %1,6sına sahiptir. Linyit rezervinin yaklaşık %46sı Afşin-Elbistan havzasında bulunmaktadır.
    Türkiye, maden rezervleri yönünden başta bor olmak üzere trona, bentonit, mermer, feldspat, manyezit, alçıtaşı, pomza, perlit, stronsiyum ve kalsit gibi madenlerde dünyanın sayılı ülkeleri arasındadır. Dünyada borun %72si; doğal taşın %40ı; feldispatın %23ü; bentonitin %20si ve tronanın %2,5i(üretimde dünya ikincisi)Türkiyede bulunmaktadır.
    Stratejik Bir Maden: Bor: Türkiye, dünyanın en büyük ve en iyi kalitede bor rezervlerine sahip olup, talebinin önemli bir kısmını karşılamaktadır. Bor madenlerinin %97si ihraç edilmektedir. En fazla Eskişehir bor madenine sahiptir.
    Su Kaynakları: Ülkede yılda kişi başına düşen kullanılabilir su miktarı 1.000m3ten daha az ise söz konusu ülke su fakiridir. 2.000 m3ten daha az ise ülkede su azdır. 8000-10.000 m3ten daha fazla olan ülkeler su açısından zengindir. Kişi başına düşen yıllık kullanılabilir su miktarı 1.519 m3 civarındadır. Türkiye su azlığı yaşayan bir ülke konumundadır.
    TÜRKİYENİN NÜFUSU VE DEMOGRAFİK GÖSTERGELERİ
    Nüfusun Ülke Ekonomisi Açısından Önemi: Ülke nüfusu ekonomideki üretim faktörlerinden emeğin(işgücünü)kaynağını oluşturmakta, ayrıca toplam tüketimi belirlemektedir.
    Nüfus, ülkenin savunma ve askerî gücü açısındanda belirleyici role sahiptir.
    Hızlı nüfus artışı ülkenin daha verimli yatırımlara gidecek kaynaklarını emer, dolayısıyla hızlı ekonomik kalkınma açısından olumsuzluk yaratır.
    Demografik Yatırımlar: Eğitim, sağlık, beslenme, barınma(konut)gibi alanlar için yapılan harcamalardır. Bu yatırımlar özellikle hızlı nüfus artışı ile birlikte ekonomideki sınırlı kaynakları emer. Böylece hızlı kalkınma için gerekli yatırımlara ayrılan kaynaklar azalır.
    Optimal Nüfus: Ülkenin doğal kaynaklarının mevcut sermaye ile en iyi şekilde kullanılabileceği nüfus miktarı.



    Osmanlı imparatorluğunda nüfus sayımı: II.Mahmut döneminde 1830-31 arasında yapılmıştır. Amaç, devletin asker potansiyelini ve vergi kaynaklarını(gayrimüslimlerden alınacak cizye için mükellefleri belirlemek)tespit etmek ve ülkede yaşayan Müslüman ve Müslüman olmayan(gayrimüslim)nüfusu ortaya çıkarmaktır. Bu sayımda sadece erkek nüfus sayılmıştır. Osmanlıda modern anlamda ilk nüfus sayımı 1882de gerçekleştirilmiştir. Bu sayımda ülkedeki kadın nüfusuda tespit edilmiştir.
    Türkiye cumhuriyetinde nüfus sayımı: Türkiye Cumhuriyetinde ilk sayımın yapıldığı 27de nüfus 13,7 milyon kişidir. 2006da çıkarılan ADNKSye dayalı ilk nüfus sayım sonuçları 2007 yılına ilişkindir. 2008de açıklanmıştır.
    2011de nüfus 74 milyon olup, bunun %50,2si erkek %49,8u kadındır.
    Nüfusun Eğitim Özellikleri: 27 nüfus sayımına göre nüfusun sadece %10,6sı okuryazar idi.
    24teki Tevhid-i Tedrisat Kanunu(Öğretim Birliği Yasası)ile eğitim sistemini, ardından Harf Devrimi(28)ilede kullandığı alfabeyi değiştirmiştir.
    97de eğitim ve öğretim 8 yıla çıkarılmıştır.
    2011 yılı verilerine göre Türkiyede yaklaşık 17 milyon kişi hiç okula gitmemiş ve/veya zorunlu eğitim süresini tamamlayamamıştır.
    Türkiyede bir okul bitirmeyenler arasında yoksulluk %30dur.
    OECDnin 2009 yılı verilerine göre Türkiyede yetişkin nüfusun sadece %13ü yükseköğretim mezunudur.
    TUİK 2010 verilerine göre yoksul hane halkı oranı %15dir.
    Türkiyede insani gelişmişlik: BM Kalkınma Programı(UNDP)tarafından kullanılan İnsani Gelişmişlik Endeksi diğer adıyla Beşeri Kalkınma Endeksidir.
    UNDPnin 2011 yılı İnsani Gelişme Raporunda Türkiye 187 ülke arasında 92nci sıradadır. Türkiye, bir önceki yıla göre iyileşme sağlayarak üç basamak yukarı çıkmıştır.
    Türkiye yüksek insani gelişmişliğe sahip ülkeler arasında yer almasına karşılık, içinde bulunduğu grubun İGE ortalamasından(0,741)daha düşük bir değere sahiptir.
    Türkiye, gelir dışı insani gelişmişlik sıralamasında 116ncı sırada yer almaktadır.















    TÜRKİYEDE İŞGÜCÜ PİYASASINA İLİŞKİN TEMEL GÖSTERGELER
    Türkiye işgücü piyasasındaki gelişmeler
    -Aktif nüfus -İşgücüne katılma oranı -Bağımlılık oranı -İstihdam oranı -işsizlik işgücü maliyetleri.
    Hastalar, yaşlılar, sakatlar, askerler ve mahkumların yanı sıra üniversite yurtları ve yetiştirme yurtlarında kalanlar çalışamamaktadır. Bunların dışında kalan 15 ve daha üstü yaş gruplarındaki bireyler kurumsal olmayan çalışma çağındaki nüfusu oluşturmaktadır.
    Aktif nüfus 15-64 yaş ve ülkenin işgücü arzını oluşturur.
    İstihdam, çalışmak istek ve yeteneğinde bulunan bireylerin üretim sürecinde kullanılmasıdır. İşsiz ise çalışma istek ve yeteneğinde olduğu hâlde geçerli(cari)ücret ve çalışma şartlarında iş bulamayan bireylere denir.
    80-2012 döneminde Türkiyede işsizlik oranları %7nin altına indirilememiştir. 2009da Mali Krizinde olumsuz etkisiyle üretimde yaşanan daralma, işsizlik oranını %14le çıkarmıştır.
    Eğitim düzeylerine göre işsizliğin dağılımına bakıldığında, sırasıyla, lise mezunlarında %11,4, mesleki ve teknik lise mezunlarında %9,1, yükseköğretim mezunlarında %8,3 ve lise altı eğitimlilerde %7,9dur.
    2000-2012 döneminde istihdamda tarımın payı hızla azalarak %36dan %25,2ye inmiştir. Buna karşılık tarımın istihdamdaki payı gelişmiş ülkelere göre oldukça yüksektir.
    Türkiyede sosyal güvenlik: Sosyal Güvenlik kavramı 20.yyde ilk olarak 35te Amerikan SGK(Social Security Act)yer almıştır.
    Osmanlıda Sosyal Güvenlik: Türk toplum geleneğinin bir parçası olan güçlü aile bağları ve yardımlaşmanın yanı sıra vakıf kültürü toplumdaki sosyal dayanışmayı artırmıştır. 18.yya gelindiğinde Osmanlı Devletinde sosyal güvenlik daha kurumsal bir yapı kazanmış ve ilk kez bu yyda sosyal yardım amaçlı vergi toplanmaya başlanmıştır.
    19.yyda ise Darülaceze ve Darüşşafaka, emeklilik(1866da kurulan Askeri Tekaüt Sandığı ve 1881deki Sivil Memurlar Emekli Sandığı)ve yardımlaşma sandıkları kurulmuştur.
    Tanzimat sonrasında çalışma hayatı ve işçilerle ilgili yapılan kanuni düzenlemeler ise dar kapsamlıdır. Bu düzenlemeler Maden Nizamnamesi, Dilaver Paşa Nizamnamesi ve Maadin Nizamnamesidir.
    Cumhuriyetin İlk Yıllarında Sosyal Güvenlik: Türkiyede 21deki Ereğli Havzai Fahmiyesi Maden Amelesinin Hukukuna Müteallik Kanun ile kurulan Amele Birliği, Türkiyenin kanun ile kurulan ve üyeliği zorunlu olan ilk sosyal güvenlik kuruluşudur.
    Türkiye Cumhuriyetinde modern anlamda sosyal güvenlik sistemi II.Dünya Savaşından sonra oluşturulmuştur. Savaştan sonra sosyal sigorta kolları ile ilgili ilk kanun, 4772 sayılı İş Kazaları, Meslek Hastalıkları ve Analık Sigortaları Kanunudur(1945). 4792 sayılı İşçi Sigortaları Kurumu Kanunu(1945)çıkarılmıştır.
    49da kabul edilen ve 50de yürürlüğe giren 5434 sayılı Kanun ile Türk sosyal güvenlik sisteminin önemli kurumlarından olan Emekli Sandığı kurulmuştur.
    61 Anayasasının yürürlüğe girmesinin ardından işçi statüsünde çalışanlara ilişkin sigorta kollarına ait çeşitli kanunlara dağılmış bulunan düzenlemeler yeniden gözden geçirilmiştir. 506 sayılı SSK(64)ile söz konusu düzenlemelerde birlik sağlanmıştır. 1479 sayılı Kanun ile Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar SSK(Bağ-Kur-86)kurulmuştur.
    SGKnın Birleştirilmesi ve Genel Sağlık Sigortası: 2006da kabul edilen kanunu ile SSK, Emekli Sandığı ve Bağ-Kur, toplanarak SGK oluşturulmuştur. 2008de yürürlüğe girmiştir.
    SOSYAL GÜVENLİKLE İLE İLGİLİ SORUNLAR VE GENEL DEĞERLENDİRME
    Yapısal sorunlar
    1-Kurumlar arası norm ve standart farklılıkları 2-Emeklilik yaşı ve erken emeklilik sorunu,
    3-Af uygulamaları ve borçlanma yasaları 4-Kayıtdışı istihdam ve kaçak sorunu
    5-İdari ve mali özerklik sorunu 6-Mevcut sistemin yoksulluğa karsı koruma sağlayamaması
    7-Nüfusun tamamının sosyal güvenlik kapsamına alınamaması.
    Finansal sorunları
    1-Aktüeryal dengedeki bozukluk(aktif/pasif sigortalı oranının düşüklüğü)
    2-Sağlık harcamalarındaki hızlı artışlar
    3-Prim tahsilat oranlarındaki düşüklük ile prim oranlarındaki yükseklik
    4-Prim karşılığı olmayan ödemeler
    5-Devlet katkısının olmayışı.
    Sigortalı nüfus oranı 2012de %86dır.
    Emeklilere ve diğer hak sahiplerine ödenen aylıkları yeterli seviyede değildir.
    Sistemin gelirleri ve giderleri arasında uygun bir dengenin oluşturulması ve bu dengenin sürdürülebilir olması noktasında henüz istenilen bir görünüm mevcut değildir.
    Sistemin idari(yönetim)açıdan şeffaf olması noktasında eksiklikler mevcuttur.
    Prim oranlarının ödenebilir seviyede olması noktasında, OECD standartlarıyla karşılaştırıldığında Türkiyede prim oranları oldukça yüksektir.
    42 İngilterede hazırlanan Beveridge Raporu yoksulluğu çağdaş toplumun yüz karası olarak nitelemekte, yoksullukla mücadele için etkin bir sosyal güvenlik sistemine ihtiyaç duyulduğunu belirtmektedir.
    Uluslararası Çalışma Örgütü(ILO): 44de Philedelphia Deklerasyonunda Sosyal Güvenlik Halkın hastalık, işsizlik, yaşlılık, ölüm sebebiyle geçici veya sürekli olarak kazançtan mahrum kalması durumunda düşeceği fakirliğe karşı tıbbi bakımdan dolayı, çocuk sayısının artması ve analık halinde korunmasına yönelik genel tedbirler sistemidir şeklinde tanımlanmıştır.
    TÜRKİYEDE BÖLGESEL KALKINMADA GELİŞMELER
    Türkiyede Kalkınma Politikaları: 23-50 döneminde Türkiyede ülke çapında kalkınmaya ağırlık verildiği görülmektedir.
    60 sonrasındaki bölgesel kalkınma politikasının amacı bölgeler arası ve bölge içi gelişmişlik farklarını azaltarak ekonomik kalkınmayı hızlandırma şeklinde ifade edilebilir.
    Bölge planlamaları, kalkınmada öncelikli yöreler(KÖY), il gelişme planları ve kalkınma planlarının bölgesel önlemleri birer araç olarak kullanılmıştır.
    Türkiyedeki en önemli bölge planı Güneydoğu Anadolu Projesidir(GAP).
    Kalkınmayı ekonomik büyüme ile özdeşleştiren yaklaşım, ekonomik büyümenin yoksulluğu ortadan kaldırmaması konusunda eleştirilmiştir.
    Bölgesel planlar
    -Güneydoğu Anadolu -Zonguldak-bartın-karabük -Yeşilırmak havzası 4-Doğu Karadeniz projesi.
    Türkiyede Bölgesel Gelişmişlik Farklılıkları: Kişi başına gelir açısından bakıldığında 12 bölge(Düzey 1e göre)arasında en yüksek ortalama gelir 14.873 TL ile İstanbul bölgesinde, en düşük ise 5.418 TL ile Güneydoğu Anadolu bölgesindedir.
    Türkiyede bölgelerin GSKD katkılarına bakıldığında en yüksek paya %27,7 ile İstanbul, en düşük paya %1,5 ile Kuzeydoğu Anadolu bölgesi sahiptir.
    Gayri Safi Katma Değer(GSKD): Temel fiyatlar üzerinden çıktı ve alış fiyatı üzerinden ara tüketim arasındaki farktır.
    TÜİKin 2008 yılı verilerine göre, Düzey 2 bölgeleri arasında sanayinin bölge içinde GSKDye katkısının en yüksek olduğu bölge Bursa, Bilecik ve Eskişehirden oluşan Bursa bölgesi iken, en düşük katkı ise Ağrı, Kars, Iğdır ve Ardahandan oluşan Ağrı bölgesindedir.
    Tarımın bölgesel GSKDye katkısına bakıldığında en fazla katkı Ağrı(%24,6), en düşük katkı İstanbul(%0,2)ile bölgesindedir.
    Hizmetler sektörünün bölgesel GSKDye katkısı bakımından, en fazla katkıyı %73,1 ile İstanbul, en az katkıyı %47,9 ile Manisa sağlamaktadır.
    Türkiyede tasarruf eğiliminde gelişmeler: Yetersiz yurtiçi tasarruflar Türkiyenin cari işlemler dengesindeki yüksek açığın temel sebebidir.
    75-88 döneminde tasarrufların GSYİH içindeki payı genelde artmıştır. 88-2011 döneminde ise yurtiçi tasarruflar/GSYH oranı istikrarlı bir şekilde azalmıştır.
    Toplam yurtiçi tasarruflar/GSYH oranı en yüksek düzeye(%29,1)1989da çıkmıştır.
    Dünya ekonomisinde türkiyenin yeri: Türkiye ekonomisi 2001 Krizinden sonra hızlı bir büyüme sürecine girmiş, ülke 2002-2011 döneminde ortalama %6,5 oranında büyümüştür. 2011 yılında Türkiye, G-20 ülkeleri arasında Çin(%9,3)ve Arjantinin(%8,9)ardından %8,5 büyüme oranı ile en hızlı büyüyen üçüncü ekonomi olmuştur.
    Türkiye 2010 yılı verilerine göre, cari fiyatlarla GSYH büyüklüğü ile 17. ve Satınalma Gücü Paritesine(SGP)göre GSYH büyüklüğü 15. büyük ekonomisidir.
    2011 verilerine Türkiye nüfus bakımından dünyanın en kalabalık 19uncu ülkesidir. GSYH büyüklüğü bakımından dünyanın ilk 20 ülkesi arasında yer alan Türkiye, nispeten kalabalık ve artan nüfusu nedeniyle kişibaşına milli gelirde GSYH sıralamasına göre daha gerilerde kalmaktadır. 2010da Türkiye cari fiyatlarda kişibaşına milli gelir 10.000 dolar ile 47.iken, SGPye göre kişibaşına milli gelir 15.000 dolar ile 42.ülkedir.
    Türkiye, beşeri kalkınma diğer bir ifadeyle insani gelişme açısından dünya ülkeleri arasında ekonomik gelişmişlik düzeyiyle paralel bir noktada değildir.










    -2-
    Kayıtdışı ekonomi
    a)Yasadışı üretim b)Yeraltı ekonomisi c)Enformel sektör d-Hanehalkının üretimi.
    GSYH: Bir ekonomide yerleşik olan üretici birimlerin belli bir dönemde, yurtiçi faaliyetleri sonucu yaratmış oldukları toplam mal ve hizmetlerin, bu mal ve hizmetlerin üretiminde kullanılan girdiler toplamının düşülmesi sonucu elde edilen değerdir.
    GSMH: Ekonomide yerleşiklerin yurt içi ve yurt dışı faaliyetleri sonucu yaratmış oldukları tüm mal ve hizmetlerin toplamıdır.
    GSMH ile GSYH arasındaki fark bize Net Dış Alem Faktör Gelirlerini verecektir.
    Net Dış Alem Faktör Gelirleri= Dış Ülkelerden Elde Edilen Faktör Gelirleri- Dış Ülkelere Yapılan Faktör Geliri Ödemeleri(kâr, faiz, ödemeleri)
    Kişi Başına Milli Gelir(Kişi Başına GSYH): Türkiyenin GSYHsı yıl ortası nüfusa bölünerek bulunan kişi başına GSYH hesaplamasında, Ülkeler arası karşılaştırmalarda genelde ABD doları cinsinden kişi başına gelir rakamları kullanılır. Tek başına kişi başına gelir rakamları kalkınmanın veya refahın bir göstergesi olarak değerlendirmek zordur.
    Milli(ulusal)gelirin tanımı yaparken belirli bir dönemde üretilen tüm mal ve hizmetlerin piyasa değerlerinin toplamı ele alınır. başvurulan yöntemler şunlardır:
    1-Belirli bir yılı baz almak: TÜİK, 2008de GSYH için 98i baz alarak hesaplamaya başlamıştır. Bu kapsamda milli gelir verileri güncelleştirilmiştir.
    2-Deflatör yöntemi: Enflasyon göstergesi olarak kullanılır. GSYHnin deflate edilmesi fiyat artışlarından arındırılması anlamına gelmektedir.
    GSYH Deflatörü, nominal(cari)GSYHnın reel(sabit fiyatlarla)GSYHya oranı olduğu için ekonomide üretilen tüm mal ve hizmetlerin o dönemdeki fiyat de¤işimlerini gösterir.
    3-Ortalama döviz kuru yöntemi: GSYH yıl ortası döviz kuruna bölünür. Döviz kurlarının hangi seviyede oluştuğu oldukça büyük önem taşımaktadır. Ülkenin parası değerlenmiş ise GSYH ve kişi başına GSYH büyük görünür.
    SATINALMA GÜCÜ PARİTESİ(SGP)NE GÖRE MİLLİ GELİR VE KİŞİ BAŞINA MİLLİ GELİR
    SGP: Belirli bir mal ve hizmet sepetinin satın alınması için gereken ulusal para tutarlarının birbirine oranı şeklinde hesaplanmaktadır.
    Döviz kuru ülkeler arasındaki iç fiyat farklılıkları ortadan kaldırır. SGP paritesine göre hesaplanan GSYH değeri, diğer yöntemlerle hesaplanan GSYH rakamlarından yüksektir.
    UNDPnin yayımladığı İGE ülkeler arasında refahın karşılaştırılması için kullanılan bir diğer göstergedir. Bu endeks gelir dışında insanların refahını gösterebilmek için insani gelişmişliği uzun ve sağlıklı yaşama, eğitilmiş olma ve saygın/iyi şekilde yaşam standardına sahip olma kriterleri açısından değerlendirir.
    Gerçek kişisel tüketim: Tüketicilerin satın aldığı mal ve hizmetlerin yanında devlet tarafından veya kâr gütmeyen kuruluşlarca sağlanan eğitim, sağlık, vb. hizmetlerinide kapsamaktadır.





    Büyüme: Bir ülkenin üretim kapasitesinin artışı.
    Pozitif büyüme, nüfus artış hızından fazla olması istenir.
    G2012= GSYH2012- GSYH2011x100
    GSYH2011
    TÜİK, 98 fiyatları ve cari GSYH verilerini üçer aylık dönemler itibarıyla yayımlamaktadır.
    Türkiyenin 2011 cari fiyatlarla GSMH değeri 1.3 milyar TLdir.
    Sermaye birikimi, teknolojik gelişme ve istihdam artışı ekonomik büyümenin temel belirleyicileridir. Ekonomik büyüme ile bir ülkede yaşayan insanların yaşam standardının yükselebilmesi, daha fazla istihdam yaratılması beklenmektedir. Ancak ekonomik büyümenin hangi yoldan sağlandığı, hangi sektörlerin üretim kapasitesinin arttığı, iç ve dış pazarlardaki gelişmeler, verimlilik artışı gibi faktörler büyüme istihdam ilişkisini belirlemektedir.
    Türkiyede reel büyüme hızı GSMH üzerinden değil, GSYH üzerinden hesaplanmakta ve ifade edilmektedir. Reel GSYHdeki yüzde artış büyüme ile ölçülür.
    Durgunluk: Büyümenin yatay seyretmesidir. Büyüme hızı birkaç çeyrek dönem veya birkaç yıl üst üste % 1 ile 3 arası gerçekleşmişse ekonomide durgunluk söz konusudur.
    Resesyon: Sıfır veya negatif büyümedir.
    Stagflasyon: Durgunluk + Enflasyon + İşsizlik oranlarında yükselme
    Kriz: Büyüme hızında ani düşüştür.
    Konjonktür: Ekonominin reel üretim düzeyinde gözlemlenen iniş ve çıkışlar.
    TÜRKİYEDE DÖNEMLER İTİBARIYLA GSYH VE BÜYÜME
    Cumhuriyetin Kuruluşundan Planlı Kalkınma Dönemine Kadar: 23-29 döneminde ekonomide temel sektör tarım olmuştur. vatan savunması=iktisadi bağımsızlık=sanayileşme hakimdir.
    Kuruluş yıllarında özel sektör eliyle piyasa koşullarında sanayileşme hamleleri yapılmıştır. Devlet, özel sektörün yetersiz kaldığı alanlarda yatırım yapmıştır.
    Cumhuriyetin ilk 10 yılında kurumsal düzenlemelerin yanı sıra altyapı yatırımları özellikle demiryolu yatırımları yapılmıştır. 25de aşar vergisi kaldırılmış, 27de teşviki sanayi kanunu düzenlenerek yürürlüğe konmuştur.
    Lozan Antlaşmasının öngördüğü kısıtlamalar 28de sona ermiş, ardından dünya ekonomisi 29 Bunalımı denilen ekonomik krize sürüklenmiştir. 32den itibaren Düyun-u Umumiyenin el koyduğu alanlarda kamu tekelleri oluşmaya başlamıştır.
    30-39 dönemini Türkiyenin ilk sanayileşme dönemi olarak nitelemek mümkündür. 29da %9,9 iken 39da % 18,3e çıkmıştır.
    34de Türkiyede 15YSP ile hükümetlerin yatırım harcamaları planlanmıştır. Sanayinin yakaladığı %11,6lık büyüme hızı Cumhuriyet tarihimizde rekordur.
    40-45 döneminde II.Dünya Savaşının olumsuz etkileri nedeniyle sanayileşme süreci yavaşlamış, ekonomi yıllık ortalama %6,6 küçülmüştür. Gerçekleştirilen Varlık Vergisi(42), Toprak Mahsulleri Vergisi(43), Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu(45)gibi uygulamalara duyulan tepkiler, mevcut devletçilik anlayışına alternatif bir siyasi görüşte oluşmuştur.
    46-53 döneminde dışa kapalı, korumacı, dış dengeye dayalı ve içe dönük ekonomi politikaları gevşetilmiştir. Tarım sektörüne dayalı hızlı bir büyüme yaşanmıştır. Bu dönem cumhuriyet tarihinde büyüme hızının en yüksek olduğu dönemdir.
    58de döviz krizi ve devalüasyonunu takiben IMF İstikrar Programı uygulanmıştır.
    Planlı Kalkınma Dönemi: 60dan sonra başlatılan planlı kalkınma hareketi ile liberal ekonomi politikalarının yerini, devletin geniş denetim önlemleri aldığı müdahaleci politikaya bırakmıştır.
    63de başlanan BYKP ithal ikameci sanayileşme stratejisini uygulamasına aracılık etmiştir.
    63-77 döneminde GSYH yaklaşık %6 artmış, sanayi sektörünün büyüme hızı ise %11 seviyesine yaklaşmıştır.
    73de sanayi sektörünün milli gelirden aldığı pay tarımın aldığı payı geçmiş, dışa kapalı hantal bir sanayi yapısının ortaya çıkmasına neden olmuştur. Ülke ödemeler dengesindeki güçlüklerin yanı sıra dış borçları ödemede sıkıntılarla karşılaşmaya başlamıştır. Bu darboğazdan kurtulabilmek amacıyla 80de istikrar politikasıyla sanayileşme stratejisi değiştirilmiştir.
    Dışa Açılma ve İhracata Dayalı Sanayileşme Dönemi: İthal ikameci sanayileşme stratejisinden vazgeçilmiş, dışa açık, ihracata yönelik ve özel sektöre dayanan sanayileşme benimsemiştir.
    İhracata Dayalı Sanayileşme: Ülkenin iç üretim için kullanabileceği kaynaklar ihracat amacıyla yapılacak üretime yönlendirilir. Ulusal malların dış ülkelerde rekabetine önem verilerek, karşılaştırmalı üstünlükler esas alınmaktadır.
    89da alınan Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Karar ile finansal serbestleşme sürecinde önemli bir adım atılmıştır. Kambiyo rejiminin serbestleştirilmesiyle, ülkeye çekilmesi öngörülen uluslararası sermaye hareketleri aracılığıyla Türkiye ekonomisinde sanayileşme sürecinin ve gittikçe artan kamu açıklarının finansmanı amaçlanmıştır.
    Türkiye ekonomisinde kaynakların dağılımının piyasa güçleri tarafından belirlenmesine, üretim yapısı üzerinde siyasi iktidarların etkisinin azalmasına yol açan, neo-liberal iktisat politikalarının geçerli olduğu görülmektedir.
    23ten günümüze Türkiye ekonomisinin ortalama büyüme hızı %5 seviyesindedir.
    GSYHnın Sektörel Dağılımı: Bir ekonomide yaratılan toplam hâsılanın iktisadî faaliyet kollarına göre dağılımı.
    Üretim yapısındaki değişime bakıldığında Türkiyede hizmetler sektörünün giderek büyüdüğü görülmektedir.
    Tarımda toplam istihdamın 1/4ünü oluştururken GSYHdan en az pay alan sektördür.
    Türkiyede gelir dağılımı: Gelir dağılımı, fonksiyonel, kişisel, sektörel ve bölgesel gelir dağılımı seklinde sınıflandırılmaktadır. Gelir dağılımının adaletsiz olması, o ülkenin refahını, ekonominin istikrarlı bir şekilde büyümesini önler. Elbette burada adil gelir dağılımı kavramı ile her bireyin/hanenin gelirden eşit pay almasını sağlamak değildir.
    Gelir dağılımında iyileşme, düşük gelir gruplarının gelirden daha fazla pay almasını sağlama ve yoksulluğu azaltmaktır. Günümüzde gelir dağılımı kavramı yanında, artan bir biçimde gelir eşitsizliği kavramı kullanılmaya başlanmıştır.
    Gelir eşitsizliği ve yoksulluk birbirinden ayrılamayan iki kavramdır. Küreselleşen dünya ekonomisinde başta DB, BM ve IMF gibi uluslararası örgütler yoksullukla mücadele etmek için birçok strateji üretmektedir.
    Fonksiyonel(sınıfsal)gelir eşitsizliği: Gelirin sosyoekonomik gruplar ve sosyal sınıflar arasındaki dağılımını gösterir.
    Kişisel gelir eşitsizliği: Gelirin bireyler/haneler arasındaki dağılımını ve eşitsizliğini ele alan tür.
    Kişilerin gelir düzeyleri onların sosyal/sınıfsal durumlarından bağımsız olarak ele alınır.
    Transfer gelirlerinin payı nispeten daha yüksektir.
    Türkiyede Gelir Dağılımı Araştırmaları ve Sonuçları: 2005 yılında 0,38e düşerek son kırk yılın en iyi seviyesine ulaşmıştır.
    Lorenz Eğrisi: Milli gelirin nüfusa dağılımındaki eşitsizlik. Karenin köşegenini uç noktalarda keser. Köşegenden uzaklaştıkça gelir dağılımındaki eşitsizlik artmaktadır.
    Toplumda gelir yüzde yüz eşit dağılıyorsa, Lorenz eğrisi karenin köşelerini birleştiren bir doğru(mutlak eşitlik doğrusu)olacaktır.
    Eğri, belirli bir dönemde ekonomide yaratılan reel gelirin yüzde olarak kişisel bölüşümünü gösterir.
    Gini katsayısı, eğri temel alınarak hesaplanır.
    Lorenz eğrisi mutlak eşitlik doğrusuna yaklaştıkça gelir dağılımı eşitsizliği azalır.
    Mutlak Eşitlik Doğrusu: Yaratılan milli gelirin fertler arasında eşit dağılımını gösteren 450lik doğrudur. Bir ekonomide gelirler bireyler arasında eşit olarak dağılmışsa Lorenz eğrisi mutlak eşitlik doğrusu ile çakışarak 45°lik bir doğru biçimini alacaktır.
    Kişisel gelir dağılımı: Gelirin haneler arasındaki dağılımı.
    Türkiyede gelirden en az pay alan 1.%20lik dilim 2006da 5,1 pay alırken 2011de 5,8e çıkmıştır ve gini katsayısı 0,40 olmuştur.
    P80/P20 göstergesi: %20lik hanehalkı dilimlerinde 5.yüzdelik dilimin toplam gelirden aldığı payın, en düşük gelir diliminin toplam gelirden aldığı paya bölünmesi ile elde edilmektedir.
    Türkiye 2011de P80/P20 göstergesi 8 kat olup, kırsalda gelir eşitsizliği, kentlere göre daha az olduğu görünmektedir.
    5.gelir grubundan 1.gelir grubu çıkarılır 5e bölünür.
    Fonksiyonel Gelir Dağılımı: Hanehalkı geliri, emek karşılığı alınan ücret ve maaşlar ile toprak kirası(rant), sermaye geliri(faiz)veya teşebbüs(girişim)geliri(kâr)şeklinde olabilir.
    2011 verilerine göre gelirden en çok payı maaş ve ücret gelirleri almaktadır.
    Bölgesel Gelir Dağılımı: Gini katsayısının en düşük olduğu bölgeler, Doğu Marmara, Doğu ve Batı Karadeniz olmuştur.
    2011de hanehalkı başına düşen ortalama yıllık kullanılabilir gelir 24.343TL iken ortalama yıllık eş değer hanehalkı kullanılabilir gelir ise 10.774TLdir.
    Medyan geliri: Gelirler küçükten büyüğe sıralandığında ortaya düşen değer.
    Türkiyede Yoksulluk: İnsanların temel gereksinimlerini karşılayamama durumu
    Dar anlamda yoksulluk: Açlıktan ölme ve barınacak yeri olmama durumu.
    Geniş anlamda yoksulluk: Gıda, giyim ve barınma gibi olanakları yaşamlarını devam ettirmeye yettiği hâlde toplumun genel düzeyinin gerisinde kalma.
    Mutlak yoksulluk: Hanehalkı veya bireyin yaşamını sürdürebilecek asgari refah düzeyini yakalayamaması. Asgari refah düzeyini yakalayamayanların sayısının toplam nüfusa oranı.
    DB, mutlak yoksulluk sınırını az gelişmiş ülkeler için 1$, Latin Amerika ve Karayipler için 2,15$, gelişmekte olan ülkeler için 4$, gelişmiş ekonomiler için 14,40$ olarak kabul etmektedir.





    Göreli(nispi)yoksulluk: Ortalama refah düzeyinin belli bir oranının altında olması.
    TÜİK medyan değerinin %50sini göreli yoksulluk sınırı olarak kabul etmektedir.
    Gelire dayalı yoksulluk sınırı 2011 yılı için T4 olarak belirlenmiştir. Yoksulların en fazla olduğu bölgeler Güneydoğu Anadolu, Ortadoğu Anadolu ve Akdeniz bölgeleridir.
    2009 yılı rakamlarıyla ilköğretime başlamamış her 4 çocuktan birisi yoksuldur.
    Ücretsiz aile işçileri ve yevmiyeli çalışanlar arasında yoksulluğun yaygındır.
    Türkiyedeki yoksulluk oranı %16dır.
    Tarım sektöründe çalışanlarda yoksulluk %33 olup diğer sektörlere göre daha yüksektir.
    -Nominal GSYH göstergesi fiyat artış ve değişimlerini içermektedir.
    -Lorevz eğrisinin eğimi sabit değildir.
    -3-
    Kamu ekonomisinde gelişmeler: Kamu ekonomisi, ekonominin bir alt dalıdır ve devletin ekonomi içindeki temsil ettiği pay ile ölçülür. Devletin harcamaları, gelirleri, borçları ile ilgili uygulamaların nedenleri sonuçları ve etkilerini incelemektedir.
    Kamu ekonomisi ve türkiyedeki gelişimi: Kamu kesiminin büyüklüğü ve ölçülmesi kamu ekonomisinin analizi açısından önemlidir.
    Kamu kesimi genellikle tam kamusal ve yarı kamusal ve hizmet üretiminin yanında özel mal ve hizmette üretmektedir. Tam ve yarı kamusal mal ve hizmetlerin üretimini üstlenen kamu kesimi bunları piyasa fiyatlarından satma olanağı genellikle olmadığından, finansmanı vergi ve benzeri gelirlerle karşılamaktadır. Kamu kesiminin büyüklüğünü dar anlamda kamu bütçesi içinde geniş anlamda kamu kesimi ise yerel yönetimleri, kamu iktisadi kuruluşlarını fonları, sosyal güvenlik kuruluşları ve döner sermayeli kuruluşlarıda kapsamaktadır.
    Kamu Kesiminin Büyüklüğü: Kamu kesiminin milli hasıladan aldığı pay dünyada ve Türkiyede yıllar itibarıyla büyük değişiklikler göstermiş ve tartışma konusu olmuştur. Kamu kesiminin büyüklüğü ülkelerin siyasal sistemlerininde belirleyicisi olmaktadır. Devletin milli hasıladan aldığı payın küçültülmesi gereği son yıllarda ekonomik etkinlik açısından daha fazla önerilmektedir. Kamu harcamaları açısından optimum(en uygun)oranının sağlanması önemlidir. Toplum kamudan talep ettiği mal ve hizmetleri karşılayan harcama oranı optimum ölçüt olmalıdır.
    Kamu kesiminin büyüklüğünü gösteren ölçütler
    1-Kamu gelirleri/GSYH 2-Devlet bütçesi/GSYH 3-Vergi gelirleri/GSYH 4-Kamu harcama/GSYH.
    Kamu harcamaları ile kamu gelirleri arasındaki oluşan fark kamu harcamalarının daha yüksek olması şeklinde geliştiğinde kamu açığı oluşacaktır ve bu açık borçlanma yoluyla karşılanmaktadır.








    Türkiyede kamu harcamaları: Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşundan günümüze kadar olan süreçte artış yönündedir. Kriz yılı olan 2001de ise kamu harcamaları ile gelirleri arasındaki fark maksimum(en yüksek)seviyeye ulaşmıştır.
    2001 krizi sonrasında uygulanan istikrar programı(GEGP)sonrasında bu oranlarda büyük düşüş sağlanmıştır.
    90ların ortasından 2000lerin başlarına kadar kamu harcamalarının GSYH oranı ile kamu giderlerinin GSYH oranı arasındaki fark %10ların üzerinde seyrederken bu fark 2011 yılında %1,36ya düşmüştür.
    2006-2009 döneminde kamu gelirlerinin GSYH içindeki payında azalma ve dolayısıyla kamu borçlarında artma görülmektedir.
    Tam Kamusal Mal: Bireyin tüketimi nedeniyle, diğerlerinin aynı malı tüketme olanağında herhangi bir azalışın olmadığı, birlikte ve eşit biçimde tüketilen mal ve hizmetlerdir.
    Yarı Kamusal Mal: Tüketimleri sonucu topluma yoğun dışsal faydalar sağlarken, kişilerede ayrıca özel fayda sağlayan mal ve hizmetlerdir.
    Kamu Harcamalarının Sınıflandırılması ve Türkiyedeki Durum: Sosyal güvenlik harcamalarıda bütçedeki payı yıllar itibarıyla önemli ölçüde artan harcamalardandır. 2010 yılı itibariyla türkiyede sosyal güvenlik harcamaları dahil vergi yükü %28,4tür.
    Cari harcamalar: Kısa dönemde doğrudan üretim artırıcı etkisi olmayan ve faydası bir dönemle sınırlı olan harcamalardır.
    Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu(5018 sayılı Kanun)ile performans esaslı bütçelemeye geçilmiş ve bütçedeki sınıflandırma sistemi de yeniden yapılandırılmıştır. Yeni yapılandırılan ekonomik sınıflandırma bize uluslararası karşılaştırmalara imkan vermesi ve diğer ülkelerle aynı yöntemleri kullanma açısından yararlar getirmektedir.
    Türkiyede Kamu Gelirleri: Kamu bütçesinde harcamaların finansmanında kullanılan kamu gelirlerinin en önemlisi vergi geliridir. Bunun dışındaki gelirler vergi dışı normal gelirler, özel gelirler ve fon gelirleri, diğer gelirler ve katma bütçe gelirleri olarak sınıflandırılmaktadır. Bu dar anlamda kamu gelirlerini oluşturur.
    Geniş anlamda kamu gelirleri ise devlet , il özel idareleri , belediyeler ve sosyal güvenlik kuruluşlarının gelirlerinden oluşur.
    Vergi dışı gelirleri içinde teşebbüs ve mülkiyet gelirleri, faiz, pay, ceza gelirleri, sermaye gelirleri yer almaktadır. Gelir vergileri dolaysız vergilerin en önemli bölümünü oluşturmaktadır. Türk Vergi Sisteminde dolaysız vergilerin payı düşerken, dolaylı vergilerin payı artmıştır. Devletin dolaylı vergilere yönelmesinin sebebi bu vergilere karşı tepkinin düşük olması ve vergi maliyetinin düşük olmasıdır.
    Gelir Vergisi, Kurumlar Vergisi, KDV ve ÖTV vergi sisteminin dört temel ayağıdır.
    Kişisel gelir vergisi artan oranlı tarifeye tabi iken, harcamalar üzerinden alınan vergiler sabit oranlı tarifeye göre alınmaktadır. Kişisel gelir vergisi hem artan oranlı olma hemde gelir üzerinden alınma özellikleri nedeniyle gelire karşı esnek bir vergidir. Kişisel gelir vergisi, gelir adaletini sağlamada daha etkin bir vergidir. KDV ve ÖTV ise gerek harcamalar üzerinden alınması gerekse sabit oranlı olması nedeniyle esnekliği düşük vergilerdir. Ekonomik etkinlik açısından ise harcamalar üzerinden alınan vergiler daha avantajlıdır. Çünkü harcamalar üzerinden alınan vergiler artan oranlı olmadığı, üretim üzerine değil, tüketim üzerine konuldukları için tasarrufları negatif yönde etkilemezler ve hatta sermaye birikimine olumlu katkıda bulunurlar. Ayrıca yatırım kararları üzerinde harcamalar üzerinden alınan vergilerinin etkisi objektif ve tarafsızdır.
    Türkiyede dolaylı vergilerin dolaysız vergiler aleyhine gelişmesi ekonomik etkinliğin, gelir dağılımından daha öncelikli olduğunu gösterir.
    Gelir üzerinden alınan vergilerin toplam vergi gelirlerine oranı %25 seviyesinde iken tüketim üzerinden alınan temel vergilerin oranı %50 düzeyindedir.
    Fon: Belirli bir amacın veya birbirine yakın amaçlar grubunun gerçekleştirilmesi için belirli kaynakların toplandığı ve harcandığı, bütçe içi veya bütünüyle bütçe dışı kamusal hesap.
    Türkiyede Vergi Yükü: Türkiyede vergi yükünün 75-2010 yıllarında artmıştır. Verginin ödenmesi mikro açıdan gerçek ve tüzel kişilerin gelirlerinin, makro açıdan toplumun gelirlerinin özel kesimden kamu kesimine aktarılmasıdır. Mükellef hem maddi olarak hemde psikolojik olarak etkilenmektedir. Verginin ödenmesi mükelleşer üzerinde ölçülemeyen Sübjektif veya ölçülebilen objektifbir yük yaratır.
    Vergilemede adalet ve eşitlik kavramı temel vergi prensibidir .
    Bireysel Vergi Yükümlülüğü: Bireyin ödediği vergilerin bireyin gelirine oranıdır.
    Net Vergi Yükü: Ödenen tüm vergilerin kamu hizmetlerinden sağlanan yarar.
    Toplam Vergi Yükü: Ödenen vergilerin milli gelire oranıdır.
    Türkiyede iç borçlanma ve borç yönetimi: Kamu ihtiyacı olan kaynakları ya borçlanma yada vergi gelirleri yoluyla elde edecektir. 62den sonra Türkiyede uygulanan Tasarruf Bonoları zorunlu olarak kamu borç vermeye iyi örnektir. Türkiye Cumhuriyeti Osmanlıdan kalan borçlar nedeniyle borçlanma konusunda oldukça temkinli davranmıştır.
    2.Dünya Savaşı döneminde bütçe açıklarının finansmanı için iç borçlanmaya gidilmiştir.
    Kamu borçlanmasından hazine müsteşarlığı sorumludur.
    Borç yönetimi mali istikrarı etkilediği gibi faiz oranları vb. parametreler üzerindeki etkisi nedeniyle para politikalarınıda etkilemektedir.
    Kamu finansmanında verginin yerine iç borçlanmanın tercih edilmesi, belirli kesimlere kaynak transferi sağlamıştır. Kamuya borç verenler zenginleşirken, borç vermeyenler fakirleşmiştir. Borçlanmanın gelir dağılımını bozmaması için reel faiz oranının büyüme hızının üzerine çıkmaması gerekir.
    Borç yönetiminde temel amaç faiz oranları, döviz kurları ve likidite dalgalanmalarını minimum düzeyde etkileyecek borç yüküne sahip olmak ve bunu sürdürebilmektir.
    Borç yönetiminin birincil amacı borç yükünün azaltılmasıdır.
    Kamu Kesimi Borçlanma Gereği : Kamunun toplam nakdi harcamaları ile toplam nakdi gelirleri arasındaki fark.
    Kamu açığını ölçme yöntemleri
    -Geleneksel-Nominal reel bütçe açığı -Birincil açık -İşlemsel açık -Yarı mali açık -Nakit açığı.
    Faiz Dışı Denge: Kamu gelirlerinden faiz ödemeleri dışındaki kamu harcamalarının çıkarılması sonucu ulaşılan denge.
    Türkiye bütçelemesinin gelişimi: Türkiyede kamu mali yönetimine ilişkin ilk düzenleme 27de çıkarılan Muhasebei Umumiye Kanunudur. 2006ya kadar uygulanmıştır. 2006dan itibaren bütçeler Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa göre hazırlanmıştır.
    Türkiyede özelleştirme: Kamu mülkiyetindeki KİTlerin özel sektöre devredilmesi.
    KİTlerin sermayesinin en az %51 inin özel sektöre devri gerekmektedir.
    Yönetim devride özelleştirmenin 2.koşuludur.
    Türkiyede özelleştirme ile çalışmalar 80 sonrasında başlamıştır.
    Türkiyede özelleştirme 94de Özelleştirme Yüksek Kurulu ve Özelleştirme İdaresi Başkanlığının kurulmasıyla düzenlenmiştir. Devletin ekonomideki ticari faaliyetlerinin en aza indirilmesi hedeflenmektedir.
    Özelleştirme uygulamalarında blok satış yöntemi ağırlık taşımaktadır. 86dan bu yana toplam 43.1 milyar dolar tutarında özelleştirme gerçekleştirilmiştir. Özelleştirme uygulamaları ile kamu kesimi, faaliyet gösterdiği birçok sektörden tamamen çekilmiştir.
    İDT: Sermayesinin tamamı devlete ait olup ticari esaslara göre mal ve hizmet üreten kamu iktisadi teşebbüs.
    KİK: Sermayesinin tamamı devlete ait olup, tekel niteliğindeki mal ve hizmetleri kamu yararı gözeterek üretmek ve pazarlamak üzere kurulan teşebbüs.
    KİT: İDT ile KİKe verilen ortak ad.
    İştirak: İDT ve KİK veya bağlı ortaklıklarının, sermayelerinin %15-%50sine sahip bulundukları anonim şirketler.
    Regülasyon: Devletin ekonomiye doğrudan müdahale ettiği çeşitli iktisat politikası araçları.
    Deregülasyon(Kurumsal Serbestleşme): Devletin özel sektörün karar alanını daraltan regülasyonları azaltması veya kaldırması.
    Kamu gücünün özel sektöre devredilmesi yönünde yapmış olduğu yasal düzenlemeler.
    Türkiyedede mahalli idarelerin bütçeleri: Belediyeler, il özel idareleri, İller Bankası ile su ve kanalizasyon idareleri bütçelerinden oluşmaktadır.
    Mahalli idare bütçelerinin %90ı belediyeler tarafından gerçekleştirilmektedir.
    80de mahalli idarelerin gelirlerinin GSYH oranı %1 civarında iken, 2010nda %3,55dir.
    2002de genel bütçe gelirlerinin %6,6sı mahalli idarelere aktarılırken, 2010da %8,9dur.
    -4-
    Tarımsal faaliyetin işlevleri ve özellikleri: İktisat literatüründe tarım birincil, sanayi ikincil hizmetler üçüncül sektör olarak tanımlanır.
    Tüm ekonomilerde iktisadi kalkınmanın başlangıç aşamasında öncelikli sektör, sahip olduğu istihdam ve katma değerin büyüklüğü nedeniyle tarımdır. Diğer sektörleri besler ve kendi önemi zaman içerisinde giderek azalır.
    80 sonrası politika değişikliklerine bağlı olarak giderek küçülmüştür. GSYHnin pay olarak sektörel dağılımına bakıldığında hizmetler %65, sanayi %27 ve tarım %9dur.
    İktisadi gelişme sürecinde tarımın önemine ilk değinen ekol fizyokrasidir. Quesnaye göre, bir ekonomide tarım sektörü gelişmeden diğer üretim unsurlarının gelişmesi mümkün değildir. Serbest rekabet ve kişisel çıkar üzerine kurulu Fizyokreasiye göre, kıymetli madenler ve ticaret, iktisadi gelişme için o kadar önemli değildir.




    Tarım Sektörünün İşlevleri
    • İnsanların besin gereksinimlerini karşılamak
    • Sürdürülebilir kalkınmanın sağlanmasına yardımcı olmak
    • Sanayi sektörüne hammadde sağlamak • Tarım dışı sektörlere istihdam sağlamak
    • Tarım dışı sektörlerde üretilen mal ve hizmetlere talep yaratmak.
    Tarım Sektörünün Genel Özellikleri
    -Üretim iklim şartları ve mevsimlerin ritmine bağlıdır -Üretim alanları dağınıktır
    -Üretim tekniklerini geliştirebilme imkânları sınırlıdır -Talebinin gelir esnekliği düşüktür
    -Fiyatları istikrarsızdır -Azalan verimler kanunu geçerlidir
    -İşletmelerin içerisinde bulundukları piyasa koşulları farklılık arz eder.
    Türk tarım sektörünün üretim yapısı ve ürün profili: Türkiye tarımsal üretim için elverişli bir iklim ve doğa yapısına sahiptir. Büyük ölçüde Latin Amerika ve Güney Afrika ülkelerinde yetişen tropikal ürünler ve sadece dünyanın belirli bölgelerinde bulunan hayvansal ürünler dışında birçok tarımsal ürün Türkiye toprakları üzerinde yetiştirilebilmektedir.
    TARIMSAL ARAZİ YAPISI VE TARIM İŞLETMELERİNİN DURUMU
    -Bitkisel üretim: Tahıl, baklagil, tohum, tekstil, hammadde, sebze, meyve ve içecek bitkileri.
    -Hayvansal üretim: Canlı hayvanlar, süt , et, yumurta, bal ve deri.
    Ekilen toplam tarım arazilerinin her yıl yaklaşık dörtte biri nadasa bırakılmaktadır.
    Türkiyede tarım arazileriyle ilgili en önemli sorun, çoğunlukla arazilerin oldukça küçük birimlerden oluşması ve aşırı parçalılık durumudur.
    61den bu yana bazı hükümetler döneminde toprak reformu yasaları çıkarılmış, ancak ülkenin geleneksel ekonomik, sosyal ve kültürel yapısının bir sonucu olarak istenen başarı bir türlü elde edilememiştir.
    Tarım Sektörünün GSYH içerisindeki Payı ve Tarımsal Üretim Değeri: Tarımsal üretim değerinin %48i bitkisel üretime ve %52si hayvansal üretime aittir.
    Tarım sektörünün GSYH içindeki payın 2000de %10 2010da %8dir.
    Bitkisel üretim faaliyet alanları
    -Tahıllar ve diğer bitkisel ürünler -Sebzeler -Meyveler, içecek ve baharat bitkileri.
    Tahıllar ve Diğer Bitkisel Ürünler: En fazla ekili alan buğday, mısır, arpa, çavdar ve çeltikdir.
    Tahıllar, üretim miktarı açısından diğer bitkisel ürünlere kıyasla daha düşük bir paya sahip olmasına rağmen, Türk tarım sektörü açısından son derece önemlidir. Bu önem tahılların hem ara hemde nihai mal olarak kullanılabilme özelliğinden ileri gelmektedir. Bunlardan en önemlileri; kuru baklagiller, patates, yağlı tohumlar, tütün, şeker pancarı, pamuk ve yemdir. Kuru baklagiller içerisinde kuru fasulye, nohut ve mercimeğin önemli bir yeri bulunmaktadır.
    2009da Tarım Arazilerinin Korunması, Kullanılması ve Arazi Toplulaştırmasına İlişkin Tüzük yayınlanmıştır.






    Sebzeler: Sebze ve meyve üretimi açısından son derece zengin bir potansiyele sahiptir.
    Bazı tropikal ürünler dışında hemen tüm sebze ve meyve türlerini üretmek mümkündür.
    Sebze türleri
    1-Meyvesi için yetiştirilen sebzeler: Domates, hıyar, acur,biber,patlıcan,kabak, kavun.
    2-Yumru ve kök sebzeler: Kuru soğan, pırasa, havuç ve turp.
    3-Diğer sebzeler: Lahana, marul, ıspanak ve maydanoz gibi yaprağı yenenler ve diğerleri.
    Tek Tek alındığında en fazla üretilen sebzeler ise sırayla domatesi karpuz, biber, soğan, hıyar, kavun, patlıcan, lahana, fasulye ve maruldur.
    Son yıllarda özellikle iç ve dış pazarlara yönelik profesyonel manada yapılan üretim ağırlıklı olarak Akdeniz bölgesinde yoğunlaşmaktadır.
    Üretilen meyvelerin üretim değerleri
    1-Trunçgiller: Portakal, mandalina ve limon.
    2-Yumuşak çekirdekli meyveler: Elma, armut, ayva.
    3-Taş çekirdekli meyveler: Şeftali, erik, kayısı, kiraz, vişne, Zeytin ,Üzüm.
    4-Sert kabuklu meyveler: Badem, fındık, ceviz, kestane, antep fıstığı.
    5-Tropikal meyveler: İncir, muz, kivi, avokado.
    6-Baharat bitkileri: Kırmızı biber, anason.
    Son yıllarda üretim ve rekabet gücünde sağlanan artışın sebepleri: Akdeniz-Ege havzasının bu ürünlerin üretimine müsaittir.
    Söz konusu ürünlerin önemli bir özelliğide elma dışında hepsinin büyük ölçüde ülkenin belli bölgelerine has olarak üretilmeleri, bazılarının ise sadece dar bir bölgede üretilmeleridir.
    Türk tarımında bitkisel üretim başlığı altında ifade edilebilecek bir diğer konu organik bitkisel üretimdir. Özellikle gelir ve kentleşme seviyelerindeki artışa ve hane halklarının daha sağlıklı olduğu düşünülen bitkisel ürünleri tüketme eğilimlerine bağlı olarak son yıllarda hızla gelişen üretim faaliyeti, Türk tarım sektöründe yeni bir pazarın oluşmasına neden olmuştur.
    Bitkisel Tarım Sektöründe Tohumluk Üretimi: Bitkisel üretimin verimliliği için kalite ve onaylanmışsertifikalı)tohumluk kullanımı son derece önemlidir. Sertifikalı tohumluk üretimi stratejik bir duruma gelmiştir.
    TİGEMe bağlı çok sayıda işletme bu işlevi yerine getiren en büyük kuruluştur. Hayvancılık Sektörü ve Hayvansal Üretim: Canlı hayvanların ve bu hayvanlardan elde edilen hayvansal ürünlerin üretimi. Canlı hayvan üretimi; sığır, koyun, keçi, kümes hayvanları, arıcılık ve ipek böcekçiliğinden oluşur.
    Ülkenin toplam hayvan stokuna bakıldığında; %56 koyun, %28 sığır ve %15de keçidir.
    FAO verilerine göre, 2009 yılında tarım sektörü Dünya GSYHsının %3ünü oluşturmakta, hayvancılık sektörü ise tarımsal GSYHnın %37sini oluşturmaktadır.
    Canlı Hayvan
    -Kültür -Yerli -Kültür melezi.




    Hayvansal Ürünler Üretimi: Canlı hayvan üretimi pür tarımsal bir faaliyet iken, bunlardan elde edilen ürünlerin üretimi daha ziyade endüstriyel bir faaliyeti gerektirir.
    Modern işletmeciliğin yaygınlaşmasıyla bir sektör haline gelen gıda sektörü, aynı zamanda imalat sanayinin ilk sırada yer alan önemli bir sektörüdür.
    Tarımsal ürünler denildiğinde, salt bir tarımsal faaliyetin değil, aynı zamanda endüstriyel mühendislikle ilgili bir faaliyettende bahsedilir.
    Kırmızı Et Üretimi: Dünya süt üretiminin tamamına yakınını, et üretiminin ise %24 ünü sağlayan sığır, besin maddesi üretiminde büyük paya sahiptir. Bu durum sığırın biyolojik avantajlarından kaynaklanmaktadır.
    Süt Üretimi: Büyükbaş ve küçükbaş hayvanlardan üretilen bir diğer hayvansal ürün süttür. Tavukçuluk: Kümes hayvanları, et ve yumurta tavuğu, hindi, ördek ve kazdan ibarettir.
    Damızlık üretimi: Osmanlı Döneminden 84de kadar Türkiyede hayvancılığın gelişmesinde en etkin görevi Hara ve İnekhanelerle birlikte Devlet Üretme Çiftlikleri, TİGEM üstlenmiştir.
    Tarımsal İstihdam: Arzu edilen, tarımsal GSYH payı ile tarımsal istihdam payının birbirine yakın seyretmesidir. Oransal olarak tarımın milli gelire katkısı taşıdığı istihdam hacmine nispetle 1/3tür. Bunu engelleyen faktör, sektörün yapısal geri kalmışlığıdır.
    Türkiyede tarımsal destekleme politikaları: Türkiyede tarım politikasının uygulanma şekli kalkınma planları ile gerçekleştirilmektedir.
    Tarım sektörüne uygulanan destekler
    1-Gelir destekleri: Dolaylı ve doğrudan destekler.
    2-Fiyat destekleri: Teşvikler, primler, kota ve tarifeler, vergiler ve ihracat iadeleri.
    Doğal afetler karşılığında yapılan bitkisel ve hayvansal zarar ödemeleri doğrudan gelir desteği kapsamında yer alırken, tarımsal hammadde alımı, tarımsal üretim kredileri, hayvan sigortası ve depolama gibi üretim maliyet destekleri dolaylı gelir destekleri içerisinde sayılır.
    3-Diğer destekler: Eğitim, AR-GE, pazarlama, dağıtım ve yayım.
    Türkiyede destekleme alımları, girdi destekleri, düşük faizli tarımsal kredi, süt teşvik primi ödemeleri, doğal afet ödemeleri, ekim alanları sınırlandırılması ve destekleme primleri.
    Ortak tarım politikası ilkeleri
    1-Tek tarım pazarı ilkesi: ABye üye ülkeler arasında tarım ürünlerinin serbest dolaşımı önündeki tüm engellerin kaldırılması ve tarımsal ürünlerin piyasa koşulları içerisinde alınıp satılabileceği tek bir pazarın oluşturulması.
    2-Topluluk tercihi ilkesi: İthal ikameci bir anlayış içerisinde, öncelikle ABye üye ülkelerin tarım ürünlerinin tüketilmesi ve söz konusu yerli ürünlerin ithalata karşı korunmasını sağlayarak AB tarım ürünleri ihracatının geliştirilmesi hedeflenmek.
    3-Ortak mali sorumluluk ilkesi: ABde OTPye ilişkin tüm harcamalar, üye ülkeler tarafından ortaklaşa karşılanacaktır. Bu amaçla, 62 yılında AB bütçesi içerisinde Tarımsal Garanti ve Yön Verme Fonu(FEOGA)oluşturulmuştur.




  • -1-AB VE TÜRKİYE İLİŞKİLERİ
    TÜRKİYE-AB(ORTAKLIK)İLİŞKİLERİNİN ORTAYA ÇIKIŞI
    Türkiyenin AETna Müracaatı: 59da AETye başvurmuştur.
    Başvurunun nedenleri;
    • Batılılaşma ve çağdaşlaşma çabalarını sürdürme
    • Soğuk Savaş döneminde siyasi ve ekonomik izolasyondan ve rusyanın baskısından kurtulma
    • Batı Bloğundaki yerini ekonomik entegrasyonla destekleme
    • ABD karşısında denge arayışı
    • AETnun yardımlarından yararlanma ve AET üye devletlerindeki mevcut pazar payını koruma,
    • Avrupada Yunanistanın aleyhteki girişimlerine engel olma.
    Türkiyenin Topluluğa bağlanma isteğinin nedenleri;
    -Batı Avrupada kurulabilecek siyasal bir birliğin dışında kalmak istememektedir.
    -Türkiye, GB içinde Yunanistana verilecek ticari tavizlerdende yoksun kalmamak amacındadır.
    AETyi Kuran Antlaşma: 57de Romada imzalanıp 58de yürürlüğe girmiştir.
    Ortaklığın Kurulması: Türkiyenin başvurusuna Topluluk Konseyi tarafından, Türkiyenin kalkınma düzeyinin tam üyeliğin yükümlülüklerini üstlenmesine imkân vermediği belirtilerek, tam üyelik koşulları gerçekleşinceye geçerli olacak bir ortaklık ilişkisinin kurulması önerilmiştir.
    63de Ankarada imzalanmış 64te yürürlüğe girmiştir. Türkiye, Yunanistanın arkasından Topluluk ile ortaklık kuran ikinci ülke olmuştur.
    63 ANKARA ANLAŞMASI
    Anlaşmanın Kapsamı: Anlaşmanın amacı, Türkiyenin Topluluğa entegrasyonunu sağlamaktır.
    Sırasıyla ekonomik ve siyasi temelde gerçekleşecektir.
    Anlaşmanın ekonomik amacı, Türkiye ekonomisinin hızlandırılmış kalkınmasını ve Türk halkının istihdam seviyesinin ve yaşam koşullarının yükseltilmesini sağlama gereğini tümü ile göz önünde bulundurarak, taraflar arasındaki ticari ve ekonomik ilişkileri aralıksız ve dengeli olarak güçlendirmeyi teşvik etmektir.
    Anlaşmanın siyasi amacı ise Anlaşmanın giriş bölümünde Türk halkı ile AET içinde bir araya gelmiş halklar arasında gittikçe daha sıkılaşan bağlar kurmak.
    EFTA: Avusturya, Birleşik Krallık, Danimarka, İsveç, İsviçre, Norveç ve Portekiz tarafından 60da Stokholmde imzalanan antlaşma ile kurulan Avrupa Serbest Ticaret Birliği.
    Ortaklığın Dönemleri
    -Hazırlık -Geçiş -Son Dönem.
    Anlaşmanın Genel Mahiyeti ve İçeriği: Anlaşma, karma sözleşme olarak Topluluk üye devletlerinin katılımı altında akdedilmişir. Anlaşma ekonomik, sosyo-kültürel ve siyasi boyutlar içermektedir. Anlaşma, içerik olarak AET-Yunanistan Ortaklık Anlaşması örnek alınarak hazırlanmıştır. Mahiyeti itibarıyla bir çerçeve anlaşma niteliği taşımaktadır. Anlaşmadaki tarafların, ortaklık rejiminin uygulanmasında;
    1-Sözleşmeye Sadakat Yükümlüğü: Devletlerin imzaladıkları uluslar arası anlaşmaya uymak zorunda olduklarını ifade eden ve söze bağlılık ilkesinden çıkan bir yükümlük.
    2-Ayrımcılık Yasağı: Aynı durumdaki bireylere farklı, farklı durumdaki bireylere aynı muamele yapma yasağı.
    Karma Sözleşme: İki taraflı ve çok taraflı anlaşmaların özelliklerini taşıyan anlaşmalar.
    AET-Yunanistan Ortaklık Anlaşması: 61de AET ile Yunanistan arasında imzalanan ortaklık anlaşmasıdır. 81de Avrupa Topluluklarına katılmıştır.
    ORTAKLIK REJİMİNİN UYGULANMASI
    Hazırlık Dönemi(64-73): Protokol uyarınca Türkiyeye hazırlık dönemi için 175 milyon ECU tutarında Topluluk kredisi verilmiştir. Bu Protokol ile sağlanan kredilerin tümü kullanılmıştır.
    ECU: Kaydi paradır. 98 yılı sonuna kadar kullanılan ECU, Euronun 99dan itibaren kullanılmaya başlanmasıyla yürürlükten kalkmıştır.
    Katma Protokol ve Geçiş Dönemi(73-96)
    Katma Protokol: 70de Brükselde imzalanmış, 73te yürürlüğe girmiş ve böylece hazırlık dönemi sona ermiş ve geçiş dönemi başlamıştır. Katma Protokolün tarafların iç hukuklarında onaylanması işlemlerinin gecikeceği anlaşıldığından 71de Protokolün sadece ticari hükümlerini önceden yürürlüğe koyan bir geçici anlaşma imzalanmıştır. Ankara Anlaşmasının belirlediği genel çerçeve, Katma Protokol ile doldurulmuş ve uygulamaya geçirilmiştir.
    Katma Protokolün geçiş dönemine ilişkin temel ilkeler
    • Taraflar arasındaki ilişkilerin karşılıklı ve dengeli olma esasına dayanması
    • Taraflar arasında bir GBnin aşamalı şekilde kurulması
    • Tarafların ekonomi politikalarının yakınlaştırılması ve ortak faaliyetlerin geliştirilmesi.
    Türkiye Topluluğun OGTve tarım politikasına uyumu taahhüt etmiştir.
    Doğrudan Etki: Bireylerin, ek uygulama işlemlerinin yapılmasına ihtiyaç göstermeyen, yeterince açık ve koşulsuz olan hukuk kurallarını mahkemelerde veya idari kurumlarda diğer bir gerçek veya tüzel kişiye yada devlete karşı ileri sürebilme hakkını ifade eden kavram.
    Avrupa Yatırım Bankası: ABninFinans kurumu.
    Mali Protokoller: Geçiş döneminde Türkiyeye mali yardımların yapılması için iki mali protokol imzalanmıştır. Bu protokollerden ilki olan İkinci Mali Protokol, 70de Katma Protokol ile birlikte imzalanmış ve 73te yürürlüğe girmiştir. AYB öz kaynaklarından verilen kredilerdende yararlanma imkânı bulmuştur.
    Türkiye-AB Ortaklığında mali işbirliği çerçevesinde kabul edilen mali protokoller
    -I. Mali -II. Mali –IV. Mali -V. Mali Protokol.
    SON DÖNEM(96-)
    Son Dönemin Uygulamaya Konulması: 95te Brükselde gerçekleştirilen OK toplantısında, GBnin son döneminin 96dan geçerli olmak üzere uygulamaya konulması kararlaştırılmış ve GBnin Son Döneminin Uygulamaya Konmasına İlişkin 1/95 sayılı Karar kabul edilmiştir. Bu Kararın yürürlüğe girmesiyle birlikte GBnin geçiş dönemi sona ermiş ve son dönemi başlamıştır.
    1/95 sayılı OK kararı dışında şu düzenlemeler kabul edilmiştir;
    • Taraflar arasındaki ilişkilerin Ankara Anlaşmasının öngörmediği alanlardada güçlendirilmesi
    • Türkiyenin 3. ülkelere karşı 2001e kadar ortak gümrük tarifesinin üzerinde vergi uygulayacağı hassas ürünleri belirleyen 1/95 sayılı Karar.
    • Türk ekonomisinin GBne bağlı olarak geçireceği değişiklikler esnasında ihtiyaç duyacağı mali yardım ve iş birliğinin çerçevesini belirleyen Topluluk Deklarasyonu.



    1/95 sayılı OK kararı
    • Malların serbest dolaşımı • Topluluğun tercihli gümrük rejimlerinin üstlenilmesi
    • Topluluğun teknik mevzuatına uyum • Mevzuat yakınlaştırılması
    • Topluluğun ortak tarım politikasına uyum ve tarım ürünleri ticaretinde uygulanacak rejim
    • Topluluk Gümrük Koduna uyum ve karşılıklı idari iş birliği • Kurumsal hükümler.
    Temel tarım ürünleri için OK kararı çerçevesinde tercihli ticaret rejimi uygulanmaktadır.
    Kömür ve çelik ürünleri 96da yürürlüğe giren STA kapsamında işlem görmektedir.
    Tercihli Ticaret Rejimi: Anlaşmaya taraf ülkelerin tek yanlı veya karşılıklı olarak belirli mallar üzerindeki gümrük tarifelerinde indirimde bulunmalarına dayanan en dar kapsamlı iktisadi bütünleşme aşamalarından biri.
    Serbest Ticaret Anlaşması: Taraflar arasında ticareti kısıtlayan veya engelleyen gümrük vergileri ve tarife dışı engellerin kaldırılarak bir serbest ticaret alanı oluşturulmasını sağlayan, ancak 3. ülkelere ortak bir tarife uygulama yükümlülüğünü içermeyen anlaşma.
    AB İç Pazarı: ABnin içerisinde malların, kişilerin, hizmetlerin ve sermayenin serbestçe dolaşabildiği, iç sınırları olmayan bir alan.
    GB kapsamında gerçekleştirilen uyum çalışmaları: GBnin düzgün işleyişini sağlamak ve ortak ticaret politikasını uygulamak için, ithalat ve ihracata ilişkin kurallar, kotaların yönetimi, dampingli veya sübvansiyonlu ithalata karşı koruma, tekstil ithalatına ilişkin otonom düzenlemeler, dâhilde ve hariçte işleme rejimleri Topluluk mevzuatıyla uydurulmuştur.
    Hariçte işleme Rejimi: Serbest dolaşımdaki eşyanın hariçte işleme faaliyetlerine tabi tutulmak üzere Türkiye Gümrük Bölgesinden geçici olarak ihracı ve bu faaliyetler sonucunda elde edilen ürünlerin ithal vergilerinden tam ve kısmi muafiyet suretiyle yeniden serbest dolaşıma girişine ilişkin hükümlerin uygulandığı rejim.
    Dahilde İşleme Rejimi: İhracata yönelik önemli mevzuatlardan biri olup, ihraç ürünleri üretmek için gerekli olan ve dışarıdan ithal edilen, bu yüzdende ithali gümrük vergisine tabi ara mallara yada girdilere gümrük muafiyeti getiren bir ihracatı teşvik sistemi.
    Damping: İhracatçı Firmanın malını dış piyasada iç piyasada sattığından düşük fiyatla satması.
    Sübvansiyon(Destekleme): Devletin kişi yada kurumlara mal, para veya hizmet biçiminde yaptığı karşılıksız yardımları ifade eder.
    Genelleştirilmiş Tercihler Sistemi: Gelişmiş ülkelerin az gelişmiş ülkelerden ithal ettikleri sanayi mamullerine belli sınırlar içinde gümrük tarifesi uygulamalarını yada düşük oranlı tarifeler uygulamalarını öngören sistem.
    Türk girişimcilerin karşılaştığı engeller
    • ABnin mali, teknik ve güvenlik standartlarından kaynaklanan engeller
    • Türk menşeli malların ABnin iç pazarına taşınmasına getirilen engeller
    • Küçük ve orta ölçekli işletme sahiplerine veya görevlilerine fuar, ihale, iş görüşmesi, yer kiralama vs. amaçlı olarak Avrupaya gidişlerine getirilen vize engelleri.





    ANKARA ANLAŞMASININ AMACI OLARAK TÜRKİYENİN ABNE TAM ÜYELİĞİ
    Türkiyenin ABne Tam Üyelik Süreci: Türkiye, Ankara Anlaşmasında öngörülen aşamalı bütünleşme sürecinin tamamlanmasını beklemeden 87de tam üyelik başvurusu yapmıştır.
    GBnin kurulması sürecinin 96da tamamlanmasıyla Türkiyenin ABye tam üyelik sürecinin hızlanacağı yönünde beklentiler artmış ancak bu beklenti ve tezlerin doğru olmadığı 97de yayımlanan Gündem 2000 Raporundan anlaşılmıştır.
    2004 brüksel, 99 helsinki ve 2002 kopenhag zirvesinde alınan kararlar teyit edilmiş, türkiyenin bu süreçte atmış olduğu adımlar memnuniyetle karşılanmış ve 2005te nihayet türkiyenin tam üyelik müzakereleri başlamıştır.
    Avrupa Konferansı: AB üyesi ülkelerle aday ülkeleri bir araya getirmek ve gelecek birkaç yıl süresince genişleme sürecinin çerçevesini belirlemek amacıyla yapılan 97 Lüksemburg Zirvesi.
    Zirvede ABninde Türkiyeye yönelik bir tutum değişikliğinin başladığı görülmektedir.
    • 99da Kosovaya gerçekleştirilen uluslararası müdahale ve Kafkaslardaki enerji kaynaklarının güvenliği çerçevesinde Türkiyenin stratejik konumu
    • Türkiyenin askeri bir güç olarak vazgeçilemezliği
    • ABDnin girişimleri • Bazı üye devletlerde iktidar değişiklikleri
    • Yunanistanda dönemin Simitis Hükümetinin Türkiyeye karşı ılımlı bir tutum izlemesi.
    Kopenhag Kriterleri(93)
    -Demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları ile azınlık haklarını gözetecek ve koruyacak kurumların varlığı ve istikrarlı işleyişi
    -Birlik içi rekabet baskısına ve Pazar güçlerine dayanabilme yeteneği
    -Siyasi, ekonomik ve parasal birlik hedefleride dahil olmak üzere, üyelik yükümlülüklerini yerine getirebilme gücü.
    Katılım Ortaklığı Belgesi: Aday ülkenin Kopenhag kriterlerine uyum sağlama doğrultusundaki yükümlülükleri kapsamında kısa ve orta vadeli önceliklere ilişkin bir takvim içerir.
    Zirve: 86da imzalanan Avrupa Tek Senedinde yer alan bir hüküm ile hukuki temel kazanmıştır.
    Aday Ülke: AB üyeliğine başvurma ehliyeti kabul edilmiş ülkeyi ifade eden kavram.















    -2-AB VE TÜRKİYE İLİŞKİLERİ
    Uluslararası Ekonomik Bütünleşme(Bela Balassa): Farklı ülkelerin bir bölgesel ekonomik grup oluşturacak şekilde bir araya gelmeleri.
    Bela Balassaya göre ekonomik bütünleşme sürecinin aşamaları
    Ticaret -Faktör -Politika -Tam bütünleşme.
    Türkiye-AB GB: İçerik ve Uygulama: Ülkeler arasında oluşturulan ekonomik bütünleşmeler;
    -Serbest Ticaret Bölgeleri -GB -Ortak Pazar -Ekonomik Birlik -Tam Ekonomik Bütünleşme.
    GBnin kurulması: Üye ülkelerin karşılıklı ticaretleri üzerindeki miktar kısıtlamaları ve gümrük tarifelerinin kaldırılmasının yanı sıra GBnin üyesi olmayan ülkelerle yapılan ticarette bu ülkelere karşı OGT uygulanması.
    GB kuramını ilk ortaya atan, 50de yayımladığı GB Meselesi adlı eseri ile Vinerdir.
    GBNİN EKONOMİK ETKİLERİ
    -Kısa dönemli(statik)etkileri
    *Ticaret yaratıcı etki: GB öncesi gümrük vergilerinin yüksekliği nedeniyle ülkenin kendisinin ürettiği bir malı, GBnin kurulması sonrasında kendisinden daha etkin(düşük maliyetle)üreten GB üyesi ülkeden ithal etmesidir.
    *Ticaret saptırıcı etki: GB öncesinde ithalat malın en ucuz üreticisinden yapılırken Birlik sonrası üçüncü ülke mallarına karşı konan ortak tarife sonucu bu ülkelerin mallarının pahalı hâle gelmesi, ticaretin Birlik içine kaymasına neden olur.
    *Tüketim etkisi: GB sonucu Birlik içinde pahalıya üreten üye ülkeden ve OGTsonucu ürünleri pahalı hâle gelen Birlik dışı ülkelerden yapılan ithalat ve buna bağlı üretim ve tüketim azalırken, Birlik içinde ucuza üreten ülkenin vatandaşlarının satın alma güçleri artacağından Birlik içi tüketim ve ithalat artacaktır.
    *Ticaret hadlerine etkisi: İhracat fiyatları ile ithalat fiyatlarının birbirine oranı.
    *Kamu gelirleri etkisi: Birliğe üye ülkeler arasında tarifelerin sıfırlanması üye ülkelerin gümrük vergisi kaybını doğurur.
    *İşlem maliyetleri etkisi: GBden sonra tarife ve kotaların uygulanmaması nedeniyle bürokratik engeller, gümrüklerde çalışan personel sayısı ve gümrükleme giderleri azalacaktır.
    -Gümrük birliğinin orta ve uzun dönemli etkileri
    *Dinamik etkiler: Orta veya uzun dönemli olup verimlilik ile büyüme üzerinde görülür.
    *Teknolojik ilerleme etkisi: GB ile birlikte tarifelerin kaldırılması üye ülkeler için geniş bir pazar yaratır, yerli üreticileri Birlik içi rekabete açmış olur, büyük işletmelerin kurulmasına yol açar.
    *Ölçek ekonomileri etkisi: Firmaların GB sonrası daha büyük bir pazara yönelmesi sonucu büyümeleri, faktör maliyetlerinin düşmesi, verimlilik ve üretimin artması sonucu ortaya çıkar.
    *Dışsal ekonomiler etkisi: Bir üreticinin kendi faaliyetlerinin dışında herhangi bir maliyete katlanmadan başka ekonomik faaliyetler sonucu birtakım yararlar sağlaması.
    *Yatırımları özendirici etki: Ölçek ekonomilerinden yararlanılması, belirsizliklerin azalması ve yoğunlaşan rekabet, verimliliği artıracaktır.
    GBnin en başarılı örneği AB: Uluslararası ekonomik bütünleşmeler açısından GBleri, serbest ticaret bölgeleri kadar olmasada en sık görülen bütünleşme türlerinden biridir. İlk 51de Paris Sözleşmesiyle Fransa, Almanya, Belçika, Hollanda, İtalya ve Lüksemburg AKÇT kurulmuştur.
    57de tarihinde imzalanan Roma Antlaşması ile AET ve EURATOM kurulmuştur. 58de yürürlüğe giren Roma Antlaşması üye ülkeler arasında tek pazarı hedeflemiş ve bunu gerçekleştirmek için de ilk adım olarak GByi öngörmüştür. 68de GB yürürlüğe girmiştir.
    Türkiye-AB ilişkileri çerçevesinde GB: 59da AETye katılmak için başvuran Türkiye ile AET arasında Türkiyeyi AETye ortak üye yapan, taraflar arasında bir GBne dayanan ve ileride tam üyeliği öngören Ortaklık Anlaşması 63de Ankarada imzalanmıştır.
    5 yıl olarak öngörülen hazırlık döneminde taraflar arasındaki ekonomik farklılıkların azaltılması amaçlanmıştır. Geçiş Döneminin amacı ise karşılıklı ve dengeli yükümlülükler üstlenerek GBni sağlamak ve Türkiyenin ekonomi politikalarını Topluluğun ekonomi politikalarına yaklaştırmaktır. Katma Protokolün 73de yürürlüğe girmesiyle toplam 22 yıl sürecek olan Geçiş Dönemi, diğer bir ifadeyle GB süreci başlamıştır.
    Türkiye ile Topluluk arasında tam bir GBnin kurulabilmesi için gümrük vergileri gibi miktar kısıtlamalarınında kaldırılması gereklidir. Türkiye Katma Protokol ile Topluluktan yapacağı sanayi malları ithalatı üzerindeki kota veya eş etkili tedbir şeklindeki miktar kısıtlamalarının 22 yıllık geçiş dönemi sonuna kadar tedricen kaldırmayı üstlenmiştir.
    GBnin Türkiye ekonomisi üzerindeki etkileri
    -Türkiyenin AB pazarındaki payının artması
    -ABnin 3.ülkelerle akdettiği Serbest Ticaret Anlaşmalarına Türkiyenin uyumu
    -Türk sanayi ürünlerinin rekabet gücünün artması
    -Ekonomik mevzuatın modernizasyonunun gerçekleşmesi
    Geçiş dönemi takvimi, iki petrol krizi ve 70li yılların ortalarında gerçekleşen küresel durgunluk sebebiyle alt üst olmuştu. Petrol Krizi ve Avrupada artan işsizlik Türkiyeden yapılan işçi alımını etkilemesi ile yaşanmıştır.
    Lome Sözleşmesi: Global Akdeniz Politikası, Genelleştirilmiş Tercihler Sistemi çerçevesinde verilen destekler.
    Ticaret politikası ve ortak gümrük tarifesi: GB ile Türkiye ile AB arasında sanayi ürünleri ticaretinde gümrük vergileri, miktar kısıtlamaları ve eş etkili tedbirler kaldırılmış, Türkiye 3. ülkelere karşı OGT uygulamaya başlamıştır. Bu durumun tek istisnası, 96da başlayan ve 2000 sonuna kadar süren beş yıllık geçiş döneminde, otomobiller, ayakkabılar, deriden mamuller ve mobilyalar gibi kısıtlı sayıdaki hassas ürüne OGT hadlerinden daha yüksek gümrük vergileri tatbik edilmesi olmuştur. 2001 yılından itibaren bu konudaki geçiş sürecide sona ermiş ve tüm sanayi ürünlerinde OGTye uyum sağlanmıştır.
    TÜRKİYE-AB GBNİN ORGANLARI
    -OK: Türkiye-AB ortaklığının en yetkili organı. Görevi, Ankara Antlaşmasının uygulanmasını sağlamaktır. OKGB kapsamında karar alma, tavsiye ve inceleme yetkileriyle donatılmıştır.
    Gümrük İşbirliği Komitesi: Bilgi ve görüş alışverişini yönlendirir, OKye tavsiyelerde bulunur ve GBnin doğru işleyişini sağlamak amacıyla görüş bildirir. Komite bazı konularla sınırlı olmak üzere yeni bir mevzuat yaratmayacak ve Topluluk mevzuatında değişiklik oluşturmayacak teknik nitelikli kararlar alabilir.
    Karma Parlamento Komisyonu: Ortaklığın demokratik denetim organıdır. OK hazırlanan yıllık faaliyet raporlarını inceler ve ortaklığa ilişkin konularda tavsiyelerde bulunur.
    GBnin türkiye ekonomisine etkileri: Türkiye, Birlik üyesi olmadan ve gerekli fonları almadan GBye girmiş tek ülkedir. GB süreç içinde makro düzeyde genel ekonomiyi, mikro düzeydede işletmeleri olumlu etkilemiştir.
    2001de Uluslararası Tahkim Yasası ve 2003de Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu ile Türkiyede yabancı sermaye için daha güvenli bir ortam yaratılmıştır.
    GB öncesi Türkiyede ithalattan alınan gümrük vergisi ve Toplu Konut Fonu, GB ile kaldırılmış ve 3. ülkelere karşı ortak tarife uygulanmıştır. Toplu Konut Fonu kesintisinin iptali ve gümrük vergilerinin kaldırılması nedeniyle kamu geliri azalmıştır.
    GBnin ekonomik büyüme üzerindeki etkisi ancak uzun dönemde ölçülür. GB, genel olarak ekonomiye, özelliklede sanayi sektörüne dönüştürücü bir etki yapmış, rekabet gücü kazanan sanayinin küresel sisteme eklenmesinde önemli rol oynamıştır. GBnin işsizliğe yol açacağı hususundaki eleştirilere karşın orta ve uzun vadede yeni pazarlar, ileri teknolojiye dayanan üretim ve iş gücü yaratarak istihdama olumlu etki yaptığı tahmin edilmektedir.
    GBnin sürdürülebilir olması için ABnin de Ankara Antlaşmasının işçilerin serbest dolaşımı, yerleşme serbestisi ve hizmet edimi serbestisi gibi hükümlerine uymak konusunda Avrupa Adalet Divanı kararlarını dikkate alması gerekmektedir. Türkiyenin rekabet gücünün bulunduğu tarım sektörü ve hizmetler sektörüde GB kapsamına alınmalıdır.
    -EFTA, GB değildir.
    -Türkiyenin GB çerçevesinde yükümlülüklerini yerine getirememesinin en önemli nedeni 70lerde Türk ekonomisinin içinde olduğu olumsuz koşullardır.






















    -3-
    ABnin ortaklık anlaşmalarının temel özellikleri
    • Roma Anlaşmasının 238. maddesine dayanır
    • Yakın bir ekonomik ve siyasi işbirliği niyeti taşır
    • Ortaklık ilişkisini yöneten, tarafların temsil edildiği organlar yaratır
    • En çok kayrılan ülke uygulaması yaratır
    • Taraf olan ülke ile AB arasında ayrıcalıklı bir ilişki yaratır
    • Özellikle 94den itibaren insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğü gibi temel değerlere saygı koşullarını içerir
    • Taraflar arasında işbirliği anlaşmalarının ötesinde bir ortaklık kurmayı hedeflemektedir.
    Ortaklık ilişkisinin organları karşılıklılık ilkesine uygun faaliyetlerini sürdürmektedir.
    Brükselde 64de gerçekleşen toplantıda kabul edilen İç Tüzük ile belirlenmiştir.
    Ortaklık ilişkisinin temel organı: OK: Türkiye, AET ile bir ortaklık anlaşması yapma teklifini 59da sunmuştur. Bakanlar Konseyinin Komisyonu ortaklık anlaşmasını hazırlamak için görevlendirmesinin ardından 63de taraflar ortaklık anlaşması ile ilgili tüm konularda uzlaşma sağlamışlardır. Türkiye ile AET Arasında Bir Ortaklık Yaratan Anlaşma 63de Ankarada imzalanmıştır. İmzalanan Anlaşma Avrupa Toplulukları, üye ülkeler ve TBMMnin onay sürecinden geçerek 64de tarihinde yürürlüğe girmiştir.
    Ankara Anlaşmasında ifade edilen asıl organ OKdır.
    •OK üyeleri, İç tüzüğün öngördüğü şartlarla kendilerini temsil ettirebilirler.
    •OK, kararlarını oy birliği ile alır.
    •OK başkanlığı, altışar aylık süreler için Türkiye ile Topluluk temsilcilerinden biri tarafından, sıra ile yapılır. İlk başkanlık süresi OK kararı ile kısaltılabilir.
    •OK, görevlerinde kendisine yardım edebilecek her komiteyi ve özellikle Anlaşmanın iyi yürütülmesi için gerekli işbirliği devamlılığını sağlayacak bir komite kurmaya karar verebilir.
    •OK bu komitelerin görev ve yetkilerini belirtir.
    •OK özerk bir bütçeye sahip değildir.
    Ortaklık ilişkisinin birincil hukuk kaynakları
    • Türkiye ile AET arasında bir ortaklık yaratan Anlaşma ve Ekleri
    • Katma Protokol ve Ekleri • Tamamlayıcı/Uyum Protokolleri
    Ankara Anlaşması Geçici Protokolleri: 1 sayılı Protokol geçiş döneminin bir Katma Protokolle şart, usul, sıra ve sürelerinin saptanacağını belirtir ve Katma Protokolle ilgili diğer teknik konuları ele alır. 2 sayılı Protokol, Türkiyenin Topluluğa ihraç ettiği geleneksel tarım ürünlerine açılan kontenjanları belirler, ayrıca ortaklığın işleyişine ilişkinde bazı teknik hükümleri içerir.
    OKnın Görev ve Yetkileri: OK, Ankara Anlaşmasının uygulanması için karar alır ve uygulanmasını sağlar. Bu nedenle yetkilerinden ilki karar yetkisidir.
    OK, Anlaşmanın hedeflerini göz önünde tutarak, ortaklık rejimi sonuçlarını inceler.





    ORTAKLIK İLİŞKİSİNİN YARDIMCI ORGANLARI
    1-Ortaklık Komitesi: Karar alma yetkisi yoktur. Kuruluş amacı OK görevlerini düzenli ve sürekli biçimde yerine getirmesinde yardımcı olmak, OK toplantılarının gündemini hazırlamak ve OKnın vereceği talimatlara uygun olarak, ortaklık ilişkisiyle ilgili teknik sorunlar üzerinde incelemeler yapmaktır.
    OK 2000de aldığı karar ile AB müktesebatının analitik incelemesini gerçekleştirmek üzere OKa bağlı 8 alt komite kurulmuştur.
    Alt komiteler, OKya bağlı olarak çalışır. 8 alt komitenin koordinasyonu AB Bakanlığı tarafından sağlanmaktadır.
    Tarama süreci: Aday ülke ile AB Komisyonunun ortaklaşa yürüttükleri, Topluluğa katılacak olan
    ülkenin ulusal mevzuatının AB müktesebatı ile karşılaştırıldığı ayrıntılı bir inceleme süreci.
    2-Karma Parlamento Komisyonu: KPK, Türkiye-AB ortaklığının demokratik denetim organı olarak oluşturulmuştur. OK tarafından, Avrupa Parlamentosu ve TBMM arasında Ankara Anlaşması çerçevesinde geliştirilen işbirliği ve temasları kolaylaştırmak ve AB-Türkiye ilişkilerini siyasi yönden incelemek/desteklemek amacıyla kurulmuştur. Bu nedenle Ankara Anlaşmasının belirlediği hedeflerin yanında 2005de başlayan katılım müzakereleri sürecinin analizi ve değerlendirilmesiyle de görevlidir.
    KPK, Ortaklık Anlaşmasının uygulanması çerçevesinde danışma ve demokratik denetim görevini yerine getirir. OKnın kendisine sunduğu yıllık faaliyet raporunu inceler. Ayrıca TBMM ve Avrupa Parlamentosu tarafından verilen yetki dahilinde her konuyu inceleyebilir. TBMMye ve Avrupa Parlamentosuna tavsiye kararları sunabilir.
    KPK, eş başkanlık esasına göre yönetilir. TBMM ve Avrupa Parlamentosu tarafları kendi başkanlarını seçerler. Her iki tarafın başkanları ve ikişer başkan yardımcıları ile birlikte başkanlık divanını oluşturular.
    Komite Görev Alanı Müktesebat Başlığı
    -Tarım ve Balıkçılık -İç Pazar ve Rekabet -Ticaret, Sanayi -AKÇT Ürünleri -Ekonomik ve Mali İşler
    -Yenilik -Ulaştırma, -Çevre ve Enerji -Bölgesel Kalkınma -İstihdam -Sosyal Politika -Gümrükler -Uyuşturucu Kaçakçılığı ve Para Aklama.
    3-Ortak Danışma Komitesi: ABnin kurumsal yapısı içinde danışma organı niteliğinde görev yapan Ekonomik ve Sosyal Komite ve Bölgeler Komitesi bulunmaktadır. Türkiye ile AB arasındaki işbirliğinin güçlendirilmesi ve sosyal ve ekonomik diyaloğun kurumsallaşması amacını taşımaktadır. Komitenin Türkiye kanadı sekreteryası TOBB tarafından yürütülmektedir.
    Üyelerin görev süresi 2 yıldır. Ortak Danışma Komitesinin görevi, AB ile Türkiye arasında karşılıklı anlayış ve bilgilendirme seviyesini yükseltmek ve yarar sağlayacağı fırsatları artırmak.
    AB Ekonomik ve Sosyal Konseyi ile ülkemizdeki örgütlü sivil toplum örgütleri arasındaki diyaloğu sağlar.
    Türkiye Odalar Borsalar Birliği: Sanayiciler dışında kalan ticaretle uğraşan sermaye sahipleri örgütleri olan odalar ve borsaların çatı kuruluşu.
    4-Gümrük İşbirliği Komitesi: GBnin tamamlanması sürecinde gümrüklerle ilgili teknik hususları ele alarak OKye önemli ölçüde yardım sağlamış, GBnin tamamlanmasından Özel sektörün Türkiyede mesleki üst kuruluşu ve yasal temsilcisi olan sonra ise görev alanı çerçevesinde karşılaşılan teknik sorunlara çözümler aranmasında önemli rol oynamıştır.
    5-GB Ortak Komitesi: Türkiye ABnin Ortak Ticaret Politikasına uyum sağlamanın yanında;
    -Fikri, Sınai ve Ticari mülkiyetin korunması -Rekabet
    -Devlet yardımları ve kamu tekelleri -Ticari korunma araçları
    -Kamu ihaleleri gibi alanlardada AB mevzuatına uyum yükümlülüğü altına girmiştir.
    Mevzuatının sürekli uyumlaştırılması amacıyla GBOK adında yeni bir yardımcı organ kurulmuştur. Komite, taraflar arasında bilgi ve görüş alışverişini yürütür, OKye tavsiye kararları hazırlar, GBnin düzgün işlemesini sağlamak amacıyla görüş bildirir, kendi iç tüzüğünü hazırlar ve görevlerini yerine getirmede yardımcı olacak alt komiteler veya çalışma grupları kurabilir.
    GB İlişkisinde Türkiye Tarafının Temsili: 95 tarihli OKda alınan 1/95 sayılı karar ile GBnin son döneminin uygulanmasına ilişkin kurallar belirlenmiş ve 96da son dönem başlamıştır.
    Türkiyenin iç mevzuatında bir değişiklik düşünüldüğünde de AB mevzuatı gözetilecek faaliyetlerin gerçekleştirilmesinde GBOK önemli görevler yüklenmektedir.
    Türkiye, GB ile bağımsız bir dış ticaret politikası izleme hakkından vazgeçmiş, bu alandaki egemenlik yetkilerini AB mevzuatına bağımlı hâle getirmiştir.
    DİĞER KURUMLAR
    Türkiye İdari Yapısı İçinde AB ile İlgili Yapılanma: 63de imzalanan ve 64de yürürlüğe giren Ankara Anlaşması ile AET ile kurduğu ilişkilerde Türkiye Cumhuriyetini ve Hükümetini yabancı devletler ve uluslararası kuruluşlar nezdinde temsil yetkisine sahip olan, Dışişleri Bakanlığı temsil etmiş ve uzun yıllar oldukça önemli görevler yüklenmiştir. 82de çıkarılan kararname ile DPTye verilmiştir. 86da AET ile ilişkilerin izlenmesi ve koordinasyonundan sorumlu bir Devlet Bakanlığının kurulmasına 2011de kalkınma bakanlığına aktarılmıştır.
    99 Helsinki Zirvesi ile Türkiyenin adaylık statüsü kabul edilmiş ve 2000de ABGS kurulmuştur.
    • Programların izlenmesi ve değerlendirilmesinin koordinasyonunun sağlanması.
    AB Türkiye Delegasyonu: Ankara Anlaşmasının uygulamaya girmesinden sonra 9 yıl süren hazırlık döneminde Topluluk-Türkiye ilişkilerinde Avrupa Komisyonunun Türkiyede açtığı ilk ofis Basın ve Enformasyon Bürosu olmuştur.
    2004te alınan karar ile Avrupa Komisyonu Türkiye Temciliğinin adı, Avrupa komisyonu Türkiye Delegasyonu olarak değişmiştir.













    Delegasyonun görevlerihghdrhgörevleriResim 3. 8
    • Dış ilişkiler alanında Türkiyenin dış politikasına ilişkin rapor hazırlamak ve AByi diplomatik düzeyde temsil etmek
    • Türkiye ile AB arasındaki GBne ilişkin olarak, Türkiyedeki ekonomik, mali ve ticari gelişmelerin yanı sıra GB hükümlerinin uygulanmasını izlemek
    • ABye katılım müzakereleri çerçevesinde, siyasi kriterler ve müktesebata uyum konusunda Türkiyenin kaydettiği ilerlemeyi izlemek ve müzakerelerin açılmasına yardımcı olmak.
    • Katılım öncesi Yardım Programlarına ilişkin olarak Delegasyon, merkezi olmayan işbirliği prosedürlerinin uygulanmasından sorumlu Türk kurumlarına destek verir ve projelerin etkin şekilde uygulanmasını takip eder.
    Delegasyon, Komisyonun her yıl yayınladığı İlerleme Raporunun hazırlanmasında gerekli bilgileri günlük bazda Merkeze rapor eder.
    Delegasyon, ABnin görünürlüğünü arttırmak ve Birliğin temel değerleri ve Türkiyedeki faaliyetleri hakkında bilgilerin yaygınlaştırılmasını amaçlayan kapsamlı bir bilgilendirme ve iletişim programınıda uygulamaktadır.
    Delegasyon faaliyetleri dışında Türkiyede günümüzde çeşitli üniversite ve sivil toplum örgütleri bünyesinde faaliyet gösteren yaklaşık 17 adet AB Dökümantasyon Merkezleri ve 18 ilde yer alan AB Bilgi Merkezleri ile bir ağ oluşturmuştur.
    -4-AB VE TÜRKİYE İLİŞKİLERİ
    Brüksel zirvesi(2004)ve müzakere sürecinin başlaması: 75den itibaren düzenli olarak toplanan AB Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi yada AB Konseyi(Zirve)birliğin en yüksek siyasi kurumudur ve topluluğun bütününü ilgilendiren kararlar zirve toplantılarında alınır.
    AB Antlaşmalarının imzalandığı zirveler olan 91 Maastricht, 97 Amsterdam, 2007 Lizbon Zirveleri, AB için büyük öneme sahiptir ve bu zirvelere sıklıkla referans verilir.
    Türkiyenin adaylığı 99 Helsinki Zirvesinde ilan edilmiş, 2004 Brüksel Zirvesinde ise Türkiyenin 05de müzakerelere başlayacağı ilan edilmiştir.
    2004 Brüksel Zirvesi Sonrası Türkiye-AB İlişkileri: Bu zirvenin sonuç bildirgesinde Türkiyenin siyasi kriterlerini yeterince karşılamış olduğu belirtilmiş ve müzakerelerin 2005te başlayacağı ilan edilmiştir.
    Müzakere süreci üyelik öncesi son aşamadır ve bugüne kadar olan genişlemelerde müzakereye başlayıpda üyeliğe hak kazanamayan bir ülke olmamıştır. Müzakereleri tamamladığı hâlde üye olmayan tek ülke Norveçtir. Norveçte yurttaşlar 72 ve 94de yapılan referandumlarda AB üyeliğine hayır demişlerdir.
    Brüksel Zirvesi Sonuç Bildirgesinde yukarıda bahsedilen aday ülkelerin üyeliğiyle sonuçlanan müzakere süreci ile ilgili iki hususa dikkat çekilmektedir. İlk husus, aday ülkeler için müzakerelerin ucu açık olacağıdır. Türkiye için bu bildirgede geçen ucu açık müzakereler ifadesi, üyelik sürecinin sonuyla ilgili belirsizlikten ötürü Türkiyenin beklentilerini karşılamamıştır. diğer husus ise birliğin içerme kapasitesine yaptığı atıftır. İçerme kapasitesi, ABnin üye olacak ülkenin birliğe getireceği mali, kurumsal ve toplumsal külfeti karşılayabilecek
    durumda olmasıdır.
    AB, 2004 yılında üye olan 10 yeni üyenin ardından genişleme sürecini devam ettirme ve Avrupada refah, istikrar, güvenliği sağlama konusundaki kararlılığını ifade etmiş ancak bundan sonraki genişlemelerin birliğin içerme kapasitesini zora sokmayacağı durumda gerçekleşebileceğini belirtmiştir.
    Müzakere: Türkiyenin üyelik müzakereleri 2005te başlamış ve Müzakereler, ABnin 35 fasıl altında toplanan ve binlerce yasaya karşılık gelen müktesebatının aday Türkiye tarafından benimsenmesinin ve uygulamaya konmasının taraflarca nasıl yönetileceği, yönlendirileceği ve sonlandırılacağı demektir.
    Müktesebat: ABnin kuruluşundan itibaren geçirdiği değişim ve gelişim boyunca kabul edilen ve tüm üye ülkeleri bağlayan ortak hukuki metinlerin tümüne verilen ad.
    Müktesebatın ana başlıkları
    • ABnin kurucu antlaşmaları
    • Bu antlaşmalara göre kabul edilen mevzuat ve kararlar ile ATADiçtihadı
    • Ortak dış politika ve güvenlik politikası ile ilgili ortak hareket planları, ortak pozisyon kararları, deklarasyonlar, sonuçlar ve diğer kararlar
    • Adalet ve İçişleri çerçevesinde kabul edilen ortak hareket planları, ortak pozisyon kararları, imzalanan konvansiyonlar, kararlar, açıklamalar ve diğer kanunlar
    • Birlik tarafından, üye devletlerce kendi aralarında Birlik faaliyetlerine ilişkin olarak imzalanan anlaşmalar.
    MÜZAKERELERDE ÖNEMLİ BELGELER
    1-Müzakere Çerçeve Belgesi: Aday ülkenin içinde bulunduğu durum göz önüne alınarak hazırlanması ve müzakerenin işleyiş, biçim ve kurallarını bütün ayrıntılarıyla ele alması.
    2-İlerleme Raporları: ABnin aday ülkenin genel olarak siyasi ve ekonomik kriterlerde ve özel olarak her müktesebat faslında bir yıl içinde kat ettiği yolu değerlendirdiği belge.
    3-Katılım Ortaklığı: Avrupa Komisyonu tarafından hazırlanan ve Konsey tarafından onaylandıktan sonra AB Resmi Gazetesinde yayımlanan ve müzakerelerin AB tarafınca belirlenen yol haritası.
    4-Ulusal Program: AB Müktesebatının Üstlenilmesine İlişkin Türkiye Ulusal Programı, kısa adıyla Ulusal Programda aday ülke Türkiye Katılım Ortaklığında belirlenen hedeflerin nasıl bir takvimle yerine getireceğini, hangi kurumların hangi hedeften sorumlu olacağını ve mali kaynakların kullanımını detaylı olarak açıklar. Her aday ülke gibi Türkiyeninde Ulusal Programında Katılım Ortaklığında önerilen takvime uyması esastır. Ulusal Program ilk kez 2001de hazırlanmış, 2003 ve 2008de güncellenmiştir.











    MÜZAKERELERİ YÜRÜTEN KURUMLAR
    1-Türkiyede Kurumsal Yapı
    -AB Genel Sekreterliği, Baş müzakerecilik ve AB Bakanlığı: 99 Helsinki Zirvesinde Türkiyenin adaylığının ilan edilmesinin ardından üyelik müzakerelerinin eşgüdümü amacı ile 2000 yılında ABGS kurulmuştur. Türkiyenin 2004de müzakerelere başlayacağı ilan edildikten sonra 2005de devlet bakanı seviyesinde bir baş müzakereci atanmıştır. 2011den sonra devlet bakanlığı AB Bakanlığına yükseltilmiş, Bakan baş müzakerecilik görevini üstlenmiştir.
    Müzakere sisteminin ana yapısını İzleme ve Yönlendirme Komitesi oluşturur. RİG AB, Adalet, Dışişleri ve İçişleri Bakanlarından oluşan üst mekanizmadır. RİGin sekretaryası ABGS tarafından yerine getirilmektedir.
    2-ABde Kurumsal Yapı
    -Komisyon ve Genişleme Genel Müdürlüğü: Avrupa Komisyonunu ABnin Hükümeti gibi düşünebiliriz. Aday ülkelerin müzakerelerinde, her yıl bir ilerleme raporu yazar.
    AB Türkiye Delegasyonu: Türkiyenin müzakerelerde kaydettiği ilerlemeyi yerinde takip etmek üzere Komisyonun diğer aday ülkelerde olduğu gibi Türkiyede bulunan temsilciliğidir.
    Türkiyede müzakerelerinin gidişatı hakkında günü gününe Avrupa Komisyonuna rapor vermekle yükümlüdür.
    DİĞER AB KURUMLARININ MÜZAKERELERDEKİ GÖREV VE YETKİLERİ
    1-Avrupa Parlamentosu: Dış İlişkiler Komisyonu vasıtasıyla müzakere sürecini denetler.
    2-Avrupa vekili: Her aday ülke için tayin edilen bir raportör ülkenin performansıyla ilgili yıllık bir rapor yazar.
    3-Konsey: Genişleme Politikasının nihai karar vericisidir.
    MÜZAKERE DÖNEMİNİN ÖNEMLİ AŞAMALARI
    1-Müzakere Çerçeve Belgesinin Yayınlanması Türkiyenin Müzakere Çerçeve Belgesi 2005te yayımlanmıştır. Müzakere Çerçeve Belgesi müzakerelerin nasıl yürütüleceğine ışık tutar.
    2-Katılım Konferansı(2005, Lüksemburg): Müzakerelerin başlaması ile ilgili kararın alınmasını takiben her aday ülke için bir hak düzenlenir.
    3-Tarama Süreci: Müzakerelerin ilk ayağını tarama süreci oluşturur. Tarama süreci aday ülkenin müzakereler başlamadan önce ulusal mevzuatının bulunduğu durumun tespitidir.
    4-Tarama Sonu Raporları: Aday ülke için hazırlanan tarama sonu raporunun AB Konseyi onayı için üye ülkelerin oy birliği gerekmektedir.
    5-Karşılıklı Müzakere Pozisyonlarının Hazırlanması: Müzakere pozisyon belgeleri, Türkiyenin ilgili fasılda AB müktesebatının uygulanmasında bulunduğu noktayı, tam uyum için oluşturacağı kurumsal yapıyı ve uygulayacağı takvimi, eğer geçiş süresi veya istisna talep edilecekse bu talebini ve gerekçesini içerir.
    Müzakerelerin Başlaması ve Gidişatı: 2005te müzakerelerin başlamasını takiben Avusturya dönem başkanlığında müzakereye açılan ilk fasıl Bilim ve Araştırma olmuş ve Türkiyenin gerekli kriterleri yerine getirdiği belirtilerek fasıl geçici olarak kapatılmıştır.
    Müzakere Sürecinde Duraklama: Türkiye müzakerelere fiilen başlayabilmek için Brüksel Zirvesinde AB tarafına iki taahhütte bulunmuştu. İlki yeni ceza yasasının yürürlüğe girmesi, ikincisi GByi ABnin 10 yeni üye ülkesinede uygulanacağını belirten bir ek protokolün imzalanması ve daha ileri bir tarihte onaylanmasıydı. Ancak müzakerelerin filen başlamasının ardından Türkiye, ek protokolün TBMMde onay sürecini Kıbrıs Cumhuriyeti hükümetini tanımıyor olmasını ve KKTC üzerindeki izolasyonların sürmesini öne sürerek gerçekleştirmedi.
    2006da AB Dışişleri Bakanlarından oluşan Genel İşler Konseyi toplantısında Türkiye ek protokole ilişkin taahhütlerini yerine getirene kadar GByi ilgilendiren 8 müzakere faslının açılmayacağı kararlaştırıldı. fasıl şunlardır;
    -Malların Serbest Dolaşımı -İş Kurma Hakkı ve Hizmet Sunma Serbestisi -Mali Hizmetler
    -Tarım ve Kırsal Kalkınma -Balıkçılık Politikası -Taşımacılık Politikası -GB -Dış İlişkiler.
    Bu 8 fasılda müzakerelerin açılması bloke edilmiştir. 2009 yılı sonrasında ise 12 fasıl, gayriresmi olarak da 6 fasıl olmak üzere toplam 18 faslın müzakereye açılmasının önünde siyasi engeller bulunmaktadır. 2010dan itibaren Kamu İhaleleri, Rekabet Politikası ve Sosyal Politika İstihdam fasıllarında bir gelişme olmamıştır.
    Daimi Temsilciler Komitesi(COREPER): Her üye ülkenin AB nezdindeki temsilcisi olan büyükelçilerden oluşan bir AB kurumudur. Üye ülke büyükelçilerinden oluştuğu için bu komitede Komisyondan farklı olarak üye ülkelerin ulusal çıkarları ön plandadır. Üye ülkelerin ulusal çıkarlarını gözeterek AB için ortak karar aldığı bu komite, AB karar alma mekanizmasının işleyişi için büyük önem arz etmektedir.
    MÜZAKERE DÖNEMİNDE MALİ YARDIMLAR
    1-Adaylık Öncesi Mali Yardımlar: 63de Ankara Anlaşmasının imzalanmasından 95e kadar AB ile Türkiye arasında GB kararına kadar Türkiye mali protokoller aracılığı ile çoğu kredi niteliğinde olmak üzere yaklaşık 1 milyar avro destek almıştır. Bu destek Türkiyenin AB ile GB uygulamasına geçişini kolaylaştırmak amacıyla verilmiştir.
    2-Adaylık Döneminde Mali Yardımlar
    -99-2006 Dönemi: AB bütçesi 7 yıllık dönemler için hazırlanmaktadır. MEDA programı ile hibe olarak 890 milyon avro ve kredi olarak 1 milyar 470 milyon avro mali destek almıştır. Türkiyenin aldığı mali destek bir önceki döneme göre iki kat artmıştır.
    2007-2013 Dönemi: IPA fonları geri dönüşsüz hibelerdir ve aday ülkenin resmi kurum ve kuruluşları vasıtasıyla dağıtılırlar. ABnin katılım öncesi kaynakları ademi merkeziyet ilkesi çerçevesinde aday ülkeden yönetilir. IPAnın bileşeni vardır;
    -Kurumsal Kapasite Geliştirme -Bölgesel ve Sınır Ötesi İşbirliği -Bölgesel Kalkınma
    -İnsan Kaynaklarının Gelişimi -Kırsal Kalkınma.
    2014-2020 Dönemi: Komisyon 2014-2020 bütçe döneminde müzakere eden aday ülkeler için 14,1 milyar avroluk bir IPA yardımı teklif getirmiştir.
    -Sosyal Politika ve İstihdam faslında Türkiye henüz müzakerelere başlamamıştır.
    -AB Müktesebatına ABnin Kurucu Anlaşmaları dahil değildir.
    -Sonbaharda ABnin aday ülkenin durumunu değerlendirdiği belge, İlerleme Raporudur.
    -Türkiyenin GBnin işleyişi kapsamında kendi mevzuatıyla uyumlaştırdığı alan, rekabet hukukunun düzenlenmesi olmuştur.
    -ABnin 3.ülkelerle gerçekleştirdiği ortaklık ilişkisinin kurumsal yapısı, karşılıklılıktır.




  • -1-KYNDE CAĞDAŞ YAKLAŞIMLAR
    KYDE PARADİGMA DEĞİŞİMİ
    Paradigma: Dünyayı algılamak ve anlamak için gerekli olan zihinsel düşünce tarzı.
    Model, kalıp anlamlarında ve toplulukça paylaşılan inanç, değer ve tekniklerin tümü.
    Kavram ilk olarak Kuhn tarafından kullanılmıştır;
    -Kültürel -Misyon -Yapısal -Süreç değişimi.
    Yeni yaklaşıma göre klasik KY
    a) Bürokrasi modeline göre örgütlenmiştir. Biçimsellik, ayrıntılı kurallar gibi ilkelerin kamu yönetiminde etkinliği sağlayacağı düşünülmüştür.
    b) Kamusal mal ve hizmetlerin üretiminde ve dağıtımında bürokrasi vasıtasıyla görev almalıdır.
    c) Siyasi ve idari konuları birbirinden ayırabilmelidir. Kamu yönetiminin görevi, talimatları ve kuralları uygulamaktır. Siyasiler ise kamusal alanda yapılacak olanları belirlemekte ve bunları kamu yöneticileri uygulamaktadır.
    d) Yönetimin özel biçimidir. Özel sektörden farklıdır. Bürokrasi ve çalışanların hayat boyu istihdamına göre düzenlenmesi gerekmektedir.
    Public management: Kamu İşletme Yönetimi
    YKYnin Ortaya Çıkışı: YKYnin ortaya çıkışında iki süreçten bahsedilmektedir. 1.Rekabete ve kullanıcı tercihlerine, açıklığa, şeffaflığa ve motivasyona vurgu yapan kurumsal ekonomi düşüncesidir. 2.Dünya Savaşı sonrası geliştirilen kamu tercihi, sorumluluk ve işlem maliyeti teorileri bu düşünceyi oluşturmuştur. Yeni kurumsal ekonomi yönetsel reform doktrinlerini; tartışılabilirlik, kullanıcı tercihi, açıklık-şeffaflık ve uyarıcı yapılar üzerinde durarak incelemiştir. 2.Kamu sektöründe özel sektör modelli ekonomik yönetim modelinin uygulanması kabul edilmektedir. Bu hareket; profesyonel yönetime, teknik uzmanlığa, başarılı sonuç elde etmek için yetki devrine, uygun örgütsel kültürleri geliştirme aracılığı ile daha iyi örgütsel performans sağlanmasına ve örgütsel çıktıların aktif ölçümü ve uyarlanmasına vurgu yapmaktadır.
    Weber: Yönetimlerin hiyerarşik ve bürokratik ilkelere göre örgütlenmesini öngören bürokratik yönetim ilkesinin, artık mevcut sorunların çözümünde yetersiz kaldığını belirtmiştir.
    YKYYİ OLUŞTURAN TEORİLER
    1-Kamu Tercihi Teorisi: Bürokrasiye saldırılarla yönetim küçültülmesine zemin oluşturdu ve piyasa tabanlı kamu politikalarının dizaynı için teknikler geliştirdi.
    2-Sorumluluk Teorisi: İnsanın akılcıl bir yaratık olduğu ve kendi çıkarları doğrultusunda hareket ettiği öngörüsü ile ortaya çıkmıştır.
    Vekalet verenle alan arasındaki ilişkiyi ortaya koyan teori.
    3-İşlem Maliyeti Teorisi: Sözleşmeciliği ve diğer örgütsel teorileri bir araya getirmeyi amaçlayan disiplinler arası bir yaklaşım olan örgütsel ekonomi esaslarına dayanmaktadır.
    Örgütleri anlamak ve davranışlarının özelliklerini incelemek.
    Diğer teorilere göre daha fazla ağırlık vermiştir.
    4-Yönetim İdeolojisi Teorisi: İşletme yönetimi tekniklerinin kamu kesimi yönetimine ithali.
    YKYnin özellikleri
    -Profesyonel yönetimi oluşturmak -Standartları belirginleştirmek ve performansı ölçmek
    -Çıktı kontrolüne önem vermek -Ayrışmaya vurgu -Müşteri odaklılık -Merkezileşme
    -Rekabete vurgu yapmak -Özel sektör yöntemlerine vurgu yapmak -Ademimerkezileşme.
    YKYNİN İLKELERİ
    1-Küçülmek: Yönetimin hacimce faaliyet alanının azaltılması.
    2-Yönetim ideolojisi teorisini KYye uyarlamak: Özel sektör uygulamalarının KYne uyarlanması, performans ölçümlerine dönük sistemler kurmakta ve çeşitli göstergeler kullanmaktadır.
    3-Girişimci yönetimler mantığını KYye aktarmak: Rekabetin teşvik edilmesi.
    4-Yerelleşmek: Karar alma süreçleri hizmeti kullananlara yakınlaştırılmakta, rekabet artırılmakta ve yenileştirme gündeme gelmektedir.
    5-Bürokrasiyi azaltmak: Hiyerarşi ve katılma süreçlerinden çok sonuçlara vurgu yapılmaktadır.
    6-Özelleştirmek: Bazı durumlarda ve gerekli şartlar oluştuğunda yönetimler, mal ve hizmet sunumunu dışarıdan özel sektör firmalarına yaptırabilmektedirler.
    YKYYİ UYGULAYAN ÜLKELERDEN ÖRNEKLER
    Avustralya: Ülkede daha çok YKY düşüncesini ilke temelinde kamu oyununun gündemine yerleştirmeye dönük çalışmalar yapılmıştır. Daha iyi kamu hizmeti sunmak, performansı ön plana çıkarmak, liderliği geliştirmek, sürekli gelişmeye dönük bir kültür oluşturmak, performans kalitesini artırmak, İK yönetimini destekleyerek bu alandaki stratejik kapsamı geliştirmek, kamu hizmetlerinin network ortamında daha iyi sunulabilmesi için İnternet olanaklarını geliştirmek gibi stratejiler.
    Fransa: Ülke, YKY uygulamaları açısından ihtiyatlı ve kısmende başarısızdır.
    İngiltere: 1215 yılında Magna Cartanın, 1679 yılında ise Hobeas Corpusun imzalanması ve 17.yyda Hobbes ve Lockeun düşünceleriyle temel hak ve hürriyetlerin ve bunu destekleyen bireyselliği kapsayan, buna vurgu yapan siyasal kültürün oldukça erken bir şekilde bu ülkede oluşması, bugünkü demokrasinin beşiği nitelendirmesine tabi olmasına neden olmuştur.
    İngilterede YKY düşüncesinin uygulamaya aktarıldığı en önemli adım 88de atılmıştır.
    Fulton Raporu(İngiltere): Mevcut kamu yönetimlerinin yeteneklerini ve becerilerini ortaya koymuş, kamu yönetiminin her düzeyde dışa yani özel sektöre açılmasını ve birçok açıdan sınırlama içeren katı hiyerarşik yapının kaldırılmasını önermiştir.
    ABD: KY alanında yeniden yapılanma çalışmalarının arkasında en güçlü siyasal iradenin yer alması açısındanda ender ülkelerden birisidir.
    Ülkede 60lı yıllarda Minnowbrook Konferansı ile başlayan klasik kamu yönetimine meydan okumalar, 70lerde kamu tercihi anlayışının gündeme gelmesi ile zirveye ulaşmıştır. 80lerde ise kamu yönetimi içerisine özel sektör yönetim teknikleri girmeye başlamıştır. ABDde kamu kuruluşları ve yerel yönetimler, kendilerini YKY düşüncelerine uydurmaya başlamışlardır.
    Roosevelt, 34te bir konferansta, reformlarımızda kesinlikle ödün veremeyeceğimiz iki temel amacımız olmalı: Manevi değerlerimiz ve verimlilik diyerek hem kararlılığını hemde verimliliğe verdiği önemi göstermiştir. Bu zihniyet hâlâ etkisini sürdürmektedir.
    AUPDPUN AMAÇLARI VE ELDE EDİLEN SONUÇLAR
    1-Küçülmek: 272.000 pozisyonda, sivil çalışan sayısını azaltmak olarak belirtilmiştir. Bu dönemde yönetimsel birimlerde azalma 317.000 kişiyi bulmuştur.
    2-Yönetimsel maliyetleri azaltmak: 5 yılda 108 milyar dolar tasarruf sağlanmış.
    3-Yönetim sisteminde reform yapmak: Kamu hizmetleri, bütçe ve gelir idaresinde yeniden yapılanma gerçekleştirilmiş ve gelir idaresi yeniden düzenlenmiş.
    4-Otoriteyi özerk kuruluşlar aracılığıyla merkezi olmaktan çıkarmak: Yöneticilere personel üzerinde özellikle bütçe ve gelir sağlama konularında daha çok otorite verilmesi.
    5-Çalışanları güçlendirmek: Federal yönetimde çalışan-yöneten arasındaki olumsuz ilişkileri mümkün olduğunca azaltmak.
    6-Kültürel değişim sağlamak: Örgüt kültüründe görevlendirme ve yetki vermeden çok motivasyon ve güç kazandırmaya dönük bir değişim.
    7-Hizmet kalitesini geliştirmek: Halkın istek ve ihtiyaçlarına göre hizmet sunma.
    8-Kuruluşların çalışmalarında verimliliklerini artırmak: Düşük maliyetlerde yüksek verimlilik sağlayacak süreçlerinin yeniden düşünülmesini ve analizlerinin yapılmasını sağlamak.
    -Devletin sosyoekonomik fonksiyonlarının artırılması, KYnin değişimi sürecinde yolsuzlukların azaltılmasına neden olacaktır.
    -Literatürde Kamu Tercihi Teorisinin kurucusu, Buchanandır.
    -YKY düşüncesini oluşturmada diğerlerine göre örgütsel ekonomiye daha fazla ağırlık veren İşlem Maliyetleri Teorisidir.
    -Örgütlerin bürokrasi dışında yeni yapısal arayışlara girmesine neden olan ortam, bilgi ve teknolojinin ateşlediği değişim ortamı.
    -2-KYNDE CAĞDAŞ YAKLAŞIMLAR
    Kriz yönetimi: Örgütün temel süreç ve hizmetlerine, üretim sürecine, iş gören ve yöneticilerine, dış çevresini önemli biçimde tehlikeye sokacak krizler.
    Kriz yönetiminin temel amacı, krizleri önceden tahmin edebilen, önlemler alabilen örgütsel yapılar oluşturmaktır. Krizi önlemede karar vericilerin/yöneticilerin algılama yapılarının önemi büyüktür. Eğer bu kişiler krizi bir tehdit olarak algılayıp zamanında önlem geliştirirlerse krizi önleme başarısıda artar.
    Kriz Yönetim Merkezi, kriz sürecini yönlendiren temel birimdir.
    Kriz: Birdenbire meydana gelen kötüye gidiş, gelişme, buhran; tehlikeli an; büyük sıkıntı.
    TDK; Toplum, kuruluş ve bir kimsenin yaşamında görülen güç dönem, bunalım, buhran. Birdenbire meydana gelen kötüye gidiş, gelişme, buhran, tehlikeli an ve büyük sıkıntı. Birdenbire ortaya çıkan, önceden öngörülmeyen, beklenmeyen ve olağandışı bir durum.
    Örgütün üst düzey hedeflerini tehlikeye sokan ve örgütlerin acele tepki göstermelerini gerektiren, mevcut kriz önleme ve öngörme mekanizmalarının yetersiz kalması.
    Beklenmeyen ve önceden sezilemeyen, çabuk ve acele cevap verilmesi gereken, örgütlerin önleme ve uyum mekanizmalarını etkisiz hâle getireren gerilim.
    Krizin ilk aşaması, krizle ilgili ilk belirtilerin ortaya çıkışı oluşum aşamasıdır. Bu aşamaya Potansiyel kriz aşaması ve Gizli krizde denilmektedir.
    İlk bakışta olumsuz unsurlar içeren bir kavramı akla getirmekle beraber, esasında fırsatları ve tehlikeleri bir arada taşımaktadır. Kriz durumunda hem aşılması gereken zorluklar hemde bu gerginlik ve güçlükler aşıldığında elde edilebilecek yeni kazançlar bulunmaktadır.
    Kriz kavramının farklı tanımlarında ayırt edici üç unsur öne çıkmaktadır;
    -Ciddi ve beklenmeyen bir tehdit -Yüksek oranda belirsizlik -Acil karar verme gerekliliği.



    Örgütsel krize yol açan olaylar
    -Dış -İç çevre faktörleri.
    Krize neden olan olaylar ve krizin gelişim sürecinde son aşama, krizin ortaya çıkmasıdır.
    Afet yönetimi: Afetlerin önlenmesi ve zararların azaltılması, afetlere karşı hazırlıklı olunması ve afet anında hızlı ve etkili kurtarma, ilk yardım, geçici barındırma ve yeniden inşa faaliyetlerinin yürütülebilmesi için toplumun tüm imkan ve kaynaklarının afet öncesi ve afet sonrasında yönlendirilmesi, rasyonel kullanımını gerektiren kavram.
    Afet: Doğal kaynaklı veya insanların neden olduğu, bir toplumun normal işleyişini etkileyen, toplumun yalnızca kendi kaynaklarını kullanarak önleme yetisinin ötesindeki, geniş boyutlu insan, materyal, çevresel kayıplara yol açarak bozan, felaket derecesindeki olay.
    Yerel olanaklar ile başa çıkılamayan, insanlar için fiziksel, ekonomik ve sosyal kayıplar doğuran, normal yaşamı ve sosyoekonomik faaliyetleri durdurarak veya kesintiye uğratarak toplumları etkileyen doğal, teknolojik veya insan kaynaklı bir olay.
    Canlı ve cansız çevreye büyük zarar veren, önemli ölçüde can ve mal kaybına neden olan, olağan dışı, doğal ve beşeri olaylar.
    Belirli bir parasal değerin üstündeki yıkım veya tahribat.
    Herhangi bir doğa olayının afet olarak kabul edilebilmesi için, insan yerleşimlerinde meydana gelmesi gerekmektedir.

    Tehlike: Farklı yerler ve zamanlarda tek başına veya diğer afetlerle birlikte etkileyebilen olay.
    Tehlikelilik durumu insanlardan ziyade yerleşim yerinin afetler karşısındaki durumu.
    Belirli bir zaman diliminde ve coğrafi bölgede insan hayatını, mallarını ve faaliyetlerini bir afete neden olacak derecede olumsuz etkileyebilecek doğal bir olayın ortaya çıkma ihtimali.
    Bir acil durum veya afete dönüşebilecek potansiyel herhangi bir olay veya durum.
    Hasar görebilirlik: Zarara açık olma.
    Bir kişinin veya belli bir insan topluğunun, bir doğal afetin etkileri ile baş edebilme, doğal afete karşı direnebilme ve afetin ardından normal duruma geri dönebilme kapasitesi.
    Doğa olayları ile karşı karşıya kalmaları durumunda insanlar ve insan toplulukları için söz
    konusu olan durum
    Yapı, sistem, yaşam ve sosyoekonomik düzen gibi risk altındaki bir unsurun veya unsurların deprem tehlikesinin oluşması sonucunda gördükleri hasarın derecesi.
    İnsan yada sosyal grubun herhangi bir tehlikenin etkilerini tahmin etme, bununla başa çıkma, direnç gösterme ve etkilerini azaltma konularındaki göreli kapasite eksikliği şekli.
    Hasar görebilirliliğin sosyoekonomik özellikleri
    -Fiziksel –Sosyal –Kültürel –Politik –Ekonomik -Teknolojik
    Risk: Bir tehlikenin tahmin edilebilme derecesi sonucunda ortaya çıkması beklenen muhtemel
    kayıpların miktarıdır.
    Riskle ilişkili olarak üzerinde durulması gereken bir başka kavram, risk yönetimidir.
    Belirli bir süre içinde, belirli bir tehlikenin risk altında olan belirli bir unsur üzerinde etkisi sonucunda ortaya çıkması beklenen ya da tahmin edilen olumsuz sonuçlar.
    Risk yönetimi: Bireyleri ve örgütleri çok çeşitli kaynaklardan gelebilecek tehlikelere karşı aydınlatmak suretiyle ve bu alanlardaki denetimi artırmaya yönelik önlemler dizisi.
    Türkiyede Doğal Afetler: Ülkemizin bulunduğu coğrafi yapı sel, çığ ve toprak kayması gibi doğal afetlerin sık yaşanmasına neden olmaktadır. Bu topografik özelliklerle kentsel riskler birleşince ülkemizde kentler doğal afetler karşısında daha da riskli hâle gelmektedir.
    Türkiyede son 70 yıldır doğal afetler nedeniyle hayatını kaybeden insan sayısı 100; hasar gören konut sayısı 600 ve çeşitli şekillerde depremden etkilenen konut sayısı 500 bin civarındadır. Ortalama olarak her yıl 1000 kişi depremde hayatını kaybetmektedir.
    Doğal afetin türüne göre bakıldığında bu hasarların %66sı depremlerden, %15i sellerden, %10u toprak kaymasından, %7si kaya düşmesinden, %2side meteorolojik olaylardır.
    Türkiyede afet yönetimi sistemi: Ülkemizde afet yönetimine ilişkin genel düzenlemeler, 82 Anayasasının 119, 120, 121 ve 122. maddeleri başta olmak üzere diğer kanun ve yasal düzenlemelerle şekillenmektedir.
    Sistemin örgütlenme boyutunda esas kurum Başbakanlığa bağlı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığıdır. Bu yapının kurulması ile daha önceden afet yönetim sisteminde yer alan Türkiye Acil Durum Yönetimi Genel Müdürlüğü, Afet İşleri Genel Müdürlüğü ve Sivil Savunma Genel Müdürlüğü kaldırılmıştır.
    Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanuna göre, Başkanlık Afet ve Acil Durum Yüksek Kurulu, Afet ve Acil Durum Koordinasyon Kurulu, Deprem Danışma Kurulu adı altında üç kuruldan oluşmaktadır.
    Sistem içinde yer alan önemli yapılardan biride DASKtır. DASK ile 2000den itibaren kapsamdaki meskenler için deprem sigortası yaptırmak zorunlu hâle getirilmiştir.
    -3-KYNDE CAĞDAŞ YAKLAŞIMLAR
    Strateji: TDKda bir ulusun veya uluslar topluluğunun, barış ve savaşta benimsenen politikalara destek vermek amacıyla politik, ekonomik, psikolojik ve askeri güçleri bir arada kullanma bilimi ve sanatı.
    Önceden belirlenen bir amaca ulaşmak için tutulan yol.
    Redhouseda harp idare bilgisi.
    Kelimenin etimolojik kökeni Latince yol, çizgi veya nehir yatağı anlamındaki stratum.
    Eski Yunancadaki general anlamına gelen strategos.
    Yylar boyunca askeri bir kavram olarak kullanılmıştır. Askeri strateji, bir savaşta orduların girişecekleri harekât ve faaliyetlerin tasarlanması ve yönetilmesi sanatı.
    Planlama ufku uzun kararlar dizisi.
    Örgütün nereye ve nasıl gitmesinin istendiğine karar vermek.
    Gelecekteki planlanan gelişmelerin ışığı altında, bugünkü kararların kalitesini artırmak.
    Örgütün iç kaynakları ve kabiliyetleriyle dış çevrenin fırsat ve tehditleri arasında uyum sağlayacak faaliyetler.
    Örgütün hangi işi yaptığını veya yapmak istediğini, ne tür bir örgüt olduğunu veya olmak istediğini amaç, hedef ve görevlerin tümü ve bunları gerçekleştirmek için gerekli yöntemler.
    Stratejik planlama: Stratejik plan hazırlama sürecidir. Stratejik planlama sürecinin çıktısı stratejik plandır. Stratejik plan ise örgütleri bulundukları noktadan daha ileriye taşıyacak uzun dönemli bir plandır.
    Örgütün çevresini analiz etmesi, misyonunu ve amaçlarını belirlemesi, paydaşlarını gözden geçirmesi, güçlü ve zayıf yanlarını analiz etmesi ve uygulamaya yönelik faaliyet planlarını geliştirmesi için bir çerçeve sunmak.
    Örgütün 3-5 yılı kapsayan stratejik amaç ve hedeflerinin belirlenmesi ve bunlara ulaşmak için stratejilerin geliştirilmesinden oluşan bir yönetim süreci.
    Sürekli değişen çevre koşullarında örgütün uzun dönemdeki yönünü belirleme süreci. Bu süreç dış ve iç çevreyi analiz etme, paydaşları belirleme ve görüşlerini alma, misyonunu ifade etme, vizyon, amaç, hedef ve stratejilerini belirleme faaliyetlerinden oluşur.
    KYde, kamu kurum ve kuruluşlarına misyonlarını yerine getirmede, kendilerinden beklenenleri karşılamada ve kamu yararı yaratmalarında yardımcı olmak.
    Stratejik planın başarısı Belediyelerin/il özel idarelerinin tüm çalışanlarının planı sahiplenmesiyle olur.
    Stratejik yönetim: Stratejik planların hazırlanması, uygulanması ve kontrol edilmesi faaliyetlerini kapsayan bir süreç. Stratejik planların hazırlanması yeterli değildir. Planların uygulanması ve plandaki amaçlara ulaşma durumunun izlenmesi ve değerlendirilmesidir.
    Askeri bir kavram olarak ortaya atılan, daha sonra işletmelerdede kullanılmaya başlanan strateji kavramı 80li yıllardan itibaren KYninde gündemine girmiştir.
    Özel sektörde genellikle, yoğun rekabet bulunan pazarlarda rakiplerini yenmektir.
    Kamu sektöründe örgütlerin performansını geliştirme, daha iyi hizmet sunma, kaynakları etkili ve verimli kullanma olarak kavramlaştırılmaktadır.
    Şimdi neredeyiz(Durum analizi), Nereye gitmek istiyoruz(Misyon, vizyon, temel değerler, amaçlar ve hedefler), Oraya nasıl gidebiliriz(Stratejiler, faaliyetler ve projeler) ve Başarımızı nasıl değerlendiririz(izleme, performans ölçme ve değerlendirme)soruların cevabı stratejik yönetimin kapsamını oluşturmaktadır.
    Stratejik yönetimin iç ve dış çevre analizi, strateji belirleme, uygulama ile kontrolü kapsayan geniş kapsamlı bir kavramdır.
    Örgütün bulunduğu nokta ile ulaşmayı arzu ettiği durum arasındaki yol.
    Örgütleri değişime yönlendiren ve istenen sonuçlara ulaşabilmek için bir araya getirilen felsefe, yaklaşım, düşünce, kavramlar ve teknikleri uygulama süreci.
    Stratejik yönetimin yalnızca rasyonel düşünce ve analitik yaklaşımdan ibaret değildir.
    Yaratıcı beyin, sezgiler, vizyon sahibi olabilme, farklı düşünme vb. gibi unsurlar yaratıcı strateji geliştirmek için önemli özellikler olarak stratejik yönetimin konuları arasına girmiştir.
    Stratejik planlama kapsamında Neredeyiz sorusuna cevap bulmak için İç ve dış analiz yapma yapılır.
    SWOT analizi. Dış ve iç çevre koşullarının analizini gerektiren bu süreçte kolaylığı nedeniyle en sık kullanılan yöntem.
    Stratejik Planlama-Stratejik Yönetim Farkı: Stratejik planlama, stratejik yönetimin belkemiğini oluşturan temel bir süreçtir.
    Stratejik planlama, stratejik yönetim sürecinin ilk aşamasını oluşturmaktadır. Stratejik planların uygulanması ve elde edilen sonuçların değerlendirilmesiyle stratejik yönetim süreci tamamlanmaktadır.
    Stratejik yönetim stratejik planlamadan ibaret değildir ve stratejik planlamadan daha kapsamlı bir süreçtir.
    Stratejik yönetim, stratejik planlamayıda kapsar ancak onunla sınırlı değildir. Stratejik planlama, stratejik yönetimin ana unsuru olarak kabul edilebilir
    Stratejik planlama ile stratejik yönetim arasındaki farkın bu kadar net ortaya konulabilmesine karşın KY uygulamaları incelendiğinde ağırlıklı olarak stratejik planlama kavramının kullanıldığı görülmektedir.
    KYnde stratejik planlama kavramını tercih eden ülkeler arasında ABD, İngiltere, İrlanda, İsveç, Fransa, Avustralya, Yeni Zelanda bulunmaktadır. Ülkemizdede KYde, stratejik yönetim yerine stratejik planlama kavramı kullanılmaktadır. Stratejik planlamayı kamu kurumları için zorunlu hâle getiren yasalarda, ikincil mevzuatta ve hazırlanan kılavuzlarda stratejik planlama kavramı yer almaktadır.
    Türkiyede yerel yönetimlerde stratejik planlama: Dünyada her alanda yaşanan hızlı değişim, vatandaşların kamu kurumlarından daha hızlı ve kaliteli hizmet sunmalarını istemeleri ile kamu harcamalarının ülkelerin mali sistemleri üzerinde yarattığı baskı gibi çeşitli nedenlerle son 30 yılda pek çok ülkede KY reformları uygulamaya konmuştur.
    Gerçekleştirilen reformların kapsamları ve yaklaşımları ile izlenen stratejiler ülkeden ülkeye farklılıklar göstermektedir. Ancak KY üzerine yapılan araştırmalar, reformlar kapsamında en yoğun olarak benimsenen aracın stratejik planlama olduğunu göstermektedir.
    Ülkemizde KYnde yeniden yapılanma çalışmaları süreci 2003den itibaren başlatılmış ve pek çok yasa çıkarılmıştır. Belediyeler stratejik plan hazırlamak zorundadırlar. Bu zorunluluk nüfusu 50.000in üzerinde olan belediyeler için geçerlidir. Kalkınma Bakanlığı verilerine göre ülkemizde bu nitelikte 251 belediye bulunmaktadır.
    Yerel Yönetimlerde Stratejik Planlamaya İlişkin Yasal Düzenlemeler
    -Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunuj -Büyükşehir Belediye Kanunu
    -İl Özel İdaresi Kanunu -Belediye Kanunu
    -Kamu İdarelerince Hazırlanacak Faaliyet Raporları Hakkında Yönetmelik
    -Kamu İdarelerinde Stratejik Planlamaya İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik,
    -Kamu İdarelerince Hazırlanacak Performans Programları Hakkında Yönetmelik.
    Stratejik Planlama Süreci
    -Hazırlık -Uygulama -Stratejik analiz -Stratejik plan -Hazırlama Denetim.
    YEREL YÖNETİMLER İÇİN ÖNGÖRÜLEN STRATEJİK PLANLAMA MODELİ
    1-Stratejik Plan: Belediyeler ve il özel idareleri katılımcı yöntemlerle beş yıllık hazırlanır.
    2-Performans Programı(rapor): Stratejik planların yıllık uygulama dilimlerini oluşturur. Belediyeler ve il özel idareleri stratejik planlarında belirledikleri amaç ve hedeflere dayanarak o yıl içinde ulaşmayı öngördükleri hedeflerini, bu hedeflere ulaşmak için gerçekleştirecekleri faaliyet ve projeleri, performans göstergelerini ve kaynak ihtiyaçlarını hesaplamaları gerekmektedir.
    3-Faaliyet Raporu: Üst yöneticiler ve bütçeyle ödenek tahsis edilen harcama yetkilileri tarafından her yıl performans programlarına dayalı olarak düzenlenmesi gerekmektedir.
    Performans göstergesi: Belediyelerin/il özel idarelerinin hedeflerine ulaşmak için yürüttükleri faaliyetlerin sonuçlarını ölçmek, izlemek ve değerlendirmek için kullanılan gösterge.
    Yerel yönetimlerde stratejik planlama süreci
    -Stratejik analiz -Strateji geliştirme yada stratejik plan hazırlama -Uygulama –Kontrol -Denetim.
    Misyon: Stratejik plan hazırlama aşamasında ilk önce il özel idaresi/belediyenin misyonunun belirlenmesi gerekmektedir.
    Misyon örgütün varoluş nedenidir.
    Vizyon: Vizyon ve misyon il özel idaresinin/belediyenin stratejik planının çatısını oluşturur.
    Örgütün gelecekte nerede olmak istediğini gösteren yol haritasıdır.
    İşletmelerin ideal geleceğini sembolize eder.
    Temel değerler: Örgüt kültürünün parçaları olarak tanımlanabilecek değerler örgütün tüm çalışanlarına nüfus eden inançlar ve davranışlar.
    Çalışmalarımıza temel oluşturan ilkeler nelerdir sorusuna cevap verir.
    Temel değerlerin özellikleri
    -Hemşeri hukukunun korunması -Sosyal yardımlaşma ve dayanışma -Dürüstlük ve takım ruhu,
    -Sürdürülebilir kalkınma ve duyarlılık -Katılımcılık ve yerinden yönetim -Kalite ve öngörü.
    Amaçlar: Stratejik plan hazırlama aşamasında misyon, vizyon ve temel değerler belirlendikten sonra sıra amaç ve hedeflerin belirlenmesi gelir.
    Vizyonumuza ulaşmak için neler yapmalıyız sorusuna cevap veren kavram.
    Hedefler: Hedefler amaçlara ulaşmak için belirlenen ölçülebilir, kısa süreli ve zaman sınırı belli alt amaçlardır. Hedefler, genel kapsamlı olarak belirlenmiş amaçların uygulanabilmesini sağlar.
    Amaç ve hedef uygulamada anlamları sıkça karıştırılan iki kavramdır. Amaçlar örgütün ulaşmak istediği uzun dönemli genel sonuçlardır.
    Yerel yönetimler için öngörülen stratejik planlama modelinde yer alan ögeler Amaçlar, hedefler, stratejilerdir.
    Hedefin özellikleri
    -Ölçülebilir -Zaman sınırı belli -Ulaşılabilir -Tam.
    Yönetim biçimi: Valinin veya başkanın yönetim biçimi, hazırlanan stratejik planın idare/belediye çalışanları tarafından uygulanmasını etkileyen önemli bir faktördür.
    Personel: Bir örgütün sosyal ve entelektüel sermayesi olarak nitelendirilen personelin; stratejik planların gerek hazırlanması gerekse uygulanmasındaki önemi tartışılmaz bir gerçek.
    Stratejik lider: Geleceği görebilme, vizyon yaratabilme, esnek olabilme ve diğer kişileri güçlendirebilme yetenekleri aracılığıyla gerektiği zamanlarda stratejik değişimleri yapabilen.
    Yetenekler: Örgütlerin sahip oldukları kaynakları etkili biçimde koordine ederek amaçlarına ulaşmalarını sağlayacak beceri ve bilgi demeti olarak tanımlanabilir. Yetenekler, her örgütün kendine özgüdür ve birbirinden farklıdır.
    Örgüt kültürü: Stratejik planların uygulanmasında önemli etkiye sahip faktörler
    İzleme ve değerlendirme: Stratejik plan hazırlandıktan sonra uygulamaya geçer geçmez sürekli ve ulaşılmak istenen hedeflere ve performans göstergelerine yönelik veriler düzenli olarak toplanmalı ve değerlendirilmelidir.
    Raporlama: İzleme ve değerlendirme sonunda rapor hazırlanması, gelinen noktayı ortaya koyar. Amaç ve faaliyetlerin gerçekleştirilmesine ilişkin gelişmelerin belirli bir sıklıkla izlenerek sonuçların raporlanması, kurum içi ve kurum dışı ilgili taraflara sunulması.
    -Nasıl sorusunun cevabı, Stratejik planlar kapsamında belirlenen stratejiler oluşturur.
    -Vizyonumuza ulaşmak için neler yapmalıyız sorusuna cevap veren kavram, amaçdır.
    -Herhangi bir il özel idaresi/belediyede stratejik plan çalışanlar tarafından kabul edilmemekte ve uygulamada dirençle karşılaşılmasının en önemli nedeni, Hazırlanırken katılımcılık ilkesine uyulmamış olmasıdır.
    -Stratejik planlar kapsamında belirlenen stratejiler, nasılın cevabıdır.
    -İl özel idaresi/belediyeler yasal mevzuat raporu hazırlamaz.
    -Belediyeler bütçelerini stratejik plan ve performansa göre hazırlar.
    -İl özel idaresi/belediyede stratejik plan çalışanlar kabul edilmemekte ve uygulamada dirençle karşılaşılmasının en önemli nedeni, Hazırlanırken katılımcılık ilkesine uyulmamasıdır.
    -4-KYNDE CAĞDAŞ YAKLAŞIMLAR
    KAMU PERSONEL YÖNETİMİ(KPY)KAVRAMI
    Performans: Kökeni açısından, Fransızcada performance olarak kullanılan, sayılabilir ve sayılamaz nesne ve olaylar için kullanılan isim sözcüktür.
    Belli bir çaba sonucu başarmak, dikkatle hazırlanmış planı uygulamak, planlanan ve organize edilen bir işi yapmak, bir işi nasıl ve ne şekilde yapılacağını önceden belirlemek ve düzenlemek karşılığı bir deyim olarakda kullanıldığı ve bir işin başarıyla sonuçlandırılması.
    TDKda performansın Türkçe karşılığı başarımdır.
    Sarf edilen zihinsel ve maddi çaba sonucu elde edilen çıktı değerler.
    Önceden belirlenen bir amaca ulaşiılan seviye.
    Amaçlı ve planlı bir faaliyet sonucunda elde edilenler.
    Kurum amacı doğrultusunda belirlenen hedef miktarına, çok iyi veya iyi derecede ulaşılması süreci.
    Amaçlara ulaşma derecesi ve çıktı miktarı.
    Oxfordta belli bir çaba sonucu başarmaktır.
    Motivasyon araçlarının etkisiyle ortaya çıkan iş başarımı.
    Yönetsel eylemin sonucundaki herhangi bir durum değil, amaca ulaşma veya yakınlaşma anlamındaki olumlu bir durum.
    Performans Yönetimi: Kuruluşun insan kaynaklarının bireysel ve takım hâlindeki kapasitelerinin geliştirilmesi ve performanslarının artırılması sonucunda örgütsel başarıya ulaşmayı sağlayıcı yönde, stratejik ve bütünleştirilmiş bir yaklaşım.
    Bireysel kariyer planlama, insan kaynaklarının işe ilişkin eğitim, deneyim, bilgi ve becerileri ile başarılı çalışmalarını gelecek hedeflerine göre yönlendirmesidir.
    Performans yönetimi etkili hale getirilmesi ve geliştirilmesi süreci
    • Kuruluştaki bölüm, takım ve bireysel amaçların uyumu • Performans değerleme sistemi
    • Ödüllendirme stratejisi ve çerçevesi • Hizmet içi eğitim • Gelişme stratejisi ve planları
    • İletişim • Yönlendirme ve yol gösterme • Geri bildirim, • Bireysel kariyer planlama
    girişimlerinin daha etkili hâle getirilmesi ve geliştirilmesi sürecidir.
    Performans yönetiminin istekli olması gereken noktalar
    • Örgütünü devamlı geliştirmeli veya gelişme stratejileri izlemelidir
    • Örgütün kaynaklarını yeniden gözden geçirmelidir
    • Örgüt için gereken yada gerektiği tahmin edilen yeni kaynakların arayışına gitmelidir
    • Performansı artırıcı ölçülebilir hedefler koymalıdır
    • İş yükünün çok fazla veya çok az olmamasına dikkat etmelidir
    • Performans hedeflerine ilişkin sonuçları sürekli ölçmelidir
    • Performans yönetimi için örgüt kapasitesini bilinçli biçimde artırmalıdır
    • Performans yönetimi için İKyönetimi anlayışına önem vermelidir
    gibi farklı noktalarda istekli olmalıdır.
    KPY: Kamu kurum ve kuruluşlarındaki kamusal kaynaklarla, kamusal mal üretimi ve kamu hizmetleri sunumu temel amacına uygun olarak, kurum ve kuruluş ölçeğinde belirlenen iş ve hizmet hedeflerine yüksek oranda ulaşmayı amaçlayan girişimler.
    Kamusal kaynaklar: Kullanılan ve tüketilen kaynaklar olmak üzere iki gruptur. Kullanılan ama tüketilmeyen kamusal kaynaklar girişim, yerleşke(bina vb.), teknoloji(makine-araç-gereç), kurumsal hafıza(arşiv) ve insan kaynaklarıdır.
    Kamu hizmetlerinde kamu yararı için fayda maliyet analizleri yapmak veya doğrudan verimlilik ölçümüne gitmek, ne kadar radikal bir politik tercihi gerektirsede performans yönetimi anlayışı açısından baktığımızda;
    -Amacına yönelik olarak işini yapıyormu -İstenmeyen etki yaratıyormu -Verimli çalışıyormu
    -Halka karşı kendini sorumlu hissediyormu -Yetkili olduğu alan dışına çıkıyormu
    -Herkesemi yoksa belli gruplaramı hizmet ediyor
    gibi sorulara yanıt aramamız gerekmektedir.
    KPY Modeli
    • Sonuç odaklılık ve iddialı sonuç hedeflerin belirlenmesi • Piyasa teşviklerinin oluşturulması
    • Ölçütlerin ve buna uygun göstergelerin belirlenmesi • Hizmetleri, halkın biçimlendirmesi
    • Çok boyutlu performans değerlendirmesi • Doğrudan müdahalede bulunulması
    • Yeterlilik ve kapasite gelişiminin sağlanması.
    Kamuda performans artırıcı önlemler
    • Kamusal kaynakların etkin kullanımı • Kamu hizmetlerinde kalitenin artırılması
    • Bütçe açıklarının ve kamu kökenli borçlanmanın azaltılması
    • KY üzerindeki yasama ve yürütme güçlerinin sorumluluklarının artırılması
    • Karar ve uygulamalarda saydamlığın ve hesap verebilirliğin artırılması.
    KPY Amaçları
    • Örgütsel hedefleri, açık ve tanımlanmış bireysel hedeflere dönüştürmek
    • Hedeflerin gerçekleştirilmesi için gerekli olan performans ölçütlerini belirlemek
    • Belirlenen performans ölçütlerini, çalışanlara zamanında ve adaletle uygulamak
    • Çalışanlardan beklenen performans sonuçlarıyla gerçekleşen başarıyı karşılaştırmak ve değerlendirmek
    • Yönetici ile çalışanlar arasında etkin bir iletişim ve anlayış ortamı yaratmak
    • Performansın geliştirilmesi için yönetici ve çalışanlarla ortak çaba harcamak
    • Çalışanların başarılarını tanımlamak ve ödüllendirmek
    • Örgütün ve çalışanların güçlü ve zayıf yönlerini tanımlamak
    • Geri bildirimle çalışanları desteklemek ve motivasyonlarını artırmak
    • Eğitim-geliştirme ve kariyer planlaması için yönetime gerekli bilgiyi sağlamak.


    KPY İLKELERİ
    1-Ekonomiklik İlkesi: Performansı sağlayan kavramların başında ekonomiklik gelmektedir. Tutumluluk olarakda kullanılan bu kavram, kamusal kaynakları israf etmemek anlamına gelmektedir. Kamusal mal ve hizmetlerin üretiminde en az girdinin kullanımı olan ekonomiklik, KYde en uygun kaynak ve malzemenin, en uygun biçimde seçilmesi ve tüketilmesidir.
    2-Verimlilik(Productivity)İlkesi: Eğer en ekonomik kaynak ve malzeme sağlanmışsa bunların girdi olarak üretime katılması sonucu en uygun çıktı mal ve hizmetlerin üretilmesi.
    3-Etkililik İlkesi: Performansın KY ve kamu hizmeti bakımından en çok öne çıkan kavramı ise, etkililiktir. En uygun kaynak ve malzemeyle hedeflenen en uygun mal ve hizmetin üretilmesi anlamına gelen etkililik kavramı; KYnde kısaca hedef kitlenin memnun edilmesidir.
    Etkililik, en akıllı yönetimdir.
    Hizmet edilen kitleye en çok yansıyan performanstır.
    Halkın, bireysel ve kurumsal performansı görebildiği özelliktir.
    4-Açıklık İlkesi: Açıklık ilkesi, KY anlayışına has bir Kamu Performans ilkesidir. Bazı kısıtlar dışında hiçbir kamusal karar ve eylem, yetkililer dışındakilere kapalı kalamaz. Açıklığa uyumlu bir yönetim anlayışına sahip olmak, kamudaki performansın yine kamunun istek ve şikayetlerini dikkate alarak performansın yönetilmesini sağlar.
    Çağdaş KYnin getirdiği yeniliklerin başında açıklık ilkesi gelmektedir.
    5-Hukukilik İlkesi: Tüm kamusal karar ve eylemlerin hukuka uygun olması.
    Uluslararası sözleşme niteliğindeki kabullerin olması, bunun gerekiyorsa iç hukuka uydurulması durumunda ancak, hukukilik ölçütünün tam anlamıyla kamu kurum ve kuruluşlarındaki yönetici ve memurlar tarafından uygulanması söz konusudur. Bu nedenle Kanunsuz Emir verilemez.
    Kanunsuz Emir: Amirlerin emir verme ve takdir yetkisinin görev ve yapılan işle ilgili olması. Hesap Verebilirlik İlkesi: Kamuda performans yönetimi anlayışının önemsenmesi gerektiğini ortaya çıkaran, en ciddi ölçüt olmuştur.
    KPY ÇEŞİTLERİ
    1-Kurumsal Performans Yönetimi: Kamu olsun özel sektör olsun öncelikle akla gelen performans olmaktadır. Kurumun stratejik bir planlama yaparak, önceliklerini belirlemesi ve bu öncelikleri üst yönetimden alt birimlere ve insan kaynağına kadar yayması ve istenen sonuçlara ulaşılması süreci.
    Lider yönetici ve sadık personelin performans sorumluluğu.
    Kurumsal Performans Ölçütleri Önem dereceleri
    -Kalite %20 -Maliyet %20 -Zaman %20 -İşgücü %15 -Güvenilirlik %15 -Hizmet %10.
    2-Takım Performans Yönetimi: Takımın ulaştığı iş miktarına göre yönetilmesi.
    Takımlar yeni bir yönetim döneminde yöneticinin başarı için takım oluşturma girişimiyle yeni bir projeye kalkışıldığında, büyük ve önemli bir hedefe ulaşılmak istendiğinde veya ortak bir hedef için insan kaynaklarının hedefle bütünleşmesi gerektiğinde oluşturulmaktadır.
    Sinerjik performans: Takımın sonuç performansının, takım üyelerinin belli bir amaç için iş birliği ve özellikle etkileşimde bulunmaları sonucu, üyelerin ayrı ayrı bireysel performansları toplamından daha fazla çıkabilmesidir.
    3-Bireysel Performans Yönetimi: Performans değerlendirmesi ile karıştırıldığından, KPYnde planlanması, yöneltilmesi, denetlenmesi ve geliştirilmesi gereken en önemli parçasıdır.
    Objektif bir bireysel performans yönetimi, gerek kamu kurum ve kuruluşlarının yönetiminin performans hedeflerini ve standartlarını belirleme ve yönetsel başarısı açısından, gerekse insan kaynağının motivasyonuna ilişkin alınması gereken yönetsel karar ve önlemler açısından büyük bir öneme sahiptir.
    Ölçülebilir performans ölçütleri getirme bireysel performans yönetimine en uygun düşer
    Kurum iklimi: Kültürün belli bir zaman dilimindeki hâli.
    KPY SÜRECİ
    1-Araştırma-Planlama Aşaması: Planlama genel anlayışına uygun yapılmaktadır. Kuruluşun gerçek durumuna göre ancak ileriye yönelik olarak stratejik kararlar alma süreci olan performans planlaması yapılmalıdır
    2-Uygulama Aşaması: Performans uygulamasından kasıt, bir önceki aşama olan planlama aşamasında öngörülen, kuruluşa özgü performans ilke ve kararların uygulamaya geçirilmesi.
    3-İzleme-Değerleme Aşaması: Performans yönetiminin denetimi aşamasıdır. Performans değerleme aşamasında, söz konusu girdi ve kaynakların performans anlayış ve ilkelerine göre, kullanılıp kullanılmadığının belirlenmesi söz konusudur.
    Geliştirme Aşaması: Performans yönetimine en bilimsel açıdan bakan aşama.
    Mentor: Daha deneyimli ve daha bilgili olan personelin iş ortamında iletişimi geliştirmesi ve karşılıklı güven duygusunu güçlendirmesi sonucu performansı artırması açısından, yararlı bir akıl hocalığı rolü.
    KPY faydaları ve güçlükleri: KPYnde karşılaşılan çeşitli güçlüklere karşın, çok sayıda faydası bulunmaktadır. KPYnin, yöneltilen çeşitli eleştirilere karşın, performans yönetimi anlayışının getirdiği olumlu özelliklerinin analiz edilmesi, izlenmesi ve etkili bir biçimde uygulanabilmesi durumunda yönetime fayda sağlar.
    nı sağlar.
    KPYnin güçlükleri
    • KPY, KY kültürüne henüz girmemiş yada KYnde yeterince anlaşılamamıştır
    • KPYye ilişkin ilkeler, ölçütler ve uygulama aşamaları na ilişkin olarak henüz mevzuat düzenlemesi yapılmamıştır
    • Mevzuatın hazır olmaması, KPYne uygun bir örgütsel yapınında kurulamamasına neden olur
    • KPYnde getirilen ölçütlerin adı çeşitli ortamlarda geçmekle birlikte, henüz bu ölçütlerin, özellikle kamuya has yeni ölçütlerin kullanımına ilişkin olarak, geleneksel KY anlayışına sahip kamu personelinin direnç gösterdiği görülebilmektedir
    • KPYnde önemli bir yere sahip olan kurumsal, takımsal ve bireysel performans değerlendirmeleri açısından da, kamu kurum ve kuruluşlarının alıştıkları geleneksel yapıdan uzaklaşmak istemedikleri bilinmektedir.
    -İK Performans Yönetiminin Personelin kendi performansını yönetme sorumluluğu için en uygun yeniliktir.
    -KYde, doğrudan ve sadece kamu yararını hedeflemek performans artırıcı bir önlem değildir.
    -KPYnin, kamu personelinin mevcut değerlemesine uygun olmaması, KPYnde karşılaşılan bir güçlük değildir.




  • -1-
    80 öncesi ithal ikameci sanayileşme politikasi(İİSP): 80 öncesi ekonomik yapının belirleyici özelliği devlet öncülüğünde, yurt içi talebe dönük üretim ve istihdam.
    İİSP: Yurt içi tüketiminde ihtiyaç duyulan malların ithal edilmek yerine koruma ve teşvik yoluyla gerekirse girdi ithal edilerek yurt içinde üretilmesinin sağlanmasıdır.
    Türkiye ekonomisini 70lerin sonunda istikrarsızlığa götüren temel nedenler
    1.Ekonomide tarımın payının yüksek olması 2.Tarımın doğa koşullarına bağlı olması
    3.Nüfus hızla şehre akması 4.Nüfusu istihdam edecek yatırımlar gerçekleşmemesi
    5.Talep yapısı değişirken üretim yapısı değişen talebe ayak uyduramaması
    6.İşletmelerin küçük ölçekli olması
    7.Sanayi üretimi tekstil gibi çok az sayıda sektörde rekabetçi olabilmesi kalite ve maliyet açısından rekabet edecek gücü elde edememesi
    8.İhracatın içerisinde sanayi ürünleri çok düşük oranda iken ithalatın önemli bir bölümü sanayi mallarından oluşmuştur
    9.Tasarruf oranlarının yetersiz olması 63 planlı döneminde yurt içi tasarruf/GSMH oranının %12 iken 75de 20 fakat 70lerin sonlarında %16 civarına düşmüştür
    10. Kamu kesiminin bütçe gelirlerindeki artışın yavaşlamasıyla bütçe açıklarının artması ve kamu harcamalarının sağlam kaynaklarla finanse edilememesi
    11.Bütçe açığı ile fazla MB kaynaklarının kullanılmasıyla kredi dağılımını olumsuz etkilemesi
    12.Ülke dışı sorunların başında ise
    70lerdeki petrol fiyatlarının hızla artmasıdır
    13.TLnin değerinde ortaya çıkan olumsuz gelişmeler ve yurtdışına iş gücü çıkışı ile bütün reel ve parasal dengelerin bozulması , iç ve dış finansmanda ciddi sorunların ortaya çıkması.
    Türkiye, 58e ağır borçlu olarak ulaşmış bunun üzerine, alacaklı devletlerle Paris Anlaşmasını imzalayarak borçlarını uzun vadeye atmak(konsolidasyon/moratoryum) zorunda kalmıştır. Moratoryum ile sonlanan 50-58 dönemde millî gelirde yıllık ortalama %7,3 oranında büyüme sağlanmıştır. Bu dönem 1960 askerî müdahalesi ile kapanmıfltır.
    İhracata Dayalı Büyüme Politikası: Yurt içi tüketimde ihtiyaç duyulan malların, ithal edilmek yerine, koruma ve teşvik yoluyla gerekirse girdi ithal edilerek, yurt içinde üretilmesinin sağlanmasıdır. İhracata konu olan mallarda uzmanlaşma yoluna gidilerek ekonomik büyümenin sağlanmasıdır.
    80 öncesinde yüksek ücretler sorunu
    a.Yüksek talebin neden olduğu enfasyon b.Düşük tasarruf nedeniyle yatırım yapılamaması
    c.Yüksek maliyet nedeniyle uluslararası rekabet gücünün azalması.
    80 sonrasi dışa açık büyüme politikasi : 80de alınan kararlar önceki önlemlerden köklü olarak farklıdır. Dışa açık yada ihracata dayalı büyüme politikası olarak adlandırılan bakış açısı Türkiye, ABD ve İngilterede istikrar politikalarının ana eksenini oluşturmustur.
    Temelde monetarist(parasalcı) yaklaşıma dayanan bu yöneliş çözümü parasal düzenlemelerde aramaktadır
    Ekonomideki rolü azaltarak piyasa mekanizmasına işlerlik kazandırmaktadır.
    Dışa açık bir yeniden yapılanmayla ekonomiye istikrar kazandırmayı ve ekonomik büyümeyi sağlamaya yönelmiştir.

    1-Kamu Kesiminin Sınırlandırılması ve Piyasa Mekanizmasi
    a-Enflasyona neden olan yüksek talebin kısılması b-Kamu kesiminin küçültülmesi
    c-Özel sektöre daha fazla önem verilerek kamu müdahalesinin azaltılması ve piyasa mekanizmasına işlerlik kazandırılmasıdır.
    2-Ücret Maliyetlerinin Düşürülmesi ve Uluslararası Rekabet: Yurt içi talebi azaltmak.
    Yüksek faiz oranlarından dolayı faiz gelirlerinin bir kısmını tüketime yönelmiştir.
    3-Serbest Döviz Kuru ve Dış Finansman: Dışa açık bir ekonomide büyümeyi destekleyecek kaynaklardan biriside dış kaynaktır.
    Gelişmekte olan bir ülkede yapılan yatırımlar, yurt içi tasarruflar( kamu+ özel) ve yabancı tasarruflarla karşılanır.
    24 ocak kararları doğrultusunda uygulanan programın temel bileşenlerinden birisi döviz kurunun serbest piyasada belirlenmesidir.
    Yurt içindede resmi kurlar ile karaborsa fiyatları arasında ciddi farklar vardı. Serbest döviz kuruna geçişten 2 önemli sonuç beklenmiştir.
    1.Döviz kurunun serbest piyasada daha gerçekçi olarak belirlenmesi TLnin değer kaybetmesine neden olacak, yurtiçinde üretilen mallar dış piyasalarda daha ucuz hale geleceği için, ihracat artacak,döviz geliri elde edilecek,ithalat pahalı hale gelip dış ticaret açığı azalacaktır.
    2.Diğer olumlu bir beklentide resmi fiyatlar ile karaborsa fiyatları arasındaki farkın azalması ile yurt dışında çalışan işçilerden gelen döviz miktarı artacaktır.
    4-İhracatın Arttırılması ve Döviz Geliri: 80 kararlarını zorunlu hale getiren temel nedenlerden birisi ödemeler dengesindeki açıklar idi. Dış ticaret açığı, ihracatın artırılması veya ithalatın azaltılması ile mümkündür. Yurt içi üretim için ithalatın düşürülme imkanı sınırlı olduğundan dış açığı azaltmanın yolu ihracatın arttırılması ile mümkündür.
    Yüksek Faiz Oranları ve Tasarruflar: Tasarrufların arttırılması için alınan önlemlerden birisi faiz oranlarının yüksek tutulmasıdır. Tasarrufların artması, bir yandan yatırım yapılabilir kaynakları arttıracak, diğer yandanda tüketimin kısılmasıyla ihraç edilebilir bir üretim fazlası oluşturacaktır.
    Tasarruflar, gelirin ve faiz oranlarının bir fonksiyonudur. Uzun dönemde gelir arttıkça tasarrufların artması beklenir. Faiz oranları yüksek olduğundada tüketim ertelenerek tasarruf yapılabilir. Ancak Türkiyenin o günkü koşullarında mevcut tasarrufların bir kısmı bankacılık sisteminin dışında kalmıştır. Diğer bir deyişle bankacılık sisteminin yeterince gelişmemiş olması ve bireylerinde bankacılık sistemine güvenlerinin sınırlı olması nedeniyle o dönemde, ekonomik faaliyetlerin dışında kalmış atıl kaynaklardan sözetmek mümkündür.
    80 istikrar politikasinin uygulama sonuçları
    1-Kalite ve maliyet açısından rekabet gücünün düşük olması 2-İhracatın artması
    3-İthalatta sanayi mallarının payının düşük olması 4-Enlasyonist baskının artması
    5.Kamu açıklarının artması nedeniyle MB kaynaklarına daha fazla başvurulmuş, iç borçlanma miktarı ve faizleri yüksek oranlarda artmıştır.
    Dolarizasyon : Bir ülkede yurt içi yerleşikler tarafından hesap birimi, ödeme aracı ve değer saklama aracı olarak ulusal paranın yerine yabancı ülke paralarının kullanılmasıdır.



    5 Nisan 94 Kararlarında önlemler
    -Yüksek oranda KİT zamları -%139 civarında bir devalüasyon
    -KİTlerin özelleştirilmesi veya kapatılması -MBnin yeniden yapılandırılması
    -Tarımda destekleme alımlarının daraltılması -Bedelsiz ithalat
    -Kamu kesiminde ücret artışlarının bütçe ödenekleri ile sınırlandırılması
    -Tekel ürünleri ve akaryakıttan alınan vergi ve fonların yükseltilmesi gibi önlemler alınması
    -Kısa dönemde kamu açıklarını bir ölçüde azaltmak üzere ek vergiler alınması.(Net aktif vergisi ve eş değer matrah vergisi, birden fazla konutu olanlardan bir defaya mahsus olmak üzere düşük oranlı bir emlak vergisi alınması)
    - Kamu açıklarının azaltılması. Kamu açıklarını kontrol altına alınması, kamu harcamalarının kısılması veya vergi gelirlerinin arttırılması ile mümkündür.
    -Ayrıca orta vadeli makro ekonomik hedeflerin bir bütünlük içinde belirtilmemesi, finansal piyasaya ve borç yönetimine ilişkin önlemlerin açıklanmaması programın eksik olduğu kanısını yaygınlaştırmış ve bu program yeterince güven vermemiştir.
    Enflasyonla mücadele programı(2000): Beklenen sonuçları vermeyen bu paketler yanında, ücretlerin ve tarım desteklerinin enflasyonun üzerinde seyretmesi sonucunda kamu açıkları artmış ve enflasyon yüksek oranlarda gerçekleşmiştir.
    İMF ile Yakın İzleme Anlaşması ile açıklanan Enfasyonla Mücadele Programında 3 yıl içerisinde enfasyonun %5 e düşürülmesi hedeflenmiş programın uygulanmasına KİT fiyatlarının 6 ay dondurulması ile başlanmış ancak başta Rusya olmak üzere bazı ülkelerde ortaya çıkan krizler dalgalanmalara neden olmuş ve enflasyon 98de ancak %50 civarında tutulabilmiştir. Alınması gereken yapısal önlemler kapsamında ise vergi reformunda bazı adımlar atılabilmiş ancak bankacılık, sosyal güvenlik ve özelleştirme gibi alanlarda dikkate değer uygulamalara gidilememiştir. Nominal çıpa olarak döviz kuru seçilmiştir.
    Nominal Çıpa: Doğrudan enflasyon hedeflemesinden çok para politikası uygulamasında, nihai hedef olan fiyat istikrarına ulaşabilmek amacıyla, ara hedef olarak kullanılan para arzı ve döviz kuru gibi nominal değişkenler.
    Güçlü ekonomiye geçiş programi(GEGP): Döviz kuruna dayalı enflasyonla mücadele programı 2000 ve 2001 krizleri ile sonuçlanınca yeni bir ekonomik istikrar programına gerek duyulmuş ve krizden çıkmak ve istikrarsızlık yaratan yapısal sorunları ortadan kaldırmak amacıyla İMF ile imzalanan standby anlaşması gözden geçirilerek GEGP adı altında yeni bir istikrar programı hazırlanarak yürürlüğe konulmuştur.
    Amaç: Faiz dışı fazla yaratılması MPnin temel bileşenini oluşturmaktadır. Mali disiplin, fiyat istikrarı ve istikrarlı bir büyüme sürecini başlatacak yapısal bir dönüşümü sağlamaktır.
    Görev Zararı: Siyasal otorite tarafından kamu iktisadi teşebbüslerine verilen görevler veya bu teşebbüslerin ürettiği mal ve hizmet fiyatlarının maliyetin altında belirlenmesi sonucu ortaya çıkan zarardır.
    Ekonomide rekabet ve etkinliğin arttırılması amacıyla Şeker Kanunu,Tütün Kanunu, Doğalgaz Kanunu, Sivil Havacılık Kanunu, Türk Telekomun özelleştirilmesine yönelik düzenlemeler yapılmış, programın sosyal yönünü güçlendirecek İş Güvencesi Kanunu, Ekonomik ve Sosyal Konsey Kanunu çıkarılmıştır.
    GEGP uygulama sonuçları
    1.Kısa dönemde sağlanan güven ve atılan bazı adımlar sonucunda 2003de kısa vadeli sermaye girişi yüksek düzeyde gerçekleşmiş
    2.Sermaye girişleri artmış 3.İç talep canlanmış 4.Ekonomide büyüme eğilimleri güç kazanmış
    5.2001de %94 olan borç yükü 2003 yılı sonu itibariyle %70 civarına inmiştir +.Büyüme artmış.
    7.2003de cari işlemler dengesi 6 milyar dolar civarında açık vermiş, bu açıkda net hata ve noksan denilen kalemle kapatılmıştır. Bu kalem bir anlamda kayıt dışı sermaye hareketleri olarak düşünülebilir.
    Net hata ve noksan: Ödemeler dengesinde nereden sağlandığı veya nereye ödendiği bilinmeyen döviz gelir ve giderleridir.
    GEGP kamu açığını ve dış açığı disipline etmeye dayalı Kamu dengesi için birincil(faiz dışı) fazla yaratılarak borç yükünün hafifletilmesi, dış denge için dalgalı kur rejimi benimsenmiştir.
    Enflasyon oranları ise 2000-2001de %50nin üzerinde iken 2002de %45, 2003de % 25 ve 2006 yılında enfasyon hedeflemesine geçilmesiyle birlikte sonraki yıllarda %10 dolayındaki bir dalgalanmadan sonra 2009da %6lara kadar inmiştir. Bu oranlar Türkiye Ekonomisinde 80 sonrasında ilk defa tek haneli enflasyonun yaşandığı yıllar olarak gündeme gelmiştir.
    2008 küresel krizi ve türkiye ekonomisine etkisi
    1-Faiz dışı fazlanın azalması 2-Ekonominin daralması 3-Sermaye çıkışı 4-Döviz kurunun artması
    -2000de uygulamaya konan enflasyonla mücadele programında likitide genişlemesine yabancı kaynak girişine göre izin verilmiştir.
    -Devlüasyonun dış ticaret dengesi üzerindeki kısa dönem etkisi, dış ticaret açığını azaltır.
    -2-
    MP ve ekonomik büyüme : Ekonomik büyüme olgusu gelişmiş ülkeler için kullanılır. Ekonomik büyüme kavramı ile sosyoekonomik açıdan toplumun ilerlemesi değil, ileri ve olgunlaşmış nitelikli gelişmiş bir toplumda ekonomik alanın dahada genişletilmesi ifade edilir. Yeni teknolojilerin yaşama geçirilmesi sonucunda görülebilen yeni üretim niteliğidir.
    Ekonomik Büyüme: Reel GSMHdeki artıştır.
    Uluslararası ilişkilerde siyasi ve güç ilişkileri ile karar verici konuma gelmek ulusal ekonominin büyüklüğü ve gelişmişliği ile doğru orantılıdır. Günümüzde ABDnin uluslararası alanda hakim siyasal aktör olması ile ekonominin hacmi arasında birebir ilişki vardır.
    Okun kuralı: Ekonomik gelişme ile istihdam arasında bir ilişki. Belirli gelişme oranında ne oranda istihdam artışı sağlanabileceğini ampirik olarak saptayan yöntem. ABDde milli gelirin her %2,5 dolayındaki artışının istihdamda %1lik bir artış sağlayacağını tespit etmiştir. Kuralın teorik bir yanı yoktur. Gözleme dayanır ve her ekonomide farklı oranlarda gerçekleşebilir.
    Sosyal Gelişmişlik Ölçütü: Bir ülkenin sağlık, eğitim, çocuk ölüm oranları, kentleşme yada fert başına TV, otomobil gibi araçların kullanımı gibi göstergeler.
    Büyümenin sosyal maliyetleri; büyüme ile doğal kaynaklar ve çevre kayıpları dikkate alınmamaktadır.



    EKONOMİK BÜYÜMENİN ÖLÇÜM YÖNTEMLERİ
    1-Potansiyel büyüme oranı: Veri üretim faktörleri ve teknoloji koşulunda tam istihdam ve tam kullanım ile belirli bir zaman boyutunda ulaşabileceği en yüksek büyüme oranıdır. Oranın bir sınırı vardır. Kısa dönemli bir yaklaşımdır. Uzun dönemde değişebilir. Potansiyel büyüme oranı zaman faktörü ile pozitif eğilimlidir.
    2-Ekonomik büyüme oranı: Bir dönemde sağlanan ekonomik kaynakların mevcut kaynaklara oranıdır.Büyüme oranın hesaplanmasında fiyatlar kullanılır. Bir dönem boyunca(genellikle bir yıl) üretilen tüm üretim ve tüketim kaynaklarının değerlerinin dönem başı ekonomik büyüklüğe bölünmesi sonucunda dönemsel büyüme oranı bulunur
    3-Nominal (parasal)büyüme oranı: Fiyat değişimlerinide içererek hesaplanmış büyüme oranıdır. Dönemlerde nominal büyüme oranları fiyat değişmelerinden etkilendiğinden dolayı gerçeği yansıtmaz.
    4-Reel büyüme oranı: Bir dönem içinde yaratılan kaynakların fiyat etkisinden arındırılmış değerleri toplamının başlangıç gelirine oranıdır. (Belirli bir yılın fiyatı sabittir)
    5-Kişi başına büyüme oranı: Belirli bir dönemde(1 yıl) üretilen gelirin nüfusa bölünmesi ile bulunan oran. Gelir artış oranı ile nüfus artış oranı arasındaki farka bağlıdır.
    Gelir artış oranı: Kişi başına gelir artışı milli gelir artık oranından düşük ekonomilerde her dönemde tam istihdam geçerli olmaz. Genellikle %65-75 oranlarında kapasite kullanım oranı ile faaliyette bulunan bir ekonomide,doğal olarak, potansiyel büyüme oranı ile fiili büyüme oranı arasında bir fark vardır.
    Büyüme Aralığı: Potansiyel büyüme oranı ile fiili büyüme oranı arasında bulunan aralıktır.
    Fiili durumun potansiyel durumdan uzaklığını gösterir.
    Amaç, Büyüme aralığını azaltmak ya da düşürmektir. Bunun içinde fiili büyüme oranını potansiyel büyüme oranına yaklaştırmak gerekir.
    Nicel büyümeler, büyüme oranı ile ölçülür.
    Nitel iyileşme: Nicel ekonomik gelişme ile birlikte sosyal göstergelerdeki gelişmeler.
    Milli gelir yada kişi başına gelir artışları hesaplanırken dikkate alınan diğer faktörler
    1-Sermaye aşınma ve yıpranma maliyeti
    2-Çevre kirlenmesi vs gibi diğer dışsal maliyetlerdir.
    Yurt içi gelir: Kaynağı hangi ülke olursa olsun ulusal sınırlar içinde yaratılan gelirlerin toplamı.(Yabancı sermaye karının bir bölümünü kendi ülkesine yada başka bir ülkeye transfer ettiğinde bu miktar Türkiyenin değil, transfer edilen ülkenin milli gelirine dahil edilir)
    Nitel İyileşme: Nicel ekonomik gelişme ile birlikte sosyal göstergelerdeki gelişmelerdir.









    KAPALI EKONOMİ MODELİNDE BÜYÜME DİNAMİKLERİ
    Harrod-domar modeli büyüme
    1.Emek gücü esnektir ve sabit reel ücret koşullarında istihdam edilmektedir
    2.Emek sermaye bileşim oranı sabittir 3.Tasarruf oranı gelire göre değişir
    4.Teknolojik değişimler dikkate alınmaz
    5.Tasarrufla oluşturulan sermaye emekle birleşerek gelir yaratmaktadır
    6.Emekle sabit oranda birleşen sermaye gelir yaratma kat sayısı sermaye/ hasıla ile gösterilir
    7.Teknoloji sabit ve veri alındığından, geliri yükseltmenin tek aracı tasarruf olur
    8.Yaratılabilecek gelirin üst sınırı istikrarlı denge koşulu altında belirlenir.
    İstikrarlı denge koşulu üretim faktörleri artış hızlarının eşit olduğunu varsayar.
    Harrod-Domar modeli ve Solow modelinde ana unsur emek ve sermayedir. Fark solow modeli teknolojik gelişmeleri önemser.
    Büyüme modeli; üretim artış hızlarının eşit olduğu koşul.
    Keynes ekonomik büyüme modeli : Gelir artışının talep yaratarak ekonomik büyümeyi etkileyeceğini savunmuşlardır. Gelire bağlıdır.
    Neoklasik ekonomik büyüme modeli: Temel anlayış olarak Harrod-Domar modeline dayanmakla beraber, emek sermaye bileşim oranının sabit kabul edildiği varsayımını emek ve sermaye öğelerinin birbiriyle ikame edilebilmesidir.
    Sermaye emek oranın düşük olması gelir düzeyini yükseltir.
    Emek sermaye oranının düşük olması atıl tasarrufları yansıtır.
    Neoklasik büyüme; tasarruf eksiği.
    İçsel büyüme modeli : Arrowun 62de geliştirdiği bilgi ve buluşların dışsallık etkisi yanında, Lucasın 88deki ve Romerin 86daki çalışmalarınında katkılarıyla geliştirilen modeldir.
    Üretim faktörlerinin piyasa işleyiş mekanizmaları çerçevesinde oluşan değişimlerle verimliliğin arttırılarak daha yüksek gelir düzeyine ulaşılması olgusunu açıklayan modeldir.
    Teknolojinin devreye girmesiyle emek ve sermayenin verimliliği yükselir gelir düzeyi artar. Bu modelde özellikle kalifiye emekgücü(beşeri sermaye) önemlidir.
    Beşeri sermaye: Bireyin kişisel bilgi, beceri ve yetenekleri.
    Açık ekonomi modelinde büyüme dinamikleri: Ekonomiler arasındaki ilişkilerde iki kanal olur.
    -Dış ticaret ilişkisi -Sermaye akımları ilişkisi(Reel yatırım ya da portföy).
    Sermaye/hasıla kat sayısı: Bir ünite gelirin ne kadar sermaye ile gerçekleştirildiğini gösterir ve veri tasarruf miktarında gelir artışının hesaplanabilmesini sağlar.
    Emekle sabit oranda birleşen sermayenin gelir yaratma katsayısı oranı gösterilir.
    Shaw hipotezi (portföy yatırımları): Spekülatif amaçlı portföy fonlarının özellikle gelişmekte olan ekonomilerde;
    1.Sermaye noksanını giderme 2.Kur dalgalanmalarını yumuşatma işlevi görebilir
    Uluslararası portföy sermaye hareketleri yüksek faizli ekonomilere yönelir. Sermaye kıtlığı çeken ekonomilerde tasarruf açığı kapanırken sermaye/emek oranı yükselir ve daha yüksek gelir düzeyine ulaşılabilir.
    Önemli nokta; Bu portföy yatırımlarının ekonomide kalış süresi içinde faiz maliyetinden daha yüksek gelir yaratıcı alanlarda kullanılabilme durumudur. Aksi halde portföy yatırımı ekonomide anlamlı değer yaratmadan faiz elde ederken ekonomiye katkı yapmamış tam tersine ekonomiye yük olmuş olur.
    EKONOMİK BÜYÜME UNSURLARI ÜZERİNDE MALİYE POLİTİKASI ARAÇLARININ ETKİLERİ
    Vergilerin etkileri
    1.Tasarruf aşaması 2.Tasarrufun sermayeleşmesi aşaması 3.Sermayenin idamesi aşaması
    Toplam Tasarruf=Kamu tasarrufu + Özel tasarruflar
    Toplam Tasarruf (Ulusal Tasarruf) : Yaratılan gayrisafi milli gelirden aşınma ve yıpranma payı çıkarıldıktan sonra kamu ve özel tüketim harcamaları dışında kalan kısımdan oluşur.
    Yıpranma ve aşınmanın hesap edilmesinden ve gerekli payların ayrılmasından önce hesaplanan gelir artışı gayrisafi milli geliri oluşturur. Gayrisafi milli gelirden yıpranma ve aşınma paylarını(amortisman) çıkardıktan sonra bulunan değere safi milli gelir adı verilir.
    Harcama vergisi sisteminde mükellefler gelirlerini değil harcamalarını beyan eder ve vergi tarhı bu beyana göre yapılır bu sistemin savunucularının iddiası harcama vergisi sisteminde tasarrufların vergileme dışında kalarak teşvik edilmesidir.
    Kaldor: Harcamalar beyan edilir.
    Verginin gelir etkisi : Emek arzının yükseltmesi.
    Verginin ikame etkisi: Emek arzını kısma etkisi.
    Artan oranlı vergilerin tercih edilmesi durumunda, gelir dağılımının adaletsiz olması halinde, devlet daha fazla vergi toplayabilmektedir.
    Arzyanlı iktisat görüşü: Üretim faktörleri arzının vergi esnekliği yüksek olduğundan, üretimin ve vergi gelirlerinin artırılması için vergi oranlarının hafifletilmesi gerekir.
    Özel tasarrufları yükseltmek için bir dizi vergi önlemi alınır.
    -Yatırım indirimi -Risk faktörüne kamunun iştiraki
    -Yüksek marjinal oranlı gelir vergisi yerine düşük marjinal oranlı gelir vergisi.
    Amortisman gider olarak yıllık gelirden indirildiği için ne kadar yüksek miktarda uygulanırsa o kadar vergi yükü azalır ve yatırımın getirisi yükselir. Amortisman ile ilgili uygulamanın en uç hali ANİ AMORTİSMANDİR. İlk yılda tüm amortisman giderlerini gelirlerden indirme yöntemidir.
    Yatırım indirimi: Yatırımın maliyetinin bir bölümü belirli yıllara yayılmış olarak gelirden indirilir. Yatırım sonucunda zarar oluştuğunda doğal olarak vergi ödenmez. Ancak zarar ileriki yıllarda sağlanacak kârlardan indirilebilir.
    Oto finansman: İşletme karının eskiye göre daha hafif vergilendirilmesi ve karların şirkette bırakılmasıyla uygulanan yöntem.








    KAMU HARCAMALARİNİN ETKİLERİ: Devlet en önemli işlev olarak;
    1. Eğitim hizmeti kurarak kaliteli emek üretimi sağlayıp sermayenin verimliliğini yükseltebilir.
    2.Devlet teknoloji ve makine parkları kurarak ucuz ya da bedava olarak özel kesime sermaye ve teknoloji imkanı sağlar.
    3.Devletin özel kesime sağlayabileceği en yaygın ve etkili işlev ise iletişim adalet ve emniyet gibi özel kesimin şiddetle ihtiyaç duyduğu alanlarda kamusal nitelikli altyapı yatırımları gerçekleştirmektir. Alt yapı yatırımları hem özel kesimin güvenlik içinde yatırım yapmasını teşvik eder hem de iletişim ve piyasalara ulaşmada verimliliği arttırarak gelecek dönem yatırımları için fon oluşumuna destek olur.
    Verginin Gelir Etkisi: Ortalama vergi yükünün emek arzını yükseltmesidir.
    Verginin İkame Etkisi: Marjinal vergi bireyin oranlarının emek arzını kısma etkisidir.
    -Yurt içi nominal gelirden millî reel gelire geçilirken Yurt dışına yapılan faktör geliri transferi ve enflasyon hesaplanır.
    -Diğer girdilerin sabit olduğu koşulda sermaye verimliliğinin büyüme trendi Azalan verim yasasına uygun olarak gelişir.
    -Bireysel yarar > bireysel maliyet olduğu için Çevre konusu genellikle ihmal edilmiştir.
    -Gelir vergisinin harcama ve tasarruf üzerindeki etkisi marjinal tüketim eğilimi ile belirlenir.
    -3-
    AZ GELİŞMİŞLİK SORUNU VE KALKINMA EKONOMİSİ: 2.Dünya Savaşı sonrasında istatistiksel yöntemlerin gelişmesiyle beraber, ulusal ekonomilere ilişkin olarak daha ayrıntılı bilgi edinme imkânı ortaya çıktı ve gelir düzeyi ve standardı yüksek ülkelere göre daha düşük gelire ve yaşam standardına sahip ülkeler geri kalmış yada az gelişmiş ülkeler olarak tanımlandı. Bu kavramların diplomatik dile uygun olmadığı ve bir ölçüde aşağılayıcı olarak algılanması ihtimaline karşılıkda gelişmekte olan ülkeler kavramı kullanılmaya başlandı.
    Yyın sonunda ise sermayenin küreselleşmesinin hızlanması ile beraber, yabancı yatırımlar için daha fazla imkân sağlayan ve bu yatırımlara daha cazip görünen ülkeler yükselen piyasalar olarak tanımlandı.
    Kişi başına gelir temel niceliksel ölçütlerden birisidir. DBnin tanımlamasına göre dörtlü bir ayrım yapılmaktadır. Buna göre kişi başına gelir düzeyi 1000 doların altında olan ülkeler düşük gelir grubu, 1000-3700 dolar arası orta altı gelir grubu, 3700-11500 arası orta üstü gelir grubu, 11500 dolar üstü ise yüksek gelir grubu ülkeleri olarak tanımlanır.
    Satın alma gücü paritesine göre doların her ülkede mal karşılığının farklı olmasıdır. 1$ ile Türkiyede alınabilecek mal miktarı ile ABDde alınabilecek mal miktarı farklı olabilir. Bu yüzdende satın alma gücü paritesi dikkate alınarak kişi başına gelir yeniden hesaplanmaktadır.








    Gelişmekte Olan Ülkelerin Özellikleri
    • Kişi başına gelirin düşük olmasının önemli sonuçlarından birisi tasarrufların düşük ve dolayısıyla sermaye birikiminin yavaş olmasıdır
    • Nüfus artış hızı yüksektir ve bu nüfusun önemli bir bölümü kırsal bölgelerde yaşamaktadır
    • Üretim yapısı tarım ağırlıklıdır ve tarımsal üretim büyük ölçüde geleneksel yöntemlerle yapılmaktadır. Verimlilik düşük ve gizli işsizlik yaygındır • Eğitim düzeyi düşüktür
    • Gelir dağılımı adaletsiz bir yapı arz etmektedir • Sağlık hizmetlerinin ve kalitesi düşüktür
    • Az gelişmiş ülkelerin önemli bir çoğunluğu otoriter siyasal rejimlerle yönetilmektedirler.
    Gelişmiş ülkelerde çoğunlukla hakim olan ve bireyin kararları nın önemsendiği demokratik yönetimlerden farklı olarak, bir birey veya grubun baskı ile yönettiği bu ülkelerde, toplumun geniş kesimleri karar süreçlerinin dışında kalmaktadır.
    Uluslar arası ilişkiler ve ekonomik büyüme ; Hakim siyasal aktör gelişmiş ülkedir.
    Yoksulluk Sınırı: Bireyin beslenme, giyim, barınma gibi temel ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için gerekli gelir miktarıdır.
    Beşerî Sermaye: Bireysel bilgi, beceri ve yeteneklere dayanan üretim kapasitesidir.
    Ekonomik Kalkınma ve Yapısal Dönüşüm: 2.Dünya Savaşı sonrasında ekonominin bir alt dalı olarak ortaya çıkan kalkınma ekonomisi, gelişmiş ve az gelişmiş ülkeler arasındaki farkları anlamaya ve gelişmekte olan ülkeler için çözüm önerisi bulmaya çalışmış, 2.Dünya savaşından 70li yılların ortalarına kadar hakim olan görüş planlamacı, kamu müdahalesi, devlet yatırım ve teşvikleri ve ithal ikameci nitelikte olmuş, fiyat mekanizması ise geri planda kalmıştır.
    İkili Yapı Modeli(Lewis): Gelişmekte olan ülkelerde geleneksel tarım kesimi ile modern sanayi kesimi arasındaki ilişki.
    Kalkınma sürecini 50li yıllarda anlamaya çalışan ekonomist.
    Üçlü Ekonomik Yapı: Gelişmekte olan ülkelerde geleneksel tarım yapısından modern sanayi yapısına geçerken hizmet ağırlıklı kentsel/informel sektörü içeren ekonomik yapıdır.
    Yapısal Uyum: 80lerde en etkin kalkınma politikası ile eş anlamlı olarak kullanılan, piyasa aksaklıklarını gidererek ekonominin arzını güçlendirmeyi amaçlayan kalkınma stratejisidir.
    GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERDE KAMU MALİYESİNİN YAPISI
    1-Bütçe Süreci ve Siyasal Karar: Devletin hangi hizmetleri ne kadar sunacağı, bu hizmetler için ne kadar harcama yapacağı ve bu harcamalar için ne kadar ve hangi kaynaklardan vergi alacağı, vergi gelirlerinin yetersiz kalması halinde ne kadar ve hangi kaynaklardan borçlanacağı bütçe sürecinde belirlenir. Bütçe süreci ise siyasal bir karardır. Bu karar süreci seçmenin oyu ile şekillenen yasama ve yürütme gücünü elinde bulunduran kurumlar eliyle işler. Siyasal karar süreci ve etkili faktörlerin kamu harcamaları ve vergi kararları üzerinde doğrudan etkisi vardır.
    2-Kamu Harcamalarının Yapısı: Gelişmekte olan ülkelerde millî gelire oranla, finansman kaynağındaki sınırlama nedeniyle kamu harcamaları düşüktür.
    Kamu harcamaları bileşiminde genel kamu hizmetleri ve savunma harcamaları önemli yer tutmaktadır.
    Kuznets Hipotezi: Gelişme sürecinde, ilk aşamalarda hem yapısal nedenlerle hemde sermaye birikimi ihtiyacı nedeniyle gelir dağılımı bozulurken, gelişmenin ileri aşamalarında gelir dağılımı düzelmeye başlar.
    3-Kamu Gelirlerinin Yapısı: Kamu harcamalarının finansmanı için devletin gelir elde etmesi ve Kamu gelirlerinin en sağlıklı ve kalıcı kaynağı vergilerdir. Toplam vergi yükü önemli olduğu gibi, kalkınma sürecini hızlandıracak vergi bileşimininde dikkate alınması gerekir.
    Dolaylı vergilerin toplam gelirler içerisindeki payı yüksektir. Dolaylı vergiler, dolaysız vergilere göre kaynak dağılımı açısından daha etkin olmakla birlikte, gelir dağılımı açısından daha adaletsiz vergilerdir. Çünkü düz bir oran olarak alınsalar bile düşük gelir grubunun tüketim eğilimi daha yüksek olduğundan, gelirlerine oranla daha yüksek vergi ödeyeceklerdir.
    Vergi Kapasitesi: Veri üretim düzeyinde, mevcut vergi sistemi ile toplanacak vergi miktarı.
    Vergi Gayreti: Ekonomide vergi idaresinin vergi toplama ve vergi mükelleflerinin vergi ödeme çabaları sonucunda vergi kapasitesinin kullanılabilen bölümü.
    Tasarruf/Gelir Oranı: Ekonomide toplam tasarrufların millî gelire oranı.
    Sermaye/hasıla katsayısı: Mevcut sermaye ile ne kadar üretim yapılabileceğini gösterir.
    Veri üretim kapasitesinde, üretim düzeyi sermaye/hasıla katsayısına bağlıdır.
    Kalkınmacı devlet anlayışı: Devletin finansal kaynakları stratejik sanayi sektörlerine tahsis etmesi ile hızlı gelişmenin sağlanabileceğini savunmaktadır.
    Kamu tasarrufları: Toplam kamu gelirleri ile yatırım dışındaki kamu giderleri fark.
    Devletin yurt içi yatırıma ne kadar katkıda bulunabileceğini gösterir.
    Arz Yanlı Ekonomi Yaklaşımı: Üretim maliyetleri üzerindeki vergi ve benzeri yükler hafifletilirse büyüme hızlanacak ve beklendiğinin aksine vergi gelirlerinin artacağını savunan görüş.
    Küreselleşmenin olumlu bir yönü ise gelişmekte olan ülkelere yönelen yabancı sermayedir. Yükselen piyasalar olarak tanımlanan gelişmekte olan ülkelerin finansal piyasalarının doğru yönetilmesi halinde, yabancı sermaye gelişmekte olan ülkelerin sermaye ihtiyacını olumlu etkileyebilir.
    Burada sermayenin iki ana bileşenine dikkat çekmek gerekir. Parasal yada portföy sermayesi biçimindeki sermaye, fazla akışkan olması dolayısıyla gelişmekte olan ülkelerin finansal istikrarını kötü etkileyebilmektedir. Sıcak parada denilen bu sermaye türü, genişleme döneminde ülkeye kolay girebilmekte ve büyümeyi hızlandırmaktadır. Ancak daralma döneminde hızla kaçan sermaye, bazen getirdiğinden daha fazlasını götürebilmektedir.
    Son küresel krizde dahada belirgin hale gelen bu soruna karşılık Tobin Vergisi bir çözüm olarak düşünülmektedir.
    Arz yanlı iktisat; vergi oranlarının düşürülmesi.
    Tobin Vergisi(Kısa vadeli sermaye hareketleri): İstikrarsızlık yaratan etkilerin hafifletilmesi amacıyla kısa vadeli sermaye hareketleri veya sıcak para olarak adlandırılan finansal hareketler üzerinden alınacak düşük oranlı vergidir.
    -4-
    Ekonomik kalkınma ve büyüme: Bir ülkenin kalkınması ve büyümesi, kesinlikle birbiri ile ilişkili olmakla birlikte, biri sadece ekonomik göstergelerde, diğeri ise ekonomik ve sosyal göstergelerde ifadesini bulan iki farklı ölçütle değerlendirilir.
    Ekonomik kalkınma ile ekonomik büyüme arasındaki fark yaşam standartı.
    Sosyal ve kültürel göstergeleri içerdiğinden dolayı kişi başına gelir göstergesinden çok daha kapsamlı ve anlamlı olan İNG ülke sıralamalarında göstergedir.
    Ekonomik büyüme: Millî ve kişi başına gelirdeki artış.
    Ekonomik Kalkınma: Yapısal dönüşüm sonucu, üretim kapasitesinde meydana gelen artışın sosyal, siyasal ve kültürel gelişmeyi besleyerek insanların yaşam standardını arttırması.
    Zenginleşme ile beraber, o ülkede yaşayan insanların yaşam standardınında artması.
    Gelirdeki nicel artışa ek olarak, İNG olarak bilinen ölçüt.
    İnsani Gelişme Göstergesi(İGG): Ülkelerde izlenen yaşam uzunluğu, Kişi başına millî gelir okur yazar oranı ve yaşam kalitesi göstergelerini içeren bir ölçümdür.
    İGG ile ekonomik büyümenin kesiştiği ölçüt, kişi başına gelirdir.
    Planlama sürecinde zorunlu tasarrufa başvurularak, tüketim kısıtlanıp birikim oluşturulmaya ve böylece yatırımların artırılmasına çalışılmaktadır.
    Fiziksel olarak saptanan yıllık programların ger¬çekleştirilmesi için gerekli kaynaklar ise yıllık programların parasal ifadeye dönüş¬türülerek bütçelenmesi ile sağlanır.
    DPTnin kurulmasıyla Planlama-Programlama-Bütçeleme Sistemi(PPBS) oluşturulmuştur. Fiziksel planlamada ilk aşama olan planlama aşamasında yapılır.
    Çoğu gelişmekte olan ülkeler 60lar ve 70lerde ünlü ekonomist Tinbergen tarafından geliştirilmiş planlama ve girdi-çıktı yöntemini kullanmıştır.
    Cumhuriyetin İlk Dönemlerinde Kalkınma Çabaları: 23-29 döneminde liberal uygulamalara yönelinmesine yol açmıştır. 34de 1SP ile devletçilik başlatılmış oldu ve Etibank ve Sümerbank gibi kuruluşlar kuruldu.
    30lu yılları kapsayan devletçilik döneminde bütçede ekonomik kalkınmaya yönelik harcama kalemleri nispi olarak ağırlıklıdır.
    23-29 Atatürk dönemi özellikleri(liberal)
    1-Teşviki sanayi kanunu çıkartıldı 2-Milli gelir artış oranı %10 dur 3-İİK toplandı
    2-Teyyare ve motor Türk anonim şirketi kurularak uçak üretimine başlandı.
    Teşviki sanayi kanunu: 27de çıkarılan 15 yıllık süre için kabul edilen , piyasa kurallarına dayalı, liberal politikalar içeren ve özel sermaye birikimine katkı yapan dönem.
    23 izmir iktisat kongresi(İİK)nde alınan kararlar
    1-Özel ve tüccar kesime kredi 2-İşçilere ve toprak ağalarına yönelik kararlar.
    1BYKP özellikleri(DPT)
    1-Korumacı politika 2-İthal ikameci politika 3-Dış kaynağa gerek duyan politika
    4-Harrod-domar büyüme modeline dayanan politika.
    Ekonomik denge modeli, tarım ve sanayi arasında dengeli kalkınma.
    Kalkınma planları
    -1BYKP (63-67) -2BYKP (68-72) -3BYKP (73-78) -4BYKP (79-83) -5BYKP(85-89) -6BYKP(90-94)
    -7BYKP(96-2000) -8BYKP(2001-2005) -9BYKP(2007-2013) -10BYKP2014-2018)









    60lar ve 70ler Planlı Kalkınma Aşamaları: Planlamada sanayi sektörünün geliştirilmesi ön plana çıkarılmakla birlik¬te, tarım ve sanayi arasında dengeli kalkınma fikride korunmuştur.
    63-67 yılları arasını kapsayan ve Harrod-Domar büyüme modeline daya¬nan BBYKPde yılda %7 oranında büyüme öngörülü¬yordu. Modele göre, yıllık %7 oranında büyümenin sağlanabilmesi için ise millî gelirden tasarruf edilerek yatırıma yönlendirilmesi gereken miktarın %18,4 olması gerekiyordu. Döneme göre oldukça yüksek olan bu tasarruf oranı, dış kaynağa başvurularak sağlanma yoluna gidildi.
    79de yaşanan olağanüstü döviz krizin en önemli nedeni sanayide uygulanan patent anlaşmalarına bağlı ithal ikameci montaj politikasıdır.
    3BYKPde geliştirilen teknolojiye yöneliş politikasında toplam verimliliğe yer verilmiştir.
    BYKPnin öngördüğü denge modeli tarım ile sanayi arasında dengeli kalkınmadır.
    Çoğu gelişmekte olan ülkeler 60lar ve 70lerde ünlü ekonomist Tinbergen tarafından geliştirilmiş planlama ve girdi-çıktı yöntemini kullanmıştır.
    80 Sonrası Ekonomi Politikaları: Gider Vergisi, Katma Değer Vergisi ile ikame edilmiş, sistem içinde dolaylı vergilerin ağırlığı artırılmış ve kamusal yük sermaye üzerinden topluma kaydırılmaya çalışılmıştır.
    Parasalcı, Monetarist, İhracata dayalı, ve liberal politikalar uygulanmıştır.
    ENFLASYONLA MÜCADELE PROGRAMI
    Nominal Çıpa: Para politikası uygulamasında, nihai hedef olan fiyat istikrarına ulaşabilmek amacıyla ara hedef olarak kullanılan para arzı ve döviz kuru gibi nominal değişkenlerdir.
    Sosyal Tasarruf Oranı: Üretilen millî gelirden kamusal amaçlara tahsis edilen fonlardır.
    Sıcak Para Akımı: Hazinenin bankalar sisteminden borçlanarak faizleri yükseltmesi ve sıcak para girişini sağlaması.
    Toplam vergi yükü: Milli gelirin ne kadarının kamu kesimi aracılığıyla kalkınma için kullanılacağı kararı toplam vergi yükü belirler.
    -Planlama döneminde istenen başarının sağlanamaması yeterli kaynak bulunamamasıdır ve iç tasarruf yetersizliği dış tasarrufa başvurularak giderildi.
    -Devletçilik döneminde güdülen sosyal amaçları Kamu kuruluşlarının kuruluş yeri seçiminde güdülen amaçlarda görülür.
    -3BYKPde geliştirilen teknolojiye yöneliş stratejisi toplam verimliliktir
    -Hazinenin bankalar sisteminden borçlanması sonucunda faizler yükselerek ekonomiye sıcak para girer.
    -Bütçelerde ekonomik kalkınmaya yönelik harcama kalemleri 30lardaki devletçilik döneminde politika döneminde nispi olarak ağırlıklıydı.
    -Türkiyenin kişi başına gelir ölçütünde 57., ortalama okullaşma yılı ölçeğinde 112. olması ekonomik gelişmenin sosyal gelişmeyi sağlayamadığı anlamına gelir.
    -Bir ekonomide gelir dağılımı bozulup, sosyal amaçlar piyasa kurallarına terk edilince sosyal hedefler ekonomik amaçların gerisinde kalır.
    -Marshall yardımı 50-60 döneminde alınmıştır.
    -Kıbrıs olayları, ABD ambargosu, montaj ve petrol krizleri sebebiyle 4BYKP yarım kalmıştır.
    -GEGPde MPnın temel bileşeni faiz dışı fazladır ve enlasyon hedeflemesinden vazgeçilip dalgalı döviz kuruna geçilmiştir.




  • -1-
    DEVLET BÜTÇESİ KAVRAMI VE ÇEŞİTLİ TANIMLARI
    GENEL EKONOMİ İÇERİSİNDE HİZMETLER, ÖZELLİKLERİNE GÖRE KAMU KESİMİ VEYA ÖZEL KESİM TARAFINDAN YERİNE GETİRİLİR. ÖZEL KESİM TARAFINDAN YAPILMAYAN HİZMETLER, KAMU KESİMİ TARAFINDAN YAPILMAKTADIR. BÜTÇE EN BASİT BİÇİMİYLE, KAMU KESİMİNİN ÜRETTİĞİ HİZMETLERİN FİNANSMAN ARACIDIR. ÜLKEMİZDE İSE OSMANLININ SON DÖNEMLERİNDE BÜTÇE KELİMESİ BAZI BELGELERDE KULLANILMIŞ OLSA DA GENELLİKLE “MUVAZENE DEFTERİ”, “MUVAZENE-İ MALİYE”, “MUVAZENE-İ UMUMİYE” GİBİ KAVRAMLAR DAHA YAYGIN KULLANILMIŞTIR. BÜTÇE KAVRAMI; DEVLETİN GELİR VE GİDER BELGELERİ, YÜRÜTMENİN BULDUĞU MALİ KAYNAKLARLA BU KAYNAKLARIN KULLANILMA GEREKSİNİMİNİ KAPSAMAKTADIR. BÜTÇE KAVRAMININ İLK GELİŞİMİNDE SİYASİ VE HUKUKİ NİTELİĞİ AĞIR BASARKEN GÜNÜMÜZDE BUNLARA EKONOMİK NİTELİKTE EKLENMİŞTİR. BÜTÇELERİN HÜKÜMETLER TARAFINDAN HAZIRLANIP PARLAMENTO TARAFINDAN ONAYLANMASI SİYASİ NİTELİĞİNİ, BELİRLİ YASAL ÇERÇEVEDE YÜRÜTÜLMESİ HUKUKİ NİTELİĞİNİ VE VAR OLAN SINIRLI KAYNAKLARLA İNSANLARIN VE TOPLUMLARIN GEREKSİNMELERİNİ KARŞILAYABİLMEYE ÇALIŞMASI VE EKONOMİYE YÖN VERİP EKONOMİK İSTİKRARSIZLIKLARINI GİDERMEYE ÇALIŞMASI EKONOMİK NİTELİĞİNİ ÖN PLANA ÇIKARMAKTADIR. 1961 ANAYASASINDAN BAŞLAYARAK YERLEŞİK BİR KAVRAM OLARAK BÜTÇE KELİMESİ KULLANILMIŞTIR.
    BÜTÇE
    1-EN BASİT OLARAK GELİR GİDERLERİ GÖSTEREN BİR DÖKÜMANDIR.
    2-GELECEKTE DEVLETİN HARCIYACAĞI PARALARLA TOPLAYACAĞI GELİRLERİN TAHMİNİDİR.
    3-KAYNAKLARLA AMAÇLARA ULAŞMAK İÇİN BİR ARAÇTIR.
    4-FİYAT ETİKETLİ BİR HEDEF SINIRLAMASIDIR.
    5-KAYNAKLARIN SINIRLI OLMASI VE İHTİYAÇLARIN SONSUZ OLMASI NEDENİYLE ALTERNATİF HİZMETLER ARASINDA TERCİH YAPMA MEKANİZMASIDIR.
    6-TERCİHLERİN AMAÇLARA ULAŞMAK ÜZERE KOORDİNE EDİLMESİ ANLAMINDA BİR PLANDIR.
    7-AMAÇLARA NASIL ULAŞILACAĞINI GÖSTEREN AYRINTILI BİLGİ İÇERİYORSA BİR ÇALIŞMA PLANIDIR.
    8-YÜRÜTME ORGANI İLE HALK ARASINDA YAPILAN SÖZLEŞMEDİR.
    BÜTÇE KELİMESİ, LATİNCE “BULGA” KELİMESİNDEN GELMEKTEDİR. BU KAVRAMIN İNGİLİZCE KARŞILIĞI “BUDGET” VEYA “BALANCE”TIR. BUDGET KELİMESİ DÜNYADA YAYGIN OLARAK KULLANILMAYA BAŞLANMIŞTIR. BU KELİME, KAVRAMIN ORTAYA ÇIKTIĞI İNGİLTERE DE “PARA ÇANTASI” KARŞILIĞI KULLANILMIŞTIR. BUDGET İNGİLTERE DE HAZİNE BAKANININ BÜTÇEYİ PARLAMENTOYA SUNULMAK İÇİN TAŞIDIĞI VE BÜTÇE EVRAKLARINI BULUNDURAN ÇANTAYI İFADE ETMİŞTİR. DEVLET BÜTÇESİ KAMU KURUM VE KURULUŞLARININ, BELİRLİ BİR DÖNEM İÇİN GELİR VE GİDERLERİNİ TAHMİN EDEN, BUNLARIN UYGULANMASINA ÖNCEDEN İZİN VEREN HUKUKİ BİR DÖKÜMANDIR.
    PAUL LEROY-BEAULİEU: BELİRLİ BİR DÖNEMDE TOPLANACAK GELİRLER İLE YAPILACAK GİDERLERİN TAHMİNİ VE KARŞILAŞTIRMALI CETVELİ OLDUĞU KADAR YETKİLİ ORGANLAR TARAFINDAN BU GİDERLERİN YAPILMASI VE O GELİRLERİN TOPLANMASI İÇİN VERİLEN İZİNDİR.
    EDGAR ALLİX: DEVLETİN BELLİ BİR SÜRE İÇİNDEKİ GELİR VE GİDERLERİNİ TAHMİNİ OLARAK BELİRLEYEN, GELİRLERİN TOPLANMASINA GİDERLERİN YAPILMASINA İZİN VEREN TASARRUFTUR.
    RENE STOURM: KAMU GELİRLERİ İLE GİDERLERİNİN ÖNCEDEN VERİLMİŞ İZNİNİ (TAHMİN VE ONAY) KAPSAYAN BİR TASARRUFTUR.
    GÜLAY COŞKUN: EN GENİŞ ULUSAL AMAÇLARA HİZMET ETMEK GAYESİYLE KAYNAKLARIN KAMU VE ÖZElL SEKTÖRLERE DAĞILIMINI YAPAR; ULUSAL EKONOMİNİN GELİŞMESİ, TAM ÇALIŞMA, FİYAT İSTİKRARI VE ÖDEMELER DENGESİNİN OLUMLUYA GİDEBİLMESİ İÇİN DEVLETİN HARCAMALARINI VE GELİRLERİNİ AKSETTİREN EKONOMİK BİR BELGEDİR”.
    1 MAYIS 1862 TARİHLİ FRANSIZ KARARNAMESİNDEN ALINAN VE 27 MAYIS 1927 TARİHLİ VE 1050 SAYILI MUHASEBE-İ UMUMİYE KANUNUMUZUN 6. MADDESİNDE YER ALAN TANIM: “BÜTÇE DEVLET DAİRE VE KURULUŞLARININ BİR YILLIK GELİR GİDER TAHMİNLERİNİ GÖSTEREN VE BUNLARIN UYGULAMA VE YÜRÜTÜLMESİNE İZİN VEREN BİR KANUNDUR”.
    5018 SAYILI KAMU MALİ YÖNETİMİ VE KONTROL KANUNUNA GEÇEN BÜTÇE TANIMI: BELİRLİ BİR DÖNEMDEKİ GELİR VE GİDERLERİN TAHMİNİ İLE BUNLARIN UYGULANMASINA İLİŞKİN HUSUSLARI GÖSTEREN USULE UYGUN OLARAK YÜRÜRLÜĞE KONAN BELGEDİR.
    BÜTÇENİN KLASİK İŞLEVLERİ
    1-MALİ İŞLEVİ: BÜTÇENİN EN ESKİ VE EN OLAĞAN İŞLERİNDEN BİRİDİR. DEVLET HİZMETLERİNİN GEREKTİRDİĞİ MALİYETLERİ VE BUNLARIN FİNANSMANINI ZORUNLU KILMAKTADIR. ELBETTE BU GELİR VE GİDERLER ARASINDA BİR DENGE KURULMASI GEREKMEKTEDİR.
    2-SİYASAL İŞLEVİ: DÜNYA TARİHİNDE İLK BÜTÇELERİN YAPILMA NEDENİ, DEVLETİN HANGİ HİZMETLERİ YAPACAĞINI VE BU HİZMETLERE HALKIN KATKISININ NE OLACAĞINI BELİRLEMEK ARZUSUDUR. BU NEDENLE BÜTÇENİN ORTAYA ÇIKIŞ NEDENİ SİYASALDIR. SİYASİ REJİMLERİN EN YAYGINI OLAN DEMOKRASİLERİN GELİŞMESİNDE DE BÜTÇELERİN ETKİSİDE ÇOK FAZLADIR. TEMSİLİ DEMOKRASİLERDE PARLAMENTOLAR, HALKIN İSTEKLERİNİ VE İHTİYAÇLARINI ORTAYA KOYAR. HÜKÜMETLERDE HALKIN BU İSTEKLERİNİ BÜTÇE ARACILIĞIYLA GERÇELEŞTİRMEYİ AMAÇ EDİNMİŞ SİYASİ ORGANDIR. HÜKÜMETLER POLİTİKALARINI BÜROKRASİYE UYGULATARAK HALKIN İSTEKLERİNİ KARŞILAMIŞ OLMAKTADIR. HÜKÜMETLERİN SİYASİ TERCİHLERİNİN PARLAMENTO ARACILIĞIYLA ONAYLAMASI VE UYGULANMASI BÜTÇENİN SİYASİ İŞLEVİNİ AÇIKLAMAKTADIR. PARLAMENTOLARDA, HÜKÜMETLERİN HAZIRLAYIP GETİRDİĞİ BÜTÇELERİN ONAYLANMASI, BİR YANDAN BÜTÇENİN UYGULANMASINA İZİN VERİRKEN DİĞER YANDAN HÜKÜMETEDE BİR ANLAMDA GÜVEN OYU VERİLMEKTEDİR. ÇÜNKÜ BÜTÇENİN PARLAMENTODA ONAYLANMAMASI HALİNDE HÜKÜMET POLİTİKALARINI UYGULAMA OLANAĞINI YİTİRMEKTEDİR. DOLAYISIYLA PARLAMENTO HÜKÜMETİN POLİTİKALARINI BEĞENMEDİĞİNİ İFADE ETMİŞ OLMAKTADIR Kİ BUNUN ANLAMI GÜVENSİZLİKTİR.
    DEMOKRATİK OLMAYAN TOPLUMLARDA BÜTÇENİN SİYASİ İŞLEVİNDEN BAHSEDİLEMEZ.





    3-HUKUKİ İŞLEVİ: TÜM BÜTÇE İŞLEMLERİNİN YASALARA, TÜZÜKLERE, YÖNETMELİKLERE UYGUN YAPILMASI UYGUN YAPILMAYAN İŞLEMLERİ VE KİŞİLERİDE CEZALANDIRMASI BÜTÇENİN HUKUKİ İŞLEVİDİRHUKUKİ İŞLEVİN BİR BAŞKA AÇIDAN ÖNEMİ, BÜTÇE UYGULAMASINDA KAMU VE VATANDAŞLAR ARASINDA ORTAYA ÇIKABİLECEK UYUŞMAZLIKLARINDA HUKUKİ ÇERÇEVEDE İLGİLİ YARGI ORGANLARI TARAFINDAN ÇÖZÜMLENMESİDİR.GELİR TOPLANMASI, GİDER YAPILMASI, BORÇ ALINMASI GİBİ BÜTÇE UYGULANMASIYLA İLGİLİ DENETİMİ DÜZENLEYEN HUKUK DALI MALİ HUKUKTUR. BÜTÇE KANUNLARI, HUKUKSAL AÇIDAN BİR KARMA NİTELİK TAŞIMAKTADIR.
    4-DENETİM İŞLEVİ: BÜTÇENİN TANIMINDA YER ALAN GELİR VE GİDERLERİN UYGULANMASINA ÖNCEDEN İZİN VEREN BİR BELGE OLMASI SONUCUNDA, VERİLEN BU İZNİNDE NASIL KULLANILDIĞINI DENETLEMESİ GEREKMEKTEDİR. BİR BAŞKA DEYİŞLE PARLAMENTO HÜKÜMETE VERMİŞ OLDUĞUUYGULAMA İZNİNİ EN AZINDAN MALİ YIL SONUNDA DENETLEMEK İSTEYECEKTİR. BU DENETİM SİYASİ DENETİM OLARAK ADLANDIRILMAKTADIR. ÇEŞİTLİ ÜLKELERDE GSMH NİN YAKLAŞIK %20 Sİ İLE %60 I ARASINDA PAYA SAHİPTİR. BU KADAR BÜYÜK BİR PARANIN HARCANMASININ VE PARANIN TOPLANMASININ MALİ YIL İÇİNDE DENETİMİN YAPILMASI GEREKLİDİR. BU DENETİM AYNI ZAMANDA GÖREVİNİ YAPAN VE YAPMAYAN KAMU GÖREVLİLERİNİ BELİRLEMEK İÇİNDE KULLANILIR. İDARENİN KENDİ KENDİNİ DENETLEMESİ ANLAMINDA YÖNETSEL VEYA İDARİ DENETİM OLARAK ADLANDIRILMAKTADIR. GÜNÜMÜZDE BU DENETİM BİRAZ DAHA GELİŞTİRİLEREK İNGİLİZCE KARŞILIĞI 3E OLARAK KISALTILAN VE TÜRKÇEYEDE VERİMLİLİK, ETKİLİLİK VE TUTUMLULUK YANİ VET OLARAK ÇEVRİLEN DENETİM TÜRÜ GELİŞTİRİLMİŞTİR.
    BÜTÇENİN ÇAĞDAŞ İŞLEVLERİ
    DEVLET BÜTÇELERİ GÜNÜMÜZDE KAYNAKLARI DAHA ETKİN TAHSİS ETMEK, GELİR AĞILIMINDA ADALETİ SAĞLAMAK, EKONOMİDE İSTİKRARI SAĞLAMAK, KAMU YÖNETİMİNDE BİR ARAÇ OLARAK KULLANILMAK GİBİ YENİ İŞLEVLERİ ÜZERİNE ALMIŞTIR.
    1-KAYNAK TAHSİSİNDE ETKİNLİK İŞLEVİ
    BU İŞLEV, BİR YANDAN KAMU KESİMİ VE ÖZEL KESİM ARASINDA KAYNAK TAHSİSİNDE ETKİNLİĞİ SAĞLAMASINI AMAÇLARKEN DİĞER YANDAN KAMU KESİMİNİN YAPACAĞI HİZMETLERDE BİRBİRİNE RAKİP ÇIKAR VE TALEPLER ARASINDA KAYNAK TAHSİS ETMESİNİDE AMAÇLAR. HANGİ HİZMETİN KAMU TARAFINDAN, HANGİLERİNİN ÖZEL SEKTÖR TARAFINDAN YAPILACAĞINA KARAR VEREBİLMEK İÇİN, NE TÜR HİZMETLER HANGİ SEKTÖRLERDE DAHA ETKİN ÜRETİLİR SORUSUNA YANIT ARAMALIDIR. TAM KAMUSAL MALLAR KAMU KESİMİNDE DAHA ETKİN ÜRETİLMEKTEDİR.
    2-GELİR DAĞILIMINDA ADALET İŞLEVİ
    SERBEST PİYASA EKONOMİLERİ, DEVLET TARAFINDAN HERHANGİ BİR DÜZENLEME YAPILMADIĞINDA GELİR DAĞILIMINI BOZDUĞU BİLİNMEKTEDİR.GELİR DAĞILIMININ GİTTİKÇE BOZULMASININ TOPLUMSAL HUZURSUZLUKLAR YARATACAĞI BİLİNDİĞİNE GÖRE, DEVLETİN BÜTÇELERİ ARACILIĞIYLA GELİR DAĞILIMINI DÜZELTME GÖREVİNİ ÜSTLENME GÖREVİ ORTAYA ÇIKMAKTADIR.





    3-EKONOMİK İSTİKRAR İŞLEVİ
    SERBEST PİYASALARIN BAZI EKONOMİK KOŞULLARDA, EKONOMİK İSTİKRARI SAĞLAYAMADIĞI VEYA KORUYAMADIĞI BİLİNMEKTEDİR. EKONOMİLER ZAMAN ZAMAN DEPRESYONİST BASKILAR ALTINDA, BAŞKA ZAMANLARDA İSE ENFLASYONİST ETKİLER ALTINDA KALMAKTADIR. İTHALAT VE İHRACAT ARASINDAKİ AÇIĞIN KAPATILMASI BU VEYA BUNA BENZER EKONOMİK SORUNLARI DEVLETLERİN BÜTÇELERİ ARACILIĞIYLA ÇÖZMEYE ÇALIŞMASI GEREKMEKTEDİR. EKONOMİK İSTİKRARI SAĞLAMA KAVRAMI TAM İSDİHDAMI SAĞLANMAYI, FİYAT İSTİKRARINI SAĞLANMAYI, ÖDEMELER DENGESİNİ SAĞLAMAYI VE EKONOMİK KALKINMAYI SAĞLAMAYI KAPSAMAKTADIR.
    MALİ HUKUK: GELİRLERİN TOPLANMASI, GİDER YAPILMASI, BORÇ ALINMASI GİBİ BÜTÇE UYGULAMASIYLA İLGİLİ DENETİMİ DÜZENLEYEN HUKUK DALI MALİ HUKUKTUR.
    MALİ HUKUK YASALARI
    1-SAYIŞTAY YASASI
    2-KESİN HESAP KANUNLARI
    3-VERGİ YASALARI
    4-DIŞ ÜLKELERDE YAPILAN MALİ ANLAŞMALAR
    GELİR DAĞILIMI TÜRLERİ
    1-BİREYSEL
    2-BÖLGESEL
    3-SEKTÖREL
    YÖNETSEL DENETİM: İDARENİN KENDİ KENDİSİNİ DENETLEMESİ.
    DEVLET BÜTÇELERİNDEN SİYASİ OLARAK BEKLENEN GÖREV,HALKIN İSTEKLERİYLE UYUMLU VE HALKIN İHTİYAÇLARINI KARŞILAYAN BİR ARAÇ OLMASIDIR.
    ETKİNLİK DENETİMİ: EN AZ KAYNAKLA EN FAZLA SOSYAL FAYDAYI SAĞLAYACAK BİÇİMDE BÜTÇE UYGULAMASININ YAPILMASI.



















    -2-
    BÜTÇE iLKELERiNiN SINIFLANDIRILMASI
    Bütçe ilkeleri, klasik bütçe ilkeleri ve modern bütçe ilkeleri olarak ikiye ayr›labilir. Genellik ilkesi, teklik ilkesi, y›ll›k olmas› ilkesi, önceden izin alma ilkesi, alenilik ilkesi, anlafl›l›r olma ilkesi, samimiyet ilkesi, do¤ruluk ilkesi, denkli¤i ilkesi klasik bütçe ilkeleridir. Klasik bütçe ilkeleri Neumark taraf›ndan s›n›fland›r›lm›flt›r. Neumark bütçe ilkelerini, statik ve dinamik ilkeler olarak ikiye ay›rm›flt›r. Statik bütçe ilkeleri, bütçenin kapsam›n› ve fleklini ortaya koyan ilkelerdir. Dinamik ilkeler, bütçenin haz›rlanmas›, onaylanmas› ve uygulanmas›n› ortaya koyan ilkelerdir.
    1-Statik bütçe ilkeleri
    a-Maddi ilke: Do¤rudan bütçenin kapsam›n› ilgilendiren genellik ilkesidir.
    b-fiekli ilkeler: Bütçe belgelerinin flekli ile ilgili olan birlik ve aç›kl›k ilkeleridir.
    2-dinamik bütçe ilkeleri
    a-do¤ruluk,
    b-alenilik,
    c-önceden izin alma ve tahsis.
    Klasik bütçe ilkeleri ve modern bütçe ilkeleri
    1-Klasik bütçe ilkeleri
    a-Genellik ilkesi,
    • Bütün gelirlerin ve giderlerin bütçede gösterilmesi yöntemi: devlet maliyesinin tek bir varlık olarak ele alınmasıdır. Tüm gelirler bir ortak havuzda toplanıp tüm harcamalar yine bu havuzdan yapılır.
    • Gayri safi hâsılat yöntemi: bütçede gelirlerin brüt tutarlarına göre yer almasıdır. Gelirler, gelirin elde edilmesi için gerekli masraflar düşülmeksizin bütçeye yazılır. Böylece bütçede bir tarafa gayri safi olarak gelir, diğer tarafta ise tüm giderler açık bir şekilde görülebilir. Gelirleri toplayan kamu kuruluşları bundan giderlerini düşüp kalanı bütçeye net gelir yazamaz.
    • Ademi tahsis yöntemidir. Belirli kaynaklardan elde edilen gelirler, belirli hizmetlere tahsis edilmeyip bütün hizmetlerin karşılı¤ı olarak kabul edilir. Örneğin; mahkemelerin almış oldu¤u harçlar, trafik cezaları bu dairelerin hizmetlerini görebilmelerin için kendilerine tahsis edilmez, doğrudan doğruya hazineye gelir yazılır. Bu yöntemle devletin tek hazinesi olması esasını kabul eder. Devletin bütün gelirlerinin bu hazinede toplanması ve giderlerin bu hazineden ödenmesi gerekir. Türk bütçe sisteminde genellik ilkesinin istisnası olan uygulamalar ise bütçe dışı fon uygulamaları, koşullu bağış ve yardımlar ve belirli hizmetlere tahsis edilen borçlanma gelirleridir.
    b-Teklik ilkesi(Birlik),
    Devletin bütün gelir ve giderlerinin tek bir bütçe içinde toplanmasıdır. Devlet bütçesi bir bütçe olarak devletin bütün gelir ve giderlerinin görülmesine imkân verecektir. Böylece, kamu kuruluşlarının yürütmek istedi¤i hizmet programları ve bunlara verilen ödenek miktarları hakkında kesin bilgi ve denetim sağlanacaktır. bu kavram genel bütçe, özel bütçe, düzenleyici ve denetleyici kurumlar›n bütçesi, sosyal güvenlik kurumlar›n›n bütçesi ve mahallî idarelerin bütçelerini kapsamaktad›r.



    c-Yıllık olması ilkesi,
    Gelir ve gider tahminlerinde doğruluk derecesini artırmak, bütçe denetimini daha doğru ve verimli yapmak amacına dayanmaktadır. Bu ilke, bütçe gelir ve giderlerine ilişkin izin ve yetkilerin bir yıl için verilmesini öngörmektedir. Toplanacak gelir kadar harcama yetkisinin verilmesi
    d-Önceden izin alma ilkesi,
    Belli bir döneme (mali yıla) ait harcama yapma ve gelir toplama yetkisinin, yasama organınca o mali yıl başlamadan önce bir bütçe yasası ile yürütme organına verilmesi, önceden izin alma ilkesi olarak adlandırlır.
    e-Alenilik ilkesi,
    Bütçenin tasarı aşamasından başlayarak kesin hesap kanununa kadar geçen sürede ortaya çıkan bütün belgelerin gerçek durumu yansıtmasını, bütçe ile ilgili bilgi ve belgelerin kamuoyunun dikkatine, incelemesine ve bilgisine sunulmasıdır. Alenilik ilkesinde bilgi ve belgelerinin kamuoyuna sunulması gerekti¤inden bazı kurumlar bu ilkenin istisnasıdır. Askerî istihbarat ve MİT bütçeleri bu istisnaya örnektir.
    f-Anlaşılır olma ilkesi,
    Bütçe tahminlerinin ve bütçe uygulama sonuçlarının incelemek isteyen herkes tarafından kolaylıkla anlaşılacağı şekilde düzenlenmesini gerektirir. Bu ilkenin amacı, bütçenin herkes tarafından kolayca anlaşılır bir belge olarak düzenlenmesidir.
    g-Samimiyet ilkesi(Subjektif doğruluk),
    Bütçe gelir ve giderlerinin gerçeğe en yakın şekilde tahmin edilmesidir. Bu ilkeye göre Maliye Bakanınca bütçe tahminlerinin doğruyu ve gerçeği yansıtacak biçimde hazırlanması gerekir. Diğer bir anlatımla, bütçe gelir ve giderlerinin gerçeğe en yakın tahmin edilmesi samimiyet ilkesinin gere¤idir.
    h-Doğruluk ilkesi(Objektif doğruluk),
    Bütçede yer alan gelir ve gider tahminlerinin ülkenin içinde bulundu¤u ekonomik koşullara uygun olması gerekir. Böylece do¤ru tahmin, ülkenin içinde bulundu¤u ekonomik koşulların bozulmadan iyileşmesini sa¤layacaktır.
    ı-Denkliği ilkesi,
    Bütçede yer alan giderlerle gelirlerin denk olması amaçlanır. Bütçe tahminlerinde veya başlangıçta hazırlanan bütçenin denk olması bütçenin uygulama sonuçlarının denk olaca¤ı anlamını taşımaz. Önemli olan, bütçe uygulama sonuçlarında sa¤lanan denkliktir. Bu denklik aynı zamanda, bütçede samimiyet, do¤ruluk ilkelerine de uyuldu¤unu gösterir. Bütçe denkli¤i konusunda üç farklı bütçe yaklaşımı vardır.
    i-Klasik Bütçe Kuramı: Devletin normal gelirleri olan vergi, harç, resim, mülk ve teşebbüs gelirleri temel kaynaktır. Kamu harcamalarını finanse etmek için borçlanmaya başvurulması kabul edilmemektedir. Bu yaklaşım da bütçe denkli¤ini asıl amaçtır.






    ii-Devri Bütçe Kuramı: Alvin Harvey Hansen tarafından geliştirilmiştir. Devri bütçe teorisinde temel yaklaşım, ekonominin refah dönemlerinde sa¤lanacak bütçe fazlalarının, ekonomik duraklama dönemlerinde ortaya çıkan bütçe açıklarını finanse etmede kullanılmasıdır. Bu nedenle devlet bütçesi hazırlanırken ekonomik bakış açısı geniş uygulama dönemlerini de içermelidir. Devri bütçe teorisi, bütçenin denkli¤ini yıllık de¤il, belli dönemlere göre ayarlamaktadır. Bu dönemler, üç ya da beş yıllık dönemleri kapsamaktadır. Ekonominin genişleme dönemlerinde elde edilen bütçe fazlaları üç ya da beş yıllık dönemler sonunda bütçe denkli¤i sa¤lanmaya çalışılır.
    iii-Telafi Edici Bütçe Kuramı: William Henry Beveridge tarafından geliştirilmiştir. Telafi edici bütçe teorisi, devletin belirli sınırlar çerçevesinde, genel ekonomiyi durgunluktan kurtarmak için bütçe açıklarını mali bir araç olarak görmektedir. Genel ekonomiyi genişleme safhasına sokmak ve tam istihdam seviyesine ulaştırmak için devlet, özel sektör harcamalarındaki yetersizlikleri giderip kamu harcamaları ile ekonomiyi dengesine kavuşturacaktır. Telafi edici bütçe devletin ekonomiye müdahalesini gerekli görmektedir. Bu yüzden devlet ekonomideki toplam talep yetersizli¤ini giderebilmek için kamu harcama yapmalıdır. Artan kamu harcamalarını finanse etmek için devlet borçlanmaya başvurabilir.
    i-Bütçedeki Giderlerin Bölümler itibariyle Onaylanması ilkesi,Bu ilkeye göre bir kuruluşun bütçe yasa tasarısı, yasama organında görüşülüp onaylanırken bölümler (programlar) itibariyle görüşülerek onaylanması ve yasalaşmasıdır. Böylece kuruluşun her bir bölümünün ödenek miktarı yasama organı tarafından kabul edilerek onaylandı¤ı için onun de¤iştirilmesi de ancak yasama organı kararı ile olabilir.
    a-Sınırlı Yetki ilkesi: Bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz. 1982 Anayasası’nın 161. maddesinde bu ilke açık olarak tanımlanmıştır.
    b-Tasarruf ilkesi: Harcamalar yapılırken ödeneklerle kamu hizmeti arasında ba¤lantı kuran bir ilkedir. Yani bütçede ödenek olarak ayrılan paradan en yüksek çıktının sa¤lanması amacıyla kamu harcaması yapılmalıdır.
    k-Mali Saydamlık ilkesi,
    Her türlü kamu kayna¤ının elde edilmesi ve kullanılmasında denetimin sa¤lanması amacıyla kamuoyu zamanında bilgilendirmesini ifade eder. Bu amaçla bütçeler, görev, yetki ve sorumlulukların açık olarak tanımlanmasını sa¤lamalıdır. Hükümet politikaları, kalkınma planları, yıllık programlar, stratejik planlar ile bütçelerin hazırlanması, yetkili organlarda görüşülmesi, uygulanması ve uygulama sonuçları ile raporların kamuoyuna açık ve ulaşılabilir olması gerekmektedir. IMF, “iyi Uygulamalar Tüzü¤ü” Mali saydamlıkla ilgili desteklenmesini istedi¤i dört temel ilke bulunmaktadır. Bunlar:
    l. Rollerin ve Sorumlulukların Açık Olması
    2.Bilginin Kamuya Açık Olması
    3.Bütçe Hazırlama, Uygulama ve Raporlama Süreçlerinin Açık Olması
    4.Denetim ve istatistiki Veri Yayınlanmasının Ba¤ımsız Olması






    l-Hesap Verme Sorumlulu¤u ilkesi,
    Her türlü kamu kayna¤ının elde edilmesi ve kullanılmasında görevli ve yetkili olanlar; kaynakların etkili, ekonomik, verimli ve hukuka uygun olarak elde edilmesinden, kullanılmasından, muhasebeleştirilmesinden, raporlanmasından ve kötüye kullanılmaması için gerekli önlemlerin alınmasından sorumludur ve yetkili kılınmış mercilere hesap vermek zorundadır.
    2-Çağdaş bütçe ilkeleri
    a-Toplama ilkesi: Devletin bütün gelir ve giderlerini bir araya getirmesidir.
    b-Yeknesaklık ilkesi: Bütçede, bütçenin ana ilkelerinin uygulanmasını sağlayarak açıklık ve düzenin sağlanmasını amaçlar. Bütçedeki bölüm ve kısım sayısının azaltılarak ve benzer gelir ve giderleri gruplandırmasını içerir.
    Bütçe ilkeleri 5018 sayılı kamu mali yönetimi ve kontrol kanununun 13.maddesinde gösterilmektedir.
    Birlik kuralının gerekçesi genellik kuralının gerekçesine dayanır.
    Bütçede denklik ilkesine uyulması aynı zamanda samimiyet ve doğruluk ilkesine uyulması anlamına gelir.




























    -3-
    Bütçeciliğin en önemli özellikleri, tercih ve öncelik sıralaması yapmaktır.
    TORBA (LUMP-SUM) BÜTÇELEME
    Bütçeleme sistemleri içinden basit olanıdır.
    üstünlükler
    1-torba bütçelerin haz›rlamas› kolayd›r ve haz›rl›klar için geçecek zaman ve katlan›lacak maliyetler çok düflüktür.
    2-ödeneklerin büyüklükleri konusunda karar vericilerin uzlaflmas› oldukça kolayd›r. Bütçeler genifl kategoriler baz›nda yap›ld›¤› için yasama ve yürütme organ› aras›ndaki fikir ayr›l›klar›n› çözmek kolayd›r. Bakanl›¤› n bütçesinin ayr›nt›lar›na girildikçe her bir ayr›nt› tek tek tart›flma konusu olaca¤› için anlaflmak zaman alabilecek ve belirli maliyetler ortaya ç›kacakt›r. Bir baflka deyiflle bir bakanl›¤›n bütçesine karar verildikten sonra, bu bakanl›¤›n paralar› hangi programlara veya faaliyetlere harcayaca¤› konusunda tart›flmalara gerek kalmaz.
    3-bütçe haz›rl›klar›nda dikkatlerin ayr›nt›lardan ve dar kapsaml› konulardan daha genifl kapsaml› konulara kaymas› söylenebilir.
    elefltiriler
    1-harcaman›n nereye yap›ld›¤› bilinmek isteniyorsa bu tür bilgiye torba bütçede ulaflmak zordur. Harcaman›n nereye yap›ld›¤›n›n bilinmemesi hâlinde, kötüye kullan›m ya da yolsuzluklar›n ortaya ç›kmas› kolaylaflmaktad›r.
    2-yap›lan harcamalar›n etkilerinin neler oldu¤u konusunda da bilgi edinilmesinin zor olmas›d›r. Kullan›lan ödenekler nedeniyle katlan›lan maliyetlerin, sonucunda ne tür faydalar ortaya ç›kt›¤› anlafl›lamamaktad›r. Bu nedenle katlan›lan maliyetlere de¤ip de¤medi¤i soru iflareti olarak kalmaktad›r.
    3-bütçelerin ayr›nt›lar›n›n bu bütçeleme tekni¤inde görülmemesi, bürokrasiye çok genifl takdir yetkisi vermektedir. Ancak bu takdir yetkisinin iyi veya kötü kullan›m› söz konusu olabilir.
    4-hizmet veya bakanl›k önceliklerinin belirlenerek farkl› programlar›n bu önceli¤e göre s›raland›rma torba bütçe sisteminde imkâns›z olmas›d›r. Bu sorun da hükümetlerin öncelik s›ralamalar›n›n bilinmesini engellemektedir. Dolay›s›yla halk›n, hükümetlerin icraatlar› hakk›nda yorum yapmas› da engellenmektedir.
    Kamu yöneticilerine, kendilerine verilen ödenekleri kullanma konusunda en rahat olduklar› bütçe tekni¤i Torba bütçedir.











    KLAS‹K BÜTÇE TEKN‹⁄‹ (HARCAMA KALEM‹BÜTÇES‹, ÖRGÜT BÜTÇES‹)
    Klasik bütçe sisteminin odakland›¤› nokta, girdilerdir.
    Özellikleri
    1-Temel çıkış noktası, kamu harcamalarının denetlenmesi, israf ve suistimallerin önlenmesidir.
    2-Devletin örgüt yapısına dayalı ödenek tahsis eder.
    3-klasik bütçeye örgüt bütceside denir.
    4-kuruluşların yaptığı işler veya hangi kamusal hizmetleri gerçekleştirmeye çalıştığı önemli değildir.
    5-bir kamu kuruluşunun hangi mal ve hizmetleri satın alacağı sorusunun yanıtı o dairenin ödenek miktarını belirler.
    6-devletin katlandığı maliyete değecek bir sosyal fayda ortaya çıkıp çıkmadığını belirleyememesidir.
    7-kasadan çıkan paraları sadece maliyet olarak görüp sadece finansal işlemleri yansıtmaktadır.
    8-harcamaların alternatif maliyetleriyle ilgilenmemektedir.
    9-uzun zaman dilimi içinde maliyet değişimlerini dikkate almadan oniki aylık girdiler için ödemeleri tahmin etmeye çalışır.
    10-devletin temel işlevlerine bakışını engeller.
    11-kamu kurumlarını geleneksel işlemlerine hapseder.
    12-kaynak kullanım sürecinin ilk aşaması olan girdilerin satın almasına odaklaşır.
    PERFORMANS BÜTÇELEME
    Faaliyetler etraf›nda bütçeleme yapmaya çal›flan bütçe tekni¤i Performans bütçedir.
    üstünlükler
    1-bütçeler faaliyetlere veya ifl yüklerine göre s›n›flan›r. Dolay›s›yla bunlara göre tercih yapmak gerekmektedir. Örne¤in yollar›n asfaltlanmas›, poliklinik hizmetleri, ameliyat yapma gibi faaliyetler belirlemek ve bunlar aras›nda tercihler yapmak performans bütçenin temelini oluflturur.
    2-bütçeler bu biçimde yap›land›r›ld›ktan sonra performans ölçümlemeleri yap›l›r. Her bir faaliyetin birim maliyetleri toplan›r.
    3-gerçekleflen maliyetlerle hedeflenen aras›ndaki farkl›l›klar ve nedenleri raporlan›r. Ayr›ca performans bütçe ile ilgili tart›flmalar girdilerden, kaynaklar›n faaliyetlere nas›l kullan›ld›¤›na kayd›rmaktad›r. Yöneticilerin faaliyet sonuçlar›n› de¤erlendirmeye ve onlar›n hesap vermelerine olanak yaratmaktad›r. Performans bütçeleme, maliyetleri faaliyetlere ba¤lar. Böylece daireler aras›nda ve zaman içinde karfl›laflt›rma yapma olana¤› da elde edilebilir.
    4-kamu kurumunun yaptığı faaliyetlere odaklanır, bütçeler faaliyet çıktılarına göre sınıflandırılır.






    eleştiriler
    1-birçok kamu yöneticisinin performans bütçe kavram›ndan hofllanmamas› ve bu nedenle tekni¤in çal›flmas›n›n zor oldu¤u iddia edilmektedir. Çünkü performans bütçe, kamu kurumlar›n›n iflletme ayr›nt›lar›, ifl yükleri, amaçlara ulaflma dereceleri gibi konular›n vergi mükellefleri, yasama organ› gibi gözlemcilerin incelemesine olanak sa¤lamaktad›r.
    2-bütçe ödeneklerini onaylayan yasama organ›, ilgi alan›n›n harcama kalemlerinden kurum faaliyetlerine kayd›r›lmas›ndan memnun olmayabilir. Özellikle bütçe gelirleri ve bütçe dengesi gibi faktörlerin dikkate al›nmamas› yasama organ›n› rahats›z edebilir.
    3-Performans bütçe, faaliyetlerin baflar›l›p baflar›lmad›¤›na göre kamu yöneticilerinin de¤erlendirilmesine olanak sa¤lad›¤› için, bürokratlar taraf›ndan sevilen bir teknik olmamas›
    4-performans bütçe haz›rlanmas›n›n, kolayca tahmin edilebilece¤i gibi, klasik bütçeye göre daha pahal› bir teknik olmas›d›r. Yasama ve yürütme organ› aras›nda, her bir kamu kurumunun faaliyetlerinin ne olmas› gerekti¤i konusunda düflünce birli¤i olmas› gerekir. E¤er böyle bir düflünce birli¤i yoksa bütçeler üzerinde uzlaflma da zaman alacak ve maliyetli olacakt›r.
    5-baz› performans ölçülerinin uygun olmamas› veya yan›lt›c› olmas› gösterilmektedir. Örne¤in yap›lan vergi denetimlerinin say›s› bir performans ölçüsü olabilir çünkü kolayl›kla ölçülebilir. Ancak denetim say›s›n›n artmas›, denetimin niteli¤inin artt›¤› anlam›na gelmeyebilir. Ayr›ca denetim say›s›n›n artmas›, toplumsal gereklere yani vergi denetimi örne¤inde, vergi kay›p ve kaçaklar›n› azalt›p azaltmad›¤› (hatta artt›rd›¤›) da sorun olabilir.
    6-performans ölçüleri kamu yöneticileri taraf›ndan etkilenebilir olmas›ndan kaynaklanmaktad›r. Örne¤in polis güvenlik hizmetinde yap›lan tutuklama say›s› performans ölçüsü ise güvenlik güçleri nispeten daha kolay olaylarla ilgilenerek tutuklama say›s›n› artt›rabilirler.
    7-baz› kamu hizmetlerinden performans bütçeyi tam anlam›yla uygulayabilmek çok zor hatta olanaks›zd›r. Örne¤in savunma hizmeti için ayr›lacak bütçe büyüklü¤ü sorunu, performansa dayal› al›namaz. Savunma hizmeti “haz›r bulunma” ve “cayd›r›c›l›kla” iliflkili bir hizmettir. Cayd›r›c›l›k stratejisi bir sald›r› yokken ifller. Ancak haz›r bulunmada ise gerçek bir savafl ortam› olmadan performans›n ölçülmesi mümkün de¤ildir.














    PROGRAM BÜTÇELEME
    Program bütçenin faaliyet süresi bir yıldan uzundur.
    1-kamusal hedeflere göre sınıflandırma yapar.
    2-temel çıkış noktası kamusal araçların planlanmasıdır.
    3-toplumsal ihtiyaçlardan ortaya çıkar.
    Program bütçeleme sistemi ayn› kamusal amaca yönelik çal›flan tüm faaliyetleri ve programlar› düzenlemeye çal›fl›r. Bu faaliyet veya programlar›n hangi kamu kurumunun sorumlulu¤u oldu¤una bak›lmaz. Örne¤in kariyer gelifltirme program› için birçok kamu kurumunda bulunan meslek edindirme faaliyetleri birlikte düflünülecektir. Bu biçimde, farkl› kamu kurumlar›n›n faaliyetlerinin koordine edilmesi ile kamusal hizmetler daha iyi yerine getirilebilecektir. Program bütçe, kaynak kullan›m sürecinin son aflamas› olan yap›lan kamu hizmetinin sonuçlar› ve toplum refah› üzerindeki etkileri ile ilgilenir. Program bütçe, kamu kurumlar›n›n sosyal amaçlara olan etkilerini analiz etmeyi gerektirir. Daha fazla polis memuru çal›flt›rmak ya da daha fazla devriye hizmeti vermek ayn› zamanda suç oran›n› azaltmakta m›d›r? Meslek edindirme faaliyetleri gerçekten iflsizlik oran›n› azaltmakta m›d›r? Bu sorular›n yan›tlar› aranmaktad›r. Program bütçe sosyal amaçlara ulaflman›n alternatif yollar›n› de¤erlendirmeyi ve her alternatifin sosyal fayda ve maliyetini ortaya koymay› gerektirmektedir. Böylece bir alternatifin di¤erine neden tercih edildi¤i de aç›klanm›fl olmaktad›r. program bütçenin amac›, bu genifl amac›n (toplum refah›n› artt› rma) parçalar›n› tan›mlamak, söz konusu parçalar aras›nda ve parçalar›n amaçlar›na ulaflmadaki etkilerini araflt›rmaktad›r. Program bütçe, benzer amaca katk› sa¤layan programlar› birlefltirir ve böylece ayn› iflin yap›lmas›nda kullan›lacak fonlar aras›nda bir rekabet bafllar. Program bütçede farkl› amaçlara yönelen programlar aras›nda rekabet yoktur. Programlar›n yap›land›r›lmas›nda önemli olan bir konu, zaman boyutunun mali y›ldan (bir y›ldan) daha uzun zaman dilimini kapsamas›d›r. program amac› na ulaflabilmek birden çok y›la ihtiyaç duyabilir. Her ne kadar programlar için verilen ödenekler y›ll›k olsa da, karar al›c›lar program›n toplam maliyeti ile ilgilenirler. Program bütçe, kamu kurum yöneticilerini, bütçe tekliflerini haz›rlarken ayn› ifli baflarman›n alternatif yollar›n› ve istenen amaca en az maliyetle ulaflman›n yolunu aramaya zorlamaktad›r. programlar birden çok kamu kurumunun faaliyetlerine ihtiyaç duydu¤u için, program maliyetini ç›karabilmek için çapraz hesaplamalar yapmak gerekir. Bu hesaplamay› uygulamada yapabilmek de oldukça güçtür. üniversitelerin t›p fakültelerindeki e¤itim, hem yüksek ö¤retime hem de sa¤l›k hizmetlerine katk› sa¤lamaktad›r. Bu e¤itimin maliyeti hangi sosyal amaca sorusunun yan›t› yoktur.










    PLANLAMA PROGRAMLAMA BÜTÇELEME ÖZELLİKLERİ(PPBS)
    Devlet faaliyetlerinin tümünü belirli kamusal amaç etraf›nda koordine etmeyi amaçlayan bütçeleme sistemi PPBSdir.
    PPSD’de planlanlama ve programlama aşaması bittikten sonra uygulanan bütçe program bütçedir.
    1-planlamaya dayal› olmas›d›r. Devletin fonksiyonlar›n›n uzun vadeli belirlenmesi ve bunlar›n ›fl›¤› alt›nda programlar›n, bütçelerin flekillenmesi temel amaçt›r.
    2-planlanan amaçlara ulaflmak için kamu hizmetlerinin programlar fleklinde düzenlenmesidir. Böylece program hedefleri baflar›ld›¤›nda, o programlar›n ilgili oldu¤u fonksiyon amac›na da ulafl›lacakt›r.
    3-kamu hizmetlerinin fonksiyonel s›n›fland›r›lmas›n› gerektirmesidir.
    4-kamu yönetiminde verimlili¤in artt›r›lmas›na yard›mc› olmas›d›r. Belirli hizmetlerin sonuçlar›na göre ödenek ay›rmas› kaynaklar›n daha verimli kullan›lmas›na olanak sa¤lar.
    5-bilinen tüm analiz tekniklerinden yararlanarak bütçe kararlar›nda rasyonelli¤i sa¤lamaya çal›flmas› olarak söylenebilir.
    6-sistemin program ç›kt›lar›n›n girdilerle ve amaçlarla iliflkisini kurmaya çal›flmas›d›r.
    7-iyi bir muhasebe ve raporlama sistemi ile bilgi üretimini gerektirmesidir.
    PPBS’nin Program Bütçeden Farkl›l›klar›
    1-PPBS program bütçeden daha sonra geliflmifltir.
    2-PPBS program bütçeden daha kapsaml›d›r ve program bütçeyi daha sistematik hale getirmiştir.
    3-planlama ve programlama aflamalar› tamamland›ktan sonra, bütçeleme aflamas› program bütçe ile yap›l›r. Dolay›s›yla bütçeleme anlam›nda ikisi de ayn› anlama gelmektedir.
    4-PPBS toplumsal hizmetlerin ve ekonomik kaynaklar›n tümü ile ilgilenir. Program bütçe ise kamu fonksiyonlar›n›n programlar olarak nas›l uygulamaya konulaca¤› üzerinde yo¤unlafl›r.
    5-PPBS planlamaya çok daha fazla oran verirken, program bütçede planlama ya hiç yoktur ya da sistematik de¤ildir.
    6-PPBS ayr›ca sistem analizini yo¤un olarak kullan›rken, program bütçede daha k›s›tl› bir kullan›m söz konusudur.
    KLAS‹K, PERFORMANS VE PROGRAM BÜTÇELER‹N‹N KARfiILAfiTIRILMASI
    Klasik bütçelemede, harcamalar›n s›n›flamas› tamamen sat›n al›nan kaynaklar›n türlerine dayal›d›r. Klasik bütçeleme sisteminin ana amac›, harcamalar›n kontrolü ve buna dayal› olarak israf ve suistimalleri azaltarak kaynak tasarrufu sa¤lamakt›r. Performans bütçe ise kamu kurumlar›n›n yapt›klar› faaliyetlere odaklanmaktad›r. Klasik bütçelemede oldu¤u gibi girdilere, sat›n al›nan kaynaklara odaklanmaz. Bu bütçeleme sisteminde bütçeler faaliyet ç›kt›lar›na göre s›n›flanmaktad›r. Performans bütçeleme sistemi kamu hizmetlerinin daha etkin bir biçimde yönetilmesini sa¤lamaya çal›flmaktad›r. Program bütçe sistemi ise genel olarak toplumsal ihtiyaçlardan yola ç›karak kamusal hedeflere göre s›n›flama yapmaktad›r. Temel ç›k›fl noktas›, kamusal amaçlar›n planlanmas› ve hedeflere ulaflma derecelerinin ölçülmesidir. Bu bütçeleme sistemlerinden harcama kalemi ve performans bütçe sistemi, devletin var olan örgütlenme yap›s›n› korurken program bütçe sistemi ise hizmet sunan kurumlar› n neler oldu¤una dikkat etmeden, devletin temel fonksiyonlar›n›n sonuçlar›na odaklan›r.
    YEN‹ PERFORMANS BÜTÇE
    Yeni performans bütçeleme sisteminde kamu kurumlar›, kendi programlar›n› oluflturmakta, bu programlara yönelik performanslar› belirlemekte daha sonra bütçe tekliflerini haz›rlamaktad›r. Yeni performans bütçe kamu kurumlar›n›n faaliyetlerinin sonuçlar›na bakar ve ona göre de¤erlendirir. Bu bütçeleme sistemi geleneksel performans bütçenin ve program bütçenin özelliklerini tafl›maktad›r. Ancak yeni performans bütçe sisteminin geliflip uygulanmas›nda baz› sorunlar da ortaya ç›kabilir.
    1-Bu sistemle ilgili yeteri kadar deneyimin henüz sa¤lanamamas›,Bütçe sistemlerinde de¤iflikliklerin baflar›s›, teoriden daha çok uygulamada ortaya ç›kmaktad›r. Bu nedenle yeni performans bütçenin getirmesi beklenen faydalar›n uygulamada tam olarak ortaya ç›k›p ç›kmayaca¤› kesin de¤ildir.
    2-yeni performans bütçe sisteminin kurum odakl› olmas› ve kurumun faaliyetlerinin sonuçlar›n› de¤erlendirmeyi amaçlamas› ulusal düzeyde sorun yaratabilir. Çünkü ulusal düzeyde kaynaklar›n çeflitli hizmetlere tahsisinde kurumlar aras› karfl›laflt›rma yapmak zorunluluktur. Ancak yeni performans bütçe sisteminin performans ölçüleri, kurumlara özgüdür ve kurumlar aras› karfl›laflt›rma yapmak olanaks›zd›r.
    3-devletin yapmak zorunda oldu¤u hizmetlerin her zaman aç›k olmamas› gibi bir sorun ortaya ç›kabilir.
    SIFIR ESASLI BÜTÇELEME
    Art›r›mc›l›¤› engellemeye çal›flan bütçeleme sistemi S›f›r esasl› bütçedir.
    S›f›r esasl› bütçeleme sistemi, kamu kurumlar›n›n her y›l en az›ndan bir önceki y›l›n ödene¤i kadar ödene¤i hak kazand›¤› varsay›m›n› ortadan kald›rmay› amaçlamaktad›r.
    Kaynak tasarrufu sağlar. Kamu kurumunun içindeki önceliklerin gözden geçirilmesine yardımcı olur.
    YATIRIM (KAP‹TAL, SERMAYE) BÜTÇES‹
    Tam anlam›yla bir bütçeleme sistemi olarak nitelenmese de, bu ünitede yat›r›m bütçesinden de söz etmek yararl› olacakt›r. Kamu harcamalar›n›n ayr› niteliklerinden ve finansmanlar›ndan farkl› olmas›ndan kaynaklanan nedenlerle yat›r›m bütçesine baflvurulmaktad›r. Yarım bütçesi, yatırım harcamalarını ve bunların finansmanını kapsarken cari bütçe cari ve tranfer harcamalarını kapsar. Yat›r›m bütçesi uygulamas›ndan beklenen yararlar flunlard›r:
    • Özellikleri farkl› harcamalar› içermesi nedeniyle tahmin, analiz ve finansman yöntemlerinin oldukça farkl› olmas›, bütçede tahminlerin daha isabetli olmas›na ve bütçe uygulamas›n›n daha iyi yap›lmas›na yard›mc› olabilmektedir.
    • Devletin yat›r›m harcamalar›n›n daha iyi bir biçimde görülmesi ülke kalk›nmas› n›n planlamas›na yard›mc› olabilmektedir.
    • Devletin net malvarl›¤›ndaki de¤iflmelerin daha iyi görülmesine yard›mc› olabilmektedir.
    Yat›r›m bütçesinin en eski uygulama örnekleri ‹skandinav ülkelerinde, özellikle ‹sveç’te görülmüfltür. Danimarka, Finlandiya, ‹zlanda ve ‹ngiltere’de yat›r›m bütçesi uygulamalar› 1930’lu y›llarda görülmüfltür. Fransa’da baz› yat›r›m harcamalar›n›n genel bütçe d›fl›na ç›kar›ld›¤› görülmüfltür. ABD’de de yat›r›m bütçesi uygulamas› özellikle eyaletler ve yerel yönetimler düzeyinde uygulanmaktad›r.


    -4-
    HARCAMA VE GEL‹R TAHM‹NLER‹
    1-kalitatif (say›sal olmayan veya nitel) subjektif yöntemler
    -genel olarak yeterli ve güvenilir veri toplanamadığı durumlarda kullanılır.
    -donanımın ve tahmincilerin eğitim düzeylerinin yetersiz olduğu durumlarda kullanılır.
    -matematik ve veriler sistematik bir biçimde kullan›lmad›¤› veya çok az kullan›ld›¤› için nitel yöntem olarak adland›r›lmaktad›r.
    -Nitel yöntemlerin kullan›m alanlar› s›n›rl›d›r.
    -Öncelikle, bu yöntemler daha önce hiç verilmemifl hizmetlerde ve yeni programlarda kullan›l›r.
    -nicel verilerin olmad›¤› ve geçmifl verilerin yoklu¤unda kullan›l›rlar.
    -nitel yöntemler, ani ve önemli de¤iflikliklerin yafland›¤› dolay›s›yla geçmifl verilerin anlamlar›n› yitirdi¤i durumlarda da kullan›labilmektedir.
    a-yarg›ya dayal› tahmin
    -kamu kesiminde en fazla bu yöntem kullanılır.
    -ölçülemeyen faktörler olduğu zaman diğer yöntemlere göre bir üstünlüğe sahiptir.
    -yeterli bilgi ve deneyimin olmadığı durumlarda kullanılır.
    -belirli bir zaman dilimi ile s›n›rl› de¤ildir.
    -Ayr›ca tahminler belirli standartlar› tutturmak zorunda da de¤ildir.
    -Tahmin maliyetleri oldukça düflüktür.
    -Tahminler genellikle tahmini yapan birey veya bireylerin düflüncelerine dayal›d›r. Bu nedenle de tahminlerin isabet derecesi de oldukça düflüktür.
    -Yarg›ya dayal› tahmin yönteminde kullan›lan bir baflka uygulama “beyin f›rt›nas›” d›r. Bu teknik uzman kiflilerin bir araya gelip toplanarak ortak bir tahmin üretmelerine dayanmaktad›r.
    b-birim maliyet dayal› (subjektif esaslara dayalı tahmin)
    -basit matematik kullan›lmas›na ra¤men daha çok nitel bir yöntemdir.
    -Yöntemde amaç, öncelikle tahminlere esas olacak birim maliyeti hesaplamaya çal›fl›r.
    -Kamu gelirleri ile ilgili olarak ise belirli özelliklere sahip mükelleflerden toplanabilecek gelir miktar›, o özelli¤e sahip mükellef say›s› ile çarp›ld›¤›nda gelir tahmini yap›lm›fl olmaktad›r.
    2-kantitatif (say›sal veya nicel) yöntemler
    a-basit yöntem (otomatik yöntem)
    -zayıf yönü geçmişteki ortalama eğiliminin gelecektede devam etmesi varsayımına dayanır.
    -Harcama tahminlerinden daha çok gelir tahminlerinde kullan›lmaktad›r.
    -genellikle tahmin edilecek harcama veya gelirin geçmifl y›l rakamlar› esas al›n›r. Geçmifl y›l rakam› üzerinde çeflitli yöntemlerle oynama yap›larak tahmin yap›labilir.
    -gelir tahmini olarak geçmifl y›l rakam› aynen tahmin olarak kabul edilir.
    -geçmifl birkaç y›l›n ortalamas› tahmin olarak kabul edilebilir.
    -geçmifl y›llar›n ortalama art›fl oran›, geçmifl y›l›n rakam›n› artt›rmakta kullan›l›r.





    b-zaman serisi
    -en basitinden en karmaşığına kadar geniş bir çeşitliliğe sahiptir.
    -en basit zaman serisi tekniği hareketli ortalamalar serisidir.
    -yargıya dayalı tahminlere göre daha gerçekçi ve anlaşılırdır.
    -kullanım maliyeti oldukça yüksektir.
    -Hareketli ortalamalar yöntemi en basit zaman serisi tekniğidir.
    c-nedensel
    -tahmin edilecek de¤iflkeni etkiledi¤i düflünülen baflka de¤iflkenler ile istatiksel iliflkilerinden yaralanmaya çal›fl›r.
    -regresyon analizi: harcama tahminlerinden daha çok gelir tahminlerinde kullan›lmaktad›r. Regresyon analizi, ba¤›ml› de¤iflken (tahmin edilecek de¤iflken) ile onu etkiledi¤i düflünülen ba¤›ms›z de¤iflkenler aras› ndaki iliflkiyi araflt›rmaktad›r. Regresyon analizi oldukça fazla say›da de¤iflkene ait uzun y›llara dayal› verilere ihtiyaç duyar. Uzun dönemli analizlerde uygun değildir. Sonuçlarını anlamak ve yorumlamak çok güçtür.
    -ekonometrik modeller: Ekonometrik modeller de regresyon analizine dayal›d›r. Ancak aralar›ndaki temel farkl›l›k, regresyon modelinde tek bir fonksiyonda ba¤›ml› ve ba¤›ms›z de¤iflkenler aras›nda iliflki araflt›r›l›rken ekonometrik modellerde birden çok fonksiyon ve bunlar›n birbirleri ile iliflkileri de analiz edilmekte ve buna dayal› tahminler üretilmektedir.
    Program değerlemesi: kamu hizmetlerinin etkjilerinin araştırılmasıyla ilgilenmektedir.
    Genellikle denetlenemeyen ekonomik ve diğer faktörler gelir tahminleri tarafından etkilenmektedir.
    POL‹T‹KA VE PROGRAM ANAL‹ZLER‹
    Politika analizleri: Bütçeler ile birlikte kullanıldığında, kamu fonlarını kullananların performans ve denetimlerini sağlamaktadır.
    Program analizleri: hizmetlerin sunum alternatiflerinin belirlenmesinde kullanılır.
    Politika ve program analizleri kamu kesiminde karar almay› kolaylaflt›rmak için kullan›lmaktad›r. Kamusal hizmetlerle ilgili, devletin ne yapt›¤›n›n ve devletin yapt›klar›n›n maliyetlerinin bilinmesi iste¤inden ortaya ç›km›flt›r. Politika ve program analizleri politika oluflturmada oldukça kullan›fll› ve faydal›d›r. Örne¤in çocuk felciyle ilgili bir sorun ortaya ç›kt›¤›nda bu sorunla nas›l mücadele edilebilece¤ini ve alternatif mücadele yöntemlerinin göreceli üstünlüklerini ortaya koymaya çal›flmaktad›r. Program de¤erlemesi, programlar›n maliyetleri ve sonuçlar› (sosyal faydalar›) konusunda oldukça önemli bilgiler sa¤lar. Böylece daha sonraki y›llarda yap›lacak analizlere de ›fl›k tutacakt›r.
    Analizlerde Karar Almada Kullan›lan Ölçüler
    Analizciler; program ve politika kararlar›n›n al›nmas›nda kullan›lacak bilgileri toplarlar, de¤erlendirirler ve özetlerler. Analizciler bu bilgileri karar al›c›lar›n de¤erlemesine olanak sa¤layan anahtar kavramlar üzerinde organize ederler. Politikalarda de¤ifliklikler, yeni bir programa bafllama veya bafllamama gibi kararlar belirli ölçülere dayal› olanak al›nabilir. Kamu kesiminde karar almada en fazla etkinlik ve etkenlik ölçüleri kullanılır.




    1-etkinlik Ölçüsü: alternatifler arasında karşılaştırma yapmayı, kamu hizmetleri için gerekli fonların özel kesimde bırakılması halinde ortaya çıkacak fayda ile kamu kesiminin kullanılması halinde ortaya çıkacak faydanın karşılaştırılmasını ve en az kaynakla en fazla sosyal faydayı sağlayan alternatifi karşılaştırır.
    2-etkenlik Ölçüsü: kamu programlarının amaçlarına ulaşma derecelerini vermektedir. Hedef ve gerçekleşen arasındaki ilişki. Bu ölçü bir programın devam edip etmeyeceği, programda değişiklik yapılıp yapılmayacağı ile ilgili kararlarda kullanılır.
    3-verimlilik Ölçüsü: kamu hizmetinde kullanılan girdiler ile çıktılar arasındaki ilişkisidir. Verimlilikte pogramın sonuçları ve etkileri dikkate alınmaz.
    4-eflitlik ölçüsü: kamu hizmetinde elde edilen net faydala ve kazançların bireyler arasındaki dağılım.
    Örne¤in hava kirlili¤ini %5 azaltmak (amaç) için T100 milyon ödenek verilmifl ve bu ödene¤in tamam› kullan›lmas›na ra¤men hava kirlili¤ i oran› %2 azalm›fl ise (gerçekleflen) T100 milyon kaynaklar %40 etken kullan›lm›fl demektir. Bu ölçü daha çok bir programa devam edip etmeme veya programda bir de¤ifliklik yap›p yapmama ile ilgili kararlarda kullan›lmaktad›r.
    Program Analiz Teknikleri
    Program analiz teknikleri oldukça çeflitlidir. Bu tekniklerin baz›lar› kamu kesimince ve belirli hizmetlerin de¤erlendirilmesinde kullan›l›rken di¤erleri baflka kamu hizmetlerinin de¤erlendirilmesinde kullan›labilmektedir.
    Fayda Maliyet Analizi (Benefit Cost Analysis)
    Belirli bir kamu hizmetinin veya kamu yat›r›m projesinin sosyal faydalar› ile sosyal maliyetlerinin karfl›laflt›r›lmas› ile bir sonuca ulaflmaya çal›flmak, fayda maliyet analizi ile mümkündür
    Maliyet Etkenlik Analizi (Cost Effectiveness Analysis)
    Bu teknik, belirli bir kamu hizmetinin veya projesinin maliyetini parasal olarak ifade eder ancak sonuçlar› veya projenin ç›kt›lar›n› parasal olarak ölçmez. Örne¤in çocuk felcine karfl› afl›lama projesinde afl›lanan kifli say›s›n› ve çocuk felci vakalar›n›n say›s›ndaki azalmay› ç›kt› olarak belirler. Ancak fayda maliyet analizi çocuk felci vakalar›ndaki azalmadan kaynaklanan faydalar›n parasal de¤erini bulmaya çal›fl›r.
    Yöneylem Araflt›rmas› (‹fllem Analizi, Operations Research)
    Yöneylem araflt›rmas› bir sorunun çözümünde farkl› yollar›n sonuçlar›n› analiz eder. Sürekli tekrarlanan ifllerdeki insan-makine sistemleri ile iliflkili olarak bilimsel yöntemlerle karar alma tekni¤i olarak tan›mlanabilir. Özellikle özel sektör projelerinde oldukça fazla kullan›lan yöneylem analizi, kamu kesiminde de kullan›m alan› bulabilmektedir. Örne¤in toplu tafl›mac›l›k ifllerinde otobüslerin en uygun rotas› n›n çizilmesinde ve farkl› kapasitedeki araçlar›n en uygun rotas›n›n çözümünde yard›mc› olur.
    Stratejik Analiz (Strategic Analysis)
    Yukar›da say›lan tüm analizler niceliksel iken stratejik analiz nitelikseldir. Stratejik analize örnek olarak senaryo yazma gösterilebilir. Senaryo yazma gelecekteki olas› olaylar›n spekülatif de¤erlendirmelerini yapar ve bunlara göre analizleri farkl›laflt›r›r.
    Program değerlemesi: kamu hizmetlerinin etkilerinin araştırılmasıyla ilgilenir. Programların maliyetleri ve sonuçları(sosyal faydaları) konusunda önemli bilgiler sağlar.

    Program ve Politika Analizlerinde Ortaya Ǜkabilecek Sorunlar
    Politika analizlerinde, kamu kesimine özgü ortaya ç›kan temel sorunlardan biri, programlar›n birden çok amaca hizmet etmesi ve bunlar›n analizlere dâhil edilememesidir.
    1-çocuklar›n ücretsiz afl›lanmas›, gelecekteki çocuk hastal›klar›n› azalt›lmas› yolu ile sa¤l›k maliyetlerinde bir azalmaya neden olurken ayn› zaman da yoksullu¤un azalt›lmas› ve gelir da¤›l›m›n›n düzeltilmesine de fayda sa¤lamaktad›r. Böyle bir durumda analist hangi amaca daha fazla katk› sa¤lad›¤›n› belirleyip di¤er amaçlara katk›s›n› ihmal edecek ya da belirli a¤›rl›klar vererek amaçlara katk›lar› da¤›tacakt›r.
    2-nedensel iliflkiler. Alternatiflerin incelenmesinde belirli etkilerin birden çok nedeni olabilece¤i göz ard› edilmemelidir. Analist bu nedenlerin hepsini dikkate alamamaktad›r. Dolay›s›yla elde edilen sonuçlarda eksiklikler ve hatalar bulunacakt›r. Örne¤in polis görevlilerinin uyuflturucu madde kullan›m› ile ilgili okullarda verdi¤i seminerlerin, uyuflturucu madde kullan›m›n› çok fazla etkilemedi¤i ancak ö¤rencilerin polislere karfl› olan tutumlar›n› olumlu etkiledi¤i gözlenmifltir. Bu beklenmedik bir sonuçtur.
    3-fayda ve maliyetlerin tan›mlanmas›nda yaflanmaktad›r. Genellikle devlet muhasebe sistemleri kurulufllar baz›nda kay›t tuttuklar› için, programlar düzeyinde maliyet hesaplamalar› yap›lamamaktad›r. Dahas› bir programa birden çok kurulufl katk› sa¤l›yor ise program maliyetini belirlemek neredeyse imkans›zd›r.
    4-kamusal programlar›n faydalar›n›n belirlenmesinde de oldukça önemli sorunlar yaflanmaktad›r. Çünkü birçok kamusal hizmetin faydalar› ölçülemez niteliktedir. Faydalar›n ve maliyetlerin tan›mlanmas› ve ölçülmesi ile ilgili bir baflka sorun, belirli bir kamusal hizmetin d›flsal faydalar veya maliyetler üretmesi hâlinde ortaya ç›kmaktad›r. Örne¤in bir köprü projesinin do¤rudan maliyetleri, inflaat maliyetleri gibi kolayl›kla ölçülebilirken bu köprünün kullan›m›ndan kaynaklanan çevre kirlili¤inin deniz, akarsu üzerindeki olumsuz etkilerini hesaplamak oldukça güç olacakt›r. Benzer biçimde bu köprünün do¤rudan faydas› o yolu kullananlara sa¤lanan zaman tasarrufu bir biçimde ölçülebilirken, köprüden sa¤lanacak dolayl› faydalar› n örne¤in tüketim maddelerinin daha ucuza tafl›nmas›ndan tüketicilerin d›flsal fayda elde edebilir. Ancak bu d›flsal faydalar›n tam olarak ölçülmesi hemen hemen olanaks›zd›r.
    5-kamusal programlar›n gelir veya refah da¤›l›m›na etkileriyle ilgilidir. Zaman zaman bu tür etkiler oldukça önemli olmaktad›r. Örne¤in bir karayolu projesi yüksek gelir gruplar›na daha fazla fayda sa¤larken, düflük gelir gruplar›na ya daha az fayda sa¤lamakta ya da ilave maliyetler yüklemektedir. Bunun sonucu ise gelir da¤›l›m›nda istenmeyen bir bozulmad›r. Dolay›s›yla özellikle eflitlik ölçüsü aç›s›ndan bu tür etkilerin de¤erlendirilmesi de gerekmektedir. Özellikle fayda maliyet ve maliyet etkenlik tekniklerinde ortaya ç›kan bir sorun, kaynaklar›n özel sektörden kamu sektörüne geçmesinin alternatif maliyetiyle iligilidir. Kamu projelerinden getiriler (sosyal faydalar), proje için gerekli kayna¤›n özel sektörde b›rak›lmas› hâlindeki getirisinden yüksek ise anlaml›d›r. Bu alternatif maliyetin hesaplanmas›nda da güçlükler ç›kmaktad›r. Yönetim analizi program analizi tekniklerinde kullanılmaz.
    Diğer tahmin araçları örnekleri: hareketli ortalamalar tekniği, exponential smooting tekniği,ARMA,Box-Jenkins


    -5-DEVLET BÜTÇES‹
    Kamu Tüzel Kiflileri
    1. Genel Yönetim Kapsam›ndaki Kamu ‹dareleri
    a. Merkezî Yönetim Kapsam›ndaki Kamu ‹dareleri
    1. Genel Bütçe Kapsam›ndaki ‹dareler
    2. Özel Bütçe Kapsam›ndaki ‹dareler
    3. Düzenleyici ve Denetleyici Kurumlar›
    b. Sosyal Güvenlik Kurumlar›
    c. Mahallî ‹dareler
    2. Kamu ‹ktisadi Teflebbüsleri(KİK-İDT)
    a-Merkezî Yönetim Kapsam›ndaki Kamu ‹dareleri
    1-Genel Bütçe Kapsam›ndaki Kamu ‹dareleri
    Genel Yönetim Kapsam›ndaki Kamu ‹darelerin Özellikleri
    • Genel bütçeli kurulufllar tek bir tüzel kiflilik alt›nda toplanm›flt›r.
    • Ayn› nakit idaresi alt›ndad›rlar. Nakit idaresini genel bütçeli kurulufllar ad›na hazine yapmaktad›r.
    • Genel bütçeli kurulufllar›n kendi mal varl›klar› yoktur, mal varl›¤›n› onlar ad›na Maliye Bakanl›¤› yürütmektedir.
    • Hazine birli¤i kapsam›nda say›lmaktad›rlar.
    GENEL BÜTÇEL‹ KURULUfiLAR
    CUMHURBAfiKANLI⁄I
    SA⁄LIK BAKANLI⁄I
    TÜRK‹YE BÜYÜK M‹LLET MECL‹S‹
    ULAfiTIRMA BAKANLI⁄I
    ANAYASA MAHKEMES‹
    DEN‹ZC‹L‹K MUSTEfiARLI⁄I
    YARGITAY
    ÇALIfiMA VE SOSYAL GÜVENL‹K BAK.
    DANIfiTAY
    DEVLET PERSONEL BAfiKANLI⁄I
    SAYIfiTAY
    ENERJ‹ VE TAB‹‹ KAYNAKLAR BAK.
    BAfiBAKANLIK
    PETROL ‹fiLER‹ GENEL MUDURLU⁄Ü
    M‹LL‹ ‹ST‹HBARAT TEfiK‹LATI MÜS.
    KÜLTÜR VE TUR‹ZM BAKANLI⁄I
    M‹LL‹ GÜVENL‹K KURULU GENEL SEKRETERL‹⁄‹
    HAK‹MLER VE SAVCILAR YÜKSEK KUR.
    BASIN-YAYIN VE ENFORMASYON GENEL MUDURLUچ
    A‹LE VE SOSYAL POL‹T‹KALAR BAK.
    HAZ‹NE MUSTEfiARLI⁄I
    AVRUPA B‹RL‹⁄‹ BAKANLI⁄I
    D‹YANET ‹fiLER‹ BAfiKANLI⁄I
    B‹L‹M, SANAY‹ VE TEKNOLOJ‹ BAK.
    AFET VE AC‹L DURUM YÖNET‹M‹ BAfiKANLI⁄I
    ÇEVRE VE fiEH‹RC‹L‹K BAKANLI⁄I
    KAMU DÜZEN‹ VE GUVENL‹⁄‹ MÜS.
    TAPU VE KADASTRO GENEL MÜD.
    ADALET BAKANLI⁄I
    EKONOM‹ BAKANLI⁄I
    M‹LL‹ SAVUNMA BAKANLI⁄I
    GENÇL‹K VE SPOR BAKANLI⁄I
    ‹Ç‹fiLER‹ BAKANLI⁄I
    GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAK.
    JANDARMA GENEL KOMUTANLI⁄I
    GÜMRÜK VE T‹CARET BAKANLI⁄I
    EMN‹YET GENEL MUDURLU⁄Ü
    KALKINMA BAKANLI⁄I
    SAH‹L GÜVENL‹K KOMUTANLI⁄I
    TÜRK‹YE ‹STAT‹ST‹K KURUMU BAfi.
    DIfi‹fiLER‹ BAKANLI⁄I
    ORMAN VE SU ‹fiLER‹ BAKANLI⁄I
    MAL‹YE BAKANLI⁄I
    METEOROLOJ‹ GENEL MUDURLU⁄Ü
    GEL‹R ‹DARES‹ BAfiKANLI⁄I
    DEVLET SU ‹fiLER‹ GENEL MUDURLU⁄Ü
    M‹LL‹ E⁄‹T‹M BAKANLI⁄I
    Genel Bütçe: Genel bütçe, Devlet tüzel kiflili¤ine dahil olan ve bu Kanun’a ekli (I) say›l› cetvelde yer alan kamu idarelerinin bütçesidir
    Katma Bütçe: Eski düzenlemede katma bütçeli kurulufllar olarak adland›r›lan birçok kurulufl, örne¤in üniversiteler, özel bütçeli idare olarak belirlenmifltir. Bir baflka deyiflle 5018 say›l› Kanun ile eski kanuna göre katma bütçeli kurulufllar›n yeni ad› özel bütçeli kurulufllar olmufltur.
    2-Özel bütçeli idareler
    Özellikleri
    • özel bütçeli kuruluşların mali yıl sonunda elde ettikleri gelir fazlaları genel bütçeye aktarırlar.
    • Her bir özel bütçeli kuruluflun ayr› bir tüzel kiflili¤i vard›r.
    • Sosyal, bilimsel, teknik, kültürel alanlarda görevlidirler.
    • Belirli bir bakanl›¤a ba¤l›d›rlar. Ancak bu ba¤l›l›k, özerkli¤e sahip olmalar›na engel de¤ildir.
    • Kendi mal varl›klar› vard›r ve yönetimini kendileri yaparlar.
    • Kendilerine ait gelirleri vard›r.
    • Kendi nakit idarelerini yaparlar.











    ÖZEL BÜTÇEL‹ D‹⁄ER KURULUfiLAR
    ÖLÇME SEÇME VE YERLEfiT‹RME MERKEZ‹ BAfiKANLI⁄I
    ULUSAL BOR ARAfiTIRMA ENST‹TÜSÜ
    ATATÜRK KÜLTÜR, D‹L VE TAR‹H YÜKSEK KURUMU
    TÜRK‹YE ATOM ENERJ‹S‹ KURUMU
    ATATÜRK ARAfiTIRMA MERKEZ‹
    SAVUNMA SANAY‹ MUSTEfiARLI⁄I
    ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZ‹
    KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKL‹ ‹fiLETMELER‹ GEL‹fiT‹RME VE DESTEKLEME ‹DARES‹ BAfiKANLI⁄I
    TÜRK D‹L KURUMU
    TÜRK ‹fiB‹RL‹⁄‹ VE KOORD‹NASYON AJANSI BAfiKANLI⁄I
    TÜRK TAR‹H KURUMU
    GAP BÖLGE KALKINMA ‹DARES‹ BAfiKANLI⁄I
    TÜRK‹YE VE ORTA DO⁄U AMME ‹DARES‹ ENST‹TÜSÜ ÖZELLEfiT‹RME ‹DARES‹ BAfiKANLI⁄I
    TÜRK‹YE B‹L‹MSEL VE TEKNOLOJ‹K ARAfiTIRMA KURUMU
    ELEKTR‹K ‹fiLER‹ ETÜT ‹DARES‹ GENEL MUDURLU⁄Ü
    TÜRK‹YE B‹L‹MLER AKADEM‹S‹ BAfiKANLI⁄I
    MADEN TETK‹K VE ARAMA GENEL MUDURLU⁄Ü
    TÜRK‹YE ADALET AKADEM‹S‹ BAfiKANLI⁄I
    CEZA VE ‹NFAZ KURUMLARI ‹LE TUTUKEVLER‹ ‹fi YURTLARI KURUMU
    YÜKSEK O⁄REN‹M KRED‹ VE YURTLAR KURUMU GENEL MUDURLU⁄Ü
    S‹V‹L HAVACILIK GENEL MUDURLU⁄Ü
    SPOR GENEL MUDURLUچ
    MESLEK‹ YETERL‹L‹K KURUMU BAfiKANLI⁄I
    DEVLET T‹YATROLARI GENEL MUDURLU⁄Ü
    YURTDIfiI TÜRKLER VE AKRABA TOPLULUKLAR BAfiKANLI⁄I
    DEVLET OPERA VE BALES‹ GENEL MUDURLU⁄Ü
    KARAYOLLARI GENEL MUDURLUچ
    ORMAN GENEL MUDURLUچ
    TÜRK‹YE YAZMA ESERLER KURUMU BAfiKANLI⁄I
    VAKIFLAR GENEL MUDURLUچ
    DO⁄U ANADOLU PROJES‹ BÖLGE KALKINMA ‹DARES‹ BAfiKANLI⁄I
    TÜRK‹YE HUDUT VE SAH‹LLER SA⁄LIK GENEL MUDURLU⁄Ü
    KONYA OVASI PROJES‹ BÖLGE KALKINMA ‹DARES‹ BAfiKANLI⁄I
    TÜRK AKRED‹TASYON KURUMU
    DO⁄U KARADEN‹Z PROJES‹ BÖLGE KALKINMA ‹DARES‹ BAfiKANLI⁄I
    TÜRK STANDARTLARI ENST‹TÜSÜ
    DEVLET SU ‹fiLER‹ GENEL MUDURLU⁄Ü
    TÜRK PATENT ENST‹TÜSÜ










    3-Düzenleyici ve Denetleyici Kurumlar
    Görevleri
    1-Düzenleme
    2-Yönlendirme
    3-Denetleme
    4-Arabuluculuk
    Özellikleri:
    1-Kamu tüzel kişiliğe sahiptir.
    2-Belirlenen çerçevede arabuluculuk yönlendirme faaliyetlerinde bulunurlar.
    3-Kanunla kurulmuşlardır.
    4-Belirlenen çerçevede ekonomik ve sosyal alanlarda düzenleme yapabilirler.
    5-İdari ve mali özerkliğe haizdir.
    Radyo Televizyon Üst Kurulu, Telekomünikasyon Kurumu, Sermaye Piyasas› Kurulu, Bankac›l›k Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Enerji Piyasas› Düzenleme Kurumu, Kamu ‹hale Kurumu, Rekabet Kurumu ve Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü ‹çkiler Piyasas› Düzenleme Kurumu olmak üzere sekiz adettir. İlk kez abd de kurulmur.
    b-Sosyal Güvenlik Kurulufllar›
    T.C. Emekli Sand›¤› (1949), Sosyal Sigortalar Kurumu (1945), Esnaf ve Sanatkarlar ve Di¤er Ba¤›ms›z Çal›flanlar Sosyal Sigortalar Kurumu (Ba¤-Kur) (1971) ve Türkiye ‹fl Kurumu olmak üzere dört kurum say›lmaktad›r
    c-Mahallî ‹dareler
    1-belediyeler
    2-il özel idareleri
    3-köyler
    1982 Anayasas›’n›n 127. maddesinin, Türkiye’de mahallî idareler olarak getirdi¤i temel düzenlemeler flunlard›r:
    • Türkiye’de yerel yönetimler deyiminin kapsam›na giren kurulufllar; belediyeler, il özel idareleri ve köylerdir.
    • Yerel yönetimler kamu tüzel kiflili¤ine sahip anayasal kurulufllard›r.
    • Yerel yönetimlerin karar organlar› seçimle oluflturulacakt›r.
    • Yerel yönetimlerin kuruluflu, görevleri ve yetkileri ile ilgili ç›kar›lacak kanunlar, yerinden yönetim ilkesine uygun düzenlenmek zorundad›r.
    • Büyük yerleflim merkezleri için özel yönetim biçimleri getirilebilir.
    • Yerel yönetim seçilmifl organlar›n›n, organl›k s›fat›n› kazanma ve kaybetmeleri konusundaki denetim yarg› yolu ile yap›labilir.
    • Seçilmifl yerel yönetim organlar›n› veya bu organlar›n üyelerini, geçici bir önlem olarak, ‹çiflleri Bakan› görevden alabilir. Ancak bu ifllem, görevleri ile ilgili bir suç sebebi ile hakk›nda soruflturma veya kovuflturma aç›lan üyeler hakk›nda, yarg›n›n verece¤i kesin hükme kadar uygulanabilir.
    • Merkezî yönetim, yerel yönetimler üzerinde kanunda belirtilen esas ve usuller içinde afla¤›daki amaçlarla denetim yapabilir:
    - Yerel hizmetlerin idarenin bütünlü¤ü ilkesine uygun flekilde yürütülmesi.
    - Kamu görevlerinde birli¤in sa¤lanmas›.
    - Toplum yarar›n›n korunmas›.
    - Yerel ihtiyaçlar›n gere¤i gibi karfl›lanmas›.
    - Yerel yönetimler, belirli kamu hizmetlerinin görülmesi amac›yla kendi aralar›nda Bakanlar Kurulunun izni ile birlik kurabilir.
    - Yerel yönetimlerin görevleri, yetkileri, maliye ve kolluk iflleri ve merkezî yönetim ile karfl›l›kl› ba¤ ve ilgileri kanunla düzenlenir.
    - Yerel yönetimlere görevleri ile orant›l› gelir kaynaklar› sa¤lan›r.
    Cari gider: Etkisi bir bütçe dönemi ile s›n›rl› olan ve devletin ifllerlili¤inin devam› için gerekli olan harcamalar›n tümüne verilen add›r.
    1-Belediye
    5272 say›l› Belediye Kanunu, 12.07.2005 tarihinde kabul edilen 5393 say›l› Belediye Kanunu’na b›rakm›flt›r. Mevcut düzenlemelere göre dört ayr› belediyenin varl›¤›ndan söz edilebiliriz. Bu belediyeler:
    • Ola¤an (Normal) Belediyeler: Ola¤an belediyeler, büyükflehir belediyelerinin bulunmad›¤› iller ile bu illerin ilçelerinde ve di¤er beldelerde kurulmufl olan belediyelerdir.
    • Büyükflehir Belediyesi: En az üç ilçe veya ilk kademe belediyesini kapsayan, bu belediyeler aras›nda koordinasyonu sa¤layan; kanunlarla verilen görev ve sorumluluklar› yerine getiren, yetkileri kullanan belediyelerdir.
    • Büyükflehir Belediyesi S›n›rlar› ‹çindeki ‹lçe Belediyeleri: Bu belediyeler de aynen büyükflehir belediyelerinin tabi oldu¤u kanunlara ba¤l› olarak hizmet üretmektedirler.
    • ‹lk kademe belediyesi: Büyükflehir belediye s›n›rlar› içinde ilçe kurulmaks›z›n oluflturulan ve büyükflehir ilçe belediyeleriyle ayn› yetki, imtiyaz ve sorumluluklara sahip belediyedir.
    Belediyenin organlar›; belediye meclisi, belediye encümeni ve belediye baflkan›d›r.
    Belediye Meclisi Belediyenin karar organı
    Belediye meclisinin görev ve yetkilerinin belli bafll›lar› flunlard›r:
    • Stratejik plan ile yat›r›m ve çal›flma programlar›n›, belediye faaliyetlerinin ve personelinin performans ölçütlerini görüflmek ve kabul etmek.
    • Bütçe ve kesin hesab› kabul etmek, bütçede kurumsal kodlama yap›lan birimler ile fonksiyonel s›n›fland›rman›n birinci düzeyleri aras›nda aktarma yapmak.
    • Belediyenin imar planlar›n› görüflmek ve onaylamak, büyükflehir ve il belediyelerinde il çevre düzeni plan›n› kabul etmek. Belediye s›n›rlar› il s›n›r› olan büyükflehir belediyelerinde il çevre düzeni plan› ilgili büyükflehir belediyeleri taraf›ndan yap›l›r veya yapt›r›l›r ve do¤rudan belediye meclisi taraf›ndan onaylan›r.
    • Borçlanmaya karar vermek.
    • Tafl›nmaz mal al›m›na, sat›m›na, takas›na, tahsisine, tahsis fleklinin de¤ifltirilmesine veya tahsisli bir tafl›nmaz›n kamu hizmetinde ihtiyaç duyulmamas› hâlinde tahsisin kald›r›lmas›na; üç y›ldan fazla kiralanmas›na ve süresi otuz y›l› geçmemek kayd›yla bunlar üzerinde s›n›rl› ayni hak tesisine karar vermek.
    • Kanunlarda vergi, resim, harç ve kat›lma pay› konusu yap›lmayan ve ilgililerin iste¤ine ba¤l› hizmetler için uygulanacak ücret tarifesini belirlemek.
    • fiartl› ba¤›fllar› kabul etmek.
    • Belediye ad›na imtiyaz verilmesine ve belediye yat›r›mlar›n›n yap-ifllet veya yap-ifllet-devret modeli ile yap›lmas›na; belediyeye ait flirket, iflletme ve ifltiraklerin özellefltirilmesine karar vermek.
    • Meclis baflkanl›k divan›n› ve encümen üyeleri ile ihtisas komisyonlar› üyelerini seçmek.
    • Belediye taraf›ndan ç›kar›lacak yönetmelikleri kabul etmek.
    • Meydan, cadde, sokak, park, tesis ve benzerlerine ad vermek; mahalle kurulmas›, kald›r›lmas›, birlefltirilmesi, adlar›yla s›n›rlar›n›n tespiti ve de¤ifltirilmesine karar vermek; beldeyi tan›t›c› amblem, flama ve benzerlerini kabul etmek.
    • Di¤er mahallî idarelerle birlik kurulmas›na, kurulmufl birliklere kat›lmaya veya ayr›lmaya karar vermek.
    • Belediye baflkan›yla encümen aras›ndaki anlaflmazl›klar› karara ba¤lamak.
    • Mücavir alanlara belediye hizmetlerinin götürülmesine karar vermek.
    • ‹mar planlar›na uygun flekilde haz›rlanm›fl belediye imar programlar›n› görüflerek kabul etmek
    Belediye Encümeni
    Belediye encümeni, belediye baflkan›n›n baflkanl›¤›nda; il belediyelerinde ve nüfusu 100.000’in üzerindeki belediyelerde, belediye meclisinin her y›l kendi üyeleri aras›ndan bir y›l için, gizli oyla seçece¤i üç üye, mali hizmetler birim amiri ve belediye baflkan›n›n her y›l birim amirleri aras›ndan seçece¤i iki üye olmak üzere yedi kifliden, di¤er belediyelerde, belediye meclisinin her y›l kendi üyeleri aras›ndan bir y›l için gizli oyla seçece¤i iki üye, mali hizmetler birim amiri ve belediye baflkan›n›n her y›l birim amirleri aras›ndan seçece¤i bir üye olmak üzere befl kifliden oluflur.
    Belediye encümeninin görev ve yetkileri flunlard›r:
    • Stratejik plan ve y›ll›k çal›flma program› ile bütçe ve kesin hesab› inceleyip belediye meclisine görüfl bildirmek.
    • Y›ll›k çal›flma program›na al›nan ifllerle ilgili kamulaflt›rma kararlar›n› almak ve uygulamak.
    • Öngörülmeyen giderler ödene¤inin harcama yerlerini belirlemek.
    • Bütçede fonksiyonel s›n›fland›rman›n ikinci düzeyleri aras›nda aktarma yapmak.
    • Kanunlarda öngörülen cezalar› vermek.
    • Vergi, resim ve harçlar d›fl›nda kalan dava konusu olan belediye alacaklar›n›n anlaflma ile tasfiyesine karar vermek.
    • Tafl›nmaz mal sat›m›na, trampas›na ve tahsisine iliflkin meclis kararlar›n› uygulamak; süresi üç y›l› geçmemek üzere kiralanmas›na karar vermek.
    • Umuma aç›k yerlerin aç›l›fl ve kapan›fl saatlerini belirlemek.
    • Di¤er kanunlarda belediye encümenine verilen görevleri yerine getirmek.












    Belediye Baflkan›
    belediye baflkan› halk taraf›ndan ço¤unluk usulü ile befl y›l için seçilir. Belediye baflkanlar›, 1963 y›l›na kadar belediye meclisleri taraf›ndan seçilirken 1963 y›l›ndan itibaren tek dereceli olarak halk taraf›ndan seçilmeye bafllanm›flt›r. Seçilme süreleri 1982 Anayasas›’n›n 127. maddesi ile befl y›la ç›kar›lm›flt›r. Belediye baflkan›, görevinin devam› süresince siyasi partilerin yönetim ve denetim organlar›nda görev alamaz; profesyonel spor kulüplerinin baflkanl›¤›n› yapamaz ve yönetiminde bulunamaz. Belediye bütçesine gelince; belediyenin stratejik plan›na uygun olarak haz›rlanan bütçe, belediyenin mali y›l ve izleyen iki y›l içindeki gelir ve gider tahminlerini gösterir, gelirlerin toplanmas›na ve harcamalar›n yap›lmas›na izin verir. Bütçeye ayr›nt›l› harcama programlar› ile finansman programlar› eklenir. Bütçe y›l› merkezî yönetim bütçesi mali y›l› ile ayn›d›r. Bütçe d›fl› harcama yap›lamaz. Belediye baflkan› ve harcama yetkisi verilen di¤er görevliler, bütçe ödeneklerinin verimli, tutumlu ve yerinde harcanmas›ndan sorumludur. Belediye baflkan› taraf›ndan haz›rlanan bütçe tasar›s› eylül ay›n›n birinci gününden önce encümene sunulur ve ‹çiflleri Bakanl›¤›na gönderilir. ‹çiflleri Bakanl›¤› belediye bütçe tahminlerini konsolide eder ve Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu uyar›nca merkezî yönetim bütçe tasar›s›na eklenmek üzere Eylül ay› sonuna kadar Maliye Bakanl›¤›na bildirir. Encümen, bütçeyi inceleyerek görüflüyle birlikte kas›m ay›n›n birinci gününden önce belediye meclisine sunar. Meclis bütçe tasar›s›n› y›lbafl›ndan önce, aynen veya de¤ifltirerek kabul eder. Ancak meclis bütçe denkli¤ini bozacak biçimde gider art›r›c› ve gelir azalt›c› de¤ifliklikler yapamaz. Kabul edilen bütçe, mali y›lbafl›ndan itibaren yürürlü¤e girer. Herhangi bir nedenle yeni y›l bütçesi kesinleflmemifl ise yeni bütçenin kesinleflmesine kadar geçen y›l bütçesi uygulan›r. Bütçenin kabulüne kadar yap›lan ifllemler yeni y›l bütçesine göre yap›lm›fl say›l›r.
    Büyük fiehir Belediyeleri
    2011 itibariyle türkiyede 16 büyükşehir, 143 büyükşehir ilçe belediyesi bulunmaktadır.
    Büyükflehir Belediyesinin Görev, Yetki ve Sorumluluklar›:
    a. ‹lçe ve ilk kademe belediyelerinin görüfllerini alarak büyükflehir belediyesinin stratejik plan›n›, y›ll›k hedeflerini, yat›r›m programlar›n› ve bunlara uygun olarak bütçesini haz›rlamak.
    b. çevre düzeni plan›n› yapmak veya yapt›rmak.
    c. Kanunlarla büyükflehir belediyesine verilmifl görev ve hizmetlerin gerektirdi¤i proje, yap›m, bak›m ve onar›m iflleriyle ilgili her ölçekteki imar planlar›na, ruhsat vermek ve denetlemek.
    e. kentsel dönüflüm ve geliflim projesi alan› ilan etmek,
    f. servis ve toplu tafl›ma araçlar› ile taksi say›lar›n›, bilet ücret ve tarifelerini, zaman ve güzergâhlar›n› belirlemek; durak yerleri ile karayolu, yol, cadde, sokak, meydan ve benzeri yerler üzerinde araç park yerlerini tespit etmek ve iflletmek, ifllettirmek veya kiraya vermek; kanunlar›n belediyelere verdi¤i trafik düzenlemesinin gerektirdi¤i bütün iflleri yürütmek.
    g. meydan, bulvar, cadde ve ana yollar› yapmak, yapt›rmak, bak›m ve onar›m›n› sa¤lamak,
    h. Co¤rafî ve kent bilgi sistemlerini kurmak.
    i. tar›m alanlar›n›n ve su havzalar›n›n korunmas›n› sa¤lamak; a¤açland›rma yapmak
    j. G›da tahlillerini yapmak
    k. zab›ta
    l. Yolcu ve yük terminalleri, kapal› ve aç›k otoparklar yapmak, yapt›rmak, iflletmek, ifllettirmek
    m. Büyükflehirin bütünlü¤üne hizmet eden sosyal donat›lar, bölge parklar›, hayvanat bahçeleri, hayvan bar›naklar›, kütüphane, müze, spor, dinlence, e¤lence ve benzeri yerleri yapmak, yapt›rmak
    n. Gerekti¤inde sa¤l›k, e¤itim ve kültür hizmetleri için bina ve tesisler yapmak,
    o. Kültür ve tabiat varl›klar› ile tarihî dokunun ve kent tarihi bak›m›ndan önem tafl›yan mekânlar›n ve ifllevlerinin korunmas›n› sa¤lamak
    p. Büyükflehir içindeki toplu tafl›ma hizmetlerini yürütmek
    r. Su ve kanalizasyon hizmetlerini yürütmek
    s. Mezarl›k alanlar›n› tespit etmek, mezarl›klar tesis etmek, iflletmek, ifllettirmek,
    t. Her çeflit toptanc› hallerini ve mezbahalar› yapmak, yapt›rmak
    u. do¤al afetlerle
    v. yafll›lar, engelliler, kad›nlar, gençler ve çocuklara yönelik her türlü sosyal ve kültürel hizmetleri
    y. Merkezî ›s›tma sistemleri kurmak, kurdurmak, iflletmek veya ifllettirmek.
    z. Afet riski tafl›yan veya can ve mal güvenli¤i aç›s›ndan tehlike oluflturan binalar› insandan tahliye etmek
    Büyükflehir içindeki alt yap› hizmetlerinin koordinasyonu, büyükflehir belediye baflkan› ya da görevlendirdi¤i kiflinin baflkanl›¤›nda, Büyükflehir Belediyeleri Koordinasyon Merkezleri Yönetmeli¤i’nde belirlenen kamu kurum ve kurulufllar› ile özel kurulufllar›n temsilcilerinin kat›ld›¤› Alt Yap› Koordinasyon Merkezî (AYKOME) taraf›ndan yürütülür. Büyükflehir içindeki kara, deniz, su, göl ve demiryolu üzerinde her türlü tafl›mac›l›k hizmetlerinin koordinasyonu, büyükflehir belediye baflkan› ya da görevlendirdi¤i kiflinin baflkanl›¤›nda, Büyükflehir Belediyeleri Koordinasyon Merkezleri Yönetmeli¤inde belirlenen kamu kurum ve kurulufl temsilcilerinin kat›ld›¤› Ulafl›m Koordinasyon Merkezî (UKOME) taraf›ndan yürütülür.
    Mahallî ‹dare Birlikleri
    il özel idaresi, belediye ve köy. Birlik tüzü¤ünde afla¤›daki hususlar›n bulunmas› zorunludur:
    a. Birli¤in ad› ve amac›
    b. Birlik üyesi mahallî idarelerin adlar›
    c. Birli¤in merkezî
    d. Birli¤in görev süresi, sona ermesi ve tasfiyesi
    e. Birli¤e devredilen görev ve hizmetler
    f. Birlik meclisinin ve birlik encümeninin toplant› dönemleri
    g. Birlik üyesi mahallî idarelerin her birinin birlik meclisinde kaç üye ile temsil edilece¤i ve seçilen üyelerin görev süresi ve birlik encümeni üye say›s›.
    h. Birlik üyelerinin, birli¤in kurulufl ve faaliyet giderlerine kat›lma paylar› ve bu paylar›n tespit yöntemi
    i. Birli¤in gelirleri, giderleri, bütçe ve çal›flma programlar›na iliflkin hususlar.
    j. Birlik üyesi mahallî idarelerin ve bu idarelerin hizmet alan›nda yaflayanlar›n birlik hizmetlerinden yararlanma usulleri
    k. Tüzük de¤iflikli¤inin nas›l yap›laca¤›

    Gelir Kaynakları:
    1-Devlet bütçesinden aldıkları vergi payları
    2-kendi öz gelirleri
    Birli¤in Görevleri
    a. Zorunlu Birlikler
    b. Turizm Altyap› Hizmet Birlikleri
    c. Köylere Hizmet Götürme Birlikleri
    d. Ülke Düzeyinde Kurulan Birlikler
    e. Çevre altyaoı hizmet birlikleri
    f. Belediye hizmet birlikleri
    g. Özel idare-belediye hizmet birlikleri
    h. Kalkınma birliği
    2-‹l Özel ‹daresi
    idari ve mali özerkli¤e sahip kamu tüzel kiflisi” olarak tan›mlanm›flt›r. ‹l özel idaresi, ilin kurulmas›na dair kanunla kurulur ve ilin kald›r›lmas›yla tüzel kiflili¤i sona erer. Görev alan›, il s›n›rlar›n› kapsar.
    ‹l Özel ‹daresinin Organlar›
    ‹l özel idaresinin organlar›, il genel meclisi(Karar Organı), il encümeni ve vali(başkan)dir.
    İl özel idaresinde bütçenin hazırlanmasından vali sorumludur. Her yıl haziran ayının sonuna kadar gider bütçelerinin hazırlanması için idarenin birimerine çağrı yapılır. Birimler bütçe yılı gider tekliflerini ve izleyen iki yılın gider tekliflerini temmuz ayının sonuna kadar mali hizmetler birimine verir.
    ‹l Genel Meclisi
    ‹l genel meclisi, il özel idaresinin karar organ›d›r ve ilgili kanunda gösterilen esas ve usullere göre ildeki seçmenler taraf›ndan seçilmifl üyelerden oluflur. ‹l özel idarelerinin elde etti¤i vergi, resim ve harçlara örnek olarak taflocaklar› resim ve harçlar›, iskele resmi, çeltik gelirleri verilebilir. Ancak öz gelir olarak adland›r›labilecek bu kaynaklar günümüzde son derece önemsiz kalm›flt›r. Genel bütçe vergi gelirlerinden verilen pay ise il özel idarelerinin en büyük gelir kayna¤›n› oluflturmaktad›r. Genel bütçe vergi gelirlerinin % 1,12’si il özel idarelerine nüfus kriterine göre da¤›t›lmaktad›r. ‹l özel idarelerinin bir baflka önemli gelir kayna¤›, 2005 y›l›nda kald›r›lan belediyeler taraf›ndan tahsil edilen emlak vergisinden al›nan payd›.
    3-Köy
    Köyün Yürütme organı ve bütçenin uygulayıcısı muhtardır.
    Köy yerel yönetim biriminin esasları 1924 tarihli bir kanunla düzenlenmiştir.
    Köy bütçesi ihtiyar meclisi tarafından hazırlanır.
    Köy Kanunu’na göre köyün üç ayr› tan›m› yap›lm›flt›r. Buna göre:
    • Nüfusu iki binden az olan yerleflme birimlerine köy denilmektedir.
    • Cami, okul, otlak, yaylak, baltal›k gibi orta mallar› bulunan, toplu veya da¤›n›k evlerde oturan insanlar, ba¤, bahçe ve tarlalar›yla birlikte bir köy olufltururlar.
    • Köy bir yerden bir yere götürülebilen veya götürülemeyen mallara sahip olan ve bu kanun ile kendisine verilen iflleri yapan bafll› bafl›na bir varl›kt›r. Buna tüzel kiflilik denir.



    Kamu ‹ktisadi Teflebbüsleri(KİT)
    Kamu kesiminin bir unsuru da kamu iktisadi teflebbüsleridir. Kamu iktisadi teflebbüsü kavram›, genelde kamu kaynaklar›n› kullanmak suretiyle iflletmecilik faaliyeti yapan kurulufllar› ifade etmek için kullan›lmaktad›r. Kamu iktisadi teflebbüsü, devletin ekonomik alanda mal ve hizmet üreten kurulufllar›n›n genel ad›d›r. Türkiye’de kamu iktisadi teflebbüslerini yasada iki s›n›flamaya ayr›lm›flt›r; Kamu ‹ktisadi Kurulufllar› (K‹K) ve ‹ktisadi Devlet Teflekkülleri (‹DT). ‹DT’ler sermayesinin tamam› devlete ait, tamamen iktisadi alanda ve ticari esaslara göre faaliyet gösteren iflletmelerdir. ‹DT’lerin herhangi bir özel sektör iflletmesinden fark› yoktur. Tek fark› kullan›lan sermayenin tamam›n›n kamuya ait olmas›d›r.. K‹K’lerde ise yine sermayesinin tamam› devlete ait ancak üretilen hizmette kamusal nitelik bulunmas› veya tekel niteli¤indeki mal ve hizmetlerin üretilmesi söz konusudur. Öte yandan baflka bir görüfle göre devlet, kurmufl oldu¤u kamu iktisadi teflebbüsleri sistemi ile sosyal devlet ilkeleri ve politikalar› do¤rultusunda mal ve hizmet üretiminde bulunmaktad›r. Kamu iktisadi teflebbüsleri sisteminin genel ekonomideki yeri ve geniflli¤ine ba¤l› olarak devlet baz› olanaklara sahip olabilmektedir.KİT’lerin işletme bütçeleri Kaynak-Ödeme dengesini gösterir.
    Buna göre;
    • Devlet, kamu iktisadi teflebbüslerini kullanarak üretim faktörleri piyasas›nda, özellikle de emek piyasas›nda ücretleri düzenleyici bir ifllev görür.
    • Devlet, kamu iktisadi teflebbüsleri sistemi içinde, mal piyasas›nda, özellikle de tüketici mal piyasalar› için üretilen nihai mal piyasas›nda fiyatlar› düzenleme ve denetim alt›nda tutma ifllevi görebilir.
    • Devlet, kamu iktisadi teflebbüslerinden elde etti¤i kazançla sosyal devlet politikaların› daha iyi uygulama olana¤›na kavuflabilir.
    Yukar›da say›lan gerekçelerin ba¤l› oldu¤u sosyal devlet anlay›fl›, üretim araçlar› n›n bir bölümünün kamu kesimi içinde bulunmas›n› zorunlu k›lmaktad›r. Kamu iktisadi teflebbüslerinin aç›klar›n›n ve görevleri dolay›s›yla u¤rad›klar› zararlar›n devlet taraf›ndan karfl›lanmas›n›n temel gerekçesi sosyal devlet anlay›fl›d›r. Öte yandan, kamu iktisadi teflebbüsleri sistemine yöneltilen yerinde elefltiriler de yok de¤ildir. Bu elefltiriler; Türkiye’de K‹T’lere yönelik elefltiriler, dünyadaki geliflmelere de ba¤l› olarak oldukça fazlad›r. Bu elefltirilerden baz›lar› flunlard›r:
    1-Öncelikle K‹T’lerde gizli iflsizli¤in oldukça fazla oldu¤u söylenmektedir.
    2-K‹T’lerde gere¤inden fazla eleman çal›flmakta oldu¤u ve bunlar›n bir ço¤unun üretime katk›lar›n›n s›f›ra yak›n oldu¤u iddia edilmektedir.
    3-K‹T’lerin teknolojilerinin eski kald›¤› ve günün rekabet flartlar›na ayak uyduramad›¤› yönündedir.
    4-K‹T’lerin, teorik alanda da çok tart›fl›lan, fiyatlama politikalar› da ciddi sorunlar ortaya
    ç›karmaktad›r.
    5-Özellikle K‹K’lerin kamusal yan›n›n a¤›r basmas› nedeniyle fiyatlama politikas›n›n sosyal amaca yönelik belirlenmesi gerekti¤i ancak bu durumda ortaya ç›kabilecek zararlar›n devlet bütçesinden karfl›lanmas› gerekti¤i ifade edilmektedir.
    6-Fiyat politikas› konusunda bir di¤er görüfl ise, karl›l›¤›n esas olmas› gerekti¤ini, bu nedenle de, K‹T’lerin niteli¤i ne olursa olsun, zarar ortaya ç›kmas›na neden olacak bir fiyat politikas›n›n yanl›fl olaca¤›n› iddia etmektedir.
    Fonlar
    Belirli bir amac›n gerçeklefltirilmesi için ayr›lm›fl bulunan ve gerekti¤i zaman kullan›lmak üzere belirli bir hesapta toplanan ve harcanabilen paralar fonu oluflturur. Fonlar amaçlar›na uygun olarak sosyal, kültürel ve ekonomik amaçl› fonlar olarak s›n›fland›r›labilir. Di¤er bir s›n›fland›rma bütçe içi ve bütçe d›fl› fonlar olmak üzere fonlar› ikiye ay›rmaktad›r.
    1-Bütçe içi fonlar:
    a-genel olarak ekonomik kayna¤›n› bütçe ödeneklerinden alan
    b-bütçe tertibi olan
    c-ancak ödene¤in kullan›lmas›nda özelli¤i olan fonlard›r.
    2-Bütçe d›fl› fonlar:
    a-genel olarak gelirleri ve giderleri bütçe ile iliflkilendirilmeyen
    b-özel mevzuat›na göre faaliyetlerini gerçeklefltiren
    c-özel yasalarla kurulan
    d-kendilerine ait özel gelirleri yine kendilerince kullan›labilen
    e-bütçe ilkeleri ve bütçe kanunlar›n›n hükümleri d›fl›nda yönetilen ve uygulanan tutarlard›r.
    Fonlar (bütçe d›fl› fonlar) tüm bu özellikleri ile bütçe içi fonlardan farkl›l›k göstermektedir. Genelde fon uygulamalar›na baflvurulma nedenleri; mevcut mali mevzuat›n kat›l›¤›ndan kurtulma, bütçe kaynaklar›n›n yetersizli¤i karfl›s›nda gittikçe büyüyen kamusal ihtiyaçlar›n karfl›lanabilmesi için ek kamu kayna¤› yaratarak bu kaynaklar›n belirli harcamalara tahsis edilebilmesi, al›nan kararlar›n h›zla uygulamaya konulabilmesi olarak ifade edilmektedir. Ancak fon uygulamalar›n›n zaman içindeki seyri kamu mali sisteminde bir kargaflaya ve belirsizli¤e neden olmufltur. Fon uygulamalar› ile bütçenin birli¤i ve adem-i tahsis prensiplerine ters düflülmekte, harcamalarda israfa yol aç›lmakta, hazinenin nakit denetimi ortadan kalkmakta, gelir ve harcamalar› kamusal nitelik tafl›makla birlikte, yasama organ›n›n denetiminden kaç›lmaktad›r. Ayr›ca kamu kaynaklar› ile finanse edilen mal ve hizmetlerde hizmet önceli¤inin kald›r›larak önceli¤i olmayan baz› mal ve hizmetlerin ön plana ç›kmas› söz konusu olmaktad›r. 1980’li y›llar›n ikinci yar›s›nda ortaya ç›kan ve gittikçe genifl bir flekilde uygulama olana¤› bulan fonlar, yukar›da say›lan sak›ncalar›n tümünü ortaya ç›karm›flt›r. Baz› dönemlerde mali sistemde bütçe içi ve d›fl› kaç fonun oldu¤u bile tam olarak tespit edilemez duruma gelmifltir. 2000 y›l›nda bafllayan bir süreçle 5018 say›l› Yasa ile 2007 y›l›ndan itibaren fon uygulamalar› ilgili idare bütçelerine aktar›lmas› sa¤lanm›fl ve belirli bir süre sonrada kademeli olarak tasfiye edilmesi öngörülmüfltür. En son düzenlemelerle 5 adet fon faaliyetlerine devam etmektedir. Bu fonlar; Sosyal Yard›mlaflmay› ve Dayan›flmay› Teflvik Fonu, Savunma Sanayii Destekleme Fonu, Tan›tma Fonu, Tasarruf Mevduat› Sigorta Fonu ve Özellefltirme Fonu’dur.
    Fonlara iliflkin son y›llarda yap›lan düzenlemeler büyük ölçüde Uluslararas› Para Fonu’na (IMF) sunulan niyet mektuplar› çerçevesinde ve kamu mali sisteminde fleffafl›k program› içerisinde gerçeklefltirilmifltir. IMF ve Dünya Bankas› gibi uluslararas› mali kurulufllar›n yap›sal birtak›m politika önerileri gere¤ince bütçenin haz›rlanmas›n›, uygulanmas›n› ve kontrolünü kuvvetlendirmek, bütçe ifllemlerinin fleffafl›¤›n› ve güvenilirli¤ini artt›rmak, vergi idaresini ve sistemini iyilefltirmek amac›yla al›nan önlemlerden biri de fonlar›n tasfiyesi olmufltur. Böylelikle kamu kesiminin kontrolü bir ölçüde sa¤lanmaya çal›fl›lmaktad›r.
    Döner Sermayeli Kurulufllar
    Genel ve özel bütçeli kuruluşların kamu hizmetlerini yerine getirirken aynı zamanda ticari, sınai, kültürel, tarımsal veya mesleki nitelikteki çeşitli hizmetleri yapabilmeleri amacıyla bu kuruluşların bünyelerinde kurulan özel işletme niteliğindeki işletmeler. Döner sermayeler, genel ve özel bütçeli kurulufllar›n yap›s›nda yer almalar›na ra¤men kamu harcamalar› içinde artan bütçe büyüklükleri nedeniyle bunlar›n ayr› bir bafll›k alt›nda incelenmesinin daha uygun olaca¤› düflünülmüfltür. Kamu kesiminin unsurlar›ndan biri olan döner sermaye iflletmeleri, devletin kamu hizmet ve görevlerinin yürütülmesinde bir ihtiyaç olarak ortaya ç›km›flt›r. Döner sermayeli iflletmeler, Muhasebe-i Umumiye Kanunu ile yasal dayanaklar›n›n oluflturuldu¤u 1927 y›l›ndan bu yana hem say›ca hem de mali durumlar› itibariyle art›fl göstermifltir. Bu iflletmelerin say›s› 1998 y›l›nda 2835’e ulaflm›flt›r. Döner sermaye iflletmecili¤i ile temel kamu hizmetlerinin yan›nda ticari, s›nai baz› hizmetlerin de yap›labilmesinin sa¤lanmas›, millî ekonomideki bofl kapasitenin kullan›lmas›, toplam talep ihtiyac›n›n bir k›sm›n›n karfl›lanmas›, dolay›s›yla devlete ek gelir sa¤lanmas› da amaçlanmaktad›r. Gelirleri gözönüne al›nd›¤›nda, bu iflletmelerin gelirleri, bütçenin (B) cetvelinde “Vergi D›fl› Normal Gelirler” kalemi içinde yer alan “Devlet Patrimuvan› Gelirleri” bölümünün “Döner Sermayeden Elde Edilen Gelirler maddesinde gösterilmektedir.
    Döner Sermaye İşletmeciliği: Bir kamu kuruluşundaki bir matbaanın, atölyenin yada bir çiftliğin kullanılması suretiyle kar amaçlı mal ve hizmet üretimi.






















    -6-DEVLET BÜTÇES‹
    Analitik bütçe s›n›flamas› 2004 yılında tüm kuruluşlarda uygulanmıştır.
    Harcama s›n›flamas›
    1-kurumsal s›n›flama
    2-fonksiyonel s›n›flama
    3-finansman tipi s›n›flamas›
    4-ekonomik s›n›flama
    5-Gelirin ekonomik s›n›flamas›
    1-KURUMSAL SINIFLAMA
    1-Kurumsal s›n›flamada kamu kesiminin idari yap›s› esas al›nmaktad›r.
    2-Bu idari yap› içerisindeki yetki ve sorumluluklar› aç›kl›¤a kavuflturmay› amaçlamaktad›r. 3-‹dari yap› içerisinde, hiyerarflik olarak kimlerin kimlere karfl› sorumlu oldu¤u, kimlerin siyasi sorumluluklar›n›n bulundu¤unu belirler.
    4-Kurumsal s›n›flama ayn› zamanda benzer kurumlardaki ayn› yetki ve sorumluluklar› tafl›yan birimler aras›nda da karfl›laflt›rma yapmaya olanak sa¤lamaktad›r.
    5-İdari ve siyasi sorumluluklarının belirlenmesi
    5-Kurumsal s›n›flama düzeyleri
    1-bakanl›klar ve benzer kurumlar yer almaktad›r. Bunlar aras›nda genel bütçeli kurumlar aras›nda TBMM, yüksek yarg› organlar› gibi kurumlar yer almaktad›r.
    2-birinci düzeydeki kifliye karfl› sorumlu en üst düzey kifliyi ifade etmektedir.
    3-ana hizmet birimleri gibi ikinci düzeye ba¤l› birimleri gösterir.
    4-politikalar› uygulayan ve halkla do¤rudan temas hâlinde olan birimler ile destek ve lojistik hizmetlerini kapsamaktad›r.
    Kurumsal sınıflandırma idari yapı ve hiyerarşik yapısı
    1-Merkez
    2-Taşra
    3-Yurtdışı
    4-Bağlı genel bütçe
















    2-FONKS‹YONEL SINIFLAMA
    Kamu kesiminin performansını belirlemekte kullanılır.
    1-Fonksiyonlar, hükümetlerin temel hedeflerinin gerçekleflmesine yönelmifl ana faaliyet gruplar›d›r.
    2-Fonksiyonel s›n›fland›rma, topluma sa¤lad›¤› belli ve farkl› hizmetleri içine alan ana hedefler olarak tarif edilebilir.
    3-Fonksiyonel s›n›fland›rma, harcamay› yapan kurulufla bak›lmaks›z›n, hükümet harcamalar›n›n hangi maksatlarla kullan›ld›¤›n› aç›kça ortaya koyar.
    4-Fonksiyonel s›n›flama, kamu kesiminin vermifl oldu¤u hizmetlerin türlerini esas almaktad›r.
    5-kamu kesiminin hangi tür harcamalara, ne kadar kaynak ay›rd›¤› görülebilmektedir.
    6-hükümetler aç›s›ndan, hizmetlerin öncelik s›n›flamas›n›n yap›lmas›, öncelik s›n›flamas›n›n üstünde bulunan hizmetlere daha fazla kaynak ay›rabilme olana¤› vermektedir.
    7-Fonksiyonel s›n›flama, GFS ve ESA 95’e uyumlu oldu¤u için uluslararas› karfl›laflt›rma yapmam›za da izin vermektedir.
    8-kamu hizmetlerinin, geliflmifl ülkeler düzeyinde oldu¤unu, hangilerinin alt›nda kald›¤›n› ö¤renebilmekteyiz.
    9-Fonksiyonel s›n›flamadan kamuoyu da yararlanmaktad›r.
    10-Hükümetlerin hangi hizmetlere öncelik verip hangilerine daha az öncelik verdi¤i kamuoyu taraf›ndan kolayl›kla izlenebilmekte ve de¤erlendirilebilmektedir.
    11-Hükümetlerin seçim öncelerinde verdikleri sözlerin tutulup tutulmad›¤›da kolayl›kla ö¤renilebilmektedir.
    12-hükümetlerin elefltirilmesine izin veren bir s›n›flamad›r. Fonksiyonel s›n›flama, devlet faaliyetlerinin maliyetlerini de göstermektedir
    3-F‹NANSMAN T‹P‹ SINIFLANDIRMASI
    Finansman Tipi S›n›fland›rmas› biçimde ve kolayl›kla anlafl›laca¤› üzere ödeneklerin hangi kaynaktan finanse edildi¤i aç›klanmaktad›r. Merkezi devlet tanımına giren bütün kurumları kapsayabilmek için ihtiyaç duyulan bir sınıflamadır.
    4-EKONOM‹K SINIFLAMA
    Analitik bütçe sınıflandırılmasından önce uzun yıllar ekonomik sınıflama içerisinde cari, yarırım ve transfar vardı. Daha çok gelir dağılımındaki ve mali politikaların ekonomi üzerindeki etkilerini ölçebilmek ve değerlendirmek için kullanılır. Personel giderleri
    Gelirin ekonomik sınıflaması
    1-Alınan bağış ve yardımlar
    2-Vergi gelirleri
    3-Vergi dışı gelirler
    4-Sermaye gelirleri
    Yedek Ödenek : Ekonomik sınıflamada öngörülmeyen hizmetler için ihtiyat için konulan sınıflama.




    Ekonomik sınıflamada mal ve hizmet alım giderleri
    1-Ulaştırma giderleri
    2-Kira
    3-Haberleşme giderleri
    4-büro malzemesi alımları
    1-Kamu harcamalar›n›n ekonomi üzerindeki etkileri farkl›d›r.
    2-harcamalar›n ekonomik etkilerine göre bir s›n›flama yapmak yararl›d›r.
    3-hükümetlerin harcama kararlar›n›n ekonomik etkilerini bilerek ekonomiye yön vermelerine olanak sa¤lamaktad›r.
    4-kamuoyunun kamu harcamalar› ve hükümet politikalar›n›n sonuçlar›n› izleme olana¤› vermektedir.
    5-Akademisyenler için önemli bir bilgi kaynağı oluşturur.
    Cari harcamalar: Var olan ekonomik kapasiyeyi arttırmaya yönelik, faydaları daha çok bir yıl içerisinde çıkan ve nispeten küçük harcamalardır.
    Transfer Harcamaları: Bir etki olarak var olan kapasite ileilişkisi olmayan ancak harcandığında ekonomik etkileri ortaya çıkan ve karşılıksız satınj alma gücünün el değişmesine neden olan harcamalardır.
    Yatırım Harcamaları: Var olan ekonomik kapasiyeyi arttırmaya yönelik, faydaları uzun yıllar devam eden ve daha büyük harcamalardır.
    Cari Transferler: Cari nitelikli mal ve hizmet alımlarının finansmanı amacıyla yapılan karşılıksız ödemeler. Kimin yararlandığına göre değil kime ödendiğine göre sınıflandırılmaktadır.
    1-Görev zararları
    2-Hazine Yardımları
    3-Hane halkına yapılan ödemeler
    4-Sosyal güvenlik kurumlarına yapılan ödemeler
    Cari giderler: Personel için yapılan ödemeleri ile bütçe kanunlarıyla belirlenmiş asgari değeri aşmayan ve normal ömrü bir yıl veya bir yıldan kısa mal ve hizmetleri ve faiz giderleri.
    Sermaya (giderleri)Harcaması: Sabit sermaye edinimleri, gayrimenkuller ve gayri maddi aktiflerin alınması için yapılan ödemeleri veya bu amaçlarla yapılan karşılıksız transerler.
    Sermaye Transferleri: Bütçe dışına sermaye birikimi amaçlayan veya sermaye nitelikli mal ve hizmetlerin finansmanında kullanılmak amacıyla yapılan karşılıksız ödemeler.
    5-GEL‹R‹N EKONOM‹K SINIFLAMASI
    Kamu gelirlerin ekonomik s›n›flamas›, analitik bütçe öncesinden çok farkl›laflmam›flt›r. Kamu gelirlerinin ekonomik kaynaklar›na göre bir s›n›flama yap›lm›flt›r.
    Gelir üzerinden alınan vergiler
    1-Gelir vergisi
    2-KDV
    3-Kurumlar vergisi
    Yatırım olarak nitelendirilen harcamalar
    1-Mevcut sabit sermaye varlıklarını geliştirmek
    2-Ekonomik ömürleri uzatmak
    3-Verimlerini arttırmak
    4-Persormanslarını geliştirmek
    Borç verme: Herhangi bir mali hakka dayanan veya devletin teşebbüs mülkiyetinde hisse katılımına neden olan ve likidite yönetimi veya kazanç sağlama amaçları dışında kamusal amaçlarla yapılan ödemeleri kapsamaktadır.
    Vergi dışı Gelirler
    1-Teşebbüs ve mülkiyet gelirleri
    2-Mali olmayan teşekkül ve kamu mali kuruluşlarından gelirler
    3-Diğer mülkiyet gelirleri
    4-Para cezaları ve cezalar
    Sermaye gelirleri
    1-Sabit Sermaya gelirlerinin artışı
    2-Stokların satışı
    3-Arazi ve maddi olmayan varlıkların satışı
    4-Değerli kağıtların satışı
    İdari yapı ve hiyararşik kademede merkez yapısı
    1-Müsteşar
    2-Yardımcı birimler
    3-Danışma ve denetim
    4-Ana hizmet birimleri
    İdari yapı ve hiyararşik kademede bağlı genel bütçe birimleri
    1-Bakanlıklar ve eşdeğer kurumlar
    2-Yüksek öğrenim kurumları
    3-Diğer özel bütçeli kurumlar
    4-Düzenleyici ve denetleyici kurumlar
    IMF’nin Analitik bütçe sınıflanmasında geliştirdiği GFS devlet mali istatikleri temel alınmıştır.
    Analitik bütçe sınıflaması 1998 yılında tamamlanmış ve AB tarafından tavsiye edilen ESA’95 standartına uygun hale getirilmiştir.
    Borçlanmaya ilşkin komisyon ve ihraç giderleri Mal ve hizmet alımları içerisnde değerlendirilir.
















    -7-DEVLET BÜTÇES‹
    TÜRK BÜTÇE S‹STEM‹NDE BÜTÇEN‹N HAZIRLANMASI
    Bütçe türleri
    1-Merkezi yönetim bütçesi
    2-Genel bütçeli kurum bütçeleri
    3-Özel bütçeli kurum bütçeleri
    4-Düzenleyici ve denetleyici kurum bütçeleri
    Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu
    Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu afla¤›da say›lan maddeleri kapsamaktad›r:
    • Y›l› ve izleyen iki y›l›n gelir ve gider tahminleri (üç y›ll›k)
    • Bütçe aç›k veya fazlas›n›n tutar› (varsa), ve bu aç›k veya fazlan›n nas›l kullan›laca¤›
    • Vergi muafiyet, istisna ve indirimleri ile benzeri uygulamalar nedeniyle vazgeçilen vergi gelirleri, bir baflka deyiflle vergi harcamalar› cetveli,
    • Borçlanma ve garanti s›n›rlar›
    • Bütçelerin uygulanmas›nda tan›nacak yetkiler
    • Mali y›l içinde gelir ve giderlere yönelik olarak uygulanacak ve k›smen veya tamamen uygulanmayacak hükümler
    TBMM ve Sayıştay ile düzenleyici ve denetleyici kurumlar bütçelerini eylül ayı sonuna kadar doğrudan TBMM’ye, bir örneğinide maliye bakanlığına gönderirler.
    Orta Vadeli Program
    Merkezî Yönetim Bütçesinin haz›rlanma süreci, Kalk›nma Bakanl›¤›n›n haz›rlad›¤› orta vadeli program›n›n en geç eylül ay›n›n ilk haftas›n›n sonuna kadar Bakanlar Kurulu taraf›ndan görüflülmesi ile bafllar. Makro politakaları kapsar. Orta vadeli program ayn› süre içinde Resmî Gazete’de yay›mlan›r. Orta vadeli program kalk›nma planlar›, stratejik planlar ve genel ekonomik koflullar›n gerekleri do¤rultusunda makro politikalar›, ilkeleri, hedef ve gösterge niteli¤indeki temel ekonomik büyüklükleri de kapsayacak flekilde haz›rlan›r. 2011 y›l›nda yap›lan de¤ifliklikten önce, orta vadeli, program may›s ay›n›n sonunda yay›mlanmaktayd›.
    Orta Vadeli Mali Plan
    Orta vadeli mali plan gelecek üç y›la iliflkin gelir ve gider tahminlerini içerir. Bununla birlikte hedeflenen bütçe dengesini, (varsa) aç›k veya fazlan›n nas›l de¤erlendirilece¤i hususlar›n› belirtir. Mali planla ilgili önemli hususlardan biri, kamu idarelerinin ödenek teklif tavanlar›n›n belirlenmesidir. Böylece kamu idarelerinin gereksiz yere yüksek ödenek taleplerinin önüne geçilmesi amaçlan›r. Maliye Bakanl›¤› taraf›ndan haz›rlanan orta vadeli mali plan, orta vadeli program ile uyumlu olmak zorundad›r. Yüksek Planlama Kurulu taraf›ndan eylül ay›n›n on befline kadar karara ba¤lan›p Resmî Gazete’de yay›mlan›r. Yüksek Planlama Kurulu, Baflbakan›n baflkanl›¤›nda, Bakan ve Baflbakan›n belirleyece¤i di¤er bakanlardan oluflur. Baflbakan›n bulunmad›¤› toplant›lara Bakan veya Baflbakan›n belirleyece¤i bir bakan baflkanl›k eder. Kurulun görüflece¤i konular›n mahiyet ve özelli¤inin gerektirdi¤i durumlarda, Kurula baflkan taraf›ndan di¤er bakanlar ve kamu görevlileri de ça¤r›labilir. 2011 y›l›nda yap›lan de¤ifliklikten önce, orta vadeli mali plan haziran ay›n›n 15’ine kadar yay›nlamak zorundayd›.


    Bütçe Ça¤r›s› ve Yat›r›m Genelgesi
    Maliye Bakanl›¤› ve Kalk›nma Bakanl›¤› kamu idarelerinin bütçe tekliflerini ve yat›r›m program›n› haz›rlama sürecini yönlendirmek üzere s›ras›yla Bütçe Ça¤r›s› ve Yat›r›m Genelgesi’ni eylül ay›n›n on befline kadar Resmî Gazete’de yay›mlarlar. Yine ayn› süre zarf›nda Bütçe Ça¤r›s›n›n eki olan Bütçe Haz›rlama Rehberi ve Yat›r›m Genelgesi’nin eki olan Yat›r›m Program› Haz›rlama Rehberi de Resmî Gazete’de yay›mlan›r.
    Bütçe Haz›rlama Rehberi(bütçe çağrısının ekidir) ve Yat›r›m Program› Haz›rlama Rehberi;
    1-bütçe haz›rlanmas›na esas teşkil etmek üzere kamu idarelerinin uymas› gereken ilkeleri, 2-nesnel ve ölçülebilir standartlar›,
    3-hesaplama yöntemlerini,
    4-bunlara iliflkin olarak kullan›lacak cetvel ve tablo örneklerini ve di¤er bilgileri içerir.
    Kamu ‹darelerinde Bütçesinin Haz›rlanmas›
    Kamu idareleri merkez ve merkez d›fl› birimlerinin ödenek taleplerini dikkate alarak gider tekliflerini haz›rlar. Gelir teklifleri ise genel bütçe için Maliye Bakanl›¤› taraf›ndan, di¤er bütçeler için ilgili idareler taraf›ndan haz›rlan›r.
    Gelir ve gider tekliflerinin haz›rlanmas›nda;
    • Orta vadeli program ve mali planda belirlenen temel büyüklükler ile ilke ve esaslar,
    • Kalk›nma plan› ve y›ll›k program öncelikleri ile kurumun stratejik planlar› çerçevesinde belirlenmifl ödenek tavanlar›,
    • Kamu idarelerinin stratejik planlar› ile uyumlu çok y›ll› bütçeleme anlay›fl›,
    • ‹darenin performans hedefleri, dikkate al›n›r.
    Kamu gideri; kanunlar›na dayan›larak yapt›r›lan ifl, al›nan mal ve hizmet bedelleri, sosyal güvenlik katk› paylar›, iç ve d›fl borç faizleri, borçlanma genel giderleri, borçlanma araçlar›n›n iskontolu sat›fl›ndan do¤an farklar, ekonomik, mali ve sosyal transferler, verilen ba¤›fl ve yard›mlar ile di¤er giderleri ifade eder. Kamu geliri, kanunlar›na dayan›larak toplanan vergi, resim, harç, fon kesintisi, pay veya benzeri gelirler, faiz, zam ve ceza gelirleri, tafl›n›r ve tafl›nmazlardan elde edilen her türlü gelirler ile hizmet karfl›l›¤› elde edilen gelirler, borçlanma araçlar›n›n primli sat›fl› suretiyle elde edilen gelirler, sosyal güvenlik primi kesintileri, al›nan ba¤›fl ve yard›mlar ile di¤er gelirleri ifade eder.















    MERKEZ‹ YÖNET‹M BÜTÇE KANUN TASARISININ TÜRK‹YE BÜYÜK M‹LLET MECL‹S‹’NE SUNULMASI VE GÖRÜfiÜLMES‹
    1982 Anayasas›’n›n 161. maddesine göre, devletin ve kamu iktisadi teflebbüsleri d›fl›ndaki kamu tüzel kiflilerinin harcamalar›, y›ll›k bütçelerle yap›l›r ve mali y›l bafllang›c› ile merkezî yönetim bütçesinin haz›rlanmas›, uygulanmas› ve kontrolü kanunla düzenlenir. Yine ayn› maddeye göre Kanun, kalk›nma planlar› ile ilgili yat›r›mlar veya bir y›ldan fazla sürecek ifl ve hizmetler için özel süre ve usuller koyabilir. Ayn› maddede son olarak Bütçe Kanunu’na bütçe ile ilgili hükümler d›fl›nda hiçbir hüküm konulamayaca¤› emredilmifltir. Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun 18. maddesine göre, makroekonomik göstergeler ve bütçe büyüklüklerinin en geç ekim ay›n›n ilk haftas› içinde Yüksek Planlama Kurulunda görüflülmesinden sonra, Maliye Bakanl›¤›nca haz›rlanan merkezî yönetim bütçe kanun tasar›s› ile millî bütçe tahmin raporu, mali y›lbafl›ndan en az yetmifl befl gün önce Bakanlar Kurulu taraf›ndan Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulur. Ayn› maddenin devam›nda merkezî yönetim bütçe kanun tasar›s›na, Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüflülmesi s›ras›nda dikkate al›nmak üzere;
    • Orta vadeli mali plan› da içeren bütçe gerekçesi,
    • Y›ll›k ekonomik rapor,
    • Vergi muafiyeti, istisnas› ve indirimleri ile benzeri uygulamalar nedeniyle vazgeçilen kamu gelirleri cetveli,
    • Kamu borç yönetimi raporu,
    • Genel yönetim kapsam›ndaki kamu idarelerinin son iki y›la ait bütçe gerçekleflmeleri ile izleyen iki y›la ait gelir ve gider tahminleri,
    • Mahallî idareler ve sosyal güvenlik kurumlar›n›n bütçe tahminleri,
    • Merkezî yönetim kapsam›nda olmay›p merkezî yönetim bütçesinden yard›m alan kamu idareleri ile di¤er kurum ve kurulufllar›n listesinin eklenece¤i hüküm alt›na al›nm›flt›r. Son olarak “Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Say›fltay ile Düzenleyici ve Denetleyici Kurumlar, bütçelerini eylül ay› sonuna kadar do¤rudan Türkiye Büyük Millet Meclisine, bir örne¤ini de Maliye Bakanl›¤›na gönderirler” ifadesine yer verilmifltir.
    Bütçe Komisyonu
    Anayasan›n 162. maddesi uyar›nca Bakanlar Kurulu taraf›ndan mali y›l›n bafllang›c›ndan en az yetmifl befl gün önce Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan merkezî bütçe kanun tasar›s› ve millî bütçe tahminlerini gösteren rapor, Bütçe Komisyonu’nda incelenir. Komisyon k›rk üyeden oluflur. ‹ktidar partisi veya iktidardaki koalisyon partileri en az yirmi befl üyeye sahip olup bu say› siyasi partilerin temsil oranlar›na göre de¤iflebilmektedir. Ayn› flekilde muhalefet partileri de kalan 15 üyeyi paylafl›rlar. Bütçe Komisyonu metni elli befl gün içinde kabul eder ve mali y›l›n bafl›na kadar karara ba¤lanmak üzere Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda görüflülür.
    Genel Kurul
    Meclis üyeleri her bütçenin tümü üzerindeki görüflmeler s›ras›nda, genel kurulda kamu idarelerinin bütçeleri ile ilgili düflüncelerini aç›klama hakk›na sahiptir. Bütçe kanun tasar›s› bölümler ve de¤ifliklik önergeleri hakk›nda ayr›ca görüflme yap›lmadan okunur ve oylamaya sunulur. Yine ayn› maddeye göre meclis üyeleri genel kurulda tart›fl›lmakta olan bütçe kanun tasar›s›na iliflkin gelir azalt›c› veya gider art›r›c› tekliflerde bulunamazlar.

    Geçici Bütçe
    Devletin faaliyetlerinin kesintisiz yürüyebilmesi için her y›l Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu’nun oluflturulup yürürlü¤e konulmas› flartt›r. Ancak Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun 19. maddesine göre zorunlu nedenlerle Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu’nun süresinde yürürlü¤e konulamamas› hâlinde, geçici bütçe kanunu ç›kar›l›r. Daha önce ülkemizde bütçe tasar›s›n›n reddi (1965, 1970 y›llar›da) veya yetifltirilememesi (1974, 1988, 1992, 1996, 2003 y›llar›nda) dolay›s›yla geçici bütçe uygulamas›na baflvurulmufltur. Kanunda öngörülen flekliyle geçici bütçe uygulamas› alt› ay› geçemez. Geçici bütçe ödenekleri, bir önceki y›l bütçe bafllang›ç ödeneklerinin belirli bir oran› esas al›narak belirlenir. Cari y›l bütçesinin yürürlü¤e girmesiyle geçici bütçe uygulamas› sona erer ve o tarihe kadar yap›lan harcamalar ve giriflilen yüklenmeler ile tahsil olunan gelirler cari y›l bütçesine dâhil edilir.
    İdare faaliyet raporunda bulunması gereken bilgiler
    1-Kullanılan kaynaklar
    2-Bütçe hedef ve gerçekleşmeleri ile meydana gelen sapmaların nedenleri
    3-Yardım yapılan birlik, kurum ve kuruluşların faaliyetlerine ilişkin bilgiler
    4-Yürütülen faaliyetler ve performans bilgileri
    Kesin hesap kanun tasarısının ekindeki belgeler
    1-Genel mizan
    2-bütçe giderleri kesin hesap defteri ve açıklaması
    3- bütçe gelirleri kesin hesap defteri ve açıklaması
    4-Bütçe gelir ve giderlerinin iller ve idareler itibariyle dağılımı
    5-Devlet borçları ve hazine garantilerine ilişkin cetveller
    6-Yıl İçerisinde silinen kamu alacakları cetveli
    7-Mal yönetim hesabı icmal defterleri
    8-Maliye bakanlığı tarafından gerekli görülen diğer belgeler
    9-Maliye bakanlığı tarafından hazırlanır
    10-haziran sonuna kadar bakanlar kurulu tarafından TBMM ye sunulur ve bir örneği sayıştaya gönderilir.
    Genel uygunluk bildirimi
    İlişkin olduğu kesin hesap kanun tasarısının verilmesinden başlayarak 75 gün içinde TBMM’ye sunar.
    1-Sayıştay tarafından hazırlanır
    2-Dış denetim raporları dikkate alınarak hazırlanır
    3-İdare faaliyet raporları dikkate alınarak hazırlanır
    4-Genel faaliyet raporları dikkate alınarak hazırlanır
    Vergilerin toplanma aşamaları
    1-Tarh
    2-Tahakkuk
    3-Tebliğ
    4-Tahsil



    Vergi toplanmasında uyulacak ilkeler
    1-Maliya bakanlığı, gelir politikaları ve uygulamaları konusunda ilkelerini, amaçlarını, stratejilerini ve tahattütlerini her mali yılbaşında kamuoyuna duyurur.
    2-Mükellef ve sorumlulara vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlüklerini kolayca yerine getirebilmeleri için gerekli hizmetler sağlanır.
    3-Mükellef ve sorumluların vergiye uyumu teşvik edilir.
    4-Hakların korunması ve yükümlülükler konusunda mükelleflerin bilgilendirilmesi içinilgili idareler tarafından gerekli önlemler alınır.
    BÜTÇEN‹N UYGULANMASI SÜREC‹
    Bütçenin haz›rlanmas›n› sürecini, ikinci ad›m olarak, uygulanmas› süreci takip etmektedir.
    Afla¤›da uygulanma sürecinin ad›mlar› ele al›nm›flt›r.
    Ödenekler
    Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nda bütçenin uygulama esaslar› bafll›¤› alt›nda bütçe ödeneklerinin kullan›m› ile ilgili esaslar düzenlenmifltir. 20. Maddede düzenlenen esaslar flöyle s›ralanm›flt›r:
    • Genel bütçe kapsam›ndaki kamu idareleri, ayr›nt›l› harcama programlar›n› haz›rlar ve vize edilmek üzere Maliye Bakanl›¤›na gönderir. Bütçe ödenekleri, Maliye Bakanl›¤›nca belirlenecek esaslar çerçevesinde, nakit planlamas›da dikkate al›narak vize edilen ayr›nt›l› harcama programlar› ve serbest b›rakma oranlar›na göre kullan›l›r.
    • Özel bütçeli idareler ve sosyal güvenlik kurumlar› ayr›nt›l› finansman programlar›n› haz›rlar ve harcamalar›n› bu programa uygun olarak yapar.
    • Ayr›nt›l› harcama ve finansman programlar›n›n haz›rlanmas›na, vize edilmesine, uygulanmas›na ve uygulaman›n izlenmesine dair usul ve esaslar Maliye Bakanl›¤›nca belirlenir.
    • Kamu idareleri, bütçelerinde yer alan ödeneklerin üzerinde harcama yapamaz.
    Bütçeyle verilen ödenekler, tahsis edildikleri amaçlar do¤rultusunda y›l› içinde yapt›r›lan ifl, sat›n al›nan mal ve hizmetler ile di¤er giderlerin karfl›lanmas›nda kullan›l›r. Ancak ait oldu¤u mali y›lda ödenemeyen ve emanet hesab›na al›namayan zamanafl›m›na u¤ramam›fl geçen y›llar borçlar› ile ilama ba¤l› borçlar, ilgili kamu idaresinin cari y›l bütçesinden ödenir.
    • Cari y›lda kullan›lmayan ödenekler y›lsonunda iptal edilir.
    • Genel veya k›smi seferberlik, savafl ilan› veya Bakanlar Kurulu Karar› ile zorunlu askerî haz›rl›klar›n yap›ld›¤› ola¤anüstü hâllerde Millî Savunma Bakanl›¤›, Jandarma Genel Komutanl›¤› ve Sahil Güvenlik Komutanl›¤› bütçelerindeki mevcut ödenekler, bu idarelerin ödenek toplamlar› afl›lmamak flart›yla, birlefltirilerek kullan›labilir. Bu durumda da mevcut ödeneklerin yeterli olmamas› hâlinde toplam ödenek tutar›n›n yüzde on befline kadar ek harcama yap›labilir. Yukar›da say›lan hâllerde sevk ve intikalle ilgili giderler için, harcama yetkililerinin onay›yla görevlendirilecek mutemetlere gereken miktarda avans verilebilir ve gönderilecek ödene¤e istinaden bir ay içinde mahsup edilir.






    Ödenek Aktarmalar›
    Merkezî yönetim kapsam›ndaki kamu idarelerinin (I, II, III ve IV say›l› cetvellerde yer alan kamu idareleri) bütçeleri aras›ndaki ödenek aktarmalar›n›n kanunla yap›laca¤›, Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun 21. maddesinde hüküm alt›na al›nm›flt›r. Ancak merkezî yönetim kapsam›ndaki kamu idareleri, aktarma yap›lacak tertipteki ödene¤in, y›l› bütçe kanununda farkl› bir oran belirlenmedikçe yüzde befline kadar kendi bütçeleri içinde ödenek aktarmas› yapabilirler. Bu flekilde yap›lan aktarmalar, yedi gün içinde Maliye Bakanl›¤›’na bildirilmek zorundad›r. Ayr›ca bu maddeye göre, personel giderleri tertiplerinden, aktarma yap›lm›fl tertiplerden ve yedek ödenekten aktarma yap›lm›fl tertiplerden, di¤er tertiplere aktarma yap›lamaz.
    Ek Bütçe
    Bütçenin yürürlü¤e konulmas›ndan sonra ortaya ç›kabilecek olumsuzluklar› gidermek amac›yla Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile ek bütçe uygulamas›na olanak tan›nm›flt›r. Buna göre kamu idarelerinin ödeneklerinin yetersiz kalmas› veya öngörülemeyen hizmetlerin yerine getirilmesi amac›yla ek bütçe yap›labilir. Ancak ortaya ç›kan gider kalemlerine karfl›l›k gelir gösterilmesi zorunlulu¤u vard›r. Ek bütçe kanunla yap›labilir.
    Cumhurbaflkan›n›n Bütçe Kanununu Onaylamas›
    Merkezî Yönetim Bütçe Kanun Tasar›s›n›n sunulmas› ve görüflülmesi ile ilgili söylenmesi gereken di¤er bir husus 1982 Anayasas›’n›n 89. maddesinde hüküm alt›na ald›¤› durumdur. Söz konusu maddeye göre Cumhurbaflkan›n›n meclisten geçen kanunlar› k›smen veya tamamen yay›mlamaya uygun bulmad›¤› takdirde, gerekçesini aç›klayarak meclise geri gönderme yani veto yetkisi mevcuttur. Ancak Bütçe Kanunu bu durumun istisnas› olma özelli¤i tafl›maktad›r. Yani Cumhurbaflkan›n›n Bütçe Kanunu’nu veto etme yetkisi bulunmamaktad›r. ‹vedilikle onaylamak durumundad›r.
    Merkez D›fl› Birimlere Ödenek Gönderme
    Kamu idarelerinin merkez teflkilat› harcama yetkilileri, merkez d›fl› birimlere, ihtiyaçlar›nda kullan›lmak üzere Ödenek Gönderme Belgesi düzenlemek suretiyle ödenek gönderirler. Merkezî yönetim kapsam›ndaki kamu idarelerinde ödenek gönderilmesine iliflkin usul ve esaslar› belirlemeye Maliye Bakan› yetkilidir (Md. 22).
    Devredilen ödenekler: Maliye Bakanl›¤› taraf›ndan haz›rlanan bütçe gerekçelerinde kaydedilen ödenek” olarak adland›r›lan ve gösterilen, özel gelir karfl›l›¤› özel ödenek tahsisi uygulamas› ile bu ödeneklerin y›lsonu harcanmayan k›s›mlar›
    Örtülü ödenek: Kapal› istihbarat ve kapal› savunma hizmetleri, devletin millî güvenli¤i ve yüksek menfaatleri ile devlet itibar›n›n gerekleri, siyasi, sosyal ve kültürel amaçlar ve ola¤anüstü hizmetlerle ilgili Hükümet icaplar› için kullan›lmak üzere Baflbakanl›k bütçesine konulan ödenek
    Tamamlay›c› ödenek: 5018 say›l› Kanun’da ve bütçe kanunlar›nda yer almayan ancak kesin hesap kanunlar› ile verilir





    Yedek Ödenek ve Örtülü Ödenek
    Yedek ödenek ve örtülü ödenekle ilgili ünite 8’de ayr›nt›l› bilgi verilecek olmas› nedeniyle burada sadece tan›mlar›na de¤inilecektir. Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu’nda belirtilen hizmet ve amaçlar› gerçeklefltirmek, ödenek yetersizli¤ini gidermek veya bütçelerde öngörülmeyen hizmetler için, (I) say›l› cetvelde yer alan idareler ile (II) say›l› cetvelde yer alan idarelerden Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu’nda gösterilecek olanlar›n bütçelerine aktar›lmak üzere, genel bütçe ödeneklerinin yüzde ikisine kadar Maliye Bakanl›¤› bütçesine yedek ödenek konulabilir (Md. 23).
    Yüklenmeye Giriflilmesi
    Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun 26. maddesinde yüklenme, usulüne uygun olarak düzenlenmifl sözleflme esaslar›na veya kanun hükmüne dayan›larak ifl yapt›r›lmas›, mal veya hizmet al›nmas› karfl›l›¤›nda gelece¤e yönelik bir ödeme yükümlülü¤üne girilmesi olarak tan›mlanm›flt›r. Buna göre bütçede yeterli ödene¤i bulunmayan ifller için yüklenilmeye giriflilmesi yasaklanm›fl ve yüklenme süresi mali y›lla (takvim y›l›) s›n›rland›r›lm›flt›r. Harcama yetkililerine, tahsis edilen ödenekler dâhilinde yüklenme yetkisi verilmifltir. Ayr›ca yüklenmeye giriflilen tutara ait ödeneklerin sakl› tutulmas› zorunlulu¤u ifade edilmifl, bu ödeneklerle baflka ifl yapt›r›lmas›, mal veya hizmet al›nmas› yasaklanm›flt›r. Ancak niteli¤i itibariyle mali y›lla s›n›rl› tutulamayan ve süreklili¤i bulunan ifl ve hizmetler için yüklenmenin mali y›l› aflmas›na izin verilmifltir. Kanun’da öngörülen ifl ve hizmetler flöyle s›ralanm›flt›r:
    • Türk Silahl› Kuvvetlerinin yap›m, onar›m, etüt ve proje iflleri, araflt›rma-gelifltirme projeleri, giyecek ve yiyecek al›mlar›, makine-teçhizat, silah-mühimmat teçhizat al›mlar›yla bunlar›n bak›m, onar›m ve imalat iflleri,
    • Yiyecek, yakacak, akaryak›t ve madeni ya¤ ihtiyaçlar›,
    • Temini ve korunmas› güç olan ilaç, afl›, serum ve t›bbi sarf malzemeleri,
    • Süreli yay›n al›m›, tafl›ma, koruma ve güvenlik, temizlik ve yemek hizmetleri,
    • Tafl›tlar›n mali sorumluluk sigortas› ile yurt d›fl›ndan tedariki yap›lan silah, silah teçhizat ve mühimmat sevkinin her türlü riske karfl› sigortalanmas› amac›yla yapt›r›lan nakliyat sigortas›,
    • Makine-teçhizat, yol ve otoyol, bilgisayar ve haberleflme sistemlerinin bak›m iflleri; her türlü onar›m iflleri ile elektronik bilgi eriflim hizmetleri,
    • Emniyet Genel Müdürlü¤ünün giyecek al›mlar› ile silah, mühimmat ve teçhizat al›mlar›,
    • Millî ‹stihbarat Teflkilat› Müsteflarl›¤›n›n etüt ve proje iflleri, araflt›rma-gelifltirme projeleri, makine, silah-mühimmat, teçhizat ve sistem al›mlar›yla bunlar›n bak›m, onar›m ve imalat iflleri,
    • Ancak dördüncü maddede say›lan ifller için bütçelerinde ödeneklerin yüzde ellisinin afl›lmayaca¤› hükmü Millî E¤itim Bakanl›¤› için aranmaz.
    Ertesi y›la geçen yüklenmeler
    1-Bütçelerinde öngörülen ödeneklerin yüzde ellisini aflmamak,
    2-izleyen y›l›n haziran ay›n› geçmemek
    3-yüklenme süresi on iki ay› aflmamak üzere
    4-ilgili üst yöneticinin onay›


    Gelecek Y›llara Yayg›n Yüklenmeler
    Baz› hâllerde yüklenmenin mali y›lla s›n›rl› tutulmas› mümkün olmayabilir. Baz› projelerin uzun soluklu olmas› buna imkân vermemektedir. Dolay›s›yla merkezî yönetim kapsam›ndaki kamu idareleri, bir mali y›l içinde tamamlanmas› mümkün olmayan yat›r›m projeleri için gelecek y›llara yayg›n yüklenmeye giriflebilirler. Türk Silahl› Kuvvetleri Stratejik Hedef Plan›nda yer alan projeler için 02.07.1992 tarihli ve 3833 say›l› Kanun çerçevesinde gelecek y›llara yayg›n yüklenmelere giriflmeye, ilgisine göre Millî Savunma Bakanl›¤› veya ‹çiflleri Bakanl›¤› yetkilidir. D›fliflleri Bakanl›¤›, Maliye Bakanl›¤›n›n uygun görüflünü almak kayd›yla, yabanc› ülkelerde d›fl temsilcilik binas› veya arsa sat›n al›nmas›, bina yapt›r›lmas› veya kiralanmas› için gelecek y›llara yayg›n yüklenmelere giriflebilir.
    Bütçeden Sa¤lanan Yard›mlar
    Kanuni dayana¤› olmaks›z›n gerçek veya tüzel kiflilere kamu kayna¤›n›n kulland›r›lmas›, yard›m yap›lmas› veya menfaat sa¤lanmas› 5018 say›l› Yasan›n 29. Maddesi ile yasaklanm›flt›r. Ancak kamu yarar› gözetilerek dernek, vak›f, birlik, kurum, kurulufl, sand›k vb. teflekküllere yard›m yap›lmas›n›n yolu aç›lm›flt›r. Bunun tek flart› yap›lacak yard›m›n, kulland›r›lacak kamu kayna¤›n›n veya sa¤lanacak menfaatin genel yönetim kapsam›ndaki kamu idarelerinin bütçelerinde öngörülmüfl olmas›d›r. Bu yard›mlar›n yap›lmas›, kullan›lmas›, izlenmesi, denetlenmesi ve kamuoyuna aç›klanmas›na iliflkin esas ve usuller Maliye Bakanl›¤›nca haz›rlanarak Bakanlar Kurulunca ç›kar›lacak yönetmelikle belirlenir.
    Harcamalar›n Gerçeklefltirilmesi
    Kamu idareleri bütçe harcamalar›n›n gerçeklefltirilebilmesi için, harcamalar›n kanunda öngörülmüfl birim ve yetkililer taraf›ndan yap›lmas› gerekmektedir. Kamu 5018 say›l› Yasa’n›n 3. maddesinde harcama birimini, kamu idaresi bütçesinde ödenek tahsis edilen ve harcama yetkisi bulunan birim olarak tan›mlanm›flt›r. Söz konusu kanunun 31. maddesi harcama yetkilisini, bütçeyle ödenek tahsis edilen her bir harcama biriminin en üst yöneticisi fleklinde tan›mlamaktad›r. Üst yöneticiler ise 11. maddede belirtilmifltir. Üst yöneticiler, bakanl›klarda müsteflar, di¤er kamu idarelerinde en üst yönetici, il özel idarelerinde vali ve belediyelerde belediye baflkan› olarak ifade edilmektedir. Ancak Millî Savunma Bakanl›¤›nda üst yönetici Millî Savunma Bakan›d›r.
    Harcama Talimat›, Sorumluluk ve Giderlerin Gerçeklefltirilmesi
    Bütçelerden harcama yap›labilmesi için harcama yetkilisinin, harcama talimat› vermesi gerekmektedir. Harcama talimatlar›nda;
    1-hizmet gerekçesi
    2-yap›lacak iflin konusu, tutar› ve süresi
    3-kullan›labilir ödene¤i
    4-gerçeklefltirme usulü
    5-gerçeklefltirmeyle görevli olanlara iliflkin bilgiler yer al›r.
    Harcama yetkilileri, harcama talimatlar›n›n bütçe ilke ve esaslar›na, kanun, tüzük ve yönetmelikler ile di¤er mevzuata uygun olmas›ndan, ödeneklerin etkili, ekonomik ve verimli kullan›lmas›ndan ve Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu çerçevesinde yapmalar› gereken di¤er ifllemlerden sorumludur.



    Gelir Politikas› ve ‹lkeleri
    Devletin asli gelirinin vergi oldu¤unu kabul edersek; gelirlerin (vergiler) toplanmas›nda tarh, tahakkuk, tebli¤ ve tahsil olmak üzere dört aflama söz konusundur. Bu aflamalar›n gerçekleflmesi süresinde ise 5018 say›l› Yasa’n›n 36. maddesinde belirtildi¤i üzere afla¤›daki ilkelere uyulur:
    a) Maliye Bakanl›¤›, gelir politikalar› ve uygulamalar› konusunda ilkelerini, amaçlar›n›, stratejilerini ve taahhütlerini her mali y›lbafl›nda kamuoyuna duyurur.
    b) Mükellef ve sorumlulara vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerini kolayca yerine getirebilmeleri için gerekli hizmetler sa¤lan›r.
    c) Mükellef ve sorumlular›n vergiye uyumu teflvik edilir.
    d) Haklar›n korunmas› ve yükümlülükler konusunda mükelleflerin bilgilendirilmesi için ilgili idareler taraf›ndan gerekli önlemler al›n›r.
    BÜTÇEN‹N DENET‹M‹
    1) iç kontrol sistemi
    Mevzuat
    • Faaliyetlerin etkili, ekonomik ve verimli bir flekilde yürütülmesini,
    • Varl›k ve kaynaklar›n korunmas›n›,
    • Muhasebe kay›tlar›n›n do¤ru ve tam olarak tutulmas›n›,
    • Mali bilgi ve yönetim bilgisinin zaman›nda ve güvenilir olarak üretilmesini
    ‹ç kontrolün amac›;
    • Kamu gelir, gider, varl›k ve yükümlülüklerinin etkili, ekonomik ve verimli bir flekilde yönetilmesini,
    • Kamu idarelerinin kanunlara ve di¤er düzenlemelere uygun olarak faaliyet göstermesini,
    • Her türlü mali karar ve ifllemlerde usulsüzlük ve yolsuzlu¤un önlenmesini,
    • Karar oluflturmak ve izlemek için düzenli, zaman›nda ve güvenilir rapor ve bilgi edinilmesini,
    • Varl›klar›n kötüye kullan›lmas› ve israf›n› önlemek ve kay›plara karfl› korunmas›n› sa¤lamakt›r.
    • Muhasebe kayıtlarının doğru ve tam olarak tutulması
    • Mali bilgi ve yönetim bilgisinin zamanında ve güvenilir olarak üretilmesini sağlamak
    Mali hizmetler birimi görevleri
    1-İdarenin stratejik plan ve performans programının hazırlamasını koordine etmek.
    2-İdare bütçesini, stratejik plan ve yıllık performans programına uygun olarak hazırtlamak
    3-Ayrıntılı harcama programı hazırlamak
    4-Bütçe kesin hesabı ile mali istatistikleri hazırlamak
    5-İdare gelirlerini tahakkuk ettirmek, gelir ve alacacaklarının takip ve tahsil işlemlerini yürütmek
    Muhasebe Yetkililerinin görevleri
    1-Yetkililerin imzasını
    2-Ödemeye ilişkin belgelerin eksiksiz olmasını
    3-Maddi hata bulunup bulunmadığını
    4-Hak sahibinin kimlik bilgileri


    2) iç denetim
    5018 say›l› Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun 64. maddesinde iç denetim, kamu idaresinin çal›flmalar›na de¤er katmak ve gelifltirmek için kaynaklar›n ekonomiklik, etkililik ve verimlilik esaslar›na göre yönetilip yönetilmedi¤ini de¤erlendirmek ve rehberlik yapmak amac›yla yap›lan ba¤›ms›z, nesnel güvence sa¤lama ve dan›flmanl›k faaliyeti olarak tan›mlanmaktad›r. Ayr›ca bu faaliyetler, idarelerin yönetim ve kontrol yap›lar› ile mali ifllemlerinin risk yönetimi, yönetim ve kontrol süreçlerinin etkinli¤ini de¤erlendirmek ve gelifltirmek yönünde sistematik, sürekli ve disiplinli bir yaklafl›mla ve genel kabul görmüfl standartlara uygun olarak gerçeklefltirilir ibaresi de geçmektedir. ‹ç denetim, iç denetçiler taraf›ndan yap›l›r. Kamu idarelerinin yap›s› ve personel say›s› dikkate al›nmak suretiyle, ‹ç Denetim Koordinasyon Kurulunun uygun görüflü üzerine, do¤rudan üst yöneticiye ba¤l› iç denetim birimi baflkanl›klar› kurulabilir.
    ‹ç denetçilerin görevleri
    • Nesnel risk analizlerine dayanarak kamu idarelerinin yönetim ve kontrol yapılar›n› de¤erlendirmek.
    • Kaynaklar›n etkili, ekonomik ve verimli kullan›lmas› bak›m›ndan incelemeler yapmak ve önerilerde bulunmak.
    • Harcama sonras›nda yasal uygunluk denetimi yapmak.
    • ‹darenin harcamalar›n›n, mali ifllemlere iliflkin karar ve tasarruflar›n›n, amaç ve politikalara, kalk›nma plan›na, programlara, stratejik planlara ve performans programlar›na uygunlu¤unu denetlemek ve de¤erlendirmek.
    • Mali yönetim ve kontrol süreçlerinin sistem denetimini yapmak ve bu konularda önerilerde bulunmak.
    • Denetim sonuçlar› çerçevesinde iyilefltirmelere yönelik önerilerde bulunmak.
    • Denetim s›ras›nda veya denetim sonuçlar›na göre soruflturma aç›lmas›n› gerektirecek bir duruma rastland›¤›nda, ilgili idarenin en üst amirine bildirmek.
    ‹ç Denetim Koordinasyon Kurulu
    1-Maliye bakanlığına bağlıdır
    2-7 üyeden oluşur
    3-Aynı üye tekrar atanabilir
    4-Üyeler 5 yıl için atanır
    Görevleri
    • ‹ç denetime iliflkin denetim ve raporlama standartlar›n› belirlemek, denetim rehberlerini haz›rlamak ve gelifltirmek.
    • Uluslararas› uygulamalar ve denetim standartlar›yla uyumlu risk de¤erlendirme yöntemlerini gelifltirmek.
    • Kamu idarelerinin denetim birimleri ile iflbirli¤ini sa¤lamak.
    • Yolsuzluk veya usulsüzlüklerin ortadan kald›r›lmas› için gerekli önlemlerin al›nmas› konusunda önerilerde bulunmak.
    • Risk içeren alanlarda iç denetçilere program d›fl› özel denetim yapt›r›lmas› için kamu idarelerine önerilerde bulunmak.
    • ‹ç denetçilerin e¤itim programlar›n› düzenlemek.
    • ‹ç denetçiler ile üst yöneticiler aras›nda görüfl ayr›l›¤› bulunmas› hâlinde anlaflmazl›¤›n giderilmesine yard›mc› olmak.
    • ‹darelerin iç denetim raporlar›n› de¤erlendirerek sonuçlar›n› konsolide etmek suretiyle y›ll›k rapor hâlinde Maliye Bakan›na sunmak ve kamuoyuna aç›klamak.
    • ‹fllem hacimleri ve personel say›lar› dikkate al›nmak suretiyle idareler ile ilçe ve belde belediyeleri için iç denetçi atan›p atanmayaca¤›na karar vermek.
    • ‹ç denetçilerin atanmas›na iliflkin di¤er usulleri belirlemek.
    • ‹ç denetçilerin uyacaklar› etik kurallar› belirlemek.
    • Kalite güvence ve gelifltirme program›n› düzenlemek ve iç denetim birimlerini bu kapsamda de¤erlendirmek.
    3) d›fl denetim
    Harcama sonras› yap›lan d›fl denetim, Say›fltay taraf›ndan yürütülür. Bunun amac› ise genel yönetim kapsam›ndaki kamu idarelerinin hesap verme sorumlulu¤u çerçevesinde, yönetimin mali faaliyet, karar ve ifllemlerinin; kanunlara, kurumsal amaç, hedef ve planlara uygunluk yönünden incelenmesi ve sonuçlar›n›n Türkiye Büyük Millet Meclisine raporlanmas›d›r. D›fl denetim, genel kabul görmüfl uluslararas› denetim standartlar› dikkate al›narak,
    a) Kamu idaresi hesaplar› ve bunlara iliflkin belgeler esas al›narak mali tablolar›n güvenilirli¤i ve do¤rulu¤una iliflkin mali denetimi ile kamu idarelerinin gelir, gider ve mallar›na iliflkin mali ifllemlerinin kanunlara ve di¤er hukuki düzenlemelere uygun olup olmad›¤›n›n tespiti,
    b) Kamu kaynaklar›n›n etkili, ekonomik ve verimli olarak kullan›l›p kullan›lmad›¤› n›n belirlenmesi, faaliyet sonuçlar›n›n ölçülmesi ve performans bak›m›ndan de¤erlendirilmesi suretiyle gerçeklefltirilir.
    Mahalli idarelerce hazırlanan faaliyet raporları içişleri bakanlığı tarafından kamuoyuna sunulur.
    Genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinin gelir teklifleri ve muhasebe yetkilisi maliye bakanlığıdır.
    Sayıştay, TBMM başkanlık divanı tarafından denetlenir. TBMM adına bütçe uygulamalarını denetler.
    Kamu idarelerinin yatırım tekliflerini kalkınma bakanlığı değerlendirilir.
    1982 anayasasına göre bütçe komisyonu, 25 üye iktidar 15 üye muhalefetten oluşur.
    Kamu idareleri ödeneklerin birleştirilmesinden sonra mevcut ödeneklerin yetersiz olması durumunda toplam ödenek tutarının %15 ini ek harcama olarak kullanabilir.
    Bütçe dışı avans ödemesi yükleme tutarının %30 unu aşamaz.
    Merkezi yönetim bütçe kanunu tasarısı mali yılbaşından 75 gün önce TBMM başkanlığına sunulur.
    Merkezi yönetim bütçe kanunu tasarısı TBMM bütçe komisyonunda en çok kaç 55 gün içinde görüşülüp esasa bağlanır.
    Merkezi yönetim bütçe kanunu tasarısı TBMM genel kurulunda en çok 20 gün içinde görüşülüp esasa bağlanır.





    -8-
    Tefrik: Ödenek tahsisi
    Bütçe uygulamasında kullanılan deyimler
    1-Fas›l ve bölüm deyimleri: Fonksiyonel s›n›fland›rman›n birinci düzeyini ifade eder.
    2-Kesim deyimi: Fonksiyonel s›n›fland›rman›n ikinci düzeyini ifade eder.
    3-Madde deyimi: Fonksiyonel s›n›fland›rman›n üçüncü düzeyini ifade eder.
    4-Tertip deyimi: Kurumsal, fonksiyonel ve finansman tipi kodlar›n bütün düzeyleri ile ekonomik s›n›fland›rman›n ilk iki düzeyini ifade eder.
    YEDEK ÖDENEK KAVRAMI VE KULLANIMI
    Yedek ödenek kavram› 5018 say›l› Kanun’un 23’üncü maddesi ile uygulamada yer almaktad›r. Bu madde de “Merkezî yönetim bütçe kanununda belirtilen hizmet ve amaçlar› gerçeklefltirmek, ödenek yetersizli¤ini gidermek veya bütçelerde öngörülmeyen hizmetler için, bu Kanun’a ekli (I) say›l› cetvelde yer alan idareler ile (II) say›l› cetvelde yer alan idarelerden merkezî yönetim bütçe kanununda gösterilecek olanlar›n bütçelerine aktar›lmak üzere, genel bütçe ödeneklerinin yüzde ikisine kadar Maliye Bakanl›¤› bütçesine yedek ödenek konulabilir. Bu ödenekten aktarma yapmaya Maliye Bakan› yetkilidir. Malî y›l içinde yedek ödenekten yap›lan aktarmalar›n tür, tutar ve idareler itibar›yla da¤›l›m›, y›l›n bitimini takip eden on befl gün içinde Maliye Bakanl›¤›nca ilan edilir.” hükmü ile yedek ödene¤in hangi konularda, hangi idarelerin bütçeleri için kullan›laca¤› ve ne kadar büyüklükte olaca¤› hüküm alt›na al›nm›flt›r. Bu Kanun hükmüne göre yedek ödenek, genel ve özel bütçeli idarelerin hizmet ve amaçlar›n› gerçeklefltirmelerinde ödeneklerinin yetmemesi ya da öngörülmeyen hizmetlerin ortaya ç›kmas› durumunda Maliye Bakanl›¤› bütçesi içine konulan ve bu bakanl›¤›n izni ile kullan›lan ödenek toplam›d›r. Yedek ödenek uygulaması bütçenin bütçenin açıklık ilkesini zedeler.
    Çeşitleri
    09.1 Personel Giderlerini Karfl›lama Ödene¤i
    09.2 Kur Farklar›n› Karfl›lama Ödene¤i
    09.3 Yat›r›mlar› H›zland›rma Ödene¤i
    09.5 Do¤al Afet Giderlerini Karfl›lama Ödene¤i
    09.6 Yedek Ödenek
    09.7 Yeni Kurulacak Daire ve ‹darelerin ‹htiyaçlar›n› Karfl›lama Ödene¤i
    09.8 Mülteci ve Göçmen Giderleri Ödene¤i
    09.9 Di¤er Yedek Ödenekler
    09.9.1.02 ‹lama Ba¤l› Borçlar› Karfl›lama Ödene¤i
    09.9.1.03 Özellikli Giderleri Karfl›lama Ödene¤i
    KAYDED‹LEN VE DEVRED‹LEN ÖDENEK UYGULAMALARI
    Bütçe ile ilgili mevzuat içinde kaydedilen ödenek ve devredilen ödenek kavramlar› yer almamaktad›r. Özellikle kaydedilen ödenek, çeflitli gelirlerin bütçeye kaydedilip karfl›l›¤›n›n ödenek gösterilmesi fleklinde uygulan›r. Bütçeye gelir kaydedildi¤inde bu gelir ilgili y›l içinde harcanmazsa ertesi seneye devreden gelir-ödenek fleklinde kaydedilir.




    ÖRTÜLÜ ÖDENEK KAVRAMI VE UYGULAMASI
    Cumhuriyetin ilk y›llar›ndan günümüz kadar ilgili kanunlarda ve uygulamada yer alan “örtülü ödenek” eski ad› ile “tahsisat› mesture”, gizli tutulan resmi ifllerde harcanmak için hükümetin emrine verilen para olarak Osmanl›ca sözlükte aç›klanm›flt›r. Cumhuriyet tarihinde ilk olarak 1927 tarihli 1050 say›l› Genel Muhasebe Kanunu’nda örtülü ödene¤e yer verilmifltir. Kanunun 77. maddesine göre Baflbakanl›k bütçesine konulan bu ödenek “kapal› istihbarat ve kapal› savunma hizmetleri için, devletin yüksek güvenli¤i ve yüksek menfaatlerinin isterleri için, siyasi, sosyal konularla, kültür ve devlet itibar› alanlar›nda ve ola¤anüstü hizmetlerin sa¤lanmas›nda Hükümet icaplar› say›lan maksat ve gayeler için sarf edilmek üzere” kullan›lm›flt›r. Genel Muhasebe Kanunu’nu yürürlükten kald›ran 2003 tarihli 5018 say›l› Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun 24. maddesi ile örtülü ödene¤e yer verilmifltir. Bu Kanun’a göre örtülü ödenek; kapal› istihbarat ve kapal› savunma hizmetleri, devletin millî güvenli¤i ve yüksek menfaatleri ile devlet itibar›n›n gerekleri, siyasi, sosyal ve kültürel amaçlar ve ola¤anüstü hizmetlerle ilgili hükümet icaplar› için kullan›lmak üzere Baflbakanl›k bütçesine konulan ödenektir.
    TAMAMLAYICI ÖDENEK KAVRAMI VE GEL‹fi‹M‹
    Bu ödenek ne 5018 say›l› Kanun’da ne de di¤er kanunlarda tan›mlanm›flt›r. Bu ödenek mevzuat›n öngördü¤ü haller d›fl›nda, ödenekten fazla yap›lan harcaman›n, yasama organ›nca yerinde görülerek kesin hesap kanunu ile onaylanmas› fleklinde uygulanmakta, bafllang›ç ödene¤inden fazla harcama yap›ld›¤›ndan “bafllang›ç ödene¤ini yap›lan harcamaya tamamlama” fleklinde yorumland›¤›ndan bu ödene¤e “tamamlay›c› ödenek” ad› verilmifltir.




  • (1)
    HALKLA YLY?KYLERYN TANIMLANMASI
    Halkla ili?kilerin tanymyny daha iyi anlayabilmek için öncelikle, iki temel kavramyn açyklanmasynda yarar vardyr. Bunlar “halk” ve “ili?ki” kavramlarydyr.
    Halk Kavramy
    Halk sözcü?ü genel anlamyyla tüm nüfusu, zengin-orta synyf, kadyn-erkek, genç-ya?ly, e?itimli-e?itimsiz,etnik ve dini gruplary ifade etmektedir. Bu kitapta da halk kavramy yerine “kamu” ve “hedef kitle” sözcüklerinin kullanymy tercih edilmi?tir.
    Yli?ki Kavramy
    Halkla ili?kiler terimini olu?turan ikinci kavram “ili?ki”dir. Yli?ki kavramy, En azyndan iki tarafy içeren amaçly faaliyetlerle kurulan ve yürütülen, geçici veya sürekli olan, gerekti?inde tekrarlanarak desteklenen, çe?itli yo?unluktaki duygu, dü?ünce, tutum ve inanç ta?yyan ba?dyr.
    Halkla Yli?kiler Tanymlary
    Halkla ili?kilerle ilgili tanymlar daha çok iki kavram üzerinde odaklanmaktadyr. Bunlardan ilkinde halkla ili?kiler yönetim fonksiyonu olarak görülür. Ykincisinde ise, ileti?im yönetimi ön plana çykarylyr. Di?er bir deyi?le halkla ili?kiler, ya yönetimin bir fonksiyonu veya ileti?imin yönetilmesi olarak tanymlanyr. Son dönemlerde halkla ili?kileri “ili?ki yönetimi” olarak gören bazy tanymlar da yapylmy?tyr. Ancak halkla ili?kiler yazarlarynyn büyük ço?unlu?unun, ili?ki kavramy ile ileti?im kavramyny e?anlamly gördü?ünü de vurgulamak gerekir. Halkla ili?kilerin yaygyn bir biçimde yönetim fonksiyonu olarak tanymlandy?y görülmektedir. Halkla ili?kileri bir yönetim fonksiyonu olarak görme ?u anlama gelmektedir: Kurulu?la ilgili kamulary, mü?terileri, plan ve programlary e? güdümlemek ve yönetmek, bunun yanynda ise ilgili kamular arasynda istenilen ili?kileri olu?turmak için kurulu?u idare etmektir. Halkla ili?kiler kitaplarynda syklykla yer verilen tanymlardan birisi Harlow’a aittir. Bu tanym halkla ili?kilerin yönetim fonksiyonu oldu?una vurgu yapmaktadyr. Harlow 1976 yylynda; kitap, gazete ve halkla ili?kiler dergilerini incelemi? ve 83 halkla ili?kiler yöneticisine kendi tanymlaryny sormu?tur. Bunun sonucunda 472 tanym elde etmi? ve bunlardan a?a?ydaki tanymy üretmi?tir. Halkla ili?kiler, bir kurum ve kamusu arasynda kar?ylykly ileti?im, kabul ve i?birli?ini kurma ve sürdürmeye yardymcy olan kendine özgü yönetim fonksiyonudur; problem ve konu yönetimini içerir; yönetimin bilgilenmesine ve kamuoyuna cevap vermesine yardym eder; kamu yararyna hizmet etmesi için yönetimin sorumlulu?unu tanymlar ve vurgular; e?ilimleri önceden kestirmede erken bir uyary sistemi gibi hizmet ederek yönetimin yeni geli?meleri ö?renmesi ve etkili bir biçimde de?i?imi sa?lamasyna yardym eder ve temel araçlar olarak güvenilir ve etik ileti?im tekniklerini ve ara?tyrmayy kullanyr. Halkla ili?kiler, bir örgütün ba?ary veya ba?arysyzly?ynyn kendilerine ba?ly oldu?u çe?itli kamularla, bu örgüt arasynda kar?ylykly yarara dayanan ili?kileri kuran ve sürdüren bir yönetim fonksiyonudur. Daha sonraki yyllarda halkla ili?kilerin stratejik yönüne verilen önem artmaya ba?lamy?tyr. Bu do?rultuda “stratejik ileti?im yönetimi” kavramy çerçevesinde tanymlar geli?tirilmi?tir. Halkla ili?kilerin stratejik ileti?im yönetimi oldu?una vurgu yapan tanymlardan birisi Pelteko?lu’na aittir. Halkla ili?kiler, kurumun amaçlary üzerine yapylanan, önem syrasy kimi zaman tüketici, kimi zaman da?ytymcy ve çaly?anlar gibi kurumun ve kampanyanyn hedeflerine göre de?i?kenlik gösteren hedef kitlelerle gerçekle?tirilen stratejik ileti?im yönetimidir.

    Warnaby ve Moss (1997: 8) çe?itli tanymlardaki ortak yönleri ?u ?ekilde syralamaktadyr:
    • Halkla ili?kiler, ileti?im sürecinin iki yönlü do?asynyn vurgulandy?y bir ileti?im fonksiyonudur.
    • Halkla ili?kiler, kurumlar ve kamular arasynda kar?ylykly anlayy? ve iyi niyetin kurulmasy ve sürdürülmesiyle ili?kilidir.
    • Halkla ili?kiler, bir kurum ve onun kamusu için potansiyel sonuçlary olabilecek, çevredeki e?ilim ve sorunlary analiz eden ve yorumlayan bir bilgi toplama fonksiyonu olarak hizmet eder.
    • Halkla ili?kiler, kurumlaryn amaçlaryny ortaya koymalarynda ve ba?armalarynda, böylece ticari zorunluluklar ve sosyal sorumluluk davrany?y arasynda bir denge yakalamalarynda yardymcy olmayla ili?kilidir.
    Halkla ili?kiler tanymlaryyla ilgili genel bir de?erlendirme yapyldy?ynda, ?unlary söyleyebiliriz. Halkla ili?kilerle ilgili çok sayyda tanym bulunmaktadyr. Bu tanymlardan çykan ortak yönleri içeren her tanymy geçerli görmekte yarar vardyr. Halkla ili?kiler organizasyonlara yönelik bir faaliyettir. Hedef kitlesi kurum içi ve kurum dy?yny kapsar, iki yönlü ileti?ime, kar?ylykly yarar ve anlayy?a, iyi niyete, sosyal sorumlulu?a, ileti?im veya stratejik ileti?ime odaklanyr. Yleti?imin ikna edici ?ekilde tasarlanyp uygulanmasy gerekir. Halkla ili?kilerde faaliyetlerin yürütülmesinde ara?tyrma, planlama ve ileti?im tekniklerinden yararlanylyr. Etkili bir halkla ili?kiler faaliyetinin planlanyp uygulanmasy için kurumlaryn hedef kitleleri ile konularyny çok iyi belirleyip tanymlanmasy ve bunlara ula?mada kullanylacak ileti?im araç ve ortamlaryny zaman ve bütçe olanaklary içinde belirlemesi gerekir. Bu süreç halkla ili?kilerde tanyma olarak adlandyrylmaktadyr. Halk kavramynyn halkla ili?kiler açysyndan nasyl anla?ylmasy gerekti?iyle ilgili iki açyklama mevcuttur.
    1-Halk, kurulu?unun muhatap olmak durumunda kaldy?y hedef kitledir.
    2-Halk, bir kurulu?un hizmet politikalaryndan ve uygulamalaryndan etkilenen ve bu politikalarla uygulamalary etkileyen, ortak çykarlara ve birliktelik duygusuna sahip birey, grup ve kurulu?lardyr.
    HALKLA YLY?KYLER VE BENZER ALANLAR
    1-Halkla Yli?kiler ve Pazarlama
    halkla ili?kilerin tanynmy? yazarlaryndan Jefkins bu görü?tedir. Jefkins halkla ili?kileri pazarlamanyn bir parçasy olarak görmenin do?ru olmady?yny belirtmektedir. Ona göre halkla ili?kiler, pazarlama karmasynyn her a?amasynyn bir unsuru olarak de?erlendirilmelidir. Halkla ili?kiler pazarlama faaliyetlerini destekleyen bir ileti?im etkinli?i olarak 1980’lerden sonra ilk defa ABD’de kullanylmaya ba?lady ve bu dönemde pazarlama amaçly halkla ili?kiler kavramy ortaya çykty. Pazarlama amaçly halkla ili?kiler kurumlaryn saty? ve pazarlama amaçlarynyn gerçekle?tirilmesine yardymcy olmaktadyr. Pazarlama amaçly halkla ili?kiler, hedef kitlenin ihtiyaç, istek, ilgi ve çykarlary do?rultusunda kurumun ve ürünlerin kimliklerini belirlemeye yönelik olarak, sadece medyaya para ödemeden yapylan duyurumlaryn yanynda, kurumsal imaj yaratmak ve hedef kitle ile kurum arasyndaki ileti?im ve etkile?imi sa?lamaktyr. Pazarlama en yalyn biçimiyle, insan istek ve ihtiyaçlaryny belirleyen ve bunlaryn kar?ylanmasy için gerekli mal ve hizmetleri sa?layan bir yönetim fonksiyonu olarak görülmektedir. Bu benzerliklerin yanynda, pazarlama ve halkla ili?kiler önemli açylardan birbirinden farklyla?maktadyr. Bu farklylyklary Turney’in görü?leri çerçevesinden ?u ?ekilde ifade edilebilir:
    • Pazarlama, üretici ve tedarikçiden tüketiciye mal veya hizmetlerin aktarymyny destekler. Halkla ili?kiler ise, bir kurumla hedef kitlesinin kar?ylykly uyumuna yardym eder.
    • Pazarlamanyn do?rudan amacy saty?tyr. Halkla ili?kilerin do?rudan amacy, kurumun hedef kitlesiyle kar?ylykly anlayy?y geli?tirmektir.
    • Pazarlamanyn örtülü amacy kârdyr. Pazarlama, kurumun kârlyly?yna do?rudan katky sa?lar ve mal/hizmetlerin saty?yny gerçekle?tirir. Halkla ili?kilerin örtülü amacy, pozitif algy ve e?ilimlerdir. Halkla ili?kiler, hedef kitlenin kabulünün artyrylmasy ve saty? çaly?malarynda içeren kurumsal etkinliklerin onaylanmasy için de?i?ik kamularla ili?kileri e?güdümler.
    • Pazarlamanyn ba?ary ölçümü, saty? veya gelir miktarydyr. Halkla ili?kilerin ba?ary ölçümü ise, kamuoyunun ifadesi veya kamu deste?inin di?er delilleridir.
    Bütünle?ik Pazarlama: Kurulu?un amaçlarynyn pazarlama ve halkla ili?kileri bütünle?ik bir yakla?ymla daha iyi ba?arabilece?ine yönelik anlayy?.
    Pazarlama karmasyny olu?turan unsurlar, Ürün, Fiyat ve Da?ytym.
    2-Halkla Yli?kiler ve Reklamcylyk
    • Reklamcylyk dy? hedef kitleye, özellikle de geni? potansiyel mü?terilere hitap etmektedir. Halkla ili?kiler ise mesajlaryny; hem hissedar, kamuoyu liderleri, çevre gruplary gibi dy? hedef kitleye, hem de çaly?anlar gibi iç hedef kitleye sunmaktadyr. Bu açydan bakyldy?ynda halkla ili?kilerin hedef kitlesi daha geni?tir.
    • Reklamcylyk, uzmanla?my? bir ileti?im fonksiyonu olarak bilinir. Halkla ili?kiler ise, tüm örgütün politika ve icraatlaryyla, çaly?anlaryn moralinden telefon operatörünün aramalara cevap vermesine kadar geni? bir alanla ilgilidir. Di?er bir deyi?le reklamcylyk daha synyrly ve özel bir alanda çaly?yrken, halkla ili?kilerin çaly?ma alany daha geni?tir.
    • Reklamcyly?yn temel amacy mal veya hizmetleri satmak, halkla ili?kilerin ise örgütün geli?ebilece?i bir çevre ve anlayy? olu?turmaktyr.
    • Reklam çaly?malarynda kitle ileti?im araçlaryndan bir bedel ödeme kar?yly?ynda yararlanylyr. Halkla ili?kilerde ise genellikle kitle ileti?im araçlaryna ücret ödenmez. Ki?i ve kurulu?lar kamuyu bilgilendirmek amacyyla basyn toplantysy, basyn bildirisi gibi yollarla ileti?im araçlaryndan yararlanyrlar. Bunun kar?yly?ynda da herhangi bir bedel ödemezler.
    • Reklam, reklam verenin kontrolü altynda ücret ödendi?i için kullanylmasy garantili ve düzenlidir. Halkla ili?kiler ise, medyada yer almada ücret ödenmedi?i için yayynlanma garantisi yoktur ve düzenli sonuç sa?lanmaz.
    Kurumsal Reklamcylyk: Herhangi bir ürün veya hizmetin tanytymyndan çok, i?letmenin imajyny bir bütün olarak yükseltmeyi amaçlar.
    3-Halkla Yli?kiler ve Propaganda
    propaganda; bilinçli ve sistematik olarak algylary biçimlendirme, kavrayy?lary yönlendirme ve propagandacynyn istedi?i amaca ula?masyna yardymcy olacak bir tepkinin elde edilmesi için davrany?lary yönetme çabasydyr. Öncelikle her iki alanyn amaçlaryna bakmak farklyly?y açykça ortaya çykaracaktyr.
    • Halkla ili?kilerin temel amacy, kurumlarla kamulary arasyndaki kar?ylykly anlayy? ve iyi niyeti geli?tirmektir. Propagandanyn temel amacy ise, istenilen sonucun ba?arylmasy için insanlaryn dü?üncelerini biçimlendirmek ve bilincini yönetmektir.
    • Propaganda ile halkla ili?kiler arasyndaki ikinci farklylyk, ileti?imin yönü açysyndandyr. Bir çok yazar propagandanyn tek yönlü, halkla ili?kilerin ise, iki yönlü ileti?im sürecine dayandy?yna vurgu yapmaktadyrlar
    • Halkla ili?kileri propagandadan ayyran ba?ka bir etmen do?ruluk ve dürüstlüktür. Propaganda çaly?malarynda verilen mesajlaryn do?ru olmasy ve hedef kitleye dürüst davranylmasy zorunlu de?ildir. Halkla ili?kilerde ise, verilen mesajlaryn kesinlikle do?ru olmasy, hedef kitlenin asla yanyltylmamasy bir zorunluluktur.
    • Halkla ili?kilerle propaganda arasyndaki son bir ayrym da, sosyal sorumluluk anlayy?y ba?lamynda yapylabilir. Propaganda çaly?malarynda hedef kitlenin yararyny gözetmek zorunlu de?ildir. Propagandanyn amacy, hedef kitleye zarar verecek olsa bile, istenilen sonuçlary gerçekle?tirmektir. Halkla ili?kilerde ise, sosyal sorumluluk anlayy?y temel bir ilke olarak kabul edilmektedir. Hedef kitlenin yarary, halkla ili?kiler çaly?malarynda kesinlikle göz önünde tutulmaktadyr.
    HALKLA YLY?KYLERYN UYGULAMA ALANLARI
    1-Medya Yli?kileri
    Medya ili?kileri halkla ili?kilerin en eski uygulama alanlaryndan birisidir. Bu nedenle daha önceki dönemlerde halkla ili?kiler, temelde medyayla iyi ili?kiler kurma ve geli?tirme çabalary olarak da de?erlendirilmi?tir.
    2-Duyurum
    Duyurum, kurulu?a ilgiyi arttyrmak için mesajlaryn ücretsiz bir ?ekilde medya aracyly?y ile yayylmasydyr
    3-Finansal Yli?kiler
    Finansal ili?kiler, yatyrymcy ili?kileri olarak da adlandyrylmaktadyr. Halkla ili?kilerin bu alany, kurulu? hissedarlarynyn güvenini artyrmak ve hisseleri bireysel yatyrymcy, finansal analist ve kurumsal yatyrymcylara çekici kylmak suretiyle bir ?irketin hisselerinin de?erini artyrmaya ve sermayenin maliyetini azaltmaya yönelik çaly?malary yürütmektedir
    4-Kamusal Y?ler
    Ancak bazy kamu ve özel sektör kurulu?lary yaptyklary halkla ili?kiler çaly?malaryny, kamusal i?ler olarak da adlandyrmaktadyr. Kamusal i?ler, halkla ili?kilerin; kar?ylykly yarara dayaly idari ve yerel toplum ili?kilerini in?a eden ve sürdüren bir alany olarak tanymlanmaktadyr.
    5-Konu/Sorun Yönetimi
    Konu/sorun yönetimi; kurumlary ve kamularyny etkileyen sorunlary önceden tahmin etme, belirleme, de?erlendirme ve tepki vermenin proaktif süreci olarak tanymlanmaktadyr. Proaktif süreçten anlamamyz gereken, sorun ortaya çykyp kurulu?u tehdit etmeden bunu öngörmek ve gerekli tedbirleri almaktyr.
    6-Lobicilik
    Lobicilik; bireylerin, örgütlerin ve ülkelerin karar alma sürecinde siyasal aktörleri etkileyerek, kendi çykarlary do?rultusunda karar alynmasyny sa?lamaya yönelik çaly?malary olarak görülür.
    7-Kriz Yönetimi
    Kriz yönetimi kavramy 1980’li yyllara kadar çok bilinmemektedir. Ancak bu tarihten sonra ya?anan bir çok felaket, kurulu?laryn kriz yönetimine yönelmelerine, halkla ili?kiler firmalarynyn da bu alanda dany?manlyk yapmalaryna neden olmu?tur
    8-Ytibar Yönetimi
    Ytibar yönetimin gelecek yyllarda öneminin daha da artaca?y ve halkla ili?kiler birimlerinin bu konuda daha aktif rol üstlenece?i beklenmektedir.


    9-Pazarlama Yleti?imi
    Halkla ili?kiler, bir kurumun pazarlama amaçlaryny do?rudan desteklemek için kullanyldy?ynda pazarlama ileti?imi olarak adlandyrylmaktadyr.
    10-Sponsorluk
    Sponsorluk günümüzde önemi artan uygulama alanlarynyn ba?ynda gelmektedir. Sponsorluk; spor, sanat, kültür ve benzeri faaliyet alanlarynda ki?i veya kurumlara para, araç/gereç veya hizmet deste?i verilerek katkyda bulunmayy ifade etmektedir.
    11-Kurumsal Sosyal Sorumluluk
    Kurulu?laryn yapty?y çaly?malarda, aldyklary kararlarda ilgili hedef kitlesini dü?ünmesi ve onlaryn zararyna olabilecek davrany?lardan kaçynmasy sosyal sorumlulu?un özünü te?kil etmektedir.
    12-Etkinlik Yönetimi
    Etkinlik yönetimi bir kurulu?a çaly?anlaryyla, ilgili çevrenin kar?yla?masy ve birbiriyle ilgili izlenim edinmeleri konusunda önemli fyrsatlar sunmaktadyr.
    13-Kurumsal Kimlik ve Ymaj
    Kurumsal kimlik, bir kurumun rakiplerinden ve benzerlerinden ayrylabilmesi için; felsefe, tasarym, ileti?im ve davrany?ynda olu?turdu?u bir bütünlük olarak tanymlanabilir.
    14-Çaly?an/Üye Yli?kileri
    Çaly?an/üye ili?kileri, bir kurulu?un çaly?anlarynyn ilgilerine cevap vermeyi, onlary bilgilendirme ve motive etmeyi ifade etmektedir. Çaly?an/üye ili?kileri, ileti?imi sa?lama, takym ruhunu olu?turma, çaly?anlar arasynda sorunu azaltma, aidiyet duygusunu geli?tirme ve de?er verme açysyndan önemlidir. Halkla ili?kiler görevlileri, bir kurulu?ta çaly?anlarla ilgili genellikle a?a?yda syralanan çaly?malary yürütmektedir.
    • Kurulu?ta yeni bir personel i?e ba?lady?ynda, kuruma uyum sa?lamasyny kolayla?tyrmak için oryantasyon toplantylary düzenlenmesi, kurumun gezdirilmesi ve bilgilerindirici yayynlaryn verilmesi
    • Çaly?an personelin yayynlar, bültenler ve toplantylarla bilgilendirilmesi
    • Çaly?anlara yönelik ödül törenlerinin düzenlenmesi ve promosyonlar
    • Personelin i?i durdurmasy veya görevine son verilmesi durumunda yapylan çaly?malar. Örne?in bir grev, i?ten geçici çykarma, boykot vb. problemlerde ileti?imin kurulmasy ve yürütülmesi gibi.













    15-Toplumla Yli?kiler
    Toplumla ili?kiler, hem kurulu?un hem de toplumun yarar elde edece?i bir çevre geli?tirmek için planlanan etkinlikleri ifade etmektedir. Burada amaç kurulu?un içinde yer aldy?y toplumla ileti?imin sa?lanmasydyr. Toplum refahynyn yükseltilmesi, sosyal sorumluluk bilinciyle toplum için önemli olan e?itim, çevre, i?sizlik, sa?lyk gibi konularda kurumun aktif rol almasyny sa?lar. Halkla ili?kiler görevlileri, toplumla ili?kiler uygulamalary ba?lamynda genellikle a?a?ydaki etkinlikleri yürütmektedir.
    • Kurulu?u halkyn ziyaretine açma, turlary planlama ve sürdürme
    • Özel etkinlikleri planlama ve yürütmeye yardym etme
    • Gruplara da?ytmak üzere yayynlar hazyrlama
    • Ba?y? toplamayy da içeren tüm gönüllü etkinliklerde kurulu?u temsil etme
    • Yerel yönetimler veya bölgede ikamet edenlere hitap eden durum raporlary hazyrlama
    • Reform, sosyal sorunlar ve kutlamalarla ilgili konularda yerel gruplarla kurum arasynda arabuluculuk yapma
    • Topluma haberleri yayma ve kurumun üst yöneticilerine toplumsal ili?kilerin durumu hakkynda bilgi sa?lama
    HALKLA YLY?KYLERYN GELY?YM SÜRECY
    Halkla ili?kilerin geli?im süreci, insanly?yn var olmasyyla birlikte ba?lamy?tyr. Bugünkü anlamda halkla ili?kiler çaly?malary olmasa da, geçmi? dönemlerde benzer uygulamalarla kar?yla?ylmaktadyr. Örne?in Babil, Yunan ve Roma gibi eski medeniyetlerde bugün de kullanylan çe?itli tekniklerle yönetimin otoritesi insanlara kabul ettirilmeye çaly?ylmy?tyr. Bu teknikler; ki?ilerarasy ileti?im, konu?ma, sanat, edebiyat, tiyatro, tanytym vb. olarak syralanabilir. Bunlarla gerçekle?tirilen çaly?malaryn hiç birisi elbette halkla ili?kiler olarak adlandyrylamaz. Ama bunlaryn amaç ve etkileri günümüzdeki çaly?malarla benzerlikler ta?ymaktadyr. Halkla ili?kilerin geli?meye ba?lamasynyn, önem ve ivme kazanmasynyn tarihi her ülkede farklydyr. Ama hepsinde benzer bir geli?im sürecinden söz edilebilir. Di?er bir deyi?le, ülkelerde halkla ili?kilerin geli?mesi benzer etmenlerin sonucudur. Baskin ve arkada?laryna göre halkla ili?kilerin geli?imi, üç etmenin ürünüdür. Bunlar;
    • Kamuoyunun bir güç olarak kabul edilmesi
    • Kamu deste?ini almak için kurumlar arasynda sürekli rekabet
    • Kamuya kolayca ula?ylabilecek ileti?im araçlarynyn geli?mesi olarak syralanabilir.
    Amerika Birle?ik Devletleri’nde Halkla Yli?kilerin Geli?imi
    1830’lu yyllarda Amos Kendall'yn Ba?kan Jackson’a kamuoyu ara?tyrmacysy, dany?man ve metin yazary olarak hizmet vermesi, ilk sistemli halkla ili?kiler çaly?malary sayylmaktadyr Halkla ili?kiler deyimini ilk olarak 1807 yylynda Thomas Jefferson’yn kullandy?y belirtilmektedir. Ancak Jefferson, halkla ili?kileri bugünkü dü?ündü?ümüz biçimde de?il, bir ülkenin dy? ili?kileri anlamynda kullanmy?tyr. Halkla ili?kileri bugünkü anlamyna en yakyn biçimde kullanan, 1882 yylynda Yale Hukuk Okulu’ndan hukukçu Dorman Eaton olmu?tur. Bu yyllaryn önemli geli?melerinden birisi Westinghouse firmasynyn ilk kurum içi halkla ili?kiler birimini kurmasydyr. 1889 yylynda George Westinghouse, gazeteci Heinrichs’i i?e almy? ve Edison Elektrik firmasyyla rekabete ba?lamy?tyr. Heinrich’in çaly?malaryyla Westinghouse firmasy bu mücadeleden ba?aryyla çykmy?tyr. Bu dönemde yapylan halkla ili?kiler çaly?malaryna genelde “basyn ajansy” ady verilmektedir. 1850’li yyllardan ba?layarak 1900’lü yyllara kadar gelen dönemde basyn ajansy biçiminde uygulamalar yapylmy?tyr. Basyn ajansy uygulamasy, kamuoyuna ula?mak ve istenilen amaçlary ba?armak için her türlü ileti?im aracyny kullanmayy ifade etmektedir. Basyn ajansynda, bir ki?i veya kurumun tanytylmasynda ileti?im araçlaryndan yo?unlukla yararlanylyr. Amerikan halkla ili?kiler tarihinde basyn ajansy uygulamasyny en iyi yapanlardan birisi Barnum’dur. Phineas Taylor Barnum, 1810-1891 yyllary arasynda ya?amy?tyr. Bir sirk kurucusu olan Barnum’un en ilginç ve bilinen uygulamasy Joice Heth adly kadynla ilgilidir. Barnum, George Washington’a hizmet eden zenci Heth’in 160 ya?ynda oldu?unu ileri sürmü?tür. Bunu, de?i?ik isimler altynda gazetelere mektup göndererek duyurmu? ve kamuoyunun ilgisini çekmeyi ba?army?tyr. Bu yolla, zenci hizmetkâry görmek isteyen New York’lulardan haftada 1.500 dolar kazanmy?tyr. Heth öldü?ünde yapylan otopsi sonucunda 80 ya?ynda oldu?u tespit edilince de, Barnum susmayy ye?lemi?tir. Barnum, ayny zamanda birçok kutlama töreninin de düzenleyicisi olmu?tur. Bu uygulamalary syrasynda gazetelerden reklam için yer satyn almayyp, ilginç ve abartyly haberleri para ödemeden yayynlatabilmi?tir. Amerikan halkla ili?kiler tarihini, yazarlar 1900 yylyndan itibaren bazy synyflamalar yaparak incelemektedir. Cutlip ve arkada?lary, tarihleri göz önünde tutarak tarihçeyi, 6 dönem içerisinde anlatmaktadyr
    Tarihi Dönemlere Göre Halkla Yli?kilerin Geli?imi
    1. Ye?erme A?amasy (1900-1917)
    Bu dönemde ara?tyrmacy gazetecilik geli?mi? ve halkla ili?kiler profesyonelle?meye ba?lamy?tyr. Ylk halkla ili?kiler ajansy, tanytym bürosu adyyla Boston’da 1900 yylynda kurulmu? ve 1911 yylyna kadar faaliyet göstermi?tir. Bu ajansyn kuruculary; George Michaelis ve arkada?larydyr
    2. Birinci Dünya Sava?y Dönemi (1917-1919)
    Bu dönemin halkla ili?kilerin geli?mesine katky sa?layan en önemli uygulamasy Creel Komitesi’dir. Bu komite Ba?kan Wilson tarafyndan 1917 yylynda George Creel ba?kanly?ynda kurdurulmu?tur.
    3. Kükreyen Yirmiler Dönemi (1919-1929)
    Kükreyen yirmilerden, 1920’li yyllar kastedilmektedir. Bu yyllarda Amerika’da ekonomi büyümü? ve insanlaryn ya?am düzeyleri iyile?mi?tir. Halkla ili?kiler alanynda da çok önemli geli?meler ya?anmy? ve meslek “halkla ili?kiler” adyyla anylmaya ba?lamy?tyr. Bu döneme, yapty?y çaly?malarla damgasyny vuran Edward L. Bernays’tyr. Bernays, ço?u yazar tarafyndan halkla ili?kilerin babasy olarak nitelenmektedir. Ünlü psikanaliz Sigmund Freud’un hem anne hem de baba tarafyndan akrabasy olan Bernays, Freud’un görü?lerinden halkla ili?kiler çaly?malarynda oldukça yararlanmy?tyr. Bernays’yn meslek hayaty boyunca, ba?aryly birçok halkla ili?kiler uygulamasy bulunmaktadyr. Bunlardan önemlileri a?a?yda syralanmaktadyr.
    • 1910’lu yyllarda aktör Richard Bennett, Damaged Goods adly bir tiyatro eserini sahneye koymak istemi?tir. Cinsel e?itimi konu alan bu eserin sahnelenebilmesi için maddi deste?e ihtiyaç vardyr. Bernays, Medicâl Review of Reviews dergisinin kurdu?u fona 4 dolar ödeyen herkese, oyunu izleme imkâny vererek oyunun sahnelenmesini sa?lamy?tyr.
    • Procter & Gamble firmasynyn Ivory markaly sabununun saty? kampanyasyny yürütmü?tür.
    Bernays, sabundan heykel yary?malary düzenleyerek ulusal çapta bir ilgi uyandyrmy?tyr. Bu yolla çocuklarla anne-babalarynyn, temizli?e dikkatini çekmi? ve saty?lary artyrmy?tyr.
    • Bernays’yn çok bilinen uygulamalaryndan birisi de, sigara saty?larynyn artyrylmasyyla ilgilidir. O dönemlerde kadynlaryn kamusal alanda sigara içmesini engelleyen bazy yasalar bulunmaktaydy. Bunun kaldyrylmasy ve Lucky Strike sigaralarynyn saty?ynyn artyrylmasy için American Tobacco Company’nin sahibi George Washington Hill, Bernays’la anla?my?tyr. Bernays psikoanalistlerin de görü?ünü alarak, kadynlaryn erkeklerle e?itlik arayy?ynda sigaranyn “özgürlük me?alesi” olarak algylanabilece?i temasy üzerine kampanyasyny kurmu?tur. Sonuçta kampanya ba?aryly olmu? sigara saty?larynda büyük arty? meydana gelmi?tir. Bernays’yn ayryca Venida ?irketinin saç bonelerinin saty?yny artyrma çaly?malary, ampülün icadynyn 50. yyldönümü kutlama törenlerini organize etme gibi ba?aryly uygulamalary da bulunmaktadyr. Bernays, uzun yyllar halkla ili?kiler alanynda çaly?malaryny sürdürmü? ve 1995 yylynda 103 ya?ynda ölmü?tür.
    4. Ykinci Dünya Sava?y Dönemi (1930-1945)
    Bu dönemde halkla ili?kilerin geli?imini iki olay etkilemi?tir. Bunlardan ilki Amerika Birle?ik Devletleri’ndeki 1929 ekonomik krizidir. Di?eri ise Ykinci Dünya Sava?y’dyr. Ekonomik krizin patlak vermesi, birçok firmanyn kapanmasyna ve insanlaryn i?siz kalmasyna neden olmu?tur. Ba?kan Roosevelt krizin atlatylmasy amacyyla New Deal ady verilen bir ekonomik program yürürlü?e koymu?tur. Bu program çerçevesinde kamuyonun bilgilendirilmesi ihtiyacy do?mu?tur. Y?adamlary halkla ili?kiler uzmanlaryndan yardym almaya ba?lamy?tyr. Yeni kurulan halkla ili?kiler birimleri daha pozitif ve sürekli çaly?malar yapmy?lardyr. Ykinci dünya sava?y yyllarynda Sava? Bilgilendirme Ofisi açylmy?tyr. 1942 yylynda açylan bu ofis, Birinci Dünya Sava?y yyllarynda kurulan Creel komitesine benzemektedir. Bu dönemde halkla ili?kiler açysyndan di?er bir geli?me, bilimsel kamuoyu ara?tyrmalarynyn ortaya çykmasydyr. 1930’lu yyllaryn ortalarynda Gallup kamuoyu ara?tyrmalaryny yapmaya ba?lamy? ve 1936’daki ba?kanlyk seçimlerinde büyük prestij kazanmy?tyr. Halkla ili?kiler görevlileri, yönetime öneriler sunma ve kampanya hazyrlamada kamuoyu ara?tyrmalaryndan yararlanmaya ba?lamy?tyr
    5. Sava? Sonrasy Dönem (1945-1965)
    Bu dönemde halkla ili?kiler, saygynlyk, kabul ve profesyonellik kazanmy?tyr. Ayny zamanda halkla ili?kilerle ilgili e?itim geli?meye ba?lamy?; konu yönetimi, izleyici analizi, stratejik planlama gibi yeni alan ve teknikler ortaya çykmy?tyr. 1947 yylynda Boston Üniversitesi ilk halkla ili?kiler okulunu kurmu?, birkaç yyl içerisinde yüze yakyn üniversite halkla ili?kiler programy teklif etmi?tir. Bu dönemde halkla ili?kilerle ilgili önemli geli?meler ?u ?ekilde syralanabilir:
    • Rex Harlow, ilk halkla ili?kiler dergisi Public Relations Journal’i yayynlamaya ba?lamy?tyr.
    • Amerika Halkla Yli?kiler Derne?i kurulmu?tur.
    • Televizyon geli?mi? ve haberler yayynlanmaya ba?lamy?tyr.
    • Amerika Halkla Yli?kiler Derne?i, halkla ili?kiler mesle?inin etik kurallaryny ortaya koymu?tur.









    6. Küresel Enformasyon Ça?y Dönemi (1965 ve Sonrasy)
    1960’laryn ortalarynda halkla ili?kilerin önemi giderek artmy?tyr. Bu dönemde enformasyon toplumu olu?maya ba?lamy?tyr. Küresel enformasyon ça?ynyn kökenleri 1950’lerde ba?lasa da, gerçek anlamda ortaya çyky?y 1960’laryn ortalaryna rastlamaktadyr. Kitle ileti?im araçlarynyn özellikle de televizyonun yaygynla?masy, bu dönemin geli?imine büyük katky sa?lamy?tyr. Günümüze do?ru bilgisayar, cep telefonu, internet, uydu gibi yeni ileti?im teknolojilerinin devreye girmesi ve toplumsal dönü?ümle, küresel enformasyon ça?y zirveye ula?my?tyr. Tüm bu geli?meler halkla ili?kilere de yansymy? ve alanda yeni yönelimlere neden olmu?tur. Artyk halkla ili?kiler yönlendirmeden daha çok ortak kabule; pazarlamadan daha çok yönetime; programlardan daha çok sürece, sorun çyktyktan sonra çözme yerine sorunu önceden önlemeye çaly?maya; tüm dünyada profesyonelle?meye do?ru bir yönelim göstermektedir.
    Modellere Göre Halkla Yli?kilerin Geli?imi (Grunig ve Hunt, 1984)
    1. Basyn Ajansy ve Tanytym Modeli (1850-1900)
    halkla ili?kiler daha çok propaganda amacyna hizmet etmektedir. Yleti?im dinleme yerine anlatma üzerine yo?unla?maktadyr.
    2. Kamuyu Bilgilendirme Modeli (1900-1920)
    Bu model halkla ili?kilerin özünün uygulanmaya ba?lady?y kamuoyunu bilgilendirme anlayy?ynyn egemen oldu?u yyllary kapsamaktadyr. Kamuyu bilgilendirme modelinin amacy, ikna etme niyeti olmaksyzyn bilginin yayylmasydyr. Ayryca kurulu?un kendisi ve faaliyetleri hakkynda hedef kitlesine do?ru bilgi vermesi olarak tanymlanabilir.
    3. Yki Yönlü Asimetrik Model (1920-1970’ler)
    Yki yönlü asimetrik model, halkla ili?kilerin profesyonelle?ti?i dönemleri içermektedir. Bu modelin temel amacy bilimsel iknadyr. Hedef kitleyi ikna edebilmek için gerekli olan sosyal bilim bulgu ve teorilerinden yo?un olarak bu modelde yararlanylmaktadyr. Yki yönlü asimetrik modelde ileti?im yapysy, iki yönlü olup hedef kitleden gelen tepkiler de dikkate alynmaktadyr. Günümüzde iki yönlü asimetrik model daha çok, birbiriyle rekabet eden kurulu?larca kullanylmaktadyr. Bunlaryn büyük ço?unlu?u tüketici ürünleri satan kurulu?lardyr. Modelin en bilinen temsilcisi Bernays’tyr. Bernays halkla ili?kiler alanynyn en önemli ki?ilerindendir. Ço?u yazar tarafyndan halkla ili?kilerin babasy olarak tanymlanan Bernays, halkla ili?kiler dany?manly?y deyimini ilk olarak kullanan, ilk halkla ili?kiler kitabynyyazan ve üniversitede ilk halkla ili?kiler dersini veren ki?idir. Yapty?y çaly?malarda psikoanaliz ve psikolojiden oldukça yararlanmy?, halkyn gerçek istek ve ihtiyaçlaryny iyi tespit ederek kampanyalaryny gerçekle?tirmi?tir. Yürüttü?ü kampanyalary kamuoyu yoklamalary ve ara?tyrmalaryna dayandyrmy?, verdi?i mesajlary etkili kylmak için doktor, ünlü, liderler gibi kanaat önderlerini kullanmy?tyr. Halkla ili?kileri uygulamaly bir sosyal bilim olarak gören Bernays, halkla ili?kilerin etkin yürütülmesi için; halky anlamak için ki?isel ili?kinin önemini, hedef kitleyi tanymayy ve empati kurmayy, rasyonel davranmayy, yüzyüze ve çift yönlü ileti?imin önemini, bilimsel iknayy, ara?tyrma ile ileti?imi biçimlendirmeyi ve etik davranmayy önemsemi?tir.





    4. Yki Yönlü Simetrik Model (1970’li Yyllar Sonrasy)
    Yki yönlü simetrik modelin temel amacy, kurulu?la onun hedef kitlesi arasyndaki kar?ylykly anlayy?y geli?tirmektir. Halkla ili?kiler görevlisi bu modelde, bir kurulu?la hedef kitlesi arasynda arabuluculuk rolünü üstlenmektedir. Yki yönlü simetrik modelde de sosyal bilim teorilerinden yararlanylmaktadyr. Ancak kar?ylykly anlayy?y geli?tirmek için ikna teorilerinden daha çok, ileti?im bilimi teorileri kullanylmaktadyr. Bu modelde de ileti?imin yapysy iki yönlüdür. Ancak iki yönlü asimetrik modelden farkly olarak, bu modelde hedef kitleden gelen tepkiler do?rultusunda kurulu?lar karar ve politikalaryny de?i?tirebilmektedir. Yki yönlü simetrik modelde ara?tyrmalar temel alynmaktadyr. Bu ara?tyrmalarda anlayy?yn de?erlendirilmesi yapylmaktadyr. Kurum politikalarynyn hedef kitle yararyna nasyl daha iyi hizmet edebilece?i, kurumun hedef kitleyi, hedef kitlenin kurumu nasyl daha iyi anlayabilece?ini belirlemede, ara?tyrmalardan yararlanylmaktadyr. Bu model günümüzde, sosyal sorumluluk anlayy?yny benimseyen kurulu?larca daha çok kullanylmaktadyr. Yki yönlü simetrik modelin temsilcileri Bernays, profesyonel halkla ili?kiler yöneticileri ve e?itimcileridir. Halkla ili?kilerin iki yönlü simetrik modeli için gerekli ko?ullar Okay ve Okay (2002) tarafyndan; ileti?imin anla?maya götürmesi, sistem yakla?ymy, kar?ylykly ba?ymlylyk ve anlayy? olu?turma, denetim a?yrlykly sistemlerin açyk olu?u, aky? dengesi, e?itlik, özerklik, yenilenme, yönetimin merkezile?mesi, sorumluluk, çaty?ma çözümü ve ilgili gruplaryn liberalizmi olarak syralanmaktadyr.
    Türkiye’de Halkla Yli?kilerin Geli?imi
    Ülkemizde halkla ili?kilerin profesyonelle?me süreci 1960’ly yyllardan itibaren öncelikle kamu kurumlarynda ba?lamaktadyr. Kamu kurulu?larynyn halkla ili?kiler çaly?malary “basyn bürolary” kurulmasyyla ortaya çykmy?tyr. Ancak bu yyllardan önce de, halkla ili?kiler benzeri çaly?malaryn yapyldy?y görülmektedir. Yöneticilerin halkla iyi diyalog kurma çabalary, sorunlaryna çözüm bulma arayy?lary, görü?lerini benimsetme çaly?malary eski Türk devletlerinde, Selçuklu ile Osmanly dönemlerinde ve Cumhuriyet’in kurulu? yyllarynda hep var olmu?tur. Osmanly Devleti’nde halkla ili?kiler sayylabilecek bir çok uygulamadan söz edilebilir. Halka açyk divan toplantylary, camilerde yapylan duyurular, padi?ahyn kyyafet de?i?tirerek (tebdil-i kyyafet) halkyn arasyna girmesi ve sorunlary ö?renmeye çaly?masy, ayanlyk kurumu o günün ?artlary içerisinde halkla ili?kiler uygulamalary olarak görülmektedir. Ancak bu uygulamalar, sistemli ve sürekli de?ildir. Bir ölçüde yöneticinin tercihine byrakylmy?tyr. Örne?in, bir padi?ah kyyafet de?i?tirerek halkyn arasyna girerken, di?eri böyle bir uygulama yapmak zorunda de?ildir. Halkla ili?kilerin profesyonel olmasy için, sistemlilik ve süreklilik gerekmektedir. Bu açydan bakyldy?ynda, Osmanly döneminde biraz daha sistemli olan iki uygulamadan söz etmektedir. Bunlar Divân-y Hümayûn ?ikayet Kalemi ve muhtesipliktir. Divân-y Hümayûn ?ikayet Kalemi, Osmanly döneminde, halkyn her türlü ?ikayetini almy?, bunlary incelemi? ve giderilmesi için çaly?my?tyr. Bu kurulu? Osmanly Devleti’nde yakla?yk dört asyr görev yapmy?tyr. Ykinci sistemli uygulama muhtesipliktir. Muhtesip, bugünkü belediye zabyta müdürüne benzeyen bir görevlidir. Muhtesip kadyya ba?ly olup, halkyn esnafla ilgili ?ikâyetini almakta ve esnafy denetlemektedir. 1855 yylyndan sonra muhtesipli?in görevini ?ehremaneti üstlenmi?tir. Cumhuriyet’in kurulu? yyllaryndan günümüze, ülkemizdeki halkla ili?kilerin geli?imi burada dört dönem altynda ele alynacaktyr. Bu dönemler, tarih syrasyna göre belirlenmi?tir.


    1. 1919-1960 Yyllary Arasyndaki Dönem
    Bu dönem, milli mücadelenin ba?langyç yylyndan 1960 askeri darbesine kadar olan süreyi içermektedir. Bu süre içerisinde halkla ili?kilerin geli?mesi için zemin olu?maya ba?lamy?tyr. Milli mücadele döneminde Atatürk’ün yapty?y çaly?malar, halkla ili?kilerin ilk örnekleri olarak de?erlendirilebilir. Atatürk, milli mücadeleyle ilgili bilgileri halka aktarmak ve kamuoyu olu?turmak için birçok çaly?ma gerçekle?tirmi?tir. Yrade-i Milliye ve Hakimiyet-i Milliye gazetelerinin çykarylmasy, Basyn Yayyn Enformasyon Genel Müdürlü?ü ile Anadolu Ajansy’nyn kurulmasy, bu dönemin ilk halkla ili?kiler uygulamalary kapsamynda de?erlendirilmektedir. Belirtilen bu iki kurum bilgileri halka aktarmy? ve Cumhuriyet kurulduktan sonra da, devrimlerin halka tanytylmasynda önemli rol oynamy?tyr. Atatürk ayryca gitti?i her yerde halkla görü?meler yapmy? ve onlary bilgilendirmi?tir. Hatta 1923 yylynda Balykesir’in Za?nos Pa?a camisinde hutbeye çykmy? ve halka hitap etmi?tir. Cumhuriyet’in ilanyndan sonra Atatürk, çaly?malaryny halka devrimleri tanytmak ve benimsetmek üzerine yo?unla?tyrmy?tyr. Bu do?rultuda yurt gezilerine çykmy?, gazetelerden yararlanmy?, yenilikleri bizzat kendisi uygulayarak halka örnek olmaya çaly?my?tyr. Dolayysyyla bu dönemde Atatürk’ün halkla ili?kiler faaliyetleri; yenilikleri tanytma, benimsetme ve yayma çerçevesi içerisindedir. Cumhuriyetin ilk yyllaryndan yakla?yk 1946’ya kadar var olan toplumsal yapy, ülkemizde halkla ili?kilerin geli?imi için çok elveri?li görülmemektedir. Bu dönemde yaygyn olan küçük aile i?letmecili?i modeli, halkyn devlet ve çevreyle ili?ki kurmasyny geciktirmi?tir. Ülkemizde 1946 yylynda çok partili sisteme geçi? ve Demokrat Parti’nin kurulmasy halkla ili?kilerin geli?mesinin bir ölçüde önünü açmy?tyr. Halkla ili?kilerin geli?imi için önemli olan etmenlerden birisi, “kamunun deste?ini almak için kurumlar arasy rekabet” artyk siyasal alanda ba?lamy?tyr. Siyasal partiler iktidara gelebilmek için halkyn sorunlaryna daha duyarly olma zorunlulu?unu hissetmi? ve halkla olan ili?kisini geli?tirmeye çabalamy?tyr. 1950 yylynda yapylan seçimlerde, Demokrat Parti yüzde 52 oy alarak iktidar olmu?tur. Demokrat Parti iktidary halkyn beklentilerini yükseltmi?tir. Bu dönemde küçük aile i?letmecili?inin i?levi bozulmu?tur. Tarymda makinele?me artmy? ve bunun sonucunda üretim de yükselmi?tir. Artyk üretim aile için de?il, pazar ve saty? için de yapylmaya ba?lamy?tyr. Çiftçilerin makine ve gübre almasy için kolay i?leyen kredi mekanizmalary kurulmu?tur. Bu dönemin dikkate de?er bir yenili?i de karayollary a?ynyn geni?lemesidir. Karayollary a?ynyn geni?lemesi, çiftçi ve köylünün pazara daha kolay ula?masy sonucunu do?urmu?tur. Tüm bu etkenler, halkyn çevre ve yönetimle ileti?imini geli?tirmi? ve halkla ili?kilerin geli?mesine zemin hazyrlamy?tyr.
    2. 1960-1980 Yyllary Arasyndaki Dönem
    Bu dönemde halkla ili?kiler profesyonelle?meye ve modern uygulamalar gerçekle?meye ba?lamy?tyr. Ayny zamanda bu dönemde; kamu ve özel sektör kurulu?larynda halkla ili?kilerle ilgili çaly?malar artmy?, meslek örgütlerinin temeli atylmy?, halkla ili?kiler e?itimine ba?lanmy?tyr. Ülkemizde halkla ili?kilerin geli?mesinde 1961 Anayasasy’nyn önemli rolü olmu?tur. Halkyn yönetime katylmasy, sendikala?ma yoluyla hak aramasy ve yönetime isteklerini iletmesi için gerekli yasal düzenlemeler bu Anayasa ile ba?lamy?tyr. Böyle bir ortamyn olu?masy, halkla ili?kilerin kamu kurumlary ve di?er kurulu?lar içinde geli?mesine önemli katkyda bulunmu?tur. 1960 yylynyn sonlarynda Devlet Planlama Te?kilaty kurulmu?tur. Bu kurulu?, ülkemizde halkla ili?kilerin gerçek anlamda uygulany?ynyn ba?langyç noktasy olarak görülmektedir. Sosyal, kültürel ve ekonomik kalkynmanyn planly bir biçimde gerçekle?tirilmesi Devlet Planlama Te?kilaty’nyn temel görevleri arasyndadyr. Planly kalkynma dü?üncesini kamuoyuna benimsetmek ve halkyn deste?ini almak için, di?er bir deyi?le halkla ili?kiler çaly?malary yapmak için bu kurulu?ta, Yayyn ve Temsil ?ubesi kurulmu?tur. M. Alâeddin Asna’nyn aktif olarak görev aldy?y bu birim, ülkemizde ilk olarak sistemli halkla ili?kiler çaly?malaryna ba?lamy?tyr. Devlet Planlama Te?kilaty, hazyrlanan be? yyllyk ve yyllyk kalkynma planlarynyn ba?aryya ula?masy için halkla ili?kiler çaly?malaryna önem vermi?tir. 1962 yylynda, kamu kurulu?larynyn çaly?malaryny incelemek ve önerilerde bulunmak amacyyla bir projeye ba?lanmy?tyr. Bu projenin ady “Merkezî Hükümet Te?kilâty Ara?tyrma Projesi” dir. Kysaca MEHTAP projesi diye de bilinir. Proje; Devlet Planlama Te?kilaty’nyn iste?i üzerine Türkiye ve Orta Do?u Amme Ydaresi Enstitüsü’nün koordinasyonuyla yapylmy?tyr. Projenin raporu 1963 yylynda yayynlanmy?tyr. Raporda; devlet kurulu?larynyn çaly?malarynda ve kararlaryn alynmasynda halkla yakyn ili?ki kurmanyn zorunlu oldu?u vurgulanmy?tyr. 1966 yylynda, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne ba?ly Gazetecilik ve Halkla Yli?kiler Yüksek Okulu’nda ilk olarak halkla ili?kiler dersleri verilmeye ba?lamy?tyr. Bu dersleri, ABD’de ileti?im ve halkla ili?kiler konusunda yüksek lisans yapan M. Alâeddin Asna vermi?tir Halkla ili?kilerin bu dönemde geli?mesine katky sa?layan bir olay da, TRT tarafyndan televizyon yayynlarynyn ba?latylmasydyr. 1968 yylynda ilk deneme televizyon yayyny Ankara’da gerçekle?mi?tir. 1969 yylyndan itibaren, özel sektörde halkla ili?kiler birimleri kurulmaya ba?lamy?tyr. Önce Koç Holding’te halkla ili?kiler çaly?malaryna ba?lanmy?, bunu Eczacyba?y ve Sabancy holdingleri, Mobil, BP, Shell gibi petrol ?irketleri izlemi?tir. Özellikle 1979 yylynda ba?layan dördüncü be? yyllyk kalkynma plany dönemine kadar yo?un halkla ili?kiler çaly?malary sürdürülmü?tür. Bunlara, çe?itli illerin fuarlaryna katylma, seminerler verme, planlary yerli ve yabancy bilim adamlarynyn tarty?malaryna açma, radyo programlaryna katylma gibi çaly?malar örnek verilebilir.
    3. 1980-2000 Yyllary Arasyndaki Dönem
    Bu dönemde halkla ili?kilerin profesyonelle?mesini tamamlady?y ve ileri ülkelerdeki düzeyi yakalady?y söylenebilir. 1980-2000 yyllary arasynda kamu ve özel kurulu?lar ile belediyelerde halkla ili?kiler birimlerinin sayysy artmy?, yeni meslek örgütleri ve ajanslar kurulmu?, halkla ili?kiler e?itiminde önemli ilerlemeler kaydedilmi?tir. 24 Ocak kararlary olarak anylan ve 1980 yylynda yapylan düzenlemeyle, ülkemizde serbest Pazar ekonomisine geçi?e imkân tanynmy?tyr. Bu kararlarla ayryca, yabancy sermaye te?vik edilmi?, yurtdy?y müteahhitlik hizmetleri desteklenmi?tir. Bunun sonucunda kurumlar arasynda rekabet artmy? ve ba?aryyy yakalamak isteyen firmalar halka önem vermenin zorunlulu?unu görmü?lerdir. Bu durum ülkemizde halkla ili?kilerin geli?imine önemli katky sa?lamy?tyr.
    4. 2000 Yyly ve Sonrasy Dönem
    Bu dönemde halkla ili?kilerin geli?imi oldukça hyzlanmy?tyr. Halkla ili?kilerle ilgili uluslararasy düzeyde çaly?malar yapabilen ajans sayylary artmy?, halkla ili?kiler e?itimi veren fakülte ve yüksekokullar hyzla ço?almy?tyr. Ayryca halkla ili?kiler alanyndaki yüksek lisans ve doktora programlarynyn sayysynda arty? ya?anmy?tyr. Buna ba?ly olarak ülkemizdeki yerli halkla ili?kiler literatürü geni?lemi?, akademik kitap, makale, tez yazymy artmaya ba?lamy?tyr. Kamu yönetiminde halkla ili?kilerle ilgili yasal düzenlemeler ve kurumsalla?ma konusunda bu dönemde önemli geli?meler katedilmi?tir.



    (2)
    HALKLA YLY?KYLER VE YLETY?YM
    Kaynak: Adyna halkla ili?kiler eylemi gerçekle?tirecek olan kurum ya da kurulu?tur.
    Mesaj(Yleti): Halkla ili?kiler uzmanlary tarafyndan tasarlanmy? iletilerdir.
    Alycy(Hedef Kitle): Kurumun muhatap olmak durumunda oldu?u ki?i ya da gruplar ya da di?er kurumlar, yani hedef kitlelerdir. Halkla ili?kilerde ileti?im faaliyetlerinde mesajy olu?turan kaynak (i?letme, halkla ili?kiler ?irketi) mesajyn hedef kitle ile bulu?tu?u halkla ili?kiler faaliyeti (basym bülteni, TV program, bro?ür), bu faaliyetin i?lenebilmesi, dinlenebilmesi, okunabilmesi için temkinli bir alt yapyyy gerektirir. Halkla ili?kiler faaliyetleri hedef kitleye ula?mak ve onlary etkilemek için gerçekle?tirilir. Her ileti?im etkinli?inin oldu?u gibi, halkla ili?kiler faaliyetlerindeki ileti?imin de çe?itli amaçlary vardyr. Halkla ili?kilerde çaly?malaryn amaçlary genel olarak;
    • Kurumun gelece?ini tahmin etmek, e?ilimleri belirlemek,
    • Kamuoyu, hedef kitlenin tutum ve beklentileri ve faaliyetlerinin planlanmasy için ara?tyrma yapmak,
    • Güvenilir tam ve do?ru bilgilerde hedef kitle ile çift yönlü ileti?imi sa?lamak ve sürekli hale getirmek,
    • Anla?mazlyklary ve yanly? anla?ylmalary engelleyerek kar?ylykly saygyyy sa?lamak,
    • Kamu yararyny dü?ünmek, kurumsal yarary göz ardy etmemek,
    • Çaly?anlarla olumlu i?birli?i içinde olarak aidiyet duygusunu geli?tirmek,
    • Tutundurma faaliyetlerine destek olmak,
    • Kârlyly?y sa?lamak, kurum kimli?ini olu?turmak, peki?tirmek olarak syralanabilir.
    Yleti?im ile ya?am bulan halkla ili?kiler ileti?im sürecindeki ö?elerle kysa ve ?u ?ekilde açyklanabilir.
    Kanal: Yletileri hedef kitleye ula?tyracak her türlü ileti?im araç ve yöntemidir. Mesajlar halkla ili?kilerde çok çe?itli faaliyetlerin yerine getirilmesini gerektirir. Bu faaliyetlerin araç ve yöntemleri ?u ?ekilde syralanabilir;
    • Kurum için gazete çykarmak, yazy?ma yapmak, basyn, radyo ve TV bülteni hazyrlamak, senaryo yapmak, bro?ür hazyrlamak gibi çok farkly alanda metin yazmayy gerektirir.
    • Kurum içi ve dy?yna yönelik ileti?im metaryallerinin hazyrlanmasy
    • Medya ile ili?ki kurumu ve bu ili?kinin sürdürülebilmesi
    • Basyn toplantysy, yyldönümü toplantysy, organizasyon, tören ve yary?malar gibi özel olaylaryn düzenlenmesi
    • Kurum sözcülü?ünün üstlenilmesi, konu?ma metinlerinin yapylmasy
    • Resim, foto?raf, bro?ür, kitapçyk, TV program, web sitesi sosyal medyada yer almasy için yapym i?leminin gerçekle?tirilmesi
    • Halkla ili?kiler faaliyetlerinin düzenlenmesinde ve etkinli?inin ölçülmesinde ara?tyrma Gerçekle?tirilmesi.
    • Programlama ve dany?manlyk yapylmasy
    • Kurum içi hizmet içi e?itimlerin düzenlenmesi ve kurum yönetimlerinin e?itimi
    • Halkla ili?kiler faaliyetlerinde personelin, bütçenin ve organizasyonun yönetilmesi
    Tüm akademik çaly?malar kapsamynda yapylan tanymlaryn belirlenmesi, analiz edilmesi, ana fikrin belirlenmesi ve bir tanyma varylmasy amacyyla Rex Harlow ve 65 uzmanyn birlikte yürüttükleri çaly?manyn sonucunda saptanan 472 tanymyn y?y?ynda elde edilen bulgulara göre halkla ili?kiler (Harlow, 1976: 35):
    • Uzmanlyk gerektirir. Sürekli ve planly çaly?mayy gerektirir.
    • Halkla ili?kiler gerçekleri yansytmalydyr.
    • Halkla ili?kiler bir yönetim görevidir ve uzmanlar tarafyndan yerine getirilmelidir.
    • Halkla ili?kiler çaly?malarynda bilimsel çaly?malardan yararlanmalydyr.
    • Kamuoyunun etkisinin farkynda olarak çe?itli gruplar arasynda ileti?imi düzenler.
    • Hedef kitlenin davrany?lary hakkynda yönetimi bilgilendirir, kurulu?un gerek duydu?u ara?tyrmalary yaparak öneriler geli?tirir.
    • Kurumun kâr amacy yanynda sosyal sorumlulu?unun da oldu?unu kanytlayacak biçimde davranmasyna yardymcy olur.
    • Etki alany geni? olan halkla ili?kiler çaly?malarynyn etik, do?ru ve dürüst bir ?ekilde gerçekle?tirilmesi gerekir.
    • Kamuoyu ara?tyrmalary ve di?er ara?tyrma yöntemleri ile çe?itli ileti?im araçlaryndan yararlanyr.
    • Halkla ili?kiler faaliyetleri bütçe gerektirir. Bütçenin iyi bir planlama ile harcanmasy gerekir.
    • Gerek dany?man ajans, gerekse kurum içi halkla ili?kiler birimi olsun, yönetimin bir parçasy olarak faaliyet gösterir.
    • Hakla ili?kilerin ba?aryly olmasy için önemi ve de?erinin tüm çaly?anlar tarafyndan kabul edilmesi gerekir.
    Ve yapylan çaly?madan elde edilen sonuca göre, halkla ili?kiler yönetim, ileti?im ve kamoyu kavramlary üzerinde yo?unla?maktadyr.
    a. Halkla ili?kiler bir yönetim görevidir; Çünkü halkla ili?kiler, kurumun felsefesinin olu?turulmasy, amaçlarynyn saptanmasy, kurum/kurulu?un de?i?en çevre ko?ullaryna uyum sa?lamasy gibi önemli yönetimsel kararlara da etkide bulunur.
    b. Halkla ili?kiler ileti?im çabasydyr; Yleti?im, halkla ili?kiler tanymyna dört spesifik açydan etkide bulunur; halkla ili?kiler uzmanynyn sahip olmasy gereken yetenek, üstlenilen görev, kurulan sistem ve sistemin uygulamasy.
    c. Kamuoyunu etkileme aracy olarak halkla ili?kiler; Kamuoyunun kim oldu?u, içeri?i kurumun amaçlaryna ve hedef kitlenin yapysyna göre belirlenir. Aslynda halkla ili?kiler uygulamalary açysyndan kamuoyu kurumun ya da uygulamanyn hedef kitlesi olarak da anla?ylabilir.
    Halkla Yli?kiler Ba?lamynda Proaktif ve Reaktif Yleti?im
    Y?letmelerde çaly?an ki?ilerin hedefi, ortaya çykarylan ürün ya da hizmeti kullanan ki?ilerin güven ve memnuniyetini sa?lamaya yönelik çaly?yrlar. Bu nedenle hedef kitlede olu?acak imaj için yapylan çaly?malaryn tesadüfi de?il, etkin halkla ili?kiler faaliyetleri ile bilinçli olarak yapylmasy gerekir. Bunun için yapylan halkla ili?kiler faaliyetlerinin yürütülmesinde fyrsat yaratmaya yönelik olarak proaktif ya da tepkisel olarak reaktif bir yol izlenebilir. Kurumlaryn çevresindeki insanlarda olu?acak imajyn tesadüflere byrakylmamasy, bilinçli biçimde olu?turulmasy, halkla ili?kilerin en önemli görevlerinden biridir. Bir kurumun ileti?iminin süreklili?i ve planly olmasynyn gereklili?i nedeniyle proaktif ileti?imin, beklenmeyen olaylarla ba?a çykabilme becerisinin geli?tirilmesi için ise reaktif ileti?imin gücünden yararlanylmalydyr. Bu ba?lamda bir kurumun sorun çözmekten çok fyrsat yaratmaya yönelik olan çabalary proaktif halkla ili?kiler, kar?y kar?yya kaldy?y olumsuzluklara kar?y geli?tirdi?i halkla ili?kiler çabalary ise, reaktif halkla ili?kiler olarak tanymlanmaktadyr. Proaktif ileti?imin öngörme özelli?i zaten halkla ili?kilerin stratejik ve planly olma özelli?i ile örtü?mektedir. Bu yakla?ym ileti?imcileri kurulu?un hedef ve önceliklerini bilmenin zorunlulu?unu hissettirirken, tepe yönetimin deste?ini almalary konusuna da katkyda bulunmaktadyr. Proaktif ileti?imin yönetime sa?lady?y avantajlardan bazylary ?unlardyr; Proaktif ileti?im, neyin ters gitti?ini ya da bir ?eyin neden yapyldy?yny açyklamak yerine, önceden planlanmy? bir sürecin uygulanmasydyr. Ancak proaktif ileti?imci her zaman sürprizler, krizler ve beklenmedik olaylarla kar?yla?ylabilece?i gerçe?inden hareketle reaktif ileti?imin önemini göz ardy etmemelidir.
    Halkla Yli?kiler ve Bazy Yleti?im Kuramlary
    1-Sihirli Mermi Kuramy: Bu kurama göre tasarlanan iletiler kitle ileti?im araçlaryyla kamuoyuna ula?tyrylacak ve böylece ikna süreci ba?lamy? olacaktyr. Bu kurama göre, hedef kitleye dü?ünce kalyplary, tutumlary, hiç dirençle kar?yla?ylmadan olu?turulabilinir. Her iletinin sorgulanmadan alynaca?y esasyna dayanmasy, kuramyn ele?tirilebilir noktasydyr.
    2-Fikir Gruplary Kuramy: kitle ileti?im araçlarynyn etkisi, ki?isel etkile?ime göre daha azdyr ve kanaat önderlerinin ileti?imin amacyna ula?masynda etkili oldu?udur. Ylgi alanlary benzer olan ki?ilerin ortak karara varmalary ile ço?unlu?a/gruba uyma e?iliminin di?erlerinin de görü?lerini etkileyece?i temeline dayanyr. Bu kuramyn uygulamada en önemli sakyncasy ise düzenli, sürekli ve belirlenmi? kamuoyu önder grubun varly?yndan söz edilememesidir.
    3-Difüzyon (Diffusion) Kuramy: Stanford Üniversitesi Yleti?im Aratyrmalary Enstitüsü Profesörlerinden Everett M.Rogers’yn, yeni bir fikrin kabul edilme sürecini açyklayan kuram 5 adymdan olu?maktadyr
    -Farkyndalyk yaratylmasy, ana fikrin farkyna varylmasy,
    -Ylgi Uyandyrylmasy; daha fazla bilgiye gereksinim duyulmasy,
    -Payla?ma; edinilen bilgilerin di?er insanlarla payla?ylmasy,
    -De?erlendirme; ki?inin, dü?üncelerin kendi görü?leri olup olmady?yny farkyna varmasy,
    -Uyum; edinilen bilgilerin davrany? biçimine dönü?türülmesi süreci.
    Özetle Difüzyon kuramy, farkyndalyk yaratylmasy, dikkat çekilen konunun di?er insanlarla payla?ylmasy ve davrany? biçimine dönü?mesi açysyndan halkla ili?kiler uygulamalary ile ilgilidir.
    4-Gündem Olu?turma (Ajanda Setting) Kuramy: Son zamanlarda medyanyn kamuoyu üzerindeki etkilerini tarty?an Gündem Olu?turma medyanyn kamuoyuna ne dü?ünece?ini de?ilse bile ne hakkynda dü?ünmesi konusunda yönlendirdi?i varsayymyna dayanmaktadyr.
    5-Yki A?amaly Aky? Kuram: kamuoyu önderlerinin medyadan aldyklary bilgileri analiz ederek ve yorumlayarak vardyklary sonuçlary çevrelerindeki ki?ilerle payla?malary sonucunda görü? ve dü?ünceler benimsenmekte ve yayylmaktadyr.
    HALKLA YLY?KYLER MESLE?Y VE HALKLA YLY?KYLER UZMANI
    Bir Meslek Olarak Halkla Yli?kiler
    Ynsanlyk tarihi kadar eski olan halkla ili?kilerin ilk modern uygulama örnekleri ABD’de görülmektedir. Halkla ili?kilerin bir meslek olarak kendini kabul ettirmesi, halkla ili?kiler adyny almasy, e?itim kurumlarynda ders olarak okutulmaya ba?lanmasy 1900’lü yyllaryn ilk yarysyna kadar gitmektedir. Türkiye’de ilk halkla ili?kiler ajanslarynyn ise 1970’li yyllaryn ortalarynda kuruldu?u görülmektedir. Meslek olarak örgütlenme çabalary da yine 1970’li yyllaryn ba?ynda görülür. Ystanbul’da 1972 yylynda kurulan Halkla Yli?kiler Derne?ini, Ankara, Yzmir ve Bursa’da kurulan halkla ili?kiler dernekleri izlemi?tir. HYD (Halkla Yli?kiler Derne?i) olarak Ystanbul’da kurulan dernek daha sonra TÜHYD (Türkiye Halkla Yli?kiler Derne?i) adyny almy?tyr. 1955 yylynda halka ili?kiler alanynda kurulan ilk uluslarasy meslek örgütü olarak (IPRA) Uluslararasy Halkla Yli?kiler Derne?i, hem mesle?in geli?imine katkyda bulunmakta, hemde meslek mensuplarynyn uymasy gereken etik kodlarla ve mesle?in geli?imine katkyda bulunacak olan halkla ili?kiler e?itimi ile ilgili çaly?malar yapmaktadyr. 72 ülkeden üyesi olan IPRA meslek standartlarynyn geli?mesi konusunda da faaliyetlerde bulunmaktadyr.
    Halkla Yli?kiler E?itimi ve Halkla Yli?kiler Uzmanynyn Nitelikleri
    Uygulama alanynyn, medya ile ili?kilerden, sergi-fuar düzenlemeye, konu?ma metni hazyrlamaktan, endüstriyel ili?kileri geli?tirmeye, çaly?anlarla ileti?imi güçlendirmeye, lobi faaliyetlerini gerçekle?tirmeyekadar çok geni? yelpazeyi içermesi, halkla ili?kiler e?itiminin kapsamly olmasyny da zorunlu kylmaktadyr. Kysacasy halkla ili?kiler ileti?imin her yönüyle ilgilidir. Yakla?yk 85 yyl önce halkla ili?kiler e?itimini ba?latan ki?i olan Edward Bernays'a göre, halkla ili?kiler dany?many, hedef kitlelerin dü?üncelerini, görü?lerini, davrany?yny anlamaly ve bunlardan mü?terisini haberdar etmeli, ayny biçimde mü?terisinin de dü?üncelerini, benimsedi?i ilkeleri, halkyn anlamasyny sa?lamalydyr. Bernays, halkla ili?kiler uzmanynyn görevinin, gazetelere haber sa?layan basyn ajanyndan farkly oldu?unu belirtmekte, yeni arayy? ve yakla?ymlarla kamuoyunun ilgisini çekecek konular yaratylmasy gerekti?ini ileri sürerek hedef kitlenin dikkatinin çekilmesine vurgu yapmaktadyr. ABD’de en büyük 1500 kurulu?un % 85’inin halkla ili?kiler birimi vardyr. 1983 yylynda IABC (International Association of Business Communicators) tarafyndan yapylan bir di?er ara?tyrmaya göre ise; üyelerinin yakla?yk % 50’si i?letmelerde, % 10’u da kâr amacy gütmeyen kurulu?larda görev yapmaktadyr. PRSA’nyn (Amerikan Halkla Yli?kiler Derne?i) raporlaryna göre de üyelerinin % 45’i kâr amaçly kurulu?larda halkla ili?kiler görevini yerine getirirken, üyelerin % 25’i halkla ili?kiler dany?man ajanslarynda, geriye kalan % 30 ise dernekler, e?itim kurumlary, hükümet ve kâr amacy gütmeyen kurulu?larda.
    HALKLA YLY?KYLER FAALYYETLERY
    Halkla ili?kiler faaliyetlerinin planlanyp uygulanmasyndaki ilk a?ama yapylacak çaly?malaryn hangi kurum ya da kimler tarafyndan yürütülece?inin belirlenmesidir. Gerçekte bir kurulu?ta halkla ili?kilerin faaliyetlerinin yürütülmesinde herkesin bir sorumlulu?u vardyr, ancak hedef kitlede etkili bir mesaj olu?turmak için tüm halkla ili?kiler faaliyetlerinin bir kampanya plany ?eklinde uygulanmasy ve örgütlenmesi ça?da? yönetim felsefesinin bir gere?idir.
    Kurulu?laryn Halkla Yli?kiler Birimleri
    Kurulu?laryn halkla ili?kiler birimleri i?letmelerde finans, personel, ara?tyrma geli?tirme, üretim pazarlama gibi i?letme fonksiyonlary arasynda yer almaktadyr ve bir kurulu?un kendi bünyesinde halkla ili?kiler birimi olu?turmasynda kurulu?un büyüklü?ü, co?rafi konumu, örgütsel yapysy, faaliyet gösterdi?i sektörün yapysy, yönetimin halkla ili?kilere verdi?i önem ve kurulu?un duydu?u halkla ili?kiler gereksinimi oldukça önemlidir.
    Genel olarak bir halkla Yli?kiler biriminin görevleri;
    • Basyn bülteni/makale yazmak ve da?ytmak, basyn listesi hazyrlamak,
    • Basyn konferansy, basyn resepsiyonu ve basyn gezisi düzenlemek,
    • Medya enformasyon servisi olu?turmak,
    • Yöneticiler için basyn, radyo ve televizyonda röportaj imkânlary yaratmak,
    • Foto?raf konusunda sanatçylarla i?birli?i içinde olmak ve foto?raf bankasy olu?turmak,
    • Personele yönelik gazete veya dergi yayymlamak, video, slayt gösterileri, duvar gazeteleri gibi yöntemlerle kurulu? içi ileti?imi sürdürmek,
    • Da?ytymcylar, tüketiciler, kullanycylar yani dy? hedef kitleye yönelik gazete, dergi yayymlamak,
    • Yyllyk raporlary hazyrlamak ve da?ytymyny sa?lamak, kurulu?ta yeni i?e ba?layanlara yol göstermek amacyyla rehber kitapçyklar düzenlemek, potansiyel i? gücünü olu?turan e?itim kurumlaryna poster, bro?ür hazyrlayarak basyly araçlaryn gücünden yararlanmak,
    • Kurulu?un geli?im sürecini aktaran belgesel, film gibi görsel i?itsel araçlardan yararlanylmasyna imkân hazyrlamak, web sitesi hazyrlamak, slayt gösterileri düzenlemek, katalog hazyrlamak ve ar?ivlemek,
    • Sergi ve gösterileri organize etmek,
    • Kurumsal kimlik olu?turmak amacyyla logo, renk, basym stili olu?turmak, özel giyim biçimi gibi konularda kurulu? tarzynda bütünlük sa?lamak,
    • Sponsorluk konusunda karar vermek
    • Kurulu? gezileri düzenlemek,
    • Gerekli yönetim toplantylaryna katylmak ve ürün, pazarlama, saty? ve di?er birim yöneticileri ile toplantylar yaparak, koordinasyonu sa?lamak,
    • Saty? ve ortaklar toplantysynda kurulu?u temsil etmek,
    • E?er anla?maly dany?man firma söz konusu ise, ileti?imi sa?lamak,
    • Ticari birlik toplantylarynda kurulu?u temsil etmek,
    • Halkla ili?kiler personeline e?itim imkâny sa?lamak,
    • Kamuoyu ara?tyrmalary ya da di?er ara?tyrmalary yapmak,
    • Reklam ajansy ile i?birli?i içinde olmak,
    • Yeni birimler için resmi açyly?lar düzenlemek,
    • Siyasi liderlerle ileti?im kurmak ve geli?tirmek,
    • Yabancy konuklar, VYP'i a?yrlamak, kurulu? gezileri düzenlemek,
    • Yyl dönümlerini kutlamak, ödül törenleri ve yary?malar düzenlemek,
    • Basyn bültenlerinin, radyo ve televizyon programlarynyn tepkisini almak ve dy?arydan gelecek di?er raporlary incelemek,
    • Belirlenen amaçlar açysyndan sonuçlary de?erlendirmek olarak syralanabilir.
    Halkla ili?kiler ajanlaryny seçerken nelere dikkat etmek gerekir. Bunun için a?a?ydaki sorularyn yanytlanmasy gerekir.
    • Referanslary kimlerdir ve mü?terileriyle çaly?ma süreleri nasyldyr?
    • Ajansyn kültürü hizmet isteyen kurum ile uyumlu mu?
    • Basyn ve i? dünyasynda saygynly?y ne düzeyde?
    • Finansman yapysy nasyl?
    • Halkla ili?kilerin hangi alanynda uzmanla?my??
    • Ynsan kaynaklary ile mü?teri sayysy uyumlu mu?
    • Y? aky?y nasyl yürüyor?
    • Raporlamada ne tür teknikler kullanylyyor?
    • De?erlendirme ve ölçümleme konusunda nasyl bir yol izliyorlar?
    • Teknolojik alt yapysy sizin i?letmenizle uyumlu mu?
    • Ulusal ya da uluslararasy hizmet ba?lantylary var my?
    • Ajans meslek örgütlerinde temsil ediliyor mu?
    (3)
    HALKLA YLY?KYLERDE STRATEJYK YÖNTEM
    Küreselle?meye ba?ly bilgi ekonomilerinde itibar ve marka yönetimi gibi soyut de?erler kurumun de?erinin büyük bir bölümünü olu?turmaktadyr. Halkla ili?kiler uzun dönemli sa?lykly ili?kiler kurmaya dayaly bir yönetim fonksiyonudur. Halkla ili?kiler etkili ileti?im, kar?ylykly uyum, kar?ylykly ba?lylyk, ortak de?erler ve güven içermektedir. Bir kurulu?un amaçlaryny gerçekle?tirmek için ilerlemeyi tercih etti?i yöne strateji denir. Halkla ili?kiler kurumun vizyon ve misyonundan farkly dü?ünülemez.
    PLANLAMA SÜRECY
    1-Vizyon (Vision): Yazyly ifade edilen konsepttir. Temelini organizasyonun fonksiyonu, görevi ve baky? açysyny belirler.
    2-Misyon (Mission): Stratejiyi destekleyen organizasyonun en önemli iste?idir.
    3-Strateji (Strategy): Amaçlara ula?mak için eldeki güçlerin veya kaynaklaryn da?ytym planydyr.
    4-Politika (Policy): Karar vermede kriterleri olu?turan resmi veya gayry resmi kurallardyr.
    5-Hedef (Objective): Amaçlardan daha uzun dönemli olarak görülen hedef, ölçülebilir ve ba?arylmasy gereken konuyu ifade eder.
    6-Amaç (Goal): Kysa dönemdeki hedefleri ifade eden amaç, hedeflerin temel yapy ta?yny olu?turur.
    7-Gaye (Aim): Hedef ve amacyn kombinasyonu olan gaye uzun dönemli veya kysa dönemli olabilir. Umut ve arzu gibi unsurlary da kapsayabilir.
    8-Taktik (Tactic): Kysa vadeli hedeflere ula?mada kullanylan kararlar ve aksiyonlardyr.
    Strateji ve taktik birbirleriyle ili?kili iki kavramdyr. Taktik, belli bir amaç do?rultusunda fyrsatlaryn ve kaynaklaryn en iyi ?ekilde kullanylabilmesi için kysa vadeli kararlardyr. Genel olarak uygulamaya yönelik olan taktikler, harekete ve ayryntyya odaklydyrlar.
    Stratejik yönetimde 5N 1K ile a?a?ydaki sorularyn analiz edilmesi büyük önem ta?ymaktadyr:
    1. Strateji NE’dir?
    2. Strateji NYÇYN olu?turulmalydyr?
    3. Strateji NE ZAMAN olu?turulacaktyr?
    4. Strateji olu?turularak NEREYE ula?ylmasy hedeflenmektedir?
    5. Stratejiler NASIL olu?turulacaktyr?
    6. Stratejiler KYM(ler) tarafyndan olu?turulacaktyr?
    Barry’nin Do?ru Strateji Önerileri
    1-Bütünü dü?ünün
    2-Ba?lantyyy kaybetmeyin
    3-Kaynaklar konusunda gerçekçi olun
    4-Esnek olun
    5-Hedef kitleye odaklanyn
    6-Ara?tyrmalardan yararlanyn
    7-Zamany iyi de?erlendirin




    Pierce ve Robinson strateji olu?turanlaryn izleyece?i yolu ?öyle belirlemektedir
    • Kurum misyonu geli?tirilmesi
    • Kurum profili geli?tirilmesi
    • Dy? çevresel öngörüler
    • Seçeneklerin belirlenmesi için interaktif fyrsat analizi
    • Misyonla uyumlu olan ve arzu edilen seçeneklerin belirlenmesi
    • Seçenekleri tatmin edebilecek uzun vadeli hedefler ve kysa vadeli stratejilerin belirlenmesi
    • Daha önceki hedef ve stratejilerle uyumlu, yyllyk amaç ve kysa vadeli hedeflerin belirlenmesi
    • Uygulama
    • Gözden geçirme ve de?erlendirme
    Ba?aryly Kampanyalaryn Özellikleri
    Ba?aryyy yakalamanyn en önemli yolunun, kampanyaya do?ru yerden ba?lamayy bilmektir.
    Newsom, Turk ve Kruckeberg ba?aryly kampanyalaryn be? temel özelli?ini ?öyle syralamaktadyr
    • Önceli?i olan kitlenin ihtiyaçlarynyn, amaçlarynyn ve olanaklarynyn de?erlendirilmesi
    • Sistematik kampanya planlamasy ve uygulamasy
    • Kampanya planynda düzenli yürüyen kysymlaryn ve düzenli yürümeyen kysymlarda ekstra çaba veya de?i?ikli?in nerede gösterilmesi gerekti?i ile ilgili olarak sürekli izleme ve de?erlendirme
    • Kitle ileti?im araçlary ve bireylerarasy ileti?imin tamamlayycy rollerinin dikkate alynmasy
    • Her öncelikli kitle için uygun medyanyn seçimi (mesajy ula?tyracak her aracyn yetene?ini dikkate alarak)
    HALKLA YLY?KYLER SÜRECY
    Halkla ili?kiler uygulamalarynda görünen a?amanyn sadece uygulama olmasy, ara?tyrma, planlama ve sonuçlaryn de?erlendirilmesi gibi masa ba?y çaly?malaryn göz ardy edilmesine neden olmaktadyr. Cutlip ve Center, halkla ili?kileri dörtte üçü suyun altynda (ara?tyrma, planlama, de?erlendirme), dörtte biri suyun yüzünde (uygulama) olan bir buzda?yna (iceberg) benzetmektedirler.
    Halkla ili?kiler alanynyda yapylan ara?tyrmalary
    1-Çevreyi izleme amaçly
    2-Motivasyonel tutum
    3-Pazar
    4-halkla ili?kiler çaly?malarynyn takibi
    5-ileti?im takibi
    6-sosyal sorumluluklar
    7-e?ik bekçisi
    8-içerik ve medya
    9-kurumiçi
    10-çykty analizleri ve de?erlendirme




    ROPE Halkla Yli?kiler Plany (Hendrix)
    Rope Halkla ili?kiler plany ara?tyrma, hedefleme, programlama ve de?erlendirme a?amalaryndan olu?ur.
    Ara?tyrma:
    • Mü?teri ara?tyrmasy (SWOT Analizi)
    • Fyrsat ve sorun ara?tyrmasy
    • Hedef kitle ara?tyrmasy
    • Ara?tyrma metodlary
    Hedefler
    • Etki hedefleri
    • Çykty hedefleri
    Programlama
    • Tema ve mesajlar
    • Eylem ve özel olaylar
    • Kontrollü ve kontrolsüz medya
    • Etkili ileti?im
    De?erlendirme
    • Bilgi hedeflerinin de?erlendirilmesi
    • Tutum hedeflerinin de?erlendirilmesi
    • Davrany?sal hedeflerin de?erlendirilmesi
    • Çykty hedeflerinin de?erlendirilmesi
    John Marston RACE Halkla Yli?kiler Plany
    1. Ara?tyrma: Problem veya durum nedir?
    • Ara?tyrma 1. Bölüm
    Durum analizi-Sosyal payda?lary ara?tyrma
    • Ara?tyrma 2. Bölüm
    Birincil ara?tyrma-Ykincil ara?tyrma-SWOT
    2. Eylem: Bu konuda neler yapylabilir?
    Amaç ve hedefleri olu?turma
    • Hedef kitleyi tanymlama
    Hedef kitle belirleme-Ykincil hedef kitleyi belirleme
    • Ana mesajy belirleme
    • Hedefleri belirleme
    • Strateji ve taktikler
    Strateji-Taktik-Mesaj stratejisi-Medya stratejisi
    • Bütçe
    3. Yleti?im: Bu konu hedef kitleye nasyl anlatylacak?
    • Etkili medya ili?kileri
    • Tanytym-reklam
    • Medya beklentileri
    4. De?erleme: Hedefe ula?yldy my? Etkileri ne oldu?
    • De?erlendirme mekanizmasyny olu?turmak
    • De?erlendirme a?amalary
    Hazyrlyk – Uygulama - Etki
    RD Smith 9 Basamakly Halkla Yli?kiler Plany
    Biçimlendirici Ara?tyrma
    1. Durum analizi
    2. Kurumun analizi
    3. Hedef kitlenin analizi
    Strateji
    4. Amaç-hedefleri olu?turmak
    5. Eylem ve geribildirimleri düzenlemek
    6. Etkili ileti?imi kullanmak
    Taktikler
    7. Yleti?im taktiklerini belirlemek
    8. Stratejik plany uygulamak
    De?erlendirme Ara?tyrma
    9. Stratejik plany de?erlendirme
    Cutlip, Center Halkla Yli?kiler Plany
    1. Sorunun saptanmasy
    2. Planlama
    3. Uygulama
    4. De?erlendirme
    Cutlip, Center Halkla Yli?kiler Plany Alt Basamaklary
    1- Sorunun Saptanmasy
    a-Durum analizi
    • Yçsel Faktörler
    • Dy?sal Faktörler
    2- Halkla Yli?kiler Programynyn Hedeflerinin Saptanmasy
    3-Halkla Yli?kiler Programynyn Hedef Kitlelerinin Belirlenmesi ve Analizi
    4-Her Hedef Kitle Yçin Halkla Yli?kiler Amaçlarynyn Belirlenmesi
    5-Faaliyet ve Yleti?im Programynyn Belirlenmesi
    a-Faaliyet Programynyn Hazyrlanmasy
    b-Mesaj ve Medya Stratejilerinin Belirlenmesi
    6- Halkla Yli?kiler Programynyn De?erlendirilmesi
    7-Uygulama Programynyn Hazyrlanmasy
    8-Sorumlularyn Atanmasy
    a-Uygulama Takviminin Hazyrlanmasy
    b-Bütçenin Hazyrlanmasy








    SWOT (Strength, Weakness, Opportunity, Threat): SWOT Yngilizce Strength(güçlü yönler), Weakness(zayyf yönler), Opportunity(fyrsatlar), Threat(Tehdit ve tehlikeler) kelimelerinin ba? harflerinin birle?tirilmesiyle olu?turulmu?tur. SWOT Analizi, kysaca organizasyonda iç ve dy? durum de?erlendirilmesi yapylmasy demektir. Mevcut durum analizi, kurumun sahip oldu?u üstünlükler, zayyflyklaryn, yany syra çevrenin kuruma sundu?u fyrsatlaryn veya tehditlerin analiz edilip de?erlendirilmesidir. Stratejik yönetim, planlama sürecinin temel parçalaryndan biri i?letme ve i?letme çevresinin analizidir. Ku?kusuz bu do?rultuda mevcut durum analizi, yöneticiler açysyndan önemli bir a?amadyr. Yöneticilerin stratejik karar süreçlerinde, uygulamalarynda rehberlik eder. Mevcut durum analizinin sadece yöneticilerin görü?lerine ba?ly olmamasy gerekir. Mevcut durum analizinin yöneticileri de içine alan bir grup faaliyeti olmalydyr. Gelin ?imdi Swot’u daha iyi anlayabilmek için bu kavramlary tek tek görelim.
    Üstünlük: Y?letmelerin herhangi bir konuda rakiplerine göre daha etkili ve verimli olmasy haline üstünlük denir. Üstünlük, bir yetenek olabilece?i gibi, örgütün kendine özgü bir varly?y ya da kayna?y, ya da pazarda avantaj sa?layan herhangi bir özelli?i olabilmektedir
    Zayyflyk: Y?letmeyi di?er i?letmelerin yanynda zor ve zayyf bir durumda byrakan özelliklerin yany syra i?letmeyi dezavantajly bir duruma sokan durumlar zayyflyk olarak tanymlanyr
    Fyrsat: Stratejik yönetim açysyndan fyrsaty, elveri?li herhangi bir durum olarak tanymlamak mümkündür. Yeni bir ürünün ortaya çykarylmasy, maliyet fiyatlarynyn dü?mesi, uluslararasy pazarlaryn ortaya çykmasy, vb. birçok durum i?letme için birer fyrsat niteli?indedir.
    Tehdit: Bazy faktörleri i?letmeler göz ardy eder ve çe?itli tehditler ortaya çykar. Rakiplerin yany syra ba?ka etkenlerin de kurumun planlaryny etkileyecek faaliyetlerinin nelerden olu?tu?u da tehditler konusunu kapsamaktadyr. Halkla ili?kilerde yapylan ara?tyrmalar
    1-Birincil elden yapylan ara?tyrmalar: yapylacak kampanya ile ilgili özgün olarak tasarlanmy? ve bir probleme dönük olarak yapylan ara?tyrmalarla verilerin toplanmasyny içerir, zaman alycy ve pahaly bir i?tir.
    2-Ykincil elden yapylan ara?tyrmalar: daha önce çe?itli kurum ve kurulu?laryn farkly amaçlar için gerçekle?tirdi?i ara?tyrma verilerinin, derlenip kampanya amaçlary için kullanylmasydyr ve ikincil elden verilere hyzly ve ucuz bir ?ekilde ula?ylabilir.
    3-niteliksel ara?tyrmalar: Ara?tyrma bulgularynyn sayysal olarak ifadesi güç ya da imkansyz oldu?u zamanlarda kullanylyr. amacy ara?tyrmaya konu olan hedef kitlenin zihnindekini ke?fetmek ve baky? açysyny, duygusunu, dü?üncesini, niyetini ve davrany?yny belirlemektir.
    a-Odak Grup görü?meleri: kampanya ile ilgili fikir üretmek, ilgili gruplaryn dü?üncelerini ö?renmek, güdü ve tutumlaryny belirlemek için uzman bir ki?inin ba?kanly?ynda, 6-12 arasyndaki synyrly sayydaki katylymcylaryn problemle ilgili, önceden hazyrlanmy? belli bir konuyu derinlemesine tarty?ty?y, çaly?malarynda görüntü kaydynyn yapyldy?y resmi olmayan toplantydyr.
    b-Derinlemesine görü?meler: görü?meci ile katylymcynyn bire bir olarak yüz yüze yapty?y, süresi en az 30 dakika ile 2 saat arasynda olan nitel veri toplama yöntemidir.
    c-Vaka çaly?malary: bireyleri, gruplary, kurumlary veya olaylary sistematik bir ?ekilde incelemek için olasy tüm veri kaynaklarynyn kullanyldy?y, bir ortamyn, tek bir ki?inin, tek bir dokümanyn ve olayyn ayryntyly olarak incelendi?i bir çaly?madyr.
    d-Gözlem: ara?tyrmacynyn insanlary, nesneleri ve olaylary sistematik bir ?ekilde gözleyerek te?his ve not etme ile veri elde etti?i bir yöntemdir.
    4-Niceliksel ara?tyrmalar: niteliksel ara?tyrmalara göre çok daha fazla kullanylmakta olup, önceden hazyrlanmy? bir anket formunun belli sayyda kitle üzerinde uygulanmasydyr. Bir konuda ya da problemin çözümünde belirgin verilerin sayysal olarak elde edilmesi için bu yönteme ba?vurulur.
    a-anket yöntemi: ön testten geçirilerek hazyrlanan ve bir takym sorulardan olu?an bir soru formunun görü?meciler tarafyndan deneklere yüz yüze, postayla, e-postayla, telefonla ve SMS ile uygulanarak bilgi toplanmasy olarak tanymlanabilir.
    b-içerik analizi yöntemi: Kayyt edilmi? bilgiye yönelik içeri?in incelemesinde kullanylan sistematik bir süreç olan halkla ili?kiler açysyndan verilen mesajlaryn (ileti?imin) ara?tyrylmasyna yönelik sistematik, tarafsyz ve sayysal bir bilgi toplama yöntemdir. Bu yöntemde dokümanlaryn, konu?malaryn, medya bültenlerinin, video içeriklerinin, görü?melerin ve odak grup çaly?malaryndaki bilgilerin basit ve olu?turulan çe?itli kodlama sistemi aracyly?y ile analiz edilmektedir.
    c-örnekleme yöntemi: Halkla Yli?kiler ara?tyrmalarynda ara?tyrma hedefinin tamamyna de?il de bir kysmynyn seçilerek, seçilen kysmyndan veri toplanarak tüm hedef hakkynda yorum yapylmasy i?lemi. Örnekleme, tüm hedefe göre göre daha az sayyda birimi kapsady?yndan ve daha küçük sayyda birimin incelenmesine neden oldu?undan, zaman ve parasal tasarruf sa?lar. Halkla Yli?kiler alanynda yukary sözü edilen türlere çok farkly ara?tyrmalar yapylabilir. genel olarak yapylan ara?tyrmalar:
    1-çevreyi izleme amaçly ara?tyrmalar,
    2-motivasyonel tutum ara?tyrmalary,
    3-Pazar ara?tyrmalary,
    4-kaynak taramalary,
    5-halkla ili?kiler çaly?malarynyn takibi,
    6-ileti?im takibi,
    7-sosyal sorumlulukla ilgili ara?tyrmalar,
    8-e?ik bekçisi ara?tyrmasy,
    9-içerik ve medya ara?tyrmalary,
    10-kurum içi ara?tyrmalar,
    11-çykty analizleri
    12-de?erlendirme.
    Kurulu? hedefleri
    1-borsada i?lem gören hisselerin de?erini arttyrmak
    2-Pazar payyny arttyrmak
    3-yeni yatyrymlar yapmak
    4-yeni ihracat alanlary yaratmak
    5-kurulu?a nitelikli i? gören çekmek
    6-giderleri azaltmak






    Planlama
    Planlar sürelerine, yinelenmelerine, teknik yapylaryna ve kapsamlaryna göre çe?itli türlere ayrylmaktadyr. Bunlar;
    1. Sürelerine göre planlar
    • Kysa süreli planlar
    • Orta süreli planlar
    • Uzun süreli planlar
    2. Yinelemelerine göre planlar
    • Bir kerelik planlar
    • Sürekli planlar
    3. Teknik yapylaryna göre planlar
    • De?i?mez planlar
    • Seçeneklere göre de?i?mez planlar
    • De?i?ken planlar
    4. Kapsamlaryna göre planlar
    • Y?letme bölümleriyle ilgili planlar
    • Genel planlar olarak syralanabilir.
    Halkla ili?kiler kampanyasynyn taktik gerektiren bölümünde en syk uygulanan tekniklerden bazylary ?öyle ifade edilebilir:
    • Ödül organizasyonlary
    • Sergi
    • Promosyon
    • Ünlülerle ba?lantyly aktiviteler ve destek programlary
    • Sponsorlu kitapçyk, bro?ür vb.
    • Sponsorluk programlary
    • Medya ziyaretleri / gezileri
    • Hayyr i?leriyle ba?lantyly fikirler
    Hedefler
    Ölçümlenebilir halkla ili?kiler hedefleri yaratmak için hedefin ta?ymasy gereken özellikler ?unlardyr:
    • Arzu edilen bir getirinin tanymlanmasy (tanynyrly?y arttyrmak, ili?kileri geli?tirmek, tercih edilirli?i ve yaratmak gibi)
    • Bir veya birden çok hedef kitlenin tanymlanmasy
    • Konseptte ve pratikte ölçülebilir olmasy
    • Araçlary de?il, sonucu hedeflemesi
    • Bir zaman planlamasynyn olmasy







    Yukaryda belirtilen özellikleri ta?yyan hedefler ba?aryyy sa?lar. Hedefleri belirlerken bazy kurallary da gözönünde bulundurmakta yarar vardyr
    • Hedeflerin halkla ili?kiler hedefleri olmasyna dikkat etmek
    • Kurumsal hedeflere öncelik vermek
    • Net olmak
    • Eri?ilebilir hedefler koyup, gerçekle?tirilmesi olanaksyz hedefler belirlememek
    • De?erlendirme yapabilmek için mümkün oldu?u kadar somut, sayysal hedefler belirlemek
    • Bütçe içinde kalmak, bütçeyi a?mamak
    • Öncelikleri benimsemek
    Hedef Kitle
    Grunig dört tip hedef kitleden söz etmektedir:
    1. Her konuda aktif olan hedef kitleler
    2. Ylgisiz olan hedef kitleler: Bu hedef kitle tüm konularda ihmalkâr ve hareketsiz olarak
    tanymlanabilir.
    3. Tek konuya odaklanan hedef kitleler: Ylgili konunun synyrlandyrylmy? kysmynda ya da tek bir konuda aktif olan hedef kitleler (Örne?in, hayvan haklary gruplary gibi)
    4. Medyada yayynlananlardan sonra olu?an hedef kitleler: Bu hedef kitle grubu medyanyn
    yayynyndan sonra aktif hale gelir. Sorun halkyn gündeminde yaygyn bir ?ekilde konu?ulan sosyal bir konu?ma haline gelir
    Farkly sosyal payda? gruplar arasyndan hedef gruplary belirlemek için tek ba?yna ve kombinasyon halinde ?u yakla?ymlar kullanylabilir:
    1. Co?rafi
    2. Demografik
    3. Psikografik
    4. Güç
    5. Konum
    6. Ytibar
    7. Üyelik
    8. Karar sürecindeki rol
    Hedef kitleleri belirleyebilmek veya synyflandyrabilmek için çe?itli gruplandyrmalar yapmak
    mümkündür
    1. Yç ve dy? hedef kitleler
    2. Birincil, ikincil ve marjinal hedef kitleler
    3. Geleneksel ve gelecekteki hedef kitleler
    4. Savunanlar, kar?ytlar ve fikrini ifade etmemi? hedef kitleler









    Bir kurum için hedef kitle ba?lyklaryny ?öyle syralayabiliriz
    • Çaly?anlar
    • Çaly?anlaryn aileleri
    • Yöneticiler-denetçiler
    • Basyn
    • Hisseadarlar, ortaklar
    • Yatyrymcylar
    • Rakipler
    • Tedarikçiler
    • Özel algy gruplary
    • Yerel çevreler
    • Uluslararasy topluluklar
    • Bankalar, sigorta ?irketleri
    • Ticari birlikler
    • Satycylar, distribitörler
    • Tüketiciler
    • TBMM Üyeleri, yerel yönetimler
    • Kamuoyu önderleri
    • Akademik çevreler
    • Sendikalar
    • Yönetim kurulu üyeleri
    Halkla ili?kiler amaçlarynyn temelde ba?aryly olabilmesi için, amaç belirleme a?amasynda bazy kriterlere uyulmasy gerekir
    • Amaçlar ölçülebilir olmalydyr. Ba?ka bir deyi?le kampanya syrasynda ve sonunda ba?ary orany ölçümlenebilecek ?ekilde ifade edilmelidir.
    • Amaçlar, özellikle neyin veya nelerin hangi zaman diliminde gerçekle?mesi gerekti?ini
    vurgulamalydyr.
    • Amaçlar gerçekçi olmalydyr. Amaçlaryn gerçekçi olmamasy, zamanyn, eme?in, bütçenin bo?a gitmesine neden olur.
    • Amaçlar açyk, belirgin olmalydyr. Ayny zamanda kampanya çaly?masyna katylan herkes ayny amaca ula?mak için çaba göstermelidir.
    • Amaçlar bütünle?mi? olmalydyr. Di?er pazarlama çabalary ile birbirini desteklemeli ve
    bütünle?mi? olmalydyr.
    Bir kurulu?un i? hedefleri ?öyle syralanabilir
    • Borsada i?lem gören hisselerin de?erini arttyrmak
    • Pazar payyny arttyrmak
    • Yeni yatyrymlar yapmak
    • Yeni ihracat alanlary yaratmak
    • Kurulu?a nitelikli i?gören çekmek
    • Giderleri azaltmak



    Halkla ili?kiler amaçlarynyn i? hedefleri ile do?ru ba?lantyly olup olmady?yny anlayabilmek için bazy konulara dikkat etmek gerekir
    • Yleti?im açysyndan bakyldy?ynda, yönetimin ula?mak istedi?i hedeflerin ne oldu?u ve bunlaryn gerçekle?tirilmesinde yardymcy olacak ya da bunu bozacak etkenlerin neler oldu?u belirlenmelidir.
    • Ortaklaryn yönetimin aldy?y kararlara tepkisinin ne yönde olabilece?i dikkate alynmalydyr.
    • Yönetim, hedefledi?i hissedarlarynyn hangi tepkisinden memnuniyet duyaca?y dikkate alynmalydyr.
    • Halkla ili?kiler programlarynyn bu hedefleri gerçekle?tirmede nasyl yardymcy olaca?y de?erlendirilmelidir.
    • Halkla ili?kilerin di?er ileti?im yöntemlerinden daha etkin olmasyny sa?layan rolünün ne oldu?u belirlenmelidir. Halkla ili?kilerin reklam, promosyon, ve yönetim dany?manlaryndan daha etkin olarak neleri gerçekle?tirebilece?i de?erlendirilmelidir.
    Ku?kusuz bu amaçlaryn gerçekle?tirilmesi için birden fazla faaliyet ve projenin geli?tirilmesi gerekir.
    Hedef 1: A kurulu?unun çevreye duyarly bir ?irket olarak algylanmasyny bir yyl içerisinde bir önceki yyla oranla % 20 oranynda arttyrmak.
    Amaç 1: A kurulu?unun medyada bir yyl öncesinde bir önceki yyla gore % 25 daha fazla olacak ?ekilde çevre konusunda yapty?y yatyrym ve uygulamalara ili?kin istenen nitelikte haberlerin yer almasyny sa?lamak.
    Amaç 2: Yöre halkyny, bir önceki yyla oranla % 20 oranynda arty? sa?layacak ?ekilde, A kurulu?un çevre konusundaki yatyrym ve uygulamalary hakkynda bilgilendirmek.
    Yleti?im Strejisi
    Bilgi; Haber verme, iddia ve performans testini içeren, do?rudan bilginin sunuldu?u strateji, bilgi stratejisi olarak adlandyrylyr. Bu strateji ço?unlukla yeni bir ürünün, geli?tirilmi? bir ürün özelli?inin duyurulmasynda kullanylyr.
    Kanyt; Manty?a dayaly olan bu strateji, hedef kitlenin sonuca ula?abilmesi için ba?tan sona kadar izlenmesi gereken karma?yk mesajlarda kullanylyr.
    Ymaj; Ymaj stratejisi; bir ki?i, fikir, ürün veya kurum için hafyzada kalabilecek güçlü bir kimlik geli?tirilmesinde kullanylyr. Di?er bir deyi?le bu stratejide markalama yani ki?ili?i ve özelli?i olan bir marka ön plana çykar.
    Duygu Stratejisi; Bu strateji genellikle ikna etmeye çaly?yr. Hedef kitlenin hislerine hitap eden strateji duygusal stratejidir. Duyguyu olu?turabilmek için dokunakly anlatymlardan yararlanylyr. Siyasal partilerin seçimlerinden, alkolsüz içeceklere kadar her ?eyde duygulary harekete geçiren bu strateji kullanylyr.
    E?lence; E?lence stratejisi genellikle reklamda kullanylyr. Dikkati ürüne, kuruma, hizmete vb. çekebilmek için drama ve küçük piyesler gibi teknikler kullanylyr. Di?er bir deyi?le aly?ylmamy? yapym teknikleri ve özel efektlerle dikkat çekilir. Hatta bu stratejide ne?elendirici özellik katan mizah da kullanylyr.





    Kurum içine yönelik halkla ili?kiler ortam ve araçlary
    • Ynternet ileti?imi
    • Yntranet
    • Basyly yayynlar
    • Haber bülteni /Haber mektubu
    • Yyllyk çaly?an raporlary
    • Duyuru panolary
    • Dilek-?ikayet kutulary/Bina toplantylary
    • Kurum içi video yayyny
    • Yüzyüze ileti?im
    Kurum dy?yna yönelik halkla ili?kiler ortam ve araçlary
    Basyly araçlar (Gazeteler, Dergiler, Kitaplar, El kitaplary, Bro?ürler, Haber bültenleri, Yyllyklar, Raporlar, Mektuplar, Afi?ler, Rozetler - Pullar – Damgalar
    Dy? halkla ili?kilerde görsel ve i?itsel araçlar
    Halkla ili?kiler aracy olarak radyo, televizyon, sinema, internet, multi medya ortamlary, tanytycy video bantlar, üç boyutlu prodüksiyonlar
    Organizasyon faaliyetleri
    Toplantylar, sergiler, fuarlar, festivaller, yary?malar, sponsorluklar, açyly? ve yyldönümü törenleri
    Bilgisayara dayaly ortamlar
    Web sayfasy, intranet ortamlar, extranet ortamlar, chat odalary, cd romlar, elektronik postalar ve online ba?lantylar halkla ili?kiler faaliyetleri genellikle yukaryda sayylan kitle ileti?im araç ve ortamlaryyla hedef kitleye ula?yr.
    Faaliyet Programy
    Etkinlik plany olu?turabilmek için ihtiyaç duyulacak konular a?a?yda syralanmy?tyr
    • Kurumun içinde ya?ady?y ?artlar nedir? Durum analizi verileri nelerdir?
    • Kurumun hedefleri nelerdir? Etkinlik sonrasynda nasyl bir etki yaratmayy planlyyor?
    • Hedef kitle/ler kimlerdir ve bunlar nasyl tanymlanyr?
    • Planlanan etkinlik nedir? Bu etkinlik kurumun hedeflerini gerçekle?tirmesine nasyl yardymcy olacaktyr?
    • Etkinlik için belirlenen hedefe ula?mayy sa?layacak ne gibi stratejiler kullanylacaktyr?
    • Bu stratejiler hangi teknikleri içermektedir?
    • Etkinli?in yeri, zamany nedir?
    • Etkinli?in yöneticisi, yardymcysy/lary, komite/leri belirlendi mi? Görevliler ve görev tanymlary ile sorumluluklary ve ihtiyaçlary belirlendi mi?
    • Planda güncelleme yapma ve onaylatma yetkisi kimin? Onay mercii kim?
    • Etkinlik çizelgeleri ve uygulama detaylary hazyr my?
    • Destek alynacak kurumlar hangileridir? Destek tipleri, sorumlu ki?iler ve ileti?im detaylary nelerdir?
    • Yleti?im formatlary ve detaylary hazyr my?
    • Etkinlik geni? bir halkla ili?kiler projesinin tekni?i midir? Kendi ba?yna bir proje midir?
    • Di?er kurumsal hedeflere bir katkysy var my?
    • Sosyal-kültürel-e?itsel vb. bir yönü var my?
    • Bütçesi ve kullanaca?y di?er firma kaynaklary nelerdir?
    • Nasyl bir de?erlendirme yapylacak?
    Uygulama
    Uygulamanyn;
    • ?emasy
    • Takvimi
    • Kontrol listesi
    • Raporlamasynyn çykarylmasy gerekir.
    Halkla ili?kiler çaly?malarynda bütçe olu?turmanyn dört nedeni vardyr
    1. Halkla ili?kiler çaly?malarynyn genel bütçeye ne kadar bir yük getirece?ini hesaplamak
    2. Belirli bir bütçe ile nasyl bir halkla ili?kiler programy yapylabilece?ini ö?renmek
    3. Hem belirlenmi? hem de ekstra harcamalar için bir disipilin olu?turmak
    4. Kampanya sonunda sonuçlaryn de?erlendirilmesine olanak sa?lamak
    De?erlendirme
    De?erlendirme a?amasynda yapylmasy gerekenler ?u ?ekilde syralanabilir
    • De?erlendirme verilerinin amacy ve kullanym biçimi hakkynda görü? birli?ine varylmalydyr.
    • De?erlendirme ve ara?tyrmanyn, programyn temel a?amalary oldu?u konusunda kurumsal onay alynmalydyr.
    • Departman içinde de?erlendirme ara?tyrmalary üzerinde uzla?ma sa?lanmalydyr.
    • Program hedefleri gözlemlenebilir ve ölçülebilir terimlerle belirlenmelidir.
    • En uygun de?erlendirme ölçütleri belirlenmelidir.
    • Program kayytlary saklanmalydyr.
    • Yönetim de?erlendirme sonuçlary hakkynda bilgilendirilmelidir.






















    (4)
    Halkla ili?kiler ortam ve araçlaryny, iç ve dy? halkla ili?kilere yönelik olarak incelenecek, bu sayede kontrol edilebilen ve edilemeyen ortam/araçlaryn dinamikleri daha net ortaya çykacaktyr.
    YÇ HALKLA YLY?KYLERDE ORTAM VE ARAÇLAR
    • toplantylar,
    • çaly?anlar ve ailelerine yönelik etkinlikler,
    • kurulu? yayynlary,
    • kurum gazeteleri ve dergisi,
    • kitap,
    • mektup,
    • bro?ür,
    • duyuru panosu
    • afi?.
    DI? HALKLA YLY?KYLERDE ORTAM VE ARAÇLAR
    1-organizasyon faaliyetleri
    • toplantylar
    • sergiler
    • fuar
    • festivaller
    • yary?malar
    • törenler
    2-Kitle Yleti?im Araçlary ve Medya Yle Yli?kiler
    • Medya Kurumunun Yayyn Politikasy
    • Hedef Kitlelere Ula?ma Orany
    • Halkla Yli?kiler Mesajlarynyn Yayynlanma ?ansy
    • Halkla Yli?kiler Materyallerinin Teslim Zamanlamasy
    Halkla ili?kiler uzmanlary, hazyrladyklary basyn bültenleri aracyly?yyla, kurulu?laryyla ilgili haberlerin medyada yer almasyny sa?lamaya çaly?yrlar. Her gün gazete ve dergilere yüzlerce basyn bülteni ula?yr. Medya yöneticileri bu bültenlerin çok azyny sayfalaryna ta?yyabilir. Bu yüzden basyn bülteni hazyrlarken pek çok teknik konuya dikkat edilmesi gerekir
    • Basyn bülteninin vermek istedi?i ana haber hemen dikkat çekmeli ve ilk paragrafy tüm bülteni özetler nitelikte olmalydyr.
    • Basyn bülteni bir reklam metni de?ildir. Kurulu?un hedef kitlelerine ula?masyny istedi?i bir haberdir. Halkla ili?kiler uzmany bunun farkynda olarak basyn bülteninde “be? N bir K” kuralyna syky sykyya ba?ly kalmalydyr. Yani bülten; ne, nerede, nasyl, niçin, ne zaman ve kim sorularynyn hepsine cevap verebilmelidir.
    • Basyn bültenlerinde edebi bir dilden kaçynmak önemlidir. Kysa cümleler ve paragraflaryn
    kullanylmasy editörlerin i?ini kolayla?tyracak, bültenin haber olma ?ansyny artyracaktyr. Seçilen kelimelerin toplumun her kesimince anla?ylyr olmasyna ve sektörle ilgili teknik bir dilin kullanylmamasyna dikkat edilmelidir.
    • Basyn bültenleri kurulu?la ilgili tek bir haberi içermelidir. Birbirinden farkly konularyn basyn bülteninde i?lenmesi yanly? olacak ve bültenin medyada yer bulma ?ansyny azaltacaktyr. Çok zorunlu olmadykça veya ilgi çekici bir haber içermedikçe, basyn bülteninin bir sayfayy geçmemesi tercih edilmelidir.
    • Basyn bülteni kurulu?a veya yöneticilerine methiyelerin düzüldü?ü bir övgü aracy de?ildir. Tarafsyz bir haber metninin özelliklerini sergilemelidir. Kanyta dayanmayan tespitlerden ve genellemelerden uzak durulmalydyr.
    • Farkly gazete ve dergilerin farkly hedef kitleleri vardyr. Basyn bülteninde yer alan haberin i?leni? biçimi, hangi gazeteye veya dergiye yollanaca?yna göre yeniden düzenlenmelidir. Kurulu?un faaliyet gösterdi?i sektördeki ba?arysy; ekonomi a?yrlykly yayyn yapan bir dergiye yollanacak bültende daha fazla teknik detay içerebilirken, halkyn geneline seslenen bir gazetede daha anla?ylyr bir ?ekilde anlatylmalydyr.
    • Basyn bülteni sadece metinden ibaret de?ildir. Habere de?er katacak foto?raf ve görsellerin de medyada yer almasy önemlidir. Halkla ili?kiler uzmany habere ili?kin foto?raf ve görselleri seçerken, kurulu?un imajyna uygun kalitede alternatifler belirlemelidir. Çok önemli bir anla?manyn imzalandy?y törene ili?kin karanlyk, insanlaryn gülümsemedi?i veya arka planda konuyla ilgisiz ki?ilerin kalabalyk olu?turdu?u bir foto?raf seçilmemelidir. Foto?raf ve görsellere ili?kin bir di?er önemli nokta da teknik detaylardyr. Farkly basyn kurulu?lary farkly ebatlarda ve çözünürlükte foto?raf ve görsellere ihtiyaç duyacaklardyr. Bu teknik detaylara hakim olmak ve materyalleri istenen ?ekilde medyaya ula?tyrmak büyük önem ta?ymaktadyr.
    • Bültenin kim tarafyndan yollandy?ynyn ilk baky?ta anla?ylyr olmasy gerekir. Bu yüzden, basyn bültenleri kurulu?un logosunu ta?yyan antetli ka?yda yazylmaly ve medyaya bu ?ekilde ula?tyrylmalydyr.
    • Basyn bültenleri haberle ilgili tüm detaylary ta?ysa da medyanyn konuyla ilgili daha fazla bilgilenme ihtiyacy olabilir. Basyn mensuplarynyn bu tarz ihtiyaçlary dü?ünülerek, bültenin sonuna ilgili halkla ili?kiler uzmanynyn ady, telefon ve faks numarasy, e-posta adresi mutlaka eklenmelidir.
    • Basyn bülteni yazylyrken standart bir yazym stili kullanylmalydyr. Büyük puntolaryn, gereksiz kalynlykta fontlaryn haber olma ?ansyny artyrmayaca?y bilinmelidir.
    • Medyaya yollanan basyn bültenleri, yollandyklary ?ekilde basylyr diye bir kural yoktur. Medya mensuplary bülteni inceler ve sayfalaryna ta?yyyp ta?ymayacaklaryna karar verirler. Dolayysyyla bülteni eline alan bir medya sorumlusu; haberi kysaltabilir, farkly ifade ?ekilleriyle anlatymy biçimlendirebilir. Bu yüzden basyn bültenini tasarlarken, hem satyrlar hem de sayfa kenarlarynda bo?luklar byrakylmasy önemlidir. Bu bo?luklar medya mensubu tarafyndan düzeltme yapylyrken kullanylacaktyr.
    • Bültenin ayny haberlerdeki gibi bir ba?ly?y olmalydyr. Ba?lyk çok iddialy olursa do?rudan reklam izlenimi yaratabilir. Bu yüzden konuyu anlatan, kurulu? imajyny destekleyen ama abartyya kaçmayan bir tarz daha do?ru olacaktyr. Haberi pek çok alt ba?ly?a bölmek de do?ru de?ildir. Haberi yapacak medya mensubu ihtiyaç duyarsa, alt ba?lyklary bültenin içeri?inden üretecektir.
    • Bülten yazarken Türkçeye ve dil yazym kurallaryna özen gösterilmelidir. Medya mensuplary zamanla yary?an insanlardyr. Yo?unluklarynyn arasynda basyn bültenlerinde yer alan yazym hatalaryny düzeltme konusunda isteksiz olacaklar, bu da bültenin haber olma ?ansyny yok edecektir.
    • Basyn bülteninde mutlaka tarih yer almalydyr. Kurulu?la ilgili haberin güncel olmasy basyn mensuplary açysyndan önemlidir. Sadece gündem olu?turmak adyna, eski bir olayy yeniymi? gibi göstermeye çaly?mak da büyük bir hatadyr. Bir halkla ili?kiler uzmanynyn dürüstlü?ü son derece önemlidir. Basyn mensuplarynyn güvenini kaybetmek, bir halkla ili?kiler uzmanynyn en son isteyece?i ?eydir.
    • Basyn bülteninin ne zaman medyaya gönderilece?i son derece önemlidir. Halkla ili?kiler uzmany gündemi takip ederek, haber olma ?ansynyn en yüksek oldu?u zamany tercih etmelidir. Bültenin medyaya teslim edilece?i son saat ve tarih konusunda dikkatli olunmalydyr. En küçük gecikme, haberin ertesi günkü veya o ayki sayyda yer almasyna engel olacaktyr.
    • Halkla ili?kiler uzmanlary medyanyn her kesimiyle e?it mesafede olmak zorundadyr. Bir medya grubuyla yakyn ili?ki içindeyken, bir di?erini dikkate almamak söz konusu olamaz. Bu yüzden basyn bültenleri, çok geçerli bir sebep olmadykça, tüm medya kurulu?laryna yollanmalydyr.
    • Bazen henüz gerçekle?memi? veya medyada yer almasy için özel bir tarih belirlenen olaylar konusunda basyn bültenleri yazylabilir. Medyaya ula?tyrylan bültenin, belli bir tarihten önce kullanylmamasy özellikle belirtilir. Ambargo ady verilen bu bülten çe?idi, medyanyn yo?unlu?u dü?ünülerek, çok gerek duyulmadykça kullanylmamalydyr. Haberin önemine ba?ly olarak, ambargolu bülten hakkynda medya mensuplaryyla do?rudan ileti?ime geçilerek bilgi verilmesi yararly olacaktyr.
    3- gazete ve dergiler
    4- televizyon
    5- radyo
    6- sinema
    7- internet
    • Web Sitesi
    • Elektronik Posta
    • Blog
    • Sanal Haber Bültenleri ve Elektronik Dergiler
    Bir çaly?anyn daha verimli olabilmesi için kuruma aidiyet duygusu önem ta?yr.














    -5-
    HALKLA YLY?KYLER MODELLERY
    Kurumsal hedeflere ula?mada halkla ili?kilerin sa?lady?y katkylary açyklamaya çaly?an halkla ili?kiler modellerine göre halkla ili?kiler, kurum ile hedef kitleleri arasyndaki ileti?im yönetimidir.
    Grunig ve Hunt’yn Dört Halkla Yli?kiler Modeli
    • Basyn ajansy/tanytym modeli
    • Kamuyu bilgilendirme modeli
    • Yki yönlü asimetrik model
    • Yki yönlü simetrik model
    Grunig’e göre ilk iki model zanaatkâr/teknik halkla ili?kiler, son iki model ise profesyonel halkla ili?kilerdir. Zanaatkâr/teknik halkla ili?kiler, halkla ili?kilerin teknik yönlerinin a?yr basty?y bir halkla ili?kiler anlayy?ydyr. Profesyonel halkla ili?kiler ise halkla ili?kiler anlayy?ynyn çok daha geli?mi? oldu?u, çok sayyda farkly kitleye seslenilen bir halkla ili?kiler anlayy?ydyr.
    Basyn ajansy/tanytym modeli (ileti?im yönü kaynak>hedef) ve kamuyu bilgilendirme modeli ile daha çok basyna, di?er iki modelle ise kurum içi, kurum dy?y gibi çok sayyda farkly kitleye seslenilen çaly?malar geli?tirilir.
    model
    özellikler Basyn ajansy/ kamuoyu iki yönlü iki yönlü
    duyurma bilgilendirme asimetrik simetrik
    amaç propaganda bilgilendirme bilimsel kar?ylykly
    ikna anlayy?
    ileti?imin tek yönlü: tek yönlü: çift yönlü: çift yönlü:
    do?asy do?ruluk ?arty yok do?ruluk önemli kar?ylykly dengesiz kar?ylykly dengeli
    ileti?im kaynak > hedef kaynak > hedef kaynak > hedef grup > grup
    modeli geri besleme < grup <
    ara?tyrmanyn çok az: evdeki çok az: okunabirlik ve formatif: tutum formatif: anlayy?
    do?asy hesap okuyucu ara?tyrmalary de?erlendirme de?erlendirme
    tarihi P.T.Barnum Ivy Lee E.L.Bernays Bernays e?iticiler
    figürler 1850-1900 1900-1920 1930-1960 1970-günümüz
    günümüzdeki spor,tiyatro hükümet: rekabetçi denetlenen
    uygulama ürün promosyonu kar amacy ?irketler modern yapyly
    alanlary gütmeyen kurulu?lar ?irketler


    1-Basyn Ajansy/Tanytym Modeli(1850-1900)
    basynyn ilgisini çekerek bir konunun tanytymynyn yapylmasy. Phineas Taylor barnum
    2-Kamuoyu Bilgilendirme Modeli(1900-1929)
    bir ki?i ya da kurumun kendisi ve faaliyetleri hakkynda (kamuyla payla?ty?y gelir-gider ve karlylyk açyklamalary) hedef kitlesine bilgi vermesidir. Hedef kitleye tek yönlü enformasyon aktarymy gerçekle?tirir
    3-Yki Yönlü Asimetrik Model
    Kar?ylykly ileti?im ve anlayy? a?amasy olarak da ifade edilen bu dönem 1920’lerden itibaren günümüze kadar gelen halkla ili?kiler geli?imini yansytyr. Bilimsel ikna amaçlydyr. Feedback (geri bildirim)
    Asimetrik dünya görü?ünün temelleri:
    a.Kurumsal miyopi: Kurumun üyeleri dy?aryyy, yalnyzca kurumlarynyn perspektifinden gözlemler ve kurumu dy?arydaki ba?ka ki?iler gibi algylamazlar.
    b.Sistemin kapaly olu?u: Bilgiler a?yrlykly olarak kurumdan içeriye de?il dy?aryya akarlar.
    c.Etkililik: Etkililik ve dü?ük maliyetler, yeniliklerden daha önemli olarak görülmektedir.
    d.Seçkinlik: Kurumun yönetiminin her ?eyin en iyisini bildi?i varsayylmaktadyr. Bunun anlamy, hedef kitleden (kamuoyundan) daha fazla bilgi sahibi olundu?una inanmaktyr.
    e.Tutuculuk: De?i?iklik istememektir. Dy?arydan gelebilecek muhtemel organizasyon yapysyny
    de?i?tirme çabalaryna kar?y konulmaktadyr. De?i?ime yönelik basky yykycylyk olarak nitelendirilmektedir.
    f.Gelenek: Gelene?in bir kurum üzerinde sa?lamla?tyrycy etkisi oldu?u ve kültürü sürdürmeye
    yardymcy oldu?u varsayylmaktadyr.
    g.Otoritenin merkezile?tirilmesi: Güç bazy üst düzey yöneticilerin ellerinde yo?unla?my?tyr.
    Çaly?anlaryn dü?ük bir özerkli?i vardyr ve organizasyonlar hiyerar?ik olarak düzenlenmi?tir.
    Yki yönlü asimetrik modelin negatif taraflary:
    a-Seçkinlik: Kurumun her ?eyin en iyisini bildi?ini varsaymasy hedef kitleyle olan ileti?iminde
    dengesizlik yaratmaktadyr.
    b-Tutuculuk: Kurum içinde de?i?ikli?e direnen kadrolar dolayysyyla feedback ile gelen bilgiler
    kurumda de?i?im yaratma konusunda her zaman ba?aryly olamamaktadyr.
    c-Merkezi Otorite: Organizasyonlaryn hiyerar?isi üst düzey yöneticileri kesin söz sahibi yapmaktadyr.
    4-Yki Yönlü Simetrik Model(en etkilisi)
    1960’laryn sonlaryna do?ru toplumsal alanda ya?anan hareketlilik sonucu ortaya çykan iki yönlü simetrik model, hem kurumun hem de kurumun hedef gruplarynyn tutum ve davrany?larynda bir arada ya?ayabilmek için gerekli de?i?ikliklerde kullanylabilecek müzakere ve çaty?ma çözme stratejilerini içeren halkla ili?kiler programlaryny tarif etmektedir. Bu modelin öncü ismi de bir önceki modelde oldu?u gibi Edward Bernays’dir. En yo?un kullanyldy?y alan sosyal sorumluk projeleri. Hedef kitle ile uyum yakalamaya çaly?yr.







    Halkla ili?kilerin simetrik yönü için gereken ko?ullar
    1. Yleti?imin anla?maya götürmesi
    2. Sistem yakla?ymy
    3. Kar?ylykly ba?ymlylyk
    4. Sistemlerin açyk olu?u
    5. Aky? dengesi
    6. E?itlik
    7. Özerklik
    8. Yenilenme
    9. Yönetimin merkezile?mesi
    10. Sorumluluk
    11. Çaty?ma çözümü
    12. Ylgi gruplarynyn liberalimi
    Durumsal Model
    Amerika’nyn köklü kurumlaryndan biri olan Uluslararasy Y? Yleti?imleri Birli?i (IABC), ileti?im yönetiminin organizasyon hedeflerine daha etkili bir biçimde ula?abilmeyi nasyl sa?layabilece?inin ve bu etkinin finansal olarak nasyl de?erlendirilebilece?inin ortaya konulmasy amacyyla Grunig ve ekibini finanse etmi?tir. Mükemmel halkla ili?kiler ara?tyrmasy olarak literatüre geçen bu ara?tyrmanyn sonucunda durumsal model ortaya çykmy?tyr.
    KURUM YÇY HALKLA YLY?KYLER
    Halkla ili?kiler, sahip oldu?u kapsam itibariyle iki önemli boyutu ihtiva eden bir disiplindir. Bu boyutlardan biri, kurumun dy? hedef kitlelerine yönelik olarak gerçekle?tirilen ve kurum dy?y halkla ili?kiler olarak isimlendirilen boyuttur. Di?er boyutunu ise kurumun iç hedef kitlelerine yani çaly?anlaryna dönük faaliyetleri kapsayan kurum içi halkla ili?kiler olu?turmaktadyr. Her iki boyut da kurum için hayati nitelikte öneme sahiptir. Hedef kitleyi kurum çaly?anlarynyn olu?turdu?u, kurum çaly?anlarynyn anlayy?, güven ve deste?ini kazanmak için kurum tarafyndan yapylan çaly?malara, kurum içi halkla ili?kiler denir. Kurum içi ileti?im ile kurum içi halkla ili?kiler e? anlamly de?ildir. Kurulu?laryn kurum içi hedef kitlelerine yönelik i?leyen, resmi (formal) ve gayri resmi (informal) iki türlü ileti?im mekanizmasy vardyr. Resmi ileti?im hiyerar?i ile uyum içinde, hem yatay hem dikey yönde gerçekle?ebilen ileti?imdir. Gayri resmi ileti?im ise hiyerar?inin dy?ynda, çapraz bilgi aky?y olarak, ya yönetimin iste?i dahilinde ya da ki?i/gruplaryn iste?ine ba?ly olarak gerçekle?en ileti?im ?eklidir. Kurum içi halkla ili?kiler, kurum içi ileti?imin resmi (formal) bir tipi sayylmaktadyr.
    Çaly?anlarla ili?kiler düzenlenirken kurulacak ileti?imdeki ilkeler:
    • Yönetim, çaly?anlarla bilgileri payla?maya tam anlamyyla istekli olmalydyr.
    • Yönetim, ileti?imin temel bir sorumluluk oldu?unu anlamaly ve ileti?ime gereken önemi vermelidir.
    • Çaly?an kitle, bu gruplara kitlesel anlamda ula?maya çaly?mak yerine her bir grubun farkly özelliklerini göz önünde bulundurmak gerekir.
    • Yleti?imin gerçekçi, güdeleyici ve i?i kolayla?tyrycy olmasyna özen gösterilmelidir.
    • Bilgiler zamanynda verilmelidir.



    Kurum Yçi Halkla Yli?kilerin Önemi
    Günümüzde küreselle?me, rekabet, teknolojik geli?meler, tüketici taleplerindeki de?i?meler, i? ya?amyny etkilemekte, kurumlaryn bu de?i?imde yerini alabilmeleri için çaly?anlarynda kaliteyi yakalamalary ve onlarla ileti?im sa?lamalary gerekmektedir. Çünkü bir kurumun en önemli varly?y çaly?anlarydyr.
    Kurum Yçi Halkla Yli?kilerin Amaçlary
    • Yönetim ile çaly?anlar arasynda kar?ylykly bir güven ortamy yaratmak
    • Çaly?anlaryn kendilerini kuruma ait hissetmelerini sa?lamak
    • Çaly?anlaryn e?itilmesi, kurumsal de?erlerin ve kültürün benimsetilmesini sa?lamak
    • Kurumun politika ve stratejilerini çaly?anlara benimsetmek
    • Kurumda yatay ve dikey ileti?imi sa?lamak
    • Kurumda verimlili?i te?vik etmek
    • Kurum içinde verimi, ba?aryyy artyrarak çaly?anlaryn kuruma olan katkylaryny en üst düzeye çykarmak
    • Kurum ve çaly?anlaryn kar?ylykly beklentilerini bütünle?tirmek
    • Çaly?anlarda i? doyumunu sa?lamak
    • Kurum içinde, hiçbir ?ey saklamadan yukary, a?a?y ve yana do?ru bilgi aky?yny gerçekle?tirmek
    • Kurum politika ve stratejilerini kurum çaly?anlaryna benimsetmek
    • Çaly?anlar arasynda anlayy?, güven ve dayany?mayy sa?lamak, onlary sosyalle?tirmek
    Bu amaçlar do?rultusunda, kurum içi halkla ili?kiler bir süreç olarak gözlemlendi?inde, yerine getirmesi beklenen görevler ?unlardyr:
    • Çaly?anlaryn ilgileri, hassasiyetleri, ihtiyaçlary ve sorunlaryny ö?renmeye yönelik ara?tyrmalar
    yapmak
    • Bu ara?tyrmalaryn sonuçlaryny, çaly?anlaryn kuruma olan katkylaryny en üst seviyeye çykarmaya yarayacak etkinlik, faaliyet ve uygulamalary planlamak ve gerçekle?tirmek
    Kurum Yçi Halkla Yli?kiler Araçlary
    • Çaly?anlar ve Yöneticilere yönelik yayynlar (gazete, dergi, bülten gibi) çykarmak
    • Bülten panolary düzenlemek
    • Y?letme içi televizyon yayyny yapmak
    • Telefon haber hatty olu?turmak
    • Kar?ylykly toplantylar yapmak
    • Intranet kullanmak
    • Y? sonrasy özel etkinlikler düzenlemek
    • Çaly?anlaryn ve çaly?anlaryn ailelerinin kurumu gezebilecekleri açyk saatler düzenlemek
    Kurum yayyny (gazete/dergi), toplantylar, kutlamalar, sergiler, kurum içi yazy?malar günümüzde en syk kullanylan kurum içi halkla ili?kiler araç ve yöntemleridir.







    Kurum içi halkla ili?kiler araçlary yazyly, sözlü ve görsel araçlar olmak üzere üç gruba ayrylyr.raçlary
    1-Yazyly Araçlar
    - Çaly?an el kitaby
    - Kurum bro?ürü
    - Kara tahta
    - Kurum yayyny
    (gazetesi/dergisi)
    - Bilgilendirici mektuplar
    - Bilgilendirici kurum içi
    yazylar
    - Çaly?ma raporlary
    - Yyllyk raporlar
    - Yyldönümü yazylary
    - Y?letme kütüphanesi
    - Y? yerinde güvenli?i
    sa?lamaya yönelik
    bilgilendirici yazylar
    - Kurum içi öneri
    sistemine dair
    bilgilendirici yazylar
    2-Sözlü Araçlar
    - Y?letme toplantylary
    - Komisyonlar
    - Çaly?ma gruplary
    - Çaly?anlarla yapylan
    görü?meler
    - Yöneticinin yapty?y
    konu?malar
    - Departman toplantylary
    - Ki?isel görü?me
    - Kurslar
    - Seminerler
    - Uzmanlyk alanyyla ilgili
    yapylan bilimsel çaly?malar
    - “Açyk kapy günleri”







    3-Görsel Araçlar
    - Afi?ler
    - Sergiler
    - Dia gösterileri
    - Görsel-i?itsel gösteriler
    - Filmler
    - Televizyon
    - Web sitesi
    KURUM DI?I HALKLA YLY?KYLER
    Bir önceki konuda halkla ili?kiler çaly?malarynyn, hedefledikleri kitleler açysyndan kurum içi ve kurum dy?y olmak üzere ikiye ayryldy?yndan söz edilmi?ti. Kurumun dy? çevresiyle yakyn, kar?ylykly iyi niyete ve güvene dayaly, iki yönlü ve süreklilik arz eden ili?kiler tesis etmesini ve geli?tirmesini sa?layan ileti?im uygulamalaryna kurum dy?y halkla ili?kiler denir.
    Kurum Dy?y Halkla Yli?kilerde Hedef Kitle
    1-yakyn dy? çevre:
    • Toplumsal çevre: Kurumun fiziki çevresinde bulunan di?er kurum ve bireyleri kapsar. Bazy kurumlar çok farkly ko?ullara; farkly insanlar üzerinde farkly etkilere sahiptirler ve yöre halkyyla bir ili?ki içinde bulunmalary kaçynylmazdyr. Örne?in havaalany yakynynda ya?ayan insanlaryn uçak gürültüsü, bir fabrika yakynynda ya?ayanlaryn çevre kirlili?i gibi problemleri olabilir. Bu bireyler kurumun potansiyel mü?terileri, gerçek mü?terileri, çaly?anlary ya da çaly?anlaryn aileleri olabilir. Bu nedenle duyarly kurumlaryn iyi kom?uluk politikasy geli?tirmeleri ve sürdürmeleri gerekmektedir.
    • Finans çevreleri: Yerel banka yöneticileri, hissedarlar, yatyrym uzmanlary, sigorta ?irketleri,
    kredili saty? yöneticileri ve yatyrymcylary içerir.
    • Tedarikçiler ve hizmet sa?layanlar: Hammaddeleri sa?layanlar, eleman kaynaklary, paketlemeciler, yakyt ve ta?yma hizmetini sa?layanlar, reklam, halkla ili?kiler, mali ve hukuk i?leri gibi profesyonel hizmet verenler, kamu hizmeti verenler, e?itim ve dany?manlyk kurumlary gibi gruplary içerir.
    • Da?ytymcylar: Brokerlar, toptancylar, süpermarket ve zincir ma?azalar, kredi i?ini düzenleyen saty? personeli, do?rudan saty? yapan ki?iler, bayiler, ihracat ve ithalatçylar gibi ürün ya da hizmetle, üretici ile tüketici arasynda geçen tüm a?amalarda muhatap olanlaryn tümü bu grupta yer alyr.












    2-dy? çevre:
    • Rakip firmalar: Kurumla ayny ya da yakyn faaliyet alanynda çaly?an di?er kurumlary içerir.
    Örne?in bir havaalanynyn rakipleri hem di?er havaalanlary hem de otobüs, tren gibi di?er ula?ym araçlary firmalarydyr.
    • Kamu kurumlary: Devlete ba?ly çaly?an resmi kurumlaryn tümü bu grupta yer alyr.
    • Sendikalar: Çaly?anlaryn ortak hak ve çykarlaryny korumak, sorunlaryny çözmek için kurulmu?
    ekonomik ö?eler ta?yyan, devlet, siyasi parti ve iktidar örgütlenmelerinden ba?ymsyz örgütler bu grupta yer alyr.
    • Gelecekte i?letmede çaly?abilecek elemanlar: Potansiyel i? gücü olarak da adlandyrylan bu grupta bir kurumun bünyesine alabilece?i bireyler yer alyr.
    • Kanaat önderleri: Açykladyklary olumlu ya da olumsuz görü?lerle insanlary etkileyebilen akademisyenler, politikacylar, yazarlar, gazeteciler, din adamlary gibi de?i?ik meslek ve konumda olan bireyler.
    • Tüketiciler ve nihai kullanycylar
    • Medya
    • Genel halk (kamu)
    Halkla ili?kilerde hedef kitle ve öncelik syrasy belirlenmedikçe uygun mesaj ve mesajy iletecek uygun araçlaryn seçilebilmesi imkânsyzdyr. Çünkü her bir hedef kitle için farkly uygulamalar gerekir. Bu ba?lamda hedef kitle belirlenmesinin avantajlary ?u ?ekilde syralanabilir:
    • Kampanya ile ilgi tüm gruplaryn önceden saptanarak farkly yapyda gruplara, her bir gruba uygun ileti?im araçlary ve teknikleri ile her bir gruba uygun ve etkili mesajyn iletilmesini sa?lar. Ba?ka bir deyi?le, do?ru mesajyn, do?ru ki?iye, do?ru zamanda, do?ru ?ekilde ula?masy sa?lanyr.
    • Bütçe ve kaynak kullanymynda önceli?in belirlenerek mali kaynaklar, sarf edilen çabalar ve
    zamanyn do?ru ve etkin ?ekilde kullanylmasyny sa?lar.
    Kurum Dy?y Halkla(Kitle) Yli?kiler Faaliyetleri
    • Kurumlaryn yyllyk ‘‘Halkla Yli?kiler Projeleri ’’nin hazyrlanmasy
    • Hedef mü?teri kitlesine yönelik halkla ili?kiler faaliyetleri
    • Kurum imajyna yönelik halkla ili?kiler faaliyetleri
    • Bilimsel toplanty, kongre, konferans, sempozyum
    • Kültür-sanat etkinlikleri
    • Çevre etkinlikleri
    • Sportif etkinlikler
    • Sponsorluklar
    • Açyly?, temel atma, kutlama günleri, özel olaylar
    • Ürün/hizmet saty?yna yönelik halkla ili?kiler faaliyetleri
    • Ürün/hizmet tanytym toplantylary, gezileri
    • Satycy/yetkili servis toplantylary, gezileri
    • Ürün/hizmet promosyonlary
    • Kamusal kurumlar, yerel yönetimler, sendikalar, sivil toplum örgütlerine yönelik halkla ili?kiler faaliyetleri



    Kurum Dy?y Halkla Yli?kiler Süreci
    1-Ara?tyrma: Bir halkla ili?kiler çaly?masynda her ?eyden önce, i?e ara?tyrmayla ba?lamak gerekir. Kurumun faaliyetlerinden etkilenen veya etkilenebilecek, alaca?y kararlarla kurumun faaliyetlerini etkileyen veya etkileyebilecek ki?iler, kurum ve gruplaryn dü?ünce, duygu, tutum ve davrany?lary ara?tyrylarak ortaya konulmalydyr. Elde edilen bu bilgiler analiz edilerek kurumun kuvvetli ve zayyf noktalary, problem alanlary tespit edilmelidir. Bu a?amada yapylacak i?ler ve alynacak kararlar daha sonraki a?amalara temel olu?turaca?yndan hayati önem ta?ymaktadyr. Halkla ili?kiler faaliyetlerini planlamak amacyyla yapylabilecek ara?tyrmalar;
    1-çevreyi izleme amaçly ara?tyrmalary: kurum üzerinde etkili olabilecek sosyal olaylary ve kurumun çevresini olu?turan kamuoyundaki e?ilimleri gözlemek
    2-Ymaj ara?tyrmalary: iç ve dy? çevrelerin kurumla ilgili dü?üncelerini, kurumun halkla ili?kiler faaliyetleri konusunda ne dü?ündüklerini ortaya koymak, böylelikle gelecekte neler yapylmasy gerekti?ine ili?kin ipuçlary elde edebilmek
    3-Yleti?im ara?tyrmalary: kurumun iç ve dy? ileti?im amacyyla kullandy?y araçlaryn etkinli?ini tespit etmek amacyyla yapylan ara?tyrmalardyr.
    4-Kurumun sosyal sorumluluklaryyla ilgili ara?tyrmalar: o kurumun kamu yararyna yapty?y faaliyetlerin toplum tarafyndan nasyl kar?ylandy?yny, toplum tarafyndan yeterli bulunup bulunmady?yny ö?renmeye yönelik ara?tyrmalardyr.
    Halkla ili?kiler ara?tyrmalarynda kullanylabilecek yöntemler
    • Yüz yüze Görü?meler
    • Kamuoyu Liderleriyle Görü?meler
    • Temsilci Gruplarla Görü?meler
    • Dany?ma Kurullary/Komiteleri
    • Ombudsman Kullanymy
    • Ücretsiz 900’lü Telefonlar
    • Mü?teri/Tüketici Mektuplarynyn Analizi
    • Gazetelerin Okuyucu Sütunlarynyn Analizi
    • Halk Günleri-Halka Açyk Toplantylardan Elde Edilen Veriler
    • Dilek ve ?ikâyet Kutularynyn Yncelenmesi
    2-Planlama: Verimli ve etkin olabilmek için neyin, ne zaman ve nasyl yapylaca?ynyn önceden tasarlanmasy ve kysa, orta ve uzun vadede neler yapylaca?ynyn önceden belirtilmesi gerekmektedir. Planlama yapmadan ba?aryya ula?mak mümkün de?ildir. Bir i?letmede halkla ili?kiler planlamasynda izlenmesi gereken sürecin a?amalary ?öyledir:
    • Problemin tanymy
    • Durum de?erlemesi
    • Hedeflerin tayini
    • Amaç tanymlama
    • Hedef kitlenin tanymlanmasy
    • Yleti?im araçlary ve tekniklerinin seçimi
    • Bütçeleme
    • Faaliyet programynyn hazyrlanmasy, de?erlendirilmesi ve uygulama planynyn yapylmasy


    3-Uygulama: Bu a?ama planlamanyn hayat buldu?u, masa ba?ynda yapylan i?lerin faaliyete dönü?türüldü?ü a?amadyr. Yapylan ara?tyrma ve toplanan bilgilere dayanarak planlar hazyrlandyktan sonra, bu planlar ve alynan kararlar do?rultusunda halkla ili?iler yetkilileri tarafyndan uygulamaya geçilir.
    Uygulama a?amasynda kullanylabilecek araçlar:
    a-Yazyly ve Basyly Araçlar
    • Kurum Gazetesi
    • Kitaplar
    • Dergiler
    • Bro?ür ve insertler
    • El Kitapçyklary
    • Afi?ler
    • Billboard
    • Pankartlar
    • Bültenler
    • Yyllyk
    • Raporlar ve Mektuplar
    • Rozet-Pul-Damgalar
    • Elektronik Medya
    • Yazyly Medya ve Yeni Teknolojiler
    b. Görsel ve Y?itsel Araçlar
    • Radyo
    • Televizyon
    • Sinema
    • Film ve Video Bant
    • Tepegöz, Projektörler
    • Slâyt
    • Sergiler
    - Sürekli Sergiler
    - Gezici Sergiler
    - Panolar
    - Özel Pavyonlar
    • Fuarlar
    • Festivaller
    • Açyly?, Yyldönümü ve A?yrlama Törenleri
    • Yary?malar








    c. Sözlü Araçlar (Yüzyüze ve Kitlesel Yleti?im)
    • Telefonla Görü?me
    • Toplanty
    • Konferans
    • Seminer
    • Sempozyum
    • Panel
    • Geziler
    - Kurum Ylgilileri için Hazyrlanan Geziler
    - Kurumun Halkyn Gezilerine Açylmasy (Açyk Ev)
    Halkla ili?kiler faaliyetlerinin uygulama a?amasynda basynla ili?kiler çok önemlidir. Bu nedenle basyn mensuplaryyla uygulama esnasynda de?il, çok daha öncesinden tany?mak, yöneticilerini ve halkla ili?kiler görevlilerini onlara tanytmak, düzenli toplantylarla ili?kileri canly tutmak gerekir. Basynla kurulacak ili?kide kullanylabilecek halkla ili?kiler araçlary
    • Basyn Bildirileri
    • Basyn Bültenleri
    • Basyn Toplantylary
    • Basyn Brifingi
    • Basyn Kiti
    • Basyn Kokteylleri
    • Basyn Turlary
    Sonuç olarak halkla ili?kilerde ba?aryya ula?mada kullanylan bu araç ve ortamlaryn e?güdümlü olarak iyi bir medya planlamasy yapylarak kullanylmasy gerekir. Kullanylan bu araç ve ortamlar kurum içerikleri tarafyndan kontrol edilebilen ve kontrol edilemeyenler olarak iki gruba ayrylabilir.
    a-Kontrollü medya: halkla ili?kiler birim mesajyn içeri?ini, yayyn zamanyny ve sykly?yny kontrol edebilir.
    b-inisiyatif medya: Televizyon, radyo, gazete ve dergi gibi mesaj içeri?i kontrol edilemeyen araçlar.
    4-De?erlendirme
    Halkla ili?kiler sürecinin son a?amasyny de?erlendirme yani kontrol olu?turur. Kontrol, uygulamada neyin, nasyl ve hangi ölçüde gerçekle?tirildi?inin tespit edilmesi amacyyla yapylan bir çaly?madyr. Planlama a?amasynda belirlenmi? olan nihai hedefler ile amaçlara ula?ylyp ula?ylmady?ynyn ve ne derece ba?aryly olundu?unun ölçümlendi?i bu a?ama, gelecekte yapylmasy dü?ünülen di?er ba?ka çaly?malara da y?yk tutmasy bakymyndan önemlidir. Halkla ili?kiler kampanyalarynyn de?erlendirilmesi de niceliksel ve niteliksel çaly?malarla ölçülür.
    Halkla Yli?kilerin Y?levi: Hem kurumdan hedef kitlelerine hem de hedef kitlelerinden kuruma mesaj ta?ymaktyr.







    -6-
    KAVRAM OLARAK HALKLA YLY?KYLER VE PAZARLAMA
    Kotler tarafyndan pazarlamaya dair yapylan en basit tanymlama “pazarlama, kârly mü?teri ili?kilerinin yönetimidir” ?eklindedir. Pazarlama kavramy temel olarak ikiye ayrylarak tanymlanabilmektedir.
    1-pazarlamaya sosyal bir tanymlama getirmekte: serbestçe bireylerin ve gruplaryn istek ve ihtiyaçlarynyn, ürün ve hizmetlerin olu?turulmasy, sunulmasy ve de?i?imini sa?layan toplumsal bir süreçtir.
    2-pazarlamanyn yönetim boyutunu dikkate alarak tanymlamaktyr: Kotler’e göre Pazarlama Birli?i’nin (American Marketing Association) yapty?y tanymlama ise, pazarlamanyn yönetim fonksiyonunu vurgulamaktadyr 1985 yylynda yapylan bu tanyma göre pazarlama, “ki?ilerin ve örgütlerin amaçlaryna uygun ?ekilde de?i?imi sa?lamak üzere, mallaryn, hizmetlerin ve dü?üncelerin yaratylmasyny, fiyatlandyrylmasyny, da?ytymyny ve saty? çabalaryny planlama ve uygulama sürecidir”.
    Pazarlama terimi ile çok genel olarak ürün ve hizmetlerin saty?yyla ilgili olarak bir ortaklyk kurulmasyna ra?men, giderek kâr amacy gütmeyen alanlarda da sosyal pazarlama terimi altynda uygulandy?y görülmektedir.
    Pazarlamaya yönelik Kotler tanymylary(Marketing Management)
    1-Yhtiyaçlary ve istekleri de?i?im yoluyla doyurmaya yönelik insan eylemleri
    2-Pazarlama, insan ihtiyaç ve isteklerini tanymlayan, bu istek ve ihtiyaçlary kar?ylamak için ürün ve hizmetleri sunan, bir de?er kar?yly?ynda ürün ve hizmetleri kullanycyya sa?layan bir yönetim fonksiyonudur
    3-En basit ?ekilde karly mü?teri ili?kilerinin yönetimi.
    Uygulamada pazarlama, ara?tyrma, ürün dizayny, paketleme, fiyatlandyrma, promosyon ve da?ytym a?amalarynyn birbirleriyle koordinasyon içinde düzenlendi?i bir programdan meydana gelmektedir. Pazarlama kavramynyn temelini insan ihtiyaçlary ve istekleri olu?turmaktadyr. Ynsanlar neye ihtiyaç duyar veya neyi arzu ederlerse bu ihtiyaç ve istekler talebe dönü?türülür. Ykinci olarak pazarlamacylar talepleri kar?ylamak için ürün ve hizmet sunarlar. Tüketicilerde en fazla kullanymy, de?eri ve memnuniyeti sa?layan ürün ve hizmetleri seçerler. Üçüncü olarak da pazarlamacy, ürün veya hizmeti bir de?er kar?yly?ynda tüketiciye sunar. Pazarlama kavramynyn ilk tanymlaryna bakyldy?ynda, “ürün” saty?ynyn sa?lanmasynyn ön planda oldu?u görülmektedir. Eski pazarlama anlayy?ynyn çyky? noktasyny ürünler olu?turmakta ve bunun için pazarlama politikasyna uygun araçlar kullanylyrken hedefe uygun bir saty? ile kâr elde etmek amaçlanmaktaydy. Ça?da? pazarlama anlayy?ynyn çyky? noktasy ise, talepte bulunan bireylerin istekleri, araç olarakda pazarlama ara?tyrmalary ve pazarlama karmasy kullanylmaktadyr, bu tip çaly?manynda hedefi, devamly mü?teri dileklerinin tatmin edilmesiyle kâryn hedeflenmesidir. Bütünsel pazarlama anlayy?y aracyly?yyla kurulu?lar yeni birtakym de?erler olu?turup, hedef kitlelerine bu de?erleri aktarmaya ve onlary bu sayede kurulu?laryna çekmeye çaly?maktadyrlar. Pazarlar dinamik ve rekabete açyk olduklary için, i?letme yönetimlerinin kendilerine de?er arayy?larynda net stratejilere ihtiyacy bulunmaktadyr.






    Kotler’e göre bu tür stratejilerin geli?tirilmesi üç alan arasyndaki ba?lantyyy ?art ko?maktadyr:
    1-mü?terinin bili?sel alany,
    2-kurulu?un yetkin oldu?u alan
    3-ortaklaryn kaynaklarynyn alanydyr.
    De?er olu?turma fyrsatlaryny algylayabilmek için, kurulu?lar de?erler yaratabilmelidirler. Bunun için mü?terinin bili?sel alanynda yeni mü?teri avantajlary tanymlamalydyrlar, yapylan i? ba?lamynda temel yetkinliklerden yararlanmalydyrlar ve nihayetinde i? birli?i içerisinde olunan a?lardan uygun i? ortaklary seçmelidirler. Kurulu?lar bütünsel pazarlama modeliyle, kurumsal yapylaryny yenilemek için bir hareket noktasyna sahip olurlar. Teknolojik geli?melerin fazlasyyla hyzly ilerledi?i sayysal toplumda özellikle üç tane fonksiyon ana rolü oynamaktadyr. Bunlar:
    • Pazardaki talep yönetimi,
    • Kurulu?laryn kaynaklarynyn yönetimi
    • Kurulu?un içerisinde bulundu?u a?yn yönetimi olarak syralanabilir.
    Pazarlama sürecinde yapylmaya çaly?ylan, mü?teriler için bir de?er yaratmak ve mü?teri ili?kileri olu?turmaktyr. 1978 yylynda Journal of Marketing’de yayynlanan “Pazarlama ve Halkla Yli?kiler” ba?lykly bir makalede Philip Kotler ve William Mindak ?öyle demi?lerdir: “Pazarlama nerede biter halkla ili?kiler nerede ba?lar veya tam tersi. Pazarlama ve halkla ili?kiler bir firmanyn ba?lyca harici fonksiyonlarydyr. Her iki fonksiyonda dy?arydaki gruplary memnun etmek için planlama ve analiz yapar”. Planlamaya ba?larken her bir harici çevreyi ele alyrken, birisi ?irketi daha çok pazar yönelimli yapmaya çaly?yrken, di?eri de daha fazla halka yönelimli olarak yapmaya çaly?yr. Her iki yazar da pazarlama ve halkla ili?kiler arasyndaki örgütsel ili?kiyi izlemek için be? farkly model önermi?lerdir. Bunlar:
    A. Ayry, fakat e?it fonksiyonlar: Geleneksel baky?, pazarlama ve halkla ili?kilerin perspektifleri ve kapasitelerinin farkly oldu?udur. Pazarlamada his, hizmet ve kârda mü?terinin ihtiyaçlaryny
    kar?ylamak vardyr. Halkla ili?kilerde kurulu?un de?i?ik hedef gruplary arasynda iyi niyet olu?turma amacy vardyr.
    B. E?it, fakat üst üste binen fonksiyonlar: Pazarlama ve halkla ili?kiler önemli ve ayry fonksiyonlardyr, fakat bazy genel alanlary payla?maktadyrlar. En belirgin olany ürün tanytymydyr. Bir kurulu? ürün tanytymyny hem pazarlama bölümü içine koyabilir, hem de halkla ili?kiler bölümünden bu konuda faydalanabilir.
    C. Pazarlamanyn baskyn olmasy: Kurumsal halkla ili?kiler, kurum pazarlamasynyn kontrolü altyna konulmalydyr. Halkla ili?kilerden pazarlamaya destek olmasy için faydalanylyr.
    D. Halkla ili?kilerin baskyn olmasy: Halkla ili?kiler pazarlamayy kontrol etmelidir. Kurulu?un gelece?i, mü?terileri kadar topluluk liderleri, çaly?anlary, sendikalar, finansal kurumlar ve hissedarlary içine alan önemli gruplarca nasyl görüldü?üne ba?lydyr. Kurulu?un amacy mümkün oldu?u kadar bu hedef gruplary memnun etmektir.


    E. Ayny fonksiyon olarak pazarlama ve halkla ili?kiler: Burada iki fonksiyonun da hyzla konseptleri ve yöntemleri bir noktada birle?mektedir ve her ikisi de piyasanyn tutumlaryny, algylaryny ve programlarda belirlenen imajlary, planlama, uygulama, kontrol ve analizden meydana gelen yönetim i?leminin önceli?ini bilmektedir.ç
    Yeni pazarlama paradigmasynyn safhalary(Kotler)
    1-Saty? modeli
    a-Fabrika
    b-Ürünler
    c-Satmak ve reklam yapmak
    d-Yüksek saty? oranlaryyla kâr etmek
    2-Pazarlama modeli
    a-Farkly mü?teri talepleri
    b-Uygun Ürünlerin teklif edilmesi ve do?ru pazarlama karmasy
    c-Pazary bölümlere ayyrarak mü?teriye hitap etmek ve konumlandyrma sa?lamak
    d-Yüksek mü?teri tatminiyle kâr elde etmek
    3-Bütünsel pazarlama modeli
    a-Tek tek mü?terilerin talepleri
    b-Mü?teri de?eri, kurulu?un yetkin oldu?u temel noktalar, i?birli?i içerisinde olunan a?lar
    c-Ortaklary dahil etmek için veri yönetimi ve de?er zinciri entegrasyonu
    d-Tek tek mü?terilerle olan i?ler neticesinde kârly büyüme, mü?teri sadakati ve ömür boyu mü?teri ili?kileriyle de?er olu?turmak
    Halkla ili?kilerin pazarlamaya sa?layabilece?i katkylar
    • ?irketin imajyny olumlu bir topluluk olarak ?ekillendirmek
    • Tanytym faaliyetlerine medya reklamcyly?yny, saty? promosyonunu veya ki?isel saty?y daha etkin bir biçimde eklemek
    • Kurulu?taki yeni geli?meleri, geli?en ürün ve hizmetleri ve çaly?anlary tanytmak
    • Mevcut ürün, hizmet ve faaliyetleri ve bunlarda meydana gelen de?i?iklikleri duyurmak
    • Olumlu olarak bu görünümleri tanytmak ve kurulu? görevlilerince ki?isel görünüm için çe?itli fyrsatlar ele geçirmek
    • Kurulu?un ürün ve hizmetleri, pazarlama çaly?malary ve kurulu?un algylanmasyny tespit etmek amacyyla zaman zaman tutum ara?tyrmalary yapmak
    • Ticari gösteriler, saty? konferanslary ve çe?itli saty? promosyonu olaylary gibi özel kurulu?
    faaliyetlerinin medyada yer almasyny sa?lamak
    • Tüketici haklaryny savunanlar, hissedarlar, ilgili hükümet birimleri ve meclis üyeleri gibi çe?itli gruplar ile pazarlamacylar arasynda bir ba?lantynyn kurulmasyna yardymcy olmak
    PAZARLAMA YLETY?YMY
    Ürün, hizmet, de?er ve/veya fikirlerin tedarikçisinin, daha iyi ticari ya da di?er ili?kilere yol açan diyalo?u uyarmak amacyyla hedef kitlesine kendisini gösteren araçlardyr. Pazarlama karmasy, pazarlama performansyny etkileyen bir kurulu? ile hedef kitlesi arasyndaki ileti?imi
    içeren tüm tutundurma unsurlarydyr. Yukarydaki tanymlamada geçen “tutundurma” kavramy, pazarlama karmasynyn bir unsuru olarak ortaya çykmaktadyr. Pazarlama faaliyetleri temel olarak literatüre 4 P olarak geçmi? olan alanlara dayanmaktadyr. Bu dört P’nin Yngilizcesi “Price, promotion, place ve product” olarak ortaya konulurken, Türkçede kullanymyny “fiyat, tutundurma(promosyon), da?ytym ve ürün” ?eklindedir. Bu klasik 4P’nin yany syra, literatüre daha sonra ba?ka P’ler de dahil edilmi? ve P sayysy yediye kadar çykmy?tyr. Ürünün fiziksel belirtileri ve kanyt (Physical tvidenve), hedef kitle (people) ve süreç (process) di?er 3P’dir.
    Tutundurma(promosyon) Faaliyetleri
    1-Ki?isel saty?
    2-Saty? promosyonu
    3-Do?rudan pazarlama
    4-reklamcylyk
    PAZARLAMA AMAÇLI HALKLA YLY?KYLER
    Pazarlama literatürü incelendi?inde, halkla ili?kiler faaliyetlerinin temel olarak “kurumsal halkla ili?kiler” ve “pazarlama halkla ili?kileri” olarak ikiye ayryldy?y görülmektedir. Beynars
    Kotler’e göre pazarlama halkla ili?kileri özellikle a?a?ydaki hususlar konusunda önemli bir role sahiptir:
    • Yeni ürünlerin piyasaya girmesine yardymcy olmak
    • Vadesi dolmu?, olgun bir ürünün yeniden konumlandyrylmasyna yardymcy olmak
    • Bir ürün kategorisine ilgi duyulmasyny sa?lamak
    • Spesifik hedef kitleleri etkilemeye çaly?mak
    • Toplumsal tepkiyle kar?yla?an ürünleri savunmak (kriz yönetimi)
    • Bir kurulu?un ürünlerinin tercih edilebilir hale gelmesi için kurumsal imajy desteklemek
    Pazarlama halkla ili?kilerin iki alany:
    Proaktif Pazarlama Halkla Yli?kileri
    Proaktif pazarlama halkla ili?kilerinin temel görevi yeni ürünlerin piyasaya sürülmesinde veya ürün de?i?iklikleri oldu?unda devreye girmektir. Proaktif halkla ili?kiler bir ürünü ortaya koymak, haber de?eri ve güvenilirli?i sa?lamak için ba?ka bütünle?ik pazarlama ileti?imi araçlaryyla birlikte çaly?yr. Buradaki güvenilirlilik faktörü, yapylan etkinliklerin haber de?eri ta?ymasyyla beraber, reklam olarak algylanmamasynda yatmaktadyr. Proaktif halkla ili?kiler uygulamalarynda;
    1-ürüne yönelik tanytymlar gerçekle?tirmek
    2-Kuruma yönelik tanytymlar gerçekle?tirmek
    3-medya ili?kilerini geli?tirerek uygulamak
    4-basyn bültenleri, basyn açyklamalary ve basyn makaleleri hazyrlamak.
    Reaktif Pazarlama Halkla Yli?kileri
    Pazarda beklenmeyen geli?meler kurulu?laryn reaktif davranmasyna neden olabilmektedir. Reaktif pazarlama halkla ili?kileri de bu beklenmeyen durumlarda devreye girerek ürüne yönelik sorunlary halkla ili?kiler yöntemleriyle çözümlemeye çaly?yr. Üründe meydana gelen hatalar veya ya?anan krizlerde reaktif pazarlama halkla ili?kiler uygulamalary yapylmalydyr.
    Pazarlama Amaçly Halkla Yli?kiler Plany
    1. Sorunu belirleme: ?imdi neler oluyor-ürün nedir-tüketiciye faydasy nelerdir-fiyaty nedir-ürünün asyl pazary neresidir-ikinci pazary nerelerdir-da?ytym kanallary nelerdir.
    2. Planlama ve programlama: Neyi, neden yapmalyyyz.
    3. Faaliyet ve ileti?im: Nasyl yaparyz ve nasyl söyleriz.
    4. Programy de?erlendirme: Ne yaptyk.



    Spesifik pazarlama amaçly halkla ili?kiler sorulary
    1-Pazarlama amaçly halkla ili?kiler amaçlaryny nasyl sa?lamy?tyr,
    2-Do?ru ki?ilere ula?ylmy? mydyr,
    3-kaç ki?iye ula?ylmy?tyr,
    4-her bir izlenimin maliyeti nedir,
    5-üründe tüketicilerin meraky çekilebilmi? midir,
    6-ürün satylmy? mydyr,
    7-sonuçlar nasyl de?erlendirilecek
    8-maliyeti ne olacak,
    9-programy daha iyi yapacak bir ?ey biliniyor mu,
    10-program nasyl de?i?tirilebilir ve buna gerek var mydyr?
    Medyayla ili?kilerin pazar yönelimli olarak kurumsal ileti?im programlarynda bütünleyici bir rol oynady?yna ve yüksek güvenilirli?i nedeniyle di?er her bir ileti?im aracynyn üzerinde önemli bir yer tutar.
    Medyayla ili?kiler:
    1. Farkyndalyk olu?turmak
    2. Ylgi çekmek
    3. Arzu yaratmak
    4. Faaliyete geçirmeden satyn alma yolu vasytasyyla hedef gruplara ula?mak için kurulu?laryn kullandy?y “ileti?im araçlarynyn dengeli kullanymynyn” yapyldy?y araçlardandyr. Di?er araçlar ise reklamlar, kurulu? gösterileri, TV kanallary, saty? promosyonlary, yayynlar ve do?rudan saty? reklamlaryny içermektedir.
    Pazarlamanyn fonksiyonel sorumluluklary
    1- Pazar de?eri
    2- Tüketici bölümlenmesi
    3- Ürün geli?imi
    4- Fiyatlandyrma
    5- Da?ytym
    6- Servis
    7- Tüketici reklamlary
    8- Saty? promosyonu
    9- Saty?
    Pazarlama halkla ili?kileri fonksiyonel sorumluluklary
    1- Ürün tanytymy
    2- Sponsorluk
    3- Özel olaylar
    4- Kamu hizmeti
    5- Yayynlar
    6- Medya olaylary
    7- Basyn gezileri
    8- Ticari destek



    Kurumsal halkla ili?kileri fonksiyonel sorumluluklary
    1- Kurumsal medya ili?kileri
    2- Yatyrymcylarla ili?kiler
    3- Hükümetle ili?kiler
    4- Topluluk ili?kileri
    5- Çaly?anlarla ileti?im
    6- Publicaffairs
    7- Toplumsal içerikli reklamlar
    Reklam amaçly halkla ili?kilerin ileti?im tarzlary
    1- TV reklamlary
    2- TV program sponsorlu?u
    3- Gazetenin reklamy uygun gördü?ü yerde yayynlamasy
    4- Dergi reklamlary
    5- Ortak reklam
    6- Y? ve ticari basyn reklamy
    7- Do?rudan postalama
    8- Do?rudan saty? reklamlary
    9- Açyk hava reklamlary
    10-Telefonla do?rudan reklam
    11-Sinema reklamlary
    12-Araç afi?leri
    Saty? promosyonu amaçly halkla ili?kilerin ileti?im tarzlary
    1- Kupon da?ytma
    2- Oyunlar, çekili?ler
    3- Yndirimler
    4- Mü?terileri özendirme ödülleri
    5- Yndirimli ürünler
    6- Ödüller
    7- Arma?an ve satyn almaya özendirici davrany?lar
    Pazarlama amaçly halkla ili?kilerin ileti?im tarzlary
    1- Basyn konferansy
    2- Basyn gezileri
    3- Gazete tanytymy
    4- Radyo tanytymy
    5- Dergi tanytymy
    6- TV tanytymy
    7- Seminerler ve sempozyumlar
    8- Ara?tyrmalar






    Pazarlama Amaçly Halkla Yli?kilerin Kullanym Yerleri
    1-Lider ve uzman olarak ?irketi konumlandyrmak,
    2-Yeni ürünleri tanytmak; pazary bilgilendirmek
    3-Tüketicinin itimadyny sa?lamak
    4-Eski ürünlerin yeni faydalaryny duyurmak Bir ürün kategorisine (örne?in süt, yumurta, peynir tüketimi) olan ilgiyi çekmek ve bunu devam ettirmek
    5-Yeni pazarlara girmeye çaly?mak ve ikincil pazarlara ula?mak
    6-Güçlü olunmayan pazarlarda tutunmaya çaly?mak
    7-Reklamyn ula?ty?y alanlary geni?letmek Reklama kar?y olan tüketici direncini etkisiz hale getirmek
    8-Ticari reklam kalabaly?yny azaltmak
    9-Bahsedilmeye de?er reklam yapmak Yddialary, talepleri me?rula?tyrma ve verilen mesajlary güçlendirerek reklamy desteklemek
    10-Di?er ürün faydalaryny ileterek reklamy desteklemek
    11-Daha detayly olarak ürünü anlatmak
    12-Tüketicilere reklamy yapylamayan ürünleri çe?itli faaliyetlerle duyurmak ve bunlaryn televizyonda yer almalaryny sa?lamak
    13-Sponsorlu?u yapylan televizyon programlarynyn izlenilirli?ini artyrmak
    14-Kanaat liderlerini etkilemek
    15-Pazarlama konseptlerini test ederek saty? promosyonu kampanyalaryny desteklemek
    16-Demografik ve psikografik olarak tanymlanmy? pazarlara ula?mak
    17-?irket ve ürünlerini yerel pazarlara duyurmak ve bu amaçla pazarlama programlary olu?turmak
    18-Ba?lyk sponsorlu?u vasytasyyla markanyn bilinirli?ini artyrmak
    19-Tüketicilerin ilgilendikleri konularla ve markalarla ?irketleri tanymlayarak tüketici deste?ini elde etmek
    20-Pazarlama hedeflerinin ba?aryly olmasyny olumsuz olarak etkileyebilen gruplarla pazarlamacylar arasynda ileti?im kanallaryny açmak
    21-Kamu yararyna olan pazarlama kararlaryny duyurmak
    22-Saty? gücünü motive etmek ve perakendecilerin deste?ini kazanmak
    23-Olgunluk dönemine girmi? ürünleri yeniden konumlandyrmak, yeniden tanytmak ve yeniden önemli kylmak
    24-Reklamdan önce haber yapmak
    Pazarlama amaçly halkla ili?kiler, pazarlamaya pek çok katkyda bulunmaktadyr. Bu katkylar, pazarlama ileti?imi alanlarynyn pazarlamaya yansytylmasyyla gerçekle?ebilmektedir. Örne?in bir kriz durumunda medyanyn kullanylmasy veya lobicilik yaparak, bir ülkeye bir ürünün ithalinin sa?lanmasy kadar geni? alanda bu katkylar gerçekle?ebilmektedir.
    Süreç: Hizmetin sunumu esnasynda faaliyetlerin iç aky?yny, prosedürlerini ve mekanizmalaryny ifade etmektedir.
    Glen BROOM pazarlama ve halkla ili?kiler arasyndaki ili?kiyi gerekli bir çift sarmal e?ri olarak tanymlamy?ty.
    1980’li yyllarda pazarlama anlayy?ynda meydana gelen de?i?imle mü?teri ön plana çykmy?tyr.


    -7-
    Kriz:Sonucu tehlikeli olabilecek durum, bunalym.
    Kriz ve kriz dönemlerinin en belirgin ve gerilim yaratycy özelli?i belirsizliktir.
    lasy kayyplar yani, varolan durum ile arzulanan üst düzey hedefler arasyndaki farklylyklar.
    Çevresel ya da örgütsel etmenlerden kaynaklanan krizin temel özellikleri
    • Örgütün üst düzey hedeflerini hatta varly?yny tehdit etmesi
    • Örgütün önleme ve öngörme mekanizmalarynyn yetersiz kalmasy
    • Acil müdahale gerektirmesi ve zaman baskysy yaratmasy
    • Beklenmedik ve ani de?i?iklikle sürpriz olmasy
    • Karar vericilerde gerilim yaratmasy
    • Korku ve pani?e yol açmasy
    • Kontrol edilme güçlü?ü olmasy
    • Ya?amsal bir dönüm noktasy olmasy
    • Örgütün imajyny, insan kaynaklaryny, finans yapysyny ya da do?al kaynaklaryny tehdit etmesi
    • Bir sistem ya da alt sistemde bütün sistemi o an ki ve /veya gelecekteki çaly?masy açysyndan
    psikolojik, fiziksel ve/veya varlyksal olarak etkilemesi
    Örgütleri kriz ile kar?yla?tyran, krize kaynak olarak gösterilebilecek etmenler örgütün iç ya da dy? çevresinden beslenebilmekte ayryca iç ve dy? çevre faktörlerinin etkile?imi de krize ili?kin bir zemin hazyrlayabilmektedir.
    Yöneticilerin, örgütlerin krizle kar?yla?malaryna neden olabilecek hatalar
    • Yöneticilerin gelmekte olan krizi görememeleri ve/veya gördükleri kriz sinyallerini yok
    saymalary
    • Yöneticilerin tahmin etme ve sezgi gücünün zayyf olmasy
    • Yöneticilerin hyzly çevre de?i?imlerinde yava? kalmasy
    • Yöneticilerin çevredeki geli?meler hakkynda bilgi toplama yetersizli?i
    • Üst düzey yöneticilerin ölmesi veya plansyz bir ?ekilde örgütten ayrylmasy
    Krizin Yç Çevre Faktörleri
    1-Örgütün çevresel geli?meleri takip ederken edindi?i durum
    2-Örgütlerin kendi ya?am e?rilerinde bulunduklary yerler
    3-Merkezile?me durumu ve derecesinin artmasy
    4-Hiyerar?ik yapylanmadan kaynaklanan problemler
    5-Yönetim anlayy?ynyn çaly?anlaryn motivasyon ve performansyny olumlu yönde etkileyecek ?ekilde kullanylamamasy
    6-Bilgi toplama konusundaki eksikler ve yetersiz çevre analizleri.
    Krizin Dy? Çevre Faktörleri
    1-Ekonomik faktörler
    2-Teknolojik faktörler
    3-Uluslar arasy çevre faktörleri
    4-Yleti?im teknolojisindeki geli?me
    5-Hukuksal ve siyasal faktörler
    6-Toplumsal ve kültürel faktörler
    7-Do?al faktörler.


    Kriz sürecini ba?ary ile atlatabilmek için uygulanan faaliyetler
    1-Krizle ilgili hiçbir ?ey konu?mamak
    2-En az düzeyde konu?mak yada duyulmasyny engellemek
    3-Konu?urken dikkatli olmak
    4-Gizlilik kurallaryna uymak ve duyarly olmak
    5-Krizi olu?turan olayy kabullenmemek
    6-Suçu ba?kasyna atmak.
    Krizin Temel özellikleri
    1-Tehdit
    2-Zaman baskysy
    3-Sürpriz
    4-Belirsizlik
    Krizin Evreleri
    Krizler, genellikle birdenbire ortaya çykmamaktadyr. Turner’a göre bir krizin alty evresinden söz etmek gerekmektedir.
    1-Kriz öncesi dönem
    a- Krizin kavramsal olarak ba?langyç noktasy; geçmi?te etkili olan yakla?ymlarda eylemlerde
    ifade edilen kabul görmü? inançlar ve normlaryn karakterize edildi?i evreyi ifade etmektedir.
    b- Kuluçka dönemi; kabul görmü? bilgi ile ba?da?mady?y fark edilmeyen olaylaryn yava? yava?
    birikti?i evredir. Ancak bunlar geleneksel bilgiye olan güçlü inanç tarafyndan engellenmektedir. Gerekli bilgiye sahip, öngörü yetene?i geli?mi? ve yenilikçi bazy ki?iler, bir krizin ortaya çykabilece?ini algylamy? olabilir ama bu görü?leri di?er örgüt üyelerince derhal payla?ylmaz, kabul edilmez. Aslynda bu evrede gelmekte olan kriz bazy sinyaller göndermektedir ve üst yönetimin bunlara duyarly olmasy gerekmektedir. Bunlardan dolayy kriz sinyallerinin yakalanabilmesi için örgütte de?i?ik sinyaller alabilen çe?itli erken uyary sistemlerinin kurulmasy ve i?letilmesi gerekmektedir.
    2-Kriz dönemi
    a- Belirme any; krizin kaçynylmaz olarak karar vericilerin dikkatini çekti?i evredir. Karar vericiler, krizin bir kuluçka dönemi ya?amy? oldu?unu ancak, henüz algylanabilir hale geldi?ini fark ederler. ?ayet örgütün erken uyary sistemleri kriz sinyallerini yakalamy?sa kriz önleme ve korunma mekanizmalary harekete geçirilir, kriz planlary devreye sokulur, üst yönetim bu do?rultuda hareket etmeye ba?lar, kriz yönetim ekibi ?ekillendirilir. Ancak bazy durumlarda söz konusu tüm ?artlar yerine getirildi?i halde örgüt, kriz durumundan kurtulamayabilir. Dolayysyyla yöneticilerin, krizin seyrini sürekli takip etmesi ve gerekli önlemleri almaya devam etmesi gerekmektedir.
    b- Hücum safhasy; krizin do?rudan etkilerinin örgüt çaly?anlarynyn bir ço?u tarafyndan tamamen anla?ylyr hale geldi?i evredir. Kriz önlenememi?tir, saklanamaz, göz ardy edilemez bir ?ekilde örgütü ve çevresini etkiler duruma gelmi?tir.
    c- Kurtarma safhasy; durumun acilen yeniden tanymlandy?y, böylece krizin en önemli özelliklerinin belirlenip kurtarma i?leminin ba?lady?y evredir. Bu evrede kriz yönetim ekibi güncel bilgiyle krizi idare etmeye, kriz planlaryny uygulamaya devam ederek krizin yaratty?y olumsuz etkileri gidermeye çaly?maktadyr.


    3-Kriz sonrasy dönem
    -Yeniden yapylanma safhasy; krizin etkileriyle ba?a çyktyktan sonra önceden kabul edilmi? inançlar, normlar, prosedürler ve hareket kurallarynyn, örgütün gelecek krizlerle ba? etme yetene?ini geli?tirmek üzere gözden geçirildi?i evredir.
    YTYBAR YÖNETYMY
    Ynsanlar için günümüzde, sevilme, sayylma, de?er gösterilme, söz sahibi olabilme, de?er verilme gibi duygular ne kadar önemli ise, kurumlar açysyndan da o kadar önemlidir. Faaliyet gösterdi?i toplum tarafyndan sevilen, kabul edilen, benimsenen, sözüne de?er verilen kurumlar, di?erlerine oranla, o toplumda daha rahat hareket edebilecek ve faaliyetlerini o ölçüde ba?aryly olarak yürütebilecektir. Kurumlaryn duygusal zekâlaryny geli?tirme süreçleri sonunda ortaya çykan tüm bu duygularyn, tutarly ve kalycy davrany?lar sonucu olu?turdu?u bir unsur olan itibar kavramy, bu noktada kurumlara önemli avantajlar sa?lamaktadyr.
    Ytibar Kavramy
    Ele alyndy?y farkly bilim alanlaryndaki de?erlendirmelerin bir sonucu itibar kavramy ile ilgili olarak farkly tanymlamalar bulunmaktadyr. Türk Dil Kurumu tarafyndan yayynlanan Türkçe Sözlük’te itibar kavramy “Arapça bir kelime olup saygy görme, de?erli ve güvenilir olma durumu, saygynlyk ve prestij anlamynda kullanylmaktadyr.” ?eklinde açyklanmy?tyr. Genel olarak itibar ile ilgili yapylan tanymlara bakyldy?ynda, tüm tanymlaryn ortak noktasynda, itibaryn kurumlaryn bilinçli ya da bilinçsiz ?ekilde tüm payda?lary ile yürüttükleri ileti?im çaly?malary sonucunda ortaya çykty?y görülmü?tür. Dolayysy ile kurumsal itibar, en genel ifadesi ile kurumlar tarafyndan payda?lary ile yürüttükleri bilinçli ve planly ?ekilde olu?turulan
    ileti?im çaly?malary sonucunda ortaya çykan, güvene, duygusal ba?lyly?a, sadakate, iyi niyete, sevgi ve saygyya dayanan bir kavramdyr.
    Brotzen bu kavramlaryn itibar ile kary?tyrylmamasy adyna kavramlary a?a?ydaki gibi açyklamy?tyr.
    • Ki?ilik (?ahsiyet): Örgütün gerçekte ne oldu?u yani karakterini ve de?erler sistemini ifade eder, bir anlamda kurumun ruhudur.
    • Kimlik: Örgütün kendisiyle ilgili dü?ünceleridir. Ba?ka bir deyi?le, örgütün kendisini nasyl gördü?ü, iç payda?lar tarafyndan nasyl algylandy?yny ifade eder. Ytibary güçlendirmek amacyyla
    giri?ilen kurumsal ileti?im faaliyetlerini içerir.
    • Ymaj: Payda?laryn örgütü nasyl gördü?üdür. Di?er bir ifade ile dy? payda?laryn örgütle ilgili
    algylamalarydyr.












    Kurumsal Ytibaryn Yönetimi
    Fombrun bu süreci a?a?ydaki gibi açyklamy?tyr:
    1. Adym: Durum Analizi, Mevcut Durumun Belirlenmesi, Kurumu Te?his Etmek: Bu adymda
    yürütülebilecek bazy analizler a?a?ydaki gibidir:
    a-Kimlik Analizi: Tanymsal anlamda kurumlar itibarlaryny tanymlarken, tüm sosyal payda?lary ile olan ileti?im süreçleri gözden geçirilir. Gözden geçirilen tüm ileti?im süreçlerinde kurum tarafyndan yürütülen reklam, halkla ili?kiler, medya ili?kileri, marka çaly?malaryna dair tüm faaliyetler ile bu faaliyetler esnasynda kullanylmy? görsel dokümanlary kapsamalydyr. Bu sayede analizin amacy kurumsal anlamda sahip olunan kimlik sisteminin, kurumun kendi kavramlary ile uyumlu olup olmady?yna karar verilebilecek ve analizin sonucunda kurumun kendisini nasyl algylady?y ve çaly?anlary ile dy? çevresini nasyl algylady?y ve dy? çevresi tarafyndan nasyl algylandy?y belirlenecektir.
    b-Ymaj Analizi: Kurum kimlik analizini yaptyktan sonra, faaliyetleri ve yürüttü?ü ileti?im süreçleri ile kendisini hedef kitlelerine nasyl yansytty?yny tespit edebilecektir. Bu sayede itibar tanymlamasy ve denetlemesi mevcut algylaryn nasyl bir ileti?im ile sa?lady?yny gösterebilecektir. Bu noktada ?u sorularyn sorulmasy gerekir:
    • Kitleler kurumun pazarlaryndaki performansyny finansal ve finansal olmayan açylardan nasyl
    de?erlendiriyorlar?
    • Rakiplere kyyasla bu de?erlendirmeyi nasyl yapyyorlar?
    Analizin bu a?amasynda en önemli nokta ilgili kitlelerin do?ru tespit edilebilmesidir.
    c-Tutarlylyk Analizi: Kurumlaryn mevcut durumunun te?his edilmesine yönelik son çaly?ma ise
    tutarlylyk analizidir.
    • Kurumlar bu analiz ile hedef kitleleri tarafyndan algylanan imajlaryny nerede itibar ile birle?tiriyor
    ve nerede ayrylyyor?
    • Ne kadar ayrylyyor?
    • Sapmalar nelerdir?
    Bu a?amada kurumlar kendi bünyelerinde tüm sorulara yanyt aramalydyr. Çünkü kurumsal anlamda itibar tanymlanyrken bilinmesi gereken, itibaryn kurumun sahip oldu?u itibar profilinin o kurumun sosyal payda?lar tarafyndan algylanan tüm imajlarynyn toplam görüntüsü oldu?udur.
    2. Adym: Gelece?i Tasarlamak: Fombrun’a göre itibary tanymlamanyn ikinci basama?ynda kurumlar, gelecekteki hedeflenen durumlaryny tasarlayabilmeli, bunun için stratejik e?ilimlerini ve rekabet durumlaryny açykly?a kavu?turmalydyrlar. Bu bir anlamda kurumlaryn gelece?e dair fizibilite çaly?malarydyr. Bu kapsamda gelecekteki e?ilimler, rakip analizi sonuçlaryndan elde edilen olasy gelecek senaryolary, üst yönetimin kurumun gelecekteki stratejik yönü ve kaynaklary ile nerede konumlandyraca?yny belirlemesi süreci olarak nitelendirilebilir.
    3. Adym: Geçi? Sürecini ve De?i?imi Yönetmek: Kurumsal anlamda itibar tanymlanyrken, kurumlar, mevcut ve hedeflenen durumlary arasyndaki ayrylyk ve farklary tespit ederek de?i?im yönetimini sorgularlar. Bu a?amada sahip olunan kimlik ve itibar, sosyal payda?lar temelinde sorgulanyr. Yleti?im süreçlerinin nitelikleri gerek iç gerekse dy? sosyal payda?lar ile bilgi payla?ymy ve sürecin yönetilebilmesi için önemlidir.

    Ytibaryn bile?enleri
    1-Duygusal çekicilik
    2-Kalite ve yenilikçilik
    3-Liderlik
    4-Finansal durum
    5-Sosyal sorumluluk
    6-Çaly?ma çevresi
    SPONSORLUK
    • Sponsorluk kurum tarafyndan yapylan bir yatyrym olarak görülmekte ve kurulu?un yapmy? oldu?u tüm yardymy kapsayarak kurulu?un deste?i ile yapylan yardymy ortaya koymaktadyr.
    • Sponsorluk, kurulu? tarafyndan herhangi bir faaliyet ya da olaya destek niteli?indedir. Sponsorlaryn, sponsorluktan bekledi?i fayda, olay veya faaliyetle birlikte önceden belirlemi?
    olduklary ticari amaçlaryny gerçekle?tirmektir.
    • Bu amaçlaryn gerçekle?tirilmesi syrasynda bütünle?ik pazarlama ileti?iminin bir unsuru olan
    sponsorlukla birlikte di?er araçlar da kullanylmaktadyr.
    Sponsorlu?un Yli?kili Oldu?u Alanlar
    1-Reklam
    2-Saty? Geli?tirme
    3-Halkla Yli?kiler
    4-Ürün Tanytymy
    5-Ürün Yerle?tirme
















    Sponsorlu?un Yapylma Nedenleri
    1-Sponsorlu?un Reklam Amaçlary
    a-Medyada (Radyoda-Televizyonda) Reklamy Yasak Olan Ürünlerin Duyurulmasy Yçin
    b-Ürünleri Destelemek Yçin
    c-Di?er Yleti?im Ortamlaryny Kullanmak Yçin
    2-Sponsorlu?un Halkla Yli?kiler Amaçlary
    a-Yyi Niyetin Olu?turulmasy
    b-Kurum Ymajyny Desteklemek
    c-Kurum Kimli?ini Peki?tirmek
    d-Kurulu?un Ysmini Tanytma
    e-Misafirperverlik ve Personel Yli?kilerini Geli?tirmek
    g-Gazetecilerin Ylgisini Çekmek
    3-Sponsorlu?un Pazarlama Amaçlary
    a-Bir Ürünü Yerle?tirme
    b-Satycylary Desteklemek
    c-Pazarlama Politikalarynda De?i?iklikler Olu?turmak
    d-Yeni Bir Ürünü Tanytma
    e-Uluslararasy Pazarlama
    f-Ürün Kullanymyny Desteklemek
    LOBYCYLYK
    Basky gruplarynyn amaçlaryna varmak için kongrede, parlamentoda yaptyklary çaly?malar. Ki?ilerin ya da özel çykar gruplarynyn siyasal karar alma sürecini etkileme amacyna yönelik giri?imleri olarak nitelendirilmektedir
    Lobi: Yngilizce sözlük anlamy olarak “koridor”, “hol” ve “kulis faaliyetleri” olarak tanymlanan
    sözcü?ün siyasi anlamy, belirli çykar amaçlary etrafynda toplanan ve organize olan, parlamento koridorlarynda yasa yapycylaryny bu çykarlary için etkilemeye çaly?an, bu amaçla nüfuzlu ki?ileri ve basyny etkileyen kimselerdir. Di?er bir sözlük tanymynda ise “kanun yapycylara kongre koridorlaryna ya da lobilerinde, çykarlaryna uygun yasa tasarylaryna taraf ya da kar?y olmalary için oy kullanmaya ikna etmeye çaly?an ki?iler, gruplardyr.” ?eklinde anlatylmaktadyr.
    Lobici: Lobici, lobi faaliyetlerini yürüten, ki?i ya da gruplary bu faaliyetler için organize eden, siyasi amacy için çaly?an ya da basky gruplary yararyna siyasi mekanizmanyn çe?itli kademelerindeki çaly?anlarla ilgilenmesi için kiralanan ki?i ya da ki?ilerdir. Di?er bir ifade ile lobici, bir ki?i, ki?iler, ülkeler ya da basky gruplary adyna, yasalary istekleri do?rultusunda kanalize etmek amacyyla, kanun yapycylarla ili?ki kuran ki?ilerdir.
    Lobicilik: Siyasal olarak demokrasi ile yönetilen toplumlarda, kanun yapycylaryn belirli çykar
    gruplarynyn iradeleri yönünde etkilenilmesi için giri?ilen faaliyetlere lobicilik denir







    Lobicili?in Y?levleri
    • Lobicilik faaliyetleri, yasa yapycylaryn üzerinde çaly?tyklary çaly?malar ile ilgilenen kesimlerin ve çykar gruplarynyn kimlikleri ve amaçlarynyn belirginle?mesine yardymcy olur, kanun yapycylaryn bu konudaki ön fikir geli?tirmelerini sa?lar.
    • Yasa yapycylaryn çe?itli toplumsal kesimlerin duygu ve dü?ünceleri hakkynda daha derinlemesine fikir sahibi olmasyny sa?lar. Kanun yapycylaryn ara?tyrmalarynyn derinle?tirilmesi ve toplumun, i? çevrelerinin tasary hakkyndaki fikirlerini ö?renmelerini sa?lar.
    • Yasa yapycylaryn, faaliyetlerinin sonuçlary hakkynda bilgi sahibi olmasyny sa?lar. Yasalaryn
    yasala?masy sonucunda etkilenecek çevreler ve etkilenme seviyeleri hakkynda bilgi sahibi
    olmalaryny sa?lar.
    Lobicilik Yöntemleri
    Do?rudan Lobicilik: Uygulama olarak, yasa yapycylaryn ve uygulayycylaryn, do?rudan hedef alyndy?y, bu ki?iler ile do?rudan ileti?im kuruldu?u ve literatürde iç lobicilik olarak da adlandyrylabilen lobicilik yöntemidir.
    Yerel Halkyn Deste?i Yle Yürütülen Lobi Faaliyetleri: Lobi faaliyetlerinin bazylarynyn ba?arysy, ilgili çykar grubunun da lobi faaliyetlerine dahil olmasy ile do?rudan ili?kilidir.
    Ortakla?a Yürütülen Lobi Faaliyetleri: Birbirleri ile ili?kili olabilecek konular üzerinde lobicilik
    faaliyetlerini yürüten basky gruplarynyn, personel ve finansal sykyntylar nedeniyle ya?adyklary zorluklary a?abilmek için, di?er gruplar ile i?birli?ine giderek yürüttükleri lobi çaly?malary olan bu yöntemda küçük lobi gruplary siyasi tanynma ve etkilerini arttyrma imkânyna kavu?urlar.
    Lobicilik faaliyetlerinde etkilenmeye çaly?ylan taraflar
    1-Meclis üyeleri
    2-Milletvekilleri
    3-Bakanlar
    4-Hükümet yetkilileri
    Mishalisin ve Smith’in “Startegic Planing Source” isimli çaly?malarynda, i? çevrelerinde gerçekle?en hyzly de?i?im sonucunda kurumsal itibaryn oldukça önemli bir kavram olarak rekabette üstünlük sa?layabilme adyna öne çykty?yny belirtmi?tirler.
    Fombrun, bir kurumun pek çok imajynyn olabilece?ini, ama sadece bir tane itibarynyn olabilece?ini söylemi?tir.
    Sosyal Sorumluluk: Bir i?letmenin faaliyette bulundu?u ortamy koruma ve geli?tirme konusundaki yükümlülükler.
    Yunanca Kriz: Ayrylmak
    Ki?ilik: Örgütün gerçekte ne oldu?u yani karakteri ve de?erler sistemi.
    Ymaj: Payda?laryn örgütü
    Kimlik: Ytibary güçlendirmek amacyyla giri?ilen kurumsal ileti?im faaliyetleri.















    -8-
    BYLGY TOPLUMUNDA KURUMSAL SERMAYE TÜRLERY
    Kurumlar, ekonomik sermayenin yany syra bilgi sermayesi (kültürel sermaye), sosyal sermaye ve sembolik sermaye gibi sermaye biçimlerinin de kurum açysyndan de?erini kavramy? bulunmaktadyrlar. Sermayenin sayylan bu biçimleri üzerinden halkla ili?kilere yönelik bir analiz yapylabilmesi için ?u sorularyn sorulmasy gerekmektedir:
    1. Kurumun kurumsalla?masy ne düzeydedir? Kurumun insan kaynaklary biriminin do?asy,
    yönetimin büyüklü?ü, kurumda çaly?anlaryn sayysy, halkla ili?kiler biriminde kaç ki?inin çaly?ty?y ve alana ili?kin yeterlilikleri, rakip kurulu?larda bu konulara ili?kin durumun ne oldu?u bu a?amada sorulmasy gereken sorular arasynda yer almaktadyr.
    2. Kurum ne tür bir ekonomik sermayeye sahiptir? Kurumun bütçesi olarak da tanymlanabilecek bu sermayenin ne kadary halkla ili?kiler birimlerinin faaliyetlerine ayrylmaktadyr? Kurumun halkla ili?kiler biriminin bütçesi büyükse, birimin temin edebilece?i enformasyon miktary ve niteli?iyle, bu birimde çaly?an insan sayysy ve niteli?i de do?ru orantyly bir biçimde artacaktyr. E?er kurum kendi bünyesi içinde bir birim yapylandyrmasyna gitmeyi tercih etmiyorsa bu hizmeti dy?arydan satyn alabilecektir.
    3. Kurum ne tür bir bilgi sermayesine sahiptir? Kurum medya deste?ini edinebilmek için neler yapmasy gerekti?ini bilmekte midir? Medya örgütlerinin çaly?ma pratiklerine vakyf olmak, medya çaly?anlaryny kurumla ilgili olarak bilgilendirmek gibi konular bu ba?lyklar altynda de?erlendirilebilir. Kurum çaly?anlarynyn alanlaryna ili?kin bilgi düzeyi ne durumdadyr? Sahip olduklary bu uzmanlyk bilgisi rakip kurum çaly?anlarynynkiyle kar?yla?tyryldy?ynda ortaya nasyl bir tablo çykmaktadyr? Bu sorularyn yanytlary bize kurumun bilgi sermayesinin düzeyi hakkynda önemli ipuçlary verecektir.
    4. Kurum ne tür bir toplumsal sermayeye sahiptir? Toplumsal sermaye, kurumlaryn rakipleriyle, medya çaly?anlaryyla, siyasetçilerle, bürokratlarla, ara?tyrmacylarla vs. ilgili ili?ki biçimlerini kapsamaktadyr. Kurumun bu toplumsal ili?ki a?y içindeki yeri, onun pazar yapysy içinde sahip oldu?u gücünü de artyrmaktadyr. Yli?kiler a?ynyn kapsamy ve düzeyi, kurumun karar vermesi ve yönetmesi gereken düzlemlerdir.
    5. Bir kurum ne tür bir sembolik sermayeye sahiptir? Sembolik sermaye toplumsal bir duru?u, prestiji ve genellikle di?er çevresel aktörler ve/veya medya tarafyndan ifade edilen kurumun me?ruiyetini kapsamaktadyr.
    HALKLA YLY?KYLERDE ELE?TYREL YAKLA?IMLAR
    Halkla Yli?kiler Tanymlarynyn Ele?tirel Analizi
    Günümüzde halkla ili?kiler alanynda ulusal ve uluslararasy meslek örgütlerinin üyelerinin geli?tirdi?i pek çok tanym söz konusudur. Amerikan Halkla Yli?kiler Derne?i’nin (PRSA) 1982’de yapty?y tanyma göre: Halkla ili?kiler, kamular ve kurumlar arasyndaki kar?ylykly anlayy?yn geli?mesine katkyda bulunarak bizim karma?yk ve ço?ulcu toplumumuzun hedeflerine ula?masyna ve i?levlerini gerçekle?tirmesine yardymcy olur. Literatürde a?yrlykly olarak halkla ili?kiler, “örgüt ve kamularynyn kar?ylykly anlayy? kurmak ve sürdürmek için önceden dü?ünülmü?, planlanmy? ve desteklenmi? çabalary” olarak ifade edilmektedir.
    Yönetsel Çaly?ma: Belli bir hedefe yönelmi? ve araçsal çaly?malardyr.



    Halkla ili?kiler faaliyetlerinin özellikleri
    • Bir kurum ve kamulary ya da hedef kitlesi arasynda kar?ylykly ileti?im çizgisinin ve i?birli?inin
    kurulmasyna ve sürdürülmesine yardymcy olur.
    • Sorunlaryn ya da konularyn yönetimini içerir.
    • Yönetimin kamuoyu hakkynda bilgilenmesine ve ona uyum göstermesine yardymcy olur.
    • Kamu çykaryna hizmet için yönetimin sorumluluklaryny vurgular.
    • Yönetime de?i?imi etkili bir biçimde kullanmasynda yardymcy olur.
    • Ara?tyrmayy ve etik ileti?im tekniklerini kullanyr.
    Halkla Yli?kiler Tarih Yazymy Üzerine Ele?tirel Yakla?ymlar
    Bu dönemde ortaya çykan ekonomik, toplumsal ve teknolojik durumu özetleyecek olursak:
    • Y? dünyasyndaki rekabetin yol açty?y bir kriz sermayenin belli ellerde toplanmasyna neden
    olmu?tur.
    • Toplumda genel olarak örgütlerde ve uzmanla?mada bir arty? olmu?tur.
    • Gruplar arasyndaki ileti?im sorunlary artmaya ba?lamy?tyr.
    • Pazarlama ve yönetim alanlaryna ili?kin bilimsel yakla?ymlarda bir ilerleme gözlenmi?tir.
    • Genel olarak teknolojide özel olarak da kitle ileti?im tekniklerinde ilerlemeler kaydedilmi?tir.
    • Genel olarak e?itim düzeyinde bir arty? gerçekle?mi?tir.
    • De?erlerde bir de?i?im gerçekle?mi? ve insanlar arasy e?itli?i savunan bir anlayy? yükseli?e
    geçmi?tir.
    Bilimsel Yanyltma: Birisi ara?tyrmada sahtekarlyk, bilim hyrsyzly?y veya bilimsel topluluk tarafyndan saptanmy? olan kabul gören ara?tyrma yürütme ve raporlama pratiklerinden belirgin bir biçimde sapan öteki etik dy?y davrany?larda bulundu?unda gerçekle?ir.
    Ara?tyrma Sahtekarly?y: Bir ara?tyrmacynyn yanly? veriler yaratty?y/uydurdu?u ya da ara?tyrma
    prosedürü üzerine yanly? rapor verdi?i etik dy?y davrany? türüdür.
    Yradi Onay Ylkesi: Açykça ve özgür biçimde katylmayy kabul etmedi?i sürece hiç kimsenin ara?tyrmaya katylmamasy gerekti?ini belirten etik ilkedir.
    Bilgilendirerek Alynan Onay (Bilinçli Onay): Bir çaly?ma ba?lamadan önce çaly?manyn çe?itli yönlerini katylymcylara açyklayan ve onlaryn kendi iradeleriyle kabul etmelerini isteyen, ço?unlukla yazyly bir bildirimdir.
    Özel Nüfus: Ya?lary, hapiste bulunmalary, potansiyel yaptyrym veya fiziksel, zihinsel, duygusal ya da di?er becerilerin tamamyna sahip olmalary nedeniyle bir çaly?maya katylmak için kendi iradeleriyle onay verme tam özgürlü?üne ya da bilincine sahip olmayan ara?tyrma katylymcylarydyr. Ara?tyrmacylar bu tür durumlarda “ehliyetsiz” insanlary (çocuklar, zihinsel engelliler vs.) ara?tyrmaya dahil etmeden önce yasal vasinin iznini almaly ve katylymcylara zarar vermeye kar?y tüm etik ilkelere uymalydyrlar. Her ne sebeple olursa olsun katylymcylary ara?tyrma bünyesinde yer almaya zorlamak etik dy?ydyr.
    Örnek Olay: Özel bir insan, örgüt, olay yada süreç üzerine derinlemesine çaly?mak.
    Halkla Yli?kilerde Kullanylan Nitel Ara?tyrma Teknikleri
    1-Örnek Olay Çaly?malary
    2-Derinlemesine mülakat
    3-Odak Grup
    4-Odak Grup Sorularynyn Hazyrlanmasy
    5-Katylymcy Gözlem
    Nitel Ara?tyrma Yöntemleri
    1-Anekdotlar
    2-Mülakatlar
    3-Tarty?malar
    4-Röportajlar
    5-Odak Gruplary
    6-Örnek olay çaly?malary
    7-Katylymcy gözlemler
    Nicel Ara?tyrma Yöntemleri
    Hedef kitlenin tüm popülasyonundan alynan bir örneklem üzerine
    1-anket
    2-kamuoyu yoklamasy
    Ana akym ileti?im çaly?malary
    1-Toplumbilimsel
    2-Y?levci
    3-Nicel ölçümler
    4-Synanabilir varsayymlar
    Hunt ve Grunig’e göre halkla ili?kiler; örgüt ve kamulary arasyndaki ileti?imdir.
    Halkla ili?kiler ara?tyrmacylarynyn insanlary incelerken kullandyklary yöntemler
    1-Anket
    2-Odak gruplar
    3-Derinlemesine mülakat
    4-Katylymcy gözlem
    5-Kamuoyu yoklamalary
    Odak Grup: Manty?y, yary yapylandyrylmy? grup mülakatlarynyn niteliksel yöntemler kullanylarak analiz edilmesi




  • -1-
    TÜRKİYE KAMU GOREVL.LERİNİN SOY AĞACI
    Kamu Gorevlileri
    1-Kamu Personeli
    a-Memurlar
    -Memur -Di.er Kamu Gorevlileri
    *Hakim-Savc.lar
    *Askeri Personel
    *Akademik Personel
    b-Yard.mc.lar: sürekli değil iş akdi ile isdihdam edilir. İşin asli değil tali parçasını yürütürler.
    -Sozleflmeli Personel
    *4/b
    *KİT
    *belediye ve özel idareleri
    *örgüt yasalarına göre
    *kadro karşılığı sözleşmeli personel
    -işçi
    *sürekli işçiler
    *geçici işçiler
    -Gecici Personel: 4C
    2-Secilmifller(düzenleyici ve tahkim kurulu üyeleri): yurttaşların yada kamu organlarının seçtiği ve gönüllük esasına dayalı olarak kamu hizmetine katılan kişilerdir.
    3-Yukumluler
    4-Gonulluler
    1876 anayasısında memurların rejimlerinin yasa eliyle düzenleneceği hükme bağlanmıştır.
    memurlar.n hizmete al.nmas., ilerlemesi, yukselmesi ve gorevin sona ermesi liyakat ilkesine dayan.r.
    657 say.l. Yasafya gore, memurlu.un uc niteli.i vard.r:
    . Memurlar, gorevlerin gerektirdi.i niteliklere ve mesleklere gore s.n.flara ayr.l.r.
    . Memurluk, bir kariyer mesle.idir.
    . Memurluk, liyakate dayan.r.
    128. maddede, kamu personel hukukunun uc temel anayasal ilkesi yer al.r.
    (1)Asli ve surekli gorevlerin memurlar ve di.er kamu gorevlileri taraf.ndan yurutulmesi ilkesi;
    (2) Memurlar ve di.er kamu gorevlilerinin ozluk ifllerinin yasa ile duzenlenmesi ilkesi;
    (3) Ust kademe yoneticilerin yetifltirilmesinin yasa ile ozel olarak duzenlenmesi ilkesi.







    Anayasa Mahkemesinin 1985 tarihli bir ictihad.nda (Anayasa Mahkemesi Karar., 1985/3) ve sonraki kararlar.nda yasa ile duzenleme ilkesi ve idari duzenleyici ifllem aras.ndaki ba.. floyle yorumlanm.flt.r;
    . Esas olan yasa koyucunun koydu.u kurallard.r,
    . Yasa koyucunun ortaya koydu.u kurallarla gerekli cerceve cizilecektir,
    . Yasa koyucu e.er gerekli gorur ise koydu.u kurallar.n uygulanmas. Yonunde s.n.rlar. belirlenmifl alanlar tespit edebilecektir,
    . Yasa koyucunun tespit etti.i bu alanlarda idare, takdir yetkisini kullanarak, Anayasa ve yasalara ayk.r. olmamak kofluluyla idari duzenleyici ifllemlerle duzenleme yapabilecektir,
    . .darenin yapt... duzenlemeler ancak yasalar.n uygulanmas.n. gosterir nitelikte olabilir,
    . Yasa ile duzenleme kural., yurutme yetki ve gorevinin Anayasa ve yasalara uygun olarak kullan.lmas. ve hukuk devleti ilkeleri ile butunlefliktir.
    Kamu personel hukukunun temel ilkeleri anayasada belirlenmiştir.
    Kamu görevlilerinin kurumsal olarak ayrımı ceza kanunuda yer almaktadır.
    1982 anayasasının 128.maddesinde memur yürüteceği görev çerçevesinde betimlenmiştir.
    Diğer kamu görevlileri 1982 anayasaı ile kamu personel hukukuna girmiştir.
    5237 sayılı türk ceza kanununda kamu görevlisi: kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla yada herhangi bir suretle sürekli,süreli veya geçici olarak katılan kişidir.
    1789 fransız insan ve yurttaş hakları bildirgesi
    1-Yasa genel iradenin ifadesidir.
    2-tüm yurttaşlar yasa önünde eşittir.
    3-yurttaşlar, bizzat yada temsilcileri aracılığıyla yasanın yapılmasına katılma hakları vardır.






















    -2-
    TURK KAMU PERSONEL REJ.M.N.N KISA TAR.H.
    Bat. tipi modern Turk kamu personel rejiminin tarihi Tanzimat ile bafllam.flt.r. Tanzimat doneminde modern memurluk infla edilmifltir. Osmanl. Doneminde infla edilen modern memurluk, Milli Mucadele sonras.nda, Cumhuriyetin temel ilkeleri cercevesinde yeniden kurulmufltur. Gunumuze kadar gecen sureci, Osmanl. Donemi ve Cumhuriyet Donemi ad. alt.nda iki doneme ay.rmak mumkundur.
    Osmanl.da Tanzimat Sonras.nda Bat. Tipi Modern Memurlu.un inşası
    Tanzimat oncesi donemde Bat. tipi modern memurlu.u kurmak yonunde, III. Selim doneminde duzenlemeler bafllam.flt.r. Ozellikle askeri burokrasi uzerinde yo.unlaflan yeniden duzenleme, sivil burokrasiyede yans.m.flt.r. Bu donemde kabul edilen memur nizamnameleri, memurlar.n hizmete al.nmas., emeklilik yafl. Gibi unsurlar. icermifltir. Tanzimatın hemen oncesinde kamu personel rejiminde Bat. Tipi modern memurlu.u kurmak yonunde onemli duzenlemeler yap.lm.flt.r Osmanl.-Turk tarihinde Bat. tipi modern memurlu.un kurulufl tarihini 1839 Gulhane Hattı Humayununun (Tanzimat Fermanın) cok k.sa bir sure oncesinde kabul edilen 1838 Maaflat Ferman. ile bafllatmak gerekir. 1838 Maaflat Ferman. ve bu Fermandaki unsurlar. tekrar eden 1839 Tanzimat Ferman.nda Bat. tipi memurlu.un kurucu niteli.i olarak memurun maafl ile istihdam edilmesi ilkesi kabul edilmifltir 1856 Islahat Ferman. ile Bat. Tipi modern memurlu.un ikinci olmazsa olmaz o.esi olan yurttafllar.n (Osmanl. milletlerinin) eflit ve ozgur bicimde; erdem ve yetenekleri do.rultusunda memurlu.a girebilmesi ilkesi kabul edilmifltir. Fermanda yurttafll.k-kamu hizmetine girme; Osmanl. milletlerinin eflit ve ozgur bicimde hizmete girme esas.na ba.lanm.flt.r. Islahat Ferman.nda ayr.ca, Osmanl. tebaas.n.n, askeri ve sivil okullara girmesinde eflitli.i kabul edilmifltir. 1856 Islahat Ferman. ile kabul edilen Osmanl. milletlerinin memurlu.a eflit ve ozgur bicimde, erdem ve yetenekleri cercevesinde girmesi olgusu esas olarak Batı da 1789 Frans.z ihtilali ve 1776 Amerikan Devrimlerinde ortaya c.kan yurttafll.k ile memurluk aras.ndaki ba..n kurulmas.na isabet etmifltir. 1881 tarihli Memurini Mulkiyye Terakki ve Tekaud Kararnamesi, esas olarak bir kamu personel ve kamu personeli emeklilik yasas. niteli.indedir. 1876 kanuni esaside devlette isdihdam olmak için Türkçe bilinmesi yeterli idi. 1880 tarihli Maaflat Kararnamesi ve 1881 tarihli memurini mülkiyye terakki ve tekaüd kararnamesi ile hem maafl yasas., hem de kadro yasas. niteli.ine sahip olmufltur. Her iki yasa, kimi de.iflikliklere u.rasa da esas olarak Cumhuriyete kadar uygulanm.flt.r. memurlara emeklilik hakkı kanuni esasi adlı anayasal belgede tanınmıştır.











    cumhuriyet Doneminde Kamu Personel Rejiminin Yeniden Kuruluflu
    Cumhuriyetin doneminde Osmanl. burokratik miras. ve bunun bir o.esi olarak kamu personel rejimi aynen devral.nm.fl, ancak personel rejimi Cumhuriyetin ilkeleri do.rultusunda 1920 ve 1930larda yeniden bicimlendirilmifltir. Cumhuriyet doneminde kamu personel rejimini, personel yasalar.n. temel alarak iki alt bolumde incelemek mumkundur.
    1-1926-1965 y.llar.n. kapsayan Memurin Kanunu Donemi
    2-1965 sonras. ortaya c.kan Devlet Memurlar. Kanunu Donemi.
    Gunumuzde kamu personel rejimini do.rudan etkileyen olgu olan esneklik de bu bolum icerisinde yer alacakt.r.
    1-Memurin Kanunu Donemi
    1926 y.l.nda kabul edilen 788 say.l. Memurin Kanunu ve bu yasan.n ayr.lmaz parcas. olarak maafl ve emeklili.e iliflkin di.er yasalarla 1965 y.l.na kadar olan donemde kamu personel rejimi modifiye edilmifltir. Barem Yasalar. da denilen bu yasalarla, kamu personel rejimi 1924 Anayasas.fn.n ilkeleri do.rultusunda duzenlenmifltir. Barem Yasalar., t.pk. Osmanl. kamu personel rejimi yasalar. gibi liberal niteliklidir. Memur-belediye memuru ayrımı bu dönemde görülür.
    Memurun Kanuni döneminde(1926-1965) kamu personel statüleri
    Kamu Personeli
    1-Memurlar
    a-Devlet memuru
    b-Belediye memuru
    2-Mustahdem: Sözleşme ile çalışırlar, memurların hak ve yetkilerine sahip değildirler, ücret ile çalışırlar, kadroları yoktur.
    a-müteferrik müstahdem
    b-Yevmiyeli Teknik personel
    c-S cetveli personeli
    d-geçici hizmetliler
    e-mukaveliler
    f-N cetveli personeli
    3-.flci
    2-Devlet Memurlar. Kanunu Donemi
    657 say.l. Devlet Memurlar. Kanunu, 1965 y.l.nda kabul edilmifltir. Yasa, 1961 Anayasas.n.n kabul etti.i ilkeler do.rultusunda kamu personel rejimini duzenlemifltir. 1961 Anayasas.n.n Memur Teminat.kenar bafll.kl. 118. Maddesi: Memurlar ve kamu kurumu niteli.indeki meslek teflekkulleri mensuplar. hakk.nda yap.lacak disiplin kovuflturmalar.nda, isnad olunan hususun ilgiliye ac.kca ve yaz.l. olarak bildirilmesi, yaz.l. savunmas.n.n istenmesi ve savunma icin belli bir sure tan.nmas. flartt.r. Bu esaslara uyulmad.kca disiplin cezas. verilemez. Disiplin kararlar., yarg. merciilerinin denetimi d.fl.nda b.rak.lamaz. Asker kifliler hakk.ndaki hukumler sakl.d.r.





    Esneklik ve Turk Kamu Personel Rejimi
    1980 sonras.nda kamu personel rejimini bicimlendiren temel o.e esnekliktir. Kamu personel rejiminde esneklik, iki ana koldan ilerlemektedir. Oncelikle memur statusu nicel olarak azalmakta; bunun yerine sozleflme iliflkisine dayal. di.er statulerin oran. artmakta ve memurlar.n yapt... gorevler hizmet al.m. yoluyla karfl.lanmaktad.r. Di.er yandan, memur statusunun ic surecleri esneklik do.rultusunda bicimlenmektedir. Esneklik, temelde Post-Fordist kamu personel rejimini ifade etmektedir. Bu do.rultuda, Post-Fordist kamu personel rejimi ile memurluk uzerine kurulan tekci - uniter istihdam.n yerine coklu - parcal. istihdam kurulmaya cal.fl.lmaktad.r. statü hukukuna dayalı memurluk yerine akdi ilişkiye dayalı istihdam rejimleri yaygınlaştırılmıştır.
    TURK KAMU PERSONEL REJ.M.N.N KURUMSAL VE N.CEL YAPISI
    Kamu personel rejiminin kurumsal yonetimini Maliye Bakanl... ve Devlet Personel Baflkanl... yurutur. Bu iki kurum, rejimin genel surecleri uzerinde etkilidirler. kamu personelinin statulere, idarelere ve cinsiyete gore da..l.m. yapılmıştır.
    Kurumsal Yap.
    Osmanl.dan, 1960 y.l.na kadar kamu personel rejiminin yonetiminde etkili kurum Maliye Bakanl...d.r. 1960 y.l.nda Devlet Personel Baflkanl...n.n (o zamanki ad.yla Devlet Personel Dairesi) kurulmas. ile rejimin yonetimi Maliye Bakanl... ve Devlet Personel Baflkanl... aras.nda paylafl.lm.flt.r. maliye bakanlığı kadro maaş, dpb genel yönetimini yürütür.Bu iki kurum d.fl.nda rejimin belirli o.elerinde etkin olan kamu kurum ve kurulufllar. bulunmaktad.r.
    1961-1971 yılları arası memura sendika hakkı tanınmıştır.
    1970 yılında devlet memuru-belediye memuru ayrımı ortadan kalkmıştır.
    657 sayılı devlet memurları kanunu 1965 yılında kabul edilmiştir.
    Kıdem ve eğitim temelli memur yükselme mekanizmasının bir istisnası olarak 1970 yılında uygulamaya konulan, hızlı yükselme mekanizması ortaya çıkmıştır.
    Maliye bakanlığı bütçe ve mali kontrol genel müdürlüğünün birimleri
    Butce ve Mali Kontrol Genel Mudurü
    1-Kadrolar Dairesi Baflkanlığı
    2-Personel Mevzuat Dairesi Baflkanlığı 1
    3-Personel Mevzuat Dairesi Baflkanlığı II
    4-Maafl ve Yuk Hesab. Dairesi Baflkanlığı












    Kamu personel rejimi icerisindeki bir di.er kurumsal yap. olan Devlet Personel Baflkanl... 1960 y.l.nda kurulmufltur. Baflkanl.k, 1984 tarihli 217 say.l. Kanun Hukmunde Kararname cercevesinde, kamu personel rejiminin genel yonetiminden sorumludur. Bu cercevede, Devlet Personel Baflkanl...n.n gorevleri flunlard.r;
    (1) Kamu personelinin hukuki ve mali statusunu uygulanmas.n.n esaslar.n. tespit etmek, bunlar.n duzenlenmesi ve gelifltirilmesiyle ilgili cal.flmalar.yapmak, gerekli tuzel metinleri haz.rlamak,
    (2) Kamu kurum ve kurulufllar.n.n personel ihtiyaclar.n. karfl.lamak icin uygulanacak usul ve esaslar. duzenlemek,
    (3) Personel ve teflkilatlanma konular. ile ilgili olarak tasar. ve tekliflerini incelemek,
    (4) Personel idari usul ve esaslarla ilgili konulardaki uygulamalar. takip ve de.erlendirmek, bu konuda gerekli cal.flmalar. yapmak,
    (5) Personel rejimi konusunda gerekli araflt.rma ve incelemeleri yapmak veya yapt.rmak, personel rejimleri aras.nda uyum ve denge sa.lamak, bu konularda gerekli ilke ve esaslar. tespit etmek,
    (6) Kamu personeli ile ilgili hususlarda her ceflit istatistiki bilgileri toplamak, genel personel kay.tlar.n. merkezi olarak tutmak,
    (7) Personel mevzuat. ve teflkilatlanma ile ilgili konularda, kamu kurum ve kurulufllar.ndaki farkl. uygulamalar. onleyecek ve uygulama birli.ini sa.layacak cal.flmalar yapmak,
    (8) Kamu kurulufllar.nda, personel planlamas. yap.lmas. ve uygulamas.na yard.mc. olmak ve bu konuda gerekli cal.flmalar. yapmak,
    (9) Hizmet oncesi e.itim kurumlar.n.n mufredat programlar.na, kamu gorevlerinin gerektirdi.i niteliklerin ve bilgi ve al.flkanl.klar.n.n kazand.r.lmas.na yararl. konular.n yans.mas. icin gerekli koordinasyon ve cal.flmalar. yapmak,
    (10) Kamu kurum ve kurulufllar.n.n teflkilat ve gorevleri hakk.nda cal.flmalar yapmak,
    (11) Personel rejiminin esaslar.n. tespit etmek, devlet personel politikas.n.n tespitinde ve uygulanmas.nda Bakanlar Kuruluna yard.mc. olmak ve koordinasyonu sa.lamak,
    (12) Kamu personeline ait hukuki ve mali statulerin esaslar. ile insangucu istihdam plan.na ait ilke ve teklifleri tespit ederek Bakanlar Kuruluna sunmak,
    (13) Kamu gorevlileri sendikalar.na iliflkin mevzuat.n uygulanmas.nda dan.flma, destek ve koordinasyon hizmetlerini yurutmek,
    (14) Ozellefltirme veya yeniden yap.land.rma surecinde bulunan kamu kurum ve kurulufllar.ndaki istihdam fazlas. ve nakle tabi personele iliflkin ifllemleri yurutmek,
    Devlet Personel Baflkanlığının örgüt şemesı
    1-Kadro ve Kamu Gorevlileri Dairesi Baflkanlığı
    2-E.itim Dairesi Baflkanlığı
    3-Hukuki ve Mali Statuler Dairesi Baflkanlığı
    4-Teflkilat ve Yonetimi Gelifltirme Dairesi Baflkanlığı
    5-Bilgi Sistemleri ve .statistik Dairesi Baflkanlığı
    6-Kamu Gorevlileri Sendikas. Dairesi Baflkanlığı
    7-Kamu Personel .stihdam. Dairesi Baflkanl
    8-Kamu .ktisadi Teflebbusleri ve Ozellefltirme Dairesi Baflkanlığı


    -3-
    MEMURLU.UN GENEL STATUSU
    Memurlu.un Ay.rt Edici Ozu: Statu Hukuku
    Memurlu.un ay.rt edici ozu, statu hukuku do.rultusunda istihdam edilmesidir. Statu hukuku, as.l olarak akdi (sozleflme) iliflkinin tersidir. Statu hukukunun 19.yuzy.lda temel onculleri belirmekle birlikte, esas olarak Bat.da ve Turkiyede tarihsel olarak, 1945 sonras. ortaya c.kan Fordist donemde butuncul olarak ortaya c.km.flt.r. Statu hukukunun anayasal duzlemdeki ilk butuncul ifadesi, 1919 Alman Weimar Anayasas.ndad.r. 1919 Weimar Anayasas.nda aksi objektif duzenlemelerde gosterilmedikce memurlar. n yaflam boyu istihdam edilece.i hukme ba.lanm.flt.r. Akdi istihdam.n tersi olarak statu hukukunun dort temel niteli.i bulunmaktad.r.
    (1) Cal.flma rejiminin anayasal ilkelere dayal. olarak butunuyle yasalardan bafllayan hukuki duzenleme silsilesi ile belirlenmesi;
    (2) Cal.flma rejiminin devlet taraf.ndan tek tarafl. olarak belirlenmesi;
    (3) Cal.flan.n yasadan kaynaklanan objektif durum ve koflullar ortaya c.kmad.kca yaflam boyu kariyer duzeni icerisinde istihdam.;
    (4) Cal.flanlar.n statuleri uzerinde tesis edilen ifllemlere karfl. yarg. yoluna gidebilmesidir.
    Devlet Memurlar. Kanununa Gore Memurlu.un Nitelikleri
    1-Kariyer: yülselme basamakları orta düzey kadrolar için objektif sınav, üst düzey kadrolar için üst yöneticilerin subjektif tasarrufunu içeren takdir çerçevesinde oluşturulmuştur.
    2-Liyakat: memurun hizmete alınmasıyla başlar. 1982 anayasasının 70. Maddesi.
    3-S.n.fland.rma: kamu hizmeti ile memur arasındaki organik bağ.
    a-Kadro S.n.fland.rmas. 1965 yılı DMK nun ilk biçimi
    b-Rutbe S.n.fland.rmas. 1970 yılı 1327 sayılı kanun ile rütbe sınıflandırılmasına geçilmiştir.
    Memurlu.a Girmenin Anayasal .lkeleri
    1-Memurlu.a Girmek Yaln.zca Turkiye Cumhuriyeti Vatandafllar.na Ozgu Bir Hakt.r
    2-Memurlu.a Girmek Vatandafllar.n Ozgur ve Serbestce Kullanaca.. Bir Hakt.r
    3-Memurlu.a Girmek Vatandafllar.n Eflit Bicimde Kullanaca.. Bir Hakt.r
    4-Vatandafllar.n Memurlu.a Girmesinde Gorevin Gerektirdi.i Niteliklerinden Baflka Hicbir nitelik aranmamaktadır.
    Memurlu.a Girmenin Koflullar.
    1-Turk Vatandafl. Olmak Koflulu
    2-Yafl Koflulu
    3-O.renim Koflulu
    4-Kamu Haklar.ndan Mahrum Olmamak Koflulu
    5-Mahkum Olmamak Koflulu
    6-Askerlik Koflulu
    7-Sa.l.k Koflulu
    8-Ozel Koflullar





    Memurlukta atama çeşitleri
    1-Adayl.k ve Asli Memurlu.a Atanma
    2-.stisnai Memurluklara Atanma
    3-Afla.. Derecelere Atanma
    4-.dari Gorevlere Atanma
    5-Yer De.ifltirme Suretiyle Atanma
    6-Karfl.l.kl. Olarak Yer De.ifltirmek Suretiyle Atanma
    7-Bir Kurumdan Di.erine Naklen Atanma
    8-Kurum .cerisinde Baflka Yere Atanma
    9-Vekaleten Atanma
    10-Memurluktan Cekilenlerin Yeniden Atanmas.
    11-Emekli Memurlar.n Yeniden Atanmas.
































    -4-
    MEMURLARIN ODEV VE SORUMLULUKLARI
    1-Anayasa ve Yasalara Sadakat
    2-Tarafs.zl.k ve Devlete Ba.l.l.k
    3-Genel Davran.fl ve Yurt D.fl.nda Davran.fl
    4-.flbirli.i ve Kanunsuz Emir
    5-Amir Durumundaki Memurlar.n Odev ve Sorumluklar.
    6-Mal Bildiriminde Bulunmak
    7-Resmi Belge, Arac ve Gereclerin Yetki Verilen Mahaller D.fl.na C.kar.lmamas. ve iadesi
    8-K.yafet Mecburiyeti;
    9-Mesai Saatleri .cerisinde .flbafl.nda Bulunmak.
    MEMURLARIN YASAKLARI
    1-Grev ve Toplu Eylem ve Hareketlerde Bulunma Yasa..
    2-Ticaret ve Di.er Kazanc Getirici Faaliyetlerde Bulunma Yasa..
    3-Hediye Alma ve Menfaat Sa.lama Yasa..
    4-Denetimindeki Teflebbusten Menfaat Sa.lama Yasa..
    5-Gizli Bilgileri Ac.klama Yasa..
    6-Ayr.ld... Gorev Alan.yla .lgili .fl Yapma ve Gorev Alma Yasa..
    7-Siyasal Partilere Girme Yasa..
    8-.kinci Gorev Yasa...
    MEMURLARIN GENEL HAKLARI
    1-Statu Kurallar.n.n Uygulanmas.n. .stemek Hakk.
    2-Guvence (Guvenlik) Hakk., Emeklilik Hakk.
    3-Cekilme (.stifa) Hakk.
    4-Muracaat, fiikayet ve Dava Acma Hakk.
    5-Kovuflturma ve Yarg.lama Usulunun Ozel Hukumlere Ba.l. Olmas. Hakk.
    6-.snat ve .ftiralara Karfl. Korunma Hakk.
    7-Sendika Kurma Hakk.
    8-Toplu Sozleflme Hakk.
    9-Dernek-Vak.f Kurma ve Uye Olma Hakk.
    10-Secme ve Secilme Hakk.
    11-.zin Hakkı












    -5-
    MEMURLARIN YUKSELME REJ.M.
    Yukselme, memurun bulundu.u hiyerarflik duzeyden daha ust duzeye atanmas.d.r. Yukselme, memurun gorev ve sorumluluklar. yan.nda maafl ve unvan.nda da art.fl anlam.na gelir. Devlet Memurlar. Kanunu ve ilgili Yonetmelikle memurlar.n yukselme rejimi hukum alt.na al.nm.flt.r. Memurlar.n yukselme rejimi, kariyer ilkesi ve rutbe s.n.fland.rmas. cercevesinde duzenlenmifltir.
    Yükselme: Memurun bulunduğu hiyararşi düzeyden daha bir üst düzeye atanmasıdır.
    Kademe .lerlemesi ve Derece Yukselmesi Sistemi
    Turk Memurluk Rejimi, rutbe esas.na dayand...ndan dolay. memurlar, yar. Otomatik kademe ilerlemesi ve derece yukselmesi sistemi ile ilerler ve yukselirler. Derece ve kademe sistemi, 15 dereceli ve 9 kademelidir. .lk uc derece icin, s.ras.yla 4, 6 ve 8 kademe bulunmaktad.r. Memur, sahip oldu.u e.itim duzeyine gore, belirli derece ve kademeden hizmete bafllar. Genel olarak, 4 y.ll.k yukseko.renim bitirenler 9. derecenin 1. kademesinden; lise mezunlar. 13. derecenin 3. kademesinden; ortaokul mezunlar. 14. derecenin 2. kademesinden; ilkokulu bitirenler 15. Derecenin 1. kademesinden goreve bafllarlar. Ayn. bicimde memurlar.n e.itim duzeyleri yukselebilecekleri derece ve kademeyi belirler. Buna gore, 4 y.ll.k yuksek o.renim bitirenler 1. derecenin son kademesine; lise mezunlar. 3. derecenin son kademesine; ortaokul mezunlar. 5. derecenin son kademesine; ilkokulu bitirenler 7.derecenin son kademesine kadar yukselebilirler.
    Kademe .lerlemesi
    Devlet Memurlar. Kanununa gore kademe, derece icinde, gorevin onemi ya da sorumlulu.u artmadan, memurun ayl...ndaki ilerlemedir. Memurun kademe ilerlemesinin yap.labilmesi icin, bulundu.u kademede en az bir y.l cal.flm.fl olmas. ve bulundu.u derecede ilerleyebilece.i bir kademenin bulunmas. koflullar. aran.r. Son sekiz y.l icinde herhangi bir disiplin cezas. almayan memurlara, ayl.k derecelerinin yukseltilmesinde dikkate al.nmak uzere bir kademe ilerlemesi uygulan.r. Bu koflullar. sa.layan memurlar, baflka bir iflleme gerek duymaks.z.n bir ileri kademeye ilerlerler. Kademe ilerlemesi ile ilgili onay mercii, atamaya yetkili amirdir. Yer de.ifltirmek suretiyle, belirli bir sure gorev yapmak uzere, mecburi olarak surekli gorevle atanan memurlardan kalk.nmada birinci derecede oncelikli yorelerde bulunan memurlara, bu yorelerde fiilen cal.flmak suretiyle gecirilen her iki y.l icin bir kademe ilerlemesi daha verilir. Y.ll.k izinde gecirilen sureler fiilen cal.fl.lmıfl say.l.r. .ki y.ldan az sureler dikkate al.nmaz.
    Derece Yukselmesi
    Devlet Memurlar. Kanununun ilk biciminde derecenin tan.m. yap.lmakla birlikte, gunumuzde derecenin tan.m. Yasada bulunmamaktad.r. memurun hak ve yetkilerinde art.fl anlam.na gelmekteydi. Derece yukselmesi, do.rudan memurlar.n hiyerarflik atamas.na yol acmamakta, hiyerarflik atama icin bir on koflul niteli.ini tafl.maktad.r. Yasaya gore, memurun derece yukselmesinin uc koflulu vard.r. Buna gore, ust derecelerden bofl bir kadronun bulunmas.; memurun derecesi icinde en az 3 y.l ve bu derecenin 3. kademesinde 1 y.l bulunmas. ve kadronun tahsis edildi.i gorev icin ongorulen nitelikleri elde etmifl olmas. flartt.r. Derece yukselmesi ile ilgili onay mercii, kademe ilerlemesinde oldu.u gibi, atamaya yetkili amirdir. Muflterek kararla atanm.fl olanlar.n derece yukselmeleri, ilgili bakan.n veya yetkili k.ld... makam.n onay. ile yap.l.r.

    Ola.and.fl. Derece Yukselmesi
    Devlet Memurlar. Kanunu, memurun derece yukselmesinde ola.an durum yan.nda, ola.anustu yukselmeye de cevaz vermektedir. Bu tur yukselmeye uygulamada, torba kadro yada asansorle yukselmede denilmektedir. Ola.and.fl. yukselme esas olarak iki boyuttad.r. .lk olarak, kariyer icerisindeki genc memurlar.n h.zl. bicimde ust derecelere atanmas.n.n yap.labilmesidir. .kinci olarak, memurluk kariyeri d.fl.nda belirli yerlerde gecen, ozel sektorde cal.fl.lan ya da kendi nam ve hesab.na gecen surelerin tamam.n.n memurluk kariyerinde gecmifl gibi hesaplanarak yukselmenin yap.labilmesidir. 2011 y.l.nda yap.lan de.ifliklikle, memurluk d.fl.nda gecen surelerin hesab.nda ust s.n.r.n kald.r.lmas., memurluk kariyerini esnetici ve cozucu etki yapmas. muhtemeldir. Di.er yandan, bu olgu memurluk kariyerini d.flar.ya acmay. do.urmakta, afla..dan gelen genc memurlar. n ust kadrolara yukselme umudunu k.r.c. etki yapabilmektedir. Ola.and.fl. yukselmede, E.itim ve O.retim Hizmetleri S.n.f. haric, s.n.flar.n 1, 2, 3 ve 4. derecelerindeki kadrolar.na, derece yukselmesindeki sure kayd. aranmaks.z.n, atanmas.ndaki usule gore daha afla..daki derecelerden atama yap.labilmektedir. Afla.. derecelerden atanmada, memurun yuksek o.renim gormufl olmas. d.fl.nda, belirli sure koflullar. getirilmifltir. Dort y.ldan az sureli yukseko.renim gorenler icin, afla..daki surelere iki y.l ilave edilir. Buna gore, ola.and.fl. derece yukselmesi icin, memurlarda bulunmas. gereken hizmet y.llar. flunlard.r;
    1) 1. dereceli kadrolardan ek gostergesi 5300 ve daha yukar.da olanlar icin en az 12 y.l,
    2) 1. ve 2. dereceli kadrolardan ek gostergesi 5300den az olanlar icin en az 10 y.l,
    3) 3. ve 4. dereceli kadrolar icin en az 8 y.l.
    Bu surelerin hesab.nda, devlet teflkilat. icerisinde ve dışarısında gecen surelerin unvana gore tamam. ya da belirli bir oran. dikkate al.n.r. Buna gore, devlet teflkilat. icerisinde fiilen cal.fl.lan sureler ile Yasama Organ. Uyeli.inde, belediye baflkanl...nda, belediye ve il genel meclisi uyeli.inde, kanunlarla kurulan fonlarda, muvazzaf askerlikte, okul devresi dahil yedek subayl.kta ve uluslararas. Kurulufllarda gecen surelerin tamam. hesaba kat.l.r. Ancak, yukseko.renim gordukten sonra ozel kurumlarda veya serbest olarak cal.flt.klar. surenin, Baflbakanl.k ve bakanl.klar.n ba.l. ve ilgili kurulufllar.n.n musteflar ve musteflar yard.mc.lar. ile en ust yonetici konumundaki genel mudur ve baflkan kadrolar.na atanacaklar icin tamam., di.er kadrolara atanacaklar icin alt. y.l. gecmemek uzere dortte ucu dikkate al.n.r. Yukar.da belirti.imiz gibi, bu surelerin hesab.nda ust s.n.r.n bulunmamas., memurluk kariyerini zedeleyicidir. Ola.and.fl. yukselen memurlar.n atand.klar. kadro ayl.klar., baflka gorevlere atanma halinde kazan.lm.fl hak say.lmaz. Bu bicimde atanan memurlar, atand.klar. kadronun ayl.k (ek gosterge dahil) ve di.er haklar.ndan yararlan.rlar. Bu suretle ust dereceye atananlar.n, bu kadrolarda gecirdikleri her y.l kademe ilerlemesi ve her 3 y.l derece yukselmesi say.lmak suretiyle kazan.lm.fl hak ve emeklilik keseneğine esas ayl.k derecelerinin yukselmesinde goz onune al.n.r.
    Hiyerarflik Yukselme
    Memurlar.n hiyerarflik yukselmesi, memurlar.n gorev, yetki ve haklar.nda do.rudan art.fla yol acmaktad.r. Memurlar.n hiyerarflik yukselmesi, 1999 y.l.ndan bu yana, iki farkl. bicimde yap.lmaktad.r. Buna gore, flube muduru ve daha afla.. gorevlere s.nav esas. ile flube mudurunden daha ustu gorevlere atamaya yetkili amirin takdiri esas. ile yukselme yap.lmaktad.r.

    S.nav Esasl. Hiyerarflik Yukselme
    S.nav esasl. hiyerarflik yukselme, 1999 y.l.nda kabul edilen Kamu Kurum ve Kurulufllar.nda Gorevde Yukselme ve Unvan De.iflikli.i Esaslar.na Dair Genel Yonetmelik ile duzenlenmifltir. Yonetmelik, on eleme hizmet ici e.itim s.nav esasl. bir yukselme rejimi getirmifltir. Gorevde yukselme uygulamas., genel olarak, butun devlet teflkilat. İcerisindeki flube muduru (mudur) ve alt. kadrolar.n. kapsar. Ayr.ca, kamu iktisadi teflebbuslerindeki flube muduru ve alt. sozleflmeli pozisyonlar da kapsam icerisindedir. Uygulaman.n istisnalar. ise flunlard.r;
    1) .stisnai memurluklar,
    2) Mulki .dare Amirli.i ve Emniyet Hizmetleri S.n.f.na dahil kadrolar,
    3) Yard.mc.l.k ya da stajyerlik donemi sonunda ongorulen yeterlilik s.nav. ve/veya tez aflamalar.nda baflar.l. olduktan sonra atanabilecek gorevler,
    4) D.fliflleri Bakanl... uzmanl.klar.,
    5) Anayasa Mahkemesi Baflkanl...na ait Devlet Memurlar. Kanunufna tabi kadrolar, Adalet Bakanl... icra mudur ve yard.mc.s. kadrolar. ile Diyanet .flleri Bakanl...nda protokol ifllerini yurutmekle gorevli flube muduru kadrosu,
    6) Doktora o.renimini bitiren personelden, atan.lacak gorev icin aranan ve toplam hizmet suresine sahip olmalar. ve mevzuatla aranan o.renim flart.n. tafl.malar. kayd.yla uzman veya ayn. duzeydeki gorevler ile daha alt gorevler,
    7) Baflmudur, iflletme, muessese, fabrika, kombina ve meydan mudurluklerine, taflra teflkilat. bolge ve il muduru ile do.rudan merkeze ba.l. taflra kurulufllar.n.n mudur kadrolar. ve bunlar.n yard.mc.l.klar..
    Gorevde yukselme e.itiminin konular.
    1) T.C. Anayasas.,
    2) Ataturk ilkeleri ve ink.lap tarihi, ulusal guvenlik,
    3) Devlet teflkilat. ile ilgili mevzuat,
    4) Devlet Memurlar. Kanunu ve ilgili mevzuat - 399 say.l. Kanun Hukmunde Kararname ve ilgili mevzuat,
    5) Turkce dilbilgisi ve yaz.flmayla ilgili kurallar,
    6) Halkla iliflkiler,
    7) Etik davran.fl ilkeleri,
    8) Toplam e.itimin en az % 60ını oluflturmak uzere, kurumlarca belirlenecek, gorev alanlar. ve atama yap.lacak gorevin niteli.i ile ilgili konular.
    Takdir Esasl. Hiyerarflik Yukselme
    Turk Memurluk Rejimifnde, s.nav esasl. hiyerarflik atama d.fl.nda kalan ve flube muduru (mudur) uzerindeki gorevlere takdir esasl. olarak atama yap.l.r.
    MEMURLARIN MAAfi REJ.M.
    Maafl, memur icin hem yaflam.n.n yegane kayna.. hem de bir hakt.r. Memurlar.n maafl rejimini ac.klamak icin ilk once, maafl kavram. uzerinde durulacakt.r, daha sonra Devlet Memurlar. Kanunufnu cercevesinde memur maafl rejiminin unsurlar. ve maafl.n o.eleri ac.klanacak, son olarak Turkiyefde memur maafllar.n.n somut tarihsel ve gunumuzdeki durumu uzerinde durulacakt.r.



    Maafl Kavram.
    Devlet Memurlar. Kanunu maafl kavram. yerine, ayl.k kavram.n. benimsemifltir. Bu cercevede Yasa, maafl. (ayl...), gmemurlara hizmetlerinin karfl.l...nda, kadroya dayan.larak ay itibar.yla odenen parah olarak tan.mlam.flt.r. Maafl ve ucret kavramlar., ilgili literaturde ve gunluk dilde birbirinin yerine kimi zaman bilincli olarak kimi zaman da bilmeden kullan.lmaktad.r. Ancak her iki kavram birbirinin yerine kullan.lmayacak kadar farkl. niteliktedir. Her iki kavram aras.ndaki esas fark, ucretin birincil boluflum iliflkilerinde, maafl.n ise ikincil boluflum iliflkilerinde ortaya c.kmas.ndan kaynaklan.r. Bunun sonucu olarak; maafl iliflkisi devlet-memur aras.nda; ucret iliflkisi ise, iflci-iflveren aras.nda kurulur; maafl bir kamu hukuku, ucret ise ozel hukuk iliflkisi niteli.i tafl.r; maafl gorevin bafl.nda peflin olarak, ucret iflin bitirilmesini muteakip odenir. Devlet Memurlar. Kanunu, memurun maafl (ayl.k), buna karfl.n sozleflmeli personelin ucret, di.er yandan gecici personel ve iflcinin ise gundelik karfl.l... cal.flaca..n. hukum alt.na alm.flt.r (madde 147/A, B, C).
    Maafl.n Anayasal .lkeleri
    1982 Anayasas.fn.n memurlar ve di.er kamu gorevlilerinin maafl ve di.er odeneklerine
    iliflkin anayasal ilkeleri bulunmaktad.r. 128. maddenin ikinci f.kras.nda yasa ile duzenlenecek alanlar aras.nda, memurlar ve di.er kamu gorevlilerinin ayl.k ve odeneklerisay.lm.flt.r.
    Maafl.n unsuru olan yan odemeler flunlard.r;
    1-.fl Guclu.u Zamm., Niteliği ve çalışma şartları bakımından güç olan işler
    2-.fl Riski Zamm.,
    3-Mali Sorumluluk Zamm.,
    4-Temininde Gucluk Zamm., görevde tutulmasında veya belli yerlerde istihdam edilmesi güç
    5-Ozel Hizmet Tazminat.,
    6-E.itim, O.retim Tazminat.,
    7-Din Hizmetleri Tazminat.,
    8-Emniyet Hizmetleri Tazminat.,
    9-Mulki .dare Amirli.i
    10-Ozel Hizmet Tazminat.,
    11-Denetim Tazminat.,
    12-Adalet Hizmetleri Tazminat.,
    13-Di.er Memurlar Tazminat.,
    14-Makam Tazminat., 15-Gorev Tazminat.,
    16-Temsil Tazminat.,
    17-Yabanc. Dil Tazminat..








    MEMURLARIN SOSYAL HAKLARI VE YARDIMLAR
    1-Emeklilik Hakk.,
    2-Hastal.k ve Anal.k Sigortas.,
    3-Yeniden .fle Al.flt.rma,
    4-Sosyal Tesisler,
    5-Konut Kredisi,
    6-Konut,
    7-O.renim Burslar. ve Yurtlar.,
    8-Aile Yard.m. Odene.i, yan ödeme değildir
    9-Do.um Yard.m. Odene.i,
    10-Olum Yard.m. Odene.i,
    11-Tedavi Yard.m.,
    12-Cenaze Giderleri,
    13-Giyecek Yard.m.,
    14-Yiyecek Yard.m.d.r.
    Memurlar.n Turkiye ve Orta Do.u Amme .daresi Enstitusu (TODA.E) Taraf.ndan Yetifltirilmesi
    Turkiye ve Orta Do.u Amme .daresi Enstitusu, kamu yonetiminin modern duflunceye gore geliflmesine yararl. cal.flmalar yapmak suretiyle idare sanat.nda eleman yetifltiren ve memurlar.n idari sahada olgunlaflmas.n. sa.lamay. hedef tutan akademik bir kurumdur. Enstitufnun, bu genel amac.na ulaflmas. icin Yasa ile befl gorev verilmifltir. Bunlar,
    1) Kamu yonetimi alan.nda lisansustu (yuksek lisans ve doktora) e.itim yan.nda, k.sa sureli e.itim yapmak ve o.retim eleman. yetifltirmek,
    2) Kamu yonetimi alan.nda araflt.rma ve yard.m yapmak,
    3) Kamu yonetimi alan.nda derleme ve yay.n yapmak,
    4) Kamu yonetimi alan.nda o.retim, araflt.rma ve inceleme yard.m. yapmak,
    5) Turkiye ve Orta Do.u ulkelerinde kamu yonetimi alan.nda yap.lan araflt.rma ve o.retim etkinliklerinin koordinasyon merkezi olmak.
    Turkiye ve Orta Do.u Amme .daresi Enstitusunun lisansustu (yuksek lisans ve doktora) programları
    1) Kamu Yonetimi Yuksek Lisans Program.
    2) Yerel Yonetimler Yuksek Lisans Program.
    3) Adalet Yonetimi Yuksek Lisans Program.
    4) E.itim Yonetimi Yuksek Lisans Program.
    5) Kolluk Yonetimi Yuksek Lisans Program.
    6) Yonetim Bilimleri Doktora Program..
    Maaş yelpazesi oranı: En düşük ve en yüksek memur maaşı arasındaki oran








    -6-
    Memur disiplin rejimi: esas olarak kamu hizmetlerinin gere.i gibi yurutulmesini sa.lamak amac.yla memurlar.n yasa ve di.er hukuki kurallara uymas.n., zorunlu k.ld... konular. yapmas.n. ve yasaklara uymas.n. sa.lamay. hedefleyen yapt.r.mlar butunudur.
    Memurlar.n disiplin rejiminin Anayasa, yasalar ve ictihatlarla belirlenen ilkeleri bulunmaktad.r. Bu ilkeler ilgili yaz.nda farkl. turden s.n.fland.r.lmakla birlikte temel ilkeler flunlard.r;
    1-Kanunilik .lkesi: Memurlar›n bütün özlük ifllerinin yasa ile düzenlenmesi hüküm alt›na al›nm›flt›r. Anayasa
    2-Ölçülülük ‹lkesi: Memura verilen disiplin cezas› ile suç aras›nda adil bir dengenin bulunmas›d›r. Anayasa
    3-Savunma Hakk›n›n Dokunulmazl›¤› ‹lkesi: Memurlar ve di¤er kamu görevlileri ile kamu kurumu niteli¤indeki meslek kurulufllar› ve bunlar›n üst kurulufllar› mensuplar›na savunma hakk› tan›nmad›kça disiplin cezas› verilemez” hükmü kabul edilmifltir. Anayasa
    4-Ayn› Fiil ve Hâle Birden Fazla Ceza Verilememesi ‹lkesi: Bu ilke, türk ceza hukukundan kaynak bulmaktad›r. Buna göre memura, bir disiplin suçu için yaln›zca bir disiplin cezas› verilebilir. Suçun tekrar› hâlinde memura yeni bir disiplin süreci ile yeni bir disiplin cezas› verilebilir.
    5-Geçmifle Yürümezlik ‹lkesi: Memura verilen disiplin cezas›, geçmifle etkili biçimde verilemez, gelece¤e yönelik olarak etki do¤urur.
    6-Lehte Olan Hükmün Uygulanmas› ‹lkesi: Bu ilke kayna¤›n› türk ceza hukukunun genel ilkelerinden al›r. Genel olarak memur, disiplin suçunu oluflturan fiil ve durum ortaya ç›kt›¤› zamandaki yasa hükümleri çerçevesinde cezaland›r›l›r. Ancak, henüz ceza süreci tamamlanmadan, yani ceza verilmeden önce, uygulanan hükmün de¤iflmesi durumunda memurun lehine olan önceki hüküm ise önceki, yürürlükte olan ise yürürlükte olan hüküm uygulan›r.
    7-fiüpheden San›k Yararlan›r ‹lkesi: Bu ilkeye göre memurun isnat edilen suçu iflledi¤i somut olarak kan›tlanamam›fl ve soyut nitelikte iddia ve deliller söz konusu ise memur cezaland›r›lamaz.
    8-Bir Derece Hafif Ceza Verilmesi Yetkisi: Bu yetki Devlet Memurlar› Kanunu ile ilgili mercilere verilmifltir. 125. maddenin hükmüne göre Geçmifl hizmetleri s›ras›ndaki çal›flmalar› olumlu olan ve ödül veya baflar› belgesi alan memurlar için verilecek cezalarda bir derece hafif olan› uygulanabilir.
    9-Aleyhte Düzeltme Yasa¤›: Memurlar›n verilen disiplin cezas›na karfl› itiraz haklar› bulunmaktad›r. Devlet memurları kanunu
    Disiplin Cezalar.
    1-Uyarma: Memura, gorevinde ve davran.fllar.nda daha dikkatli olmas. gerektiinin yaz. ile bildirilmesidir.
    2-K.nama: Memura, gorevinde ve davran.fllar.nda kusurlu oldu.unun yaz. İle bildirilmesidir.
    3-Ayl.ktan kesme: Memurun, brut ayl...ndan 1/30-1/8 aras.nda kesinti yap.lmas.d.r.
    4-Kademe ilerlemesinin durdurulmas.: Fiilin a..rl.k derecesine gore memurun, bulundu.u kademede ilerlemesinin 1-3 y.l durdurulmas.d.r.
    5-Devlet memurlu.undan c.karma: Bir daha Devlet memurlu.una atanmamak uzere memurluktan c.karmakt.r.
    Disiplin Suclar.
    Uyarma cezas.n. gerektiren fiil ve haller:
    . Verilen emir ve gorevlerin tam ve zaman.nda yap.lmas.nda gorev mahallinde kurumlarca belirlenen usul ve esaslar.n yerine getirilmesinde, gorevle ilgili resmi belge, arac ve gereclerin korunmas., kullan.lmas. ve bak.m.nda kay.ts.zl.k gostermek veya duzensiz davranmak,
    . Ozursuz veya izinsiz olarak goreve gec gelmek, erken ayr.lmak, gorev mahallini terk etmek,
    . Kurumca belirlenen tasarruf tedbirlerine riayet etmemek,
    . Usulsuz muracaat veya flikayette bulunmak,
    . Devlet memuru vakar.na yak.flmayan tutum ve davran.flta bulunmak,
    . Gorevine veya ifl sahiplerine karfl. kay.ts.zl.k gostermek veya ilgisiz kalmak,
    . Belirlenen k.l.k ve k.yafet hukumlerine ayk.r. davranmak,
    . Gorevin ifl birli.i icinde yap.lmas. ilkesine ayk.r. davran.fllarda bulunmak.
    K.nama cezas.n. gerektiren fiil ve haller:
    . Verilen emir ve gorevlerin tam ve zaman.nda yap.lmas.nda, gorev mahallinde kurumlarca belirlenen usul ve esaslar.n yerine getirilmesinde, gorevle ilgili resmi belge, arac ve gereclerin korunmas., kullan.lmas. ve bak.m.nda kusurlu davranmak,
    . Efllerinin, reflit olmayan veya mahcur olan cocuklar.n.n kazanc getiren surekli faaliyetlerini belirlenen surede kurumuna bildirmemek, . Gorev s.ras.nda amire hal ve hareketi ile sayg.s.z davranmak,
    . Hizmet d.fl.nda Devlet memurunun itibar ve guven duygusunu sarsacak nitelikte davran.fllarda bulunmak,
    . Devlete ait resmi arac, gerec ve benzeri eflyay. ozel ifllerinde kullanmak,
    . Devlete ait resmi belge, arac, gerec ve benzeri eflyay. kaybetmek,
    . .fl arkadafllar.na, maiyetindeki personele ve ifl sahiplerine kotu muamelede bulunmak,
    . .fl arkadafllar.na ve ifl sahiplerine soz veya hareketle sataflmak,
    . Gorev mahallinde genel ahlak ve edep d.fl. davran.fllarda bulunmak ve bu tur yaz. yazmak, iflaret, resim ve benzeri flekiller cizmek ve yapmak,
    . Verilen emirlere itiraz etmek,
    . Borclar.n. kasten odemeyerek hakk.nda yasal yollara baflvurulmas.na neden olmak,
    . Kurumlar.n huzur, sukun ve cal.flma duzenini bozmak.
    . Yetkili olmad... halde bas.na, haber ajanslar.na veya radyo ve televizyon kurumlar.na bilgi veya demec vermek.











    Ayl.ktan kesme cezas.n. gerektiren fiil ve haller:
    . Kas.tl. olarak verilen emir ve gorevleri tam ve zaman.nda yapmamak, gorev mahallinde kurumlarca belirlenen usul ve esaslar. yerine getirmemek, gorevle ilgili resmi belge, arac ve gerecleri korumamak, bak.m.n. yapmamak, hor kullanmak,
    . Ozursuz olarak bir veya iki gun goreve gelmemek,
    . Devlete ait resmi belge, arac, gerec ve benzerlerini ozel menfaat sa.lamak icin kullanmak,
    . Gorevle ilgili konularda yukumlu oldu.u kiflilere yalan ve yanl.fl beyanda bulunmak,
    . Gorev s.ras.nda amirine sozle sayg.s.zl.k etmek,
    . Gorev yeri s.n.rlar. icerisinde her hangi bir yerin toplant., toren ve benzeri amaclarla izinsiz olarak kullan.lmas.na yard.mc. olmak,
    . Hizmet icinde Devlet memurunun itibar ve guven duygusunu sarsacak nitelikte davran.fllarda bulunmak.
    Kademe ilerlemesinin durdurulmas. cezas.n. gerektiren fiil ve haller:
    . Goreve sarhofl gelmek, gorev yerinde alkollu icki icmek,
    . Ozursuz ve kesintisiz 3 - 9 gun goreve gelmemek,
    . Gorevi ile ilgili olarak her ne flekilde olursa olsun c.kar sa.lamak,
    . Amirine veya maiyetindekilere karfl. kucuk duflurucu veya afla..lay.c. fiil ve hareketler yapmak,
    . Gorev yeri s.n.rlar. icinde herhangi bir yeri toplant., toren ve benzeri amaclarla izinsiz kullanmak veya kulland.rmak,
    . Gerce.e ayk.r. rapor ve belge duzenlemek,
    . Ticaret yapmak veya Devlet memurlar.na yasaklanan di.er kazanc getirici faaliyetlerde bulunmak,
    . Gorevin yerine getirilmesinde dil, .rk, cinsiyet, siyasi duflunce, felsefi inanc, din ve mezhep ayr.m. yapmak, kiflilerin yarar veya zarar.n. hedef tutan davranıfllarda bulunmak,
    . Belirlenen durum ve surelerde mal bildiriminde bulunmamak,
    . Ac.klanmas. yasaklanan bilgileri ac.klamak,
    . Amirine, maiyetindekilere, ifl arkadafllar. veya ifl sahiplerine hakarette bulunmak veya bunlar. tehdit etmek,
    . Diplomatik statusunden yararlanmak suretiyle yurt d.fl.nda, hakl. bir sebep gostermeksizin odeme kabiliyetinin ustunde borclanmak ve borclar.n. odemedeki tutum ve davran.fllar.yla Devlet itibar.n. zedelemek veya zorunlu bir sebebe dayanmaks.z.n borcunu odemeden yurda donmek,
    . Verilen gorev ve emirleri kasten yapmamak,
    . Herhangi bir siyasi parti yarar.na veya zarar.na fiilen faaliyette bulunmak.









    Devlet memurlu.undan c.karma cezas.n. gerektiren fiil ve haller:
    . .deolojik veya siyasi amaclarla kurumlar.n huzur, sukun ve cal.flma duzenini bozmak, boykot, iflgal, kamu hizmetlerinin yurutulmesini engelleme, ifli yavafllatma ve grev gibi eylemlere kat.lmak veya bu amaclarla toplu olarak goreve gelmemek, bunlar. tahrik ve teflvik etmek veya yard.mda bulunmak,
    . Yasaklanm.fl her turlu yay.n. veya siyasi veya ideolojik amacl. bildiri, afifl, pankart, bant ve benzerlerini basmak, co.altmak, da..tmak veya bunlar. kurumların herhangi bir yerine asmak veya teflhir etmek,
    . Siyasi partiye girmek,
    . Ozursuz olarak bir y.lda toplam 20 gun goreve gelmemek,
    . Savafl, ola.anustu hal veya genel afetlere iliflkin konularda amirlerin verdi.i gorev veya emirleri yapmamak,
    . Amirlerine, maiyetindekilere ve ifl sahiplerine fiili tecavuzde bulunmak,
    . Memurluk s.fat. ile ba.daflmayacak nitelik ve derecede yuz k.zart.c. ve utanc verici hareketlerde bulunmak,
    . Yetki almadan gizli bilgileri ac.klamak,
    . Siyasi ve ideolojik eylemlerden arananlar. gorev mahallinde gizlemek,
    . Yurt d.fl.nda Devletin itibar.n. duflurecek veya gorev haysiyetini zedeleyecek tutum ve davran.fllarda bulunmak,
    . 5816 say.l. Ataturk Aleyhine .fllenen Suclar Hakk.ndaki Kanuna ayk.r. fiilleri ifllemek.
    Disiplin Cezas.n. Vermeye Yetkili Merciler
    Devlet Memurlar. Kanunu ile disiplin cezas. verecek merciler disiplin cezas.n.n turune gore farkl.laflt.r.lm.flt.r (madde 126). Disiplin cezas. vermeye yetkili merciler, kifli ve kurul olarak ayr.lm.flt.r. Bu cercevede uyarma, k.nama ve ayl.ktan kesme cezalar. disiplin amirleri taraf.ndan verilir. Kademe ilerlemesinin durdurulmas. cezas. ise memurun ba.l. oldu.u kurumdaki disiplin kurulunun karar. al.nd.ktan sonra atamaya yetkili amirler, il disiplin kurullar.n.n kararlar.na dayanan hallerde valiler taraf.ndan verilir. Di.er yandan, devlet memurlu.undan c.karma cezas., amirlerin bu yoldaki iste.i uzerine, memurun ba.l. bulundu.u kurumun yuksek disiplin kurulu karar. ile verilir. Di.er yandan, aksi yasa ile duzenlenmemiflse disiplin cezas. verme yetkisi devredilemez.
    Disiplin soruşturmalarında zaman aşımı: Uyarma, kınama, aylıktan kesme ve kademe ilerlemesinin durdurulması cezalarında 1 ay içinde disiplin soruşturmasına başlanmazsa ve Memurluktan çıkarma cezasında 6 ay içinde başlanmazsa zaman aşımına uğrar. Bütün disiplin cezalarında, 2 yıl içinde ceza verilmezse zaman aşımına uğrar.
    Disiplin Suçu İtiraz Yolu: Uyarma, kınama, aylıktan kesme cezalarına karşı disiplin kuruluna, kademe ilerlemesinin durdurulması cezalarında yüksek disiplin kuruluna itiraz yoluyla idari yargı yoluna gidebilir.
    Soruşturma izninin aşamaları
    1-Suçun öğrenilmesi ve ön incelemenin başlatılması
    2-Ön inceleme
    3-Yetkili merci kararı



    MEMURLARIN MAL. SORUMLULU.U
    Memurlar.n mali sorumlulu.u, idareye ve idare edilenlere olmak uzere iki turludur. Anayasan.n 129.maddesinin 5.f.kras. ve Devlet Memurlar. Kanununun 12 ve 13.maddeleri konunun genel esaslar.n. hukme ba.lam.flt.r. 12 ve 13.Maddelerde belirtilen zararlar.n turu, miktarlar.n.n tespiti, takibi, amirlerin sorumluluklar. ve yap.lacak ifllemlerle ilgili di.er konular 1983 tarihli Bakanlar Kurulu karar. ile yururlu.e giren, Devlete ve Kiflilere Memurlarca Verilen Zararlar.n Nevi ve Miktarlar.n.n Tespiti, Takibi, Amirlerinin Sorumluluklar., Yap.lacak Di.er .fllemler Hakk.nda Yonetmelik ile duzenlenmifltir.
    MEMURLARIN H.ZMETLE .L.fiK.S.N.N KES.LMES.
    (1) Memurluktan c.kar.lma
    (2) Memurlu.a al.nma flartlar.ndan herhangi birini tafl.mad...n.n sonradan anlafl.lmas. ya da sonradan kaybetmesi
    (3) Memurluktan cekilme ve cekilmifl say.lma
    (4) Memurun emekliye ayr.lmas.
    (5) Memurun olumu
    MEMURLARIN EMEKL.L.K HAKKI
    1881 tarihli Memurini Mulkiyye Terakki ve Tekaud Kararnamesi ile tan.nm.flt.r.
    /Kademe ilerlemesinin durdurulmasını gerektiren hallerde soruşturma dosyası, kararını bildirmek üzere 15 gün içinde yetkili disiplin kuruluna tevdi edilir.
    /Memurlara idareye verdikleri zararın ödettirmesinde Borçlar kanunu hükümleri uygulanır. Memur zararı rayiç bedel üzerinden öder.
    /Verilen disilin cezaları üst disiplin amirine, devlet memurluğundan çıkarma cezası ayrıca devlet personel başkanlığına bildirilir.
    /Görevden uzaklaştırma, bir disiplin kovuşturması icabından olduğu taktirde en çok 3 ay devam edebilir. Süre sonunda ceza verilmediği takdirde memur göreve başlatılır.
    /TBMM genel sekreteri ve yardımcıları hakkında soruşturma izni veren TBMM başkanıdır.
    /Yabancı ülkede görevli memurların yol süresi hariç 15 gün içinde görevde olmaları gerekir.
    /Disiplin amirleri uyarma, kınama ve aylıktan kesme cezalarını soruşturma tamamlandığı günden sonra 15 gün içinde vermek zorundadır.
    /Görevden uzaklaştırılan memurun 10 gün içinde soruşturmanın başlaması şarttır.
    /Görevden uzaklaştırılan memur, kararın tebilğinden 60 gün içinde itirazda bulunabilir.
    /Soruşturma izni usulüne göre ön inceleme yapanlar yasada hüküm bulunmayan durumlarda CMUK’a göre işlem yaparlar.
    /Memurun aylıksız izin süresinin bitiminden önce mazereti gerektiren sebebin ortadankalkması halinde 10 gün içinde görevine dönmesi zorunludur.









    -7-
    ASKERI PERSONEL REJ.M.
    Askeri personel, Turk Silahl. Kuvvetlerinde gorev yapan, yukumluler ve sivil memurlar d.fl.ndaki personeldir. En önemli kurul Yüksek Askeri Şüradır.
    Turk Silahl. Kuvvetleri:
    1-Kara (Jandarma dahil)
    2-Deniz (Sahil Guvenlik dahil)
    3-Hava Kuvvetleri subay askeri memur, astsubay, erbafl ve erleri ile askeri o.rencilerden teflekkul eden ve seferde ihtiyatlarla ikmal edilen, kadro ve kurulufllarla teflkilat. gosterilen silahl. Devlet kuvvetidir.
    TSK Kamu Görevlileri
    1-yaflam u.rafl. olarak askerlik mesle.ini yuruten kesimdir.
    a-subaylar
    b-astsubaylar
    c-uzman erbafl ve erler
    d-askeri o.renciler
    2-askerli.i vatan hizmeti olarak yapan kesimdir.
    3-sivil memurlar
    Askeri Hizmetler


    Askeri Personel Yükümlüler Sivil Memurlar



    Subay Sözleşmeli Uzman Astsubay
    Erbaş ve Er
    Statü Hukukuna Sözleşmeli Statü Hukukuna Sözleşmeli
    Bağlı Subay Subay Bağlı Subay Subay


    Uzman Jandarma Sözleşmeli Erbaş Uzman Erbaş
    ve Er







    Subayların yükselme rejimi
    1-Kıdem
    2-Eğitim
    3-Başarı
    Subayların Hizmetle ilişkisinin kesilmesi
    1-İstifa
    2-Emeklilik
    3-Kadrosuzluk, yetersizlik, disiplinsizlik yada ahlaki durum
    4-TSK’den çıkarma cezası
    5-Belirli suçlardan mahkum edilme
    6-Ölüm
    TSK orta öğretim okullarına giriş aşamaları
    1-Sınav
    2-Ön sağlık muayenesi
    3-Bedeni yetenek sınavı
    4-Mülakat
    5-Yalnızca HKK nam ve hesabına öğrenim görecek öğrenciler için psikoteknik testi
    6-Yanlızca bando astsubay hazırlama okulu için müzik yeteneği testi
    7-Sağlık muayenesi ve benzeri seçim aşamaları
    Harp Okulllarına Giriş Koşulları
    1-Belirtilen boy ve ağırlığa sahip olmak
    2-Belirtilen ön sağlık niteliklerine sahip olmak
    3-Sağlık raporu almak
    4-Giriş yılında en çok 16 yaşında olmak
    Astsubayların atanma ve rütbe koşulları
    1-İlgili kuvvet komutanlarının teklifi
    2-Genelkurmay Başkanının lüzum görmesi
    3-Milli savunma bakanının onayı
    4-İçişleri bakanının onayı
    Subaylığa Atanma ve Rütbe Terfi Aşamaları(Terfiler 30 Ağustosta yapılır)
    1-İlgili kuvvet Komutanlarının teklifi
    2-Genelkurmay Başkanının lüzum görmesi
    3-Milli savunma bakanının ve başbakanın kararnameyi imzalaması
    4-Cumhurbaşkanının kararnameyi onaylaması
    General ve amirallerin üst rütbeye terfi koşulları
    1-Rütbeye mahsus bekleme süresini tamamlama
    2-Rütbeye mahsus en az 1 yıllık sicili bulunmak
    3-YAŞ tarafından yasada belirtilen esaslara göre seçilmiş olmak
    4-Subat sicil yönetmeliğinde belirtilen kıta hizmeti yapmış olmak





    Hakimler ve Savc.lar Yuksek Kurulu (HSYK)
    Özellikleri:
    1-Hakim ve savc.lar.n personel rejimini duzenleyen ve yoneten anayasal bir kuruldur
    2-HSYK daireler esas. ile calışır
    3-Ba..ms.z bir kuruldur
    4-Kurul, hakim ve savc.lar.n kendi aralar.nda secece.i uyeler yan.nda, atanm.fl uyelerden olufltur
    5-Kurul, gorevlerini yerine getirirken ve yetkilerini kullan.rken ba..ms.zd.r
    6-Hicbir organ, makam, merci veya kifli, Kurula emir ve talimat veremez
    7-Kurulun cal.flma esaslar., anayasal ilkeler cercevesindedir.
    Kurul, mahkemelerin ba..ms.zl... ile hakimlik ve savc.l.k teminat. esaslar.n. gozeterek adalet, tarafs.zl.k, do.ruluk ve durustluk, tutarl.l.k, eflitlik, ehliyet ve liyakat ilkeleri cercevesinde gorev yapar. HSYK Anayasa ve ilgili Yasan.n hukumleri cercevesinde, 22 as.l ve 12 yedek uyeden oluflur. Kurulun baflkan., Adalet Bakan.d.r. Adalet Bakanl... Musteflar., Kurulun do.al uyesidir. Kurulun 4 as.l uyesi, hakimlik mesle.ine al.nmas.na engel bir hali olmayan, yuksek o.retim kurumlar.n.n hukuk dal.nda en az 15 y.ldan beri gorev yapan o.retim uyeleri ile meslekte fiilen 15 y.l.n. doldurmufl avukatlar aras.ndan Cumhurbaflkan.nca; 3 as.l ve 3 yedek uyesi, Yarg.tay uyeleri aras.ndan Yarg.tay Genel Kurulunca; 2 as.l ve 2 yedek uyesi, Dan.fltay uyeleri aras.ndan Dan.fltay Genel Kurulunca; Bir as.l ve bir yedek uyesi, kendi uyeleri aras.ndan Turkiye Adalet Akademisi Genel Kurulunca; 7 as.l ve 4 yedek uyesi birinci s.n.f olup, birinci s.n.fa ayr.lmay. gerektiren nitelikleri yitirmemifl adli yarg. hakim ve savc.lar. aras.ndan adli yarg. hakim ve savc.lar.nca; 3 as.l ve 2 yedek uyesi birinci s.n.f olup, birinci s.n.fa ayr.lmay. gerektiren nitelikleri yitirmemifl idari yarg. hakim ve savc.lar. aras.ndan, idari yarg. hakim ve savc.lar.nca 4 y.l icin secilir. Suresi biten uyeler yeniden secilebilirler ve Kurula uye secimlerinde oy kullanabilirler. HSYK’nın temel gorevi, hakim ve savc.lar.n personel rejimini duzenlemek ve yonetmektir. Yasada personel rejiminin genel sorumlusunun Kurul oldu.u ve genel yetkinin Kurulda oldu.u ac.kca hukum alt.na al.nm.flt.r.
    Görevleri:
    1-Adalet bakanlığının, bir mahkemenin kaldırılması yada yargı çevresinin değiştirilmesi konusundaki tekliflerini karara bağlamak
    2-Hakim ve savcıları mesleğe kabul etme
    3-Yargı yetkisinin kullanımına ilişkin hususlar hariç olmak üzere savcıların adli görevlerine ilişkin konularda genelge düzenlemek
    4-Yargıtay ve danıştaya üye seçmek
    5-Anayasa ve yasalarla verilen diğer görevleri yerine getirmek.
    Hakim ve savcıların hizmete alınması aşamaları
    1-Sınav(Adalet bakanlığı tarafından yürütülür)
    a-Yazılı yarışma
    b-Mülakat
    2-Adaylığa atanma
    3-Eğitim
    4-Mesleğe giriş


    Hakim ve savcıların disiplin cezaları
    1-Uyarma
    2-Aylıktan kesme
    3-Kınama
    4-Kademe ilerlemesini durdurma
    5-Derece yükselmesini durdurma
    6-Yer değiştirme
    7-Meslekten Çıkarma
    Hakim ve savcıların 1.sınıfa ayrılması için gerekli koşullar
    1-Hakimlik ve savcılık mesleğinde 10 yılı duldurmak
    2-Yer değiştirme cezası almamış olmak
    3-Kınama cezası almamış olmak
    4-Kademe ilerlemesi durdurulması almaş olmak.
    /Türk silahlı kuvvetleri kanunu personelin aile yapısını düzenleme kapsamına almaz.
    /Sayıştay 1982 anayası ile yüksek mahkemeler arasında sayılmıştır.
    Akademik personeller: 1982 Anayasının 128, 129 ve 130.maddeleri çerçevesinde genel statüsü anayasal olarak hüküm altına alınan diğer kamu görevlileri
    Akademik personeller memurdan farklı olarak
    1-Üniversite ödeneği
    2-İdari görev ödeneği
    3-Eğitim öğretim ödeneği
    4-Geliştirme ödeneği alırlar
    Okutmanlar: İlgili kurumların görüşü alınarak fakültelerde ve fakülteye bağlı birimlerde dekanların rektörlüğe bağlı enstitü veya yüksekokullarda müdürün önerisi ve rektörün onayı ile sürekli veya süreli atanırlar.
    Öğretim Görevlileri: Sözleşme ile belirli süreli olarak yada kadro şartı aranmaksızın ders saati başına istihdam edilen akademik personeller.
    Doçentlik atamaları(Statü hukukuna bağlı)
    1-Belirli süreli bir atamadır
    2-Sürekli bir kadro değildir
    3-Güvenilir bir kadro değildir
    4-Bu görevde bulunma belirli bir süre ve koşullara tabidir.
    /Öğretim üyeleri 67 yaşına kadar çalışabilirler
    /Araştırma görevlileri belirli süreli kadroya alınırlar.
    /Akademik personelin statüsü yüksek öğrenim personel kanunu ve devlet memurları kanunu ile düzenlenmiştir.








    -8-
    SOZLEfiMEL. PERSONEL REJ.M.
    Sozleflmeli personel, kamu personelinin yard.mc.lar kategorisinin bir alt istihdam bicimidir. Sozleflmeli personel esas olarak statu hukukuna ba.l. olarak de.il, sozleflme iliflkisiyle idare taraf.ndan istihdam edilir. Sozleflmeli personel ile idare aras.nda, iki taraf.n karfl.l.kl. iradesine dayal. bir akit vard.r. Ancak istihdam rejimi, bu akit yan.nda ve onun uzerinde olan, idare taraf.ndan tek yanl. olarak idari duzenleyici ifllemlerle de duzenlenmektedir. Sozleflmelilik rejimi, iki tarafl. karfl.l.kl. irade yan.nda, idarenin tek yanl. ifllemleriyle de duzenledi.i bir aland.r. Di.er yandan, sozleflmelili.in ay.rt edici ve yukar.daki unsura ba.l. bir di.er niteli.i memurlu.un tersine, guvencesiz bir istihdam bicimi olmas.d.r.
    .dari Hizmet Sozleflmesi
    .dari hizmet sozleflmesinin nitelikleri, ozellikle Dan.fltayf.n kararlar. ve doktrindeki tart.flmalarla ac.kl..a kavuflmufltur. Bu cercevede, idari hizmet sozleflmesinin unsurlar. flunlard.r;
    . Taraflardan biri idaredir,
    . .darenin karfl. tarafa gore ustunlu.u soz konusudur,
    . Sozleflmenin konusu kamu hizmetinin yurutulmesidir.
    Devlet Memurlar. Kanunufnun 4/B Maddesine Gore Sozleflmeli Personel .stihdam.
    Bu genel esas ve usuller d.fl.nda, genel kural.n istisnas. olarak afla..daki durum ve gorevlerde ilgili hukumlere ba.l. olarak kamu idareleri, sozleflmeli personel istihdam edebilir;
    . Yabanc. uyruklular,
    . Tarihi belge ve eski harflerle yaz.lm.fl arfliv kay.tlar.n. de.erlendiren mutercimler,
    . Tercumanlar,
    . Milli E.itim Bakanl...nda norm kadro sonucu ortaya c.kan o.retmen ihtiyac.n.n kadrolu o.retmen istihdam.yla kapat.lamamas. hallerinde o.retmenler
    . Dava adedinin azl... nedeni ile kadrolu avukat istihdam.n.n gerekli olmad... yerlerde avukatlar,
    . Kadrolu istihdam.n mumkun olamad... hallerde tabip veya uzman tabipler,
    . Adli T.p Muessesesi uzmanlar.,
    . Devlet Konservatuvarlar. sanatc. o.retim uyeleri,
    . .stanbul Belediyesi Konservatuvar. sanatc.lar.,
    . Devlet Memurlar. Kanunufna tabi kamu idarelerinde ve d.fl kurulufllarda belirli baz. hizmetlerde cal.flt.r.lacak personel.
    4/B Sozleflmeli Personelin .fle Al.nma Koflullar. ve Surec
    (1) Olcme, Secme ve Yerlefltirme Merkezi (OSYM) Baflkanl... taraf.ndan Kamu Personeli Secme S.nav. (KPSS) (B) grubu puan s.ralamas. esas al.nmak suretiyle do.rudan yap.lacak merkezi yerlefltirme,
    (2) Yaz.l. ve/veya sozlu s.nav yap.lmaks.z.n, KPSS (B) grubu puan s.ralamas. esas al.nmak suretiyle ilgili kurum ve kurulufllar taraf.ndan yap.lacak yerlefltirme,
    (3) Esaslara ekli 3 say.l. cetvelde unvanlar. belirtilen (arfliv uzman., cozumleyici, insan haklar. uzman. hukukcu, mutercim, mutercim-tercuman, programc., sistem cozumleyicisi, sistem programc.s., tapu arfliv uzman., tercuman) sozleflmeli personel pozisyonlar.na KPSS (B) grubu puan s.ras.na konulmak kayd.yla al.m yap.lacak her bir unvan icin bofl bulunan sozleflmeli personel pozisyonunun on kat.na kadar aday aras.ndan ilgili kurum ve kurulufllar taraf.ndan yap.lacak yaz.l. ve/veya sozlu s.nav baflar.s. s.ras.na gore yap.lacak yerlefltirmedir.
    4/B Sozleflmeli Personelin Yer De.iflikli.i, Unvan De.iflikli.i ve Yeniden Hizmete Al.nmas.
    Sozleflmeli Personel Cal.flt.r.lmas.na .liflkin Esaslar, 4/B sozleflmeli personelin, kurum ici ve kurumlararas. yer de.iflikli.i, unvan de.iflikli.i ve yeniden hizmete al.nmas.na iliflkin esas ve usulleri duzenlemifltir. Oncelikle, sozleflmeli personel pozisyonlar. kurumsal olarak cak.l. pozisyondur, kurumlararas. yer de.iflikli.i yap.lamaz. Ancak, kurum ici yer de.iflikli.i belirli esaslara ba.l.d.r. Bu cercevede;
    . Kurumun hizmet icaplar. dikkate al.narak ayn. unvan ve hizmet niteliklerini haiz sozleflmeli personelin kurum ici karfl.l.kl. yer de.ifltirme talepleri, pozisyonunun vizeli oldu.u birimde fiilen en az bir y.l cal.flm.fl olmalar. Kofluluyla yerine getirilebilir.
    . Sozleflmeli personelin efl durumuna ba.l. kurum ici yer de.iflikli.i talebi; vizeli oldu.u birimde fiilen en az bir y.l cal.flm.fl olmas., gecifl yapaca.. hizmet biriminde ayn. unvan ve niteli.i haiz bofl pozisyon bulunmas. ve kamu personeli olan eflin, kurum ici gorev yeri de.iflikli.i mumkun olmayan veya mevzuat. uyar.nca zorunlu yer de.ifltirmeye tabi tutulan bir gorevde bulunmas. kayd.yla yerine getirilebilir.
    . Sa.l.k sebebine ba.l. kurum ici yer de.iflikli.i talebi; mazeret suresince gecerli olmak uzere, personelin gecifl yapaca.. hizmet biriminde ayn. Unvan ve niteli.i haiz bofl pozisyon bulunmas., pozisyonunun bulundu.u ildeki Devlet ve universite hastanesinde kendisi, efli ve cocuklar. ile mevzuat uyar.nca bakmakla yukumlu oldu.u ana ve babas.n.n hastal...n.n tedavisinin mumkun olmad...na iliflkin sa.l.k kurulu raporunu kuruma ibraz etmesi halinde yerine getirilebilir. Sa.l.k mazeretinin sona ermesi durumunda, eski pozisyonun bulundu.u il s.n.rlar. icerisindeki ayn. unvan ve niteli.i haiz
    bofl pozisyona yeniden atama yap.l.r.
    . Ayn. unvan ve niteli.i haiz bofl pozisyon bulunmas. halinde, efli flehit olan personelin kurum ici yer de.ifliklik talebi, bir defaya mahsus olmak uzere yerine getirilir.
    4/B Sozleflmeli Personelin Sozleflmesinin Feshi ve .fl Sonu Tazminat.
    4/B sozleflmeli personelin sozleflmesi, idare ve ilgili personelin kendi iste.i ile feshedilebilir. .darenin sozleflmeyi fesih etme koflullar., Sozleflmeli Personel Cal.flt.r.lmas.na .liflkin Esaslar ile duzenlenmifltir. Buna gore, sozleflmeli personelin sozleflmesi, afla..daki hallerinden herhangi birinin gercekleflmesi halinde, ilgili kamu kurum ve kurulufllar.nca tek tarafl. olarak feshedilir;
    1) .fle al.nma ac.s.ndan gerekli olan niteliklerden herhangi birini tafl.mad...n.n sonradan anlafl.lmas.,
    2) .fle al.nma ac.s.ndan gerekli olan niteliklerden herhangi birini sonradan kaybetmesi,
    3) Sozleflme donemi icerisinde mazeretsiz ve kesintisiz 3 gun veya toplam 10 gun sureyle gorevine gelmemesi,
    4) Hizmet sozleflmesinde belirtilen koflullara uymamas. nedeniyle ba.l. bulunduklar. yoneticileri taraf.ndan yaz.l. olarak uyar.lmas.na ra.men soz konusu koflullara uymama halinin tekrarlanmas.,
    5) Hizmetinin gerektirdi.i pozisyona ihtiyac kalmamas.,
    6) Bir proje kapsam.nda ifle al.nmas. durumunda istihdam edildi.i projenin tamam.n.n veya proje bolumlerinin sozleflmede ongorulen sureden once tamamlanmas..
    Kamu .ktisadi Teflebbuslerinde Sozleflmeli Personel Rejimi
    Kamu .ktisadi Teflebbuslerinde gorev yapan sozleflmeli personelin rejimi, 1990 tarihli ve 399 say.l. Kamu .ktisadi Teflebbusleri Personel Rejiminin Duzenlenmesi ve 233 Say.l. Kanun Hukmunde Kararnamenin Baz. Maddelerinin Yururlukten Kaldır.lmas.na Dair Kanun Hukmunde Kararname ile duzenlenmifltir. 399 say.l. Kanun Hukmunde Kararname, ayn. zamanda Kamu .ktisadi Teflebbuslerinin genel personel rejimini hukum alt.na alm.flt.r. Ancak, bu kurulufllarda cal.flan memur statusundeki personelin rejimi Kararnamede duzenlenmeyen hukumler ac.s.ndan Devlet Memurlar. Kanunufna tabidir. .flciler ise butunuyle .fl Kanunufna ba.l. olarak istihdam edilirler. 399 say.l. Kanun Hukmunde Kararname esas olarak Kamu .ktisadi Teflebbuslerinde gorev yapan sozleflmeli personelin rejimini duzenlemifltir. Kararname ile sozleflmeli personelin, hizmete al.nmalar., gorev ve yetkileri, nitelikleri, atanma, ilerleme, yukselme, hak ve yukumlulukleriyle di.er ozluk haklar. Hukum alt.na al.nm.flt.r. Kamu .ktisadi Teflebbusleri, ozellefltirme program.nda yer alan kurulufllar, kamu bankalar. ve ozel yasalar. olan kurulufllarda yer alan toplam 217.985 personelin, 77.841fi (%35,7) sozleflmeli personel statusundedir.
    Kamu .ktisadi Teflebbuslerinde Sozleflmeli Personelin Pozisyonlar., .fle Al.nmas. ve Koflullar.
    Kamu .ktisadi Teflebbuslerinde sozleflmeli personele ait pozisyonlar.n unvan ve say.lar. Bakanlar Kurulu Karar. ile tespit edilir. Yeni kadro ve pozisyonlar.n ihdas. ile ihdas edilmifl kadro ve pozisyonlar.n iptal ve de.ifliklikleri Bakanlar Kurulu Karar. ile yap.l.r.
    Sozleflmeli personel, yonetim kurulu karar. ile ifle al.n.r. Yonetim kurullar. Bu yetkilerini, s.n.rlar.n. gostermek suretiyle devredebilirler. Sozleflmeli personel ile akdedilecek sozleflmeler Devlet Personel Baflkanl... taraf.ndan haz.rlanacak yonetmelikle tespit edilecek tip sozleflme cercevesinde ve takvim y.l. itibar.yla y.ll.k olarak duzenlenir. .lk defa ac.ktan ifle al.nacak sozleflmeli personel ile 6 ayl.k sozleflme
    yap.l.r. Bunlar.n muteakip sozleflmeleri ile y.l icinde memur statusunden sozleflmeli statuye gecenlerin sozleflmeleri bir kereye mahsus olmak uzere cari y.l sonuna kadar yap.l.r. Sozleflmeli personelin, sozleflme suresi icinde gorev yeri veya unvan.n.n de.iflmesi halinde sozleflme yeniden duzenlenir. Sozleflmeli personelin ifle al.nmada tafl.mas. gereken genel ve ozel koflullar Kararname ile belirlenmifltir (madde 7). Buna gore sozleflmeli personelin tafl.mas. gereken genel koflullar, Devlet Memurlar. Kanunufnun 48. maddesindeki genel koflulardan farkl. olarak gTurk vatandafl. olmakh ve askerlik koflulu yer almamakta ancak, Devlet Memurlar. Kanunufnda art.k yer almayan gvucut sakatl... ile ozurlu olmamalar.h hukmu bulunmaktad.r. Sozleflmeli personelde aran.lacak ozel koflullar, teflebbus ya da ba.l. ortakl.k yonetim kurullar.nca c.kar.lacak yonetmelikle tespit edilir. Sozleflmeli personelin hizmete girmesi icin gereken genel koflular flunlard.r;
    . Kamu haklar.ndan mahrum bulunmamak,
    . 18 yafl.n. tamamlam.fl olmak,
    . Taksirli suclar haric olmak uzere, a..r hapis veya 6 aydan fazla hapis ve yahut affa u.ram.fl olsalar bile devletin flahsiyetine karfl. ifllenen suclarla, zimmet, ihtilas, irtikap, ruflvet, h.rs.zl.k, doland.r.c.l.k, sahtecilik, inanc. Kotuye kullanma, dolanl. iflas gibi yuz k.zart.c. veya fleref ve haysiyeti k.r.c. suctan veya istimal ve istihlak kacakc.l... haric kacakc.l.k, resmi ihale ve al.m satımlara fesat kar.flt.rma, devlet s.rlar.n. ac..a vurma suclar.ndan dolay. Hukumlu bulunmamak,
    . Gorevlerini yapmalar.na engel olabilecek ak.l hastal... veya vucut sakatl... ile ozurlu olmamak,
    . En az ortaokul mezunu olmak. Ancak, ortaokul mezunlar. aras.ndan personel temininin mumkun olamamas. halinde ilkokul mezunlar.n.n da istihdam. mumkundur.
    Sozleflmeli personelin ifle girmesi icin gereken s.nav koflulu Kararname ile duzenlenmifltir(madde 8).
    GEC.C. PERSONEL REJ.M.
    Gecici personel, kamu personelinin s.n.fland.rmas. icerisinde, yard.mc.lar kategorisinin
    bir alt turudur. Gecici personel de sozleflmeli personel gibi, statu hukukuna ba.l. olarak de.il, sozleflme iliflkisi ile kamu taraf.ndan istihdam edilir. Gecici personel, ad.ndan da anlafl.laca.. gibi ggecicih olarak istihdam edilen personel turudur.
    Gecici personelin, Yasa cercevesindeki unsurlar.na bakt...m.zda;
    . Gecici personel, bir y.ldan az sureli ya da mevsimlik gorevler icin kullan.labilir,
    . Gecici personelin hangi gorevlerde kullan.laca..na, Devlet Personel Baflkanl... ve Maliye Bakanl...n.n gorufllerine dayal. olarak Bakanlar Kurulunun karar vermesi esast.r,
    . Gecici personelin ucret ve adedine, Devlet Personel Baflkanl... ve Maliye Bakanl... n.n gorufllerine dayal. olarak Bakanlar Kurulu taraf.ndan karar verilir,
    . Gecici personel, sozleflme ile cal.flt.r.l.r ve iflci say.lmaz.
    Gecici personel (4/C) ile sozleflmeli personel (4/B) aras.nda benzerlikler oldu.u gibi farkl.l.klar da vard.r. Oncelikle her iki istihdam bicimi de sozleflme iliflkisi niteli.i tafl.r. Bu niteli.e ba.l. olarak, her ikisi de kamu personeli s.n.fland.rmas. icerisinde yard.mc.lar kategorisinin alt turudur. Her ikisi de asli ve surekli gorevlerde de.il, tali ve gecici gorevleri yurutmek uzere ifle al.n.rlar. Her iki istihdam biciminde de duzenleme yetkisi Bakanlar Kurulundad.r. Di.er yandan, bu iki istihdam bicimi aras.nda farkl.l.klar da vard.r. Bu cercevede, sozleflmeli personelin sozleflmesi mali y.l ile s.n.rl. iken gecici personelin sozleflmesi bir y.ldan az surelidir.
    .fiC. .ST.HDAM REJ.M.
    Devlet Memurlar. Kanunufnda yer alan dorduncu istihdam bicimi ve yard.mc.lar kategorisinin ucuncu turunu iflciler oluflturur. .flciler de sozleflmeli personel ve gecici personel gibi statu hukukuna ba.l. de.il, genifl anlamda sozleflme iliflkisi ile istihdam edilirler. 2011 y.l. sonu itibar.yla kamuda 357.613fi surekli, 21.622fsi gecici olmak uzere toplam 379.235 iflci istihdam edilmektedir. .flcilerin, %39fu yerel yonetimlerdedir.
    mifltir.




  • 1
    KENTLEŞME VE KENTB.L.M
    Kentbilim; de.işik bilim dallar.yla ceşitli yonlerden ilgili oldu.u icin disiplinleraras. ozelli.e sahiptir. kentbilim; kamu yonetimi, ekonomi, co.rafya, mimarl.k, muhendislik, sosyoloji ve sosyal psikoloji, tarih, sanat tarihi, kriminoloji ile yak.ndan ilgilidir. Kentcilik biliminin kamu yonetimiyle ilgisi, yerleşme alanlar.ndaki mulkiyet hakk.n.n kullan.lmas. dolay.s.ylad.r. Ekonomi, gunumuzde kentbilimin kapsam.na fiziki plan fikri yan.nda ekonomik plan fikrininde girmifl olmas., bu iki bilim dal. aras.ndaki ilişkiye basit bir ornektir. co.rafya ile de ilgilidir. Co.rafya genellikle iki ana konuyla ilgilenir. Birincisi fizik co.rafyad.r(dunyan.n fiziki yap.s.n. ve cevreyi inceler); ikincisi befleri co.rafyad.r(.nsanlar.n dunya uzerindeki yaflay.ş ve davran.fllar.n. inceler). Beşeri co.rafyan.n, sosyal co.rafya ve iktisadi co.rafya olmak uzere bolumleri vard.r. Kentbilim tarih ve sanat tarihi bilimiyle yak.ndan ilgilidir. Eski eserler, gecmiş ile gunun toplumu aras.ndaki ilgiyi surdurmeyi sa.layan en etkili ba.d.r. Di.er taraftan, eski eserlerin sanat yonu oldu.u gibi, ulusal ve uluslararas. bilim, kultur, yap. malzemesi ve tekni.i hakk.nda bilgi elde etmemiz, tarih ve sanat tarihiyle mumkundur.
    Kent bilim: Disiplinleraras. ozelli.e sahip, kent ve kentleşme ile ilgili konular. araflt.ran ve analiz eden bilim dal.d.r.
    KENTLEŞMEN.N TANIMI VE SINIFLANDIRILMASI
    Kentleşlmenin Tan.m.: ulkelerin gelişmişlik durumu incelenirken, Gelişmişve Gelişmekte Olanşeklinde s.n.fland.r.l.rlar. Gelişmiş veya gelişmekte olan devletin belirlenmesinde esas al.nan olculerden bir taneside yerleşme alanlar.n.n durumudur. toplumlar.n belirli yerlerde yerleşmelerine sebep olan kentleşme, ayn. zamanda ulkelerin gelişmişlik durumunu belirlerken gozonunde tutulan bir başka faktordur.
    Kentin Tan.m.: Kentlerin, nufus yo.unlu.u fazla yerleflme alanlar. olmas.n.n yan. s.ra, buralarda yurutulen hizmet ve faaliyet ceflitleriyle ilgili orgutleri ve personelide bar.nd.rd.klar. fluphesizdir. Kentler, siyasi, fiziki ve fonksiyonel ac.lardan incelenebilirler. Siyasi ac.dan kentler, belirli idari s.n.rlar icerisinde gorev yapan yonetimlere sahip birimlerdir. Fiziki ac.dan kentler, de.iflik amaclar icin kullan.lan cok say.daki binalar ile ulaşım. sa.layan yollardan oluflur. Fonksiyonel ac.dan kentler ise, ekonomik, sosyal ve kulturel faaliyetlerin yap.ld.klar. yerleflme alanlar.d.r. Kent kavram.n.n bu geliflmesi bir yerde kentleflme ile kent buyumesi aras.nda ayr.m yapmam.z. gerektirir. Cunku kentleflme, hem statik hem dinamik bir anlam tafl.r. Kentleflmenin statik anlam. kentin geliflmesinin belirli bir derecesini belirtir. Kentin tan.m. icin kullan.lan kriterler;
    1-Kamu yonetimi ac.s.ndan(yerleflme alan.n.n idari statusu)
    2-istatistiki ac.dan(nufusun yo.unlu.u ve nufusun bileflimi)
    3-sosyolojik ac.dan(sosyolojik kurallar)
    Devlet Planlama Teflkilat. 20.000 kiflinin yaflad... yerleri kent olarak kabul etmektedir. .statistiki onem tafl.yan bu kriter son derece subjektif bir ozellik gosterir. nufus yo.unlu.ğu olcu olarak kabul edilirse subjektif olma ozelli.i devam eder. Kentlerin baz. alanlar.nda nufus yo.unlu.u ac.s.ndan boşluklar olabilmesi bunun orne.idir. 10bin-50bin/50bin-100bin/ 100bin-1milyon. Nüfuslu kentler. Yerleflme alan. olarak kentibelirleme olculerinden bir baflkasıda nufusun bileflimidir. Kent nufusunun buyuk bir k.sm. yapt.klar. işleryonunden ba..ml. d.r ve tar.m d.fl. işlerle u.raş.rlar. Kent d.ş. yerleşme alanlar.nda ise şah.slar, kendi başlar.na belirli bir işle u.raş.r. Kent ile kent d.ş. yerleşme alanlar.n. birbirinden ay.rmak amac.yla ileri surulen olculerin bir k.sm.da sosyolojik kurallar niteli.indedir. Ozellikle modern sosyologlar kentleri insan iliflkileriac.s.ndan de.erlendirir. Bu ac.dan kenti, belirli bir alanda yaflayan insanlar.n iliflkilerinin birleşti.i yerlerdir.Sosyal yap.ve hayat stilikent ile kent d.ş. yerleflme alanlar.n. birbirinden ay.rmam.z. sa.layan farkl.l.klar olarak karş.m.za c.kar.
    Kent: .nsan iliflkileri ac.s.ndan ancak belirli nufusa sahip toplumlarda karfl.lanmas. mumkun olan fizyolojik, ekonomik, sosyal ve kulturel ihtiyaclar.n belirli duzeylerde karfl.land...; her ulkenin kendi ozelliklerine gore kriterlerini belirledi.i fiziki yerleflme alanlar.d.r.
    KENT SINIFLANDIRMALARI
    1-Fonksiyonlar. Ac.s.ndan Kentler
    Kentlerin fonksiyonlar. ac.s.ndan s.n.fland.r.lmalar.nda esas olan nokta kentin sosyo-ekonomik yeri, onemi ve s.n.r.d.r Kentlerin fonksiyonlar. ac.s.ndan ilk s.n.flama cabalar.na Amerikan kentlerinin s.n.flamas.yla u.raflan Harrisde rastlamaktay.z. Daha sonralar. Harris taraf.ndan ortaya konulan olculer de.ifltirilmek suretiyle Neslon taraf.ndan uygulanmaya cal.fl.lm.flt.r. Burada onemle belirtilmesi gereken husus kanaatimizce kentlerin fonksiyonel s.n.flamalar.nda kullan.lan olculerin, ulkelerin ekonomik, sosyal ve siyasi yap.lar.n.n farkl. olmas. dolay.s.yla her devlette aynen uygulanamayaca..d.r.
    a-Ekonomik Fonksiyon: ticaretle, ziraatle ve sanayi ile ilgili faaliyetlerin merkezi olmalar. ve perakende ve toptan yap.lan ticari faaliyetlerin merkezileflti.i kentlerdir.
    b-Kulturel Fonksiyon: kentte bulunan yukseko.retim kurumlar., edebiyat ve guzel sanat faaliyetleri, ceflitli kongre ve festival duzenleme imkanlar., muzeler ve dini merkezler.
    c-.dari ve Siyasi Fonksiyon: Kentlerin ekonomik ve kulturel fonksiyonlar. genellikle kendili.inden oluflur ve geliflir. Buna karfl.l.k bir kent, sahip oldu.u idari ve siyasi fonksiyon dolay.s.yla di.er kentlere ustunluk sa.lar. Cunku bu kentin sahip oldu.u idari ve siyasi fonksiyon genellikle ulkenin butununu ilgilendiren hizmetlerin yurutulmesine yard.mc. olmaktad.r. Gercektende bir baflkentte yurutulen idari ve siyasi faaliyetler, buralar.n di.er kentlerden fonksiyon ac.s.ndan ayr.lmas.n.n bafll.ca olcusudur. Kentlerin sahip olduklar. idari ve siyasi fonksiyon ulkeler ac.s.ndanda farkl.l.k gosterir.
    2-Bar.nd.rd.klar. Nufus Ac.s.ndan Kentler
    Kentlerin nufuslar. ac.s.ndan ceflitli gruplara ayr.lmalar. istatistik ac.dan onem tafl.r. Fakat kentlerin sadece nufus miktarlar. dikkate al.narak grupland.r.lmalar. gunumuzde cok onemli de.ildir. Cunku kentler ekonomik, sosyal ve kulturel fonksiyonlar. dolay.s.yla onem kazanmaktad.rlar. Di.er taraftan s.n.rlar. icerisinde bulunduklar.ulkede etkili olmak yan.nda bu etkilerini di.er devletlerdede hissettiren kentler vard.r.
    3-Fiziki S.n.rlar. Ac.s.ndan Kentler: Kaplad.klar. fiziki alan.n geniflli.i dikkate al.nmak suretiyle kentlerin grupland.r.lmas. olcutude zaman zaman kullan.lmaktad.r. Fakat kentlerin uzerinde kurulduklar. alan.n buyuklu.u ile genifl bir sahaya yay.lm.fl bulunmas. her zaman kentinbuyuk olceklikent oldu.unu gostermez. Gercekten gunumuzde geliflen inflaat teknolojisi dolay.s.yla cok katl. binalar.n yap.lmas. sonucunda kentler dikeyolarak geliflme gostermektedirler. Buda kentlerin grupland.r.lmas.nda fiziki olan s.n.r.n.n gecerlili.ini flupheli hale getirmektedir.
    4-Yerleflme Alan fiekilleri (Morfolojik) Ac.s.ndan Kentler: Kentlerin bir baflka grupland.rma flekli yerleflme alan flekliyle ilgilidir. Bu grupland.rma olcusunde, kentlerin kurulduklar. alan flekillerinin benzerlik veya farkl.l.klar. ile fiziki s.n.rlar.n en ve boylar. esas al.nmaktad.r. Bu olcuye gore kentler flu gruplara ayr.l.r :
    a-Dairevi flekle sahip kentler
    b-fierit flekline sahip kentler
    c-Parcal. flekle sahip kentler
    d-Cok merkezli flekle sahip kentler.
    5-Gecirdikleri Kronolojik Evreler Ac.s.ndan Kentler:
    a-Tarih oncesi (Prehistorya) devir kentleri
    b-Klasik devir kentleri
    c-Roma kentleri
    d-Orta Ca. bafl.ndaki kentler
    e-Modern kentler
    Kentlerin biyolojik varl.klar gibi bir geliflme gosterdi.ini duflunen araflt.rmac.larda kendi ac.lar.ndan flu grubland.may. yaparlar.
    1-Eopolis:Kent toplulu.u oncesi koy toplulu.unun ceşitli uretim şekillerine dayanarak oluşması.
    2-Polis:Belirli bir sanayi kolunun hakim oldu.u ve yine kamu hizmetlerini cevreye goturmek ac.s.ndan belirli orgutlerin bulundu.u yerleflme alanlar.
    3-Metropolis:Baz. kucuk kentlerin ve di.er yerleflme alanlar.n.n birleflmesiyle ortaya c.kan buyuk kentler.
    4-Megalopolis:Metropolis fleklinde geliflen buyuk kentin fiziki s.n.rlar ac.s.ndan geniflleyerek sosyo-ekonomik ve kulturel etkilerini ulke s.n.rlar. d.fl.na kadar goturebilen kentlerdir.
    5-Tyrannopolis:Kentin ekonomik ve ticari hayat.nda gerileme bafllam.fl olmakla birlikte buyumeye devam etmekte oldu.u donemdir. Kentin sosyo-kulturel fonksiyonlar.ndada gerileme başlam.şt.r.
    6-Nekropolis:Kent, her bak.mdan cokufl icerisindedir ve harabe haline gelmifltir.
    KENTLEfiMEN.N OZELL.KLER.
    Kentleflme Bir De.iflmedir: Kentleflme, herfleyden once devletin yuklendi.i hizmetler ac.s.ndan faaliyetlerde bulunmas.n. gerektiren ekonomik, sosyal, fiziki ve nufus alanlar.ndaki de.iflikliklerdir. Ulke duzeyinde hukuk ve duzeni sa.lamay. amaclayan ve kurumlar.n. bunlar. denetlemek ve sa.lamak uzere planlayan devletin, h.zl. kentleflmesinin do.uraca.. sorunlar. cozmek icin kent duzeyindeki yonetim fonksiyonlar.n.(planlama, karar verme ve uygulama) kullanan yoneticilerin daha ust kademelerdeki yoneticilerin kulland.klar. yonetim fonksiyonlar. ac.s.ndan yatay ve dikey iliflkilerin duzenlenmesinde yarar vard.r.
    Kentleflme Devletin Odevlerinde Art.fl. Gerektirir:Devlet gelirlerinin art.r.lmas., bu gelirlerin butce cercevesinde gerceklefltirilecek de.iflik programlara da..t.lmas. ve oncelikli olanlar.n.n belirlenmesi gibi mali sorunlar kentleflmeyle yak.ndan ilgilidir. Kentler geliflirken ortaya koyduklar. de.iflmeler cok yonludur ve ulkenin ekonomik ve sosyo-politik yap.s.n. etkileme gucune sahiptir. Bu sebepten dolay., yerleflme, kentleflme, mahalli idarelerin yap.lar. ve bunlarla ilgili hukuki duzenlemeler devlet taraf.ndan yap.lmas. gereken gorev alanlar.ndan sadece bir k.sm.d.r.
    Devletin Kentleflme Sebebiyle Karfl.laflaca.. Problemler ve Gorevler Karmafl.k ve Teknik Nitelikler Tafl.rlar
    Devlet, kentleşme sebebiyle tafl.mac.l.k, konut, salg.n hastal.klar.n onlenmesi ve denetimi, cevre kirlenmesini onlemek ve enerji, altyap., e.itim, kultur ve sosyal hizmetleri yurutme durumunda kalabilir. Ancak, bu hizmetlerin yurutuluş şekli kentleflmeden oturu dahada karmafl.k ozellik kazanabilir. Dolay.s.yla ceşitli kaynaklar.n ozellikle mali, insangucu ve malzeme kaynaklar.n.n koordinasyonu ve planlanmas. zorunlu olur. şuras. şuphesizdirki, bunlar.n yap.lmas. da teknik ozellikler tafl.r. Kent konusunda son olarak de.inilmesinde fayda gordu.umuz bir noktada al.ş.lm.fl kent buyuklu.unuaflan yeni yerleflme alanlar.na art.k gunumuzde her ulkede rastlan.lmas.d.r. Metropolitan alan ad.n. alan bu yerleflme merkezleri, kent ile cevrekentlerden(banliyolerden) oluflan ve ekonomik, sosyal, kulturel ac.lardan odak noktas. durumunda bulunan yo.un nufuslu yerlerdir. Yerleflme alanlar. Kademelendirilirken metropolitan alanlar.n yan yana gelmeleriyle devaml. ve bitmeyen bir kent gorunumu kazanan co.rafi bolgelere megalopolisad. verilmektedir.
    KENTLEfiMEN.N GEL.fiMES.
    Kentleflmenin geliflmesini genellikle iki ana bolumde incelemekte yarar vard.r. Sanayileflme
    oncesi kentleflme ve sanayileflme sonras. kentleflme. Boyle bir ay.r.m.n yap.lmas.n.n bafll.ca sebebi, kentleflmenin sanayileflmeyle daha belirgin hale gelmesi ve h.z kazanm.fl olmas.d.r. Bu bolumde ayr.ca inceleyece.imiz gibi, kentleflmeyi etkileyen sebeplerin bafl.nda, cal.flma imkanlar.n.n artmas., uretim, ulafl.m ve tar.m tekniklerindeki geliflmelerin geldi.ini gormekteyiz. Bu gibi deyimlerin bile sanayileflme ile ortaya c.kt...n. duflunecek olursak kentleflme ile sanayileflme aras.ndaki etkileflimin derecesi daha iyi anlafl.l.r.
    Sanayileflme Oncesi Kentleflme: uretim, ulafl.m ve tar.m tekniklerindekide.ifliklikler. Ortaca. Avrupas.nda kentleflme, flu uc ilke cercevesinde flekillenmifltir.
    . Yay.lan ve ticarete dayanan kapitalist ekonominin geliflmesi ilkesi,
    . Ulusal devlet ilkesi,
    . Fiziki bilimlerin esaslar.n. ortaya koyan fikir sisteminin do.mas. ilkesi.
    Bu uc ilke icerisinde en onemli olan. ulusal devlet kavram.d.r. Cunku, boylece farkl. mekanlarda bulunan yerleflme alanlar. (Site-Polis) tek tek sahip olduklar. siyasi iktidar., toplumun siyasi orgutlenme flekli olan devlete devretmekteydiler. Butun devlet burokrasisi az say.daki kentlerde, hatta bir tek kentte toplanmak suretiyle yerleflme alanlar. ekonomik, sosyal ve kulturel fonksiyonlar kazanmaktayd.. Ortaca.da islam ve h.ristiyan kulturunun etkisinde kalan toplumlardaki kentleflme flekli incelendi.i zaman, kentlerin ibadet yerleri cevresinde ve genellikle d.fla do.ru geniflleyen bir geliflme gosterdikleri gorulur. Ozellikle islam kulturunun benimsendi.i kentlerde, binalar.n toprak duvarlarla cevrili bahceler icerisinde yap.ld... ve bahce duvarlar. aras.ndaki yollar.n ince kan damarlar.n. hat.rlatan dar gecitler oldu.u gorulur. Bu ca..n kentleflme ozelliklerinden bir tanesi olan, kent etraf.ndaki surlar, ilerleyen savafl teknikleri karş.s.nda eski onemini kaybetmiştir. Sonuc olarak diyebilirizki; Sanayileşme oncesi kentleşme, buyuk olcude tar.m.n ilerlemesi ve elde edilen urunde art.fl olmas.n.nda etkisinde kald... gibi, de.iflik kulturlerin izlerini de tafl.maktad.r.
    Sanayileflme Sonras. Kentleflme: sanayileflmenin bafllamas. ile kentleflme daha baflka unsurlar.n etkisinde kalarak geliflmifltir. Nufusun artmas., iflcilerin yapt... iflleri farkl.laflt.r.r ve ifllerin farkl.laflmas.da uzmanlaflmaya yol acar. Uzmanlaflman.n en onemli sonuclar.ndan bir tanesi olan verim art.fl., bafllang.cta sanayileflmenin esas birimlerinden olan iflcinin hayat.n. olumlu yonde etkilemifltir. Ancak uzun donemde, bu etki hem yaflama flartlar. hem de etkilenen kimselerin say.s.nda art.fllara sebep olmufltur.
    Geliflmifl Ulkelerde Kentleflme: Genellikle ulkeler kalk.nmalar.n. sanayileflmeyle, ticaret ve madencilikle gerceklefltirirlerken bu tur faaliyetlerin yap.ld... alanlarda goze carpan de.iflikliklerin bafl. nda nufus oran.ndaki art.fl gelir.
    Geliflmekte Olan Ulkelerde Kentleflme: Gelişmiş ülkeler ve Gelişmekte olan ulkelerin gelişme ve kalk.nma yolunda karş.laşt.klar. sorunlar de.işik olmas.na karş.l.k, baz. ortak ozelliklerede sahiptirler.
    1-kişi baş.na duşen milli gelir cok azd.r.
    2.tar.ma dayal. bir insangucu istihdam.n.n soz konusu olmas.d.r. Orne.in, Afrika ve Asyadaki gelişmekte olan ulkelerde insangucunun %70, %90 kadar.n.n tar.m alan.nda istihdam edilmesine karş.l.k, gelişmiş ulkelerde bu oran sadece %5 civar.nda kalmaktad.r.
    3.h.zl. bir gelişme icerisinde olmalar.na karş.l.k esas nufus kent d.ş. yerleşme alanlar.nda yaşamaktad.r.
    4.do.um oran.n.n olum oran.ndan fazla olmas. dolay.s.yla, toplam nufus icerisinde ve 15 yafl.n alt.nda uretici olmayan nufusun buyuk bir miktar oluflturmas.d.r.
    5-kifli bafl.na duflen milli gelirdeki dufluklu.un ceflitli beslenme bozukluklar.na sebep olmas.d.r.
    6-salg.n hastal.klar sebebiyle olum yuzdesinin yuksek duzeyde oluflmas.
    7-okuma yazma oran.n.n buralarda dufluk olmas.d.r.
    KLAS.K KENTLEfiME NEDENLER.
    Klasik kentleflme: Tar.m tekniklerinin geliflmesi, cal.flma imkanlar., ulafl.m tekniklerinin geliflmesi, co.rafi sebepler, hukuki ve siyasi sebepler ve goc etme e.ilimi klasik kentleflmenin
    sebepleridir.
    1-Tar.m Tekniklerinin Geliflmesi
    2-Cal.flma Olanaklar.
    3-Ulafl.m Tekniklerinin Geliflmesi
    4-Co.rafi Nedenler
    6-Hukuki ve Siyasi Nedenler
    7-Goc Etme E.ilimi
    1-Tar.m Tekniklerinin Geliflmesi: sanayi ekonomisi öncesi, tar›m ekonomisi devrinde, çiftçiler zamanlar› n›n ço¤unu tar›m ürünlerinin üretimine ay›r›p, daha fazla insangücüne ihtiyaç duyarlarken; tar›m tekniklerindeki ilerlemeler hem üretim yapanlar›n bofl zamanlar›n› art›rm›fl ve hem de tar›m iflçilerinin bu kesimden baflka ifl alanlar›na geçmesine sebep olmufltur. Tar›m tekniklerini gelifltirme çabalar› olumlu sonuç verince, tar›m alanlar›ndaki insanlar “sanayi kentlerine” ak›n etmifltir. geliflmekte olan ülkelerde kentleflmeyi, tar›m tekniklerindeki ilerlemelerin flekillendirilmesi yan›nda; kentlerdeki hizmet üretim alanlar›n›n çekicili¤i ile kent d›fl› yerleflme alanlar›n›n olumsuz sosyo-ekonomik iticili¤i etkiler. Gerçektende nüfusunun büyük bir yüzdesini tar›m alan›nda iflgücü
    istihdam ederek kalk›nan ülkelerde, tar›m›n do¤a flartlar›n›n etkisinde olmas› ve olumsuz sosyo-ekonomik durum kent d›fl› yerleflme alanlar›ndan gelen göçün itici flart› olmaktad›r.
    2-Çal›flma Olanaklar›: Kentlerdeki alanlar›n›n çeflitleri ve sa¤lad›¤› olanaklar kentleflme konusunda çekici flart olmufltur. Kentlerdeki çal›flma olanaklar›, kentten kente farkl› olabilir. Kentlerden birisi ülke ekonomisini içerisinde kamu kesiminde çal›flma aç›s›ndan önem tafl›rken, bir baflkas› özel kesimde çal›flma aç›s›ndan önem tafl›r.
    3-Ulafl›m Tekniklerinin Geliflmesi: Ulafl›m tekniklerindeki geliflmeler kentleflmeyi iyi yönde etkilemifltir. Herfleyden önce yetersiz ulafl›m sebebiyle, sadece çevresi için üretim yapan küçük sanayi kurulufllar›yla, yerel ticaret alanlar›, tafl›madaki ilerlemeler dolay›s›yla büyük üretim ve ticaret merkezleri haline gelmifllerdir. Di¤er taraftan, ulafl›m›n kolay ve h›zl› olmas›, insanlar›n hareket edebilme olana¤›n› art›rm›flt›r. Ulafl›m tekniklerinin ilerlemesi, kentleflmeye etki eden sanayi kurulufllar›n›n yerleflme alanlar›n› dahi etkilemifltir. Çok uzak pazar alanlar› için üretim yapan sanayi tesisleri, hem kendilerine hammadde temin etmek hem de ürettikleri mal› pazarlamak amaçlar›n›, ulafl›m konusuyla ba¤daflt›rmak zorunda kalm›fllard›r. Kentleflmeyi, haberleflme tekniklerinde kaydedilen ilerlemelerde etkilemifltir. Fikirlerin, bilgilerin ve tecrübelerin insanlar aras›nda yay›lmas› ve de¤ifltirilmesi hizmet üretiminin esasl› unsurlar›ndan birisi olmufltur. Di¤er bir aç›dan kentler, bu fikir ve bilgilerin hem gelifltirildi¤i hemde yay›ld›¤› merkezlerdir.
    4-Co¤rafi Nedenler: Kentleflmeyi etkileyen sebeplerden bir tanesi de kentlerin, co¤rafi aç›dan kuruldu¤u yerdir. Geliflmifl ülkelerdeki birçok büyük kent -örne¤in Rotterdam, Londra, Liverpool, New York, New Orleans ve San Fransisco deniz tafl›mac›l›¤›n›n önem tafl›d›¤› zamanlarda geliflmifl, k›y› yerleflme alanlar›d›r. Di¤er taraftan, sanayinin ihtiyaç duydu¤u temel hammaddelerin ç›kar›ld›¤› çevrelerde belirli kent merkezleri fleklinde geliflmifllerdir. Kömür ve cevher yataklar› çevresinde yerleflme alanlar›n›n geliflmesi bu sebebe dayanmaktad›r. Büyük nehirler boyunca kent yerleflim alanlar›n›n kurulmas›, ulafl›m kolayl›¤› yan›nda, nehirlerden enerji sa¤lamak amac›na dayan›r.
    5-Hukuki ve Siyasi Nedenler: Kentleflmeyi, her ülkenin hukuki ve siyasi sistemleri de etkiler. Özellikle toprak mülkiyetini düzenleyen kanunlar, hukuki aç›dan kentleflmeye yön verirler. Di¤er taraftan ülkelerin kentleflmeyi flekillendirmek istemeleri do¤rudan bu konularla ilgili
    kanuni düzenlemelere gitmelerine neden olmufltur. Nitekim ‹ngiltere 1946, 1965 ve 1968 senelerinde yay›nlad›¤› “Yeni Kentler Kanunu” ile kentleflmeyi denetim alt›nda tutmak istemifltir. Bu kanunlar ‹ngiltere, ‹skoçya, Galler ve Kuzey ‹rlanda’da kentleflmeyle ilgili çeflitli bakanl›klara belirli bir arazi üzerinde yerleflme alanlar› kurulmas›na karar vermek için yetki verdi¤i gibi, kurulacak kentin planlama ve kuruluflundan sorumlu olacak Geliflme Komisyonlar›n› tayin etme yetkisini tan›m›flt›r.
    6-Göç Etme E¤ilimi: Kent d›fl› yerleflme alanlar›ndan, kentlere göç etme e¤ilimide kentleflmeyi etkiler. Kentler ekonomik çekicilik yan›nda, sosyal aç›dan insanlar› cezbeden özellikler tafl›yabilir veya hiç de¤ilse tercihlerini etkiler. Çeflitli sebeplerle kentd›fl› yerleflme alanlar›ndan kentlere göç etme e¤ilimi kuvvet kazand›kça kentleflme h›zlan›r. Ancak bu e¤ilimin kentleflmeyi etkilemesi kente yönelik nüfus hareketinin sürekli olarak yerleflme fleklinde kararl›l›k kazanmas›n› da gerektirir.
    CA.DAfi KENTLEfiME NEDENLER.
    Ca.dafl Kentleflme: Ekonomik iflbirli.i topluluklar., yabanc. İflciler ve kitle ulafl.m imkanlar.n.n art.fl.d.r.
    1-Ekonomik .şbirli.i Topluluklar.: Ekonomik işbirli.i topluluklar.n.n ornekleri 17.yydan itibaren gorulmuştur. Fransada gumruk duvarlar.n.n kald.r.lmas., .ngiltere, .skocya ve .zlanda aras.ndaki politik birleşme, Alman gumruk birli.inin kurulmas. ekonomik işbirli.i topluluklar.n.n ilk ornekleridir. Daha sonralar. OECD, EFTA, Avrupa KCT, COMECON ve RCD gibi ekonomik işbirli.i topluluklar. kurulmuştur. Churcillin 2. Dunya Savaş.ndan sonra Avrupa Birleşik Devletleri kurulmas. teklifiyle başlayan, 48de kurulup 60deki kat.lanlarla .ktisadi .şbirli.i ve Kalk.nma Teşkilat. haline donuşen ekonomik butunleşmeler, Avrupa Toplulu.una at.lan ilk ad.mlard.r. OECDnin 50de imzalanmas.da Avrupadaki butunleşme hareketinde ihmal edilmeyecek bir aşamad.r. Butun bu butunleme hareketlerinin sonucunda, 55de 6 Avrupa ulkesi d.şişleri bakanlar. ekonomik alanda bir Avrupa Birli.i kurmak fikrini ortaya atm.şlard.r. Bu fikir ileri surulurken amac olarak şu hususlar gozonune al.nmıştır:
    . Ortak kurulufllar. gelifltirmek,
    . Ulusal ekonomileri zaman icerisinde birlefltirmek,
    . Ortak bir piyasa oluflturmak,
    . Sosyal politika alan.ndaki zaman icerisinde uyumu sa.lamak,
    . Birleflmifl bir Avrupan.n geliflmesini sa.lamak.
    Belirtilen bu amaclar. gerceklefltirecek AET, 57de Roma Anlaflmas.n.n imzas. ve 58de yururlu.e girmesiyle kurulmufltur. Kurulan bu ekonomik topluluk, 73te .ngiltere, .rlanda ve Danimarkan.n kat.lmas.yla genifllemifltir. Daha sonra 81de Yunanistan.n ekonomik toplulu.a kat.lmas.yla uye say.s. 10a ulaflm.flt.r. Toplulu.un ucuncu genifllemesi .spanya ile Portekizin 1986da uye olmalar. Sonucunda ortaya c.km.flt.r. Turkiye ile AET aras.ndaki iliflkiler, Ankarada 63de imzalanan ve 64de yururlu.e giren Ortakl.k Anlaflmas.yla bafllam.flt.r. Bu anlaflman.n onemli iki amac.:
    . Gumruk birli.inin kademeli olarak oluflturulmas.,
    . Taraflar.n ekonomik politikalar.n.n uc aflamada birbirine yaklaflt.r.lmas.yd..
    Daha sonra 70de Anlaflmaya eklenen Katma Protokol ile 22 y.ll.k surenin sonuna kadar, mallar.n, flah.slar.n ve hizmetlerin serbest dolafl.m. dahil taraflar aras.ndaki ekonomik işbirli.inin geliştirilmesine ve gumruk birli.inin oluşturulmas.na yonelik duzenlemeler hukme ba.lan.yordu. Bundan sonra 86ya kadar Turkiye ile AT aras.ndaki iliflkiler bir durgunluk donemine girmiştir. 86da Konsey, alt. y.ldan sonra ilk defa Turkiye ile AET Ortakl.k Konseyinin toplant.s.n.n yapılmas.n. kararlaşt.rm.ş ve bu toplant.da gercekleşmiştir. 87de Turkiye, AETye tam uyelik icin Konsey Başkanl...na resmi muracaat.n. yapm.şt.r. Turk Hukumetinin bu başvurusu Konsey taraf.ndan AET Anlaşmas. uyar.nca Konseye havale edilmiştir. Komisyonda konuyla ilgili olarak oluşturdu.u bolumler aras. bir cal.flma grubu vas.tas.yla, Turkiyenin ekonomik ve toplumsal durumuyla ilgili araşt.rmalar yapmaktad.r. Turkiye, Avrupa Parlementosunun karar.yla, 96da Gumruk Birli.i surecine dahil olmuştur. Ozellikle AET Tabiiyet dolay.s.yla ayr.m yapmak yasa..prensibine dayanan cal.flmalar.n hareket serbestisi, iflcilerin topluluk ulkeleri aras.nda serbestce hareket etme ve istedikleri yerde iş bulmak amac.n. gercekleştirmeye dayan.r. Bu amac, AET ulkelerinde kentleflmeyi etkileyecek onemli bir faktor niteli.i kazanmaktad.r. Gercekten AET uyesi devletlerin vatandaşlar., uye devletler topraklar.nda serbestce cal.şma haklar.na sahip olduklar. icin cekicili.e sahip iş alanlar.nda kentleşme oran. yuksek olacakt.r. Genellikle bu nitelikteki iş alanlar., sanayi bolgeleri olacakt.r. Ankara Anlaşmas.nda Topluluk ile Turkiye aras.nda işcilerin serbest dolaş.m.n.n 86ya kadar aşamal. olarak gercekleştirilmesi ongorulmuştur. 80de yap.lan Ortakl.k Konseyi toplant.s.nda, Topluluktaki Turk işcilerine, Topluluk ulkelerinin d.ş.ndaki ulke vatandafllar. karfl.s.nda oncelik tan.nmas. ve dahili sosyal guvenlik sisteminin baz. yonlerinin Turk işcilerini kapsayacak şekilde genişletilmesi kararlaşt.r.lm.şt.r. 57de Roma Anlaflmas. ile kurulan AET gecen surec icerisinde ekonomik bir topluluk olman.n yan.nda siyasal bir nitelikde kazanarak buyuk Avrupa projesine donuşmuş ve AB ismini alm.flt.r. Bugun itibar.yla ulkemizde bu Birli.e girebilmek icin tam uyelik muzakerelerini surdurmektedir. Bu surec Turkiyede hem yerel yonetimlerin hemde kentleşme politikalar.n.n yeniden duzenlenmesini ve şekillenmesini gerekli k.lmaktad.r.
    2-Serbest Bolge Uygulamas.: De.işik şekil ve isimler alt.nda başlayan serbest bolge uygulamas. kentleşmeyi etkileyen bir başka faktordur. .lk onceleri serbet liman şeklinde ortaya c.kan bu uygulaman.n amac., ticaret yapan, mallar.n. getirip satan yabanc. tuccarlara bu ticaretleri s.ras.nda gerekli guvenli.i sa.lamak ve onlardan vergi almamakt.r. Başlang.cta bu amac do.rultusunda ve uretim yetersizli.inigidermek icin, siyasi s.n.rlar. icerisinde kurulan devletler taraf.ndan teşvik edilen bu uygulama sanayileşmeyle birlikte artan uretim fazlas.n.npazarlanmas.n. sa.lamak uzere teşvik edilir hale gelmiştir. Serbest kent şeklinde kurulan daha sonralar. 17 ve 18.yylarda serbest bolge haline donuşen bu uygulama, 29 Dunya Ekonomik Krizinin etkisini azaltmak amac.yla daha da onem kazanm.şt.r. Bunun sonucu olarak, serbest bolge uygulamas.na yeni fonksiyonlar kazand.r.larak yayg.nlaşt.r.lm.şt.r. serbest ticaret bolgesi, serbest uretim bolgesi gibi ayr.mlar bu tarihlerden sonra ortaya c.km.şt.r. Cunku, serbest bolgeler, kurulduklar. ulkenin egemenlik s.n.rlar. icerisinde bulunmakla birlikte gumruk s.n.rlar. d.şında kalan; ulkenin ticari, mali ve iktisadi duzenlemelerinin buralarda ya tamamen yada resmen uyguland... yerlerdir. Bu ozellikleri dolay.s.yla buralar, hem ulke icerisinde hem de di.er ulkelerden gocalan cazibe merkezleri olacakt.r. Buda, demografik ac.dan buralar.n kentleflme sebebini oluflturacakt.r.
    Serbest Bolgeler: Kurulduklar. Ulkenin egemenlik s.n.rlar. icerisinde bulunmakla birlikte gumruk s.n.rlar. d.fl.nda kalan; ulkenin ticari, mali ve iktisadi duzenlemelerinin buralarda ya tamamen yada resmen uyguland... yerlerdir
    3-Yabanc. .flciler
    4-Toplu Tafl.mac.l.k Alan.ndaki .lerlemeler
    TURK KENTLER.N.N GEL.fiMES.
    Anadolu Turk Kentlerinin Tarihi Geliflmesi
    Gokturkler ve Uygurlar kente Bal.ksozunü kullan.lmaktayd.. Daha sonralar. 11.yyda Karahanl. Turkleri ile O.uz Turklerinin bal.k kelimesi yerine kendsozunu kulland.klar.n. goruyoruz. Di.er taraftan 9.yyda onemli eserler veren co.rafya bilgini .bn Khurdadbih, o tarihlerde Turklerin 16 kentinin bulundu.unu bildirmektedir. 10.yy.n ilk yar.s.nda Turk kavimlerinden O.uzlar.n, Karluklar.n, Kalaclar.n, Edzgifllerin, K.rg.z ve 9 O.uzlar.n kentleri bulunmaktayd.. 12.yyda Do.u Turkistandaki Kocudan afla.. Seyhundaki Yeni Kende kadar uzanan genifl alanda, hem yeni kurulan kentlerin hemde daha onceden var olan kentlerin say.s. oldukca fazlad.r. 12. ve 13. yy.n ilk yar.s.nda O.uzlar, yerleşik hayat tam anlam.yla benimsendi.i icin kentleşme olay.da kendisini iyice hissettirmifltir. 10.yy.n ortalar.nda O.uzlar.n belli başl. 3 kenti var iken, 13.yyda bu say. 14e yukselmifltir. Ancak bu kentleflme olay.n.n Mo.ol istilas.yla birlikte yavafllad... ve hatta bir muddet sonra, yerleflik hayat tarz.n.n terk edilmesi sonucu buyuk kentlerin ekonomik ve kulturel fonksiyonlar.n. kaybettiklerini gormekteyiz. Anadolu Turk kentlerinin tarihi geliflmesinide şu şekilde belirtebiliriz: Anadolu yerleflme alanlar., hakk.nda bilgi sahibi olabildi.imiz bolgelerin bafl.nda gelir. Gercektende, Anadoluda bugunku yerleflme alanlar. icerisinde, ilk kurulufl tarihleri .san.n do.umundan 6800 y.l.na kadar giden kent ve kasabalar.m.z bulunmaktad.r. Catalhoyuk, Anadoluda M.O.6800 y.llar.nda 9000 kiflinin yaflad... bir yerleflme alan.yd.. Di.er taraftan Turklerin Anadoluya girmelerinden once meydana getirdikleri uluslar.n yerleflme sistemleri incelendi.i zaman gorulecektirki, son derecede ileri ve gelişmiş kentlerde yaşamaktad.rlar. Turklerin bat.ya do.ru gocleri, Anadoluyu fethetmelerinden sonra buralardaki yerleşme alanlar.n.n geliflmesinide etkileri alt.na ald.klar. bilinmekteydi. Anadoludaki kentler belirli yonlendirici ilkelerolmad... icin organik olarak gelişme gostermiş ve buda bir geometrik şekillenmenin ortaya c.kmas.na sebep olmuştur. Yine bu kentler, kent merkezinin ortas.nda yer alan Cuma Camisiile ona ba.l. devaml. pazar yerindenoluflan iki ana elemana yer verirler. Bu kentlerde dikkati ceken bir ozellikde surlaricerisinde bir yap. duzeninin varl...d.r. Anadoludaki kentlerin ozellikle kucuk Turk kentlerinin ceflitli faaliyetlerin merkeziolmak gibi bir fonksiyonlar. vard.r. Bu fonksiyonlar s.ras.yla ticari, idari, dini, kulturel ve sa.l.k hizmetleri fleklinde kendisini gostermifltir. Yine buralardaki kamu hizmetlerinin gorulmesi, oralardaki vak.flar vas.tas.yla olmaktayd.. Anadoluda ozellikle 13.yyda h.zlanan kentleflme sonucunda ortaya c.kan kentler farkl. buyuklukte de olsalar, duzenli bir butunun parcalar. gorunumunu arzederdi. Buyuk ve onemli kentler, genifl sokaklar, kalabal.k carfl.lar, cami, mescit, medrese, tekke ve saraylar. bulunan, hububat, meyve, pamuk uretimi ve dokuma sanayii olan bay.nd.r merkezlerdi. Turklerin Anadoluya hakim olmalar.ndan sonra buradaki kentlerin Turkleflmesi uc flekilde olmufltur.
    -Eski kentlerin geliflerek yeni bir yap.s.n.n ortaya c.kmas.,
    -Yeni kentlerin kurulmas. veya kendili.inden oluflmalar.,
    -Gocebelerin kentlere yerleflmeleri
    Turklerin Anadoluyu almalar.ndan once buralarda bulunan kentlerin, birer Turk kentihaline donuflmelerinin en carp.c. flekli, bu kentler yak.n.nda Turkler taraf.ndan kurulan kucuk yerleflme birimlerinin giderek ekonomik ve politik etkilerini art.rmalar. sonucunda buralar.n Turkleflmesidir. Bu arada ozellikle Horasan Erenleri ismini alan Gazilerinve Abdallar.nbu kentlerin Turkleşmesindeki kolonizator rollerinin onemini unutmamak gerekir. Di.er taraftan, gocebe halde yaflayan Turk boylar.n.n kentlere yerleflmeleride buralar.n Turkleflmesine yard.mc. olmufltur. Bu yerleflme, ozellikle kent merkezine olmaktan cok; kent surlar.n.n d.fl.nda yo.unlaflmaktayd.. Anadolu Turk kentlerindeki mekansal yap. şu şekilde geliflme gostermifltir. Selcuklular doneminde yeniden kurulan kentler oldu.u gibi Beykent; eskiden kurulan kentlerin imar.da yap.lm.flt.r. Aksaray ve Alanya kentlerinin yeniden imar. s.ras.nda oncelik saray, medrese, cami ve hamam inflaas.na verilmifltir. Gercekten de Alaaddin Keykubat.n Beykentde Cuma Camisi ile hamamlar yapt.rmas. bu onceli.e bir ornek say.labilir. Selcuklu sultanlar.n.n ozellikle yeni kurulan kentlerin geliflmelerini sa.lamak icin mecburi iskanyan.nda buralarda oturanlara tan.d.klar. vergi muafiyetive vak.f tesislerinibelirtmekte fayda vard.r. Tesis edilen vak.flar yoluyla kentin butununu ilgilendiren hizmetleri verecek, okul, kitapl.k, cami, hastahane, han, ceşme ve benzeri yerler yapt.r.larak bu geliflme h.zland.r.lm.flt.r. Ozellikle Osmanl. .mparatorlu.unun 17.yy.l.n baş.ndan 19.yy.la kadarki doneminde toplumun statik yap.s. dolay.s.yla kentlerin mekansal yap.lar.nda oldukca statik bir manzara gosterir. Gercektende 14., 15. ve 16. yy.llarda Osmanl. .mparatorlu.unun kuruluş ve yukseliş donemlerine paralel olarak, yeni mahalleler kurulmas. yoluyla h.zla geniflleyen kent mekanlar. 17.yy.l.n baş.nda ulaflt... s.n.rlar. 19. yuzy.l.n sonlar.na kadar korumufltur. 19.yy.l sonunda ise Anadoludaki kentlerin mekansal yap.s.ndaki geliflme, daha cok demiryolu, yeni ticaret merkezlerinin kurulmas., idari merkez olma, askeri k.flla gibi yeni cekim noktalar. sebebiyle ortaya c.km.flt.r. Bununda otesinde, Turk kenti art.k bat.l.laflma surecine girdi.inden cok buyuk de.ifliklikler gostermeye bafllam.flt.r. Bu de.ifliklikler, eski Turk kentlerinde yaflayan halk.n siyasal dufluncesinden, davran.fl ve duflunce bicimine kadar kendini gostermifl; bat.l.laflma gayretlerini kentin mekanlar.ndaki uslubun farkl.laflmas.nda ve yeni malzeme ve tekniklerin kullan.lmas.ndada gormek mumkun olmufltur. Bu yaklafl.ma uygun olarak, Osmanl. Devletinin baflkenti olmas. ac.s.ndanda buyuk onem tafl.yan ic ve d.fl etkenlerle bat.l.laflma surecine ozellikle maruz kalan .stanbul kenti, bu turden kal.c. etkilerin yerleflti.i bir kent olarak birinci derecede onem arzetmifltir. Ancak, kent mekanlar. ac.s.ndan bakt...m.zda .stanbul kentindeki h.zl. de.iflme surecinin, Anadolu kentlerinkinden oldukca farkl. oldu.unu gormek mumkundur. Hatta Ankarada ve genellikle di.er Anadolu kentlerindeki kent mekanlar.n.n belirgin bir de.iflime gecirmedi.ini, mekansal yap.daki de.iflme ve geliflmenin sadece yeni ticaret merkezlerinin kurulmas.nda, idari merkez ve askeri k.fllalar.n oluflturulmas.nda ortaya c.kt... gozlenmifltir.

    Cumhuriyet Doneminde Turkiyede Kentleflme
    Osmanl. .mparatorlu.u buyuk bir baflkente sahipti ve Anadolunun kentli nufusunun % 40ı burada yafl.yordu. 17-18.yy.lda Anadoluda kentlerde yaşayan nufusun toplam nufusa oran. %8 ila 9 civar.nda iken, 19.yy.lda bu oran %25e yukselmifltir. TC Devletinin kurulmas.yla birlikte, kentleşme olgusunun yeni siyasi ve idari yap.lanmaya uygun bir flekil kazand... gorulmektedir. Gercektende Ankaran.n baflkent ilan edilmesi, Anadolunun de.iflik kentlerinde ceflitli sanayi tesislerinin kurulmas., idari bolumlenmenin yeniden duzenlenmesi ve ulafl.mla ilgili yeni yat.r.mlar, kentleflmeyi etkileyen onemli faktorlerdir. Ulkemizdeki kentleflmeyle ilgili olarak Devlet .statistik Enstitusu iki farkl. de.erlendirme yapmaktad.r:
    -idari bolunme
    -10.000 nufusun uzerindeki yerleflim alanlar.
    tercih edilen olcut, belirli bir nufus miktar.n.n esas al.nd... ikinci olcuttur. Di.er taraftan nufus olcutunun esas al.nmas.n.n ustun bir taraf., zaman icerisinde nufus miktar.n. de.ifltirme kolayl...d.r. Nitekim gunumuzde Devlet Planlama Teflkilat., nufusun 10.000 de.il de, 20.000 olmas.n. esas alarak kent-kent tan.m.na gitmektedir. Ulkemizde kentleflmeyi etkileyen onemli bir faktor de k.rdan kente olan goctur. Gocun kentleflmeyi hangi oranda etkiledi.ini gorebilmek icin k.rsal nufusun, kentlerde yaflayan nufusun ve genel nufusun art.fl oranlar. yan.nda, birbirleriyle karfl.laflt.r.lmas.na bakmak yeterli olacakt.r. Di.er taraftan, k.rdan flehre olan gocun h.z. ve yonu, kentlerin teker teker analizleri sonucunda daha ac.k bir flekilde gorulur. Yap.lan bir araflt.rmada 1950-90 aras.nda nufusu en h.zla artan 10 kentler s.ras.yla Batman, Antalya, Tunceli, K.r.kkale, Mersin, Van, Hakkari, Bingol, Denizli ve Ankarad.r. Ayn. donemde 73 il merkezinden nufusu en az art.fl gosteren 10 kent ise s.ras.yla Mardin, K.rklareli, Afyon, Cank.r., Zonguldak, Mu.la, Edirne, Bayburt, Bitlis ve Rizedir. Yine ayn. Donemde sadece 26 kentin nufus art.fl h.z., Turkiye kentleflme ortalamas.n. aflm.flt.r. Bu de.erlendirmeler bize gostermektedir ki, Turkiyede kentleflme h.z., kentler aras.nda cok farkl.l.klar gostermektedir. Turkiye, kalk.nmakta olan bir ulkedir. Bu nedenle kentleflme ozellikleride geliflmifl ulkelerden farkl.d.r. Turkiyenin sanayileflmesi ve teknolojik yenilikleri gec almas., bu farkl.l...n en buyuk sebebidir. Bunun sonucudur ki, ulkemizin kentleflme duzeyi, geliflmifl ulkelere oranla oldukca dufluktur.
    Turkiyede Kentleflme ve Sanayileflme
    Turkiyedeki kentleflmenin, sanayileflmeden cok buyuk oranda etkilendi.i bir gercektir. Ancak kentleflme, sanayileflmeyle orant.l. bir flekilde geliflmemifltir. Bunun do.al sonucu olarak sanayileflmenin getirdi.i yeni sorunlar ve ihtiyaclar kentleflmeyi olumsuz etkilemifltir. Di.er taraftan kentleflmenin sanayileflmeden daha h.zl. bir oranda gercekleflmesi, adeta bu olumsuzluklar.n katlanmas.na yol acm.flt.r. Ulkemizde sanayileflme-kentleflme ikilisinin olumsuz sonuclar.n. giderebilmek ve sanayinin belirli bir duzen icerisinde geliflmesini sa.layabilmek amac.yla, Organize Sanayi Bolgesi(OSB)uygulamas.na a..rl.k verilmifltir. Ozellikle kurulma aflamas.ndaki bu yeni OSBlerin kentleflmeyi etkilemesi goz onune al.nmak suretiyle geliflmeve nufus tutmaozelli.ine sahip orta buyuklukteki kentlere yonlendirilmelerinin yerinde olaca.. dufluncesindeyiz. OSBnin, kentleflmeyi duzenleyici yondeki etkisinin surdurulebilmesi icin ayn. zamanda kucuk sanayi sitesive orta boy iflletmelerin yer alaca.. Ornek Sanayi Sitesiuygulamas.n.n yayg.nlaflt.r.lmas.nda fayda vard.r. Bu uygulama giderek Yeni Sanayi Merkezlerininortaya c.kmas.na sebep olaca.. gibi; yarataca.. istihdam.n kentleflmeye etkisi de konut, altyap. ve di.er sosyal politikalar vas.tas.yla olumlu hale getirilebilir. Kentleflmenin onemli bir sebebi gocolmas.na ra.men, gocu h.zland.ran etkenleri s.ras.yla, tar.m tekniklerinin geliflmesi, kentlerdeki hizmet sektorunun cekicili.i, ulafl.mda sa.lanan yenilikler, tar.mda verimin dufluklu.u gibi genel sebepler olabilir. Ancak gterorh de gocun ozel bir sebebi olabilmektedir. Nitekim Do.u ve Guneydo.u Anadolu Bolgelerinde, 1990 sonras.nda teror sebebiyle k.rsal kesimlerden kentlere ve ozellikle Ad.yaman, Diyarbak.r, Van, fianl.urfa gibi bolge merkezlerine do.ru yaflanan toplu gocler, kent nufuslar.nda onemli art.fllara sebep olmufltur. Bu bolge ici gocler, mevcut nufusu bar.nd.rmakta yetersiz olan kentleri iflsizlik, konut, e.itim, sa.l.k, altyap., suc ve suclular.n art.fl. gibi sosyo-ekonomik sonuclara cozum aray.fl.yla karfl. karfl.ya b.rakm.flt.r.
    2
    Kentleflmenin Etkileri ve Kent Planlamas.
    KENTLEfiMEN.N ETK.LER.
    Kentleflmenin cevre, ve sosyo ekonomik hayat uzerinde baz. olumsuz etkileri de olmaktad.r.
    1-Kalabal.klaflma Maliyeti: H.zl. kentleflme bircok sorunuda beraberinde getirmifltir. Kentlerdeki yo.un nufusun sebep oldu.u kalabal.klaflma maliyeti ihmal edilemez bir duzeye ulaflmaktad.r. Orne.in kent ici ulafl.mda milyonlarca insan.n surekli olarak yer de.ifltirmesi hem trafik s.k.fl.kl... nedeni ile zaman kayb.na, hem de akaryak.t israf.na yol acmaktad.r. yaşanan stres verimlili.in duflmesine ve dolay.s.yla uretim azal.fl.na neden olmaktad.r.
    2-Kira ve Arsa Fiyatlar.ndaki Art.fl: Kentleflmenin kalabal.klaflma maliyetlerinden biriside kira fiyatlar.ndaki afl.r. art.flt.r. Yo.un nufusun sebep oldu.u konut krizi kira fiyatlar.n. artt.rman.n yan.nda, arsa spekulasyonunada sebebiyet vermektedir. Arsa spekulatorlerinin haks.z kazanclar. vergilendirilememekte, gelir da..l.m.da olumsuz yonde etkilenmektedir.
    3-Gecekondulaflma: Kentlerdeki gelifliguzel buyumenin neden oldu.u di.er bir sorun gecekondulaflma nedeni ile kentin estetik gorunumunde meydana gelen bozulmalard.r. Bu bozulma kentin turistik onemini yitirmesine de neden olmaktad.r. Gecekondulaflma sorununun cozumunde teknik, idari ve mali onlemlerin yan.nda politikac.lar.n da kararl. tutumu gerekmektedir.
    4-Maliyetlerin Art.fl.: Kentlerin olcusuz ve afl.r. bir flekilde buyumesinin bir di.er olumsuz etkisi de artan maliyetler nedeniyle ekonomik ve mali ac.dan ek yuk getirmesidir. fioyleki; belirli bir buyuklu.u aflan mahalli idarelerdeki iletiflim guclukleri, yo.un burokrasi ve politik bask.lar sonucu artan personel say.s. verimlili.i duflururken, maliyetlerin giderek artmas.na neden olmaktad.r. Olumlu etkileri;
    1-Daha Fazla Yaflam Alan. Sa.lamas.: Kentleflme yatay de.il dikey geliflmeyi ifade eder. Kentleflme sonunda kentlerde yap.lan yuksek katl. binalar bunun tipik orne.idir. Bu sayede canl.lara daha fazla yaflam alan. sa.lanm.fl olmaktad.r.
    2-Enerji Etkinli.inin Yukselmesi: Kentsel geliflme ceflitli ac.lardan enerjide etkinli.in artmas.na neden olabilir. Orne.in mustakil bir evin .s.nmas.nda harcan.lan enerji bir apartman. .s.tmak icin harcan.lan enerjiden cok daha fazlad.r. Burada onemli olan di.er bir nokta apartman dairelerinin optimal bir buyuklu.e sahip olmas.d.r. Gunumuzde yap.lan apartman icindeki dubleks daireler bu tasarrufu sa.lamayabilir. Baflka bir ornek toplu tafl.mac.l.kt.r. Toplu tafl.ma sonucu tuketilen benzin miktar.nda bir tasarruf sa.lanabilir. Ozellikle kentleflme ile birlikte ortaya c.kan trafik sorununun da cozumu bireyleri toplu tafl.maya yoneltmektir.
    3-Etkili Kat. At.k Yonetim Sistemleri: Kentlerde oluflturulan geri donuflum merkezleri, copleri belirli bir alana yaymaktansa geri kazanma yollar.n. araflt.rarak ulusal kaynaklar.n israf.n. onleyebilmektedir.
    4-Daha .yi Sosyal Olanaklar: E.itim seviyesinin yukselmesi kentleflmenin onde gelen faydalar. aras.ndad.r. Kentsel alanlarda do.um oranlar., k.rsal alanlardan daha dufluktur. Bu ise nufus art.fl.n.n neden oldu.u cevresel bozulmalar. azaltan bir etmendir. Bireylere kentlerde sunulan aile planlamas. e.itimleri, k.rsal alanlardan daha fazlad.r. Kentleflme bireylere ifl bulmada da daha iyi olanaklar sa.layabilir (.stanbul, Ankara gibi buyuk flehirlerimizin yo.un goc almas.n.n nedeni, k.rsal kesimde yaflayan ve yeterli olanaklara sahip olamayan halk.n kentlerde ifl bulma umididir). Kentleflme yukar.da an.lanlar yan.nda bireylere daha iyi sa.l.k hizmeti ve daha iyi bir sosyal yaflam da sa.layabilir.
    Kentleflmenin Cevre ve Do.al Kaynaklar Uzerindeki Etkileri
    1-Do.al Yaflam Alanlar.n.n Yerleflim Alanlar.na Donuflmesi
    2-Afl.r. Do.al Kaynak C.kar.m. ve Tuketimi
    3-At.klar.n Dunya Tabakalar. Uzerindeki Etkisi
    KENT PLANLAMASI
    Kentler, giderek hem nufus art.fl. ve hem de kent d.fl. yerleflme alanlar.ndan buralara goc sebebiyle buyumektedir. Buyuyen bu kentlerin, fiziki, sosyal ve ekonomik ac.lardan planlamas. gerekir. Bu noktada planlama iki flekilde ortaya c.kabilir. Birincisi kentlerle ilgili ceflitli sorunlar ortaya c.kt.kca bunlara cozumleyici planlama yapmak; ikincisi ileride do.mas. olas. problemleri onceden onlemek icin planlamakt.r. Ozellikle kentlerde gelecekte do.acak problemlerin onceden onlenmesi, planlama anlay.fl.na da uygun dufler. Ancak bu planlaman.n, hem mekanve hemde sosyo-ekonomikflartlar. kapsamas. gereklidir. Halbuki klasik anlamdaki bir kentcilik goruflu, guzel-rahat-sa.l.kl.bir felsefeyle, kentin sadece fiziki ac.dan planlanmas.n. esas al.r.
    Kent planlamas. evreleri
    1-Bilgi Toplama Evresi
    Ulafl.lmak istenen hedeflerin iyi tayini icin mevcut durumun eksiksiz bilinmesi gerekir. Di.er bir deyimle planlaman.n baflar.s., bilgi toplama evresinde, kentle ilgili fiziki, sosyal ekonomik ve mekanla ilgili problemlerin do.ru flekilde tesbit edilmesidir.
    .Fiziki:Kentin, co.rafi durumu, tabiat flartlar., arazi durumu, yollar., binalar., mimari ozellikler.
    .Ekonomik:Kentteki iflyerleri, meslek gruplar., gelir gruplar., cal.flma flartlar., vergi kaynaklar., ve enerji kaynaklar..
    .Sosyal:Kentin nufus bileflimi, sa.l.k hizmetleri, konut ve kira durumu, kulturel hizmetler ve ceflitli sucluluk e.ilimleri.
    .Hukuki:Kentin bulundu.u co.rafi bolge dolay.s.yla veya bizzat kentin kendisi icin yururlu.e konulan mevzuat, imar mevzuat..
    .Mali:Kentteki tafl.nmaz mallar.n vergi kayna.. olmak ac.s.ndan ceflitli yonlerden incelemeleri veya kentlerin geliflme flekillerinin mali yonden etkilenmeleri.
    2-Plan.n Formule Edilmesi Evresi
    bilgi toplama evresine dayan.larak plan.n flekillendirilmesi ve kesinlik kazanmas. oluflturur. Ancak plan.n formule edilmesi evresindeki teknik ve muhendislik cal.flmay. gerektiren cizim, konumuz d.fl.ndad.r. Dolay.s.yla burada plan kavram.yla daha cok kentin gelecekteki ihtiyaclar cercevesinde alaca.. fiziki, sosyal ve ekonomik yap.y. gosteren bir hukuki belge anlat.lmak istenmektedir. Bu ac.dan plan.n iceri.i ve ba.lay.c.l... vasf.n. kazanmas. konular. bu evrede onemli olmaktad.r. Plan.n iceri.i;
    . Ceflitli amaclar icin ayr.lan imar bolgelerini,
    . Birinci, ikinci, ucuncu derecede ulaflt.rma sistemlerini, kamuya ait bina ve alanlar.,
    . Alt yap. tesislerini,
    . Sosyal ve kulturel ihtiyaclar.n karfl.lanaca.. yerleri, gostermelidir.
    Haz.rlanm.fl olan planlar.n kesinleflmesi icin genellikle tasdik edilmeleri gerekir.
    Bu tasdik makam. yetkili k.l.nan mahalli idareler olabilece.i gibi merkezi idarelerde olabilir. Yetkili mahalli idarelerin kabul edece.i planlar.n merkezi hukumetler taraf.ndan tasdik edilmesi, mahalli idarelerle merkezi idareler aras.ndaki iliflkiye ba.l.d.r. Yetkilerin merkezi idarelerde topland... hallerde, mahalli idarelerin kabul ettikleri veya haz.rlad.klar. planlar.n merkezi otorite taraf.ndan tasdik edilmesi gerekir. Yerinden yonetimin a..rl.k kazand... sistemlerde veya federatif devlet sistemlerinde mahalli otoritelerin haz.rlad.klar. planlar.n kesinlik kazanmalar. icin tasdik edilmelerine gerek gorulmeyebilir.
    3-Plan.n Uygulanmas. ve Denetimi Evresi
    Plan.n formule edilmesi, di.er bir deyimle kentin fiziki, sosyal ve ekonomik karakter ve flekliyle ilgili hedef ve cozum yollar.n. gosteren plan.n yap.lmas. yeterli de.ildir. Kent planlamas.n.n uygulanmas.nda onemli olan nokta mahalli otoritelerin sahip olduklar. yetkilerdir. Genel nitelikteki ruhsat verme, zab.ta ve kamulaflt.rma yetkileri yan.nda; imar kontrolu ve inflaatlar.n denetlenmesi gibi kent planlamas.n.n fonksiyonu gere.i olan ozel yetkiler vas.tas.yla, kent planlar., uygulama s.ras.nda hedeflere ulaflt.r.lmaya cal.fl.l.r. Di.er taraftan, mahalli otoritelerin kent planlar.n.n uygulamas. s.ras.nda belirlenen hedeflere ulaflabilmesi icin ceflitli ac.lardan mali, personel, malzeme ve tesis gibi-yeterli kaynaklara sahip olmalar. gereklidir. Kent planlar.n.n, uygulama evresinde uzerinde durulmas. gereken bir ozelli.i de hukuki niteliklerdir.Baz. ulkelerde kent planlar.n.n yonetmelikoldu.u kabul edilmektedir. Bizim hukuk sistemimizde ise, usulune uygun olarak haz.rlanm.fl ve kesinleflmifl bulunan kent planlar.yla ilgili olarak yap.lan ifllemler idare hukuku ac.s.ndan incelenecek olursa, genel ve gayri flahsi nitelikteki kural-ifllem ozelli.inde olduklar. gorulur. Cunku plan, genel ve gayri flahsi durumlar.n do.mas.n., mevcut durumlar.n de.iflmesini veya kald.r.lmas.n. sa.layan sonuclar ortaya koyar. Ancak kural-ifllemlerin, kişi veya şeylere do.rudan do.ruya uygulanmalar. Mumkun olmad... icin, bunu sa.layacak işlem-şart işlemdir. Dolay.s.yla şart-işlemler kaide işlemleri uygulanabilir hale getirdikleri icin bir arac. işlem gorevini gorurler. Kent planlar.da, bu ac.dan ayn. zamanda şart-işlemniteli.ini de tafl.rlar. Cunku kamu tuzel kişileri ve gercek kişiler kent plan. kapsam.na giren işlem ve faaliyetlerde bulunurlarken plana uygun hareket etmek zorundad.rlar. Gercektende inşaat yapmak ve yaparken de belirli şartlara uymak gibi zorunluluklar. ifade eden idari irtifaklarkent planlamas.n.n sonucudur. Kanaatimizce kent planlar.n.n haz.rlanmas. ve kesinleflmesi evrelerinde bir meclisinveya heyetinplanla ilgili karar al.nmas. gerekti.i icin bu planlar.n kollektif-ortaklafla-ifllemoldu.u da duflunulmelidir. Cunku haz.rl.k evresinde plan tasla..n.n mahalli otoritelerdeki meclislerde goruflulmesi, yani ayn. konu ve amac icin de.iflik ve farkl. iradelerin birleflmesi sonucunda plan.n kabul edilmesi ayr.ca kollektif ifllem ozelli.inin de bulundu.una bir ornektir. Kent planlar.yla, bolge ve iktisadi kalk.nma planlar. aras.nda birbirlerini tamamlamaac.s.ndan bir hiyerarflinin bulundu.u kanaatindeyiz. Bu hiyerarfli, hem kalk.nma planlar.n.n gercekleflme flans.n. art.raca.. icin vard.r; hem de butun planlama faaliyetlerinin gelece.e donuk olmas. sebebiyle vard.r.
    Kent Planlamas.na Klasik Yaklafl.mlar
    Klasik kentcilik goruşu bu planlamay., bilgi toplama, plan. haz.rlama ve uygulama şeklinde kabul eder. Ozellikle planlama faaliyeti sonucunda ortaya c.kan naz.m planstatik olarak mevcut durumu tesbit etti.i gibi, sadece fiziki planlama ile u.raş.r ve sosyo-ekonomik sorunlar. ihmal eder. Kentcilik konusundaki bu klasik gorufl icerisindeki kapsaml. planlamayada de.inmekte yarar vard.r. Kapsaml. kent planlamas., kentin fiziki geliflmesini onemli olcude etkileyen faktorleri dikkat alarak gelecekte ulafl.lacak olan boyutlarla ilgili hedefleri tesbit eden planlama faaliyetidir. Klasik naz.m plandan fark., kentle ilgili geliflmeler hakk.nda ceflitli cozumler getirirken, sosyo-ekonomik problemleri de dikkate almas.d.r. Bu kapsaml. planlama anlay.fl.na yoneltilen en onemli elefltiri, planc.lar.n planlar. nda belirtecekleri optimal hedefleri bulmakta ceflitli zorluklarla karfl.laflmalar.d.r. Ozellikle optimal hedef belirlemeve karar vermeevreleri, farkl. Yonetim evreleri oldu.u icin bu zorluklar daha da fazlalafl.r. Di.er taraftan, kapsaml. Planlama anlay.fl.n.n perspektif planfikriyle birlikte kullan.lmas. halinde optimal hedeflerin belirlenmesinde tahmin zorlu.u ortaya c.kar. Perspektif olcekteki problemlerin, bugunden denetim alt.na al.nmas. oldukca zordur. Cunku gelecekle ilgili tahminlerin yap.laca.. surenin uzunlu.u ve de.erlendirilecek faktorlerin fazlal...; kapsaml. plandaki hedeflerin beklenilmeyen olaylar dolay.s.yla etkilenme derecesini art.r.r. Bunu onlemenin tek caresi kapsaml. planlar.n esnekbicimde haz.rlanmas.d.r. Di.er taraftan devlet butcesi icerisinde yer alan yat.r.m harcamalar.n.n, planla ilgisinin kurulmas. optimal hedeflerin gercekleflme flans.n. art.r.r.
    Kent Planlamas.na Modern Yaklafl.mlar
    Kent planlanmas.na modern yaklafl.mlar.n bafl.nda kentleri, bir sistemanlay.fl. icerisinde inceleyen gorufl gelir. Sistem, duzenli olarak birbirlerini etkileyen ve birbirlerine ba..ml. birimlerden oluflan grubun meydana getirdi.i uyumlu bir butundur. Bu tan.m, her sistem icerisinde ceflitli alt sistemlerin bulundu.unu gostermektedir. Kent de bir sistem olarak duflunulecek olursa, kendi icerisinde birbirlerine ba..ml. birimlerin bulundu.u gerce.ini kabul etmemiz gerekir. Di.er bir deyimle, kent sistemlerinde idari, sosyal, ekonomik ve fiziki alt sistemler vard.r. Bu alt sistemler, hem kendi aralar.nda, hem de kent sisteminin icerisinde bulundu.u ust sistemle bir dinamik dengemeydana getirirler. Kent sistemi icerisindeki, nufus, arazi kullan.fl., ulafl.m, enerji, alt yap. sistemleri, sistem yaklafl.m.n.n ozellikle ilgilendi.i alanlard.r. Sistem yaklafl.m.n.n .srarl. oldu.u nokta, kent planlamas.nda ulafl.lmak istenen hedeflerin ac.kca formule edilmesidir. Di.er bir deyimle, hedeflerin belirlenmesinde ozele ve ayr.nt.lara inmek sistem yaklafl.m.n.n temel ozelli.idir. Sistem yaklafl.m.n.n, kamu sektorunde karar organlar.n.n cok say.da olmas.; hedef ve amaclar.n.n birden fazla ve birbirleriyle cat.flma halinde bulunmas. dolay.s.yla, kentcili.i uygulanmas.nda zorluklarla karfl.laflabilece.i ileri surulmektedir. Kanaatimizce zorluk, karar organlar.n.n yetki alanlar.n.n kesin olarak belirlenememesinden do.maktad.r. E.er bir kent yonetim sistemi butun olarak duflunulurse, bu sistem icerisinde iflleyen farkl. flube mudurlukleri birer alt sistem olufltururlar ve bunlar aras.ndaki koordinasyon da alt-ust sistem planlamas.yla sa.lan.r. Kentler; statik nitelikli sistemler fleklinde duflunulmekteydi. Daha sonralar., kent sistemleri icerisinde dinamik alt sistemlerin orne.in nufus, ulafl.m ve istihdam flekilleri bulundu.u gorulerek geliflen bir sistem anlay.fl. kabul edilmifl ve kent planlamas. da bu anlay.flla gerceklefltirilmifltir. Sistem yaklafl.m.n.n, kent planlamas.nda kullan.lmas.n.n dayand... sebepler bafll.ca flu noktalarda toplanabilir. . Kentcilik, fiziki plan cizimi haricinde iktisadi, sosyal, kulturel ve siyasi de.iflkenlerin etkisindedir.
    . Kent planlamas. fonksiyonu, kentlerin uzun donemler icerisindeki geliflmesi yerine k.sa donemli konular.n programlanmas.n. da kapsayacak flekle donuflmektedirler.
    . Geliflmekte olan ulkelerde, kentlerle ilgili geliflmeler, merkezi otorite taraf.ndan yap.lan yat.r.mlar ve verilen kararlara dayand... icin alt sistem yaklafl.m. en uygun cozum fleklidir.
    . Sistem yaklafl.m.ndaki sistem analizinin, di.er bir deyimle kentcilikle ilgili politika belirleme sorunlar.nda, yeni cozumleme tekniklerinin gelifltirilmesi kent planlamas.na sistem kavram.n. dahil etmifltir.
    Planlama: Gelecekte gerceklefltirilecek faaliyetlerle ilgili ceflitli alternatiflerin belirlenmesi
    ve bu alternatifler aras.nda secim yap.lmas.n. gerektiren bir kararlar sistemidir.
    Kapsaml. Kent Planlamas.: Kentin fiziki geliflmesini onemli olcude etkileyen faktorleri dikkat alarak gelecekte ulafl.lacak olan boyutlarla ilgili hedefleri tesbit eden planlama faaliyetidir.
    Sistem: Duzenli olarak birbirlerini etkileyen ve birbirlerine ba..ml. birimlerden oluflan grubun meydana getirdi.i uyumlu bir butundur.
    Nazım Planlar: Planlama faaliyeti sonucu ortaya c.kan, statik mevcut durumu tesbit eden ve yaln.z fiziki planlama ile u.raflan ve sosyo-ekonomik sorunlar. ihmal eden planlar.
    TURK.YEDE KENT PLANLAMASI
    Tarihi Geliflimi
    Kentlerin kurulufllar. ve geliflmeleri s.ras.nda ozellikle 17. ve 18. yylarda hukumdarlar, 19. yuzy.lda ise kent inflaat.yla ilgili uzmanlar kentlerin planlanmas. cabas. icerisinde olmufllard.r. Kentlerin derli toplu bir butun olarak belirlenmesi yoluyla ancak fonksiyonlar.n. yerine getirebilece.i kabul edilmektedir. Di.er taraftan kent planlamas.n.n geliflmesinde ihtiyaclar.n zorlad... ve yoneltti.i bir geliflmede soz konusudur. Avrupada 1848 y.l.ndan daha onceleri bafllayan kent planlamas. kavram., Osmanl. .mparatorlu.una oldukca s.n.rl. bir flekilde gelmifltir. 1842 y.l.nda Moltke, kentle ilgili imar kararlar.nda bulundu.u .stanbulun ilk imar plan.n. tamamlam.flt.r. Moltkeye gore, bu plana ve ona iliflkin ilmuhaberin en onemli etkisinin Osmanl. İmp ilk imar mevzuat. 1848 Ebniye Nizamnamesineonculuk etmesidir. Daha sonra bu Nizamname 1882 tarihli Ebniye Kanunu taraf.ndan yururlukten kald.r.lm.flt.r. Ebniye Kanunu, Osmanl. .mparatorlu.unun ilk imar kanunu olup, belediyelerin imar faaliyetleriyle ilgili duzenlemelere yer verdi.i gibi imara yeni ac.lacak arazilerin sahiplerinin mukellefiyetlerinide belirtmekteydi. Osmanl. İmp son doneminde yap.lan kent imar planlamalar., daha cok harita muhendisli.inin geliflmesine yard.mc. olan bir ozelliktir. Osmanl. .mparatorlu.unda, ozellikle .stanbulun imar. ifliyle u.raflmak icin şehremaneti, .ntizam-ı şehir Komisyonu, Islahat-ı Turuk gibi Komisyonlar kurulmufltur. Cumhuriyetlerin ilan edildi.i y.llarda, kent planlamas.yla ilgili geliflmeler, Kurtulufl Savafl. s.ras.nda yang.nlar sonucunda zarar goren yerleflme alanlar.n.n, mevcut haritalar uzerindeki yollar.n geniflletilmesini esas alan istikamet planlar.n.n haz.rlanmas. biciminde olmufltur. Bu donemde kent imar planlar.n.n yap.lmas.nı zorunlu k.lan bir kanunda henuz yururlu.e girmemifltir. bu donem plans.z donem 23-28olarak kabul edilir..mar planlar.n.n haz.rlanmas.n.n zorunlu oldu.u 28-56 doneminde, butun belediyelerin, imar faaliyetlerini yonlendirmek icin imar planlar.n. yapmak durumunda bulunduklar. donemdir. 28de Ankara şehri .mar Mudurlu.ukurulmuştur. Bu Mudurlu.un gorev ve yetkileri ad. gecen kanunda planlama ve uygulamaşeklinde cok geniş olarak belirlenmifltir. 30da yayımlanan Belediyeler kanunu, butun belediyelere imar plan. yapt.rmak zorunlulu.unu getirmekteydi. 33de c.kart.lan Belediye Yap. Yollar Kanunuher belediyeye 5 y.l icinde, gelecek 50 y.l icin kent planlamas. yapmak zorunlulu.unu getirmifltir. 33 y.l.nda kabul edilen bu Kanun yururlukte kald... 56 y.l.na kadar kent planlamas.na yon vermifltir. Belediye Yap. Yollar kanunun ihtiyaclara cevap vermekten uzak kalmas. sonucu 56 y.l.nda, .mar Kanunuhaz.rlanarak yururlu.e girmifltir. Bu yeni .mar Kanununa gore nufusu belirli bir rakam.n ustunde olan belediyelere imar plan.yapt.r.lmas. zorunlulu.u; nufusu bu rakam.n alt.nda olan belediyelerede, yol istikamet planlar.n.nyapt.r.lmas. zorunlulu.u getirilmekteydi. 58 y.l.nda .mar ve .skan Bakanl...n.n kurulmas. sa.lanarak kent planlamas.n. yonlendirecek merkezi bir orgutde oluşturulmaktayd.. başlıca kanunlar;
    1-66da Gecekondu Kanunu
    2-84de Toplu Konut Kanunu
    3-83de .mar ve Gecekondu Mevzuat.na Ayk.r. olarak yap.lan Yap.lara Uygulanacak .fllemler ve .mar Kanununun Bir Maddesinin De.ifltirilmesi Hakk.nda Kanun
    4-83de Cevre Kanunu,Milli Parklar Kanunuve Kultur ve Tabiat Varl.klar.n. Koruma Kanunukent planlamas.n. yonlendiren kanun.
    De.iflik zamanlarda c.kart.lan bu kanunlar.n amac., kentleflmenin sebep olaca.. olumsuz sonuclar. Gidermek ve yap.laflman.n plan, fen, sa.l.k ve cevre flartlar.na uygun oluflumlar.n. sa.lamakt.r. Bu amac. gerceklefltirmek uzere, en son olarak 85de .mar Kanunu c.kart.lm.t.r.


    imar Kanununa Gore Kent Planlamas.
    85de .mar Kanunu ile imar planlanmas.nda onemli de.işikler yap.lm.ş; planlar.n haz.rlanmas. ve kabulu yetkisi belediyelere devredilmifltir. Bay.nd.rl.k ve .skan Bakanl...n.n imar planlar.n.n yap.lmas. ve kabulundeki yetkileri s.n.rland.r.lm.flt.r.
    .mar Planlar.n.n Amac.
    Kanunda imar planlar.n.n amaclar.n. duzenleyen bir hukum yoktur. Ancak .mar Kanununun amac.n. ac.klayan 1.maddesindeyerleşme yerleri, yap.laşmalar., plan, fen, sa.l.k ve cevre şartlar.na uygun oluşumunu sa.lamak amac.yla duzenlenmiştir. .nsan, aile ve toplum hayat.n. yak.ndan etkileyen fiziki cevreyi sa.l.kl. bir yap.ya kavuflturmak ve geliflmesini sa.lamakt.r. yat.r.mlar.n yer secimini belirleyip; geliflme e.ilimini yonlendirmek yan.nda topra..n korunmas.n. ve kullan.lmas.n. sa.lamak. Turkiye planlama yonunden sekiz bolgeye ayr.lm.flt.r;
    . Marmara Bolgesi
    . Ege bolgesi
    . Orta Anadolu Bolgesi
    . Antalya Bolgesi
    . Cukurova Bolgesi
    . Bat. Karadeniz Bolgesi
    . Do.u Karadeniz Bolgesi
    . Do.u Anadolu Bolgesi
    .mar Plan.: Yore halk.n.n sa.l...n. korumak, sosyal ve kulturel ihtiyaclar.n., iyi yaflama duzenini ve cal.flma flartlar.n. sa.lamak amac.yla, ulke, bolge ve kent verilerine gore oturma cal.flma, dinlenme ve ulafl.m gibi hizmetler aras.nda mevcut ve sa.lanabilecek olanaklar olcusunde en iyi cozum yollar.n. bulmak icin, varsa kadastro durumunda ifllenmifl naz.m plan ve uygulama plan. olarak duzenleyip onaylanm.fl planlar.
    Naz.m .mar Plan.: bolge veya cevre duzeni planlar.na uygun olarak mevcut haritalar uzerine, kadastral durumu ifllenmifl olarak cizilen ve arazi parcalar.n.n; genel kullan.fl bicimlerini, bafll.ca bolge tiplerini, bolgelerin gelecekteki nufus yo.unluklar.n., gerekti.inde yap. yo.unlu.unu, ceflitli yerleflme alanlar.n.n geliflme ve yon buyuklukleri ile ilkelerini, ulafl.m sistemlerini ve problemlerinin cozumu gibi hususlar. gostermek ve uygulama imar planlar.n.n haz.rlanmas.na esas olmak uzere duzenlenen, detayl. bir raporda ac.klanan ve raporuyla beraber butun olan plan.d.r.
    Uygulama .mar Plan.: tasdikli mevcut haritalar uzerine varsa kadastral durumu ifllenmifl olarak naz.m imar plan. esaslar.na gore cizilen ve ceflitli bolgelerin yap. adalar.n., bunlar.n yo.unluk ve duzenini, yollar. ve uygulama icin gerekli imar uygulama programlar.na esas olacak uygulama etaplar.n. ve di.er bilgileri ayr.nt.lar. ile gosteren pland.r.
    Cevre duzeni plan.: ulke ve bolge plan kararlar.na uygun olarak konut, sanayi, tar.m, turizm, ulafl.m gibi yerleflme ve arazi kullan.lmas. kararlar.n. belirleyen planlard.r.
    .mar Planlar.n.n Yap.lmas. ve Yururlu.e Girmesi
    .mar Kanunu, nufusu 10.000i aflan yerleflmelerin imar planlar.n. belediyelerce yapt.rmalar.n. zorunlu k.lm.flt.r. 10.000fi aflmayan yerleflmelerde, imar plan. yap.lmas.n.n gerekli olup olmad...na belediye meclisi karar verir. Planlar idarece do.rudan yapt.r.lmad... zaman; ihale suretiyle veya .ller Bankas. Fen Mudurune yetki verilmek suretiyle yapt.r.labilir. .dare, planlama grubunda gorev alacaklar. Bay.nd.rl.k ve .skan Bakanl...na bildirmekle yukumludur..mar Kanunu ve ilgili yonetmelikleri uygun olarak haz.rlanan imar planlar., belediye meclislerince onaylanarak yururlu.e girer. Plan, onay tarihinden itibaren belediye baflkanlar.nca tesbit edilen ilan yerlerinde 1 ay sure ile ilan edilir. 1 ayl.k ilan suresi icinde planlara itiraz edilebilir. belediye meclisi 15 gun icinde inceleyerek kesin karara ba.lar. Bu karar yaz.l. olarak ilgisine bildirilir. Kesinleflen imar planlar.n.n bir kopyas. Bay.nd.rl.k ve .skan Bakanl...na gonderilir.
    .mar Planlar.nda De.ifliklik Yap.lmas.
    Onaylanm.fl imar planlar.nda yap.lacak de.ifliklikler ana hatlar.yla imar plan.n.n yap.l.fl. ve kabulu ile ilgili usullere tabidir. plandaki sosyal ve teknik altyap. alanlar.n.n kald.r.lmas., kucultulmesi veya yerinin de.ifltirilmesine dair plan de.ifliklikleri zorunluluk olmad.kca yap.lmaz. Zorunlu hallerde boyle bir de.ifliklik yap.labilmesi icin:
    1) .mar plan.ndaki durumu de.iflecek olan sosyal ve teknik altyap. alanlar.ndaki tesisi gerceklefltirecek ilgili yat.r.mc. Bakanl.k ve kurulufllar.n goruflu al.nacakt.r.
    2) .mar plan.ndaki bir sosyal ve teknik alt yap. alan.n.n kald.r.labilmesi ancak bu tesisin hizmet goturdu.u bolge icinde eşde.er yeni bir alan.n ayr.lmas. suretiyle yap.l.r.
    Bay.nd.rl.k ve .skan Bakanl...n.n .mar Planlamas.nda Etkisi
    .mar Kanunu ile imar planlar.n.n yap.lmas. ve kabulu yetkisini belediyelere devredilmiştir.. Ancak bu durumun baz. istisnalar. vard.r. Kanunda Bay.nd.rl.k ve .skan Bakanl...na baz. hallerde imar planlamas.yla ilgili yetkiler tan.nm.flt.r. Bay.nd.rl.k ve .skan Bakanl..., gerekli gorulen hallerde, kamu yap.lar. ile ilgili imar plan. ve de.iflikliklerinin, genel yaflam. etkileyen afetler dolay.s.yla veya toplu konut uygulamas. veya Gecekondu Kanunun uygulamas. amac.yla yap.lmas. gereken planlar.n ve de.iflikliklerinin, birden fazla belediyeyi ilgilendiren metropolitan imar planlar.n.n veya icerisinden veya civar.ndan demiryolu veya karayolu gecen, havaalan. bulunan veya havayolu veya denizyolu ba.lant.s. bulunan yerlerdeki imar ve yerleflme planlar.n.n tamam.n. veya bir k.sm.n., ilgili belediyelere veya di.er idarelere bu yolda bilgi vererek ve gerekti.inde iflbirli.i sa.layarak yapmaya, yapt.rmaya, de.ifltirmeye ve resen onaylamaya yetkilidir. Bir kamu hizmetinin gorulmesi amac. ile resmi bina ve tesisler icin imar planlar.nda yer ayr.lmas. veya bu amacla de.ifliklik yap.lmas. gerekti.i takdirde, Bay.nd.rl.k ve .skan Bakanl..., valilik kanal. ile ilgili belediyeye talimat verebilir veya gerekirse imar plan.n.n resmi bina ve tesislerle ilgili k.sm.n. resen yapar ve onaylar. Bakanl.k ayr.ca birden fazla belediyeyi ilgilendiren imar planlar.n.n haz.rlanmas.nda, kabul ve onaylanmas. evresinde ortaya c.kabilecek ihtilaflar. halleder, gerekti.inde resen onaylar. Kesinleflen planlar ilgili belediyelere ve valiliklere tebli. edilir. Bu planlar.n uygulanmas. Mecburidir. .mar Kanununa 87 tarihinde eklenen bir hukumle .mar Plan. Konusunda belediyelere verilen butun yetkilerin, Baflbakan.n onay. ile gecici olarak Bay.nd.rl.k ve .skan Bakan.na verilmesi kabul edilmifltir.
    -Turkiyede bolge planlar.n. gerekli gordu.u hallerde Devlet Planlama Teflkilat. yapar veya yapt.r.r.
    3
    BUYUKfiEH.R ALANININ TANIMI
    Metropolitan alan Buyukflehir alan.ve Megalopolis,yaln.zca bar.nd.rd.klar. nufusun, yo.unlu.u dolay.s.yla de.il, ayn. zamanda kamu ve ozel sektor ifl kollar.n.n buralarda faaliyet gostermesi, e.itim ve sanat yonunden birer merkez olmalar. sebebiylede gunumuz dunyas.n.n birer simgesi haline gelmifllerdir.
    Metropolitan alan (buyukflehir alan.):nufusun yo.un oldu.u ve ekonomik, sosyal ve yonetim ac.s.ndan o bolgenin merkezi durumunda bulunan merkezi kent veya kentlerincevrekentleriyle oluflturduklar. birimdir. ekonomik ve sosyal yonlerden birimolma ozelli.ine sahiptir; metropolitan alanda birden fazla yonetim biriminin bulunur. H.zl. kentleflmenin bafll.ca sonuclar.ndan biri, metropolitan alanlar.n.n say.s.ndaki art.fl olmufltur. Megapolis icerisinde yer alan bu yerleflim alanlar. ceflitli flekillerde tarif edilmifllerdir.
    ABDde Buyukflehir Alan.n.n Tan.mlanmas.
    49 senesinde ABD Say.m Burosunun tarifine gore, Standart Buyukflehir Alan.n.n 50000 kiflilik nufusa sahip olan en az bir merkezikenti kapsamas. gerekmektedir. Standart buyukflehir alan. idari birimi, merkezi bir kent veya kentlerden oluflan Countylerdir. Bitişik Countylerin standart buyukflehir alanlar. icerisinde yer almalar., merkezi kent ile ilgili flart. bunyesinde tafl.mayan Countynin, bu ozelli.e sahip bulunan bitişik countymerkezi kenti ile sosyal ve ekonomik yonlerden butunmeydana getirebilmesine ve metropolitan olma ozelli.ine sahip olmas.na ba.l.d.r. Countynin metropolitan olma özelli.i, buran.n iş ve cal.flma yeri veya tar.m d.ş. alanlarda cal.şan işcilerin ve ailelerinin yo.un bir şekilde yaşad.klar. yerleşme alanlar. olmas. sonucudur. Buyukflehir alan. olma ozelliklerinin ayr.nt.lar. floyle belirlenmifltir: Countyfde
    . Tar.m d.fl. alanlarda cal.flan 10.000 iflcinin bulunmas.
    . Tar.m d.ş. alanlarda cal.şan iflcilerin %10unun standart buyukflehir alan.nda cal.flmas.
    . Merkezi kente bitiflik olan ve nufus yo.unlu.u her mil kare bafl.na 150 kiflinin yaflad... daha kucuk yerleflme alanlar.nda County nufusunun yar.s.n.n yaflamas..
    Tar.m D.fl. Alanlarda Cal.flan .flcilerin Countyde Cal.flan .flcilerin 2/3 sini Oluflturmas.
    . Bitişik Countyde yerleflmifl olan işcilerin %15 veya daha fazlas.n.n Standart Buyukflehir alan.ndaki countyicerisinde bulunan en buyuk kentte cal.flmas.
    . Standart Buyukflehir alan. icerisindeki en buyukflehirde yaflayan iflcilerin %25 veya daha fazlas.n.n bitişik countyde cal.flmas.
    . Bitişik countynin Standart Buyukflehir Alan. icerisinde en buyuk kent ile ayl.k telefon goruflmelerinin, ayn. countyde abone say.s.ndan, dort kat veya daha fazla say.da olmas..
    57 y.l.nda ABDde 74 Standart Metropolitan Alan.nın bulundu.unu gormekteyiz. 59 y.l.nda Standart Metropolitan Alan, Standart Metropolitan .statistik Alan. haline donuşturulmuş ve yeniden tan.mlanm.şt.r. Bu de.işikli.in bir sonucu olarak geniş buyukşehir alanlar. parcalanarak, 188 Standart Metropolitan .statistik Alan. ortaya c.km.şt.r.
    County: Standart buyukşehir alan. idari birimi, merkezi bir kent veya kentlerden oluşan alan.

    Standart Metropolitan .statistik Alan
    .Merkezi countynin en az 50 bin kiflilik tek kent veya ikiz kente sahip olmas.; ikiz kentlerin ortak s.n.rlar.n.n bulunmas. ve e.er kentlerden bir tanesinin nufusu 50 bin kiflinin alt.nda ise, burada en az 15 bin kiflinin yaflamas.
    .Bitişik county, iflcilerinin %75nin tar.m d.fl. alanlardaki ifllerde cal.flmas. ve nufus sıklığı, mil kare baş.na 150 kişi olan yak.n yerleflme alanlar.nda yaşamas.
    .Hem merkezi ve hem de bitişik countyde yaşayan kişilerin en az %15i merkezi kentde cal.flan kimseler olmal.d.r. Her iki kent buyukflehir alan. Olma durumu arz etmelidir.
    Standart Metropolitan Alan(SMA) ve Standart Metropolitan .statistik Alan(SMİA) eleştirileri
    .merkezi kentin s.n.rlar.n.n ve nufusunun belirlenmesinin keyfi oldu.u ve toplumun buyuk co.unlu.unun kentlerde yaflar hale gelmesi durumunda metropolitan alan olma ozelli.iningecerlili.ini kaybedece.i
    .merkezi kent ile kent d.ş.nda yaşayanlar.n ilişkilerine, bu ilişkilerin yo.un oldu.u zamanlarda %15lik bir oran tan.m.n.n keyfi anlam taş.yaca..
    .olculerin, ceflitli ulkelerde uygulanma imkanlar.n.n bulunmadığı. Standart Metropolitan .statistik Alanlar.n.n bir araya gelmeleri suretiyle Standart Birleflik Alanlar ismi verilen buyuk yerleflme alanlar. ortaya c.km.flt.r. Bugun ABDde yaln.zca iki tane Standart Birleflik Alan vard.r. Bunlardan birisi New York-Northeastern New Jersey Bolgesidi.eride Chicago-Northwestern Indiana Bolgesidir.
    .ngilterede Buyukflehir Alan.n.n Tan.mlanmas.
    1-Standart Metropolitan Cal.flma Alan.(SMLA):
    . Bir SMLA Merkezi, 20.000 veya daha fazla iflcinin yaflad... tek bir idari bolgeden veya bir acrefde befl veya daha fazla iflcinin yaflad... bitiflik idari bolgelerden meydana gelir.
    . Bir SMLA cemberi ise SMLA merkezine bitiflik olan ve s.n.rlar. icerisinde yaflayan cal.flan nufusun %15ini merkeze cal.flmak uzere gonderen bolgelerden oluflur. SMLAin butun nufusunun en az 70 bin veya daha fazla olmas. esas al.nm.flt.r.
    2-. Metropolitan Ekonomik Cal.flma Alan.(MELA):
    .SMLA merkezi
    .SMLA cemberi
    .bunlara bitiflik olan ve SMLA merkezinin s.n.rlar. icerisinde yaflayan iflcilerin co.unlu.unu gonderen di.er idare alanlar.n. kapsar. Burada onemli olan, idari alan s.n.rlar. icerisinde yaflayan herhangi bir kimsenin SMLA merkezine cal.şmak icin sabah gidip akşam geri donmesi ve boyle gidenlerin co.unlu.ununda SMLA merkezini tercih etmeleridir.
    .ngilterede tan.mlanan ve uygulanan metropolitan alan kavram.n.n, ABDde kabul edilen kavramdan en onemli fark., SMLA ve MELAlar.n, belirli bir zaman 61 y.l. esas al.nm.flt.r. Halbuki ABDnde SMLA, nufus say.m.ndan, say.m.na de.iflen bir yap.ya sahiptir. Dunya uzerindeki buyukflehir alanlar.n.n giderek artmas. karfl.s.nda bunlar aras.ndaki karfl.laflt.rmay. kolaylaflt.rmak uzerek buralar.n ozelliklerin belirleme yolundaki cal.flmalar, ozellikle 59 y.l.nda yay.nlanan Dunyadaki Metropolitan Bolgeler isimli eserde toplanm.flt.r. Bu cal.flmada, ABDnde uygulanan SMA veya SMİA esaslara paralel olculerin Dunyadaki di.er metropolitan alanlar.n de.erlendirilmesinde kabul edilmesinin, karfl.laflt.rmalar. kolaylaflt.raca.. belirtilmifltir. Yine ayn. cal.flmada, ulkelerin idari bolumlerinin birbirinden farkl. olaca.. gozonunde tutularak, ABDnde, eyaletlerdeki Countylerin karfl.l...n.n di.er ulkelerde ne olaca..n.n belirlenmesi gere.i uzerinde durulmufltur. Burada belirtildi.ine gore county, birleflti.i kenti cevreleyen ve ondan biraz buyuk bir idari bolge olarak kabul edilmifltir. Onemli olan nokta burada fludur: Her fleyden once Countyistatistiki bilgilerin al.nabilece.i buyuklukteki bir birimdir. Di.er bir deyimle, birimin, idari ve sosyal yonden onemi oncelik tafl.r. Buyukflehir alanlar.n.n tan.m.yla ilgili olarak uzerinde durulan bir di.er onemli noktada Kentleflmifl alan terimi ile olan iliflkisidir. Genellikle kabul edildi.ine gore kentleflmifl alan, birbirini tamamlayan fiziki yerleflme bolgelerinden meydana gelir. Oysaki buyukflehir alan.n.n, fiziki s.n.r veya nufus yo.unlu.u ile tan.mlanmas. soz konusu de.ildir.
    BUYUKfiEH.R ALANININ GEL.fiMES.N. ETK.LEYEN ONEML. FAKTORLER
    Buyukflehir alanlar.n.n do.ufluna ve geliflmesine kentleflmenin buyuk olcude etki etti.ini soyleyebiliriz. Ancak zaman.m.z.n buyukflehir alanlar., gecmiflteki yerleflme alanlar.ndan, hem bar.nd.rd.klar. nufus ve hem de nufus yo.unlu.u bak.m.ndan farkl.d.r. Bu sebeple buralar.n de.iflik hizmet ve yonetim birimlerine ihtiyac gostermesi do.ald.r. Bu farkl.l.klara ra.men, kentleflme sonucu ortaya c.kan buyukflehir alanlar.n.n do.uflunu ve geliflmesini etkileyen faktorler benzerlik gosterirler:
    1-Co.rafi Faktorler: Yerleflme alanlar.n.n zamanla buyukflehir alanlar. haline donuflebilmeleri, her fleyden once co.rafi konumlar.yla yak.ndan ilgilidir. Co.rafi konumun baflta gelen ozelli.i, ulafl.m. kolaylaflt.r.c. ozelliklere sahip olmas.d.r. do.a flartlar.n.n bu co.rafi konumu olumsuz yonde etkilememeside gereklidir. co.rafi konumun her yonuyle cekici olmas. gereklidir. Co.rafi faktorler, buyukflehir alanlar.n.n planlanmalar.n.da etkiler. Cunku buyukflehir alanlar.ndaki en uygunyerleflmenin planlanmas. co.rafi cevre ile yak.ndan ilgilidir. planlama yap.l.rken buyukflehir alan.n.n co.rafi durumuna uygun duflen bir idari yap.n.n gerceklefltirilmesi onde gelen noktalardan biri olmal.d.r.
    2-Demografik Faktorler: Kalk.nm.fl ulkelerdeki buyukflehir alanlar.nda yap.lan incelemeler, bu alanlar.n ortaya c.kmalar.nda ve geliflmelerinde hem ayn. ulkeden ve hem de yabanc. Ulkelerden gelen nufus goclerinin onemli rol oynad...n. ortaya koymaktad.r. Buyukflehir alanlar., ulke icerisindeki gocler ve ulafl.m araclar.n., ozellikle kara ulafl.m. araclar.n.n gelişmesiyle buyuk h.z kazanm.şt.r. Keza buyukşehir alan. s.n.rlar. icerisindeki hareketlilikde ayn. kaynaktan etkilenmifltir. ABDde buyukflehir alanlar.ndaki kentlerle ilgili olarak yap.lan araflt.rmalar, otomobilin bu bolgelerde yaflayan nufusun hareket imkan.n. artt.rd...n. gostermifltir. Buyukflehir alan. ulke icerisinde bir butun olarak duflunulurse, buralardaki nufus s.kl...n.n art.fl. buyuk olcude ulke ici goclere ba.l.d.r. Bu goclerin kayna.., k.rsal alanlar yan.nda kucuk ve orta buyuklukteki kentlerdir. Genellikle, goclerin ilk once k.rsal alanlardan kucuk yerleflme alanlar.na ve oradan da buyuk kentlere do.ru giden iki basamakl. bir yol izledi.i gorulmufltur. Geliflmifl ulkelerin buyukflehir alanlar.ndaki nufus art.fl.n.n bafll.ca sebepleri, tar.m kesiminin az iflciye ihtiyac duymas. ve burada yaflayanlar.n buyuk yerleflme alanlar.na goc etmeleriyle kentlerde do.um oran.n.n yuksek olmas.d.r.


    Kentlerdeki Kamu Hizmetleri
    1-Konutlarla .lgili Hizmetler
    2-Ulafl.m Hizmetleri
    3-Sa.l... Koruma-H.fz.ss.hha-Hizmetleri
    4-Di.er Hizmetler
    5-Ekonomik Faktörler
    6-Hukuki Faktorler
    BUYUKfiEH.R ALANI PLANLAMASININ TANIMI, YARARLARI VE ARACLARI
    kaynaklar.n en rasyonel şekilde kullan.lmas. icin sistemli bir program yapmakt.r. Planlama, genellikle belirli bir faaliyeti, yurutme s.ras.nda de.ilde, daha onceden kararlaşt.rmakt.r. Bir tur gelecekte yap.lmas. duşunulen bir tasar.n.n, onceden belirtilen analizidir.
    Yararlar.
    . mahalli otoritenin u.raflaca.. ifllerle ilgili ekonomik ve sosyal gercekler aras.ndaki iliflkiyi araflt.rarak, izlenecek yol (politika) konusundaki karars.zl.k oran.n. azalt.r. Genel bir politika izlenmesi gereken konularda, ceflitli otoriteler aras.nda gorufl al.fl veriflini kolaylaflt.r.r.
    . izlenecek politikadaki zaman olcusunu, bu politikan.n ilgili oldu.u olaydaki zaman olcusune uygun duruma getirir. Orne.in, belirli bir kamu hizmetinin yurutulmesi icin yap.lacak yat.r.ma uygulanacak teflvik tedbirlerik.sa donemde uygun olmas.na karfl.l.k, uzun donemde gecerli olmayabilir.
    . ceflitli olaylar.n de.iflik etkilerini ay.rmak suretiyle, karar verilirken kullan.lan bilgilerle ilgili alan. geniflletir. Buyukflehir alan plan.n. haz.rlayan kurumlar dinamik olduklar. olcude ceflitli sorunlara yeni cozumler getirebilirler.
    Araclar.
    Planlama, genellikle dort evrede gercekleflen bir yap.ya sahiptir. Bunlar:
    . Araflt.rma: Planlanacak konunun mevcut durumu nedir?
    . Amac belirlenmesi: Planlama ile ulaflmak istenen noktalar nelerdir?
    . Plan.n haz.rlanmas.: Planlanan amaclara nas.l ulaflabiliriz?
    . Uygulama: plan. gerceklefltirmek icin ne gibi arac ve kaynaklar kullan.lmal.d.r?
    Planlaman.n evrelerini bu flekilde bir ay.r.ma tabi tutunca, ilk uc evre buyukflehir alan planlamas. ac.s.ndan naz.m planveya kapsaml. plan olarak kabul edilebilir. Buna karfl.l.k son evre ise, plan.n uygulanmas. Evresi oldu.u icin, buyukflehir alan plan.n. gerceklefltirecek araclar.n belirlenmesi gerekir. .flte bu araclar.n bafll.calar.:
    1-Bolgeleme: Belirli bir bolgedeki binalar.n yap.l.fl ve kullan.l.fl amaclar.n.n, bofl arazilerin de.erlendirilmesi gibi konular.n denetlenmesi yollar.n.n bafl.nda bolgeleme gelir. Gunumuzde bolgeleme, arazinin en elveriflli flekilde kullan.lmas.n. ve naz.m planda ongorulen onlemlerin yerine getirilmesini sa.lamak odevini yuklemifltir. Bolgeleme yap.lacak alan, genellikle konut bolgesi, ticari bolge ve sanayi bolgesi olmak uzere k.s.mlara ayr.l.r. Bu bolgelerin kendi icerisinde daha alt bolumlere ayr.labilmesi de mumkundur. Bolgeleme ve Planlamakavramlar.n.n zaman zaman birbiri yerine kullan.ld.klar. gorulmektedir. Ancak, bu iki kavram farkl. anlamlar tafl.rlar. fioyleki planlama kavram. bolgeleme kavram.ndan daha genifl ve kapsaml. bir anlam tafl.r. Bolgeleme, plan.n uygulama araclar.ndan birisidir. Bolgeleme faaliyetlerinden istenilen faydan.n sa.lanabilmesi icin, her fleyden once toplumun gelecekteki ihtiyaclar. gozonunde tutulmal.d.r. Bolgeleme, belirli bir alan.n, arazi veya binalar.n kullan.l.fl ve geliflmelerindeki amaclara gore k.s.mlara
    ayr.lmas. olarak kabul edilince, ozel mulkiyet hakk.n.n bir s.n.rland.r.lmas. olarak karfl.m.za c.kar. Bu s.n.rland.rma, arazinin kullan.laca.. amac ve yap.lacak plan.n ozellikleriyle yak.ndan ilgilidir. Bolgeleme s.n.rland.rmalar.diyebilece.imiz bu k.s.tlamalar.n, ilgili olduklar. alanlar. floyle s.ralayabiliriz:
    . Binan.n; yuksekli.i, kat adedi, buyuklu.u ve eklentileri;
    . Binan.n ve eklentilerinin yap.laca.. arazi parcas.n.n en fazla miktar.;
    . Bahce, arsa ve di.er alanlar.n miktar.;
    . Cadde ve di.er binalarla arada b.rak.lacak mesafenin miktar.;
    . Yap.lan binan.n kullan.l.fl ve amac. dolay.s.yla belirli alanlarda yap.lmas..
    Uzerinde durulmas. gereken bir noktada Yeniden bolgelemecal.flmalar.d.r. Yeniden bolgeleme s.ras.nda baz. bolgelerdeki tafl.nmaz mallar.n de.er kazanmas. soz konusu oldu.u gibi, bir yerin de.iflik bir bolgeleme alan. Olarak kabul edilmesi halindede orada faaliyet gosterenlerin durumlar.n.n ne olaca.. onem kazan.r. Belirli bir alan.n nitelik de.ifltirmesi halinde, orada yaflayanlar.n veya ceflitli faaliyetlerde bulunanlar.n kendilerine uygun bolgelere gecmeleri ceflitli flekillerde olur:
    . Belirli bir zaman suresi sonunda, o bolgenin niteli.ine ayk.r. duflen faaliyetlere son vermek;
    . Bolgenin niteli.ine ayk.r. duflen faaliyetlerin yang.n, su basmas., v.s. gibi tabii afetlere u.ramas. ile son bulaca..n. kabul etmek;
    . Yeniden bolgeleme alan.nda, bolgenin niteli.ine ayk.r. duflen faaliyetleri s.n.rlamak, yasaklamak veya yenilerinin kurulmas.na izin vermemek;
    . Faaliyetin devam etti.i iflyerinin onar.lmas.na ve geniflletilmesine izin vermemek;
    . .flyeri binalar.n., belirli bir amortisman suresi sonunda terk etmeyi, buralarda faaliyette bulunanlara kabul ettirmek.
    2-Parselleme Duzenlemeleri: Parselleme duzenlemeleri, bolgelemenin daha ayr.nt.l. flekilde belirtilmesidir. Ozellikle bolgeleme, arazi parcas. ve onun uzerindeki binan.n belirli amaclar do.rultusunda kullan.lmas.n. ve yap.lmas.n. hedef alm.flt.r. Parselleme duzenlemesi ise, daha cok arazi parcas.n.n muhtemel geliflmeler gozonune al.narak ceflitli buyukluklere bolunmesi ve denetlenmenin bu yoldan sa.lanmas. yonunde onem kazan.r. Parselleme duzenlemesinin onem kazand... husus ise, yeni duzenlenecek bolgelerde kanalizasyon, su, havagaz., elektrik şebekelerinin, sokak ve kald.r.mlar.n standartlara uygun yap.lmas.d.r.
    3-Ana Geliflme Programlar.n.n Haz.rlanmas.: Yukar.da k.saca de.indi.imiz bolgeleme ve parselleme duzenlemeleri, genellikle onleyici olma ozelli.ine sahiptir. Bolgeleme ve parselleme duzenlemelerinin yap.ld... yerlerde toplumun, getirilen bu kurallara uymas. istenir. Orne.in, belirli bir yerin iflyeri veya sanayi bolgesi olarak bolgelenmesi, oralarda iflyerlerinin veya sanayi kurulufllar.n.n hemen kurulmas.n. sa.lamaz. Belirlenen bolgelerin ongorulen amaclar do.rultusunda geliflmesini sa.lamak; ancak Ana Geliflme Programlar.n.nh.zland.r.lmas.yla mumkun olabilir. Bu programlar, mevcut ve gelecekteki kamu ihtiyaclar.n., karfl.lamak icin ve haz.rlanm.fl bulunan buyukflehir alan planlar.n.n uygulamas. olmak uzere, ilgili bolgelerdeki kamu yat.r.mlar.n.n s.ras.n. gosteren belgelerdir. Bu tur programlar.n bafll.ca ozelli.i flunlard.r: Her fleyden once bunlar arac.l...yla yap.lacak olan yat.r.mlar.n gerektirdi.i kamu harcamalar.n.n miktar olarak belirlenmesi mumkun oldu.u gibi, kiflilerin yapacaklar. yat.r.mlara da zaman ve harcamalar.n yonu ac.s.ndan yol gosterici olmak niteli.ine sahiptir. Bu ozellikler, uzun sureli olarak haz.rlanacak Ana Geliflme Programlar.ndakendini daha cok hissettirir. kaynaklar ile yat.r.mlar aras.ndaki iliflkinin kurulmas.n.da kolaylaflt.r.r. Haz.rlanacak programlar, idare birimlerinin yoneticilerini, bolgelerinde yap.lacak yat.r.mlar dolay.s.yla, politik bask.lara koruma gorevinide sa.larlar.
    4-Amaç belirlenmesi
    Cevrekent: Esas kentin veya yonetim s.n.r.n.n d.fl taraf.na bitiflik bulunan ve tamam. bir arada butun meydana getiren yerleflme alanlar.d.r.
    Buyukflehir alan planlamas.: Genellikle kentlerin fiziki cevrelerinin planlanmas. ve belirli bir
    bolgedeki faaliyetlerde koordinasyon sa.lanmas. anlafl.l.r.
    BUYUKfiEH.R ALAN PLANLAMASININ TURLER.
    1-Fiziki planlar: genellikle kentleflme flartlar.n.n iyilefltirilmesi, yeni yerleflim alanlar.n.n oluflturulmas. veya kent d.fl. yerleflme alanlar.ndaki arazinin kullan.l.fl fleklinin belirlenmesi amac.yla yap.lan fiziki geliflme planlar..
    2-Ekonomik planlar: bolgenin kaynaklar. goz onunde tutularak yap.lan ekonomik geliflme.
    BUYUKfiEH.R ALAN PLANLAMASI .C.N ORGUTLENME
    1-Ba..ms.z Bir Buyukflehir Alan Planlama ve Bolgeleme Komisyonunun Bu Gorevi Yurutmesi
    2-Buyukflehir Alan Planlamas. ve Bolgelemesinin, Mahalli Otoritenin Belediye Baflkan. veya Kent Yoneticisi Gibi Ust Kademe Yoneticisine Karfl. Sorumlu Olan Bir Kimsenin Yurutece.i Dan.flma Hizmeti fieklinde Orgutlenmesi
    3-Buyukflehir Alan Planlamas.n.n Kent Meclisinin Bir Gorev Gibi Kabul Edildi.i Orgutlenme
    BUYUKfiEH.R ALANI PLANLAMASI .fiLEMLER.
    1-Bilgi Toplama Evresi
    2-Amac Belirleme Evresi
    3-Plan.n Formule Edilmesi Evresi
    4-Plan.n Uygulanmas. ve De.erlendirilmesi Evresi
    buyuk yerleflim alanlar.ndaki toplanmaya yol acan kamu hizmetleri
    a. Konut
    b. Ulafl.m
    c. E.itim
    d. Kultur
    buyukflehirin geliflmesini etkileyen faktorler
    a. Co.rafi faktorler
    b. Demografik faktorler
    c. Kentlerdeki kamu hizmetleri
    d. Hukuki faktorler
    Alan planlamas.: Belirli bir bolgenin fiziki, iktisadi ve sosyal ac.lardan uzun sureli, esnek, genifl kapsaml. ve geliflmelere uyabilen naz.m planlarla planlanmas.. 4-5 yılı kapsar.
    4
    Buyukflehir Yonetimi ve Hizmetleri
    Büyükşehir Yönetimi
    1-ozel amacl. Otoriteler
    2-çok amacl. otoriteler
    BUYUKfiEH.R ALAN YONET.M. fiEK.LLER.
    1-Tek Kademeli Yonetim Yaklafl.m.: Tek kademeli yonetimde, bolgenin tamam.n. etkileyen bir ozelli.i vard.r. Bu yaklafl.mla kurulan yeni mahalli kamu hizmetleriyle ilgili planlama orgutlerine, karar verme gibi yonetimle ilgili temel fonksiyonlar.n gecti.i kabul edilir.
    a-Kat.lma: Ozellikle merkezi kentin, kendi belediye s.n.rlar. d.fl.nda kalan, daha genifl ve ucuz arazi bulabilmek amac.yla yerleflen, sanayi, ticaret ve konutlar. s.n.rlar. icerisine almak arzusu kat.lmaolarak nitelendirilir.
    b-Mahalli Otoritelerin Fiziki Hizmet S.n.r.n.n Geniflletilmesi
    c-Gorevlerin Birlefltirilmesi
    2-Cift Kademeli Yonetim Yaklafl.m.
    Ozel Amacl. Buyukflehir Alanlar.: Ozel Amacl. Buyukflehir Alanlar.n.n oluflturulmas. kat.lmayolunun baflar.ya ulaflamamas. halinde uygulan.r.
    Ozel amacl. buyukflehir alan kurulufllar.n.n onemli ozelliklerini flu flekilde s.ralayabiliriz:
    . Co.rafi ve fonksiyonel ac.lardan genifl bir alan. kapsamalar
    . .lke olarak tek amac. gerceklefltirmek icin kurulmufl olmalar
    . Kapsad... fiziki alan.n genifl ve de.iflebilir olmas.
    . Tahvil çıkarma yetkisine sahiptir
    . Tüm hizmetlerin tek elden yürütülüyor olması.
    3-Buyukflehir Alan Federasyonlar.
    Buyukflehir alan federasyonlar., soz konusu alan.n butununde yurutulen hizmetin sorumlulu.unu tafl.yan buyukflehir yonetimleriyle, yonetim kurullar.n.n varl...n. devam ettirdi.i ve ancak buyukflehir alan yonetiminin sorumlulu.u icerisinde olmayan mahalli hizmetleri gormekle yukumlu belediyelerden meydana gelir. Buyukflehir alan federasyonlar.n.n ozelliklerini flu noktalarda toplayabiliriz:
    . Buyukflehir alan federasyonlar.n.n kurulabilmesi, ilgili ulke mevzuat.n.n yetki vermesini gerektirir.
    . Buyukflehir alan federasyonlar., mahalli halk.n bu yolda bir duzenleme yap.lmas.n. istemelerine ba.l.d.r.
    . Buyukflehir alan federasyonunun, yonetim organlar.n.n, do.rudan do.ruya secilmesi buyuk olcude uygulama bulan bir ozelliktir.
    4-.ste.e Ba.l. Buyukflehir Alan Birlikleri: .ste.e ba.l. buyukflehir alan birlikleri, kurulduklar. bolgedeki ceflitli mahalli yonetim birimleri aras.nda koordinasyon sa.lama amac.n. tafl.rlar. Bu tur birliklerin en karakteristik orne.ini, San Fransiscoda kurulmufl bulunan Association of Bay Area Governmentsoluflturur. Bu birli.e uyelik, bolgede bulunan butun mahalli yonetim birimlerine ac.kt.r. Birli.in yonetim kurulu, birli.e uye mahalli yonetim birimlerinin temsilcilerinden oluflur. Birli.in gorevleri, cok ceflitlidir. Ancak onemli olanlar.n. k.saca floyle s.ralayabiliriz.
    . Devlet daireleri ile olan haberleflme kanallar.n.n, etkili bir bicimde, ifllemesine yard.mc. olurlar. Birlik toplant.lar., ceflitli konulardaki bilgi al.flveriflini sa.layan onemli bir forum niteli.indedir.
    . Kuruldu.u alan ile ilgili olarak araflt.rma yapmak, yine birli.in onemli gorevleri aras.nda yer al.r. Genellikle birli.in araflt.rma uzmanlar., kurulduklar. alanla ilgili ceflitli konularda bilgi toplay.p araflt.rma yaparlar.
    . Birli.in kuruldu.u bolgede mevcut olan mahalli yonetim birimlerinin sozcusuolma gorevi de vard.r.
    Bu tur birliklerin onemli sak.ncalar., iste.e ba.l. olmalar.d.r. Bunun bir sonucu olarak, birli.e uye mahalli yonetim otoriteleri, birlik kararlar.na uymayabilecekleri gibi, birlikten ayr.lmalar. da son derece kolayd.r.
    BUYUKfiEH.R ALANINDA YURUTULEN KAMU H.ZMETLER.
    1-Buyukflehir Alan.nda Ulafl.m Hizmeti
    2-Buyukflehir Alan.nda Sa.l.k ve Refah Hizmeti
    3-Buyukflehir Alan.ndaki Di.er Kamu Hizmetleri
    -20.yy.n sonlar.nda dunya nufusunun %60ının kentlerde yaşayaca.. tahmin edilmektedir.























    5
    TURK.YEfDE BUYUKfiEH.R YONET.M.
    Buyukflehir Yonetiminin Tarihi Geliflimi
    istanbulda 1855 y.l.nda kurulan ilk belediye orgutunden sonra Galata ve Beyo.lu semtlerinde yaflayanlara kamu hizmeti goturmek amac.yla bir tur ilce belediyesi kurulmufltur. Şehremanetine ba.l. olarak kurulan bu Alt.nc. Daire-i Belediyeninkendisine ait personeli ve ozel gelir kaynaklar. vard.. Belediye baflkan. ile belediye meclis uyeleri Daire-i Belediye Meclisi atama yoluyla iflbafl.na gelirlerdi. Metropolitan alan yonetimine ornek say.labilecek bu ilk uygulama, 1869 tarihinde c.kart.lan Dersaadet .dare-i Belediye Nizamnamesiile gelifltirilmifltir. Getirilen yeni uygulama ile .stanbul iki kademeli yap.ya sahip bir yonetim fleklinde orgutlendirilmifltir. Alt kademe ceflitli ilce belediyelerinden, ust kademe ise anakent meclisi, şehremaneti meclisi ve şehremininden oluşmaktayd.. Bu mahalli orgutlenme, 1876-77 tarihli Dersaadet Belediye Kanunu ile .stanbulda 20 belediye dairesinin kurulmas. fleklinde bir geliflme gostermifltir. 12 y.l.nda ise, ilce belediyeleri kald.r.lm.ş ve yerlerine dokuz adet belediye şube mudurlu.u kurulmuştur. Bu yap. 30 tarihinde yururlu.e giren 1580 say.l. Belediye Kanununun c.kart.lmas.na kadar devam etmifltir.
    KALKINMA PLANLARINDA BUYUKfiEH.RLE .LG.L. GORUfiLER
    1/ 1. 5 YKPında Konunun .ncelenmesi: metropolitan alanlarla ilgili gorufller buyuk kent bolgeleribaşlığı alt.nda yer almıştır. Burada beliren goruş, metropolitan alanlar.n, ekonomik faaliyetlerin ve nufusun yo.un oldu.u ve bunun sonucunda ortaya c.kan sosyal, ekonomik ve fiziksel sorunlar.n bolge planlamas.n.n bir başka yonuoldu.u şeklindedir. Ortaya c.kan sorunlar.n başl.ca cozum şekli olarak, metropolitan alanlar cevresinde yeni cekim ve buyume merkezlerikurmak suretiyle, nufus yo.unlu.u ve ekonomik faaliyetleri dengeli bir şekilde dağıttmak onerilmektedir. 1. 5 yKP metropolitan alanlar.n planlamas.ndan sorumlu orgut hakk.nda hic bir goruş mevcut de.ildir. 1. 5 YKP, metropolitan alan planlamas.yla ilgili oldu.u kabul edilen bolgesel planlama projesi, Do.u Marmara Bolgesiyle ilgilidir.
    Do.u Marmara Bolgesi Projesi
    İstanbul buyukflehir bolgesinin ekonomik ve sosyal sorunlar.na cozum yolu bulmak, yeni gelişme merkezleri belirleyerek aşar. kentleşme ve merkezleşmenin yukunu azaltmak amac.n. taş.r.
    2/ 2. 5 YKPında Konunun .ncelenmesi: kentleşme ve beraberinde getirdi.i sorunlar ilk defa 5 YKPda ayr.nt.l. ve tek bir başl.k alt.nda incelenmiştir. Bolgesel gelişme, Kentleşme ve Yerleşmebolumunde yer alan ve kentleşme ile ilgili goruş ve oneriler şunlard.r:
    1.Kentleflme desteklenecek.
    2.buyuk kentlerin buyumesi onlenmeye cal.fl.lmayacak.
    3.Sorumluluk ve orgutlenme yonunden farkl. buyuklukteki kentler aras.ndaki ayr.l.klar duflunulmemifltir.
    2. 5 YKPında Metropolitan alanlarla ilgili olarak yer alan gorufl ve teklifler daha cok, kentleflmenin, kalk.nmay. etkiledi.i duflunulerek desteklenece.i ve buyukflehir belediyelerinin orgutlenmelerin de.iflik olmas. gerekti.i noktalar.nda toplanmaktad.r. 68-72 y.llar. aras.nda c.kart.lan butun Y.ll.k Programlarda Bolgesel Geliflme, Kentleflme ve şehirleşmeyleilgili bolum bulunmaktad.r. 69 y.l. Program., Metropolitan alan.n duzenlenmesi ile ilgili somut goruş ve oneriler getirmiştir. Bu goruşler şoyledir:
    1.Türkiye’de büyükflehir niteli¤indeki merkezlerin say›s› 7 ila 8 e yükselece¤i ortaya ç›kmaktad›r.
    2.Kentçilikle ilgili geliflmenin üst noktalar›n› teflkil ederek, yurt ölçüsünde dengeli bir yerleflme ve geliflmeye imkan haz›rlanacak olan bu büyük kentlerin gelifltirilmesi yan›nda, bir alt kent kademesini meydana getirecek olan di¤er bölge geliflme merkezlerinin de belirlenmesi program dönemi içerisinde tamamlanacak.
    3.merkezler büyükflehirlerle birlikte ekonomik ve sosyal geliflmeyi yarat›p bölgelerine yayacak noktalar olarak desteklenecektir.
    4.Büyük kentlerin hem kendilerine, hem de çevrelerine ve ulusal ekonomiye beklenen katk›y› yapabilmeleri için gerekli sistemi ortaya koyacak bilimsel çal›flmay› gerçeklefltirecek bir organizasyona gerek vard›r.
    5.Metropolitan alanlar içerisinde çok say›da belediye ve uygulay›c› kurulufl bulunmas›, planlama kararlar›n›n uygulamaya dönüflümünde güçlükler do¤urmaktad›r.
    6.koordinasyon ve davran›fl bütünlü¤ünün sa¤lanmas› metropolitan idarelerin kurulmas›na ba¤l› olacakt›r.
    Metropolitan alan konusunda 70 y.l. program.nda yer alan hususlar ise flunlardan ibarettir:
    1.Turkiyede dunyaca kabul edilen tarife uygun tek metropolis .stanbuldur. .stanbul Metropolitan planlamas. icin kullan.lacak araclar aras.nda Bo.az Koprusude yer alacakt.r.
    2.İmar ve .skan Bakanl... taraf.ndan .stanbul, Ankara ve .zmir cal.flmalar.n.n yan.nda Samsun ve Elaz.. illeri icinde metropolitan planlama cal.flmalar. bafllayacakt.r.
    3.Metropolitan planlama cal.şmalar. ile ilgili mahalli kurulufllar DPT ile ilgili bolum ve şubeleri ve .mar ve .skan Bakanl...n.n ilgili daireleri ile koordinasyon halinde bulunacaklard.r.
    71 y.l. program.nda, metropolitan alanlarla ilgili olarak onceki programlarda ongorulen gorufl ve oneriler tekrar edilmifltir. Bu arada daha once ongorulen onlemlerin, uygulamalar.n ve onerilerin gerceklefltirilemedi.i de belirtilmifltir. 72 y.l. Program.nda daha once metropolitan alan olarak belirlenen .stanbul, Ankara, .zmire Adana metropolitan alan. da eklenmifltir. 72 y.l. program.ndaki metropolitan alanlar konusunda getirilen gorufl ve oneriler, 3. 5 YKPına gecifl ozelli.ini tafl.maktad.r. metropolitan alanlarda gerceklefltirilmesi duflunulen projeler aras.nda koordinasyon sa.lamak icin Demet Proje yaklafl.m. getirmektedir.
    3/ 3. 5 YKPında Konunun .ncelenmesi:
    1-Kademeli kentleflme: ceflitli buyuklukteki kent gruplar. aras.nda karfl.l.kl. ekonomik iliflki ve koordinasyon sa.lanmas. amaclanm.flt.r.
    2-Fonksiyonel kentleşme: kentleflen nufusa yeni ifl imkanlar. bulunabildi.i olcude kentleflmedir.


    3. 5 YKPında 72’de metropolitan alanlarla ilgili olarak yer alan gorufl ve oneriler flunlard.r:
    1.Ozellikle buyuk kent alanlar.n, uzere birbirini tamamlay.c. ve destekleyici demet projeler halinde haz.rlanacakt.r.
    2.Buyukflehir alanlar. icin ekonomik yonu a..r basan metropolitan planlama teknikleri kullan.l.rken; daha kucuk kentlerde fiziksel yonu a..r basan imar planlar. yoluyla alan duzenlemesi yap.lacakt.r.
    3.Buyukflehir alanlar.ndan etkin bir yonetim sa.lamak uzere mevcut mahalli yonetim sistemini yeniden duzenleyen mevzuat cal.flmalar. tamamlanacakt.r.
    4-1974 y›l› program›, ‹mar ve ‹skan Bakanl›¤› taraf›ndan haz›rlanmakta olan Ankara, ‹stanbul ve ‹zmir metropolitan alanlar›n›n naz›m plan çal›flmalar›n›n yürütüldü¤ünden bahsetmektedir. Ayr›ca, Metropolitan ‹dare Kanun Tasar›s›yla, ‹stanbul, Ankara ve ‹zmir metropolitan alan belediyelerinin gelirlerinin artt›r›lmas› için, Belediye Gelirleri Kanunu Tasar›s› içerisinde gerekli düzenlemelerin ‹mar ve ‹skan Bakanl›¤› ve ‹çiflleri Bakanl›¤› taraf›ndan haz›rlanaca¤› belirtilmifltir.
    5-1975 y›l› program›, Ankara, ‹stanbul ve ‹zmir metropolitan alanlar›na ek olarak, 1985 y›l›na kadar Adana, ‹çel, Hatay, Samsun ve Zonguldak yörelerininde metropolitan alan özelli¤ini kazanaca¤›n› öngörmüfltür.
    4/ 4. 5 YKPında Konunun .ncelenmesi:
    1.metropolitan alan olabilecek 500 binden cok nufuslu kentler grubunun, en yuksek geliflme gosteren kentler oldu.u belirtilmektedir.
    2.Metropolitan planlama ve orgut alan. icerisindeki altyap. hizmetleri aras.ndaki koordinasyon kurulacak metropolitan yonetim orgutlerinin fonksiyonu olacakt.r.
    3.Buyukflehir belediye yonetiminin kurulmas. gerceklefltirilecek.
    4.belediyelerin ekonomik etkinliklere daha aktif bicimde kat.lmas. ve ekonomik araclar. kullanma imkan.na kavuflturulmas.yla da belediye gelirlerinin artmas. sa.lanacakt.r.
    5-metropollerin ülkenin dengeli kalk›nmas›nda ekonomik ve sosyal etkilerini art›rarak sürdürecek
    6-çevrelerinin ekonomik ve toplumsal geliflmelerine yardımcı olurlar.
    7-Projelerin kurulufl yeri seçiminde, naz›m planlara uyulur.
    5/ 5. Ve 6. 5 YKPında Konunun .ncelenmesi:
    1.metropilan merkezlerdeki fazla yayılmay. onlemek amac., belirlenecek yerinden yonetim politikalar.na uyumlu olarak hizmet ve donat.m fonksiyonlar.n.n geliştirilmesi sa.lanacakt.r. 2.Kentleşmenin mekanda dengeli da..l.m.n. sa.lamak.
    3.orta buyuklukteki kentlere ekonomik faaliyetlerin yonetilmesi desteklenecek.
    4.50-500 bin aras.nda bulunan kentlere yoneltilerek buralar.n ekonomik faaliyetler ac.s.ndan canland.r.lmalar. sa.lanacakt.r.
    5.Buyukşehirlerde ise, cayd.r.c. onlemler yoluyla ekonomik faaliyetlerin kucuk illere yay.lmalar. temin edilecektir.



    5. 5 ykpda
    1-Kentleşmenin sorunları ayrıntılı incelenir.
    2-Genel anlamda kentleşme ilk defa incelenmiştir.
    3-Kentleşmenin beraberinde getirdiği sorunlar incelenir.
    4-Kentleşmanin sorunları tek başlık altında incelenir.
    6/ 7. 5 YKp: 96-2000 Y.llar.n. kapsayan 7. 5 ykpında metropol alanlardaki yerleflme duzeni ile ilgili şu goruşlere yer verilmiştir
    1.Metropollerin ve cevre illerin sorunlar.n cozmek ve sosyo-ekonomik orta vadeli geliflme desenini belirlemek icin gerekti.inde bolgesel geliflme planlar. yap.lacakt.r.
    2.gelifltirilecek ticaret, sanayi ve konut politikalar. ile cevre ve mekan kaliteleri korunacak ve kentsel buyume denetim alt.na al.nacakt.r.
    3.metropollerde ve komflu illerde imar planlar.n.n entegre bir flekilde haz.rlanmas.
    4.mevcut yonetim sistemi, dinamik bolge yap.s. icerisinde metropollerdeki gereksinmelerini karşılayamadığından, kamu yonetiminde yeni duzenlenmelere gidilecek, yerel yonetimlerin verimlili.inin art.r.lmas. sa.lanacakt.r. il ozel idarelerine daha fazla etkinlik sa.lanacakt.r.
    5.İstanbulun erişmiş oldu.u mekansal buyukluk, kentici guvenli.ine ilişkin hizmetlerin di.er illerden farkl. bir bicimde yurutulmesini gerektirdi.inden, guvenlik bak.m.ndan teflkilatlanman.n yeniden yap.lanmas. sa.lanacakt.r.
    6.Metropollerde yap.lacak yat.r.m ve hizmetlerin finansman.nda mahalli kaynaklar.n pay. art.r.lacakt.r.
    7.Metropilitan yerlerde ağırlaşacağı düşünülen alanlar arasında Fiziki plan, Arsa, Alt Yapı, İstihdam, Konut, Eğitim, Sağlık gibi sorunların hafifletilmesine çalışılacaktır.
    7/ 8. 5 YKp: 8. 5 YKPında metropol alanla ilgili özet biçiminde bir k.s.m duzenlemeler yap.lm.flt.r.
    . Merkezi idare ile mahalli idareler, uniter yap. icinde idarenin butunlu.u ilkesine uygun olarak, ifl bolumu ve koordinasyona dayal. yap.ya kavuflturulacak; merkezi ve mahalli idareler aras.nda gorev, yetki sorumluluk ve kaynak paylafl.m. ile mahalli idarelerin teflkilat, mali ve personel yap.s. yeniden duzenlenecektir.
    . Mahalli idarelerin duzenli gelir kaynaklar.na sahip olmas. gerekli yasal duzenlemeler yap.lacakt.r.
    . Belediye ve Buyukflehir Belediyesi modeli yeniden duzenlenecektir.
    BUYUKfiEH.R YONET.M YAPISI
    1-Buyukflehir Belediye Meclisi: karar organ.d.r ve ilgili kanunda gosterilen esas ve usullere gore secilen uyelerden oluflur. Buyukflehir belediye baflkan. buyukflehir belediye meclisinin baflkan. olup, buyukflehir icindeki di.er belediyelerin baflkanlar., buyukflehir belediye meclisinin do.al uyesidir. Yeni büyükşehir kanuna göre, Buyukflehir belediye meclisi, her ay.n ikinci haftas. onceden meclis taraf.ndan belirlenen gunde mutat toplant. yerinde toplan.r. Kas.m ay. toplant.s. donem bafl. toplant.s.d.r. Butce goruflmesine rastlayan toplant. suresi 20, meclis toplant.lar.n suresi 5 gundur. Buyukflehir belediye meclisi, her donem bafl. toplant.s.nda, uyeleri aras.ndan secilecek 5-9 kifliden oluflan ihtisas komisyonlar. kurabilir. .htisas komisyonlar., her siyasi parti grubunun ve ba..ms.z uyelerin buyukflehir belediye meclisindeki uye say.s.n.n meclis uye tam say.s.na oranlanmas. Suretiyle oluflur. .mar ve bay.nd.rl.k komisyonu, cevre ve sa.l.k komisyonu, plan ve butce komisyonu, e.itim, kultur, genclik ve spor komisyonu ile ulafl.m komisyonunun kurulmas. zorunludur. Meclis toplant.s.n. muteakip imar komisyonu 10 işgunu, di.er komisyonlar ise 5 işgunu toplanarak kendisine havale edilen iflleri sonucland.r.r. Komisyon bu surenin sonunda raporunu meclise sunmad... takdirde, konu meclis baflkanl... taraf.ndan do.rudan meclis gundemine al.n.r. Komisyon cal.flmalar.nda uzman kiflilerden yararlan.labilir. Gundemdeki konularla ilgili olmak uzere; kurum temsilcileri, kamu kurumu niteli.indeki meslek kurulufllar., universitelerin ilgili bolumlerinin, sendikalar ve uzmanlaflm.fl sivil toplum orgutlerinin temsilcileri ile davet edilen uzman kifliler, oy hakk. olmaks.z.n ihtisas komisyonu toplant.lar.na kat.labilir ve gorufl bildirebilir. .htisas komisyonlar.n.n gorev alan.na giren ifller bu komisyonlarda gorufluldukten sonra buyukflehir belediye meclisinde karara ba.lan.r. Komisyon raporlar. alenidir, ceflitli yollarla halka duyurulur ve isteyenlere buyukflehir belediye meclisi taraf.ndan belirlenecek maliyet bedeli karfl.l...nda verilir. Belediye Meclisi ilçe belediyelerinin bütçesini kabul ederken, denetleme, ekleme,ve çıkarma yetkisine sahiptir.
    2-Buyukflehir Belediye Encumeni: belediye baflkan.n.n baflkanl...nda, belediye meclisinin her y.l.n ilk ola.an toplant.s.nda kendi uyeleri aras.ndan bir y.l icin gizli oyla secece.i befl uye ile biri genel sekreter, biri mali hizmetler birim amiri olmak uzere belediye baflkan.n.n her y.l birim amirleri aras.ndan secece.i befl uyeden oluflur. Belediye baflkan.n.n kat.lamad... toplant.larda, encumen toplant.lar.na genel sekreter baflkanl.k eder.
    3-Buyukflehir Belediye Baflkan.: Hukuka aykırı gördüğü belediye meclisi kararlarını, 7 gün içinde gerekçesinide belirterek yeniden görüşülmek üzere belediye meclisine iade edebilir.
    Belediye Başkanı, bütçe ce imarla ilgili kesinleşen kararın iptali için 10 gün içinde idari yargı merciine başvurabilir. Vali tarafından yapılacak değişikliklere karşı, belediye başkanının idari yargı mercilerine 20 gün içinde itiraz hakkı vardır.
    Buyukflehir Belediyesi Orgutu
    Buyukflehir belediyesi teflkilat.; norm kadro esaslar.na uygun olarak genel sekreterlik, daire baflkanl.klar. ve mudurluklerden oluflur. Buyukflehir belediyesinde baflkan yard.mc.s. bulunmaz. Hizmetlerin etkili ve verimli bir flekilde yurutulebilmesi icin, genel sekretere yard.mc. olmak uzere, nufusu 3 milyonun uzerindeki buyukflehir belediyelerinde 5, di.erlerinde 3 genel sekreter yard.mc.s. atanabilir. Buyukflehir belediyesinde hizmetlerin yurutulmesi belediye baflkan. ad.na onun direktifi ve sorumlulu.u alt.nda mevzuat hukumlerine, belediyenin amac ve politikalar.na, stratejik plan.na ve y.ll.k programlar.na uygun olarak genel sekreter ve yard.mc.lar. taraf.ndan sa.lan.r.






    Buyukflehir Belediyesinin gelirleri
    . Genel butce vergi gelirleri tahsilat toplam. uzerinden ilce ve ilk kademe belediyelerine verilen paylardan Bakanlar Kurulu taraf.ndan belirlenecek oranlar icinde ayr.larak .ller Bankas. taraf.ndan gonderilecek pay.
    . Buyukflehir belediye s.n.rlar. icinde yap.lan genel butce vergi gelirleri tahsilat toplam. uzerinden Maliye Bakanl... taraf.ndan hesaplan.p, ertesi ay.n sonuna kadar ilgili buyukflehir belediyesine yat.r.lacak % 5 pay
    . Belediye Gelirleri Kanununda yer alan oran ve esaslara gore buyukflehir belediyesince tahsil olunacak at yar.fllar. dahil muflterek bahislerden elde edilen E.lence Vergisinin %20si muflterek bahislere konu olan yar.şlar.n yap.ld... yerin belediyesine, %30u nufuslar.na gore da..t.lmak uzere di.er ilce ve ilk kademe belediyelerine ayr.ld.ktan sonra kalan %50si
    . Buyukflehir belediyesine b.rak.lan sosyal ve kulturel tesisler, spor, e.lence ve dinlenme yerleri ile yeflil sahalar icinde tahsil edilecek her turlu belediye vergi, resim ve harclar
    . alanlar ile bu alanlara cephesi bulunan binalar uzerindeki her turlu ilan ve reklamlar.n vergileri ile asma, tahsis ve bak.m ucretleri
    . park yerlerinin işletilmesinden elde edilen gelirin ilce ve ilk kademe belediyelerine, nufuslar.na gore da..t.lacak %50sinden sonra kalacak %50si
    . Hizmetlerin buyukşehir belediyesi taraf.ndan yap.lmas. şart.yla belirtilen oran ve esaslara gore al.nacak yol, su ve kanalizasyon harcamalar.na kat.lma paylar
    . Kira, faiz ve ceza gelirleri
    . Kamu idare ve muesseselerinin yard.mlar
    . Ba.l. kurulufllar.n kesin hesaplar.ndaki gelirleri ile giderleri aras.nda oluflan fazlal.k sonucu aktar.lacak gelirler
    . Buyukflehir belediyesi iktisadi teflebbuslerinin safi has.lat.ndan buyukflehir belediye meclisi taraf.ndan belirlenecek oranda al.nan hisseler
    . Buyukflehir belediyesinin tafl.n.r ve tafl.nmaz mal gelirleri
    . Yap.lacak hizmetler karfl.l... al.nacak ucretler
    . fiartl. ve flarts.z ba..fllar
    . Di.er gelirler
    Bakanlar Kurulu, %5 pay oran.n. 2 kat.na kadar art.rmaya veya kanuni haddine indirmeye yetkilidir. Bu pay.n %75i bu tutardan duflulerek do.rudan ilgili belediye hesab.na, kalan %25i ise buyukflehir belediyelerine nufuslar.na gore da..t.l.r. Hesaplama ve da..t.m ifllemleri Maliye Bakanl...nca yap.l.r.
    Buyukflehir Belediye Butcesi
    Son yap.lan duzenlemelerle Buyukflehir belediye butcesi kanunun 25.Maddesinde duzenlenmifl olup kapsaml. de.ifliklikler getirmifltir.
    . Buyukflehir belediye butcesi ile ilce ve ilk kademe belediyelerinden gelen butceler buyukflehir belediye meclisine sunulur ve buyukflehir belediye meclisince yat.r.m ve hizmetler aras.nda butunluk sa.layacak bicimde aynen veya de.ifltirilerek kabul edilir.
    . Buyukflehir, ilce ve ilk kademe belediye butceleri, buyukflehir belediye meclisinde ayn. toplant. doneminde ve birlikte goruflulerek karara ba.lan.r ve tek butce halinde bast.r.l.r.
    . Buyukflehir belediye meclisince ilce ve ilk kademe belediye butcelerinde yap.lan de.iflikliklere karfl. on gun icinde Dan.fltaya itiraz edilebilir. Dan.fltay, itiraz. otuz gun icinde karara ba.lar.
    . Butcenin haz.rlanmas. ve uygulanmas.na iliflkin di.er hususlarda Belediye Kanunu hukumleri uygulan.r.
    . Buyukflehir belediye meclisi, ilce ve ilk kademe belediyelerinin butcelerini kabul ederken;
    a.Butce metnindeki kanun, tuzuk ve yonetmeliklere ayk.r. madde ve ibareleri c.karmaya veya de.ifltirmeye,
    b.Belediyenin tahsile yetkili olmadığı gelirleri c.karmaya, kanuni s.n.rlar uzerinde veya alt.nda belirlenmifl olan vergi ve harclar.n oran ve miktarlar.n. kanunda ongorulen s.n.rlar.na cekmeye,
    c.Kesinleşmiş belediye borclar. butceye konulmas. gerekipde konulmam.ş odene.i eklemeye,
    d.Ortak yat.r.m program.na al.nan yat.r.mlar icin gerekli odene.i eklemeye, Yetkilidir.
    -1982 Anayasası,Mahalli idaerelerin kuruluş ve görevleri ile yetkileri, yerinden yönetim ilkesine uygun olarak düzenlenir.
    -Yeni büyükşehir kanunu, ihtisas komisyonlarının kurulmasını kararlaşmıştır.
    -İl ve İlçe Belediye Başkanlarının görevlerine Danıştay kararıyla son verilir.
    -6.Dairei belediyesi, şehremanetiye balı kurulmuştur.
    -Osmanlı döneminde belediye uygulamalarına son veren kanun, belediye kanunudur.
    6
    CEVREKENTLEfiME
    Cevrekentlerin (banliyolerin) ortaya c.kmas., 19.yyda kentlerde yaflayanlar.n yavafl yavafl kent merkezinden, kent s.n.rlar.na do.ru yerleflme alanlar.n. de.ifltirmesiyle h.z kazanm.flt.r. Bu e.ilim, 20.yydada devam etmifl ve bugunku cevrekentlerin do.mas.nda onemli bir etken olmufltur. Ancak, cevrekentlerin kent merkezinde yaflayanlar.n kent s.n.r.na do.ru yer de.ifltirmelerinden do.du.unu soylemek, cevrekentlerin do.uflundaki baflka etkenleri dikkate almamak anlam.na gelebilir. Gercektende, cevrekentlerin do.uflunda etkili olan bir baflka etken, kent d.fl. yerleflme alanlar.ndan veya baflka kentlerden goclerdir.
    Cevrekentlerin kent merkezleriyle olan farkl.l.kları
    . Cevrekentler, kent merkezine oranla, genellikle yeni binalardan oluflur.
    . Cevrekentlerde yaflayanlar.n co.unlu.unu, kendi evlerinde oturanlar meydana getirir.
    . Genellikle hem ev sahipleri hem de kirac.lar icin, cevrekentlerde yaflamak, kent merkezinde yaflamaya oranla daha maliyetlidir.
    . Kent merkezi, cevrekentlere oranla nufus bak.m.ndan daha yo.undur. Ancak kent merkezinin iflyeri olarak kullan.lan bolgelerinde nufus yo.unlu.u azalabilir.
    . kent merkezinin, genellikle yafll. kimselerin yaflamay. arzu ettikleri yerler olmas.d.r.
    . Kent merkezindeki mahalli otorite, cevrekent otoritesine oranla butcesinin daha fazlas.n. kamu hizmetlerini yurutmek icin ay.r.r.


    Cevrekentin gecekondu ile farklılıkları
    . Gecekondular, plans.z flekilde genellikle hazine arazisi uzerine izinsiz yap.lan binalar.n topland.klar. bolgelerdir. Cevrekentler ise, belirli bir yerleflme alan. uzerinde yine belirli bir amac. gerceklefltirmek icin kurulurlar. Geliflmeleri bu amaclar do.rultusunda olur.
    .Gecekonduların idari yonden kendilerine yetebilecekleri şuphelidir. Halbuki cevrekentler kurulufllar.n. tamamlamalar.ndan sonra kendi mahalli idare birimlerine de kavuflurlar.
    . Gecekondular, ifl sahas. ac.s.ndan kent merkeziyle ba..ml.l.k icerisindedir. Buna karfl.l.k cevrekentlerin boyle bir ba..ml.l.klar. genellikle gorulmez. Zaman zaman sanayi cevrekentlerinde oldu.u gibi kendileri ifl sahas. dahi olabilir.
    Cevrekentin hemen hemen butun ozelliklerini kapsayan tan.m, Kurtz Eicher taraf.ndan yap.lm.flt.r. Buna gore cevrekentlerin ozellikleri flunlard.r:
    . .lke olarak kent s.n.rlar.na bitiflik olan ve ciftcilik ve tar.m yapma amac.n. tafl.mayan ozel yerleflme alan. bulunmal.d.r.
    . Buralarda yaflayanlar genellikle kent merkezindeki bir iflte cal.flan orta gelirlilerdir.
    . Bu alan kente ister bitiflik olsun, ister olmas.n belediye hizmetlerinden yararlanabilmelidir.
    . Nufus art.fl.na, cevrekent olarak kabul edilen kuflak uzerinde rastlanabilir ve buran.n nufus yo.unluk oran., kent ile kentin d.fl s.n.r.n.n nufus yo.unluk oran. aras.nda yer al.r.
    Cevrekent: Esas kentin veya yonetim s.n.r.n.n d.fl taraf.na bitiflik bulunan ve tamam. bir arada butun meydana getiren yerleflme alanlar., cevrekent olarak tan.mlanmaktad.r.
    Kent merkezi: Genellikle cevrekentlerde yaflayanlara oranla daha dufluk gelir duzeyini oluşturanlar.n co.unlu.unu ve az orandada ust gelir duzeyini oluşturanlar. bar.nd.ran aland.r.
    Gecekondu: Plans.z flekilde genellikle hazine arazisi uzerine izinsiz yap.lan binalar.n topland.klar. bolgedir.
    Cevrekentlere Yerleflme Nedenleri
    1-Ekonomik Sebepler
    . Kiflilerin gelir duzeyi,
    . Vergi oran.n.n dufluk olmas.,
    . Konut sat.fl fiyat.n.n ve kiralar.n.n dufluk olmas.,
    . Ulafl.m.n kolaylaflmas. ve h.zlanmas.,
    . Cal.flma flekillerinin de.iflmesi.
    2-Sosyal ve Demografik Sebepler
    . Cocuk say.s.ndaki art.fl dolay.s.yla geniflleyen ailenin daha buyuk bir eve olan ihtiyac.,
    . Okul ca..na gelen cocuklar.na yeni ac.lan cevrekent okullar.nda daha iyi okuma imkan. bulma dufluncesi,
    . Cevrekentlerde, kent merkezinden farkl. al.flkanl.klar.n bulunmas..
    .Cocuk Say.s.ndaki Art.fl Dolay.s.yla Geniflleyen Ailenin Daha Buyuk Bir Eve Olan .htiyac.
    3-Hukuki Sebepler
    . hukumetler, konut politikalar.n. duzenlerken buyuk kentlerdeki nufus yo.unlu.unu azaltmak, kalk.nmas.n. oncelikle istedikleri bolgelerin konut yap.m.na yard.mc. olmak gibi genel amacl. veya belirli sanayi alanlar.nda yaflayanlara daha iyi konut verebilmek, nufus yo.unlu.u az bolgelerin bu sorunlar.n. cozumlemek gibi ozel amacl. kararlar alabilirler. Ozellikle buyuk kentlerin merkezindeki nufus yo.unlu.unu azaltmak icin, hukumetlerin cevrekentlerdeki konut yap.m.n. ozendirdikleri gorulmufltur. Bu ozendirme onlemleri aras.nda en fazla rastlan.lan cevrekentlerde ev yapacaklara veya alacaklara kredi vermek veya ucuz fiyata devlet arazisini satmak fleklinde karfl.m.za c.kmaktad.r.
    . Emekli olanlara ozel kredi sa.lamak, konut kredisi alm.fl olanlar.n odedikleri faizlerin gelir vergisi matrah.na mahsup edilmesi, devletin cevrekentlerden kent merkezine ceflitli amaclarla gelifl ve gidifli kolaylaflt.r.c. ulaflt.rma politikas. izlemesi gibi.
    . Siyasi iktidar, yukar.da belirtilen yollarla, cevrekentlere yerleflmeyi ozendirmek icin kent ve bolge planlamas.n.arac olarakda kullanabilir. Esasen kent ve bolge planlamas.n.n sonuclar.ndan bir tanesinin cevrekentleflmeoldu.u kabul edilmektedir.
    . Kent ve bolge planlamas. sonucunda cevrekentlere yerleflme ozendirilebilece.i gibi, kentlerin belediye s.n.rlar.n.n hizmet ureten mahalli idare birimlerinin imkanlar.n. aşacak boyutlara ulaşmas. halinde, cevrekentleşme bir zorunlu sonuc olarak karş.m.za c.kabilir. Bu durumda, siyasi iktidar.n, hizmet ac.s.ndan normal fiziki s.n.rlar.na ulaşm.ş olan kentlerin bu s.n.rlar. d.fl.nda kalan yerleflme alanlar.n., cevrekentler olarak kabul etmesi gerekmektedir.
    CEVREKENT CEfi.TLER.
    1-Fiziki Geliflme Ac.s.ndan Cevrekentler
    1-Planlanm.fl Cevrekentler: belirli siyasi ve idari otoriteler taraf›ndan planlan›r ve denetlenir. ‹ngilteredeki kentler etraf›nda yer alan ve gerek özel sektör taraf›ndan ve gerekse mahalli idare birimleri taraf›ndan yapt›r›lan, ayn› zamandada kentlerde artan nüfusun veya savafl s›ras›nda y›k›lan bölgelerde yaflayanlar›n konut ihtiyac›n› gidermek amac›n› taş›yan çevrekentler, planlanm›ş çevrekentlerdir. planlanm›ş çevrekentlerin tipik özelli¤i, her yönüyle bir örnek (standart) olmalar›d›r.
    2-Planlanmam.fl Cevrekentler: köy ve kasaba niteli¤indeki bir yerin, buraya göç edenler taraf›ndan, belirli bir örnekten (standarttan) yoksun olarak yapt›r›lan konutlarla bir süre sonunda çevrekent niteli¤ini kazanmas›yla ortaya ç›karlar. yerleflme alanlar›n›n çevrekent olabilmesi, orada yaflayanlar›n ço¤unlu¤unun göç edenler olmas›na ba¤l›d›r. Çünkü, de¤ifltirici etken, bu baflka yerlerden göç edip gelenler olmaktad›r.
    3-Ortak Merkezli Cemberler Teorisine Gore Cevrekentler(Burgess): kentin yerleflme durumunu belirten çemberlerin en d›fl›ndakinde bulunur.
    4-Dilim Teorisine Gore Cevrekentler: ana ulafl›m yollar› do¤rultusunda kentin geliflece¤ini ve çevrekentlerinde buna göre da¤›laca¤›n› kabul eder. ucuz konut alanlar›n›n z›t yönünde ve ana ulaş›m yollar› üzerinde, orta ve üst gelir düzeyinin yaşad›¤› çevrekentler gelişme göstermiştir. kuruluş amaclar. Hangi faaliyetin egemen oldu.una göre s.n.flama yap.l.r
    5-Cok Merkezli Geliflme Teorisine Gore Cevrekentler: Tek bir merkez yerine birçok merkez taraf›ndan kentleflmenin olaca¤›n› ve çevrekentlerinde buna göre da¤›lma gösterece¤ini kabul eder.
    Kabul edilen alanlar
    1-Yüksek gelirli lerin yaşadığı alan
    2-Ağır sanayi alanı
    3-Kentin dış sınırındaki iş ve ticaret alanı
    4-Sanayi çevre kentleri
    2-Kurulufl Amaclar. Ac.s.ndan Cevrekentler
    1-Sanayi ve Ticaret Cevrekentleri: genellikle sanayileflmenin ve ticari faaliyetlerin yo¤unlaflmas› sonucu ortaya ç›km›fl ve yay›lm›flt›r.
    2-Yatakhane (Residential-Dermitory) Cevrekentleri: kent merkezinde veya daha baflka yerlerde çal›flanlar›n yaflad›klar› alanlarda kurulmufl olan çevrekentlerdir.
    a-çok iyi malzemeyle infla edilmifl ve gerek binalar›n yerleflme ve gerekse yap›ld›klar› alanlar›n büyük oldu¤u evlerin bulundu¤u çevrekentler meydana getirir.
    b-inflaat alanlar› daha küçük ve birincilere oranla ikinci s›n›f malzemeyle yap›lm›fl konutlar›n bulundu¤u çevrekentlerden oluflur.
    c-çok düflük gelir düzeyine sahip kimselerin yaflad›klar› yerlerdir. Buralardaki binalar ve kaplad›klar› alanlar küçük oldu¤u gibi, kalitesiz inflaat malzemesiyle yap›lm›fllard›r.
    3-Sanayi-Yatakhane Cevrekentleri: sanayi kurulufllar› yan›nda genellikle iflyerlerinde çal›flanlar›nda bar›nd›klar› çevrekentlerdir. Londra’da 19.yyda bölük pörçük ve rastgele bir flekilde geliflen West Ham Çevrekenti, bu tür sanayi yatakhane çevrekentlerinin bir örne¤idir. Yine orta gelirlilerin yaflad›klar› ve plans›z bir flekilde geliflen çevrekentler bir süre sonra sanayi-yatakhane çevrekenti haline dönüflürler. Bu sonuncuya örnek olarak, 19 ve 20.yyda geliflen Londra’n›n Camberwell ve Paddington çevrekentlerini gösterebiliriz.
    4-E.itim Cevrekentleri: e¤itim biriminin bulundu¤u yerleşim alanlar›n› kapsar.
    CEVREKENTLEfiMEN.N SONUCLARI
    1-Mahalli .dare Ac.s.ndan Sonuclar.
    a-Mahalli Otoritenin Bolunmesi
    b-Mahalli Otoritelerin Vergi Kaynaklar.n.n De.iflmesi
    2-Ekonomik ve Kulturel Ac.lardan Sonuclar.
    3-Kulturel Yonden Sonuclar.
    -Burgess, Üst gelir düzeyini oluşturanların kent merkezinde yaşadıklarını ileri sürer.
    -Schnore, Üst gelir düzeyini oluşturanların kent sınırlarına kaydığını ileri sürer.
    -Amerikada ilk çevrekentler, demiryollarına paralel kurulmuştur.
    7
    GECEKONDU(1945)
    Sozluk anlam. izinsiz olarak hemen bir gecede yap.l.veren yap.şeklinde olan gecekondu, Hukuki ac.dan gecekondu 775 say.l. Gecekondu Kanununa gore gecekondu: .mar ve yap. ifllerini duzenleyen mevzuata ve genel hukumlere ba.l. kalmaks.z.n kendisine ait olmayan arazi veya arsalar uzerinde sahibinin r.zas. al.nmaks.z.n izinsiz yap.lard.r. Kanunda gecekondu.
    . imar ve yap. işlerini duzenleyen mevzuata ve genel hukumlere ba.l. kal.nmaks.z.n yap.lması
    . mulkiyeti kendisine ait olmayan arazi ve arsalar uzerinde yap.lması
    . baflkas.na ait olan arazi ve arsalar uzerinde sahibinin r.zas. al.nmadan ve izinsiz yap.lması
    GECEKONDULARLA ‹LG‹L‹ ALINACAK ÖNLEMLER
    Genel Olarak Önlemler
    Ekonomik sorunlar; gecekonduda yaşayanlar›n çal›flma ve ifl edinmeleriyle ilgili sorunlard›r.
    Sosyal sorunlar; gecekonduda yaflayanlar›n kent toplumuna uyum sa¤layabilmek için sosyal de¤erlerde meydana gelen de¤iflmelere uyma zorunlulu¤unun ortaya ç›kard›¤› sorunlard›r.
    Kentçilik sorunlar›; daha çok gecekondunun yap›ld›¤› arazinin mülkiyeti, plans›z geliflim, çarp›k yap›laflma ve kamu hizmetlerinden yararlanma durumuyla ilgili sorunlard›r.
    Gecekondu Kanunu, kentbilim aç›s›ndan gecekondu sorunlar›n›n çözümünün üç flekilde olabilece¤ini kabul eder.
    • ‹mar ve ›slah önlemleri: Al›nacak önlemlerle yaflama flartlar› aç›s›ndan düzeltilebilecek
    gecekondular.
    • Tasfiye önlemleri: Al›nacak önlemlerle yaflama flartlar› aç›s›ndan düzeltilmesi mümkün olmayan gecekondular
    • Cayd›r›c› önlemler: gecekondular›n yap›lmas›n›n önlenmesiyle ilgilidir.
    gecekondularla ilgili sorunlar
    a. Ekonomik sorunlar
    b. Sosyal sorunlar
    c. Kulturel sorunlar
    d. Kentbilim sorunlar
    gecekondulaflmay. Onleyebilecek onlemler
    a- Toprak reformu
    b. Merkez koyler
    c. Kent imar planlar.n.n yenilenmesi
    d. Tar.m reformu
    Kent Yenileme programı
    • Kent yenilemesiyle ilgili olarak fiziki düzenleme içerisinde ne gibi tesisler yap›lacak ve yenilenecek; bunlar nerelere yerlefltirilecek,
    • Kent yenilemesinin “maliyeti” ne olacakt›r. Kent yenilemesine bir baflka yaklafl›m da flu noktalardan olabilir:
    • Kent yenileme plan›yla di¤er toplum kalk›nma planlar› ve bölge planlar› aras›nda nas›l bir iliflki vard›r?
    • Kent yenileme program›, toplumun ekonomik refah›n› nas›l etkileyecektir?
    -Yaflama flartlar. ac.s.ndan duzeltilmesi mumkun olmayan gecekondular icin iç gocu duzenleme benimsenmiştir.
    Lümpen kültür: Kendi kendine yeten kapalı tarım çevrelerinden gelenlerin getirdiği kültür.
    -Turkiyede gecekondular.n ortaya c.k.fl. 45e kadar uzan.r.
    -Toprak ve tarım reformunun asıl nedeni, kıt olan toprağın adil dağıtımının olanaklarının sınırlı olması.
    -Gecekondu ailesinin en fazla etkilendiği nokta, iş-güç biçimidir.
    -Gecekondu insanları, konut beslenme açısından köy özelliklerini, giyim-kuşam sağlık açısından kent in etkisinde kalmıştır.
    -Kent yenilenmesine gidilirken, bölgedeki insanların rehabilitasyonu ana amaçtır.


    8
    GENEL OLARAK KONUT
    Gunumuz devletlerinin cozme.e cal.flt.klar. onemli bir sorunda konutla ilgili problemlerdir. Geliflmekte olan ulkeler ac.s.ndan bu problem, dufluk gelir gruplar.n. konut sahibi yapmak gibi ozel bir anlam daha kazanmaktad.r. Konut, fiziki yonuyle tan.mlanacak olursa sadece bar.n.lacak bir yer anlam.n. tafl.r. Cevre,Hayat Standard., Konuta goturulen kamu hizmetleri, Toplum c.kar. di.er tan.mlarıd.r.
    Konutla ilgili sorunlar
    1-Kentler cevresinde oluflan gecekondular, yetersiz alt yap. ve standarttan yoksun inflaat tekni.iyle yap.lan konut kuflaklar. olarak karfl.m.za c.kmaktad.r. Bu gecekondu kuflaklar. her y.l ortalama %5-%6 oran.nda art.fl gostererek co.almaktad.rlar. Katlanarak buyuyen bu problem cozum beklemektedir.
    2-Konut politikas.n.n, sa.l.kl. bir kentleflmeyle sonuclanacak yonde uygulamas.n. sa.layacak olan ve ceflitli gelir gruplar.na hitap eden konut planlamalar. yap.lamamaktad.r. Bunun sebeplerinden bir tanesi de, arsa-konut politikas. icerisinde yer alan konut standard.n.n, gercekleri yans.tmayan olculerde tesbit edilmesidir.
    3-Ozellikle dufluk gelir gruplar.n.n konut sahibi olmas., kendilerine kredi verecek kaynaklar.n ceflitli riskler sebebiyle istedikleri guclu teminatve sadece k.sa vadeli borc vermeye raz. olmalar. yuzunden zorlaflmaktad.r. Di.er taraftan gelir grubu icerisindeki devaml. nufus art.fl. konut sorununuda giderek karmafl.k hale sokmaktad.r.
    4-alt yap. tesisleri ve konutlara goturulen kamu hizmetleridir. Gercekten de konut yap.m. icin ihtiyac duyulan toprak; konutunu kendisi yapan.n karfl.laflt... mali ve idari problemler; konutlara goturulen kamu hizmetleri (icme suyu, kanalizasyon, drenaj, elektrik, gaz, ulaflt.rma gibi); sa.l.k, sosyal ve kulturel hizmetler konut konusundaki soru odaklar.ndan bir kac. olarak karfl.m.za c.kmaktad.rlar.
    konut konusundaki hukuki duzenlemeler
    . Ucuz belediye konutlar. infla etmek ve bunlar.n mulkiyetini devretmeksizin ihtiyac sahiplerine kiraya vermek;
    . Belediyenin geliflmesine ve genifllemesine elveriflli yerlerde, arsa spekulasyonuna engel olmak icin arazi sat.n almak ve bunlar. ihtiyac sahiplerine satmak.
    TOPLU KONUT YAPIMI UYGULAMASININ HUKUKEN DUZENLENMES.
    Ulkemizde sa.l.ks.z kentleflmenin yarataca.. olumsuz etkileri gidermek ve artan konut ihtiyac.n. karş.lamak uzere duşunulen onlemlerden bir tanesi de Toplu Konut uygulamas.d.r. 84 y.l.nda Toplu Konut Kanunu yururlu.e girmifltir.
    . Konut ihtiyac.n. karfl.lamak,
    . Konut inflaat.n. yapanlar.n tabi olaca.. usul ve esaslar.n duzenlenmek,
    . Turkiye flartlar.na uygun malzeme, inflaat teknikleri ile arac ve gereclerini gelifltirmek,
    . Konut alan.nda devletin yapaca.. desteklemeleri hukum alt.na almakt.r.
    Toplu Konut .daresinin Gelirleri Nelerdir:
    . .dare taraf.ndan say.fl. yap.lacak konut, iflyeri, arsa ve arazilerin sat.fl ve kira gelirleri
    . .dare taraf.ndan ac.lacak kredilerin geri odemeleri,
    . Hazine arsalar. uzerine yap.lan konut ve iflyerlerinin arsa maliyet bedellerinden al.nacak kat.l.m pay.,
    . Yurt d.fl.ndan sa.lanacak krediler,
    . Faiz gelirleri,
    . Butce kanunlar. ile tahsis edilen odenek,
    . .dareye yap.lacak ba..fl ve yard.mlardan meydana gelir.
    Toplu Konut .daresinin Kaynaklar. Nerelerde Kullan.l.r:
    . Ferdi ve toplu konut kredisi vermek,
    . Koy mimarisinin gelifltirilmesine, gecekondu alanlar.n.n donuflumune, tarihi doku ve yoresel mimarinin korunup yenilenmesine yonelik projelere kredi vermek,
    . Toplu konut alanlar.na arsa temin etmek,
    . De.iflik alanlarda yat.r.m ve iflletme kredisi vermek,
    . .fl ve istihdam yaratmak uzere esnaf ve sanatkarlar ile kucuk sanayi iflletmelerine kredi yoluyla desteklenmesin sa.lamak,
    . Toplu konut .daresinin gelir ve giderleri Yuksek Denetleme Kurulu denetimine tabidir.
    Toplu Konut Fonunun gelir kaynaklar.
    1- Akaryak.t sat.fl fiat. uzerinden al.nan pay
    2- Yurt d.fl.na c.kanlardan al.nan pay
    3- Fona ac.lacak krediler
    4- Tekelin ithal etti.i maddelerden al.nan pay
    Toplu Konut Yuksek Kurulunun gorevleri
    1-Kamu Konut Fonufnun, Toplu Konut Kanununda tan.mlanm.fl s.n.rlara uygun tahsis alanlar.n. belirlemek, zaman icinde kontrol etmek ve gerekirse de.ifltirmek.
    2-Uc y.lda bir veya gerekti.inde daha k.sa surelerde alt veya orta gelir gruplar.yla ilgili k.staslar. belirlemek.
    3-Toplu Konut Kanunuyla ilgili olarak .mar ve .skan Bakanl...n.n haz.rlayaca.. yonetmelikleri
    onaylamak.
    4-Turkiyefde Emlak Bankas.fn.n Toplu Konut Kanununda tan.mlanan flartlarla tahvil c.kar.labilmesi icin Bakanlar Kuruluna oneride bulunmak.
    Arsa Ofisinin amaclar.
    1-Konut inflas.na veya sanayi ve turizm tesisleri kurmaya elveriflli bulunan yerlerde arazi ve arsalar almak.
    2-Arsa stoku yapmak.
    3-Belli nitelikte konut yapacaklara, sanayi ve turizm tesisi kuracaklara, arsa tanzim sat.fllar. yapmak, kiralamak veya irtifak hakk. tan.mak.
    4-Sat.lmak, kiralanmak veya irtifak hakk. tan.mak suretiyle 3.şah.slara verilecek arsalar uzerinde, sat.ş veya irtifak hakk. tesisi şartlar.na uygun konut veya tesisler yap.lmas.n. sa.lamak.
    Toplu Konut Yuksek Kurulu
    1- .mar ve .skan Bakanl...
    2- Maliye Bakanl...
    3-Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanl...
    4- Sosyal Guvenlik Bakanl...
    Konut a盤›n›n kapat›lmas› için düflünülen tedbir ve politikalar
    • Do¤u ve Güneydo¤u Anadolu Bölgeleri baflta olmak üzere, Kalk›nmada Öncelikli Yörelerde gelifltirilecek projeler ile konut üretimini art›rmak,
    • Türkiye genelinde h›zl› şehirleflmenin ve artan nüfusun sebep oldu¤u konut a盤›n›n karş›lanmas› için konut üretimi, sahipli¤ini kamuya yük getirmeyecek şekilde teflvik etmek,
    • şehirleşme, arsa, konut ve altyap›yı,bir bütünlük içerisine merkezi idare ile mahalli idareler aras›nda kurulacak koordinasyon sonucunda gerçeklefltirmek,
    • Gecekondu mevzuat›n› güncellefltirmek,
    • Konut üretim teknolojisini gelifltirici tedbirler almak,
    • Deprem kufla¤› üzerinde yer alan ülkemizde do¤al afet zararlar›n› azalt›c› tedbirleri uygulamaya koymak,
    • Konut Bilgi Bankas› kurularak periyodik konut say›m›n› yapmak,
    • H›zl› flehirleflmenin getirdi¤i sorunlar› çözmek için 1580 say›l› Belediye Kanunu ile 3194 say›l› ‹mar Kanununu yeniden düzenlemek,
    • Büyük flehirlerdeki gecekondular›n “yasal konut” haline getirilmeleri amac›yla flehir yenilenmesine imkân tan›yan ve kendi kendisini finanse eden düzenlemelerin yap›lmas›n› sa¤lamak amac›yla 775 say›l› Gecekondu Kanununda de¤ifliklikler yapmak,
    • ‹mar planlar›n›n yap›lmas›, flehirlerin naz›m imar plan› ile mevzii imar planlar› aras›nda bütünlük sa¤lanmas› ve ›slah imar plan› uygulamas›na son verilmesi amac›yla gerekli düzenlemeleri yapmak.
    Konut Standartı: Belirli gelir seviyelerindeki ailelerin ihtiyacını, en az boyut ve nitelikte, sıhhi, sağlam ve ucuz şekilde karşılayan kavram.
    Nüve konut: bafllang›çta 30 m2 lik bir oda ve müfltemilat›n› (eklerini) kapsayan ve zamanla tip projenin belirlendi¤i di¤er odalar›n eklenmesine aç›k olarak infla edilen konut parças›d›r. kapsayan kalk.nma plan. 3. 5 YKPıdır.
    -Sosyal konut, memur, emekliler, Cok cocuklu aileler, ve Dar gelirlilere yapılır.
    -sosyal konut politikas.n.n uygulanmas.nda en etkin kurum Yap. Kooperatifleridir.
    -Sosyal konut politikası uygulanırken tanınan önceliklerin ilki gelir düzeyi ikincisi konut standartıdır.
    -1, 5 ykpda konut ihtiyacının her yıl %3.17 oranında artacağı tahmin edilmektedir.
    -3. 5 ykpında konut konusundaki değerlendirmeler 3 başlıkta toplanmıştır.
    -Türkiyede üretilen konutların ortalama alanları 90 m2dir.
    -5. 5 ykpındaki konut sektörü, sosyal hedefler ve politikalar başlığı altında incelenmiştir.
    -konut kooperatiflerinin en önemli faydası, sosyal açıdan faydadır.




  • 1
    B.R SORUN COZME YOLU OLARAK B.L.M
    Ary, Jacobs, Razavieh ve Sorensen insanlar.n sorunlar.n.n cozumu icin kulland.klar. bilgi kaynaklar.n. beş grupta toplam.şlard.r.
    1-Kişisel deneyim: Birebir ilgilenme
    2-Otorite: Hukuksal avukat, sağlık doktor
    3-Tumdengelime dayal. ak.l yurutme: (Genel önerme-Özel önerme-Sonuç)(Aristo)
    4-Tumevar.ma dayal. ak.l yurutme: (Tüm örneklerin gözlenmesinin olanaklı olmaması)
    5-Bilimselyontem: Darwinin evrim kuramını oluşturma sürecinde tümdengelime dayalı ve tümevarıma dayalı akıl yürütme sürecini birleştirerek oluşan bilgi edinme yolu. Yapısı;
    1-Sorunun belirlenmesi
    2-Sorunun s.n.rland.r.lmas. ve tan.mlanmas.
    3-Denencelerin ifade edilmesi
    4-Denencelerin test edilmesi icin uygun verilerin toplanmas.
    5-Verilerin analiz edilmesi ve sonuc
    6-Bilimsel yontemde yaln.zca tumevar.ma dayal.ak.l yurutme kullan.l.r
    7-Bilimsel yontem otoritenin cozemedi.i sorunlar.n cozumunde kullan.l.r
    8-Bilimsel yontem bir sorunla ilgili denenceler oluflturup onlar. test etme sureci değildir
    9-Bilimsel yontem sorunlar.n zihinde cozumunu gerektirir
    10-Sorunun cozumunde en do.ru bilgi edinme yolu sorunun niteli.ine gore de.iflir
    B.L.M.N ANLAMI VE DO.ASI
    Kerlinger bilimin do.rudan tan.mlanmamas., onun yerine işlevinin ve do.as.n.n ac.klanmas.n.n daha uygun olaca.. goruşundedir. Kerlingere gore bilim yanl.ş anlaş.lm.ş bir kavramd.r. Bu yanl.fl anlafl.lmaya neden olan uc kal.p yarg.dan soz edilmektedir.
    1-bilim insan.n.n beyaz onluklu, laboratuarda şişe ve tuplerle cal.flan biri olarak gorulmesi,
    2-bilim adamlar.n.n iyi duflunen, karmafl.k kuramlar oluflturan ve zamanlar.n.n buyuk k.sm.n. kendi fildişi kulelerinde geciren, gercek dunyadan ve sorunlar.ndan habersiz insanlar gibi alg.lanmas.,
    3-bilimin muhendislik ve teknolojiile ayn. anlamda gorulmesidir. Bilim insanlar. kopruler yapan, otomobiller ureten, bilgisayarlar ve telefonlar yaratan insanlar olarak gorulmektedir. Bu kal.pyarg.lar insanlar.n bilimi yanl.fl anlamas.na neden olmaktad.r.
    Bilimin anlamı
    . Bilim bir sorun cozme yoludur
    . Bilim sorunlar hakk.nda bilgi toplamaz
    . Bilim evreni anlama cabas.d.r
    . Bilim olaylar aras.ndaki neden-sonuc iliflkisini ortaya c.karma yoludur
    . Bilim sorunlar hakk.nda denenceler kurma ve onlar. test etme yoludur
    bilim tan.mlar.
    . Nesnel sa.laml... olan bilgiler butunudur.
    . Neden-sonuc iliflkilerinin ifade edildi.i sistematik bilgilerdir.
    . .nsano.lunun biriktirdi.i kaydedilmifl bilgilerdir.
    . Gecerli.i kabul edilmifl sistemli bilgiler butunudur.
    . Orgun bilgiler butunudur.
    . Genel, guvenilir, bilinen en gecerli bilgidir.
    . Gerce.i arama etkinli.idir.
    . Her turlu duzenden yoksun duyu verileri(alg.lar) ile mant.ksal olarak duzenli duflunme aras.nda uygunluk sa.lama cabas.d.r (Einstein)
    . Gozlem ve gozleme dayal. ak.l yurutme yoluyla once dunyaya iliflkin olgular.,sonra bu olgular. birbirine ba.layan yasalar. bulma cabas.d.r (Russell)
    . Denetimli gozlem ve gozlem sonuclar.na dayal. mant.ksal duflunme yolundan giderek olgular. ac.klama gucu tafl.yan denenceler bulma ve bunlar. do.rulama yontemidir
    Bilimi Niteleyen Ozellikler
    . Bilim bir bilgi toplama yolu de.il, bir analiz yontemidir.
    . Bilim olgusald.r
    . Bilim mant.ksald.r
    . Bilim nesneldir
    . Bilim elefltiricidir
    . Bilim genelleyicidir
    . Bilim secicidir
    . Bilim evrenseldir
    . Bilim kay.tl.d.r
    . Bilim birikimlidir
    . Bilim sistematiktir.
    Bilim insanının taşıması gereken bilimsel tutum özellikleri
    1-bilimsel verilere karşı kuşkucu olmalıdır
    2-nesnel ve tarafsız olmalıdır
    3-değerlerle değil olgularla uğraşır
    4-yalıtılmış olgularla uğraşmaz
    5-sosyal olgularla ilgilenir.
    Bilimsel tutumlar
    1-Bilimde kuşkuya yer vardır
    2-Bilim insanları değerlerle uğraşmaz
    3-Bilim insanı bilimsel bulguları bütünleştirip onlarda anlam çıkarmayla uğraşır
    4-Bilim insanlar. nesnel olmal.d.r
    5-Bilim insanlar. merakl. olmal.d.r
    Say.lt.(Varsay.m):araşt.rmada, araşt.rma surecini ve sonucunu onemli olcude etkileyece.i duşunulen, araşt.r.c.n.n test etmeden do.ru olarak kabul etti.i, denenmeyen yarg.lard.r.
    Bilimin Say.lt.lar.
    1-Evrende do.al bir s.ralan.fl ve duzen vard.r ve onu ac.klamak ve anlamak olas.d.r. Do.a gozleme ve ac.klamaya izin verecek kadar yavafl de.iflir.Gozlemlenebilen her olgu potansiyel inceleme konusudur. Dolay.s.yla eninde sonunda bilinebilir.
    2-Her olay onu oluflturan gozlemlenebilir bir nedene sahiptir. Do.austu guclere dayanan ac.klamalar.n bilimde yeri yoktur. Bir olay.n nedenini bulmak icin ilk nedenini ve sonunu bilmek gerekmez.
    3-Tum karmafl.kl...n alt.nda bir basitlik yatar. Do.adaki olaylar en ekonomik yollarla ac.klanmal.d.r
    4-Olaylar genellenebilir ozelli.e sahiptir ve birbiriyle iliflkilidir. Benzer olaylar gruplanarak incelenebilir
    5-Do.ada bir şey varsa mutlaka bir miktar oluşturur ve bir miktar oluşturan her şey olculebilir.
    6-Gercek, statik de.il dinamiktir. Gerceklik var olan bilgiye gore de.iflir.
    7-Do.adaki de.iflkenler olculebilir
    8-Do.adaki olaylar aras.nda neden-sonuc iliflkisi vard.r
    9-Do.adaki olaylar genellenebilir
    10-Do.adaki olaylar duyu organlar.yla anlafl.labilir
    11-Do.adaki olara iliflkin bilimsel gercekler de.işir
    Kuram: Olaylar. ve olgular. ac.klamak ve birbiriyle ilişkili bilgilerin butunleştirildi.i sistematik bilgiler butunudur ve durustluk, kuşkucu, sorgulay.c., eleştirel bak.ş ac.s. ve bilimsel etik kurallar.na ba.l.l.kda bilim insan.yla ilgili say.lt.lar aras.nda gosterilebilir. Ary, Jacobs, Razavieh ve Sorensen kuramlar.n temel ifllevlerini uc maddede belirtmifllerdir.
    1. Gorgul bulgular.n duzenlenmesini ve olgunun ac.klanmas.n. sa.lar.
    2. Olgular.n yordanmas.n. sa.lar.
    3. Yeni araflt.rmalara kaynakl.k eder.
    Kuramlar, amaclar.n. tam olarak yerine getirebilmeleri icin baz. ozellikleri taş.malar. gerekir. Ary, Jacobs, Razavieh ve Sorensenbu ozellikleri şu şekilde belirtmifllerdir.
    1-Kuramlar bir sorunla ilgili gozlenen olgular. ac.klayabilme gucune sahip olmal.d.r. Bu ac.klamalar olabildi.ince basit bir anlat.mla sunulmal.d.r. Bu kural, bilimde basitlik kural. olarak adland.r.l.r.
    2-Bir kuram daha once oluflmufl bilgiler butunuyle ve gozlenen olgularla tutarl. olmal.d.r. Bilim adamlar. yeni bilgileri daha onceden oluflmufl bilgi birikimi uzerine kurarlar.
    3-Bir kuram, do.rulanmas. icin araclar sunmal.d.r. Kuramlardan tumdengelime dayal. ak.l yurutme yoluyla denenceler oluflturulabilmeli ve bu denencelerde gorgul verilerle s.nanarak do.rulu.u ya da yanl.fll... gorulebilmelidir.
    4-Bir kuram, yeni keflifler do.urmal. ve araflt.r.lmas. gereken yeni sorunlar. belirtmelidir.
    Kuramlar.n oluflturulma surecinde;
    1-Betimleme:olgular. saptama, s.n.flama ve dile getirmektir. Turkiyenin 2011 y.l.nda ihrac etti.i mallar nelerdir ve ihrac edilen ulkeler hangileridir.
    2-Ac.klama: bir olgunun olufl bicimini de.il, olufl nedenini gosterme surecidir. herhangi bir maddeyi belirli bir yukseklikten b.rakt...m.zda afla.. dufler. Afla.. dufltu.unun gozlenmesi betimlemedir. Ancak nicin afla.. dufltu.unun belirlenmesi ac.klamad.r. Ac.klama betimlemeyi de kapsar.
    3-Yordama: hicbir bilgiye dayal. olmadan kor bir tahminde bulunma de.il, var olan bilgilere dayal. olarak incelenen konuyla ilgili gelecekte neler olabilece.i hakk.nda tahminde bulunmakt.r. Turkiyede gecmifl 10 y.ll.k surede y.ll.k nufus art.fl h.z.n.n ve y.llara gore e.iliminin bilinmesi, sonraki 10 y.lda nufus art.fl. hakk.nda bize bilgi verebilir.
    4-Denetimleme:E.er guvenilir bir şekilde ac.klama ve yordama yap.labiliyorsa, kontrol etmekde olas.d.r. .nsanlar nedenini bildikleri bir olay.n denetiminide yapabilirler. hastal.klar.n nedeni biliniyorsa, onlemek icin aş. yada başka onlemler almak olanakl.d.r.
    Kuramın Özellikleri
    1-Var olan bilgi birikimiyle tutarlı olma
    2-Toplumsal değerlere aykırı olma
    3-Gözlenen olguları açıklayabilme gücüne sahip olma
    4-Yeni sorunlar doğurma
    5-Doğruluğu sınanabilir olma
    Bilimsel Tutum ve De.erler
    Ary, Jacobs, Razavieh ve Sorensen bir bilim insan.n.n tafl.mas. gereken bilimsel tutum ozelliklerini dort temel ilkede belirtmifllerdir.
    1-Bilim insanlar. bilimsel verilere karfl. kuflkucu olmal.d.rlar
    2-Bilim insanlar. nesnel ve tarafs.z olmal.d.rlar
    3-Bilim insanlar. de.erlerle de.il olgularla u.rafl.r
    4-Bilim insanlar. yal.t.lm.fl olgularla u.raflmaz.
    Bilimsel cal.flmalar.n ozunde durustluk kavram. yatar. bilim insanlar.n.n ba.l. olmalar. gereken temel sorumluluklar. uc ana maddede belirtmifltir.
    1-Araflt.rman.n tasar.m. ve yurutulmesinde en yuksek mesleki standartlara sahip olmak.
    2-Araflt.rman.n yap.l.ş. ve bulgular.n analizi s.ras.nda ozeleştiri ve durustluğü b.rakmamak.
    3-Ayn. konu uzerinde araflt.rma yapm.fl ve yapmakta olan baflka araflt.rmac.lara karfl. onlar.n katk.lar.n. ictenlikle ve ac.kca teslim edici tav.r icinde olmak; bu tav.rlar.n. bilimsel makale yaz.m.nda tam olarak korumak.
    Bilim Anlay.fl.nda Ceflitlilik
    1-pozitivist bilim anlay.fl.(Bacon, Comte, Descartes,Galile, Newton)
    2-pozitivizm otesi/anlamac./yorumlamac. bilim anlay.fl.
    3-elefltirel kuram bilim anlay.şı
    B.L.MSEL ARAfiTIRMA SUREC.
    1-Araflt.rma Sorununun Belirlenmesi ve S.n.rland.r.lmas.
    2-Alanyaz.n Taramas.
    3-Araflt.rma Amaclar.n.n Belirlenmesi
    4-Araflt.rma Modelinin Belirlenmesi
    5-Araflt.rma Verilerinin Toplanmas.
    6-Araflt.rma Verilerinin Analizi ve Yorumlanmas.
    7-Araflt.rma Sonucunun ve Do.urgular.n.n .fade Edilmesi
    Alanyaz.n (Literatur):herhangi bir bilim dal.nda oluflmufl bilgi birikiminin butunudur.
    Araflt.rma: Bilimsel yontemin bir sorunun cozumunde kullan.lmas.d.r.
    Deneyimin özellikleri
    1-Deneyimler kişinin kendisiyle sınırlıdır
    2-Bir kişinin her konuda deneyime sahip olma olasılığı yoktur
    3-İnsanın geçmiş deneyimleriyle anımsadıkları sınırlıdır
    4-Kişisel deneyimler sorunların çözümü için doğru bilgiye ulaşmada yeterli değildir
    5-Kişisel deneyimler kişinin yaşantısıyla sınırlıdır.
    Pozitivizm Ötesi/Yorumlamac›/Anlamac› Bilim Anlay›fl›
    20.yyın bafllar›nda fizik ve öteki temel bilimlerde meydana gelen baz› geliflmeler, pozitivizm ötesi anlay›fl›n do¤mas›na neden olmufltur. Bu geliflmeler aras›nda en önemli üç geliflme, Einstein’in Görecelik Kuram›, Kuantum Fizi¤i ve Kaos Kuram›d›r. Görecelik kuram›, zaman ve uzay›n bakan kifliye göre de¤iflti¤ini bize göstermifltir. Kuantum fizi¤i ve felsefesi insanlar›n do¤ay› alg›lama ve anlay›fl biçimini de¤ifltirmifltir. 20.yyın önemli geliflmelerinden biri olan kaos kuram› do¤ay› ve toplumu anlamak için yeni bak›fl aç›lar› getirmifltir. Bunlardan biri fraktal geometridir. Geleneksel bilim dünyay› soyutlayarak sembolize eder. Ancak gerçek dünya öyle de¤ildir. Örne¤in kare, üçgen, prizma vb. geometrik flekillere do¤ada rastlan›lmaz. Do¤adaki flekiller k›r›kl›, kesikli düzgün olmayan flekillerdir. K›saca do¤ada tam bir düzen yoktur. Kaos do¤adaki bu düzensizlik içindeki düzenin araflt›r›lmas›yla ilgilidir.
    Elefltirel Bilim Anlay›fl›
    Pozitivist ve pozitivist ötesi paradigmalar olgunun anlaş›lmas› için iki farkl› bak›ş aç›s›d›r. Pozitivist paradigma; nesnellik, ölçülebilirlik, yordanabilirlik, kontrol, örüntü, yasa oluşturma ve davran›fl›n kurallar›n› belirleme gibi ilkeleri gerçeklefltirmeyi hedefler. Pozitivist ötesi paradigma dünyay›, üzerinde yaflayanlar›n bak›fl aç›lar›na göre anlamay› ve yorumlamay› hedeflemektedir. Birincisinde gözlenen olay, ikincisinde de anlam ve yorum ön plandad›r.
    Pozitivist bilim anlayışı temel sayıltıları
    1-Bilim ilerleme birikimlidir
    2-Bilimsel bilgi tek ve meşrudur
    3-Bilimin amacı neden-sonuç ilişkilerini açığa çıkarmaktır.
    4-Meşru bilgiye ancak mantık, istatistik, ve matematik kullanılarak ulaşılır
    5-Görgül verilerin derlenmesi ve değerlendirilmesinde, kuram oluşturulmasında normatif bakış açılarına, değer yargılarına, kanılara ve kişisel bakış açılarına yer yoktur.
    Pozitivist paradigmanın gerçekleştirmeyi hedeflediği ilkeler
    1-Nesnellik
    2-Ölçülebilirlik
    3-Yordanabilirlik
    4-Kontrol
    5-Örüntü
    6-Yasa oluşturma
    7-Davranışın kurallarını belirleme


    Cohen, Manion ve Morrison post pozitivist bilim anlay›ş›n›n ay›rt edici özellikleri
    • ‹nsanlar eylemlerinde kendilerine özgü ve yarat›c›d›rlar. ‹nsanlar bilerek ve isteyerek eylemde bulunurlar ve bu eylemlerindeki etkinlikleri anlamland›r›rlar.
    • ‹nsanlar toplumsal dünyalar›n› aktif olarak yap›land›r›rlar. Onlar pozitivizmin pasif oyuncak bebekleri de¤ildir.
    • Durumlar dura¤an ve kat› de¤il de¤iflken ve ak›c›d›r. Olaylar ve davran›fllar zamanla de¤iflirler ve içinde bulunduklar› ba¤lamdan etkilenirler.
    • Olaylar ve bireyler eflsizdirler ve genellenemezler.
    • Toplumsal dünya kendi do¤al durumunda, araflt›r›c› taraf›ndan müdahale yada manipüle edilmeden araflt›r›lmal›d›r.
    • Araflt›r›lan olaya ba¤l›l›k esast›r.
    • ‹nsanlar durumlar›, ba¤lamlar› ve olaylar› yorumlarlar ve bu yorumlara ba¤l› kalarak eylemde bulunurlar. Örne¤in, masan›n alt›nda bir fare oldu¤una inan›rsan›z, fare olsun ya da olmas›n inan›fl›n›za göre hareket edersiniz.
    • Bir olay ya da durumun birden çok bak›fl aç›s› ya da yorumu olabilir.
    • Gerçeklik çok katmanl› ve karmafl›kt›r.
    • Birçok olay daha basite indirgenemez, bu nedenle onlar› basite indirgemek yerine oldu¤u gibi betimlemek daha do¤rudur.
    • Durumlar› bir araflt›r›c› gözüyle de¤il bir kat›l›mc› gözüyle incelemek gerekir.
    Postmodernist bilgi anlayışı
    1-Birey
    2-Küçük çaplı araştırma
    3-Toplumsal yaşamı sürekli yeniden yaratan insan eylemleri
    4-Öznellik
    5-Araştıranın kişisel katılımı
    6-Özeli yorumlama
    7-Nedenden çok eylem anlamlara odaklanma
    8-Sonucu inceleme
    9-Mikro kavramlar
    a-Birey
    b-görüş açısı
    c-kişisel oluşturma
    d-uzlaşılan anlamlar
    e-durumun tanımlanması
    10-Fenomonolojistler
    11-Pratik ilgi
    Olgucu Bilim Anlayışı
    1-Toplum ve toplumsal sistem
    2-Orta/büyük çapl› araflt›rma
    3-Davran›fl› düzenleyen anonim, kifliler üstü güçler
    4-Do¤a bilimleri modeli
    5-Nesnellik
    6-D›flar›dan yönetilen araflt›rma
    7-Özelden genellemeye gitme
    8-Sonucun kolay elde edilece¤ini varsayma
    9-Makro kavramlar: Toplum, kurumlar, normlar, statüler, roller, beklentiler
    10-Yap›salc›lar
    11-Teknik bilgi
    Elefltirel Bilim anlayışı
    • Toplumlar, gruplar, bireyler
    • Küçük çapl› araflt›rma
    • Davran›fl› etkileyen politik,ideolojik güç ve ilgiler
    • ‹deoloji elefltirisi ve eylem araflt›rmas›
    • Kat›l›mc› araflt›rmac›lar, elefltirme, ilgi ve eylemleri dönüfltürme
    • Anlam oluflturma ve sorgulama
    • Makro ve mikro kavramlar:Politik ve ideolojik ilgiler, gücün hareketi
    • Elefltirel kuramc›lar, eylem araflt›rmac›lar›, uygulay›c› araflt›rmac›lar
    • Özgürlükçü ilgi
    Kaos kuramının ortaya koyduğu ilkeler
    1-Fraktal Geometri:Do.ay. do.al olmayan geometrik flekiller yerine, do.an.n kendi do.as.na uygun girintili, c.k.nt.l. olarak incelemeyi ve ac.klamay. temel alan bir geometri disiplini.
    2-Kelebek etkisi:küçük nedenlerin büyük sonuçlara yol açabilece¤i gerçe¤i.
    Yans.t.c. Duflunme:Herhangi bir duşunce, olay yada durum ve onun doğurgular. uzerinde derinli.ine ve genişli.ine duşunmedir.
    Dogma: Araşt.rmaya gerek duymadan, do.rulu.u denemesiz ve tart.şmas.z kabul edilen ve de.işmez say.lan duşuncedir.
    Onerme: Dile getirilmiş do.ru yada yanl.ş tez yada yarg.lard.r.
    Denence(Hipotez):Karş.laş.lan bir sorunun cozumu icin daha onceki bilgi ve deneyimlere dayal. olarak onerilmiş ancak do.rulu.u henuz s.nanmam.ş bir onermedir.
    Paradigma: Bir bilim cevresine belirli bir sure egemen olan model ya da duflunsel cercevedir. Veri: Bir sorun hakk.nda toplanan ve henuz cozumlenmemiş bilgi toplulu.udur. Metinsel, say.sal, gorsel vb. olabilir.
    Urun Olarak Bilim: Bilimsel yontemle oluflturulmufl sistematik bilgiler butunu
    Surec Olarak Bilim: Gerce.i arama, bir sorunun cozumu icin bilimsel yontem kullanma sureci.
    Ba..ml. De.iflken: baflka bir de.iflkene ba.l. olan ve o de.iflkende meydana gelen de.iflikliklere gore de.iflmeler gosteren de.iflkendir.
    Gorgul(Empirik): Gecerlili.i ve do.rulu.u kiflisel deneyime dayanan, denemelerle edinilen Yeni Bilim: Pozitivist bilim anlay.fl.n.n elefltirilerine yan.t olarak ortaya c.kan postmodernist bilim anlay.fl.
    Pozivitizme bilim anlayışı: Gerçek doğa ve toplumun akla yansımasıdır
    Bacon: otorite taraf›ndan do¤ru kabul edilen genel bir önermeden do¤ru bilgiye ulaşman›n güçlü¤ünü dile getirmiş, do¤rudan gözlemler sonucuna dayal› olarak ak›l yürütme sonunda do¤ru bilgiye daha sa¤l›kl› biçimde ulaş›labilece¤i.
    Feyerabend: Her şey gider.
    Gürsakal: Doğrusallık-Hata-Sistem-Doğrusallık-Hata-Zaman
    Comte: Pozitivizm anlayışını ilk kez ortaya atmıştır.
    Kerlinger: Bilimin doğrudan tanımlanmaması, onun yerine işlevinin ve doğasının açıklanmasının daha uygun olacağı. Bir kuramın yeterliliği yordama gücüne bağlıdır.
    Popper: Pozitivist bilim anlayışının doğrulabilirlik ilkesine en büyük eleştiriyi yapmıştır. bir denencenin yanlışlığı kanıtlanamıyorsa bilimsel anlamda değeri olmadığını savunduğu ve bilimsel ilerlemenin doğruların biriktirilmesiyle değil yanlışların ayıklanmasyla gerçekleştiğini ileri sürd.u kuram Yanlışlanabilirliktir.
    Russelle göre bilim: Gözlem ve gözleme dayalı akıl yürütme, önce dünyaya ilişkin olguları, sonra bu olguları birbirine bağlayan yasaları bulma çabasıdır.
    Einstein: Bilimi, her türlü düzenden yoksun duyu verileri ile mantıksal olarak düzenli düşünme arasında Uygunluk sağlama çabası.
    -Bilimsel çalışmaların altında dürüstlük kavramı yatar.
    -Eleştirisel kuram paradigması habermasın çalışmalarına dayanmaktadır.
    -Genel Önermenin doğru olması, tümdengelime dayalı akıl yürütmede sonucun doğru olmasına bağlıdır.
    -Bilimin temel amacı kuram oluşturmaktır.
    -Blake,Kierkegaard ve feyerbend pozitivist bilim anlayışına karşı çıkmıştır.
    -Pozitivist yaklafl.m, Oznel bilgiyi reddetmektedir.
    2
    SORUNUN SEC.M. VE TANIMLANMASI
    Turk Dil Kurumu sozlu.unde sorun, teoremler ve kurallar yard.m.yla cozulmesi istenen soru, mesele, guclukolarak tan.mlanm.flt.r. Gunluk yaflamda her an bir sorun durumuyla, meseleyle yada guclukle karfl. karfl.ya geliriz. Bu sorun durumlar. bizim bireysel olarak karfl.laflabilece.imiz guclukler oldu.u gibi iletiflimde oldu.umuz bireylerle birlikte ya da grup olarak karfl.laflabilece.imiz sorunlar, guclukler ve meselelerde olabilir. Bu yaklafl.mla sorunu, basitce, karş.laştığımız ve cozum aradığımız guclukler olarak tanımlayabiliriz.
    Teorem: Kan.tlanabilen bilimsel onerme.
    Araflt.rma Sorunu Secme Olcutleri
    1-Genel Olcutler
    a. Cozulebilirlik
    b. Onemlilik
    c. Yenilik
    d. Etik Kurallara Uygunluk
    2. Ozel Olcutler
    a. Araflt.rmac.n.n Yeterli.i
    b. Araflt.rma Yontem ve Tekniklerinde Yeterlik
    c. Veri Toplama .zni
    d. Zaman ve Olanaklar
    e. Araflt.rmac.n.n .lgisi
    Araflt.rma Sorunu
    Genel olarak bak.ld...nda, araflt.rma sorunu olas. cozum ya da cozumleri olan bir gucluk durumudur. Olas. cozumu olmayan durumlar.n araflt.rma sorunu olarak secilmesinin bir anlam. yoktur. herkes cennete gitmek istiyor ancak kimse olmek istemiyoronermesini ele al.rsak, gorulurki bu sorun durumunun olas. Bir cozumu yoktur. Herkesin sonsuza kadar yaflamas.n. araflt.rman.nda pek bir anlam. kalmaz. Sorun durumunu, olan ve olmas. gereken durum aras.ndaki bir celiflki olarak tan.mlayabiliriz. Sorun durumuna, ayn. zamanda, belirli konularda tamamlanmas. gereken bilgide denilebilir. Araflt.rma sorunu, araflt.rman.n kalbi yada merkezi olarakda tan.mlanabilir. Sorun kendi icinde araflt.rma ac.s.ndan belirli sorular uretir ve bu sorularda araflt.rman.n sonuclar.yla yan.tlan.r. araflt.rma sorununun tan.mlanmas.nda, aflamal. bir yaklafl.m. onermektedir. Aflamal. yaklafl.m, sorunun araşt.rmac. taraf.ndan anlaş.lmas. ve daha sonra açılanarak tan.mlamas.na net yan.t vermektedir. Karasar, aşamal.yaklaş.m.n şu uc ana bolumden olufltu.unu soylemektedir:
    1-Butunlefltirme:sorun alan. bir butun olarak ele al.n.r ve birbiriyle iliflkili parcalara ayr.larak dilimler halinde tan.mlan.r.
    2-S.n.rland.rma:butun icinden incelenecek olan bolum al.narak ayr.nt.l. bir bicimde tan.t.l.r. incelenecek olan, merak edilen, cal.ş.lacak ve araşt.r.lacak olan konu s.n.rland.r.larak butun icerisinden one c.kar.l.r.
    3-Tan.mlama:s.n.rland.r.lan bolum ya da konu, ayr.nt.l. bicimde ac.klan.r.
    Sorun Durumu
    1-Bütünleştirme aşaması/Giriş/Sorunu bölümlere ayırma
    2-Sınırlandırma aşaması/Gelişme/Araştırılacak sorun dilimi
    3-Tanımlama aşaması/Sonuç/Sorun durumunun açıklanması
    DE..fiKEN: De.işkenleri,farkl. olaylar aras.ndaki ilişkişeklindede niteleyebiliriz. Asl.nda birden cok de.er alabilen her şey bir de.işkendir. gozlemden gozleme de.işik de.erler alabilen durumlar., ozellikleri, nesneleri de.işken olarak tan.mlam.şt.r. Orne.in sac rengi, boyumuz ve yaş. Nitel araşt.rmalarda de.işkenler ve denencelerle yola c.k.lmaz. Bu araşt.rma turu daha cok insan ve grup davran.şlar.na yada duşuncelerine odaklan.r. Nicel yani say.sal araflt.rman.n tersine nitel araşt.rma kişilerin kan.lar.,deneyimleri, alg.lar. ve duygular. gibi oznel(nesnel olmayan) verilerle cal.ş.r.
    De.iflken Turleri
    1-de.erlere göre
    a-Sureksiz(gecişsiz-nitel)de.işkenler:belirli s.n.rlar icinde, tam say.larla ifade edilen de.işkendir.cinsiyet de.iflkeni, yaln.zca kad.n ve erkek olarak de.er alabilir.Normal şartlarda bu de.iflken üçüncü bir de.er alamaz, başka bir deyişle s.n.r. bellidir.Bu nedenle sureksiz de.işken olarak adland.r.l.r.
    b-Surekli(gecişli-nicel) de.işkenler:Surekli de.işken ise belirli s.n.rlar aras.nda farkl. yada herhangi bir de.er alabilende.işkenlerdir. Tam say.lar aras.nda kesirli ya da ondal.kl. say.lar.da alabilirler.Bu de.işkene en iyi ornek a..rl.k olabilir. A..rl.k, duşundu.umuzde, s.f.rdan sonsuza kadar bir de.er alabilir.
    2-Kontrol şekillerine gore
    a-Ba..ml. de.iflken: araflt›rmac›n›n, sonuçlar›n› de¤ifltirmek istedi¤i, araflt›rma sonundaaç›klamak istedi¤i durum olarak tan›mlanabilir. Örne¤in ö¤rencilerin okuldaki ders notlar›naailenin ilgisinin etkileri araflt›r›l›yorsa bu durumda ö¤rencilerin ders notlar› araflt›rman›n ba¤›ml› de¤iflkeni olarak adland›r›l›r. ö¤rencilerinnotlar›, araflt›rman›n sonucu olarak incelenen de¤erdir.
    b-Ba..ms.z de.iflken:ba¤›ml› de¤iflkenin üzerinde etkileri olan ve araflt›rmac› taraf›ndan ba¤›ml› de¤iflken üzerindeki etkileri do¤rudan ya da dolayl› olarak kontrol edilen de¤iflken türüdür. Örneğin tak›m çal›flmas›n›n, birlikte akranlar›yla çal›flman›n, ö¤rencilerin ders notlar› üzerine etkileride araflt›r›l›yor olabilir. Bu durumda tak›m çal›flmas› araflt›rman›n sonucunu, yaniö¤renci notlar›n› etkileyecektir. Burada, araflt›rman›n ba¤›ms›z de¤iflkeni tak›m çal›flmas›, ba¤›ml› de¤iflkeni ise etkilenen durum yani ö¤rencinin ders notlar›d›r.
    c-Kontrol de.işkeni: ba¤›ms›z de¤işken örne¤inde oldu¤u gibi, araşt›rma sonucuna yani ba¤›ml› de¤işkene dolayl› bir biçimde etkisi olan de¤işken türüdür. Örne¤in, ö¤rencilerin okuma h›z› ile okuduklar›n› anlama aras›ndaki iliflkiyi araflt›r›yor olal›m. ‹nsanlar›n okuma h›z›na ve okuduklar›n› anlamalar›na etki eden en önemli unsurlardan biride zekâd›r. Bu durumda zekâ örnekteki araflt›rmam›zda de¤iflkenler aras› iliflkiyi anlamada öne ç›kan en önemli unsur ve de¤iflkendir. Araflt›rma sonuçlar›na ba¤›ms›z de¤iflkenler gibi do¤rudan olmasada dolayl› yoldan etki eden de¤iflkenlere kontrol de¤iflkenleri denir.
    -Konu D.fl. De.iflken:araflt›rman›n sonucuna yani ba¤›ml› de¤iflkene önceden tahmin edilemeyen bir biçimde etkisi olan de¤iflken türüdür. Örne¤in televizyon izlemenin baflar› üzerine etkisi konulu bir araflt›rmada, izlenen program türü ya da televizyon kanal› konu d›fl› ya da d›fl kaynaklara ait bir de¤iflkendir.
    -Moderator De.iflken:aralar›ndaki ilişki araşt›r›lan iki tür de¤işkeni(ba¤›ml› ve ba¤›ms›z) etkileyebilen ve bunlar aralar›ndaki ilişkiyi görmemizi engelleyebilen bir de¤işken türüdür. Örne¤in suç oran› ve dondurma tüketimi aras›ndaki ilişkiyi art›ran yada azaltan, başka bir deyişle kontrol eden de¤işken havan›n ›s›s›d›r.
    Nitel araflt.rma: Nicin?Nas.l? Ne flekilde?sorular.na yan.t arar.
    Nicel araflt.rma: Ne kadar?Ne miktarda? Hangis.kl.kta? Ne kadar yayg.n?gibi sorulara yan.t arar ve sonuclar. say.larla ifadeeder.
    faktöryel desen:Birden çok ba¤›ms›z de¤işkenin kullan›ld›¤› ve araşt›rmac›n›n tüm de¤iflkenleri manipüle edebildi¤i araflt›rmalar.
    blok desen:Ba¤›ms›z de¤işkenlerden en az biri araşt›rmac› taraf›ndan manipüle edilemiyen araflt›rmalar.
    Hipotez(Denence): En az iki değişken arasındaki ilişki. Araşt.rmalar.n baz.lar.nda araşt.rma sonucuna uygun tahminler yap.labilir. Araşt.rma sonucuna yap.lan tahminlerin ifadesinde hipotez kullan.labilir. Hipotez baz. kaynaklarda denence olarakta ifade edilmiştir. Denenceler, denenen yarg.lar olarak ifade edilir. Hipotezler doğruluğu sınanan yarg.lard.r. araşt.rmalarda iki tip hipotez kullan.l.r.
    1-.statistiksel hipotez: H0 olarak ifade edilir-değişkenler arasında fark yoktur-Araştırmanın başlangıcıdır.
    a-farks.zl.k hipotezi
    b-s.f.r hipotezi
    2. Araflt.rma hipotezi: H1 olarak ifade edilir-değişkenler arasında bir ilişki vardır-eşitsizliği gösterir.
    a-alternatif hipotez
    b-karfl.t hipotez
    iyi bir Hipotez Nas.l Olmal.?
    1. .yi bir hipotez soru biciminde de.il duzgun bir onerme fleklinde olmas. gerekir. Hipotezler ac.k, net ve guclu bir bicimde ifade edildikleri zaman etkiliolurlar.
    2. .yi bir hipotez de.işkenler aras.nda beklenen bir ilişkiyi ifade eder. Ornek hipotezimizde iş yerlerinde okul d.ş. etkinlikler duzenlenen anne babalar.n tutumlar.ndan soz edilmektedir. Anne babalar.n geliştirecekleri tutum(olumlu-olumsuz) ceşitli olceklerle olculup de.erlendirilebilir.
    3. .yi bir hipotez ba.l. oldu.u kuram. ya da alanyaz.n. yans.tmal.d.r. Yine yukar.da ifade edilen hipotezimizden yola c.kacak olursak okul d.fl. etkinliklere kat.lan cocuklar anne babalar.n. daha olumlu bir tutum icine sokarlar. Bu durum anne babalarda ifllerine ve iflyerlerine karfl. olumlu bir tutum sergileme davran.fl. ortaya c.kar.r. Bu durumda cocuklarda okul d.fl. etkinlikle ilgili alanyaz.n yada ilgili kuramlar.n bir destekleyicisi olarak karfl.m.za c.kar.
    4. .yi bir hipotez k.sa, oz ve ayn. zamanda konuya odakl. olmal.d.r. .cerdi.i de.iflkenleri tam olarak ifade eden, aralar.ndaki iliflkiyi iyi anlatan bir hipotez araflt.rman.n konusunu anlatmada en guclu araclardan birisidir. Araflt.rma hipotezini okuyanlar bu araflt.rman.n amac.n. ve nas.l yap.laca.. yada yap.ld... hakk.nda fikir yurutebilmelidirler.
    5. .yi bir hipotez ayn. zamanda verilerle test edilebilen bir hipotezdir. Yukar.daki orne.imizden yola c.kt...m.zda ifl yerlerinde cocuklar. icin okul d.fl. etkinlik duzenlenen aileler ve duzenlenmeyen aileler aras. bir karfl.laflt.rmadan sozedilmektedir. Bu karfl.laflt.rmada tutum olce.i ile test edilmektedir yada olculebilmektedir. Bu nedenle iyi bir hipotezin test edilebilirlik ozelli.ininde bulunmas. gerekir. Bir hipotez bu beş olcute uyuyorsa, kendisininde turetildi.i, araşt.rman.n genel sorununu(problemini) yan.tlamada ve test etmede onemli bir ad.m at.lm.ş olur. Araşt.rmac.n.n hipotezini bu kurallara ba.l. olarak geliştirmesi araşt.rman.n bilimselli.ini art.r.c. unsurdur.
    Tutum olce.i: Bireylerin tutumlar.n. say.sal olarak olcmek uzere gelifltirilmifl arac. durumda dikkat etmeniz gereken ifadelerinizin bilimsel olmas., araflt.rma sorunuzun ve de.iflkenlerinizin do.ru tan.mlanmas. ve ifade edilmesidir.
    Alanyaz.n: Herhangi birbilim dal.nda yaz.lm.fl yap.tlar.n tumudur.
    Alanyaz.n Taramas.n.n Ad.mlar.
    Kaynaklarla ilgili genel bilgi
    1-Sorun durumunu oluflturun
    2-Notlar.n.z. duzenleyin
    3-Birinci duzey kaynaklar
    4-.kinci duzey kaynaklar
    5-Genel kaynaklar.
    Genel kaynaklar sizi ust duzeydeki kaynaklara yonlendirir ve araşt.rma icin ceşitli fikirler bulman.z. sa.lar. genel kaynaklar.incelerken kayna..n ciddiyetinden ve do.rulu.undan emin olman.z gerekir..kinci duzey kaynaklar ozgun kaynaklardan farkl. olarak ozgun kaynaklar.n bir ozeti gibi duflunulebilir. Ansiklopediler ve ders kitaplar. ikinci duzey kaynaklara iyi birer ornektir. Ayn. zamanda belirli bir konuyu ayr.nt.l. olarak irdelemek icin yaz.lm.fl kitaplar, araflt.rma ozetleri ve araflt.rma ozetlerini bir araya toplayan bilimsel makaleler ikinci duzey kaynaklara ornek olabilir. Araflt.rmac. ikinci duzey kaynaklardan konusu ile ilgili genelden biraz daha fazla bilgiye ulafl.r. .kinci duzey kaynaklar genelde araflt.rmac.y. birinci duzey kaynaklara yonlendirmesi bak.m.ndan onemlidir. Araflt.rmac. ikinci duzey kaynaklarda ozetlenen ozgun kaynaklar.n adresinide ikinci duzey kaynaklardan bulabilir.
    Bilgi Kaynaklar. Ac.klama ornek
    Genel Kaynaklar Konu hakk.nda genel fikir verir ve Gunluk gazete ve dergiler,
    ayr.nt.l. kaynaklara yonlendirir. populer dergiler, kitaplar,
    magazinler ve dizinler.
    2.Duzey Kaynaklar Ozgun araflt.rmalar.n ozetlerini ve Araflt.rma ozetleri ve belirli
    sonuclar.n. veren kaynaklar. konularda yay.nlanm.fl kitap
    makaleler. Ansiklopediler ve
    ders kitaplar..
    1.Duzey Kaynaklar Ozgun araflt.rma makaleleri, Bilimsel dergiler, kitaplar ve
    raporlar. ve benzeri cal.flmalar. elektronik kaynaklar. Bu
    kaynaklara gorsel olan ozgun
    video ve filmler.
    Sorun durumunu oluflturabilmeniz icin yaflamsal bir onem tafl.yan alanyaz.n taramas.nda bulunacak unsurları şu şekilde ozetleyebilirsiniz:
    1-Cal.flman.n bafll...: Genelde cal.flman.n konusu ile ilgili bilgi verir.
    2-Yazar ya da yazarlar ile ilgili bilgi: Araşt.rmay. yapan ve yapanlarla ilgili bilgileri not ediniz.
    3-Cal.flman.n amac. ve sorunu: Araflt.rman.n amac. ve sorunu ile ilgili bilgileri k.saca yaz.n.z.
    4-Alanyaz.n taramas. icin kullan.lan kaynaklar: Cal.flman.n kaynakca bolumu sizi konu ile ilgili baflka onemli kaynaklara yonlendirir. Gerekirse bunlar.kullanmak icin not al.n.z.
    5-Cal.flman.n yontem ve bulgular.: Araflt.rmada sorun durumunu cozmek icin hangi yontem kullan.lm.fl ve neler bulundu.unu not ediniz. Bunlar ozetinizin temelini oluflturacakt.r.
    6-Tart.flma bolumu: Araşt.rma bulguları ile başka araştırmaların karşılaştırıldığı bölümdür.
    7-Kiflisel notlar: .nceledi.iniz cal.flma ya da cal.flman.n icindeki onemli noktalarla ilgili de.erlendirmelerinizi yaz.n.z.
    Anahtar sozcuk: Elektronikolarak internette ya dabilgisayardaki bir veritaban.nda arama yapmakisteyen insanlar.n aramamotorlar.n.n kutucuklar.nayazd.klar. sozcuklerdir.
    3
    Alanyaz.n Taramas.
    Bilim dunyas.nda hicbir araflt.rma s.f.rdan yap.lmaz. Her araflt.rma kendisinden once tamamlanm.fl olan cal.flmalar.n sonuclar.n. inceleyerek ifle bafllar, tamamlan.rkende elde etti.i sonuclar. var olan alanyaz.n ba.lam.nda tart.flarak yeni oneriler ortaya koyar. Bu ac.dan bak.ld...nda, bilimsel araflt.rmalarda birikimlilik ve o birikimden yararlanmak cok onemlidir cunku her araflt.rma ilgili oldu.u alana s.n.rl. olcude katk.da bulunur. Dolay.s.yla, bir konuda yeterli alanyaz.n taramas. yapmadan gerceklefltirilen araflt.rmalar.n sa.layaca.. katk.lar.n ozgun ve ifllevsel olmas. zordur. alanyaz.n taramas., neredeyse tum araflt.rma raporlar.nda bulunur; ozellikle akademik tezlerde standart bir bolum olarak yer al.r.
    ALANYAZIN TARAMASININ ANLAMI
    Alanyaz.n taramas. kavram.n.n icindeki alanyaz.n(literature) sozcu.u, belirli bir konu hakk.nda yaz.lm.fl olan kaynaklar. ifade eder. Bu kaynaklar cal.fl.lan alan yada araflt.r.lan konuya ba.l. olarak ceflitlenme gosterebilir. Orne.in, sosyal bilimlerin bircok dal.nda alanyaz.n denildi.inde akla dergi makaleleri, kitaplar, denemeler,teknik raporlar, konferans bildirileri vb. gelir. Bilimsel araflt.rmalarda bu kaynaklar.n akademik olanlar.na oncelik ve a..rl.k verilir. Alanyaz.n taramas.; bir araflt.rma raporunda o araflt.rman.n konusuyla ilgili varolan bilgilerin onemli noktalar.n. gozden gecirmeyi amaclayan bolumdur. Bu bilgiler,araflt.r.lan konuyla ilgili kapsaml. bulgular kadar kuramsal ve yontemsel katk.lar.da icerir. Bu yonuyle ele al.nd...nda, alanyaz.n taramas. genellikle birincil kaynaklar. tarar ama kendisi birincil bir kaynak say.lmaz cunku gercek anlamda yeni yada ozgun bulgular icermez. Buna karfl.l.k, alanyaz.n taramas., yaln.zca daha onceden yap.lm.fl cal.flmalar.n ozeti yada ac.klamal. kaynakcas.da de.ildir. Kapsaml. cal.flmalar.n parcas. olan alanyaz.n taramalar.n.n yayg.n olarak karfl.lafl.lan baz. ornekleri flunlar olabilir:
    . Buyuk bir araflt.rma projesinin parcas.
    . Akademik bir tezin bolumu
    . Bilimsel bir dergi makalesinin zorunlu k.sm.
    . Yeni bir araflt.rma onerisinin gerekce oluflturan bolumu
    . Bir fona baflvururken haz.rlanan gerekce yada arka plan boyutu
    Ba..ms.z bir cal.şma olarak haz.rlanan alanyaz.n taramas.n.n s.kca gorulen ornekleride şunlar olabilir:
    . Belirli bir konuda yap.lm.fl cal.flmalar. gozden geciren bir ders odevi
    . Ac.klamal. bir kaynakcay. makaleye donuflturmede kullan.lan analitik deneme
    . Akademik bir dergide yay.nlamak uzere haz.rlanan bir inceleme makalesi
    . Bir kurumun u.rafl. alan.ndaki konularla ilgili cal.flmalar. ozetleyen inceleme raporlar.
    Alanyaz.nda yer alan kaynaklar yaln.zca yaz.l.kaynaklarla s.n.rl. olmay.p, gorsel-iflitsel kaynaklar.daicerebilir.
    Alanyaz.n; bir konu hakk.nda uretilmifl bilgi bütünü ve kaynaklar.n toplamıdır.
    Alanyaz.n taramas.; bir konuyla ilgili daha onceden uretilmifl olan bilgileri amacl. bicimde incelemek ve de.erlendirmektir. bir yandan var olan araflt.rmalar. inceler, bir yandanda yeni araflt.rma gereksinimlerini belirginlefltirir.
    Baflar.l. alanyaz.n taramas. Baflar.s.z alanyaz.n taramas.
    Sentezlenmifl bilgi-Ac.klamal. kaynakca
    Elefltirel de.erlendirme-S.n.rl. betimleme
    Genifl ve derin-Dar ve yuzeysel
    Ozlu ve anlaşılır-Kar.fl.k ve uzat.lm.fl
    Kurall., ciddi ve tutarl.-Rastgele, keyfi ve duzensiz
    Butunleflik bir bolum-Eklektik bir metin
    .yi yap.land.r.lm.fl ve baflar.yla haz.rlanm.fl bir alanyaz.n taramas.; belirli bir konuyla ilgili fikirlerin mant.ksal ak.fl., ilgili kaynaklar.n tutarl. bicimde belirtilmesi,uygun terminolojinin kullan.m. ve onceki cal.flmalar.n hem yans.z hemde kapsaml. olarak incelenmesini gerektirir. Bu ba.lamda flunlara dikkat edilmelidir:
    (a)Tez konusu yada araflt.rma sorununa ba.l. kal.nmal.d.r;
    (b)Nelerin net, nelerinbelirsiz oldu.una iliflkin bir ozetleme yapabilmek icin var olan sonuclar sentezlenmelidir;
    (c) Tart.flmal. alanlar ve konular belirlenmelidir;
    (d) Yeni araflt.rmalar. gereklik.lan sorular formule edilmelidir.
    Alanyaz.n taramas.nda baz. sorulara yan.t bulunmufl olur;
    (a) Onemli kaynaklar nelerdir?
    (b) Konu hakk.ndaki temel sorunlar ve tart.flmalar nelerdir?
    (c) Konuya iliflkin bak.fl ac.lar. nelerdir?
    (d) Sorunun kokenleri ve tan.mlar. nelerdir?
    (e) Onemli kuramlar,kavramlar, gorufller nelerdir?
    (f) Cal.flma alan.n.n epistemolojik ve ontolojik taban.nedir?
    (g) Konu hakk.nda bilgi nas.l yap.land.r.lm.fl ve duzenlenmifltir?
    (h) Bugüne kadar araştırılmış sorunlar ve sorular nedir?
    ALANYAZIN TARAMASININ AMACLARI
    1-Kavramsal Cerceve Oluflturmak
    2-Sorunu S.n.rlamak
    3-Yeni Yaklafl.mlar Bulmak
    4-Olanaks.zla U.raflmay. Onlemek
    5-Alandaki Guncel Tart.flmalar. Saptamak
    6-Sorular ve Denenceler Gelifltirmek
    7-Onemli Cal.flmalar. ve Kiflileri O.renmek
    8-Elde Edilen Sonuclar. Karfl.laflt.rmak
    9-Toplu De.erlendirmeler Yapmak
    10-Alandaki Boflluklar. Gormek
    ALANYAZIN TARAMA SUREC.N.N AfiAMALARI
    1-Konuyu Secme
    2-Anahtar Sozcukleri Listeleme
    3-.lgili Kaynaklar. Toplama
    4-Kaynaklar. Okuma: Kaynaklar. okurken iceri.e iliflkin bilgiler kadar kaynaklar.n kendisi hakk.ndada notlar al.nabilir.
    5-Yazma ve Duzeltme
    6-Kaynakcay. Haz.rlama: araflt.rma raporunda ad. gecen tum kaynaklar. kapsamal.d.r.
    ALANYAZINA .L.fiK.N TOPLU B.LG. KAYNAKLARI
    1-Veri Tabanlar.
    2-Ozler ve Dizinler: alandaki cal.flmalar.n k.sa ozetlerinden oluflur.
    3-Kaynakcalar
    4-Akademik .ncelemeler
    5-Tezler
    6-Referans Kaynaklar
    7-Bilgisayar Taramalar.
    KAYNAK TURLER.
    Birincil(Doğrudan)kaynaklar: Kendi bulgular.n. rapor eden kaynaklar
    .kincil(Dolaylı)kaynaklar: Baflka kaynaklar.n bulgular.n. rapor eden kaynaklar. .kincil kaynaklarda anlam kaymas. ya da sapmalar olabilir.
    ALANYAZIN YO.UNLU.U
    1-Derin Alanyaz.n: Araşt›r›lacak konu hakk›nda çok say›da kaynak bulunabiliyorsa yada incelemek ve yararlanmak amac›yla oluflturdu¤umuz liste uzunsa. Alanyaz›n derin ise güncel ve do¤rudan kaynaklara a¤›rl›k verilmelidir.
    2-Yuzeysel Alanyaz.n: Araflt›r›lan konu hakk›nda daha önce yay›nlanm›fl ve bizim yararlanabilece¤imiz kaynaklar›n say›s› çok az ise. Alanyaz›n s›¤ ise dolayl› kaynaklara yönelmek yerinde olabilir.
    ALANYAZIN TARAMA TEKN.KLER.
    1-Geleneksel Tarama
    2-Oy Sayma
    3-Meta Analiz:Meta analiz sonucunda ulafl.lan de.er istatistiksel bir de.erdir ve etki buyuklu.u(effect size)olarak adland.r.l.r. Hesaplama yaparken tum araflt.rmalardaki deneysel gruplar.n ortalamas.ndan kontrol gruplar.n.n ortalamas. c.kar.larak kontrol gruplar.n.n standart sapmas.na bolunur. Elde edilen sonuc asl.nda bir z puan.d.r ve istatistik cizelgelerden bunun yuzdelik karfl.l...na bak.l.r.
    4-En .yi Kan.t
    Alanyazın Taramasının Faaliyetleri
    1-Betimleme
    2-Özetleme
    3-Değerlendirme
    4-Bütünleştirme
    ALANYAZIN TARAMA OLCUTLER.
    Alanyaz.n taramas. Cok genifl yada cok dar olmamal.d.r.Alanyaz.n taramas. ozetleme de.il de.erlendirme niteli.itafl.mal.d.r.
    1-Kapsaml.l.k
    2-Elefltirellik
    3-Ozumseyicilik
    4-Guncellik
    5-Sistemlilik:Alanyaz.n taramalar.nda yayg.n kullan.lan sistematik yaklafl.mlar olarak zamansal, konusal ve yontemsel yaklafl.mlar on plana c.kmaktad.r. Zamansal yaklafl.mda ya kaynaklar.n yay.nland... y.llara gore bir anlat.m s.ras. izlenir yada e.ilimlere gore bir anlat.m ye.lenir. Konusal yaklafl.mda zaman ak.fl. yerine belirli konulara yada bafll.klara gore bir s.ra izlenir. Kuflkusuz, bazen konular.n sunulufl s.ras. ile y.llara gore ak.fl ortuflebilir. Yontemsel yaklafl.mda ise odaklama noktas. zaman yada konu de.il araflt.rmac.n.n kulland... yontemdir. Alanyaz.n taramas.n.n sistemati.i her araflt.rmada farkl.d.r.
    6-Butunsellik: alanyaz.n taramas.na iliflkin bolumu yazarken araflt.rmac. baz. kurallara yada ilkelere dikkat etmelidir. Bunlar.n bafll.calar. flunlard.r:
    a-Secici olmal.: Her kaynaktan en onemli yada en cok katk. sa.layan yerleri almal., ilgisiz yararlanmalara gitmemelidir.
    b-Al.nt.lar. cok s.k kullanmamal.: Aktar.lmak istenen bilgi baflka turlu yada daha guzel ifade edilemiyorsa ancak o zaman do.rudan al.nt. yap.lmal.d.r.
    c-Ozetleme ve sentezleme dengesini iyi kurmal.: Var olan gorufller ozetlenmeli ama bunlara iliflkin yorumlar ve de.erlendirmelerde yap.lmal.d.r.
    d-Kendi sesini duyurmal.: Yaz.lanlar.n bir bolumu baflkalar.n.n fikirlerini sunarken merkezde araflt.rmac.n.n kendi bak.fl ac.s. olmal.d.r.
    e-Yeniden ifade etmede dikkatli olmal.:Araşt.rmac. başkalar.n.n goruşlerini kendi goruşuymuş gibi sunmaya cal.flmamal.d.r.
    f-Yaz.lanlar birkac kez duzeltmeli: .lk yaz.mlardan sonra yap.lacak yerinde duzeltmelerle metin olabildi.ince mukemmellefltirilmelidir.
    ALANYAZIN TARAMA RAPORUNU YAZMA
    1-Girifl
    2-Geliflme
    3-Sonuc
    4
    Araflt.rma Modeli
    Araşt.rma Modelleri Bilimsel cal.şmalarda desen modellere dayan.r, modellerde paradigmalardan kaynaklan.r.
    1-Paradigma: belirli bir gercekli.in, paylafl.lan kuram ve yaklafl.mlarla anlafl.lmas.n. kolaylaflt.ran kuramsal ya da duflunsel cercevedir. Belirli bir zamanaral...nda bir topluluk taraf.ndan paylafl.lan de.erler dizisi ve bak.fl ac.s.olarak da tan.mlanabilir.
    2-Model: belli bir gercekli.i temsil eden yap.d.r. .cinde yaşad...m.z evrende fiziksel modeller kadar duşunsel modellerimizde vard.r. Bu nedenle, modeller şematik olarak gorselleştirilebilece.i gibi, sozel ac.klamalarla da betimlenebilir. Araflt.rma modelleri de bu ozellikleri tafl.r. Her araflt.rma modeli belirli paradigmalardan beslenir ve uygulamada onlar. temsil eder. Orne.in, bir araflt.rmada iliflkisel modelifle kofluluyorsa, bu araflt.rman.n nicel paradigma kapsam.nda yap.ld... kolayca soylenebilir cunku de.iflkenler aras.ndaki iliflkinin yonu ve duzeyi say.sal olarak ifade edilecek demektir.
    3-Desen: ifllevsel uygulamalar icin kullan.c. ile urun aras.ndaki etkileflimi yapıland.ran somutlaflt.r.lm.fl bir durum, etkinlik ya da surectir. Gunluk yaflamda ozellikle sanat ve muhendislik alanlar.nda desenler s.kca kullan.lmaktad.r. Bilimsel araflt.rmalarda desen, kullan.lan modelin hangi turunun tercih edildi.ini gosteren bir ifllev ustlenir. Bu nedenle, hicbir araflt.rma deseni, parcas. oldu.u modelden ayr. duflunulemez.
    B.L.MSEL GEL.fiME VE PARAD.GMA DE..fi.M.
    Bilimin tan.m.ndaki gorgulluk, sistematiklik ve nesnellik kavramlar.na ulaflmak yuzy.llar suren ve yo.un tart.flmalar.n, cat.flmalar.n, bunal.mlar.n yafland... tarihsel bir surecte gercekleflmifltir. Comte, bilimsel geliflime evrimci bir bak.fl ac.yla bakmakta olup, bilim tarihinide soz konusu ilerleme mant...yla de.erlendirmektedir. Comte un uc hal yasas.:
    1-tanr.bilimsel ca. yada hayali hal
    2-metafizik ca. yada soyut hal
    3-pozitivist ca. yada bilimsel hal
    Bu cağlar ya da haller insanlar.n bilimsel bilgiye ulaflma sureclerini anlatmaktad.r. Bilimin evrimsel olarak geliflimi konusunda an.lmas. gereken bir baflka isim Kuhndur. Paradigma de.iflimi kavram.n. ortaya atan Kuhn, pozitivist goruflu benimsemekle birlikte, Comteun bilimsel bilginin do.rusal ve birikimli bir ilerleme gosterdi.i anlay.fl.na karfl.d.r. Popper.n elefltirel yaklafl.m.n. ise yaln.zca bilimin bunal.m anlar.nda gecerli bulmakta, bilimsel ilerleme icin normal zamanlarda bu yaklafl.m.n bir kenara b.rak.lmas.n. savunmaktad.r. Kuhn, bilimsel ilerlemeyi ceflitli donemlere ay.rm.flt.r.
    1-bilim oncesi
    2-normal bilim
    3-bunal.m-devrim
    4-yeni normal bilim
    5-yeni bunal.m-devrim.
    Comte, pozitivizm kavram.yla bilimsel bilginin ancak gorgul yolla elde edilebilece.ini savunmaktad.r. Popper, bilimsel ilerlemenin yanl.fllama yoluyla gercekleflebilece.ini ilerisurmufltur. Kuhn, bilimin ancak paradigma de.iflimleri yoluyla ilerleyebildi.ini savunmaktad.r.
    ARAfiTIRMA PARAD.GMALARI
    araflt.rma modellerini iyi anlayabilmek icin oncelikle bu modellerin dayand... paradigmalar.n varsay.m, ilke, yaklafl.m ve s.n.rl.l.klar.n. irdelemek gerekmektedir. Gunumuzde bilimsel yontem, nicel ve nitel paradigmalar.n kullan.lmas. ile ayr.flmaktad.r. Son y.llarda bu iki paradigmaya bir ucuncusu olan ve ilk ikisinin kar.fl.m.ndan oluflan karma paradigma da eklenmifltir.
    Epistemoloji:Bilginin elde edilme yolu, do.as., bicimleri, kayna.., do.rulu.u ve s.n.rlar.n. inceleyen bilim dal.d.r.
    1-Nicel Paradigma: Nicel araflt.rmalar temelde pozitivizme dayanmaktad.r. Pozitivizm, Simon ve August taraf.ndan ortaya at.lm.fl bir duşunce yap.s. olup, bilginin gorgul(empirik) yolla elde edilmesine dayan.r. Pozitif sozcu.u ilk olarak 1830 y.l.nda Simon taraf.ndan kullan.lm.ş olmakla birlikte, bilim felsefesi anlam.na gelen pozitivizmi kuran kişi Comte’dur. Comte’un pozitivizm anlay.fl., eski Yunan felsefesi yada yenica.daki .ngiliz deneycili.i ile iliflkilendirilmektedir. Pozitivizme olgucu bilimde denilmektedir cunku bu felsefe bilimsel bilgiyi ancak gorgul yolla elde edilen bilgi olarak kabul etmekte ve bunun d.ş.ndaki bilgileri reddetmektedir. Bilimsel araflt.rmalarda verilerin toplanmas. surecine atfedilen onem ile verilerin gecerli ve guvenilir olmas. koşulunun temelinde bilginin bilimselli.ine verilen de.er yatmaktad.r. Pozitivist epistemoloji, Bilimsel bilgi, niteliklerin niceliklere donuşturuldu.u, empirik ceşitlili.in yerine ak.lc. birli.in gecirildi.i, varl.klar.n yerine ilişkilerin ortaya konuldu.u bilgi turudur. Bilim ilerledikce insan alg.s.na ve dolays.z gozlemlere dayanan kaba olgulardan ve oznellikten uzaklaş.l.r. temel ozellikleri:
    1-temelini pozitivist duflunce oluflturmaktad.r.
    2-gercek tek ve kesindir.
    3-gerceklik bireyin d.fl.nda ve bireyden ba..ms.zd.r.
    4-nesneldir.
    5-gorguldur.
    6-tumdengelimci bir yaklafl.m. benimsemektedir.
    7-indirgemecidir.
    8-olguya iliflkin ne kadar, ne olcude, ne s.kl.ktagibi sorulara yan.t aramaktad.r.
    9-amaç genellemeler yapmakt.r.
    10-bafltan belirlenen yonteme ba.l. kal.nmaktad.r.
    11-kapsaml. bir alanyaz.n taramas. gerektirir.
    12-araflt.rma sorunu net olarak tan.mlanmal.d.r.
    13-bircok de.iflken tam olarak kontrol edilemedi.inden varsay.mlar yap.lmaktad.r.
    14-orneklem say.s.n.n buyuk olmas., orneklemin evreni temsil etmesi ve yans.z ornekleme yap.lmas. tercih edilmektedir.
    15-say.sal veriler toplanmaktad.r.
    16-veri cozumlemesinde uygun istatistiksel yontemler kullan.l.r.
    17-tersi kan.tlan.ncaya kadar kesin oldu.u varsay.lan sonuclara ulafl.l.r.
    18-formal/d.flsal bir dil kullan.l.r.
    19-gozlemlenebilen davran.fllar on plandad.r.
    20-insan davran.fllar. duzenli, tutarl. ve yordanabilir
    Nicel Araştırmacılar:Felsefi olarak realizmi benimsemiştir ve gerçeğe kişisel algılarını karıştırmamak için araştırmanın dışında kalmaya özen gösterirler.
    2-Nitel Paradigma:Nitel araflt.rmalar.n ozunde pozitivizmin elefltirisi olan bircok gorufl yatmaktad.r. Bunlar. genel olarak post-pozitivizm (pozitivizm otesi) bafll... alt.nda toplamak
    olanakl.d.r. Nitekim post-pozitivizm; elefltirel yaklafl.m, yap.salc.l.k, oluflturmac.l.k, post-modernizm, feminizm ve Marksizm gibi kuramlar.da kapsamakta, bunlarla iliflkili bulunmakta ya da bunlara efl anlaml.olarak kullan.lmaktad.r. Post-pozitivizm, pozitivist paradigman.n statukocu oldu.u ve her fleyin gorgul yolla anlafl.lamayaca.. gorufllerinin gelişimiyle ortaya c.km.şt.r. .lk kez 19.yy sonlar.nda ifade edilmeye başlanm.şt.r. Asl.nda sosyal bilimlerdeki olgular.n do.a bilimleri anlay.fl.yla sorgulanmas.n.n bir elefltirisidir. Egemen bilim anlay.fl. olan pozitivizmin var olan sorunlara tam cozum getirmedi.ini hatta sorunun kayna..n. oluflturdu.u ileri surmektedir. Pozitivist yontemin elefltirisi 60l. y.llarda Popper, Kuhn, Lakatos ve Feyerabendin felsefi tart.flmalar.na dayanmaktad.r. Popper gercekli.in yanl.fllama yoluyla s.nanmas. gerekti.ini, do.rulu.unu kan.tlaman.n yeterli olmad...n. belirtmifltir. Kuhn, paradigma de.iflimi kavram.yla, pozitivist paradigman.n yetersiz oldu.u durumlarda karfl.t bir paradigman.n oluflabilece.ini soylemifltir. Lakatos bilimin yan.labilece.ini, herkesin kabul edece.i bir do.ruya da yanl.fl olmad...n. belirterek bilimin tek yontemi olamayaca..n. savunmufltur. Feyerabend ise, bat. merkezci bilim anlay.fl.n.n bilimsel paradigmay. bir ideoloji haline getirdi.ini ve bu ideolojinin asl.nda iktidara hizmet ideolojisi oldu.unu ileri surmufltur; bilim-iktidar cat.flmas.nda bilimin ozerk olmas. gerekti.ini ifade etmifltir. Nitel araflt.rmalar, pozitivist goruflun elefltirisinden do.an kuramlara dayanmaktad.r. temel ozelliklerini
    1-temelini post-pozitivist duflunce oluflturmaktad.r.
    2-gercek gorelidir ve birden cok do.ru olabilir.
    3-gerceklik bireyin kat.l.m.yla oluflturulur.
    4-ozneldir.
    5-tumevar.mc. bir yaklafl.m. benimsemektedir.
    6-butun parcalar.n toplam. de.ildir.
    7-nicin ve nas.lsorular.na yan.t aramaktad.r.
    8-amac. bir olgunun ya da az bilinen bir sorunun derinlemesine incelenmesi ve anlafl.lmas.n.n sa.lanmas.d.r.
    9-de.iflkenlerin kontrolu icin ac.klamalar yap.lmal.d.r.
    10-amacl. ornekleme yap.l.r.
    11-verilerin toplanmas.nda daha cok belgeler, sozel ac.klamalar, goruntuler vb. kullan.l.r. Ac.k uclu sorular, goruflmeler, gozlemler zengin veri kaynaklar.d.r.
    12-belge inceleme, icerik cozumlemesi, ornekolay cal.flmas.ve soylem cozumlemesi gibi yontemler ağırlıklıdır.
    13-do.rulu.un, gecerli.in ve guvenirli.ini de.erlendirilmesifarkl.d.r.
    14-informal/kiflisel bir dil kullan.l.r.
    15-anlamlar on plandad.r.
    16-insan davran.fllar.n.n icinde bulunan ba.lama ve kulture gore farkl.l.k gosterdi.i varsay.l.r.
    N‹CEL ARAfiTIRMA MODELLER‹
    Araflt›rma modeli, yöntemde ilk olarak aç›klanmas› gereken k›s›md›r. Model kavram›n›n sözlük anlam› “örnek olmaya de¤er kimse ya da fley” olarak ifade getirilmektedir. Baflka bir anlam› ise “baz› fleylerin yap›m›nda benzetilmeye çal›fl›lan nesne, örnek, ya da biçim” olarak belirtilmektedir. Araflt›rma modeli sayesinde araflt›rmac› kendi çal›flmas›nda nas›l bir yol izleyece¤ini belirler yani araflt›rmas›n› ve süreçlerini tasarlar. Araflt›rma modelleri, bilimsel çal›flmalar›n belirli bir sistematikte s›n›fland›r›lmas›na ve incelenmesine de olanak vermektedir. Böylece, bilimsel alanyaz›n karmafl›kl›ktan kurtar›l›p belirli bir düzene oturtulmaktad›r. Araflt›rman›n amac›na ulaflmas›yla ilgili en önemli kararlardan biri do¤ru modeli seçmektir. Daha önce belirtildi¤i gibi, özellikle epistemolojik ve yöntembilimsel nedenlerden dolay› nicel ve nitel paradigmalar ba¤lam›nda kullan›lan modeller de¤iflebilmektedir. Bir araflt›rmac›n›n yapaca¤› çal›flmada hangi modeli kullanaca¤› araflt›rma sorununun yap›s›yla iliflkilidir. E¤er say›sal kan›tlar gerekiyorsa ve evrene iliflkin
    genellemeler yap›lmak isteniyorsa nicel paradigmaya dayal› modeller seçilmelidir. Öte yandan, öznel ve sözel verilerden hareket edilecekse nitel paradigmaya dayal› modeller ye¤lenmelidir. Nicel araflt›rmalarda s›kça kullan›lan modeller kendi içinde büyük bir çeflitlenme göstermekle birlikte, bunlar› genel çizgileriyle tarama ve deneme modelleri gibi
    iki bafll›k alt›nda s›n›fland›rmak olanakl›d›r.
    Tarama Modelleri ve Desenleri
    Tarama modelleri genel olarak var olan durumu ya da gercekli.i oldu.u gibi araflt.r.p ac.klamay. hedeflemektedir. Tarama modeli; nesneye, olguya, olaya, bireye vb. iliflkin gunumuzdeki ya da gecmiflteki verilerin tamam.n.n gozden gecirilmesi mant...na dayanmaktad.r. Boylece, araflt.r.lan olguya iliflkin da..n.k veriler toparlanacak, s.n.fland.r.lacak, duzenlenecek ve cozumlenecektir. Var olan bir gercekli.i oldu.u bicimiyle tan.mlamaya ve betimlemeye cal.şır.
    1-Genel Tarama Modelleri
    a-tekil tarama modeli
    b-iliflkisel tarama modeli
    2-Ornekolay Tarama Modelleri
    3-Nedensel Karfl.laflt.rmal. Model
    Deneme Modelleri ve Desenleri
    ba..ml. de.işken uzerinde ba..ms.z de.işkenin etkileri araşt.r.l.r.
    1-Deneme Oncesi Modeller
    2-Gercek Deneysel Modeller
    3-Yar. Deneme Modelleri
    a-Zaman serisi modeli
    b-Eflit zaman orneklemli model
    c-Eflitlenmemifl kontrol gruplu model
    d-öntest-sontest ayr. grup model
    e-Rotasyon modeli
    4-Tek Denekli Modeller
    N.TEL ARAfiTIRMA MODELLER.
    Nitel araflt.rma modelleri genelde sozel ac.klamalara ve ozel nitelikli goruntulere dayand...ndan nicel araflt.rma modellerinden daha farkl. yaklafl.mlar.n kullan.lmas. kac.n.lmazd.r. Ceflitli bilim dallar.na gore farkl.laflan bircok turu olmakla birlikte, nitel araflt.rmalarda yayg.n olarak kullan.lan modellerin bafl.nda
    -ornekolay incelemeleri,
    -alan cal.flmalar.,
    -fenomenolojik cozumlemeler,
    -etnografik gozlemler,
    -tarihsel araflt.rmalar,
    -dayanakl. kuram ve eylem araflt.rmalar.gelmektedir. Her iyinin icinde bir kotu, her kotunun icinde bir iyi bulundu.unu vurgulayan ying ve yang yaklafl.m., asl.nda araflt.rma paradigmalar.ndada gecerli say.labilir. Nicel modellerde nitel verilerin bir k.sm. kullan.labilece.i gibi nitel modellerde baz. nicel verileri icerebilir. Ornekolay incelemeleri, alan cal.şmalar. ve tarihsel araşt.rmalar hem nicel hemde nitel araflt.rmalarda kullan.labilmektedir. Onemli olan yontemsel yaklafl.m.n paradigmaya uygun olarak belirlenmesidir. Nitel araşt.rmalarda veri kaynaklar. ve yorumlamalar araflt.rmac.n.n kiflisel de.erlerinden ba..ms.z de.ildir. Tumevar.mc. bir yontemle bir konu hakk.nda derinlemesine araflt.rmalar yapmak, say.lardan cok anlam ve icerikle ilgilenmek ve kuram uretmek amac.yla yap.lan araflt.rmalar nitel araflt.rmadır.
    1-Fenomenolojik Cozumleme: Olgu bilim yada gorungubilim olarakda adland.r.lan fenomenolojik modelde alg.lar, duygular gibi olgulara odaklanarak ozu gormek, sezmek hedeflenmektedir. Başka bir deyişle, bu modeldeki araşt.rmalarda asl.nda fark.nda oldu.umuz ama derinlemesine bir anlay.fla sahip olmad...m.z olgular uzerinde odaklan.lmaktad.r. Belki de bu yuzden fenomenolojiye gozu goruntuleme yontemide denilmektedir. Bu yontemin kurucusu olan Husserl zamana ve yere ba.l. olmayan genel, ideal nesneleri(ozler) olgu olarak gorunebilir ve alg.lanabilir hale getirmenin olanakl. oldu.unu duflunmektedir. Bu yaklafl.mda somut ozlerin ancak betimleme yoluyla ifade edilece.inden hareketle sezgiye dayanan, betimlemeye yonelik bir oz bilimi olarak kabul edilmektedir.
    2-Etnografik .nceleme: insan davran.fllar.n.n kokenlerini inceleyen antropoloji alan.nda geliflmifl olup bireyin davran.fllar.n.n ait oldu.u toplumsal ortamda gozlemlenmesini gerektirmektedir. Riemer, etnografik modelin asl.nda toplumsal kuramlar cercevesindeki kulturel yorumlamalar oldu.unu belirtmektedir. Bu nedenle, etnografik modele kultur cozumlemeside denilmektedir. Kultur cozumlemesi yaparken bireysel alg.lar, de.erler, tutumlar ve davran.fllar kadar belirli bir grup, topluluk ya da kurum icindeki toplumsal yap., de.erler, iflleyifl ve davran.fllar da inceleme konusu olabilmektedir.
    3-Tarihsel Araflt.rma: Bir olay.n onceki donemlerle ilişkisinin arşat.r.lmas.nda yada onceki donemlerde olan bir olay.n şimdiki olaylara etkisinin incelenmesinde genellikle tarihciler taraf.ndan kullan.lan bir yontemdir. Comte’a gore bu tur araşt.rmalar, tarihsel yontemi kullanarak toplumsal duzeni ve toplum yasalar.n. analiz eden bir yaklafl.m ortaya koymaktad.r. Tarihcilerin cal.flmalar.n. co.unlukla bilimsel ve sanatsal olarak iki disiplinde de.erlendirdikleri gorulmektedir. cok eski say.labilecek tarihlerde yaşanm.ş olaylara ilişkin bir araşt.rma yap.l.yorsa veri toplama yontemi buyuk olcude belge inceleme fleklinde olacakt.r. Buna karfl.l.k, araflt.rma konusu daha yak.n tarihlerde gercekleflmifl olaylar ise yaflayan kiflilerle goruflmeler yapmak, hatta olaylar.n yafland... yerlere giderek gozlem yapmak olanakl.d.r.
    4-Dayanakl. Kuram: Nitel araştırma sürecinde toplanan verilerden ortaya çıkan kuram. Bu modeli temel alan cal.şmalarda araşt.rmac.lar toplad.klar. verilerden kuram geliştirebilmektedir. Araşt.rmada kullan.lan kuramlar.n yeterli olmad... durumda verilerin icinden kuram uretilmektedir. 60larda Glaser ve Strauss taraf.ndan geliştirilen dayanakl. kuram yaklaş.m., Kaliforniya Universitesi ve San Fransisco Sa.l.k Merkezindeki a..r, olumcul hastalarla yap.lan cal.flmalar surecinde ortaya c.km.şt.r. Bu yaklaş.m.n mant... nicel yontemlerde oldu.u gibi onceden belirlenmifl bir kuram, cerceve, kavram yada denencenin kat.l.mc.lardan toplanan verilerle s.nanmas. de.ildir. Dayanakl. kuram.n veri toplama surecinde oluflturulan kuramlar.n, onceden geliştirilmiş olan kuramlara gore, araşt.r.lan duruma daha iyi uyum gosterdi.i ve uygulamada daha iyi sonuclar verdi.i vurgulanmaktad.r. Dayanakl. Kuram, sistematik, ozgun ve oluflturmac. desenlerde araşt.rma yap.labilir.
    5-Eylem Araflt.rmas.: uygulamada yaflanan sorunlara etkin cozumler uretmek amac.yla uygulay.c.lar.n kendi bafllar.na yada araflt.rmac.lar.n yard.m.yla uygulama surecini incelemelerine dayan.r. Bu, bir anlamda ifllevsel bir araflt.rma-uygulama bileflimidir. Model, ozunde kat.l.mc.lar.n kendi eylemlerini ve uygulamalar.n. de.erlendirdikleri sureclere dayand... icin surec odakl. bir yaklafl.m egemendir. Sorun, kat.l.mc. bir flekilde ve uzun sure incelenebilmektedir. eylem araşt.rmalar.n.n eleştirel yans.tma yontemlerini kullanarak bireylerin davran.fllar.n. hem anlamak hemde de.ifltirmek icin yap.lan iflbirli.ine dayal. uygulamal. ve sistemli cal.flmalar butunu oldu.unu belirtmektedir. 40larda sosyal psikolog Lewin onderli.inde ABDde bafllayan bu yondeki cal.flmalar 70lerde ozellikle e.itim alan.ndaki sorunlar.n cozumunde guclenerek yayg.nlaflm.flt.r.
    Olgu: Duyularla alg.lanabilen fleydir. Felsefede somut, alg.lanabilir, denenebilir olay ve nesne demektir
    Etnografi: Bir ya da daha cok yerel birimde yo.un bir alan cal.flmas.yla belirli kulturel gruplar ya da olgular uzerine sistematik cal.flmad.r.
    Sistemetiklik: Veri analizi aşamalarının açık ve belirli bir eksende kodlamayla yapıldığını ve paradigmanın geliştirilmesini oluşturulan kuramın görsel bir resminin sunulması.
    KARMA ARAfiTIRMA MODELLER.
    Karma yaklafl.ma dayal. araflt.rmalarda nicel ve nitel araflt.rma yontemleri bir aradakullan.larak araflt.r.lan gercekli.e iliflkin daha sa.l.kl. ve co.ulcu verilere ulaflmak amaclanmaktad.r. Nicel yontemler ile gerce.e iliflkin olarak genelde miktar belirten say.sal veriler toplanmakta, bunlara dayal. karfl.laflt.rmalar yap.lmakta, aralar.ndaki farkl.l.klar.n anlaml. olup olmad... incelenmektedir. Nitel yontemler arac.l...yla da genelde ba.lamsal nitelikli veriler toplanmakta ve alternatif bak.fl ac.lar.na dayal. yorumlardan yararlan.lmaktad.r. Boylece, nicel ve nitel yontemler ayn. araflt.rmada birbirini guclendirecek bicimde kullan.lmaktad.r.
    1-Eflzamanl. karma model
    2-Efl zamans.z karma model
    Karmayaklaşım: Son yıllarda karma yaklaşıma dayalı araştırmalar gittikçe daha çok benimsenmekte ve daha sık kullanılmaktadır.
    Karma yöntem: Araştırmanın bir aşamasında nicel, bir araştırmasında nitel yöntemler kullanılmaktadır.
    Eylem Araştırmasının Boyutları
    1-Durumsallık
    2-İşbirliğine dayalılık
    3-Katılımcılık
    4-Kendini değerlendiricilik
    -Bilimsel yan.lg., Kuhn taraf.ndan tan.mlanan paradigma de.iflimi surecinde soz edilmez.
    -Bir araştırmacının yapacağı araştırmada hangi modeli kullanacağı araştırmanın sorunuyla ilgilidir.
    -Araştırmacının amacına ulaşmasıyla ilgili en önemli kararlardan biri doğru model seçimidir.
    -Kuhn’un tanımlanan bilim öncesi dönemleri arasında Normal bilim öncesi yer almaz.

































    5
    Evren
    Kavramsal olarak evren (population), benzer ozellikleri tafl.yan bireylerin yada o.elerin oluflturdu.u bir butundur. Evren, araflt.rma sorununa iliflkin tum bireyleri yada o.eleri (insanlar., orgutleri, nesneleri, ulkeleri vb.)kapsar. Evrenin buyuklu.une iliflkin say.sal de.er Nile gosterilir. Evren baz. Kaynaklarda anakutle, kitle, populasyon yada nufus olarakda adland.r.lmaktad.r. Evrenin tumunden veri toplamaya tamsay.mdenilmektedir. Tamsay.m durumunda evreni oluflturan her o.eden tek tek ve eksiksiz veri toplanarak evrenin parametreleri belirlenir. Parametre, Evrenin özelliklerine bağlı olarak örnekleme büyüklüğü nü belirleyen etmen ve evrenin ozelliklerine iliflkin sayısallaştırılmış değerlerdir. Tamsay.ma verilebilecek en guzel ornek nufus say.mlar.d.r. Nufus say.m. ile evrene iliflkin olarak belirlenen parametrelerden baz.lar. floyle s.ralanabilir. Nufusun miktar., art.fl h.z., ceflitli ozelliklere(yafl, cinsiyet, e.itim durumu, gelirduzeyi vb.) gore da..l.m., koy-kent nufusu, iflsizlik oran., secmen say.s., okullaflma oranlar., illerin nufuslar. vb. Evrenin cok kapsaml. ve icerikli bir kavram olmas. nedeniyle, evrene iliflkin olarak araflt.rma evrenive cal.flma evrenibiciminde ayr. bir s.n.fland.rma yapma gere.i duyulmufltur. Cal.flma evreni, hedef evrenerişilebilir evrenolarakda adland.r.lmaktad.r.
    Orneklem
    Genel anlam.yla orneklem(sample), evren icinden belirli olcutlere gore secilen ve evreni temsil etme yeterli.ine sahip oldu.u varsay.lan bir alt gruptur. Orneklemin buyuklu.u nile simgelenmektedir. Ornekleme, evrenden orneklem alma ifllemidir. Orneklemin ortalama, standart sapma vb. say.sal de.erlerinin belirlenmesine ise istatistik denilmektedir. buradaki anlam.yla istatistik kavram., ornekleme iliflkin de.erlerdir ve istatistik yoluyla evrene iliflkin de.erler anlam.ndaki parametrelere ulafl.lmaya cal.fl.lmaktad.r.
    ORNEKLEMEN.N ONEM.
    orneklemin yeterli buyuklukte olmas., istatistiksel analizlerde gerekli olan normallik koflulundan kaynaklanmaktad.r. Do.a bilimlerinde evreni oluflturan pek cok o.enin normal da..l.m gosterdi.i varsay.lmaktad.r. Orneklemde aranan en onemli ozellik evreni temsil etme gucudur.Uygun bicimde secilmek kofluluyla daha buyuk bir orneklemin evreni temsil gucu daha yuksektir.Orneklem buyuklu.u artt.kca yans.z hatalar azal.r.
    ORNEKLEME YONTEMLER.
    Evrenden orneklem al.n.rken rastgele hareket edilmez. Bu konuda araflt.rmac.lar.n kullanabilece.i baz. yontemler vard.r. Ancak tum ornekleme yontemlerinin temeli orneklemenin olas.l.kl. ya da olas.l.ks.z yap.lmas.d.r. Olas.l.kl. ornekleme yap.l.rken orneklemin evreni temsil etme olas.l...na dikkat edilir cunku orneklemden elde edilen veriler arac.l...yla evrene iliflkin parametreler kestirilmeye cal.fl.l.r. Bunun icin evrendeki tum bireylerin yada o.elerin ornekleme secilme şans.n.n eşit olmas. gerekir. Olas.l.ks.z ornekleme, araflt.rma ac.s.ndan onemli olan belirli bir olcute dayanarak orneklem al.nmas.d.r. Bu tur orneklemeler co.u zaman araflt.rmac.n.n gorufllerine ve kararlar.na dayand...ndan bunlara yarg.sal orneklemeyada rastlant.sal olmayan orneklemede denilmektedir. Olas.l.ks.z orneklemede evreni temsil etme kayg.s. tafl.nmaz. Olas.l.kl. orneklemeden farkl. olarak, evren parametrelerini belirlemek de.il orneklemin amac do.rultusundaki verilerini derinlemesine cozumleme cabas. bask.nd.r.
    1-Olas.l.kl. Ornekleme Yontemleri
    1-Kume Ornekleme: bireylerden cok evrenin icindeki alt gruplar. ornekleme birimi alarak secki yap.l.r. tek tek bireyler yerine belirli bir ozellik etraf.nda kumeleflmifl birimler ornekleme al.n.r.
    2-Sistematik Ornekleme: evrenin kac bireyden olufltu.u biliniyorsa kullan.lmaktad.r. Örnekleme büyüklüğü istatiksel yöntemlerle belirlenir ve evrene ilişkin kestirimde bulunabilir.
    3-Tabakal. Ornekleme: Orneklemin icinde tabakalar yada katmanlar(strata) vard.r. O yuzden bu tekni.e katmanl. orneklemede denilmektedir. Bu tabakalar genelde demografik ozelliklere(yafl, cinsiyet vb.) ba.l. olarak oluflturulur.
    4-Yans.z Ornekleme: evrendeki tum bireylerin ornekleme girebilme şans.n.n eflit ve birbirinden ba..ms.z olmas. gerekir. Bu teknik; tesadufi ornekleme, rastsal ornekleme, basit raslant.sal ornekleme, yal.n raslant.l. ornekleme gibi isimlerle an.lmaktad.r.
    2-Olas.l.ks.z Ornekleme Yontemleri
    1-Amacl. Ornekleme: Araşt.rmac.n.n yargılarının önemli olduğu, kendi hedefi do.rultusunda evrenden secim yaparak orneklemi belirlemesidir
    2-Cok Duzeyli Ornekleme: co.unlukla olas.l.kl. ve olas.l.ks.z ornekleme tekniklerinin de.iflik bileflimlerine dayan.r. Cok duzeyli orneklemede birden cok ornekleme yontemi kullan.l.r.
    3-Gelifliguzel Ornekleme: orneklem buyuklu.u co.u zaman araflt.rmac. taraf.ndan keyfi olarak belirlenir. Orneklem seciminde araflt.rmac.n.n kulland... belli bir sistematik yoktur. Araflt.rmac. yans.z secim yapt...n. duflunsede, orneklem secimi konusunda kapsaml. bir cal.flmas. olmad... icin yans.zl.ktan soz edilmesi olanakl. de.ildir.
    4-Gonullu Ornekleme: araflt.rmaya gonullu bireyler denek yada yan.tlay.c. olarak kat.l.r. Uygulanmas. oldukca kolayd.r.
    5-Kartopu Ornekleme: dedektif yaklafl.m.da denilmektedir. Araflt.rma konusuna iliflkin orneklemin bafllang.cta belirsiz oldu.u durumlar icin ozellikle uygun bir ornekleme tekni.idir. Kartopu orneklemede orneklem gittikce buyur.
    6-Kolayl. Ornekleme: orneklem, araşt.rmac.n.n rahat ulaşabilece.i kat.l.mc.lardan oluşur. kolayl. orneklemin bir ad.da haz.r orneklemdir. Öğretmenin kendi öğrencilerine anket utgulaması.Kullanılmasının nedenleri;
    1-Uygulamada düşük maliyet
    2-İzin alma kolaylığı
    3-Zamandan kazanma
    İş gücü yetersizliği
    7-Kota Orneklemesi: Evrenin belirli ozelliklerine bak.larak orneklemdede bu ozelliklerin bulunmas. icin belirli kotalar.n konuldu.u ornekleme tekni.idir. gruplar, kumeler, katmanlar fleklinde olabilir. Tabakal. orneklemeye benzemekle birlikte araflt.rmac. taraf.ndan her ozelli.e iliflkin belirli say.da ornek al.nmas. yonuyle farkl.lafl.r. Bu say.ya kotadenilmektedir. Araflt.rmac. belirlenen kota doluncaya kadar orneklem almaya devam eder. Oranl. kota orneklemesi, belirlenen ozelli.in evrendeki da..l.m.na benzer oranlarda orneklemde da..lmas.d.r. Orans.z kota orneklemesinde ise kotay. belirleyen ozelli.in evrendeki da..l.m.na dikkat edilmez. Olumsuz yönleri;
    1-Evren parametreleri pek fark edilmez
    2-Güven aralığı ve güven düzeyi bilinemez
    3-Örneklerden elde edilen sonuçlar evrene genellenemez.
    Ölçme işleminde oluşan hatalar
    1-Sabit
    2-Sistemli
    3-yansız
    Örneklem büyüklüğü belirlenirken dikkat edilmesi gereken hususlar
    1-Araflt.rma olanaklar.
    2-Evrenin niteli.i
    3-Ornekleme yontemi
    4-Ornekleme hatas.na gosterilen tolerans: Ornekleme hatas.na iliflkin tolerans de.eri genellikle%5 yada %1 olarak al.n.r.
    Orneklem Buyuklu.unun Hesaplanmas.
    1-.statistiksel Yontemlerle Hesaplama
    2-Oteki Yontemlerle Hesaplama
    ARAfiTIRMALARDA GOZLENEN ORNEKLEME SORUNLARI
    -Evreni tan.madan orneklem al.nmas.
    -Orneklem buyuklu.unun uygun olmamas.
    -Yanl.fl ornekleme tekni.i kullan.lmas.
    -Kolayl. orneklem ile cal.fl.lmas.
    -Gonullu orneklem ile yetinilmesi
    -Kay.p deneklerin goz ard. edilmesi
    Orneklem buyuklu.unun artmas.
    1. Verilerin normal da..l.ma yaklaflmas.
    2. Ornekleme hatas.n.n azalmas.
    3. Orneklemin standart sapmas.n.n azalmas.
    4. Do.ru karar verme olas.l...n.n artmas.
    5. Evren ve Örneklemin yeterince betimlenmemesi.
    Normallik: Çarpıklık ve diklik ile test edilmektedir.
    1-t testi
    2-varyans analizi
    3-çoklu regresyon
    Araştırma evreni(genel evrenkuramsal evren): Bireylerin iş doyumuna ilişkin bir araştırmada, dünyada herjhangi bir işte çalışmakta olan tüm bireyler.
    Varyans: Bireysel puanların ortalamaya göre değişkenliğini gösterir. Karekökü, Standart sapma.
    Yansız Hata: Nedeni bilinmeyen ve meteorolojik durumdan bireyin psikolojik yapısına kadar bir çok etmenden kaynaklanan hata.
    Güven Aralığı: Normal dağılımı oluşturan bir örneklemin hangi olasılıkla hangi değer aralığına düşeceğine karar verir.
    Güven Düzeyi: Bir örneklemin ortalamaya göre sahip olduğu konum.
    Güvenirlik: Ölçme işlemine karışan yanılgıların ve hata payının en aza indirilmesi.Gerçek varyansın toplam varyansa oranı(gerçek varyans+hata varyansı)
    Örneklem Hataları: Örneklem büyüklüğüne göre evren parametrelerinin ne ölçüde doğru olduğu kestirimi.
    Örnekleme büyüklüğü tabloları: Çeşitli parametrelere göre örneklem büyüklüğünü belirlemede en kısa yol.
    Test işleminin gücü: Gerçekte yanlış olan H0 hipotezini reddetme olasılığına yani bir testin gerçekte varolan farkı bulabilme yeteneği.
    Temsil Gücü: Örneklemde aranan en büyük özellik.
    Araştırma Olanakları: Araştırmaya ayrılan süre, kaynak işgücü, ve donanım gibi ögeler.
    -evrenin ozelliklerine ba.l. olarak orneklem buyuklu.unu belirleyen etmen, Evrenin istatisti.i
    -olas.l.kl. ornekleme, Orneklemin istatistikleri ile evrenin parametreleri belirlenmeye cal.fl.l.r.
    -araşt.rmalarda gozlenen ornekleme sorunu, Orneklemde da..l.m.n.n ayr.nt.lardır.
    -Örneklemin yeterli büyüklükte olmas, istatiksel analizlerde gerekli olan normallik koşulundan kaynaklanır.
    -Kabul edilen anlamlılık düzeyi, Tip I hatayı yapmama oranını ifade eder.
    -Araştırmacının kabul edeceği yanılgı payı sürekli değişkenlerde%3, kategorik değişkenlerde %5tir.
    6
    Verilerin Toplanmas.
    1-Araflt.rma: betimleme, ac.klama, yordama ve denetimleme amac.yla incelenmek istenen konunun sistematik olarak verilerin toplanmas., cozumlenmesi, yorumlanmas. ve raporlaşt.r.lmas., Bilimsel araşt.rma, izlenmesi gereken sistemli, ilişkili ve birbirini tamamlayan sureclerden oluşmaktad.r. Veri kaynağı olarak kullanılan belgeler;
    1-Mektuplar
    2-E-postalar
    3-Günlükler
    4-Otobiyografiler
    5-Anılar
    6-Çevrimiçi yorumlar
    2-Veri: araflt.rma yap.lacak konuyla ilgili bilinen yada herhangi bir kaynaktan elde edilen işlenmemiş bilgilerdir.
    1-Olgusal veri; ulkenin nufus bilgileri gibi olgulara (gerceklere) dayal. verilerdir.
    2-Yarg.sal veri: insanlar.n duygu, alg., duflunce, izlenim yada tutumlar.na dayal. olarak geliflen ve de.erlendirmeye dayal. olan bilgilerdir.
    Veri: işlenmemiş ham bilgilerdir.
    N.CEL ARAfiTIRMADA VER. TOPLAMA ARACLARI
    1-Anketler: Belirli bir konuyla ilgili fikirleri, goruflleri, tercihleri, davran.fllar., beklentileri ve
    e.ilimleri belirlemek amac.yla seceneklere dayal. bilgi toplayan araclard.r. Genel olarak anket sorular.n. gelifltirme ve uygulama aflamalar.nda baz. Konulara dikkat etmekte yarar bulunmaktad.r. Çok güvenilir bir ölçme aracı değildir.
    1-Yüzyüze
    2-Telefonla
    3-Postayla
    4-E-postayla
    2-Olcekler: Araflt.rmaya kat.lan bireylerin de.er, inanc, e.ilim ve tercihlerini saptamaya yonelik araclard.r.
    1-Değer
    2-İnanç
    3-Eğilim
    4-Tercihler
    3-Testler: Bireylerin; biliflsel, duyuflsal ve davran.flsal olarak belli ozelliklerini olcmek icin gelifltirilen araclard.r. Test maddeleriyle elde edilen sonuclarla bireyler hakk.nda cok yonlu bilgi toplanabilir ve bireyin kendisini tan.mas. sa.lanabilir. Testler, kullanım amaclar.na ve olculen ozelliklere gore ceflitli bicimlerde s.n.fland.r.lmaktad.r.
    a-yetenek testleri: bireylerin yafl.yla zihinsel geliflimi aras.ndaki iliflkiyi inceleyen
    b-kiflilik testleri: bireylerin belli durumlarda nas.l duflundu.unu yada davrand...n. inceleyen
    c-ilgi testleri: bireylerin neleri tercih etti.i ve nelerden kac.nd...n. belirleyen
    d-baflar. Testleri: bir o.retim sonunda bireylerin o.renilmesi istenen yeterliklerini belirleyen .
    e-Do.ru-yanl.fl testleri: Evet-hayır biçiminde yanıt alınan
    f-Coktan secmeli testler : yan›t verirken sunulan seçenekler aras›ndan birini do¤ru yan›t olarak iflaretledi¤i testlerdir
    h-Efllefltirmeli testler : birbiriyle iliflkili iki ayr› grupta yer alan bilgilerin belirli bir kurala göre efllefltirilmesine dayanan testlerdir.
    ı-Boflluk doldurmal. Testler: tümcedeki eksi¤i belirleyerek uygun sözcükle doldurmay› öngören testlerdir.
    k-Serbest yan.tl. testler: yan›tlar› tümüyle bireylerin oluflturdu¤u testlerdir.
    N.TEL ARAfiTIRMADA VER. TOPLAMA ARACLARI
    Nitel araflt.rma, insanlar.n deneyimlerini oldu.u gibi tan.mlamay. ve ac.klamay. amaclamaktad.r. araflt.rmalarda olas. veri kaynaklar. ise, kat.l.mc.larla yap.lan goruflmeler, gozlemler ve belgelerdir.
    1-Goruflme:Bireylerin belirli bir konuda duygu, duflunce ve davran.fllar.n. saptamak amac.yla yuz yuze yap.lan sozlu soyleflidir.



    Goruflme Turleri
    1-Yapılandırılmamış Görüşme: gözlem s›ras›nda araflt›rmac› ile kat›l›mc› aras›nda oluflan sosyal etkileflime dayal›, sorular›n önceden belirlenmedi¤i bir görüflme türüdür.
    2-Yarı-Yapılandırılmış Görüşme: ‹ncelenmek istenen konu hakk›nda kat›l›mc›lardan ayn› türde bilgilerin toplanmas› amac›yla yap›lan bir görüflme türüdür.
    3-Yapılandırılmş Görüşme: Her kat›l›mc›ya önceden haz›rlanan sorular›n, ayn› biçimde ve ayn› s›rada soruldu¤u bir görüflme türüdür.
    Goruflme Sureci
    Araflt.rman.n amac.na ve kat.l.mc.lar.n ozelliklerine gore en uygun goruflme turune karar verildikten sonra goruflme surecinde baz. aflamalar izlenir.
    1-sorular.n haz.rlanmas.
    2-ön denemenin uygulanmas.
    3-goruflmenin gerceklefltirilmesi
    4-ses kay.tlar.n.n deflifre edilmesi
    5-verilerin cozumlenmesi, do.rulanmas. ve raporlaflt.rma aflamalar.d.r.
    2-Odak Kume Goruflmeleri: kucuk kat.l.mc. gruplar.yla yonlendirici(moderator) bir kifli rehberli.inde yurutulen ve kat.l.mc.lar.n tumunu ilgilendiren bir konuda, onlar.n gorufllerini belirlemeyi amaclayan goruflmelerdir. Odak kume goruflmelerinin kullan.m alan. da oldukca genifltir. Bir araflt.rmada en az uc odak kume oluflturulmas., her grupta en az 6, en cok 12 kat.l.mc.n.n yer almas. onerilmektedir. 6 kifliden az gruplar, etkili bir grup dinami.i icin yeterli de.ildir. 12 kiflinin ustundeki gruplar ise, etkili bir goruflme icin fazla kalabal.kt.r.
    3-Gozlem: gecmiflte co.unlukla antropolojik cal.flmalara ozgu veri toplama arac. Olarak gorulmufltur. pazarlama, reklamc.l.k, sosyoloji, psikoloji, e.itim gibi sosyal bilim araflt.rmalar.ndada yayg.n olarak kullan.lmaktad.r. Bireylerin ve olaylar.n kendi do.al ortam.nda izlenmesi ve kaydedilmesidir.
    Gozlem Turleri
    1-Kat.l.mc. Gozlem: Etnografik araştırmalarda kullanılır.
    2-Do.rudan Gozlem: araflt.rmac.n.n rolu .zlemek ve kaydetmektir.
    Belge incelemesi: araflt.r.lmas. istenen konu hakk.nda bilgi iceren yaz.l., gorsel yada iflitsel materyallerin cozumlenmesidir.
    Belge incelemesi sureci
    1-Belgelere Ulaflma
    2-Belgelerin Ozgunlu.unun Kontrol Edilmesi ve Kullan.m .zinlerinin Al.nmas.
    3-Belgelerin Anlafl.lmas. ve Cozumlenmesi
    4-Veriyi Kullanma
    OLCME ARACLARININ OZELL.KLER.
    1-Guvenirlik: bir olcme arac.n.n ilgili ozelli.in gercek buyuklu.une yak.n olcme yapabilme (hatas.z olcme) gucudur.
    2-Test-Yeniden Test Guvenirli.i: Bir testin ya da olce.in ayn. Grup uzerinde farkl. zamanlarda iki kez uyguland...n. duflunelim. iki uygulamada elde edilen puanlar aras.ndaki korelasyon katsay.s., testin guvenirlik duzeyi olarak kabul edilmektedir.
    3-Paralel Formlar Guvenirli.i: Ayn. sorular. iceren ama sorular.n ve yan.tlar.n s.ras. farkl. olan birbirine eflde.er iki ayr. test formu gelifltirilir.
    4-Bolunmufl Yar.lar Guvenirli.i: Test maddeleri gorunuflte eflde.er tesadufi olarak iki yar.ya ayr.l.r. elde edilen yan.tlar aras.ndaki korelasyon katsay.s., testin guvenirlik duzeyi olarak kabul edilmektedir.
    5-Puanlay.c. Guvenirli.i: yan.t.n belirli bir puan aral...nda de.erlendirilebildi.i ve verilen puan.n de.erlendirmeyi yapan kiflilere gore de.iflti.i durumlarda kullan.lmaktad.r.
    6-Kuder-Richardson Guvenirli.i: yan.t.n do.ru yada yanl.fl olarak kabul edildi.i test turleri icin uygundur. Kuder-Richardson 20 yada 21 formullerinden biri kullan.larak guvenirlik katsay.s. hesaplanmaktad.r. Formul, ozellikle do.ru-yanl.fl, boflluk doldurmal., efllemeli ve coktan secmeli nesnel yan.tl. testler icin kullan.lmaktad.r.
    7-Cronbach Alfa Guvenirli.i: Verilen yan.tlar.n do.ru ya da yanl.fl olarak de.erlendirilmedi.i, 1-3, 1-4, 1-5, gibi puanland... durumlarda kullan.lmas. uygun olan guvenirlik turudur. Belirtilen guvenirlik, Cronbach Alfa katsay.s. formuluyle hesaplanmaktad.r. Alfa katsay.s., ozellikle Likert turu olceklerin guvenirli.ini hesaplamada kullan.lmaktad.r.
    Gecerlik
    olcme arac. neyi yada hangi ozelli.i olcmek icin gelifltirilmiflse, baflka ozellikleri kar.flt.rmadan yaln.zca o ozelli.i olcebilme yeterli.idir. Her olcme arac. belirli bir amac icin gelifltirilir. Dolay.s.yla, her olcme arac.n.n olcmeye cal.flt... bir ozellik bulunmaktad.r. Olcme araclar.n.n sahip oldu.u de.iflik gecerlik turleri bulunmaktad.r. Araflt.rmada onemli olan duruma uygun gecerlik turune karar verilmesidir.
    1-Gorunufl Gecerli.i: Ölçme arac›n›n k⤛t üzerinde ya da ekranda aç›k ve anlafl›l›r olarak alg›lanmas›na dayal› bir geçerlik türüdür.
    2-Yap› Geçerli¤i: Ölçme arac›n›n, ölçülmek istenen özelli¤i do¤ru, yeterli ve dengeli ölçebilme gücüdür.
    3-‹çerik Geçerli¤i: Ölçme arac›n›n ölçmeyi amaçlad›¤› özelli¤i ve bu özelli¤in alt boyutlar›n› amaca uygun biçimde ölçebilmesidir.
    4-Kestirim Geçerli¤i: Ölçme arac›n›n uygulanmas›yla elde edilen puanlarla daha sonra belirli bir anda elde edilen sonuçlara iliflkin tutarl› ç›kar›mlar yapabilmesidir.
    nesnel yan.tl. testler
    a. Boflluk doldurmal. testler
    b. Do.ru-yanl.fl testleri
    c. Coktan secmeli testler
    d. Efllefltirmeli testler
    -Bloglar, kamusal bir belgedir
    -Ölçeklerde en yaygın kullanılan likert tipi ölçeklerdir.
    -Bir araştırma çalışmasında en az 3 odak grup oluşturulmalıdır.




    7
    Veri CozumlemeTeknikleri
    Veri cozumleme ilgili temel kavramlardan biri de.iflkendir.
    Değişken: araşt.rmalarda birey, nesne yada olgularda olcebildi.imiz ozelliklerin her biridir.
    Nicel de.iflkenler: herhangi bir ozelli.in bir birey yada nesnede say.sal olarak hangi miktarda oldu.unu betimlemekte kullan.l.r.
    nitel de.iflkenler: yap.lan olcumun amac. co.unlukla sahip olunan bir ozelli.e gore birey yada nesneleri s.n.fland.rmakt.r. Eflit aral.kl. olcekte s.f.rn oktas. vard.r. Ancak bu s.f.r noktas. keyfi ve gorecelidir.
    Olcek turleri
    1-Eşit aral.kl.: Say›lar bir de¤er ifade eder. Miktar ölçülebilir, ancak s›f›r noktas› görecelidir.
    S›cakl›k Eskiflehir’de 5 derece, ‹stanbul’da 10 derece, ‹zmir’de ise 15 derecedir.
    2-oranl.: Yukar›dakilerin tümüne ek olarak mutlak s›f›r noktas› vard›r. Oransal karş›laşt›rmalar yap›labilir. Ebru’nun saçlar› 20 cm., Ayflegül’ün saçlar› 40 cm. dir. Ayflegül’ün saçlar› Ebru’nun saçlar›ndan iki kat daha uzundur
    3-s.n.flama: Sadece isimlendirme ve grupland›rma mümkündür. Miktar ifade etmez. Cinsiyet: Erkekler ve kad›nlar
    4-s.ralama: Veriler s›ralanabilir, ancak say›lar bir de¤er de¤il s›ra ifade eder. Ali s›n›f birincisi, Olcay s›n›f ikincisi, Fatma ise s›n›f üçüncüsüdür.
    sureksiz de.iflken: De.iflkenler s.n.rl. say.da de.er alabildikleri zaman.
    Surekli de.iflkenler: mumkun olan en yuksek ve en dufluk puan aral...nda s.n.rs.z say.da de.er alabilirler.
    N.CEL VER. COZUMLEME TEKN.KLER.
    Nicel verileri cozumlemede ilk aflama toplanan verileri haz.rlama ve duzenleme ifllemlerini
    icerir. Veri toplamak icin kullan.lan araca yan.t veren her bir bireyin her bir soruya verdi.i yan.tlar say.sal bir de.er olarak bilgisayara girilir.
    .statistik turleri
    1-Betimsel .statistikler: Araflt.rmalarda elde edilen cok miktarda say.sal veriyi bir kac basit ifade ile ozetlemek icin betimsel istatistiklerden yararlan.lmaktad.r.
    a-Frekans Da..l.mlar.: Toplanan verilerin özetlenmesinde kullan›lan en basit yol.
    b-Merkezi E.ilim(Y...lma) Olculeri: Merkezi e.ilime ulaflmak icin bir de.iflkeni oluflturan de.erlerin merkez noktas. belirlenir ve de.erlerin bu nokta etraf.ndaki da..l.mlar. betimlenir. Histogramda yatay eksen uzerindeki en yuksek sutun tepe de.eri gosterir.
    -tepe de.er(mod): Bir veri diziliminde en s.k yinelenen de.er
    -Ortanca değer(Medyan): kucukten buyu.e do.ru s.ralanm.fl bir veri dizilimini tam ortadan ikiye ay.ran noktaya denk duflen puand.r.
    -Aritmetik Ortalama(ortalama): bir veri dizilimindeki de.erlerin toplam.n.n o dizilimdeki de.er say.s.na bolunmesi ile hesaplan.r.
    Bir da..l.mda de.erlerin buyuk bir bolumu ortalaman.n etraf.nda toplanm.flsa, dufluk ve yuksek puanlar.n oldu.u uclara do.ru simetrik ve duzenli bir azalma varsa bu da..l.m normal da..l.m olarak adland.r.l.r. Ote yandan e.er puanlar.n buyuk bir k.sm. dufluk ya da yuksek uclarda toplanm.flsa da..l.m carp.kt.r. Boyle bir da..l.m, puanlar.n buyuk bir bolumu dufluk de.erlerde y...lm.flsa sa.a carp.k(pozitif kay.fll.), puanlar.n buyuk bir bolumu yuksek de.erlerde y...lm.şsa sola carp.k(negatif kay.fll.) da..l.m olarak adland.r.l.r. Normal da..l.mlarda merkezi e.ilimi en iyi betimleyen de.er aritmetik ortalama iken, carp.k da..l.mlarda ortanca daha iyi bir merkezi e.ilim olcusudur
    c-Merkezi De.iflkenlik (Yay.lma) Olculeri
    2-Yordamsal .statistikler
    Sosyal bilimlerde yap.lan araflt.rmalarda evrenin tamam.na eriflmek co.u zaman olanakl. de.ildir. Bu ba.lamda guclu bir araflt.rma icin onemli basamaklardan biri evreni yeterince iyi temsil eden bir orneklemin do.ru bir bicimde secilmesidir. Baz. kaynaklarda yordamsal istatistik yerine c.kar.msal yada kestirimsel istatistik terimi ile de karfl.lafl.labilir.
    a-Hipotez Testi: Yordamsal istatisti.in en s.k kullan.lan turu hipotez testidir. Hipotez testinde araflt.rma bafl.nda bir tak.m hipotezler gelifltirilir ve yap.lan istatistiksel testler yard.m. ile bu hipotezler denenir. Oncelikle bir s.f.r hipotezi yada yokluk hipotezi oluflturulur. S.f.r yada yokluk hipotezi, bulunan fark.n flans eseri gercekleflmifl oldu.u, gercekte onemli bir fark olmad... varsay.m.d.r. Sonra bu hipotez icin karfl. hipotez gelifltirilir. Alternatif hipotez ad.da verilen karfl. hipotez, bulunan fark.n flans eseri gercekleflmedi.i, gercekte onemli bir fark oldu.u yarg.s.d.r. standart bir hipotez testi gerceklefltirmenin 6 aflamas. bulunmaktad.r:
    1. S.f.r hipotezini belirtme
    2. Karfl. hipotezi belirtme
    3. Anlaml.l.k duzeyini secme(Sosyal bilimlerde genellikle 0.05 olarak belirlenir)
    4. Orneklemden veri toplama ve verileri ozetleme
    5. Orneklemden elde edilen test istatisti.ini, anlaml. fark olup olmad...n. gormek amac.yla olcut olarak kabul edilen de.erle karfl.laflt.rma
    6. S.f.r hipotezinin kabul ya da reddine karar verme
    b-t-testi: eflit aral.kl. yada oranl. olcum duzeyinde olan ve normal da..l.m gosteren iki de.eri karfl.laflt.r.rken kullan.lan yayg.n bir test turudur. Uc tur t-testi vard.r:
    1. Tek orneklem icin
    2. Ba..ms.z orneklemler icin
    3. Ba..ml. orneklemler icin
    Varyans analizi(ANOVA): t-testi, yaln.zca iki grubu yada bir gruba ait iki de.eri karş.laflt.r.rken oldukca verimli ve kullan.şl. bir testtir. Ancak daha cok grup yada de.işkeni istatistiksel hata yapmadan karfl.laflt.rmak icin varyans analizine gereksinim duyulmaktad.r. Korelasyon(Ba..nt.): Korelasyon de.iflkenler aras.nda bir iliflki olup olmad...n., varsa bu iliflkinin yonunu ve gucunu gostermekte kullan.l.r. Araflt.rmalarda en yayg.n kullan.lan turu Pearson korelasyonu olup, eflit aral.kl. yada oranl. Olculmuş de.iflkenler aras.ndaki iliflkinin yonunu ve gucunu belirlemek amac.yla kullan.l.r.
    N.TEL VER. COZUMLEME TEKN.KLER.
    Nicel verilerle gerceklefltirilen cozumlemeler veri toplama sureci bittikten sonra gerceklefltirilmektedir. Nitel veri cozumlemesinde ise cozumleme ve veri toplama sureci birlikte devam eder. Hatta nitel cozumleme surecinin araflt.rman.n bafl.ndan sonuna kadar devam eden bir surec oldu.u bile soylenebilir. Orcher nitel araflt.rmalarda veri toplama ve cozumlemenin beraberce gercekleflti.i yarg.s.n. nitel analiz ile ilgili uc gerce.e dayand.r.r:
    1. Veri toplarken araflt.rmac. bir tak.m k.sa notlar tutar. Bu notlarda toplanan verilere yonelik bireysel tutum, yorum ve tepkilerini kay.t alt.na al.r.
    2. Araflt.rmac. toplamakta oldu.u veriler uzerinde yans.tma yapar. Veriler uzerinde ayr.nt.l. olarak duflunur, mevcut duruma gore eklemesi yada de.ifliklik yapmas. gereken sureclere karar vermeye cal.fl.r.
    3. Nitel veri cozumlemesinde doyum noktas. yaflanana kadar veri toplama ifllemi devam eder. Bu nokta, yeni kat.l.mc.lar.n yada mevcut kat.l.mc.lardan gelen yeni verilerin o ana kadar oluflmufl olan veri yap.s.na hicbir fley katmamaya bafllad... noktad.r.
    Betimsel Analiz ve .cerik Analizi
    Nitel analiz ile ilgili alanyaz.nda cok say.da yaklafl.m karfl.m.za c.kmaktad.r. Nitel veri analizini betimleme, s.n.fland.rma ve iliflkilendirme olmak uzere uc bafll.k alt.nda incelemek mumkun oldu.u gibi; veri iflleme, gorsellefltirme, sonuc c.karma ve sonuclar. do.rulama olmak uzere dort bafll.k alt.nda incelemekde olanakl.d.r. Hatta farkl. nitel veri toplama yontemlerine gore farkl. veri cozumleme yaklafl.mlar.ndan soz eden kaynaklarda bulunmaktad.r. nitel araflt.rma kitaplar.ndada kabul goren Betimsel analizde veriler onceden belli olan kategori yada boyutlara gore ozetlenir ve yorumlan.r.
    1-analiz icin bir cerceve oluflturmad.r. verilerin hangi kavram yada temalar alt.nda duzenlenece.i bafllang.cta belirlenir.
    2-haz.rlanm.fl olan bu tematik cerceveye gore veriler okunur, duzenlenir ve ifllenir. Hatta onceden belirlenmifl olan tematik cercevenin d.fl.nda kalan verilerin dikkate al.nmamas.da soz konusu olabilir.
    3-tematik cerceveye gore duzenlenmifl olan bulgular, kolay anlafl.l.r bir dille tan.mlan.r ve gerekirse ilginc ve vurucu al.nt.larla desteklenir.
    4-bulgular yorumlan.r. tan.mlanm.fl olan bulgular ac.klan.r, iliflkilendirilir ve anlamland.r.l.r.
    .cerik analizi: benzer verilerin belirli kavramlar ve temalar etraf.nda biraraya getirilmesi ve bunlar.n anlafl.l.r bicimde duzenlenmesi surecidir. Bu ba.lamda tumevar.mc. analiz olarak da adland.r.lmaktad.r. Betimsel analize gore daha derinlemesine bir cozumleme gerektiren icerik analizi, co.unlukla mevcut verileri ac.klamak icin onceden belirlenmifl kategori yada boyutlar olmad... zaman ifle koflulur. Ayr.ca betimsel analizde gozden kacan yada onceden belirlenen bafll.klar aras.nda yer almayan yeni kavram ve kategoriler, icerik analizi yard.m.yla ortaya c.kart.l.r. .cerik analizinde s.ras.yla veriler kodlan.r, temalar bulunur, kod ve temalar duzenlenir, bulgular tan.mlanarak yorumlan.r.
    Kodlama ve Tema Oluflturma
    Kodlama, nitel veriyi betimleyebilmek ve veri seti icinde yer alan temalar. ac..a c.karabilmek amac.yla analiz birimlerini(metin, resim, ses) anlaml. parcalara ay.rma ve bu parcalar. adland.rma surecidir. Kodlama surecinde analiz birimleri parcalara ayr.l.r, bu parcalar anlamland.r.l.r, adland.r.l.r, birbirine cok benzeyen yada yineleyen bu isimler dikkate al.nd.ktan sonrada daha genel bafll.klar alt.nda toplan.r. Veriler aras.nda yer alan anlaml. parcalar.n her birine kavram ad. verilir. Kavramlar.n birbirleriyle iliflkilerinin incelenmesi ile
    daha ust duzey bafll.klar, yani kategoriler(tema) oluflur.
    Veri Cozumlemeye .liflkin .puclar.
    1. Numaraland.rma
    2. Al.nt. yapma
    3. Gorufl birli.i sa.lama
    4. Cizelge oluflturma
    5. Uzman goruflune baflvurma
    6. Gozlemden yararlanma
    7. Kat.l.mc. onay.
    8. Duyusal ton farklar.n. yakalama
    9. Celiflkili durum analizi
    Buraya kadar ozetlenen nitel verilerin duzenlenmesi, ifllenmesi, kodlanmas.,yorumlanmas. ve yaz.lmas.na iliflkin surec, farkl. kaynaklarda farkl. basamaklar halinde ac.mlanmaktad.r. Y.ld.r.m ve şimşek temel al.narak bu surec 13 aflamada ozetlenebilir:
    1. Verilerin yaz.ya gecirilmesi
    2. Verilerin duzenlenmesi
    3. Anlaml. veri birimlerinin saptanmas.
    4. Verilerin kodlanmas.
    5. Taslak temalar.n belirlenmesi
    6. Taslak temalara gore kodlar.n duzenlenmesi
    7. Taslak tema ve kodlara gore verinin duzenlenmesi
    8. Taslak temalar.n kontrol edilmesi ve kesinlefltirilmesi
    9. Temalar aras.ndaki iliflkilerin saptanmas.
    10. Temalar.n araflt.rma sorular. alt.nda orgutlenmesi
    11. Kod ve tema kitapc... oluflturularak bu kitapc..a gore verilerin orgutlenmesi
    12. Kod ve temalara gore verilerin betimlenmesi, al.nt.lara yer verilmesi, orneklendirilmesi,
    ac.klanmas., yorumlanmas. ve gorsel hale getirilmesi
    13. Araflt.rma sonuclar.n.n yaz.lmas..
    VER. ANAL.Z. PROGRAMLARI
    Araflt.rmac.lar.n veri analizi yaparken daha az zaman harcay.p daha verimli sonuclara ulaflabilmesi icin uretilmifl ceflitli nicel ve nitel veri analizi yaz.l.mlar. bulunmaktad.r. Word ve Excel gibi neredeyse tum bilgisayarlarda bulunan ofis programlar. yard.m.yla verileri s.n.fland.rmak, temel duzeyde nicel ve nitel cozumlemeleri gerceklefltirmek olanakl.d.r. Daha ileri duzey analizler icin ise ozel olarak haz.rlanm.fl cok say.da yaz.l.m bulunmaktad.r.
    Ulkemizde ve dunyada sosyal bilimlerde en yayg.n kullan.lan nicel veri cozumleme programlar.ndan biri SPSSfdir.
    Dizi geniflli.i(dağılım aralığı): bir veri dizisindeki en yuksek de.er ile en dufluk de.er aras.ndaki farkt.r.
    -F de.eri için, Varyans analizi kullanılır.
    -Gunluk icilen sigara say.s. ile olum yafl. aras.ndaki iliflki, negatif korelasyondur.
    -Ki kare, parametrik olmayan bir testtir.
    8
    Etik: do.ru ve yanl.fl davran.fllar. ay.rt etmede temel al.nan de.erler sisteminin butunudur.
    Bilim eti.i: bilimsel cal.flmalar s.ras.nda bilerek ya da bilmeyerek ortaya c.kan de.er sorunlar. Ve bunlar.n cozumlerini konu edinmektedir.
    B.L.M ET...N.N TAR.HCES.
    Ca.dafl anlamda araflt.rma eti.ine iliflkin kurallar.n flekillenmesi araflt.rmalara kat.lan insan denekleri koruma cabas.ndan kaynaklanm.şt.r. ilk ciddi giriflim 2.Dunya Savaşından sonra 46-47 y.llar.nda Nurnberg Yarg.lamalar.n.n bir parcas. olarak gerceklefltirilen Doktorlar Davas. olmufltur. Bu davada savafl suclusu 23 Nazi doktor deneylerde kullanmak uzere toplama kamplar.ndan sectikleri mahkumlara eziyet ve iflkence etmekle suclanm.fllard.r. Bu deneylerin baz.lar. insan bedeninin afl.r. s.cak ve irtifaya dayanma konusundaki s.n.rlar.n. saptamak amac.yla yap.lm.flt.r. Baz. deneyler dahada ileri gitmifl ve Nazilerin ırksal saflaşt.rma politikalar.n.n verimlili.ini olcmek icin insan bedenini kullanm.flt.r. Bu doktorlar. yarg.layabilmek icin otoriteler, araflt.rma yaparken uyulmas. Gereken etik kurallar. belirlemifllerdir. Nurnberg Kodu olarak bilinen bu kurallar butunu toplam on maddeyi kapsamaktad.r:
    . Kat.l.mc.lar araflt.rmaya gonullu olarak kat.lmal.d.r
    . Araflt.rma amaclar. toplumun yarar.na olmal.d.r
    . Araflt.rma mant.kl. kuramlar ve hayvanlar uzerindeki on testlere dayanmal.d.r
    . Araflt.rmada gereksiz fiziksel ve zihinsel acı olmamal.d.r
    . Potansiyel sonucu ciddi yaralanma ve olum olan araflt.rmalar yap.lmamal.d.r
    . Risk derecesi beklenen yarardan yuksek olmamal.d.r
    . Kat.l.mc.lar icin uygun cevre ve koruma sa.lanmal.d.r
    . Araflt.rmalar yaln.zca bilimsel ac.dan nitelikli insanlar taraf.ndan yap.lmal.d.r
    . Deneklere istedikleri zaman araflt.rmadan cekilme hakk. verilmelidir
    . Sonuclar zararl. olacaksa araflt.rmac.lar cal.flmay. sonland.rmal.d.r
    Nurnberg Kurallar. yaln.zca araflt.rmalarda denek kullan.m. konusunda onemli ve anlaml. ilkeler belirlemekle kalmam.fl daha sonraki y.llarda bu alandaki yeni giriflimlerede onculuk etmifltir. Bu giriflimlerden biri 64 y.l.nda yay.nlanan Helsinki Bildirgesi olmufltur. Dunya T.p Derne.i taraf.ndan haz.rlanan soz konusu bildirgenin en temel katk.s., sorumlu araflt.rma gelene.ini bafllatmas. olmufltur. Nitekim bu bildirge ayn. orgut taraf.ndan belirli aral.klarla guncellenmektedir, gunumuzdede guncelleme cal.flmalar. surmektedir. Benzer bir cal.flma Biyomedikal ve Davran.flsal Araflt.rmalarda .nsan Deneklerin Korunmas. Ulusal Komisyonu taraf.ndan 79 y.l.nda yay.nlanan Belmont Raporu olmufltur. Bu raporda araflt.rmalara kat.lan insan denekler icin etik ilkeler, araflt.rma ve t.bbi uygulama aras.ndaki s.n.rlar, kiflilerin araflt.rmaya kat.lma ve cekilme haklar.na sayg., denek seciminde adalet, yararlan.c.lar icin riskler ve yararlar gibi konulara iliflkin ayr.nt.l. ac.klamalar yap.lm.flt.r.




    B.L.MSEL ARAfiTIRMALARDA UYULMASI GEREKEN ET.K KURALLAR
    1-Deneklerle/Kat.l.mc.larla .lgili Etik Kurallar: Sosyal bilimlerde yap.lan araşt.rmalarda genellikle insan denekler yada insan kat.l.mc.larla cal.ş.lmaktad.r. Cok s.n.rl. say.da araşt.rmada hayvan denekler uzerindede araflt.rmalar yap.lmaktad.r. Deneklerin gonullu kat.l.m. icin do.ru ve yeterli bilgilendirme esast.r.
    Kat.l.mc.: Araflt.rmada kendisinden bilgi toplanan bireydir.
    Denek: Araflt.rma amaclar.na donuk olarak uzerinde bir uygulama yap.lan ve tepkileri olculen varl.kt.r.
    2-Araflt.rma Sureci ve Sonuclar.yla .lgili Etik Kurallar: Bir araflt.rman.n saydaml...n., guvenirli.ini, gecerli.ini ve de.erini olumsuz yonde etkileyen hatal., disiplinsiz, kas.tl. yada ozensiz tum giriflimler bilimsel yan.ltma olarak an.lmaktad.r. Bilimsel ihmal yada disiplinsiz araflt.rma, genellikle bilimsel cal.flman.n ilkeve kurallar.na uymamaktan kaynaklan.r. Deneysel araflt.rmalar.n olas. riskleri yuksek oldu.u icin planlamay. daha dikkatli yapmak gerekir. Araflt.rma sureciyle ilgili etik sorunlar kas.tl. yada disiplinsiz davran.fllar sonucunda ortaya c.kabilir. Bilimsel sapt.rma yada kas.tl. sahtekarl.k sorunu, araflt.rmac.n.n kendi yapt... cal.flmada bilimsel surecleri yada araflt.rma sonuclar.n. bilincli olarak sapt.rmas. durumunda ortaya c.kar. Bilimsel sapt.rma birkac flekilde ortaya c.kmaktad.r.
    a-carp.tma
    b-gizleme
    c-uydurma
    3-Ortak Yazarlarla/Araflt.rmac.larla .lgili Etik Kurallar: Bircok araflt.rma projesi, uzmanlar aras.ndaki iflbirli.iyle yada meslektafllar.n yard.m.yla tamamlanabilmektedir. Bu katk.lar.n bir bolumu icin teflekkur etmek yeterliyken bir bolumude ortak yazarl.k gerektirmektedir. Bir araflt.rmada kimlerin ortak yazar olaca..na karar vermek oldukca ciddi bir ifltir ve araflt.rman.n onemlibir parcas.n. oluflturmaktad.r. cal.flmaya katk.s. olmayan kiflilerin isimlerinin yazar olarak eklenmesi bilimsel ikram say.l.r ve bu etik d.fl. bir davran.flt.r. Cok yazarl. bir araflt.rmada yazar s.ras. bireysel katk. duzeyine gore belirlenir. Lisansustu tezlerden uretilen yay.nlarda genellikle araflt.rmac. ve dan.flman ortak yazar olur. Bir yay.nda en onemli katk.y. sa.layan kişi birinci yazar olur. Araflt.rma yada yay.n surecinde hic bir katk. sa.lamayan kifliyi ortak yazar olarak gostermek etik d.fl. bir davran.şt.r.
    4-Yay.n ve Sunumla .lgili Etik Kurallar: Baflkalar.n.n cal.flmalar.n. isim de.ifltirerek yada hak etti.i flekilde tam kaynak belirtmeden kendi ad.na yay.nlamak bilimsel afl.rma olarak tan.mlanmaktad.r. Bilimsel yay.nlarda afl.rmay. onlemek icin yazarlar.n belirli konularda dikkatli olmalar. onerilmektedir.
    a-baflkalar.n.n sozlu ya da yaz.l. ifadelerini oldu.u gibi almak
    b-baflka bir kiflinin ifadelerini kendi sozcuklerimizle anlatmak
    c-baflka birisinin fikir, gorufl yada kuram.n. kullanmak
    d-genel gecer olmamak kofluluyla olgular., istatistikleri ya da gorsel materyalleri odunc almak gibi konular.
    Tam afl.rma: baflka birisinin yapt... bir cal.flmay. hic de.ifltirmeden al.p kendi ad.n. koyarak oldu.u gibi yay.nlama soz konusudur.
    İnce Aşırma: başkas.n.n cal.flmas.n.n baz. bolumlerini de.ifltirerek kendi ad.yla yay.nlama. olarak bilinen ince afl.rmadavran.fl.d.r.
    Her iki durumdada araflt.rmac. kendisinin olmayan verileri kendisine aitmiş gibi kullanmakta ama as.l yazara at.fta bulunmamaktad.r.
    Kendinden afl.rma: kas.t iceren etik d.fl. davran.fllar yada hatalar, araflt.rmac.n.n kendi yap.tlar.ndan gercekleflmektedir. Bu davran.fl.n da kendi icinde turleri bulunmaktad.r.
    a-Yineleme,
    b-Dilimleme,
    c-Kardefl yay.n c.karma
    Bilimsel afl.rma davran.fl.de.iflik duzeylerde ortaya c.kar ama her turlusu suctur.
    Bilimsel korsanl.k. baflka araflt.rmac.lar.n verilerini kaynak gostermeden yada gerekli izinleri almadan kendi cal.flmas.n.n bir parcas. olarak kullanma davran.fl.d.r.
    5-Mali Deste.in Kayna..yla .lgili Etik Kurallar: Bir araflt.rma belirli bir kurum yada kifli taraf.ndan mali olarak desteklenmişse, araflt.rma raporunda mali deste.in kaynağı mutlaka belirtilmelidir. Bazen mali destek sa.layan kurum say.s. birden cok olabilir. Bu durumda destek veren kurumlar.n tumu eksiksiz olarak belirtilmelidir. .lke olarak araflt.rmaya mali destek veren kayna..n o araflt.rmadan uretilen tum yay.nlarda belirtilmesi gerekir.
    6-Araflt.rmalar.n De.erlendirilmesiyle .lgili Etik Kurallar: Ba..ms.z olarak araşt.rma yapman.n d.ş.nda, yap.lan araflt.rmalar. de.erlendirme konusundada baz. etik kurallar bulunmaktad.r. Son y.llardaki yasal duzenlemelerde başkalar.n.n araflt.rmalar.n. de.erlendirmede araşt.rma eti.i kapsam.nda ele al.nmaktad.r.
    a-Editor
    b-Hakemler
    c-Juri Uyeliği
    -Araflt.rma eti.i, Bilim felsefesinin bir parcas. Olarak ele al.nmaktad.r.
    -Bilim eti.i, Bilimde de.erler sorunu ve bunlar icin gelifltirilen cozumler ile ilgilenir.
    -bilim eti.i anlay.fl.n. gelifltirmedeen etkili yol Araflt.rmac.lara donuk e.itimler vermek.




  • -1-
    Sosyal Politika: Devletin ülke insan›n›n refah›na yönelik olarak ald›¤› kararlar ve sürdürdü¤ü uygulamalar›n bütünü.
    Dar Anlamda Sosyal Politika: Sanayi Devrimi’nin ortaya ç›kard›¤› kötü çal›flma koflullar›na karfl› iflçileri ve eme¤i sermayeye karfl› korumak ve bu yolla toplumdaki s›n›f çat›flmalar›n› önleyerek toplumun ve devletin varl›¤›n› sürdürmesini sa¤lamaya yönelik uygulamalard›r.
    Genifl Anlamda Sosyal Politika: Amac› sosyal adalet ve sosyal refah› sa¤lamak olan, kapsam› sosyal sorunlar ile paralellik gösteren, ekonomiye sosyal boyut katmak ve ekonominin iflleyiflindeki aksakl›klar› düzeltici politikalar›n oluflmas›n› sa¤layarak sosyal dengeyi gözetmek amac›ndaki hümaniter bir bilim dal›d›r.
    Sosyal politikaların belirlenmesinde, toplumsal konumlama ve güç ilişkileri önemli nedendir.
    SOSYAL POLİTİKANIN ORTAYA ÇIKIŞINI HAZIRLAYAN KOŞULLAR
    1-Fransız ihtilali
    2-Sanayi devrimi
    Sosyal Politikan›n Kapsam›
    Sosyal sorunlar ve sosyal sorunlara maruz kalanlar de¤ifltikçe sosyal politikan›n konular› ve kapsam› da genifllemekte ve de¤iflim göstermektedir.
    1-Kifli Bak›m›ndan Kapsam›
    Sosyal politikan›n kifli bak›m›ndan kapsam›, sosyal sorunlar›n farkl›laflmas›na paralel olarak dinamik bir geliflim göstermifltir. Sosyal politikan›n bir bilim dal› olarak ortaya ç›kt›¤› süreçte, sanayileflmenin ortaya ç›kard›¤› bir s›n›f olan iflçi s›n›f›, sosyal politikan›n kifli bak›m›ndan kapsam›n› oluflturan tek kesimdi. Ancak çal›flma yaflam›n›n de¤iflimi, kamu kesimi ve hizmetler sektörünün geliflimi ile birlikte sadece iflçi kesimi de¤il, kamu görevlileri de kapsama girmifltir. Ayr›ca, sosyal adaletin ve sosyal bar›fl›n sa¤lanmas› aç›s›ndan özel bir önem tafl›yan ekonomik yönden güçsüzler yan›nda özel olarak korunmas› gereken toplum kesimleri de sosyal politikan›n kapsam›n› belirlemede önemli bir yere sahip olmufltur.
    a-Ba¤›ml› Statüler Alt›nda Çal›flanlar
    Ba¤›ml› statüde çal›flma kavram›n›n içine yaln›z iflçiler de¤il, sözleflmeli çal›flanlar, kamu görevlileri, memurlar ve baflka statüler alt›nda ba¤›ml› olarak çal›flanlar da girmektedir. Ba¤›ml› çal›flman›n hukuk sistemlerinde düzenlenen üç unsuru söz konusudur. Buna göre teknik ba¤›ml›l›k, çal›flan›n iflverene iflin yap›lmas› ve yürütülmesi, yöntemi ve koflullar› bak›m›ndan ba¤l› olmas›n›, hukuki ba¤›ml›l›k, çal›flan›n iflverenin emir ve otoritesine tabi olmas›n› ve iflin yürütülmesi ile ilgili olarak iflverene denetim ve yapt›r›m anlam›nda ba¤l› olmas›n›, ekonomik ba¤›ml›l›k ise yapt›¤› ifl karfl›- l›¤›nda düzenli ve sürekli bir gelir elde etmesini ve ekonomik yönden iflverene ba¤›ml› olmas›n› ifade etmektedir.
    b-Ekonomik Yönden Güçsüz Kesimler
    ‹flsizler, sermayeleri olmayan ya da s›n›rl› olan küçük esnaflar, bir sanat› ve becerisi olmas›na ra¤men yeterli kayna¤a sahip olmayan ve gerekli pazarlara ulaflamayan sanatkârlar, topraks›z köylüler veya yeterli arazisi olmayan küçük çiftçiler ekonomik yönden güçsüz kesimler içerisinde yer almaktad›r.



    c-Özel Olarak Korunmas› Gereken Kesimler
    1-çocuklar, topluma uyum sağlama noktasında eğitimleri ve çalışma hayatındaki koşullar nedeniye.
    2-yafll›lar,
    3-tüketiciler,
    4-özürlüler,
    5-eski hükümlüler,
    6-gençler,
    7-kad›nlar,
    8-göçmenler.
    2-Konu Bak›m›ndan Kapsam›
    Sosyal politikan›n kapsam›ndaki kesimlerin hangi konularda korunaca¤›, sosyal politikan›n konu bak›m›ndan kapsam›n› ifade etmektedir.
    Sosyal Politikan›n Özellikleri
    1-Sosyal Politikan›n Kamusal Niteli¤i
    Sosyal politika en genel anlam›ndaki tan›m›ndan hareketle de¤erlendirildi¤inde devlet eliyle yürütülmesi gereken politikalar bütünüdür.
    2-Sosyal Politikan›n Evrensel Niteli¤i
    Sosyal politika ilke olarak yürütücülü¤ünü devletin yapt›¤›, kapsam›n›n da o ülkenin s›n›rlar› ile flekillendi¤i bir düzenlemeler bütünüdür
    Sosyal Politikan›n Hedefleri
    Sosyal politikan›n ilk ve en genel hedefi, refah seviyesinin yükseltilmesi ve refah›n toplumsallaflmas›d›r
    Sosyal Politikan›n Finansman›
    Sosyal politikan›n finansman kaynaklar›, sosyal politikan›n yürütücüsü olarak ifade edilen devletin bütçesi ve bu bütçeye gelir olarak yaz›lan bütün kalemler olarak ifade edilebilir.
    1-özel amaçlı vergiler,
    2-şans oyunlarından elde edilen gelirler,
    3-yerel yönetim bütçeleri,
    4-devlet bütçesi,
    5-parasal nitelikli tüm yaptırımlar,
    6-harçlar.
    Sosyal refah: Sosyal refah, toplumun bir bütün olarak sahip oldu¤u refah düzeyi, sosyal imkânlar ve ekonomik anlamdaki zenginliklerinin bütünü olarak ifade edilmektedir.
    İşsizlik: insan faktörünün üretim sürecinde yeteri kadar kullanamaması.
    Korunma düzeyi, sosyal hizmetlere ulaşması ve elde ettikleri sosyal hizmetlerin kalitesi devletin sosyal niteliğini göstermektedir.







    SOSYAL POL‹T‹KANIN ÖNEM‹
    Sosyal politikan›n önemi, bafll› bafl›na toplumun refah›n› hedef almas› ile ilgilidir.
    Sosyal Politikalara Konu Olan Kesimlerin Say›sal Çoklu¤u
    Sosyal politikan›n kifli bak›m›ndan kapsam›ndaki ba¤›ml› çal›flanlar, ülkelerin nüfusu içerisinde önemli bir paya ulaflm›fllard›r. Günümüzün dünyas›nda bu pay, genel oy hakk›n›n sa¤lanm›fl olmas› ve demokratik yönetim biçimlerinin benimsenmesi dolay›s›yla oldukça önemli hâle gelmifltir. Genel oy hakk›n›n sa¤lanmas› ile iflçiler siyasal örgütlenme imkân›n› bulmufllar ve devletin toplumsal bir anlam kazanmas› için çaba sarfetmifllerdir
    Sosyal Politikalara Konu Olan Kesimlerin Niteli¤i
    Sosyal politika sadece kapsam›ndaki kiflilerin say›sal çoklu¤u ile de¤il, bu kiflilerin nitelikleri ile de önem kazanmaktad›r. Sosyal politikalara konu olan kesimlerin nitelikleri, e¤er sosyal politikalar yeterince uygulanmazsa, sa¤l›kl› bir toplum yap›s›n›n ortaya ç›kmas›n› engelleyebilir. Sosyal politika, kifli bak›m›ndan kapsam›nda bulunan kesimlerin say›sal çoklu¤u ve demokratik rejimlerin genel oy hakk› prensibine dayanmas› sebebiyle önem kazanmaktad›r. Sosyal politika, kifli bak›m›ndan kapsam›nda bulunan kiflilerin nitelikleri dolay›s›yla ayr›ca bir öneme sahiptir. Sosyal politika sa¤l›kl› bir toplum yap›s›na kavuflmak bak›m›ndan önemlidir. Sosyal politika, sosyal devlet ilkesinin gerçeklefltirildi¤inin bir göstergesi olmas› bak›m›ndan önemlidir.
    Sosyal Politikalar›n Sosyal Devlet ‹lkesinin Bir Göstergesi Olmas›
    Sosyal politikalar›n geliflmifllik düzeyi, sosyal devlet ilkesi ile yak›ndan ilgilidir. Bir ülkede sosyal politikalar›n çeflitlili¤i ve düzeyi, o ülkenin sosyal devlet ilkesi ile olan iliflkisini ifade etmektedir.
    SOSYAL POL‹T‹KA ‹LE D‹⁄ER SOSYAL B‹L‹MLER ARASINDAK‹ SINIRLAR
    Sosyal politikan›n bir bilim dal› olarak temelleri, di¤er sosyal bilimler kadar eski de¤ildir. Sosyal politika, bilim dal› olarak de¤erlendirilmeden önce, di¤er sosyal bilim dallar› kapsam›nda irdelenmifltir. Ancak sosyal politikan›n bilim dal› olarak di¤er sosyal bilim dallar›ndan temel fark›, toplumsal refah› konu edinmesidir.
    1-Sosyal Politika ve Ekonomi
    ‹nsan gereksinimlerinin sonsuz ancak bu gereksinimleri karfl›layacak kaynaklar›n s›n›rl› olmas› kavram›, ekonomi biliminin temel konusunu oluflturmaktad›r. Ekonomi bilimi, ekonomik nitelikli olaylar ve bunlar›n etkileflimi konusu üzerinde çal›flmaktad›r. Sosyal bir bilim olmas› dolay›s›yla ekonomi bilimi de insan odakl›d›r. Ancak ekonomi insan davran›fllar›n›n ekonomik yönü ile ilgilenir ve insan›n davran›fllar› sadece ekonomik yönü ile ekonomi biliminin konusu içerisindedir. Ekonomi bilimi bu özelli¤i ile amac› toplumlar›n refah› ve bu refah›n yükseltilmesi olan sosyal politikadan ayr›l›r









    2-Sosyal Politika ve Sosyoloji
    Geçmiflte üniversitelerin örgütlenmesi içinde sosyal politikan›n sosyoloji bölümü ile birlikte ayn› bölüm içerisinde örgütlendi¤i görülmüfltür. Baz› görüfllere göre de sosyal politika sosyolojinin alt dal› olarak ifade edilmektedir. Sosyoloji en genifl anlam›yla insan davran›fl ve iliflkilerini ele alan bilim dal›d›r. Sosyal kesimler aras›ndaki iliflkileri ve bu iliflkilerin nas›l kurulup geliflti¤ini incelemektedir. Sosyal kesimler aras›ndaki iliflki sosyal politikan›n ortaya ç›k›fl› noktas›nda oldukça önemlidir. Güç iliflkileri yaklafl›m› çerçevesinde iflçi - iflveren iliflkilerinde sosyal politikan›n do¤uflundaki mücadele gerçekleflmeseydi, sosyal politikan›n bilimsel temellerinin at›lmas› söz konusu olmayabilirdi. Bu çerçevede sosyal kesimler ve aralar›ndaki iliflki, sosyal politikan›n önemli bir aya¤›n› oluflturmaktad›r. Ancak sosyal politika ve sosyoloji aras›ndaki temel farkl›l›k, sosyal politikan›n bu iliflkileri düzenleyici fonksiyonlar› üretici politikalar ortaya koyabilmesi ve bu yolla toplumsal refah›n ve bar›fl›n sa¤lanmas›na çabalamas›d›r.
    3-Sosyal Politika ve Hukuk
    Hukuk, toplumda yaflayan insanlar aras›ndaki iliflkileri düzenleyen, uyulmas› zorunlu kurallar bütünü olarak ifade edilmektedir. Sosyal politika ile hukuk aras›ndaki iliflki ise sosyal politikan›n en önemli arac› olarak hukuki düzenlemelerin kabul edilmesi ve bu arac›n, hukuk sistemi taraf›ndan üretilmesidir.
    4-Sosyal Politika ve ‹nsan Kaynaklar› Yönetimi
    ‹nsan kaynaklar› yönetiminin temel amac›, insan kaynaklar›n›n di¤er kaynaklarla birlikte nas›l sa¤lanaca¤›na, nas›l istihdam edilece¤ine ve nas›l yönlendirilece¤ine iliflkin bir çerçeve sunmakt›r. Bu amaç, iflgücü piyasas› ndan nitelikli iflçi sa¤lanmas›, istihdam flartlar›n›n iflletmenin yarar›na olarak nas›l gelifltirilebilece¤ini ve iflletmedeki personelin nas›l motive edilece¤ini düzenlemeyi gerektirmektedir. Sosyal politika ise insan kaynaklar›n›n amaçlar›n›n yöneldi¤i iflgücü piyasas› ve hukuki mevzuat›n çerçevesinin çizilmesinde ortaya ç›kmaktad›r. Bu anlamda sosyal politika ile insan kaynaklar› yönetiminin hedefleri çeliflir görüntüdedir. Bu çerçevede insan kaynaklar›n›n insan unsuruna yaklafl›m› ile sosyal politikan›n yaklafl›m› oldukça farkl›d›r. Sosyal politika daha hümanist bir karakter tafl›rken, insan kaynaklar› yönetimi, konulara daha teknik bir rasyonellikle yaklaflmaktad›r.
    İç ve dış etkenler sosyal politikaların ulusal niteliğine yön verip biçim kazandıran etkenler arasında yer alır.













    SOSYAL POL‹T‹KANIN ARAÇLARI
    1-Ulusal Araçlar
    Sosyal politikan›n teorik amaçlar› içerisinde, devleti ve hukuk sistemini sürdürme amac› öne ç›kmaktad›r. Ulus devletler, bu amaca ulaflabilmek için, toplumun e¤itimi, sa¤l›¤›, güvenli¤i, beslenmesi, bar›nmas› ve istihdam› ile ilgili sorunlar› ortadan kald›rmaya ve azaltmaya yönelik tedbir almak durumundad›r. Bu yap›labildi¤i takdirde sosyal bar›fl, sosyal adalet ve toplumun dengeli kalk›nmas› sa¤lanm›fl ve farkl›l›klar, tezatlar ve çat›flmalar en aza indirilmifl olur.
    a-Kamu Müdahalesi Araçlar›
    Kamu müdahalesi, devlet gücü ile ekonomik ve/veya sosyal bir geliflmenin ortaya ç›kard›¤› sorunlar›n giderilmesi demektir. Kamu müdahalesi, sanayi kapitalizminin neden oldu¤u, bozulan iflçi iflveren iliflkilerinin devlet eli ile düzenlenmesine yönelik yasal düzenlemeleri, kamunun kurdu¤u kurumlar› ve yapt›¤› politikalar› kapsam›flt›r. Ancak zaman içerisinde kamu müdahalesi araçlar›nda önemli ölçüde de¤iflim yaflanm›flt›r.
    b-Yasal Düzenlemeler (Mevzuat)
    Kamunun sosyal sorunlar› gidermede kulland›¤› en önemli araç, yasal düzenlemelerdir.
    1-anayasa,
    2-yönetmelikler,
    3-kanunlar,
    4-tüzükler.
    Bafllang›çta sadece iflçileri ve iflverenleri kapsayan yasal düzenlemeler, günümüzde bütün toplum kesimlerini hatta yabanc›lar›da kapsar hâle gelmifltir. Yasal düzenlemeler fleklinde ortaya ç›kan kamu müdahalesinin en tepesinde Anayasa yer almaktad›r. Türkiye’de sosyal politika alan›na giren sorunlar ve bu sorunlara yönelik tedbirler, 1982 Anayasas›n›n üçüncü bölümünde, 41 ila 65.nci maddeleri aras›nda düzenlenmifltir.
    1-Ailenin korunmas›,
    2-e¤itim ve ö¤renim hakk›,
    3-çal›flma ve sözleflme hürriyeti,
    4-sendika kurma hakk›,
    5-toplu pazarl›k hakk›,
    6-grev hakk›,
    7-ücret adaletinin sa¤lanmas›.
    sa¤l›k, çevre, konut ve sosyal güvenlik gibi alanlar, temel sosyal politika alanlar› olarak kabul edilmifl ve devlete görev ve sorumluluklar yüklenmifltir. Bu özellikleri ile Anayasa, en önemli kamu müdahalesi arac›d›r. Türkiye’de sosyal politikan›n temel yasal düzenlemeleri içerisinde, 4857 say›l› ‹fl Kanunu ilk s›rada yer almaktad›r. ‹lk olarak 1936 y›l›nda düzenlenen ve en son fleklini 2003 y›l›nda alan ‹fl Kanunu, çal›flma hakk› ve sözleflme hürriyeti yan›nda ücreti, k›dem tazminat›n›, iflçinin haklar›n›, borçlar›n› ve korunmas›n› düzenleyen bir kanun olarak en önemli sosyal politika arac›d›r.





    c-Kamusal Politikalar
    Türkiye’de çal›flma hayat›, sa¤l›k, e¤itim, yoksullukla mücadele, sosyal güvenlik, vergi, istihdam ve iflsizlikle mücadeleye iliflkin yasal ve kurumsal düzenlemeler, önemli birer kamu müdahalesi arac› olarak, izlenilen kamusal politikalar› yans›tmaktad›r
    d-Kamusal Kurumlar
    E¤itim, sa¤l›k, sosyal güvenlik, ücret, istihdam, sosyal yard›mlar gibi alanlarda ç›kart›lan yasal düzenlemeler ve baflta 5 y›ll›k planlar olmak üzere ilgili alanlardaki kamusal politikalar, oluflturulan kamusal kurumlar eliyle uygulan›r. Bunlar›n bir k›sm› do¤rudan sosyal politika kurumudur. Bir k›sm› ise kurulufl amac› sosyal politika olmamas›na ra¤men, baz› alanlarda verdi¤i hizmetler sosyal politikay› ilgilendirdi¤i için, dolayl› sosyal politika kurumudur. Türkiye’de,
    1-Aile ve Sosyal Politikalar,
    2-Çal›flma ve Sosyal Güvenlik,
    3-Milli E¤itim ,
    4-Sa¤l›k Bakanl›klar›.
    do¤rudan sosyal politika bakanl›klar›d›r. Milli Savunma ve İçişleri gibi bakanl›klar, verdikleri savunma ve güvenlik hizmetleri ile halk›n güven duygusunu yükselttikleri için dolayl› sosyal politika bakanl›klar›d›r. Ayr›ca, Sosyal Politika Güvenlik Kurumu Baflkanl›¤›, Türkiye ‹fl Kurumu (‹fiKUR) ve Sosyal Yard›mlaflma ve Dayan›flma Genel Müdürlü¤ü gibi kurumlar da do¤rudan sosyal politika kurumu olarak önemli birer kamu müdahalesi arac›d›rlar.
    e-Kollektif Kendi Kendine Yard›m Araçlar›
    Sendikalar
    f-Di¤er Kollektif Kendi Kendine Yard›m Araçlar›
    1-kooperatifler,
    2-vak›flar,
    3-dernekler
    2-Uluslararas› Araçlar
    1-Uluslararas› Çal›flma Örgütü (ILO),
    2-Birleflmifl Milletler (UN),
    3-Avrupa Birli¤i (AB),
    4-‹ktisadi ‹fl Birli¤i ve Geliflme Teflkilat› (OECD),
    5-Dünya Sa¤l›k Örgütü (WHO),
    6-Birleflmifl Milletler G›da ve Tar›m Örgütü (FAO),
    7-Dünya Sendikalar Federasyonu,
    8-Milletleraras› Hür ‹flçi Sendikalar› Konfederasyonu,
    9-Üçüncü Yol,
    10-Yefliller,
    11-Feminist hareketler.






    Uluslararas› Çal›flma Örgütü (ILO)
    Sosyal politikan›n uluslararas› araçlar›n›n en önemlisi ILO’dur. I. Dünya Savafl› sonras›nda imzalanan Versay Bar›fl Antlaflmas› ile 1919 y›l›nda kurulmufltur ILO’nun hâlen 183 üyesi bulunmaktad›r. Yönetim kurulu, çalışma bürosu ve uluslar arası çalışma konferansı temel organlarıdır. Türkiye ILO’ya 1932 yılında üye olmuştur. Üçlü temsil anlay›fl› ile yönetilen ve bu özelli¤i ile tek olan ILO, bugüne kadar 189 Sözleflme ve 201 Tavsiye Karar› kabul etmifltir. Bu sözleflmelerden 8’i temel insan haklar›n› ilgilendiren sözleflmeler olarak özel bir öneme sahiptir.
    1-29 Say›l› Zorla Çal›flt›rma Sözleflmesi,
    2-87 Say›l› Örgütlenme Özgürlü¤ü ve Örgütlenme Hakk›n›n Korunmas› Sözleflmesi,
    3-98 Say›l› Örgütlenme Hakk› ve Toplu Pazarl›k Sözleflmesi,
    4-100 Say›l› Eflit Ücret Sözleflmesi,
    5-105 Say›l› Zorla Çal›flt›rman›n Yasaklanmas› Sözleflmesi,
    6-111 Say›l› Ay›r›mc›l›k (‹stihdam ve Meslek) Sözleflmesi,
    7-138 Say›l› Asgari Yafl Sözleflmesi,
    8-182 Say›l› Çocuk ‹flçili¤inin En Kötü Biçimleri Sözleflmesi’dir.
    Di¤er Araçlar
    Uluslararas› Sosyal Politikan›n di¤er önemli araçlar› aras›nda, ulus devletlerin oluflturduğu uluslararas› ve bölgesel organizasyonlar önemli bir yere sahiptir. Bu örgütlerin bafl›nda, Birleflmifl Milletler Teflkilat› gelmektedir. I. Dünya Savafl› sonras›nda kurulan Milletler Cemiyeti’nin da¤›lmas› üzerine, 1946 y›l›nda kurulan Birleflmifl Milletler, kabul etti¤i sözleflmeler ve di¤er belgeler ile sosyal bar›fl ve sosyal adaletin sa¤lanmas›na önemli katk›lar yapmaktad›r.
    1-‹nsan Haklar› Evrensel Bildirgesi
    2-çocuk haklar›,
    3-›rk ay›r›mc›l›¤›n›n kald›r›lmas›,
    3-göçmen iflçilerin sorunlar›.

















    -2-
    SANAY‹ DEVR‹M‹ ÖNCES‹NDE SOSYAL POL‹T‹KA
    Ekonomik yap›n›n tar›ma dayand›¤› ilk ça¤larda toplum yap›s›n›n aile ekonomisi ve kölelik düzenine dayal› bir yap›da olufltu¤u görülmektedir. Bu toplum yap›s›nda beden gücüne dayal› olarak çal›flmak ve üretmek, köleler ve tutsaklar için geçerli bir çal›flma anlay›fl›d›r. Çal›flma hür insanlar için onur k›r›c› kabul edilmifl ve bu grubun askerlik, sanat, felsefe ve devlet iflleri ile ilgilendikleri görülmüfltür. Modern anlamda sosyal politikanın doğuşu ve gelişimi 18yyda gerçekleşmiştir. Feodal düzenin geçerliliğini sürdürdüğü yıllarda(10-15yy), çalışma yaşamında beyler haricinde şovalyeler, serfler, senyörler ve derebeyler bulunur. Feodal ilişkiler sisteminin meydana getirdiği yapılar, kilise, toprak sahipleri ve geleneklerdir. Kilise ve din adamlarının ortaçağ boyunca ayrıcalıklı konumlarını koruyabilmeleri eğitim kuruluşları, sosyal yardım kuruluşları ve toplumun manevi hayatını yöneterek sağlamıştır. Ortaçağın ilerleyen dönemlerinde Avrupa merkezli kölelik düzeninin katılığını loncaların aldığı görülmektedir. Sanayi devrimi öncesi Avrupa toplumlarının asiller ve din adamları dışında en zengin ve güçlü tabakasını temsil eden sınıf burjuvalar idi. Fabrikalaşma öncelikle dokuma sektöründe başlamıştır.
    Sözleşme yöntemi: insanların tabi olacakları her çeşit kuralın bizzat kendilerince seçilmiş olması düşüncesine dayanan yöntem
    Köleci Toplum Düzeni: ‹lkel topluluklardan sonra oluflan ve iktisadi faaliyetin emek unsurunun köleler taraf›ndan yerine getirildi¤i toplum düzenidir.
    Lonca: Ayn› bölgede yaflayan esnaf ve zanaatkârlar›n örgütlendi¤i Orta Ça¤ üretim ve ifl gücü yap›s›n›n temelini oluflturan meslek organizasyonlar›d›r.
    Korporasyon: Ayn› meslek ve sanat dal›nda faaliyet gösterenlerin üretim birlikleri fleklinde oluflturduklar› yap›lard›r. Emek-sermaye, üretici-tüketici, fert-devlet.
    Feodalite: sosyal yapıyı belirleyen özellik kişilerin toprakla olan ilişkileridir. orta çağın sosyal, ekonomik, siyasal ve hukuki düzenini belirleyen düzendir. Feodalite, mülkiyet ve egemenli¤in birbirine kat›ld›¤› siyasal iktidar ile ekonomik iktidar›n ayn› kiflide birleflti¤i ve dönemin üretim yap›s› kadar yönetim yap›s›n› da ifade eden bir kavramd›r.
    SANAY‹ DEVR‹M‹ VE SOSYAL POL‹T‹KA
    Sanayi Devrimi’nin ortaya ç›kmas›nda rol alan unsurlar Haçl› Seferleri, Co¤rafi Keflifler ile deniz ticaret yollar›n›n keflfedilmesi, Rönesans ve Reform Hareketleri 18. yüzy›ldaki dönüflüme altyap› haz›rlayan ve birbirini tamamlayarak ilerleyen baz› geliflmeler olarak de¤erlendirilebilir.
    Teknolojik Yap›
    Sanayi Devrimi olarak adland›rd›¤›m›z oluflum önce buhar daha sonra elektrik ve gaz gibi yeni enerji güçlerinin bulunmas›, bu enerji güçlerinin uyguland›¤› makinelerin yap›lmas› ve bu makinelerin üretimde kullan›lmas› gibi bir dizi teknolojik geliflmeyi içermektedir.
    Ekonomik Yap›
    18. Yüzy›l boyunca matematik, fizik, kimya, biyoloji ve hatta astronomi alan›nda kaydedilen büyük geliflmeler toplumlar›n ve sosyo-ekonomik olaylar›n evrensel do¤al kanunlar sisteminin bir sonucu olarak de¤iflti¤i tezinden hareketle, iktisatç›lar ve sosyologlarda da etkili olmaya bafllam›flt›r.


    Toplumsal Yap›
    Sanayi Devrimi öncesi Avrupa toplumlar›n›n asiller ve din adamlar› d›fl›nda, genifl halk kitlelerinin en zengin ve güçlü tabakas›n› temsil eden burjuva s›n›f›, zenginlikleri sayesinde köylü ve esnaf tabakas›n› da çevresine alarak büyük bir toplumsal güç oluflturabilmifltir.
    Sanayi Devrimi’nin Çal›flma Koflullar›
    Sanayi Devrimi ortaya ç›kard›¤› de¤iflimlerle yeni bir toplumsal yap›n›n da ortaya ç›kmas›n› sa¤lam›flt›r. Bu yap›lanma iflletmelerin aileden kesin olarak ayr›ld›¤›, teknolojik ifl bölümünün zaruri oldu¤u ve sermaye birikiminin esas oldu¤u özellikler arz eder.
    Sefalet Ücreti: Emek sahiplerinin elde etti¤i ücret gelirinin temel ihtiyaçlar düzeyini karfl›lamakta yeterli olmad›¤› en düflük ücret düzeyidir.
    Birinci Enternasyonel: Sanayi Devrimi’nin bafllang›c›ndan itibaren iflçi kurulufllar›n›n baz› hedefler çerçevesinde toplanarak oluflturduklar› bir Genel Konsey arac›l›¤› ile iflçi s›n›f›n›n mücadelesini yönetme giriflimidir. 1864 y›l›nda Londra’da toplanan Birinci Enternasyonel uluslararas› sendikac›l›k hareketinin en önemli olaylar›ndan birisidir.
    Sanayi devrimi sonrası, sosyal politikanın ilk konusu işçilerin korunmasıdır.
    SOSYAL POL‹T‹KAYA YÖN VEREN DÜfiÜNCE AKIMLARI
    Liberalizm
    “‹nsan›n özgürlü¤üne ulaflma ça¤›” olarak da ifade edilen XVIII. yüzy›l Ayd›nlanma Ça¤›, kilise hâkimiyetinin k›r›ld›¤› ve dogmatik vaazlar›n yerine bilimselli¤in tercih edildi¤i bir dönüflümü ifade etmektedir. Baflta A.Smith olmak üzere ayd›nlanma düflünürleri, iyi tan›mlanm›fl bir toplumsal hiyerarflinin gereklili¤ine inanm› fl, toplumsal bar›fl ve düzenin sa¤lanmas›n›, yoksullu¤un giderilmesinden daha çok önemsemifllerdir. Liberalizm, temelleri A. Smith taraf›ndan at›lan ve daha sonra D. Ricardo ve T.Malthus taraf›ndan gelifltirilen düflünce sistemidir. Ekonomik ve toplumsal yaflant›y› yaratt›¤› varsay›lan do¤al düzene her türlü müdahaleyi reddeden yaklafl›m, bireysel ç›karlar›n toplum yarar›na sonuçlar sa¤layaca¤› düflüncesindedir. Klasik liberal düflüncede piyasa mekanizmas› ve fiyatlar sistemi her türlü ekonomik ve sosyal sorunu kendili¤inden çözümleyen “gizli bir el” ifllevi görmektedir Spencer ve Malthus ise fakirlere yap›lacak yard› mlar› reddederek, toplumsal yaflama uyum sa¤layamayanlar›n yok olmas›n› ifade eden “do¤al ay›klanma” sürecini savunurlar Sosyal liberal düflüncenin popüler hâle gelmesi 1929 ekonomik bunal›m›n›n ard›ndan Keynes taraf›ndan dile getirilmifl olsa da ilk olarak ‹ngiltere’de 1908 Asquith Hükümeti’nin ve 1932’de ABD’de Roosevelt Hükümetlerinin programlar›nda yer alm›flt›r. Bırakınız yapsınlar bırakınız geçsinler sloganı ile özdeşleşen liberal demokrasi düşüncedir. Sanayi devrimi süresince teknolojik gelişmenin iktisadi liberalizm üzerindeki en önemli etkisi liberalizmin kapitalizme dönüşümü olmuştur. Liberal geleneğin devlet anlayışı sözleşmeci teoriler tarafından geliştirilmiştir.








    Sosyalizm
    Her türlü s›n›f savafl›n› ve diktatörlü¤ünü reddeden anlay›fl›n önemli temsilcileri aras›nda Saint Simon, Charles Fourier ve Robert Owen say›labilir 19. yüzy›l›n liberalizm ö¤retisine en ciddi ve tutarl› elefltiri Bilimsel Sosyalizm olarak da ifade edilen ve Karl Marks taraf›ndan gelifltirilen yaklafl›md›r. 1848 y›l›nda Marks ve Engels taraf›ndan yaz›lan “Komünist Manifestosu” adl› eserin düflünce sisteminin temelini teflkil etmesinden dolay›, yaklafl›m Marksizm ya da Komünizm olarak da ifade edilmektedir.
    KAMU MÜDAHALES‹N‹N DO⁄UfiU VE GEL‹fi‹M‹
    devleti müdahalelerde bulunmaya iten nedenler dinî, insani, askerî, ekonomik, siyasi ve s›n›f yap›s›n›n bask›s›ndan kaynaklanan nedenler oldu¤unu ifade edebilmek mümkündür. ‹ngiltere’de 1802 y›l›nda sanayide çal›flan çocuklar›n çal›flma iliflkilerinin düzenlenmesine iliflkin basit bir uygulama ile bafllayan müdahale anlay›fl› çok k›sa bir sürede genifl bir müdahale a¤›na dönüflmüfltür.
    Liberal devlet anlay›fl›nda toplum, devlet ve iktidar anlay›fl› bireye ve birey iradesine dayan›r.
    Beveridge Raporu: Sir William Beveridge taraf›ndan 1942 y›l›nda ‹ngiliz Hükümeti’ne haz›rlanan, iflsizli¤i azaltmay›, ulusal bir sa¤l›k sistemi kurmay› ve asgari bir ücreti garanti etmeyi hedefleyen, günümüz modern sosyal güvenlik sistemlerinin de temelini oluflturan belgedir.
    Refah Devleti: Piyasa dengesizliklerinden oluflan eflitsizlikleri gidererek, sosyal adalet hedefine uygun ve sosyal amaçlarla uyumlu müdahalelerde bulunan devlet anlay›fl›d›r.
    Vak›f: Bir hizmetin gerçeklefltirilmesi amac› ile kiflinin sahip oldu¤u mal›n özel mülkiyetten ç›kar›larak toplumsal mülkiyete aktar›lmas›na ve orada tutulmas›na denir.
    Ahi Teflkilat›: Selçuklu ve Osmanl› Dönemlerinde Anadolu’da yaflayan Müslüman halk›n sanat, ticaret ve ekonomi gibi mesleki alanlarda yetiflmesini sa¤layan, dinî, ticari ve mesleki örgütlenmedir.
    Mecelle: Ahmet Cevdet Pafla baflkanl›¤›ndaki bir bilim kurulu taraf›ndan haz›rlanan ve 1877 y›l›nda Sultan Abdülhamit taraf›ndan uygulanmaya bafllayan ilk Medeni Kanun’dur. 1926 y›l›nda kabul edilen Medeni Kanuna kadar yürürlükte kalm›flt›r.
    1929 Dünya Ekonomik Bunal›m›: 1929 y›l›ndan bafllayarak 1930’l› y›llar boyunca devam eden sanayileflen ülkeler baflta olmak üzere tüm dünyada y›k›c› etkiler yaratan ekonomik krizdir. 1929 bunal›m› yaklafl›k 50 milyon insan›n iflsiz kalmas›na neden olmufltur.
    Paternalizm: Yönetimde hiyerarflik bir yap›n›n varl›¤›n› ve al›nacak kararlar›n da ideal kifli ya da kifliler taraf›ndan al›nmas› gereklili¤ini savunan yönetim sistemidir.
    Osmanlı toplum yapısını karakterize eden unsurlar
    -ırk
    -din
    -dil
    -kültür. Aile hayatı





    Cumhuriyet Dönemi Sosyal Politikas›
    1923 y›l›ndaki “‹zmir ‹ktisat Kongresi”ne iflçi, iflveren ve meslek gruplar›ndan temsilcilerin davet edilmesi, sanayileflme düflüncesinin ortaya konulmas› bak›m›ndan önem tafl›maktad›r. 11 May›s 1921’de 114 Say›l› “Zonguldak ve Ere¤li Havza-› Fahmiyesinde Mevcut Kömür Tozlar›n›n Amele Menafi-› Umumiyesine Olarak Füruhtuna Dair Kanun” kabul edilmifltir. 23 Eylül 1921 tarihinde ç›kar›lan 151 Say›l› Kanun da “Ere¤li Havza-› Fahmiye Maden Amalesinin Hukuna Müteallik Kanun” dur. çal›flma hürriyeti, günlük mesai, asgari ücret, sosyal güvenlik, ifl teftifli ve ceza-i müeyyideler konusunda önemli hükümler getirmifltir. Kurtulufl Savafl› dönemi’nin bir di¤er önemli geliflmesi de 1923 y›l›nda ‹zmir’detoplanan Türkiye ‹ktisat Kongresi’dir. 1934 y›l›nda ilk kalk›nma plan›n› ile bafllanm›flt›r. Haz›rlanan plana göre her y›l bütçeden ayr›lan pay›n, plan› uygulamakla görevli olan Sümerbank’a verilmesi öngörülmüfltür. Devletçi uygulamalar›n bir sonucu olarak yap›land›r›lan planlar sonucunda birçok K‹T (Kamu ‹ktisadi Teflebbüsü) kurulmufltur. 1930 tarihinde kabul edilen 1593 say›l› Umumi H›fz›s›hha Kanunu ile ülke ve halk›n sa¤l›¤›n›n korunmas› amaçlanm›flt›r. Kanun özellikle çocuk ve kad›nlar›n çal›flma flartlar›na iliflkin getirdi¤i hükümler ile genifl kapsaml› sosyal politika tedbirlerini içermektedir. Sosyal nitelikleri a¤›r basan ve çal›flma hayat›nda döneminin ihtiyaçlar›na cevap veren kanun, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk ‹fl Kanunu olma özelli¤ini de tafl›maktad›r Devletin çal›flma hayat›na ilk genifl kapsaml› müdahalesini oluflturan 3008 Say›l› ‹fl Kanunu, tek partili sistemde planl› devletçi ekonomi politikas›n›n ve devlet paternalizminin derin izlerini tafl›maktad›r. 1945 y›l›nda “ifl yaflam› ile ilgili hususlar› düzenleme, yürütme ve denetleme ile görevli” olmak üzere 4763 say›l› Yasa ile Çal›flma Bakanl›¤› kurulmufltur. 1945 y›l›nda Çal›flma Bakanl›¤›n›n ard›ndan ‹fl ve ‹flçi Bulma Kurumu kurulmufltur. 1949 y›l›nda 5417 say›l› Kanun’la “ihtiyarl›k”, 1950 y›l›nda ise 5502 say›l› Kanun’la “maluliyet, ihtiyarl›k ve ölüm” sigortalar› uygulamaya konulmufltur. 1951 y›l›nda ç›kar›lan bir yönetmelikle asgari ücretin belirlenmesi ve uygulanmas›na bafllanm›flt›r. Yine 1951 y›l›nda yürürlü¤e konulan bir kanun ile hafta tatili günü için iflçilere yar›m günlük ücretinin ödenmesi hükme ba¤lanm›fl, 1956 y›l›nda yap›lan düzenleme ile bu tam günlük ücrete dönüfltürülmüfltür. 1951-1952 y›llar› aras›nda Milli E¤itim Bakanl›¤›na ba¤l› olarak aç›lan körler ve sa¤›rlar okullar›, engellilerin ilk kez kamusal politikalara konu olmas›n›n yolunu açm›flt›r. Türkiye’nin ilk ‹flçi Sendikalar› Konfederasyonu Türk-‹fl 1952 y›l›nda kurulmufltur. Deniz ‹fl Kanunu ile Bas›n Mesle¤inde Çal›flanlarla Çal›flt›ranlar Aras› ndaki Münasebetlerin Tanzimi hakk›nda Kanun 1953 y›l›nda ard› ard›na haz›rlanarak yürürlü¤e girmifltir. 1957 y›l›nda kabul edilen 6972 say›l› Korunmaya Muhtaç Çocuklar Hakk›nda Kanun da sosyal yard›mlar konusunda uygulamaya konulan ilk hukuki düzenleme olma niteli¤ini tafl›m›flt›r Uzun ve zorlu bir sürecin sonunda 1967 y›l›nda kabul edilen 931 say›l› ‹fl Kanunu üç y›ll›k yürürlülük süresinin ard›ndan 1970 y›l›nda Anayasa Mahkemesi taraf›ndan iptal edilmifltir. ‹fl Kanunun iptalinden do¤an boflluk ve huzursuzluk ancak 1971 tarihinde yürürlü¤e giren 1475 say›l› ‹fl Kanunu ile giderilebilmifltir. 2821 say›l› Sendikalar Kanunu ve 2822 Say›l› Toplu ‹fl Sözleflmesi Grev ve Lokavt Kanun 1983 tarihinde kabul edilmifltir.



    ‹thal ‹kame Modeli: Yurt d›fl›ndan ithal edilmekte olan mallar›n sa¤lanan destek ve teflviklerle yurt içinde üretiminin sa¤lanmas›na dayal› sanayileflme modelidir.
    Neo-Liberalizm: 1970’li y›llarda petrol floklar› ortaya ç›kan ekonomik sorunlar›n afl›lmas›nda piyasa ve rekabet temelli politika önerileri ile serbest piyasa iflleyiflini öngören yaklafl›m d›rek yasallaflm›flt›r.
    Tatil-i Eflgal Kanunu: I.ve II. Meflrutiyet’in sa¤lad›¤› haklar çerçevesinde yayg›nl›k kazanan grev eylemlerini yasaklayan, mevcut sendikalar› feshederek sendikalar›n kurulmas›n› yasaklayan 1909 tarihli düzenlemedir.
    Meşrutiyet düzenlemelerinde hakların kullanılmasına neden olan olaylar:
    -1909 yılında başlayan yoğun grev hareketleri
    -31 mart olayı
    -trablusgarb savaşı
    -balkan savaşları saltanatın kaldırılması
    Türkiye’de Sendikac›l›¤›n Tarihsel Geliflimi
    1871 y›l›nda ‹stanbul’da Ameleperver Cemiyeti’nin kurulmas› ve bundan bir y›l sonra 1872 y›l›nda tersane iflçilerinin grevinin patlak vermesi, Türkiye’de sendikac› l›k hareketinin do¤ufl döneminin bafllang›çlar› olarak kabul edilir. Sendikac›l›k hareketinin ortaya ç›k›fl› ile birlikte Bat›’dan gelen etkilerle iflçi s›n›f›na siyasal bilinç verilmeye çal›fl›lm›flt›r. 1889 y›l›nda kurulan ‹ttihadi Osmani Cemiyeti’nin faaliyeti genifl ölçüde bu amaca yönelmifl ancak istibdat rejiminin etkileri ile örgüt merkezini Paris’e tafl›m›flt›r. Bu baflar›s›zl›¤›n ard›ndan 1895’de Tophane iflçileri taraf›ndan kurulan Osmanl› Amale Cemiyeti de bir yandan nizami sendikac›l›k faaliyetini sürdürürken di¤er yandan gizlilik içinde iflçilere siyasal bilinç görevini yerine getirmifltir. Ancak bu örgüt de üyelerine yönelik a¤›r bask›lar nedeni ile varl›¤›n› uzun süre devam ettirememifltir (Ifl›kl›, 1990: 310). 1885 y›l›nda kapat›lan bu cemiyetin mensuplar› daha sonra Osmanl› Terakki Cemiyeti’ni kurmufllard›r. 1908 y›l›ndan sonra özellikle yabanc› sermayeli kurulufllarda ve önemli illerde iflçi derneklerinin say›s›n›n artt›¤› görülmüfltür 1923 y›l›n›n ilk aylar›nda Türkiye ‹flçi ve Çiftçi Sosyalist F›rkas›na üye ayd›nlar, ‹stanbul ve yurdun di¤er bölgelerindeki iflçi örgütlerini bu örgüt alt›nda toplayarak Türkiye Dernek Birlikleri ‹ttihad› ad› alt›nda sendikalar› temsil eden bir yap› oluflturmufllard›r. 1923 y›l›nda toplanan ‹zmir ‹ktisat Kongresi’nde “‹flçi Grubunu ‹ktisadi Esaslar›” bölümünde, dernek hakk›n›n tan›nmas› ve Tatil-i Eflgal Kanunu’nun yeniden iflçilerin haklar›n› tan› mak üzere tetkik ve tanzimi karara ba¤lansa da k›sa bir süre sonra kabul edilecek Takrir-i Sükun Kanunu ile sendika hakk› fiilen ortadan kalkaca¤›ndan bu karar› n uygulamada hiçbir önemi olmam›flt›r (Ifl›kl›, 1990: 314). 1937 y›l›na kadar yürürlükte kalan Tatil-i Eflgal ve fieyh Sait ‹syan›’n› bast›rmak amac› ile 1925 y›l›nda kabul edilen Takrir-i Sükûn Kanunlar›, Cumhuriyet’in ilk döneminde sendikalara örgütlenebilme imkân› vermemifllerdir. 1928 y›l›nda iktidardaki partiye ba¤›ml› sendika oluflturma çabalar› da olumsuz sonuçlanm›flt›r. 1933’de Ceza Kanunu ve s›n›f esas›na göre dernek kurulmas›n› yasaklayan 1938 tarihli Cemiyetler Kanunu ile sendika hakk› tamamen ortadan kald›r›lm›flt›r. II. Dünya Savafl›’ndan sonra de¤iflen koflullara ba¤l› olarak 1946 y›l›nda Cemiyetler Kanunu’nda de¤ifliklik yap›larak s›n›f temelli cemiyet kurma yasa¤›n›n kald›r›lmas›, yeni sendikalar›n kurulmas›n› sa¤lam›flt›r. 1947 y›l›nda kabul edilen 5018 say›l› ‹flçi ve ‹flveren Sendikalar› ve Sendika Birlikleri Hakk›ndaki Kanun’un belirledi¤i çerçeve içerisinde 1947-1960 y›llar› aras›nda çok say›da sendikan›n kuruldu¤u görülmüfltür. 1952 y›l›nda ilk iflçi sendikas› konfederasyonu olan Türk-‹fl (Türkiye ‹flçi Sendikalar› Konfederasyonu) kurulmufltur. Kurulan bu sendikalar›n mali imkânlar ve örgüt yap›lar› bak›m›ndan yetersiz kald›klar› görülmüfltür (Tokol ve Alper, 2011: 50). 1952 y›l›nda kurulan Türk-‹fl’i, 1967 y›l›nda Türkiye Devrimci ‹flçi Sendikalar› Konfederasyonu (D‹SK), 1970 y›l›nda Milliyetçi ‹flçi Sendikalar› Konfederasyonu (M‹SK) ve 1976 y›l›nda da Hak ‹flçi Sendikalar› Konfederasyonunun (HAK-‹fi) kurulufllar› izlemifltir. Hukuksal geliflmeleri takiben oluflan kurumsal yap›, dönemin hâkim siyasetinin de bir sonucu olarak artan ölçüde ideolojik bir yap›da flekillenmifltir. Türkiye’de iflveren sendikalar›n›n örgütlenmesinin de ayn› dönemlere rastlad›¤› görülmektedir. 1958 y›l›nda Koç Toplulu¤unun önderli¤inde kurulan Madeni Eflya Sanayicileri Sendikas›n›n (MESS) ard›ndan de¤iflik sektörlerden gelen iflverenler sendikal örgütlenmeyi yayg›nlaflt›rmaya çal›flm›fllard›r. 15 Ekim 1961 tarihinde çeflitli sektörlerden gelen iflverenler MESS ile birlikte ‹stanbul ‹flveren Sendikalar› Birli¤ini oluflturmufllard›r. 1962 y›l›nda yap›lan II. Ola¤an Genel Kurul’da örgütlenmenin ülke düzeyinde yap›lmas› ve birli¤in ad›n›n da “Türkiye ‹flveren Sendikalar› Konfederasyonu” (T‹SK) olarak de¤ifltirilmesi kararlaflt›r›lm›flt›r. 2001 y›l›nda kabul edilen Kamu Görevlileri Sendikalar Kanunu ile kamu görevlilerinin sendika hakk›na sahip olmas› ile sonuçlanm›flt›r.




























    -3-
    ‹ST‹HDAM VE ‹Sfi‹ZL‹K: KAVRAMSAL ÇERÇEVE
    ‹stihdam, bir taraftan do¤rudan insana odaklanmas› sebebiyle sosyal politikan›n, di¤er taraftan üretimi gerçeklefltiren ve ekonomik de¤er yaratan emek unsurunu ele almas› aç›s›ndan iktisad›n ilgi alan›na girmektedir. Genifl anlamda istihdam kavram›, tüm üretim faktörlerini kapsarken dar anlamda istihdam ile üretim faktörleri içinde sadece emek unsuru dikkate al›nmaktad›r. Dolay›s›yla, dar anlamda istidam› “eme¤in üretimde kullan›lmas› ya da gelir sa¤lamak amac›yla çal›flmas›/ çal›flt›r›lmas›” fleklinde tan›mlamak mümkündür. bir ülkede mevcut üretim faktörlerinin tamam›n›n kullan›lmamas› eksik istihdam olarak adland›r›lmaktad›r. eksik istihdam durumunda üretim faktörlerinin bir k›sm› üretime kat›lmamaktad›r. Bu durumun nedeni genel olarak talep yetersizli¤idir Ancak genel olarak ikili bir yap› içinde yorumlanmaktad›r.
    Görülebilen Eksik ‹stihdam: Normal çal›flma sürelerinin alt›nda çal›fl›lmas›d›r. Bu durumda, istihdam edilen bireyler arzu etmedikleri hâlde k›smi süreli çal›flmaktad›r. Daha çok geliflmifl ülkelerde görülmekte olan bu tip eksik istihdam›n bafll›ca sebebi talep yetersizli¤idir.
    Görülemeyen Eksik ‹stihdam: Gizli eksik istihdam olarak da adland›r›lan görülemeyen eksik istihdam durumu, çal›flma sürelerinde bir k›s›tlama olmad›¤› hâlde istihdam edilen iflgücünün çal›flma karfl›l›¤›nda elde etti¤i gelirin düflük olmas› ya da çal›fl›lan iflin niteli¤inin, bireyin kapasitesini, e¤itim düzeyini ve vas›flar›n› tam olarak kullanmas›na olanak vermemesi fleklinde karfl›m›za ç›kmaktad›r.
    ULUSLAR ARASI ÇALIŞMA ÖRGÜTÜ(ILO)’nn iflsizlik tan›mı
    • ‹fl Sahibi Olmama (‹fli Yok); ücretli ya da kendi hesab›na çal›flma fleklinde istihdam edilmemifl olanlar.
    • ‹fl Arama; belirli bir süre önce ifl arama yönünde belirgin ad›mlar atm›fl olanlar.
    • ‹fle Bafllamaya Haz›r Olma; referans dönemi boyunca ücretli ya da kendi hesab›na çal›flma fleklinde istihdam edilmeye haz›r olanlar fleklindedir.
    İstihdamın korunması ve işsizlikle mücadelede sosyal politikaların yeri ve önemi
    Küresel geliflmeler her alanda oldu¤u gibi iflgücü piyasalar›n› da derinden etkilemifl ve iflsizlik sorununun geliflmifllik düzeyi ne olursa olsun dünya çap›nda tüm ülkelerin ortak sorunu hâline gelmesine neden olmufltur. ILO’nun dünya iflgücü piyasalar› nda ortaya ç›kan geliflme ve e¤ilimlerini yorumlad›¤› Küresel ‹stihdam E¤ilimleri 2011 Raporu’na göre; dünya genelinde 2010 y›l›nda iflsiz say›s› bir önceki y›la göre neredeyse hiç de¤iflmeyerek 205 milyon olarak kalm›fl ancak kriz öncesi 2007 y›l›na göre 26.7 milyon artm›flt›r
    Üretim Faktörleri: Üretimin gerçekleflmesi için gerekli unsurlard›r. Dolay›s›yla üretim, bu faktörlerin mal ve hizmet hâline dönüflümünü ifade etmektedir. Üretim faktörleri, do¤al kaynaklar, sermaye, emek ve müteflebbis (giriflimci) fleklinde s›ralanabilir.
    Millî Gelir: Bir ekonominin belirli bir dönemde üretti¤i mal ve hizmetlerin toplam›d›r.
    Do¤al ‹flsizlik Oran›: ‹flgücü piyasas›n›n etkinli¤ini ölçmede kullan›lan teorik bir araçt›r. Geçici, konjonktürel ve yap›sal faktörler sebebiyle bir iflgücü piyasas›nda yüzde yüz istihdam›n sa¤lanamamas› ve iflgücünün küçük bir bölümünün (% 3-5) iflsiz olmas› durumunu tan›mlamaktad›r.

    Referans Dönemi: Tan›mlanm›fl bir zaman dilimi, bir hafta veya bir gündür. Türkiye iflgücü piyasas›na iliflkin istatistiki verileri Hane halk› ‹flgücü Anketleri arac›l›¤›yla her ay›n on beflinde yay›nlayan Türkiye ‹statistik Kurumu, referans haftas› olarak her ay›n pazartesi ile bafllay›p, pazar ile biten ilk haftas›n› almaktad›r.
    Çal›flma Hakk› ve Çal›flma Hakk› Çerçevesinde Düzenlenen Sosyal Politika Tedbirleri
    Çal›flma hakk› çerçevesinde düzenlenen sosyal politika tedbirleri flu flekilde s›ralanabilir
    • Yeterli istihdam imkânlar›n›n yarat›lmas›
    • Yaflam boyu ö¤renme perspektifi içinde mesleki e¤itim yoluyla insan gücü kayna¤›n›n niteliklerinin gelifltirilmesi
    • ‹fl arayanlar ile iflgücü arayanlar›n buluflturulmas›
    • Çal›flma hayat›nda ifl güvencesi ve koruyucu standartlar›n sa¤lanmas›
    • Çal›flma hayat›nda belirli bir gelir güvencesinin sa¤lanmas›
    • ‹fl sa¤l›¤› ve güvenli¤i koflullar›n›n iyilefltirilmesi
    • Ücretlilere örgütlenme hakk›n›n kazand›r›lmas›
    • Aktif ve pasif istihdam politikalar› arac›l›¤›yla iflsizlik karfl›s›nda koruma
    • Sosyal güvenlik sistemi ile iflgücünün sosyal risklere karfl› korunmas›
    Yaflam Boyu Ö¤renme: Okul öncesi dönemden emeklilik sonras› döneme kadar tüm yetenek ilgi, bilgi, yetenek ve niteliklerin kazan›lmas› ve yenilenmesi perspektifini ifade etmektedir. Çal›flma hayat›nda belirli bir gelir güvencesi sa¤laman›n temel arac› asgari ücret uygulamas›d›r. Asgari ücret; iflçi ve ailesinin günün ekonomik ve sosyal koflullar›na göre insanca yaflamas›n› sa¤layacak, insanl›k onuruyla ba¤daflacak bir ücreti ifade etmekte ve ücretin en alt s›n›r›n› oluflturmaktad›r. Bu ba¤lamda, ne ifl sözleflmeleriyle ne de toplu sözleflmelerle çal›flanlara asgari ücretin alt›nda bir ücret ödenmesi kararlaflt›r›lamaz. Ücretlilere örgütlenme hakk›n›n sa¤lanmas›n› sendika özgürlü¤ü fleklinde ifade etmek de mümkündür. Bireysel sendika özgürlü¤ü, bir yandan çal›flanlar›n serbestçe sendika kurma ve kurulmufl sendikalara üye olabilme özgürlüklerini ifade etmekte; di¤er yandan bireylerin sendikalara girmeme veya sendikadan özgürce ayr›lma haklar›n› da kapsamaktad›r. Kolektif
    sendika özgürlü¤ü ise iflçi ve iflverenlerin kurduklar› sendikalar›n yasal olarak tan›nmas› ve faaliyetlerinin güvence alt›na al›nmas› anlam›na gelmektedir.
    Sosyal Risk: Ne zaman ortaya ç›kaca¤› bilinmemekle birlikte ileride gerçekleflmesi muhtemel ya da muhakkak olan ve buna maruz kalan kiflinin mal varl›¤›nda eksilmeye neden olan tehlikedir.
    1-mesleki riskler (ifl kazas›, meslek hastal›klar›)
    2-fizyolojik riskler (hastal›k, anal›k, sakatl›k, ölüm)
    3-sosyo- ekonomik riskler (iflsizlik, evlenme ve çocuk sahibi olma, konut ihtiyac









    ‹flsizli¤in Etkileri
    • ‹flsizli¤in Ekonomik Etkileri
    - ‹flsizlik, ekonomik etkinli¤in bir göstergesidir. ‹flsizlik oran›n›n yükselmesi, bir ekonominin daha fazla üretebilme gücü oldu¤u hâlde bunu de¤erlendiremedi¤ini ortaya koymaktad›r.
    - ‹flsizli¤in yükselmesi durumunda tüketici nüfus üzerindeki bask› da artar.
    - ‹flsizlik, ba¤›ml›l›k oran›n› da etkilemektedir. ‹flsizli¤in artt›¤› dönemlerde ba¤›ml›l›k oran› yükselirken azald›¤› dönemler de ba¤›ml›l›k oran› da geriler.
    - ‹flsizli¤in artmas›, ekonomideki tasarruf e¤iliminin azalmas›na ve yat›r›mlar›n düflmesine neden olur.
    - ‹flsizlik, gelir da¤›l›m› eflitsizli¤ini ve yoksullu¤u art›r›r.
    - ‹flsizli¤in yükseldi¤i dönemlerde transfer harcamalar› artar.
    - ‹flsizlikle birlikte ba¤›ml› çal›flanlar›n say›s›ndaki azal›fla ba¤l› olarak aktif sigortal› say›s› düfler ve dolay›s›yla sosyal güvenlik gelirleri azal›r.
    - ‹flsizli¤in artmas›, çal›flan say›s› ve iflletme kârlar›n› olumsuz yönde etkiledi¤inden vergi gelirleri azal›r.
    • ‹flsizli¤in Bireysel Etkileri
    - Genellikle tek geçim kayna¤› ücret olan birey ve bakmakla yükümlü oldu¤u ailesi, bireyin iflsiz kalmas› durumunda bu gelir kayna¤›ndan yoksun kal›r. Bu durumda da bireyin ve ailesinin hayat standard› düflecektir.
    - Birey, sahip oldu¤u insan sermayesini, baflka bir ifadeyle vas›flar›n› ve entelektüel yeteneklerini kaybetmeye bafllar.
    - Özellikle iflsizli¤in uzun süreli olmas› durumunda bireyin mesleki bilgi ve becerileri afl›n›r. Bununla birlikte, çal›flma yaflam›n›n kazand›rd›¤› çal›flma disiplini ve al›flkanl›klar ortadan kalkar.
    - ‹flsiz kalan birey tembelli¤e al›fl›r ve kendini ifle yaramaz hisseder.
    - Uzun süreli iflsizlik durumunda bireyin yeni bir ifl bulmas› genellikle zorlaflmakta, yeni bir ifl bulmas› hâlinde ise yeni iflindeki istihdam koflullar› önceki ifline oranla daha kötü olabilmektedir.
    - ‹flsiz kalan birey, umutsuzluk ve çaresizlik gibi birçok olumsuz duyguya sürüklenir; özgüvenini, kendisine olan sayg›s›n› ve bakmakla yükümlü oldu¤u kiflilere karfl› itibar›n› kaybeder.
    - Topluma katk›s› olmayan birey moral yönünde çöküntüye u¤rar ve topluma olan aidiyet duygular› azal›r. Bu durumda, bir yandan çal›flma yaflam› n›n kendisine kazand›rd›¤› sosyalleflme sürecinin d›fl›nda kal›rken, di¤er yandan kendisini yaflad›¤› topluma ait hissetmemesine ba¤l› olarak topluma karfl› kin ve nefret duygular› ile dolar.
    • ‹flsizli¤in Toplumsal Etkileri
    - ‹flsizlik; sosyal, ahlaki ve ailevi pek çok de¤erin kaybolmas›na yol açar. Bu sebeple toplumda huzur, güven ve istikrar› bozar.
    - ‹flsizlik sosyal d›fllanmaya neden olur.
    - ‹flsiz kitlelerin art›fl›, toplumsal çözülmeleri ve sosyal gerginlikleri art›r›r.



    Ba¤›ml›l›k Oran›: Bir ülke nüfusunun tamam› tüketicidir ancak çal›flma ça¤›ndakiler hem tüketici hem de üreticidirler. Üretim tüketim dengesinin gerçeklefltirilebilmesi için üretime kat›lanlar›n kendileriyle birlikte üretime kat›lmayanlar›n da ihtiyaçlar›n› karfl›layacak flekilde üretimde bulunmalar› gerekir. Bu çerçevede, üretime kat›lan kiflilere ba¤›ml› olan
    nüfusun ölçüsü ba¤›ml›l›k oran›d›r.
    Sosyal D›fllanma: Toplum ve bireyin bütünleflmesini sa¤layan ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel sistemlerin bütününden k›smen ya da tamamen yoksun olma sürecidir.
    ‹stihdam Edilebilirlik: Bireyin istihdama girmesini ve çal›flma yaflam› boyunca istihdamda kalmas›n›, baflka bir ifadeyle ifl güvencesini sa¤layacak bilgi, beceri ve yeteneklerdeki geliflimi ifade etmektedir. K›saca, istihdam edilebilir olma özelli¤i ya da niteli¤i olarak tan›mlanabilir.
    ‹flsizlikle Mücadelede ‹zlenen Aktif ve Pasif ‹stihdam Politikalar›
    AKT‹F ‹ST‹HDAM POL‹T‹KALARI (TEDAV‹)
    • Mesleki E¤itim Programlar›
    • Giriflimcili¤in Desteklenmesine Yönelik Programlar
    • Ücret ve ‹stihdam Sübvansiyonlar›
    • Do¤rudan Kamu ‹stihdam›
    • Kamunun Efllefltirme ve Dan›flmanl›k Hizmetleri
    PAS‹F ‹ST‹HDAM POL‹T‹KALARI (AC‹L YARDIM)
    • ‹flsizlik Sigortas›
    • ‹flsizlik Yard›m›
    • Çal›flma Paylafl›m›
    - Erken Emeklilik
    - ‹fl Paylafl›m›
    - Çal›flma Sürelerinin K›salt›lmas›
    Ücretin Tan›m› ve Unsurlar›
    genifl anlamda ücret; insan eme¤inin bir bedeli olarak tan›mlan›rken; genel anlamda ise iflletmelerin kâr ve zarar›na ba¤l› olmayan, iflveren taraf›ndan emek sahibine üretilen mal›n sat›fl› beklenmeden ödenen, miktar› önceden belirlenmifl gelir olarak tan›mlanmaktad›r
    genel anlamda ücret; bir kimseye bir ifl karfl›l›¤›nda iflveren veya üçüncü kifliler taraf›ndan sa¤lanan ve para ile ödenen tutard›r
    Ücrete ‹liflkin Kavramlar:
    1-Ücret Türleri
    • Ücret Haddi (Ana ücret, Kök ücret veya ç›plak ücret)- Ücret Geliri,
    • Nominal (Parasal) ücret- Reel ücret,
    • Ayni ücret-Nakdi ücret,
    • Brüt ücret-Net ücret,
    • Kolektif ücret-Efektif ücret,
    • Ücret düzeyi,
    • Asgari ücret



    2-Ücret Sistemleri
    Ücret sistemleri en genel tan›mlama ile bireysel ücretlerin bileflimi, hesaplanmas› ve ödenmesine iliflkin düzenlemelere ve yöntemlere denir. Bir di¤er ifadeyle; iflverenlerin iflçiye eme¤inin karfl›l›¤› olan para ve para ile ölçülmesi mümkün olan tüm menfaatlerin ne miktarda ve hangi ölçütlere göre ödenece¤ini belirleyen kurallar bütünüdür. ‹flin gerçeklefltirilme zaman›na, yap›lan iflin miktar›na, çal›flan›n gösterdi¤i performansa, çal›flan›n bilgi, beceri ve yetkinlik düzeyine göre farkl›laflan belli bafll› ücret sistemleri; çal›flan›n verimlili¤i, e¤itim düzeyi, k›demi gibi unsurlar› dikkate almaks›z›n kararlaflt›r›lan ödemenin belirli bir süre çal›fl›lmas› sonunda hak edildi¤i zaman esas›na dayal› ücret sistemi, ücretin, üretim faaliyetinde bulunuldu¤u zaman dikkate al›nmaks›z›n üretilen parça say›s›na göre hesapland›¤› miktar esas› na dayal› ücret sistemi, çal›flan›n verimlili¤inin belirleyici unsur oldu¤u ve ortalama bir verimin üzerinde çal›fl›lmas› durumunda çal›fl›lan süre, gerçeklefltirilen üretim fazlas› ve kararlaflt›r›lan unsur (kalite, miktar, kesintisiz devam ve tasarruf gibi) ne ise bu unsurun gerçekleflmesine ba¤l› olarak as›l ücrete ek olarak prim ödemeleri yap›lmas›n› esas alan verimlilik esas›na (performansa dayal›) ücret sistemi ve ifle ait ücret sistemlerinin alternatifi olarak gelifltirilen, iflyerine çal›flan›n sahip oldu¤u beceri ve yetkinlikleri esas alan bireye dayal› ücret sistemleri olarak s›ralanabilir.
    B›rak›n›z yaps›nlar; rasyonel insan kendi ç›karlar›na devletten daha iyi karar verir, bu nedenle ekonomik faaliyetlere hiçbir müdahale olmamal›d›r (özellikle devlet müdahalesi) ancak bu flekilde piyasan›n kendili¤inden dengeye gelece¤i savunulur.
    B›rak›n›z geçsinler; mallar›n ve insanlar›n fakat özellikle mallar›n herhangi bir engelle karfl›laflmaks›z›n ülkeler aras›nda serbestçe al›n›p sat›labilmesidir (gümrük duvarlar›n›n indirilmesi-serbest ticaret).
    Çal›flan yoksullar: Yoksullu¤un çal›flmamaktan kaynakland›¤› fleklindeki yayg›n görüflün aksine, çal›flt›klar› hâlde yoksullaflanlar/yoksulluktan kurtulamayanlar› ifade etmektedir.
    TÜFE: Belirli bir dönemde belirli bir kitle taraf›ndan tüketici mal ve hizmetlerine ödenen perakende fiyatlardaki de¤iflikliklerin ölçüsüdür.
    Truck sistemi: Çal›flan ücretlerinin standart para yerine, mal veya para yerine geçen k⤛t kuponlar fleklinde ödendi¤i sistem.
    Asgari ücret: ‹flçilere normal bir çal›flma günü karfl›l›¤› ödenen ve iflçinin g›da, konut, giyim, sa¤l›k, ulafl›m ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçlar›n› günün fiyatlar› üzerinden asgari düzeyde karfl›lamaya yetecek ücrettir.
    Sosyal damping: Bir ülkenin daha düflük iflgücü maliyetleri ve/veya daha az k›s›tlay›c› ifl hukuku kurallar› vas›tas›yla di¤er ülkelere karfl› rekabet gücünü artt›rarak, istihdam yarat›c› yat›r›m› kendine çekmesidir.









    ÇALIfiMA KOfiULLARI VE ÇALIfiMA KOfiULLARINA ‹L‹fiK‹N DÜZENLEMELER
    Sosyal politika literatüründe bir kavram olarak çal›flma koflullar› “genellikle iflçilerin ifl münasebetinden do¤an haklar›n›n ve mükellefiyetlerinin tümü ve en genifl anlamda iflçinin hukuki, ekonomik ve sosyal statüsü” olarak tan›mlanmaktad›r. ILO’nun yeni hedefi olan herkese düzgün ifl sa¤lanmas› ve bu konuda ülkelerin üzerine düflen görevleri yerine getirmeleri gereklili¤i, 1999’daki Uluslararas› Çal›flma Konferans›’nda gündeme geldikten sonra bu konuda yap›lan pek çok çal›flman›n ard›ndan, bu ifllerin sa¤lanmas› için temel prensiplerin neler olaca¤› belirlenmifltir. Buna göre ülkeler için düzgün ifllerin sa¤lanmas›nda dört temel hedef ortaya konulmufltur:
    • Temel hak ve prensiplerin ve standartlar›n iflyerlerinde hayata geçirilmesi,
    • Uygun istihdam ve gelir elde etmeleri için, kad›n ve erkeklere daha fazla f›rsat yaratma,
    • Sosyal koruman›n kapsam›n› ve etkinli¤inin herkes için art›r›lmas›,
    • Sosyal diyalo¤un ve üçlü kat›l›mc›l›¤›n güçlendirilmesi.































    -4-
    GEL‹R DA⁄ILIMI ‹LE ‹LG‹L‹ TEMEL KAVRAMLAR
    1-Kiflisel Gelir Da¤›l›m›
    Bir ekonomide belirli bir dönemde üretilen millî gelirin kifliler, aileler ya da nüfus gruplar› aras›ndaki da¤›l›m› kiflisel gelir da¤›l›m› olarak adland›r›lmaktad›r. Kiflisel gelir da¤›l›m›nda, geliri elde edenlerin bu geliri hangi üretim faktörü s›fat›yla elde ettikleri dikkate al›nmaz. Bir di¤er ifadeyle, önemli olan elde edilen gelirin kayna¤› ve bileflimi de¤il, miktar›d›r (E¤ilmez, 2009: 212). Kiflisel gelir da¤›l›m› araflt›rmalar›, hanelerin sosyal ve ekonomik yap›lar›nda zaman içinde meydana gelen de¤iflikliklerin belirlenmesi ve uluslararas› karfl›laflt›rmalar aç›s›ndan oldukça önemlidir
    2-Fonksiyonel Gelir Da¤›l›m›
    Fonksiyonel gelir da¤›l›m› ise millî gelirin onu üreten üretim faktörleri, bir di¤er ifadeyle, emek sahipleri, sermaye sahipleri, toprak sahipleri ve giriflimciler aras›ndaki da¤›l›m›d›r. Bu anlamda, fonksiyonel gelir da¤›l›m› gelirin ücret, faiz, rant ve kâr aras›nda nas›l da¤›ld›¤›n› göstermektedir
    3-Bölgesel Gelir Da¤›l›m›
    Bölgesel gelir da¤›l›m›, bir ülkede yarat›lan gelirin co¤rafi olarak da¤›l›m›n› göstermektedir. Genellikle ülkelerin bütün bölgeleri ayn› derecede kalk›nm›fl de¤ildir. Ülke co¤rafyas› içerisinde baz› bölgeler gelirden fazla pay al›rken baz› bölgeler de yeteri kadar pay alamamakta ve geri kalmaktad›r. Bölgesel gelir da¤›l›m› adaletinin sa¤lanmas› için bölgelerin gelir ve istihdam yap›lar›n›n analiz edilerek her bölgenin kendi yap›sal özelliklerine uygun çözümler üretilmesi gerekmektedir
    4-Sektörel Gelir Da¤›l›m›
    Sektörel gelir da¤›l›m›, bir ülkede yarat›lan toplam gelirin üretim sektörlerine göre da¤›l›m›n› ifade etmektedir. Sektörel gelir da¤›l›m›; tar›m, sanayi ve hizmet gibi bafll›ca üretim sektörlerinin ulusal gelire hangi oranda katk›da bulundu¤unu göstermektedir.
    5-Birincil Gelir Da¤›l›m›
    Üretim sürecine kat›lan üretim faktörleri taraf›ndan yarat›lan gelirin serbest piyasa ekonomisine hiçbir müdahale olmaks›z›n da¤›l›m› birincil gelir da¤›l›m› olarak adland›r›lmaktad›r (Öztürk, 2009: 25). ‹kincil gelir da¤›l›m› ise devletin belirli bir dönem içerisinde serbest piyasada oluflan gelire çeflitli yollarla müdahale etmesi sonucu oluflan gelir da¤›l›m›d›r. ‹kincil gelir da¤›l›m› kavram›, gelirin yeniden da¤›l›m› olarak da ifade edilebilir.
    6-‹kincil gelir da¤›l›m›
    devlet, baz› mal ve hizmetleri düflük gelirlilere karfl›l›ks›z veya çok düflük bedellerle maliyetinin alt›nda sunmaktad›r. Yüksek gelir elde edenlerden artan oranl› tarifelerle sa¤lanan vergi gelirlerinin çeflitli yollarla düflük gelir gruplar›na aktar›lmas› ya da geliri belirli bir düzeyin alt›nda olanlar›n vergiden muaf tutulmas›, devletin gelir da¤›l›m›nda adaleti gerçektirmeye yönelik uygulamalar›na örnek olarak verilebilir
    Gelirin yeniden da¤›l›m›: Devletin birincil gelir da¤›l›m›ndaki eflitsizlikleri azaltmak amac›yla ekonomik ve sosyal tedbirler uygulayarak piyasa ekonomisinin iflleyifline müdahale etmesidir.



    GEL‹R DA⁄ILIMI Efi‹TS‹ZL‹⁄‹N‹N ÖLÇÜLMES‹
    Kiflisel gelir da¤›l›m› eflitsizli¤inin ölçülmesinde kullan›lan bafll›ca yöntemler, Lorenz E¤risi ve Lorenz E¤risi yard›m›yla hesaplanan Gini Katsay›s›’d›r.
    Lorenz E¤risi
    Kiflisel gelir da¤›l›m›nda eflitsizli¤in boyutunun saptanmas› için kullan›lan Lorenz e¤risi kutu fleklinde bir diyagram içinde gösterilmektedir. Diyagram›n dikey ekseninde toplam gelirin, yatay ekseninde ülke nüfusunun kümülatif yüzdeleri yer almaktad›r.
    Gini Katsay›s›
    Kiflisel gelir da¤›l›m›ndaki eflitsizli¤in derecesini gösteren Lorenz e¤risi geometrik bir yöntemdir. Gini katsay›s› ise eflitsizli¤in derecesini ölçen bir katsay›d›r. Gini katsay›s›, hem bir ülkedeki gelir da¤›l›m› eflitsizli¤inin zaman içerisindeki e¤ilimini göstermesi hem de ülkeler aras›nda karfl›laflt›rmalar yapmaya imkân tan›mas› aç›s›ndan önemli bir eflitsizlik ölçütüdür. Gini katsay›s› Lorenz e¤risinden türetilmifltir.
    Kay›t d›fl› istihdam: Çal›flanlar›n ilgili kamu kurum ve kurulufllar›na hiç bildirilmemesi ya da eksik bildirilmesi nedeniyle vergi ve sosyal güvenlik primleri gibi yasal yükümlülüklerden kaç›n›lmas›d›r.
    GEL‹R DA⁄ILIMINI BEL‹RLEYEN FAKTÖRLER
    1-Demografik Faktörler
    Nüfus art›fl› ve göç gelir da¤›l›m›n› belirleyen demografik faktörlerin bafl›nda gelmektedir. Özellikle, nüfus art›fl› karfl›s›nda yeterli düzeyde yat›r›m›n gerçeklefltirilemedi¤i ve buna ba¤l› olarak da yeni istihdam alanlar›n›n yarat›lamad›¤› geliflmekte olan ülkelerde iflsizlik ve kay›t d›fl› istihdam artmaktad›r. Bu durumda gelir da¤›l›m› emek aleyhine bozulmaktad›r. Nüfus art›fl h›z›n›n yüksek oldu¤u ülkelerde, özellikle alt gelir gruplar› e¤itim ve sa¤l›k hizmetlerinden yeterli düzeyde yararlanamamaktad›r. Benzer bir durum göç olgusuyla da yaflanmaktad›r. Nitekim yo¤un göç alan bölgelerde e¤itim, sa¤l›k, konut gibi hizmetler ve istihdam olanaklar› nüfusun gerisinde kalmakta ve gelir eflitsizliklerinin artmas›na neden olmaktadır
    2-Piyasa Yap›s›
    Bir ekonomide mal ve faktör piyasalar›nda tam rekabet koflullar›ndan daha çok aksak rekabet koflullar› geçerlidir. Aksak rekabet koflullar›n›n görüldü¤ü piyasalarda faaliyet gösteren firmalar, üretimlerini suni olarak azaltarak fiyatlar›n› yükseltmek suretiyle afl›r› kâr elde edebilmektedirler. Bu durum ise gelir da¤›l›m›n› monopolcü ve oligopolcü firma sahipleri lehine de¤ifltirmektedir
    3-Teknolojik Geliflme Düzeyi
    Teknolojik geliflme düzeyinin yetersiz oldu¤u ülkelerde gelir da¤›l›m›nda adaletin sa¤lanmas› için gerekli kaynaklar› oluflturmak da kolay olmamaktad›r. Emek ya da sermaye yo¤un teknolojilerin tercih edilerek üretim sürecinde kullan›lmas› gelir da¤›l›m›n› yak›ndan etkilemektedir. Geçmiflten günümüze, ekonomik ve teknolojik alandaki geliflmelerle birlikte, emek yo¤un teknolojiler yerini sermeye yo¤un teknolojilere b›rakmaktad›r. Sermaye yo¤un teknolojilerin yayg›nlaflmas›n›n do¤al bir sonucu olarak üretimde sermayenin pay› h›zla artarken eme¤in özellikle de niteliksiz eme¤in pay› azalmaktad›r. Teknolojik geliflme nitelikli iflgücünün verimlili¤ini art›rd›¤› için gelir da¤›l›m› niteliksiz iflgücü aleyhine bozulmaktad›r

    4-Üretim Faktörlerinin Niteli¤i
    Üretim faktörlerinin niteli¤indeki farkl›l›klara ba¤l› olarak gelir da¤›l›m› da farkl›laflmaktad›r. Kiflisel yeteneklerdeki farkl›l›klardan dolay› bireyler farkl› düzeylerde gelire sahip olabilmektedirler (Aktan ve Vural, 2002a: 22). E¤itim süreci boyunca elde edilen yetenek ve beceriler, çal›flma yaflam› boyunca edinilen deneyimler, eme¤i daha nitelikli hâle getirmektedir. Teknolojide yaflanan geliflmeler sermayenin verimlili¤ini; sulama, gübreleme ve ilaçlama gibi etkinlikler ise topra¤›n verimlili¤ini art›rmaktad›r. Baz› giriflimciler risk almaktan kaç›n›rken, baz›lar› yat›r›mlar›n› riski yüksek alanlara yönlendirerek büyük kazançlar sa¤layabilmektedir
    5-Servet Da¤›l›m›
    Gelir da¤›l›m›nda ortaya ç›kan dengesizliklerin önemli nedenlerinden biri de servet da¤›l›m›n›n dengesiz olmas›d›r. Gelir da¤›l›m›nda servete ba¤l› olarak ortaya ç›kan dengesizli¤in giderilmesinde arazi, bina gibi servetler üzerinden al›nan dolays›z vergiler önem kazanmaktad›r. Servetin de¤erinin artmas› sonucu gelir da¤›l›m›n›n servet sahibi lehine bozulmas›, servet üzerinden al›nan dolays›z vergilerle bir ölçüde giderilmifl olmaktad›r. Aksi hâlde, servet da¤›l›m›ndaki dengesizli¤e ba¤l› olarak gelir da¤›l›m›ndaki adaletsizlik daha da artmaktad›r
    6-Enflasyon ve Ekonomik Krizler
    Ekonomik krizler gelir da¤›l›m›n› sadece yüksek enflasyon ve reel ücretlerin azalmas› kanal›yla etkilememektedir. Ekonomik krizler; iflsizli¤in artmas›na, yat›r›m ve istihdam olanaklar›n›n daralmas›na neden olarak da gelir da¤›l›m› üzerinde olumsuz etkilerde bulunmaktad›r
    7-Bölgesel Geliflmifllik Farkl›l›klar›
    Bir ülkede ekonomik geliflme, ülke içindeki her bölgede ya da bölge içindeki tüm yerleflim merkezlerinde ayn› anda bafllamamaktad›r. Ekonomik geliflmenin do¤as›nda dengesizlik vard›r. Önce, geliflmeye en uygun koflullara sahip merkezler geliflir. Dolay›s›yla her ülkede, bölgeler aras›nda, ekonomik geliflme ile birlikte ortaya ç›km›fl az ya da çok yo¤unlukta sosyo-ekonomik geliflmifllik farkl›l›klar› vard›r. Geliflmifl bölgelerde istihdam olanaklar› fazla, ücretler yüksektir. Geri kalm›fl bölgelerde ise iflsizlik oran› çok yüksek, ücretler düflüktür. Mevcut iflletmeler daha çok, yöreye hitap eden ve emek-yo¤un teknolojiyle çal›flan küçük iflletmelerdir. Bölgeleraras› geliflmifllik fark›, kiflisel gelir farkl›l›klar›n›n en önemli nedenlerinden birini oluflturmaktad›r.
    8-Kamusal Mal ve Hizmetlerin Da¤›l›m›
    Kamu kurulufllar› taraf›ndan üretilen kamusal mal ve hizmetler bireysel arz ve talebin d›fl›nda kalmaktad›r. Savunma, güvenlik, adalet, altyap› ve çevrenin korunmas› gibi kamusal mal ve hizmetler serbest piyasa ekonomisinde bireysel üretime ve tüketime konu olmamakta, toplumun ortak gereksinimlerinden do¤an bu tür mal ve hizmetler kamu kurulufllar› taraf›ndan sunulmaktad›r. Kamusal hizmetlerin yeterlilik düzeyi ve bunlar›n da¤›l›m›, gelir da¤›l›m›n› do¤rudan etkilemektedir. Kamusal mal ve hizmetlerin yeterli düzeyde sunulamamas›, düflük gelirli kesimlerin ekonomik ve toplumsal floklarla bafla ç›kma ve de¤iflen koflullara uyum sa¤lama yeteneklerini azaltarak gelir da¤›l›m›n› olumsuz etkilmektedir


    9-Küreselleflme
    Küreselleflme olarak adland›r›lan süreçte ülkeler dünya ekonomisiyle giderek daha fazla bütünleflmektedir. Bu bütünleflmede, mal ve hizmetlerin yan› s›ra teknolojiler, finansal ak›mlar, do¤rudan yabanc› sermaye yat›r›mlar›, emek, bilgi ve kültürel ak›mlar öne ç›kmaktad›r. Küreselleflme süreci, ticaretin ve yat›r›m›n önündeki engellerin kald›r›lmas› sürecini de beraberinde getirmektedir. Bu e¤ilim ise uluslararas› s›n›rlar› aflma yetene¤ine sahip olan kesimler lehine gelir da¤›l›m›n› de¤ifltirmektedir. Sermaye sahipleri, yüksek vas›fl› iflçiler ve kaynaklar›n› talebin en çok oldu¤u yerde arzetme olana¤›na sahip olan kesimler, bu geliflme sonucunda refah›n› art›r›rken, iflgücünün ulusal s›n›rlar ötesinde ikame edilebilir hâle gelmesiyle vas›fs›z veya düflük vas›fl› iflçiler refah kayb› ile karfl› karfl›ya kalmaktad›r.
    GEL‹R DA⁄ILIMI POL‹T‹KASININ ARAÇLARI
    1-‹flgücü Piyasas› ve Ücret Politikalar›
    ‹stihdam›n korunmas›, art›r›lmas›, iflçi ve iflverenlerin örgütlenmesi, toplu pazarl›k ve grev hakk›n›n korunmas› gibi devletin çal›flma hayat›na yönelik uygulamalar› ve haz›rlad›¤› yasalar ayn› zamanda eme¤in gelir da¤›l›m›ndan ald›¤› pay›n belirlenmesinde de etkili olmaktad›r. Örne¤in, sendikal örgütlenme önündeki engellerin kald›r›lmas› ile özellikle bireysel olarak pazarl›k gücüne sahip olamayan düflük nitelikli eme¤in güçlendirilmesi ve toplu pazarl›k yoluyla ücretinin art›r›lmas› mümkün olmaktad›r. Dolay›s›yla, sendikalar toplu pazarl›k yoluyla birincil gelir da¤›l›m›n› emek lehine de¤ifltirilebilmektedir. Ücret politikalar› da do¤rudan eme¤in gelir düzeyini belirledi¤i için gelir da¤›l›m› politikas›n›n önemli araçlardan biridir. Örne¤in, asgari ücret uygulamas›, piyasadaki ücretlerin belirli bir seviyenin alt›na inmesini engelledi¤i için gelir da¤›l›m›n›n iyilefltirilmesi noktas›nda önemli bir iflleve sahiptir.
    2-Fiyat Politikas›
    Devlet, genifl toplum kesimlerinin tüketti¤i temel tüketim mallar›n›n fiyatlar›nda istikrar sa¤layarak, dar ve sabit gelirlilerin reel gelirlerinin afl›nmas›n› önlemekte ve bu flekilde fiyat politikas›n›, gelir da¤›l›m› politikas›n›n bir arac› olarak kullanabilmektedir.
    3-Gelirler Politikas›
    Gelirler politikas› ile bütün gelirlerle ilgili geliflmelere bu gelirlerin do¤uflu esnas›nda do¤rudan etki etmeyi amaçlayan hükümet politikalar› anlafl›lmaktad›r. Ücret ve fiyat politikalar› dar anlamda gelirler politikas›n›n esas›n› teflkil etmektedir. Genifl anlamda gelirler politikas› ise ücretliler d›fl›ndaki gelir gruplar›n› da kapsayan politikalar› içermektedir. Sat›n alma gücü politikas› olarak ele al›nd›¤›nda bu politika, toplam arz karfl›s›nda toplam talebin yetersizli¤ini gidermeye yönelik politikalar anlam›na gelmektedir.
    4-Servet Politikas›
    Servet politikas›, servetin gelir getirme fonksiyonu ve servetin eflitsiz da¤›l›m› nedeniyle, gelir da¤›l›m› politikas›n›n en önemli araçlar›ndan birisidir. Bu politika ile servetin genifl kitlelere yayg›nlaflt›r›larak gelir da¤›l›m› eflitsizliklerinin giderilmesi amaçlanmaktad›r. Devlet, servet politikas› arac›l›¤›yla gelir da¤›l›m›n› düzenlemek için, öncelikle servetin kayna¤›n› oluflturan tasarruflar›n ba¤›ml› çal›flanlar›n elinde oluflmas›n› kolaylaflt›r›c›, yani tasarrufu özendirici önlemler almaktad›r.

    5-Maliye Politikas›
    Gelir da¤›l›m› politikas›n›n bir di¤er önemli arac› da maliye politikas›d›r. Bu politika ile birincil gelir da¤›l›m›n› tamamlay›c›, yeniden da¤›l›mla ilgili önlemler anlafl›lmaktad›r. Devlet, maliye politikas› arac›l›¤› ile gelirin yeniden da¤›l›m›n› vergiler ve kamu harcamalar› yoluyla gerçeklefltirmektedir
    6-E¤itim Politikas›
    E¤itim, bilgi ve becerileri gelifltirmek suretiyle kiflilerin verimliliklerini art›rmaktad›r. E¤itimin gelir getirici fonksiyonu dikkate al›nd›¤›nda, e¤itimde f›rsat eflitli¤inin sa¤lanmas› yoluyla gelir ve sosyal statü kazanma flans›n›n herkese aç›k tutulmas›, toplumdaki gelir da¤›l›m› eflitsizli¤ini azalt›c› bir rol oynamaktad›r. Devlet, e¤itime bafllamada herkese eflitlik sa¤layarak, e¤itim araç ve gereçleri ile ilgili olanaklar› gelifltirerek ve e¤itim harcamalar›n› daha fazla üstlenerek, e¤itimdeki f›rsat eflitsizli¤ini ve dolay›s›yla kifliler aras›nda bu yönde oluflan farkl›l›klar› azaltabilmektedir.
    7-Sosyal Güvenlik Politikas›
    ‹nsan›n toplum içerisinde yaflamaktan dolay› karfl› karfl›ya bulundu¤u iflsizlik, hastal›k, sakatl›k, yafll›l›k gibi risklerin sonuçlar›na karfl› emniyet sa¤layan sosyal güvenli¤in önemli bir fonksiyonu da toplumun çeflitli kesimleri aras›nda gelir transferi sa¤layarak gelirin yeniden da¤›l›m›na katk›da bulunmakt›r.
    Primsiz sistem: Yard›mlardan yararlanman›n, bu yard›mlar›n finansman›na kat›lmadan gerçekleflmesidir. Finansman› devlet bütçesinden karfl›lanan bu sistemde, kendilerine yap›lan yard›mlar ya da sa¤lanan hizmetler karfl›l›¤›nda kifliler herhangi bir bedel ya da prim ödememektedirler.
    Sat›n alma gücü paritesi: Ülkeler aras›ndaki fiyat düzeyi farkl›laflmas›n› ortadan kald›ran para birimi dönüfltürme oran›d›r.
    DÜNYADA GEL‹R DA⁄ILIMI
    Dünya ülkeleri aras›nda gelir da¤›l›m›ndaki farkl›l›klar› ortaya koymak için Dünya Bankas› taraf›ndan yay›nlanan ve ülkelerin kifli bafl›na düflen millî gelirlerini gösteren verileri incelemek gerekmektedir. Dünya Bankas›’n›n yay›nlad›¤› World Development Indicators 2011 Raporu’nda, Sat›n Alma Gücü Paritesine göre dünyan›n en zengin ve en yoksul 10 ülkesi, kifli bafl›na düflen millî gelir düzeylerine göre afla¤›daki tabloda yer almaktad›r. Tablo 4.1 incelendi¤inde, dünyan›n en zengin ve en yoksul ülkelerinin dünya gelirinden elde ettikleri paylar aras›nda çok büyük bir fark oldu¤u görülmektedir. Kifli bafl›na düflen millî gelir aç›s›ndan dünyan›n en zengin ülkesi olan Norveç’te kifli bafl›na düflen millî gelir 55.420 $ iken dünyan›n en yoksul ülkesi Burundi’de bu rakam sadece 390 $’d›r. Dünya Bankas›’n›n ülkeleri gelir gruplar›na ay›rarak yapt›¤› s›n›fland›rmaya göre ise 2009 y›l›nda, düflük gelirli ülkelerde sat›n alma gücü paritesine göre kifli baflına düflen ortalama millî gelir 1.220 $; orta-alt gelirli ülkelerde 4.784 $; orta-üst gelirli ülkelerde 12.440 $; yüksek gelirli ülkelerde ise 36.213 $’d›r. Bu rakamlardan da anlafl›laca¤› üzere ekonomik geliflmifllik düzeyinin önemli bir göstergesi olan kifli bafl›na düflen millî gelir aç›s›ndan düflük ve yüksek gelirli ülkeler aras›nda büyük bir uçurum söz konudur.




    TÜRK‹YE’DE GEL‹R DA⁄ILIMI
    Türkiye ‹statistik Kurumunun, gelir da¤›l›m›na iliflkin istatistiklerinin bafllang›ç y›l› 1987 olmakla birlikte, bu istatistikler TÜ‹K taraf›ndan 2002 y›l›ndan itibaren düzenli bir flekilde yay›nlanmaya bafllam›flt›r. Avrupa Birli¤ine uyum çal›flmalar› kapsam› nda TÜ‹K, 2006 y›l›ndan itibaren Gelir ve Yaflam Koflullar› Araflt›rmas›’n› uygulamaktadır
    YOKSULLUKLA ‹LG‹L‹ TEMEL KAVRAMLAR
    1-Mutlak Yoksulluk-Göreli Yoksulluk
    Mutlak yoksulluk kavram›, asgari geçim düflüncesine dayanmaktad›r ve kiflilerin ya da hane halk›n›n asgari geçim düzeyinin alt›nda olma durumunu ifade etmektedir. Göreli yoksulluk kavram› ise insan›n toplumsal bir varl›k olmas›ndan hareket etmektedir. Bu kavram, yoksullu¤u sadece mutlak anlamda bir yaflam› sürdürme meselesi olarak görmemektedir. Buna göre göreli yoksulluk, kifli ya da hane halk›n›n sahip oldu¤u gelir düzeyinin, içinde yaflad›klar› toplumdaki ortalama gelir düzeyinin belirli bir yüzdesi ile karfl›laflt›r›lmas› esas›na dayanan ve karfl›laflt›r›lan gelir düzeyinin gerisinde kalma durumu ile aç›klanan bir kavramd›r.
    2-Objektif Yoksulluk-Subjektif Yoksulluk
    Objektif yoksulluk, al›nmas› gereken günlük kalori miktar› ya da yap›lan tüketim harcamalar› gibi tespit edilebilir ve do¤rulu¤u kan›tlanabilir bir standard›n ya da standartlar setinin afla¤›s›nda kalma durumudur. Subjektif yoksulluk ise gerekli ya da yeterli düzeyin alt›nda olma konusunda kiflilerin kendi de¤erlendirmelerine dayal› bir görüfle iflaret etmektedir
    3-Gelir Yoksullu¤u-‹nsani Yoksulluk
    Gelir yoksullu¤u, kiflilerin yaflamlar›n› sürdürebilmeleri ya da asgari bir yaflam standard›nda yaflayabilmeleri için ihtiyaç duyduklar› temel gereksinimlerini karfl›layacak gelire sahip olmamalar› durumu olarak tan›mlanabilir. Gelir yoksullu¤u hesaplan›rken genellikle asgari bir yaflam düzeyini sa¤lamak için gerekli olan gelir, yoksulluk s›n›r› olarak tan›mlanmaktad›r. Bu s›n›r›n alt›nda gelire sahip olan kifliler ya da hane halklar› da yoksul olarak adland›r›lmaktad›r. Birleflmifl Milletler Kalk›nma Program› (UNDP) taraf›ndan 1997 y›l›nda yay›nlanan ‹nsani Geliflme Raporu’nda gelifltirilen insani yoksulluk kavram› ise insani geliflme ve insanca yaflam için parasal olanaklar›n yan› s›ra temel ihtiyaçlar›n karfl›lanabilmesi için ekonomik, sosyal ve kültürel baz› olanaklara sahip olman›n da gerekli oldu¤u fikrine dayanmaktad›r. Ayn› raporda, insani yoksullu¤u ölçmek için gelifltirilen insani yoksulluk endeksinde, yaflam süresinin k›sal›¤›, temel e¤itim hizmetlerinden mahrumiyet ve kamusal ve özel kaynaklara eriflememe gibi kriterler dikkate al›nmaktad›r
    YOKSULLU⁄UN ÖLÇÜLMES‹
    Yoksulluk s›n›r›, temel g›da maddelerinden oluflan g›da sepetinin maliyeti ya da bir asgari kalori miktar›n›n gerektirdi¤i tüketim harcamas›n›n parasal de¤eridir.







    Türkiye’de Yoksulluk Üzerinde Etkili Olan Faktörler
    1-Gelir Da¤›l›m›
    2-Göç
    3-‹flgücü Piyasas›
    4-Sosyal Güvenlik
    5-E¤itim
    6-Aile ve Dayan›flmac› Unsurlar
    Mikrokredi: Mikrokredi, resmî finans kurulufllar›na eriflim olana¤› bulunmayan yoksul ailelerin üretici faaliyetlere giriflmelerine ve tüketimlerini istikrarl› hâle getirmelerine yard›mc› olmak amac›yla, çok küçük mebla¤larda (mikrokredi) sa¤lanan kredidir.
    Dünyadan Mikrokredi Uygulamalar›
    Mikrokredi uygulamalar› Afrika, Bangladefl, Bosna-Hersek ve di¤er baz› Do¤u Avrupa Ülkeleri, Endonezya, Ermenistan, Gürcistan, K›rg›zistan, Pakistan, Hindistan, Orta ve Latin Amerika Ülkeleri ile ABD gibi ülkelerde mevcuttur. Ekonomist Muhammed Yunus’un öncülü¤ünde Bangladefl’te bafllat›lan mikrokredi uygulamas› bugün dünyadaki en kapsaml› uygulamad›r. Hükümet bu program› kullanarak 2015 y›l›na kadar ülkedeki yoksullu¤u yar›ya indirmeyi hedeflemektedir. Bu program›n en büyük uluslararas› finansal deste¤i Dünya Bankas›ndan gelmektedir ve 5.5 milyon kifli Dünya Bankas›n›n yoksullukla mücadele mikrokredi program›ndan borç alm›flt›r.
    Türkiye’den Uygulama Örnekleri
    Türkiye’deki örneklere bak›ld›¤›nda uygulamalar›n daha çok en yoksul kesime yönelik sosyal yard›mlar konusunda yo¤unlaflt›¤› görülmektedir. Sosyal Yard›mlaflma ve Dayan›flma Genel Müdürlü¤ü kapsam›ndaki Sosyal Riski Azaltma Projesi (SRAP) 2001’de bafllat›lan görece yeni uygulamalardan birisidir. SRAP’›n amac› üst üste yaflanan ekonomik krizler sonras› oluflan yoksullukla mücadelede etkin politikalar›n gelifltirilmesi ve bu politikalar› uygulayan kamu kurumlar›n›n kurumsal kapasitelerinin güçlendirilmesidir. SRAP; H›zl› Yard›m, fiartl› Nakit Transferi (fiNT), Yerel Giriflimler ve Kurumsal Geliflim bileflenlerinden oluflmaktad›r. SRAP’›n fiartl› Nakit Transferi bilefleni kapsam›nda, yoksulluk nedeniyle çocuklar›n› okula kaydettiremeyen, gönderemeyen veya okuldan almak zorunda kalan, okul öncesi çocuklar›n› düzenli sa¤l›k kontrollerine götüremeyen ailelerin ya da düzenli sa¤l›k kontrollerini yapt›ramayan anne adaylar›n›n ekonomik yönden desteklenmesi ve Türkiye’de düzenli bir nakit sosyal yard›m sisteminin yerlefltirilmesi amaçlanmaktad›r. Türkiye’de mikrokredi konusunda ise bafll›ca iki uygulamadan söz edilebilir. ‹lk mikrokredi uygulamas› Kad›n Eme¤ini De¤erlendirme Vakf› taraf›ndan Maya Mikro Ekonomik Destek ‹flletmesi ad›yla Marmara deprem bölgesinde 2002’de bafllat›lm›flt›r. Bu kurum, özellikle yoksul kad›nlara kendi ifllerini kurmalar› konusunda finansal ve teknik destek sa¤lamaktad›r. Halen Kocaeli, ‹stanbul, Sakarya ve Düzce’de faaliyetini sürdürmektedir. Mikrokredi uygulamas› alan›ndaki ikinci oluflum ise 2003 y›l›nda Türkiye ‹sraf› Önleme Vakf› ile Bangladefl kökenli Grameen Bank’›n ifl birli¤i ile Diyarbak›r’da oluflturulan uygulamad›r. Türkiye’de mikrokredi uygulamas› halen 46 il ve toplam 67 flubede devam etmektedir. Kredi alan kad›n say›s› her y›l artmaktad›r. 2008 y›l›nda 10.000 olan kredi kullanan kad›n say›s› 2009 y›l›nda 29.000’e, 2010 A¤ustos ay› itibariyle ise 36.386’ya yükselmifltir. En çok kredi da¤›t›lan befl il s›ras›yla Diyarbak›r, Kahramanmarafl, Gaziantep, fianl›urfa ve Eskiflehir’dir.
    -5-SOSYAL POL‹T‹KA
    SOSYAL GÜVENL‹K KAVRAMI
    Terim Olarak Sosyal Güvenlik
    Sosyal güvenlik ihtiyac›, ilk insanla birlikte var olmas›na ra¤men terim olarak sosyal güvenli¤in kullan›m› çok yenidir ve ilk defa 1935 tarihli, Amerikan Sosyal Güvenlik Kanunu’nda (The Social Security Act) kullan›lm›flt›r. Terim olarak kullan› lmas› gecikmifl olmakla birlikte benimsenmesi ve yayg›n olarak kullan›m› çok k›sa sürede gerçekleflmifl, nitekim 1941 tarihli Atlantik fiart’›nda; 1948 tarihli Birleflmifl Milletler ‹nsan Haklar› Evrensel Bildirgesi’nde Uluslararas› Çal›flma Örgütünün konu ile ilgili belgelerinde s›kl›kla kullan›lmaya bafllanm›flt›r
    Tehlike: ‹nsanlar›n istek ve iradeleri d›fl›nda meydana gelen ve geldi¤i zamanda onlara zarar vererek muhtaç durumda b›rakan ve korunma ihtiyac› do¤uran olaylard›r.
    Genifl anlamda sosyal güvenlik dar anlamdaki sosyal güvenli¤in anlam ve kapsam›n› geniflleterek, sebebi ne olursa olsun muhtaçl›k ve yoksulluk yaratan her türlü duruma karfl› korunma garantisi sa¤lanmas› anlam›na gelmektedir. Bu anlam›yla sosyal güvenlik, sosyal politika ile anlam ve kapsam bak›m›ndan bütünleflmektedir. Dar anlamda sosyal güvenli¤in kapsam›na giren tehlikelere ilaveten aile, konut, flehirleflme, e¤itim, meslek seçimi, istihdam, sa¤l›k ve hijyen, ifl sa¤l›¤› ve güvenli¤i, ülke içi yer de¤ifltirme ve uluslararas› göç gibi yoksulluk yaratma riski bulunan her durum genifl anlamda sosyal güvenli¤iin ilgi alan›na girmektedir.
    Genifl anlamda sosyal güvenlik
    • Fertlere ve ailelerine ekonomik güvence sa¤lamak,
    • “Önlemek, ödemekten ucuzdur” anlay›fl›na uygun olarak sosyal güvenli¤in önleyici fonksiyonunu güçlendirmek,
    • Kiflili¤in serbestçe gelifltirilmesi ve insan mutlulu¤unun art›r›lmas›, amaçlar›n›da kapsam›na alm›fl tedbirler bütünüdür
    Bir baflka aç›dan de¤erlendirmek gerekirse, genifl anlamda sosyal güvenlik, ILO’nun insana yak›fl›r ifl amac›n› gerçeklefltirme idealine daha yak›n anlama sahiptir.
    ‹nsana yak›fl›r ifl; insanlar›n çal›flma hayat›na yönelik bütün olumlu beklentilerinin (hak etti¤i ücret ve çal›flma süresi gibi) gerçekleflti¤i durumu ifade eder
    sosyal güvenlik, tehlikenin zararlar›na karfl› yürütülen mücadelenin ad›d›r.
    Tehlikelerle Mücadele ve Sosyal Güvenlik
    • Fizyolojik tehlikeler
    • Tabii afetlerden kaynaklanan tehlikeler
    • Sosyo-ekonomik tehlikeler
    • ‹nsanlar›n sebep oldu¤u tehlikeler
    Tehlikeler, sosyal güvenlik ihtiyac› do¤uran zararlar› bak›m›ndan da s›n›fland›r›labilir. Buna göre tehlike meydana geldi¤i zaman:
    • Çal›flma gücünün kaybedilmesi,
    • Gelir kesilmesine veya azalmas›na,
    • Gider art›fl›na,
    • Mal varl›¤›n›n kaybedilmesine



    Tehlikeler; yaratt›¤› zararlar›n süresi dikkate al›narak: K›sa vadeli ve uzun vadeli tehlikeler olarak da s›n›fland›r›l›r. Buna göre; hastal›k, anal›k, iflsizlik ve ifl kazalar› k›sa vadeli sosyal güvenlik tehlikeleri; malullük, yafll›l›k ve ölüm gibi tehlikeler ise uzun vadeli tehlikeler olarak tan›mlan›r.
    102 Say›l› Sözleflme: 1952 tarih ve 102 say›l› “Sosyal Güvenli¤in Asgari Normlar›” Sözleflmesi, ILO’nun bu alanda kabul etti¤i ilk ve en kapsaml› sözleflmedir.
    Sosyal Güvenlik Teknikleri ve Yöntemleri (Kurumsal Yap›)
    • Geleneksel sosyal güvenlik yöntemleri (sosyal yard›mlar)
    • Modern (günümüz) sosyal güvenlik yöntemleri
    • Bireysel tasarruflar
    • Aile içi yard›mlaflma
    • Tan›ma bilme faktörüne ba¤l› yard›mlaflma
    • Dinî sosyal yard›mlar
    • Kurumsallaflm›fl sosyal yard›mlar
    İnsanlık tarihinin başlangıcından devletin günümüz sosyal güvenlik sistemlerinin oluşturulmasına kadar geçen dönem geleneksel sosyal güvenlik yöntemidir.
    Modern (Günümüz) Sosyal Güvenlik Yöntemleri
    18. yüzy›l›n ikinci yar›s›ndan itibaren ortaya ç›kan Sanayi Devrimi’ne ba¤l› olarak h›zlanan flehirleflme, iflgücünün yap›s›ndaki de¤iflme, çal›flma ve istihdam flartlar›n›n de¤iflmesi, aile yap›s›ndaki küçülme geleneksel sosyal güvenlik yöntemlerini ortadan kald›rm›fl veya zay›flatm›flt›r. Yeni toplumsal yap›n›n ihtiyaç duydu¤u sosyal güvenlik ihtiyac›n› karfl›lamak üzere iki temel yöntem gelifltirilmifltir
    • Sosyal sigorta yöntemi
    • Devletçe korunma yöntemi
    Tamamlay›c› Sosyal Güvenlik Yöntemleri: OYAK-İLKSAN
    Orta Sand›klar›: Teavün-Sosyal yard›m sand›klar›: Muhtaç duruma düflenlere mali destek vermek üzere genellikle ayn› meslek veya sanayideki kifliler taraf›ndan meydana getirilen primli sisteme göre iflleyen yard›mlaflma sand›klar›d›r. Çal›flma ilkeleri dikkate al›nd›¤› zaman, orta sand›klar›n›, sosyal sigortalar›n ilk örnekleri, öncüsü olarak kabul etmek yanl›fl olmayacakt›r.
    Avar›z vak›flar›: Osmanl› Devleti’nde köy ve mahallelerde, hâlk›n ve özellikle muhtaçlar›n bir tak›m temel gereksinimlerinin karfl›lanmas› için kurulan vak›flar
    Külfet-nimet dengesi: Sosyal sigorta kurumlar›n›n iflleyiflinde sigorta tekni¤inin hakim oldu¤unu vurgulamak üzere ödenen primlerle (külfet), sa¤lanan fayda (nimet) aras›nda bir iliflki ve denge bulundu¤u gerçe¤ini ifade etmek için kullan›lan yayg›n bir terimdir.
    Günümüzde Sosyal Güvenlik
    BM, ‹nsan Haklar› Evrensel Bildirgesi’nin 22. ve 25. maddelerinde temel ve vazgeçilmez insan haklar›ndan biri olarak kabul edilen ve kapsam› ve s›n›rlar› çizilen sosyal güvenlik, ILO’nun 1952 tarih ve 102 say›l› Sosyal Güvenli¤in Asgari Normlar› Sözleflmesi ile somut norm ve standartlar› belirlenmifltir


    ‹nsan Haklar› Evrensel Bildirgesi; Madde 22: Herkesin, toplumun bir üyesi olarak, sosyal güvenli¤e hakk› vard›r. Ulusal çabalarla ve uluslararas› ifl birli¤i yoluyla ve her devletin örgütlenmesine ve kaynaklar›na göre, herkes onur ve kiflili¤inin serbestçe geliflim için gerekli olan ekonomik, sosyal ve kültürel haklar›n›n gerçeklefltirilmesi hakk›na sahiptir
    ‹nsan Haklar› Evrensel Bildirgesi; Madde 25:
    1. Herkesin kendisinin ve ailesinin sa¤l›k ve refah› için beslenme, giyim, konut ve t›bbi bak›m hakk› vard›r. Herkes iflsizlik, hastal›k, sakatl›k, dulluk, yafll›l›k ve kendi iradesi d›fl›ndaki koflullardan do¤an geçim s›k›nt›s› durumunda güvenlik hakk›na sahiptir.
    2. Analar›n ve çocuklar›n özel bak›m ve yard›m görme haklar› vard›r. Bütün çocuklar; evlilik içi veya evlilik d›fl› do¤mufl olsunlar, ayn› sosyal güvenceden yararlan›rlar.
    OYAK ve ‹LKSAN ülkemizdeki en yayg›n tamamlay›c› sosyal güvenlik kurumlar›d›r. OYAK,
    Türk Silahl› Kuvvetleri mensuplar›n›n, ‹LKSAN da Milli E¤itim Bakanl›¤› bünyesindeki ilkokul ö¤retmenlerinin yard›mlaflma sand›¤›d›r. Benzer amaçla oluflturulan, kamu kesiminde askerî personel d›fl›ndaki memurlar› kapsam›na alan Memur Yard›mlaflma Kurumu (MEYAK), 1971 y›l›nda oluflturulmufl ancak baflar›l› olamam›flt›r. Nitekim, 1971-1982 aras›
    dönemde çal›flan memurlardan toplanan paralar›n iadesi ile 1982 y›l›nda tasfiye edilmifltir.
    Otto Von Bismark: Bir konfederasyon olan Almanya’n›n birleflerek imparatorlu¤a dönüflmesinde en önemli rolü oynayan ve ilk flansölyesi (baflbakan) Alman devlet adam›d›r.
    Sanayi toplumunun çal›flma hayat›na yönelik sorunlar›n› çözmeye yönelik devletçi sosyal politika tedbirlerini kapsaml› flekilde uygulam›flt›r. Sosyal sigortalar›n kurulmas›da dâhil olmak üzere hayata geçirdi¤i sosyal reformlar politikas› ile sosyal devlet kavram›n›n geliflmesini ve yerleflmesini sa¤lam›flt›r. İlk sosyal sigortaları 19yy son çeyreğinde almanyada kurmuştur.
    Beveridge Modeli: Alman Bismark modeline karfl› gelifltirilen ‹ngiliz sosyal güvenlik sistemi modeli olarak bilinir. ‹ngiliz iktisatç› William Henry Beveridge taraf›ndan gelifltirilmifltir. Sistemin özünü, vergilerle finanse edilmesi, fertlere herhangi bir karfl›l›k olmaks›z›n asgari seviyede koruma garantisi sa¤lanmas› oluflturmaktad›r. Sa¤l›k sistemi de yine vergilerle
    finanse edilen millî sa¤l›k sigortas› modeli ile oluflturulmufltur. Bütün sosyal güvenlik hizmetleri ülke çap›nda tek kurumla yürütülmektedir















    Sosyal Sigortalar›n Özellikleri ve Özel Sigortalar
    Bir sosyal güvenlik tekni¤i olarak sigorta tekni¤ini esas alan sosyal sigortalar› ayn› tekni¤i kullanan özel sigortalardan ay›ran farklar, ayn› zamanda sosyal sigortalar›n belirleyici özelliklerini oluflturur. Zorunluluk, sigortac›l›k, finansmana kat›l›m, gelirin yeniden da¤›l›m›n› sa¤lama ve özerk yönetim ilkeleri ile tarif edilen bu özellikler ana bafll›klar› ile flunlard›r
    • Sosyal sigortalar, devlet taraf›ndan kurulan kamu sigorta programlar›d›r. Taraflar aras›ndaki iliflkiler kamu hukuku çerçevesinde düzenlenir (kamu sigortas› olma ilkesi).
    • Devlet sosyal sigortalar›n garantörüdür. Sistem finansman problemi ile karfl›laflt›¤› zaman aç›klar devlet taraf›ndan kapat›l›r (Devletin garantör olma ilkesi).
    • Sosyal sigortalar›n kapsam›na girmek zorunludur. Sosyal sigorta Kanunu’nda tarifi yap›lan kifliler zorunlu olarak sigortal› say›l›rlar (zorunluluk ilkesi).
    • Sosyal sigortalar, ilgili taraflar›n ödedi¤i primlerle finanse edilir. Sigortal›lar›n yan› s›ra iflverenler ve baz› sigorta kollar› için devlet de üçüncü taraf olarak sistemin finansman›na kat›l›r (finansmana kat›l›m ilkesi).
    • Sosyal sigortalar devlet taraf›ndan kurulmas›na ra¤men, di¤er kamu kurumlar›ndan farkl› olarak yönetimine sosyal taraflarda kat›l›r (özerk yönetim ilkesi).
    • Sosyal sigortalarda ödenen primlerle sa¤lanan haklar aras›nda bir ba¤lant› vard›r. Bu ba¤lant›, gelirin yeniden da¤›l›m›n› sa¤layacak flekilde baz› sigorta kollar›nda çok zay›f (hastal›k gibi), baz› sigorta kollar›nda (yafll›l›k gibi) ise güçlüdür (karfl›l›k olma ilkesi).
    Türkiyede Sosyal Sigorta
    Türkiye’de sosyal sigortalar›n kurulmas› 1938 tarih ve 3008 say›l› ‹fl Kanunu’nda öngörülmesine ra¤men, gerçekleflmesi ancak 1945 y›l›nda mümkün olabilmifltir. 9.7.1945 tarihinde oluflturulan ‹flçi Sigortalar› ‹daresi bünyesinde ilk sigorta kolu olarak ifl kazalar› ve meslek hastal›klar› ile anal›k sigortas› birlikte kurulmufltur. Bunu 1949 y›l›nda hastal›k sigortas›, 1957 y›l›ndan itibaren de yafll›l›k sigortas› takip etmifltir. Farkl› sosyal sigorta kollar›n›n birleflmesi 1964 y›l›nda 506 say›l› Sosyal Sigortalar Kanunu ile gerçekleflmifltir.

















    sosyal sigortalarla özel sigortalar›n farkları
    • Sosyal sigortalarda devlet kurucu ve garantör, özel sigortalarda ise düzenleyici ve denetleyicidir. Sosyal sigortalar finansman problemleri yaflayabilirler ancak iflas etmezler. Yükümlülükleri devlet taraf›ndan yerine getirilir. Özel sigortalar, nadiren de olsa iflas edebilir, yükümlülüklerini yerine getiremez hâle geldiklerinde faaliyetlerine son verirler.
    • Sosyal sigortalara kat›lmak zorunlu, özel sigortalara kat›lmak iste¤e ba¤l›d›r. Ancak, baz› özel sigorta alanlar› kamu menfaati gerekçesi ile zorunlu hâle getirilirken (do¤al afetler ve trafik gibi), sosyal sigortalarda da istisnai de olsa iste¤e ba¤l› sigortal›l›k uygulamalar›na rastlanmaktad›r.
    • Sosyal sigortalarla kapsama al›nanlar aras›ndaki iliflkiler kanunla belirlenir, belirli s›n›rlar d›fl›nda taraflar aras›nda sözleflme serbestîsi (özgürlü¤ü) yoktur. Özel sigortalar ise tamamen sözleflme serbestîsi ilkesine göre çal›fl›rlar.
    • Sosyal sigortalar çal›flma gücü kayb›, gelir kesilmesi ve hastal›k dolay›s›yla gider art›fllar›n› karfl›larken, özel sigortalar daha çok mal varl›¤› kay›plar›n› karfl›larlar. Ancak, özel sigortalar›n hayat, kaza, ölüm ve sa¤l›k sigortalar› sosyal sigortalar›n ilgi alan›na giren alanlard›r.
    • Sosyal sigortalarda sigortal›n›n yan› s›ra iflverenler ve baz› durumlarda devlet de prim öderken (hatta ifl kazalar› gibi sigorta kollar›n›n primleri tamamen iflverence ödenir) özel sigortalarda esas olarak sigortal› prim öder. Ancak, baz› sigorta kollar› için iflverenler istihdam ve ücret politikas›n›n bir uzant›s› olarak teflvik edici nitelikte prim öderken (sa¤l›k sigortas› gibi) bazen de devlet vergi muafiyetleri ile teflvik edici flekilde mali destekler sa¤layabilir.
    • Sosyal sigortalarla özel sigortalar aras›ndaki temel farklardan biri, sosyal sigortalarda koruma birimi olarak ailenin al›nmas› özel sigortalarda ise fertlerin al›nmas›d›r. Sosyal sigortalarda prim ödeyen kiflinin efli, çocuklar› ve hatta ana-babas›na bakmakla yükümlü olunan kifli olarak koruma kapsam›na al›n›rken, özel sigortalarda her bir fert için ayr› prim ödenmesi gerekir.
    • Sosyal sigortalarla özel sigortalar aras›ndaki en temel fark risk farkl›laflt›rmas› ile ilgilidir. Sosyal sigortalar yafl›, cinsiyeti, medeni durumu, ifli, geliri ve sa¤l›k durumu ne olursa olsun herkesi kapsama al›rken ve gelirine göre ayn› miktarda prim al›rken, özel sigortalar gelir-gider dengesini dikkate alarak riski yüksek olan gruplar› kapsama almaz veya çok yüksek primle sigortal› yapar.
    • Sosyal sigortalarda ifl kazalar› ve meslek hastal›klar› ve sa¤l›k sigortalar›nda sigorta kollar› için ödenen primlerle sa¤lanan haklar aras›ndaki iliflki son derecede zay›f iken (geliri yeniden da¤›tma ilkesi) özel sigortalarda ödenen primlerle sa¤lanan haklar aras›nda bire bir iliflki vard›r.
    SOSYAL S‹GORTALARIN KAPSAMI
    Sosyal sigortalar›n kapsam›, koruma kapsam›na ald›¤› kifliler bak›m›ndan ve sigorta kollar› (sosyal riskler-tehlikeler) itibar›yla incelenebilir. Nihai hedef, herkesi her tehlikeye karfl› koruma kapsam›na almakt›r.
    1-Kifliler Bak›m›ndan Sosyal Sigortalar›n Kapsam›
    Sosyal sigortalar›n hangi nüfus kesimi ve çal›flan grubundan bafllayarak kimleri öncelikle kapsama alacaklar›n› ihtiyaç, mali imkânlar, idari imkânlar ve bask› grubu faktörleri belirler.
    • ‹htiyaç faktörü: Kendini tehlikelerin zararlar›ndan koruma da en zay›f ve güçsüz durumda olan grubun öncelikle kapsama al›nmas›n› gerektirir. Buna göre sanayi sektöründe küçük iflyerlerinde ve düflük ücretle çal›flanlar öncelikle kapsama al›nmal›d›r.
    • Mali imkânlar (ödeme gücü) faktörü: Sosyal sigortalar kendi gelirlerini kendileri sa¤layan kurumlar oldu¤u için sistemin gelir aya¤›n› güçlendirmek için ödeme gücü yüksek olanlar öncelikle kapsama al›n›r.
    • ‹dari imkânlar faktörü: Sosyal sigortalar›n sa¤l›kl› ifllemesi için özellikle uzun vadeli sigorta kollar› bak›m›ndan sigortal›lar›n çal›flma gün say›lar› ve ödedikleri primlerle ilgili olarak uzun dönemli, düzenli ve güvenilir kay›tlar tutulmas› gerekti¤inden flehirlerde, büyük iflyerlerinde ve sürekli statüde çal›flanlar öncelikle kapsama al›n›r. Sosyal sigortalar›n idare olarak örgütlenme gücü yüksek olan yerler öncelikle kapsama al›n›r.
    • Bask› grubu (politik) faktör: Yukar›da say›lan objektif faktörlere karfl›, siyasi iktidar›n flekillenmesine göre baz› çal›flan gruplar› örgütleri vas›tas›yla sosyal talepleri siyasi karar mekanizmalar›na daha etkin flekilde iletebildikleri için öncelikle sosyal sigorta kapsam›na al›n›rlar. Bu faktöre göre sendikal› iflçiler sendikas›zlara göre daha önce kapsama al›n›rlar.
    Avrupa Sosyal Güvenlik Kodu: Avrupa Konseyinin, ILO’nun 102 say›l› Sözleflmesi’ni esas alarak üye ülkeler bak›m›ndan sosyal güvenlik normlar›n› belirleyen bölgesel düzeyde bir uluslararas› belgedir. Sosyal güvenli¤in kapsam›n› geniflletmek ve standartlar›n› yükseltmek için ILO norm ve standartlar›ndan daha yüksek seviyede normlar ve standartlar belirlemifltir.
    Aktif Sigortal›: Teknik bir sosyal sigorta terimidir. Hâlen çal›flan ve/veya gelir sahibi olan kiflilerin sosyal sigortalara prim ödedikleri dönemi ifade eder. Mesela, yafll›l›k sigortas› için e¤er emeklilik yafl› 60 olarak belirlenmifl ise bu yafla gelinceye kadar kifliler aktif sigortal› kabul edilirler.
    Pasif sigortal›: Aktif sigortal› gibi teknik bir sosyal sigorta terimidir. Sosyal sigortalar›n gerektirdi¤i sigortal›l›k süresi ve prim ödeme flartlar›n› yerine getirdikten sonra çal›flma hayat›ndan ayr›lan ve gelir veya ayl›k alma hakk› kazanan kiflilerdir.
    Enformel sektör: ILO’nun 1970’li y›llarda geri kalm›fl ve geliflmekte olan ülkelerde kay›t d›fl› istihdam›n yo¤un oldu¤u sektörleri ifade etmek için gelifltirdi¤i bir kavramd›r. Ülkenin baflta vergi ve çal›flma hayat› ile ilgili mevzuat› olmak üzere kay›t alt›na al›namayan, kay›t d›fl› faaliyet gösteren iflyerleri ile bu iflyerlerinde çal›flanlar› ifade için kullan›l›r.
    Mikro sigortac›l›k; çal›flanlar›n kendileri, çal›flt›klar› sektörler ve iflyerlerine ba¤l› flartlardan dolay› sosyal sigorta prensiplerinin tamamen uygulanamad›¤› durumlarda bütün sigorta kollar› yerine yaln›zca baz› sigorta kollar› bak›m›ndan kapsama al›nmalar›n› ifade eder.
    Sigorta Kollar› (Tehlikeler) ‹tibar›yla Kapsam
    Sosyal güvenlik sistemleri bütün sosyal risklere karfl› koruma garantisi sa¤lamal›d›r. ILO, 102 say›l› Sözleflme’de 9 sosyal güvenlik tehlikesi saym›flt›r. Bunlar: Hastal›k (tedavi edici hizmetler ve ifl göremezlik geliri verilmesi iki ayr› sigorta kolu olarak düzenlenmifltir), ifl kazalar› ve meslek hastal›klar›, anal›k, yafll›l›k, malullük, ölüm, iflsizlik ve aile gelirinin yetersizli¤i (aile ödenekleri) sigorta kollar›d›r. ILO, 102 say›l› sözleflme’de bir ülkede sosyal güvenlik sisteminin varl›¤›ndan bahsedebilmek için en az 3 sigorta kolunun varl›¤›n› asgari norm olarak belirlerken Avrupa Sosyal Güvenlik Kodu’nda bu say› 6 olarak belirlenmifltir. Herkes için sosyal güvenlik kampanyasını başlatmıştır. Sosyal güvenlik sisteminin sigorta kollar› itibar›yla hedefi, bütün sosyal riskleri kapsama alacak flekilde sosyal sigorta sistemini kurmakt›r.
    Sürekli, k›smi veya tam ayl›k: Sosyal sigorta sistemleri ifl kazalar› ve meslek hastal›klar› dolay›s›yla çal›flma gücünü kaybedenlere, bu kay›plar› devam etti¤i müddetçe ayl›k ba¤larlar. Ba¤lanacak ayl›k miktar› ile sigortal›n›n çal›flma gücü kayb› aras›nda bir iliflki kurulur. Ülkemiz uygulamas›ndan örnek vermek gerekirse; ifl kazalar› ve meslek hastal›klar› sonucu meslekte kazanma gücünü en az % 10 kaybedene sürekli ifl göremezlik geliri ba¤lan›r. Ancak bu kay›p % 10 ile % 99 aras›nda ise k›smi, % 100 ise tam ifl göremezlik geliri ba¤lan›r.
    Harp malullü¤ü: Her toplum ola¤anüstü dönemlerde kendisi için büyük fedakârl›k yapan ve cesaret gösteren mensuplar›na bu sebeple katland›¤› maliyeti azaltmak ve ödüllendirmek üzere özel kolayl›klar ve menfaatler sa¤lar. Harp malullü¤ü, savafl s›ras›nda çal›flma gücünü kaybetme hâlidir ve di¤er malullük hâllerine göre daha kolay flartlarla ayl›k ba¤lan›r. Ba¤lanan ayl›k da miktar olarak normal malullük ayl›¤›n›n daha üstündedir.
    Rehabilitasyon: Bedenen, aklen veya ruhen sa¤l›kl› olmayan kiflilere yönelik yap›lan t›bbi, mesleki ve psiko sosyal hizmetlerdir. Do¤ufltan veya sonradan herhangi bir hastal›k ya da
    kaza sonucu beden ve ruh kabiliyetini çeflitli derecelerde kaybeden kiflinin sa¤l›¤›n› kazand›rmak, geriye kalan kudret ve yeteneklerini gelifltirerek, fizik, psikoloji, sosyal, ekonomik ve mesleki yönden en yüksek kapasiteye erifltirebilmek için yap›lan çal›flmalar›n bütünüdür
    Emeklilik: Sosyal güvenlik terminolojisi bak›m›ndan çok zaman yafll›l›k ile ayn› anlamda kullan›lan bir terimdir. Yafll›l›k ile do¤rudan ilgili ancak ayn› fley de¤ildir. Yafll›l›k sigortas›ndan ayl›k ba¤lanma flartlar›n›n yerine getirilmesi hâlinde ayl›k ba¤lanmas›na hak kazan›lan statüyü ifade eder.
    Kronolojik emeklilik yafl›: Bir sosyal güvenlik sistemi bak›m›ndan ideal olan herkesin gerçekten yafllanma yafl›n› ayr› ayr› tespit etmek ve o yaflta ayl›k ba¤lamakt›r. Ancak, bu teknik olarak mümkün de¤ildir. Yafll›l›k sigortas›n›n uygulanmas› bak›m›ndan da herkes için bir emeklilik yafl›n›n belirlenmesi zorunlu oldu¤undan ülkenin ortalama hayat ümidi dikkate al›narak, insanlara belirli süre emekli olarak yaflamalar›na imkân verecek bir yafl kronolojik yafl olarak belirlenir.
    Bakmakla yükümlü olunan kifliler-hak sahipleri: Bakmakla yükümlü olunan kifliler sosyal sigortalarda özellikle sa¤l›k sigortas› ve ölüm sigortas› için önemli bir kavramd›r, ba¤›ml› nüfus olarak da tarif edilir. Geçindirmekle yükümlü olunan kifliler olarak da adland›r›labilir. Bir ülkeden di¤erine kapsam› de¤iflmekle birlikte genellikle sigortal›n›n efli, çocuklar› ve ana-babas› bakmakla yükümlü olunan kifliler olarak tarif edilir. Bu kifliler sigortal›n›n sa¤l›¤›nda bakmakla yükümlü olunan kifliler statüsünde sa¤l›k sigortas›ndan faydalan›rken
    öldü¤ü zaman da hak sahibi olarak ölüm ayl›¤› ba¤lanan kiflilerdir. Özellikle çocuklar›n kimler olaca¤›,hangi yafl grubundakilerin bu kapsama al›naca¤› ülkelerin sosyal güvenlik anlay›fl›n› da yans›t›r. Genel olarak 18 yafl (baz› ülkelerde 16); e¤er çocuk e¤itim görüyorsa bu yafl›n 20-25 yafl›na kadar uzat›lmas› söz konusu olabilir. Ülkemizde yüksek ö¤renim görenler için bu yafl 25 olarak belirlenmifltir.


    Pasif istihdam politikas›: ‹flsizli¤in olumsuz sonuçlar›n› ortadan kald›rmaya yönelik politikalard›r. Bir anlamda tehlikenin zararlar› ile mücadele arac›d›r ve bu sebeple de bir sosyal güvenlik yöntemidir. ‹lk akla gelen ve en yayg›n olan› iflsiz kalan kiflinin karfl›laflt›¤› gelir kesilmesini telafi etmek üzere iflsiz kald›¤› sürece iflsizlik ödene¤i verilmesidir. Pasif
    istihdam politikalar›n›n amac› iflsizli¤in kifli ve toplum üzerinde yarataca¤› olumsuz etkilerin (gasp ve h›rs›zl›k baflta olmak üzere suç iflleme e¤iliminin artmas›, kötü al›flkanl›klar edinme ve kendine, yak›n çevresine ve di¤er insanlara zarar vermesini önleme gibi) ortaya ç›k›fl›n› engellemektir.
    Sosyal Sigorta Kollar› ve Sosyal Güvenlik Garantisi
    Sosyal güvenlik sistemlerinin sosyal risk tan›m› ve sa¤lanan sosyal güvenlik garantisi sigorta kollar› itibar›yla ana hatlar› ile afla¤›da özetlenmifltir.
    • Hastal›k: Herkes için bir evrensel risktir.
    • ‹fl kazalar› ve meslek hastal›klar›: Çal›flan kiflinin iflyerinde, iflini yaparken ve iflverenin otoritesi alt›nda iken meydana gelen bir olay dolay›s›yla kazaya u¤ramas› veya iflyerindeki al›flma flartlar›ndan dolay› ortaya ç›kan hastal›k sebebiyle beden ve ruh bütünlü¤ünün zarar görmesi hâlidir
    • Anal›k: Birçok ülkede ayr› bir sigorta kolu oluflturmaks›z›n hastal›k/sa¤l›k sigortas› içinde kapsama al›nan anal›k hâli; çal›flan kad›n sigortal› için do¤umdan önce ve sonra belirli bir süre çal›flma gücü kayb› ve gelir kesilmesi yaratan bir sosyal risk olarak kabul edilmektedir.
    • Malullük: Sigortal›n›n çal›flma gücünü, bedenen ve/veya ruhen bir daha iyileflemeyecek flekilde sürekli olarak ve belirli oran›n üzerinde kaybetmesi, bir daha çal›flamamas› hâli olarak tarif edilir. Malül olarak ayrılmak için Çalışma gücünün %60 veya daha fazla kaybı ve 3-10 yıl arasında değişen prim ödenmesi gerekmektedir.
    • Yafll›l›k: Birçok kifli için sosyal güvenlik iki sosyal riski ça¤r›flt›r›r: Hastal›k ve yafll›l›k. Hastal›k, herkesin mutlaka karfl›laflaca¤› kaç›n›lmaz bir sosyal risk, yafll›l›k ise o yafla kadar hayatta kalma ve ertelenmifl taleplerin gerçeklefltirilme dönemini ifade etti¤i için bir sosyal riskten öte pozitif bir anlam› da vard›r. Yafll›l›k sigortas›, en fazla say›da sigortal›n›n faydaland›¤› sigorta kolu olmas›n›n yan› s›ra en fazla harcama yap›lan sigorta kolu olma özelli¤i de tafl›r. İş gücünün yalnızca 42%ini kaybedene uygulanır.
    • Ölüm: Di¤er sosyal risklerden farkl› olarak ölüm, insan hayat›n›n sona ermesidir. Sosyal güvenlikte temel koruma birimi aile oldu¤u için bu sigorta kolu kiflinin kendisine de¤il, ölmeden önce geçimini sa¤lamakla yükümlü oldu¤u kiflilere sosyal güvenlik garantisi sa¤lar
    • ‹flsizlik: En geç kurulan ve di¤er sigorta kollar›na göre daha az say›da ülkede oluflturulan sosyal sigorta koludur. İlk defa Danimarkada kurulmuştur. ‹flsizlik sigortas›, bir pasif istihdam politikas› arac›d›r. ‹flsizlik ödene¤inden faydalanmak için aranan flartlar genel olarak flunlard›r:
    • ‹flsizlik sigortalar› fon esas›na göre kurulduklar› için iflsiz kalmadan önce belirli bir süre prim ödemifl olmas› flart› aran›r (bu süre asgari 1 y›lla 3 y›l aras›nda de¤iflir).
    • ‹flsizlik ödene¤inden faydalanabilmek için mutlaka kendi istek ve iradesi d›fl›nda iflten ç›km›fl olmas› gerekir. ‹flveren taraf›ndan iflten ç›kar›lma, sa¤l›k sebepleri veya iflten ayr›lmak için hakl› ve geçerli bir sebebi olmak genellikle aranan flartlard›r.
    • ‹flsizlik ödene¤i, sigortal›n›n prim ödedi¤i süre dikkate al›narak 6 ay ile 2 y›l aras›nda de¤iflebilir. Bu süreye ra¤men ifl bulamayanlar genellikle sosyal sigorta sistemi d›fl›nda sa¤lanan iflsizlik yard›mlar›ndan faydalan›rlar.
    • ‹flsizlik sigortas›n›n insanlar› tembelli¤e sevk etmemesi için ödenek oranlar› düflük tutulur. Çok zaman iflsizlik ödene¤i alma süresi uzad›kça ödene¤in miktar› da azalt›l›r.
    • Aile Ödenekleri: Di¤er sosyal risklerden farkl› olarak aile ödenekleri (aile yard›mlar›, çocuk paras›), çocuk sahibi olanlar›n, çocuklar›n bak›m ve e¤itim giderlerini dolay›s›yla aile gelirinin yetersiz kalmas› ve yoksulluk riskinin ortaya ç›k›fl› ile ilgilidir. Sosyal güvenlik sistemleri, çocuk paras› olarak bilinen ödeme ile ailenin gelir yetersizli¤ini gidermeye çal›fl›r.
    • Bak›m Sigortas›: ILO’nun 102 say›l› Sözleflmesinde yer almayan, ilk defa 1995 y›l›nda Almanya’da uygulanmaya bafllayan bir sosyal sigorta. Bu sigorta kolundan sa¤lanan haklar;
    • Bak›ma muhtaç kiflilerin ihtiyaç duydu¤u periyodik bak›m hizmetlerinin uzman kiflilerce sa¤lanmas›,
    • Bak›m ihtiyac›n›n sat›n al›narak temini için bak›m ihtiyac›n›n derecesine göre bak›m paras› alt›nda ödeme yap›lmas›,
    • Bak›m ihtiyac›n›n di¤er aile fertlerince sa¤lanmas› hâlinde bak›m› gerçeklefltirenlere bak›m paras› ödenmesi,
    • Bak›ma muhtaç kiflinin sürekli bak›m›n› gerçeklefltiren kiflinin geçici sürelerle ayr›lmas› hâlinde (izne ç›kma, hastalanma vb.) geçici süre ile bak›m hizmeti sunulmas›,
    • Bak›m ihtiyac›n›n evde gerçeklefltirilememesi hâlinde sa¤l›k kurumlar›nda gerekirse yat›l› olarak gündüz-gece bak›m hizmetlerinin sunulmas›,
    • Bak›m ihtiyac› duyan kiflinin bak›m›n› kolaylaflt›racak araç ve gereç yard›m› yap›lmas› olarak s›ralanabilir. Nüfusun yafllanmas› ve yafll› nüfusun artan bak›m ihtiyac›, çekirdek aileye geçifl ve aile içi bak›m›n güçleflmesi, tek ebeveynli ailelerin art›fl›, ço¤unlukla kad›nlar taraf›ndan yerine getirilen ev içi bak›m hizmetlerinin kad›n›n çal›flma hayat›na kat›l›m›n›n artmas› ile zay›flamas› günümüz toplumlar›nda bak›m sigortas›na olan ihtiyac› art›rm›flt›r.
    Bakım sigortası ilk defa 1995 yılında almanyada başlamıştır.
    Sosyal Güvenlik: Gençlik dönemlerinden yaşlılık dönemine, sağlıklı dönemlerden hastalıkla karşılaşılan dönemlere ve çalışarak gelir elde edilen dönemlerden çalışılmayan dönemlere yapılan gelir transferi.
    Sosyal sigortaların en son kurulan sigorta kolu işsizlik sigortasıdır.
    Modern sosyal sigortalarla ilgili ilk yasal düzenmeleri çıkaran ülkeler
    1-Almanya
    2-Norveç
    3-Macaristan
    4-Fransa
    5-Finlandiya
    6-İtalya
    7-İspanya
    8-Hollanda
    9-lüksemburg
    10-Belçika
    11-Avusturya



    -6-SOS-YAL POL‹T‹KA
    Sosyal d›fllanma; sivil, siyasi, ekonomik ve soysal vatandafll›k haklar›ndan mahrum olma ve edilme durumudur.
    ABD’de ise d›fllanm›fl gruplar s›n›falt› kavram› ile ifade edilmektedir.
    Sosyal dışlanma kavramı ilk olarak 1960lı yıllarda Fransada kullanılmıştır.
    1990lı yıllarda Fransada devlet planlama örgütü sosyal dışlanma konusunda kapsamlı bir çalışma yapmıştır.
    Sosyal D›fllanman›n Nedenleri
    Sosyal d›fllanmaya ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel, davran›flsal, co¤rafi, kiflisel birçok faktör veya sorun yol açabilmektedir. Kiflilerin konuya bak›fl aç›s›na, sosyal d›fllanman›n ülkelere göre alg›lan›fl biçimine ba¤l› olarak nedenler de¤iflebilmektedir. Bu do¤rultuda geliflmifl ve geliflmekte olan ülkelerde sosyal d›fllanman›n nedenleri birbirinden farkl›l›k göstermektedir. Kiflilerin sahip olduklar› yafl, cinsiyet, ›rk, dil, medeni durum gibi farkl›l›klar ayn› ülke içinde dahi sosyal d›fllanman›n nedenlerini farkl›laflt›rabilmektedir. Sosyal d›fllanman›n neden ve biçimlerinin birbiri ile iç içe geçmifl olmas› da sorun yaratabilmektedir.
    ‹ngiltere’de 1997 y›l›nda kurulan Sosyal D›fllanma Birimi, sosyal d›fllanman›n yap›sal nedenlerini iki grupta toplam›flt›r.
    ‹lk grup ekonomik ve sosyal özelli¤e sahip olup üç farkl› alt neden grubundan oluflmaktad›r. Bunlar endüstriyel yeni yap›lanma, aile yap›s›nda de¤iflim, toplumsal parçalanma ve de¤iflimdir.
    ‹kincisi grup hükümet politikalar›n›n, çal›flma yöntemlerinin ve koordinasyonun sa¤l›kl› ifllememesi sonucu ortaya ç›kan baflar›s›zl›ktan kaynaklanmaktad›r.
    Sosyal dışlanma birimi sosyal dışlanmayı iki grupta toplamıştır.
    AB Komisyonu sosyal d›fllanman›n kurumsal/yap›sal nedenlerini dört grupta toplamaktad›r. 1- iflgücü piyasas›ndaki de¤iflimdir. Buna küreselleflme, teknolojik geliflmeler ve üretim sisteminin yeniden yap›lanmas› efllik etmektedir.
    2-bilgi teknolojisindeki geliflmeler ve bilgi toplumunun genifllemesidir.
    3-nüfusun yafllanmas›, do¤um oran›n›n düflmesi, aile ve toplum yap›s›nda ortaya ç›kan de¤iflim, iç ve d›fl göçler, etnik, dinî ve kültürel farkl›l›klarda görülen art›fl gibi sosyo-demografik de¤iflikliklerdir.
    4-ekonomik ve sosyal geliflmelerin, bölgesel ve co¤rafi ön yarg›lar ile kutuplaflmalar oluflturmas›d›r.
    Sosyal d›fllanma riski yüksek olan kifli ve gruplar ise ülkelere göre farkl›laflabilmektedir. Ancak bunlar genel olarak iflsizler, vas›fs›z iflçiler, yoksullar, toprak sahibi olmayanlar, okuma yazma bilmeyenler, özürlüler, suçlular, tek ebeveynli aileler, çocuklar, diplomas›z gençler, kad›nlar, göçmenler, mülteciler ve az›nl›klar fleklinde s›ralanmaktad›r. Siyahlar, kad›nlar, özürlüler, yafll›lar, ›rk, cinsiyet, din, dil, etnik köken gibi özellikleri nedeniyle ayr›mc›l›¤a u¤rayanlar sosyal d›fllanmadan daha fazla etkilenmektedirler. AB, yoksulluk ve sosyal d›fllanma riski yüksek olan gruplar›; uzun dönemli iflsizler, tek ebeveynli aileler, yaln›z yaflayan ve kad›n olan yafll›lar, çok çocuklu ve yafll›lara sahip aileler, yoksul çocuklar, göçmenler, baflta Romanlar olmak üzere di¤er etnik gruplar, özürlüler, evsizler, insan ticareti kurbanlar›, bak›m evlerinde yaflayanlar, geçimlik tar›m yapan aileler ve toplumsal cinsiyete dayal› ayr›mc›l›¤a u¤rayan kad›nlar olarak kabul edilmektedir

    Atkinson ve Kintrea Sosyal Dışlanmanın Temel Kurumsal nedenleri
    1-Kentsel bütünleşmenin teşvik edilmesinde rol oynayan demokratik ve hukuki sistemler
    2-İktisadi bütünleşmenin gelişimine destek veren iş gücü piyasaları
    3-Sosyal bütünleşmenin desteklenmesini sağlayan sosyal refah sistemi
    4-kişiler arasında bütünleşmeyi sağlayan aile ve topluluk
    Sosyal D›fllanma Biçimleri
    1-Ekonomik D›fllanma: Kiflilerin temel gereksinimlerini karfl›layacak gelirden yoksun olmalar›
    2-Mekânsal D›fllanma: Çeflitli nedenlerle belli mekânlara ulaflmada ve bu mekânlardan yararlanmada sorunlar›n bulunmas›. İç içe geçmiş iki özelliğe sahiptir.
    3-Kültürel D›fllanma: Ekonomik nedenlerden ba¤›ms›z olarak, toplumsal ve kültürel yaflama kat›lmama durumu
    4-Siyasi D›fllanma: Çeflitli nedenlerle vatandafll›k haklar›n› özellikle hukuki ve siyasi haklar› tam olarak kullanamama veya siyasi yaflama kat›l›m›n do¤rudan veya dolayl› olarak engellenmesi
    Sosyal ‹çerme Politikalar›
    Günümüzde sosyal d›fllanma uluslararas› örgütlerin gündeminde yer alan önemli bir konudur. Bu konuda Uluslararas› Çal›flma Örgütü (ILO), Birleflmifl Milletler Kalk›nma Program› (UNDP), Dünya Sa¤l›k Örgütü (WHO), Birleflmifl Milletler E¤itim Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) çeflitli çal›flmalar yürütmektedirler
    Sosyal d›fllanman›n önlenmesine yönelik politikalar aras›nda en dikkat çeken güvenceli asgari gelir veya asgari gelir güvencesidir
    Ayr›mc›l›k, toplumsal yaflamda dil, din, ›rk, etnik köken, cinsiyet, cinsel yönelim, özgürlük ve yafl gibi nesnel olmayan faktörler temel al›narak birey ya da gruplara yöneltilen eflitsiz davran›fl ve uygulamalard›r. İlk olarak 1878 yılında anglo sakson hukukunda bir mahkemede kullanılmıştır.
    Ortaya Ç›k›fl Biçimine Göre Ayr›mc›l›k Türleri
    1-Do¤rudan Ayr›mc›l›k (Aç›k Ayr›mc›l›k) / Dolayl› Ayr›mc›l›k (Örtülü Ayr›mc›l›k)
    Do¤rudan ayr›mc›l›k kifliye onunla ayn› veya benzer durumda olan baflka bir kifliye göre daha az olumlu davran›lmas›d›r. ‹fl baflvurusunda bulunan kifliyi cinsiyeti, yafl›, cinsel yönelimi, ten rengi veya dinî inanc› nedeniyle ifle almamak, zencilerin veya Roman çocuklar›n bir okula veya restauranta girmesine izin vermemek do¤rudan ayr›mc›l›¤a örnek olarak verilebilir. Dolayl› ayr›mc›l›k ise bir kanun veya ifllemin herkese eflit flekilde uygulanmas› ancak toplumun bir bölümü üzerinde orant›s›z etkiye sahip olmas› ile ortaya ç›kan ayr›mc›l›k türüdür. Kifliye özgü özel bir durum nedeniyle kifliyi di¤erlerine göre dezavantajl› konuma sokan tarafs›z görünüflteki kriter ve uygulamalara dolayl› ayr›mc›l›k ad› verilmektedir. Dolayl› ayr›mc›l›k birbirinden farkl› konumdakilere farkl› flekilde davran›lmamas›ndan dolay› ortaya ç›kmaktad›r. Kad›nlar›n iflte yükselmesine engel olmak amac›yla iflin niteli¤i gerektirmedi¤i hâlde B s›n›f› ehliyet flart› getirilmesi, kad›nlar›n co¤rafi mobilitelerinin düflük oldu¤u bilinmesine ra¤men iflin niteli¤i gerektirmese bile ifle girebilmek için uzun süreli seyahat edebilme koflulunun aranmas› dolayl› ayr›mc›l›¤a örnek olarak verilebilir.

    2-Dolay›s›yla Ayr›mc›l›k
    Dolay›s›yla ayr›mc›l›k, bir kiflinin kendisiyle ba¤lant›l› bir baflka kiflinin nitelikleri nedeniyle ayr›mc›l›¤a u¤ramas›d›r. Beyaz bir kiflinin siyah bir kifli ile evli olmas› veya Müslüman bir kiflinin Hristiyan bir kifli ile evli olmas› nedeniyle ayr›mc›l›¤a u¤ramas› dolay›s›yla ayr›mc›l›¤a örnek olarak verilebilir. Bu örneklerde ›rk ve din temeline dayal› bir ayr›mc›l›k söz konusudur. Ancak burada kiflinin kendisi ile de¤il kendisiyle ba¤lant›l› bir baflka kiflinin nitelikleri nedeniyle ayr›mc›l›¤a u¤ramas› söz konusu olmufltur
    3-Taciz-Cinsel Taciz
    Taciz “›rk veya etnik köken, din veya inanç, engellilik veya cinsel yönelim gibi nedenlerden herhangi biriyle ilgili olarak bir kiflinin onurunu zedelemek ve gözda¤› veren, düflmanca, afla¤›lay›c›, küçük düflürücü ya da sald›rgan bir ortam yaratmak amac› veya etkisiyle o kifli için istenmeyen bir fiil gerçeklefltirilmesidir” Cinsel taciz ise kendi iste¤i ve r›zas› olmadan kifliye karfl› sözlü veya fiziksel olarak yap›lan sark›nt›l›k ve genel ahlaka uymayan davran›fllard›r.
    4-Olumlu (Pozitif Ayr›mc›l›k)
    Kimi zaman eflit davranabilmek için kiflinin din, dil, renk, ›rk, cinsiyet, özürlülük gibi dezavantaj yaratan durumunu göz ard› ederek kifli lehine yap›lan davran›fl ve uygulamalar pozitif ayr›mc›l›¤› oluflturmaktad›r. Pozitif ayr›mc›l›k, tarihsel olarak e¤itim, istihdam, hukuk ve siyaset gibi alanlarda d›fllanm›fl gruplar›n içerilmesini sa¤lamaya yönelik politika ve uygulamalard›r. Ayr›mc›l›ktan kaynaklanan eflitsizli¤i, dezavantajl› gruplara sorunun kayna¤›na göre daha farkl› haklar vererek çözmeye çal›flmaktad›r. Kota yöntemi en fazla uygulanan pozitif ayr›mc›l›k yöntemidir.
    5-Sistematik Ayr›mc›l›k
    Belirli gruplara karfl› kurumsallaflm›fl yap›lar, politikalar, uygulamalar ve geleneklerdir. Belirli gruplara karfl› farkl› veya ikinci dereceden koflullar, e¤itim, ulafl›m ve di¤er hizmetlerdeki yetersizlikler bu tür ayr›mc›l›¤a girmektedir. Güney Afrika’da hükümet taraf›ndan 1990’lar›n ortalar›na kadar zencilere karfl› uygulanan ›rk ayr›mc›l›¤› (apartheid) bu ayr›mc›l›¤a en önemli örnektir. Yapılış şekilleri doğrudan ve dolaylı
    6-Çoklu / Kesiflen Ayr›mc›l›k
    Birden fazla ayr›mc›l›k türünün ayn› anda ihlal edilmesi ve birden fazla konuda yap›lan ayr›mc›l›kt›r. Zenci bir kad›n›n hem rengi hem kad›n olmas›ndan dolay›, özürlü ve Müslüman bir erke¤in hem özürlü hem dinî nedenle ayr›mc›l›¤a tabi olmas› çoklu ayr›mc›l›¤a örnek olarak verilebilir.
    7-Ters Yönlü Ayr›mc›l›k
    Toplumda genel olan grubun karfl› karfl›ya kald›¤› ayr›mc›l›k türüdür. Dezavantajl› gruplara uzun süre uygulanan olumlu ayr›mc›l›k uygulamalar› sonucu bu defa genel grup üyelerinin ayr›mc›l›¤a u¤ramas›n› ifade etmektedir
    8-Çal›flma Yaflam›nda Ayr›mc›l›k
    Ayr›mc›l›¤›n en yayg›n flekilde görüldü¤ü yer çal›flma yaflam›d›r. Çal›flma yaflam›nda ayr›mc›l›k genel olarak verimlili¤i eflit olan kiflilere sadece belli bir gruba ait olduklar›ndan veya özelliklerinden dolay› istihdam ve ifl olanaklar›n›n kalitesi bak›m›ndan eflit davran›lmamas›n› ifade etmektedir


    9-Irk, Renk, Soy, Ulusal veya Etnik Köken, Din ve Siyasal Görüfle Dayal› Ayr›mc›l›k
    ‹nsanlar do¤ufltan itibaren ›rk, renk, dil, köken, din gibi farkl› özelliklere sahiptir. Bu özellikler tüm toplumlarda zenginlik olarak alg›lanmak yerine ayr›mc›l›k konusu olmaktad›r. BM ‹nsan Haklar› Evrensel Bildirgesi’nin 1. maddesi “herkes hiçbir yönden, özellikle ›rk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi görüfl ya da baflka her türlü görüfl, ulusal ya da etnik köken, servet, do¤um ya da baflka her durum yönlerinden ayr›m gözetilmeksizin, bu Bildirge’de duyurulan tüm haklardan ve özgürlüklerden yararlanabilir” fleklinde düzenleme yaparak kiflilerin bu özelliklerinden dolay› ayr›mc›l›¤a u¤ramalar›n› yasaklam›flt›r.
    10-Cinsiyet Ayr›mc›l›¤›
    Cinsiyet ayr›mc›l›¤› bir kiflinin bir kad›na/erke¤e cinsiyetine dayal› olarak bir kad›na/erke¤e davrand›¤› veya davranaca¤›ndan daha olumsuz veya daha az olumlu davranmas› (do¤rudan ayr›mc›l›k) ve/veya biçimsel olarak eflitlikçi görünen davran›fl ve uygulamalar›n sonradan kad›n/erkek üzerinde ayr›mc› etkiler yaratmas› (Dolayl› ayr›mc›l›k) olarak tan›mlanmaktad›r. Cinsiyet ayr›mc›l›¤› farkl› cinsel yönelimleri olan kiflilere yönelik ayr›mc›l›¤› da içermekte veya farkl› cinsel yönelime sahip kiflilere yap›lan ayr›mc›l›k cinsel yönelim ayr›mc›l›¤› olarak s›n›fland›r›lmaktad›r.
    11-Özürlü (Engelli) Ayr›mc›l›¤›
    Özürlü ayr›mc›l›¤›, kiflilerin fiziksel, zihinsel, psikolojik veya duygusal rahats›zl›klar› nedeniyle di¤er kiflilere göre dezavantajl› bir konumda olmalar›n› ifade etmektedir.
    12-Yafl Ayr›mc›l›¤›
    Yafl ayr›mc›l›¤›, Eurolink taraf›ndan “ayr›mc›l›k için yafl›n kullan›m›n›n haks›z oldu¤u ve yafll› iflçilere haks›z muamele durumunda uygulan›r” fleklinde tan›mlanmaktad›r.
    Türkiye’de Ayr›mc›l›k Yasa¤› ‹le ‹lgili Düzenlemeler
    Türk hukukunda eflitlik ilkesi ve ayr›mc›l›k yasa¤› ile ilgili düzenlemeler 1924 Anayasas›ndan bu yana tüm anayasalarda ve birçok yasada yer alm›flt›r. 1982 Anayasa’s›n›n 10. maddesi kanun önünde eflitli¤i düzenlemektedir. Anayasa’n›n 10/1 maddesinde “herkes, dil, ›rk, renk, cinsiyet, siyasi görüfl, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ay›r›m gözetilmeksizin kanun önünde eflittir”
    Ülkelere göre sosyal içerme politikaları:
    Anglosakson: Özel sektör
    İskandinav: Devlet
    Gelenekçi Avrupa: Aile
    Güvenceli Asgari Gelir: Sosyal dışlanmanın önlenmesine yönelik en dikkat çeken politika
    Rene Lenoir: Dışlanmışları ekonomik büyümenin sonuçlarından yararlanamayan kişiler
    Çalışma yaşamında özürlü ayrımcılığı, dolaylı ve dolaysız olarak ortaya çıkmaktadır.
    AB de ayrımcılık yasağı ile ilgili ilk düzenleme 1957 yılında yapılmıştır. Sosyal dışlanma 1990lı yılların başında gündeme gelmiştir.
    Çalışma yaşamında en çok statü ayrımcılığı yer alır.
    Her türlü ırk ayrımcılığının ortadan kaldırılmasına ilişkin uluslar arası sözleşme BMye aittir.





    -7-SYAL POL‹T‹KA
    Özel olarak korunmas› gereken gruplar kavram› yerine (sosyal) risk gruplar›, dezavantajl› gruplar, handikapl› gruplar gibi farkl› kavramlar da kullan›labilmektedir.
    ÇALIfiMA YAfiAMINDA ÖZEL OLARAK KORUNMASI GEREKEN BELL‹ BAfiLI GRUPLAR
    1-Kad›nlar: Kad›nlar tarihin her döneminde çal›flma yaflam›nda sürekli olarak yer alm›fl ancak ücretli iflçi olarak çal›flma yaflam›na Sanayi Devrimi ile birlikte girmifllerdir. Bu dönemde kad›nlar›n çal›flma yaflam›na girmelerinde ekonomik nedenler, geliflen teknoloji, dokuma sektöründe erkeklere göre iflveren aç›s›ndan daha fazla tercih edilmeleri önemli rol oynam›flt›r. Ancak kad›nlar›n düflük ücret, uzun çal›flma süreleri ve a¤›r çal›flma koflullar› alt›nda çal›flt›r›lmalar› toplumsal tepkilere neden olmufl, bu tepkiler üzerine ‹ngiltere’den bafllamak üzere di¤er Avrupa ülkelerinde kad›nlar›n çal›flma yaflam›nda özel olarak korunmalar› ile ilgili hukuki düzenlemeler yap›lmaya bafllanm›flt›r. Dünya Savafllar› sonras›nda kad›n-erkek eflitli¤ine yönelik ak›mlar güç kazanmaya bafllad›¤› görülmektedir. Türkiye’de kad›n iflçileri korumaya yönelik ilk düzenleme ise 24.04.1930 tarih 1593 say›l› Umumi H›fz›s›hha Kanunu ile yap›lm›flt›r. Türkiyede kadınların iş gücüne katılım oranının gelişmiş ülkelerden düşük olmasındaki etkili nedenler din, gelenekler, toplumsal cinsiyete dayalı iş bölümü, kadının eğitim düzeyi, ailenin ekonomik durumu ve iş yerlerindeki ayrımcılıktır.
    2-Çocuklar-Gençlerİ: Çocuk ve gençlerin iflçi statüsünde çal›flma yaflam›na giriflleri Sanayi Devrimi ile birlikte bafllam›flt›r. Genç işçi yaş aralığı 15-24dür. Çocukların çalışma yaşamında korunması ile ilgili ilk düzenleme 1921 yılında yapılmıştır. En az çalıştırma yaşı 15tir.
    3-Yafll›lar: Terminolojide yafll›lar için yafll› kifliler, ileri yafltakiler, üçüncü ça¤, yafllananlar, 80 yafl üstündekiler için dördüncü ça¤ gibi kavramlar kullan›lmaktad›r. Yafll›l›k; biyolojik, fizyolojik, fonksiyonel, kronolojik, sosyal ve duygusal yafll›l›k olarak s›n›fland›r›labilmekte ancak kiflinin do¤umundan itibaren geçen zamana göre bir y›ll›k birimler esas al›narak belirlenen kronolojik yafll›l›k kavram› yafll›l›¤›n tan›mlanmas›nda daha fazla kullan›lmaktad›r. Çal›flma ekonomisi alan›nda 65 yafl yafll›l›¤›n bafllang›c› olarak genel kabul görmektedir.
    Yaşlılara yönelik kurumsal bakım hizmetleri
    1-huzurevi
    2-yaşlı bakımevi
    3-sokak yaşlıları bakımevi
    4-yaşlı apartmanları
    5-yaşlı köyleridir.
    Evde bakım ile ilgili ilk proje SHÇEK genel müdürlüğüdür.
    Yaşlılara yönelik evde bakım hizmetleri
    1-Evde yardım
    2-Evde takip hizmetleri
    3-Ev sağlık hizmetler
    4-Süreli bakım
    5-Evlere yemek servisi
    6-Evlere bakım onarım hizmetleri






    4-Özürlüler: Özürlü, sakat ve engelli kavramlar› farkl› anlamlara sahip olmakla birlikte genelde birbiri yerine kullan›lmakta, ülkelere, kültürlere uluslararas› örgütlere ve zamana göre kullan›lan kavram ve kavramlar›n anlam› de¤iflebilmektedir. BM Özürlü Haklar› Bildirgesi’nde özürlü; “do¤umsal olsun veya olmas›n, fiziksel veya zihinsel kapasitesindeki bir yetersizli¤in sonucu olarak, bireysel ve/veya sosyal yaflam›n gereksinimlerini k›smen veya tümüyle kendi bafl›na sa¤layamayan kifli” olarak tan›mlanmaktad›r. BM verilerine göre özürlüler dünya nüfusunun %10’unu oluflturmakta, özürlülerin %80’ini geliflmekte olan ülkelerde yaflamaktad›r. Ancak dezavantajl› gruplar içinde en büyük gruplardan biri olan özürlülere yönelik sosyal politikalar›n oluflturulmas› oldukça zaman alm›fl, XIX. yüzy›l›n son çeyre¤inden itibaren özürlülere yönelik sosyal politikalar geliflmifl ülkelerde gündeme gelmeye bafllam›flt›r. Özida 1997 yılında kurulmuştur.
    5-Eski Hükümlüler: Eski hükümlü, genel olarak ifllemifl oldu¤u herhangi bir suçtan dolay› hakk›nda mahkumiyet karar› kesinleflerek hürriyeti ba¤lay›c› cezaya mahkum olduktan sonra cezas›n› tamamlayarak, cezaevinden ç›kan ve hükümlülük niteli¤i ortadan kalkan kifli olarak tan›mlanabilir. Eski hükümlülerin en önemli sorunlar›n›n bafl›nda iflsizlik gelmektedir. Eski hükümlülerin çal›flt›r›lmas› zorunlulu¤u sadece kamu sektörü için geçerlidir. Eski hükümlülerin istihdamında kota yöntemi uygulanır.
    6-Göçmenler: Göçmen kavram›n› tan›mlamak güçtür. Göç ve göçmenlik farkl› siyasi, ekonomik, sosyo-kültürel ba¤lamda olufltu¤u için farkl› göç ve göçmen tan›mlar› yap›labilmektedir. BM kendi vatandafl› oldu¤u ülkeden baflka bir ülkede bir y›l veya daha fazla süre kalan kiflileri göçmen olarak kabul etmektedir. Göçmen kavram› ile mülteci ve s›¤›nmac› kavramlar› aras›nda farkl›l›klar bulunmas›na karfl›l›k bu kavramlar literatürde kimi zaman ayn› anlamda kullan›labilmektedir. Göç alan ve veren bir ülke olarak Türkiye’de göçmenlik 26.09.2006 tarih ve 5543 say›l› ‹skan Kanunu ile düzenlenmifltir. Bu kanuna göre göçmen, “Türk soyundan ve Türk kültürüne ba¤l› olup, yerleflmek amac›yla tek bafl›na veya toplu halde Türkiye’ye gelip bu kanun gere¤ince kabul olunanlar›” ifade etmektedir. Bu kanun d›fl›nda 29.05.2009 tarih ve 5901 say›l› Türk Vatandafll›¤› Kanunu Türk vatandafl› tan›m›n›n kapsam› d›fl›nda kalan bu nedenle yabanc› olarak tan›mlanan genifl bir kitleyi içermektedir. Türk hukukunda ba¤›ml› ve ba¤›ms›z statüde yabanc›lar›n (göçmen iflçi) Türkiye’de çal›flabilmeleri 27.02.2003 tarih ve 4817 say›l› Yabanc›lar›n Çal›flma ‹zinleri Hakk›ndaki Kanun (YÇ‹HK) uyar›nca Türkiye’nin taraf oldu¤u ikili veya çok tarafl› sözleflmelerde aksi öngörülmedikçe çal›flma izni alma flart›na ba¤lanm›flt›r












    -8-L POL‹T‹KA
    KÜRESELLEfiME
    Bugünlerde daha az kullan›lmakla birlikte, küreselleflme terimi 1980’leri takip eden 20 y›ll›k dönemde uluslararas› düzeyde meydana gelen bütün iktisadi, sosyal, siyasi ve kültürel geliflmeleri izah etmek için referans olarak kullan›lan bir “fenomen” hâline gelmifltir. Politikac›dan akademisyene, ifl adam›ndan sendikac›ya herkesin kendi dünyas› ile ilgili bütün olaylarda “sebepleri” veya “sonuçlar›” aç›klamak için küreselleflmeyi referans olarak kullanmaya bafllamas› küreselleflmeyi; karmafl›k, s›n›rlar› çizilmesi güç ve anlafl›lmas› zor bir terim hâline getirmifltir. Bir görüfle göre “bütün iyiliklerin”, bir baflka görüfle göre de “bütün olumsuzluklar›n” kayna¤› olarak gösterilmesi ve karfl›t görüfller aras›nda keskin yaklafl›m farkl›l›klar› olmas› küreselleflmenin anlafl›lmas›n› güçlefltiren bir baflka unsur olmufltur. Ancak, fluras› da bir gerçek ki küreselleflme; “lehinde veya aleyhinde”; “karfl›t” veya “taraftar”; “olumlu veya olumsuz de¤erlendiren” herkesin göz ard› edemeyece¤i, hiç kimsenin inkâr edemeyece¤i bir olgu, bir süreçtir.
    Küreselleflme; iktisadi, sosyal ve siyasi hayat›n bütün aktörlerinin 1980’ler sonras› dönemde yaflad›klar› sorunlar›n gerekçelendirilmesinden, gelecek dönem projeksiyonlar›n›n yap›lmas›na kadar kendilerini ilgilenderen bütün alanlarda sebep, sonuç veya belirleyici faktör olarak dikkate ald›klar› bir referans olmufltur.
    Küreselleflme Nedir?
    Bitirme ödevi haz›rlayan ö¤renciden, doktora tezi haz›rlayan akademisyene, yerel seçimleri kazanmak isteyen politikac›dan uluslararas› iliflkilerde taraf bir devlet adam›na kadar herkesin küreselleflmeyi referans terim olarak kullan›lmas›, herkesin kabul etti¤i, ortak bir tan›m›n›n da oldu¤u anlam›na gelmemektedir. Bu da sebepsiz de¤ildir. Çünkü:
    Küreselleşme Tanımları
    1-Küreselleflme iktisadi alanda ortaya ç›kan bir olgu olarak bafllamakla birlikte zaman içinde sosyal, politik ve kültürel boyutu ile öne ç›km›flt›r.
    2-Küreselleflmenin politik ve kültürel boyutu, küreselleflme ile ilgili ideolojik görüfl farkl›l›klar›na yol açm›flt›r.
    3-Dünyan›n neresinde olursa olsun, geliflme seviyesi ve siyasi rejimi ne olursa olsun, zengin-fakir, büyük-küçük bütün ülkeleri yak›ndan ilgilendiren bir öneme sahip olmufltur
    4-Küreselleflme, ekonomik, sosyal, teknolojik, kültürel, politik ve ekolojik denge aç›lar›ndan global bütünleflmenin, entegresyon ve dayan›flman›n artmas› anlam›ndad›r. Sosyal bilimlerin her alan›nda çok yayg›n olarak kullan›lan bir terim olarak, bir durumu aç›klamaktan ziyade bir ak›m veya zihniyeti ifade etmek için kullan›lmaktad›r
    5-Küreselleflme, insanlar aras›ndaki karfl›l›kl› ba¤›ml›l›¤›n artmas›d›r. Ancak bu yaln›zca ekonomik aç›dan de¤il, kültürün, teknolojinin ve yönetimin global düzeyde bütünleflme sürecidir.
    6-Küreselleflme, ekonomiden siyasete, sosyal politikadan kültüre, hemen hemen yer yüzünün her alandaki de¤iflimi ifade etmek için kullan›lan “sihirli” bir sözcük, parolaya dönüflmüfl moda bir deyimdir.
    7-Genel anlamda küreselleflme; özellikle bilginin, haberleflmenin, kültürel etkileflimin, sermayenin ulusal s›n›rlar› afl›p uluslar üstü nitelik kazand›¤›; ekonomi, kültür, siyaset, yönetiflim vb. birçok düzeyde ülkeler aras›ndaki ba¤›ml›l›¤›n artt›¤› bir süreci yans›t›r.
    8-Küreselleflme, sadece ya da öncelikle ülkelerin ekonomik aç›dan karfl›l›kl› ba¤›ml›l›klar› anlam›na gelmemekte, mekân olarak uzakta meydana gelen olaylar›n bu olaylarla ilgisi olmayan kiflileri do¤rudan ve an›nda etkilemesidir.
    9-Küreselleflme; uluslararas› mal ve hizmet ticaretinin artmas›, do¤rudan yabanc› yat›r›m ve k›sa dönemli sermaye hareketlerinin serbestleflmesi, çok uluslu iflletmelerin oynad›klar› rolün de¤iflmesi, üretim a¤lar›n›n uluslararas› çapta yeniden organizasyonu, teknolojik yeniliklerin, özellikle bilgi teknolojisinin ivme kazanmas› ve yayg›nlaflmas›, kurals›zlaflt›rman›n benimsenmesi ile dünya ekonomisinin bütünleflmesi süreci olarak tan›mlanabilir.
    10-Bir fenomen olarak küreselleflme; uzun süreçli ancak bafllang›c› olmayan fakat teolojik de olmayan, düzen ve düzensizlik, ifl birli¤i ve mücadele, bütünlük ve ayr›l›k üreten güçlerin son derece karmafl›k bir etkileflimidir.
    11-Küreselleflme, küresel ba¤l›l›klar›n genifllemesi, sosyal hayat›n küresel ölçekte organizasyonu, küresel bilinç ve duyarl›l›ktaki art›fla ba¤l› olarak bütün dünyan›n bütünleflme sürecidir.
    12-Küreselleflme, bugün kimsenin yok varsayamayaca¤› bir gerçeklik olarak gelece¤e yönelik bütün okumalara yön veren bir süreçtir. Hiç kimsenin tam olarak anlamad›¤› ancak herkesin etkilerini üzerinde hissetti¤i yeni bir düzenin ad›d›r. Küreselleflme, karmafl›k süreçlerin bir araya geldi¤i, çeliflkili ve birbirine z›t etkenlerin devreye girdi¤i bir süreçtir
    13-Sanayi kapitalizminin yükselifliyle yaflanan kitlesel de¤iflimler ve bu de¤iflimlere ba¤l› olarak yaflanan dönüflüm sürecidir. Bat›’n›n s›n›rs›zlaflmas› (ulus devletin çöküflü) ve Brezilyalaflmas› (kay›t d›fl› emek piyasalar›n›n yükselifli) gibi dönüflümleri içerir.
    Küreselleflme bir uluslararas›laflma süreci olarak de¤erlendirildi¤i için özellikle küresel ölçekte ekonomik sistemi düzenlemekle görevli IMF ve Dünya Bankas› gibi kurulufllar›n küreselleflme sürecini yönetti¤i ve yönlendirdi¤i görüflü yayg›n bir kabul görmektedir. Bu kurulufllar, bir yandan küreselleflme sürecinin do¤ufluna yol açan, di¤er yandan da sürecin devaml›l›¤›n› sa¤lamaya yönelik yeni düzenin alt yap›s›n› oluflturan kurulufllar olarak süreç içinde rol alm›fllard›r. Bu bak›mdan bu kurulufllar›n küreselleflme ile ilgili yaklafl›m ve alg›lar› süreci anlamak için önemlidir.
    14-Dünya Bankas›na (World Bank-WB) göre küreselleflme, insanl›k tarihinin kaç›n›lmaz olarak yaflanacak bir safhas›d›r. Dünya çap›nda ekonomilerin ve toplumlar›n bütünleflme sürecini ifade eder. Küreselleflme yaln›zca bir mal ve hizmet ticareti art›fl› de¤ildir. Haberleflme teknolojisi ve bilgi paylafl›m› ile bilgi, enformasyon ve kültürün de bütünleflmesi sürecidir.
    15-Uluslararas› Para Fonu (‹nternational Monetary Fund-IMF), küreselleflmeyi; geliflme seviyesi ve siyasi sistemi ne olursa olsun bütün ülkelerin vatandafllar›na daha yüksek bir hayat standard› sa¤lamak için (refah seviyelerini art›rmak için) gerçeklefltirmek zorunda olduklar› istikrarl› bir ekonomik büyüme hedefini birlikte gerçeklefltirme sürecidir. K›t kaynaklarla sonsuz ihtiyaçlar›n karfl›lanmas› hedefinin gerçeklefltirilmesi için en uygun yoldur. Ancak yine IMF’ye göre genifl anlamda küreselleflme: Ekonomik göstergelerle ilgili de¤iflimin yan› s›ra küreselleflmenin kültürel, siyasal ve çevre ile ilgili boyutlar›n› da kapsamaktad›r.
    16-Ekonomik Kalk›nma ve ‹fl birli¤i Örgütü (Organisation for Economic Cooperation and Development-OECD) küreselleflmeyi; mal ve hizmet piyasalar› ile birlikte mali piyasalar›n da bütünleflti¤i, ulusal ekonomilerin birbirlerine ba¤›ml›l›klar›n›n artt›¤› çok yönlü bir ekonomik bütünleflme sürecidir
    17-Birleflmifl Milletlere (United Nations-UN) göre küreselleflme; küresel bütünleflmenin ve karfl›l›kl› ba¤›ml›l›¤›n artmas›d›r ve iktisadi, siyasi, sosyal ve kültürel boyutlar› olan çok yönlü bir olgudur. Süreç; di¤er geliflmelerin yan› s›ra yeni sosyal ve politik hareketlerin do¤uflu anlam›na da gelmektedir.
    18-Uluslararas› Çal›flma Örgütü (International Labour Organisation-ILO), kurum olarak sosyal alana yönelik etkilerini öne ç›kararak küreselleflmenin ileri sürülen olumlu sonuçlar yan›nda toplumlar ve ülkeler aras› eflitsizlikleri art›ran, sosyal sorunlar› derinlefltiren etkileri de olan bir süreç olarak tan›mlam›flt›r. ILO’ya göre küreselleflmeden beklenen olumlu sonuçlar›n al›nmas› sürece müdahale edilerek iyi yönetilmesi ile mümkün olacakt›r. Küreselleflme, kendili¤inden olumlu sonuçlar do¤uracak bir süreç de¤ildir. ILO, küreselleflmenin toplumlar ve ülkeler aras› eflitsizlikleri art›rd›¤›n› ancak sürece karfl› ç›kmak yerine sürece müdahale
    edilerek olumsuz sonuçlar›n› giderecek bir yönlendirmenin yap›labilece¤ini savunmaktad›r.
    Küreselleflmenin Do¤uflu ve Geliflimi
    Küreselleflmenin ortaya ç›k›fl›n› aç›klamaya yönelik görüflleri iki ana grupta toplamak mümkündür. Daha az taraftar bulunan ilk görüfl taraftarlar› homojen olmay›p, kendi içinde küreselleflmeyi toplumlar ve ülkeler aras› iliflkilerin bafllad›¤› en eski zaman dilimlerinden bafllatanlar yan›nda farkl› dönemleri bafllang›ç tarihi olarak alanlar da vard›r. Nitekim ayn› görüfl içinde küreselleflmeyi; 15.yüzy›lda Colomb ve De Gama’n›n kefliflerini takip eden dönemde yeni dünyaya artan mal ticaretini esas alanlar yan›nda Sanayi Devrimi ve bunu takip eden 19. yüzy›ldaki sömürge anlay›fl›na uygun ticaret art›fl›n›n gerçekleflti¤i dönemi bafllang›ç olarak alanlar da vard›r. Bu görüfl içinde daha yayg›n olan görüfle göre küreselleflme 19. yüzy›l›n son çeyre¤i ile Birinci Dünya Savafl› öncesi dönemler aras›ndaki 50 y›ll›k sürede ortaya ç›kan h›zl› üretim ve ticaret art›fl›na ba¤l› geliflmelerin sonucudur
    Daha fazla taraftar bulan ikinci görüfle göre küreselleflme 1980’li y›llarda bafllam›flt›r. Ancak, 1980’li y›llarda bafllayan küreselleflme sürecinin gerisinde;
    • ‹kinci Dünya Savafl› sonras› dönemde yaflanan h›zl› ve sürekli ekonomik büyümenin sa¤lad›¤› üretim art›fl›,
    • 1970’li y›llarda yaflanan ekonomik krizi takip eden dönemde baflta ABD olmak üzere Almanya, ‹ngiltere gibi ülkelerde iktidar olan yeni sa¤ ve takip ettikleri neoliberal ekonomik politikalar,
    • Haberleflme teknolojisindeki h›zl› geliflme, televizyon yay›nc›l›¤›n›n art›fl› ve ‹nternet kullan›m›n›n yayg›nlaflmas›,
    • So¤uk savafl döneminin sona ermesi ve Do¤u Bloku ülkelerinin “geçifl ekonomileri” anlay›fl› ile Bat› ile bütünleflme faaliyetlerini h›zland›rmas›,
    • Ulus devletlerin mal ve hizmet ticaretini engelleyen veya s›n›rlayan kurallar›n›n yerine uluslar üstü kurallar›n hakim k›l›nmas›,
    • Geliflme ve büyüme iste¤inin ulus devletleri yabanc› sermaye yat›r›mlar›n› ülkelerine çekmek için takip ettikleri serbestleflme politikalar›,
    • Haberleflme teknolojisindeki geliflmenin uluslararas› bankac›l›k ve finans ifllemlerini kolaylaflt›rmas›, piyasalar› bütünlefltirmesi,
    • ‹ktisadi hayattaki serbestleflmeyi takip eden sosyal ve kültürel hayattaki serbestleflmenin
    toplumlar aras› ve ülkeler aras› bilgi-enformasyon hareketlili¤ini art›rmas›,
    • Avrupa Birli¤i gibi bölgesel bütünleflme hareketlerinin uluslar üstü ortak kurallar belirleme gelene¤ini güçlendirmesi,
    • Güneydo¤u Asya ülkelerinin h›zl› kalk›nma çabalar›,
    • Hong Kong’un Çin’e devri ve Çin’in uluslararas› ekonomiye entegre olmas›na yönelik ideolojik yaklafl›m de¤iflikli¤i
    Çok benimsenen kabule göre küreselleflme ile ilgili yaklafl›mlar 3 ana bafll›kta toplanm›flt›r
    • Afl›r› Küreselleflmeciler (hyperglobalist), küreselleflme geleneksel kavramlarla aç›klanamayan “yeni bir ça¤›n” ad›d›r.
    • fiüpheciler (skeptical), küreselleflmenin ekonomik boyutu üzerinde yo¤unlaflmakta ve bu aç›dan sürecin yeni de¤il, Birinci Dünya Savafl› öncesi dönemle benzerlik gösterdi¤ini ileri sürmektedirler.
    • Dönüflümcüler (transformationalist), küreselleflmenin ekonomik boyutu üzerinde yo¤unlaflmakta ve bu aç›dan sürecin yeni de¤il, Birinci Dünya Savafl› öncesi dönemle benzerlik gösterdi¤ini ileri sürmektedirler.
    Küreselleflmenin Göstergeleri
    • Uluslararas› mal ve hizmet ticaretinin artmas›, Küreselleflmenin en somut göstergesi, ülkeler aras›ndaki mal ve hizmet ticaretindeki art›flt›r.
    • Uluslararas› sermaye hareketleri ve yat›r›mlar›n art›fl›, Son 20 y›ll›k dönemde küreselleflme ile ilgili en dikkat çekici geliflmeler uluslararas› finansal piyasalarda yaflanm›flt›r. Nitekim son 20 y›ll›k dönemde küreselleflmenin temel göstergesi olarak al›nan dünya mal ve hizmet ticareti 8.5 kat artarken do¤rudan yabanc› sermaye yat›r›mlar› 12 kat artm›flt›r
    • Haberleflme ve ulafl›m maliyetlerinin düflmesi ve iletiflimin art›fl›, Küreselleflmeyi 1980’li y›llarda bafllatan yaklafl›m›n temel gerekçelerinden biri, daha önceki dönemlerden farkl› olarak teknolojik geliflmeye ba¤l› olarak ulafl›m ve aberleflme maliyetlerindeki h›zl› düflüfltür.
    • Çok uluslu flirketlerin büyümesi, Çok uluslu iflletmeler (flirketler) küreselleflmenin “alamet-i farikas›”, yani en önemli göstergesi olarak kabul edilebilir. Bir baflka ifade ile küreselleflmeyi aç›klaman›n, anlatman›n en kolay yollar›ndan biri çok uluslu iflletmeler üzerinden gitmektir. Süreç bu iflletmeleri yaratt›¤› gibi bu iflletmeler de küreselleflmenin tafl›y›c›lar›, h›zland›r›c›lar› olmufltur.
    Küreselleflme, mal ve hizmet ticaretininin uluslararas›laflmas› ve art›fl› olarak iki ayakl› bir süreç olarak aç›klanmas›na ra¤men, sürecin hizmet ticaretine yönelik aya¤› daha zay›f kalm›flt›r.
    Küresel krizler, küreselleflmenin yönünü de etkilemektedir. Kriz dönemleri do¤rudan yabanc› yat›r›mlar›n yöneldi¤i bölgeler ve ülkeleri de¤ifltirmekte, bundan da en fazla geliflmekte olan ülkeler etkilenmektedir.
    Küreselleflme sürecinin en somut ve görünen yönünü çok uluslu iflletmeler oluflturur. Bu flirketlerin ekonomik büyüklükleri küreselleflme sürecini ve boyutlar›n› anlatmak için s›kl›kla kullan›lan referans alanlar›ndan birini oluflturur.
    Küresel ekonomik krizler, küreselleflmenin sosyal boyutunu ve olumsuz sosyal sonuçlar›n› daha belirgin ve görünür hâle getirmifltir.
    Dünya Bankas›, IMF ve OECD gibi uluslararas› ekonomik kurulufllar›n uluslararas› mal, hizmet ve sermaye hareketlerini düzenlemek için belirledi¤i kurallar sosyal politika uygulamalar›n› do¤rudan etkilemektedir.
    Küreselleflme süreci, paradoksal olarak ulus devletin kendine ait yetki alanlar›n› daraltmas›,
    kendini zay›flatacak düzenlemeleri hayata geçirmesi ile gerçekleflmektedir.
    Ulus devletin baz› yetkilerinden vazgeçmesi küreselleflmenin gerçekleflmesi için yeterli
    olmamakta, ilaveten bizzat ulus devlet küreselleflme sürecini h›zland›racak tedbirleri alarak aktif rol üstlenmesi gerekmektedir.
    Sosyal politikan›n alt›n ça¤› olarak bilinen 1945-1975 aras›ndaki 30 y›ll›k dönemde sosyal devlet yaklafl›m› ile ortaya ç›kan tablo ana hatlar› ile afla¤›dad›r:
    • Devletin ekonomik büyümeye yönelik politikalar› tam istihdam hedefi ile birlikte yürütülmüfltür.
    • Devlet, özellikle kamu iktisadi kurulufllar›nda yüksek ücret politikas› izlemifl ve çal›flanlara genifl sosyal haklar vermifltir.
    • Sendikac›l›¤›n teflviki ve örgütlenmenin yayg›nlaflmas›, toplu pazarl›k mekanizmas› arac›l›¤›yla birçok sektörde çal›flanlar lehine gelir da¤›l›m›n› iyilefltiren ücret ve sosyal haklar getirmifltir.
    • Devlet, baflta ILO olmak üzere uluslararas› sözleflmelerle sa¤lanan temel haklara yönelik kurumsal yap›lar oluflturmufl (ifl ve iflçi bulma kurumlar›, sosyal sigorta kurumlar› gibi) ve koruyucu bir sosyal hukuk (ifl ve sosyal güvenlik kanunlar› gibi) oluflturmufltur.
    • Devlet, temel sosyal haklar›n genifl toplum kesimlerine yayg›nlaflt›r›lmas› için do¤rudan ve dolayl› gelir transferlerini art›rm›fl, sosyal harcamalar› millî gelirin % 30’lar› seviyesine yükselmifltir.
    • Gelecek nesiller için yar›n endiflesi duyulmayacak, sa¤l›k baflta olmak üzere emeklilik dönemlerini kapsayan yayg›n ve kapsaml› bir sosyal koruma sistemi oluflturulmufltur.
    • Yaln›zca geliflmifl ülkeler de¤il, geliflmekte olan ülkeler de ILO sözleflmeleri ile belirlenen çal›flma hayat›na yönelik kurumlar ve mevzuat› kendi sosyal hayatlar›n›n düzenlenmesi konusunda referans olarak alm›fllard›r.
    • Küreselleflmenin hâkim ekonomi politikas›n› oluflturan liberalizm, ulus devletin sosyal devlet anlay›fl› ile izledi¤i sosyal politika alanlar›n› daraltm›fl, bir k›sm›ndan vazgeçilmesine bir k›sm›nda da geriye gidifllere yol açm›flt›r.
    • Özellefltirme uygulamalar› baflta olmak üzere kamu kesimini küçültmeye yönelik ekonomi politikalar›, kamunun uygulad›¤› cömert ücret politikalar›, güçlü sendikac›l›k, genifl sosyal haklar ve ifl güvencesi uygulamalar›ndan oluflan sosyal devlet uygulamalar›n› zay›flatm›flt›r.
    • Kamunun sosyal harcamalar›ndaki art›fl durmufl, geldi¤i en yüksek olan %30 lar seviyesinde sabitlenmifltir. Ancak, geliflmekte olan ülkeler bu seviyelere gelmeden sosyal harcamalarda k›s›nt›lara bafllam›fllard›r.
    Sosyal devlet (sosyal refah devleti) ‹kinci Dünya Savafl› sonras› 1945-1975 y›llar› aras›ndaki 30 y›ll›k dönemde, ulus devletlerin uygulad›¤› kapsaml› sosyal politika uygulamalar›n›n sonucu olarak ortaya ç›km›flt›r.
    • Sanayi toplumu çal›flma hayat›n› düzenlemek için oluflan sosyal hukukun çok kat› oldu¤u, küreselleflme sürecini engelledi¤i iddias› ile “esneklik” taleplerine cevap verecek flekilde yeniden düzenlenmifl, belirsizlik ve güvencesizlik do¤uran yeni bir çal›flma hukuku oluflturulmaya bafllanm›flt›r.
    • Do¤rudan yabanc› sermaye yat›r›mlar›n› çekmek ve çok uluslu flirketleri kal›c› k›lmak için sosyal hukuk yeniden düzenlenmifl, birçok geliflmekte olan ülke için ücretler ve çal›flma flartlar›n› düzenleyen kurallar yabanc› sermayeyi cazip k›lma araçlar› olarak kullan›lm›flt›r.
    • Kamu sosyal güvenlik programlar›n›n sa¤lad›¤› koruma garantisinin kapsam› daralt›lm›fl, seviyesi düflürülmüfl, ilave garanti isteyenler için özel sosyal güvenlik sistemleri önerilmifltir.
    • Çal›flma hayat›nda pazarl›k gücünü emek lehine de¤ifltiren toplu iliflkiler ve sözleflmelerin yerini bireysel iliflkiler ve sözleflmeler almaya bafllam›flt›r.
    Küreselleflme sürecinde ulus devletin de¤iflimi, sosyal devletin de de¤iflimini beraberinde getirmifl ancak bu de¤iflim sosyal devlet anlay›fl›ndan geriye gidifl fleklinde ortaya ç›km›flt›r.
    Küreselleflmenin sosyal devlet üzerindeki etkilerini bütünüyle olumsuz olarak de¤erlendirmek yanl›fl ve eksik olacakt›r. Küreselleflme sürecinin tafl›d›¤› çeliflkili (paradoksal) yap›, sosyal politika uygulamalar›n› dönüfltüren hatta güçlendiren uygulamalar›da beraberinde getirmifltir. Küreselleflme eflitsizliklikleri ilk defa ortaya ç›karan de¤il, var olan eflitsizlikleri art›rmakta, derinlefltirmektedir. Küreselleflmenin yaratt›¤› eflitsizlik her bölge ve ülke için ayn› derecede olumsuz olmam›flt›r. Güney Do¤u Asya ülkeleri bu süreçte küreselleflmenin nimetlerinden en çok yararlanan ve eflitsizliklerin azald›¤› ülkeler olmufltur. olumsuz yönde geliflmeye bafllam›flt›r. Yoksulluk ve eflitsizlikle ilgili baz› temel göstergeler afla¤›dad›r
    Atipik çal›flma, al›fl›lm›fl, düzenli, güvenceli, sürekli istihdam d›fl›nda kalan, düzensiz çal›flmay›, gelir güvencesizli¤ini, k›smi süreli istihdam› içerisinde bar›nd›ran istihdam fleklini ifade etmektedir
    Küreselleflme dolay›s›yla artan rekabet endiflesi, geliflmekte olan ülkelerde düflük ücretli, güvencesiz, sosyal hukukun kapsam› d›fl›ndaki iflleri art›rm›flt›r.
    ‹nformel-kay›td›fl› sektör, geliflmekte olan ülkelerde geçici süreli de¤il, kal›c› ve hatta en büyük sektör haline gelmifltir. Kay›td›fl› sektör büyüdükçe sosyal politika uygulamalar›n›n da kapsam› daralm›flt›r.
    Küreselleflme ve Sosyal Politika Sorunlar›
    Do¤rudan bir iliflki kurmak ve bire bir sebep-sonuç iliflkisi kurmak her zaman mümkün olmamakla birlikte, küreselleflme sürecinin hakim oldu¤u 1980 sonras› dönemde belirginleflen sosyal politika sorunlar› küreselleflme ile iliflkilendirilecektir. Özellikle küreselleflmenin hakim felsefesi “liberalleflme-serbestleflme”yi sa¤lamaya yönelik düzenlemeler dolay›s›yla vazgeçilen sosyal politika uygulamalar› için bu iliflki daha güçlü flekilde kurulacakt›r.
    1-Küreselleflme, Eflitsizliklerin Art›fl› ve Yoksulluk
    • 2005 y›l› itibar›yla geliflmekte olan ülkelerde yaflayan toplam nüfusun ¼ üne tekabül eden yaklafl›k olarak 1.4 milyar insan günlük 1.25 ABD dolar›n›n alt›nda bir açl›k s›n›r›nda yaflamaktad›r.
    • 2000-2005 aras›nda dünya ekonomisindeki h›zl› büyüme dünyadaki yoksullu¤u 1990’y›l›ndaki % 46 seviyesinden 2005 y›l›nda % 27’ye düflürmesine ra¤men son 2008 krizi ile birlikte 64 milyon kifli daha bu s›n›r›n alt›na itilmifltir.
    • Sahra Alt› Afrika ülkelerinde en düflük gelire sahip % 20’lik nüfus kesiminin toplam gelirden ald›¤› pay yaln›zca % 3’dür.
    • 925 milyon kifli kronik açl›k tehlikesi alt›nda yaflamaktad›r.
    • Dünyada 1.75 milyon insan çok yönlü bir yoksulluk tehlikesi alt›nda olup temel sa¤l›k hizmetleri, temel e¤itim ve ekonomik f›rsatlardan mahrum yaflamaktad›r.
    • 2,6 milyon kifli hijyenik bir ortamda yaflama, 884 milyon kifli de temiz su imkânlarından mahrumdur.
    • 796 milyon kifli okuma-yazma bilmemektedir.
    • Her y›l 5 yafl›n alt›ndaki 8.8 milyon çocuk koruyucu ve önleyici sa¤l›k hizmetleri yetersizli¤inden ölmektedir.
    2-Küreselleflme, ‹flgücünün Yap›s›ndaki De¤iflme, ‹stihdam, ‹flsizlik ve Enformel Sektör
    3-Küreselleflme, Endüstri ‹liflkileri Sistemi ve Sendikalaflma
    • Baflta ifl hukuku olmak üzere çal›flma hayat›n› düzenleyen sosyal hukukun küresel rekabet endiflesiyle de¤ifltirilmesi veya uluslararas› sermayeyi-yat›r›mlar› ülkeye çekmek için de¤ifltirilmesi endüstri iliflkileri sistemini do¤rudan etkiler.
    • Yüksek ücret, istihdam güvenceli ve sendikal›-toplu sözleflmeli kamu iflyerlerinin özellefltirilmesi sendikalaflma oranlar›n› ve toplu sözleflme kapsam›ndakilerin say›s›n› düflürür.
    • Kamu ve özel sektördeki tafleronlaflma uygulamalar› do¤rudan sendikalaflma ve toplu pazarl›k sistemini olumsuz etkiler.
    • Çok uluslu flirketlerin ulusal düzeyde örgütlenmifl sendikalara karfl› toplu pazarl›k masas›na oturmas› toplu ifl sözleflmesi görüflmelerinde güç dengesini iflverenler lehine de¤ifltirir. Özellikle üretimi baflka ülkelere kayd›rma tehdidi veya di¤er ülkelerdeki üretim birimleri ile grev tehdidini ortadan kald›rma sendikalar› güçsüzlefltirir.
    • Esnek çal›flma flekillerinin benimsenmesi ve a-tipik istihdam biçimlerinin yayg›nlaflmas› önce sendikalaflmay› zay›flat›r, sonra toplu ifl sözleflmelerinin kapsam›nda olanlar› daralt›r.
    Küreselleflme süreci ile emek göçü h›zla insan göçüne dönüflmüfltür.
    Küreselleflme sürecinde sendikalar›n zay›flamas› endüstri iliflkileri sisteminin iflleyiflini çal›flanlar aleyhine de¤ifltirmifl toplu pazarl›k sisteminin etkinli¤i azalm›flt›r.
    Küreselleflme ve Sosyal Güvenlik Sistemleri
    21. yüzy›l›n ilk on y›l›nda dünya nüfusunun yaln›zca % 20’si yeterli sosyal güvenlik garantisine sahiptir. Dünya nüfusunun yar›s›ndan fazlas›n›n ise en temel insan haklar›ndan biri olan sosyal güvenlik bak›m›ndan hiçbir güvencesi yoktur
    1970’li y›llarda yaflanan kriz, sosyal devletin en kapsaml› uygulamas› olan sosyal güvenlik
    sistemlerini eleştirilerin odak noktası haline getirmiştir.








    ILO ve Küresel Sosyal Politikalar
    • ‹nsan haklar›na ve kültürel farkl›l›klara sayg›l›, insana yarafl›r ifl, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi, cinsiyet eflitli¤ine dayal› bir sosyal hayat oluflturma önceliklerine önem veren insan merkezli bir küreselleflme anlay›fl›n›n varl›¤›.
    • Küresel ekonomi ile bütünleflirken halk›n›n sosyal ve ekonomik f›rsatlardan faydalanmas› imkânlar›n› gelifltirecek demokratik ve etkin iflleyen bir devletin varl›¤›.
    • Ekonomik geliflme ile sosyal geliflmeyi bütünlefltiren yerel, bölgesel ve küresel düzeyde çevrenin korunmas›n› sa¤layan sürdürülebilir bir geliflmenin varl›¤›.
    • Teflebbüs hürriyeti ve f›rsat eflitli¤ine imkân veren etkin ve adil iflleyen piyasalar›n varl›¤›.
    • Ülkelerin geliflme seviyeleri, imkânlar› ve kapasitelerinin farkl›l›¤›n› dikkate alarak bütün ülkelere eflit f›rsatlar sunan adil kurallar›n varl›¤›.
    • Ülke içinde ve ülkeler aras›ndaki eflitsizlikleri azaltacak, karfl›l›kl› yard›mlaflma ve ifl birli¤ine dayal› bir dayan›flmac› küreselleflme anlay›fl›n›n varl›¤›,
    • Küreselleflme sürecinde yer alan aktörler aras›nda (uluslararas› örgütler, hükümetler, parlamentolar, iflçi ve iflveren örgütleri, sivil toplum kurulufllar› ve di¤erleri) diyalog ve ifl birli¤ini sa¤layacak mekanizmalar›n varl›¤›.
    ILO küreselleflmenin sosyal sorunlar›n› gidermeye yönelik sosyal politika tedbirlerini temel
    ilkelerinden vazgeçmeden oluflturmaya çal›flm›flt›r.
    Dünya ekonomisinin %80 ine OECD ülkeleri hakimdir.




  • 1ÇALIfiMA EKONOM‹S‹
    ÇALIfiMA EKONOM‹S‹ NED‹R?
    Çal›flma ekonomisi, emek arz ve talebinin karfl›laflt›¤› ve eme¤in fiyat› olan ücretin belirlendi¤i emek piyasalar›n›n iflleyifli ve bu piyasalarda ortaya ç›kan sorunlarla u¤raflan bir disiplindir. Bu yönüyle çal›flma ekonomisi, modern toplumlar›n karfl› karfl›ya olduklar› sosyal ve ekonomik sorunlar›n pek ço¤unun anlafl›lmas›na ve bu sorunlara çözümler bulunmas›na katk› sa¤lar. Çal›flma ekonomisi bugün dünyan›n birçok üniversitesinin ders programlar›nda yer almaktad›r. Çal›flma yada Emek, ekonominin alan›na giren birçok konudan sadece biri oldu¤u hâlde niçin ayr› bir disiplin olarak ortaya ç›km›flt›r? Bu sorunun yan›t› eme¤in sahip oldu¤u şu 3 boyutta yatmaktad›r:
    1. Emek bir üretim faktörüdür
    2. Emek bir insan kayna¤›d›r
    3. Emek temel bir gelir kayna¤›d›r
    Çal›flma ekonomisinin cevab›n› arad›¤› sorular
    •Endüstri toplumlar›n›n ço¤unda, geçti¤imiz yüzy›l boyunca, neden kad›nlar›n iflgücüne kat›l›m› sürekli bir art›fl göstermifltir
    •Göçün yerel iflgücünün ücret ve istihdam› üzerine etkisi nedir
    •Asgari ücretler nitelik düzeyi düflük çal›flanlar›n iflsizlik oran›n› artt›r›r m
    •‹fl sa¤l›¤› ve güvenli¤i düzenlemelerinin istihdam ve gelirlere etkisi nedir
    •‹nsan sermayesine yap›lan sübvansiyonlar, dezavantajl› çal›flanlar›n ekonomik refah›n›n artt›r›lmas›nda etkin bir yöntem midir
    •Sendikalar›n üyeleri ve ekonomi üzerindeki ekonomik etkileri nelerdir
    •Cömert bir iflsizlik sigortas› iflsizlik süresini uzat›rm›
    •Avrupadaki iflsizlik oran› niçin ABDden daha yüksektir
    Emek piyasalar›n› di¤er piyasalardan ay›ran farklar
    a.‹stihdam›n›n çal›flan ve çal›flt›ran aras›nda kiflisel bir iliflkiyi ifade etmesi,
    b.Pek çok piyasada ürünler standart bir yap›ya sahipken yani ço¤u birbiriyle benzerlik gösterirken; emek piyasas›na arz edilen emek büyük ölçüde heterojendir.
    c. Emek piyasas› hakk›nda genellikle hem iflveren hem de iflçi bak›m›ndan bir bilgi eksikli¤i söz konusudur.
    d. Pek çok say›da emek piyasas›n›n var olmas› emek piyasalar›n›n bir di¤er özelli¤idir.
    e. Emek piyasalar›nda grup iliflkilerini etkileyen birçok faktör bulunmaktad›r.
    f. Genellikle ifl arayanlar›n say›s› aç›k ifllerin say›s›ndan daha fazlad›r.
    g. Emek talebinin türetilmifl bir talep olmas› emek piyasalar›n› da farkl› k›lmaktad›r.
    Çal›flma Ça¤›ndaki Nüfus(15-64)
    Aktif Nüfus: Aktif ya da faal nüfus, çal›flma ça¤›nda yani 15 ve daha yukar› yafl grubunda olup kurumsallaflmam›fl nüfustan oluflmaktad›r.
    Aktif Nüfus = ‹flgücü + ‹flgücüne dahil olmayanlar
    ‹flgücüne dahil olmayanlar
    a. ‹fl aramay›p çal›flmaya haz›r olanlar: Çeflitli nedenlerle bir ifl aramayan ancak 2 hafta içinde iflbafl› yapmaya haz›r oldu¤unu belirten kiflilerdir.
    b. ‹fl bulma ümidi olmayanlar: Daha önce ifl arad›¤› hâlde bulamayan veya kendi vas›flar›na uygun bir ifl bulabilece¤ine inanmad›¤› için ifl aramayan ancak iflbafl› yapmaya haz›r oldu¤unu belirten kiflilerdir.
    c. Di¤er: Mevsimlik çal›flma, ev kad›n› olma, ö¤rencilik, irad sahibi olma, emeklilik ve çal›flamaz hâlde olma gibi nedenlerle ifl aramay›p ancak iflbafl› yapmaya haz›r oldu¤unu belirten kiflilerdir.
    d. Mevsimlik çal›flanlar: Mevsimlik çal›flmas› nedeniyle ifl aramayan ve iflbafl› yapmayada haz›r olmayan kiflilerdir.
    e. Ev iflleriyle meflgul: Kendi evinde ev iflleriyle meflgul olmas› nedeniyle ifl aramayan ve ifl bafl› yapmayada haz›r olmayan kiflilerdir.
    f. Ö¤renci: Bir ö¤renim kurumuna devam etmesi nedeniyle ifl aramayan ve ifl bafl› yapmayada haz›r olmayan kiflilerdir.
    g. Emekli: Bir sosyal güvenlik kuruluflundan emekli oldu¤u için ifl aramayan ve ifl bafl› yapmayada haz›r olmayan kiflilerdir.
    h. Çal›flamaz hâlde: Bedensel özür, hastal›k veya yafll›l›k nedeniyle ifl aramayan ve iflbafl› yapmayada haz›r olmayan kiflilerdir.
    i. Di¤er: Ailevi ve kiflisel nedenler ve bunun d›fl›ndaki di¤er nedenler ile ifl aramayan ve iflbafl› yapmayada haz›r olmayan kiflilerdir.
    ‹flgücüne kat›lma durumunda bulunan kiflilerin hepsinin çal›flma istek ve zorunluluklar› ayn› derecede de¤ildir. Bu bak›mdan iflgücü
    1-Birincil iflgücü, emek piyasas›nda tam ve sürekli çal›flanlar› kapsar. Hanehalk› reisleri gibi.
    2-‹kincil iflgücü,bir ifle ba¤›ml›l›klar›, esas sorumluluklar› olarak görülmeyen kiflilerden oluflur. Evli kad›nlar, okul ça¤›ndaki çocuklar ve gençler.
    ‹stihdam
    ‹stihdam kavram›, genifl anlamda üretim faktörlerinin üretim sürecinde kullan›lmas›n› ifade eder. Dar anlamda istihdam ise emek faktörünün üretim sürecinde bir girdi olarak kullan›lmas›d›r. ‹stihdam denildi¤inde genellikle anlafl›landa bu dar anlam›d›r. ‹stihdam, belirli bir bedel(ücret, kar) karş›l›¤› olarak piyasa ile olan ilişkiyi tan›mlarken, çal›şma, Bir ev kad›n›n›n evdeki faaliyetleri yada bir ö¤rencinin dersi ile ilgili faaliyetleri hep çal›flmad›r ve bu tür faaliyetlerin hemen hepsinin parasal bir karfl›l›¤› yoktur. TUİKe göre, istihdam; afla¤›da yer alan iflbafl›nda olanlar ve iflbafl›nda olmayanlar grubuna dahil olan kurumsal olmayan çal›flma ça¤›ndaki tüm nüfus istihdam edilen nüfustur.
    •‹flbafl›nda olanlar: Yevmiyeli, ücretli, maafll›, kendi hesab›na, iflveren ya da ücretsiz aile iflçisi olarak referans dönemi içinde en az bir saat bir iktisadi faaliyette bulunan kiflilerdir.
    •‹flbafl›nda olmayanlar: ‹fli ile ba¤lant›s› devam etti¤i hâlde, referans haftas› içinde çeflitli nedenlerle iflinin bafl›nda olmayan kendi hesab›na ve iflverenler istihdamda kabul edilmektedir.
    ‹stihdam Oran› = ‹stihdam edilenlerx100
    Aktif nüfus
    ‹stihdam Oran›: ‹stihdam›n, kurumsal olmayan çal›flma ça¤›ndaki nüfus içindeki oran›d›r. Aktif nüfus içerisindeki istihdam edilenlerin görece ağırlığı. Emek piyasalar›n›n temel göstergelerinden biriside toplam iflgücü içersinde iflsizlerin görece a¤›rl›¤›n› gösteren iflsizlik oran›d›r.
    ‹flsizlik Oran› = ‹flsizler× 100
    ‹flgücü
    ‹flsizler= ‹flgücü - ‹stihdam Edilenler
    Eksik ‹stihdam: iflgücünün gere¤i gibi de¤erlendirilememesi.
    Eksik istihdam tan›mlan›rken, genellikle “düflük”, “daha az”, “yetersiz” gibi kavramlar kullan›larak istihdam›n düflük nitelikli bir türü biçiminde ifade edilir. Bu tan›mlamalar yap›l›rken e¤itim, çal›flma alan›, ücretler ve iflin devaml›l›¤› gibi kriterlerden hareket edilir. Baz› iktisatç›lar eksik istihdam› tan›mlarken temelde ücretleri baz olarak al›rlar.
    eksik istihdam›n boyutlar›
    • Kifli, iflin gerektirdi¤inden daha fazla formel e¤itime sahiptir.
    • Kifli, formel e¤itimi d›fl›ndaki bir alanda gönülsüz olarak çal›flmaktad›r.
    • Kifli, iflin gerektirdi¤inden daha fazla ifl deneyimine ve niteli¤e sahiptir.
    • Kifli, gönülsüz olarak yar› zamanl›, geçici veya kesintili istihdamdad›r.
    • Kifli, bir önceki iflinden %20 veya daha az kazanmaktad›r (çal›flma hayat›na yeni girenler için ayn› mesleki nitelikteki kiflilerden %20 az kazanmas› koflulu aran›r)
    eksik istihdam›n objektif değerlendirilmesi: ücretler veya formel e¤itimin iflin gereklerine uygun olup olmamas›
    eksik istihdam›n subjektif değerlendirilmesi: kiflilerin formel e¤itimleri d›fl›nda yada baz› geçici ifllerde gönülsüz olarak çal›fl›p çal›flmad›klar› Uluslararas› Çal›flma ‹statistikçileri Konferans›’n›n (ICLS) 1982 y›l›nda yap›lan 13. toplant›s›nda eksik istihdam, görülebilir ve görülemeyen eksik istihdam olmak üzere ikiye ayr›lm›flt›r.
    1-Görülebilir eksik istihdam: temelde istatistiksel bir kavram olup do¤rudan ifl miktar›ndaki bir yetersizli¤i ifade eden iflgücü istatistikleriyle ölçülebilir.
    2-Görülemeyen eksik istihdam: iflgücü kayna¤›n›n yanl›fl kullan›m›n› veya iflgücü ve di¤er üretim faktörleri aras›nda temel bir dengesizli¤i yans›tan analitik bir kavramd›r. Temel belirtileri ise düflük gelir, düflük verimlilik ve iflgücünün sahip oldu¤u niteliklerden yeterince yararlanamama olabilir. Görülemeyen eksik istihdam›n ölçülmesi konusundaki analitik çal›flmalar, gelir, verimlilik ve nitelik düzeylerini içeren genifl bir veri analizi gerektirir. Bu nedenle, eksik istihdam›n istatistiksel olarak ölçülmesi, genellikle görülebilir eksik istihdamla s›n›rl›d›r. ICLS’nin 98 y›l›nda yap›lan 16.toplant›s›nda, eksik istihdam›n tan›m› ve ölçülmesi yeniden gözden geçirilmifl ve bu konuda önemli bir ad›m at›lm›flt›r. Buna göre eksik istihdam ikiye ayrılmıştır,
    1-zamana dayal› eksik istihdam: çal›flma süresinin yetersizli¤i nedeniyle ilave bir ifl arayan ve bu iflte çal›flmaya müsait olanlar›n durumunu ifade eder.
    a. ‹lave çal›flmaya istekli olma,
    b. ‹lave çal›flmaya müsait olma,
    c. Normal çal›flma süresinden az çal›flma.
    2-yetersiz istihdam: görülemeyen eksik istihdama göre hem daha objektif hem de daha pratiktir.
    a. Niteli¤e dayal› yetersiz istihdam durumu
    b. Gelire dayal› yetersiz istihdam durumu
    c. Afl›r› çal›flmaya dayal› yetersiz istihdam
    Gelire dayalı istihdam: Gelişmekte olan ülkelerde kendi hesabına ve informel ekonomik faaliyetlerde çalışanlar arasındaki eksik istihdam türü.
    Yetersiz istihdamın sebepleri
    -Mesleki niteliklerin yetersiz ve yanl›fl kullan›lmas›
    -mevcut ifllerdeki gelirin yetersizli¤i
    -afl›r› çal›flma süreleri
    -iflin yap›lmas›nda gerekli olan alet, ekipman ve e¤itimin yetersizli¤i
    -sosyal hizmetlerin yetersizliği
    ‹flgücüne Kat›lma Oran›= Çal›flanlar + ‹flsizler × 100
    Aktif Nüfus
    İşgücüne katılma oranını etkileyen faktörler
    ‹flgücüne kat›lma oran›n› etkileyen faktörler genellikle, bireysel emek arz›n› belirleyen faktörlerle özdefltir.
    1-ücret oran›
    2-emek piyasas›n›n koflullar›
    3-e¤itim düzeyi
    4-kentleflme
    5-kad›nlar›n çal›flmas›na yönelik sosyal tutumlar
    6-bofl zaman› daha de¤erli k›lan teknolojik yenilikler
    7-demografik faktörler.
    ‹flgücüne kat›lma oran›
    a. ekonomik faaliyet oran›da denir.
    b. Aktif nüfus sabitken istihdamdakilerin say›s›n›n artmas› iflgücüne kat›lma oran›n› etkilemez.
    c. oran›n›n yüksek olmas›, o ülke için iflsizlik oran›n›n düflük oldu¤u anlam›na gelmeyebilir.
    d. Aktif nüfus sabitken iflsizlerin istihdama geçmesi iflgücüne kat›lma oran›n› de¤ifltirmez.
    e- aktif nüfus içerisinde işgücünün nispi ağırlığı.
    Ba¤›ml›l›k Oran›= Çal›flma ça¤› d›fl›ndaki nüfus × 100
    Çal›flma ça¤›ndaki nüfus
    Ba¤›ml›l›k oran›n› iki farkl› bileflene ay›rmak mümkündür.
    1-Çocuk ba¤›ml›l›k oran›: 15 yafl›n alt›ndaki çocuk say›s›n›n çal›flma ça¤›ndaki nüfusa, yani 15-64 yafl grubundaki nüfusa oran›d›r.15 yafl›n alt›ndaki nüfus × 100
    Çal›flma ça¤›ndaki nüfus
    2-Yafll› ba¤›ml›l›k oran›: 65 ve üstü yafl grubunun 15-64 yafl grubuna oran›d›r.
    64 yafl›n üstündeki nüfus × 100
    Çal›flma ça¤›ndaki nüfus
    Emek Verimlili¤i
    belirli bir dönemde bir firman›n, ifl kolunun veya ülkenin üretti¤i toplam reel üretim miktar›n›n, bu üretimin elde edilmesi için kullan›lan toplam emek-saat miktar›na bölünmesiyle elde edilir. üretim sürecine kat›lan üretim faktörleriyle elde edilen üretim aras›ndaki iliflkiyi ifade eden verimlilik, toplumlar›n ekonomik refah düzeylerinin temel belirleyicisi olarak kabul edilen bir kavramd›r. Uygulamada çeflitli verimlilik ölçümleriyle karfl›laflmam›z mümkündür. E¤er üretim miktar›, üretimde kullan›lan toplam faktör miktar›na bölünüyorsa “toplam verimlilik”, üretim faktörlerinden sadece birisine oranlan›yorsa “k›smi verimlilik” söz konusudur. Bu durumda, emek verimlili¤i, sermaye verimlili¤i müteflebbis verimlili¤i” gibi verimlilik türlerinden bahsedilebilir.
    Emek verimlili¤i = Toplam ürün
    Çal›fl›lan süre
    Emek verimliğini etkileyen faktörler:
    1-üretimde kullan›lan eme¤in kalitesi
    2-eme¤in kalitesi ile e¤itim düzeyi
    3-sa¤l›k ve beslenme koflullar›
    4-birim emek bafl›na düflen sermaye mal› miktar›
    5-teknolojik geliflmeler
    6-uzmanlaflma
    7-emek hareketlili¤i
    8-toplumdaki verimlilik kültürü
    9-kamu politikalar› da emek verimlili¤ini etkileyen unsurlar aras›nda say›labilir.
    2
    ZAMAN KULLANIMINDA ALTERNAT‹FLER
    Neoklasik analiz haftal›k 168 saat(24 saatX7 gün) sürenin 68 saatlik k›sm›n›n yemek yemek, dinlenmek gibi fizyolojik ihtiyaçlar için kullan›labilece¤ini varsayar. kalan 100 saatlik sürenin ne kadar›n›n çal›flmak ne kadar›n›n ise bofl zaman kullanmak seçene¤inde kullanaca¤›n› analiz edilirken “fayda maksimizasyonu”nu esas al›n›r.
    Farks›zl›k E¤risi: Bireyin zaman kullanımı tercihlerinden boş zaman ile çalışma arasındaki tercihlerini gösterir. Üzerindeki her noktada farkl› gelir ve bofl zaman kombinasyonlar› ile ayn› fayda düzeyini gösteren e¤ridir. Eğri üzerindeki her nokta farklı tercihleri göstermekle birlikte bireye aynı faydayı sağlamaktadır. Ekonomik açıdan doğrusal bütçe kısıtı, ücret oranının sabit olduğu ve çalışılan süre ile birlikte değişmeyeceği anlamına gelir. Faydasını maksimize etmek isteyen birey; mümkün olabilen en uzaktaki farksızlık eğrisinin üzerinde bulunmak isteyecek ancak bütçe kısıtının ötesine geçemeyecektir. Farksızlık eğrisinin muntazam bir şekilde kavisli olmak yerine daha dik çizilmesinin temel sebebi bireyin boş zamanının değerli olmasıdır. Orjine en uzak nokta en yüksek faydayı verir.
    a. Negatif e¤imlidir
    b. Kesiflmezler
    c. Orijinden bak›ld›¤›nda dış bükeydirler
    d. Üzerindeki her noktada fayda düzeyi ayn›d›r
    e. Orijine daha uzak olan daha yüksek fayda düzeyini gösterir
    Köşe çözümü: Farksızlık eğrisinin bütçe kısıtını köşe noktasından kesmesi.
    Bütçe K›s›t›: Ücret oran› ve ücret d›fl› gelir veri iken bireyin elde edebilece¤i bütün gelir ve çal›flma süresi kombinasyonlar›n› gösteren e¤ridir. Bütçe kısıtının negatif olması, boş zaman miktarı arttıkça gelirin azalacağını gösterir. Veri ücret düzeyinde, satın alınabilecek boş zaman ve çalışma sürelerinin sınırını belirler.
    Ekonomik açıdan doğrusal bütçe kısıtı: ücret oranının sabit olduğu ve çalışılan süre ile birlikte değişmeyeceğini gösterir.
    Gelir Etkisi: Ücret sabitken gelir de¤iflimine ba¤l› olarak çal›flma süresinin nas›l de¤iflece¤ini gösteren etkidir. Ücret oran›n›n artmas› sonucu kiflinin daha fazla bofl zaman sat›n alarak çal›flma süresini azaltmas›.
    ‹kame Etkisi: Gelir sabitken ücret de¤iflimine ba¤l› olarak çal›flma süresinin nas›l de¤iflece¤ini gösteren etkidir. Piyasanın genelinde ikame etkisinin daha baskın olması, piyasa emek arz eğrisinin pozitif eğimli olmasını sağlamaktır.
    Geriye K›vr›ml› Bireysel Emek Arz E¤risi: Düflük ücret düzeylerinde ikame etkisi sebebiyle pozitif, yüksek ücret düzeylerinde ise gelir etkisi sebebiyle negatif e¤imli arz e¤risidir.
    Piyasa Emek Arz E¤risi: Emek piyasas›nda çeflitli ücret düzeyleri ile çal›flma süreleri aras›ndaki iliflkiyi gösteren e¤ridir. Bireysel emek arz eğrilerinin yatay toplamıdır.
    Emek Arz E¤risinin dikey ekseninde ücretlerin olmasının sebepleri
    1-Ücretlerin ölçülebilir nitelikte olması
    2-Ücretdışı unsurların daha etkili olması
    3-Ücret oranının bir mesleğin daha esnek özelliklerinden olması.
    İşçi sayının artmasının bağlı olduğu nedenler
    1-Doğum oranının ölüm oranından fazla olması
    2-Emek göçü
    EMEK ARZINI(işgücünün çalışma kararı)ETK‹LEYEN ÜCRET DIfiI UNSURLAR
    Herhangi bir mesle¤in emek arz› sadece o mesle¤in ücret oranlar›na ba¤l› de¤ildir, baflka unsurlarda iflgücünün çal›flma karar›n› etkiler.
    1-Di¤er Ücret Oranlar
    2-Ücret D›fl› Gelir
    3-Bireylerin Bofl Zaman› Tercih Etmeleri
    4-‹fllerin Ücret D›fl› Yönleri
    5-‹flçi Say›s›n›n Artmas›
    3ÇALIfiMA EKONOM‹S‹
    TEK DE⁄‹fiKEN FAKTÖRÜN EMEK OLMASI DURUMUNDA EMEK TALEB‹
    Emek piyasas›n›n en belirgin özelli¤i emek talebinin “türetilmifl” bir talep olmas›d›r. Emek, ‹nsanlar tarafından fayda sebebiyle talep edilirken iflverenler taraf›ndan “bir fley üretmek amac›yla” talep edilir. Bu aç›dan herhangi bir tür eme¤e olan talep iki fleye ba¤l›d›r:
    1-Ürünün üretilmesinde eme¤in ne derece verimli oldu¤u
    2-O ürünün piyasa de¤eri.
    k›sa dönem, firman›n üretimde kulland›¤› girdilerden baz›lar›n›(emek ve ham madde) artt›rabildi¤i ancak Emek Talebi sermaye miktar›n› ve üretim kapasitesini de¤ifltiremedi¤i zaman dilimini;
    uzun dönem ise firman›n bütün üretim faktörlerini de¤ifltirebildi¤i, yeni makineler sat›n al›p yeni binalar infla edebildi¤i zaman dilimini göstermektedir.
    Marjinal Karar Alma Kural›
    •Firmalar kâr maksimizasyoncusudur.
    •Firmalar üretim için sadece emek ve sermaye kullan›rlar
    •Firmalar›n ürün ve emek piyasalar› tam rekabetçidir(ürün fiyat› ve ücretler veridir).
    •Emek maliyeti ücretten oluflur ve iflgücü tamamen homojendir.
    Marjinal ürün: Geometrik olarak her istihdan düzeyinde toplam ürün eğrisine çizilen teğetlerin eğimi.
    Üretim Fonksiyonu: Veri faktör miktarlar›nda ve teknoloji düzeyinde üretilebilecek ç›kt› miktar›n› gösteren matematiksel bir eflitliktir.
    Ortalama ürün: geometrik olarak toplam ürün eğrisinin her noktasını orjinle birleştiren doğruların yatay eksenle yaptığı açılara göre dizilir.
    Toplam Ürün: Firman›n k›sa dönemde sermaye miktar› sabitken farkl› düzeylerde iflgücü istihdam ederek elde etti¤i üretim miktar›d›r
    Eme¤in Ortalama Ürünü: ‹flgücü bafl›na düflen üretim miktar›d›r. Toplam ürünün emek miktar›na bölünmesi ile bulunur.
    Eme¤in Marjinal Ürünü: Son işe alınan işçinin toplam üründe sağladığı artışın parasal karşılılığı. Sermaye sabitken emek girdisinin bir birim artt›r›lmas› sonucunda toplam üründe meydana gelen de¤iflikliktir.
    Azalan Verimler Kanunu: Üretim faktörlerinden birisi sabit tutulurken di¤er faktörün miktar›
    artt›r›ld›¤›nda toplam üründeki art›fl›n bir noktadan sonra azalaca¤›n› ifade eder.
    Eme¤in Marjinal Ürün Geliri: Son ifle al›nan iflçinin toplam üründe sa¤lad›¤› art›fl›n parasal karfl›l›¤›d›r.
    K›sa Dönem Emek Talep E¤risi: Sermaye ve di¤er bütün faktörler sabitken ücret oran› ile firman›n emek talep miktar› aras›ndaki iliflkiyi gösteren e¤ridir.
    Efl Ürün E¤risi: Bir firman›n belirli bir miktarda üretimi sa¤layabilmesi için kullanabilece¤i çeflitli emek ve sermaye kombinasyonlar›n› gösteren e¤ridir.
    Efl Ürün E¤rilerinin Özellikleri
    1-negatif e¤imli olmalar›
    2-d›fl bükey olmalar›
    3-orijinden uzaklaflt›kça daha yüksek üretim düzeyini göstermesi
    4-Kesişmezler
    Marjinal Teknik ‹kame Oran›: Üretim miktar› sabitken sermayenin emek yerine kullan›labilece¤i (ikame edece¤i) orand›r.
    Efl Maliyet Do¤rusu: Sermayenin maliyeti ve ücret oran› veri iken bir firman›n belirli bir miktardaki paras›yla (üretim bütçesi) sat›n alabilece¤i bütün farkl› sermaye ve emek kombinasyonlar›n› gösteren e¤ridir.
    Marjinal ürün e¤risinin flekli: Orijinden bafllayan ve bir istihdam düzeyinde maksimuma eriflip azalan, toplam ürünün maksimum oldu¤u noktada s›f›r olan bir e¤ri.
    Emek talebini etkileyen ücret dışı unsurlar
    1-Ürün talebindeki değişmeler
    2-İşveren sayısı
    3-Diğer üretim faktörlerinin fiyatı
    4-Verimlilik değişmesi
    Emek arzını etkileyen unsurlar
    1-Ücret dışı gelir
    2-Çalışma koşulları
    3-İşçi sayısı
    4-Bireylerin boş zaman tercihleri
    Emek arz eğrisi: Çeşitli ücret düzeylerinde bireyin çalışmak istediği süreleri gösteren eğri.
    Efl Maliyet Do¤rular›n›n Özellikleri
    1-Negatif e¤imli olmalar›(bir üretim faktöründen daha fazla kullan›ld›¤›nda di¤er faktör için daha az bütçenin kalmas›)
    2-E¤iminin sabit ve faktör fiyatlar›n›n birbirine oran›na eflit olmas›
    3-Üretim bütçesinde ve Faktör fiyatlar›ndaki de¤iflikliklerin efl maliyet do¤rular› ile gösterilebilmesi
    Efl Ürün E¤risinin Kavisli¤i ve Faktörler Aras› ‹kame
    Faktörlerin birbirlerini hiç ikame etmedikleri ve faktörlerin birbirlerini mükemmele oldukça yak›n bir flekilde ikame ettikleri durumlard›r.
    Ölçek Etkisi: Ücret art›fl› veya azal›fl› sonucunda firman›n optimal üretim düzeyinin de¤iflmesine ba¤l› olarak emek talebinde meydana gelen de¤iflmedir.
    ‹kame Etkisi: Ücret oran›ndaki bir de¤iflmeye ba¤l› olarak sermayenin emek yerine kullan›lmas› nedeniyle emek talebinde meydana gelen de¤iflmedir.
    Uzun Dönem Emek Talep E¤risi: Hem emek hem de sermaye faktörleri de¤iflken oldu¤unda ücret oran› ile firman›n istihdam düzeyi aras›ndaki iliflkiyi gösteren e¤ridir.
    EMEK TALEB‹N‹ ETK‹LEYEN ÜCRET DIfiI UNSURLAR
    1-Ürün Talebindeki De¤iflmeler
    2-Verimlilik De¤iflmesi
    3-‹flveren Say›s›
    4-Di¤er Üretim Faktörlerinin Fiyatlar›
    4ÇALIfiEKONOMS
    Tam Rekabetçi Emek Piyasas›: ‹fllerin ve iflgücünün homojen ve çok say›da oldu¤u, fleffafl›k ve emek hareketlili¤inin tam oldu¤u, sendikalar›n olmad›¤› bir emek piyasas›d›r.
    Tam rekabetçi bir emek piyasas› varsay›mları
    • Firmalar kârlar›n›, iflçiler ise faydalar›n› azamilefltirme peflindedirler.
    • Piyasa fleffaft›r.
    • Firmalar ve iflçiler piyasadaki ifller ve ücretler hakk›nda tam bilgiye sahiptirler.
    • Piyasada homojenite vard›r.
    • ‹flçiler beceri ve verimlilik bak›m›ndan, ifller ise ücret d›fl› gelirler ve çal›flma flartlar› bak›m›ndan homojendirler (birbirinin ayn› özelliklere sahip).
    • ‹fl piyasas›nda çok say›da iflçi ve iflveren vard›r, sendikalar yoktur.
    • Piyasadaki bütün ifller iflçilerin rekabetine aç›kt›r. ‹flçinin bir iflten di¤erine geçiflini engelleyen k›dem flart› veya firma içinden elemanlar›n ifle al›nmas› gibi kurumsal engeller yoktur.
    • Mobilite (emek hareketlili¤i) maliyetsizdir.
    Denge Ücreti(Tam Rekabetçi Emek Piyasası): Emek arz ve talebini eflitleyen ücrettir. ‹flsizli¤in olmad›¤› bu ücret düzeyine piyasay› temizleyen ücretde denilir.
    Tek Ücret Kanunu: Tam rekabet piyasalar›nda k›sa dönemde denge ücretinden sapmalar olabilsede uzun dönemde arz ve talep güçlerinin piyasay› tekrar denge ücretine getirecektir.
    Tam rekabetçi bir firman›n iflçilerine verece¤i ücret düzeyi
    1-Piyasa ücretine eflittir.
    2-Ortalama emek maliyetine eflittir.
    3-Marjinal emek maliyetine eflittir.
    4-Firmaya olan emek arz› bu ücret düzeyinde yatay eksene paraleldir.
    Piyasa Dengesinde De¤iflmeler
    Talep Fazlas›: Emek arz veya talep e¤rilerindeki kaymaya ba¤l› olarak veri ücret düzeyinde emek talep miktar›n›n emek arz miktar›ndan fazla olmas› durumudur.
    Arz Fazlas›: Emek arz veya talep e¤rilerindeki kaymaya ba¤l› olarak veri ücret düzeyinde emek arz miktar›n›n emek talep miktar›ndan fazla olmas› durumudur.
    Ücret Kat›l›¤›: Parasal ücretlerin; sendikalar, toplu sözleflme düzeni veya iflverenlerden kaynaklanan sebeplerle azalamamas› hâlidir.
    1-Sendikalar
    2-Toplu sözleşme düzeni
    3-İşverenlerin tutumu
    Marjinal Ürün De¤eri(Geliri): ‹lave iflçinin istihdam edilmesi ile para birimi cinsinden toplumun sa¤lad›¤› ekstra üretimi gösterir. Son iflçinin verimlili¤i ürün fiyat› ile çarp›larak bulunur.
    Marjinal gelir-fiyat ilişkisi: Ürün piyasasında tam rekabetçi firma ile tekelci firmanın emek talep eğrilerinin farklı olmasının nedeni.
    Marjinal verim teorisi: Ücretlerin artması durumunda verimliliğin değişmeyeceğini varsayar.
    TEKELC‹ B‹R F‹RMA ‹Ç‹N P‹YASA DENGES‹
    Firma üretti¤i ürünün piyasas›ndaki tek firma olsada sekreter istihdam› hususunda piyasada sekreter çal›flt›ran binlerce firmadan birisi olacakt›r. Firma bu nedenle piyasada oluflan WTR ücretini veri olarak kabul edecek, ifle ald›¤› her iflçiyi ayn› ücretten çal›flt›raca¤› için bu ücret düzeyi ayn› zamanda ortalama emek maliyetine ve marjinal emek maliyetine eflit olacakt›r. ürün piyasas›nda tekelci bir firman›n emek talep e¤risinin tam rekabetçi bir firman›n emek talep e¤risinin sol taraf›nda yer ald›¤› ve daha dik oldu¤u görülmektedir. Talep eğrinin daha dik olması, Tam rekabetçi firmadan tekelci firmanın daha az işçi çalıştırmasıdır. Bu farkl›l›¤›n temel nedeni tam rekabetçi bir firmada marjinal gelirin mal›n fiyat›na eflit olmas›na karfl›l›k, tekelci bir firmada marjinal gelirin fiyattan küçük olmas›d›r. Tekelci bir firma daha çok mal satabilmek için fiyat› düflürmek zorundad›r. ‹flte bu nedenle söz konusu firma için marjinal gelir fiyata eflit olmayacakt›r.
    Piyasa talep eğrisi: Tekelci bir firma piyasadaki tek firma olduğu için, ürününe olan talep eğrisi aynı zamanda piyasa talep eğrisidir.
    Faktör Hareketliliği: Ücretlerin azalma yönünde katı olması durumunda piyasanın tekrar dengeye gelmesini sağlayan unsurlar.
    OL‹GOPOLCÜ B‹R F‹RMA ‹Ç‹N P‹YASA DENGES‹
    Oligopol piyasas›, bildi¤iniz gibi endüstrideki üretimin büyük bir k›sm›n›n az say›da firma taraf›ndan yap›ld›¤› bir piyasa türüdür. Oligopol piyasas›nda firmalar›n üretim, sat›fl, yat›r›m ve reklam planlar›nda karfl›l›kl› ba¤›ml›l›k söz konusudur. Bir firman›n bu de¤iflkenlerle ilgili bir manüpülasyonu di¤er firmalar›n buna misillemede bulunmalar›na neden olmaktad›r.
    Emek arz eğrisi: Asla tam rekabetçi bir firmanın karşılaştığı gibi sonsuz esneklikte bir eğri olmayacaktır.
    Etkin Ücret Teorileri: Neoklasik teorinin kabul etmedi¤i ücret art›fllar›n›n iflgücü verimlili¤ini artt›raca¤›n› savunan teoridir.
    Etkin Ücret Modelleri: Etkin ücret teorisi aç›s›ndan ücret art›fllar›n›n verimlili¤i hangi mekanizmalarla artt›raca¤›n› aç›klayan befl farkl› modeldir.
    1-Beslenme Modelleri: Ücret art›fllar›n›n iflgücünün daha iyi beslenmesini sa¤layaca¤›n›, bunun ise iflgücünü daha sa¤l›kl› ve güçlü k›larak daha verimli çal›flmas›n› sa¤layaca¤›n› ileri süren modellerdir. Az gelişmiş ülkelerde görülür.
    2-Kaytarma Modeli: ‹flgücünün denetlenmedi¤i durumlarda kaytarma e¤iliminde oldu¤unu
    savunan modellerdir. Buna göre iflçilere piyasa ücretinin üstünde ücret verilmesi iflten ç›kar›lmas›n›n f›rsat maliyetini artt›raca¤› için iflçiler kaytarmamay› tercih edeceklerdir. büyük firmalarda iflgücünün performans›n› denetleme güçlü¤ünden kaynaklan›r
    3-‹flçi Devri Modeli: ‹flgücüne piyasa denge ücretinin üstünde ücret ödenmesinin iflçi devrini düflürerek verimlili¤i artt›raca¤›n› savunan etkin ücret modelidir.
    4-Seçim Modelleri: Piyasa ortalamas›n›n üstünde ücret vermek firmay› iflgücü piyasas›nda cazibe merkezi hâline getirebilir. Piyasadaki iflçilerin büyük ço¤unlu¤u yüksek ücret veren firmada çal›flmak isteyece¤inden firma aç›k pozisyon ilan etti¤inde çok say›da baflvuru ile karfl› karfl›ya kalacakt›r. Fazla say›da baflvuru aras›nda seçim yapmak firmaya zorluk yüklesede çok önemli bir avantajda sunar; firma böylece iflgücü piyasas›n›n en nitelikli iflçilerini seçebilir. Nitelikli iflçiler ise denetime ihtiyaç duyulmaks›z›n daha fazla üretme kapasitesine sahip verimli iflçilerdir.
    5-Sosyolojik Modeller: ‹flçi iflveren iliflkisini karfl›l›kl› hediye de¤iflimi olarak aç›klayan etkin ücret modelleridir. Buna göre iflveren iflçiye hediye olarak ücret verirse iflçiden buna
    karfl›l›k yüksek çal›flma gayreti al›r. Yüksek ücret ödemek her zaman maliyetleri arttırmaz.
    Firma Ölçeği: İşgücünün etkin bir şekilde denetlenebilmesi.
    ‹ÇSEL EMEK P‹YASALARI
    Neoklasik teoriye göre emek piyasas›, iflçilerin ifller için sürekli ve aç›k bir flekilde rekabete girdikleri, benzeri flekilde iflverenlerinde iflçileri cezbetmek ve iflgücü sa¤lamak amac›yla fiyat artt›rma konusunda rekabette bulunduklar› dengede olan bir piyasad›r. Neoklasik teorinin piyasaya girifl serbesttir varsay›m›n›n tersini savunan teori ise ‹çsel Emek Piyasalar›d›r. ‹çsel emek piyasalar›nda firmalar sadece girifl düzeyindeki iflçilerini piyasadan temin ederlerken bunun d›fl›ndaki di¤er pozisyonlar› firma içinde bir alt pozisyondaki en k›demli iflçiyi terfi ettirmek suretiyle doldurur.
    İçsel emek piyasalar›n›n firmaya sa¤lad›¤› yararlar
    1-Verimlilik ve k›demle terfi imkânlar› aras›nda ba¤lant› oluflturmas›
    2-Firma için belirsizli¤i en aza indirmesi
    3-Terfi mekanizmas›n›n iflvereni motive etmesi
    4-‹flçiye verilen spesifik e¤itimin firmaya getirisini artt›rmas›
    İçsel emek piyasalar›n›n iflçiye sa¤lad›¤› yararlar
    1-İş güvenliği fırsatı elde ederler
    2-Terfi fırsatı elde ederler
    3-Firmadaki işçileri dışarıdaki işçilerin rekabetinden korur
    4-İşverenin kaprisinden korur.
    Piyasa dengede iken ve piyasa talebinde bir değişme yokken çalışma koşullarının iyileştirilmesi arz artışına neden olur ve
    1-Emek arz fazlası oluşur
    2-Yeni denge noktası daha yüksek bir ücret düzeyinde gerçekleşir
    3-Emek arz eğrisi sağa kayar
    4-Ücret kademeli olarak düşer
    Nispi ücretler ve faktör hareketlili¤i: Ücretlerin azalma yönünde kat› olmas› durumunda piyasan›n yeniden dengeye gelmesini sa¤layan unsurlar
    -Modern bir ekonomide mevcut birçok piyasa aras›nda emek piyasas› en önemli olan›d›r.
    -Zvonkovic eksik istihdam tan›m›nda, “son gelirin bir önceki iflten elde edilen gelirden en az %20 daha az olmas›” gerekti¤ini söyler.
    -livingstone eksik istihdam tanımında, kişinin sahip olduğu işle sahip olduğu uyumsuzluk.
    -elder, gelir kaybının eksik istihdamın tanımındaki en önemli unsur olduğunu ifade etmiştir.
    -Saat ücretinin artmas›, bütçe k›s›t› bafllang›çtaki durumuna göre dikleflir.
    -Bireysel emek arz e¤risi, E¤rinin alt k›s›mlar›nda ikame etkisi, üst k›s›mlar›nda ise gelir etkisi di¤erinden bask›nd›r.
    -Emek arzını arttıran ücret dışı unsurlar eğriyi sağa kaydırır.
    -Nedret kanunu, farksızlık eğrilerinin dış bükey olmalarına neden olur.
    -Emek arz azalışı emek arz eğrisinin sola doğru kaymasıyla gösterilir.
    -Bireyin faydasını azamileştirdiği çalışma süresini gösteren nokta, farksızlık eğrisinin bütçe kısıtına teğet olduğu noktadır.
    -Toplam ürün eğrisinin orjin noktasından başlama nedeni, hiç işgücü kullanılmamasıdır.
    -Tam rekabetçi bir firma için marjinal gelir mal›n fiyat›dır.
    -Tam rekabetçi firmada k›sa dönem üretim ve istihdam de¤erleri incelenirken marjinal gelir sabittir.
    -Toplam ürün maksimum olduğu noktada ortalama ürün marjinal üründen büyüktür ve marjinal ürün sıfırdır.
    -Toplam ürün eğrisinin azalarak artandan, artarak artana geçtiği noktada, ortalama ürün ve marjinal ürün eşittir.
    -Firma toplam ürünün maksimum olduğu noktada istihdam artışını sürdürürse, marjinal ürün negatif olur.
    -istihdam artışının üretimdeki artışı yavaşlatması, iş gücü başına az sermaye ekipmanın düşmesi
    -Marjinal Ürün Geliri e¤risinin negatif e¤imli k›sm›, Tam rekabetçi bir ürün ve faktör piyasas›nda bulunan bir firman›n k›sa dönem emek talep e¤risidir.
    -MR, rekabetçi bir firma için fiyattır.
    -Uzun dönemde denge istihdam düzeyi, Efl maliyet do¤rusu ile efl ürün e¤risinin kesiflti¤i noktad›r.
    -Piyasanın toplam talep eğrisini elde ederken firmaların emek talep eğrisinin kullanılması, toplama hatasına düşürür.
    -K›sa dönemde firman›n kâr› n› azamilefltiren MRPL=W dir.
    -Q=f(K,L,T) basit üretim fonksiyonu, kısa dönemde K sabit L değişken uzun dönemde ikiside değişkendir.
    -W=MRPL, Firmaya kısa dönemde karını azamileştirmesini sağlayan denge istihdam kuralıdır.
    -W=MRPL, tam rekabetçi bir firmanın ne kadar işçi çalıştıracağına karar verir.
    -Tam rekabetçi bir emek piyasas›nda talep fazlas› oldu¤unda, Talep fazlas› arz sabitken talebin de¤iflmesi ile oluflmuflsa, hem denge ücreti hem de denge istihdam düzeyi artar.
    -Başka piyasalarda bir değişme yokken, Eskişehir mobilya piyasasında kriz yaşandığı ve pek çok mobilya firmasının kapanarak piyasayı terk ettiği durumda talep azalır.
    -Tam rekabetçi bir emek piyasasında emek arzının sabitken talebin değişmesi ile hem denge ücretini hemde denge istihdam düzeyi artar.
    -Piyasa dengede iken ve talep cephesinde bir değişme yokken işgücünün bölge dışına göç etmesi durumunda talep fazlası meydana gelir.
    -İş piyasalarının başlıca görevi, iş gücünün etkin dağılımını gerçekleştirmek.
    -Tam rekabet piyasasındaki denge kararlıdır.
    -İşçilerin firma değiştirmelerinde en büyük etken ücret konusunda tatminsizliktir.
    -VMP= Tam rekabetçi firmada emek talep eğrisi
    -İşsiz kalan ve çalışmak istediği halde iş bulamadığı için iş aramaktan vazgeçen kişiler, cesareti kırılmış işçi.
    -Uzun dönemde işveren artması, emek talep eğrisinin sağa kayması
    5
    Geleneksel Ücret Teorileri
    1-Klasik Teori veya Eme¤in Tunç Yasas›: Klasik iktisatç›lar taraf›ndan ileri sürülen do¤al ücret teorisi, Laselle taraf›ndan insafs›z bir Tunç Kanunu olarak nitelendirilmifltir. Doğal ücretin ancak asgari fizyolojik gereksinimleri karfl›layaca¤› ve nüfusun, özellikle fakir aileler içinde h›zla artmas›ndan dolay› yükselmeyece¤i bir durumda, klasiklerin do¤al ücretinin en çok ücret say›lmas› gerekti¤i ortaya konulmufltur. Bu düflünceden hareketle Laselle, iflçilerin yaflam düzeylerinin ve refahlar›n›n iyilefltirilmesinin olanaks›z oldu¤unu, o hâlde var olan ekonomik ve sosyal düzenin de¤iflmesinin gerekli oldu¤u sonucuna varm›flt›r. Smith, Ricardo, Malthus, Turgot gibi ayn› dönemde yaflam›fl olan ve klasik olarakda adland›r›lan düflünürlerin dönemin iktisadi, toplumsal yap›s› hakk›nda derinlemesine görüflleri bulunmaktad›r. insanl›¤›n temel sorunu do¤urganl›k ile üretim kapasitesi aras›ndad›r. Bu konuda Malthus, Nüfusun ‹lkeleri Üzerine Denemeler adl› eserinde mevcut durumun nüfus art›fl› ile g›da mallar› üretimi aras›ndaki farkl›l›¤›n art›fl› ile aç›klamaktad›r. Nüfus art›fl›n›n s›n›rland›r›lmad›¤› zaman ücret düzeyinin dahada aşa¤›lara çekilece¤ini ifade etmektedir. Turgot, bu noktada ücret düzeyinin sadece yaflam için gerekli olan mallar›n al›m› d›fl›nda sosyal ve kültürel ihtiyaçlar›da karfl›layacak bir düzeyde olmas› gerekti¤i üzerinde durmufltur. Bu düflünürlerin içinde en tutarl› ve en sistematik temsilci Ricardo olmufltur. Ricardo, eme¤in de¤erini belirleyenin ücret de¤il; bizzat eme¤in kendisi oldu¤unu, bir mal›n üretimi için gerekli olan emek miktar›n›n de¤eri oluşturdu¤unu ifade etmifltir. K›saca Ricardo, eme¤in harcanmas› ile ücretin belirlenmesini birbirinden kesin olarak koparan ilk düflünürdür. Bu teoriye yöneltilen temel elefltirilerden birisi, Malthusun nüfus teorisine dayand›r›lm›ş olmas›d›r. Hâlbuki, sadece belirli bir dönemi kapsayan tarihî incelemesinde g›da maddelerindeki art›fl›n nüfusun art›fl h›z›n›n gerisinde oldu¤unu ileri süren Malthus’un bu teorisi gerçekleflmemifltir. Bunun d›fl›nda bir baflka elefltiri noktasıda teorinin evlenme ve do¤umlar›nda gelirle orant›l› olarak art›p azalaca¤› öngörüsüne yöneliktir. Oysa, y›llar itibar›yla refah düzeyi artt›kça do¤um oranlar›n›n azald›¤› gözlenmifltir. Ayr›ca, bu teori 20. yüzy›lda Bat› ekonomilerindeki nüfus artışıyla birlikte ortaya çıkan gerçek ücret artışlarınıda açıklayamamıştır. Emek arzı ve talebi arasında nüfus sorunu
    2-Ücret Fonu Teorisi: Mill taraf›ndan ileri sürülen ücret fonu teorisidir. ücret düzeyini, iflgücü hacmi ile ücretlerin ödenmesine ayr›lan ve de¤iflmeyen fon aras›ndaki iliflki belirler. k›sa dönemde herhangi bir ülkede ücretler için mevcut s›n›rl› bir fon bulunur. Bu fonun bir k›sm› tasarruflardan oluşan sermayedir. Sermayenin di¤er bir k›sm› ise mevcut makina ve teçhizat›n amortisman›ndan oluşmaktad›r. Ücret fonu işçi say›s› toplam›na bölünür. Toplam ücretler hiçbir zaman fon miktar›n› aşamaz. E¤er herhangi bir sanayideki işçi ücretleri sendikalar arac›l›¤›yla veya uygun ekonomik koşullar alt›nda artt›r›l›yorsa bu di¤er işçilerin ücretlerinin azalmas› pahas›na ortaya ç›kacakt›r. Bu teorinin sonucuna göre, genel ücret düzeyi yaln›zca sermayenin büyümesi veya işçi say›s›n›n azalmas›yla artabilir. Bu teoriyede birçok eleştiri yöneltilmifltir.
    1-belli bir zamanda ücretleri ödemek için mevcut para miktar› sabit de¤ildir.
    2-Gerek ücret fonu gereksede işgücü hacmi belli s›n›rlar içinde esnektir.
    3-Bu s›n›rlar›n k›sa dönemde genifllemesi mümkün de¤ildir. Nitekim, istatistikler göstermektedirki millî gelir içinde ücretlerin pay› çok uzun dönem dikkate al›nd›¤›nda küçük de¤iflmeler göstermektedir. Genel olarak reel ücretler düzeyindeki h›zl› art›fllar, ülkedeki sermayenin nüfus art›fl h›z›ndan daha h›zl› artmas› ile gerçekleflebilir. Buda üretimi h›zla artt›rd›¤›ndan, gelir içindeki üretimin pay› art›fl göstermeyebilir.
    3-Art›k De¤er Teorisi: Bu teori, klasik iktisatç›larla birlikte ortaya ç›kan do¤al ücret ve ücret fonu gibi kavramlardan hareketle, 19.yyda Marks taraf›ndan haz›rlanm›şt›r. Teorinin temel ilkeleri önceki teorilere oranla daha sistematik biçimde ve emek arz ve talebine dayand›r›lmadan aç›klanm›flt›r. Asl›nda art›k-de¤er kavram› Marks öncesi sosyalist düflünürlerce ele al›nmas›na ra¤men, Marks taraf›ndan analitik bir araç olarak sisteme dahil edilmifltir. Bu teoride yap›lan as›l vurgu; iflçinin, çal›flma saatinin bir k›sm›n›n, iflverene karfl›l›ks›z olarak aktar›lmas›(sömürü) esas›na dayal›d›r. Emek karfl›l›¤›n› alamad›¤› çal›flma saatleri sayesinde art›k-de¤eri yarat›r. Marks›n art›k de¤er kavram›, eme¤in kullan›m de¤eri ile de¤iflim de¤eri aras›ndaki farkt›r. Eme¤in kullan›m de¤eri, eme¤in fiilen çal›flt›¤› süre içerisinde üretti¤i de¤erdir. işçi yaratt›¤› bu de¤erin tümüne sahip olamaz. Çünkü ona ödenen ücret ancak onun ve ailesinin asgari düzeyde geçimini sa¤layabilecek kadard›r. Bu da eme¤in de¤iflim de¤eri olarak adland›r›l›r. Yani, eme¤in de¤iflim de¤eri, eme¤in kendini yeniden üretebilmesi için sat›n alabilece¤i mallar›n de¤erine eflittir. Marks teorisini aç›klarken Ricardonun aksine eme¤in de¤il, emek de¤erinin piyasada bir mal gibi serbestçe al›n›p sat›ld›¤›n› ileri sürer. Ona göre eme¤in de¤eri çal›flan›n kendini yeniden üretmesi, gelifltirmesi ve iflgücünü muhafaza etmesi için gerekli olan mal ve hizmetin toplumsal olarak(çal›flma saati cinsinden) belirlenen de¤erleri toplam›d›r. Bu kavram›n Ricardodaki karfl›l›¤› iflgücünün do¤al fiyat› veya do¤al ücret olarak gözükmektedir. K›sa dönemde çal›flanlar, minimum ücretten çal›flmaya raz›d›r. Çünkü Marksa göre, daima bir yedek iflsizler ordusu mevcuttur. Yedek iflsizler ordusu piyasada sürekli olarak emek arz›n› talebin üzerinde tutmakta ve buda asgari geçim düzeyinde bir istihdam› olanakl› k›lmaktad›r. emek arz›, talebin üzerinde oldu¤undan ücretler yükselememektedir. Bu teoriye yöneltilen elefltirilerin temelinde, ücretlerin asgari geçim düzeyini geçemeyece¤i görüflünü ileri süren klasiklerin do¤al ücret teorisine dayanm›fl olmas› yatmaktad›r. Oysa, kapitalist üretim sisteminin uyguland›¤› ülkelerde ücretlerin ço¤u zaman bu düzeyin üzerinde oluflmas› ve iflçilerin sendikalar arac›l›¤›yla ücretler üzerinde etkili olmalar› gibi nedenlerle bu görüfl büyük ölçüde geçerlili¤ini yitirmifltir.
    Art›k De¤er: Eme¤in yeniden üretimi için gerekli olan de¤er ile eme¤in yaratt›¤› toplam de¤er aras›ndaki farkt›r.
    Ça¤dafl Ücret Teorileri
    1-Marjinal Verimlilik Teorisi(neoklasik ücret teorisi): Tam rekabet koflullar›nda ücretlerin arz ve talebe göre belirlenece¤ini ifade eder. belirli bir istihdam düzeyinde ücretlerin ç›kabilece¤i en yüksek düzeyi, yani tavan› belirtir
    Elefltiriler
    a.Firmalar›n her zaman kar maksimizasyoncusu olarak görülmesi
    b.Marjinal verimlili¤in ölçülmesinin güçlü¤ü
    c.Sermaye/emek ikamesinin her türlü üretim alan›nda geçerli olmamas›
    d.Ücretler ve verimlilik aras›nda marjinal verimlilik teorisinde öngörülmeyen bir korelasyonun bulunmas›
    2-Pazarl›k ve Sat›nalma Gücü Teorisi: ‹flçi ve iflverenin ayr› birer taraf oldu¤unu ve ücretlerin iki taraf aras›nda yap›lan pazarl›k sonucunda belirlenece¤ini kabul eden pazarl›k teorisi, ilk kez Davidson taraf›ndan ileri sürülmüfltür. Ücretlerin alt ve üst sınırları vardır.
    3-‹çerdekiler-D›flardakiler Modeli: Ücret teorisi olmaktan çok ücretlerin saptanmas›na iliflkin genel bir de¤erlendirme yapan bu model, içsel iflgücü piyasalar› ile iliflkilendirilmesi hâlinde ücretlerin düflük veya yüksek oluflunu aç›klayabilmektedir. İçeridekiler-D›flar›dakiler modelindeki “d›flar›dakiler” ifadesiyle kastedilen işe baflvuran ve piyasadaki ücret ve ifl güvenli¤i koflullar›na tabi olan iflsizlerdir. İçeridekilerin yerine d›flar›dakileri alman›n ifllem maliyeti nedeniyle, ‹çsel iflgücü piyasas›na sahip bir firma piyasa ücret düzeyinin üzerinde ücret ödemeye raz› olur
    4-Etkin Ücret Teorisi: Etkin ücret teorisine göre, iflçilere çeflitli nedenlerle piyasa ücretinin üzerinde bir ücret verilmesi durumunda emek verimlili¤i artacakt›r. Çalışanların fiziksel ve moral sağlıkları onlara ödenen ücretle yakından ilişkilidir.
    Telafi Edici Ücret Farkl›l›klar›: ‹fllerin alternatif ifllerde olmayan, istenmeyen yönlerini tazmin etmek amac›yla çal›flanlara yap›lan fazla ödemelerdir. Telafi edici ücret farkl›l›klar›, baz› ifllerde gönüllü çal›flmay› teflvik eder. Telafi edici ücret farkl›l›¤› uygulanmas› olas›l›¤›nda Şoförlük, Polislik-Doktorluk-Pilotluk ve Dalg›çl›ğa göre daha azdır.
    Ücret Farkl›l›¤› ve Bireyin K›demi
    Ücretleri kendi aralar›nda farkl› hâle getiren ve bireye ba¤l› olarak ortaya ç›kan unsurlardan biride k›dem ile iliflkisidir. bireyin yapt›¤› işi, ne süredir yapmakta oldu¤u ve kazand›¤› tecrübe ile çal›flt›¤› sürelerle ilişkilidir. Uzun y›llar çal›flan bireyin ücreti, mesle¤e yeni bafllayana göre daha yüksek olacakt›r. Bu konuda bafll›ca iki tez bulunmaktad›r.
    1-beflerî sermaye unsuruna ba¤l› olarak bireyin yafl›n›n artt›kça, bilgi ve becerisinin artmakta olufluna iliflkindir: Yafl ilerledikçe iflleri daha yetkin icra edilifli.
    2-k›demin art›fl› ile ücret art›fl› aras›ndaki iliflkiye de¤inen ampirik (deneysel) çal›flmalard›r.
    Rekabetçi Ücret Teorisi: Varsayımları ile tutarlı ve geçerli bir teoridir. teoride piyasadaki bütün işçilerin aynı özelliklere sahip oldukları(homojen) varsayılmaktadır. Oysa gerçek hayatta bu varsayım geçerli değildir ve işçiler; eğitim düzeyi, çalışkanlık, zeka, tercihler vb. hususlarda birbirlerinden farklılıklar gösterir. bu farklılıklar ücretlerinde farklılaşmasına neden olmaktadır.
    İçsel emek piyasalarını savunanlar: İşverenlerin verimsiz bir işçinin ücretinin arttırmasının zayıf bir ihtimal olduğunu, ücretlerin belirlenmesinde ve terfilerde sadece kıdeme bakılmadığı ve kıdemli işçinin yeterli beceriye sahip olup olmadığına bakılır.
    ücret farkl›l›klar›n› etkileyen unsurlar
    •bireyler aras›ndaki boş zaman tercihleri, risklerden kaç›nma dereceleri ve prestij gibi ücret d›ş› unsurlara verdikleri de¤erler aras›ndaki farkl›l›klard›r. Bu unsurlar, arz fonksiyonunu kayd›rarak ücretlerin farkl› hâle gelmesine yol açarlar.
    •Ücret farkl›l›klar›n› ele al›rken yap›lan de¤erlendirmeler genel olarak iki meslek grubu için al›nmaktad›r. Ancak her mesle¤in kendi içinde birbirinden farkl› beflerî sermaye yat›r›m›, riskleri ve fark yaratan ücret d›fl› unsurlar› bulunmaktad›r. Bu nedenle yap›lacak ücret karfl›laflt›rmalar›nda mesleki çeflitlili¤in sa¤lad›¤› çok farkl› bileflenlerle birlikte de¤erlendirilmelidir.
    •beflerî sermaye yat›r›mlar› aras›ndaki oluflan farklard›r. Mesleki nitelikleri artt›rmaya yönelik çabalar daha fazla beflerî sermaye yat›r›m› gerektirmektedir. Orta e¤itimin yeterli oldu¤u ifllerin say›s› azald›kça yüksek e¤itime yat›r›m yapanlar›n say›s›n›n artmaktad›r. yüksek e¤itime girebilmek için yap›lan harcamalar artt›kça mesleklere yönelik ücret beklentisi yükselmekte, birey farkl› nitelikleri kazanma peflinde olmaktad›r.
    •Emek piyasalar› gerçekte tam rekabet piyasas›n›n varsayd›¤› gibi mükemmel ifllemez. ‹flveren ve iflçilerin farkl› piyasalarda oluflan ücretler konusunda tam bilgiye sahip olmamalar› ücret farkl›l›klar›ndan haberdar olmalar›n›da engelleyebilir. Bundan haberdar olsalar bile, piyasalar aras›nda eme¤in hareketlili¤i kolay ve maliyetsiz de¤ildir. Göçün parasal ve parasal olmayan maliyetleri, iflçilerin ücret farkl›l›klar›n› bilseler bile düflük ücretli piyasalardan yüksek ücretli piyasalara geçerek ücretleri eflitlemelerini engellemektedir.
    Beflerî Sermaye Teorisi: Neoklasik ‹ktisatç›lar taraf›ndan ileri sürülen ve emek piyasalar›nda bireylerden kaynaklanan ücret farkl›l›klar›n›n nedenlerinide aç›klayan teori.
    Bir ekonomideki ücret düzeyinin neden önemli oldu¤unu aç›klamak
    Ücret, eme¤i karfl›l›¤›nda çal›flan insanlar›n gelirini ve yaflam standard›n› belirleyen bir unsur; beslenme, giyinme ve bar›nma gibi temel gereksinimlerini karfl›layabilece¤i yegane kaynakt›r. Bunun yan›nda, iflveren aç›s›ndan, üretim sürecinin önemli bir maliyet unsurudur. Hükûmetler bak›m›ndan ise istihdam, fiyatlar ve enflasyon, ulusal verimlilik, yat›r›m ve tasarruflar gibi ekonominin geliflme h›z›n› do¤rudan etkileyen temel bir ögedir. Özellikle geliflmekte olan ülkelerde en büyük iflverenin devlet olmas›, hükûmetlerin ücret düzeyi ile do¤rudan ilgilenmesini zorunlu k›lmaktad›r.
    Neoklasik iktisat düflüncesinde ücret farkl›l›klar› ve nedenlerini aç›klamak
    Neoklasik iktisada göre, ücret farkl›l›klar›n›n ortaya ç›kmas›n›n iki nedene ba¤l› oldu¤u söylenebilir:
    1-istihdam›n özel koflullar›
    2-çal›flan›n özel koflullar›d›r. ‹stihdam›n özel koflullar› dikkate al›nd›¤›nda, emek talebi ayn› düzeyde iki firma aras›ndaki ücret fark›n›n iflyeri koflullar› aras›ndaki farklardan kaynakland›¤› söylenebilir. Piyasadaki ifllerin baz›lar› tafl›d›klar› özellikler itibar›yla ço¤u kifli taraf›ndan tercih edilmeyebilir. yüksek ücret ödemeye raz› olan iflletme, iflin istenmeyen özelliklerini tazmin etmek amac›yla di¤er iflletmenin koflullar› ile kendi koflullar› aras›ndaki farkl›l›¤› ücret olarak bir ölçüde telafi etmektedir. ‹flçi de iflletmenin görece olumsuz koflullar›na katlanman›n ödülü olarak telafi edici ücret farkl›l›¤› almaktad›r. Yap›lan iflin tafl›d›¤› risk, iflin statüsü ve prestij unsuru, ifli yapan bireyin sahip oldu¤u nitelikler ve k›dem gibi bir çok unsur ücret farkl›l›klar›n› aç›klamakta kullan›lmaktad›r.
    6ÇALI
    Beflerî sermaye modeli: arz yönlü neoklasik bir teori olarak, beflerî sermaye yat›r›m› yapan bireylerin iflgücü piyasas›nda,
    1-iflyeri e¤itimine nas›l yat›r›m yapt›klar›n›
    2-bireylerin yafl-kazanç profillerini
    3-kad›n-erkek ücret farkl›l›klar›n› analiz eder.fiMA EKONOM‹S‹
    BEfiERÎ SERMAYE TEOR‹S‹NE YÖNELT‹LEN ELEfiT‹R‹LER
    1-Eleme Yaklafl›m›: ‹flverenlerin ücret-d›fl› iflgücü maliyetleri aras›nda ifle alma ve kariyer anlam›nda ödüllendirme maliyeti baflta gelmektedir. Çal›flan› ifle alman›n ve iflyerinde kariyer merdivenlerinde yükseltmenin araflt›rma ve bilgi edinme gibi yüksek bir maliyeti vard›r. E¤itimin verimlili¤i artt›rmad›¤›n› sadece iflçinin sahip oldu¤u nitelikler konusunda bir sinyal görevi gördü¤ünü savunan teori.
    2-Kurumcu ‹ktisat: Katmanl› ‹flgücü Piyasalar› (SLM)
    1-Kurumcu iktisat neoklasik iktisattan farkl› olarak, birey üzerinden analiz yapmaz
    2-yap›ya ve kurumlara önem verir
    3-‹flgücü piyasas›nda sendika, büyük ölçekli flirketler gibi kurumlar›n ifle almadan, kariyer ilerlemesine ve ücretlerin belirlenmesine kadar belirleyici etkileri olduklar›n› kabul eder.
    4-Piyasaları veri olarak almazlar
    5-Piyasanın birbirinden farklı ve birbirleri arasında geçişkenlik olmayan katmanlara ayrıldığını merak ederler
    6-Tabakalaşmış işgücü piyasaları yaklaşımına vurgu yaparlar
    7-e¤itim ile kazanç aras›ndaki pozitif iliflkiyi aç›klayan, e¤itimin “sinyal” fonksiyonunu analiz ederler
    3-Feminist Teoriler: Feminizm, her fleyden önce, kad›nlarla erkekler aras›ndaki mevcut iktidar iliflkilerini de¤ifltirmeyi amaçlayan bir politikad›r. Hareket noktas›, cinsiyetleri farkl› kültürel, ekonomik yada politik alanlara ay›ran bütün toplumlarda kad›nlara erkeklerden daha az de¤er verildi¤i anlay›fl›d›r. Feminist teoriler, toplumsal cinsiyet, patriyarka (ataerki), erkek egemen ideoloji sistem, yeniden üretim, hiyerarflik ikilikler(özel alan/kamusal alan gibi) ve cinsiyete dayal› iflbölümü gibi farkl› kavramlarla topluma ve hayata bakarlar. Post-yap›salc› yaklafl›mlar ise daha çok, bask› ve iktidar iliflkilerinin okul ve
    derslik ölçe¤inde nas›l a盤a ç›kt›¤›na yo¤unlaflm›fllard›r
    4-Radikal-Marksist Elefltiriler: Marksist Teori, kapitalist sistemi s›n›f, sömürü, sermaye birikim süreci, art› de¤er ve toplumsal yeniden üretim gibi kavramlarla analiz eder. Meta, bu anlamda kapitalist toplumun temel yap› tafl›d›r, piyasada al›n›p sat›lan her fley metad›r. Sermayenin de¤erlenmesi için ve sermaye devir h›z›n›n kesintisiz iflleyebilmesi için, 1980’lerden itibaren e¤itim ve sa¤l›k gibi daha önce kamu taraf›ndan üstlenilen ve paras›z olan hizmetlerin piyasalaşma ve ticarileşme süreçlerine dikkat çekerler. Genç insanlar›n e¤itim talebinin ve meslek seçiminin, bireysel, özgür ve rasyonel seçimler olarak de¤il, s›n›fsal konumlar›na göre şekillendi¤ini savunurlar. E¤itimin toplumsal ifllevinin, eleme ifllevinden daha önemli oldu¤unu kabul ederler. E¤itimin bir temel hak oldu¤unu ve sadece servet sahiplerinin edinece¤i bir özel mülk olmaktan ç›kar›lmas› gerekti¤ini savunurlar. E¤itimdeki neoliberal dönüflüm, kapitalist sermaye birikim sürecini kesintiye u¤ratmayacak bir özel yat›r›m alan› ve ayn› zamanda sistemin ideolojik meşruiyetini sa¤layacak şekilde, tarihsel olarak yeniden yap›land›r›lan bir süreç olarak ele al›n›r. e¤itimin ifllevleri kapitalist toplumdaki geliflmelerden ba¤›ms›z ele al›namaz.
    Neoklasik beşeri sermaye modeli: Kişilerin mesleki nitelik kazanmak için daha çok beşeri yatırım yapması meslek kazancınıda arttıracaktır.
    B‹LG‹ EKONOM‹S‹ VE HAYAT BOYU E⁄‹T‹M
    Ö¤rencilerin dönüşümü şu başl›klar alt›nda irdelenmektedir:
    •Bilgiyi temel alan e¤itim programlar› izlenecektir.
    •Çocuklara daha fazla düflünme, tart›flma ve araflt›rma ortam› haz›rlanacak; böylece, serbest düflünen, tart›flan, araflt›ran ve bulduklar›n› de¤erlendirebilen bir toplum yap›s› oluflturulacakt›r.
    •Yetiflkinler e¤itim süreci d›fl›nda b›rak›lmayacak; e¤itim ve teknolojiye uyumlar› konusunda sürekli e¤itilmeleri gerekecektir.
    •Dersler ansiklopedik bilgileri yüklemek yerine, konular› ve olaylar› derinli¤ine anlamay› ve elefltirel düflünmeyi esas alacakt›r.
    •Okullar, ö¤rencileri gelecek için gerekli bilgiyle yüklemek yerine, okulda verilen bilgilerin yaflam boyu yetmeyece¤i görüflünden hareketle ö¤renmeyi ö¤renmeye geçilecektir.
    •E¤itimde sadece sözel ve say›sal zekay› gelifltirmek yerine, görsel, ritmik ve benlik gelifliminide içine alan çok yönlü zihin geliflimi hedeflenecektir.
    Bu de¤iflim süreci, literatürde dijitalleflme süreci olarakda de¤erlendirilmektedir. Çünkü bu dönem, bilginin aktar›lmas›nda ve üretilmesinde, dijital teknolojilerin etkinlik kazand›¤› bir dönemi ifade etmektedir. Asl›nda dijitalleflme, verilerin sanal bir ortamda saklanmas›n›, aktar›lmas›n› ve al›nabilmesini ifade eden bir süreçtir. Böylece bilgisayarlar›n aras›nda kurulan a¤lar yolu ile dünyan›n bir ucundan di¤erine her türlü bilgi aktar›labilmektedir. Dijital ekonomi yada Tekonomi olarakda de¤erlendirilen bilgi ekonomisinin özellikleri Tapscott taraf›ndan 12 madde olarak ifade edilmifltir:
    1.Yeni Ekonomi Bilgi Ekonomisidir: Biliflim teknolojileri bir ekonominin bilgi temelli olmas›na imkân sa¤lamaktad›r. Bilgi ekonomisinde bilginin yarat›lmas› hem bilgi iflçilerine hem de bilgi tüketicilerine yani insanlara aittir. Mal ve hizmetlerin içeri¤i müflteri fikirleri taraf›ndan belirlenirken, biliflim teknolojisi mal ve hizmetlerin bir parças› hâline gelecektir.
    2.Yeni Ekonomi Dijital Bir Ekonomidir: Yeni ekonomide bilgiler tamamen 1 ve 0’dan oluflan veri formlar›nda iletilmektedir. Günümüzde her türlü bilgi, ses, yaz›, görüntü, hareketli obje vs. bilgisayar a¤lar› taraf›ndan iletilmektedir.
    3.Yeni Ekonomide Sanallaflma Önemli Rol Oynamaktad›r: Bilginin analogdan dijitale dönüflmesi, fiziki varl›klar›n sanal hâle gelmesine imkân vermektedir. Söz konusu sanallaflma ekonominin yap›s›n›, kurumlar›n türlerini ve aralar›ndaki iliflkileri, dolay›s›yla ekonomik faaliyetin bizzat kendisini de¤ifltirmektedir.
    4.Yeni Ekonomi Moleküler Bir Ekonomidir: Eski büyük iflletme yap›lar› ayr›flmakta ve dinamik birey ve kurumlar›n oluflturdu¤u ekonomik faaliyet temelli gruplar hâlinde yeniden ortaya ç›kmaktad›r. ‹flletmenin ortadan kalkmas›, yani kaybolmas› de¤il dönüflmesi söz konusudur.
    5.Yeni Ekonomi Bir A¤ Ekonomisidir: Yeni ekonomi iletiflim a¤lar›yla bütünleflen bir ekonomidir. Analog hatlar yerine dijital iletiflim a¤lar›n›n oluflmas› ve klasik ana bilgisayar sisteminden web tabanl› sisteme do¤ru gerçekleflen kayma ifl dünyas›nda önemli dönüflümlere neden olmaktad›r. Yeni teknoloji ve iletiflim a¤lar› küçük ölçekli iflletmelere büyük ölçekli iflletmelerin sahip oldu¤u ölçek ekonomileri ve kayna¤a ulaflma gibi ana avantajlara sahip olma imkân› sunmaktad›r.
    6.Yeni Ekonomide Arac›lar Büyük Ölçüde Ortadan Kalkacakt›r: Özel ve kamu sektöründe bir çok kurum tüketicileriyle a¤lar arac›l›¤›yla do¤rudan temas kuracaklar ve arac›lar›n› büyük ölçüde elimine edeceklerdir.
    7.Yeni Ekonominin Hakim Sektörü Üçlü Bir Oluflumdur: Sanayi ekonomisinde otomotiv anahtar sektör konumundayken, yeni ekonomide hakim ekonomik sektör di¤er tüm sektörlerin refah yaratmas›na giden yolu teflkil eden bilgisayar, iletiflim ve e¤lence sanayilerinin bütünleflmesiyle oluflan yeni medya sektörüdür.
    8.Yeni Ekonomi Yenilik Temelli Bir Ekonomidir: Yeni ekonominin ilkesi ‘kendi ürününün modas›n› kendin geçir’ olacakt›r. E¤er yeni ve baflar›l› bir ürün gelifltirilmifl ve piyasaya sürülmüflse, hedefin bu ürünün daha geliflmiflinin ortaya ç›kar›lmas› ve ilk ürünün modas›n›n geçirilmesi olmas› gerekir.
    9.Yeni Ekonomide Üretici ve Tüketici Fark› Belirsizleflmektedir: Kitle üretiminin yerini büyük miktarlarda müflteri isteklerine göre üretimin almas›yla birlikte, üreticiler bireysel tüketicilerin zevk ve ihtiyaçlar›na uygun özel mal ve hizmetler oluflturmak zorunda kalm›fllard›r. Yeni ekonomide tüketiciler fiilen üretim sürecine katk›da bulunabilmektedirler.
    10.Yeni Ekonomi Bir H›z Ekonomisidir: Dijital veriler üzerine kurulmufl bir ekonomide, iflletme baflar›s› ve iktisadi faaliyetler aç›s›ndan h›z anahtar bir de¤iflkendir.
    11.Yeni Ekonomi Küresel Bir Ekonomidir: ‹ki kutuplu dünyan›n ayr›flmas›ndan sonra, iktisadi duvarlar›n önemli ölçüde ortadan kalkt›¤›, dinamik, yeni ve de¤iflken küresel bir çevre ortaya ç›km›flt›r.
    12.Yeni Ekonomi Baz› Sosyal Problemleri Beraberinde Getirmifltir: Yeni bir ekonominin eşi¤inde, güç, güvenlik, eflitlik, kalite, ifl hayat› kalitesi ve demokratik sürecin gelece¤i gibi birtak›m sorunlar› beraberinde getiren yeni bir politik ekonominin bafllad›¤›da görülmektedir.
    Yaflam boyu ö¤renme üç farkl› ö¤renme ya da e¤itim fleklinde yap›lmaktad›r:
    1. Örgün e¤itim: E¤itim ve ö¤retim kurumlar›nda gerçekleflir, tan›nan yeterlilik belgesi, sertifika ya da diploma ile belgelenir.
    2. Yayg›n e¤itim: E¤itim ve ö¤retim sisteminin içinde, örgün e¤itime paralel olarak yer al›r, bu tip e¤itim genellikle resmî bir belge ile belgelenmez. Bu e¤itim STKlar, iflçi sendikalar› vb. yoluyla verilebilece¤i gibi, örgün e¤itim örgütleri taraf›ndan tamamlay›c› olarakda verilebilir.
    3. Enformel e¤itim: Do¤al olarak günlük hayat› izler. Örgün ve yayg›n e¤itimde oldu¤u gibi amaçlanm›fl bir e¤itim olmak zorunda de¤ildir. Bu nedenle bireylerin kendileri taraf›ndan bile bu yolla edinilen bilgi ve becerilerin, bireylerin beflerî sermaye donan›m›na katk›s› olarak tan›mlanabilir.
    Hayat boyu e¤itimin hayata geçirilmesinde afla¤›daki temel ilkeler çerçevesinde de¤iflim önerilmektedir:
    1.herkes için yeni beceri
    2.beflerî sermayeye daha fazla yat›r›m
    3.ö¤retim ve ö¤renme yöntemlerinde yenilik
    4.ö¤renmeye de¤er verme
    5.rehberlik ve dan›flmanl›k hizmetlerinin yeniden yap›lanmas›
    6.e¤itim hizmetlerinin mekansal olarak hanehalklar›na yak›nlaflt›r›lmas› (yerel STKlar eliyle)

    Beflerî sermaye temel varsay›mları
    1-İşçiler ve iflverenler rasyoneldir
    2-Ücret beflerî sermayenin bir fonksiyonudur
    3-Beflerî sermaye yat›r›m› fiziksel sermaye yat›r›m› gibidir
    4-Beflerî sermaye yat›r›m›, verimlilik ve ücret/kazanç düzeyi aras›nda, do¤ru orant›l› ve kuvvetli bir iliflki vard›r.
    5-tam rekabetçi iflgücü piyasas› etkin çal›fl›r
    Beflerî Sermaye Teorisi’nin görüflleri
    a.Yafll›lar için üniversite e¤itiminin kârl›l›¤›n›n düflük olmas›n›n nedeni ifl piyasas›nda bulunacaklar› sürenin az olmas›d›r.
    b.Kad›nların beflerî sermaye yat›r›m›n›n bugünkü de¤eri erkeklere nazaran daha düşüktür.
    c.e¤itim kurumlar›nda devam mecburiyetinin kald›r›lmas› e¤itimin f›rsat maliyetini azalt›r.
    d.E¤itim düzeyi yüksek kifliler daha yüksek gelir elde ederler.
    genel amaçl› iflyeri e¤itiminin nitelikleri
    a.Eğitimi sağlayan firmadan başka bir firmaya transfer edilebilir.
    b.Rekabetçi bir piyasada e¤itimi alan iflçiye, genellikle di¤er firmalarda ödenen ücret ödenir.
    c.Sadece e¤itimin verildi¤i iflyerinde de¤il tüm iflkolunda geçerlidir.
    d.Maliyeti iflçi üstlenmek durumundad›r.
    e.temel bilgisayar kullan›m›, muhasebe teknikleri yada elektrikçi, marangozluk gibi el becerisine dayal› mesleklere yönelik temel e¤itimi kapsar.
    Schultz(1963) e¤itimin faydalar› üzerine üçlü bir yaklafl›m sergiler:
    1-şu anki tüketim bilefleni
    2-gelece¤e dair bir tüketim bilefleni
    3-yat›r›m bilefleni
    ilave yat›r›m›n marjinal getirisi
    birey e¤itime yapt›¤› ilave yat›r›m›n marjinal maliyetiyle karfl›laflt›r›r. ‹lave e¤itim yat›r›m› harcamas›n›n marjinal getirisi, marjinal maliyetine eflit olana kadarda bu harcamaya devam edecektir. Marjinal getiri, iflgücü piyasas› koflullar›na, e¤itime ayr›lan kaynaklara ve bireyin yeteneklerine ba¤l› olacakt›r.
    Bugünkü de¤er: E¤itim yat›r›m› karar› al›n›rken gelecek dönemlerde elde edilecek getiri ve maliyetlerin bir iskonto oran› ile elde edilmesi.
    Firmaya özgü e¤itim: Verimlili¤i sadece e¤itimin verildi¤i firmada yükselten, piyasan›n kalan›nda artt›rmayan e¤itim.
    E¤itim hizmetinin nas›l tan›mland›¤›n› aç›klamak
    E¤itimle ilgili temel tart›flma alanlar›nda ortaya ç›kan unsurlar, asl›nda büyük ölçüde e¤itim hizmetinin nas›l tan›mland›¤› ile ilgilidir. E¤itimin,
    1-disiplin/beceri kazanma arac› olarakm›
    2-bir uzmanl›k yönelimi olarakm›
    3-evrensel bir insan hakk› olarak bir ufuk açma, kifliye olanaklar›n›, yeteneklerini ö¤retebilme ve kendini gerçeklefltirme yolu olarak m›
    Hayat boyu e¤itimle ilgili uluslararas› kurulufllar›n yaklafl›mlar›n› anlatmak
    Dünya Bankas›na göre, bilgi ekonomisi ile ekonomik büyüme aras›ndaki dolays›z ba¤lant›n›n anahtar› hayat boyu ö¤renmedir, insanlar›n okul öncesi yafltan bafllayarak emekli olana kadar süren dönemde, global ekonominin ve teknolojinin de¤iflen ihtiyaçlar›na uygun biçimde e¤itim almas›d›r. hayat boyu e¤itim, 1970lerde UNESCOnun yay›nlad›¤› bir raporda bireysel kültürel büyümenin bir parças› olarak daha insani boyutta ele al›nm›flt›r. 80 ve 90larda geçerli olan tart›şmalar sürecinde, OECD kavram› yeniden kavramsallaşt›rm›ş ve hayat boyu e¤itimi beflerî sermaye yat›r›m›n›n bir parças› haline getirmifltir. Ard›ndan AB hayat boyu e¤itimi, bilgi ekonomisinin beflerî sermaye gereksinimi olarak başköşeye oturtmufltur. Lizbon Avrupa Konseyi kararlar› bilgiye dayal› ekonomi ve bilgi toplumuna baflar›l› bir geçifl için, hayat boyu ö¤renmenin bu sürece eşlik etmesi gerekti¤ine işaret etmektedir. Feira Avrupa Konseyi kararlar› üye ülkeleri, Konseyi ve Komisyonu kendi yeterlilik alanlar›nda herkes için hayat boyu ö¤renmeyi zenginlefltirme anlay›fl› içinde uyumlu stratejiler belirlemeye ve pratik tedbirler almaya davet etmektedir. Hayat boyu e¤itim, global ekonominin de¤iflen ihtiyaçlar›na uyum sa¤lama ba¤lam›nda, bireyler için zorunlu bir süreç olarak kabul edilmekte ve ILO taraf›ndan yoksullu¤u azalt›c› bir büyüme perspektifinin zorunlu bilefleni olarak sunulmaktad›r.
    7ÇALIfiMA EKONOM
    Hyman, iflçi sendikalar›n›n sadece iflveren ve çal›flanlar aras›nda de¤il; iflçiler aras›ndada kazanç ve kay›plar› yeniden da¤›tan örgütler olduklar›n› söyler.
    ‹flçi sendikalar›n›n hangi ç›karlar› temsil etti¤ini Hyman dört grup alt›nda incelemektedir:
    1. Ücret ve istihdama iliflkin çal›flma saatleri gibi di¤er unsurlar,
    2. ‹flyerinde statü, ifl yükünün da¤›l›m›, kariyer ilerlemesi, iflyerinde e¤itim vb. unsurlar,
    3. Sosyal ücretin yap›s›, sendikal örgütlenme ve eylemin siyasal-hukuki çerçevesi, iflgücü piyasas›n›n koflullar›n› flekillendiren makroekonomik politikalar,
    4. Bireysel ve toplumsal hayatla ilgili, çevre, yerel sorunlar, tüketim vb. konular.
    SEND‹KAL HAREKET‹N EKONOM‹K ETK‹LER‹
    1-Tekel Yaklafl›m›(HPR): Neo klasik yaklafl›m, tam rekabetçi bir ekonomide, sendikalar›n üyesi olmayan çal›flanlara göre, üyeleri için daha yüksek ücret, daha iyi çal›flma koflullar› elde etmede baflar›l› olmalar›n›n yaratt›¤› bozukluklar›n toplumsal maliyetine odaklan›r. Sendikalar, rekabetçi koflullarda olsalar, elde edemeyecekleri kazançlar› ele geçirdiklerinde, topluma tekel maliyeti olarak adland›r›lan bir maliyet yüklerler. Tekel yaklafl›m›,
    1-sendikalar›n ücretleri rekabetçi düzeyin üstüne ç›kard›¤› varsay›m›na dayan›r.
    2-sendikalar›n, çok iyi tan›mlanm›fl amaç fonksiyonuna sahip örgütler oldu¤u varsay›l›r.
    3-Sendikalar genellikle, sadece ücret ve çal›flma koflullar› aç›s›ndan de¤il, ayn› zamanda üyelerinin istihdam koflullar› aç›s›ndanda iyilefltirme hedefler.
    4-iflgücü talep e¤risinin konumu ve ücret esnekli¤i, sendikalar›n amaçlar›na ulaflmalar› aç›s›ndan en önemli k›s›tlar olarak görülür.
    5-Sendikalar›n ücretleri yükseltme yetene¤i, mal piyasas›ndaki tekel yada ricardocu rantlar›n varl›¤›na dayand›r›l›r ve bu rant›n sendikan›n faktör arz›n› k›s›tlamas›ndan toplu sözleflmelerle çal›flan say›s›n›n s›n›rlanmas› yada ücret art›fl› sonras› firman›n iflçi ç›karmas› yoluyla kaynakland›¤› kabul edilir. Sendikalar›n yol açt›¤› ücret art›fllar› sonucu, firmalardan öngörülebilir fiyat art›fllar› ile sermaye/iflgücü oranlar›nda yükselme ve iflgücü niteli¤inde art›fl meydana geldi¤i düflünülür. Bunun sonunda, toplumun, sendikalar›n yol açt›¤› net refah kay›plar›na maruz kald›¤›n› iddia ederler. Toplumsal üretimin üç nedenden ötürü azald›¤›na inan›l›r:
    1-sendikan›n yol açt›¤› ücret art›fllar›, firmalar›n istihdam› azalt›p, iflgücü bafl›na daha çok sermaye kullanmas›na yol açar ve toplumsal olarak etkin olmayan(tam rekabetçi dengeden uzaklaşması), bir kaynak da¤›l›m›na yol açar.
    2-toplu sözleflme maddeleri, belirli sermaye/iflgücü oran›n›n kullan›lmas›na yol açarak, flirket kaynaklar›n›n yanl›fl da¤›l›m›na neden olur. Örne¤in, hava yollar› flirketlerinde yada demir yollar› flirketlerinde örgütlü olan sendikalar, toplu sözleflmelerde minimum çal›flan say›s›n› belirleyen maddeler koyarlar. Böylelikle, örne¤in en az 3 pilot veya en az 2 kondüktör fleklinde personel ihtiyac›n›n belirlenmesi, firmalar›n iflgücü yerine sermayeyi ikame etmesine engel olur.
    3-toplu sözleflmelerdeki flartlar, üretimi veri sermaye/iflgücü miktar›ndan elde edilebilecek üretim düzeyinin alt›na düflürür. Çünkü iflgücü maliyetlerindeki art›fl›n, flirket kârlar›n› ve yat›r›m heveslerini azaltt›¤› varsay›l›r.
    4-grevler nedeniyle yönetimin sendikan›n taleplerine kabule zorlanmas›, gayrisafi has›ladada önemli kay›plara yol açt›¤› vurgulan›r.
    2-Kolektif Ses-Kurumsal Tepki Yaklafl›m›(FM): sendikan›n tekel davran›fl›na yönelik mevcut analizlerin sonuçlar›n›n, tekel konumunda bir iflletmenin analiz sonuçlar›ndan daha az doyurucu oldu¤unu ifade ederler(sendikalar›n iktisat ders kitaplar›n›n basit monopolleri olmaktan daha çok, farkl› ç›karlarla yüklü iflçilerin kolektif bir organizasyonu olmas›d›r). FM modeline göre, kâr›n› maksimize etmek üzere mal piyasas›nda fiyat belirleyen tekele benzemekten çok, sendikalar nadir olarak ücretleri belirlerler; daha çok iflverenle ücret konusunda pazarl›k yaparlar. Toplu pazarl›k sürecinin, yönetim ile iflçiler aras›ndaki birleşik sorumlulu¤un bir ürünü olarak görülmesi gerekti¤ini ifade eden yazarlar, sendikalar›n ücretleri yükseltme yeteneklerinin s›n›rl› oldu¤unu ifade eder, çünkü daha yüksek ücret düzeyi, iflverenlerin istihdam› azaltmas›na yol açacakt›r. FM’ye göre, sendikalar›n iki yüzü oldu¤unu ileri sürer:
    a-Tekelci yüz: ücretleri art›ran tekelci güçlerle donanm›ş
    b-kolektif ses/kurumsal tepki yüzü: iflletme içinde örgütlenmifl iflçilerin temsil gücü ile belirlenen.
    Modern yaklafl›ma göre e¤er sendikalar tam rekabetçi piyasalarda faaliyet gösteriyorlarsa ve bütün yapt›klar›, ücretleri rekabetçi düzeyin üstüne ç›kartmaksa sendikalar›n ayakta kalmalar› oldukça zor olacakt›r çünkü sendikalar›n örgütlendi¤i firmalar›n üretim maliyetleri di¤erlerine göre daha yüksek düzeyde gerçekleflecektir. Bu tip piyasalarda sendikalar›n varl›klar›n› sürdürebilmeleri için, tüm endüstri yada sektörü örgütlemeleri gerekecektir. Üretim maliyetleri sektörde tüm iflyerleri için daha yüksekse üretim ve istihdam, sendikalar›n olmad›¤› duruma göre daha düflük düzeyde gerçekleflecek ancak sektör ayakta kalabilecektir. Modern endüstriyel ekonomilerde ve k›smen büyük iflletmelerde, sendikalar›n kolektif ses için bir araç oldu¤unu savunan modern görüfl, bu yolla iflçilerin bir grup olarak yönetimle iletiflim kurmas›n›n sa¤land›¤›na inan›r. FM yaklafl›ma göre, etkin bir tepki için, bireysel yerine kolektif pazarl›k iki nedenle gereklidir:
    1-firmalar›n faaliyetlerinin önemli bir boyutuda “kamu mallar›” üretmeleridir
    2-iflçilerin gerçek tercihlerini ortaya koymas›, iflverenin iflten atma tehdidi karfl›s›nda oldukça zordur. ‹fl kaybetme riski, bireysel tepkileri riskli k›lar.
    3-Kolektif davran›fl, tam tersine, hem tüm iflçilerin deste¤iyle hem de iflgücü yasalar› taraf›ndan korunur.
    4--Sendikalar›n kolektif yap›s›, iflgücü piyasas›n›n iflleyiflini ve toplu sözleflmelerin do¤as›n› de¤ifltirir.
    Sendikaların toplumsal tabanı
    1-Seçkin kesim
    2-Çekirdek işgücü
    3-Çeper
    4-Dışarıda kalanlar
    Sendika üyeli¤i talebi yada hizmetleri talebi faktörlerine ba¤l› fonksiyonlar
    1.Sendika hizmetleri fiyat›: Sendika üye aidat› ve bireylerin sendikal faaliyet için harcamay› planlad›klar› zaman›n de¤eridir.
    2.Sendika üyeli¤inin net faydas›: Sendika üyesi olman›n fayda-maliyet aras›ndaki farkt›r.
    3.‹flçilerin gelirleri
    4.‹flçilerin tercihleri: ‹flçilerin sendikalara karfl› duyduklar› olumlu yada olumsuz düflünceler, sendika üyeli¤i talebini etkilemektedir.
    Sendika üyesi olman›n faydalar›
    i) Bireyin pazarl›k gücünün artmas›
    ii) Daha adil ücret yap›s›n›n sa¤lanmas›
    iii) Çal›flma hayat›nda güvence.
    Sendika üyesi olman›n maliyetleri
    i) Grevin maliyetleri
    ii) ‹flten at›lman›n maliyeti
    iii) ‹flveren taraf›ndan cezaland›r›lma korkusu.
    Sendika hizmet arz›n› belirleyen faktörler
    1. Sendikal hizmetlerin fiyat› ile do¤ru orant›l›d›r.
    2. Sendikal hizmetlerin maliyeti ile ters orant›l›dır
    3-Sendikal hizmetlerin maliyeti, örgütlenme maliyetleri ve hizmet maliyetleri
    4-Sendika hizmet ve örgütlenme maliyetleri firmanın ölçeğine, piyasa yapısına ve ekonomik dalgalanmalara bağlı olarak değişmektedir.
    sendikan›n toplu pazarl›k gücü
    a. Üretilen mal›n fiyat esnekli¤inin yükselmesi
    b. Emek maliyetinin toplam maliyetler içindeki pay›n›n artmas›
    c. Üretimde eme¤in ikâmesinin kolaylaflmas›
    d. Ekonominin durgunluk dönemine girmesi
    SEND‹KALARIN GÜÇ VE ETK‹NL‹K KAYBI
    Liberallere göre; 1980lere, iflçi maliyetlerinin artmas›yla ortaya ç›kan krize kadar, sendikalar geleneksel rollerini sürdürmüfllerdir. yo¤unlaflan küresel rekabetin iflgücü piyasalar› üzerindeki etkisi iki flekilde kendini göstermektedir:
    1-ücretlerin düşmesi ve artan ücret eşitsizlikleri
    -kad›n ifli/erkek ifli
    -tam zamanl›/geçici
    -mavi yakal›/beyaz yakal›
    -formel/enformel ifller aras›nda.
    2-iflsizli¤in artmas› ve çal›flma koflullar›n›n farkl›laflmas›d›r.
    sendikal hareketin ve kapitalizmin Alt›n Ça¤›: II.Dünya Savaş›-70ler sonras› küresel krize kadar devam eden dönem, yüksek sendikalaflma e¤ilimi ve yo¤unluk oranlar› ile sadece kapitalizmin de¤il, sendikal hareketinde Alt›n Ça¤› olarak adland›r›l›r.
    Küreselleşmenin emek piyasaları üzerindeki etkileri
    1-Emek piyasalarının esnekleşmesi
    2-Sendikal etkinliğin zayıflaması
    3-Enformelleşme
    4-İşgücü göçünün artması
    5-Çalışma koşullarının standart dışına doğru değişmesi
    Küreselleşmenin iş piyasaları üzerindeki etkileri
    1-ücretlerin düşmesi
    2-artan ücret eşitsizlikleri
    3-işsizliğin artması
    4-çalışma koşullarının farklılaşması
    Küreselleşmenin bileşenleri
    1-Ekonomik liberalleşme
    2-Ticaretin ve sermayenin serbestleşmesi
    3-Özelleştirme
    4-emek piyasalarının kuralsızlaştırılması.
    Libarellere göre sendikalar›n güç ve etkinlik kayb›
    1-Sendikalar artık, sanayi toplumuna ait, arkaik oluşumlardır
    2-Bilgi çağında ve sanayi-ötesi toplumunda bu tip sendikalara ihtiyaç yoktur
    3-Sendikaların süregelen değişime uyum göstermesi beklenmektedir
    4-Sendikalar ya yeni yapılanmaya uygun bir değişim yaşamalı yada sanayi toplumuyla birlikte geçmişte kalması
    5-Sendikaların, nitelikli eleman talebine uygun bir tür meslek odaları-dernek şeklinde örgütlenmeleri yada iş birlikçi sendikacılığa doğru gelişmesi önerilmektedir.
    Toplumsal uzlaşı
    1-Toplu pazarlığa dayalı ücret yöntemi
    2-Belirsiz süreli sözleşmelerde düzenlenen tam zamanlı istihdam
    3-Vergilerle desteklenen güçlü sosyal refah harcamaları
    4-Çalışma sürelerinin ve iş güvenliği standartlarının kontrolü
    5-İş güvencesi
    TOPLU PAZARLIK, MODELLER VE STRATEJ‹LER
    Toplu pazarl›k, iflveren ve çal›flanlar›n temsilcileri aras›ndaki pazarl›k süreci olarak adland›r›labilir. Bu pazarl›k sürecinin amac›, istihdam iliflkilerini belirleyecek bir toplu sözleflme imzalamakt›r. Genel olarak, tipik bir sözleflme; ücretler, çal›flma saatleri, ifl yükü, kariyer vb. çal›flma koflullar›na iliflkin unsurlar› içerir; ayn› zamanda iflçi ve iflverenlerin karfl›l›kl› taraf olarak hak ve yükümlülüklerini belirler.
    1-Toplu pazarl›k kolektif bir süreçtir
    2-iflçilerin hak ve ç›karlar›n› bir örgüt vas›tas›yla ifade edebilmesi, tek tek iflçilerin iflverenlerin keyfi/kurals›z davran›fllar›na maruz kalmamas›na yol açar; ayr›ca örgütlenme pazarl›k gücü kazand›r›r.
    3-Toplu sözleflmeyle belirlenmifl haklar›n›n ihlalinde ise hukuk ve yarg› süreci ifllemektedir. 4-kolektif hareket ve pazarl›k gücü ile birlikte, toplu pazarl›k süreci ekonomik/sosyal/siyasal faktörler taraf›ndan biçimlenen dinamik bir süreç olarak ele al›nabilir.
    5-sendikal örgütlenmenin flekline ba¤l› olarak yatay ya da dikey gerçekleflir.
    6-Son 30 y›lda, artan rekabet, teknolojik geliflme, ürün ile emek piyasalar›n›n etkileflimini h›zland›rm›flt›r.
    7-‹flverenler toplu sözleflme sürecini iflgücünün ve istihdam iliflkilerinin esnekleflmesine karfl› bir engel olarak alg›lamaktad›r; bu nedenle sendikas›z iflyerleri tercih edilmekte ya da
    sözleflmeler iflyeri düzeyine kayd›r›lmaktad›r.
    8-her iki taraf için de geçerli olan bafll›ca anlaflma taktikleri “ikna” ve “zorlama” d›r.
    9-Bir veya birden fazla iflveren örgütü ile iflçileri temsil eden bir veya birden fazla iflçi örgütü aras›nda, ücret ve di¤er çal›flma koflullar›na iliflkin yap›lan pazarl›k ve görüflmelerdir.
    ILO 154 say›l› Sözleşmesinde, toplu pazarl›¤› şu şekilde tan›mlar:
    •çal›flma koflullar› ve istihdam iliflkisinin belirlenmesi
    •iflçiler ve iflverenler aras›ndaki iliflkilerin düzenlenmesi
    •iflveren veya onlar›n örgütleriyle iflçilerin örgüt veya örgütleri aras›ndaki iliflkileri düzenlemek konusunda girifltikleri bütün görüflmelerdir.”
    ILOnun sendikal hareketin tarihsel sorumluluğu
    1-ekonomik
    2-demokratik temsil
    3-sosyal
    Toplu Pazarl›k Modelleri(TP)
    1-Neo klasik
    2-metodoloji.
    TP sisteminin geliflimi
    a. Sanayileflme süreci
    b. Demokrasinin geliflimi
    c. Sendikac›l›¤›n geliflimi
    d. Sanayide çal›flanlar›n say›s›ndaki art›fl
    TPnin unsurlar›
    a. Toplu bir hareket oluflu
    b. Kurumsal bir nitelik tafl›mas›
    c. Dinamik bir süreç oluflu
    d. Pazarl›¤a dayanmas›
    Hicks Modeli
    1-ücret pazarl›¤›nda, iflverenin taviz verme e¤ilimi ile grevin beklenen süresi aras›nda do¤ru orant›l›; sendikan›n direnme e¤ilimi ile grevin süresi aras›nda ters yönlü bir iliflki vard›r.
    2- iflveren grevin maliyetine katlanabildi¤i ölçüde, anlaflmay› reddedecektir.
    3-TP taraflara bir maliyet getirmektedir
    4-‹flveren daha yüksek ücretin maliyetini grevin tahmini süresi ile karfl›laflt›r›p de¤erlendirmek ve grev sürecindeki üretim ve kâr kay›plar›n›, mal stoklar›n›n talebi ne kadar süre karfl›lamaya devam edece¤ini vb. unsurlar› de¤erlendirerek karar verir.
    5-grev süreleri içsel bir değişken olarak modele katılmıştır
    6-rasyonel davranan yöneticiler varsa grevin gerçekleşmesi mümkün değildir.
    Sendikan›n niçin bu ücret düzeyinden iflverenle anlaflmad›¤›n› ve belirli bir süre grev sonucu anlaflma yap›ld›¤› fleklinde bir soruya iki neden gösterilmektedir:
    1.Taraflar›n birbiri hakk›nda önceden bilgi sahibi olmamalar›,
    2.Grev olmazsa sendika üyesi iflçilerin sendikalar›n› suçlayaca¤› düflüncesine sahip olmalar›d›r.
    Direnme e¤risi: Sendikan›n ücret taleplerinin alt ve üst s›n›rlar›n› belirten e¤ri.
    Fedakârl›k e¤risi: iflverenin ödeme s›n›rlar›ndan geçen e¤ri.



    Walton-McKersie Modeli
    TPde davran›flsal teorilerin ilki Walton-McKersie taraf›ndan gelifltirilmifltir. Bu model iflçi iflveren iliflkilerinde davran›flsal teori ad› ile yay›mlanm›flt›r. Bu analiz, toplu pazarl›¤› tek bir süreç olarak de¤il, birbirleri ile bütünleflen farkl› süreçler olarak ele alm›flt›r.
    1-Ödül Da¤›t›c› Pazarl›k: Walton McKersieye göre, TP süreci iflçilerle iflverenler aras›ndaki az say›da ödülün da¤›t›lmas› sürecidir.
    2-Bütünlefltirici Pazarl›k: TP esnas›nda her iki taraf›nda görüflmede belli konularda fayda sa¤layabilece¤i temeline dayanmaktad›r.
    3-Davran›flsal Yap›lanma: Taraflar›n tav›rlar›n›n görüflme esnas›nda de¤işmeleri ile ilgilidir.
    4-Örgüt ‹çi Pazarl›k: Bir pazarl›k grubunun kendi içindeki görüflmeleri demektir. Görüflmeler yap›l›rken pazarl›k kapsam›ndaki maddelerin say›s› azal›r.
    Pazarl›k Gücü Teorisi(Chamberlaine)
    Görüşmeye kat›lanlar›n temel motivasyonlar›n›, beklentilerine fayda sa¤lamak ve farkl› uyuşmazl›k biçimleri oluflturur. iflçi ve iflveren taraflar›n›n birbirleri ile anlaflmazl›¤a düflme, anlaflmazl›k süreci ve bunun sonuçlar› ile bu süreçlerdeki maliyetlerinin hesaplanmas›n› ortaya koymaktad›r.
    sendikan›n pazarl›k gücü:
    ‹flverenin Sendika ile Anlaflmazl›¤a Düflme Maliyeti
    ‹flverenin Sendika ile Anlaflma Maliyeti
    ‹flverenin pazarl›k gücü ise:
    Sendikan›n ‹flverenle Anlaflmazl›¤a Düflme Maliyeti
    Sendikan›n ‹flverenle Anlaflma Maliyeti
    TPde anlaflma ve anlaflmaman›n sonuçlar›
    1-Anlaflmazlığın ‹flveren Aç›s›ndan Sonuçlar›
    2-Anlaşmazl›¤›n Sendika Aç›s›ndan Sonuçlar›
    3-Anlaflman›n ‹flveren Aç›s›ndan Sonuçlar›
    4-Anlaflman›n Sendika Aç›s›ndan Sonuçlar›
    8ÇALIfiMA EKONOM‹S‹
    iflsizli¤in ölçülmesinde ILO’nun belirledi¤i kriterler
    1-‹fli yok: referans dönemi içinde istihdam edilmemiş olanlar› kapsar. Dönem içerisinde, düzensizde olsa bir işte çal›şm›ş olan kişi, yeni bir iş ar›yor olsa bile işsiz say›lmaz.
    2-‹fl ar›yor: Son üç ay içinde iş arama kanallar›ndan en az birini kullanm›ş olmay› gerektirir. -‹fl kurumuna baflvurmak
    -do¤rudan iflverenlere ifl baflvurusu yapmak
    -akraba ve arkadafllar›n›n yard›m›na baflvurmak
    -kendi iflyerini kurmaya yönelik giriflimlerde bulunmak.
    3-‹fle bafllamaya haz›r: iki hafta içinde işbaş› yapabilecek durumda olmay› gerektirir. Bu kritere göre, bu kifliye bir iş teklif edildi¤inde bu işi kabul edece¤i öngörülmektedir. Bu üç kriterede ayn› anda uyan kişi, TÜİK tan›m›na göre İşsiz olarak kabul edilmektedir.
    ‹flsizlik Oran›: Toplam iflgücü içerisinde iflsiz olanlar›n yüzdesidir.
    İşsizlik Türleri
    1-Gizli ‹flsizlik:Üretim teknolojisinin sabit kalması koşuluyla, herhangi bir üretim aşamasında bulunan işgücünün, üretim dışına alınması durumunda, üretim hacminde bir azalma olmaması. aç›k iflsizlikten farkl› olarak kiflinin bir ifli vard›r.
    Gizli işsizliğin yaygın olarak görüldüğü alanlar:
    -Az gelişmiş ülkelerin tarım kesimi
    -Marjinal sektör
    -Kamu sektörü
    2-Aç›k ‹flsizlik:çal›flma iste¤inde oldu¤u hâlde, niteliklerine cari uygun ücret düzeyinde çal›flmaya raz› olma ancak ifl bulamama durumudur.
    a-Geçici ‹flsizlik(Friksiyonel-Arızi):
    -Emek piyasas› sürekli girifl ç›k›fllar›n yafland›¤› dinamik bir piyasad›r.
    -Kısa sürelidir
    -Nedeni ya yeni bir işe geçiş yada piyasadaki açık işlerdeki bilgi eksikliğidir
    -Emek mobilitesinin doğal sonucudur.
    -Geçici işsizliğin sıfır olması emek mobilitesininde sıfıra düşmesi anlamına gelmektedirki bu durum emek faktörünün üretim kolları arasında optimal dağılıma engel olacağından ekonomik açıdan pek tercih edilmez.
    b-Yap›sal ‹flsizlik(bünyevi-strüktürel):
    -‹flsizlik türleri aras›nda çözümü en güç iflsizlik türü
    -Geçici iflsizli¤in aksine yap›sal iflsizlik k›sa süreli bir durum de¤ildir.
    -bir piyasada talep edilen ve arz edilen beceriler arasında bir uyumsuzluk olması
    Nedenleri
    -Mesleki dengesizlikler
    -Co¤rafi dengesizlikler
    -Teknolojik geliflmeler
    -Kamu politikaları.
    3-Konjonktürel ‹flsizlik(Yetersiz talep devri):
    -Ekonomik faaliyetlerdeki dönemsel dalgalanmalar›n yaratt›¤› bir iflsizlik türüdür
    -Ekonominin daralma döneminde artar, genişleme dönemlerinde azalır
    -Piyasada yeterince iş olmaması nedeniyle ortaya çıkar
    -Dayanıklı mal üreten sanayi kollarında etkilidir
    -Ürün dayanıklığının artması işçinin istihdam süresini azaltır
    -Süresi geçiciden uzun yapısaldan azdır
    -Emek talebindeki dalgalanmalardan kaynaklanır.
    4-Mevsimlik ‹flsizlik:
    -Mevsim koflullar› ve de¤iflmeleri sonucu baz› mal ve hizmetlerin üretiminin azalmas›
    -baz› mal ve hizmetlerin talebinde meydana gelen düflüfller neticesinde ortaya ç›kar
    -Özellikle az gelişmiş ülkelerde vardır
    -Konjonktürel işsizlik gibi Emek talebindeki dalgalanmalardan kaynaklanır
    -Konjonktürel işsizlikten farkı emek talebindeki dalgalanmalar belirli ve sistematiktir.
    -Tarım, turizm ve inşaat sektöründe daha etkilidir.
    Hanehalk› ‹flgücü Anketi: ülkemizdeki emek piyasalar›yla ilgili en güvenilir veri kayna¤›
    Do¤al iflsizlik oran›: Emek piyasas› dengede iken bile var olan iflsizlik oran›
    Doğal İşsizlik: Enflasyon oranında bir artış yaratmadan sürdürülebilen en düşük işsizlik oranı.
    Do¤al iflsizlik oran› hipotezi: Kısa dönemde işsizlik oranı ile enflasyon oranı arasında bir değiş tokuş olabileceğini ancak bu durumun enflasyon oranının bütünüyle öngörülmediği ve dolayısıyla ücret artışlarına yansıtılmadığı durumda söz konusu olur.
    Stagflasyon: yüksek iflsizlik ve enflasyonun ayn› anda var oldu¤u bir ortam
    ‹fiS‹ZL‹K SORUNUNA YAKLAfiIMLAR VE EMEK P‹YASASI POL‹T‹KALARI
    1-Pasif Emek Piyasas› Politikalar›: ‹flsizli¤i önlemekten ziyade iflsizli¤in yaratt›¤› bireysel ve toplumsal alandaki olumsuz sonuçlar› gidermeye yönelik politikalar. iflsizlik sigortas› ve iflsizlik yard›mlar›ndan oluflmaktad›r. geliflmifl ülkelerde daha yo¤un olarak uygulanmaktad›r. İşsizlik yardımını işsizlik sigortasından ayıran temel farklılık işsiz kalan kişinin prim ödeme zorunluluğunun olmaması.
    2-Aktif Emek Piyasas› Politikalar›: emek piyasalar›n›n yap›sal problemleriyle savaflmas› ve özellikle uzun dönemli iflsizlerin istihdam edilebilirliklerini artt›rmas› hükûmetleri daha çok aktif politikalar› kullanmaya yöneltmifltir. Aktif politikalar iflsiz bireyleri do¤rudan iflsizlikten kurtarmaya yöneliktir. Aktif politikalar özellikle Avrupa Birli¤i ülkelerinde yo¤un olarak uygulanmaktad›r. Aktif ve pasif politikalar birbirinin tamamlay›c›s›d›r.
    3-Bilgilendirme ve ‹fle Yerlefltirme Hizmetleri: ‹flsizler ve iflverenlerin piyasa hakk›nda bilgilendirilmeleri zaman tüketimini azaltabilir. Ayr›ca, aç›k ifller ve ifl arayanlar›n do¤ru karfl›laflmalar›nada yard›mc› olur.
    4-‹stihdam ve E¤itim Programlar›: Yap›sal iflsizlikle mücadelede en etkin politikalardan biriside e¤itim programlar›d›r. Bu programlar iflsiz bireylere yeni beceriler kazand›rmada yard›mc› olur. Ancak flunuda belirtmek gerekirki ekonomide yeterli düzeyde emek talebi yoksa e¤itim programlar› yap›sal iflsizli¤in düflürülmesinde pek etkili olamaz.
    5-‹stihdam Sübvansiyonlar›: ‹stihdam sübvansiyonlar› özellikle yap›sal ve konjonktürel iflsizlikle mücadelede etkili olmaktad›r. ‹stihdam sübvansiyonlar›n›n amac›, ekonominin daralma ve gerileme dönemlerinde, emek piyasas›nda ifl bulma flans› çok zay›f olan iflsiz gruplar›n›n (gençler, niteliksiz iflçiler, özürlüler gibi) istihdam olanaklar›n›n artt›r›lmas›d›r. Buda bu gruplar› istihdam edecek iflverenlerin iflgücü maliyetlerinin azalt›lmas› suretiyle gerçeklefltirilir. ‹stihdam sübvansiyonunun etkinli¤i sübvansiyonun türüne ve uygulanaca¤› ifl piyasas›n›n yap›s›na ba¤l›d›r. Uygulama ya do¤rudan ücret yap›s›n›n de¤ifltirilmesi veya ücretler üzerinden al›nan vergilerin düflürülmesi ile yap›lmaktad›r. Bir kez bafllan›ld›¤›nda mali yap›n›n fosilleflmifl bir unsuru olabilir. amac›, emek talebini artt›rmakt›r.
    6-‹fl Yaratma Programlar›:
    1-‹fl yaratma programlar›, ifl bulmalar› çok güç olan iflsizlere yönelik olarak geliştirilmiştir
    2-kat›l›mc›lar›n›n büyük bir k›sm›n› uzun dönemli iflsizler oluflturmaktad›r
    3-80li y›llarda, uzun dönemli iflsizlerin toplam iflsizler içerisindeki oran›nda meydana gelen h›zl› art›fl, ifl yaratma programlar›n›nda önemini artt›rm›flt›r
    4-iflgücü talebini art›rmakt›r
    5-iflsizlere ifl deneyimi kazand›rarak bu insanlar›n istihdam edilebilirliklerini sa¤lamak
    6-İş yaratma programlarında işverenler, kamu yada kar amacı gütmeyen kuruluşlardır
    7-bu programlarda yaratılan işler genellikle geçici ve sosyal faydası olan işlerdir
    8-iş gücü maliyetleri kamu ve proje sponsorları tarafından karşılanır
    9-İşsizlere gelir desteği sağlamak
    10-Vergi tabanını daraltmak
    11-İşsizlik yardımı üzerindeki yükü tamamen kaldırmak
    12-İşsizlik sürelerini azaltmak.
    7-Giriflimcili¤in Teflvik Edilmesi:
    1-‹flsizlere kendi ifllerini kurmalar›n›n desteklenmesi.
    2-Girişimcilik kültürünün oluşturulması
    3-Vergi prosedürlerinin basitleştirmesi
    4-Girişimcilik eğitiminin verilmesi
    5-Yeni bir işletme kurabilmek için gerekli prosedürün daha kısa sürede tamamlanması.
    80 sonrası Türkiyede işsizlik sorunun nedenleri
    1-Sosyal devlet anlayışından hızla uzaklaşılması
    2-Kitlerin özelleştirilmeri girişimleri içerisinde devletin bir işveren olarak ekonomik yaşamdan dışlanması
    3-İstihdam sorununun çözümünün tümüyle özel girişimcilerin insafına bırakılması
    4-Devletin işsizlik sorunun çözümünün muhatabı olmaktan çıkarılması.
    İthal ikamesi: 60-80 arasında türkiyenin endüstriyel gelişme stratejisi.
    Philips Eğrisi: Negatif eğilimli eğri, işsizlik oranı ile enflasyon oranı arasında bir değiş tokuş olduğunu ve dolayısıylada daha yüksek bir enflasyon oranı karşılığında işsizliği azaltmak yada tam tersini yapmanın mümkün olduğunu ifade eder.
    Lipseyin Talep Fazlas› Modeli
    Philipsin, ampirik gözlemlere dayanarak elde etti¤i Philips e¤risinin teorik temelleri Lipsey taraf›ndan oluflturulmufltur. Lipsey, kurdu¤u emek piyasas› modelini iki fonksiyon kullanarak Philips e¤risi ile iliflkilendirmektedir.
    1-Emek talep fazlas› ile parasal ücretlerdeki de¤iflme aras›ndaki pozitif bir iliflkiyi gösteren
    ücret ayarlama fonksiyonu
    2-emek talep fazlas› ile iflsizlik oran› aras›ndaki negatif iliflkiyi gösteren fonksiyondur.
    Rasyonel beklentiler hipotezi
    1-insanlar ak›ll›d›rlar ve ekonominin iflleyifli konusunda bilgi sahibidirler
    2-sadece geçmifl dönemin ve bugünün fiyat de¤iflmelerine bakmazlar, ayn› zamanda bütçe aç›klar› yada para arz›ndaki de¤iflimin gelecek y›l›n enflasyon oran› üzerinde yarataca¤› etkileride göz önünde tutarlar
    3-para ve maliye politikalar›ndaki iflsizli¤i azaltmaya yönelik sistematik ve tahmin edilebilir genifllemeler hiçbir fayda sa¤lamad›¤› gibi daha yüksek bir enflasyonuda beraberinde getirece¤i için ekonomiye büyük oranda zarar verir
    4-ekonomi kendi hâline b›rak›l›r ve aktif iktisat politikalar›yla müdahale edilmezse, piyasalar her konuda en iyi çözümü getirir.
    Enflasyonu H›zland›rmayan ‹flsizlik Oran› (NAIRU)(Modig)
    1-bir ekonomide iflsizlik oran›, istikrarl› bir enflasyon oran›n› sa¤layan NAIRU’dan daha düflükse, enflasyon yükselme e¤ilimine girecek, tersine cari iflsizlik oran› NAIRU’dan daha yüksek bir düzeyde ise enflasyon düflme e¤ilimi gösterecektir
    2-NAIRU kavram›n›n yeniden gündeme gelmesinde en önemli etken, bunun geliflmifl ülkelerin ço¤unda para politikalar›n›n yönlendirilmesinde temel gösterge olarak kabul edilmesidir
    3-NAIRU kavram›n›n iktisat politikalar› aç›s›ndan ortaya koydu¤u en önemli bulgu ise talep yönetimi politikalar›n›n iflsizli¤i önlemeye yönelik olumlu etkilerinin k›sa dönemli olaca¤›, uzun dönemde ise bu politikalar›n enflasyonist etkilerinin kaç›n›lmaz olaca¤›d›r.
    4-do¤al iflsizlik oran› bir denge de¤eri olarak tan›mlanm›flt›r. Buna karfl›l›k NAIRU, istatistiksel bir de¤er olarak önerilmifltir.
    5- NAIRU teorisi düflük iflsizli¤in, iflsizli¤in nedenlerinden ve özellikle para politikas›ndan ba¤›ms›z bir biçimde enflasyonun artmas›na neden olaca¤›n› belirtmektedir.
    6-NAIRUnun k›sa dönemde do¤al iflsizlik oran›ndan daha fazla dalgalanma göstermesidir.
    7-Dura¤an bir enflasyon oran› ile uyumlu olan iflsizlik oran› zaman içinde önemli ölçüde de¤iflebilir.
    8-do¤al iflsizlik oran›, emek piyasas›n› tan›mlayan yap›sal faktörlere ba¤l› oldu¤undan zaman içinde de¤iflimi daha yavaflt›r.
    ‹flsizlik ve enflasyon aras›nda nas›l bir iliflkinin bulundu¤unu aç›klamak
    ‹ktisat politikas›n›n temel amaçlar› fiyat istikrar› ve tam istihdam›n sa¤lanmas›d›r. Ancak bu iki amaç birbiriyle çeliflmektedir. Bu durum karfl›s›nda ya fiyat istikrar›na öncelik verip, iflsizli¤in artmas› kabul edilecek yada iflsizlik oran›n›n afla¤›lara çekilmesi için fiyat istikrar›ndan ödün verilecek, yani enflasyonun artmas›na raz› olunacakt›r. Philips, enflasyonla yada parasal ücretlerdeki art›fl oran› ile iflsizlik aras›ndaki iliflkiyi incelemifl ve bu iliflkiyi, kendi ad›yla an›lan e¤ri ile ortaya koymufltur. Enflasyon-iflsizlik iliflkisini ortaya koyabilmek için Keynesyen iktisatç›lar taraf›ndan kullan›lan temel bir kavram niteli¤inde olan Philips e¤risi, iktisat politikas› kararlar› alanlara, enflasyonla iflsizlik aras›nda farkl› tercihler sunmaktad›r. Buna göre, daha yüksek veya daha düflük bir enflasyon cinsinden bir maliyete katlanarak, daha düflük veya daha yüksek bir iflsizlik oran› elde edebilmek için talebi destekleyici veya k›s›c› önlemler al›nabilir.
    ‹flsizlikle mücadelede temel yaklafl›mlar› tan›mlamak
    ‹flsizlik sorunu karfl›s›nda benimsenen yaklafl›m ve politikalar ülkeden ülkeye de¤iflim göstermektedir. Bu yaklafl›mlar aras›nda bir uçta iflsizlik sorununun çözümünü ekonomik geliflmeye b›rakan liberal yaklafl›mlar yer al›rken, di¤er uçta ise bu sorunu toplumsal bir sorun olarak kabul eden ve istihdam politikalar›na öncelikli bir yer veren yaklafl›mlar bulunmaktad›r. Ülkelere, dönemlere ve siyasal iktidarlara görede toplumlar bu iki uç aras›nda bir yerde bulunmaktad›rlar. İşsizlik sorunuyla mücadelede en etkin ve bilinen yöntem ekonomik büyümenin sağlanmasıdır.
    -Yafl-kazanç profilinde ileri yafllarda gelirlerin seyri, Erken yafllarda h›zla artarken, ileri yafllarda art›fl h›z› yavafllar.
    -Beflerî Sermaye Teorisi’nin temel görüflü, E¤itim, verimlili¤i ve dolay›s›yla gelirleri art›r›r.
    -Beflerî Sermaye Teorisi’nin e¤itimin fayda ve maliyetlerini aç›klarken kulland›¤› şekil Yafl-kazanç profilidir.
    -Beflerî Sermaye Teorisi’ne göre kifli, e¤itimin iskonto edilmifl getirileri, iskonto edilmifl maliyetlerinden yüksekse e¤itim yat›r›m›na karar verir.
    -Marks, emek değeri piyasada bir mal gibi alınıp satılır.
    -86 yılında Ücret araştırması Fransada yapılmıştır.
    -Smith, öne sürdü¤ü rekabetçi çal›flma koflullar›n›n ayn› olmas› durumunda ücretlerin eflitlenece¤ini kabul eder.
    -Ortodoks iktisat teorisine göre e¤itim ve sa¤l›k hizmetlerinin ortak özelliklerinden en önemlisi, her ikisinin de d›flsall›klar yaratmas› ve yar›-kamu mal› olmalar›d›r.
    -Althusser’e göre e¤itim sistemi devletin ideolojik ayg›tlar›ndand›r.
    -Bourdieu ise e¤itim sisteminin ve bu sistemin kurumu olan okulun kendisinin eflitsizlik üretti¤ini ileri sürmektedir.
    -Arrow, e¤itimle büyüme aras›nda do¤rudan bir iliflki olmad›¤›n›, e¤itimin iflverenler taraf›ndan do¤ru ifle do¤ru insan› yerlefltirmede bir filtre görevi üstlendi¤ini belirtir.
    -E¤itim ve sa¤l›k hizmetleri için piyasa aksak rekabetçi olarak tan›mlan›r, zira piyasada bilgi eksikli¤i oldu¤u ve bilginin üretici ve tüketiciler aras›ndaki da¤›l›m›n›n asimetrik oldu¤u varsay›l›r.
    -E¤itim ve sa¤l›k hizmetlerinin toplumsal olarak belirlenmifl en önemli niteli¤i, her ikisininde temel insan haklar› aras›nda kabul edilmesidir.
    -Kamu-özel sektör ortakl›¤›n›n en yayg›n flekli, kamunun özel okullar› sübvanse etmesi ya da ö¤renci yurtlar›n› finanse etmesi fleklindedir.
    -Kurumcular, Beflerî Sermaye Teoremini elefltirerek, zorunlu e¤itim ve iflyerinde e¤itimin, neoklasik iktisad›n iddia etti¤i gibi, kazanç ve mesleki konum üzerinde çok etkili olmad›¤›n› savunurlar. SLM teorisyenleri, beflerî sermaye modelinin e¤itim ve iflyerinde mesleki e¤itim yat›r›m›n›n, beklendi¤i gibi yoksullu¤u azaltmad›¤›n› vurgularlar
    -E¤itim ve sa¤l›k hizmetleri için piyasa aksak rekabetçi olarak tan›mlan›r.
    -Bireyin, zorunlu (temel e¤itim) e¤itim, zorunlu olmayan e¤itim (lise, üniversite, lisansüstü, sertifika, kurs vb. e¤itim programlar›), t›bbi bak›m vb. faaliyetlerine yapt›¤› harcama, beflerî sermaye yat›r›m› olarak tan›mlan›r.
    -Bourdieu ise e¤itim sisteminin ve bu sistemin kurumu olan okulun kendisinin eflitsizlik üretti¤ini ileri sürmektedir.
    -Toplu pazarl›k gücünü belirleyen faktörlerin belki de en önemlisi ekonomik faktörlerdir. Ülkenin içinde bulundu¤u ekonomik durum ve hükûmetler taraf›ndan izlenen ekonomi politikalar› taraflar›n toplu pazarl›ktaki gücünü önemli ölçüde etkiler. bir sendikan›n grev gücü, grevci iflçilerin ve onlar› destekleyen aile bireylerinin içinde bulunduklar› ekonomik koflullarla yak›ndan ilgilidir. Ülkedeki iflsizlik oran› yükseldikçe grevci iflçiler ve aile bireylerinin ifl bulma olas›l›klar› da azalaca¤›ndan, bu durum sendikan›n toplu pazarl›ktaki gücünü olumsuz yönde etkileyecektir.
    -Libarellere göre, 1980lere, işçi maliyetlerinin artmasıyla ortaya çıkan krize kadar, sendikalar geleneksel rollerini sürdürmüşlerdir.
    -Sendikaların en güçlü mücadele aracı grevdir.
    -Sendikas›z iflyerlerini güçlendiren “Japon Tarz› Yönetim”, “Yal›n Yönetim”, son dönem emek süreci düzenlemeleri olarak karfl›m›za ç›kmaktad›r.
    -Türkiye’de y›llardan beri iflsizlikle etkin bir biçimde mücadele edilememifl olmas›n›n alt›nda yatan temel neden. ‹flsizlik sorununun çözümünün salt ekonomik büyümeye ba¤lanm›fl olmas›dır.
    -Philips eğrisinin parasalcılar tarafından eleştirisi, Philips eğrisinde işsizlikle enflasyon arasındaki ilişkinin nominal ücret kurulmuş olması
    -Sanayileşme ve ekonomik büyüme hızı, 80’e kadar uygulandı.
    -İşsizlik sorunuyla mücadelede en etkin yöntem ekonomik büyümenin sağlanmasıdır.




  • 1
    İNSAN HAKLARI İLE İLİŞKİLİ TEMEL KAVRAMLAR
    Özgürlük ve Hak Kavramları: Özgürlük, herhangi bir kısıtlamaya, zorlamaya bağlı olmaksızın düşünme veya davranma, herhangi bir şarta bağlı olmama durumu, serbestî ve her türlü dış etkiden bağımsız olarak insanın kendi iradesine, kendi düşüncesine dayanarak karar vermesi durumu olarak tanımlanmıştır. Hak, bir kişiye hukuk tarafından verilmiş irade kudreti ve hukuk tarafından korunan (güvence altına alınan) menfaattir.
    Eşitlik Kavramı ve Özgürlük-Eşitlik İlişkisi: Özgürlük kavramında olduğu gibi, insan haklarıyla yoğun bir ilişki halinde olan bir diğer kavram eşitliktir. özgürlük ve eşitlik kavramlarının, insan haklarının iki kurucu kavramı olduğu söylenebilir. yakından bakıldığında insan haklarının, özgürlük, eşitlik ve bu ikisiyle yakından bağlantılı adalet kavramları ekseninde şekillendiği görülmektedir; eşitlik kavramıda, özgürlük kavramı gibi, tanımlanması zor, kapsamının saptanması kolay olmayan bir mahiyettedir.
    Yetki: Hakkın esaslı bir unsuru
    Eşitlik türleri:
    1-temel eşitlik: bütün insanların hayatlarının eşit ahlakî değere sahip olması anlamında herkesin eşit doğduğu fikrine denk düşmektedir.
    2-Formel (biçimsel) eşitlik: toplumdaki bütün bireylerin haklar bakımından aynı statüye sahip olduğuna işaret eder.
    3-Maddî eşitlik: insanların maddî imkân ve araçlara sahiplikte eşitliğidir.
    4-fırsat eşitliği: bireylerin aynı noktadan(eşit koşullar ve şansla) işe başlamasını öngören, bireylerin kaderlerini[tercihlerini] takip ederken, çaba ve girişimlerinin keyfî olarak engellenmemesi, kişilerin negatif bir ayrımcılığa maruz kalmaması anlamına gelir.
    En sade anlamda eşitlik türleri
    1-hukuksal eşitlik: Herkesin kanun önünde eşit olması.
    2-siyasal eşitlik: Tek başına hukuksal eşitlik uygulamasının yetersiz ve etkisizliğin ortaya çıkmasının bir sonucudur.
    3-sosyal ve ekonomik eşitlik: Maddî eşitlik olarakda ifade edilebilecek sosyal ve ekonomik eşitlik ise, tarihsel olarak ilk iki eşitlik fikrini izlemiştir
    Kişi Özgürlükleri:
    1-yaşam hakkı
    2-kişi özgürlüğü ve güvenliği
    3-eşitlik hakkı
    4-kamu hizmetine girme
    Kamu Özgürlükleri: Hukuk kurallarıyla düzenlenmiş, dolayısıylada devlet tarafından güvenceye bağlanmış özgürlükler.
    Pozitif Hukuk:
    •İnsan haklarının somut olarak hayata geçmesi
    •devletin organlarınca çıkarılan kanun, yönetmelik gibi hukuk kurallarını, mahkemelerce kabul edilen ve uygulanan örf ve adet esaslarını ve bağlayıcı mahkeme içtihatlarını kapsamına alan ve geçerliliği bütün ülkede devlet tarafından sağlanan hukuka verilen addır
    • Olan hukuk
    Doğal (Tabiî) Hukuk:
    •Doğal hukuk ilkesinden doğan ve liberal düşüncenin bayraktarlığını yaptığı fikirdir.
    • Devletin oluşturduğu mevcut hukuku aşan ve onun üstünde olan, düşünsel ve tarihsel olarak insanların doğuştan eşit olduğu hukuk.
    İngilterede insan haklarına ilişkin gelişmeler ve ilk belgeler
    13.YY:Magna Carta (1215)
    •normanların britanyayı istila ederek anglo-saksonları yenilgiye uğratmasıyla 1066 yılında kurduğu devlet.
    •Runnymedede imzalanan bu belge, feodal beylerin(baronların) haklarını korumak ve güvencelemek saikiyle şekillenmiş olsada, ortaya çıkan sonuç bu dar amacı aşmıştır.
    •Magna carta ile kurulmuş olan ve esas işlevi keyfi vergilendirmeyi önlemek olan Genel Meclis İngiltere parlamentosunun temelini oluşturmuştur.
    •baronlar kendi aralarından 25 kişilik bir kurul oluşturacak ve bu kurul, iki tarafında koşullara uymasını sağlamakla görevli olacaktır.
    •ruhban sınıfı(başpiskoposlar, piskoposlar, manastır başrahipleri) ile kont ve büyük baronlardan oluşacak Genel Meclis’in izni olmadıkça, kral, vergi toplayamayacaktır.
    •suç ve cezalar arasında orantı olması gerektiğine işaret eder.
    •doğru ve güvenilir deliller olmadıkça hiç kimsenin dava edilemeyeceğine hükmetmiştir.
    •yasalara uygun verilmiş bir karar olmadıkça hiç kimse tutuklanamayacak, hapse atılamayacak, mal ve mülkünden mahrum bırakılamayacak, sürgüne yollanamayacak ve herhangi biçimde kötü muameleye maruz bırakılamayacaktır.
    •ticaret özgürlüğünü güvence altına alınmıştır.
    •İngiliz Kilisesinin özgür olacağını hükme bağlamıştır.
    17.YY:Petition of Rights(Haklar Dilekçesi)(1628)
    •Magna cartanın getirdiği hakların krala bir kez daha hatırlatılması
    •Parlamentonun izni olmaksızın vergi konulamaz ve vergi oranları yükseltilemez,
    •kimse keyfî biçimde yakalanamaz ve hapse atılamaz.
    Habeas corpus yasası(1679)
    •keyfi gözaltıların önlenmesine yönelik ilk tarihsel hukuk metnidir
    •Gözaltına alınan bir kişinin yargıç önüne çıkarılma hakkı.
    Bill of Rights Haklar Bildirisi/Yasası (1689)
    •parlamentonun monarşi karşısında kesin üstünlüğünü belgeleyen ve bu arada kişi hak ve özgürlükleri ile ilgilide kimi hükümler içeren bir hukuksal belge olmuştur.
    •Parlamento üyelerinin seçimi serbest olacaktır.
    •Parlamento sık sık toplanacaktır.
    •Parlamentodaki tartışmalar ve görüşmeler, parlamentodan başka hiçbir yerde yada mahkemede suçlama veya soruşturma konusu yapılamaz; konuşma özgürlüğü vardır (yasama sorumsuzluğu).
    •Parlamentonun onayı olmadan, yasalar iptal edilmez vergi toplanamaz
    •Barış zamanında, parlamentonun onayı olmadan sürekli bir ordunun kurulması ve hazır bulundurulması yasa dışıdır.
    •Krala dilekçe yazmak uyrukların hakkıdır. Bu dilekçelerin krala sunulmasından dolayı yapılan tutuklamalar ve kovuşturmalar yasa dışıdır.
    18.YY:Virginia Haklar Bildirisi ve Amerikan Bağımsızlık Bildirisi(1776) Kongre, Mayıs 1776 tarihli çağrısıyla kolonilerin kendi anayasasını yapma önerisinde bulunmuş ve Virginia bu öneriye en önce uyarak anayasasını hazırlamış, bu anayasanın başınada bir haklar bildirisi (bill of rights) eklemiştir.
    •Bütün insanlar doğuştan (tabiaten) eşit derecede hür ve bağımsızdırlar.
    •Locke:Hiçbir sözleşmeyle gelecek nesiller adına vazgeçemeyecekleri, onları yoksun bırakamayacakları, doğuştan gelen bir takım haklara sahiptirler. Bunlar, yaşam, özgürlük, mülkiyet, mutluluk ve güvenlik arama ve bunlara erişebilme haklarıdır
    • Rousseau:Bütün güç halkta toplanır ve halktan gelir. Yetkili vekiller halkın vekilleridirler ve halka karşı sorumludurlar. Yönetim, halkın ortak yararı, savunması ve güvenliği için kurulmuştur ve bu amaçlarla kurulmalıdır. En iyi yönetim, halkın en fazla mutluluğunu ve güvenliğini sağlayan ve iktidarın kötüye kullanılmasına karşı en etkin önlemleri almış olan yönetimdir. Halkın, bu niteliklere uygun olmayanları reforma tabi tutma, değiştirme ve bütünüyle ortadan kaldırma hakkı vardır
    • Locke-Montesquıeu. Yasama ve yürütme güçleri yargı gücünden ayrı ve farklı olmalıdır. Mecliste halkın temsilcisi olarak çalışacak kişilerin seçimi serbest olmalıdır. Topluma sürekli genel ilgi ve bağlılık beslediğine dair yeterli kanıtı olan herkesin oy hakkı vardır
    • Suç isnadıyla karşı karşıya kalan herkes, kendisi hakkında yapılan suçlamanın gerekçesini ve mahiyetini sormak, suçlamayı yapanlar ve tanıklar ile yüzleşmek, kendi lehine olan delilleri sunmak ve tarafsız bir jüri tarafından yapılacak hızlı bir yargılanma haklarına sahiptir
    • Keyfî arama ve yakalama kararları hukuk dışıdır
    • Basın özgürlüğü mutlaktır, asla sınırlanamaz
    • Özgürlük için tehlikeli olacağından barış zamanlarında daimî ordu bulundurmaktan kaçınılmalıdır. • Askeriye, her durumda sivil yönetimin emri altında olmalı ve onun tarafından yönetilmelidir
    Fransız İhtilali’ni Hazırlayan Toplumsal-Siyasal Koşullar ve İhtilalin Gelişimi
    • Fransa topraklarının %6’ya yakını kilisenin malıydı
    • kilise, tarım ürünleri üzerinden, Osmanlıdaki aşar vergisi gibi bir vergi toplama hakkına sahipti
    • Soyluların sayısı yaklaşık 350 bin idi ve 1789 öncesi Fransa nüfusunun %1,5’unu oluşturmaktaydı.
    • Etats Généraux adının bırakılması ve Ulusal Meclis adının kullanılmasına karar vermiştir.
    Fransız İnsan ve Vatandaş (Yurttaş) Hakları Bildirisi(1789):
    1. İnsanlar, hakları açısından özgür ve eşit olarak doğarlar ve öyle yaşarlar. Toplumsal farklılıklar ancak ortak yarara dayandırılabilir.
    2. Her siyasal topluluğun amacı, insanın doğal ve zaman aşımına uğramaz haklarını korumaktır. Bu haklar özgürlük, mülkiyet, güvenlik ve baskıya karşı direnmedir.
    3. Her egemenliğin ilkesi, öz olarak Ulus’un içindedir. Hiçbir kurum, hiçbir kişi açıkça ulustan
    kaynaklanmayan bir otoriteyi kullanamaz.
    4. Özgürlük, başkalarına zarar vermeyen her şeyi yapabilmektir: Böylece, her insanın doğal haklarının kullanımının, toplumun diğer üyelerinin de aynı hakları kullanmasını sağlayan sınırlardan başka sınırı yoktur. Bu sınırlar ancak yasayla saptanabilir.
    5. Yasa, yalnızca topluma zararlı olan eylemleri yasaklama hakkına sahiptir. Yasanın yasaklamadığı hiçbir şey engellenemez; hiç kimse yasanın buyurmadığı bir şeyi yapmaya zorlanamaz.
    6. Yasa genel iradenin ifadesidir. Tüm yurttaşlar, kişisel olarak ya da temsilcileri aracılığıyla
    yasanın oluşumuna katkıda bulunma hakkına sahiptirler. Yasa korurken de, cezalandırırken de herkes için aynı olmalıdır. Tüm yurttaşlar, onun gözünde eşit olduklarından, kamusal saygınlıklara, mevkilere ve görevlere, aralarında erdem ile yeteneklerinden başka hiçbir ayrım gözetilmeksizin, yeterliliklerine göre eşit olarak kabul edilirler.
    7. Hiç kimse, yasanın belirlediği haller ve öngördüğü biçimler dışında suçlanamaz, gözetim altında tutulamaz ya da tutuklanamaz. Keyfi buyruklar düzenleyen, veren, uygulayan ya da uygulatan kişiler cezalandırılmalıdır. Ancak yasa uyarınca çağrılan ya da yakalanan her yurttaş, buna hemen uymak zorundadır; direnirse suçlu durumuna düşer.
    8. Yasa açıkça zorunlu olan cezalar koymalıdır; bir kimse, yalnızca suçun işlenmesinden önce kabul ve ilan edilmiş olan ve usulüne göre uygulanan bir yasa uyarınca cezalandırılabilir.
    9. Her kişi suçlu olduğu açıklanıncaya kadar masum sayıldığından, tutuklanmasının zorunlu olduğu durumlarda, yakalanması için gerekli olmayan her türlü sert davranış yasa tarafından ağır bir biçimde cezalandırılmalıdır.
    10. Hiç kimse, düşüncelerinin açıklanmasının yasayla kurulmuş kamusal düzene zarar vermediği sürece, dinsel olanlar da dahil olmak üzere düşüncelerinden dolayı rahatsız edilmemelidir.
    11. Düşüncelerin ve görüşlerin özgür iletişimi insanın en değerli haklarından biri olduğundan, her yurttaş özgürce konuşabilir, yazabilir ve bunları yayınlayabilir; ancak, bu özgürlüğü yasada belirtildiği biçimde kötüye kullanırsa, bundan sorumlu tutulur.
    12. İnsan ve yurttaş haklarının korunması, bir kamu gücünü zorunlu kılar; dolayısıyla bu güç,
    ellerine bırakılmış kişilerin özel çıkarları için değil, herkesin yararı için kurulmuştur.
    13. Kamu gücünün donanımını ve yönetiminin harcamalarını karşılamak için ortak bir katkının olması zorunludur; bu ortak katkı, tüm yurttaşlar arasında, güçleri oranında eşit olarak paylaştırılmalıdır.
    14. Yurttaşlar, kişisel olarak ya da temsilcileri aracılığıyla, kamusal katkının gerekliliğini saptama, bu katkıyı özgürce kabullenme ve bunun tahsis yöntemini, miktarını, matrahını ve süresini belirleme haklarına sahiptirler.
    15. Toplum, her kamu görevlisinden yaptığı işlerin hesabını sorma hakkına sahiptir.
    16. Erkler ayrımı ile hakların güvence altına alınmadığı her toplum, bir anayasaya sahip değildir.
    17. Mülkiyet dokunulmaz ve kutsal bir hak olduğundan, hiç kimse, yasayla belirlenmiş bariz kamu gereksiniminin olması ve bu durumda da adil bir tazminatın önceden ödenmesi koşulu dışında, mülkiyetten mahrum bırakılamaz.”
    İhtilal öncesi Fransa toplumsal yapısı
    1-Din adamları: rahipler ve ruhban
    2-Soylular: asiller
    3-Halk: avam
    Üçüncü Tabaka: Burjuva, yoksul kent emekçileri ve köylüler.
    2
    Cicero(ilk çağ)
    -Roma siyasal düşünüşün en önemli temsilcisi kabul edilir.
    -Stoacıların doğal hukuk ve evrensellik düşüncesini benimsemiştir.
    -Aklın farklı kullanımından kaynaklanan eşitsizliklerin kaçınılmaz olduğunu düşünür.
    -Romada geçerli olan özgür insan-köle ayrımını meşrulaştırmıştır.
    -Mutlak eşitlikten söz edilemez.
    Demokritos(ilk çağ)
    -Devleti, insanların ihtiyaçlarını karşılamak üzere oluşturduğu insan eseri yapay bir kurum olarak görmüştür.
    Konfüçyüs(ilk çağ)
    -Birliği sağlanmış güçlü bir siyasal iktidarın adaletsizliği yok edebilir, böylece kişisel ve ailesel yaşamda sükunetin geri gelebileceğini göstermeye çalışmıştır.
    -Konfüçyüs öğretisine karşı Mo –Ti Öğretisi geliştirilmiştir.
    Lao-Çe(Tao)(ilk çağ)
    -İnsanların doğuştan iyi ve eşit olduğunu belirtmiştir.
    -Devleti, insanların hiçbir etkisinin olamayacağı bir ruhun eseri olduğunu belirtmiştir.
    -İdeal devletin, ordu ve güç organlarından yoksun olarak sınırlı yaşaması gerektiğini düşünür.
    -Yöneticilerin, insanların bireysel yaşamına müdahalede bulunmamaları gerektiğini söylemiştir.
    Prens Gautama(Buda)(ilk çağ)
    -Kast sistemine karşı açık ve kararlı bir mücadele içine girmiş olmakla birlikte, kast ayrımına karşı çıkmış ve bunu davranışlarıylada göstermiştir.
    Protagoras(ilk çağ)
    -Kamusal kurumların, insan refahına katkısı açısından değerlendirilmesi gerekir.
    Seneca(ilk çağ)
    -Soyut düzeyde, eşitsizliğin ve köleliğin kaynağı olarak gördüğü mala mülke sahip olma tutkusuna yönelik eleştirel değerlendirmeler yapmıştır.
    -Özel mülkiyet, eşitliğin hüküm sürdüğü doğal yaşama son vermiştir.
    -Kölelere iyi davranılması gerektiğini savunan düşünür.
    -Kölelik kurumunu olduğu gibi kabul eder. Stoacı felsefe, Senecaya köleliği meşrulaştıracak imkânlarıda sunmaktadır.
    -Bedensel yada dışsal köleliğin hiç önemli olmadığını, önemli olanın kişinin kendi içinde sağladığı özgürlük olduğunu savunur.
    Sofokles(ilk çağ)(sofizm)
    -Doğal yasaya aykırı olarak sınırlarını aşan otoriteye karşı vatandaşların direnmesi ve isyan hakları olduğunu savunmuştur.
    Aquinumlu Thomas(orta çağ)
    -Siyasal iktidarın tanrı kaynaklı olsa bile yöneticiye halk eliyle ulaştığını ve Devlet iktidarının doğal yasaya uygun biçimde kullanılması gerektiğini savunmuştur.
    El-Maverdî(orta çağ),
    -Devlet başkanı konumundaki halifenin, adalete uygun hareket etmemesi halinde, görevinden uzaklaştırılması gerektiğini savunmuştur.
    Farabi(orta çağ)
    -Var olan toplumsal düzenler ve olması gerektiğini düşündüğü toplumsal düzene ilişkin tahlillerinde, adalete, barışa, insanları gerçek mutluluğa ulaştırmayı amaçlayan toplumsal dayanışmaya, evrenselliğe vurgu yaparak bu hususların önemine işaret etmiştir.
    İbn-i Rüşd(orta çağ)
    -Aritotelesin eserleri üzerinde yaptığı yorumlarla Avrupalı düşünürleri etkilemiştir.
    İbn-i Sina(orta çağ)
    -İslam dünyasında devlet iktidarının meşruluğunu bireylerin göstereceği rızaya bağlamıştır.
    -Halkın ,meşruluğunu yitiren siyasal iktidarı elinde bulunduran kişiyi öldürme hakkı.
    Marsilius(orta çağ)
    -Kilisenin oynamak istediği siyasal role karşı çıkmış ve onun devlete bağımlı bir statüde olması gerektiğini kanıtlamaya çalışmıştır.
    William(orta çağ)
    -Hükümetin, kiliseden bütünüyle bağımsız ve ondan tamamen ayrı olması gerektiğini savunmuştur.
    -Devlet iktidarının kaynağının halk olduğunu.
    -Hükümetin meşrutiyetinin halk desteğine bağlı olduğunu.
    -Yasaların, insanların ve halkların eşitliği ilkesine bağlı olarak kaleme alınması gerekir.
    -Pozitif hukukunda, doğal hukuk gibi, bireysel özgürlük ve eşitlik kurallarına uygun olması gerektiğinide vurgulamıştır.
    Charles Fourier(yeni çağ)
    -Kapitalizm koşullarında yoksulluğun, boluktan kaynaklandığı gözleminde bulunmuştur.
    John Locke(yeni çağ)
    -Siyasal liberalizmin öncüsüdür.
    -İlk insan hakları üzerinde belirgin etki yapmıştır.
    Jean Bodin(yeni çağ)
    -Kriz ortamlarının devlet iktidarının merkezileştirerek güçlenmesi sayesinde aşılabilir.
    -Egemen, tahta geçişi düzenleyen yasa ile kamu topraklarının başkalarına devredilmezliği yasasına aykırı hareket edemeyecektir.
    -Egemen, özel mülkiyete dokunmayacak, keyfi ve salt kendi kişisel kararlarıyla vergi alamaz.
    -Egemen, tanrısal-doğal yasalara uygun hareket etmelidir.
    Jean Jacques Rousseau(yeni çağ)
    -Siyasal toplumu, varlığı birey iradesine dayanan ve üyelerine eşit hak ve yükümlülükler bahşeden bir bütünlük olarak tasavvur etmiştir.
    -Egemenlik, genel iradenin uygulanışıdır.
    -Egemenlik yetkisi devredilemez.
    -Yasaları koyan halkın kendisi olmalıdır.
    -Birey iradesinden doğmuş olan genel irade her zaman doğrudur.
    Robert Owen(yeni çağ)
    -Zenginliği işçilerin yarattığı bu zenginlikte onların hakkı olduğu görüşünü ifade etmiştir.
    Saint Simon(yeni çağ)
    -Toplumun temeli emektir.
    -Toplum emek ürünüdür.
    -Toplumu üreticiler(çalışan sınıf) yönetmelidir.
    Thomas Hobbes(yeni çağ)
    -Doğa(tabiat hali kurgusu).
    -Devleti bir ejderha olarak tanımlamıştır.
    -Güçlü bir merkezi devletin en yetkin savunucusu.
    -Devletin temeline bireyi ve onun özgür iradesini yerleştirmiş, böylece de devleti insan eseri olan, meşruiyetini insan iradesine (sözleşmeye) dayalı olmaktan alan ve varlık nedeni güvenliği sağlamak olan bir yapı olarak kurgulamıştır.
    Karl Marks(yakın çağ)
    -Kapitalist sistemin aşılması gereken sakıncalı bir sistem.
    -Kapitalist sistemi sakıncalı olarak değerlendiren radikal bir sosyalizm yorumu geliştirmiştir.
    Mo-Ti Öğretisi:Devletin geçmişine bağlı kalması sonucu geliştirilmiştir.
    Sofizm: Doğal adalet düşüncesini savunan düşünce. Sofokles-protagoras-perikles-antiphon.
    Meteksler: Antik Yunan medeniyetinde oy hakkı olmayan yabancılar.
    Ius Civile: Roma vatandaşlarına uygulanan hukuk kurallarının bütünü.
    Lus Gentium: Yabancılara uygulanan hukuk kuralları bütünü.
    Stoacılık(cicero-Seneca): Kaderci eğilimleri nedeniyle baskıcı rejimleri meşrulaştırmaya yaramış olan düşünce.
    Sosyalizm: Yakınçağda ortaya çıkan düşünsel birikim.
    Polis-Site-Kent Devlet
    -Birkaç şehri ve bu şehirlerin kırsal kesimlerinide içine alan siyasal-toplumsal birliktir.
    -Dinsel, askeri ve ekonomik bir bütünlük göstermiştir
    -Polislerden hiçbiri diğerine hükümranlık altına alabilecek kadar güce ulaşamamıştır
    -Her polisin diğerini yabancı olarak görmesine neden olan kendine özgü kutsallığa ve tanrılara sahip olmalarıdır.
    -Polislerin merkezi güç altına toplanmamıştır.
    Polis toplumundaki yurttaşlar
    -Polisin yerli halkını oluştururlar
    -Belli haklara sahip özgür kişilerdir
    -Yönetim mekanizmasını ellerinde bulunduran soylulardır
    -toplam nüfus içinde azınlığı oluşturmuştur
    -Kadınlar hiçbir zaman yurttaş olarak kabul görülmemiş.
    M.Ö.6yy da eski yunan
    -Ekonomik ve toplumsal gelişmelerle birlikte düşünce alanında bir devrime tanık olunmuştur
    -orta sınıf, olguları/olayları ele alırken laik ve soyut bir söylem kurma çabası içine girmiştir
    -Düşünsel kırılma ilk önce iyonya polislerinde ortaya çıkmıştır
    -Düşünsel kırılma kendisini önce doğa felsefesinde göstermiştir
    -Aristokratik dünya görüşüne dayanan mitolojik düşünme tarzında yetersiz kalmış.
    Peregrinus
    -Roma uyruğu olup kendilerine vatandaşlık hakkı tanınmaz
    -Yabancı kabul edilen kimselerdir
    -vatandaşlık hakkı tanınmasıyla lus gentiumdan lus civile hukuk kurallarına geçilmiştir
    -Genellikle ticaret hayatının gerektirdiği hukuki işlemleri yapma hakkı tanınmıştır.
    -Romalılarla evlenme hakkı tanınmıştır.
    Polisin Çöküş döneminde stoacı görüş
    -insanların evrensel düzenin parçaları olarak, akıldan pay aldıklarını düşünürler
    -Bütün insanların tanrının çocukları olduğunu söylerler
    -Tanrısal-doğal yasanın hükmü altında yaşayan insanların eşitliği düşüncesine ulaşmıştır
    -Bütün insanların kardeş olduğunu savunurlar.
    3
    1982 ANAYASASI’NA GÖRE İNSAN HAKLARININ SINIRLARI
    1-13.Madde: Olağan Dönemlerde Temel Hak ve Özgürlüklerin Sınırlandırılması Sistemi
    1-Sınırlama Yapılırken Temel Hak ve Hürriyetlerin Özlerine Dokunma Yasağı
    2-Sınırlandırmanın Yalnızca Anayasanın İlgili Maddelerinde Belirtilen Sebeplere Bağlı Olması
    3-Sınırlandırmanın Ancak Kanunla Yapılabilmesi
    4-Sınırlandırmanın Anayasanın Sözüne ve Ruhuna Aykırı Olmaması
    5-Sınırlandırmanın Demokratik Toplum Düzenine Aykırı Olmaması
    6-Sınırlandırmanın Laik Cumhuriyetin Gereklerine Aykırı Olmaması
    7-Sınırlandırmanın Ölçülülük İlkesine Aykırı Olmaması
    2-14.Madde: Temel Hak ve Hürriyetlerin Kötüye Kullanılamaması
    Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve lâik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz. 2001 değişikliğinden sonra
    -şimdiki hali ile eskisine oranla daha kısa ve özlü bir hale getirilmiştir.
    -Yeni metinde faaliyet deyiminin kullanılması, maddenin düşünce açıklamalarını değil, eylemleri yasakladığı yolundaki özgürlükçü yorumu destekler niteliktedir.
    3-15.Madde: Olağanüstü Hallerde Temel Hak ve Hürriyetlerin Kullanılmasının Durdurulması
    Savaş, seferberlik, sıkıyönetim veya olağanüstü hallerde, milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler ihlâl edilmemek kaydıyla, durumun gerektirdiği ölçüde temel hak ve hürriyetlerin kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabilir veya bunlar için Anayasada öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınabilir. olağanüstü hallerde bile temel hak ve özgürlüklerin durdurulmasının sınırları vardır.
    a-Olağanüstü Hallerle Sınırlı Olma: temel hak ve özgürlüklerin durdurulması için savaş, seferberlik, sıkıyönetim veya olağanüstü hallerden birisinin olması gerekir. Olağan hallerde bu maddeye dayanılarak temel hak ve özgürlükler durdurulamaz.
    b-Milletlerarası Hukuktan Doğan Yükümlülüklerin İhlâl Edilmemesi: Türkiye Cumhuriyeti’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Türkiyenin imzalamış olduğu temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası sözleşmedir.
    c-Ölçülülük İlkesine Uyulması Şartı: Bu sınırlama ile temel hak ve hürriyetlerin durdurulması yada bunlar için öngörülen güvencelere aykırı tedbirler getirilmesinde durumun gerektirdiği ölçü içinde kalınması yani sınırlama ile öngörülen fayda arasındaki orantının korunması.
    d-İhlal Edilemeyecek Olan Temel Hak ve Özgürlükler (Çekirdek Alana Dokunma Yasağı):
    1. Savaş hukukuna uygun fiiller sonucu meydana gelen ölümler dışında, kişinin yaşama hakkına, maddî ve manevî varlığının bütünlüğüne dokunulamaz;
    2.Kimse din, vicdan, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz ve suçlanamaz;
    3. Suç ve cezalar geçmişe yürütülemez;
    4. Suçluluğu mahkeme kararı ile saptanıncaya kadar kimse suçlu sayılamaz.
    çeşitli temel hak ve özgürlüklere tanınan ek güvenceler
    1. Tutuklamanın ancak hakim kararı ile yapılabilmesi
    2. Basının sansür edilememesi
    3. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlemenin ve dernek kurmanın önceden izin alma şartına bağlanamaması,
    4.yayın çıkarmanın önceden izin alma ve malî teminat yatırma şartına bağlanamaması
    5. Özel hayatın ve haberleşmelerin gizliliğine ve konuta Anayasada belirtilen istisnalar dışında hakim kararı olmadıkça dokunulamaması.
    1982 Anayasasına göre din özgürlüğü
    1-Herkes istediği dini inanca sahip olabilir
    2-Herkes dini inancı istediği gibi yorumlayabilir
    3-İbadet, dini ayin ve törenlere katılmaya zorlanmama güvencesine sahiptir
    4-Herkes, dini inanç ve kanaatlerini açıklamama güvencesine sahiptir
    1982 ANAYASASI’NDA İNSAN HAKLARININ SINIFLANDIRILMASI
    1. Genel hükümler
    a-Negatif statü hakları: devletin karışmama ve dokunmama yükümlülüğü vardır. Burada devletten hareketsiz kalması ve böylece bireylerin özgürlüklerini diledikleri gibi yaşamaları beklenmektedir. Bu nedenle bu tür haklar devlete olumsuz edim yüklemektedir. Bu tür haklara örnek olarak;
    -düşünce özgürlüğü
    -konut dokunulmazlığı
    -kişinin güvenliği
    -basın özgürlüğü
    -bilim ve sanat özgürlüğü
    -mülkiyet hakkı
    -yerleşme ve seyahat özgürlüğü
    -din ve vicdan özgürlüğü.
    b.Pozitif statü hakları: devletin bir eylemde bulunması gerekir. Burada devletten beklenen yapma borcudur.
    -çalışma hakkı
    -Sağlık hakkı
    -konut hakkı
    -sosyal güvenlik hakkı
    -isteme hakları
    -sosyal haklar.
    c.Aktif statü hakları: vatandaşlara siyasi karar alma sürecine çeşitli yöntem ve oranlarda katılma olanağı sağlayan haklar.
    -siyasi parti kurma ve bunlara üye olma hakkı
    -oy hakkı
    -seçilme hakkı
    -kamu hizmetlerine girme hakkı
    -dilekçe hakkı.
    2-Kişi Hakları
    a-Kişi Dokunulmazlığı: kişilerin vücut bütünlüğüne dokunulmasını ve rızası olmadan bilimsel ve tıbbi deneylere tabi tutulmasını yasaklamaktadır. Bunun istisnası tıbbi zorunluluklar ve kanunda yazılı hallerdir. Ayrıca, Anayasaya göre herkes, yaşama, maddi ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir. Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz. Yaşam hakkının istisnaları ise şu şekilde ifade edilmektedir:
    -Meşru müdafaa hali
    -Yakalama ve tutuklama kararlarının yerine getirilmesi
    -Bir tutuklu veya hükümlünün kaçmasının önlenmesi
    -Bir ayaklanma veya isyanın bastırılması
    -Sıkıyönetim veya olağanüstü hallerde yetkili merciin verdiği emirlerin uygulanması sırasında; silah kullanılmasına kanunun izin verdiği zorunlu durumlarda meydana gelen öldürme fiilleri.
    b-Zorla Çalıştırma Yasağı:
    -Şekil ve şartları kanunla düzenlenmek üzere hükümlülük veya tutuklulukta çalıştırmalar
    -Olağanüstü hallerde vatandaşlardan istenecek hizmetler
    -Ülke ihtiyaçlarının zorunlu kıldığı alanlarda öngörülen vatandaşlık ödevi niteliğindeki beden ve fikir çalışmaları.
    c-Kişi Hürriyeti ve Güvenliği
    -herkes, kişi hürriyeti ve güvenliğine sahiptir
    -kişiler ancak hâkim kararıyla özgürlüklerinden alıkonulabilir
    -Bir suç işlediği şüphesiyle yakalanan veya tutuklanan kişi, tutulma yerine en yakın mahkemeye gönderilmesi en geç kırk sekiz saat içinde hâkim önüne çıkarılır. Bu süre toplu olarak işlenen suçlarda 4 gündür. Kimse, bu süreler geçtikten sonra hâkim kararı olmaksızın özgürlüğünden yoksun bırakılamaz. Bu süreler olağanüstü hallerde uzatılabilir.
    -kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide uygulaması yasaklanmıştır.
    -hakim kararı olmaksızın kişilerin özgürlüklerinden yoksun bırakılmalarına olanak tanımaktadır. usulüne aykırı şekilde ülkeye girmek isteyen veya giren yada hakkında sınır dışı etme yahut geri verme kararı verilen bir kişinin yakalanması veya tutuklanması için hakim kararına gerek yoktur.
    -Bir kişinin yakalanması veya tutuklanması halinde yakalama veya tutuklama sebepleri ve haklarındaki iddialar herhalde yazılı ve bunun hemen mümkün olmaması halinde sözlü olarak derhal, toplu suçlarda en geç hâkim huzuruna çıkarılıncaya kadar bildirilir. Ayrıca kişinin yakalandığı veya tutuklandığı, yakınlarınada hemen bildirilir.
    -tutuklanan kişilerin, makul süre içinde yargılanmayı ve soruşturma veya kovuşturma sırasında serbest bırakılmayı isteme hakları vardır. Buna aykırı olarak işleme tâbi tutulan kişilerin uğradıkları zarar, tazminat hukukunun genel prensiplerine göre, devletçe ödenir.
    d-Özel Hayatın Gizliliği ve Korunması
    özel hayatın vaberleşmenin gizliliği, konut dokunulmazlığı, kabul edilmektedir. kişinin hakim kararı olmaksızın üstü, özel kâğıtları eşyası aranamaz ve bunlara el konulamaz. Aynı şekilde kimsenin konutuna girilemez, arama yapılamaz ve buradaki eşyaya el konulamaz, haberleşme engellenemez ve gizliliğine dokunulamaz. Ancak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde yasayla yetkili kılınmış olan bir merciin yazılı emri ile bahsi geçen müdahaleler gerçekleştirilebilir. Ama bu durumdada müdahaleler 24 saat içinde hâkim kararına sunulur.
    e-Yerleşme ve Seyahat Özgürlüğü
    herkes, yerleşme ve seyahat hürriyetine sahiptir. herkesin Türkiye sınırları içinde istediği şehre seyahat etme ve orada yerleşme özgürlüğü vardır. Bundan başka yerleşme ve seyahat özgürlüğü vatandaşın sınır dışı edilmemesi ve yurda girme hakkından mahrum bırakılmamasınıda kapsamaktadır. Vatandaşların yurt dışına çıkma özgürlükleri ise ancak suç soruşturması veya kovuşturması sebebiyle hâkim kararına bağlı olarak sınırlanabilir. Türkiye sınırlarında seyahat özgürlüğü ancak suç soruşturma ve kovuşturması sebebiyle ve suç işlenmesini önlemek amacıyla sınırlandırılabilir. Yerleşme hürriyetinin sınırlama nedenleri ise; suç işlenmesini önlemek, sosyal ve ekonomik gelişmeyi sağlamak, sağlıklı ve düzenli kentleşmeyi gerçekleştirmek ve kamu mallarını korumak şeklindedir. Bu özgürlükde diğer kişi hakları gibi ancak kanunla sınırlandırılabilir.
    f-Din ve Vicdan Özgürlüğü
    g-Düşünce ve İfade Özgürlüğü
    -kişinin düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanmaması
    -düşünce ve kanaatleri sebebiyle kınanmaması ve suçlanmaması
    -kişi doğası gereği mutlak bir dokunulmazlığa sahiptir ve hiç bir gerekçe ile sınırlanamaz
    -kişilerin dış dünyadaki düşünce ve bilgilere ulaşma ile düşüncelerini açıklama ve yayma özgürlüğü vardır
    -düşünce özgürlüğü denildiğinde düşünceyi ifade özgürlüğü anlaşılmaktadır.
    -herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak yada vermek serbestliğinide kapsar.
    -Liberal demokrasilerde ifade özgürlüğü de kural olarak sınırsızdır. Bunun iki istisnası vardır.
    -ırkçı, ayrımcı, halk arasında kin ve nefret uyandıran savaş kışkırtıcılığı içeren söylemler
    -açıkça hakaret ve sövme içeren ifadeler.
    h-Bilim ve Sanat Özgürlüğü
    ı-Basın Özgürlüğü
    -Anayasaya göre, basın hürdür, sansür edilemez
    -Basımevi kurmak izin alma ve mali teminat yatırma şartına bağlanamaz
    -Devlet, basın ve haber alma hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri alır
    -yayın çıkarmakda önceden izin alma ve mali teminat yatırma şartına bağlanamaz.
    -Süreli yayın çıkarabilmek için kanunun gösterdiği bilgi ve belgelerin, kanunda belirtilen yetkili merciye verilmesi yeterlidir.
    i-Toplantı Hak ve Özgürlükleri
    milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın,genel ahlâkın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla ve kanunla sınırlanabilir. Dernekler, kanunun öngördüğü hallerde hâkim kararıyla kapatılabilir veya faaliyetten alıkonulabilir. Ancak, millî güvenliğin, kamu düzeninin, suç işlenmesini veya suçun devamını önlemenin yahut yakalamanın gerektirdiği hallerde gecikmede sakınca varsa, kanunla bir merci, derneği faaliyetten men ile yetkilendirilebilir. Bu merciin kararı, yirmidört saat içinde görevli hâkimin onayına sunulur. Hâkim, kararını kırksekiz saat içinde açıklar; aksi halde, bu idarî karar kendiliğinden yürürlükten kalkar.
    Anayasa iki çeşit toplantı özgürlüğü ön görmektedir:
    +Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı
    izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.
    +Dernek kurma özgürlüğü
    *izin almaksızın dernek kurma ve bunlara üye olma üyelikten çıkma hürriyetine sahiptir
    *Hiç kimse bir derneğe üye olmaya ve dernekte üye kalmaya zorlanamaz.
    3-Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler
    a-Olumlu Edim Gerektiren Haklar
    -Ailenin korunması ve çocuk hakları
    -Toprak mülkiyeti
    -Eğitim ve öğrenim hakkı
    -İş ve çalışma hayatına ilişkin düzenlemeler
    -Sosyal güvenlik hakkı
    b-Olumsuz Edim Gerektiren Haklar
    -düşünce özgürlüğü
    -konut dokunulmazlığı(Negatif statü hakkı)
    -kişinin güvenliği
    -basın özgürlüğü
    -bilim ve sanat özgürlüğü
    -mülkiyet hakkı
    -yerleşme ve seyahat özgürlüğü
    -din ve vicdan özgürlüğü
    4-Siyasi Haklar ve Ödevler
    -Türk Vatandaşlığı
    -Seçme, Seçilme ve Siyasi Faaliyette Bulunma Hakları
    -Siyasi Parti Özgürlükleri
    İnsan haklarının korunması yolları
    1-TBMM ye başvuru
    2-İdari başvuru
    3-Kamu denetçisine başvuru
    4-Yargısal başvuru yolları
    Temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırma sebepleri
    1-Genel
    2-Özel
    Hak ve özgürlüklerin ortaya çıkış tarihleri esas alınarak sınıflandırılması
    Birinci Kuşak Haklar: 17.yy doğal hukuk anlayışına dayanan ve 18.yy anayasalarında yer alan haklardır. Bu tür haklar, devlete karışmama ve dokunmama ödevi yüklediği için yukarıda anlatılan negatif statü hakları ile paralellik göstermektedir.
    İkinci Kuşak Haklar: sosyal haklar ve pozitif statü hakları kastedilmektedir.
    Üçüncü Kuşak Haklar: 60’lardan sonraki çevre, barış, iletişim ve bilgi edinme haklarıdır.
    Serbest oy ilkesi: oy hakkına sahip olanların herhangi bir müdahale ve engellemeyle karşılaşmaksızın oy kullanabilmesidir.
    Tek dereceli oy ilkesi: seçmelerin milletvekillerini araya başkaca bir işlem girmeksizin seçebilmeleri anlamına gelmektedir.
    Genel oy: hiç kimsenin cinsiyet, servet veya benzeri gerekçelerle oy hakkından mahrum bırakılmamasıdır.
    Eşit oy ilkesi: herkesin sadece bir oy hakkına sahip olmasıdır.
    milletvekili seçilebilmek için görevlerinden çekilmesi gereken devlet memurları:
    1-Hâkimler ve savcılar
    2-yüksek yargı organları mensupları
    3-yükseköğretim kurumlarındaki öğretim elemanları
    4-Yükseköğretim Kurulu üyeleri
    5-kamu kurum ve kuruluşlarının memur statüsündeki görevlileri yaptıkları hizmet bakımından işçi niteliği taşımayan diğer kamu görevlileri
    6-Silahlı Kuvvetler mensupları.
    4
    BİRLEŞMİŞ MİLLETLER ŞARTI ZEMİNİNDE İNSAN HAKLARININ KORUNMASI
    Birleşmiş Milletlerin Kuruluşu
    45 yılında BM Şartı(sözleşmesi) ile kurulan BM örgütü, Milletler Cemiyetinin yerini almıştır. BM örgütünün kuruluş sözleşmesinde insan haklarına yoğun bir vurgunun yapılması ve BM’nin 48de İnsan Hakları Bildirisini ilan etmesi, insan haklarını güvence altına alma arayışlarının diğer somut ürünleri olmuştur.
    Birleşmiş Milletler Şartında İnsan Haklarını Konu Alan Normlar
    BM örgütünü kuran 45 tarihli BM Şartının giriş bölümünde temel insan haklarına bağlılık vurgusuna yer verildiği gibi, örgütün amaçlarını belirten ırk, cinsiyet, dil ve din ayrımı yapılmaksızın herkes için insan hakları ve temel özgürlüklere saygının teşvik edilmesi ve cesaretlendirilmesi hususunda uluslararası işbirliğinin gerçekleştirilmesi şeklinde bir amaca yer verilmiş ve hükme bağlanmıştır. Genel Kurulu insan hakları üzerine çalışmalar yapmak ve öneriler geliştirmekle, Ekonomik ve Sosyal Konseyi, ekonomik ve sosyal alanlarda insan haklarının teşviki amacıyla komisyonlar kurmakla görevlendirmiştir.

    Birleşmiş milletlerin kurulmasındaki tarihi etkenler
    1-Avrupada faşist düşüncenin etkili olmaya başlaması
    2-Yahudi soykırımı
    3-İnsan haklarının korunması gerekliliği
    4-Milletler cemiyetinin barışı korumada etkin olamaması
    Birleşmiş Milletler Şartı Zemininde İnsan Haklarını Koruma Mekanizmalarının Gelişimi
    İnsan Hakları Komisyonunun Kuruluşu ve Faaliyetleri: 46da uygun bulmasını takiben Ekonomik ve Sosyal Konsey, 9 üyeden oluşan İnsan Hakları Komisyonunu kurmuştur. Sonradan, üyeliklerine hükümet temsilcilerinin getirilmesi esasının benimsendiği Komisyonun üye sayısı zamanla artmış, 92de 53e ulaşmıştır. İnsan Hakları Komisyonu, öncelikli görev olarak, BM Genel Kurulu tarafından 48’de kabul edilecek olan İnsan Hakları Evrensel Bildirisini yazma işine eğilmiştir. 47-57 aralığında 65.000 civarında bu tarz başvurunun Birleşmiş Milletler’e ulaştığı kaydedilmektedir.
    1503 Usulünün Ortaya Çıkması ve Kapsamı: 65ten sonra, BMnin ve İnsan Hakları Komisyonunun Asyalı ve Afrikalı üyelerinde artış görülmüştür. Bu yeni üye ülkeler, muzdarip oldukları ırk ayrımcılığı, sömürgecilik ve ekonomik gelişme gibi sorunlardan dolayı, BM organlarının insan hakları konularında daha etkin bir tavır almasına yönelik bir eğilimin gelişmesinde pay sahibi olmuştur. İnsan Hakları Komisyonu, varsa, büyük insan hakları ihlallerinin süreklilik gösterdiği durumları teşhir etmek üzere, hükümetlerin cevaplarıyla birlikte insan hakları şikâyetlerini inceleme yetkisinin olması gerektiğine dair bir öneride bulunmuştur. BM, İnsan Hakları Komisyonun önerisi doğrultusunda, Ekonomik ve Sosyal Konseyin işlevini yerine getirmek için 70te İnsan Hakları Komisyonunu yetkilendirmiştir. 1503 usulü olarak anılma nedeni, Konseyin söz konusu yetkilendirmenin 1503 sayısını taşıyor olmasıdır. Gizliliğin olması ve sürecin yavaş ve hantal olması eleştirilen yönleridir.
    1235 Usulünün Kapsamı: Ekonomik ve Sosyal Konsey, 67 yılında, İnsan Hakları Komisyonuna ve Ayrımcılığın Önlenmesi ve Azınlıkların Korunması Alt Komisyonuna, büyük çapta insan hakları ihlallerini tetkik etmek yetkisi vermiştir. 1503 usulünün tersine gizliliğin değil açıklığın esas olduğu bu sistem, bir özel çalışma grubunun veya özel raportörün, yerinde incelemeler yapmasını ve yerinde toplanan bilgiler doğrultusunda konuya dair düzenli değerlendirmeler yapılmasını temel almaktadır. Fakat bağlayıcı bir karara varılması söz konusu değildir. İlk belirlenen ülke şilidir.
    İnsan Hakları Yüksek Komiserliğinin Kuruluşu ve Görevleri: BM Genel Kurulu, 93te BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği kurumunu oluşturmuştur. Görevleri;
    1-Yüksek Komiserin sorumlulukları, herkesin, medenî, siyasal, ekonomik, kültürel, sosyal ve azınlık haklarından etkili biçimde yararlanmasını teşvik ve himaye etmek
    2-BM bünyesinde ve dışında insan hakları faaliyetlerini koordine etmek
    3-BM organlarının kendisine tevdi ettiği görevleri yerine getirmek ve tavsiyelerde bulunmak
    4-Yüksek Komiser, insan haklarının etkili biçimde gerçekleşmesi için hükümetlerle doğrudan diyalog kurma görev ve yetkisiyle de donatılmıştır.
    2006 Sonrası Dönemde İnsan Hakları Organlarının Yeniden Yapılandırılması: BM Genel Kurulu, 2006 tarihli kararıyla İnsan Hakları Konseyini kurmuştur. İnsan Hakları Komisyonunun yerini alan Konsey, Genel Kurulun belirleyeceği 47 üye devletin temsilcisinden oluşmaktadır. İnsan Hakları Konseyinin kararıyla 18 uzmandan oluşan İnsan Hakları Konseyi Danışma Komitesi kurulmuştur.
    BİRLEŞMİŞ MİLLETLER SÖZLEŞMELERİ ZEMİNİNDE İNSAN HAKLARININ KORUNMASI
    Medenî ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi’nin Kapsamı(MSHUS): 52 yılında, BM Genel Kurulu, klasik haklar ile sosyal hakları ayrı ayrı düzenleme ve dolayısıyla, iki ayrı sözleşme hazırlama kararına varmıştır. Çalışmalar 66 yılında sonuçlanmış ve ortaya, ikiz sözleşmeler olarak da anılan iki ayrı sözleşme çıkmıştır. Bunlardan Medenî ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi (MSHUS) klasik hakları, Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Uluslar arası Sözleşmesi(ESKHUS) sosyal hakları düzenlemiştir. Gerekli imza ve onay süreçlerinden sonra iki sözleşmede 76 yılında yürürlüğe girmiştir. MSHUS’un kurduğu İnsan Hakları Komitesine bireysel başvuru hakkı tanıyan protokolde sözleşme ile aynı yıl yürürlük kazanmıştır. Ölüm cezasını kaldırmayı amaçlayan protokol ise 89da kabul edilmiş ve 91de yürürlük kazanmıştır. MSHUSun tanıdığı haklar şunlardır:
    1-Halkların kaderlerini tayin(self-determinasyon) hakkı,
    2-yaşam hakkı,
    3-işkence ve kötü muamele yasağı
    4-kölelik ve zorla çalıştırma yasağı
    5-kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı
    6-bir sözleşme yükümlülüğünden dolayı özgürlükten yoksun bırakılmama
    7-seyahat ve oturacağı yeri seçme hakkı
    8-adil yargılanma hakkı
    9-suç ve cezaların geriye yürümezliği
    10-hukuksal bir kişilik olarak tanınma hakkı
    11-özel yaşam hakkı
    12-düşünce, vicdan ve din özgürlüğü
    13-bilgi edinme hakkı ve ifade özgürlüğü
    14-savaş propagandası ve nefret söylemi yasağı
    15-barışçıl toplanma özgürlüğü
    16-örgütlenme özgürlüğü
    17-evlenme ve bir aile kurma hakkı
    18-çocuk hakları
    19-siyasal haklar
    20-yasa önünde eşitlik
    21-azınlık hakları
    22-tutukluların insanî muamele görme hakkı
    23-yabancıların keyfî biçimde sınır dışı edilememesi.
    BMnin Diğer Sözleşme Temelli Denetim Organları
    1-Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar: 66 tarihli ve 76’da yürürlüğe girmiştir. Komite, Ekonomik ve Sosyal Konseyin 85 tarihli kararıyla kurulmuş ve adı geçen sözleşmenin Ekonomik ve Sosyal Konseye yüklediği denetim görevi işlevini üstlenmiştir.
    2-Irk Ayrımcılığının Kaldırılması: 65 tarih ve 69da yürürlüğe girmiştir. Görevli olduğu denetim yolları;
    -Rapor sistemi
    -Erken uyarı usulü: Irk Ayrımcılığının büyük çapta ihlal edilmekte olduğu ve dolayısıyla acil müdahale gerektiren durumlar için öngörülmüş mekanizma
    -devlet başvurusu
    -bireysel başvuru
    3-Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Kaldırılması: 79 tarih ve 81de yürürlüğe girmiştir. ilgili devletin Sözleşmeye ek seçimlik protokole taraf olması koşuluyla, bu devlet aleyhine bireysel başvuruda bulunma imkânı vardır. Ek seçimlik protokol, Komiteye, ağır veya sistematik hak ihlallerinin yaşandığı durumlarda söz konusu ülkede soruşturma başlatma yetkiside vermektedir.
    4-İşkenceye Karşı Komite: 84 tarih ve 87de yürürlüğe girmiştir. 10 bağımsız uzmandan oluşan organdır. Komite, rapor sisteminin yanı sıra, bireysel başvurular ile devlet başvurularını inceleme ve soruşturma yapma görev ve yetkileriylede donatılmıştır
    5-İşkencenin Önlenmesi Alt Komitesi: 2002 tarih ve 2006da yürürlüğe girmiş, bir seçimlik protokolle kurulmuştur. ihlalleri önlemeye yönelik operasyonel bir işlevle donatılmış olmak bakımından diğer BM komitelerinden ayrılmaktadır. Alt Komite, polis merkezlerini, askerî ve sivil cezaevlerini, tutukevlerini, akıl hastanelerini ve sosyal bakım kurumlarını ziyaret etme yetkisine sahiptir. Özgürlüğünden yoksun konumdaki kişilerle birebir görüşmeler yapma, konu hakkında bilgisine başvurmanın uygun görüldüğü resmî veya gayri resmî kişi ve kurumlarla temas kurmak, Komitenin yetkisi dahilindedir. Alt Komiteyi kuran seçimlik ek protokole göre, taraf devletlerin her biri, Ulusal Önleme Mekanizmaları adıyla anılan bağımsız bir ulusal organ kurmakla yükümlüdür. Alt Komitenin diğer bir görevide, bu ulusal önleme merkezlerine danışmanlık yapmak, onlara işlerinde yardımcı olmaktır
    6-Çocuk Hakları Komitesi: 89 tarih ve 90da yürürlüğe girmiştir. Komite, söz konusu Sözleşmenin ve bu sözleşmeye ek iki protokolün(çocukların silahlı çatışmaya sokulması hakkında protokol ile çocuk satışı, çocuk fuhuşu ve çocuk pornografisi hakkında protokol) hükümlerine ilişkin uygulamayı denetler. Keza, Komite, söz konusu hükümleri açıklayıcı mahiyette genel yorumlardada bulunur. 2012 yılı itibariyle imzaya açılmış bulunan ve Komiteye ihlale uğradığı iddiasıyla çocukların başvuru yapabilmesini mümkün kılacak ek protokol BMnin on üye devletinin onayıyla yürürlük kazanacaktır. Çocuk hakları komitesi, 89 tarihli çocuk hakları sözleşmesinin bağımsız uzmanlardan oluşan denetim organıdır. Çocuk satışı ve Çocuk pornografisi hakkındaki protokole ilişkin uygulamayı denetler.
    7-Göçmen İşçiler Komitesi: 90 tarihli ve 2003te yürürlüğe girmiştir. Sözleşme bireysel başvuru mekanizmasınıda öngörmüştür. mekanizmanın işler hale gelmesi en az on taraf devletin bu mekanizmayı tanıma beyanında bulunmasına bağlıdır. Henüz yeterli sayıya ulaşılamamıştır. Komite, Sözleşme hükümlerini açıklayıcı mahiyette genel yorumlardada bulunabilmektedir
    8-Engelli Kişilerin Hakları Komitesi: 2006 tarihli ve 2008’de yürürlüğe girmiştir.
    9-Zorla Kaybettirilmeye Dair Komite: 2006 tarihli ve 2010’da yürürlüğe girmiştir.
    Zorla kaybettirme: devlet görevlileri tarafından veya devletin yetkilendirdiği, desteklediği, zımnen rıza gösterdiği kişiler veya kişi gruplarınca bir kişinin özgürlüğünden mahrum bırakılması ve bu durumun inkar edilmesi veyahutda kaybolan kişinin akıbetinin ve nerede olduğunun gizlenmesi.
    Evrensel Dönemsel Değerlendirme: BM üyesi devletler, ülkelerindeki insan haklarına ilişkin durumların iyileştirilmesi ve insan haklarına ilişkin yükümlülüklerinin yerine getirilmesine dair neler yaptıklarını, her dört yılda bir sunacakları raporlarında anlatacaklardır.
    Medeni ve siyasi haklar uluslararası sözleşmesi
    1-İşkence yasağı
    2-Yaşam hakkı
    3-Düşünce özgürlüğü
    4-Kişi özgürlüğü
    -Tüm insanlığa seslenen ilk belge Virginia Haklar Bildirisidir.
    -1332 yılından itibaren, İngiltere paramentosu bugünkü iki meclisli şeklini alarak, avam kamarası ve lordlar kamarası biçiminde ikili görünüme kavuşmuştur.
    -İnsan hakları ve kamu özgürlüklerinin korunmasındaki temel amaç, bireyin devlet iktidarına karşı korunmasıdır.
    -Bugünkü ABD Kongresinin temelini oluşturan toplantı Philadelphiada yapılmıştır.
    -1791 Fransız Anayasası ile Fransız İnsan ve Vatandaş (Yurttaş) Hakları Bildirisi hukuksal değere kavuşmuştur.
    -Osmanlının Magna Cartası: Senedi ittifak
    -Türkiyede kamu denetçiliği kurumu 2010 yılında anayasaya girmiştir.
    -Hakkın özüne dokunma yasağı 61 anayasasında benimsenmiştir.
    -82 anayasasına hakim olan felsefe, devletin bireysel özgürlüklere karşı korunması ve özgürlük-devlet otoritesi dengesinin otorite lehine olmasının meşru kabul edildiği
    -1503 ile 1235 usulünün ortak noktası, her ikisininde süreç sonunda ilgili devlet üzerinde zorlayıcı bir etki yaratamamasıdır.
    -BMnin insan haklarını koruma noktasında daha aktif bir tutum takınması 95 yılından sonra gerçekleşmiştir
    -2007 yılından itibaren 1503 ve 1235 usullerini işleten organ insan hakları konseyidir.
    -İnsan haklarının temel özelliklerinden biride evrensel olmasıdır.
    -Bağlayıcılığını devletten alan hukuk,, pozitif hukuktur.
    -Tarihte bütün insanların doğal olarak eşit derecede hür ve bağımsız olduğunun ifade edildiği ilk insan hakları belgesi, Fransız anayasasıdır.
    - Habeas Corpus, göz altına alınan kişinin yargıç önüne çıkarılma hakkı.
    -Buda, Hindistanda halkçı-eşitlikçi görüşleri savunmuştur.
    -Vatandaşlık, siyasi hak ve ödevlerdendir.
    5
    İNSAN HAKLARININ AMERİKA KITASINDA KORUNMA SİSTEMİ
    Amerikan Devletleri Örgütü(ADÖ)otuz-beş egemen devletin oluşturduğu bir hükümetler arası kuruluştur. Bu devletlerin oluşturduğu insan hakları koruma sistemine İnterAmerikan insan hakları(İAİH) sistemi denir. Bu sistemin iki hukuki temeli vardır:
    1-Bogota Şartı adı verilen 48 tarihli ADÖ Temel Kurucu Şartıdır.51 yılında yürürlüğe girmiştir. 67 yılında Buenos Aireste değiştirilmiştir. 70, 88, 96 ve 97de yürürlüğe giren Buenos Aires, Kartegana, Managua ve Washington Protokolü ile değişikliklere uğramıştır.
    2-Kostarikada gerçekleştirilen konferanstan sonra 69da imzaya açılan Amerikan İnsan Hakları Sözleşmesidir. 78de 25 ADÖ üyesi devlet tarafından onaylanarak yürürlüğe girmiştir.
    İAİH Komisyonu
    59 yılında İAİH Komisyonunun kurulur ve 60 yılında kabul edilir. 7 Komisyon üyesi vardır.
    İAİH Komisyonunun görevleri
    1-devlet ve Bireysel başvuruları inceleme yetkisi
    2-İAİH Mahkemesine başvuru gönderme yetkisi
    3-Taraf Devletlere insan hakları konusunda görüş ve tavsiye verme yetkisi
    Amerikan İnsan Hakları Sözleşmesi(AİHS)nin Kurduğu Sistem
    AİHS, 69da imzaya açıldı ve ADÖ üyesi 25 devletin onayı ile 78de yürürlüğe girdi. Sözleşmeye taraf devletler şunlardır: Trinidad ve Tabago, sonradan sözleşmeden çekilmiştir. ABD ise, Sözleşmeyi imzalamıştır; fakat Senato henüz bu imza işlemini onaylamadığı için Sözleşme ABD bakımından yürürlüğe girmemiştir. Sözleşmeye 99da Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar ve 93de Ölüm Cezasının Kaldırılması ek Protokolü kabul edilmiştir.
    AİHS’nin Koruduğu Haklar
    • Hukuki kişilik hakkı,
    • Yaşama hakkı,
    • İnsani muamele hakkı,
    • Köleliğin yasaklanması,
    • Kişisel özgürlük hakkı,
    • Ceza normunun geriye yürümezliği,
    • Yargı hatası halinde tazminat hakkı,
    • Özel yaşama saygı hakkı,
    • Din ve vicdan özgürlüğü,
    • Düşünce ve ifade özgürlüğü,
    • Cevap hakkı,
    • Toplanma özgürlüğü,
    • Örgütlenme özgürlüğü,
    • Aile hayatına saygı hakkı,
    • İsim sahibi olma hakkı,
    • Çocuk hakları,
    • Vatandaşlık hakkı,
    • Mülkiyet hakkı,
    • Seyahat ve oturma özgürlüğü,
    • Yönetime katılma hakkı,
    • Hukuk önünde eşitlik hakkı,
    • Hukuki korunma hakkı.
    AİHSnin Sözleşme Organları
    AİHS, İAİH Komisyonu ve İAİH Mahkemesinin kuruluşunu öngörmekte, taraf devletlerin ilgili haklara saygısını sağlamak konusunda Komisyona taraf devletlere görüş ve tavsiye verme yetkisi tanınmıştır. Komisyon ve Mahkeme, 7şer üyeden oluşmakta her üye kişisel yetenekleri dikkate alınarak seçilmektedir. Komisyon üyeleri bütün ADÖ üyeleri tarafından seçilmektedir. Buna karşılık, Mahkeme üyeleri, sadece Sözleşmeye taraf devletler tarafından seçilmektedir. Komisyon, ADÖ organı ve AİHS Sözleşme organı olarak öngörülmüştür. Mahkeme ise, sadece Sözleşme organıdır. Komisyon Washingtonda toplanmaktadır. Mahkeme, Kostarikanın SanJose şehrinde bulunmaktadır. iki organda daimi organlar değildirler; sürekli profesyonel bir kadroları bulunur.
    İAİH Komisyonu görevleri
    1-Komisyonun bireysel ve devlet başvurularını inceleme yetkisi: diğer birçok insan hakları sözleşmesinin aksine, Amerikan Sözleşmesi, başvuru yapma hakkını sadece bir ihlalin mağduru olduğu iddiasında bulunan kişilere değil mağdur olmasada kişi, grup ve hükümet dışı kuruluşta başvuru yapabilir. taraf devlete karşı diğer bir taraf devlette başvuru yapabilir. Bir başvuru aşağıdaki koşulları taşıyor ise kabuledilebilir bulunabilir:
    •İç hukuk yolları tüketilmiş olmalıdır.
    •iç hukuktaki son kararın mağdura tebliğinden itibaren altı ay içinde yapılmış olmalıdır.
    •açıkça hukuki dayanaktan yoksun olmamalıdır.
    •Komisyon tarafından daha önce incelenmiş bir konuyla aynı içeriğe sahip olmamalıdır.
    2-Komisyonun Mahkeme önündeki görevleri:
    1-Mahkemeye başvuru gönderme ve görüşte bulunma yetkisini tanımaktadır
    2-Mahkeme önündeki her davaya katılabilir
    3-Sözleşmenin kurduğu hukuki düzenin koruyucusu sıfatıyla katılır
    4-taraf sıfatı sadece usuli anlamda tanınmıştır
    5-Mahkemeye yargısal sorumluluklarını yerine getirmekte katkıda bulunan bir organdır.
    İAİH Mahkemesi
    Mahkeme yargısal görev yapmakta ve danışma niteliğinde görüş yetkisi vardır.
    1-yargısal yetkileri: Sözleşmeye taraf olan devlet mahkemenin yargı yetkisini tanımış olması için beyanda bulunması gereklidir. sadece taraf devletlere ve komisyona mahkemeye başvurma hakkı tanımaktadır. bireylerin mahkemeye başvurma hakkı yoktur. Ancak kendilerini ilgilendiren bir dava Mahkeme tarafından görülmekte ise, Mahkeme İç Tüzüğü kişilere bu davaya katılma imkânı tanımaktadır.
    2-danışma niteliğinde görüş verme yetkileri: taraf devletlere Mahkemeden Sözleşmenin veya insan haklarına ilişkin Amerikan devletlerinin diğer metinlerinin yorumu konusunda danışma görüşü isteme imkânı tanımaktadır. taraf devletlerin talebi, mahkemenin ulusal mevzuatın insan hakları sözleşmeleri ile uyumu hakkında görüş verme yetkisine sahiptir.
    İAİH Mahkemesi Görevleri
    a-insan haklarının korunması için tedbir alma yetkisi vardır.
    b-kararların yürütülmesi için özel bir mekanizma yoktur.
    c-Bireylere kendilerini ilgilendiren davalara katılma hakkı tanınmıştır.
    d-Mahkeme kararları kesindir.
    İNSAN HAKLARININ AFRİKA KITASINDA KORUNMA SİSTEMİ
    İnsan haklarının bölgesel düzlemde tanınması, korunması ve uygulanmasına ilişkin düzenlenmiş ve Afrika kıtasına ilişkin belge niteliğinde olan Afrika İnsan ve Halkların Hakları Şartı(Afrika Şartı), 81de Afrika Birliği Örgütü(ABÖ) tarafından kabul edilmiş, 86da yürürlüğe girmiştir. AŞ Banjul Şartı diyede adlandırılır. AŞ, Afrika kıtasında evrensel insan haklarının tanınması ve uygulanması amacıyla imzalanmıştır. Şart, ABÖ bünyesinde imzalandığı için sözleşmeye taraf olan devletlerde yine bu organizasyonun üyesi olan Afrika ülkeleridir. ABÖ’nün bugün toplam 53 üyesi bulunmaktadır. AŞyi 86da 26, 87de 31 ve 2009da 53 devlet imzalamıştır. Şartta öngörülen hak ve yükümlülüklerin güvence altına alınması, AŞnin geliştirilmesi amacıyla ABÖ bünyesinde, 87de 11 kişilik AŞ Komisyonu kurulmuştur. üyeler Banjul(Gambia)da toplanmaktadır. 2001de ABÖ yerini Afrika Birliği(AB)ne bırakmış 2008de ise, bir AŞ Mahkemesi kurulmuştur.
    AŞnin Koruduğu Haklar ve Öngördüğü Ödevler
    AŞ, Afrika kıtasında Avrupa ve Amerika kıtalarındaki evrensel insan hakları değerlerini temel alarak bölgesel bir insan hakları sistemi oluşturmayı amaçlamaktadır. Şart genel itibariyle medeni ve siyasal haklar, ekonomik, sosyal ve kültürel haklar, halkların hakları ve bu hakların geliştirilmesi ve uygulanmasına dair temel yükümlülüklerden ve görevlerden oluşmaktadır. Şartın 1.maddesinde, ABÖye üye devletlerin, bu sözleşmede yazılı olan hak ve özgürlükleri tanıyacaklarından ve söz konusu hak ve özgürlüklerin gerçekleşmesini sağlamak için gerekli yasama yada diğer tedbirleri alacaklarından bahsedilmektedir. AŞ birçok bakımdan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Amerikan İnsan Hakları Sözleşmesinden farklıdır. Bu farklılıklar dört başlık altında toplanabilir:
    •AŞ sadece hakları öngörmekle yetinmez; aynı zamanda ödevleride düzenler ve ödevlere Amerikan Sözleşmelerine oranla çok kuvvetli bir vurgu yapar.
    •AŞ, sadece bireysel hakları tanımakla yetinmez; ayrıca halkların haklarınıda öngörür.
    •AŞ medeni ve siyasal haklara ek olarak, ekonomik, kültürel ve sosyal haklarıda güvence altına alır.
    •AŞ, taraf devletlere, Şartta güvence altına alınan haklara oldukça geniş sınırlama ve kısıtlamalar getirme yetkisi vermektedir.
    AŞ, BM insan hakları metinleri ile Afrika devletlerinin geleneklerini harmanlamaktadır. Bu nedenle, insan hakları sözleşmelerinden çok, insan hakları paktlarına benzer. Nitekim Şartın Başlangıcında Afrikanın tarihi gelenekleri ve Afrika uygarlığının değerleri gibi ifadelere gönderme vardır. Ayrıca Şartın Başlangıcında insan haklarının korunması ve geliştirilmesi ile, ekonomik gelişme arasındada bir bağlantı kurulmaktadır. Şart birçok bireysel hakkı güvence altına alır. haklar şunlardır:
    •Her birey yasa önünde eşittir, insan varlığı dokunulmazdır.
    •Her insan, yaşamına ve kişi bütünlüğüne saygı gösterilmesi hakkına sahiptir.
    •Hiç kimse özgürlük hakkından keyfi olarak yoksun bırakılamaz.
    •Adil yargılanma hakkı öngörülmüştür.
    •Her birey görüşlerini, hukuk çerçevesi içinde ifade etmek ve yaymak hakkına sahiptir.
    •Her birey, hukuka uygun olarak serbestçe örgütlenme hakkına sahiptir.
    Şart’ta ayrıca mülkiyet hakkı, çalışma hakkı, eşit işe eşit ücret hakkı, sağlık hakkı, eğitim hakkı gibi yerleşmiş ekonomik ve toplumsal haklara yer verilmektedir. Ancak bu konularda devlete bu hakların etkili kullanımı için önemli görevler yüklemektedir. Şart, ayrıca seyahat özgürlüğü, ülkeyi terk etme ve geri dönme hakkını tanır ve vatandaş olmayan kişilerin ulusal, ırksal, etnik yada dinsel gruplara yönelik topluca ülkeden çıkartılma gibi işlemleri yasaklar. AŞ’nın kabulünün ardından Afrika Birliği devletleri birçok temel hakka ilişkin protokoller ve ek sözleşmeler kabul etmiştir. Kadın Hakları Protokolü, Çocukların Refahı ve Hakları Hakkında Afrika Şartı ve Afrikada Mültecilerin Sorunları Hakkında Sözleşmedir. AŞ, devletlere savaş hali veya olağanüstü hallerde hakları askıya alma yetkisi tanımamaktadır. Amerikan yada Avrupa belgelerinden farklı olarak, birçok temel hakkıda güvence altına almamaktadır. özel hayata saygı ve zorunlu çalışma yasağı düzenlenmemiştir. Ayrıca, siyasal katılma hakkı öngörülmekle birlikte Şartta açıkça seçme ve seçilme hakkı öngörülmemiştir.
    AŞnin koruduğu haklar
    a-Kişilere işkence veya kötü muamele yapılmaması
    b-Adil yargılanma
    c-Özgürlüğünden keyfi olarak mahrum bırakılmama
    d-İfade özgürlüğü
    AŞ Komisyonu
    Komisyonda farklı taraf devletlerden 11 üye vardır. Komisyon üyeleri bu şarta taraf devletlerin aday gösterdikleri kişiler listesinden, Devlet ve Hükümet Başkanları Meclisi tarafından gizli oy usulüyle seçilmektedir. Komisyon üyeleri altı yıllık bir süre için seçilirler ve yeniden seçilebilmeleri mümkündür. Komisyonun görevleri 45.maddede şu şekilde belirtilmiştir:
    a.İnsan ve Halkların Haklarını geliştirmek ve özellikle:
    •İnsan ve halkların hakları alanında Afrikanın sorunlarına ilişkin belge toplamak, çalışmalar ve araştırmalar yürütmek, insan ve halkların hakları ile ilgili ulusal ve yerel kuruluşları teşvik etmek, seminer, sempozyum ve konferanslar düzenlemek, bilgi yaymak ve gerektiği hallerde, Hükümetlere görüşlerini sunmak ve tavsiyelerde bulunmak.
    •Afrika Hükümetlerinin mevzuatlarına dayanak oluşturabilecek, insan ve halkların hakları ve temel özgürlükleriyle ilgili hukuksal sorunların çözülmesini amaçlayan ilke ve kuralları biçimlendirmek ve düzenlemek ve insan ve halkların haklarının geliştirilme ve korunmasıyla ilgili diğer Afrikalı ve uluslararası kuruluşlarla işbirliği yapmak.
    •İnsan ve halkların haklarının korunmasını Şartla belirlenen koşullar altında temin etmek.
    b.Bir taraf devletin, Afrika Birliğinin bir kuruluşunun yada bu birlik tarafından tanınan bir Afrika örgütünün istemi üzerine, bu Şartın tüm hükümlerini yorumlamak.
    c.Devlet ve Hükümet Başkanları tarafından kendisine verilebilecek diğer işleri görmek.
    Şartın 63.maddesinde, bu Şartın Afrika Birliği üyesi Devletlerin imzalamasına, onaylamasına ve katılımına açık olduğu belirtilmiştir. Şartı imzalayan her devlet bu belgenin yürürlüğe girdiği tarihten başlayarak her iki yılda bir, bu Şartta tanınan ve güvence altına alınan haklara ve özgürlüklere etkinlik kazandırmak amacıyla yapılan yasama tasarruflarına yada diğer önlemlere ilişkin bir rapor sunmayı üstlenecektir.
    İnsan Hakları İhlallerine Karşı Devlet Başvurusu Mekanizması
    AŞ, insan hakları ihlalleri söz konusu olduğunda iki ayrı yöntem öngörmektedir.
    1-eğer bir devlet, Şarta taraf diğer bir devletin Şart hükümlerini ihlal ettiği düşüncesinde ise, bu devlete resmi bir başvuru yapabilir. Bu başvurunun bir örneği Komisyonada iletilir. Bu başvuruya muhatap olan devletin, başvuruya yanıt vermek için üç ay süresi vardır. Diğer devletin ise, üç aylık süre içinde başvuruyu Komisyona taşıma imkânı vardır. Eğer bu başvuru Komisyon önüne gelmez ise, Komisyonun bu durumda aktif bir rol oynaması mümkün değildir.
    2-Şarta taraf bir devlet diğer bir devlet aleyhine doğrudan Komisyon önünde devlet başvurusu yapabilir. Şimdiye kadar tek devlet başvurusu 1999 yılında Kongo Demokratik Cumhuriyetinin Burundi, Ruanda ve Uganda aleyhine yaptığı başvurudur. Bu başvuruda ilgili devletlerin askeri güçlerinin sınır ihlali yaptığı iddia edilmiştir. 2006 yılında Komisyon, bu devletlerin Afrika Şartını ihlal ettiği sonucuna varmıştır.
    İnsan Hakları İhlallerine Karşı Bireysel Başvuru Mekanizması
    1-AŞ, bireysel başvuruya çok sınırlı ölçüde imkân vermektedir.
    2-kimlerin bireysel başvuru yapabileceği Şartta açıkça belirlenmemiştir.
    3-mağdur olsun veya olmasın birçok başvuru incelemeye almıştır. Bu sınırlı yaklaşımın temelinde, yaygın insan hakları ihlalleri yapılan bir kıtada tek tek insan hakları ihlalleri ile uğraşmanın güçlüğü yatmaktadır. Bu nedenle yaygın ihlallere karşı Komisyonun yetkileri daha açıklıkla belirlenmiştir. Komisyon, yaygın insan hakları ihlalleri söz konusu olduğunda bir başvuruyu özel dava olarak nitelendirerek inceleyebilmekte ve gerekirse konuyu Afrika Birliği Meclisine sevk edebilmektedir. Afrika Birliği Meclisi’nin karar vermesi halinde Komisyon, iddia edilen yaygın insan hakkı ihlallerini soruşturabilmekte ve konu ile ilgili rapor sunabilmektedir.
    Afrika İnsan Hakları ve Adalet Mahkemesi
    Afrikada insan hakları alanında en önemli gelişme 2008de Afrika İnsan Hakları ve Adalet Mahkemesinin kuruluşuna ilişkin Protokolun kabul edilmesidir. Bu Mahkemenin 16 yargıcı Afrika Birliği Yürütme Kurulu tarafından seçilmiştir. Ancak Mahkeme henüz yeterince devlet tarafından onay ve imza aşaması tamamlanmadığı için etkinliklerine başlamamıştır. Afrika İnsan Hakları ve Adalet Mahkemesinin yargı yetkisi Afrika kıtasında kabul edilen hemen hemen bütün insan hakları belgeleri bakımından önüne gelen dava ve ihtilafları kapsamaktadır. Ancak Mahkemeye taraf devletler, Afrika Birliği Meclisi ve Meclisin yetkilendirdiği diğer organlar yargısal bir başvuru sunabilirler. Ayrıca Afrika Komisyonu, Çocuk Hakları ve Refahı Konusunda Uzmanlar Komitesine, birçok insan hakları kurumları ve hükümet dışı kuruluşlarada Mahkemeye başvurma imkanı tanınmıştır. Ancak bireylere ve genel olarak bütün hükümet dışı kuruluşlara Mahkemeye başvurma imkanı açıkça tanınmamıştır.


    İNSAN HAKLARININ AVRUPA KITASINDA KORUNMA SİSTEMİ
    İnsan haklarının Avrupa kıtasında korunması, öncelikle Avrupa Konseyi(AK) aracılığıyla gerçekleşmektedir. Ancak Avrupa Birliği(AB)nin AKdan farklı bir mekanizma kurduğuda akıldan çıkartılmamalıdır. Bu çerçevede, ABnin Avrupa Adalet Divanı, insan haklarını ilgilendiren birçok konuda kararlar kabul etmekte ve insan haklarının ABye üye devletler bakımından korunması amacıyla önemli bir rol yüklenmektedir. Nitekim 99da AB, Birliğin Temel Haklar Şartının hazırlanmasına karar vermiş ve bu Şart, 2000de ilan edilmiştir. Ancak bu Şart, üye devletler arasında işbirliği olmadığı için bir sözleşme olarak kabul edilmemiştir. Buna karşılık, Avrupa Parlamentosu, bu Şartın, AByi oluşturan sözleşmelere dâhil edilmesi konusunda görüşünü açıklamıştır. Ayrıca Avrupa Adalet Divanı, birçok kararında bu Şarta atıf yapmaya başlamıştır. AB mekanizması, ABye üye 27 devleti ilgilendiren bir sistem olmasına karşın AK, Avrupa kıtasının hemen hemen tümünü kapsayan bir insan hakları koruma sistemi kurmuştur. Nitekim AKnin temel varlık amacı insan haklarının korunması ve geliştirilmesidir. Bu çerçevede AK 1949 Londrada imzalanan AK Statüsü ile kurulan siyasi alandaki en önemli Avrupa örgütüdür. AKyi 10 devlet kurmuştur. Türkiye aynı yılın Ağustos ayında AKye katılmıştır. Bu süreci, 89da Berlin duvarının yıkılmasının ardından Doğu Avrupa ülkelerinin AKye katılması izlemiştir. Hâlihazırda AKye 47 devlet üyedir. AKnin temel amacı hukukun üstünlüğü ilkesinin ve insan haklarının etkili korunmasının hayata geçirmektir. Bu nedenle, AKye üye olabilmek için her devletin öncelikle bu iki ilkeyi açıkça kabul etmiş olması gereklidir. AKnin insan hakları alanında en önemli belgesi kuşkusuz Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi olarak anılan, 50de İnsan Haklarının ve Temel Özgürlüklerinin Korunmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi’dir. Sözleşme birçok protokol ile tamamlanmıştır. AK, kuruluşundan bu yana insan haklarını etkili korumak amacıyla çeşitli sözleşmeler hazırlamış ve bu sözleşmeler üye ülkelerin imzasına sunulmuştur. Bunlardan bazıları şunlardır:
    •Avrupa Sosyal Şartı(61).
    •İşkenceyi ve İnsanlık Dışı veya Aşağılayıcı Muamele yada Cezanın Önlenmesi Hakkında Avrupa Sözleşmesi(87).
    •Bölgesel ve Azınlık Dilleri Hakkında Avrupa Şartı(92).
    •Ulusal Azınlıkların Korunması Hakkında Çerçeve Sözleşmesi(95).
    •İnsan Haklarının Korunması ve Biyotıp Sözleşmesi(97).
    •İnsan Varlığının Klonlanmasının Yasaklanmasına İlişkin Ek Protokol(98).
    •İnsan Kaçakçılığının Önlenmesine İlişkin Sözleşme(2005).
    AK, insan haklarının korunması amacıyla, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kurumları dışında başka kurumlarda oluşturmaktadır. Bu kurumlardan en önemlileri
    1-İnsan Hakları Komiserliği(İHK)
    2-Irkçılığa ve Hoşgörüsüzlüğe karşı AK(ECRI)
    3-Avrupa İşkenceyi ve İnsanlık Dışı veya Aşağılayıcı Muamele yada Cezayı Önleme Komitesi(CPT) Avrupa Sosyal Şartı’nın öngördüğü kurumlardır.
    İnsan Hakları Komiserliği
    İHK 1999da kurulmuştur. AK Bakanlar Komitesinin gösterdiği adaylar arasından altı yıl süreyle Parlamenter Meclisi tarafından seçilir.
    İHKnın görevleri
    a insan hakları alanında bağımsız ve tarafsız bir statüde görev yapmaktadır.
    b-üye ülkelerde insan hakları eğitimi ve bilincini artırmakla yükümlüdür.
    c-insan haklarını korumak ve bu alanda ihlalleri engellemek için devletlere bilgi sağlar ve gerektiğinde tavsiyelerde bulunabilir.
    d-ana görev insan hakları ihlallerini önleyici tedbirler almaktır.
    Irkçılık ve Hoşgörüsüzlüğe Karşı Avrupa Komisyonu(ECRI)
    93de Viyanada Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesinde ortaya fikir olarak çıkmış ve daha sonra 97da Strazburgdaki ikinci zirvede, ilkelere bağlanmıştır. ECRI, ırkçılık, yabancı düşmanlığı, antisemitizm (Yahudi düşmanlığı) ve hoşgörüsüzlükle (ırk, ten rengi, dil, din, uyrukluk ya da etnik köken temelindeki ayrımcılıklarda dâhil olmak üzere) mücadele etmeyi amaçlar ve kuruluşu herhangi bir uluslararası sözleşmeye dayanmamaktadır. AK Bakanlar Komitesi 2002 yılında Komisyonun rolünü dahada güçlendirmiştir. Türkiye hakkında bugüne kadar 99, 2001, 2004 ve 2011 yıllarında olmak üzere dört rapor hazırlanmıştır. ECRI, ülke raporlarının dışında AK üyesi ülkelere yönelik genel politika tavsiye kararları alabilmektedir. Bu kararlar ırkçılık, yabancı düşmanlığı, antisemitizm ve hoşgörüsüzlükle mücadele alanında oluşturulması gereken yasal çerçeve, uzman kuruluşların taşıması gereken standartlar, Romanlar/Çingeneler ve Müslümanlara yönelik ve spor, kolluk ve eğitim alanlarında ırkçılık ve hoşgörüsüzlükle mücadele konularını kapsamaktadır. Bugüne kadar 12 Genel Politika Tavsiyesi yayınlanmıştır.
    ECRInın görevleri
    1-ırkçılık, hoşgörüsüzlük, yabancı düşmanlığı ve antisemitizm mücadele etmeyi amaçlar.
    2-Sözleşmenin bağımsız hukuk normları yaratmak gibi bir amacı yoktur.
    3-Avrupa Konseyi üyesi ülkelerin gerekli yasal düzenlemeleri yapması, politikaları üretmesi ve diğer önlemleri alması için çaba harcamaktadır.
    4-üye devletler hakkında raporlar hazırlamakta ve tavsiyelerde bulunmaktadır.
    5-CPT, Avrupa üyesi ülkelere kısmen düzenli aralıklarla ziyaret yapar.
    6-Komitede, üye devletlerden her biri birer kişiyle temsil edilmektedir.
    7-Seçilen üyelerin bağımsız ve alan çalışması alabilecek vasıfta kişiler olması gerekir.
    Avrupa İşkenceyi ve İnsanlık Dışı veya Aşağılayıcı Muamele yada Cezayı Önleme Komitesi (CPT)
    AK, 87da kabul etmiş 89da yürürlülüğe girmiştir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin yargı mekanizmasını, önleyici bir sistemle tamamlar niteliktedir. Sözleşmenin, bağımsız hukuk normları yaratmak gibi bir amacı yoktur. CPTnin polis gözetimi altında tutulan kişiler için savunduğu güvencelerden üçü şunlardır:
    •Özgürlüğünden mahrum edilen kişinin, arzu ettiği takdirde derhal üçüncü bir kişiyi(bir aile
    üyesini)tutukluluk halinden haberdar etme hakkı,
    •Özgürlüğünden yoksun bırakılan kişinin hemen avukata erişebilme hakkı,
    •Özgürlüğünden yoksun bırakılan kişinin derhal bir doktora, arzu ettiği takdirde kendi istediği bir doktora erişebilme hakkı.
    Avrupa Sosyal Şartı(ASŞ)
    AK, sosyal hakları güvence altına almakta ve Taraf Devletlerin bu haklara saygısını sağlamak amacıyla bir denetim sistemini öngörmektedir. 96da yenilenen Şart, Gözden Geçirilmiş ASŞ adını alarak 99da yürürlüğe girmiş ve giderek 61 tarihli ilk Şartın yerini almaya başlamıştır. Şarta taraf olmak için metinde yer alan maddelerden asgari sayıda maddenin onaylanması yeterlidir. Türkiye, ASŞyi, 1961 yılında imzalamış, 1989 tarihinde onaylamıştır. Türkiye, 2007 yılında Gözden Geçirilmiş ASŞyi birçok hükmünü kabul etmiştir. başvuru yapma yetkisi olan örgütler, genel olarak, şunlardır:
    •AK nezdinde katılma yetkisi tanınmış ve bu amaçla hazırlanan listeye Hükümet Komitesi tarafından kaydedilmiş olan hükümet dışı kuruluşlar
    •İlgili devletin sendikaları ve işveren örgütleri
    •Ulusal hükümet dışı kuruluşlar.
    ASŞnin güvenceye Aldığı Haklar
    haklar herkesin günlük hayatını ilgilendiren haklardır. Bu haklar genel çizgileri ile şunlardır:
    Konut hakkı:
    •belli yeterlilik düzeyinde ve elverişli maliyette bir konutta oturabilmek
    •yeri yurdu olmayanların sayısının azaltılması; yoksul ve/veya dar gelirli kesimlere yönelik bir konut siyaseti
    •konuttan çıkarılma tehlikesini azaltacak usullere başvurulması
    •yabancıların sosyal konutlardan ve konut yardımlarından eşitlik içinde yararlanmaları
    •ailelerin ihtiyaçları doğrultusunda yeni konut yapımı ve konut yardımı.
    Sağlık hakkı:
    •halkın tümünün yararlanabileceği etkili sağlık hizmetleri yapısı
    •sağlıklı bir çevre güvencesini kapsar biçimde hastalıkları önleyici siyaset izlenmesi
    •çalışma hayatında güvenlik ve sağlık amacıyla hukuken ve fiilen çalışma ortamındaki tehlikelerin ortadan kaldırılması
    •anneliğin korunması.
    Eğitim hakkı:
    •ücretsiz ilk ve orta öğretim
    •ücretsiz ve etkili mesleğe yönlendirme hizmetleri
    •orta öğretim,mesleki öğretim, üniversite, üniversite dışı yüksek öğretim
    •yerleşik yabancıların yararlanması amacıyla özel tedbirler
    •özürlü çocukların okula yerleştirilmesi
    •özürlü kişilerin eğitimden ve mesleki öğretimden yararlanması.
    Çalışmaya ilişkin haklar:
    •zorla çalıştırmanın yasaklanması
    •çocuk çalıştırmanın yasaklanması
    •15 ve 18 yaş arasında özel çalıştırma koşulları
    •hayatını serbestçe girdiği bir işte çalışarak kazanma hakkı
    •tam çalıştırmayı sağlama amacıyla ekonomik ve sosyal siyaset izlenmesi
    •ücret ve çalışma süresi konusunda adil çalışma koşulları
    •manevi ve cinsel saldırıya karşı korunma hakkı
    •sendikalar ve işveren örgütleri kurma özgürlüğü ve bunlara üye olma veya olmama konusunda bireysel özgürlük
    •iki taraflı danışma, toplu görüşme, uzlaşma ve seçimlik hakemliğin geliştirilmesi
    •işine son verilmesi durumunda korunma
    •grev hakkı
    •özürlülerin iş bulmadan yararlanması.
    Hukuki ve sosyal koruma hakkı:
    •çocuğun hukuki durumu
    •genç suçluların ıslahı
    •kötü muamele ve şiddete karşı koruma
    •emek sömürüsünün (cinsel ve sair) her biçimiyle yasaklanması
    •ailenin hukuken korunması (eşler arasında eşitlik ve çocuklara eşit muamele, eşlerin ayrılığı durumunda çocukların korunması)
    •sosyal güvenlik, sosyal yardım ve sosyal hizmetlerden yararlanma hakları
    •yoksulluk ve toplum dışı kalmaya karşı korunma hakkı
    •çalışanların çocuklarına bakılması
    •yaşlı kişiler yararına özel tedbirler alınması.
    Kişilerin dolaşımına ilişkin haklar:
    •aile birleştirme hakkı
    •vatandaşların yurtdışına çıkış hakkı
    •sınır dışı etmede usul güvenceleri
    •göçmen işçiler hakkındaki işlemlerin basitleştirilmesi.
    Ayrımcılık yasağı:
    •kadın ve erkeklerin eşit muamele görme ve çalıştırmada fırsat eşitliği hakkı
    •vatandaşlar ve yasal olarak çalışan ve/veya yerleşik olan yabancılar için, ırk, cinsiyet, yaş, renk, dil, din, kanaat, ulusal aidiyet veya sosyal menşe, sağlık durumu veya bir ulusal azınlığa mensup olup olmama gözetilmeksizin Şartta belirtilen hakların güvenceye alınması
    •aile sorumlulukları üzerine kurulu ayrımcılığın yasaklanması
    •toplumla bütünleşme ve toplum hayatına katılma konusunda özürlülerin hakları.
    6
    Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi(AİHS veya Sözleşme)
    II.Dünya Savaşından sonra Avrupa bölgesinde insan haklarını koruma amacıyla 50de Romada Avrupa Konseyine üye devletler tarafından imzalanmış ve 53 tarihinde yürürlüğe girmiştir. II.Dünya Savaşından sonra Avrupada yeniden savaşların olmaması için demokrasi, çoğulculuk ve insan hakları temelinde Avrupa yaratabilmek için kabul edilmiştir. Sözleşmeyi kabul eden devletlerin;
    1-İnsan Hakları Evrensel Bildirisinin açıkladığı hakların evrensel ve etkin olarak tanınmalarını ve uygulanmalarını sağlamaktır
    2-Sözleşmeye taraf ve Avrupa Konseyine üye devletler arasında insan hakları ile temel özgürlüklerin korunması ve geliştirilmesine dayalı daha sıkı bir işbirliği kurmaktır.
    Bir devlet, Sözleşmenin tanıdığı, kendi ülkesinde veya hâkimiyeti altında olan bir yerde meydana gelen, kamu makamlarının yaptığı bütün eylemlerden sorumlu tutulabilir. Devletin birçok alanda önlem alması ve hareketsiz kalmaması gerekir. Bu alanlarda devlet, yapması gerekirken yapmadığı bir durumdanda sorumlu tutulabilir. Sözleşmeyi BM İnsan Hakları Bildirisinden ayıran en önemli özellik, Sözleşmenin insan haklarını tanımakla yetinmemesi, bu hakların korunması için bir denetim sistemi kurmasıdır. Hak ve özgürlükler devletin yetki alanda bulunan herkese tanınmıştır. Sözleşmenin ilk maddesinin başlığı insan haklarına saygı yükümlülüğüdür. Türkiye, mahkemenin yargı yetkisini 1987 tarihinden sonra meydana gelen olaylarla ilgili olarak tanımıştır.
    SÖZLEŞME’NİN KORUDUĞU HAKLAR
    Sözleşmede ve Türkiyenin taraf olduğu Protokollerde korunan insan hak ve özgürlüklerinin listesi aşağıda verilmiştir:
    1-Yaşama hakkı
    2-İşkence ve insanlık dışı ya onur kırıcı muamele yasağı
    3-Kölelik ve zorla çalıştırma yasağı
    4-Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı
    5-Adil yargılanma hakkı
    6-Suç ve cezalarda kanunilik ilkesi
    7-Özel yaşama, aile yaşamına, konut dokunulmazlığı ve haberleşme özgürlüğüne saygı hakkı
    8-Düşünce, din ve vicdan özgürlüğü
    9-İfade özgürlüğü
    10-Toplanma ve örgütlenme özgürlüğü
    11-Evlenme ve aile kurma hakkı
    12-Etkili başvuru hakkı
    13-Ayrımcılık yasağı
    14-Mülkiyet hakkı
    15-Eğitim hakkı
    16-Serbest seçim hakkı.
    Öldürmeme yükümlülüğü: Polis asker ve diğer kolluk kuvvetlerinin güç kullanmaları sonucu meydana gelen ölüm olayları. yaşama hakkını korumak için güvenlik güçleri silah kullanmak zorunda kalmışsa(mutlak gereklilik) ve bu silah kullanma orantılı yapılmış ise(orantılılık), ancak buna rağmen ölüm meydana gelmiş ise, devlet bu ölümden sorumlu tutulmayabilir.
    Devletin soruşturma yükümlüğü
    Soruşturma nasıl yapılacak olursa olsun, iç hukukta, ölüme sebebiyet veren olayların doğru bir şekilde tespitine, muhtemel sorumluların belirlenmelerine ve cezalandırılmalarına yol açacak nitelikte hemen, bağımsız, etkili, hızlı ve kamuya açık bir soruşturma mekanizması bulunmalıdır. Soruşturma yükümlülüğü şu ilkeleri kapsar:
    a.ölüm öğrenilir öğrenilmez herhangi bir şikayet beklenmeksizin kendiliğinden başlatılmalıdır
    b.görevli kişilerin, olaylara karışmış olabilecek kişilerden bağımsız olması
    c.sorumluların belirlenmelerine ve cezalandırılmalarına yol açabilecek nitelikte olması
    d.hemen başlamalı ve makul bir hızla yapılmalıdır.
    e.kamusal denetime açık olmalıdır
    f.suçlu cezasız bırakılmamalıdır.
    Özgürlükten Yoksun Bırakma Şartları
    kişi özgürlüğü mutlak bir hak değildir. Bu hak kısıtlanabilir ve bu hakkın kullanılması olağanüstü hallerde askıya alınabilir. Fakat her ne olursa olsun, kişi özgürlüğüne her müdahale hukuka, hukukun öngördüğü usule uygun olmalı ve Sözleşmede gösterilen sebeplere dayanmalıdır.
    a. Hükümlünün hapsedilmesi
    b. Yükümlülük nedeniyle tutulma
    c. Suç şüphelisinin tutulması
    d. Küçüğün tutulması
    e. Hasta, bağımlı veya serserinin tutulması
    f. Sınırdışı edileceklerin tutulması
    Özgürlüğünden Yoksun Bırakılanların Hakları
    a. Tutma nedenleri hakkında bilgilendirilme hakkı,
    b. Derhal yargıç önüne çıkarılma hakkı ve tutuklunun makul sürede salıverilme hakkı,
    c. Özgürlükten yoksun bırakma tedbirine karşı başvurma hakkı,
    d. Kişi özgürlüğüne aykırı tutma nedeniyle tazminat hakkı.
    Makul Sürede Yargılanma Hakkı
    a.davada ortaya çıkan maddi ve hukuki sorunların karmaşıklığına bakılır.
    b.başvurucuların tutumları değerlendirilir.
    c.süreyi değerlendirirken Mahkeme’nin en çok önem verdiği konu yetkili makamların tutumudur.
    d.başvurucu bakımından dava konusunun önemidir. Yargılanan kişi eğer tutuklu ise, yargılamanın süresi konusu sanık için daha büyük bir önem kazanır. Ayrıca küçüklerle, çalışanlarla, bedensel zararlarla ilgili davalarda makul süreyi sağlamak için yargı organları daha özenli olmalıdır.
    7
    AVRUPA İNSAN HAKLARI SÖZLEŞME’NİN ÖNGÖRDÜĞÜ KORUMA SİSTEMİ TEMEL İLKELERİ
    1-birey eksenli temel hakları korumak
    2-sistemin etkili işleyebilmesinde bireysel başvuru hakkı esaslı bir yer tutar.
    3-yerindenlik (subsidiarite) ilkesine dayanır.
    Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
    II.Dünya Savaşından sonra 59 yılında kurulmuştur. Günümüzde yetki alanı Rejkjavikten, Kuzey Atlantike, Rusyanın pasifik okyanusu sahillerinden Portekize uzanan büyük bir coğrafyada 800 milyondan fazla kişinin yaşadığı 47 devlet açısından insan haklarının ulusal üstü korunması için temel kurum niteliğindedir. Yetki çevresi sadece Avrupa bölgesi olsada, kurulduğu tarihten bu yana diğer bölgesel insan hakları koruma sistemlerinede örnek oluşturmuştur. Bu nedenle, birçok gözlemci Mahkemeyi Avrupanın vicdanı olarak kabul etmektedir.
    MAHKEME’NİN TARİHÇESİ
    II. Dünya Savaşı sonrasında yeniden benzer savaşların yaşanmaması için önce İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi 48de BM Genel Kurulu tarafından kabul edilmiştir. 49da Londrada Avrupa Konseyinin kuruluşunu öngören statü on devlet tarafından imzalanmıştır. Türkiye 49da imzalamıştır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ise, 50de Romada Avrupa Konseyine üye devletler tarafından imzalanmış ve 53de yürürlüğe girmiştir. Sözleşmenin ilk metninde
    1-yaşama hakkı
    2-işkence ve kötü muamele yasağı
    3-kölelik ve zorunlu çalışma yasağı
    4-kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı
    5-adil yargılanma hakkı
    6-kanunsuz ceza olmaz ilkesi
    7-özel ve aile yaşamına saygı hakkı
    8-din ve vicdan özgürlüğü
    9-ifade özgürlüğü
    10-toplanma ve dernek kurma özgürlüğü
    11-evlilik hakkı
    12-etkili başvuru hakkı
    13-ayrımcılık yasağı.
    MAHKEME’NİN YAPISI
    taraf devletlerin sayısına eşit sayıda yargıç(47)tan oluşur. Yargıçlar, her taraf devletin sunacağı üç kişilik aday listesinden Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi tarafından dokuz yıllık bir süre için seçilirler. Tekrar seçilmeleri mümkün değildir. Her ne kadar bir devlet adına seçilmiş olsalarda yargıçlar, o devleti temsil etmezler ve Mahkemeye kendi adlarına katılırlar. Yargıçlar tamamen bağımsız olup bağımsızlık ve tarafsızlık ödevleriyle bağdaşmayan hiçbir görev üstlenemezler.
    MAHKEME NASIL ÇALIŞIR?
    4 farklı düzende ya da yapıda(formation) çalışır. çalışma düzeni Mahkemenin kaç yargıçla karar verdiği ile ilgilidir.
    1-1yargıç:Tek Yargıç düzeni(filtraj):Mahkeme içtihadı açısından açıkça kabul edilemez nitelikte olduğu değerlendirilen başvurular tek yargıçlı düzen tarafından görülür. Tek yargıç düzeni, baştan kabul edilemezliği belli olduğu durumlarda, başvuruyu kabul edilemez ilan eder. Bu kararlara itiraz edilemez. Tek yargıçlı düzen, Mahkeme’nin başvuruları elediği bir filtraj sistemidir.
    Usule ilişkin kabul edilemezlik şartları
    a.konu Sözleşmede güvence altına alınan bir hakla ilgili olmalıdır
    b.İhlali yaptığı iddia edilen devlet Sözleşmeye taraf olmalıdır
    c.konu yapılan ihlal Mahkemenin yargı yetkisi tanındıktan sonra meydana gelmiş olmalıdır
    d.konu edilen ihlal davalı devletin yargı yetkisi alanında meydana gelmiş olmalıdır.
    e.Başvurucu, Sözleşmenin ihlalinin şahsen ve doğrudan mağduru olmalıdır.
    f.Başvurucu önemli bir zarara uğramış olmalıdır.
    g.İç hukuk yolları tüketilmiş olmalıdır.
    h.Başvuru iç hukuktaki son karardan itibaren altı ay içinde yapılmalıdır.
    temelsiz şikâyetler iki kategoriye ayrılabilir:
    a-4 derece mahkemesi şikâyetleri
    b-açıkça veya görünür şekilde ihlalin bulunmadığı şikâyetler, kanıtlanmamış şikâyetler ve karmaşık ve zorlama şikayetler.
    2-3 yargıç:Komite(içtihat):Mahkeme bir konuda karar vermiş ve temel hukuki ilkeleri ortaya koymuş ise, bu konuda yapılan ve yeni bir hukuki sorun taşımayan başvuruları “yerleşik içtihat başvuruları” olarak nitelendirmektedir. Bu tarz davalar, 3 yargıçtan oluşan bir komite tarafından incelenir. Bu komite oybirliğiyle davayı kabul edilebilir bulup aynı zamanda bu davanın esasına ilişkin karar verebilir. Bu kararlar kesindir ve bu kararların aleyhine Daireye yada Büyük Daireye başvurmak mümkün değildir.
    3-7 yargıç:Daire düzeni:Yukarıdaki iki gruba girmeyen davalar ise, oy çokluğu ile karar alan ve 7 yargıçtan oluşan bir Daireye yönlendirilir. Bu Daire bir başvurunun hem kabul edilebilirliği, hemde esası hakkında karar verme yetkisine sahiptir.
    4-17 yargıç:Büyük Daire:Eğer bir başvuruda Sözleşme ve Protokollerinin yorumuna yada uygulanmasına ilişkin yada genel nitelikte ciddi bir sorun varsa bu davalar 17 yargıçtan oluşan Mahkemenin Büyük Dairesi tarafından incelenir. bireyler doğrudan başvuramazlar. Şartları;
    a-Büyük Daireye yollanma istemi sonucunda yada Dairesinin Büyük Daire lehine dosyadan çekmesi halinde.
    b-Bir Daire karar verdiğinde, istisnai durumlarda kabul olunmak şartıyla, taraflar davanın Büyük Daireye gönderilmesini isteyebilirler. Davanın, yeni bir inceleme için Büyük Dairenin önüne yollanıp yollanmamasına Büyük Daire bünyesinde oluşan bir kurul karar verir.
    MAHKEME ÖNÜNDEKİ USUL
    Sözleşme iki tip başvuru arasında ayrım yapmıştır:
    1-bireysel başvurular:Haklarının ihlal edildiğini öne süren, gerçek ve tüzel kişiler, kişi grupları yada hükümet dışı örgütler tarafından yapılabilen başvurular
    2-devletlerarası başvurular: bir devletin bir başka devlete karşı yaptığı başvurular.




  • 1MAHALL‹ ‹DARELER MAL‹YES
    MAHALL‹ ‹DARELER‹N VARLI⁄I ‹Ç‹N TAR‹HÎ NEDENLER
    ‹lk yerel yönetim birimi kabul edilen örgütlenmeler; Antik Ça¤da ortaya ç›kan, site, Roma imp. döneminde yönetsel özerkli¤i bulunan municipe ve Antik Yunanda ortaya ç›kan polistir.
    MAHALL‹ ‹DARELER‹N VARLI⁄I ‹Ç‹N S‹YAS‹ NEDENLER
    Kamusal mallar› kullanan tüketiciler, taleplerini siyasi mekanizmayla yani oylamayla tercihlerini gösterirler. Hangi kamu mal› ve ne kadar üretilecek sorular›n›n yan›t› siyasi olarak al›n›r. Tüm bireylerin tercihleri tam olarak al›nabilir ve bu birey tercihlerine göre kamusal mal/hizmet sunumu gerçekleflirse tüm bireylerin faydalar› ve dolay›s›yla sosyal refahda maksimum olacakt›r. Yerel demokrasi ve kat›l›m uluslararas› düzeydede teflvik edilmektedir.
    Avrupa Kentsel fiart›(AK?):
    kentsel alanda yerel kalk›nman›n ve demokrasinin ilkelerini ortaya koymaktad›r. Halk Kat›l›m› ve Kent Yönetimi bölümünde, yerel demokrasinin ve halk kat›l›m›n›n önemi vurgulanmaktad›r. Bu amaçla belirlenen ilkeler flunlard›r;
    • Yerel politik yaflama halk›n kat›l›m›n› temin için halk temsilcilerini, özgür ve demokratik olarak seçebilme hakk›
    • Yerel politik yaflamda etkin bir kat›l›m için halk›n yerel, politik ve idari yap›larda belirleyici olmas› gere¤i
    • Toplum gelece¤ini etkileyecek her tür önemli projede halka dan›flma gere¤i
    • Kent yönetimi ve planlamas›n›n kent karakteri ve özel niteliklerine iliflkin yeterli bilgiye dayand›r›lmas›
    • Yerel politik kararlar›n› uzmanlardan oluflacak ekiplerce gerçeklefltirilecek kentsel ve bölgesel planlara dayand›r›lmas›
    • Karar verme sürecinin sonucunda ortaya ç›kan politik tercihlerin anlafl›labilirli¤i ve hayatiyeti
    • Gençlerin toplum yaflam›na kat›l›m›n›n yerel yönetimlerce sa¤lanmas›.
    AK?, Avrupa Konseyinin kentsel politikalar›ndan yola ç›k›larak oluflturulmufltur. Bu politikalar 80-82 y›llar› aras›nda Konseyce düzenlenen Kentsel Rönesans için Avrupa Kampanyas› kapsam›nda gelifltirilmifltir. Avrupay› kapsayan; halk ve yerel yönetimlere yönelik olan bu kampanya, yerleflimlerdeki yaflam›n dahada iyilefltirilmesini amaçlam›flt›r. Daha sonra ise AK?, Avrupa Konseyi Avrupa Yerel Yönetimler Konferans›nda 92de kabul edilmifltir. fiart di¤erlerinden farkl› olarak Hükûmetlerin de¤il yerel yönetimlerin imzas›na aç›lm›flt›r. Yerel düzeyde iyi bir kent yönetimi için gerekli bir dizi ilkeyi tek bir metinde bir araya getiren bu flart›n amaçlar› flunlard›r;
    • Yerel yönetimler için pratik bir kent yönetimi el kitab› oluflturmak;
    • Gelecekteki olas› bir Kentli Haklar› Kongresi için temel ilkeleri oluflturmak;
    • fiart›n ilkelerini yerine getiren kentler için verilecek uluslararas› ödüller oluflturmak;
    • Fiziksel çevre ve yasalar›yla ilgili yapt›r›mlar için Avrupa Konseyinin bu konulara iliflkin kat›l›m›na bir vize oluflturmak; ayn› zamanda Avrupa Konseyinin ve özellikle AYB‹K’in kent sorunlar›na iliflkin tüm çal›flma sonuçlar›n›n bir çözümlemesini yapmaktad›r.
    MAHALL‹ ‹DARELER‹N VARLI⁄I ‹Ç‹N HUKUK‹ NEDENLER
    Devletlerin yap›land›r›lmas›nda birbirinin karfl›t› gibi görülen ancak gerçek hayatta birbirini destekleyen iki e¤ilim vard›r. Bunlardan birincisi kamu hizmetlerinin tek elden yani merkezi olarak üretilmesi ve sunulmas›d›r. Bu yaklafl›m merkeziyetçilik (merkezden yönetim) olarak adland›r›lmaktad›r. ‹kincisi e¤ilim ise kamu hizmetlerinin belirli bir bölümünün tek elden de¤il merkezden ayr› yerlerde veya ayr› kurumlarda üretilmesidir. Bu yaklafl›mada ademi merkeziyetçilik veya yerinden yönetim denilmektedir. Ülkelerde bu yaklafl›mlar farkl› düzeylerde uygulanmaktad›r. bir ülkede merkeziyetçilik a¤›r basarken, ba?ka ülkelerde ademi merkeziyetçilik a¤›r basmaktad›r.
    Siyasal merkeziyet: Yasama ve yarg› yetkilerin merkezî idarede bulunmas›
    Ydari (yönetsel) merkeziyet: yürütmeye iliflkin yetki ve fonksiyonlar›n merkeze ba¤l› olmas›
    Merkeziyetçilik kavram›ndan, yerel düzeyde hizmet verilmedi¤i anlam› ç›kar›lmamal›d›r. Yetki geniflli¤i:merkezî yönetimin yetkilerini baz› bölgelerde kurdu¤u örgütlere aktarmasy
    Ademi merkeziyetçilik (Yerinden Yönetim)
    Yerinden yönetimler yetkileri ve uygulama alanlar› aç›s›ndan ülkeden ülkeye farkl›l›k göstermektedir.
    Yetkileri aç›s›ndan yerel yönetimler
    a-Siyasi Yerinden Yönetim: Yasama, yarg› ve yürütme yetkilerinin da¤›l›m›na ve yetki derecelerine göre devlet sistemleri bulunan yönetim flekli.
    Ba¤›ms›z Devletler Toplulu¤u: Sovyetler Birli¤inin da¤›lmas›n›n ard›ndan, Rusyan›n eski gücünü kazanma amac›yla 91de AlmaAta Zirvesi ile kurulmufltur. Kat›l›mc› ülke say›s› 12dir. Üye say›s› Türkmenistan 2005te tam üyelikten ç›kmas›yla 11e düflmüfltür.
    b-‹dari Yerinden Yönetim:yasama ve yarg› yetkileri merkezî yönetimdedir. Merkezî yönetimin d›fl›nda, baz› yerel hizmetlerin bir k›sm›n›n yerine getirilebilmesi için idari yetkilerle donat›lan, böylece karar organlar›n›n seçimle iflbafl›na geldi¤i yönetimler bulunmaktad›r.
    a-hizmet yerinden yönetim(Tabipler odasy-Ticaret odasy-Barolar):belirli bir hizmeti yerine getirmek için kurulmaktad›r. Ticari ve s›nai alanda faaliyet gösteren kurulufllar olabilece¤i gibi e¤itim, kültür, teknik, sosyal yard›m ve yay›n alan›ndada hizmet verebilmektedirler. Hizmet yerinden yönetim kurulu?lar›n›n özellikleri olarak ?unlar say›labilir;
    -merkezî yönetimin yap›s› ile örgütlenmifllerdir
    -tüzel kiflilikleri vard›r
    -kendilerine ait mal varl›klar›, gelir kaynaklar› ve bütçeleri bulunur
    -yasalarda gösterilen derecede özerkli¤e sahiptirler
    -kendilerine ait karar ve yürütme organlar› bulunur
    -genellikle kanunla kurulurlar
    -merkezî otoritenin vesayet denetimine tâbidirler
    -hizmet konular›, belirli hizmetlerle s›n›rl›d›r
    -genellikle tek amaçlar› bulunur.
    b-mahalli yerinden yönetim(Belediye-Köy-Yl Özel Ydareleri): ülkenin belli bir bölgesinde oturan bireylerin, sadece o yerleflim yerinde ortaya ç›kan ortak ihtiyaçlar›n› karfl›layabilmek için o bölgeye tan›nan idari bir özerklik bulunmaktad›r.
    Siyasal yerinden yönetim: Politik karar alma gücünün merkezî yönetim ile yerel yönetim birimleri aras›nda bölüflülmesidir.
    ‹dari yerinden yönetim: Yerel nitelikteki kamu hizmetleriyle iktisadi, ticari, kültürel ve teknik baz› fonksiyonlar›n kamu tüzel kifliliklerince yürütülmesidir.
    Üniter devlet: Devletin ülke, millet ve egemenlik unsurlar› ile yasama, yürütme ve yarg› organlar› bak›m›ndan teklik özelli¤i gösteren devlet fleklidir. Siyasal olarak merkeziyetçili?i temsil eder. Ülke, millet ve egemenlik bölünmezlik ilkesi


    Üniter devlette mahalli idarelerin özellikleri
    1-belirli bir bölgede yaflayan insanlar›n o bölgede yaflamalar›ndan kaynaklanan ihtiyaçlar›n› karfl›lamak için oluflturulur
    2-Yerel yönetimler ayr› bir tüzel kiflili¤e ve bütçeye sahiptir,
    3-karar organlar› seçimle görev bafl›na gelir
    4-merkezî idarenin yerel yönetimler üzerinde bir hiyerarfli yetkisi yoktur.
    Frans›z Devrimi: Fransa’da 1789 y›l›nda bafllayan, kraliyetin devrilip, yerine cumhuriyetin kurulmas› ve Roma Katolik Kilisesi’nin ciddi reformlara gitmeye zorlanmas›na yol açan süreçtir.
    SIVU: Fransada 1890 yylynda kurulmu?tur. Elektrik, içme suyu, ulafl›m, çevre sa¤l›¤› ve kentsel politika gibi alanlarda faaliyette bulunmak üzere kurulmufl belediyeler aras› iflbirli¤i örgütüdür.
    Üniter veya Federal devlet devlet sistemlerin seçimi
    Yki zyt kutbu olu?turan üniter ve federal devlet sistemleri arasynda a?a?yda belirtilen kriterlerin etkin oldu?u bir tercihtir. Federal sistemler salt yerel birimlerden olu?mady?y gibi üniter devletlerde salt merkezi örgütlerden olu?mamaktadyr.
    1-Gelenekleri
    2-Tarihsel geli?im süreci
    3-Etnik dini
    4-Cografi
    5-Ekonomik
    6-Sosyo-kültürel
    7-siyasal
    yerel otoritelerde ekonomik istikrary sa?lama
    1-merkez bankas› ve para basma yetkisinin olmas› gerekmektedir.
    2-her bir bölgedeki merkez bankas›n›n kendi bölgesinde para arz›n› art›rmas› beklenir.
    3-yerel otoritenin ç›karaca¤› bonolar› sat›n alarak, yerel otoritenin baflka bölgelerden mal/hizmet sat›n almas›n› sa¤layabilir.
    4-politikadan sa¤layaca¤› avantaj, vergi olmadan mal/hizmetlerden yararlanabilmesidir.
    5-merkez bankalar›n›n ayn› politikalar› izlemesi hâlinde, enflasyonist bask› kaç›n›lmazd›r.
    Yerel otoritelerin yerel kamusal mal sunumunda avantajlar
    1-Farkly bölgelerde halkyn isteklerine göre, hizmetlerin farklyla?tyrylabilmesi
    2-halkyn istek ve taleplerini daha iyi belirlemesi
    3-kamu çaly?anlaryny daha demokratik kontrol altynda tutabilmesi
    4-Seçmenlerin verilen hizmetlerin maliyet ve faydalary konusunda daha iyi bilgili olmasy
    Yerel otoritelerin yerel kamusal mal sunumunda dezavantajlar
    1-vergi yükünün yerel halkta üzerinde kalmayy, di?er bölgelerdeki halk›n üzerine yans›masy
    2-yerel otoritelerin vergi performanslar›na ba¤l› ise, vergi performans› yüksek olan bölgeler di?erlerinden çok yard›m alacakt›r.
    3-sermaye sahipleri, belirli bölgede yat›r›m yapacaklar› zaman, o bölgedeki hizmetlerden daha çok vergi yüklerine dikkat etmektedir. Dolay›s›yla, yerel otoriteler, sermaye gibi üretim faktörlerini kendi bölgelerine çekebilmekte için ellerinde olan vergileme yetkilerini kullan›p vergi avantajlar› sunmaktad›rlar. Böyle bir durumda yerel otoritenin vergi has›lat› da olumsuz etkilenmektedir.
    4-yerel otoritelerin borçlanmas›nda herhangi bir k›s›tlama yoksa borcun al›nd›¤› zaman yerel kamu hizmetlerinde arty? ödendi¤i zamandada bir düflüfl söz konusu olabilecektir.
    5-yerel halk›n, yerel vergilerin fark›nda olmamalar› hâlinde yine yerel kamusal mal taleplerini art›rmalar› ve böylece etkinlikten uzaklaflmak söz konusu olabilir.
    6-yeni kurulmufl olanlar›n, yerel kamusal mallarla ilgili proje de¤erlendirme ve hizmet sunumlar›n›n kontrolünde yeteri kadar bilgiye ve deneyimli elemana sahibi olmalar›
    7-yerel otoritenin hizmet sundu¤u bölgenin çok küçük olmas›
    8-yerel otoritelerin sadece kendi bölgelerini düflünmeleri nedeniyle ürettikleri yerel kamusal mallar›n bölge d›fl›ndaki vatandafllara yayd›¤› d›flsall›klar› tamamen göz ard› etmeleri
    Glokalle?me: Uluslararasy ili?kilerde kapaly ekonomi yerine dy?a açylma, dünya ekonomisi ile bütünle?meyi gerçekle?tirme, ülke içinde yerel yönetimleri daha fazla güçlendirmek.
    MAHALL‹ ‹DARELER‹N VARLI⁄I ‹Ç‹N EKONOM‹K NEDENLER
    Devletlerin ekonomilerde yer almas› ve müdahalesi için, Musgrave’in üç temel gerekçesi belirtilmektedir.
    1-kaynak tahsisinde etkinli¤i sa¤lama
    2-gelir da¤›l›m›nda adaleti sa¤lama
    3-ekonomik istikrar› sa¤lamad›r. Bu tür görevlerin devlete yüklenmesindeki temel neden, piyasa baflar›s›zl›klar›d›r.
    Piyasa mekanizmasynyn özellikleri
    1-Üretim kararlary piyasa aracyly?yyla verilir
    2-Tüketim kararlary piyasalar aracyly?yyla verilir
    3-Bireysel kararlarla çaly?yr
    4-Tüketici, kendi özgür iradesiyle karar verir
    Yerel yönetimlerin önemini gösteren özellikler
    Yerel yönetimlerin birey tercihlerini saptamada daha üstün olmas›ndan baflka, yerel yöneticilerin yönetim etkinlikleride artmaktad›r. Bu kat›l›mc› demokrasinin do¤al bir sonucudur. Çünkü seçmenler, seçtikleri kiflilerin ald›¤› kararlarla seçim öncesinde kendilerine vaat edilenlerle uygunluk derecesini hem daha kolay izler hem de daha etkin bir biçimde denetleyebilir. Bu durum, yerel yöneticilerin ald›¤› kararlarda çok daha dikkatli olmas›na neden olur. Yerel yönetimlerin siyasal ve yönetsel etkinlikleri, seçmenler ile yöneticiler aras›nda daha s›k› ve sürekli bir iliflki olmas›ylada artmaktad›r. Ayr›ca, bu iliflki nedeniyle yerel yönetimler, yerel halkta siyasal sorumluluk duygusunun geliflmesinede yard›mc› olmaktad›rlar. Yerel idareler, demokrasinin befli¤i ve okulu olarak görülürler.
    Kamu kesiminin özellikleri
    1-Piyasa mekanizmasy, bu kesimde çaly?maz
    2-Tüketiciler tercihlerini oylamayla gösterir
    3-Kararlar siyasi mekanizmayla alynyr
    4-Hangi kamu malynyn ne kadar üretilece?inin yanyty siyasi olarak alynyr.
    5-Tüm bireylerin tercihleri tam olarak alynabilir.
    6-Bireylerin tercihlerine göre kamusal mal-hizmet sunumu gerçekle?irse tüm bireylerin faydalary ve dolayysyyla sosyal refahda maksimum olur.
    Ekonomik istikrar görev kapsamy
    1-Fiyat istikraryny sa?lama
    2-Ekonomik büyümeyi sa?lama
    3-Tam istihdamy sa?lama
    4-Ödemeler dengesini sa?lama
    Mahalli ‹darelerin Kaynak Tahsisinde Etkinli¤i Sa¤lamadaki Rolü
    Piyasa baflar›s›zl›¤›na dayal› olarak devletlere yüklenen kaynak tahsisinde etkinli¤i sa¤lama ifllevi;
    1-eksik rekabetle mücadele
    2-kamusal mallar
    3-d›flsall›klar
    4-eksik bilgi.
    Erdemli mal(A?y-süt): Toplum taraf›ndan yeteri kadar talep edilmeyen, ancak toplum için yararl› olan mal/hizmetlerdir.
    Erdemsiz mal(Sigara-alkol): Toplum taraf›ndan olmas› gerekenden daha fazla talep edilen ancak toplum için zararly mal/hizmetlerdir.
    Yerel Kamusal Mallar(baraj):co¤rafik alana yay›lan, faydalanan bireylerin tüketimlerinde rekabetin olmad›¤› ve d›fllaman›n mümkün olmad›¤› mal/hizmet olarak tan›mlanm›flt›r.
    Ayakla Oylama(Tiebout):Tiebouta göre farkl› hizmet/vergi bileflimi sunan yerel otoritelerin varl›¤›nda, seçmenler tercihlerini, en uygun bölgelere göç ederek göstermektedirler. Yerel kamusal mallar yerel olarak sunuluyorsa, ayr›ca yerel kamusal mallara olan halk›n talebi bölgeden bölgeye de¤ifliyorsa, bunun anlam› farkly hizmet ve vergi bileflimi oluflmas›d›r.
    Kamusal Tercihler Teorisi(Siyaset biliminin ekonomik analizi):Siyasi mekanizmada yer alan tüm aktörlerin davran›fllar›n› ve mekanizman›n iflleyiflini ekonomi biliminin kulland›¤› araçlar› kullanarak aç›klamaya çal›flmaktad›r.
    Vergi ihrac›;yerel vergilerin bir k›s›m yükünün, ba?ka bölgelerdeki halk üzerine yans›t›lmas›- vergi ihrac›n›, belirli bir bölgede vergi yükünün a¤›r olmas› nedeniyle, ekonomik faaliyetlerin, baflka bölgelere kaymas› sonucu ortaya ç›kan vergi kay›plar›.
    Vergi rekabeti: Rekabet gücünü art›rmak isteyen otoritelerin vergilendirme yetkisine sahip oldu¤u alanlarda (yerel yönetim, eyalet ve devlet) di¤er otoritelere göre mükelleflerin vergi yüklerini azaltarak mobilitesi yüksek olan üretim faktörlerini (iflgücü ve sermaye gibi) kendi bölgeleri için cazip hâle getirme çabas›d›r.
    Ulusal kamusal mal: Bir tam kamusal maly tüm ülke vatanda?lary kullanyyor ve faydasy ülkenin tamamyna yayylmasy.
    Tam kamusal mallar(Deniz feneri): Ortak tüketim ve dy?lanmama özelli?i olan mallar.
    Yary kamusal mallar(Tiyatro-ücretliyol-park-köprü): Ortak tüketilen ancak dy?lanmanyn söz konusu oldu?u mallar.
    Federasyon: belirli bir co¤rafi yap›da. ABD, Almanya
    Federe devletler: Federal yap›daki ülkelerde merkezi yönetim ve yerel yönetimler aras›nda olan ve bir yerel yönetim birimi say›lmayan birimler.
    Federal devlet: ‹ki veya daha fazla, uluslararas› ABD, Almanya, Ysviçre ve Hindistan
    Üniter devlet: Siyasi yönden merkeziyetçili?i simgeleyen devlet sistemi.
    Metropol: ‹ç içe geçmifl büyük kentlerden.
    Metropoliten alan: Genifl bir flehir ve onu çevreleyen uydu kentsel topluluklar.
    Metropol alan: Çekirdek bir flehir merkezine ba¤ly.
    Konfederasyon: ba¤›ms›z kurulufllar.
    2
    Mali tevzin: Merkezi yönetim ve yerel yönetimler aras›ndaki görevlerin ve kaynaklar›n bölüflülmesine mali tevzin denir. merkezî yönetimle yerel yönetimler aras›ndaki Dar, vergi bölü?ümü. Geni? , görev ve etkinlik bölü?ümü.ALL‹ ‹DARELER MAL‹YES‹
    Harcamalar›n Bölüflümü Yöntemleri
    1-Genel yetki yöntemi:takdir yetkisine sahip olmalar›
    2-Liste yetki yöntemi:synyrly.
    -yerel yönetimler, parlamento karfl›s›nda özerkli¤e sahip de¤ildirler
    -Yetkileri bak›m›ndan parlamentoya ba¤›ml›d›rlar
    -Yaln›zca, kanunlarda aç›kça veya kapal› olarak kendilerine verilmifl yetkileri kullanabilirler 3-Karma Yetki Yöntemi:kanunlarda öngörülen hizmetleri yapmakla mükelleftirler.
    Komünal hizmetler: Kent halk›n›n toplu yaflama sonucu ihtiyaç duydu¤u temel kamusal hizmetler. flehir içi yollar›n, su ve kanalizasyon tesisat›n›n, parklar, spor tesisleri ve mezarl›klar›n yap›m›, bak›m› ve iflletilmesi ile itfaiye, ›fl›kland›rma, çöp toplama, sosyal bar›nd›rma.
    Sosyal sektör hizmetler: Sosyal devlet olman›n getirdi¤i, toplumun kalk›nma ve refah› için gerekli kamusal hizmetler. e¤itim, sa¤l›k ve sosyal destek alanlar›.
    Harcamalar›n Bölüflümü ‹lkeleri
    1-Aç›kl›k: hangi hizmetin hangi yönetim düzeyi taraf›ndan üretilece¤ini ya da ortaklafla yürütülenlerde hangi rolün üstlenilece¤inin belirlenmesidir. Aç›kl›¤›n ilk ad›m› yetkinin belirlenmesidir. Yetkinin belirlenmesi, harcamalar›n hangi limitler içerisinde, ilgili yönetim düzeyinde kimin sorumlulu¤unda yönetilece¤inin belirlenmesini içermektedir. Yetkinin ard›ndan da ikinci ad›m olarak hesap verebilirli¤in düzenlenmesi gelmektedir. Bu ad›m ise faaliyetlerin fleffafl›¤› ile yapt›r›mlar›n belirlenmesini içermektedir.
    2-Yerindenlik(Subsidarite):kamu sorumluluklar›n›n vatandafla en yak›n olan makamlar taraf›ndan kullan›lmas›
    3-Ölçek ekonomileri: Bir üretim veya sunum faaliyetinin ölçe¤inin geniflletilmesi sonucu birim bafl›na maliyetin azalmas›d›r.
    4-D›flsall›klar: Bir mal veya hizmetin üretim ve tüketiminin üçüncü kifliler üzerinde olumlu veya olumsuz etkiler yaratmas›d›r.
    ÖZGEL‹RLER‹N BÖLÜfiÜMÜ
    yerel yönetimlerin özgelirlerini; yerel vergiler, yerel harçlar, harcamalara kat›lma paylar›, tafl›n›r ve tafl›nmaz mallar›n kira, sat›fl flekilde de¤erlendirilmesinden elde edilen gelirlerle, her türlü giriflim, ifltirak ve faaliyetler karfl›l›¤› elde edilen gelirler oluflturmaktad›r.
    Özgelirlerin Bölüflümü Yöntemleri
    a-yerel yönetimlere s›n›rs›z vergileme yetkisi
    b-vergileri idareler aras›nda paylaflt›r›lma
    c-ayn› vergi üzerinden merkezî ve mahalli idareler de¤iflen oranlarda pay almaktad›rlar.
    1-S›n›rs›z Vergileme Yöntemi
    2-Vergilerin Bölüflümü Yöntemi: Vergi kaynaklar›n›n çeflitli idari üniteler aras›ndaki paylaflt›r›larak baz› vergilerin merkezî yönetime, baz›lar›n›nda yerel yönetimlere b›rak›lmas› Federal sistemlerde bu paylafl›m federal hükûmet, eyalet ve yerel yönetimler üçlüsü aras›nda olurken üniter devletlerde merkezî idare ile yerel yönetimler aras›nda gerçekleflmektedir.
    3-Ek Oran Yöntemi: Mali açydan yeterli gelire sahip olmayan bölgeler arasyndaki e?itsizli?i gidermeye çaly?an yöntemdir. vergiler, tek bir yönetim taraf›ndan idare edilmektedir. Bazen merkezî yönetim bazende yerel yönetimler vergiyi toplarken belli bir oran›n› di¤er idare ad›na tahsil ederler. Bu uygulaman›n nedeni söz konusu verginin gelirinin yüksek ancak tek bir idare taraf›ndan toplanmas›n›n maliyet aç›s›ndan etkin olmas›d›r. Ek oran yöntemine göre vergi tek yönetim taraf›ndan idare edildi¤i için vergi yönetiminde birlik sa¤lanmakta ve çifte vergilemenin önüne geçilmektedir.
    Çifte vergileme: Ayn› vergi kayna¤› üzerine de¤iflik idarelerin ayn› türden vergi koymalar›
    Özgelirlerin Bölüflümü ‹lkeleri
    1-‹ç Piyasan›n Etkinli¤i:Vergiler ekonomik aktivitenin bölgeler aras›ndaki hareketlili¤ini etkileyen en önemli unsurlardan biridir.
    2-‹dari Maliyetler:Vergi kay›plary en aza indirmek için yerel yönetimlerin birbirleriyle efl güdümlü çal›flmas› gelir yönetimine ek maliyetler getirmektedir. Bu maliyetler göz ard› edildi¤inde ise baz› vergi tabanlar› çifte vergilemeye konu olacak baz›lar› ise hiç vergilendirilemeyecektir. gelir yönetme kapasiteleri merkezî yönetime oranla daha zay›ft›r. yönetimi zor, karmafl›k ve masrafl› olan gelirler yerel yönetimlere b›rak›lmamal›d›r.
    3-‹stikrarl›l›k ve Esneklik: Yerel yönetimlerin sundu¤u hizmetlerin boyutunun ve maliyetlerinin zaman içerisinde artt›¤› gözlenmektedir. Bu geliflmenin arkas›nda kentleflme, nüfus art›fl› ve yükselen yaflam standartlar›n›n daha fazla kamusal hizmet ihtiyac› do¤urmas› ve enflasyon gibi nedenler yer almaktad›r.
    4-Ulusal Eflitlik: Bir ülkenin içerisindeki yerel yönetimlerin idari alanlar›; nüfuslar›n›n yap›s›, yüzölçümleri ve ekonomileri bak›m›ndan birbirlerinden farkl›laflmaktad›r. Ekonomik aktivitelerin ise genellikle belli bir nüfus yo¤unlu¤una ve ticari potansiyele sahip yörelerde yo¤unlaflma e¤ilimi bulunmaktad›r. Bu tür bir yo¤unlaflmada zengin yörelerle fakir yöreler aras›ndaki farkl›l›klar› derinlefltirmektedir.
    5-Fayda - Maliyet ‹liflkisi: Yerel yönetimlerde fleffafl›k ve hesap verebilirli¤in yerel kamusal mal ve hizmetlerinin faydalar› ile maliyetlerinin iliflkilendirilmesi ile artt›r›labilece¤i varsay›lmaktad›r. Fayda - maliyet iliflkisi sa¤lamakta kullan›labilecek gelir yönetimi araçlar›
    faydalanma vergileri ve kullan›c› harçlar›d›r. Faydalanma vergileri ve kullan›c› harçlar›, yerel kamusal mallarda ortaya ç›kan s›k›fl›kl›k maliyetlerini ve d›flsall›klar› kontrol etmek için de kullan›labilecektir. akaryak›t tüketimi kontrol alt›nda tutabilirken sa¤lanan gelirler akaryak›t›n neden oldu¤u çevre zararlar›n› gidermek, toplu tafl›ma sistemleri oluflturmak, kara yolu yap›m ve bak›m amaçlar› için de kullan›labilecektir.
    Faydalanma vergisi: Vergi mükellefinin ödedi¤i tutar›n, verginin konusundan sa¤lad›¤› fayda ile orant›l› oldu¤u vergi.
    ‹DARELERARASI MAL‹ AKTARIMLAR
    bütçedeki dengesizlikler idareleraras› mali aktar›mlar ve yerel yönetimlerin borçlanmas›yla giderilmektedir. geliflmekte olan ülkelerde yerel yönetimlerin ana gelir kayna¤›n› oluflturmaktad›r. Bu durum yerel yönetimlerin yerel gelir yaratma kabiliyetlerinin zay›fl›¤›n›n bir göstergesi olarak yorumlanabilir.
    ‹dareler Aras› Mali Aktar›m Yöntemleri
    1-Gelir paylafl›m› düzenlemeleri: genellikle belirli bir vergi üzerinden ya da tüm gelir havuzundan, gelirin elde edildi¤i kayna¤a göre veya belirli bir formüle göre yerel yönetimlere pay verilmesi fleklinde uygulanmaktad›r. Gelirlerin paylafl›m›, maliyetsiz olmas›na ra¤men gelir yönetimi konusunda yerel yönetimlere esneklik b›rakmamakta ve harcama ihtiyac›na göre gelirleri artt›rma imkân›n› ortadan kald›rmaktad›r.
    2-Yard›mlar: ‹dareleraras› mali yard›mlar merkezî yönetimin tasarrufuna yada yerel yönetimin talebine ba¤l› olarak süreklilik tafl›mayan biçimde yap›lan mali aktar›mlard›r. Yard›mlar koflullu veya koflulsuz yard›mlar olarak ikiye ayr›labilir.
    •Koflullu yard›mlar: merkezî yönetimin belirli bir harcama program› veya program›n bir parças› için kullan›lmak flart›yla yapt›¤› yard›md›r.
    -Maliyeti karfl›layan koflullu yard›mlar
    -Maliyeti karfl›lamayan koflullu yard›mlar
    •Koflulsuz yard›mlar: yerel yönetim harcamalar›na genel bir katk› olarak nitelendirilebilmektedir. Burada önemli olan, harcama ihtiyaçlar›n›, hizmet sunum maliyetlerini ve/veya vergi kapasitesini ölçen objektif bir kritere göre mi, yoksa merkezî yönetimin tasarrufuna göre mi da¤›t›ld›klar›d›r.
    ‹dareler Aras› Mali sistemin bile?enleri
    1-Harcama
    2-Özgelir
    3-Mali aktarym
    4-Borçlanma
    ‹dareler Aras› Mali sistemin kalitesi
    1-Kurumlaryn olgunlu?u
    2-düzenleyici yasalaryn ve politikalaryn yapysy
    3-De?i?imlere ayak uydurabilme
    ‹dareler Aras› Mali ili?kiler a?amalary
    1-harcamalaryn hangi yöntem düzeylerinde yapylmasynyn verimli oldu?unun ara?tyrylmasy
    2-yönetim düzeyleri arasynda etkin ve adaletli vergi sisteminin incelenmesi
    3-Ydareler arasy mali aktarymlaryn incelenmesi
    4-Borçlanmanyn nasyl etkin ve adaletli olaca?ynyn saptanmasy
    ‹dareler Aras› Mali Aktar›m ‹lkeleri
    1-Dikey Mali Dengenin Sa¤lanmas›: Harcamalar› yerel düzeyde sunmak etkinken, gelirleri toplamak merkezî düzeyde etkin olabilir. Bu durumda oluflabilecek dikey dengesizliklerin idareler aras› mali aktar›mlarla giderilmesi kaç›n›lmazd›r. Yerel yönetim sistemleri genellikle ciddi dikey ve yatay dengesizliklere konudurlar. Dengelerin dikey olarak bozulmas›, gelir kaynaklar› ile harcama sorumluluklar› aras›nda bir eflitsizli¤in oluflmas›ndan kaynaklan›r. Bir baflka deyiflle, idareler aras› mali sistemde dikey dengesizlik, yerel yönetimlerin kaynak yaratma gücünün harcama sorumluluklar›n› karfl›layamamas› ile ortaya ç›kar. Sorunun en yayg›n kayna¤› ise yerel düzeyde yeterli özkaynaklar›n bulunmamas›d›r.
    2-Yatay Mali Dengenin Sa¤lanmas›: Bölgeler aras›ndaki yatay dengesizlikler bölgeler aras›ndaki mali kapasite ve hizmet sunum maliyetlerindeki farkl›l›klar›ndan kaynaklanmaktad›r. Birçok ülkede do¤al kaynaklar ve ticari yo¤unlaflma gibi faktörler nedeniyle bölgeler aras›nda önemli derecede mali kapasite farkl›l›klar› bulunmaktad›r. Bununla birlikte ülkenin tümünde yaflam kalitesinin sa¤lanmas› için, tüm bölgelerde kamusal hizmetlerin belirli bir düzeyde sunulmas› gerekmektedir. Aksi takdirde çarp›k gelir da¤›l›m›n›n yol açaca¤› sorunlar toplumsal refah› olumsuz etkileyebilecektir. minimum kamusal hizmet sunum düzeylerini finanse etmeye gücü olmayan fakir bölgelerdeki yerel yönetimlere idareler aras› mali aktar›mlarla destek olunmas› gerekmektedir.
    3-Politikalar›n Ulusal Düzeyde Uyumlaflt›r›lmas›: Yerel özerklikteki art›fl yerel yönetimlerin politikalar›n›n ulusal düzeyde öncelikli olan politikalarla ba¤›n›n zay›flamas›na ve hatta baz› durumlarda çeliflmesine yol açabilecektir. Bu tür uyumsuzluklar genellikle ekonomik istikrar programlar›, büyük çapl› altyap› yat›r›m projeleri ve kamusal hizmetlerde standartlar›n sa¤lanmas› gibi konularda ön plana ç›kmaktad›r. Yerel yönetimlerin harcama ve gelir politikalar› idareler aras› mali aktar›mlar kullan›larak ulusal öncelikli politikalarla uyumlu hâle getirilebilir.
    4-Bölgeler Aras› D›flsall›klar›n Giderilmesi: Kamusal mal ve hizmetlerin fayda alanlar› her bir mal ve hizmet için farkl›l›klar göstermektedir.
    Dikey denge: Yerel ile merkezî yönetim arasynda gelir ve harcama düzeyi dengesi.
    Yatay denge: Fakir ile zengin bölgeler arasynda gelir ve harcama düzeyi dengesi.
    Yerel Borçlanma ‹lkeleri
    1-Nesiller Aras› Eflitleme: Çeflitli yat›r›m projelerinin yararlar›, e¤itim ve altyap› gibi, genifl zamana yay›lmaktad›r. bu hizmetlerden gelecekteki nesillerinde yararlanmasy.
    2-Sermaye Yat›r›m› Harcamalar›n›n Finansman›: Yerel yönetimlerin bazen büyük maliyetli kamu yat›r›mlar› yapmalar› gerekmektedir. Bu tür sermaye yat›r›m› harcamalar›n›n yerel yönetimlerin gelirleriyle finanse edilmesi ço¤u zaman mümkün olamayabilir. Önemli altyap› yat›r›mlar›n› ertelemek yerel ekonomik performans üzerinde olumsuz bir etki yaratabilecektir. Bu durum orada ikamet edenlerinde hayat›nda daha az istihdam olana¤›, gelirlerinde azalma gibi do¤rudan etkiler yaratabilecektir.
    3-Gelir ve Harcama Ak›mlar›n›n Uyumlaflt›r›lmas›: Baz› nedenlerle y›l içerisinde yerel yönetimlerin yapacaklar› harcamalarla, gelirlerin elde edilece¤i zamanlar aras›nda farkl›l›klar do¤abilmektedir. Harcamalar› ertelemek ise yerel yönetimlerin sunduklar› önemli hizmetlerde kesintiler yaratarak telafi edilemeyecek olumsuz sonuçlar do¤urabilecektir. Bu olumsuzluklar yerel borçlanmayla giderilebilecektir. Ancak bu tür bir uyumlaflt›rma beraberinde yerel yönetimler için bir faiz yüküde getirmektedir. Bu durum süreklilik arz ediyorsa yerel yönetimlerin borç yükü zamanla a¤›rlaflacak ve bir borç faiz sarmal›na girebileceklerdir.
    Alt›n kural: devletin yaln›zca yat›r›m amac›yla borçlanabilmesi kural›d›r.
    3MAHALL‹ ‹DARELER MAL‹YES‹
    Özel amaçly mahalli idare: Belirlenmi? bir amacy gerçekle?tirmek yada hizmeti yürütmek üzere kurulan idare.
    Fransa’da Mahalli ‹darelerin Türleri
    kanunlar çerçevesinde ve üyeleri seçimle belirlenen meclisler arac›l›¤› ile kendilerini serbest bir flekilde yönetirler. Kanun koyucu, illerin ve belediyelerin say›lar›n› artt›r›p azaltabilir.
    1-Belediye:kökenleri Roma ‹mparatorlu?una kadar uzanmaktad›r. Ancak günümüz belediyeleri 1789 tarihinde Frans›z Devrimi ile ortaya ç›km›flt›r. 82 reformlar›ylada yetki ve sorumluluklar› geniflletilmifltir. Fransada en küçük yerel yönetim birimini k›rsal ve kentsel alan fark etmeksizin belediyeler oluflturmaktad›r. Bu aç›dan, Fransada daha çok k›rsal alanlara özgü köy gibi örgütlenme ve yönetim birimleri bulunmad›¤› için en alt kademe yönetim birimi olarak belediyeler kabul edilir ve bu nedenle say›lar› çok fazlad›r. Fransada nüfusu 50 kifli olan belediyeler bile bulunabilmektedir. Fransada bulunan 36.571 belediyenin 28.000den fazlas›n›n nüfusu 1.000 kiflinin alt›ndad›r.
    2-‹l:‹ller, merkeziyetçi yönetim gelene¤inden gelen Frans›z kamu yönetimi sisteminin hâlen önemli bir parças›d›r.
    3-Bölge: merkezî yönetimin ekonomi ve alan planlamalar›n› daha etkin yapabilmek ve baz› hizmetlerin daha bütüncül biçimde sunulmas›n› sa¤lamak amac›yla 64te ç›kar›lan bir kanunla kurulmufltur.
    Ekonomik ve sosyal komite: Üyeleri tüccarlar, serbest meslek erbaplar›,sendikalar, bölgesel gönüllü kurulufllar ve benzeri kurumlar›n temsilcilerinden oluflan dan›flma organ›d›r.
    Sübvansiyon: Devletin kifli ya da kurumlara mal, para veya hizmet biçiminde yapt›¤› karfl›l›ks›z yard›mlar› ifade eder.
    Fransa’da mahalli ‹darelerin Görevleri
    1-Belediye:‹tfaiye hizmetleri 89dan sonra belediye birliklerinin görev alan›na devredilmifltir. Sa¤l›k hizmetleri, devlet hastaneleri ve Sosyal güvenlik hizmetleri merkezî idareye ba¤l›d›r.
    • Belediye dâhilindeki yollar› yapmak.
    • Sosyal hizmetler ile ilgili görevleri yerine getirmek, e¤lence ve park alanlar› oluflturmak.
    • Anaokulu ve ilkokul yapmak, bunlar›n bak›m›n› ve onar›m›n› yapmak.
    • ‹çme suyu, at›k su ve kanalizasyon tesislerini yapmak.
    • Bay›nd›rl›k, arazi kullan›m› ifllemleri, imar ve inflaat iflleri ve sosyal konutlar yapmak.
    • Spor tesislerinin bak›m›n› sa¤lamak ve sportif faaliyetleri desteklemek.
    • Belediyeler aras› kalk›nma projelerini yürütmek.
    • Belediye s›n›rlar› içinde tafl›mac›l›k hizmetlerini planlamak.
    2-‹l:‹l yönetimi fonlar ve vergilerin belediyeler aras›nda da¤›l›m›n› yapar. Belediyelere e¤itim ve sosyal hizmetlerle ilgili yard›mlar yapar.
    • Sosyal politika; kimsesiz ve yard›ma muhtaç özürlülere lojman yapmak ve ulafl›mlar›n› sa¤lamak ilin en önemli görevlerindendir. Bak›ma muhtaç kiflilere iflsizlik yard›m› yapmak. Çocuk bak›m evleri kurar ya da kendi evlerinde muhtaç çocuklara yard›m eder. Evlat edinme ve edindirme ifllemlerini yürütür.
    • Sa?lyk; Koruyucu sa¤l›k ve afl›lama hizmetlerini yerine getirir.
    • Bay›nd›rl›k; imar-iskân, planlama, il yollar›n›n bak›m ve onar›m›, il yönetimine ait bina ve ekipman›n onar›m›.
    • Ekonomi; ekonomik kalk›nma projelerinde görev almak, uygun sanayi alanlar› haz›rlamak.
    • E¤itim; orta e¤itim, özel okullara yard›m ve ilkokul için belediyelere yard›m yapmak, yüksekö¤retim ve bilimsel araflt›rmalar› desteklemek.
    • Ulafl›m; flehir içi ve flehirleraras› ulafl›m ile ö¤rencilerin okula tafl›nmas›.
    • Kültürel Hizmetler; arfliv, kütüphane, müze, sergi, tarihî eser ve sanat merkezleri kurmak.
    • Spor; spor e¤itimi vermek, spor tesisi kurmak ve millî sporcular› teflvik etmek.
    • Çevre; çevre ve çevreyi koruma ile ilgili her türlü faaliyet, at›klar›n bertaraf› ve güçsüz belediyelere su temini için yard›mda bulunmak.
    • Tar›m ve Hayvanc›l›k; k›rsal alanlar da tesis kurma ve gelifltirme yard›m›, sulama ve koruma.
    • Turizm
    3-Bölge:bölgenin ekonomik geliflmesi, toplumsal, kültürel ve bilimsel alanlarda gelifltirilmesi gibi konularda yetkilidir. Fransadaki bölgelerin oluflturulmas›nda, siyasal olmaktan çok idari ve ekonomik faktörlerin etkili oldu¤u görülmektedir.
    • Ekonomi; sanayi ve ticaret kurumlar›n›n geliflmesine yard›m etmek (ekonomik anlamda planlama yetkileri vard›r).
    • E¤itim; liseler ve meslek e¤itimi.
    • Bay›nd›rl›k; imar-iskân ve kentsel planlama.
    Fransada bölge meclis ba?kanynyn görevleri
    1-Bölge gelirlerinin toplanmasy
    2-harcamalaryn yapylmasy
    3-bölge personelinin idaresi
    4-Bölge bütçesinin tahmini
    5-bölgesel düzenleyici i?lemler
    6-Bölgesel programlaryn uygulanmasy için gerekli kararyn alynmasy
    7-Sözle?meler imzalanmasy
    8-mahkemelerde bölge idaresinin temsil edilmesi
    Fransada belediye bütçelerinin ola?an bölümünde yer alan harcamalar
    1-Ydari giderleri
    2-Belediyelerin sahip oldu?u ta?ynyr ve ta?ynmazlaryn bakym masraflary
    3-Kamusal hizmetlerin harcamalary
    4-Sübvansiyon harcamalary
    Sabit yardymlar: Merkezi idare tahsil etti?i vergilerin bir kysmyny belediyelere aktarmasy.
    Dengeleme Yardymlary: Vergi kapasitesi zayyf olan belediyelere aktarylan yardymlar.
    Özel katkylar:Kültür,tarym,konut,yollar için merkezi yönetimin belediyelere katky yapmasydyr.
    Fransada Mahalli ‹darelerin Gelirleri
    yerel yönetimlerinin bütçeleri denk olmak zorundad›r. Bu denklik hem yat›r›mlarda hemde bütçe genelinde aranmaktad›r.a kamu harcamalar›n›n yaklafl›k yar›s› yerel yönetimler taraf›ndan yap›lmaktad›r. Fransada belediyeler ve iller benzer mali yap›ya sahiptirler. Bölge idarelerinin gelirleri iller ve belediyelere oranla daha yetersizdir.
    1-Yerel Vergiler: Yerel vergiler Fransada, dolays›z ve dolayl› vergiler olmak üzere iki k›sma ayr›lmaktad›r. Fransada yerel yönetimler, 17den beri merkezî yönetimden ayr› ve kendilerine özgü dolays›z vergilere sahip bulunmaktad›rlar. 59da yenilenmelerine karfl›n ço¤u kez “dört ihtiyarlar” denilen bu vergiler; arazi, kira, meslek, emlak vergilerinden oluflmaktad›r. Ayr›ca çöp vergisi, ulafl›m vergisi ve mülk kay›t vergisi gibi birçok yerel vergi çeflidie bulunmaktad›r. Bunlar tüm yerel vergi gelirlerinin %85ini oluflturmaktad›r. Frans›z yerel yönetimleri tescil ücretleri, elektrik vergisi gibi dolayl› yerel vergiler yoluylada gelir sa¤lamaktad›rlar. Yerel vergiler içinde emlak vergisi her zaman ilk s›ray› alm›flt›r.
    2-‹dareler Aras› Mali Aktar›mlar: Fransada devletin yerel yönetimlere yard›m› yerel yönetimler aras›ndaki dengesizlikleri ortadan kald›rmay› hedeflemektedir. Yerel yönetimler devlet yard›mlar›n›n %95’ini istedikleri gibi kullanabilirler. Yard›mlar›n %5’i ise vali emrine verilmektedir.
    3-Borçlanma: Alternatif bir gelir kayna¤› olan borçlanma konusunda Frans›z mahalli idareleri, oldukça serbest hareket edebilmektedirler. Mahalli idareler herhangi bir üst kurumun onay›na tabi olmadan serbestçe borç alabilirler. Kredi kurulufllar›yla serbestçe sözleflme yapabilirler. Mahalli idareler mali piyasadan tahvil ç›kararak borçlanma yoluna gidebilmektedir. Mahalli idarelerin di¤er kararlar›nda iflleyen prosedürde oldu¤u gibi borç alma ifllemlerindede valiye bilgi verilir. Borcun yasal flartlar› ise Borçlar Kanununda düzenlenmifltir ve örne¤in yasal faiz oran›n›n üzerinde bir borçlanma söz konusu olamaz.
    AMER‹KA B‹RLEfi‹K DEVLETLER‹’NDE MAHALL‹ ‹DARELER
    ABD, modern federalizmin kurucusu olarak kabul edilmektedir. Burada eyaletler ve federal devlet ayr› ayr› egemen kabul edilir. ABD federal bir devlet olarak egemenli¤i federal devletle, federe devletler aras›nda paylaflt›rm›flt›r. ABD kurucular›n›n Amerikan Devrimi ile yerel özerklik ve kendi kendini yönetme düflüncesi, 1787 Anayasas›na federal devlet olarak yans›m›flt›r. 1787 y›l›nda 13 eyalet olarak bafllam›fl ve bu say› günümüzde 52ye kadar ç›km›flt›r. Federe devletler aras›nda eflitlik temel unsurdur. 1776da Onüç Koloninin Britanya ‹mparatorlu¤undan ba¤›ms›zl›¤›n› kazanarak ABD ad›n› ald›¤› süreçtir.



    ABDde Mahalli ‹darelerin Türleri
    1-Genel Amaçly mahalli idareler
    a-Vilayet:ABDnin birçok eyaletindeki en büyük mahalli idare birimidir. Vilayet, eyalet hükûmetlerinin yürütme organ› gibi ifllev görmekte, eyaletin hizmetlerini sunmakta ve yasalar›n› uygulamaktad›r. ‹çinde çok say›da yerleflim yerini ve di¤er co¤rafi alanlar› kapsayan vilayetler, ‹ngilterede county yada shire olarak adland›r›lan idari birimlerin ABDye adapte edilmifl karfl›l›klar›d›r. Eyaletler, vilayet adl› yönetim birimlerine bölünürler.
    b-Belediye:ABDnin en fonksiyonel ve bu itibarla en önemli mahalli idare birimleridir. Vilayetler kadar genifl bir co¤rafi alana hizmet vermemekle birlikte, daha önemli kamu hizmetlerini yürütmektedirler. Buna paralel olarakda daha fazla yetkiyle donat›lm›fl ve daha özerk bir niteli¤e sahip bulunmaktad›rlar.
    c-Kasaba: ABDnin tamam›nda de¤il, belirli bölgelerindeki eyaletlerde bulunmakta ve ülke nüfusunun 1/5e yak›n bir k›sm›na hizmet vermektedirler. Kasabalar eyaletlerin bir alt bölümünü oluflturan yerel yönetim birimleridir. Koloni düzeninden kalan bir al›flkanl›kla öncelikle Pennsylvania, New Jersey ve di¤er baz› federe devletlerde küçük tar›msal topluluklar› belirlemek amac›yla kullan›lm›fl olan kasaba deyimi hâlen baz› federe devletlerce benimsenmifltir. Bu birimler, geleneksel mahalli idare birimleridir. Geçmifl dönemlerde önemli fonksiyonlar icra eden kasaba yönetimleri, görev ve yetkilerinin bir bölümünün zaman içerisinde vilayet yönetimlerine devredilmesiyle önemini nispeten yitiren mahalli idare birimleri konumuna düflmüfllerdir.
    Kasaba toplant›s›: Kasabadaki kay›tl› tüm seçmenlerin kat›ld›¤› karar meclisidir.
    2-Özel Amaçl› Mahalli ‹dareler
    a-Özel bölgeler
    b-Okul bölgeleri
    ABDde Mahalli ‹darelerin Görevleri
    ABD Anayasas›nda yerel yönetimlerin görevleriyle ilgili kesin bir hüküm bulunmamaktad›r. yerel yönetimler taraf›ndan üstlenilmifl olan görevler bir federe devletten di¤erine önemli ölçüde de¤iflmekte ve görevlerin yönetimler aras›nda bölüflümü, o federe devletin anayasas›nda ve yasalar›nda yer alan hükümlere göre düzenlenmektedir.
    1-Vilayetlerin Görevleri
    a-federe devletin vergileri ile yerel vergileri tarh ve tahsil eder
    b-seçim yerlerini, seçim görevlilerini tayin eder ve seçimleri uygular
    c-okullar›, kütüphaneleri yönetir
    d-yarg› merci olarak ceza kanunlar›n› uygular
    e-do¤um, ölüm ve evlenme kay›tlar›n›n tutulmas›
    f-motorlu araçlara ruhsat verilmesi
    g-emlaklar›n de¤erlendirilmesi
    h-kent d›fl›ndaki k›rsal yollar›n yap›m›
    i-yerel polis bürolar› arac›l›¤›yla kamu düzeninin korunmas›
    2-Belediyelerin Görevleri
    a-polis ve itfaiye hizmetleri
    b-kütüphane hizmetleri
    c-yollar›n bak›m›
    d-çöplerin toplanmas›
    e-yollar›n ayd›nlat›lmas›
    f-park hizmetleri
    g-toplu tafl›ma ve toplu konut
    Özerklik berat›: Belediye yönetimlerinin görev ve yetkilerini ayr›nt›l› flekilde göstererek, özerklik tan›yan belgedir.
    3-Kasabalar›n Görevleri: Kasabalar, baz› yörelerde oldukça önemli görevler ifa ederler. New England eyaletinin temel mahalli idare birimi olmalar› dolay›s›yla burada okullar›n idaresi de dahil olmak üzere ciddi baz› mahalli hizmetleri yürütürler.
    a-yollar›n yap›m› ve bak›m›
    b-çöp toplama
    c-kanalizasyon
    d-içme suyu
    e-polis
    f-itfaiye
    g-yerel sa¤l›k
    h-ilkokullar›n yönetimi
    i-yoksullara yard›m
    4-Özel bölgeler
    a-ulafl›m
    b-sulama
    c-içme suyu temini
    d-kanalizasyon
    e-mezarl›k
    f-haflaratla mücadele
    g-havaalanlar›n›n iflletilmesi
    5-Okul bölgesi
    a-okullar›n bak›m ve idaresi için vergileme ve yönetme
    b-Y›ll›k bütçenin haz›rlanmas› ve kabulü
    c-okul çevresinin vergi limitlerini belirlemek
    d-seçmenlerin onay›yla tahvil ç›karmak
    e-okul müdürleri ile e¤itim ve yönetim personelini atamak
    f-müfredat program›n› ve e¤itsel faaliyetleri tespit etmek
    g-okullar›n tür ve derecelerini belirlemek
    h-okullar ve rekreasyon alanlar› için yer tespitine ve inflaat planlar›na iliflkin olarak di¤er yönetim birimleriyle iflbirli¤i yapmak
    ABDde Mahalli ‹darelerin Gelirleri
    ABDde yerel yönetimler çok önemli bir derecede özerkli¤e sahip bulunmakta, anayasal s›n›rlar hariç olmak üzere federal devlet eyaletin, eyaletlerde yerel yönetimlerin vergileme yetkisine bir s›n›rlama getirmemekte, kendi vergi politikalar›n› kendileri belirleyebilmektedir. Federal devletin bafll›ca gelir kaynaklar›n› gelir ve kurumlar vergisi olufltururken eyaletlerin gelirleri genellikle sat›fl vergileri ve do¤al kaynaklar›n gelirlerinden oluflmaktad›r. Yerel yönetimlerin en önemli gelir kaynaklar›, emlak, sat›fl, gelir gibi baz› yerel vergiler ile idareler aras› mali aktar›mlar ve borçlanmadan oluflmaktad›r.
    1-Yerel Vergiler: Mahalli idare birimleri, genellikle eyalet mevzuat›yla faaliyet göstermek durumunda olduklar›ndan, ya do¤rudan eyalet yasalar›yla konulan vergileri toplama ya da bu yasalar›n çizdi¤i s›n›rlar içerisinde vergi koyma yetkisine sahiptirler. Mahalli vergiler aras›nda en önemli yere sahip olan›, emlak vergisidir. Bu vergi, idare taraf›ndan yap›lan de¤erlendirmeler esas al›narak tafl›nmaz mallar›n de¤eri üzerinden al›n›r. Toplam mahalli vergiler içerisinde bu verginin oran› %80’leri bulmaktad›r. Vergi gelirleri aç›s›ndan ikinci s›ray› sat›fl vergileri almaktad›r. Bu vergi, eyaletlerde de¤iflik esas ve oranlarda uygulanmaktad›r. Gittikçe önem kazanan bir üçüncü tür ise gelir vergisidir. Bunun da esas ve oranlar› konusunda standart bir uygulama yoktur.
    2-‹dareler Aras› Mali Aktar›mlar: ABDde mahalli idareler, gerek federal devletten gerekse ba¤l› bulunduklar› eyaletlerden önemli miktarda mali yard›m almaktad›rlar. Bu yard›m›n miktar›, geçmifle oranla bugün daha fazlad›r. Federal devlet, eyaletler ve mahalli idare birimlerine parasal yard›mda bulunurken genel nüfus, kent nüfusu, kifli bafl›na gelir, gelir vergisi has›las› ve vergi toplama gayreti gibi k›staslar› kullanmaktad›r. Sonuç olarak, federal devletin daha alt birimlere yapt›¤› yard›mlar›n yaklafl›k olarak üçte biri eyaletlere, kalan üçte ikisi ise mahalli idarelere gitmektedir.
    3-Borçlanma: ABDde mahalli idareler; sermaye yard›mlar›, tahvil ihrac› ya da baflka türlü borçlanmalar yoluyla finansman sa¤layabilirler. Bu ülkede mahalli idareler federal devletin müdahalesi ile karfl› karfl›ya kalmaks›z›n eyalet kanunlar›n›n çizdi¤i s›n›rlar çerçevesinde, altyap› yat›r›mlar›n› finanse etmek, k›sa vadeli finansman ihtiyaçlar›n› karfl›lamak ve ticari faaliyetleri teflvik edebilmek amac›yla borçlanabilmektedir. K›sa vadeli borçlanma, daha çok bütçe aç›klar›n›n finansman›na yönelik olarak ticari bankalardan yap›l›rken uzun vadeli borçlanma altyap› yat›r›mlar›n›n yap›m› ve bak›m› amac›yla gelir bonolar› ve genel yükümlülük bonolar› ihrac› suretiyle yap›lmaktad›r.
    Tahvil: Kurumlar›n kaynak bulmak amac›yla ticaret ya da sermaye piyasas› kanunlar›na göre
    ç›kard›klar›, vadesi bir y›ldan uzun borç senedidir.
    Rekreasyon alanlar›: Park, bahçe gibi bofl zaman geçirme aktivitelerine yönelik alanlard›r.
    4MAHALL‹ ‹DARELER MAL‹YES
    Yasal düzenlemeler: Mahalli idarelerin görevlerini tam yapabilmeleri için gerekli yeni kaynak yaratmak konusundaki synyrlamalar.
    Gelir Bölüflümü: idareler aras›nda, hizmetin gerektirdi¤i harcamay› yapabilecek gelirlerin belirli kurallara uygun olarak da¤›t›lmas› ve bölüflülmesidir.
    Merkezî ve Mahalli idarenin gelir bölüflümü
    1-Ba¤›ms›z Vergilendirme Yetkisi Sistemi: Hans Ritschl taraf›ndan rekabet sistemi olarak adland›r›lan bu sistemde mahalli idareler de¤iflik ölçülerde olmakla birlikte vergileri toplama, vergileme ile ilgili ifllemleri kendi sorumluluklar›nda gerçeklefltirme ve vergilerin matrah ve oran›n› yasalar›n öngördü¤ü çerçevede belirleme yetkisine sahiptirler.
    Bu sistemin avantaj› oldu¤u gibi dezavantajlar› da vard›r.
    • Merkezî idare ve yerel idarenin ayr› ayr› vergi idaresi kurmas› verginin tarh, tahakkuk ve tahsil maliyetini art›rabilir.
    • Vergilendirme yetkisine sahip hem merkezî idare hem de yerel idarenin bulunmas› kiflilerin bireysel vergi yükünü artt›rabilir.
    • Ayn› ülke s›n›rlar› içinde farkl› oranlarda uygulanan yerel vergilerin varl›¤› bölgeler aras› eflitsizli¤e yol açabilir.
    • Vergi sisteminde birlik ilkesi bozulabilir.
    2-Ba¤›ml›l›k Sistemi: Bu sistemde vergi gelirlerinin büyük bir k›sm› merkezî yönetimde toplanmakta yerel yönetimlere sadece küçük baz› yerel vergiler ve harçlar b›rak›lmaktad›r. Bu nedenle yerel hizmetlerin finansman› için yerel yönetimler merkezî idareden gelecek ba¤›fl ve yard›mlara veya kendilerine tahsis edilen paylara gereksinim duymaktad›r. Böyle bir sistemde mali özerklik zay›f düzeydedir ve yerel yönetimlerin merkezî idarenin müdahalesinden uzak faaliyette bulunmalar› oldukça güçtür.
    3-Ay›rma Sistemi: Bu sistemde her idare kendi gelir kayna¤›na sahip olmas› nedeniyle farkl› idareler ayn› kayna¤a baflvuramaz. Vergilendirme yetkisinin bir idari ünite taraf›ndan kullan›lmas› çifte vergilendirmeyi de önler. Böylelikle yerel yönetimlerin mali özerkli¤i kuvvetlendirilmifl olmaktad›r.
    4-Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi: Merkezî yönetim bütün vergileri tarh ve tahsil etmekte, tahsil olunan vergilerin bir k›sm› belirli ölçütlere göre yerel idarelere pay edilmektedir. As›l tahsilat iflini üstlenen merkezî idarenin yetkili organlar›d›r, toplanan has›lattan yerel yönetim pay›na düfleni transfer etme ifllemini yine merkezî idare gerçeklefltirir. Bu yöntemin avantajlar›ndan en önemlisi çifte vergilendirmenin önlenmesidir. Vergilerin tarh ve tahsil ifllemlerini merkezî tek bir idare üstlenmifl oldu¤u için ayn› konu üzerinden ikinci kez vergi tarh olunmaz. Bu yöntemin en büyük dezavantaj› ise yerel yönetimlerin özerkli¤i konusudur. Merkezî idareden pay alan yerel idareler art›k merkezî idareye ba¤›ml› hâle gelmektedir.
    Vergiler Yoluyla Gelir Sa¤lama
    Her ülke kendi idari yap›s›na uygun olan gelir bölüflümü yöntemini uygulamaktad›r. Vergi gelirlerinin bölüflümünde genel bir formül olmasa da merkezî yönetim güçlendikçe yerel yönetimin ba¤›ms›z vergi tarh ettirme olana¤›da azalmaktad›r. Yerel yönetimin hâkimiyetine b›rak›lan vergilerin ço¤u asl›nda genel geçer vergi tan›m›n›n “karfl›l›ks›z” olmas› esas›na çi¤nesede faydalanma esas›na dayananlard›r.
    1-Gelir Vergileri: Maliye politikas›n›n amaçlar›ndan biri olan ekonomik istikrar› sa¤lama ifllevini yerine getirmede kullan›lan en önemli araçlar gelir üzerinden al›nan gelir ve kurumlar vergileridir. Bu yüzden merkezî idare taraf›ndan toplanmalar› makro ekonomik istikrar aç›s›ndan daha uygundur. Ancak baz› ülke uygulamalar›nda belirli ölçülerle yerel yönetimlere pay verilmektedir. Almanda; belediye ile köylere gelir vergisi gelirlerinden düflen pay; eyaletler taraf›ndan belediyelere nüfuslar›n›n gelir vergisi has›lat› ölçüsünde aktar›l›r, ayr›nt›l› düzenleme Federal Konseyin onay›na ba¤l› federal bir yasayla düzenlenir. Luksemburg’da yerel yönetimler sermaye ve kâr üzerinden elde edilen gelirlere sahiptirler. Norveç’te vergi oranlar›n›n alt ve üst s›n›rlar› parlamento taraf›ndan belirlensede belediye gelirlerinin en önemlisi kifliler ve flirketlerden al›nan gelir ve kurumlar vergisidir.
    2-Tüketim Vergileri: Gelir üzerinden al›nan vergiler yerel yönetimlerin geliri olabilece¤i gibi tüketim üzerinden al›nan dolayl› vergiler de yerel yönetimlerin geliri olabilir. Yerel yönetim s›n›rlar› içinde yap›lan sat›fllara ek vergi oran› getirilebilece¤i gibi ba¤›ms›z olarak da uygulamas›na tarihte rastlanmaktad›r. Genel sat›fl vergileri niteli¤inde olan bu tip vergiler yerel yönetim s›n›rlar› içinde gerçekleflen üretimden al›nabilece¤i gibi, de¤iflik bölgelerde üretilip o bölgeye sat›fl amaçl› getirilen ürünlerden de al›nmaktayd›. Günümüzde uygulamas› kald›r›lan bu yöntemin pek çok sak›ncas› vard›: Vergiden kaç›nma, denetim zorlu¤u, yerel yönetimler farkl› oranlar uyguluyorsa yerel yönetimler aras› rekabet gibi.
    3-Emlak Vergisi: Emlak vergisi vergi s›n›fland›rmas›nda k›sm› servet vergisi olarak konumland›r›l›r. Bina, arsa ve arazi gibi tafl›nmazlar üzerinden emlak vergisi al›n›r. Vergi kaynaklar› aras›nda mahalli idarelere en uygun olan vergi bina ve arazi vergileridir.
    4-Motorlu Tafl›tlar Vergisi: Motorlu tafl›tlar vergisi vergilerin genel s›n›fland›rmas›nda k›sm› servet vergisi olarak yer al›r. Emlak vergisinde yer alan faydalanma ilkesi motorlu tafl›tlar vergisi içinde söz konusudur. Falay’a göre motorlu araç sahipleri kent içi sunulan yol yap›m, bak›m ve trafik düzenleme ve yönetme hizmetlerinden faydalanmaktad›r. Araç say›s›n›n art›fl› ile yerel yönetimin sundu¤u bak›m onar›m yol yap›m hizmetlerinin maliyeti do¤ru orant›l› olarak artacakt›r. Yerel yönetimlerin hizmet maliyetine ek olarak özel tafl›t araçlar›n›n yo¤un kullan›m›ndan kaynaklanan s›k›fl›kl›k maliyeti ve çevre kirlili¤i maliyeti söz konusu olmaktad›r. S›k›fl›k›k maliyeti kamu mal›n›n ilave birey taraf›ndan kullan›lmas› sonucu di¤er bireylerin faydas›n›n azalmas›d›r.
    5-Meslek Vergisi: Meslek vergisi yerel bir vergi olarak kabul edilir çünkü herhangi bir meslek faaliyetinde bulunan, bulundu¤u yerin yerel hizmetlerinden de faydalanmaktad›r. O zaman faydalanma ilkesi meslek vergisinde de karfl›m›za ç›kmaktad›r.
    Vergi Paylar›
    merkezî idarenin yerel yönetimlere vergi has›lat›ndan pay verirken kulland›¤› ölçütlerden en yayg›n olan› nüfus kriteridir. Çeflitli co¤rafyalarda kullan›lan di¤er ölçütler; yüz ölçümü olarak co¤rafi bölgenin alan›, okula giden çocuk say›s›, yollar›n uzunlu¤u, bölgeden toplanan gelirin toplam gelir içindeki pay›d›r. Ülkemizde gelir ve kurumlar vergisi toplam has›lat›n›n %5’i yerel yönetimlere da¤›t›lmak üzere ayr›lmaktad›r. Bu ayr›lm›fl tutar ise yerel yönetimlerin nüfuslar›na oranlanarak da¤›t›lmaktad›r. Bulgaristan’da yerel yönetimler kendi bölgelerinde toplanan gelir vergisinden %50, kurumlar vergisinden %6,5 pay almaktad›r.
    Vergi Benzeri Gelirler
    1-Harç: Baz› kamu hizmetlerinden yararlanan kimselerin belli bir ölçüde bu hizmetlerin maliyetine kat›lmalar› amac›yla ya da kiflilerin baz› ifllemleri yapmalar› s›ras›nda konulan
    ve zor unsuruna dayanan mali yükümlülüklerdir.
    2-Resim: Karfl›l›ks›z olarak ya da yerel yönetimlerin hizmetlerinden faydalanma karfl›l›¤›nda ya da bir hakk›n elde edilmesinin bedeli olarak tahsil edilebilen kamu gelirleridir.
    3-?erefiye: Kamu tüzel kiflilerinin gerçeklefltirdikleri bay›nd›rl›k ve altyap› hizmeti, imar faaliyetleri sonucu kiflilerin sahip olduklar› bina, arsa, arazinin de¤erlerinde meydana gelen art›fllar sonucu kifli ve kurumlardan al›nan bir tür vergidir.
    4-Harcamalara Kat›lma Pay›: Yol, kanalizasyon, kald›r›m iyilefltirmesi gibi altyap› tesislerinin gerçeklefltirilmesi s›ras›nda, yerel yönetimler taraf›nda yap›lan harcama tutarlar›n›n bir k›sm›n›n bu hizmetlerden yararlanacak olanlara ödettirilmesi harcamalara kat›lma pay›n›n kapsam›n› oluflturur. Harcamalara kat›lma pay› flerefiye ye çok benzemektedir, ancak aralar›nda önemli bir fark vard›r, flerefiye altyap› üst yap› tesislerini gerçeklefltirdikten sonra gayrimenkulde gerçekleflen de¤er art›fl›n› hedef al›rken harcamalara kat›lma pay›nda ise hizmetten yararlanacak olanlar›n yat›r›mlar› finansman› söz konusudur.
    ‹ktisadi Teflebbüs Gelirleri
    Yerel halka merkezî idareden daha yak›n olan yerel yönetimler halk›n ihtiyaçlar›n› da ayn› flekilde tespit edebilmektedirler. Yerel yönetimler halk›n bu ihtiyaçlar› do¤rultusunda özel hukuk hükümlerine tabi olarak ekonomik faaliyette bulunurken ayn› zamanda gelir de elde etmifl olmaktad›r. Yerel yönetim bizzat kendisi iktisadi teflebbüs kurmak durumunda de¤ildir, ayn› zamanda var olan bir flirkete hisse senetlerini sat›n alarak ya da belirli hizmetlerin yerine getirilmesi için ortak giriflimde bulunarak da yerel halk›n ihtiyaçlar›n›n karfl›lanmas› yoluna gidebilir. Burada yerel yönetimlerin flirket kurma, ortak olma ve ortak giriflimde bulunmalar›na en önemli k›s›t yasalarda belirtilen faaliyetler olmas› ve yerel halk›n ihtiyaçlar›n› karfl›lamaya yönelik olmas›d›r.
    yerel yönetimlerin flirket kurma, var olan flirkete ortak olma ya da ortak giriflimde bulunmalar›n›n nedenlerini flöyle s›ralamak mümkündür:
    • Yerel halk›n ortak ve yerel ihtiyaçlar›n› karfl›lamak,
    • Kamu hizmetlerini daha etkin sunmak amac›yla kamu hukuku hükümlerinden ç›karak özel hukuk hükümlerine tabii olmak,
    • Ekonomik yaflam›n düzenlenmesi ve rekabetin teflviki,
    • Merkezî idare denetiminden kurtulmak amac›.
    Emlak Gelirleri ve Para Cezalar›
    Emlak gelirleri, yerel yönetimlerin sahip oldu¤u gayrimenkullerin sat›lmas› veya kiraya verilmesinden elde edilen gelirlerdir. Gayrimenkulün özelli¤inden dolay› esnek bir gelir kayna¤› de¤ildir. Para cezalar›, kanunlara, yönetmeliklere ayk›r› hareket edilmesi ve yasal sorumluluklar›n zaman›nda yerine getirilmemesi nedeniyle yerel yönetimler taraf›ndan bu davran›fllarda bulunan kifli ya da kurumlara ödettirilen yükümlülüklerdir. Para cezalar› da yerel yönetimlerin geliri olur ancak burada amaç gelir elde etmek de¤il, kanunlara, yönetmeliklere yerel halk›n uymas›n› sa¤lamakt›r.
    Borçlanma
    Borçlanma, gelecek kuflaklar› da borç yükü alt›na koyan ve bu yüzden daha dikkatli davran›larak baflvurulmas› gerek bir finansman kayna¤›d›r. Yerel yönetimler borçlanma yoluyla elde ettikleri gelirleri gelece¤e de faydas› olabilecek sermaye yat›r›mlar›na sarf etmeleri gerekmektedir. Yol, köprü, altyap›, flehir içi ulafl›mda tramvay gibi karbon sal›n›m› olmayan çevreci yat›r›mlar›n borçla finansman›, bunlar›n gelecek nesillere de faydas› olaca¤›ndan kabul edilebilirdir.
    Borçlanmada uyulmasy gereken kurallar
    1-merkezî idareden önceden izin al›nmas›
    2-gelecek kuflaklar›n da faydalanabilece¤i yat›r›mlar yap›lmas›
    3-borçlanman›n yurt içinden yap›lmas›
    4-borçlar›n yeni borçlarla finanse edilmemesi
    Borçlanmanyn avantajlary
    1-uzun vadeli yat›r›m planlar› yapma esnekli¤i tan›r
    2-Yerel yönetimlerin, yat›r›m projeleri de¤erlendirilirken fayda maliyet analizi yapmalar›
    3-proje tasar›m›n› gelifltirmeleri
    4-daha fleffaf ve hesap verilebilir mali tablolar haz›rlamalar›n› sa¤lar.
    Ba¤›fl ve Yard›mlar
    Ba¤›fl ve yard›mlar, geri ödeme zorunlulu¤u olmayan, merkezî yönetimin, yerel yönetimlere yapt›¤› finansal transferlerdir. Yerel yönetimlere yap›lan bu kaynak aktar›m› önceden tespit edilmifltir.
    -Ba¤›fl ve yard›mlaryn kaynak aktar›mlarynda:
    1-ihtiyaçlar
    2-ekonomik gerekçeler
    3-politik karar alma süreci
    4-pazarl›klar önem kazanmaktad›r. Vergi gelirlerinin paylafl›m› yönetim kademeleri aras›ndaki görev ve yetki paylafl›m›n›n do¤al bir sonucu iken ba¤›fl ve yard›mlar daha çok koruyucu ve denklefltirici olarak rol oynamaktad›r.
    -ba¤›fl ve yard›mlar Falay’a göre flu amaçlar›:
    • Yönetimin de¤iflik kademeleri aras›nda dikey eflitli¤in ve her kademede çeflitli birimler aras›nda yatay eflitli¤in sa¤lanmas›,
    • Yar› kamusal mal ve hizmetlerin üretiminin teflvik edilmesi,
    • Mal ve hizmetlerin üretiminde standart bir düzeyin sa¤lanmas›,
    • Mal ve hizmetlerin üretim ve tüketiminin do¤uraca¤› d›flsall›klar›n içsellefltirilmesi,
    • Merkezî yönetimin sorumlulu¤unda olmas›na karfl›n yerel düzeyde daha etkin yönetilebilecek ve üretilebilecek bir faaliyete fon sa¤lanmas›d›r.
    1-fiartl› ba¤›fl ve yard›mlar: belirli bir flart öne sürülerek belirli bir amac›n gerçeklefltirilmesi için verilen yard›mlard›r.
    2-fiarts›z ba¤›fl ve yard›mlar: kullan›m› ile ilgili bir s›n›rlama getirilmeyen yard›mlard›r.
    Syky?yklyk maliyet: kamu malynyn ilave bireyler tarafyndan kullanylmasy sonucu di?er bireylerin faydasynyn azalmasy
    Genifllemeyi Önleyici Tedbirler
    • Sanayi siteleri kurulmas›
    • Yeni kentler kurulmas›
    Nüfus Yo¤unlu¤unu Azaltacak Tedbirler
    Sanayi siteleri ve yeni kentler kurulmas› gibi kentlerin daha da büyümesini önleyici tedbirlerin yan› s›ra, nüfusun yo¤unlu¤u nedeniyle bo¤ulur hâle gelmifl büyük yerleflim birimlerini nefes al›r hâle getirecek baflka tedbirlere de ihtiyaç vard›r. Kentçilik dilinde bu tedbirlere, bo¤ulmaktan kurtarma ad› verilmektedir. Kentleri bo¤ulmaktan kurtarman›n kesin ve kolay yolu, bir yandan yeniden gelenlerin kente yerleflmelerine izin vermemek, di¤er yandan da kentte yerleflmifl olanlar›n› bir k›sm›n› kentten ç›karmakt›r. mevzuat müsait ise nüfusun yo¤un oldu¤u kentlerde di¤erlerine oranla a¤›r say›labilecek bir ikamet vergisi uygulanmas› ve mahalli sat›fl vergilerinin a¤›rlaflt›r›lmas›, yeni inflaat için ruhsat verilmemesi, tesislerini kent d›fl›na nakletmeye kendili¤inden raz› olan sanayi tesislerine ucuz arsa ve kredi sa¤lanmas›, kent d›fl›nda infla edilecek meskenler için alt yap› tesislerinin süratle tamamlanmas› ve buralardaki inflaata baz› vergi ba¤›fl›kl›klar›n›n tan›nmas› ve gerekiyorsa baz› alanlarda kamulaflt›rmalara gidilmesi gibi tedbirler nüfus yo¤unlu¤unun azalt›lmas›nda etkili olabilirler.
    Metropoliten Alanlar ve Özel Bölgeler
    Kentleflmenin ulaflt›¤› boyutlar ile bölgesel karakterdeki baz› hizmetlerin önem kazanmas›
    sonunda ortaya ç›kan yeni birtak›m kurumlar vard›r. Mahalli idareler yönündende ele al›nmas›nda yarar bulunan bu kurumlar›n en önemlileri metropoliten alanlar ile özel bölgelerdir.
    1-Metropoliten Alanlar: Kentlerin al›fl›lmam›fl ölçülerde büyümesi sonunda kent ile köy aras›ndaki ay›r›m mesafeler yönünden kaybolmaya yüz tutunca, mahalli idarelere iliflkin sorunlar› daha büyük co¤rafi üniteler içinde ele almak zorunlu hâle gelmifltir. Birçok ülkede
    geleneksel kent ve bölge s›n›rlar›n› aflan büyük kent veya metropol idarelerin kurulmas› iflte bu sebepten ötürüdür. Metropol idareleri, bazen mevcut belediyelerin yan›nda, fakat genellikle bu belediyelerin üstünde bir bütün olarak kabul edilen metropol alan›n›n tamam›n› içine almaktad›r
    2-Özel Bölgeler: Özel bölgeler, ABD’de gerçeklefltirilmifl tek bir hizmeti gerçeklefltirme amac›na yönelik bir mahalli idare birimidir. Bir tan›ma göre özel bölge üye devletin s›n›rl› bir co¤rafi bölgede sulama, su temini, taflk›n kontrolü, sa¤l›k veya okul sistemi gibi belirli bir kamu hizmetini sa¤lamak üzere kurulmufl bulunan siyasal bir alt bölümüdür. Özellikle yak›t ve enerji, su, telefon ve ulafl›m gibi hizmetlerde özel bölgeler baflar›l› sonuçlar almaktad›rlar.
    Büyük kentlerin amenajmany: Büyük kentlerdeki yo?un nüfusun azaltylmasy ile kentlerin geni?lemesini engelleyen düzenleme.
    -S›n›rs›z vergileme yetkisi verilmesi yöntemi ABDde uygulanmaktadyr.
    -Yerel yönetim sisteminin ?ekillendi?i Fransyz devrimi, ispanya, Ytalya, Portekiz ve Yunanistan gibi Avrupa ülkelerinin yanynda Afrika ve Amerika kytasyndaki bazy ülkeleride etkilemi?tir.
    -ABDde vilayet hakiminin görev süresi 4 yyldyr.
    -ABDde kysa vadeli borçlanmalar için kaynak ticari bankalardyr.
    -Fransada belediye meclisi halk tarafyndan 6 yyl için seçilir.
    -Fransada il meclisinin çaly?ma süresi 3 yyldyr.
    -Fransada 82 tarihinde itibaren geleneksel milliyetçi yapydan yerinden yönetime do?ru bir geçi? e?ilimi görülmü?tür.
    Mahalli idarelere en uygun vergi, bina ve arazi vergileri.
    5MAHALL‹ ‹DARELER MAL‹YES‹
    Belediyelerin K›sa Tarihçesi
    Gülhane Hatt› Hümayununu 1839 izleyen y›llarda Avrupadan dönen Osmanl› ayd›nlar›, oradaki kentlerde gördükleri belediye örgütünün ‹stanbulda kurulmas›n› arzuluyorlard›. Tanzimatç›lar art›k kent içi ulafl›m, su, konut ve sa¤l›k sorunlar›na çözüm getirilmesini aç›kça arzuluyorlard›. Y?te böyle bir ortamda K›r›m Sava?› ba?lam›? ve ‹stanbul, Osmanl› kuvvetlerinin yan› s›ra müttefik kuvvetlerinde merkez üssü hâline gelmiflti. Normal zamanlarda dahi sorun olan belediye hizmetleri, sava? ko?ullar›nda dahada problemli hâle gelmiflti. Bu durumunda etkisiyle Frans›zlar›n komün idaresi model al›nmak suretiyle, ilk belediye kuruluflu olan ‹stanbul ?ehremaneti kurulmu?tur. yönetimin bafl›nda, padiflah taraf›ndan atanan ?ehremini ad› verilen bir belediye baflkan› bulunuyordu. Ayr›ca, yine atama ile 12 üyeden oluflan bir ?ehir Meclisi vard›. iki yard›mc›s› ?ehir meclisinin do¤al üyesiydi. Meclis üyelerinin üçte ikisinin her y›l yeniden de¤iflik çevreleri temsil edecek biçimde atanmas› öngörülüyordu. ‹stanbul ?ehremanetine afla¤›daki görevler verilmiflti;
    • zorunlu ihtiyaç maddelerinin kolayl›kla bulunmas›n› sa¤lamak ve gözetmek,
    • narh tespiti ve denetimi,
    • yol, kald›r›m yap›m ve onar›m›,
    • ?ehrin temizlik i?lerinin yürütülmesi,
    • çarfl›, pazar ve esnaf denetimi, fiyat, kalite, ölçü ve tart› denetimi,
    • devlete ait vergi ve resimleri toplay›p Maliyeye teslim etmek.
    ‹stanbul ?ehremaneti çeflitli nedenlerle baflar›l› olamam›flt›r. Padiflah›n yaz›l› izni ile intizamy ?ehir Komisyonu kurulmufltur. Bu komisyonun görevi, kurulacak belediye yönetimi hakk›nda önerilerde bulunmak ve bir kurulu? tasar›s› haz›rlamakt›. Bu komisyona, yabanc› dil bilen ve Avrupa görmüfl Müslim ve gayrimüslim kimselerle, ‹stanbuldaki tan›nm›fl kimseler üye olarak atanm›fllard›.
    Müflterek kararname: ‹çiflleri Bakan›, Baflbakan ve Cumhurbaflkan› imzalar›n› tafl›yan düzenleme.
    Mahalle ve Yönetimi
    muhtar ve ihtiyar heyeti taraf›ndan yönetilir. Belediye s›n›rlar› içinde mahalle kurulmas›, kald›r›lmas›, birlefltirilmesi, bölünmesi, adlar›yla s›n›rlar›n›n tespiti ve de¤ifltirilmesi, belediye meclis karar› ve kaymakam›n görüflü üzerine valinin onay› ile olur.



    Belde Ad›n›n De¤ifltirilmesi
    belediye meclisi üye tam say›s›n›n en az dörtte üç ço¤unlu¤unun karar› ve valinin görüflü üzerine ‹çiflleri Bakanl›¤›n›n onay› ile de¤ifltirilir. Bu karar Resmi Gazetede yay›mlan›r. Beldenin ad›n›n de¤iflmesi ile belediyenin ad›da de¤iflmifl say›l›r.
    ‹ntikal: Bir yerden baflka bir yere geçme, geçifl.
    Tasfiye etmek: Yok etmek, ortadan kald›rmak.
    Hemflehri: Ayn› ilden olan kimse, memleketli.
    1-Belediye
    •Ola¤an(Normal)Belediyeler:büyükflehir belediyelerinin bulunmad›¤› iller ile bu illerin ilçelerinde ve di¤er beldelerde kurulmufl olan belediyelerdir.
    •Büyükflehir Belediyesi:En az üç ilçe veya ilk kademe belediyesini kapsayan, bu belediyeler aras›nda koordinasyonu sa¤layan; kanunlarla verilen görev ve sorumluluklar› yerine getiren, yetkileri kullanan belediyelerdir.
    •Büyükflehir Belediyesi S›n›rlar› ‹çindeki ‹lçe Belediyeleri:Bu belediyelerde aynen büyükflehir belediyelerinin tabi oldu¤u kanunlara ba¤l› olarak hizmet üretmektedirler.
    •‹lk kademe belediyesi:Büyükflehir belediye s›n›rlar› içinde ilçe kurulmaks›z›n oluflturulan ve büyükflehir ilçe belediyeleriyle ayn› yetki, imtiyaz ve sorumluluklara sahip belediyedir.
    Belediyenin organlar›:belediye meclisi, belediye encümeni ve belediye baflkan›d›r.
    Belediye Meclisi(Belediyenin karar organy)
    • Stratejik plan ile yat›r›m ve çal›flma programlar›n›, belediye faaliyetlerinin ve personelinin performans ölçütlerini görüflmek ve kabul etmek.
    • Bütçe ve kesin hesab› kabul etmek, bütçede kurumsal kodlama yap›lan birimler ile fonksiyonel s›n›fland›rman›n birinci düzeyleri aras›nda aktarma yapmak.
    • Belediyenin imar planlar›n› görüflmek ve onaylamak, büyükflehir ve il belediyelerinde il çevre düzeni plan›n› kabul etmek. Belediye s›n›rlar› il s›n›r› olan büyükflehir belediyelerinde il çevre düzeni plan› ilgili büyükflehir belediyeleri taraf›ndan yap›l›r veya yapt›r›l›r ve do¤rudan belediye meclisi taraf›ndan onaylan›r.
    • Borçlanmaya karar vermek.
    • Tafl›nmaz mal al›m›na, sat›m›na, takas›na, tahsisine, tahsis fleklinin de¤ifltirilmesine veya tahsisli bir tafl›nmaz›n kamu hizmetinde ihtiyaç duyulmamas› hâlinde tahsisin kald›r›lmas›na; üç y›ldan fazla kiralanmas›na ve süresi otuz y›l› geçmemek kayd›yla bunlar üzerinde s›n›rl› ayni hak tesisine karar vermek.
    • Kanunlarda vergi, resim, harç ve kat›lma pay› konusu yap›lmayan ve ilgililerin iste¤ine ba¤l› hizmetler için uygulanacak ücret tarifesini belirlemek.
    • fiartl› ba¤›fllar› kabul etmek.
    • Belediye ad›na imtiyaz verilmesine ve belediye yat›r›mlar›n›n yap-i?let veya yap-i?let-devret modeli ile yap›lmas›na; belediyeye ait ?irket, i?letme ve i?tiraklerin özelle?tirilmesine karar vermek.
    • Meclis baflkanl›k divan›n› ve encümen üyeleri ile ihtisas komisyonlar› üyelerini seçmek.
    • Belediye taraf›ndan ç›kar›lacak yönetmelikleri kabul etmek.
    • Meydan, cadde, sokak, park, tesis ve benzerlerine ad vermek; mahalle kurulmas›, kald›r›lmas›, birlefltirilmesi, s›n›rlar›n›n tespiti ve de¤ifltirilmesine karar vermek; beldeyi tan›t›c› amblem, flama ve benzerlerini kabul etmek.
    • Di¤er mahallî idarelerle birlik kurulmas›na, kurulmufl birliklere kat›lmaya veya ayr›lmaya karar vermek.
    • Belediye baflkan›yla encümen aras›ndaki anlaflmazl›klar› karara ba¤lamak.
    • Mücavir alanlara belediye hizmetlerinin götürülmesine karar vermek.
    • ‹mar planlar›na uygun ?ekilde haz›rlanm›? belediye imar programlar›n› kabul etmek
    Baflkanl›k Divan›
    Belediye meclisi, seçim sonuçlar›n›n ilan›n› takip eden beflinci gün belediye baflkan›n›n baflkanl›¤›nda kendili¤inden toplan›r. Meclis bu toplant›da, üyeleri aras›ndan gizli oyla meclis birinci ve ikinci baflkan vekili ile en az iki kâtip üyeyi iki yyl görev yapmak üzere seçer.
    Toplant› ve Karar Yeter Say›s›
    Belediye meclisi, üye tam say›s›n›n salt ço¤unlu¤uyla toplan›r ve kat›lanlar›n salt ço¤unlu¤uyla karar verir. Ancak karar yeter say›s›, üye tam say›s›n›n dörtte birinden az olamaz. Oylamada eflitlik ç›kmas› durumunda meclis baflkan›n›n bulundu¤u taraf ço¤unluk say›l›r. Gizli oylamalarda eflitlik ç›kmas› durumunda oylama tekrarlan›r, eflitli¤in bozulmamas› durumunda meclis baflkan› taraf›ndan kura çekilir. Meclisin toplanmas›nda, üye tam say›s›n›n salt ço¤unlu¤u sa¤lanamad›¤› takdirde baflkan, gün ve saatini tespit ederek en geç 3 gün içinde toplanmak üzere meclisi tatil eder.
    Meclis Kararlar›n›n Kesinleflmesi
    Belediye baflkan›, hukuka ayk›r› gördü¤ü meclis kararlar›n›, gerekçesinide belirterek yeniden görüflülmek üzere 5 gün içinde meclise iade edebilir.
    ‹htisas Komisyonlar›
    Belediye meclisi, üyeleri aras›ndan en az 3 en fazla 5 kifliden oluflan ihtisas komisyonlar› kurabilir. Komisyonlar›n bir y›l› geçmemek üzere ne kadar süre için kurulaca¤› ayn› meclis karar›nda belirtilir. ‹htisas komisyonlar›, her siyasi parti grubunun ve ba¤›ms›z üyelerin meclisteki üye say›s›n›n meclis üye tam say›s›na oranlanmas› suretiyle oluflturulur. ‹l ve ilçe belediyeleri ile nüfusu 10.000in üzerindeki belediyelerde plan ve bütçe ile imar komisyonlar›n›n kurulmas› zorunludur. imar komisyonu en fazla 10 ifl günü, di¤er komisyonlar ise 5 ifl günü içinde kendilerine havale edilen iflleri sonuçland›r›r.
    Denetim Komisyonu
    ‹l ve ilçe belediyeleri ile nüfusu 10.000in üzerindeki belediyelerde, belediye meclisi, her Ocak ay› toplant›s›nda belediyenin bir önceki y›l gelir ve giderleri ile hesap kay›t ve i?lemlerinin denetimi için kendi üyeleri aras›ndan gizli oyla ve üye say›s› üçten az, beflten çok olmamak üzere bir denetim komisyonu oluflturur.
    Meclisin Bilgi Edinme ve Denetim Yollar›
    Belediye meclisi, bilgi edinme ve denetim yetkisini faaliyet raporunu de¤erlendirme, denetim komisyonu, soru, ve gensoru yoluyla kullan›r. Meclis üyeleri, meclis baflkanl›¤›na önerge vererek belediye i?leriyle ilgili konularda sözlü veya yaz›l› soru sorabilir.
    Baflkan ve Meclis Üyelerinin Görüflmelere Kat›lamayaca¤› Durumlar
    kendileri, ikinci derece dâhil kan ve kay›n h›s›mlar› ve evlatl›klar› ilgili ifllerin görüflüldü¤ü meclis toplant›lar›na kat›lamazlar. Bu suretle meclis kararlar›n›n objektif ve tarafs›z bir flekilde al›nmas›na imkân sa¤lanmaktad›r.
    Meclis Üyeli¤inin Sona Ermesi
    Meclis üyeli¤i, ölüm ve istifa durumunda kendili¤inden sona erer. Meclis üyeli¤inden istifa dilekçesi belediye baflkanl›¤›na verilir ve baflkan taraf›ndan meclisin bilgisine sunulur. Özürsüz veya izinsiz olarak arka arkaya üç birleflim günü veya bir y›l içinde yap›lan toplant›lar›n yar›s›na kat›lmayan üyenin üyeli¤inin düflmesine, savunmas› al›nd›ktan sonra üye tam say›s›n›n salt ço¤unlu¤uyla karar verilir. Belediye meclisi üyeli¤ine seçilme yeterli¤inin kaybedilmesi durumunda, valinin bildirmesi üzerine Dan›fltay taraf›ndan üyeli¤in düflmesine karar verilir.
    Bo?alan Meclisin Görevinin Yerine Getirilmesi
    •Dan›fltay taraf›ndan feshi veya meclis toplant›lar›n›n ertelenmesi,
    •Meclis üye tam say›s›n›n yar›dan fazlas›n›n tutuklanmas›,
    •Yedek üyelerin getirilmesinden sonrada meclis üye say›s›n›n yar›s›ndan afla¤› düflmesi,
    •Geçici olarak görevden uzaklaflt›r›lmas›,
    Hâllerinde, meclis çal›flabilir duruma gelinceye veya yeni meclis seçimi yap›l›ncaya kadar meclis görevi, belediye encümeninin memur üyeleri taraf›ndan yürütülür.
    H›s›ml›k: Birbirine kan, evlenme veya evlat edinme sözleflmesi gibi bir ba¤la ba¤lanm›fl
    Kan h›s›ml›¤›: Birbirine kan ba¤› ile ba¤l› olanlar›n aras›ndaki akrabal›k (alt soy ve üst soy).
    Kay›n h›s›ml›¤›: Evlilik ba¤› nedeniyle e?lerin birbirinin kan h›s›mlar› ile kurulan akrabal›k.
    Huzur ve ‹zin Hakk›
    Meclis baflkan ve üyelerine, meclis ve ihtisas komisyonlar› toplant›lar›na kat›ld›klar› her gün için, belediye baflkan›na ödenmekte olan brüt ödene¤in günlük tutar›n›n 1/3ünü geçmemek üzere meclis taraf›ndan belirlenecek miktarda huzur hakk› ödenir. Meclis üyeleri hastal›klar› süresince izinli say›l›r. Ayr›ca mazeretleri durumunda, bir y›l içindeki toplant› süresinin yar›s›n› a?mamak ?artyyla istekleri üzerine meclis taraf›ndan izin verilebilir.
    Belediye Encümeni
    il belediyelerinde ve nüfusu 100.000in üzerindeki belediyelerde 7 ki?i, di¤er belediyelerde 5 ki?i.
    Belediye encümeninin görev ve yetkileri flunlard›r:
    • plan ve çal›flma program› ile bütçe ve kesin hesab› inceleyip belediye meclisine görü? bildirmek.
    •Y›ll›k çal›flma program›na al›nan ifllerle ilgili kamulaflt›rma kararlar›n› almak ve uygulamak.
    • Öngörülmeyen giderler ödene¤inin harcama yerlerini belirlemek.
    • Bütçede fonksiyonel s›n›fland›rman›n ikinci düzeyleri aras›nda aktarma yapmak.
    • Kanunlarda öngörülen cezalar› vermek.
    • Vergi, resim ve harçlar d›fl›nda kalan dava konusu olan alacaklar›n›n anlaflma ile tasfiyesi.
    • Tafl›nmaz mal sat›m›na, trampas›na ve tahsisine iliflkin meclis kararlar›n› uygulamak; süresi üç y›l› geçmemek üzere kiralanmas›na karar vermek.
    • Umuma aç›k yerlerin aç›l›fl ve kapan›fl saatlerini belirlemek.
    • Di¤er kanunlarda belediye encümenine verilen görevleri yerine getirmek.
    Encümen Toplant›s›
    Belediye encümeni, haftada en az bir kere toplan›r. Belediye baflkan› acil durumlarda encümeni toplant›ya ça¤›rabilir. Encümen üye tam say›s›n›n salt ço¤unlu¤uyla toplan›r ve kat›lanlar›n salt ço¤unlu¤uyla karar verir. Oylar›n eflitli¤i durumunda baflkan›n bulundu¤u taraf ço¤unluk say›l›r. Çekimser oy kullan›lamaz.
    Belediye Baflkan›
    Belediye baflkan›, belediye idaresinin bafl› ve belediye tüzel kiflili¤inin temsilcisidir. 63e kadar belediye meclisleri taraf›ndan seçilirken 63denitibaren halk taraf›ndan seçilmeye bafllanm›flt›r. görevinin devam› süresince siyasi partilerin yönetim ve denetim organlar›nda görev alamaz; profesyonel spor kulüplerinin baflkanl›¤›n› yapamaz ve yönetiminde bulunamaz.
    Belediye Baflkan›n›n Görev ve Yetkileri
    • en üst amir olarak belediye teflkilat›n› sevk ve idare etmek, hak ve menfaatlerini korumak.
    • Belediyeyi stratejik plana uygun olarak yönetmek, belediye idaresinin kurumsal stratejilerini oluflturmak, bu stratejilere uygun olarak bütçeyi, belediye faaliyetlerinin ve personelinin performans ölçütlerini haz›rlamak ve uygulamak, izlemek ve de¤erlendirmek.
    • Belediyeyi Devlet dairelerinde ve törenlerde, davac› veya daval› olarak da yarg› yerlerinde temsil etmek veya vekil tayin etmek.
    • Meclise ve encümene baflkanl›k etmek.
    • Belediyenin tafl›n›r ve tafl›nmaz mallar›n› idare etmek.
    • Belediyenin gelir ve alacaklar›n› takip ve tahsil etmek.
    • Yetkili organlar›n karar›n› almak flart›yla sözleflme yapmak.
    • Meclis ve encümen kararlar›n› uygulamak.
    • Bütçeyi uygulamak, bütçe meclis ve encümen yetkisi d›?›ndaki aktarmalara onay vermek.
    • Belediye personelini atamak.
    • Belediye ve ba¤l› kurulufllar› ile iflletmelerini denetlemek.
    • fiarts›z ba¤›fllar› kabul etmek.
    • Belde halk›n›n huzur, esenlik, sa¤l›k ve mutlulu¤u için gereken önlemleri almak.
    • Bütçede yoksul ve muhtaçlar için ayr›lan ödene¤i kullanmak, özürlülere yönelik hizmetleri yürütmek ve özürlüler merkezini oluflturmak.
    • Temsil ve a¤›rlama giderleri için ayr›lan ödene¤i kullanmak.
    • Kanunlarla belediyeye verilen ve belediye meclisi veya belediye encümeni karar›n› gerektirmeyen görevleri yapmak ve yetkileri kullanmak.
    Baflkan Vekili
    belediye meclisi üyeleri aras›ndan birini baflkan vekili olarak görevlendirir. Baflkan vekili, baflkan›n yetkilerine sahiptir. Baflkan vekiline, baflkana ödenen ayl›k brüt ödene¤i üzerinden ödenek verilir.
    ‹htilaf Hâli
    Belediye baflkan›n›n kendisinin, 1 ve 2.derecedeki kan ve kay›n h›s›mlar›n›n ve evlatl›klar›n›n, belediye ile ihtilafl› oldu¤u durumlarda dava aç›lmas› ve bu davada belediyenin temsili, meclis birinci baflkan vekili, bulunmad›¤› takdirde ikinci baflkan vekili veya bunlar›n yetkilendirece¤i kifliler taraf›ndan yerine getirilir.
    Belediye Baflkanl›¤›n›n Sona Ermesi
    • Belediye baflkanl›¤›, ölüm ve istifa hâllerinde kendili¤inden sona erer.
    • Mazeretsiz ve kesintisiz olarak yirmi günden fazla görevini terk etmesi ve bu durumun mahallin mülki idare amiri taraf›ndan belirlenmesi,
    • Seçilme yeterli¤ini kaybetmesi,
    • Görevini sürdürmesine engel bir hastal›k veya sakatl›k durumunun yetkili sa¤l›k kuruluflu raporuyla belgelenmesi,
    • Meclisin feshine neden olan eylem ve i?lemlere kat›lmas› hâlde ‹çiflleri Bakanl›¤›n›n ba?vurusu üzerine Dan›fltay karar›yla baflkanl›k s›fat› sona erer.
    Belediye Baflkanl›¤›n›n Boflalmas› Hâlinde Yap›lacak ‹fllemler
    Vali, belediye meclisinin on gün içinde toplar. Meclis, vekillerin bulunmamas› durumunda en yafll› üyenin baflkanl›¤›nda toplanyr. baflkanl›¤›n›n boflalmas›, görevden uzaklaflt›r›lmas›, tutuklanmas› seçim dönemini a?acak biçimde kamu hizmetinden yasaklanma cezas›n›n verilmifl olmas› durumunda bir baflkan vekili seçer.
    BELED‹YELER‹N GÖREVLER‹
    1-genellik ilkesi: yasalar›n belediyelerce yap›lmas›n› yasaklamad›¤› hizmeti görmeye yetkilidirler.
    2-yetki ilkesi:yapmak istedikleri her hizmet için devletten yetki almak zorundad›rlar.
    3-liste ilkesi:hizmetler yasalarda teker teker say›larak yer alabilir. belediyelerin yapabilecekleri veya yapmalar› gereken hizmetler âdeta parmakla say›l›r gibi aç›kl›kla fakat s›n›rl› olarak tespit edilebilir. Belediyeler bu durumda, ancak belirtilen hizmetleri yapabilirler.
    4-karma sistem ilkesi:Hayat›n dinamikli¤i içinde hizmetler dura¤an olmay›p sürekli de¤iflebilir nitelik gösterdi¤inden ve kal›ba girmedi¤inden, hizmetler yasalarla liste hâlinde say›lmakla beraber, ayr›ca yap›lmas› yasaklanmam›? veya yap›lmas› aç›kça baflka kurulufllara verilmemi? hizmetleri yapmaklada yetkili k›l›n›rlar. 2007de iptal edilmifltir.
    Büyükflehir ile nüfusu 100.000nin üzerindeki belediyelerin görevleri
    1-kad›nlar ve çocuklar için konuk evleri açmaktad›r. Di¤er belediyelerde mali durumlar› ve hizmet önceliklerini de¤erlendirerek kad›nlar ve çocuklar için konuk evleri açabilirler.
    2-okul binalar›n›n inflaat›, bak›my, onar›m› ve malzeme ihtiyaçlar›n› karfl›layabilir
    3-sa¤l›kla ilgili her türlü tesisi açabilir ve iflletebilir
    4-mabetlerin yap›m›, bak›m›, onar›m›n› yapabilir
    5-kültür ve tabiat varl›klar› ile tarihî dokunun ve kent tarihi bak›m›ndan önem tafl›yan mekânlar›n ve ifllevlerinin korunmas›, bak›m ve onar›m›, korunmas› mümkün olmayanlar› asl›na uygun olarak yeniden infla edebilir
    6-sporu teflvik etmek amac›yla gençlere spor malzemesi, amatör spor kulüplerine ayni ve nakdi yard›m yapar, her türlü amatör spor karfl›laflmalar› düzenler, yurt içi ve yurt d›fl› müsabakalarda üstün baflar› gösteren veya derece alan ö¤rencilere, sporculara, teknik yöneticilere ve antrenörlere belediye meclisi karar›yla ödül verebilir. Belediyelerin sporu teflvik amac›yla yapacaklar› nakdi yard›m bir önceki y›l genel bütçe vergi gelirlerinden belediyeleri için tahakkuk eden miktar›n binde yedisini geçemez
    7-G›da bankac›l›¤› yapabilir.
    Belediyenin Görev ve Sorumluluklar›
    1-‹mar
    2-su ve kanalizasyon
    3-ulafl›m kentsel altyap›
    4-co¤rafi ve kent bilgi sistemleri
    5-çevre ve çevre sa¤l›¤›
    6-temizlik ve kat› at›k
    7-zab›ta
    8-itfaiye
    9-acil yard›m, kurtarma ve ambulans
    10-?ehir içi trafik
    11-defin ve mezarl›klar
    12-a¤açland›rma, park ve yeflil alanlar
    13-konut
    14-kültür ve sanat
    15-turizm ve tan›t›m, gençlik ve spor
    16-sosyal hizmet ve yard›m
    17-nikâh
    18-meslek ve beceri kazand›rma
    19-ekonomi ve ticaretin gelifltirilmesi.
    Belediyenin Yetkileri ve ‹mtiyazlar›
    • Belde sakinlerinin mahalli müflterek nitelikteki ihtiyaçlar›n› karfl›lamak.
    • Kanunlar›n belediyeye verdi¤i yetki çerçevesinde yönetmelik ç›karmak, belediye yasaklar› koymak ve uygulamak, cezalar› vermek
    • Gerçek ve tüzel kiflilerin faaliyetleri ile ilgili olarak kanundaki izin veya ruhsat› vermek
    • Özel kanunlar› gere¤ince belediyeye ait vergi, resim, harç, katk› ve kat›lma paylar›n›n tarh, tahakkuk ve tahsilini yapmak; vergi, resim ve harç d›fl›ndaki özel hukuk hükümlerine göre tahsili gereken do¤algaz, su, at›k su ve hizmet karfl›l›¤› alacaklar›n tahsilini yapmak
    • Müktesep haklar sakl› kalmak üzere; içme, kullanma ve endüstri suyu sa¤lamak; at›k su ve ya¤mur suyunun uzaklaflt›r›lmas›n› sa¤lamak; tesisleri kurmak, kurdurmak, iflletmek ve ifllettirmek; kaynak sular›n› iflletmek veya ifllettirmek
    • Toplu tafl›ma yapmak; bu amaçla otobüs, deniz ve su ulafl›m araçlar›, tünel, rayl› sistem dâhil her türlü toplu tafl›ma sistemlerini kurmak, kurdurmak, iflletmek ve ifllettirmek
    • Kat› at›klar›n toplanmas›, tafl›nmas›, ayr›flt›r›lmas›, geri kazan›m›, ortadan kald›r›lmas› ve depolanmas› ile ilgili bütün hizmetleri yapmak ve yapt›rmak
    • Mahalli müflterek nitelikteki hizmetlerin yerine getirilmesi amac›yla belediye s›n›rlar› ve mücavir alanlar içerisinde tafl›nmaz mallar› almak, kamulaflt›rmak, satmak, kiralamak veya kiraya vermek, trampa etmek, tahsis etmek, bunlar üzerinde s›n›rl› ayni hak tesis etmek
    • Borç almak, ba¤›fl kabul etmek
    • Toptanc› ve perakendeci hâlleri, otobüs terminali, fuar alan›, mezbaha, ilgili mevzuata göre yat liman› ve iskele kurmak, kurdurmak, iflletmek, ifllettirmek veya bu yerlerin gerçek ve tüzel kiflilerce aç›lmas›na izin vermek
    • Vergi, resim ve harçlar d›fl›nda kalan dava konusu uyuflmazl›klar›n anlaflmayla tasfiyesine karar vermek
    • Gayris›hhi müesseseler ile umuma aç›k istirahat ve e¤lence yerlerini ruhsatland›rmak
    • Beldede ekonomi ve ticaretin gelifltirilmesi ve kay›t alt›na al›nmas› amac›yla izinsiz sat›fl yapan seyyar sat›c›lar› faaliyetten men etmek, izinsiz sat›fl yapan seyyar sat›c›lar›n faaliyetten men edilmesi sonucu, cezas› ödenmeyerek iki gün içinde geri al›nmayan g›da maddelerini g›da bankalar›na, yoksullara vermek.
    • Reklam panolar› ve tan›t›c› tabelalar konusunda standartlar getirmek.
    • Gayris›hhi ifl yerlerini, e¤lence yerlerini, halk sa¤l›¤›na ve çevreye etkisi olan di¤er ifl yerlerini kentin belirli yerlerinde toplamak; hafriyat topra¤› ve moloz döküm alanlar›n›; s›v›laflt›r›lm›fl LPG depolama sahalar›n›; inflaat malzemeleri, odun, kömür ve hurda depolama alanlar› ve sat›fl yerlerini belirlemek; ta?y›malarda çevre kirlili¤i oluflmamas› için gereken tedbirleri almak.
    • Kara, deniz, su ve demir yolu üzerinde iflletilen her türlü servis ve toplu tafl›ma araçlar› ile taksi say›lar›n›, bilet ücret ve tarifelerini, zaman ve güzergâhlar›n› belirlemek; durak yerleri ile kara yolu, yol, cadde, sokak, meydan ve benzeri yerler üzerinde araç park yerlerini tespit etmek ve iflletmek, ifllettirmek veya kiraya vermek; kanunlar›n belediyelere verdi¤i trafik düzenlemesinin gerektirdi¤i bütün iflleri yürütmek
    • mevzuata göre kurulufl izni verilen alanda tesis edilecek elektronik haberleflme istasyonlar›na kent ve yap› esteti¤i ile elektronik haberleflme hizmetinin gerekleri dikkate al›narak ücret karfl›l›¤›nda yer seçim belgesi vermek.
    Trampa: bir nesnenin dolays›z olarak bir baflka nesne ile de¤ifltirilmesi, de¤ifl tokufl, takas.

    Di¤er Kurulufllarla ‹liflkiler
    • Mahalli idareler ile di¤er kamu kurum ve kurulufllar›na ait yap›m, bak›m, onar›m ve tafl›ma ifllerini bedelli veya bedelsiz üstlenebilir veya bu kurulufllar ile ortak hizmet projeleri gerçeklefltirebilir ve bu amaçla gerekli kaynak aktar›m›nda bulunabilir.
    • Mahalli idareler ile merkezî idareye ait asli görev hizmetlerin yerine getirilmesi amac›yla gerekli ayni ihtiyaçlar› karfl›layabilir, geçici olarak araç ve personel temin edebilir.
    • Kamu kurumu niteli¤indeki meslek kurulufllar›, kamu yarar›na çal›flan dernekler, Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tan›nm›fl vak›flar ve meslek odalar› ile ortak hizmet projeleri gerçeklefltirebilir. Di¤er dernek ve vak›flar ile gerçeklefltirilecek ortak hizmet projeleri için mahallin en büyük mülki idare amirinin izninin al›nmas› gerekir.
    • Kendilerine ait tafl›nmaz mallar›, asli görev ve hizmetlerinde kullan›lmak üzere bedelli veya bedelsiz olarak mahalli idareler ile di¤er kamu kurum ve kurulufllar›na devredebilir veya süresi 25 y›l› geçmemek üzere tahsis edebilir. ayn› kurulufllara kirayada verilebilir. Bu tafl›nmazlar›n, tahsis amac› d›fl›nda kullan›lmas› hâlinde tahsis i?lemi iptal edilir. Kamu kurum ve kurulufllar›na belediyeler, ba¤l› kurulufllar› ve belediye flirketlerince devir veya tahsis edilen tafl›nmazlar, kamu konutu ve sosyal tesis olarak kullan›lamaz.
    Belediye Teflkilat› (Örgütü)
    Belediye teflkilat›, norm kadroya uygun olarak yaz› iflleri, mali hizmetler, fen iflleri ve zab›ta birimlerinden oluflur. Beldenin nüfusu, fiziki ve co¤rafi yap›s›, ekonomik, sosyal ve kültürel özellikleri ile geliflme potansiyeli dikkate al›narak, norm kadro ilke ve standartlar›na uygun olarak gerekti¤inde sa¤l›k, itfaiye, imar, insan kaynaklar›, hukuk iflleri ve ihtiyaca göre di¤er birimler oluflturulabilir. Bu birimlerin kurulmas›, kald›r›lmas› veya birlefltirilmesi belediye meclisinin karar›yla olur.
    BELED‹YELER‹N DENET‹M‹
    Denetimin Amac›:faaliyet ve ifllemlerinde hatalar›n önlenmesine yard›mc› olmak, çal›flanlar›n ve belediye teflkilat›n›n geliflmesine, yönetim ve kontrol sistemlerinin geçerli, güvenilir ve tutarl› duruma gelmesine rehberlik etmek amac›yla hizmetlerin süreç ve sonuçlar›n› mevzuata, önceden belirlenmifl amaç ve hedeflere, performans ölçütlerine ve kalite standartlar›na göre tarafs›z olarak analiz etmek, karfl›laflt›rmak ve ölçmek; kan›tlara dayal› olarak de¤erlendirmek, elde edilen sonuçlar› rapor hâline getirerek ilgililere duyurmakt›r.
    Denetimin Kapsam› ve Türleri:Belediyelerde iç ve d›fl denetim yap›l›r. ifl ve ifllemlerin hukuka uygunlu¤u ile mali ve performans denetimini kapsar. mali ifllemler d›fl›nda kalan di¤er idari ifllemleri, hukuka uygunluk ve idarenin bütünlü¤ü aç›s›ndan ‹çiflleri Bakanl›¤› taraf›ndanda denetlenir. Denetime iliflkin sonuçlar kamuoyuna aç›klan›r ve meclisin bilgisine sunulur.
    Faaliyet Raporu:Belediye baflkan›, stratejik plan ve performans hedeflerine göre yürütülen faaliyetleri, belirlenmifl performans ölçütlerine göre hedef ve gerçekleflme durumu ile meydana gelen sapmalar›n nedenlerini ve belediye borçlar›n›n durumunu aç›klayan faaliyet raporunu haz›rlar. ba¤l› kurulufl ve iflletmeler ile belediye ortakl›klar›na iliflkin bilgi ve de¤erlendirmelerede yer verilir. Nisan ay› toplant›s›nda belediye baflkan› taraf›ndan meclise sunulur. Raporun bir örne¤i ‹çiflleri Bakanl›¤›na gönderilir ve kamuoyunada aç›klan›r.
    Hizmetlerde Aksama:Belediye hizmetlerinin ciddi bir biçimde aksat›ld›¤›n›n ve bu durumun halk›n sa¤l›k, huzur ve esenli¤ini hayati derecede olumsuz etkiledi¤inin ‹çiflleri Bakanl›¤›n›n talebi üzerine yetkili sulh hukuk hâkimi taraf›ndan belirlenmesi durumunda içiflleri bakan›, hizmetlerde meydana gelecek aksaman›n giderilmesini, hizmetin özelli¤ine göre makul bir süre vererek belediye baflkan›ndan ister. Aksama giderilemezse söz konusu hizmetin yerine getirilmesini o ilin valisinden ister. Bu durumda vali, aksakl›¤› öncelikle belediyenin araç, gereç, personel ve di¤er kaynaklar›yla giderir.Mümkün olmad›¤› takdirde di¤er kamu kurum ve kurulufllar›n›n imkânlar›n›da kullanabilir. Ortaya ç›kacak maliyet, vali taraf›ndan ‹ller Bankas›na bildirilir ve ‹ller Bankas›nca o belediyenin müteakip ay genel bütçe vergi gelirleri tahsilat› toplam› üzerinden belediyeye ayr›lan paydan valilik emrine gönderilir. ‹çiflleri Bakanl›¤›n›n talebi üzerine sulh hukuk hâkimi taraf›ndan al›nan karara karfl› ilgili belediyece asliye hukuk mahkemesine itiraz edilebilir.
    6MAHALL‹ ‹DARELER
    BELED‹YEN‹N GEL‹RLER‹
    • Kanunlarla gösterilen belediye vergi, resim, harç ve kat›lma paylar›
    - Belediye Gelirleri Kanunu’na göre elde edilen gelirler
    - Emlak vergisi
    • Genel bütçe vergi gelirlerinden ayr›lan pay
    • Genel ve özel bütçeli idarelerden yap›lacak ödemeler
    • Tafl›n›r ve tafl›nmaz mallar›n kira, sat›fl ve baflka suretle elde edilecek gelirler
    • Belediye meclisi taraf›ndan belirlenecek tarifelere göre tahsil edilecek ücretler
    • Faiz ve ceza gelirleri
    • Ba¤›fllar
    • Her türlü giriflim, ifltirak ve faaliyetler karfl›l›¤› sa¤lanan gelirler
    • Di¤er gelirler
    Belediye Vergileri
    1-‹lan ve Reklam Vergisi
    Konu: Belediye s›n›rlar› ile mücavir alanlar› içinde yap›lan her türlü ilan ve reklam,
    Mükellef: Yurt d›fl›ndan gönderilen ilan ve reklamlar dahil olmak üzere, ilan ve reklam› kendi ad›na yapan veya yapt›ran gerçek veya tüzel kiflilerdir.
    Sorumlu: ‹lan ve reklam ifllerini meslek olarak devaml› yürütenler, baflkalar› ad›na yapt›klar› ilan ve reklamlara ait vergileri mükellefler ad›na yat›rmakla sorumludurlar.
    Tarife: Bu verginin tarifesi spesifik bir yap›dad›r. Tarifede metrekare ve adet ölçülerine göre düzenleme yap›larak, her spesifik tarifede oldu¤u gibi vergi miktarlar›na yer verilmifltir.
    Mücavir alan: ‹mar mevzuat› bak›m›ndan belediyelerin kontrol ve sorumlulu¤u alt›na verilmifl olan alanlard›r. Mücavir alan s›n›rlar› belediye meclisi ile il idare kurulu karar›yla
    tespit edildikten sonra vilayetlerce Bay›nd›rl›k ve ‹skân Bakanl›¤›na gönderilir. Bakanl›k bunlar› inceleyerek, aynen veya de¤ifltirerek onamaya veya de¤ifltirilmek üzere iadeye yetkilidir. Mücavir alan›n ilgili belediye s›n›r›na bitiflik olmas› gerekmez. Ayr›ca, bu alanlar köyleri de kapsayabilir. Mücavir alandan ç›kar›lmak da ayn› usule tabidir.
    Ödeme: Vergiye tabi ilan ve reklamlarda, ilan ve reklam iflinin mükellefçe yap›lmas› hâlinde ilan veya reklam iflinin yap›lmas›ndan önce mükellef taraf›ndan, ilan ve reklam iflinin bu ifli mutad meslek olarak ifa edenler taraf›ndan yap›lmas› hâlinde ilan ve reklam iflini yapanlarca ilan veya reklam›n yap›ld›¤› ay› takip eden ay›n yirminci günü akflam›na kadar verilecek beyanname üzerine tarh ve tahakkuk ettirilir.
    2-E¤lence Vergisi
    Konu:mücavir alanlar içinde yer alan e¤lence iflletmelerinin faaliyetleridir. Bunlar;
    • Yerli ve yabanc› film gösterilen sinemalar,
    • Tiyatro, opera, operet, bale, karagöz, kukla, orta oyunlar›,
    • Spor yar›flmalar›, at yar›fllar›, konserler,
    • Sirkler, lunaparklar, çalg›l› bahçeler ve benzerleri,
    • Müflterek bahisler,
    • Biletle girilmesi zorunlu olmayan e¤lence yerleri
    Mükellef: E¤lence yerlerini iflleten gerçek veya tüzel kiflilerdir.
    Ödeme: Vergi, biletle girilen yerlerde bilet bedellerine eklenmek suretiyle hesaplan›r ve belediye taraf›ndan özel damga konulmas› s›ras›nda ödenir. Biletlerin kullan›lmadan iadesi hâlinde peflin olarak ödenen vergi geri verilir. Di¤erlerinde ise her aya ait vergi o ay› takip eden ay›n yirminci günü akflam›na kadar ilgili belediyeye yat›r›l›r. Yerli ve yabanc› film gösterimlerinden toplanan verginin %75i Kültür ve Turizm Bakanl›¤› Merkez Saymanl›k hesab›na, %25i ilgili belediyeye tahsilini takip eden ay›n 15i akflam›na kadar aktar›l›r.
    3-Haberleflme Vergisi
    Konu: Belediye s›n›rlar› ve mücavir alanlar içinde Posta Telgraf Telefon iflletmesi taraf›n dan tahsil edilen telefon, teleks, faksimili ve data ücretleri (tesis, devir ve nakil ücretleri hariç) haberleflme vergisine tabidir.
    Mükellef: Vergiye konu olan ücretleri tahsil eden Posta Telgraf Telefon idaresidir.
    Matrah: Tesis, devir ve nakil ücretleri hariç olmak üzere tahsil edilen ücrettir.
    Oran: Haberleflme vergisinin oran› %1’dir.
    ‹stisnalar: Kamu kurulufllar›n›n teleks, faksimili ve data ücretinden vergi al›nmaz.
    Ödeme: Bir ay içinde tahsil edilen haberleflme vergisi, tahsilat› takip eden ay sonuna kadar
    ilgili belediyeye bir beyanname ile bildirilir ve ayn› süre içinde ödenir.
    4-Elektrik ve Hava Gaz› Tüketim Vergisi
    Konu: mücavir alanlar içinde elektrik ve hava gaz› tüketimi bu verginin konusudur.
    Mükellef: Elektrik ve hava gaz›n› tüketenlerdir.
    Sorumlu: Elektrik enerjisini tedarik eden ve hava gaz›n› da¤›tan kurulufllar, sat›fl bedeli ile birlikte bu verginin de tahsilinden ve ilgili belediyeye yat›r›lmas›ndan sorumludurlar.
    Organize sanayi bölgelerinde tüketilen elektrik enerjisinin vergisini, organize sanayi bölgeleri tüzel kifliliklerine elektri¤i temin eden kurulufl öder.
    Ödeme: Vergiyi tahsil eden kurulufllar, tahsil tarihini takip eden ay›n 20nci günü akflam›na kadar bir beyanname ile bildirmeye ve vergiyi ayn› sürede ödemeye mecburdurlar.
    5-Yang›n Sigortas› Vergisi
    Konu: Belediye s›n›rlar› ve mücavir alanlar içindeki menkul ve gayrimenkul mallar için yap›lan yang›n sigortalar› dolay›s›yla al›nan primler, bu verginin konusunu oluflturur.
    Mükellef: Sigorta flirketleridir.
    Matrah: Yap›lan yang›n sigorta muameleleri dolay›s›yla al›nan primlerin tutar›d›r.
    Oran: Yang›n sigortas› vergisinin oran› %10’dur.
    Ödeme: Mükellefler bir ay içindeki vergiye tabi ifllemlerini ertesi ay›n yirminci günü akflam›na kadar ba¤l› bulunduklar› belediyeye bir beyanname ile bildirmeye ve hesaplanan vergiyi ayn› sürede ödemeye mecburdurlar.
    6-Çevre Temizlik Vergisi
    Konu: Belediye s›n›rlar› ve mücavir alanlar içinde bulunan ve belediyelerin çevre temizlik hizmetlerinden yararlanan konut, ifl yeri ve di¤er flekillerde kullan›lan binalar çevre temizlik vergisine tabidir.
    Mükellef: Verginin mükellefi binalar› kullananlard›r. Mükellefiyet binan›n kullan›m› ile bafllar.
    Tarife: Konutlara ait çevre temizlik vergisi, su tüketim miktar› esas al›nmak suretiylemetreküp bafl›na büyükflehirlerde 23 kurufl, di¤er belediyelerde 18 kurufl olarak hesaplan›r. (2011 y›l› yeniden de¤erleme oran›na göre 2012 y›l› için belirlenen tutar).
    Ödeme: Su tüketim miktar› esas al›nmak suretiyle hesaplanan çevre temizlik vergisi, su faturas›nda ayr›ca gösterilmek suretiyle tahakkuk etmifl say›l›r. Tahakkuk eden vergi, su tüketim bedeli ile birlikte belediyelerce tahsil edilir.
    Belediye Harçlar›
    1-‹flgal Harc›
    Konu: Belediye s›n›rlar› içinde bulunan yerlerden herhangi birinin sat›fl yapmak veya sair maksatlarla ve yetkili mercilerden izin al›narak ya da izin al›nmadan geçici olarak iflgal edilmesi, iflgal harc›na tabidir.
    1.Pazar veya panay›r kurulan yerlerin, meydanlar›n, mezat yerlerinin her türlü mal ve hayvan sat›c›lar› taraf›ndan iflgali
    2.Yol, meydan, pazar, iskele, köprü gibi umuma ait yerlerden bir k›sm›n›n iflgali,
    3.Motorlu kara tafl›tlar›n›n (bisiklet ve motorsikletler hariç) park etmeleri için il trafik komisyonlar›n›n olumlu görüflü al›narak belediyelerce flehir merkezlerinde tesis edilen ve iflletilen mahallerin çal›flma saatleri içinde tafl›tlar taraf›ndan iflgali.
    Mükellef: Yukar›da belirtilen amaçlarla bu yerleri iflgal edenlerdir.
    Matrah: ‹flgal edilen yerlerin metrekare olarak alan› veya hayvan adedi/tafl›t adedidir.
    Tarife: ‹flgal harc› afla¤›da gösterilen hadler içinde düzenlenecek tarifeye göre al›n›r.
    2-Tatil Günlerinde Çal›flma Ruhsat› Harc›
    Konu: Hafta tatili ve ulusal bayram günlerinde çal›flmalar› belediyelerce izne ba¤l› ifl yerlerine ruhsat verilmesi, bu harc›n konusudur.
    Mükellef: Kendisine çal›flma ruhsat› verilen gerçek veya tüzel kiflidir.
    Tarife: ‹flin mahiyetine göre y›lda T20’den az, T800’den çok olmamak üzere belediyemeclislerince tespit edilir.
    Bu harc›n mükellefiyet dönemi, çal›flma izninin kullan›laca¤› takvim y›l›d›r. Y›l içinde mükellefiyete girilmesi veya iflin terk edilmesi hâllerinde mükellefiyet, çal›fl›lan süreyle s›n›rl›d›r. Mükellefiyete girilen veya ç›k›lan ay kesirleri tam ay say›l›r.
    Ödeme: Harç, makbuz karfl›l›¤›nda peflin olarak al›n›r.
    3-Kaynak Sular› Harc›
    Konu: Özel kaplara doldurulup sat›lacak ifllenmifl sular dahil kaynak sular›n›n belediyelerce
    denetlenerek hangi kaynaklara ait olduklar›n› gösterecek flekilde bu kaplara özel iflaret konulmas›, harc›n konusunu oluflturur.
    Mükellef: Kaynak sular›n› özel iflaretli kaplara doldurup satanlard›r.
    Tarife: Afla¤›daki hadler içinde düzenlenecek tarifeye göre al›n›r.
    4-Tellall›k Harc›
    Konu: Belediye s›n›rlar› ve mücavir alanlar içinde belediyelere ait hal, bal›khane, mezat yerleri ve ilgilinin iste¤ine ba¤l› olarak belediye tellal› bulundurulan sair yerlerde, gerçek veya tüzel kifliler taraf›ndan her ne surette olursa olsun her çeflit menkul ve gayrimenkul mal ve mahsullerin sat›fl›, tellall›k harc›na tabidir.
    Mükellef: Mal ve mahsullerini satan gerçek veya tüzel kiflilerdir.
    Matrah: Harc›n konusuna giren sat›fllar›n gayrisafi tutar›d›r. Bu tutardan hangi ad ile olursa olsun hiçbir indirim yap›lmaz.
    Oran: Harc›n oran› %2’dir. T100’yi aflan sat›fllarda aflan k›s›m için oran %1’dir.
    Ödeme: Harç, belediye yetkilileri taraf›ndan makbuz karfl›l›¤›nda tahsil edilir.
    Tellal: Bir fleyin sat›laca¤›n› veya herhangi bir fleyi halka duyurmak için çarfl›da, pazarda yüksek sesle ba¤›ran kifli; ça¤›rtmaç; münadi.
    5-Hayvan Kesimi, Muayene ve Denetleme Harc›
    Konu: Belediye s›n›rlar› ve mücavir alanlar içinde, belediyelerce veya yetkili mercilerce verilen izne dayan›larak özel kifli ve kurulufllarca oluflturulan mezbahalarda kesilen hayvanlar›n kesim öncesi ve sonras› muayenesi veya belediye s›n›rlar› ve mücavir alanlar d›fl›nda kesilmifl olup da belediye s›n›rlar› içinde sat›fla arz edilecek etlerin sa¤l›k bak›m›ndan muayene ve denetlenmesi, bu harca tabidir. Ancak, 2678 say›l› Kanuna göre kurulan resmî ve özel kombinalar bu harçtan muaft›r.
    Mükellef: Hayvan veya et sahipleridir.
    Tarife: Harç hayvan bafl›na afla¤›daki tarifeye göre hesaplan›r:
    Ödeme: Harç makbuz karfl›l›¤›nda peflin olarak tahsil edilir.
    6-Ölçü ve Tart› Aletleri Muayene Harc›
    Konu: Ölçü ve tart› aletleri ile ölçeklerin ilgili kanun ve tüzük hükümlerine göre belediyelerce damgalanmas›, bu harc›n konusudur.
    Tarife: Bu harç afla¤›daki tarifeye göre al›n›r:
    Ödeme: Harç, damgalama s›ras›nda makbuz karfl›l›¤›nda ödenir.
    7-Bina ‹nflaat Harc›
    Konu: her türlü bina inflaat› (ilave ve de¤ifliklikler dahil), belediyeden ruhsat al›nmas›nda, tarifedeki miktarlar üzerinden bu harca tabidir.
    Mükellef: ‹nflaat, ilave veya tadilat için inflaat ruhsat› alanlard›r. Binan›n kullan›l›fl tarz›n›n de¤ifltirilmesi hâlinde binan›n sahipleridir.
    Tarife: Bina inflaat harc› afla¤›daki tarifeye göre al›n›r:
    Ödeme: ‹nflaat ruhsat›n›n al›nmas›ndan önce makbuz karfl›l›¤› belediyeye ödenir.
    8-Kay›t ve Suret Harc›: Belediyeler ve belediyelere ba¤l› müesseselerden istenecek her türlü kay›t suretleriyle gayrimenkullerle ilgili harita plan ve krokilerin suretleri, bu harca tabidir.
    9-‹mar ile ‹lgili Harçlar
    Parselasyon Harc›:ilk kez yap›lan veya istek üzerine gerçekle?ltirilen, bu harc›n konusudur.
    10-‹fraz ve Tevhit Harc›:Belediyece verilen kararlar, bu harca tabi tutulmufltur.
    ‹fraz: Arazinin parçalanmas›, bölünmesi, araziyi imar aç›s›ndan uygun parçalara bölme.
    Tevhid: Birlefltirme.
    11-‹lan ve Proje Tasdik Harc›: Proje tasdik ifllemleri bu harca tabidir.
    12-Zemin Açma ‹zni ve Toprak Hafriyat› Harc›: Zemin ve yol kanal açma izni verilmesi, yap›m ve y›k›m art›¤› malzeme ile toprak kaz›s›n›n tafl›nmas› için belediyelerce yer gösterilmesi ve bu yerlerin tesviyesi bu harca tabidir.
    13-Yap› Kullanma ‹zni Harc›: Yap› kullanma izni verilmesi karfl›l›¤›nda al›nan harçt›r.
    14-‹fl yeri Açma ‹zni Harc›: Bir ifl yerinin aç›lmas› izni bu harca konu olmufltur.
    15- Muayene, Ruhsat ve Rapor Harc›:al›nmas› zorunlu veya iste¤e ba¤l› görülen ve belediyeler taraf›ndan düzenlenerek ilgilisine verilecek, muayene ve sa¤l›kla veya fenni konularla ilgili tahlillere iliflkin ruhsatlar, rapor ve belgeler bu harca tabidir.
    16-Sa¤l›k Belgesi Harc›: Yapt›klar› ifller ve gördükleri hizmetler dolay›s›yla belediyelerden sa¤l›k belgesi almak mecburiyetinde olan kiflilere verilecek belgeler ile bunlar›n belli aral›klarla yenilenmeleri bu harca tabidir.
    Di¤er Gelirler
    1-Müze Girifl Ücretlerinden Belediye Pay›: TBMM’ye ba¤l› millî saraylar hariç, belediye ve mücavir alan s›n›rlar› içinde gerçek ve tüzel kiflilerce iflletilen her türlü müzelerin girifl ücretlerinin %5’i belediye pay› olarak ayr›l›r. Belediye pay›n›n tahsilat› takip eden ay›n 15. günü akflam›na kadar müzenin bulundu¤u yer belediyesine ödenmesi mecburidir. Büyükflehir belediyelerince tahsil edilen pay›n %75’i nüfus say›m› sonuçlar›na göre, nüfuslar› oran›nda ilçe belediyelerine da¤›t›l›r.
    2-Madenlerden Al›nan Belediye Pay›: Belediye s›n›rlar› ve mücavir alanlar içinde faaliyet gösteren maden iflletmelerince Maden Kanunu’nda yer alan Devlet paylar›na ilaveten y›ll›k sat›fl tutar›n›n ‰2’si oran›nda belediye pay› ayr›l›r. Bu pay devlet hakk›n›n hazineye ödenmesi s›ras›nda ruhsat sahibi taraf›ndan ilgili belediyeye ödenir.
    Belediye Aldy?y Katylma Paylary
    1-Yol harcamalar›na kat›lma pay›:infla, tamir ve geniflletilmeye tabi tutulan yollar›n iki taraf›nda bulunan veya baflka bir yola ç›k›fl› olmamas› dolay›s›yla bu yoldan yararlanan gayrimenkullerin sahiplerinden meclis karar› ile yol harcamalar›na kat›lma pay› al›nabilir.
    • Yeni yol aç›lmas›,
    • Mevcut yollar›n %40 oran›nda veya daha fazla geniflletilmesi,
    • yollar›n, kald›r›m ve parke kald›r›m hâline getirilmesi veya asfalt yap›lmas›, kald›r›m veya flose hâlindeki yollar›nda parke, beton veya asfalta çevrilmesi,
    • Mevcut kald›r›m veya parkelerin sökülüp yeniden düzenlenmesi hâlinde al›n›r.‹ki veya daha fazla yol kenar›nda bulunan gayrimenkuller için as›l cepheyi oluflturan yoldan düflen pay tam, di¤er yollara ait pay ise yar›m olarak hesaplan›r.
    2-Kanalizasyon Harcamalar›na Kat›lma Pay›:yeni kanalizasyon tesisi yap›lmas› veya mevcut tesislerin iyilefltirilmesi hâlinde, bunlardan faydalanan gayrimenkullerin sahiplerinden al›nan payd›r. ‹ki veya daha fazla yol kenar›nda bulunan gayrimenkuller, hangi yoldaki kanalizasyona ba¤lanm›fl ise pay›n hesab›nda o yola ait kanalizasyon giderleri dikkate al›n›r.
    3-Su Tesisleri Harcamalar›na Kat›lma Pay›:yeni içme suyu ?ebeke tesisleri yap›lmas› veya mevcut ?ebeke tesislerinin geni?letilmesi ve iyile?tirilmesi hâlinde, hizmetten yararlanan gayrimenkullerin sahiplerinden al›nan payd›r. Birden fazla yol kenar›nda bulunan gayrimenkullere ait pay›n hesab›nda, bunlar›n yaln›z suya ba¤land›klar› yol üzerindeki uzunluklar› esas al›n›r.
    Harcamalara Kat›lma Paylar›n›n Hesaplanmas›
    giderler peflin ödendi¤i takdirde bu paylar ilgililerden %25 noksan› ile al›n›r. giderler Bay›nd›rl›k ve ‹skan Bakanl›¤› ile ‹ller Bankas› taraf›ndan tespit edilen ve yay›nlanan rayiç ve birim fiyatlara göre hesaplanan tutarlar› a?amaz. devlet yard›mlar›, karfl›l›ks›z fon tahsisleri, bu i?ler için yap›lacak ba¤›fl ve yard›mlar ve istimlak bedelleri giderler tutar›ndan indirilir. Harcamalara kat›lma paylar›, bina ve arsalarda vergi de¤erinin %2’sini geçemez.
    Sosyal Amaçl› Yard›mlar
    •E¤lence vergisi has›lat›n›n %10u, darülaceze ve verem savafl›na ayr›l›r
    •%1i, sosyal amaçl› kurulufllara veya hizmetlere tahsis edilir.
    BELED‹YEN‹N G‹DERLER‹
    • Belediye binalar›, tesisleri ile araç ve malzemelerinin temini, yap›m›, bak›m› ve onar›m› için yap›lan giderler.
    • Belediyenin personeline ve seçilmifl organlar›n›n üyelerine ödenen maafl, ücret, ödenek, huzur hakk›, yolluklar, hizmete iliflkin e¤itim harcamalar› ile di¤er giderler.
    • Her türlü altyap›, yap›m, onar›m ve bak›m giderleri.
    • Vergi, resim, harç, kat›lma pay›, hizmet karfl›l›¤› al›nacak ücretler ve di¤er gelirlerin takip ve tahsili için yap›lacak giderler.
    • Belediye zab›ta ve itfaiye hizmetleri ile di¤er görev ve hizmetlerin yürütülmesi için yap›lacak giderler.
    • Belediyenin kurulufluna kat›ld›¤› flirket, kurulufl ve kat›ld›¤› birliklerle ilgili ortakl›k pay› ve üyelik aidat› giderleri.
    • Mezarl›klar›n tesisi, korunmas› ve bak›m›na iliflkin giderler.
    • Faiz, borçlanmaya iliflkin di¤er ödemeler ile sigorta giderleri.
    • Dar gelirli, muhtaç ve kimsesizler ile özürlülere yap›lacak sosyal hizmet ve yard›mlar.
    • Dava takip ve icra giderleri.
    • Temsil, tören, a¤›rlama ve tan›t›m giderleri.
    • Avukatl›k, dan›flmanl›k ve denetim hizmetleri karfl›l›¤› yap›lacak ödemeler.
    • Yurt içi ve yurt d›fl› kamu ve özel kesim ile sivil toplum örgütleriyle birlikte yap›lan ortak hizmetler ve proje giderleri.
    • Sosyokültürel, sanatsal ve bilimsel etkinlikler için yap›lan giderler.
    • Belediye hizmetleriyle ilgili olarak yap›lan kamuoyu yoklamas› ve araflt›rmas› giderleri.
    • Kanunla verilen görevler ve hizmetlerin yürütülmesi için yap›lan di¤er giderler.
    • fiartl› ba¤›fllarla ilgili yap›lacak harcamalar.
    • ‹mar düzenleme giderleri.
    • Her türlü proje giderleri.
    BELED‹YEN‹N BÜTÇES‹
    Belediyenin stratejik plan›na ve performans program›na uygun olarak haz›rlanan bütçe, belediyenin mali y›l ve izleyen iki y›l içindeki gelir ve gider tahminlerini gösterir, gelirlerin toplanmas›na ve harcamalar›n yap›lmas›na izin verir. Bütçeye ayr›nt›l› harcama programlar› ile finansman programlar› eklenir. Bütçe y›l›, genel bütçe mali y›l› ile ayn›d›r. Bütçe d›fl› harcama yap›lamaz. Belediye baflkan› ve harcama yetkisi verilen di¤er görevliler, bütçe ödeneklerinin verimli, tutumlu ve yerinde harcanmas›ndan sorumludur. Belediye baflkan› taraf›ndan haz›rlanan bütçe tasar›s› Eylül 1den önce encümene sunulur ve ‹çiflleri Bakanl›¤›na gönderilir. ‹çiflleri Bakanl›¤› belediye bütçe tahminlerini konsolide eder ve Eylül sonuna kadar Maliye Bakanl›¤›na bildirir. Encümen, bütçeyi inceleyerek görüflüyle birlikte Kas›m 1den önce belediye meclisine sunar. Meclis bütçe tasar›s›n› y›lbafl›ndan önce, aynen veya de¤ifltirerek kabul eder. Ancak meclis bütçe denkli¤ini bozacak biçimde gider art›r›c› ve gelir azalt›c› de¤ifliklikler yapamaz. bütçe, mali y›lbafl›ndan itibaren yürürlü¤e girer.
    7MAHALL‹ ‹DARELER MAL‹YES‹
    Yl Özel Ydaresi:temeli Te?kili Vilâyet Nizamnamesi ile at›lm›?t›r. Fransadan departman sistemi örnek al›narak idari alanda ba?lat›lan yeniden yap›lanma aray›?›n›n en önemli yönü, eyalet sisteminin yerine il sisteminin getirilmesidir. il, genel idaresi aç›s›ndan merkezî yönetime ba¤l› ve onun ta?ra örgütünün bir parças›n› oluflturmaktad›r. özel idaresi aç›s›ndan, kamu tüzel kiflili¤ine ve seçilmifl karar organ›na sahip bir yerel yönetim birimidir. ilin genel idaresi ile özel idaresinin iki ortak yönü vard›r;
    •valinin, hem il genel idaresinin, hem de özel idaresinin bafl› olmas›d›r.
    •ilin genel idaresi ile özel idaresinin faaliyet alanlar›n›n, il s›n›rlar› içinde kalan bölge olarak saptanm›fl olmas›d›r.
    ‹L ÖZEL ‹DARES‹ VE KISA TAR‹HÇES‹
    yerel yönetimler, 1839da Tanzimat Ferman›n› izleyen dönemde ve esas itibar›yla 1854teki K›r›m Savafl› sonras›nda kurulmufllard›r. Ancak, günümüzde yerel yönetim denildi¤inde, idare hukukunda öngörülen hukuki niteliklere sahip kurulufllar anlafl›lmaktad›r. Bu niteliklerin en önemlileri, yerel yönetimlerin kamu tüzel kiflili¤ine ve seçimle iflbafl›na gelen karar organlar›na sahip olmalar›d›r. Bat›da bu niteliklere sahip yerel yönetimlerin, 1789 Frans›z Devrimi’nden sonra kurulmaya baflland›¤›n› görmekteyiz. yerel yönetimlerin do¤mas›, Cumhuriyet döneminin ilk y›llar›na rastlamaktad›r. Osmanl› ‹mparatorlu¤u döneminde, 1854 öncesinde idari yap› içinde sadece yerel hizmetleri görmekle yükümlü bir birim yoktu. Osmanl› idari sistemi, merkez ve ta?ra te?kilatlar› olmak üzere iki k›s›mdan meydana geliyordu. Bu bak›mdan ta?ra örgütü beylerbeyi ve sancakbeyi hâlindeydi. Beylerbeyi, belirli bir bölge idaresinin baflkan› durumunda oldu¤u gibi ayn› zamanda sadrazam›nda temsilcisiydi. yetkileri genifl olan beylerbeyi, yürütme ile ilgili kararlar alabildi¤i gibi vergilerin toplanmas› ve harcanmas› hususlar›ndada tam yetkiliydi. Sancakbeyi, beylerbeyinin idari sahas› ve kendi bölgesi bak›m›ndan tam yetkili idi.
    Kurulufl
    ‹l özel idaresi, ilin kurulmas›na dair kanunla kurulur ve ilin kald›r›lmas›yla tüzel kiflili¤i sona erer. Görev alan› il s›n›rlar›n› kapsar. merkezî idarenin taflra teflkilat› olan il ile bir yerel yönetim birimi olan il özel idaresinin hizmet yürüttükleri alan ayn›d›r. il genel idaresinin bafl› olan vali, ayn› zamanda il özel idaresininde yürütme organ›d›r. Bu benzerlikler sebebiyle il genel idaresi ile il özel idaresi zaman zaman birbirine kar›flt›r›lmaktad›r. ‹llerin büyüklükleri bak›m›ndan ise önemli farkl›l›klar söz konusudur. Co¤rafi alan› küçük, nüfus yo¤unlu¤u büyük olan illerin yan›nda co¤rafi alan› büyük ve nüfus yo¤unlu¤u dü?ük yada co¤rafi alan› ve nüfusu çok küçük iller vard›r. ‹l özel idarelerinin bir alan yönetimi olduklar› göz önüne al›nd›¤›nda küçük iller aç›s›ndan bir ölçek sorununu iflaret etmektedir.
    ‹L ÖZEL ‹DARES‹ ORGANLARI
    ‹l özel idaresinin organlar› il genel meclisi, il encümeni ve validir.
    ‹l Genel Meclisi
    ‹l genel meclisi, il özel idaresinin karar organ›d›r ve ilgili kanunda gösterilen esas ve usullere göre ildeki seçmenler taraf›ndan seçilmifl üyelerden oluflur.
    ‹l Genel Meclisinin Görev ve Yetkileri
    • Stratejik plan ile yat›r›m ve çal›flma programlar›n›, il özel idaresi faaliyetlerini ve personelinin performans ölçütlerini görüflmek ve karara ba¤lamak.
    • Bütçe ve kesin hesab› kabul etmek bütçede kurumsal kodlama yap›lan birimler ile fonksiyonel s›n›fland›rman›n birinci düzeyleri aras›nda aktarma yapmak.
    • Belediye s›n›rlar› il s›n›r› olan büyükflehir belediyeleri hariç il çevre düzeni plan› ile belediye s›n›rlar› d›fl›ndaki alanlar›n imar planlar›n› görüflmek ve karara ba¤lamak.
    • Borçlanmaya karar vermek.
    • Bütçe içi i?letmeler ile TTKya tâbi ortakl›klar kurulmas›na veya bu ortakl›klardan ayr›lmaya, sermaye art›fl›na ve gayrimenkul yat›r›m ortakl›¤› kurulmas›na karar vermek.
    • Ta?›nmaz mal al›m›na, sat›m›na, trampa edilmesine, tahsisine veya tahsisli bir tafl›nmaz›n akar haline getirilmesine izin; üç y›ldan fazla kiralanmas›na ve süresi 25 y›l› geçmemek kayd›yla bunlar üzerinde s›n›rl› ayni hak tesisine karar vermek.
    • fiartl› ba¤›fllar› kabul etmek.
    • ‹l özel idaresi ad›na imtiyaz verilmesine ve il özel idaresi yat›r›mlar›n›n yap-ifllet veya yap-ifllet-devret modeli ile yap›lmas›na il özel idaresine ait flirket, iflletme ve ifltiraklerin özellefltirilmesine karar vermek.
    • Encümen üyeleri ile ihtisas komisyonlar› üyelerini seçmek.
    • ‹l özel idaresi taraf›ndan ç›kar›lacak yönetmelikleri kabul etmek.
    • Norm kadro çerçevesinde il özel idaresinin ve ba¤l› kurulufllar›n›n kadrolar›n›n ihdas, iptal ve de¤ifltirilmesine karar vermek.
    • Yurt içindeki ve yurt d›fl›ndaki mahalli idareler ve mahalli idare birlikleriyle karfl›l›kl› ifl birli¤i yap›lmas›na karar vermek.
    • Di¤er mahalli idarelerle birlik kurulmas›na, kat›lmaya veya ayr›lmaya karar vermek.
    • ‹l özel idaresine kanunlarla verilen görev ve hizmetler d›fl›nda kalan ve ilgililerin iste¤ine ba¤l› hizmetler için uygulanacak ücret tarifesini belirlemek.
    Meclis Baflkanl›k Divan›
    ‹l genel meclisi, seçim sonuçlar›n›n ilan›n› izleyen 5.gün kendili¤inden toplan›r. toplant›da meclise en yafll› üye baflkanl›k eder. Meclis, bu toplant›da, üyeleri aras›ndan ve gizli oyla meclis baflkan›n›, meclis birinci ve ikinci baflkan vekilerini, ikisi yedek olmak üzere dört kâtip üyeyi ilk iki y›l için görev yapmak üzere seçer. iki y›ldan sonra seçilecek baflkanl›k divan›, yap›lacak ilk mahalli idareler seçimlerine kadar görev yapar. Meclis baflkanl›k divan› seçimi üç gün içinde tamamlan›r.
    Meclis Toplant›s›
    ‹l genel meclisi, il genel meclisince belirlenecek bir ayl›k tatil hariç her ay›n ilk haftas› meclis taraf›ndan önceden belirlenen günde mutat toplant› yerinde toplan›r.
    Gündem
    meclis baflkan› taraf›ndan belirlenir, üyelere en az üç gün önceden bildirilir. Böylelikle meclis üyelerinin görüflmelere etkin ve haz›rl›kl› olarak kat›lmalar›na imkân verilmektedir. Valinin önerdi¤i hususlar meclisin ilk toplant›s›nda gündeme al›n›r. çeflitli yollarla da halka duyurulur. ‹l genel meclisi üyeleride il özel idaresine ait i?lerle ilgili konular›n gündeme al›nmas›n› önerebilir. Öneri, toplant›ya kat›lanlar›n salt ço¤unlu¤uyla kabul edildi¤i takdirde gündeme al›n›r.
    Toplant› ve Karar Yeter Say›s›
    ‹l genel meclisi, üye tam say›s›n›n salt ço¤unlu¤uyla toplan›r ve kat›lanlar›n salt ço¤unlu¤uyla karar verir. Ancak, karar yeter say›s›, üye tam say›s›n›n dörtte birinden az olamaz. Oylamada eflitlik ç›kmas› durumunda meclis baflkan›n›n bulundu¤u taraf ço¤unluk say›l›r. Gizli oylamalarda eflitlik ç›kmas› durumunda oylama tekrarlan›r, eflitli¤in bozulmamas› durumunda meclis baflkan› taraf›ndan kura çekilir. Meclisin toplanmas›nda, üye tam say›s›n›n salt ço¤unlu¤u sa¤lanamad›¤› takdirde, baflkan, gün ve saatini tespit ederek en geç üç gün içinde toplanmak üzere meclisi tatil eder. Gelecek toplant›, üye tam say›s›n›n dörtte birinden az olmayan üye say›s› ile yap›l›r.
    Meclis Kararlar›n›n Kesinleflmesi
    ‹l genel meclisi taraf›ndan al›nan kararlar›n tam metni, en geç 5 gün içinde valiye gönderilir. Vali, hukuka ayk›r› gördü¤ü kararlar›, 7 gün içinde gerekçesinide belirterek yeniden görüflülmek üzere il genel meclisine iade edebilir. Valiye gönderilmeyen meclis kararlar› yürürlü¤e girmez. Yeniden görüflülmesi istenilmeyen kararlar kesinleflir. Kesinleflen il genel meclisi karar özetleri toplant›y› izleyen en geç 7 gün içinde çeflitli yollarla halka duyurulur.
    ‹htisas Komisyonlar›
    ‹l genel meclisi, 1 y›l görev yapmak üzere üyeleri aras›ndan en az üç, en fazla 5 kifliden oluflan ihtisas komisyonlar› kurabilir. Plan ve Bütçe ile ‹mar ve Bay›nd›rl›k komisyonlar› en çok 7 kifliden meydana gelir. ‹htisas komisyonlar›, her siyasi parti grubunun ve ba¤›ms›z üyelerin il genel meclisindeki üye say›s›n›n meclis üye tam say›s›na oranlanmas› suretiyle olu?lturulur. E¤itim, kültür ve sosyal hizmetler komisyonu, imar ve bay›nd›rl›k komisyonu, çevre ve sa¤l›k komisyonu ile plân ve bütçe komisyonu kurulmas› zorunludur.
    Denetim Komisyonu
    ‹l genel meclisi, her y›l›n Ocak ay›nda yap›lacak toplant›s›nda il özel idaresinin bir önceki y›l gelir ve giderleri ile hesap ve ifllemlerinin denetimi için kendi üyeleri aras›ndan gizli oyla ve üye say›s› üçten az, 5ten çok olmamak üzere bir denetim komisyonu oluflturur. Komisyon, her siyasi parti grubunun ve ba¤›ms›z üyelerin il genel meclisindeki üye say›s›n›n meclis üye tam say›s›na oranlanmas› suretiyle oluflur. Komisyon, vali taraf›ndan il özel idare binas› içinde belirlenen yerde çal›fl›r ve çal›flmalar›nda uzman kifli ve kurulufllardan yararlanabilece¤i gibi valinin onay›yla kamu kurulufllar› personelinden de yararlanabilir.
    ‹L ÖZEL ‹DARES‹ GÖREVLER‹
    a. Sa¤l›k, gençlik ve spor, tar›m, sanayi ve ticaret alanlarynyn belediye s›n›rlar› il s›n›r› olan büyükflehir belediyeleri hariç ilin çevre düzeni plan›, bay›nd›rl›k ve iskân, topra¤›n korunmas›, erozyonun önlenmesi, kültür, sanat, turizm, sosyal hizmet ve yard›mlar, yoksullara mikro kredi verilmesi, çocuk yuvalar› ve yetifltirme yurtlar›, ilk ve orta ö¤retim kurumlar›n›n arsa temini, binalar›n›n yap›m, bak›m ve onar›m›.
    b. ‹mar, yol, su, kanalizasyon, kat› at›k, çevre, acil yard›m ve kurtarma, orman köylerinin desteklenmesi, a¤açland›rma, park ve bahçe tesisine iliflkin hizmetleri belediye s›n›rlar› d›fl›nda, yapmakla görevli ve yetkilidir.
    ‹l Özel ‹daresinin Yetkileri ve ‹mtiyazlar›
    • Kanunlarla verilen görev ve hizmetleri yerine getirebilmek için her türlü faaliyette bulunmak, gerçek ve tüzel kiflilerin faaliyetleri için izin ve ruhsatlar› vermek ve denetlemek.
    • Kanunlar›n il özel idaresine verdi¤i yetki çerçevesinde yönetmelik ç›karmak, emir vermek, yasak koymak ve uygulamak, kanunlarda belirtilen cezalar› vermek.
    • Hizmetlerin yürütülmesi amac›yla, tafl›n›r ve tafl›nmaz mallar› almak, satmak, kiralamak veya kiraya vermek, takas etmek, bunlar üzerinde s›n›rl› ayni hak tesis etmek.
    • Borç almak ve ba¤›fl kabul etmek.
    • Vergi, resim ve harçlar d›fl›nda kalan ve miktar› yirmi befl milyar TL’s›na kadar olan dava konusu uyuflmazl›klar›n anlaflmayla tasfiyesine karar vermek.
    • il özel idaresine ait vergi, resim ve harçlar›n tarh, tahakkuk ve tahsilini yapmak.
    • Belediye s›n›rlar› d›fl›ndaki gayri s›hhi müesseseler ile umuma aç›k istirahat ve e¤lence yerlerine ruhsat vermek ve denetlemek.
    ‹L ÖZEL ‹DARES‹ GEL‹RLER‹
    •Kanunlarla gösterilen il özel idaresi vergi, resim, harç ve kat›lma paylar›.
    •Genel bütçe vergi gelirlerinden ayr›lan paylar.
    •%1,15(Mart/2014ten sonra %0.5)pay verilmesi esas› getirilmifltir. Pay, genel bütçe vergi gelirleri tahsilat› toplam›ndan, vergi iadeleri düflüldükten sonra kalan net tutar üzerinden hesaplan›r. Bakanlar Kurulu, bu oran› iki kat›na kadar art›rmaya veya kanuni haddine kadar indirmeye yetkilidir. Paylar, Maliye Bakanl›¤› taraf›ndan ayl›k olarak hesaplan›r. Maliye Bakanl›¤› il özel idareleri paylar›n› ilgili idarelere aktar›lmak üzere tahsil edilen ay› takip eden ay›n sonuna kadar ‹ller Bankas›na aktar›r. ‹ller Bankas›, paylar› müteakip ay›n en geç 10u mesai saati sonuna kadar ilgili idarelere gönderir.
    ‹L ÖZEL ‹DARES‹ G‹DERLER‹
    • binalar›, tesisleri, araç ve malzemelerinin temini, yap›m›, bak›m› ve onar›m› için yap›lan giderler.
    • ‹l özel idaresinin personeline ve seçilmifl organlar›n›n üyelerine ödenen maafl, ücret, ödenek, huzur hakk›, yolluklar, hizmete iliflkin e¤itim harcamalar› ile di¤er giderler.
    • Her türlü alt yap›, yap›m, onar›m ve bak›m giderleri.
    • Vergi, resim, harç, kat›lma pay›, hizmet karfl›l›¤› al›nacak ücretler ve di¤er gelirlerin takip ve tahsili için yap›lacak giderler.
    • ‹l genel meclisince belirlenecek ilkeler çerçevesinde köylere veya köylerin aralar›nda kurduklar› birliklere yap›lacak yard›mlar.
    • ‹l özel idaresinin kurulufluna kat›ld›¤› flirket, kurulufl ve birliklerle ilgili ortakl›k pay›, üyelik aidat›
    • Faiz, borçlanmaya iliflkin di¤er ödemeler ve sigorta giderleri.
    • Yoksul, muhtaç ve kimsesizler ile özürlülere yap›lacak sosyal hizmet ve yard›mlar.
    • Dava takip ve icra giderleri.
    • Temsil, tören, a¤›rlama ve tan›t›m giderleri.
    • Avukatl›k, dan›flmanl›k ve denetim hizmetleri karfl›l›¤› yap›lacak ödemeler.
    • Yurt içi ve yurt d›fl› kamu ve özel kesim ile sivil toplum örgütleriyle birlikte yap›lan ortak hizmetler ve di¤er proje giderleri.
    • Sosyokültürel ve bilimsel etkinlikler için yap›lan giderler.
    • Özel idare hizmetleriyle ilgili olarak yap›lan kamuoyu yoklamas› ve araflt›rmas› giderleri.
    • Do¤al afet giderleri.
    • Kanunla verilen görevler ve hizmetlerin yürütülmesi için yap›lan di¤er giderler.
    ‹L ÖZEL ‹DARES‹ BÜTÇES‹
    ‹lin stratejik plan›na uygun olarak haz›rlanan bütçe, il özel idaresinin mali y›l ve izleyen iki y›l içindeki gelir ve gider tahminlerini gösterir, gelirlerin toplanmas›na ve harcamalar›n yap›lmas›na izin verir. Bütçeye ayr›nt›l› harcama programlar› ile finansman programlar› eklenir. Bütçe y›l› merkezî yönetim bütçesi mali y›l› ile ayn›d›r. Bütçe d›fl› harcama yap›lamaz. Vali ve harcama yetkisi verilen di¤er görevliler, bütçe ödeneklerinin verimli, tutumlu ve yerinde harcanmas›ndan sorumludur. Vali taraf›ndan haz›rlanan bütçe tasar›s› 9.ay bafl›nda il encümenine sunulur. Encümen, bütçeyi inceleyerek görüflüyle birlikte 11.ay›n 1. gününden önce il genel meclisine sunar. ‹l genel meclisi bütçe tasar›s›n› y›l bafl›ndan önce aynen veya de¤ifltirerek kabul eder. Ancak, meclis bütçe denkli¤ini bozacak biçimde gider art›r›c› ve gelir azalt›c› de¤ifliklikler yapamaz. Bütçe tasar›s›n›n süresi içinde kesinleflmemesi halinde vali, görüflüyle birlikte durumu ‹çiflleri Bakanl›¤›na bildirir. ‹çiflleri Bakan›n›n 30 gün içinde verece¤i karar kesindir. ‹l özel idaresi bütçesiyle ödenek tahsis edilen her bir harcama biriminin en üst yöneticisi harcama yetkilisidir. ‹lçelerde bu yetki kaymakam taraf›ndan kullan›l›r.
    Borçlanma
    • D›fl borçlanma, il özel idaresinin yat›r›m program› projelerinin finansman› amac›yla yap›labilir.
    • ‹ller Bankas›ndan yat›r›m kredisi ve nakit kredi kullanan il özel idaresi, ödeme plan›n› bu bankaya sunmak zorundad›r. ‹ller Bankas› haz›rlanan geri ödeme plan›n› yeterli görmedi¤i il özel idaresinin kredi isteklerini reddeder.
    • Tahvil ihrac›, yat›r›m program› projeleri finansman› için mevzuat hükümleri uyar›nca yap›l›r.
    • ‹l özel idaresi ve ba¤l› kurulufllar› ile bunlar›n sermayesinin %50’sinden fazlas›na sahip olduklar› flirketlerin faiz dâhil iç ve d›fl borç stok tutar›, en son kesinleflmifl bütçe gelirleri toplam›n›n Kanununda belirlenen yeniden de¤erleme oran›yla art›r›lan miktar›n› aflamaz. Bu miktar büyükflehir belediyesi bulunan illerin özel idareleri için bir buçuk kat olarak uygulan›r.
    • ‹l özel idaresi ve ba¤l› kurulufllar› ile bunlar›n sermayesinin %50’sinden fazlas›na sahip olduklar› flirketlerin, en son kesinleflen bütçe gelirlerinin, Kanununda belirlenen yeniden de¤erleme oran›yla art›r›lan miktar›n›n y›l› içinde toplam %10’unu geçmeyen iç borçlanmay› il genel meclisinin karar›; %10’u geçen miktarlar için meclis üye tam say›s›n›n salt ço¤unlu¤unun karar› ve ‹çiflleri Bakanl›¤›n›n onay› ile yapabilir.
    • ‹l özel idarelerinin ileri teknoloji ve büyük tutarda maddi kaynak gerektiren alt yap› yat›r›mlar›nda DPT Müsteflarl›¤›n›n teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca kabul edilen projeleri için yap›lacak borçlanmalar d ?›kk›ndaki miktar›n hesaplanmas›nda dikkate al›nmaz. D›? kaynak gerektiren projelerde Hazine Müsteflarl›¤›n›n görüflü al›n›r.
    Yukar›da belirtilen usul ve esaslara ayk›r› olarak borçlanan il özel idaresi sorumlular› hakk›nda, fiilleri daha a¤›r bir cezay› gerektirmeyen durumlarda Türk Ceza Kanununun ilgili hükümleri uygulan›r. ‹l özel idaresi, varl›k ve yükümlülüklerinin ayr›nt›l› bir flekilde yer ald›¤› mali tablolar›n› üçer ayl›k dönemler halinde ‹çiflleri ve Maliye Bakanl›klar›, DPT ve Hazine Müste?arl›¤›na gönderir.
    ‹flletme Tesisi
    özel gelir gideri bulunan hizmetlerini ‹çi?leri Bakanl›¤›n›n izniyle bütçe içi i?letme kurarak yapabilir.
    Yurt D›fl› ‹liflkileri
    il genel meclisinin karar›na ba¤l› olarak görev alan›yla ilgili konularda faaliyet gösteren uluslararas› te?ekkül ve organizasyonlara, kurucu üye veya üye olabilir. ‹l özel idaresi, bu te?ekkül ve organizasyonlarla ortak faaliyet ve hizmet projeleri gerçekle?tirebilir. Yap›lacak faaliyetlerin, d›? politikaya ve uluslararas› anla?malara uygun olarak yürütülmesi ve önceden ‹çi?leri Bakanl›¤›n›n izninin al›nmas› zorunludur.
    Di¤er Kurulufllarla ‹liflkiler
    • Di¤er kamu kurum ve kurulufllar›na ait yap›m, bak›m, onar›m ve tafl›ma ifllerini bedelli veya bedelsiz üstelenebilir veya bu kurulufllar ile ortak hizmet projeleri gerçeklefltirebilir ve bu amaçla gerekli kaynak aktar›m›nda bulunabilir. Bu takdirde ifl, iflin yap›m›n› üstlenen kuruluflun tâbi oldu¤u mevzuat hükümlerine göre sonuçland›r›l›r.
    • Merkezî idareye ait asli görev ve hizmetlerin yerine getirilmesi amac›yla gerekli bina ve tesisler ile arsa ve ayni ihtiyaçlar› karfl›layabilir, araç ve personel görevlendirebilir.
    • Kamu kurumu niteli¤indeki meslek kurulufllar›, dernekler, vak›flar ve meslek odalar› ile ortak hizmet projeleri gerçeklefltirebilir.
    • Kendilerine ait tafl›nmaz mallar›, asli görev ve hizmetlerinde kullan›lmak ve süresi 25 y›l› geçmemek üzere di¤er kamu kurum ve kurulufllar›na tahsis edebilir. Bu tafl›nmazlar›n, tahsis amac› d›fl›nda kullan›lmas› durumunda, tahsis i?lemi iptal edilir. Tahsis süresi sonunda, ayn› esaslara göre yeniden tahsis mümkündür. kurulufllara kiraya da verilebilir.
    ‹L ÖZEL ‹DARES‹ DENET‹M‹
    Denetimin amac› faaliyet ve ifllemlerinde hatalar›n önlenmesine yard›mc› olmak, çal›flanlar›n ve il özel idaresi teflkilat›n›n geliflmesine, yönetim ve kontrol sistemlerinin geçerli, güvenilir ve tutarl› duruma gelmesine rehberlik etmek; hizmetlerin süreç ve sonuçlar›n› mevzuata, önceden belirlenmifl amaç ve hedeflere, performans ölçütlerine ve kalite standartlar›na göre tarafs›z olarak analiz etmek, karfl›laflt›rmak ve ölçmek; kan›tlara dayal› olarak de¤erlendirmek, elde edilen sonuçlar› rapor hâlinde ilgililere duyurmakt›r.

    Denetimin Kapsam› ve Türleri
    iç ve d›fl denetim yap›l›r. ifl ve ifllemlerin hukuka uygunluk, mali ve performans denetimini kapsar. mali ifllemler d›fl›nda kalan di¤er idari ifllemleri, idarenin bütünlü¤üne ve kalk›nma plan› ve stratejilerine uygunlu¤u aç›s›ndan ‹çiflleri Bakanl›¤›, vali veya görevlendirece¤i elemanlar taraf›ndan da denetlenir. ‹l özel idarelerine ba¤l› kurulufl ve iflletmeleri yukar›daki esaslara göre denetlenir. Denetime iliflkin sonuçlar kamuoyuna aç›klan›r ve meclisin bilgisine sunulur.
    Faaliyet Raporu
    Vali, kanununda belirtilen biçimde; stratejik plân ve performans hedeflerine göre yürütülen faaliyetleri, belirlenmifl performans ölçütlerine göre hedef ve gerçekleflme durumu ile meydana gelen sapmalar›n nedenlerini aç›klayan faaliyet raporunu haz›rlar. Faaliyet raporu 3.ay toplant›s›nda vali veya genel sekreter taraf›ndan meclise sunulur. Raporun bir örne¤i ‹çiflleri Bakanl›¤›na gönderilir ve kamuoyunada aç›klan›r. Denetimin yap›lmas› ve faaliyet raporunun haz›rlanmas› hususunda Hizmetlerdeki Aksama ‹l özel idaresi hizmetlerinin aksat›ld›¤›n›n ve bu durumun halk›n sa¤l›k, huzur ve esenli¤ini olumsuz etkiledi¤inin ilgili bakanl›¤›n talebi üzerine yetkili sulh hukuk hâkimi taraf›ndan belirlenmesi durumunda, ‹çiflleri Bakanl›¤›;
    • Hizmetlerde meydana gelen aksaman›n giderilmesini, hizmetin özelli¤ine göre makul bir süre vererek il özel idaresinden ister.
    • Aksama giderilemezse söz konusu hizmetin yerine getirilmesini o ilin valisinden ister. Bu durumda, vali, aksakl›¤› öncelikle il özel idaresinin araç, gereç, personel ve di¤er kaynaklar›yla giderir. Mümkün olmad›¤› takdirde di¤er kamu kurum ve kurulufllar›n›n imkânlar›n›da kullanabilir. ortaya ç›kan maliyet il özel idaresine ayr›lan paydan kesilir.
    ‹l Encümeni
    Encümenin görev ve yetkileri yeniden düzenlenerek yürütme organ› olma niteli¤i daha netlefltirilmifl ve eski ‹l Özel ‹daresi Kanunu’nda öngörülen meclis yerine karar alma yetkisi tümüyle kald›r›lm›flt›r. Sonuç olarak karar organ› olan meclis ile yürütme organ› olan encümen aras›ndaki ay›r›m netlefltirilmifltir. ‹l encümeni valinin baflkanl›¤›nda, il genel meclisinin her y›l kendi üyeleri aras›ndan bir y›l için gizli oyla seçece¤i befl üye ile biri mali hizmetler birim amiri olmak üzere valinin her y›l birim amirleri aras›ndan seçece¤i befl üyeden oluflur. Say›l› Kanun’la, yap›lacak ilk mahalli idareler genel seçimlerinden itibaren (Mart,2014), ‘‹l encümeni valinin baflkanl›¤›nda, genel sekreter ile il genel meclisinin her y›l kendi üyeleri aras›ndan seçece¤i üç üye ve valinin her y›l birim amirleri aras›ndan seçece¤i iki üyeden oluflur.’ fleklinde de¤ifltirilmifltir. Valinin kat›lamad›¤› encümen toplant›s›na
    genel sekreter baflkanl›k eder. Encümen toplant›lar›na gündemdeki konularla ilgili olarak, ilgili birim amirleri vali taraf›ndan oy hakk› olmaks›z›n görüflleri al›nmak üzere ça¤r›labilir.
    Encümenin Görev ve Yetkileri
    • Stratejik plan ve y›ll›k çal›flma program› ile bütçe ve kesin hesab› inceleyip il genel meclisine görüfl bildirmek.
    • Y›ll›k çal›flma program›na al›nan ifllerle ilgili kamulaflt›rma kararlar›n› almak ve uygulamak.
    • Öngörülmeyen giderler ödene¤inin harcama yerlerini belirlemek.
    • Bütçede fonksiyonel s›n›fland›rman›n ikinci düzeyleri aras›nda aktarma yapmak.
    • Kanunlarda öngörülen cezalar› vermek.
    • Vergi, resim ve harçlar d›fl›nda kalan ve miktar› T5.000’ye kadar olan uyuflmazl›klar›n anlaflma ile çözülmesine karar vermek.
    • Tafl›nmaz mal sat›m›na, trampa edilmesine ve tahsisine iliflkin kararlar› uygulamak, süresi üç y›l› geçmemek üzere kiralanmas›na karar vermek.
    • Belediye s›n›rlar› d›fl›ndaki umuma aç›k yerlerin aç›l›fl ve kapan›fl saatlerini belirlemek.
    • Vali taraf›ndan havale edilen konularda görüfl bildirmek.
    • Kanunlarla verilen di¤er görevleri yapmak.
    Encümen Toplant›s›
    Encümen, haftada en az bir defa olmak üzere önceden belirlenen gün ve saatte toplan›r. Baflkan acil durumlarda encümeni toplant›ya ça¤›rabilir. Encümen üye tam say›s›n›n salt ço¤unlu¤uyla toplan›r ve kat›lanlar›n salt ço¤unlu¤uyla karar verir. Oylar›n eflitli¤i durumunda baflkan›n bulundu¤u taraf ço¤unluk say›l›r. Çekimser oy kullan›lamaz. Encümenin ihale komisyonu olarak yapaca¤› toplant›larda da ayn› hüküm geçerlidir. Encümen gündemi vali taraf›ndan haz›rlan›r.
    Encümen Üyelerine Verilecek Ödenek
    Encümen üyelerine 12000 gösterge rakam›n›n devlet memurlar› için belirlenen ayl›k katsay› ile çarp›m› sonucu bulunacak miktarda ayl›k brüt ödenek verilir. encümen memur üyelerine Encümen baflkan› için belirlenen gösterge rakam›n›n yar›s› ödenir.
    Vali
    il özel idaresinin bafl› ve tüzel ki?ili¤inin temsilcisidir. Özerk kurulu? statüsünde olan il özel idarelerinin yürütme organ› olan valinin atamayla i?ba?›na gelmesi, özerklik statüsünü zedeledi¤i için, tart›?›lmaktad›r. mahalli idarelerin karar organlar› seçimle gelir. Bu aç›dan bak›ld›¤›nda valinin atamayla iflbafl›na gelmesi Anayasaya ayk›r› de¤ildir.
    Valinin Görev ve Yetkileri
    • ‹l özel idaresi teflkilat›n›n en üst amiri olarak il özel idaresi teflkilat›n› sevk ve idare etmek, il özel idaresinin hak ve menfaatlerini korumak.
    • ‹l özel idaresini stratejik plana uygun olarak yönetmek, il özel idaresinin kurumsal stratejilerini oluflturmak, bu stratejilere uygun olarak bütçeyi, il özel idaresi faaliyetlerinin ve personelinin performans ölçütlerini haz›rlamak ve uygulamak, izlemek ve de¤erlendirmek, bunlarla ilgili raporlar› meclise sunmak.
    • ‹l özel idaresini devlet dairelerinde ve törenlerde, davac› veya daval› olarakda yarg› yerlerinde temsil etmek veya vekil tayin etmek.
    • ‹l encümenine baflkanl›k etmek.
    • ‹l özel idaresinin tafl›n›r ve tafl›nmaz mallar›n› idare etmek.
    • ‹l özel idaresinin gelir ve alacaklar›n› takip ve tahsil etmek.
    • Yetkili organlar›n karar›n› almak flart›yla sözleflme yapmak.
    • ‹l genel meclisi ve encümen kararlar›n› uygulamak.
    • Bütçeyi uygulamak, meclis ve encümenin yetkisi d›fl›nda kalan aktarmalar› yapmak.
    • ‹l özel idaresi personelini atamak.
    • ‹l özel idaresi, ba¤l› kurulufllar›n› ve iflletmelerini denetlemek.
    • fiarts›z ba¤›fllar› kabul etmek.
    • ‹l halk›n›n huzur, esenlik, sa¤l›k ve mutlulu¤u için gereken önlemleri almak.
    • Bütçede yoksul ve muhtaçlar için ayr›lan ödene¤i kullanmak.
    • Kanunlarla il özel idaresine verilen ve il genel meclisi veya il encümeni karar›n› gerektirmeyen görevleri yapmak ve yetkileri kullanmak.


    Stratejik Plan ve Performans Plan›
    Vali, mahalli idareler genel seçimlerinden itibaren 6 ay içinde; kalk›nma plan ve programlar› ile varsa bölge plan›na uygun olarak stratejik plan ve ilgili oldu¤u y›l bafl›ndan öncede y›ll›k performans plan› haz›rlay›p il genel meclisine sunar. Stratejik plan, varsa üniversiteler ve meslek odalar› ile konuyla ilgili sivil toplum örgütlerinin görüflleri al›narak haz›rlan›r ve il genel meclisinde kabul edildikten sonra yürürlü¤e girer. Stratejik plan ve performans plan› bütçenin haz›rlanmas›na esas teflkil eder ve il genel meclisinde kabul edilir.
    Yetki Devri
    Vali, görev ve yetkilerinden bir k›sm›n› uygun gördü¤ü takdirde, vali yard›mc›lar›na, yöneticilik s›fat› bulunan il özel idaresi görevlileri ile ilçelerde kaymakamlara devredebilir. Hizmetlerin aksamadan h›zl›, verimli ve etkili yürütülmesi amac›yla yetki devri uygulamas› kamu yönetiminde vazgeçilmez bir yöntemdir.
    ‹htilaf Halinde Temsil Yetkisinin Devri
    Vali ile 1. ve 2.derece kan ve kay›n h›s›mlar›n›n il özel idaresi ile ihtilafl› oldu¤u durumlarda, dava aç›lmas› ve bu davada il özel idaresinin temsili, meclis baflkan›, bulunmad›¤› takdirde baflkan vekili veya bunlar›n yetkilendirece¤i kifliler taraf›ndan yerine getirilir.
    KÖY VE KISA TAR‹HÇES‹
    Osmanl› ‹mparatorlu¤unun mülki idareleri, eyalet, liva, kaza ve köylerden olu?ur. Köylere ait hükümler 1864 tarihli Te?kilat› Vilayet Nizamnamesinde yer alm›flt›r. her köyde, dinleri ayr› olan her s›n›f halk için 2?er muhtar ve 1er ihtiyar meclisi oluflturulmu?tur. yerel hizmetler konusunda yürütmede ihtiyar meclislerine verilmedi¤i gibi, köylere tüzel kiflilikde tan›nmam›flt›r. 1876 tarihinde, köylerde, Fransaya benzer bir örgüt oluflturmak amac›yla idarei Nevahi(nahiyeler idaresi) adl› yeni bir nizamname daha düzenlenmi?tir. nizamnamede, 200 haneden fazla olan köylerin bir nahiye olu?turmalar›, hane say›s› az olan köylerin 200 ula?acak biçimde birle?tirilmeleri öngörülmü?tür. Köy Kanununa bakt›¤›m›zda, köyün üç ayr› tan›m›n› ?u ?ekilde görmekteyiz;
    •Nüfusu 2000den a?a¤› yurtlara köy, nüfusu 2000i geçti¤i hâlde köy olarak kalan yerlerde vard›r. bu yerler, belediye örgütüne kavu?mad›kça köy olarak kalmaktad›r.
    •Cami, mektep, otlak, yaylak ve baltal›k gibi orta mallar› bulunan ve toplu veya da¤›n›k evlerde oturan insanlar ba¤, bahçe ve tarlalar›yla birlikte bir köy teflkil ederler.
    •köy bir yerden bir yere götürülebilen veya götürülemeyen mallara sahip ve i? bu kanun ile kendisine verilen i?leri yapan ba?l› ba?›na bir varl›kt›r. Buna ?ahsi manevi denir.
    KÖY ORGANLARI
    Köy Derne¤i: Köy muhtar›n› ve ihtiyar meclisi üyelerini seçme¤e hakk› olan kad›n ve erkek köylülerin toplanmas›ndan oluflan bir organd›r. Görevleri
    -muhtar ve ihtiyar meclisi üyelerini seçmek,
    -köyün iste¤e ba¤l› ifllerini zorunlu hale getirmek,
    -imam› tayin etmek,
    -köy tüzel kiflili¤i ile muhtar veya ihtiyar meclisi üyeleri aras›nda ç›kan davalarda köyü temsil edecek kifliyi seçmek.
    2-‹htiyar Meclisi: ‹htiyar meclisi, köye ait iflleri görüflüp yürütmeye iliflkin kararlar alan ve bunlar› denetleyen bir organd›r. ‹ki tür üyeden oluflur.
    -kanunla atanan do¤al üyelerdir.
    -ihtiyar meclisine seçimle gelen üyelerdir. Seçimle iflbafl›na gelen üyeler, tek dereceli, genel, eflit ve gizli oyla, ço¤unluk esas›na göre seçilirler. Seçilen üye say›s› köyün nüfusuna göre de¤iflir. Nüfusu 1000den az köylerde 8, 1000den fazla köylerde 12 üye seçilir. Do¤al üyeler ise; köyün imam›, köyün ö¤retmeni veya baflö¤retmeni, ?ayet varsa birinci s›n›f ebelerle birinci s›n›f sa¤l›k memurlar›d›r. Görevleri:
    • En az haftada bir defa muhtar taraf›ndan toplant›ya ça¤r›l›r. Ancak, ihtiyar meclisi, muhtara haber vererek kendi iste¤i ile de toplanabilir.
    • Köy ifllerini önemine göre s›raya koyar ve biri yap›l›p bittikten sonra, s›rayla hepsini köylüye yapt›rmaya çal›fl›r.
    • Köylünün hangi iflleri bizzat çal›flarak hangi iflleri para veya ›rgat ile yapaca¤›na karar verir. Köylünün imece ile yapaca¤› ifller bofl zamanlar›na uydurulur.
    • Köyün görevlerinin yerine getirilebilmesi için gerekli gayrimenkullerin de¤eri verilerek sat›n al›nmas› sa¤lan›r. E¤er, mal sahibi raz› olmazsa, il ve ilçe idare kurullar› durumu inceler ve kesin olarak karar verir.
    • ‹mece ile kaçar gün çal›fl›laca¤›n› belirler.
    • Salman›n miktar›n› belirler.
    • Paran›n harcanmas›nda hiçbir fenal›k olmamas›na ve faydas›z yere para verilmemesine muhtar ile birlikte göz kulak olur.
    • Zorunlu görevleri yapmayan hissesine düflen paray› vermeyen köylüye para cezas› verir.
    Muhtar
    Köy Kanununa göre muhtar, hem merkezî yönetimin köydeki temsilcisi, hemde yerel yönetim birimi olan köy yönetiminin bafl› ve yürütme organ›d›r. görevleri;
    1-devlet iflleri
    •Hükûmet taraf›ndan bildirilecek kanunlar›, nizamlar› ilan etmek ve halka anlatmak,
    •Salg›n ve bulafl›c› hastal›klar› günü gününe hükûmete haber vermek,
    •Hekim olmayanlar›n hastalara ilaç yapmas›n› menetmek ve hükûmete haber vermek,
    •Vergi toplamak için gelen tahsildarlara yol göstermek ve tahsilatta tahsildar›n yolsuzlu¤unu görürse hükümete haber vermek,
    •Asker toplamak, bakaya ve kaçaklar› hükûmete haber vermek,
    •Köy civar›nda e?kiya görürse hükûmete haber vermek ve elinden gelirse tutturmak.
    2-köy iflleri
    •Köyün zorunlu görevlerini ihtiyar meclisi ile görüflerek yapmak veya yapt›rmak,
    •Köyün iste¤e ba¤l› görevlerinin yap›labilmesi için köylüye ö¤üt vermek,
    •‹htiyar meclisi ile görüfltükten sonra köylüyü ifle ça¤›rmak,
    •‹htiyar meclisi karar› ile köy ifllerine harcanacak paray› toplamak,
    •nerelere ne kadar para harcanm›fl ise her ay ihtiyar meclisine hesap vermek,
    •Köy ifllerinde hem davac›, hem has›m olarak mahkemede bulunmak ve isterse mahkemeye ba?ka birini vekil olarak göndermek.
    Köy muhtarlar›,köylü seçmenler taraf›ndan seçilir. Ayr›ca, en az alt› aydan beri köyde yerleflmifl olmak gerekmektedir.
    KÖY ÜZER‹NDEK‹ ‹DAR‹ VESAYET
    Merkezî yönetimin, köyler üzerindeki idari vesayeti, köy organlar› ve personeli ile köy organlar›n›n karar ve uygulamalar› üzerinde görülmektedir. Vesayet makam› ise vali ve kaymakam gibi yerel mülki amirlerdir. ‹dari vesayet uygulamas› flu flekildedir:
    • Vali veya kaymakam, köy muhtarlar›n›n, köyün yarar›na olmayan kararlar›n› bozabilir. Ancak, muhtar yerine, kendiliklerinden karar veremezler.
    • Köy derne¤inin, köyün iste¤e ba¤l› olan görevlerini zorunlu olanlar aras›na alma karar› ancak kaymakam›n ya da valinin onay› ile kesinleflir.
    • Köy bütçelerinin, kaymakam veya valilerce onaylanmas› gerekir.
    • Vali veya kaymakam, köy ifllerini ve kanunlarla verilen öteki görevlerini yapmayan muhtarlara yaz›l› olarak ihtarda bulunur. Muhtar, buna ra¤men ifl görmemeye devam ederse yetkili idare kurulu karar› ile görevinden uzaklaflt›r›l›r.
    • Köyde birden fazla imam›n bulunmas› hâlinde, ihtiyar meclisine üye olarak girecek olan›n› seçmek yetkisi, kaymakama aittir.
    • Zorunlu iflleri gördürmeyen ve toplanmas› iste¤e ba¤l› olmayan paralar› toplamayan ve toplatt›rmayan köy muhtar› ve ihtiyar meclisi üyelerine köyün ba¤l› oldu¤u idare kurulunca 10 liradan 50 liraya kadar para cezas›na hükmolunur.
    KÖY GEL‹RLER‹
    1-Ymece; köy ifllerinde köylülerin ücretsiz olarak bedenen çal›flt›r›lmas›.
    2-Salma; Da¤›tma vergileri s›n›f›na giren bir yükümlülüktür. Köy gelirleri, köy ifllerini gören köyün ayl›kl› personelinin ayl›k ve y›ll›klar›yla, köy s›n›rlar› içinde yap›lacak mecburi köy ifllerine yetmezse uygulanacak bir gelirdir. En yüksek s›n›r› yirmi liray› aflmamak üzere, herkesin hal ve vaktine göre, köy ihtiyar meclisi karar›yla, köyde oturanlara ve köyle maddi iliflkisi bulunanlara salma sal›nabilir.
    3- Yard›mlar, hediyeler, ba¤›fllar; merkezî yönetimden, belediyelerden, il özel idarelerinden ve gerçek kiflilerden gelen yardym.
    4- Bakaya; Bir önceki bütçe y›l›nda tahakkuk edip tahsil edilemeyen çeflitli gelirlerin, bir sonraki y›l bütçesinde ayr› bir bölümde toplanmas›d›r.
    5- Asker ailelerine yard›m: imece ve ürün toplamak fleklinde yard›m yap›lmaktad›r. gelirler, ba?ka i?lere harcanmamakta, sadece muhtaç asker ailelerine tahsis edilmektedir.
    6-Köy Kanununa göre al›nacak para cezalar›,
    7-Emlak ve arazi gelirleri,
    8-Köy ad›na ekilen tarla gelirleri,
    9-Köy ambar, tezgâh ve dükkan gelirleri,
    10-Mühürlenecek belgelerden al›nan para,
    11-Köy s›n›r› içindeki tafl, kireç, tu¤la, kiremit, çanak, kil gibi ocaklardan al›nacak para,
    12-Çay ve nehirler üzerindeki kay›k ve sallardan al›nacak para,
    13-Köy s›n›r› içindeki otlak ve meralardan fazlas›n›n kira paralar›,
    14-Köyde sat›lmak için kesilen hayvanlardan al›nacak para (zephiye resmi),
    15-Köy s›n›r› içindeki sahipsiz a¤açlar›n ve yemifllerin gelirleri,
    16-Köy s›n›r› içindeki, köye ait kapl›calar›n ve maden sular›n›n gelirleri.
    8MAHALL‹ ‹DARELER MAL‹YES‹
    Kovuflturma Açma: Suç iflledi¤i bildirilen kifli hakk›nda adli takip yap›lmas›.
    Soruflturma Açma: Bir kimse hakk›nda tahkikat (araflt›rma, inceleme) bafllatmak.
    Mahalli ‹dareler Üzerindeki ‹dari Vesayet Uygulamalar›
    • Mahalli hizmetlerin idarenin bütünlü¤ü ilkesine uygun flekilde yürütülmesi
    • Kamu görevlerinde birli¤in sa¤lanmas›
    • Toplum yarar›n›n korunmas›
    • Mahalli ihtiyaçlar›n gere¤i gibi karfl›lanmas› olarak belirtilmifltir.
    Vesayet: küçüklerin ve mahcurlar›n (hacir alt›na al›nm›fl kiflilerin) korunmas› amac›yla özel hukukta düzenlenen ve bir kamu hizmeti niteli¤ini gösteren bir kurumdur.
    Hacir: Bir kimsenin medeni haklar› kullanma yetkisinin mahkeme taraf›ndan, ak›l hastal›¤›, israf, içki düflkünlü¤ü, kötü yaflam gibi nedenlerle kald›r›lmas›d›r.
    Yerel demokrasiyi gelifltirme yollar›
    1-Geri ça¤›rma: Yurttafllar›n, seçilmifl kamu yetkililerinin, görev süreleri dolmadan bu görevlerine son verebilmeleri hakk›na sahip olmalar› anlam›ndad›r.
    2-Halk Toplant›lar›: Kamuoyunu bilgilendirmek ve yöneticilere kamunun düflünce, duygu ve isteklerini iletebilmek amac›yla baflvurulan geleneksel bir yöntemdir.
    3-Ombudsman: Yurttafl avukat› yada halk hakemi adlar›ylada an›lan ombudsman, yerel yönetimlerde önemli bir iflleve sahiptir. Yerel ombudsman, yerel topluluk üyelerinin, yerel yönetimden herhangi bir ?ikâyetleri oldu¤unda(hizmetin gere¤i gibi yada hiç yerine getirilmemesi, haks›zl›¤a u¤rama vb) konunun incelenip de¤erlendirilmek üzere ba?vuraca¤› makamd›r.
    4-Proje Demokrasisi: Çevre, yol, su, sa¤l›k, konut, tüketiciyi koruma gibi yerel projelerin, ilgili yerel topluluk üyelerinin, bu projelerin planlama ve uygulamalar›na katk›da bulunabilmeleri durumunda çok daha yerinde ve etkin programlara dönüflebilecekleri ku?kusuzdur. Proje demokrasisi bir projenin planlama, uygulama ve de¤erlendirme aflamalar›nda, kamunun ya da yerel topluluk üyelerinin, de¤iflik düzeylerde ve ölçeklerde bu aflamalara kat›labilmeleri anlam›ndad›r.
    -Toplam belediye say›s› 2950’dir.




  • 1
    Örgütsel davran›fl: bir saha çal›flmas› olup örgüt içindeki birey ve gruplar›n davran›fl ve tutumlar›n› anlamay› aç›klamay› ve gelifltirmeyi amaçlayan, ilgi alan› insan ve örgütler olan bir disiplindir.
    Bir iflletmenin veya örgütün kulland›¤› teknoloji ne kadar iyi olursa olsun, her örgüt onu oluflturan insanlardan meydana gelir. Örgütün etkili bir biçimde çal›flmas›nda, çal›flanlar son derece kritik bir öneme sahiptirler. Öd bilimi de konusu insan olan ve örgüt içinde insan davran›fllar›na odakl› bir disiplindir. Amac› örgüt içindeki insan davran›fllar›n› anlamak ve onu daha etkin ve baflar›l› k›lmakt›r. Örgüt ise bir grup insan›n birbirine ba¤›ml› bir biçimde bir amaca hizmet etmeleri için bir araya gelmeleridir. ÖD birey ve gruplar›n hareketlerinden ve etkileflimlerinden oluflur. Öd do¤as› gere¤i disiplinler aras›d›r. Bir baflka biçimde ifade edecek olursak bu disiplin çok say›da sosyal bilim veya davran›fl bilimlerinin bir araya gelmesi ve onlardan alm›fl oldu¤u bilgi ve araflt›rmalara dayal›d›r. Öd bir tek disiplinin alt›nda odaklaflan bir bilim de¤ildir. ilgilendi¤i konular tek bafl›na hiçbir disiplinin ilgi alan›na girmez. birey ve grupların hareketlerinden ve etkileşimlerinden oluşur
    Örgütsel davranışın karakteristi¤i
    1-bilimsel yöntemi kullanarak araflt›rmalar yapar
    2-birey, grup ve örgütler üzerinde odaklan›r
    3-do¤as› gere¤i disiplinler aras› bir yap›dad›r
    4-örgütün etkin bir biçimde çal›flmas› ve bireyin baflar›s›.
    Bilindi¤i gibi davran›fl bilimleri insan davran›fllar›n› inceleyen disiplinlerin ortak bir çal›flmas›d›r. Bu aç›dan, disiplinleraras› bir yaklafl›m örgüt içindeki insan davran›fllar›n› anlamak için daha uygun bir yol olmaktad›r. Özellikle çal›flma ortam›ndaki örgüt ve yönetime iliflkin sorunlar›n çözümünde bu yaklafl›m daha etkin olarak fonksiyon görür. Davran›fl sosyal bilimler içinde üç temel disiplin çerçevesinde ele al›nmaktad›r.
    1-Psikoloji: insan davran›fllar› üzerinde çal›flan temel disiplinlerden biridir. Bireylerin temel tutumlar›, kiflilik özellikleri, alg›, güdü ve davran›fllar› üzerinde çal›fl›r. Psikolojinin temel oda¤› insan› bir bütün olarak ele almas›d›r.
    2-Sosyoloji: sosyal davran›fllar, sosyal gruplar aras›ndaki iliflkiler, toplumsal düzen ve insan iliflkileri konusunda odaklafl›r. Sosyolojinin de temel ilgi alan› toplumsal yap›lar›n analizi ve yap›lar aras›ndaki posizyonlard›r. Örne¤in; liderin davran›fllar› ile izleyicileri aras›ndaki iliflkiler gibi.
    1-Grup dinamikleri
    2-Güç
    3-Çatışma
    4-Gruplar arası iletişim
    3-Antropoloji: daha çok insan ve insan davran›fllar›n›n bütün olarak incelenmesi üzerinde durur ve temel ilgi alan› insan›n yaratt›¤› kültürdür. Öd aç›s›ndanda ilgi alan›; kültür sistemleri, inançlar, gelenek ve görenekler grup ve toplum içindeki de¤er sistemleri, farkl› kültürler aras›ndaki davran›fl biçimleri gibi konulard›r. ‹nsanlar›n ö¤rendikleri önemli bir kavram bilindi¤i gibi kültürdür.
    Örgütsel davran›fl›n temel karakteristiklerini tan›mlamak
    1-öd ›n sosyal bilimlerin veya davran›fl bilimlerinin kulland›¤› bilimsel yöntemi kullanmas›n› ifade eder. Öd bir fizik veya kimya kadar geliflmifl bir disiplin olmamakla birlikte bilimsel temellidir. Do¤a bilimlerininde kulland›¤› araflt›rma yönetimini kullan›r ve olaylar aras›ndaki de¤iflmez iliflkileri, kuramlar biçiminde ortaya koyar.
    2-öd tek bafl›na bireyi, grubu incelemez. Her birey bir grubun bir üyesi, her grup bir örgütün parças›d›r ve onun içinde varl›¤›n› sürdürür.
    3-öd disiplinler aras› bir yaklafl›m› oldu¤unu vurgular. Bu disiplin çok say›da sosyal veya davran›fl bilimlerinin bir araya gelmesiyle ve onlardan ald›¤› bilgi yap›s›yla çal›fl›r. Çünkü ilgilendi¤i konular tek bafl›na hiçbir disiplinin ilgi alan›na girmez.
    4-bu disiplinin örgütün ve bireyin baflar›s› için araflt›rmalar yapmas›n› ifade eder. Yönetici, insanlar›n rahat çal›flabilecekleri ortamlar yaratmak ve baflar›l› insanlar› takdir etmek durumundad›r.
    İnsanların ifl performanslar›
    1-Yönetim ve organizasyon
    2-Bilgi teknolojileri
    3-‹flyeri dizayn›d›r.
    Bilgi teknolojileri ve iflyeri dizayn› baflka disiplinlerin konusu olmakla birlikte öd disiplini ilede iliflkilidir. yönetim ve organizasyon örgütsel davran›fl›n en temel ilgi alan› ve neyle ilgili oldu¤udur. Böylece öd çal›flan performanslar›na iliflkin önemli bak›fl aç›lar› ve görüfllerle katk›da bulunmaktad›r. Çal›flma yaflam›n›n temelinde yatan şey kâr etmektir. ‹nsanlar neden iflletmeler kurar ve yat›r›m yapar diye sordu¤umuz zaman tek bir nedeni vard›r para kazanmakt›r. Bir örgütü veya iflletmeyi karl› hâle getirmek temel amaçlar›ndan biridir. iflletmeyi kârl› hâle getirmek için yapt›¤› katk›lar di¤er disiplinlerin yapt›klar›ndan farkl›d›r. Öd makinalar›n dizayn›, nerelere yerlefltirilece¤i, flirketin muhasebe yap›s›, pazarlama stratejileri, fiyatland›rma politikalar› ile ilgili do¤rudan bir disiplin de¤ildir. çal›flanlarla onlar›n sorunlar›n› çözmek, baflar›l› bulmak, tan›mak ve uygulanan politikalarla ilgili olarak araflt›rmalar yapar ve yönetime katk›da bulunur. K›saca insanlara yap›lan muamele ve iflin yap›l›fl biçimiyle ilgilidir en önemli kayna¤› çal›flan iyi insanlard›r. Bu kayna¤› iyilefltirmek ve örgüt içinde mutlu ve verimli k›lmak ise örgütsel davran›fl bilimcilerine düflmektedir.
    (x) kuram›n›n çal›flanlar için öne sürdü¤ü temel düflünceler
    1-Çal›flanlar tembeldir
    2-‹fllerini sevmezler
    3-Çal›flmak için yönlendirilmek isterler
    4-Zorland›klar› zaman çal›fl›rlar
    (y)Kuramı(McGregor): yönetimin görevi insanlar›n çal›flabilecekleri uygun ortamlar› yaratmakt›r. sa¤land›¤› takdirde insanlar arzu edilen performanslar› gösterebilirler.
    ÖRGÜTSEL DAVRANIfiA ‹L‹fiK‹N TEMEL ÖNGÖRÜLER VE E⁄‹L‹MLER
    Öd disipliniyle u¤raflan bilim adamlar› genelde ço¤unlu¤un kabul etti¤i ve benimsedi¤i baz› öngörüleri paylaflarak ifle koyulurlar. Bunlar genelde çal›flma yaflam›na iliflkin temel düflünce ve geliflmelerdir. J. Greenberg bunlar› temelde iki bafll›k alt›nda toplamaktad›r.
    • Öd örgütlerin her zaman dinamik bir yap›da oldu¤unu ve her zaman de¤iflti¤ini öngörür.
    • Öd disiplini örgüt içersinde davran›fl› aç›klayabilecek tek ve en iyi bir davran›fl ve davran›fl modelinin olmad›¤›n›, farkl› durumlarda farkl› yaklafl›mlar›n kullanabilece¤ini benimser.
    Durumsall›k yaklafl›m›: özel bir hareketi veya davran›fl›n farkl› ortamlarda farkl› sonuçlar›n›n olabilece¤ini ifade eder.
    Kozmopolit; küresel yönetici, baflka kültürlere sayg›l› ve onlar›n bu farkl›l›klar›na olumlu yaklaflan Kültür: bir dizi gelenek görenek, de¤er ve inançlardan oluflan, bir ortak payday› paylaflan insanlar›n oluflturdu¤u bir yap›d›r.
    Sanal örgütler: son derece esnek bir grup iflletmenin geçici olarak ortak birgün oluflturup belirgin bir ifli veya f›rsat› yaratmak üretmek amac›yla bir araya gelmesiyle oluflmaktad›rlar.
    Şebeke yapılar: ‹nternet yoluyla al›nan talep, tedarikçiler taraf›ndan, üreticilere veya imalatç›lara gelmekte imalatç›lar›nda ürünü genelde ayn› gün içersinde müflteriye postalamaktad›rlar. ABD Cisco sistemleri buna örnek olarak verilmektedir. Cisco ürünlerinin %70’i tafleron yöntemiyle üretilmekte ve Cisco çal›flanlar› ürüne ellerini de¤dirmeden müflteriye ulaflt›rmaktad›rlar
    Örgütlerin özellikleri
    1-Statik değil dinamik yapıya sahiptir
    2-Açık sistem özelliği taşırlar
    3-kendi devamlılığını sağlayan parçalardan oluşur ve her parçanın devamlılığı bir diğerine bağlıdır.
    Aç›k sistem yaklafl›m›nda örgütün çevreden ald›¤› girdiler
    1-Hammadde
    2-Finansal destek
    3-Bilgi
    4-‹flgücü
    5-Alet
    YÖNET‹C‹: İnsanları kullanarak işleri yaptıran ve yürüten kişidir.
    Yöneticinin Fonksiyonlar› Nedir?
    20.yy başlar›nda Fayol yöneticilerin 5 fonksiyonu oldu¤unu söylemekteydi. daralarak 4e inmifltir.
    1.Planlama: Örgütün amaçlar›n› belirleme ve tan›mlama, stratejiler oluflturma, çeflitli faaliyetleri koordine için planlar yapma fonksiyonudur.
    2.Organize etme: Yöneticiler ayn› zamanda örgütün yap›s›ndan sorumlu, olan kiflilerdir. Ne tür ifller yap›lacak, bunlar› kim yapacak, ifller ne flekilde gruplanacak, kim kime rapor edecek ve kararlar nerede al›nacak, bunlar›n hepsi organize etme fonksiyonudur.
    3.Liderlik: Her örgüt insanlardan oluflur. ‹fle yönlendirmek, koordine etmek yöneticinin en önemli fonksiyonudur. Yani çal›flanlar› güdüleyip en uygun iletiflim kararlar› ile yönetme ve sorunlar› çözme bu fonksiyonu içerir.
    4. Kontrol: Örgüt içinde faaliyetleri gözleyerek daha önce planlad›¤› biçimde gitmelerini izlemek, aksayan veya baflar›l› gitmeyen iflleri ray›na koymak yöneticinin di¤er fonksiyon alan›d›r.
    Yöneticinin Rolleri Nedir?
    1.Bireyler arası rolü: örgüte baflkanl›k etme, örne¤in politikac›lara veya ziyarete gelenlere örgütü tan›tma, di¤er flirketlerle iliflkileri düzenleme, çal›flanlar› ifle alma, e¤itme, cezaland›rma ve güdüleme rolü vard›r.
    2.Bilgi rolü: di¤er flirketlerden bilgi toplama, yeni dergileri ve yaz›lanlar› okuma, di¤er flirketlerin yapt›klar›n› ö¤renme gibi görevleri vard›r.
    3.Karar verme
    1-yat›r›mc›l›k
    2-kaynak ay›rma
    3-görüflmeci
    4-sorun çözücü
    Yöneticinin Sahip Olmas› Gereken Bilgi ve Beceriler Nelerdir?
    Yönetici rol ve fonksiyonlar› icra ederken bilgi becerilere gereksinimi vard›r. Katz üçe ay›r›r.
    1-Teknik bilgi: yöneticinin iflini yönetirken sahip olmas› gereken ihtasaslaflm›fl bilgidir. Bu bilgi örgütün e¤itim kanallar› ile kazan›l›r. Baz›lar›da bu bilgiyi ifl s›ras›nda kazanarak gelifltirirler.
    2-‹nsanla ilgili bilgi yap›s›: insan› güdülemek, anlamak, onlarla çal›flmak, grup yaflant›s›n› bilmekle ilgili bilgilerdir. teknik aç›dan mükemmel olmas›na karfl›l›k insanla ilgili bilgi aç›s›ndan yetersizdir.
    3-Kavrama ile ilgili bilgi yap›s›: yöneticilerin zekâ yap›s› aç›s›ndan karmafl›k olaylar›n tasnifi, teflhisi ve çözümleyici bir beceriye gereksinimini ifade eder. Örne¤in; acil karar bekleyen durumlarda sorunlara hemen çözümler getirmesi, tespitler yapmas›, alternatifleri düflünmesi ve en iyi çözümü bulmas› gerekir.
    ‹flte ÖD yöneticiye bu fonksiyonlar›n› icra etmede gerekli bilgi ve donan›m› sa¤layarak yard›mc› olur. Bu disiplin bir saha çal›flmas›d›r. Yani kendine has bir bilgi yap›s› vard›r.
    ÖRGÜTSEL DAVRANIfi B‹L‹M‹NDE YÖNTEM
    Öd bilimi fizik ve do¤a bilimlerinin takip etti¤i yöntemlerden çok farkl› bir yol takip etmez. gözlem yapar, hipotez kurar ve hipotezleri deney yoluyla ispatlamaya çal›fl›r. Öd bilimi bu şekilde;
    • Olgular› gözler,
    • Olgular› s›n›fland›r›r,
    • Olgular aras›ndaki iliflkilere ait hipotezler öne sürer,
    • Veri toplamak için deney yapar ve bunun sonucunda olgular› ispatlamaya çal›fl›r
    • Olgular aras›ndaki neden sonuç iliflkilerine dayanarak genellemeler yapar.
    Birçok yönetici, örgütle ilgili bir sorunu oldu¤u zaman davran›fl bilimcilerine baflvurur. Böyle bir sorunla karfl›laflan bilim adam›n›n takip edece¤i yol afla¤›daki gibidir.
    1-Sorun hakk›nda ön araflt›rma: konu hakk›nda bilgi toplan›r ve sorunun s›n›r alanlar› tespit edilir. Yöntem, “nas›l” sorusuna cevap veren ve bir amaca göre haz›rlanm›fl araflt›rma plan›d›r.
    2-Sorunun yeniden formülasyonu: konu davran›fl bilimlerinin kulland›¤› kavramlar do¤rultusunda yeniden incelenerek sorunla ilgili di¤er faktörler tespit edilmeye sorun çözümünde izlenecek yol ve tutum belirlenmeye bafllar.
    3-Hipotez gelifltirme: Sorun hakk›nda genel bir kan›ya var›ld›ktan sonra, sorunun özel yanlar› genelden soyutlan›r. Di¤er bir deyiflle soruna neden olan etmenler belirginleflir ve buna iliflkin hipotezler gelifltirilir. Bu hipotez ile incelenecek olan sorun, art›k di¤er etmenlerden ba¤›ms›z bir biçimde araflt›r›lmaya aç›kt›r.
    4-Veri toplama yöntemleri: Bu aflamada öne sürülen hipotezin do¤rultusunda sorun ile ilgili veriler toplan›r. Sorun ile ilgili verileri toplamak da örgütsel davran›flla ilgili kiflinin bilgi ve yeteneklerine dayal›d›r. Öd biliminde kullan›lan veri toplama teknikler:
    • Sorun sahibiyle yap›lan görüflmeler
    • Anket
    • Kat›l›ml› ve kat›l›ms›z gözlem
    • Örgüt ve sorunla ilgili içerik analizleri veya kay›tlar›n incelenmesi
    5-Verilerin analizi ve aç›klanmas›: Burada hipotezle ilgili olarak toplanan verilerin hipotezi araflt›r›l›r. Toplanan bilgilerin aç›klama ve s›n›fland›r›lmas› yap›l›r.
    6-Verilerin sunulmas› ve çözüme iliflkin uyar›lar: Burada da toplanan verilere bir anlam kazand›r›larak sorunun çözüm yollar›na iliflkin öneriler sunulur.
    Veri toplama tekniklerinin uygulanmas›yla elde edilen bilgiler gere¤ince düzenlenmedikçe
    biçimden yoksun bir malzeme y›¤›n› niteli¤indedirler. Verilere anlam kazand›rabilmek için bu y›¤›na bir flekil vermek gerekir. Bilgi toplamada amaç sorunu aç›klamak ve tan›makt›r. Bu bilgiler bazen yaz›l› bir raporla veya grup tart›flmalar› biçiminde sözlü olarak da yans›t›labilir. Bu raporun içinde soruna iliflkin çözüm yollar› ve önerilerde bulunur.

    Veri Toplama Teknikleri
    1-Vaka Etüdü: bir gerçek yaflam öyküsünün ele al›n›p detayl› bir biçimde incelenmesini ifade eder.
    a-Bilgiler katılımlı gözlem, mülakat veya işletme kayıtlarının incelenmesin elde edilir
    b-Algısal yanlılığa açık bir tekniktir
    c-Gerçek yaşamdaki örgütsel sorunları incelemesi açısından büyük katkıları vardır
    d-Olayın gözlemcileri bazen yanlı davranabilirler
    e-Tek bir olaydan genelleme yapma olasılığı dezavantajdır.
    2-Saha Araflt›rmas›
    a-anket ve mülakat tekniklerinin birlikte kullan›lmas› ile uygulan›r.
    b-Bir evren ve örneklem seçimi gerektirir.
    c-Örneklem çapına bağlı olarak genelleme yapma olanağı kısıtlıdır
    d-İnsanların tepkilerini belirlemeleri için uygun bir yöntemdir
    e-İstatistiki işlemler yapabilme olanağı sağlar.
    f-Avantajı ekonomik olmasıdır.
    g-Detaylı bilgi alma olasılığı çok yoktur
    3-Laboratuvar Deneyi: Burada yapay bir ortam araflt›rmac› taraf›ndan oluflturulur. Amaç, araflt›rmac›n›n ba¤›ms›z de¤iflkeni belirli bir biçimde ba¤›ml› bir de¤iflken üzerinde uygulamas›d›r. Burada iki grup söz konusudur. Bunlar deney ve kontrol gruplar›d›r. Kontrol grubunda flartlar aynen korunur, deney grubunda ise ba¤›ms›z de¤iflken manipüle edilir. Sonuçta her fley eflit oldu¤u zaman ba¤›ml› de¤iflkende meydana gelen bir farkl›l›k ba¤›ms›z de¤iflkene ba¤lanarak aç›klan›r. Deneysel yöntemin neden-sonuç iliflkilerini sa¤layan ifllemler flunlard›r:
    • Ba¤›ms›z de¤iflkeni manipüle etme (de¤iflimleme),
    • De¤iflimlemenin ba¤›ms›z de¤iflkene etkisini gözleme,
    • Di¤er de¤iflkenleri kontrol etme.
    Ba¤›ms›z de¤iflken, araşt›rmada belirleyici ve neden say›lan de¤iflken iken ba¤›ml› de¤iflken, ba¤›ms›z de¤iflkene ba¤l› olarak de¤iflti¤i kabul edilen de¤iflkendir.
    4-Saha Deneyi
    a-laboratuvar deneyine çok benzerdir.
    b-Sadece burada deney gerçek çal›flma ortamlar›nda yap›l›r.
    c-Kontrol grupları muhafaza edilmek istendiğinde bazı dışsal faktörler araya girerek çalışma ortamını etkileyebilir.
    Mülakat: Karfl›l›kl› konuflma, yani mülakatç›n›n, soru sorup cevaplar›n› kaydetmesi yöntemi
    Avantajları: Anlafl›lmayan sorular geri bildirim yoluyla hemen farkedilir ve aç›kl›¤a kavuflturulur. Detayl› bilgi alma yollar› vard›r. Esneklik ve uyum sa¤lar.
    Dezavantajları: Uzun zaman al›r ve masrafl›d›r. (Özellikle mülakatç›lar›n e¤itimi aç›s›ndan) Ölçümü yapan mülakatç›dan dolay› yanl› davranmalar olabilir.
    Anket: Cevapland›r›lmas› istenen bir grup yaz›l› sorudan oluflmufl bilgi formu
    Avantajları: Büyük bir örneklem grubuna ucuz maliyetle ulaflabilme imkân› sa¤lar; bütün cevap verenlere ayn› uyar›c›lar uyguland›¤› için birlik sa¤lar.
    Dezavantajları: Cevapland›rma oran› düflüktür. Özellikle mektupla gönderilen anketlerin geri gelmesi çok vakit al›r, an›nda geribildirim alma imkan› yoktur. Eksik doldurulmufl veya aç›k biçimde cevaplanmam›fl sorular› analiz etme imkân› çok zay›ft›r. Anketin planlamas› çok zaman al›r, cevaplay›c›lar›n okur-yazar olmas› gerekir.
    Testler: Bireylerin davran›flsal özelliklerini saptamak için ankete benzer bir biçimde Sorulardan haz›rlanm›fl ölçüm arac› (Baflar›, Yetenek, Stres Testleri gibi).
    Avantajları: Standartlaflt›r›lm›fl testler, yerleflmifl çeflitli normlar aras›nda karfl›laflt›rma yapma imkân› sa¤lar.
    Dezavantajları: Testin planlamas›, haz›rlanmas› ve de¤erlendirilmesi zaman ald›¤› gibi, bu konuda ihtisaslaflm›fl kiflilere gerek duyurulur. Ayr›ca, güvenirli¤i tart›flabilir. Örne¤in bir zekâ testi bireyin yeteneklerini mi, yoksa lisan› kullanmadaki becerisini mi ölçmektedir?
    Gözlem: ‹nsan davran›fllar›n›n do¤rudan veya dolayl› bir biçimde gözlenmesi
    Avantajları: Davran›fllar oldu¤u anda gözlenmesi nedeniyle uzun sürebilir. ‹nsan›n tek bafl›na veremeyece¤i birçok bilgi, gözlem ile elde edilebilir.
    Dezavantajları: Gözlemciden kaynaklanan yanl› davran›fllara neden olur. Bireyin olaydan etkilenmesi söz konusudur. Gözlemcinin e¤itimi masrafl› ve pahal›d›r.
    ÖRGÜTSEL DAVRANIfi ARAfiTIRMALARINDA ELDE ED‹LEN B‹LG‹Y‹ ‹fi YAfiAMINA UYGULAMAK
    Öd araflt›rmalar›ndan elde edilen kuramsal bilgiyi prati¤e uygulamak için yöneticilerin belirli beceriler geliştirmeleri gerekir. Sahip oldu¤u yönetim bilgilerini geliştirmek ve bunlar› iş yaşam›na adapte etmek için problem çözme sürecini anlamak ve iyi bir sorun çözücü olmak gerekir.
    1-Teflhis: Problem çözümü teflhis ile bafllar. Burada yöneticiler problem veya sorunla ilgili önce bilgileri toplar ve bunu problem cümlesiyle özetlemeye çal›fl›rlar. Bilgi toplama yöneticiyi örgüt içinde gözlem yapmaya yönlendirir. Burada yönetici sorunla ilgili çeflitli olaylar› do¤rudan gözlemler. Böylece birinci elden bilgi toplanm›fl olur.
    2-Çözüm: Burada teflhis aflamas›nda saptanan sorunun çeflitli çözüm yollar› ve süreçleri ortaya konulur. Örgütsel sorunlar genelde çok boyutludurlar ve çözümü için birden fazla yol gerekebilir. Etkili yöneticiler çeflitli uygun alternatifler yaratarak veya ortaya koyarak bunlardan bir tanesini veya en uygun olan› seçerler.
    3-Eylem: Burada önerilen çözümler eyleme konulur. Bu süreçte yöneticiler belirgin aktivitelerin yerine getirilmesini flart koflarak bunlar›n etkilerini problemin çözümü için görmek isterler. Bazen de ad›m ad›m takip edilmesi gereken programlar gelifltirerek baflka iflletmelerde çözüm için uygulanan bu tür programlar›n buradaki etkilerini gözlemlemeye çal›fl›rlar.
    4-De¤erlendirme
    a-Çözüm uygulamalar› genelde de¤erlendirme aflamas›yla son bulur
    b-Burada uygulanan çözümün istenilen etkiyi yap›p yapmad›¤› de¤erlendirilir
    c-Sorun çözümünde arzu edilen sonuçlarla gerçekte ulaşılan sonuçlar karşılaştırılır
    d-Yöneticiler başarıyı ölçebilecek belirgin göstergeler kullanır.
    Çok uluslu şirketler
    1-Dünyanın farklı uluslarıyla ticaret yaparlar
    2-Çıktılarının yaklaşık %25ini farklı ülkelere yönlendirirler
    3-Yönetimi ve merkezleri tek bir ülkedir
    Yöntem: Nasıl sorusuna cevap veren bir amaca göre hazırlanmış araştırma planı.
    2i
    Kiflilik: bireyin belirgin, de¤iflmeyen ve tutarl› olan özelliklerinin tümünü ifade eder. Di¤er bir de¤iflle kiflilik duygu, düflünce ve davran›fllardaki benzerlik ve ayr›l›klar› oluflturan birtak›m özellikler bütünüdür.
    Kiflili¤i oluflturan üç temel nokta önem tafl›r.
    1-Benzersizlik veya kendine özgü olufl: bireyin davran›fl ve tutumlar›n›n di¤er insanlardan farkl› oluflunu aç›klar. Her birey de¤iflik ve tektir. Bireylerin di¤erlerinden ayr›lan özelliklerinin birleflimi onun kiflili¤ini oluflturur.
    2-Tutarl›l›k: farkl› ortam ve durumlarda bile bireyin benzer bir biçimde hareket etmesidir. Yani iddiac› olan bir kimse, her yerde bu tavr›n› belli eder veya s›n›fta utangaç olan bir kimse ayn› flekilde sosyal yaflant›s›nda veya bir partide de utangaç davran›r.
    3-De¤iflmezlik veya dura¤anl›k: Değişmezlik, bireylerin farkl› durumlarda yapt›¤› davran›fllarda, benzer sonuçlara ulaflm›flsa veya olumlu birtak›m neticelere ulaflm›flsa benzer davran›fllar tekrarlan›r. Dura¤anl›k, her durumda tutarl› ve ayn› biçimde ortaya ç›kmakla birlikte, uzun dönemde dura¤an bir nitelik tafl›mas› anlam›na gelmektedir.
    Treytler: İnsanların çevrelerine karşı düzenli olarak göstermiş oldukları tepkilerdir.
    K‹fi‹L‹⁄‹N OLUfiUMUNU ETK‹LEYEN FAKTÖRLER(Kluckhohn ve Murray)
    1-Di¤er insanlara benzedi¤ini ve benzer davrand›¤›n›, (Biyolojik)
    2-Baz› insanlara benzedi¤ini ve onlar gibi davrand›¤›n› (Kültür)
    3-Hiç kimseye benzemeyen, özgün bir davran›fl biçimi oldu¤unu ileri sürerler (Sosyal)
    DÖNEM KAVRAMI
    (Freud-Psikoanalitik)
    1-Oral Dönem (0-1)
    2-Anal Dönem (1-3)
    3-Fallik Dönem (3-6)
    4-Latens Dönem (6-11)
    5-Genital Dönemdir (11 yafl sonras›).
    (Erikson)
    1-Oral Duyusal Dönem (Temel Güven X Güvensizlik)
    2-Kas Anal Dönemi (Özerklik X Utanma, Kuflku)
    3-Lokomotor-Jenital Dönem (Giriflkenlik X Suçluluk)
    4-Latens Dönem (Çal›flma, Baflar› X Afla¤›l›k Duygusu)
    5-Ergenlik Dönemi (Özdeflim Kurma X Rollerin Kar›flmas›)
    6-Yetiflkinlik Dönemi (Yak›nl›k X Yaln›zl›k)
    7-Olgunluk Dönemi (Neslin Devam› X Durgunluk)
    8-Yafll›l›k Dönemi (Ego Bütünlü¤ü X Ümitsizlik)
    (Piaget)
    1-Duyusal-Motor Dönem
    2-‹fllem Öncesi Dönem
    3-Somut ‹fllemsel Dönem
    4-Formel ‹fllemsel Dönem
    K‹fi‹L‹⁄‹N BEfi BÜYÜK BOYUTU
    1.Bilinçli ve sorumlu tip: Bu tipler yaflamlar›nda sorumlu, ba¤›ml›, dikkatli, disiplinli kiflili¤i ifade etmektedir. Baz› araflt›rmac›lar bu tip baflar›ya ulaflma yolunda istekli olan tip olarak da tan›mlamaktad›rlar. Bu tipin di¤er ucunda ise dikkatsiz, organize olmam›fl, sorumsuz, disiplinsizlik özelliklerini tafl›yan bireyler yer al›r.
    2.Duygusal tutarl›l›k veya kararl›l›k: Bu kavram baz› çal›flmalarda “nerotizm” olarak da geçmektedir. Bu tip yaflam›nda güvenli sakin, endifleli olmayan özellikleri içerir. Bunun karfl›t boyutunda olanlar ise daha nerotik kiflilerdir. Yani içe dönük, karars›z, sinirli, k›skanç, güvensiz, dengesiz kiflilik özelliklerini tafl›rlar.
    3.Deneyime aç›k olma veya aç›kl›k: Bu tip yeni tecrübelere ve yeni fikirlere aç›k oluflu ve bunlardan hofllanmay› ifade eder. Genelde hassas, esnek, yarat›c›, rafine, hayalci, merakl› özellikleri içerir.
    4.Uyumluluk: Bunlar sakin, ›l›ml›, nazik, yard›msever, sempatik, ba¤›fllay›c› bir kiflilik tipidir. Bu boyutu düflük insanlar ise inatç›, yard›msever olmayan, hemen parlayan, di¤er insanlar› rahats›z eden, flüpheci özellikler gösteririler.
    5.D›fla dönüklük: Yaflamlar›nda hep bir uyar›lma bekleyen, baflkalar› ile birlikte olmaktan mutluluk duyan insanlard›r. Konuflkan, sosyal, aktif, bask›n (dominant), cesur, gözü pek özelliklere sahiptirler. Bunun karfl›t› olan içe dönük (introvernt) kiflilik tipi ise sessiz, utangaç, çekingen, ihtiyatl›, içine kapan›k (reserved) özelliklergösterirler. ‹çe dönük kifliler tek bafl›na olmaktan mutluluk duyan, d›fla dönükler ise di¤er insanlarla birlikte olmaktan hofllanan insanlard›r.
    Kendilik kontrolü: bireyin herhangi bir davran›fl›n›n ortaya ç›kmas›nda veya sonuçlar›nda kendisinin belirli bir katk›s›n›n oldu¤una inanmas› fleklinde tan›mlan›r.
    içsel kendilik kontrolü(Az Nevrotik): Baz› insanlar kendilerine olabilecekleri kendilerinin kontrol edebileceklerine inan›r. çok çal›fl›rsa ödüllenece¤ine, tembellik yaparsa iflten at›laca¤›na inanmas› gibi. Yani herfley bireyin kontrolündedir.
    d›flsal kendilik kontrollü(Nevrotik): Bu kimseler de her ifli kendi d›fl›ndaki faktörlere, flans ve kadere ba¤larlar. Yani bireyin bafl›na gelen olaylarda kendisinin de¤il, flans ve kaderin etkili oldu¤una inan›r.
    Sorumlu tip kavram›; çal›flma hayat›nda herkesin yapt›¤› ifllerin ilerisinde bir çaba gösteren, çat›flmalardan kaç›nan, di¤erlerine yard›m eden, örgütün aktivitelerine daha çok kat›l›m sa¤layan, baflar›lar›n› normal rol gereklerinin üstünde gören çal›flanlar için kullan›lmaktad›r.
    Jung’›n Tip S›n›flamas› ve Myers-Briggs Tip Göstergesi (MBTI)
    Jung
    -İnsanların hem temelde birbirinden farklı, hemde benzer olduğunu ileri sürmüştür.
    -hiçbir tercihin bir di¤er tercihten daha iyi olmad›¤›n› öne sürmektedir
    1-D›fla dönüklük(E)/‹çe dönüklük(I)
    d›fla dönük kimseler enerjilerini di¤er insanlarla iliflkiye girerek, yak›n etkileflimle kazan›rlarken, içe dönük kifliler tek bafllar›na, yaln›zken mutlu olmakta ve enerji kazanmaktad›rlar. D›flsal kiflilik tipindeki insanlar yo¤un bir sosyal iliflki içinde yaflarlarken, içsel kiflilerin iliflkileri çok k›s›tl›d›r. Jung, bu tercihin sosyal becerilerle iliflkili olmad›¤›n›, birçok içsel kiflilikli insan›n son derece geliflmifl sosyal becerileri varken, kendi iç dünyas› ile meflgul oldu¤unu, düflünce ve kavramlarla ilgilendi¤ini söylemektedir. Jung, d›fla dönük/içe dönük tercihinin bireyler aras›ndaki en önemli ayr›m› yans›tt›¤›n› vurgulamaktad›r. Çal›flma ortamlar›nda d›fla dönük kifliler, çeflitlili¤i tercih eden, telefonla rahats›z edilmekten s›k›lmayan veya ifl arkadafllar›n›n ziyaretlerinden etkilenmeyen insanlard›r. Bu insanlar düflündü¤ünü aç›kça söyleyen, ancak daha sonra bu söylediklerinden piflmanl›k duyan bir yap›dad›rlar.
    ‹çe dönükler ise sessizli¤i ve bir konuya odaklanmay› tercih eden, baz› fleyleri tek bafllar›na düflünerek karar veren insanlard›r. Bir proje üzerinde uzun zaman çal›flmaktan b›kmayan, dikkatli ve detayl› çal›flmaktan hofllanan kiflilerdir.
    2-Duyusal(S)/Sezgisel(N)
    duyusal bireyler bilgi toplarken duyular›na afl›r› güvenirler. Duyusal tipler organize yap›lan› tercih eder, nicel ve gerçe¤e dayal› bilgi toplarlar. Buna karfl›n sezgisel tipler ise alt›nc› hislerine dayal› hareket eder, sistematik olmayan bir biçimde bilgi toplarlar. Çal›flma yaflam›nda duyusal tipler, sorulan sorulara aç›k ve belirgin cevaplar› tercih eden ve belirsiz bilgiler karfl›s›nda rahats›zl›k duyan kiflilerdir. Genelde maddi ve gerçek fleyler üreten ve sonuçlar veren iflleri tercih ederler, yeni fleyler ö¤renmektense mevcut bilgilerini ve becerilerini kullanmaktan zevk al›rlar.
    Sezgisel tipler ise yeni sorunlarla karfl›laflmaktan ve çözmekten hofllanan, monoton ve rutin ifllerden s›k›lan, sab›rs›z kiflilerdir. Yeni beceriler ö¤renmekten hofllanan, ancak kullanmaktan hofllanmayan tiplerdir. Sezgisel tipler kafalar›ndaki birçok fleyi bir anda düflünen, bu nedenle de baflkalar› taraf›ndan unutkan olarak nitelenen insanlard›r.
    3-Düşünsel(T)/Duygusal:
    Düflünsel tipler karar verirken bilimsel yöntemi tercih eden ve her zaman sebep-sonuç iliflkilerini dikkate alan bir yap›ya sahiptirler. Kararlar›nda somut ve kan›ta dayal› hareket eden ve duygusall›ktan uzak kiflilerdir. Çal›flma ortamlar›nda düflünsel tipler duygular›n› belli etmezler, bunlar› gösteren insanlar karfl›s›nda rahats›zl›k duyarlar. Baflkalar›n›n düflüncelerine karfl› son derece haz›r cevapt›rlar. Kat› ve kolay de¤iflmeyen düflüncelere sahiptirler, her fleyi mant›kl› bir çerçeve içerisine yerlefltirmeye çal›fl›rlar. Hep mant›¤a ve gerçe¤e dayal› karar verirler. Duygusal tipler ise tamamen z›t bir biçimde ifl yerinde hisleriyle hareket etmekten son derece mutludurlar. ‹nsanlar› mutlu etmekten hofllanan ve bu yönde deste¤e gereksinim duyan tiplerdir.
    duygusal tipler ise aksine kararlar›nda de¤er yarg›lar›na yer veren, kifliselli¤in ön plana ç›kt›¤›, somuttan çok soyuta a¤›rl›k verir. Duygular›n› ön plana ç›kard›klar›ndan dolay›, kararlar›nda subjektiftirler. Bu insanlar kararlar›n›n di¤er insanlar› nas›l etkileyebilece¤ini düflünürler.
    4-Yarg›sal(J)/Alg›sal(P):
    yarg›sal tip, d›fl dünya ile iliflkilerinde düzeni ve daha yap›salc› bir biçimde hareket etmeyi tercih ederler. Bu tipler bir fleyi sonland›rmaktan zevk alan, karar mekanizmalar›n› kontrol etmekten ve sorunlar› çözmekten hofllanan tiplerdir. Buna karfl›n alg›lay›c› veya alg›sal tipler ise aksine esnek ve tercihleri her zaman aç›k, kat› olmayan önceden belirlenmifl bir biçimde hareket etmeyen insanlard›r. Yarg›sal tiplere göre yaflam›n her yönünde özellikle de ifl ortam›nda her fleyin bir iyi veya kötü yap›l›fl biçimi vard›r. Birfleyi tamamlay›p, takviminde bu ifli bitirdi¤ine iliflkin iflareti koydu¤u zaman ondan daha mutlu bir kifli yoktur. ‹fller düzenli bir biçimde tamamlan›p bitti¤i zaman büyük memnuniyet duyarlar.
    Alg›sal tipler ise genelde bekle ve gör prensibini tercih ederler. Bir sonuca ulaflmadan önce muhakkak yeni bilgiler toplamay›, ona göre karar vermeyi tercih ederler. Ani ve kesin karardan kaç›n›rlar. Alg›sal tipler, bu özelliklerinden dolay› merakl›d›r ve her türlü yeni bilgiye aç›kt›rlar. Birçok projeye bafllarlar ancak kolay bitiremezler.
    ENTJ: özelliklerine sahip bir yönetici do¤al bir liderdir. Çünkü d›fla dönük (E), sezgisel (I), düflünsel (T) ve yarg›sal (J) tipin karakterlerini tafl›r.
    ESTJ: d›fla dönük, duyusal, düflünsel ve yarg›sal bir tipi oluflturmaktad›r. Yani bu yönetici dünyay› d›fla dönük bir biçimde görmekte, düflüncelerinde objektif, kararlar›nda yap›salc›, programlar› uygun ve düzenli olabilmektedir.
    OLUMLU VE OLUMSUZ ETKİLİLİK: KİŞİNİN KENDİNİ İYİ VEYA KÖTÜ HİSSETME EĞİLİMİ
    1-Karar verme: Yüksek düzeyde olumlu etkilili¤e sahip insanlar, yüksek düzeyde olumsuz etkilili¤e sahip olanlara k›yasla daha baflar›l› ve üstün kararlarverebilmektedirler.
    2-Tak›m performans›: Olumlu etkilili¤i yüksek olan ifl gruplar›, olumsuz etkilili¤i yüksek olan tak›mlara k›yasla fonksiyonlar›n› daha baflar›l› olarak yerine getirmektedirler
    3-Sald›rgan davran›fllar: Yüksek olumsuz etkilili¤e sahip olan insanlar, çal›flt›klar› örgütlerde pasif davranmalar›ndan ötürü di¤er çal›flanlarca sald›rgan davran›fllar›n hedefi olmaktad›rlar.
    Olumlu etkili¤i yüksek: enerjik, nefleli, yaflama olumlu bir bak›fl, insanlar› olumlu (pozitif) bir bak›fl aç›s›yla gören ve olumlu duygular.
    Olumlu etkili¤i düflük: duygusuz, hissiz, kay›ts›z, so¤uk ve neflesiz (listless).
    Olumsuz etkililik yüksek: k›zg›n, sinirli ve endifleli.
    Olumsuz etkililik düflük: sakin ve rahat bir ruh hâli.
    Örgütlerin Kiflilikleri
    1-‹zci (Boy Scout): dost, insanlarla ilgili - Disney ve Bob Evans flirketleri.
    2-Yarat›c›: ‹lginç, özgün-Nike, Disney.
    3-Bask›n: Baflar›l›, popüler - Nike - Microsoft.
    4-Tutumlu: fakir, gevflek-Bob Evans, J.C. Penny.
    5-Stilci: Modern, güncel- Nike, Reebok.
    Makyavellenizm: 1513’te ‹talyan filozof Niccolo Machiavelli Prens adl› bir kitap yay›nlar. Bu kitapta politik gücü elinde bulundurman›n yollar›n› en kat› bir biçimde ifade eder. Burada kifli üst yönetici olmak veya bafla geçmek için her fleyi yapar, pragmatiktir, insanlarla aras›na mesafe koyar.
    Kendini ifade eden üç önemli nokta üzerinde duran Makyavel flunlar› önerir:
    • Hiçbir zaman insanc›l olma, baflkalar›yla olan iliflkilerinde kabal›k ve küstahl›k daha etkilidir.
    • Etik ve ahlak zay›flar içindir. Güçlü insanlar, yalan söyleme, aldatma ve baflkalar›na kaz›k atmada kendilerini hür hissederler ve bunlar› amaçlar›na uygun bir biçimde kullan›rlar.
    • Korkutmak, sevilmekten çok daha iyidir.
    Makyavellenist: özelli¤i yüksek olan kifli baflkalar›n› kullanan, daha çok kazanan, daha az ikna edebilen ancak baflkalar›n› ikna edebilen kiflidir.
    Yüksek mach’lar
    1-5 Büyük Kiflilik tipinde uyumluluk ve d›fla dönüklük özelliklerinden en az puan alan insanlard›r
    2-Bu insanlarla iyi geçinmek çok zordur
    3-Bu tipler karfl›dan çok düzgün ve cazibeli gibi görünürler, kolayl›kla yalan söyler ve insanlar› yanl›fl yöne yönlendirirken hiçbir piflmanl›k ve üzüntü duymazlar
    4-insanlara kötülük yaparken nedamet ve piflmanl›ktan yoksundurlar
    5-hiçbir empati duygular› yoktur, aksine vicdans›z, sorumsuz ve s›k›lma duygusundan uzakt›rlar.
    Yüksek mach’lar› baflar›ya götüren iki önemli faktör vard›r;
    1-Ne tür bir ifl yapt›klar›: araflt›rmalar yüksek mach’lar›n yüksek otonomi gösteren ifllerde baflar›l› olamad›klar›n› göstermektedir. sat›fl eleman›, pazarlama yöneticisi veya üniversite hocas› gibi mesleklerde insanlar›n istedikleri gibi hareket edebilme imkânlar› oldu¤u için bu insanlar›n makyavellenist özelli¤i gösteren insanlarla iliflki kurabilmeleri zordur veya onlardan kendilerini tamam›yla uzak tutar ve iliflki içinde bulunmazlar
    2-Ne tür bir organizasyon yap›s›nda çal›flt›klar›: yüksek mach’lar gevflek bir yap›da olan örgütlerde daha baflar›l› (az say›da kural olan örgütler) buna karfl›n s›k› birbirlerine ba¤l› organizasyon yap›s›ndaki örgütlerde ise daha az baflar›l›d›rlar. Çünkü, bu örgütlerde insan
    davran›fllar›na iliflkin kurallar aç›k ve belirgindir. Makyavellenist özelli¤i yüksek insanlar bu kat› kurall› örgütlerde istedikleri gibi davranamaz ve insanlar› manipüle edemezler. Bu nedenle baflar›l› olmalar›, yükselebilmeleri çok olas› de¤ildir. Böylece yüksek mach’lar örgütler için her zaman bir tehlike olmakla birlikte, ancak belirli koflullar alt›nda zarar verebilmektedirler veya zararl› olabilmektedirler.
    Otoriter Kiflilik: çal›flan insanlar aras›nda bir statü ve güç farkl›l›¤›n›n olmas›na inanan kiflidir.
    Narsist Kiflilik: ‹lgi oda¤› olmay› seven, hayallere dalan, kendisinin birçok beceriye sahip oldu¤una inanan, kendinden hofllanan kiflilik
    Proaktif Kişiler: Pasif bir şekilde durumlara tepki gösteren, fırsatları belirleyen, insiyatif gösteren, eyleme geçen ve anlamlı bir değişim olana karar azmedenler.
    Psikoanalitik Kuram: davran›fllar cinsellik ve sald›rganl›k olarak ç›kan, içgüdüsel dürtülerle sosyal engeller aras›ndaki çat›flmadan kaynaklanmaktad›r. Sosyal kurallarla bast›r›lan dürtüler ileride farkl› biçimlerde ortaya ç›kmaktad›r.
    Kişilik Tipleri(Holland)
    1-Artistik Tip: Kendini iyi ifade edebilen, artistik yarat›c›l›¤› yüksek, duygusal tip
    Müzik-Sanat-Yazarl›k/düzensiz- duygusal-Hayalci- ‹dealist-pratik olmayan.
    2-Araflt›r›c› tip: Duygudan ziyade, düşünmeyi, koordinasyonu anlay›ş› gerektiren işlere uygundur
    Biyoloji-Matematik-Muhabirlik/Analitik- ba¤›ms›z-merakl›-orijinal
    3-Geleneksel (Konvensiyonel)Tip: ‹nsanlar›n faaliyetlerini düzenleyen, kurallar koyan, ihtiyaçlar›n› karfl›layan ve organizasyon içindeki bireylerin güç ve statüleri ile lgili olarak çal›flan kifliliktir
    Finans-Muhasebe-Yönetim/esnek olmayan kifli- etkili- hayalci olmayan- pratik-Uyumlu
    4-Gerçekçi Tip: Bu tip sald›rgan özellikler gösterir, fiziki güç, kuvvet ve koordinasyonu gerektiren ifllerde baflar›l›d›r
    Çiftçilik-ormanc›l›k/Pratik-tutarl›-Utangaç-uyumlu
    5-Giriflken Tip: Sözel yetene¤i kuvvetli, baflkalar›n› kolay etkileyen, güç ve statüyü bu yolla kolay edinen tip
    Halkla ‹liflkiler Hukuk-Küçük Ticari fiirket Yöneticili¤i/Enerjik- istekli-Kendine güvenli-yönlendirici
    6-Sosyal Tip: Entelektüel ve fiziki aktivitelerden ziyade bireyler aras› iliflkilerde baflar›l›d›r.
    D›ş ilişkiler-Klinik psikoloji-Sosyal Hizmet/arkadaş canl›s› çal›şmaya yatk›n-Sosyal-yard›m seven
    Güvenirlik: bir testin ölçmek istedi¤ini ne oranda kesin ve iyi ölçtü¤üdür.
    Geçerlilik: testin ifllevini ne derece yerine getirdi¤ini, ölçmek istedi¤i özelli¤i ne derece do¤ru ölçebilme derecesi
    Objektif testler: Anket, soru listesi ve derecelendirme ölçeği yönetimini kullanarak yapılır.
    Başarı ihtiyacı yüksek olan kişilerin özellikleri
    1-İşleri devamlı olarak daha iyi yapma durumunda olan kişiler
    2-Başarıyı engelleyen her türlü engeli yıkmak güdüsü içindedirler
    3-Herkesin yapabileceği çok kolay işlerden hoşlanmazlar
    4-Orta düzeyde zor olan işleri benimserler.
    3ÖRGÜTSELDAVRANIfi
    ‹fi YER‹ DUYGULARI VE YÖNET‹M‹
    Bilim adamlar› için duygular her zaman önemli olup genelde iki bafll›k alt›nda toplanmaktad›rlar;
    1-Duygular (emotions)
    2-Mod (moods).
    duygular›m›zla ilgili önemli özellikler
    1-Duygular›m›z›n her zaman bir objesi veya amac› vard›r;
    2-Duygular k›sa sürede, çal›flanlar› etkiler ve bulafl›c› bir hâle gelir.
    3-Duygular›n ifadesi evrensel bir yap›dad›r.
    4-Kültür insanlar›n duygular›n› nas›l ve ne zaman ifade etmelerinde önemli bir faktördür.
    Duygusal Bulaşıcılık: Duyguları etkileyen şey, örgüt içinde birlikte olduğumuz, ilişki içinde bulunduğumuz insanların duyguları veya reaksiyonlarıdır.
    K›zg›nl›k: Öfke ve k›zg›nl›k duygular›m›z içinde en yayg›n olan, engellenme veya amaca yönelik bir faaliyete müdahale edilmesidir. Kızgınlık çalışma yeri duygularımızdan biridir.
    Kızgınlığın alt kategorileri
    1-Nefret
    2-Kıskançlık
    3-Dargınlık
    4-Tahrik
    5-Öfke
    6-Eziyet
    Korku ve Kayg›: Korku hiç kimsenin yaflamak istemedi¤i bir duygudur. Korku veren durumlar da yafl ilerledikçe de¤iflir. kayg› ve korku aras›nda üç önemli fark bulunur
    1-Kaynak: Korkunun kayna¤› bellidir. kayg› bütün benli¤i kapsar, nedeni belli de¤ildir.
    2-fiiddet: Korku kayg›dan daha fliddetlidir. Hatta çok ani korku ölümlere bile neden olur.
    3-Süre: Korku daha k›sa süreli, kayg› ise uzun süre devam eder.
    Kayg›n›n Nedenleri
    1-Deste¤in çekilmesi: Bireyin al›flt›¤› çevrenin ortadan kalkmas› kayg› yaratabilir.
    2-Olumsuz bir sonuç beklemek: Sa¤l›kla ilgili bir durumun söz konusu oldu¤unda, bir röntgen veya laboratuvar tahlilinin sonucunu beklerken yaşanan
    3-‹ç çeliflki: ‹nand›¤›n›z bir fikirle yapt›¤›m›z davran›fl aras›nda bir çeliflki varsa kayg› türünden bir tedirginlik duyar›z.
    4-Belirsizlik: Gelece¤in ne olaca¤›n› bilememek insanlar için bir kayg› nedenidir.
    Kaynaklar› Bak›m›ndan Duygular
    1-Öz-Bilinç Duygular›(içsel kaynakl›)
    2-Sosyal Duygular (d›flsal kaynakl›)
    DUYGULAR VE ÇALIfiMA YAfiAMI
    1-Duygusal Uyumsuzluk: insanlar, bazen iflle ilgili olarak, gerçekten hissettikleriyle uyumsuz duygular sergilemek zorunda kal›rlar. Bu olgu duygusal uyumsuzluk olarak bilinir ve iflle ilgili stresin önemli bir kayna¤›d›r.
    2-Duygusal Zekâ: Yaşamın duygusal yönleriyle ilgili olan becerilerin bir kümesi ve duyguların akılcı kullanımıdır. Çalışma yaşamıyla doğrudan ilişkilidir. Duygular insan olman›n en temel gerçekleri olmas›na ra¤men, ço¤u zaman kiflinin ar›nmas› gereken kötü unsurlar olarak görülmüfltür. Oysaki duygular, insan›n varoluflunu devam ettirmesini sa¤layan, güdüleri harekete geçiren kifliyi yönlendiren kendi bafl›na iyi ya da kötü olmayan unsurlard›r. Yüksek duygusal sahip olanların 4 temel özelliği vardır.
    • Bireyin kendi duygular›n› düzenleme yetene¤i
    • Baflkalar›n›n duygular›n› izleme yetene¤i
    • Motive etmek
    • Geliflmifl sosyal beceriler
    3-‹fl Performans›: Duygular›m›z, ifl perforamans›m›z› etkiledi¤i sürece; duygular›n ifl üzerinde önemli bir rol oynad›¤›n› söyleyebiliriz.


    ‹flyeri duygular›n› ve duygu türlerini tan›mlamak
    Tan›mlanmas› en zor konulardan biri duygulard›r. Duygular, örgütsel yaflam›n ayr›lmaz bir parças›d›r. Duygular›m›z birçok de¤iflik yönü olan karmafl›k süreçlerdir.
    1-fizyolojik
    2-ifadesel
    3-yaflant›sal
    Çalışma yeri duyguları
    1-k›zg›nl›k
    2-korku
    3-memnuniyet
    4-sevgi
    5-keder
    6-sürpriz
    Duygular›m›z, bizi kifli veya nesnelere yönlendirir.
    MODLAR VEYA RUH HÂL‹M‹Z
    Duygular›m›z, daha belirgin ve yo¤un bir nitelik tafl›rken modlar bunun aksine daha yayg›n bir karakter tafl›r ve belirginlefltirilmesi veya odaklan›lmas› daha güçtür. Bilim adamlar›, mod kavram›n› günlük yaflant›m›z›n temelini oluflturan, nispeten daha yumuflak bir duygu çeflidi olarak tan›mlamaktad›r. Duygular›m›z› hemen alg›larken, mod’lar daha ince ve gizli olan duygular›m›zd›r ve teflhis edilmesi çok zordur. Duygusal bir durumdur. bir objeye yönelik değildir.
    Mod: Duygular›m›z›n ak›lc› kullan›m› ve yaşam›n duygusal yönleriyle becerilerin bir kümesi.
    Mod Uyumu: Olumlu bir moda sahip oldu¤umuz zaman daha olumlu fleyleri hat›rlamakta; olumsuz modumuz bize kötü fleyler ça¤r›flt›rmaktad›r. Bu olguya literatürde mod uyumu (mood congruence) denilmektedir.
    Mod ve Davran›fllar
    1-K›zg›nl›k Kontrolü
    2-Rahatlama egzersizleri
    3-Düflünce biçiminizi de¤ifltirmek
    4-Komik fleyler düflünmek, espiriyle geçifltirmek
    5-Oday› veya ortam› terk etmek
    Tutum; zihinsel aç›dan haz›r olufl durumu veya belirli bir biçimdeki vaziyet al›fl›d›r.
    Tutumların kaynağı
    1-Duygusal tecrübeler
    2-Algılanabilir süreçler
    Tutumlar›n Bilefleni
    1-Duygusal Bileflen: Tutum nesnesi ile ilgili olumlu ya da olumsuz olarak nitelendirilen duygusal tecrübelerimizdir.
    2-Biliflsel Bileflen: Alg›lar›m›z ve tutumlar›m›z aras›ndaki iliflkiyi oluflturur. Biliflsel bileflen, bireyin tutum nesnesi hakk›ndaki inançlar›ndan oluflur.
    3-Davranışsal Bileflen: Duygu ve inanca uygun olarak hareket etme e¤ilimidir. ‹nsanlar flu ya da bu nedenle her zaman duygular›na uygun flekilde davranmaz veya davranamazlar.
    İş Tatmini: Bireyin bir iş yaparken duyduğu ona zevk veren bir duygu olarak tanımlanır veya bireyin işini olumlu ve ona zevk veren bir duygu olarak değerlendirmesinin bir sonucudur.
    1-‹flin kendisi: ‹flin birey için tafl›d›¤› anlam, ö¤renme f›rsatlar› ve sorumluluklar fleklinde gözükür.
    2-Ücret: Bireyin yapt›¤› ifl karfl›l›¤›nda elde etti¤i maddi ücret anlam›ndad›r. Bunun miktar› ve di¤er çal›flanlarla karfl›laflt›r›ld›¤›nda eflitli¤i önem tafl›r.
    3-Terfi Sistemi: Bireyin iflte ilerleyebilme olana¤›n›n olup olmamas›d›r.
    4-Dan›flmanl›k: Dan›flman›n bireye verece¤i teknik bilgi ve davran›flsal destek anlam›ndad›r. Çal›flanlar›n bafl›ndaki dan›flmanlar›yla olan iliflkileri de orta düzeyde bir tatmin kayna¤›d›r. Dan›flmanl›k biçimi ikiye ayr›l›r. Birincisi çal›flana yöneliktir. Yani dan›flman kifli, çal›flanlar flahsen iliflki kurarak onlar›n problemleriyle ve refah›yla yak›ndan ilgilenir. Burada dan›flman çal›flan›n ifl yaflam›n› gözler, olumlu tavsiyelerde bulunur ve bireyin di¤er insanlarla olan iliflkilerini düzenler. ‹kinci tür dan›flmanl›k ise yöneticilerin, çal›flanlar›n al›nacak birtak›m kararlara kat›l›m›na izin vermesi biçiminde olan dan›flmanl›kt›r. Bu tür bir yaklafl›m çal›flanlar üzerinde olumlu bir etki yaparak ifl tatminlerini yükseltir. Dan›flmanl›¤a yönelik tatminin de¤erlendirilmesinde, çal›flanlar›n patronlar›na iliflkin duygular› da yer al›r. Yöneticinin, yeterli, nazik ve iyi iletiflim becerilerine sahip olmas› arzu edilirken tembel, rahats›z edici ve çal›flanlardan uzak olmas› istenmeyen nitelikleridir. Çal›flanlar, dan›flmanlar› ile ilgili iki önemli soruya cevap ararlar. Bunlar sorular flöyledir;
    • De¤er verdi¤im fleylere ulaflmam› kolaylaflt›r›yorlar m›?
    • Sevilebilen, iyi insanlar m›d›r?
    Birinci soru dan›flmanlar›n çal›flanlar iyi performans gösterdikleri takdirde onlar› yeterince ödüllendirip ödüllendirmedi¤i ile ilgilidir. Dan›flmanlar›n emrinde çal›flanlara belirli kaynaklara ulaflmalar›nda yard›mc› olmas› ve onlar› gereksiz cezaland›rma ve uyar›lardan korumas› çal›flanlar aç›s›ndan de¤erlidir. ‹kinci soru ise yöneticilerin kiflilikleriyle ilgilidir. Sa¤l›kl› bir kiflili¤e sahip olmas›, çal›flanlar›n de¤erlerine yak›n veya benzer de¤erlere sahip olmas›, benzer dünya görüfllerini benimsemesi yöneticinin sevilirli¤ini artt›r›c› niteliklerdir
    5-‹fl ve Grup Arkadaflları: Bireyin birlikte çal›flt›¤› arkadafllar›n›n teknik aç›dan yeterli ve sosyal aç›dan destekleyici olmalar›d›r.
    İşin kendisi ile ilgili tatmin
    1-Çeflitlilik (Variety): İşin anlamlılığı
    2-Kimlik (Identity): “ “
    3-Önem (S›gnificance): “ “
    4-Otonomi (Autonomy): Sonuçlar için sorumluluk
    5-Geri bildirim(Feedback): Sonuç ve çıktılar için bilgilendirme
    Merkezi iş karakteristiği
    1-Çeşitlilik
    2-Kimlik
    3-Önem
    4-Otonomi
    Çal›flanlar›n ‹flteki Tatminsizliklerini ‹fade Biçimleri
    1-Kaç›fl (Ayr›lma)
    2-Sesini Yükseltme
    3-Ba¤l›l›k
    4-Kay›ts›zl›k
    İş tatmini veya tatminsizliği
    1-Ücret
    2-İşin niteliği
    3-politikalar
    4-Çalışma şartları
    Değer kuramı: ‹nsanlar›n yaşamlar›nda önem ve de¤er verdikleri iş tatmininde bir kaynakt›r.
    Bağlılık: Pasif ancak optimist bir şekilde şartların iyileşeceğini umarak beklemek
    Kayıtsızlık: pasif olarak şartların dahada kötüleşmesinin izin verme şeklinde davranışlardır.
    Bilişsel bileşen: Algılarımız ve tutumlarımız arasındaki ilişkiyi ve bireyin tutum nesnesi hakkındaki inançlarından oluşur.
    Sosyal duygular: Bireyin kendisinin dışında olan veya bundan kaynaklanan duygulardır.
    1-Acıma
    2-Kıskançlık
    3-Merhamet
    4-Küçümsemek
    4ÖRGÜTSEL DAVRANIfi
    KAVRAM OLARAK ÖRGÜT KÜLTÜRÜ
    Benzer yap› ve teknolojiye sahip örgütlerden baz›lar› yüksek performans ve verimlilik gösterirken di¤erlerinin düflük performans göstermesi örgütlerin farkl› kültürel özelliklere sahip olmalar›yla aç›klanabilir. De¤erler, normlar, kan›ksanm›fl ifl yapma biçimleri ve geçmifl deneyimler örgüt kültürünün belirginleflmesini sa¤lamaktad›r. Örgüt üyelerini büyük ölçüde etkileyen karmafl›k bir de¤iflken olan örgüt kültürü, birçok farkl› flekilde tan›mlanabilmektedir. Bu de¤iflik tan›mlar›n ortak özellikleri aras›nda; örgütteki bireylerin nas›l davranaca¤›na rehberlik eden de¤erler bütünü olmas›, örgütte zaman içinde oluflan genel kabulleri temel almas› baflta gelmektedir. Yeni bir örgüt kültürüne girdiğinizde farklı bir ülkeye gitmiş gibi hissedersiniz. örgütsel kültürden söz edildiğinde
    1-de¤erleri
    2-normlar›
    3-törenleri
    4-kahramanlar›
    5-gayriresmî ifl görme süreç ve yöntemlerini
    6-tarihsel olarak yaflanan güçlük dönemlerindeki bafla ç›kma yöntemleri. Örgüt kültürünün tan›mlar›;
    • “Burada ifller böyle yürür” diye tan›mlanan her fley,
    • Bir örgüt içinde oluflmufl, paylafl›lan inançlar, de¤erler ve al›fl›lagelmifl davran›fl kal›plar›,
    • Bir örgütteki insanlar›n, çevresel koflullara uyumu ve içsel bütünleflmeyi sa¤lamak üzere yaratt›klar›, gelifltirdikleri ve geçerli oldu¤u anlafl›ld›¤›ndada yeni üyelere aktard›klar› de¤er ve davran›fl biçimleri,
    • Bir toplumda, grup ya da örgütte paylafl›lan tutum, davran›fl, al›flkanl›k, ilkeler ve benzeri mant›ksal ve duygusal özelliklerin tümü,
    • ‹nsan ve çevresiyle ilgili her fley,
    • ‹nsanlar›n dünyaya bak›fl aç›s›n›, olaylar› ve bireyleri alg›lama biçimini belirleyen örgütsel olgu fleklinde s›ralanabilir.
    • Bireylerin nas›l davranaca¤› konusunda bilgi veren ve paylafl›lan de¤erler bütünü olmas›,
    • As›l olmas› itibar›yla bireylerce sorgulanmadan kabul edilen ve bütün davran›fllar› flekillendiren yaz›l› olmayan de¤erler olmas›,
    • Zaman içinde karfl›lafl›lan örgütsel varl›k sorunlar›na bulunan çözümlerden ve bunlara iliflkin genel kabullerden temellenmesi
    • De¤erlerin iletimi ve paylafl›m›nda kullan›lan semboller, bunlara yüklenen anlamlar, hikâyeler ve geçmifl olaylar gibi yollar›n olmas›d›r
    örgüt kültürünü anlama gereklili¤inin nedenleri
    • Örgüt kültürü belirsizli¤in yaratt›¤› gerginli¤in yönetilmesi konusunda, örgüt veya örgüt içindeki gruplar› etkileyerek önemli bir rol oynar.
    • Bireysel ve örgütsel baflar›m›n oluflmas›nda, dolay›s›yla örgütün bir bütün olarak verimlili¤inin artmas›nda pay sahibidir.
    Örgüt kültürünün belirginleşmesini sağlayan unsurlar
    1-Değerler
    2-Normlar
    3-Geçmiş deneyimler
    4-Kanıksanmış iş yapma biçimleri
    Örgüt kültürü varsayımları
    1-her örgütte olmas›
    2-di¤erlerine göre tek ve benzersiz olmas›
    3-sosyal olarak infla edilmesi
    4-örgüt üyelerinin olay ve sembollere anlam yüklemesini sa¤lamas›
    5-örgütsel davran›fla yol gösteren güçlü bir araç olmas›
    ÖRGÜT KÜLTÜRÜNÜN UNSURLARI
    • maddi ögeler
    • manevi ögeler
    • nesnel ögeler
    • öznel ögeler
    • görünür ögeler
    • görünmez ögeler
    Temel de¤erlerin yayg›n ve derinlemesine benimsenmesinde 3 tip kültürden bahsedilebilir:
    1. Güçlü-‹fllevsel Kültür,
    • Örgütün temel vazifesi ve politikalar› konusunda ortak anlay›fl›n geliflmesi,
    • Örgüt üyelerini bir arada tutan ve iletiflimi kolaylaflt›ran ortak dilin oluflmas›,
    • Kimlik, aidiyet ve güven duygusunun geliflmesi,
    • Yeni üyelerin intibak›n›n kolaylaflmas›,
    • Örgüt üyelerinin sorumluluk alma ve sahiplenme e¤ilimlerinin artmas›,
    • Örgüt içi dostluk ba¤lar›n›n güçlenmesi,
    • Amaçlara dönük davran›fl kal›plar›n›n edinilmesi,
    • Denetim ve motivasyonun kolaylaflmas›,
    • Örgütsel baflar›n›n artmas› fleklinde s›ralanabilir.
    2. Güçlü-‹fllevsel Olmayan Kültür
    3. Zay›f Kültür
    • Kendilerini baflar›ya götürecek aç›k ve seçik bir misyona sahip de¤ildirler.
    • Birçok de¤er ve inanç var olabilir ancak hangilerinin daha önemli oldu¤u net de¤ildir.
    • Farkl› birimler, çat›flan de¤erlere sahiptirler.
    • Yönetim, tüm kurumda geçerli bir anlay›fl gelifltirme çabas› göstermemektedir.
    • ‹fl görme yöntemleri geleneksel hâle gelmemifltir; herkes ifli bildi¤i gibi yapmaktad›r.
    • Çal›flanlar› mutsuzdur, çat›flma ve kavga s›kl›kla görülür.
    Baflar›l› örgütlerin güçlü kültür göstergeleri ise flu flekilde s›ralanmaktad›r;
    • Örgütü baflar›ya götürecek aç›k ve seçik bir misyona sahiptirler.
    • Bu misyonu destekleyen ve tüm çal›flanlar›n paylaflt›¤› de¤erlere sahiptirler.
    • Bu de¤erleri temsil eden ve rol modeli oluflturan kahramanlara sahiptirler.
    • Örgüt kültürünü pekifltiren ve yaflatan öykülere, geleneklere ve törenlere sahiptirler.
    • Örgüt kültürünü yöneten yöneticilere sahiptirler.
    Semboller ve Davran›fllar
    Semboller ve davran›fllar, örgüt kültürünün birinci düzeyini oluflturmakta ve kültür olgusunun d›flar›dan gözlenebilen, d›fla yans›yan unsurlar›n› ifade etmektedir. Kültürün bu ögesi, sözel-davran›flsal ve fiziksel olarak ikiye ayr›labilir. Sözel-davran›flsal semboller olarak; toplum içinde insanlar›n anlaflmas›nda temel iletiflim ve anlaflma arac› olarak görülen dil, toplumsal geçmifl ile ba¤lant› kurulmas›nda etkili olan hikâyeler, efsaneler, kahramanlar, davran›flsal semboller içinde önemli yer tutan törenler. Fiziksel semboller ise gözle görülen, toplum için özel anlamlar tafl›yan eflya, araç, etiket, amblem, rozet, afifl gibi nesneleri ifade etmektedir.
    De¤erler
    bireylerin yaflant›s›nda önemli yer tutan, toplumdaki bireyler taraf›ndan paylafl›lan, iyi, kötü, onaylanm›fl, onaylanmam›fl olacak flekilde bireylere yön veren, örgütsel kültürün yap› tafl› olarak nitelenen ve bireylere tercihleri konusunda ›fl›k tutan kavram ve inançlar olarak tan›mlanabilir.
    Say›lt›lar
    Say›lt› (varsay›m), do¤ru olup olmad›¤› sorgulanmaks›z›n, tart›flmaya aç›k olmadan bireylerce kabul edilen yarg›, inanç ve genellemeleri ifade eder.
    1-insan do¤as›
    2-insan iliflkileri
    3-insan-çevre iliflkileri
    4-gerçe¤in do¤as›
    5-insan eylemleri.
    Örgüt Kültürünü Belirleyen Özellikler
    1-Bireysel inisiyatif: Bireylerin organizasyon içinde sahip olduklar› sorumluluk ve inisiyatif kullanabilme derecesi.
    2-Risk alma derecesi: Bireylerin iflle ilgili olarak üstlendikleri risk derecesi.
    3-Amaç ve hedefler: Organizasyonun ulaflmay› öngördü¤ü amaçlar›n gerçekleflmesine iliflkin beklenti derecesi.
    4-Bütünleflme: Organizasyon içindeki bölümlerin uyumlu ve ifl birli¤i ortam›nda faaliyet göstermesi için, üst yönetimin sa¤lad›¤› destek.
    5-Yönetim deste¤i: Üstlerin astlar› ile kurdu¤u iletiflim ve verdi¤i deste¤in derecesi.
    6-Denetim: Faaliyetlerin ve bireylerin denetimini sa¤layan bir yap›laflma oran›.
    7-Kimlik oluflumu: Bireylerin kendini, organizasyon ya da içinde bulunduklar› grup ile özdefllefltirme derecesi.
    8-Ödül sistemi: Ücret, yükselme gibi ödüllerin çal›flanlar›n baflar› oran›na göre düzenlenmifl olma oran›.
    9-Örgüt içi çat›flma tolerans›: Bireylerin birbirini ve organizasyonu elefltirebilme derecesi.
    10-‹letiflim kanallar›n›n yap›s›: Organizasyon içindeki iletiflim kanallar›n›n çal›flma biçimi ve s›n›rl›l›klar›.
    11-Örgüt belle¤i: Örgütün tarihsel gelifliminde; olaylar›n, anahtar bireylerin paylafl›lan yorumlar›n›n depolanm›fl bilgi biçimlerinin di¤er çal›flanlara aktar›lmas›.
    Örgüt kültürünün görünebilir hâlleri
    1-semboller: Örgüt kültürünü aktarabilmek için örgütler sembollerden yararlan›rlar. Bu sembollerin aç›kça ifade edilmeyen kapal› anlamlar› da var. Örne¤in, baz› flirketler güçlerini ve önemlerini vurgulad›klar› etkileyici binalar infla ederler. Bu binalar›n tefrifl ve dekore edilme biçimleri de baz› ayr›fl›mlar› ve kültürü vurgular.
    2-Sloganlar: Sloganlar örgüt kültürünün önemli boyutlar›n› vurgulayan ve hem çal›flanlara hem d›flar›ya mesaj veren ifadelerdir. Örne¤in, Microsoft firmas›n›n “biz insanlar›n hayat›n› kolaylaflt›r›r›z “ slogan› yaz›l›m ile daha k›sa sürede daha çok ve etkili ifl yapma olana¤› sa¤lamak için çal›fl›lmas› gerekti¤ini sloganlaflt›r›r.
    3-Hikâyeler: “Eskiden bizde ifller flöyle yap›l›rd›.” türü de¤erlendirmelerdir. Kültürü tan›mlamak için resmî veya gayriresmî ifade edilen çeflitli anekdotlard›r. Bu anekdotlar›n mutlaka büyük olaylar, kurumu kurtaran etkili kararlar olmas› gerekmez, aksine hikâyeler, örgütün kuruluflu, geçmifli ya da baflar›lar› ile ilgili olarak anlat›lan gerçek veya yarat›lan olaylard›r.
    4-Jargon: Örgütü di¤erlerinden ay›ran ve kültürü kolayca alg›lamam›z› sa¤layan özel dildir. Yap›lan ifller, çal›flanlar›n e¤itimi, kullan›lan teknoloji gibi birçok faktörün etkisi ile her örgütün kendine özgü bir dili ve kodlama sistemi geliflir. Örne¤in, d›flar›dan gelen ve yaz›l›m teknolojisine çok fazla aflina olmayan biri çal›flanlar›n aralar›ndaki konuflmalar›, toplant›lar›n gündemini anlamakta dahi güçlük çekebilir.
    5-Seremoniler(törenler): Kurumsal de¤erleri anlamay› ve hat›rlamay› sa¤layacak özel ritüeller ile yap›lan toplant›lar veya olaylard›r. Örne¤in ödül seremonileri arac›l›¤›yla firmalar›n de¤erlerini anlamak mümkündür. Ödüllerin içeri¤i ve verilme biçimi örgütün temel de¤er ve say›lt›lar›n›n bir tür kutlamas›d›r. Devir teslim törenleri ile eski ve yeni yöneticilerin vurgular› yan›nda temel de¤erler vurgulan›r. Bu törenler, örgüt kültürünün transferi ifllevini görür ve örgüt kültürünü bir tür film klibine dönüfltürerek belirginlefltirir.
    Örgüt kültürünün görünebilir hâlleri
    • inançlar
    • say›lt›lar (varsay›mlar)
    ÖRGÜT KÜLTÜRÜNÜN BOYUTLARI
    1-düzey: kültürün görünürlü¤ü veya fark edilme derecesi
    2-yayg›nl›k: kültürün kurumda ne kadar benimsendi¤i ve etkili olma derecesi ile ilgilidir
    3-örtüklü¤ü: kültürün temel de¤erlerinin eski çal›flanlar taraf›ndan ne ölçüde fark›nda olmadan veya fazla düflünmeden kabul edildi¤i ve uygun davran›ld›¤› ile ilgilidir
    4-etki derecesi: örgüt tarihinde ne kadar derin köklerinin oldu¤u ile ilgilidir
    5-politik: kültür örgüt içinde bütünleflik bir güç sistemi olarak ele al›n›r
    6-çokluk: örgütte alt kültürlerin varl›¤›n› vurgular
    7-karfl›l›kl› ba¤›ml›l›k: örgüt kültürünün örgütün di¤er yönleri ile nas›l iliflkilendirildi¤i ile ilgilidir.
    Örgüt kültürünün sonuçları
    1-Rekabet avantajı ve ve finansal başarı
    2-Üretkenlik, kalite ve moral
    3-Birleşme ve satın almada kıyaslama
    4-Birey-Örgüt uyumu

    Sa¤l›kl› Örgüt Kültürünün Göstergeleri
    1. Amaçlar paylafl›l›r ve baflar›ya yönelifl vard›r.
    2. Zorluklar rahatl›kla ve iyimserlikle ifade edilir.
    3. Sorun çözme süreci yap›c› ve faydac›d›r.
    4. Her konuda tak›m çal›flmas›na yönelifl vard›r.
    5. Farkl› fikirlere sayg› duyulur.
    6. Ele al›nan sorunlar, personelin ihtiyaçlar›n› gidermeye de yöneliktir.
    7. Rekabet k›r›c› de¤ildir ve serbest ifl birli¤i özendirilir.
    8. Kriz ortam›nda bir araya gelinir.
    9. Profesyonel davran›fllar hakimdir ve de¤er verilir.
    10. ‹fl bafl›nda ö¤renme a¤›rl›kl› mesleki e¤itim esast›r.
    11. Elefltiriler geliflmeye yöneliktir.
    12. ‹liflkiler dürüst ve destekleyicidir.
    13. Astlar, liderlerinden etkilenmifltir ve kat›l›m vard›r.
    14. Liderler, yönetim tarzlar›n› ve önceliklerini de¤ifltirebilecek esnekli¤i gösterirler.
    15. Herkes, organizasyonun önceliklerini, ihtiyaçlar›n› ve ilkelerini bilir ve benimser.
    16. Riske girmeye de¤er verilir.
    17. Hatalardan ders ç›kartmak için aç›k ve samimi tart›flmalar yap›l›r.
    18. Düzen ile yenileflme bir arada varl›¤›n› sürdürür.
    19. Herkes, kuruluflu iyilefltirecek öneriler getirmeye çal›fl›r.
    20. Gemiyi kurtarmak herkesin görevidir anlay›fl› hakimdir.
    21. Standartlar yüksektir ve bunlara ulaflabilmek gurur kayna¤›d›r.
    Sa¤l›ks›z Örgüt Kültürünün Göstergeleri
    1. Sadece en üst seviyedeki yöneticiler amaçlar› benimsemifltir.
    2. Sorunlar gizlenir, sapt›r›l›r veya ifl d›fl› ortamlarda tart›fl›l›r.
    3. Sorunlar›n çözümünden çok, flekle önem verilir, resmiyet ve nezaket esast›r.
    4. Üst seviye yönetim her tür karar› kendisi almaya çal›fl›r.
    5. Liderler kendilerini yaln›z hissederler.
    6. Astlar›n yarg› ve düflüncelerine sadece görevleri çerçevesinde sayg› duyulur.
    7. fiahsi ihtiyaç ve duygular dikkate al›nmaz.
    8. ‹fl birli¤i yerine rekabet esast›r. Sorumluluk alanlar› k›skançl›kla korunur ve güvensizlik esast›r. Birbirini çekifltirme yayg›nd›r ve lider bunu hoflgörür.
    9. Kriz an›nda birbirini suçlayarak sorumlu aran›r.
    10. Çat›flmalar saklan›r ve uzat›l›r.
    11. Örgütsel ö¤renme yoktur. Herkes kendi hatalar› ile ö¤renir.
    12. ‹liflkiler samimiyetsiz ve bireysel imaj oluflturmaya yöneliktir.
    13. isteksizlik ve güvensizlik vard›r. korkular vard›r, davran›şlar kay›ts›z ve uysald›r.
    14. Liderler, kendilerini organizasyonun tek hakimi görünür.
    15. Her öneri için afl›r› hakl› nedenler aran›r.
    16. Riski azaltmak için yeni fikirlerden vazgeçilir.
    17. “Hata yapan cezas›n› çeker” düflüncesi yayg›nd›r.
    18. Baflar›s›zl›klar örtbas edilerek, tart›fl›lmaz.
    19. Yenileflmeyi önlemek için kurallara s›¤›n›l›r.
    20. Gelenekler tek çözüm yoludur ve yeni düflünceler yayg›nlaflmaz.
    21. Gemiyi kurtarmak sadece kaptan›n sorumlulu¤undad›r.
    22. Standartlar günlük belirlenir ve uzun vadeli konular ertelenir.
    ÖRGÜT KÜLTÜRÜNE BAKIfi AÇILARI
    1-Bütünlefltirici: sadece de¤er ve varsay›mlara iliflkin fikir birli¤i de¤il, bunlar›n örgütteki eylemlere yans›ma biçiminde de tutarl›l›k vard›r. çal›flanlar›n statülerinin eflitli¤ini vurguluyorsa, iflletmede tek kafeterya vard›r veya park yerleri ayr›flt›r›lmaz.
    2-Farkl›laflma: alt kültürlerin varl›¤›n› ancak alt kültürlerin kendi içindeki tutarl›l›¤›n› vurgular. yöneticiler bir yandan farkl› statüleri reddedip, eflitli¤i vurgularken; öte yandan, üst yöneticilere ayr›cal›klar tan›nabilir.
    3-Parçalanm›fll›k: ayn› de¤er ve sembollerin farkl› yorumlarla alg›lanmas›n› öngörür. Hiç do¤rudan görüflmeden bilgisayar üzerinden iletiflim yayg›nlaflmaya bafllam›flt›r ve örgüt kültürünün geleneksel yöntemlerle oluflumuna engel olmaktad›r
    Kültürel Sembolizma
    Örgüt kültürleri, semboller, objeler, logolar, bayraklar, flekiller, hatta an›tlar, mimariler gibi sadece örgüt çal›flanlar›na, müflterilere, olas› iflgörenlerine de¤il, topluma veya uluslararas› ortama anlam ifade eden göstergeler içerir.
    Örgüt Kültürü Boyutlar› ve Karakteristikleri
    • Yenilikçilik-Deneme, f›rsat arama, risk üstlenme, az say›da kural
    • Dura¤anl›k-Öngörülebilirlik, güvenlik, kurallara uyma
    • ‹nsana sayg›-Adil olma, tolerans
    • Sonuç odakl›l›k-Eyleme dönüklük, yüksek beklentiler, sonuçlara yönelme
    • Detaylara dikkat-Kesinlik, analitik yaklafl›m
    • Tak›ma yöneliklik‹fl birli¤i, insana yöneliklik
    • At›lganl›k-Rekabetçilik, sosyal sorumluluktan kaç›nma
    Egemen kültür: örgütün tümünü etkisi alt›na alan ve örgüt üyelerinin büyük k›sm›n›n paylaflt›¤›.
    Alt kültür: örgütün alt birimlerinde ya da bireylerin karfl›laflt›klar› sorunlar ve deneyimlerle oluflan.
    Bireysel gerçek: Bireylerin kendilerine özgü olarak, kişisel deneyim ve yaşantılarından yola çıkarak kabul ettiği doğrular.
    Örgüt içi çatışma toleransı: Bireylerin birbirini ve organizyasyonu eleştirilebilme derecesi.
    Politik güç sistemi: Kültür örgüt içinde bütünleşik olarak ele alınması.
    Örgütsel kimlik: örgütü diğerinden ayıran, onun özgünlüğünü ortaya koyan özelikler bütünü.
    Örgüt Kültürünün Etkileri ve Sonuçlar›
    1-Rekabet avantaj› ve finansal baflar›: Etkili bir örgüt kültürü iflletmelere rekabet avantaj› sa¤layarak, finansal baflar›y› da art›rabilir.
    2-Üretkenlik, kalite ve moral: Üretkenlik ve kaliteye vurgu yapan bir örgüt kültürü, hem çal›flanlar›n üretkenli¤ini yükseltecek, hem de moral ve motivasyonlar›n› art›raca¤›ndan, sonuçta kurumun rekabet gücü de artacakt›r.
    c) Yenilikçilik: Yenilikçilik üzerindeki en önemli etkenlerden birisi, yarat›c› davran›fl› cesaretlendiren bir kurum kültürünün varl›¤›d›r.
    d) Birleflme ve sat›n almalarda k›yaslama: ‹ki firman›n birleflmesinde veya bir firman›n di¤erini sat›n almas›nda baflar›n›n göstergelerinden birisi de firmalar›n kurumsal kültürleridir.
    e) Birey - örgüt uyumu: Bir bireyin örgüt içindeki baflar›s›n› etkileyen önemli faktörlerden birisi, bireyin kiflili¤i ile örgütün kültürü aras›ndaki uyumdur.
    f) Liderlik faaliyetlerine yön verme: Örgüt kültürü, örgütteki liderlik faaliyetlerinin yönünü etkiler. Üst yönetimin liderlik faaliyetlerinin büyük k›sm›, kendi idealleriyle uyumlu bir kurum kültürü yaratmak ve bu kültürü devam ettirmek üzerine kuruludur.
    Örgüt kültürü ile örgüt iklimi aras›ndaki farkl›l›klar
    • Öİ geçici bir özelli¤e sahipken; ÖK uzun dönemli, stratejik bir özellik tafl›r.
    • ÖK, Öİyi kapsar fakat iklim, kültürün bütün yönlerini içermez.
    • ÖK, çal›şanlar›n örgütleri hakk›nda hissettiklerinin yan› s›ra, davran›ş standartlar›n› kazand›ran inançlar, de¤erler ve varsay›mlar› kapsarken; Öİ, çal›flanlar›n çal›flma birimleri ve örgütleri ile ilgili olarak paylaflt›klar› alg›lar› kapsamaktad›r.
    • ÖK yavafl, Öİ ise daha h›zl› de¤iflir.
    • ÖK, Öİyi etkiler ve biçimlendirir.
    • ÖK sosyoloji ve antropolojinin, Öİ ise psikolojinin temel ilkeleriyle ilgili kavramlard›r.
    • Öİ, ÖKden daha k›sa sürelidir.
    • ÖK belirleyici, Öİ de¤erleyicidir.
    • ÖK davran›fl normlar›n› olufltururken; Öİ bu davran›fl normlar›na ne kadar uyulup uyulmad›¤› hususunda bir göstergedir.
    • ÖK oyunun kurallar›n› belirleyici rolü varken Öİ kurallara ne derece ve nas›l uyuldu¤unu gösterir.
    • ÖKnün belirleyicileri ile Öİnin belirleyicileri farkl›d›r.
    • Öİ beklentilerinin gerçekleflme düzeyini ölçerken; ÖK bu beklentilerin ne oldu¤u ile ilgilidir.
    Z teorisi ABDdeki ve Japonyadaki teorinin ortalamas›d›r. Ouchi, hem ABDde hemde Japonyada birçok Amerikan ve Japon firmas›n› incelemiş; Japon firmalar›n›n ABDde çok başar›l› olduklar›n›, ancak birkaç örnek d›ş›nda Amerikan firmalar›n›n Japonyada çokda başar›l› olamad›klar›n› görmüştür. Bunun nedenleri üzerine yapt›¤› araşt›rmalar sonunda Ouchi, başar› fark›n›n kayna¤›n›n firmalar›n kültürü ve yönetim anlay›şlar› oldu¤unu belirtmifltir. Ouchi, Amerikan firmalar›n›n yönetim uygulamalar›na Tip A(American), Japon firmalar›n›n uygulamalar›na ise Tip J (Japanese) tan›mlamas› getirerek, bu anlamda Japonlar›n başar›lar›n›n temelinde, firmalar›n sahip oldu¤u örgüt kültürlerinin bir etken oldu¤unu ifade etmiştir. Buradan hareketle Amerikan firmalar›n›n Japonlarla rekabette baflar›l› olabilmelerini sa¤lamak üzere, A ve J tipi kültürlerin birlefltirilmesiyle Z Teorisini ortaya koymufltur.
    A Tipi Örgüt
    • K›sa dönemli istihdam
    • H›zl› de¤erlendirme ve terfi
    • Uzmanlaflm›fl kariyer yollar›
    • Aç›k kontrol mekanizmalar›
    • Bireysel karar verme
    • Bireysel sorumluluk
    • Bölünmüfl iliflkiler (kat› bürokratik yap›)
    J Tipi Örgüt
    • Hayat boyu istihdam
    • Yavafl de¤erlendirme ve terfi
    • Uzmanlaflmam›fl kariyer yollar›
    • Örtük kontrol mekanizmalar›
    • Kolektif karar verme
    • Kolektif sorumluluk
    • Bütüncül iliflkiler (yumuflak bürokratik yap›)
    Z Tipi Örgüt
    • Uzun süre istihdam
    • Yavafl de¤erlendirme ve terfi
    • De¤iflken kariyer yollar›
    • Dengeli kontrol mekanizmalar›
    • Kat›l›mc› karar verme
    • Bireysel güvene dayal› sorumluluk
    • Bütüncül iliflkiler (yumuflak bürokratik yap›)
    Peters ve Waterman Yaklafl›m›(Mükemmeli Arayış): inceledikleri baflar›l› flirketlerin hemen hepsinde tüm çal›flanlar›n benimsedikleri bir iflletme kültürü mevcuttur.
    1-Baflarmak için, eyleme e¤ilim
    2-Müflteriye yak›nl›k
    3-Özerklik ve giriflimcilik
    4-‹nsanlar arac›l›¤›yla Verimlilik
    5-Yal›n yap›
    6-‹fli sahiplenme, de¤er yönelimi
    7-Kendi ifline bakmak
    8-Efl zamanl› gevflek-s›k› özellik gösterme
    Handy’nin Kültürel Tipleri
    1-Birey Kültürü: birey merkezî konumdad›r. E¤er bir yap› yada organizasyon varsa, bunun varl›k nedeni, içerisinde yer alan bireylere hizmet etmektir. Dolay›s›yla birey kültüründe, bireylerin organizasyona hizmeti yerine, organizasyonun bireye hizmeti düşüncesi yer al›r. Bu tür kültürlerin oldu¤u organizasyonlarda bireylerin üyeli¤i tamamen kendi isteklerine ba¤l›d›r. Bu nedenle güçlü birey düşüncesi vard›r ve bu kültür bir nevi bireysel y›ld›zlardan oluşan büyük bir galaksi gibidir. Hukuk bürolar›, ayk›r› gruplar, sosyal gruplar, mimarlık, aile ve küçük dan›flmanl›k firmalar›.
    2-Görev Kültürü: iş ve proje temellidir. Görev kültüründe do¤ru insan do¤ru yere getirilir, gereken kaynaklar sa¤lan›r ve kiflilere bunlarla faaliyetleri yürütmede yetki verilir. Bu kültürde etkileme, bireysel ya da pozisyon gücünden ziyade, uzmanl›k gücündedir. Görev kültürü oldukça esnektir. Belirli maksatlarla gruplar, proje tak›mlar› ya da görev kuvvetleri oluflturulabilir, da¤›t›labilir veya tekrar oluflturulabilir. Dolay›s›yla bu tür bir kültür, esneklik ihtiyac›n›n yüksek oldu¤u çevrelerde faaliyet gösteren iflletmeler için uygundur. Ancak bu kültürde kontrol zordur.
    3-Güç Kültürü: genellikle küçük giriflimci aile iflletmelerinde, ticari birliklerde ve baz› finans firmalar›nda görülür. Bu tür kültürü bir a¤a benzetebiliriz. Çünkü bu kültür, merkezî bir güç ve onun etraf›nda flekillenen bir a¤ yap›s› ile karakterize edilebilir. Tüm üniteler aras› bir iliflki vard›r, güç, merkezdeki aktördedir. Örgütün etkinli¤i güven ve empatiye dayan›r. Çok az bürokrasi vard›r. Çünkü her türlü yetki merkezdeki güçlü aktördedir. Bu tür kültürü olan bir örgüt, karar sistemleri çok h›zl› oldu¤undan her türlü tehlike ve de¤iflime süratle cevap verebilir. Ancak, a¤›n genifllemesi önemli bir sorundur ve çal›flanlar hiçbir karar sisteminde yer almad›¤›ndan, zamanla moral kay›plar› ve örgütten ayr›lmalar yaflanabilir.
    4-Rol Kültürü: Rol kültürü ço¤u zaman bürokrasi olarakda görülür. Bu tür kültürde ak›l ve mant›k ön plandad›r. Bu kültürde, organizasyonu ayakta tutan, belirli rolleri oynayan bölümler veya aktörler vard›r: Finans departman›, üretim departman› ya da yönetim gibi. ‹fl tan›mlar›, iletiflim süreçleri ve normlar çok iyi tan›mlanm›flt›r ve tüm bölümler bu tan›ml› rolleri yerine getirir. Bölümler aras› koordinasyon üst yönetimce sa¤lan›r. Bu nedenle, rol tan›mlar› bu rolleri yerine getiren bireylerden daha önemlidir. Roller çok iyi tan›mlanm›flt›r ve bireyler sadece bu rolleri oynar. Kural ve prosedürlere tam bir ba¤l›l›k vard›r. Rol kültürü organizasyonlar›, dura¤an bir çevrede baflar›l› olabilir, ancak zeminin oynak oldu¤u, çevrenin h›zl› de¤iflti¤i ortamlarda yaflayamaz. Çünkü bu tür kültürler de¤iflmeleri gerekti¤ini fark edemezler ve bu yüzden çevreye tepki vermede geç kal›rlar.
    Cameron ve Quinnin kültür tipleri
    1-Girişimci kültür: Örgütsel amaçlar›n belirsizlikle bafla ç›kma, esneklik, yenilik yapma, yarat›c›l›kla sa¤lanaca¤› ve bunlar› sa¤lamaya yönelik koflullar› oluflturma odakl› kültürdür.
    2-Hiyerarşi kültürü: Kurallar›n, normlar›n, süreçlerin ve geleneklerin hâkim oldu¤u istikrarl›
    kültürlerdir.
    3-İşbirliği kültürü: Örgütsel amaçlar›n ortak de¤erlerin paylafl›m› yoluyla sa¤lanaca¤› inanc›na dayanan, örgütsel bütünleflmeye, uyuma odaklanm›fl kültürdür.
    4-Piyasa kültürü: Örgütsel amaçlar›n pazar pay› egemenli¤i ile sa¤lanaca¤› inanc›na dayanan, sonuçlar›n önemli say›ld›¤› ve ödüllendirildi¤i kültürdür.
    Johnson ve Scholes’in Kültürel A¤ Yaklafl›m›
    Stratejik yönetimin zorluklar›n› kültürel bir a¤ içinde göstermeye çal›şmıştır. Kültürel a¤, örgütün kat› yap›sal ve sistemsel özellikleri ile yumuflak sembolik niteliklerini birlefltiren bir bak›fl aç›s› sunmaktad›r. Kültürel ağ modelinin merkezinde paradigma vardır.
    Schein
    bir kültürün biçimlenme sürecinin kurucu bir grubun etkisiyle bafllad›¤›n› ileri sürerek, her örgütün tarihinde bu oluflumun bir dereceye kadar farkl› olabilece¤ini, fakat izledi¤i temel aflamalar›n ayn› oldu¤unu ve bu aflamalar›n:
    • Kurucunun yeni bir giriflim için fikre sahip olmas›,
    • Kurucu grubun, sahip olduklar› fikrin baz› risklere girmeye de¤er ve elveriflli bir fikir oldu¤u konusunda hemfikir olmalar› ile ilk uzlaflman›n temellerinin at›lmas›,
    • Kurucu grubun sermaye koyma, bina temin etme, patent alma gibi örgütün temellendirilmesi için planlay›c› eylemlere bafllamas›,
    • Kurucular›n belirledi¤i ilkelere göre örgüte al›nan di¤er ifl görenlerin faaliyetlerini icra etmeye ve örgütün tarihini gelifltirmeye bafllamalar›
    Danışman ve özgenin kültürel eğilim tipleri
    1-Kuralc›l›k e¤ilimi
    2-Hiyerarfli e¤ilimi
    3-Sonuç e¤ilimi
    4-Klan e¤ilimi
    5-Destekleyicilik e¤ilimi
    6-Tak›m e¤ilimi
    7-Geliflme e¤ilimi
    8-Profesyonelizm e¤ilimi
    9-Aç›kl›k e¤ilimi
    -Örgütlerin birer açık sistem olmaları örgüt kültürü üzerinde dış çevrenin etkisini arttırır.
    -Örgüt kültürünün oluşumunda örgüt kurucularının önemli bir rolü vardır.
    -McGregor, Y kuramı
    -Greenberg, Örgüt
    -Katz, yönetici 3
    -Fayol, Yönetici 5
    -Projektif testler, freudun yansıtma savunma mekanizması esas alınarak geliştirilmiştir.
    -Duygular›m›zla ilgili en önemli ifadesel organ›m›z yüzümüzdür.
    -Hochschiep, The Managed Heart adlı kitabı yazmıştır.
    -Kaygı korku duygusunun alt kategorisidir.
    -Kaygı ve alarm duygularının birleşmesiyle korku ortaya çıkar.
    -İşyeri duygularıyla ilgili ilk konferans 1998 de San Diego da yapılmıştır.
    -İş performasyonu ile ilgili en önemli faktör, yönetim ve organizasyon.
    -Nedeni olmayan duygular, kaygı.
    -Örgüt üyelerini aile üyeleri gibi görme, klan eğilimi.
    -Örgüt kültürü örgütsel davran›fl› güçlü bir flekilde etkiler.
    5ÖRGÜTSEL DAVRANIfi
    ÇATIfiMANIN TANIMI VE ÇATIfiMAYA DE⁄‹fi‹K BAKIfi AÇILARI
    Örgütlerde çat›flman›n en az iki taraf› vard›r ve taraflardan biri, ç›karlar›n›n bir di¤eri taraf›ndan olumsuz yönde etkilendi¤ini veya ç›karlar›na karfl› ç›k›ld›¤›n› düflünürse ortada çat›flma vard›r.
    Çat›flmaya bak›fl aç›lar›:
    1-Geleneksel (klasik) bak›fl aç›s› “Çat›flma kötüdür.”
    2-Davran›flç›lar›n bak›fl aç›s› “Çat›flma kaç›n›lmazd›r ve iyidir.”
    3-Etkileflimcilerin bak›fl aç›s› “Çat›flma gerekti¤inde çözümlenmeli (yok edilmeli), gerekti¤inde teflvik edilmelidir.”
    Çatışmanın Türleri
    1-Çat›flman›n Geleneksel S›n›flamas›
    1-Fikir Çat›flmas›: yap›lacak ifller, görevler, politikalar, yöntemler ve iflle ilgili di¤er benzer konularda farkl› görüfl ve fikirlerin olmas›ndan kaynaklan›r
    2-Duygusal Çat›flma(Psikolojik-İlişki-Kişilerarası): Bir sorunu beraberce çözmeye çal›fl›rken etkileflim içinde bulunan iki veya daha fazla kiflinin baz› veya tüm meseleler hakk›nda farkl› duygular tafl›d›klar›n› fark ettiklerinde ortaya ç›kan çat›flma.
    -Dönüşen Çatışma:Fikir çatışmasının yozlaşıp duygusal çatışmaya dönüşmesi
    2-Süreç Çat›flması:farkl› görevlerin nas›l yürütülece¤i, hangi ifllerden kimlerin sorumlu¤u olaca¤› (hatta kimlere yetki devredilece¤i) ve kaynaklar›n nas›l da¤›t›laca¤› hakk›ndaki anlaflmazl›klar› anlatmaktad›r.
    3-Amaç Çat›flmas›:Birey, grup veya örgütlerin varmak istedikleri nokta veya elde etmeyi arzulad›klar› ç›kt› üzerinde uyum içinde olmad›klar›n› alg›lad›klar› zaman ortaya ç›kar.
    4-Ç›kar Çat›flmas›:Birey, grup veya örgütlerin üstlenmeleri gereken faaliyetlere uymayan etkinliklerde bulunmalar› durumu.
    5-De¤er Çat›flmas›:Etkileflimde bulunan taraflar›n (birey, grup veya örgütlerin) belli meseleler üzerine tafl›d›klar› de¤erler veya ideolojilerinin farkl›laflmas›.
    6-Yap›sal veya Kurumsal Çat›flma:gruplar veya kademeler aras›ndaki farkl›laflmadan kaynaklan›r.
    a-yatay çat›flma:Örgütte ayn› düzeyde bulunan birimler aras› çat›şma
    b-Dikey çat›flma:farkl› kademelerdeki örgütsel birimlerin aras›ndaki çat›flma.
    7-Gerçekçi ve Gerçekçi olmayan Çat›flma
    a-Gerçekçi çat›flma:görevler, ifller, amaçlar, araçlar ve de¤erler gibi makul bir kapsama sahip konular çerçevesindeki uyuflmazl›klar› anlat›r.
    b-gerçekçi olmayan çat›flma:bir taraf›n kendi gerilimini azaltma gereksinimiyle düflmanl›¤›n›, bilgisizli¤ini veya hatas›n› ifade etmesi sonucu ortaya ç›kar.
    8-‹ntikamc› Çat›flma:s›rf karfl› taraf› cezaland›rmak için çok uzat›lan bir çat›flma.
    9-Yanl›fl At›f tafl›yan Çat›flma:belli bir çat›flman›n neden ç›kt›¤› konusunda taraflardan birinin oluflturdu¤u kan› yanl›flt›r.
    10-Yanl›fl Adrese yöneltilen Çat›flma:Çat›flan taraflar kendi hayal k›r›kl›klar›n› veya düflmanl›klar›n›, çat›flman›n taraf› olmayan birilerine yönelttikleri zaman ortaya ç›kan çat›flma.
    ÇATIfiMANIN DÜZEYLER‹
    1-örgütler aras›
    2-örgüt-içi
    • ‹ç-çat›flma
    • kifliler aras› çat›flma
    • grup-içi çat›flma
    • gruplar aras› çat›flma.
    Tarafları Çatışmaya Götüren Faktörler
    1-Yap›sal Faktörler
    • artan uzmanlaflma
    • taraflar aras›nda karfl›l›kl› ba¤›ml›l›k
    • fiziksel ortam
    • merkeziyetçili¤e karfl› merkezkaçç›l›k
    2-‹letiflim Faktörleri
    3-Biliflsel Faktörler:Farklı beklentilere sahip olunması ve diğer tarafın nasıl algılandığı.
    • Farkl› Beklentiler
    • Di¤er Taraf Hakk›ndaki Alg›lar
    4-Bireysel Özellikler
    • Kiflilik
    • Farkl› De¤erler
    • Amaçlar
    A Tipi Kişilik: A tipi kiflilik ile çat›flma aras›nda bir iliflki saptanm›fl, bu tür kiflili¤e sahip yöneticilerin astlar›yla daha fazla çat›flt›¤› bulgulanm›flt›r. A tipi kiflili¤e sahip olan insanlar rekabetçi olduklar› için, gerçekte öyle olmasa da baflkalar›n›n amaçlar›n›n kendi amaçlar›yla çeliflti¤i alg›s›n› tafl›ma e¤ilimindedirler; dolay›s›ylada çat›flma içine girmeleri olas›d›r.
    Vasat düzeyde çatışma sonucu artabilecek unsurlar
    1-Grup içi kenetlenme
    2-Kararların kalitesi
    3-Müşteri gereksinmelerine duyarlık
    4-Örgüt içi kenetlenme
    Merkeziyetçilik:Örgütteki tüm birimler için kararların en üst düzeyden alınması.
    Merkezkaççılık:Yetki paylaşımı.
    Maskeli Çatışma
    -Asl›nda pek de geçinemeyen ve sorunlu iliflkilerini, birbirlerini iflle ilgili konularda elefltirerek gizlemeyi tercih eden kiflilerin çat›flmas›
    -Birbirleriyle duygusal çatışma içinde olan, ancak bunu fikir çatışması ile saklamak.

    Örgütlerde çat›flma
    a.Örgütlerde hangi çat›flman›n çözümlenmesi, hangisinin ise teflvik edilmesi gerekti¤i her zaman aç›k-seçik belli de¤ildir
    b.Çat›flman›n hangi düzeye çekilmesiyle olumsuzluklar›n›n azalt›l›p olumlu yönlerinin görülece¤i net de¤ildir
    c.Belli bir grup için olumlu etkiler yaratabilecek bir çat›flma bir baflka grup için olumsuz etkiler getirebilir
    d.Çat›flman›n düflük düzeyde olmas› her zaman olumlu sonuçlar yaratmaz
    e.Bir grup veya tüm örgütün iflini daha iyi yapabilmek için gereksindi¤i çat›flma de¤iflebilir.
    Taviz:Tarafların istediklerini tam olarak veya hiç elde edemeyeceklerini anladıklarında varılabilecek bir tartışma türü.
    ÇATIfiMANIN BÜYÜMES‹ VE ÇATIfiMA TARZLARI
    Çat›flman›n süreci içerisinde dikkat çekilmesi gereken birkaç konu vard›r. Çat›flman›n a盤a ç›kmas› için bir süre geçebilece¤i gibi art›k alg›lanmaya bafllad›ktan sonrada ayn› düzeyde kalmayabilecektir. Baz› araflt›rmac›lar, çat›flman›n çözümlenmesi için do¤rudan birtak›m önlemler al›nmad›kça çat›flman›n kaç›n›lmaz bir biçimde büyüyece¤ini, baz› araflt›rmac›lar ise çat›flmalar›n mutlaka büyümesi gerekmedi¤ini düflünmektedirler. Asl›nda çat›flmalar›n büyümesi olas›l›¤›n› artt›ran birtak›m faktörler vard›r;
    • Taraflar aras›ndaki kültürel farkl›l›klar,
    • Taraflar aras›nda geçmiflte husumet olmas›,
    • Taraflarda özgüven eksikli¤inin olmas›,
    • Taraflar aras›ndaki statü farkl›l›klar›n›n belirsiz olmas›,
    • Taraflar›n birbiriyle güçlü ba¤lar›n›n olmas›,
    • Taraflar›n birbirleriyle özdeflleflememeleri,
    • Bir veya her iki taraf›nda di¤er taraf› yenmek için çat›flmay› t›rmand›rmay› amaçlamalar› fleklinde s›ralanabilir.
    Çat›flman›n Büyümesi: çat›flman›n zamanla büyümesi, bir baflka ifadeyle t›rmanmas› söz konusu olabilir. Büyümüfl çat›flman›n birtak›m özellikleri vard›r.
    1-Taktikler sertleflir
    2-meselelerin say›s› artar
    3-taraflar çat›flmaya kendilerini daha fazla kapt›r›rlar
    4-Zamanlada amaçlar› kendileri için olumlu birtak›m sonuçlar elde etmekten ç›k›p di¤er tarafa zarar vermeye dönüflür.
    Çat›flma Tarzlar›
    Hükmetme:belli bir taraf›n sadece kendi iste¤ini gözetti¤i, karfl› tarafa pek de duyarl› olmad›¤› ve belli bir tarafın kendi haklılığına güçlü bir inanç olduğunda veya işbirliği yapma halinde, karşı tarafın ciddi, hatta haksız bir çıkar elde edecek olmasına karşı kullanılan tarzdır.
    Boyun e¤me:karfl› taraf›n iste¤ini kendi iste¤inin önünde görme.
    Kaç›nma:belli bir taraf ne kendi isteklerini önemsemektedir ne de karfl› taraf›nkileri.
    -meseleler önemli görülmedi¤inde
    -ele al›nmas› gereken daha önemli ve acil baflka meselelerin oldu¤u düflünüldü¤ünde, -amac›n gerçeklefltirilme flans› görülmedi¤inde
    -çat›flma taraflardan en az biri için ay›p ve yanl›fl olarak görüldü¤ünde kullan›labilmektedir.
    Taviz verme:tarafların, istediklerinden ço¤unlukla karfl›l›kl› olarak geri ad›m atması.
    -Çat›flmaya taraf olan kifli veya grup, meseleler önemli oldu¤u hâlde
    -denetimi elinde tutmay› göze alamad›¤›nda
    -yeterlili¤i konusunda özgüven eksikli¤i hissetti¤inde
    -karmafl›k meselelere geçici çözümler veya zaman bask›s› alt›nda çözüm gereksinimi duydu¤unda
    -çözümsüzlü¤e tek alternatif oldu¤unda
    -amaçlar birbirine ters düfltü¤ünde
    -iliflki önemli olmakla birlikte boyun e¤meninde kabullenilemeyece¤i durumlarda
    -taraflar birbirlerinin gücünü eflit olarak görmektedirler.
    Tümlefltirme:her iki taraf›nda isteklerinin tamamen yerine getirilmesi arzusu vard›r.
    ÇATIfiMANIN SONUÇLARI
    Kaybet-kaybet:hiçbir taraf bafllang›çta istedi¤ini elde edememifl durumdad›r.
    Kazan-kaybet veya kaybet-kazan(Sıfır Toplam Oyunu):taraflardan biri istedi¤ini elde etmifl, di¤erinin ise iste¤i yerine gelmemifltir.
    Kazan-Kaybet veya Kaybet-Kazan Durumu Taktikleri
    -Di¤er taraf›, müzakereleri koparman›n kendisi veya sizin için maliyetli oldu¤una ikna etme
    -Karfl› taraf›, hedefiniz her neyse buna bafl koydu¤unuza ikna etme
    -Karfl› taraf›, belli bir sonuca bafl koymaktan al›koyma
    -Di¤er taraf›n kendi pozisyonundan, gururu incinmeden çekilmesine, izin verme
    -Di¤er taraf› kendi hedefinizin makul oldu¤una inand›rma
    -Di¤er taraf›, kendi hedefinin makul olmad›¤›na inand›rma
    -Karfl› taraf›, sizin hedefinizi destekleyen baflkalar› oldu¤una inand›rma
    -Herhangi bir sald›r› içermeyen mizah kullan›m›yla olumlu duygular geliflmesini sa¤lama
    -Di¤er taraf›n, odaklanmas›n› zorlaflt›rmak üzere, dikkatini da¤›tma
    Kazan-kazan:Her iki taraf›n da istedi¤ini elde etti¤i durumdur.
    Kazan-Kazan Durumu Taktikleri
    -Karfl› tarafa, onun meselelerinin sizin için de önemli oldu¤unu gösterme
    -Karfl› tarafa, kendi hedefinizin taviz veremeyece¤iniz kadar önemli oldu¤unu gösterme
    -Di¤er tarafa çat›flman›n kazan-kazan biçiminde bitme olas›l›¤› oldu¤unu gösterme
    -Çeflitli çözüm alternatiflerine aç›k (esnek) oldu¤unuzu ortaya koyma
    -Olas› çözümler aras›nda karar vermek için makul kriterler kullan›lmas›nda ›srarc› olma
    -Beraberce oluflturulmufl normlara uyuldu¤unu vurgulama
    -Olumsuz duygular yaratabilecek davran›fl veya taktiklerden kaç›nma
    -Manevi destek ortam› sa¤lama
    -Karfl› taraf›, duygusal anlamda dikkatinin da¤›lmas›na karfl› koruma
    ÇATIfiMAYI YÖNETME
    1.Çat›flman›n bir analizini yapma:Çat›flman›n öncelikle ne derece ifllevsel oldu¤unu belirlemek önemlidir. E¤er olumlu birtak›m etkileri olumsuz etkilerinden fazla ise o çat›flma ile ilgili en fazla yap›labilecek fley olabildi¤ince takip etmektir, çünkü çat›flman›n t›rmanmas› olumsuz etkilerinin artmas› demek olacakt›r. E¤er çat›flma yarardan çok zarar getiriyorsa ikinci aflamada, hangi çözümleme alternatiflerinin kullan›labilece¤ini saptamak ad›na çat›flman›n türünü belirlemek gereklidir. Çat›flma türünü belirlerken dikkat edilmesi gereken birkaç husus vard›r: (a) Çat›flma belli bir türdenmifl görüntüsü veriyor olabilir, ancak çat›flman›n nas›l bafllad›¤› hakk›nda bilgi toplayarak çat›flman›n kökenine ve daha do¤ru bir tan›mlamas›na gitmek mümkün olabilecektir. (b) Ayr›ca, çat›flma birkaç farkl› bafll›k alt›nda s›n›fland›r›labilir. Çat›flma türünün belirlenmesi büyük ölçüde çat›flman›n nedenininde belirlenmesi demektir. Çat›flman›n nedenini belirlemek çözmeyi kolaylaflt›racakt›r, çünkü çözüm teknikleri her koflulda ayn› düzeyde etkili olamamaktad›r. Örne¤in, iflbirli¤i yapmak durumunda b›rak›lmak, yanl›fl anlamalar ve iletiflim sorunlar›ndan do¤an çat›flmalar› çözmekte etkili olabilecek bir teknik iken kiflilik farkl›l›klar›ndan do¤an bir çat›flmada ifle yaramas› pek mümkün de¤ildir. Çat›flman›n analizinin taraflardan çok çat›flma-d›fl› bir üçüncü tarafca yap›lmas› daha sa¤l›kl› sonuç verebilir. Çat›flma analiz edilirken amaçlar, öncelikler, karfl›l›kl› ba¤›ml›l›k durumu ve çat›flan taraflar›n beklentilerinin belirlenmesi yerinde olacakt›r. Bu bilgiler, görüflmeler (mülakatlar), anketler veya gözlem yoluyla toplanabilir.
    2.Uygun çat›flma-yönetimi tepkisini verme:Taraflar çat›flmaya girdiklerinde verdikleri tepki her zaman üzerinde düflünülerek belli bir bilinçle verilemiyor olabilmektedir. Burada kastedilen, daha öncede ele al›nd›¤› gibi çat›flman›n koflullar›n› dikkatle belirledikten sonra uygun düflebilecek tepkiyi vermeye yönelme gere¤idir. Tabii ki insanlar›n kifliliklerinden kaynaklanan ve neredeyse refleks hâline gelmifl bask›n çat›flma tarzlar› vard›r. önemli olan, farkl› durumlarda farkl› tepkiler vermek gerekti¤i bilincini tafl›mak ve duruma göre uygun tarza geçebilecek esnekli¤i göstermektir.
    3.Uygun çat›flma çözümleme taktiklerini seçme:Çözümleme taktikleri çat›flman›n istenen veya kaç›n›lmaz sonucuna göre belirlenmek durumundad›r.
    4.Çözümleme tekni¤ini uygulama:Çat›flma çok hassas ve çözümü uzmanl›k gerektiren bir mesele oldu¤u için çözümleme tekniklerinin dikkatle ve özenle uygulanmas› önem tafl›maktad›r. s›kl›kla daha deneyimli bir üçüncü taraf›n çözümleme tekni¤ini hayata geçirmesi istenebilir. Çat›flma çözümleyebilecek kifli bir psikolog, dan›flman veya ‹nsan Kaynaklar› uzman› olabilir. Çat›flan taraflar aras›ndaki iliflkinin kopmufl olmas› veya bir türlü anlaflmaya varamamalar› durumundada gerekli görülmektedir.
    5.Takip etme:T›pk› tüm sorun-çözme durumlar›nda oldu¤u gibi, yöneticiler ve ifl arkadafllar› çat›flman›n çözülüp çözülmedi¤inden emin olmak üzere takipçilik yapmak durumundad›rlar.
    6ÖRGÜTSEL DAVRANIfi
    Stres: kifli üzerinde afl›r› fizyolojik ve psikolojik talepler yaratan bir uyar›c›ya karfl›, o kiflinin uyum sa¤layabilme tepkisi olarak tan›mlanmaktad›r
    Örgütsel Stres Kaynaklar› ve Yönetimi
    Stres, basit bir endifle hâli de¤ildir. Çünkü endifle hâlinin psikolojik ve fizyolojik sonuçlar› vard›r. Stres endifleye neden olabilir, onu tetikleyebilir, ancak ikisi ayn› fley de¤ildir. Stres basit bir sinirsel gerginlik olarak alg›lanmamal›d›r. Endiflede oldu¤u gibi stres sonucundada sinirsel bir gerginlik yaflanabilir. Ancak ikisi ayn› fley de¤ildir. Baz› kifliler stresi göz önünde yaflarlar, baz›lar› ise onu bilinçalt›nda tutar ve sinirsel bir gerginlik göstermezler. Stres muhakkak kötü, bireye zarar veren ve kaç›n›lmas› gereken bir fley de de¤ildir. Belli bir düzeye kadar olan stres, bireyi hedefine odaklar, motivasyonunu yükseltir.
    Genel stres modelinde yer alan potansiyel kaynaklar
    1-Çevresel Faktörler
    a-Ekonomik Belirsizlik
    b-Politik Belirsizlik
    c-Teknolojik Değişme
    2-Kişisel Faktörler
    a-Aile Problemleri
    b-Ekonomik Problemler
    c-Kişilik
    3-Örgütsel Faktörler
    a-İşle İlgili talepler
    b-Kişilerarası Talepler
    c-Rolle ilgili Talepler
    Genel stres modelinde yer alan bireysel farklılıklar
    1-Algılama
    2-Düşmanlık
    3-İş Tecrübesi
    4-Kişisel Etkinlik
    5-Sosyal Destek
    STRES‹N BENZER KAVRAMLARLA ‹L‹fiK‹LER‹
    1-Engellenme: bir canl›n›n fizyolojik ya da toplumsal bir gereksiniminin doyurulmas›n› önleyen bir durum ya da eylemle karfl› karfl›ya kalmas›d›r. Doyurulmas› gereken bir gereksinim ya da eksiklik duygusu canl›da bir dürtü yarat›r; dürtünün amac›, bu eksikli¤i gidermek ve doyuma ulaflarak haz almakt›r. Engellenmenin kayna¤› iç ya da d›fl etkenlerdir.
    a-iç etkenler:kişinin benli¤ine sinmiş yasaklar ve korkularda engellenmeyle sonuçlanan etkenlerdir.
    b-d›ş etkenler:Toplumsal iliflkilerdeki engellenme ise genellikle toplumun koydu¤u yasaklar gibi bir tak›m d›fl etkenlerden kaynaklan›r.
    Engellenme bireysel ve çevresel engellenme olarak iki bafll›k alt›nda incelenebilir.
    a-Bireysel engellenme: bireyin bir amaca ulaflmas›na engel olan faktörlerin bireyin kendisinden kaynaklanmas›d›r.
    b-çevresel engellenme: bireyin bir amaca ulaflmas›na engel olan faktörler bireyin d›fl›nda gerçekleflmektedir.
    2-Endifle: Çok basit bir ifadeyle nedeni belli olmayan korkular olarak tarif edilebilen endifle,
    strese neden olabilecek en önemli kavramlardan biridir.
    Baz› psikologlar korkuyla endifle aras›nda üç önemli fark bulundu¤unu söylerler. Bu farklar;
    a-Kaynak: “Ben ar›dan korkar›m!” örne¤inde oldu¤u gibi, korkunun kayna¤›n› biliriz,
    b-Şiddet; korku endifleden daha fliddetlidir,
    c-Süre; korku daha k›sa sürelidir, endifle ise uzun süre devam edebilir.
    3-Çat›flma: Günümüzde yaflanan h›zl› bir de¤iflimin uzant›s› olarak bireyler pek çok çat›flma yaflamaktad›rlar. Bireyler bireysel, toplumsal veya örgütsel yaflant›lar› ile ilgili ço¤u zaman çeliflkiye düflerler. çat›flmalar›n yaratt›¤› olumsuz etkilere bak›ld›¤›nda, bu faktörlerin strese yol açabilece¤ide söylenebilir. Bu faktörler afla¤›daki bafll›klar alt›nda toplanabilir.
    •bireylerin ruh ve beden sa¤l›klar›n› bozabilir.
    •düflmanl›k ve sald›rganl›k hislerinin yo¤unlaflmas›na ve somutlaflmas›na sebep olabilir.
    •Y›prat›c› mücadeleler örgüte zaman ve kaynak kaybettirebilir.
    •örgütü amaçlar›ndan sapt›rabilir.
    •kendilerini di¤erlerinden, amaçlar›n›da örgütün amaçlar›ndan üstün görmelerine yol açabilir.
    •moraller ve ifl tatminlerini düflürerek örgütün etkinli¤ini ve verimlili¤ini olumsuz etkileyebilir.
    •insanlar›n güven duygular›n›n kaybolmas›na sebep olabilir.
    Kişilik ve Stres İlişkisi
    Genel olarak kabul gören bir tan›ma göre kiflilik, bireyin davran›fllar›n›n zaman içinde tutarl›, k›yaslanabilir durumlarda baflkalar›nkinden farkl› davran›fllar olmas›n› sa¤layarak kendini belli edebilen sabit ve içsel faktörleri ifade eder.
    A tipi kiflilik: sürekli zamanla yar›flan, baflar›-yönelimli; ayn› zamandada sab›rs›z, öfkeli ve rekabetçidir. Genellikle A tipi kiflilikli bireyler afla¤›daki özellikleriyle kendilerini ifade ederler:
    •Çok uzun zaman ve kendine bir zaman limiti koyarak çal›flan ve afl›r› yük alanlar
    •Eve genellikle ifl getiren, geceleri ve hafta sonlar› çal›flan dinlenmeyenler
    •Kendisiyle devaml› rekabet içinde olan baflar› için yüksek standartlar belirleyen
    •Çal›flma koflullar›ndan dolay› engellenen, baflkalar›n› rahats›z eden, dan›flmanlar› taraf›ndan yanl›fl anlafl›lan insanlard›r.
    B tipi kiflilik: sab›rl›, rahat, daha az rekabetçi, zaman s›n›rl›l›klar›na karfl› daha esnek olabilen bireylerdir. B tipindeki bireyler çal›flma yaflam›nda düzenli çal›flan, hayata daha rahat bir bak›fl aç›s›yla bakan, aceleci olmayan, ruhsal aç›dan daha sakin olan bireylerdir. B tipindeki bireylerin stresle karfl›laflma ve onun fizyolojik sonuçlar›ndan (kalp, tansiyon, mide problemleri) etkilenme olas›l›klar› daha düflüktür.
    ÖRGÜTSEL STRES KAYNAKLARI
    Örgütsel davran›fl aç›s›ndan stresin sebeplerinin, kesin çizgiler hâlinde örgüt içinden ve örgüt d›fl› çevreden kaynaklananlar fleklinde ayr›lmas› sa¤l›kl› bir s›n›fland›rma olmayabilir. Çünkü bir örgütte çal›flan bireyler ifl bafl›nda iken d›fl çevreden; örgüt d›fl›nda iken de ifl yerindeki çal›flma flartlar›ndan ve ifl iliflkilerinden tam olarak soyutlanamaz. Stresi önlemenin yollar›ndan biri strese neden olan kaynaklar› belirlemek ve onlarla mücadele edebilmektir. Çok basit bir stres kayna¤› bazen bireylerde ciddi sonuçlara neden olabilir. Bu kaynaklar birleflerek birey üzerinde bask›lar oluflturur ve sonucunda bireyin duygusal ve fiziksel yaflam›n› etkileyerek uyumunu bozabilir.
    Örgüt İçi Çevreden kaynaklanan Stress Kaynakları
    1-Yönetim Politikalar› ve Stratejileri
    • Küçülme
    • Rekabet Bask›s›
    • Düzenli Ödeme Planlar›
    • Vardiyal› Çal›flma
    • Bürokratik Kural ve Kaideler
    • Yüksek Teknoloji
    2-Örgütsel Yap› ve Dizayn
    • Merkezîleflme
    • Yönetici Çal›flanlar
    • Uzmanlaflma
    • Rol Belirsizli¤i ve Çat›flmas›
    • Yükselme ‹mkânlar›nda K›s›tl›l›k
    • Yasaklay›c› Bir Örgüt Kültürü
    3-Örgütsel Süreçler
    • S›k› Kontrol
    • Afla¤› Do¤ru ‹letiflim
    • Çok Az Bir Geri Bildirim
    • Merkezî Karar Yap›s›
    • Kararlara Kat›lmama
    • Cezaland›r›c› De¤erlendirme Sistemi
    4-Çal›flma Koflullar›
    • Kalabal›k Çal›flma Alanlar›
    • Gürültülü, Afl›r› S›cak veya So¤uk Ortam
    • Hava Kirlili¤i
    • Kötü Koku
    • Tehlikeli Çal›flma Koflullar›
    • Kötü Ifl›kland›rma
    • Fiziksel ve Zihinsel Bask›
    • Zehirli ve Radyosyonlu Ortam
    Rol Belirsizliği: Rol Çatışmasının diğeri rol belirsizliğidir. Bireyin ne yapacağını bilememesidir.
    1-Görev Belirsizliği:kişinin yapacağı iş hakkında bir belirsizlik olmasıdır.
    2-Sosyal Duygusal belirsizlik:Kişinin kendisini başkalarının nasıl değerlendirdiğinden emin olamamasıdır.
    Rol Çatışması:Kişilerin birbirinden farklı ve tutarsız görevler nedeniyle baskı altında kalmaları. Özellikleri;
    1-İş yerinde sık sık karşılaşılır
    2-Çok farklı biçimlerde ortaya çıkar
    3-Genelde, kişilerin birbirinden farklı ve tutarsız görevler nedeniyle baskı altında kalmaları sonucu meydana gelir
    4-En belirgini aşırı iş yükü nedeni ile meydana gelir
    5-İşletme dışındada meydana gelir.
    Sonuçları;
    1-İç Çatışma
    2-İş Tatminin düşmesi
    3-Kişiler arası gerilimin yükselmesi
    STRES‹N B‹REYLER ÜZER‹NDEK‹ ETK‹LER‹
    Stres bireyde üç aflamadan geçerek olumsuz sonuçlara yol açabilir. Bu süreç genel uyum sendromu (GUS) mekanizmas› ile aç›klanmaktad›r. Buna göre stres;
    1-alarm:bireyin stresi yaflamaya bafllamas›yla birlikte fizyolojik de¤iflimler bedeni uyar›r, adrenalin ile kan bas›nc› yükselir, kaslar gerilir
    2-direnme:bireyin strese kafl› koyma düzeyi aflamas›d›r. Direnme aflamas›nda farkl› fiziksel, psikolojik ve biyolojik tepkiler, bireyin strese kafl› koyma biçimini yans›t›r
    3-tükenme:bireyin çok fazla baskı ve az tatmin duydugunda ortaya çıkan bitkinlik ve bezginlik duygusudur. Gerçekte strese yenik düflme aflamas›d›r. Stres unsurlar› bireylerin fiziksel ve psikolojik enerjilerini tüketebilirler. Bundan sonra bireylerde psikolojik, fizyolojik ve davran›flsal hastal›klar ortaya ç›kar
    a-Fizyolojik Sonuçlar: Stres sonucu salg›lanan adrenalinin mide bulant›s› oluşturmas›
    • Migren ve Bafl A¤r›lar›
    • Sindirim ve Mide Problemleri
    b-Psikolojik Sonuçlar: İçinde boşluk hissetme, kin tutma, hayat›n anlam›n›n kaybolmas›
    • Uyku Problemleri
    • Psikolojik Yorgunluk
    • Tükenme
    • Yabanc›laflma
    • Depresyon
    c-Davran›flsal Sonuçlar
    • Alkol, Sigara ve Uyuflturucu Kullan›m›
    • Sald›rganl›k
    • Kaza E¤ilimi ve Dikkatte Da¤›lma
    Stresi Önlemede Kullan›labilecek Bireysel Yöntemler
    • Dinlenme ve meditasyon
    • Biyolojik geri beslenme
    • Düzenli tatil ve sa¤l›k kontrolü
    • Düzenli spor
    • Dengeli besleme
    • Hobiler bulma
    • Kendini e¤itme ve gelifltirme
    • Kendini tan›ma ve anlama
    Stresi Önlemede Kullan›labilecek Örgütsel Yöntemler
    1-Kat›l›ml› Yönetim:İşletmelerin etkinlik ve verimlilik düzeyini yükseltmek, öte yandan çal›flanlar› sosyo-psikolojik doyuma yöneltmek
    2-Amaç Belirleme Programlar›:örgüt taleplerini ve onlar›n bireyler üzerindeki etkilerini olumlu hâle getirmeyi amaçlamak
    3-Rol Analizi ve S›n›fland›rmas›:Yöneticiler genelde iş devir h›z›, işe gelmeme, uyuşturucu ve alkol kullan›m›, üretimde kalite düflüklü¤ü gibi konulara fazla önem vermezler. etkili bir yönetici bu tür durumlar›n alt›nda yatan nedenleri ve baflar›y› düflüren di¤er temel faktörleri araflt›rmal›d›r
    4-Zaman Yönetimi:Zaman yönetimi tekniklerinin öncülerinden olan Lakein , ne yap›laca¤›na, hangi öncelik s›ras› içinde yap›laca¤›na ve yap›lacak ifllerin daha k›sa süre içinde nas›l yap›laca¤›na iliflkin sistematik bir yöntem gelifltirmifltir.
    5-Sosyal Destek:‹fl yerlerinde kurulan yak›n arkadafll›k iliflkileri, ifl d›fl›ndaki aile toplant›lar›, belirli derneklere olan üyelikler, komfluluk iliflkileri sosyal destek sa¤lamaktad›r.
    6-Duygusal ‹klimi Kontrol:Modern örgütsel yaflam›n stressörlerinden biride de¤iflimdir. Örgütler, çal›flanlar›n de¤iflime uyumlar›n› kolaylaflt›rmak için yeterli deste¤i vermek zorundad›rlar. Bu destek, örgüt yap›s›nda ve yapt›klar› ifllerde de¤ifliklikleri benimsemelerine ve ifl de¤iflikliklerini kabul etmelerine yol açar. Bu durumda beklenilmeyen ve aniden meydana gelen de¤iflikliklerin strese yol açmas›n› önleyecektir.
    7-Stres Yönetimi E¤itimi:örgütte çevresel stres faktörlerini ortadan kald›rmak veya azaltmak ve bireylere stresle bafla ç›kma yollar›n› ö¤retmektir.
    Örgütsel seviyede stresi önleyici yönetimin görev ve fiziksel talepleri
    1-Katılımlı yöntem
    2-Görevlerin yeniden dizaynı
    3-Esnek iş programları
    4-Kariyer gelişimi
    5-Fiziksel ortamın düzenlenmesi
    Örgütsel seviyede stresi önleyici yönetimin rol ve kişisel talepleri
    1-Rol analiz teknikleri
    2-Yol-Amaç programları
    3-Sosyal destek
    4-Grup Çalışması
    Yabancılaşma
    1-Yanlızlık
    2-Teknoloji
    3-Gürültü
    4-Kentleşme
    7ÖRGÜTSEL DAVRANIfi
    GÜÇ, YETK‹, POL‹T‹KA VE ETK‹LEME KAVRAMLARININ B‹RB‹R‹NDEN FARKLARI, B‹RB‹R‹YLE ‹L‹fiK‹LER‹
    Örgütlere klasik yaklafl›mda ifl yapt›rman›n temeli yetkidir. Dolay›s›yla güç kavram›ndan önce yetki kavram›n› ele almak yerinde olacakt›r. Yetki, emir verme ve emirlerine itaati bekleme hakk›d›r. Bir baflka ifadeyle yöneticilere, astlar›n›n ifllerini yapmalar›n› sa¤lamalar› için sunulan bir etkileme hakk›d›r. Ancak günümüzün yöneticilerine yetki yetmemektedir. Bunun en temel nedeni, yöneticinin baflar›s›n› belirleyen ancak emri alt›nda olmayan kifliler ve örgütlerin olmas›d›r. Bunlar; üstler, çal›flma arkadafllar› (di¤er yöneticiler), tedarikçiler, müflteriler, rakipler, çeflitli kamu kurumlar› ve sendikalard›r. Üstelik zaman zaman astlar amirlerinin yetkisine boyun e¤memekte, bir baflka ifadeyle itaatsizlik de gösterebilmektedirler. ‹flte bu noktada güç kavram› önem kazanmaktad›r. Yetkiyle karfl›laflt›rarak basitçe tan›mlamak gerekirse güç, baflkalar›n› etkileme becerisidir. Gücü örgüt veya ifl yaflam› içerisinde ele ald›¤›m›zda, politika önem tafl›yan bir baflka kavram olarak karfl›m›za ç›kmaktad›r çünkü bir kiflinin istedi¤i sonuçlar› elde etmek üzere güç kazanmak, gücünü kullanmak ve gelifltirmek için giriflti¤i tüm faaliyetler (stratejiler, taktikler, oyunlar ve davran›fllar) politika veya politik davran›fl olarak adland›r›lmaktad›r. ‹fl yaflam›nda gösterilen her davran›fl tabii ki politik de¤ildir. ‹nsanlar›n genelde, belirsizlik veya seçenekler üzerinde anlaflmazl›k olmas› hâlinde politik davrand›klar› görülmektedir. Etkileme kavram›na gelirsek, asl›nda bu kavram yukar›da sözü edilen tüm kavramlar›n üst kavram› gibi düflünülebilir çünkü güç kazanma ad›na giriflilen çeflitli faaliyetlerin oluflturdu¤u sürece etkileme denir. Etkili olmay› istemek, “sözü dinlenir” olmay› istemekle özdefltir. Dolay›s›yla gerek özel yaflam›m›zda gerekse kamusal yaflam›m›zda bu en do¤al isteklerimizdendir ve ifl yaflam›n›n kaç›n›lmaz bir parças›d›r. Kiflisel güç, kiflinin kendisini ne kadar güçlü gördü¤ü ile ilgilidir. Daha aç›k bir ifadeyle kifli, kendisini baflkalar›yla karfl›laflt›rd›¤›nda daha az belirsizlik yafl›yorsa veya belirsizliklerini daha kolay, daha çabuk azaltabiliyorsa kendisini daha rahat ve güçlü hissedecektir. Güç iliflkisinin birtak›m özellikleri vard›r:
    1.Güç iliflkisi bir ba¤›ml›l›k iliflkisidir.
    2.Güç iliflkisi hep tek yönlü ifllemez. Ba¤›ml›l›k ço¤unlukla karfl›l›kl›d›r.
    3.Güç, el de¤ifltirebilir.
    4.Gücün varl›¤›ndan söz edebilmek için gücün mutlaka aç›kseçik bir flekilde uygulanmas› gerekmez.
    5.‹ki taraf aras›ndaki güç dengesizli¤i ne kadar büyük ise bu dengesizlikten (yo¤un ba¤›ml›l›ktan) kurtulma ve bunu lehine çevirme çabalar› o kadar yo¤undur.
    Bireysel Gücün Kaynaklar›
    Bir örgütte çal›flan bir bireyin gücü kendisinin örgütsel hiyerarfli içindeki yerinden kaynaklanabilece¤i gibi kiflili¤i, becerileri ve yeteneklerinden de kaynaklanabilmektedir.
    Örgütsel Pozisyondan Kaynaklanan Güç
    1-Meflru güç: belli rolleri üstlenmifl olan kiflilerin baflkalar›ndan belli davran›fllar› talep edebilmeleri üzerine örgütün üyeleri aras›nda oluflmufl bir anlaflmad›r.
    2-Ödül gücü: baflkalar›n›n de¤er verdi¤i ödüllerin da¤›t›m›n› denetim alt›nda bulundurabilmek ve olumsuz durumlar› yok edebilmekten kaynaklanmaktad›r. Yöneticiler ücret, terfi, izin, tatil ve görevlendirmeler gibi çeflitli örgütsel ödüllerin da¤›t›m› üzerinde kendilerine söz hakk› tan›yan bir resmî yetkiye sahiptirler.
    3-Zorlay›c› güç: baflkalar›na ceza verebilme veya onlar için olumsuz durum oluflturabilmekten kaynaklan›r. Dedi¤imi yap, yoksa...! diyen bir amir ast›na karfl› zorlay›c› gücünü kullanmaktad›r.
    4-Bilgi gücü: bir kiflinin baflkalar› için de¤er tafl›yan bilgilere görece kolay veya erken erifliminin olmas› ve bilgi üzerinde denetiminin bulunmas› sayesinde geliflen bir güçtür. Genelde yöneticilerin ve sekreterlerin bilgi gücü daha yüksektir.
    Kiflisel Güç
    Bireysel güç, tamamen ve sadece kiflinin içinde çal›flt›¤› örgütün hiyerarflisi içinde nas›l konumland›¤› ile aç›klanamamaktad›r. Özetle ‘yetki’ gücün bir parças›d›r. Kiflinin kendisine has baz› nitelikleri, özellikleri gücünü oluflturmaya ciddi katk›lar yapmaktad›r
    1-Uzman gücü: kiflinin de¤er verilen belli bir konuda birçok kifliye göre daha derin bir bilgi birikimine, daha fazla beceriye ve yetene¤e sahip olmas›ndan beslenmektedir.
    2-Özdefllik gücü: baflkalar› kendilerini belli bir kifliyle özdefllefltirdikleri, ondan hoflland›klar›, onu sevdikleri ve/veya ona sayg› duyduklar› zaman ortaya ç›kan bir güç türüdür. Bu güç iliflkisini “Hat›r için çi¤ tavuk bile yenir” atasözü özetlemektedir.
    3-Karizmatik Güç: Özdefllik gücü ço¤unlukla ‘karizmatik liderlik’ ile ilintilendirilmektedir. Her ne kadar uzmanlar belli bir tan›m üzerinde buluflmakta güçlük çekseler de karizma, ço¤unlukla takipçilerin belli bir kifliye neredeyse sihirli güçler atfettikleri bir çeflit kiflisel çekim gücü (büyüleyici özellik) olarak tan›mlanmaktad›r.
    ÖRGÜTLERDE GÜCÜN KOfiULLARI VE SONUÇLARI
    1-Görünürlük: bir kifli veya bir grubun sahip oldu¤u güç potansiyelinin bilinirli¤i.
    2-‹kame edilemezlik: alternatiflerin azl›¤› veya olmamas›d›r.
    3-Merkezilik: gücü elinde bulunduran kiflinin baflkalar› ile aras›ndaki karfl›l›kl› ba¤›ml›l›¤›n do¤as› ve derecesi.
    4-Takdir hakk›: belli bir kurala veya onaya baflvurmadan karar verebilme özgürlü¤üdür ve bu özgürlü¤e sahip olmak örgütlerde gücü oluflturan bir baflka kofluldur.
    Sosyal iliflki a¤›: Ne bildi¤in de¤il, kimi tan›d›¤›n önemli.
    GÜÇLEND‹RME(KAİZEN): GÜCÜN ‹fiGÖRENLERLE PAYLAfiILMASI
    Güçlendirmenin temel amac›, kararlar›n daha yetkin ellerden ç›kmas›n› sa¤lamakt›r. Tan›mlamak gerekirse, güçlendirme, örgütsel sorunlar› çözmekte inisiyatif als›nlar diye kiflilere yetki, f›rsat ve güdülenme vermektir.
    Grup düzeyinde güç kazan›m›n›
    ‹nsanlar›n gruplar hâlinde(tak›m veya departman)di¤er insan gruplar›na göre nas›l daha güçlü hâle gelebildiklerini aç›klayan iki model vard›r.
    1-kaynak ba¤›ml›l›¤› modeli(kritik kaynakların denetimi):Bir Örgütü, birbiriyle devamlı kaynak alışverişi yapan altbirimlerden oluşmuş bir varlık olarak düşünmek mümkündür
    2-stratejik koflular modeli(Bağımsızlık ürerinden güç):Bir çok işletmede muhasebe veya mali işler departmanı işletmenin diğer departmanlarınca istenen parayı onaylama veya onaylamama sorumluluğu taşımaktadır.
    ÖRGÜTLERDE POL‹T‹KA: GÜÇ KAZANMA VE ARTTIRMANIN YOLLARI(Nord)
    Nord politik gerçeklere odaklanmam›za yard›m edecek şekilde güç için 4 önermede bulunmaktad›r:
    1.Örgütler, kaynaklar, enerji ve etki için birbiriyle rekabet eden koalisyonlardan oluflur.
    2.Çeflitli koalisyonlar kendi ç›karlar› ve pozisyonlar›n› koruman›n peflindedirler.
    3 Gücün eflit olmayan da¤›l›m› insanl›k d›fl› etkileri vard›r.
    4.gücün kullan›m›, daha büyük sosyal sistemler içerisinde güç kullan›m›n›n görünümüdür.
    Örgütlerdeki tüm eylemler politik de¤ildir. Kiflilerin ak›lc› olmaktan çok politik olmay› tercih ettikleri belli alanlar vard›r:
    1 Kaynaklar
    2.Kararlar
    3.Amaçlar
    4.Teknoloji ve d›fl çevre
    5.De¤iflim
    Politikan›n temelde ne üzerinden yap›laca¤›, bir baflka ifadeyle politika stratejisinin ne olabilece¤i üzerine yap›lan bir s›n›flama afla¤›da verilmektedir:
    1. Bilgi stratejisi
    2. Finansal teflvik stratejisi
    3. Destekçi oluflturma stratejisi
    Sonuç olarak, politikan›n örgütsel yaflamda yaratabilece¤i olumsuz etkileri azaltmaya yönelik olarak afla¤›daki ilkeler örgüt yönetimlerine yol gösterebilir:
    1. ‹letiflim kanallar›n› aç›k tutun.
    2. Etik ve politik olmayan davran›fllar› gösteren rol modelleri olun.
    3. Sadece kendi ç›karlar› için politik oyunlar oynayan kiflilere karfl› uyan›k ve tedbirli olun.
    4. Bireysel mahremiyeti koruyun.
    5. Her zaman “Bu adil mi?” sorusunu sorun.
    8ÖRGÜTSEL DAVRANIfi
    ‹fi DAVRANIfiLARI
    1-Görev Baflar›m›: Görev baflar›m›, örgüt kaynaklar›n›n örgütün üretti¤i ürünlere ve hizmetlere dönüfltürülmesine do¤rudan katk› sa¤layan çal›flan davran›fllar›n› kapsar.
    2-Örgütsel vatandafll›k davran›fllar›: gönüllü olarak yap›lan ve örgütün sosyal ortam›n›n kalitesini artt›rarak örgüt etkinli¤ine dolayl› olarak katk›da bulunan davran›fllard›r.
    a-Bireylerarası Vatandaşlık Hakları
    -Özgecilik: bir çal›flan›n baflka bir çal›flana bire bir, do¤rudan ve bilerek yard›m etmeyi amaçlayan davran›fllarda bulunmas›d›r.
    -Nezaket: çal›flma arkadafllar›na karfl› düflünceli olmak ve kifliler aras› sorunlara olanak vermeyecek flekilde davranmakt›r.
    b-Kurumsal Vatandaşlık Hakları
    -Vicdanl›l›k: dakiklik, çal›flkanl›k, devaml›l›k gibi örnek bir çal›flandan beklenen davran›fllar› asgari beklentilerin çok üzerinde göstermektir.
    -Sivil erdem: örgütün politik süreçlerine yap›c› kat›l›md›r. Kurumsal faaliyetlere ortalamanın üstünde katılma.
    -Centilmenlik: zorluklara ra¤men olumlu tav›rlar sergilemek, gereksiz yere yak›nmamak ve örgütün yarar› için kiflisel kazançlardan vazgeçmektir.
    3-Üretkenlik karfl›t› davran›fllar: örgüte veya çal›flanlar›na zarar verebilecek, toplum kurallar›na ayk›r› ve örgütün hedeflerine ulaflmas›n› engellemeyi amaçlayan çalışılan davran›fllar›d›r.
    1-Örgüt varl›klar›na yönelik zararl› davranışlar: örgüte ait mal ve mülke zarar vermesidir.
    2-Sabotaj: araçlar›n, teçhizat›n, makinelerin veya ürünlerin maksatl› bir flekilde tahrip edilmesidir.
    3-Verimlilik normlar›ndan sapma: örgütün kabul görmüfl kurallar›n›n alt›nda üretken olmakt›r.
    4-Bireyleraras› üretkenlik karfl›t› davran›fllar: di¤er örgüt üyelerinin aleyhine olan ve onlara zarar verebilecek davran›fllard›r.
    5-Örgüt ortam›na zarar veren davran›fllar: di¤er çal›flanlara veya örgütün müflterilerine karfl› kaba, sayg›s›z ve kavgac› davran›fllard›r.
    6-Sald›rgan davran›fllar: istismar, taciz ve di¤er çal›flanlara veya müflterilere ait fleyleri çalma gibi sonuçlar› daha ciddi ve y›k›c› olan davran›fllard›r.
    Örgütsel Adalet: çal›flanlar›n ifl yerlerinin ne kadar adil oldu¤una dair alg›lar›d›r.
    1-Da¤›t›m adaleti: örgütte al›nan kararlar›n ve bu kararlar›n sonuçlar
    2-Süreç adaleti: karar vermede kullan›lan süreçlerin ve yöntemler
    3-Etkileflim adaleti: yöneticilerin çal›flanlara gösterdikleri davran›fllar
    4-Bilgisel adalet: yöneticilerin çal›flanlara sa¤lad›¤› bilgi ve iletiflim
    Örgütsel ö¤renme: de¤iflen çevre flartlar›na örgütün baflar›l› bir flekilde uyum sa¤lamas› amac›yla bilgi toplama, toplanan bilgiyi anlamland›rma, bilgiyi ilgili merci ve kiflilere ulaflt›rma ve tekrar kullanmak üzere bilgiyi saklama sürecidir.
    1-Ö¤renen örgüt: çal›flanlar›n›n ö¤renmesine olanak tan›yarak verimlilik, kalite, yenilikler ve rekabet gücü gibi de¤erli sonuçlar elde eden örgüt tipidir.
    2-Temsili ö¤renme: baflkalar›n›n deneyimlerinden ders ç›karmakt›r.
    3-Taklitçilik: Taklit yolu ile yeni kurulmufl bir örgüt sorunlara h›zl› ve denenmifl çözümler bulabilir. Bu sayede örgüt yönetimi daha az say›da sorunla u¤raflmak zorunda kal›r ve daha stratejik konulara daha çok zaman ay›rabilir; çal›flanlar, müflteriler ve di¤er paydafllar taraf›ndan daha kolay kabul görür. Ancak baflkalar›n› körü körüne taklit etmek yarardan çok zarar getirebilir. Örgüt yönetimi, baflka örgütlerin yapt›klar›n› oldu¤u gibi taklit etmek yerine kendi flartlar› çerçevesinde gerekli uyarlamalar› yaparak adapte etmelidir.
    Örgütlerin bilgi saklayacabildiği araçlar
    1-İnsan kaynakları
    2-Belgeleme sistemi
    3-Örgütün yapısı
    4-Örgüt dışı kaynaklar
    5-Fiziksel sistemler
    6-Örgütün bilişim sistemi
    -Psikolojik veya fiziksel sald›rganl›k, ›flman›n davran›fllar üzerinde yaratt›¤› etkidir.
    -1990’ların başından itibaren, çatışma konusunda etkileşimcilerin bakış açışı hakim olmuştur.
    -Batılı kültürler, çatışmayı kaçınılmaz hatta yaşamda bazen iyileştirmelere yardımcı önemli bir unsur olarak görür.
    -Fabrika işçileri, fiziksel çevre stresi yaşamaktadır.
    -Selye, stresi bünyenin bask› ve isteklere karfl› gösterdi¤i belirgin olmayan tepki olarak nitelendirmiştir. Stresle ilgili pek çok araştırmalar yaparak stresi kurumsal açıdan tanımlamıştır.
    -En belli başlı örgütsel vatandaşlık davranışları, Özgeciliktir.
    -En sık görülen verimlilik normlarından sapma davranışı, kurum kaynaklarını ziyan etme




  • 
Sayfa: önceki 23456
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.