Şimdi Ara

Kadınlar GERÇEK aşk acısı çeken bir erkeği neden anlayamaz ve neden hep erkekler mağdur ? GERÇEKLER

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
22
Cevap
4
Favori
870
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Çünkü gerçek aşk acısı derin bir yaradır. Eğer bir insan aşk acısını hızla atlatabiliyorsa, o kişiye gereken değeri vermemiştir. Erkekler kalbinde kapanmamış yaralar ile en olmadık anlarda o unutamadıkları gerçek aşkın kadınını hatırlar. Gerçek aşk bitmez, zamanla o kederle yaşamaya alışırsınız.


    Alıntı. Yorum bir kadına ait.

    Erkekler kendilerine iyi hissettirmiş hiçbir şeyi unutmazlar. Aramızda hafif bir yakınlaşma olan birine 4 sene önce 'lütfen aklımdan çıkar mısın ?' yazmışım bugün bile anlatır. Ben erkeklerin hep ruhsuz olduğunu düşünürdüm ama babam ilk aşkının rahmetli olduğunu duyduğu gün 4 yıl yaşlandı. Çocukluk aşkının öldüğünü duyduğu gün cenazesine gitti. Döndüğünde demli çayını titrek ellerinde sıkıp - 10 derece Ankara ayazında hüngür hüngür ağlıyordu.

    Biz kadınlar emeklerimize üzülüyoruz. Haksızlığa uğramamıza. Ben kimsenin cenazesine gidip ağlamayacağım. O sırada çoluk çocuk ne oldu derdinde olacağım. Birinin ölümüne ömrümden ömür gitmeyecek. Ağlayıp aşımızı vurulup sonra kötü anısını bile hatırlamıyoruz. Ben hiç üzerinden 2 yıl geçtiği halde eski aşkını anlatan bir kadın tanımadım.


    Çıkaracağımız sonuç

    Kadınlar genellikle kendi seçimlerinin kurbanı olurlar. Erkekler elde edemedikleri için üzülürler ve bu aşk acısı yıllar boyu hatta bir ömür sürebilir. Fakat zamanla etkisi azalıyor. Kadınlar ise sadece kaybettikleri emek için üzülürler ki o da genellikle pek uzun sürmez. Kadınların sahiplenme güdüsü erkekler kadar gelişmemiş olup, bir sevgiliye sahip olmanın ve bunun gerçek manada tam neyi ifade edeceğini bilemezler ve onlara gerçek kıymet verenleri anlamakta tereddüt ederler. Gerçek aşkı (o duyguyu) yaşamayı beceremediklerinden inanmakta zorlanırlar. Bu yüzden duygusal bağın, geçmişi önemsemenin ne kadar önemli olduğunu ancak biz erkekler biliriz. Yıllarca saf acıyla, o inançla, yaşamış biri bunu asla inkar edemez.

    Kadınlar gerçek aşkı işte bu yüzden hor görürler. Biz birine delilercesine aşık olmuşsak, bunu kendi gelecekleri (planları) için bir tehdit olarak algılıyıp, böylesine büyük hatalara düşürürler kendilerini. Oysa acı çekmiş, sevgiye hasret birinin kime ne zararı olabilir. Sevgiyle beslenmiş kalpten kimseye kolay kolay zarar gelmez. İşte tüm bu yanlış anlaşılmalar hep kendi yüzlerinden.


    Belirteyim ! Cinsiyet ayrımcılığına yönelik her hangi bir niyet kesinlikle gütmüyoruz.


    Kızlara diyeceklerim

    Aşkın hasretiyle yıllarca yanıp kavrulmuş bir abiniz, kardeşiniz olarak tüm samimiyetimle söylüyorum. Lütfen alınmayın ve mesajımızı dikkate alın.

    Unutmayın, aşık bir erkeğin kalbi çok hassas ve kırılgandır, şefkat ve güven ister. Dostça yaklaşmanız büyük önemle arz edilir. Seven birini, saygıyla, hoşgörüyle ve anlayışla karşılayın. Mağdur etmeyin. Duygularıyla ve onuruyla oynamadan sizinle konuşmasına müsade edin ve anlamaya çalışın. Adil davranın ve sebepsiz bahanelerle üzmeyin. Suçsuz, aşık bir erkeğın kalbini kırmak ona hayatta yapılacak en büyük haksızlık olur.

    Gerçek aşkta gereksiz kışkançlık ve ayrımcılıklara yer yoktur. O masumiyetin en SAF halidir. Düşündükçe içinizi eritir, mütevazi bünyeye büründürür sizi ve ASLA menfaat gütmez. Benliğinizi bir kişiye adayarak tüm inanç sisteminizi ona göre şekillendirir ve o kişiye yönelik sonsuz güven ve saygı vaat eder.

    Yine de tüm olumsuzluklara rağmen eğer sizleri bu şekilde sevebiliyorsak, demek ki sandığınız kadar vicdansız, kalpsiz değilmişiz. Gerçek aşk, gerçek sevgi vicdanda yatar, ne ödünç alınır ne de verilir. Onu hiç kimse, hayattaki hiç bir şart sizden alamaz. Özünde ADİLDİR ve SARSILMAZDIR.

    Sevginin kıymetini iyi bilin, çünkü er yada geç yine ona muhtaç kalacaksınız.



    Aşktan nasibini alamayan tüm forumdaşlarımızı saygıyla ve şükranla anıyorum. İyi ki varsınız.


    Sizin için


    Bir erkeğin kalbinden bir kadının diline dökülmüş en anlamlı sözler.


    Лили Иванова - Заклинание




    Sanatçı: Lili Ivanova

    Şarkı: Büyü (Tam anlamı aşkla büyülenmek, acıya ve hayallere "inançlara" tutsak olmak).


    Not: Sözler çok acı bu yüzden tercüme etmedim. Ülkemizde aşk acısı çekenlerin bolca olduğu bir ortamı hayal edince iyi bir karar olduğunu düşündüm.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Mr. Cheritto -- 10 Ağustos 2020; 18:1:56 >
    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >







  • quote:

    Orijinalden alıntı: Guest-CA021941S

    Bu mesaj silindi.

    Yakışıklılara işlemez. Yakışıklıysan 10 adım öndesin.

  • Bunun pek tiple falan alakası yok kardeşim. Diyorum ya kadınlar bir erkek kadar ASLA sevemez, bu mümkün değil (en az benim sevdiğim kadar).

    Karşılıklı aşkı yaşamak eskiden zordu, şimdiyse imkansıza yakın diyecem de umarım değildir (gerçek aşktan, koşulsuz sevgi ve saygıdan söz ediyorum).


    Not: Aşık olduğum kız bulgardı (23 yıl bg'de yaşadım). Türk kızlarına zor aşık olunur. Bu da ayrı bir acı gerçek daha.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Mr. Cheritto -- 22 Ağustos 2020; 14:14:7 >
    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Erkek adam aşık olmaz. Sadece beyni yıkanmış feminen erkekler aşık olur.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • erkekler aşkı daha kolay atlatır. biyolojik olarak böyle. çünkü erkekler günde on kere çocuk yapar ama kadınların yılda bir hakkı var. bu yüzden psikolojik olarak erkekler daha kolay bağlanıp daha kolay ayrılır, kadınlar ise daha zor bağlanıp daha zor ayrılır. dünyada da bu yüzden daha fazla kadın var. erkek çok eşliliğe kadından daha yatkın.

  • BOŞ laf ! Trol olduğunu hemen belli etmişsin.

    Aşık olan o kadar çok erkek tanıdım ki aklın almaz. Sedece forumdan 10'larcası var ve hepsinle detaylı sohbetlerimiz oldu.

    Not: Çöp kutumda hala bazı yazışmalar duruyor.


    Belli ki aşık olacak kadar tatlı ve zeki birini tanımamışsın sen. Gerçek aşk geliyorum demez ve bir kez yaşanır.


    İlgili konu


    https://forum.donanimhaber.com/11-yil-ask-acisi-cektim--138527395


    Burada asıl mesele ne kadar çok sevdiğinidir. Fakat sevgi zamanla azalsa da o eski acı hep yerini koruyor. İşte o acıdan (yaradan) kurtulamıyorsun. Geçmişinden kaçamıyorsun, o er ya da geç seni buluyor bir şekilde. Gerçek aşk acısı budur. BÜYÜK bir kederdir. Yaradır !


    Ayrıca bir erkeğin bir kadını çok sevmesi için sevgili olmuş olup olmaması şart değil. Bir kere tutuldun mu, seni yavaş ve emin bir şekilde sarmalıyor o duygu ve %100 emin olana kadar bu bir kaç ay sürlebilir. Hemen farkına varamayabilirsin. Farkına vardiğin an zaten hayatın kaydı demek.

    Sadece duygusal erkeklerden söz ediyorum, konu diğerlerini ilgilendirmez.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >




  • Boş bir önerme. Bu dediklerin duygusal olmayanları ilgilendirir. Ustteki mesajımi oku.

    Sen benim kadar acı çekmemişsin. 2001'de aşık oldum hala da tam unutamadım.


    Tam 19 yıl olmuş bak.


    Tabi her zaman mutsuz değilim. Yılda bir kaç kez ufak krizlerim oluyor (2 - 3 kez). En son 2 ay önce. Ayrıca benim kadar sevseydin başkasının böyle konuşmasına müsade etmezdin. Bu acı beni fiziksel ve psikolojik olarak epey yıprattı (ilk 2 - 3 yıl kabus gibiydi).

    Artık mutlu olduğum her hangi bir anda o eski neşeyle gülümseyemiyorum bile. Hep bir tereddüt içerisindeyim. Alışkanlık haline geldi. Genelde mutluyum ama böyleyimdir ve çevremdeki hiç kimsenin bundan haberi yok. Bazı şeylerin önüne geçemiyorsun, sadece sen bilirsin sen yaşarsın.

    Geçmişte onu unutmak için çılgın şeyler denemiştim ve biraz da olsa faydasını gormüştum ama fazla değil tabi.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Mr. Cheritto -- 22 Ağustos 2020; 16:44:27 >
    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Mr. Cheritto

    BOŞ laf ! Trol olduğunu hemen belli etmişsin.

    Aşık olan o kadar çok erkek tanıdım ki aklın almaz. Sedece forumdan 10'larcası var ve hepsinle detaylı sohbetlerimiz oldu.

    Not: Çöp kutumda hala bazı yazışmalar duruyor.


    Belli ki aşık olacak kadar tatlı ve zeki birini tanımamışsın sen. Gerçek aşk geliyorum demez ve bir kez yaşanır.


    İlgili konu


    https://forum.donanimhaber.com/11-yil-ask-acisi-cektim--138527395


    Burada asıl mesele ne kadar çok sevdiğinidir. Fakat sevgi zamanla azalsa da o eski acı hep yerini koruyor. İşte o acıdan (yaradan) kurtulamıyorsun. Geçmişinden kaçamıyorsun, o er ya da geç seni buluyor bir şekilde. Gerçek aşk acısı budur. BÜYÜK bir kederdir. Yaradır !


    Ayrıca bir erkeğin bir kadını çok sevmesi için sevgili olmuş olup olmaması şart değil. Bir kere tutuldun mu, seni yavaş ve emin bir şekilde sarmalıyor o duygu ve %100 emin olana kadar bu bir kaç ay sürlebilir. Hemen farkına varamayabilirsin. Farkına vardiğin an zaten hayatın kaydı demek.

    Sadece duygusal erkeklerden söz ediyorum, konu diğerlerini ilgilendirmez.

    Sana göre boş senin bahsettiğin aşık olma değil hastalıkla derecede saplantı.

    Bir insan karşı cinsten sadece hoşlanabilir bunun fazlası saplantılı ruhsal bozukluktur. 11 yıl aşk acısı çektim diyen bir insan ruh ve sinir hastalıkları hastanesine yatırılıp tedavi edilmeli. Çok mu ezel gibi erkekleri ezik ve feminenliğe iten dizileri seyrediyorsunuz birader?


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Merak etme psikolojim gayet düzgün, saplantılı falan da değilim. Epey duygusalımdır ve sevginin kıymetini ve benim için neyi ifade ettiğini çok iyi bilirim. Sevmeye hala meyiliyim tabi, her zaman şans var ama asla aşık olamam. Bunca acıdan sonra mümkün değil, buna gücüm yetmez.

    Ben diyeceğimi dedim, detaylar üstte. Trollüğünü ötede yap, konuyu kirletme.

    BLOK



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Mr. Cheritto -- 22 Ağustos 2020; 15:36:43 >
    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Mr. Cheritto

    Boş bir önerme. Bu dediklerin duygusal olmayanları ilgilendirir. Ustteki mesajımi oku.

    Sen benim kadar acı çekmemişsin. 2001'de aşık oldum hala da tam unutamadım.


    Tam 19 yıl olmuş bak.


    Tabi her zaman mutsuz değilim. Yılda bir kaç kez ufak krizlerim oluyor (2 - 3 kez). En son 2 ay önce. Ayrıca benim kadar sevseydin başkasının böyle konuşmasına müsade etmezdin. Bu acı beni fiziksel ve psikolojik olarak epey yıprattı (ilk 2 - 3 yıl kabus gibiydi).

    Artık mutlu olduğum her hangi bir anda o eski neşeyle gülümseyemiyorum bile. Hep bir tereddüt içerisindeyim. Alışkanlık haline geldi. Genelde mutluyum ama böyleyimdir ve çevremdeki hiç kimsenin bundan haberi yok. Bazı şeylerin önüne geçemiyorsun, sadece sen bilirsin sen yaşarsın.

    Geçmişte onu unutmak için çılgın şeyler denemiştim ve biraz da olsa faydasını gormüştum ama fazla değil tabi.

    Kadınlardan bahsetmişsin hocam. Ona karşılık dedim. Kıyas yapıyorum sadece. Yoksa kimsenin senin hislerine laf ettiği yok.


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Hocam biyolojik anlamda genelleme yaptın, tamam güzel de bu sevgi olayı tamamen kişinin duygusallık ölçütüyle alakalıdır. Duysallık o da vicdanla, (adil) onurla alakalı ve hepsi birbirine bağlılar. Bunları hissediyorsan ve eminsen kolay kolay o çizginin dışına çıkamıyorsun zaten. Kısaca o kişinin yapısı böyledir ve değişmez.

    Ne kadar duygusalsan (duyarlıysan) birini o kadar çok sever veya nefret edersin, duruma göre. İşte çok seven kişiler hep böyledir. Bu forumda 5 yıl umutamadım diyeni gördüm, hatta 10 yıl ama hiç kimse benim kadar cesaret edememiş sanırım veya bana böyle biri denk gelmedi.

    Şu an genel anlamda mutluyum ama keşke o yaşadığım acıları da unutabilseydim diyorum. Çok denedim, çok uğraştım ama olmuyor işte.

    Onu en son 2002'de görmüştüm. Netten bir ara baya araştırdım ama hiç bir iz bulamadım, ölü mü diri mi belli değil. Ölmüş olduğunu bilsem gidip mezarını ziyaret ederdim. O derece çok sevmiştim, annemden, hatta kendi canımdan bile.

    Artık eskisi kadar (delilercesine) sevmesem de o kız kalbimde sonsuza dek bir dost olarak yer edinmiştir. Kim bilir dünya küçük, belikde bir gün yine yollarımız kesişir ve oturup dostça bunları konuşuruz. Onu bir zamanlar nasıl sevdiğimi anlatırım gülüp geçeriz ama aramızda asla bir şey gerçekleşmez çunkü artık bunu kaldıracak kapasitede değilim. 100'lerce kez "ölüp dirildim" ben bir daha ölemem. Yıllar boyu yaşayan bir ölü olmanın yorgunluğunu atıyorum ve şu an kafam birazcıkta olsa daha rahat.

    Şu sözü sakın unutma, ölene kadar hep öğreniyoruz hep olgunlaşıyoruz fakat genel karakter çizgimiz asla ama ASLA değişmiyor.

    11 yıllık acının yükünü 9 senede anca atabildim. Ki etkileri hala bazen görülebiliyor.

    Bilirsin ne derler "yaşamayan bilmez". Keşke bir beraberligimiz olsaydı diyorum, en azından bu kadar acı çekmezdim.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Mr. Cheritto -- 22 Ağustos 2020; 21:11:36 >
    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >




  • Kız 2 yıllık sınıf arkadaşımdı. Sınıfta beraber iken bazen konuşuyorduk ama arkadaşça.


    Bu güne dek hiç kimseyle paylaşmadıgım bir gerçek var. Aslında ilk dikkat çekici hareketi o yapmıştı bana ve bu davranış beni ileriki yaşantımda derinden etkiledi 

    Çok iyi hatırlıyorum, yıl 2001 idi. Sınıftayız kız baya mutlu görünüyordü. Ben arka sırada oturuyorum, kız kediler gibi gerinip kafasını geriye bana doğru uzatmıştı ve anlaşılmayan bir takın şeyler mırıldadı. İşte o tatlı gülüşü, neşeyle parlayan o çocuksu gözler, o yüz, o enerji beni sarıvermişti. Sonra da tüm inanç sistemim ona bağlandı. Bu meğer dönüşü olmayan bir felaketle sonuçlanacakmış ama farkında değilmişim. Ne olacağını nerden bilebilirdim ki, onu o kadar çok seveceğimi.

    Ona sevdiğimi söylemiştim, teklif ettim ama sanırım kalbimden geçenleri tam anlayamadı.


    Özet: Orta okul bittmişti ve tatildeyiz. Kızın aynı kasabamızda bir okula başlayacağını öğrendim ve ikna etmek için bir son şansım olabileceğini düşünmüştüm.

    Gel zaman git zaman lise başladı. Bir kaç tanıdıktan kız hakkında bilgiler gelmeye başladı kasabayı terk etmiş diye. Duyduklarıma inanamadım. Kızın yaşadığı evi biliyodum bizim eski okula yakın. Bir gün sonra direk evinin kapısına gittim. Çıktım 3. ü kata zili çaldırıyom kimse yok. Yarım saat kadar aralıklı olarak hep çaldım açan yok. Sonra öğtendim ki daireyi satıp Annesiyle bize yakın bir kasabaya taşınmışlar.

    Okuldaki eski öğretmenlerimden kızın hangi okula yazıldığını öğrendim. O kadar çok sevmiştim ki. Yemek yerken kıvrılıp bebek gibi sessizce titreyerek içim içim ağlardım. Can evim topaç gibi olurdu. Bunlar çok saf çok masumane duygulardı. İçim eriyordu, yemekler zehir, gözlerim sel olurdu.

    Bindim otobüse okulu buldum. Güvenlikçilere ve nerdeyse tüm personele sordum ama böyle bir öğrenci yok dediler. Yani yalan değildi gerçek. Onun için her şeyi yapmaya aklıma koymuştum. İnsan dahi öldürebilirdim mutlu olması için ama olmadı işte.

    Onu sonsuza dek kaybetmiştim ve sonra da kendi benliğimi.

    Yıllarca hiç bir ize rastlayamadım. Beklide ölmüş olabilir kim bilir ama umarım iyidir ve onu sevecek birileri vardır. Çok tatlı, kibar ve zeki bir insan canlısıydı.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >




  • Erkekler kesinlikle kadınlardan daha yoğun aşk acısı çekerler. Bu bilimsel olarak kanıtlandı. Kadınlar her zaman bu konuda daha rahattırlar.

  • Hunyadi Matyas kullanıcısına yanıt
    Haklısın. Sen aşık olup hiç üzüldüğün birisi oldu mu, ağladın mı ?

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Mr. Cheritto

    Haklısın. Sen aşık olup hiç üzüldüğün birisi oldu mu, ağladın mı ?

    Tabii ki. Onun hiç umrunda olmamama rağmen

  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.