Kaderimizi biz mi belirliyoruz (4. sayfa)

determinizm kadere iman etmek değilmiydi benmi yanlış hatırlıyorum.

Kadercilik determinizme iman etmektir desek daha doğru olur. Bir yaratıcı varsa bile determinizmin kontrolünde.

newton baba öyle demiş

kuantum çıktı mertlik bozuldu bakalım neler neler değişecek :)

Tanrı zar atmaz.

Bu sözü ilk duyduğumda einstein'in tanrıya inandığını düşünmüştüm ama biraz irdeleyince hiç de öyle değilmiş, tanrı zar atmıyorsa yaptığı eylemlerin bir sebebi var demektir yani tanrının uymak zorunda olduğu nedenler var, işte bu asıl tanrının determinizm olduğunu gösteriyor  

Kaderin tanımı Kur'an-ı Kerim'in hangi ayetinde yapılıyor. Bilen birisi belirtebilir mi ?

Bizler seçimlerimizden ve tercihlerimizde ibaretiz :)

.

Ömer Hayyam bu yüzden işte cennet ve cehennem mefhumunu kıyas (syllogist) mantıkla taşlıyor. Kararın müntesibi yaratımıyla ve yaratımı çevrelediği koşullarla irade dümenini yönlendiren tanrıysa o zaman zavallı kulun hiçbir şansı yok sınav mefhumu içinde. Düzgün bir sınav için özgür irade şart. Küllî ve cuz'i irade ayrımı da şart. Hayyam Yunanî materyalizm, cebri matematik ve astronominin etkisiyle determinizme saptığı için esasında özgür iradeyi reddediyor. Haliyle bu şekilde ortaya çıkan mantık dışılık nedeniyle cennet ve cehennem gibi, ilahi sınav gibi dinin kurucu akidelerine karşı ağır bir taşlamaya girişiyor. Eğitimli ve dar bir elit çevre buna tolerans gösterse de, hatta bu felsefi taşlamadan poetik bir zevk de alsa, sufiler ve Müslüman halk Ömer Hayyam'a düşman oluyorlar. "Tanrı" kayıtsız bir çevre olunca ondan etkilenmek kimseye dokunmaz ancak yarattığı ve yönlendirdiği insanı sınava tabi tutan sınırsız güce sahip bir özneyse böylesi bir varlığın mantığı olmuyor doğanın sırlarını anlamaktan aciz insanların kozmolojiye (evreni izah etmeye yönelik) yansımaları olmanın ötesinde. En basitinden iradeye inanmayan kozmik sınav uydurmaz. Hayyam görüldüğü kadarıyla bunu anlamıştı, dinlere çocuk oyuncağı diyecek kadar ileri gidiyordu. Bir yandan halka ve mollalara yer yer dörtlüklerinde ciddi öfke de saçıyordu. Her şey kader konusunda bu temel görüş ayrılığından türüyordu. Kader düşüncesine verilmiş doğadan en çok ihtimalle gelenin henüz için gerçekleşmemesi ama görece yüksek gerçekleşme eğilimi diyebiliriz. Koronadan ölen hastalar büyük ihtimalle spesifik solunum yolları veya hücre zarı yapılarıyla, viral yük yeme oranlarıyla "kader kurbanı". Tabiattaki deterministik örüntülerin ve gerçekleşecek, aslında gerçekleşmeyecek veya gerçekleşmiş tüm ihtimallerin insan algılarına ve konsept haznesine yansımasıdır kader. It is your destiny, our destiny has arrived as a glorious nation, that poor woman is victim of her bad destiny etc muhabbetleri de bunlarla çok ilgili. Kahve falından kader okumaya çalışıyorlar daha ne olsun?

Allah'ın gelecekte yaratacağı potansiyel sonsuz an'lar hakkında bilgisi olmalıdır. Ama bu anlardan hangisini iradesiyle yaratacağını zaman kavramını yaratmadan önce ezeli olarak bilmek zorundadır demek iradesini(dilediği gibi an'ı yaratmasını) sınırlamak olur. O iradesiyle her an yaratma halindedir. O yüzden 'ilim' sıfatı 'irade' sıfatına tabii olmalıdır.

Zuhruf suresi 20. ayet-i kerimede bi anlamda cevap veriloyor Eğer Rahman dileseydi biz onlara kulluk etmezdik dediler. Bu konuda hiçbir bilgileri yoktur. Onlar sadece yalan söylüyorlar

Sorumluluğu kendi üzerinden atmak ve yüce Allah’a yükleme yaklaşımı ayet-i kerimede “yalan” olarak tanımlanmakta. Bu bir yalandır. Çünkü insan irade sahibi ve özgür yaratılmıştır. Bu özgürlük metafizik bir özgürlükten çok ahlaki bir düzlemde görülmeli ve ele alınmalıdır. Kaldı ki insanın özgürlüğü sorumluluk esasına dayanır. akıl ve iradesiyle işlediği fiilleri sebebiyle niyet ve kastına göre değerlendirilir. Allah önceden biliyor madem neden yaratıyor gibi sorular Zaman mekan algımızdan kaynaklanıyor. Allah neden bekliyor ne olacağını biliyorsa. Veya yaratırken bana mı sordu. Evren yokken Allah napıyordu gibi mantıksız sorular dolaşıyor. Allah tasavvuruna anlamadan bu soruların tutarsızlığı anlaşılmaz . Örnek. Klasik bir ateist klişesi. Allah kaldıramayacağı taşı yaratabilir mi. Kasten paradoksa sokuyor ki sözde argüman yatıştırıyor. Cümlede Allah kelimesi yani ismi Azam 99 esmaya sahiptir bunu her ateist bilir. Şimdi yerine koyalım cümlede. Allah = el Muktedir = herşeye gücü yeten gücünün yetmeyeceği taşı yaratabilir mi. Bu soru hatalıdır. Veya bir başka örnek. Allah i kim yarattı. Allah = Halik= Yaratıcı = Yaratılmamış olan ( muhalefetin Lil havadis ve es Samed isimleri de bunu destekler). Soru bu / Yaratıcıyı kim yarattı. Yani. Yaratılmamış olan varlığı kim yarattı . Bakın bu soruda hatalı . Bu tür klâsik ateist soruları Z kuşağının etkisi altına almıştır. Gençler deizme ateizme kolayca geçiyor . Mealler bahane ediliyor. Ayetler cımbızlanyor. Bir çoğunun da işine böylesi geliyor belki de.