31 Ocak 1863’te Fransız kitapçılarının raflarında, yeni yayımlanmış bir kitap boy gösterdi. Kitap, bir romandı ve romanın kahramanı Dr. Fergusos’un, iki arkadaşıyla birlikte bir balonla Afrika kıtasının gizemli köşelerine yaptığı maceralı seyahati anlatıyordu.
Kısa sürede büyük ilgi gördü. Ancak dönemin okurunun kafası karışmıştı. Otantik bir gezi günlüğüne benzeyen bu kitap, gerçek mi yoksa kurgu muydu? Gerçekçi tasvirlerin yanı sıra, enlem, boylam ve yükseklik gibi en küçük coğrafi ayrıntılar bile ihmal edilmemişti. Fakat anlatılan hikaye gerçek olamayacak kadar fantastik ve kurgusaldı. Dönemin Le Figaro’sunda yayımlanan bir eleştiride ‘Her halükarda bir roman olarak cezbedici ve bir bilim kitabı kadar da bilgilendirici olduğunu söyleyebiliriz.’ deniyordu. Kitabın adı ‘Balonla Beş Hafta’ydı. Yazarı ise daha sonra adı konacak bilim-kurgu edebiyat türünün ilk yazarı olarak anılacak Jules Verne’den başkası değildi.
Ölümünün 100’üncü yılında bütün dillerde okunan Jules Verne, aradan bir asır geçmesine rağmen, eserleriyle geniş kitlelerin hayal gücünü beslemeye devam ediyor. Ay’a ilk adımı atan Neil Armstrong’dan okyanuslar hakimi Jacques Cousteau’ya, maceraperest rekortmen Steve Fosset’dan Titanic batığını bulan okyanus araştırmacısı Dr. Robert Ballard’a varıncaya kadar onlarca kaşif ve araştırmacının ‘aklını çelen’ ilk adam Jules Verne’di. Turkuaz, bilimin kilometre taşlarını oluşturan bu isimlerle, çocuk edebiyatı ve çocuk psikolojisi uzmanları ile görüşerek, geleceğin yerli maceracılarına ve kaşiflerine ilham kaynağı olabileceği ümidiyle ölümünün 100’üncü yılında Jules Verne’i konuk ediyor.
Jules Verne, babasının zorlu ve mali desteğiyle belli bir süre hukuk fakültesi koridorlarını adımlasa da kalbinin sesini dinleyerek dümeni tiyatroya kırdı ve hem kendisi hem de takip eden yıllarda kendisini okuyacak milyonlar için yeni bir dünyanın kapılarını ardına dek açtı. Artık yazacağı kitaplarda, okyanus diplerinden Afrika’nın balta girmemiş ormanlarına dek koşturacak, yetmeyecek Ay’a bile çıkacaktı. Paris’te sürdürdüğü eğitimi sırasında, kütüphanelerde jeoloji, mühendislik ve astronomi okuyarak geçirdiği uzun saatlerin sonunda ilk kitabı ‘Balonla Beş Hafta’yı yazıp yayınlayınca ‘Jules Verne Fenomeni’ de başlamış oldu. Bunu, jeoloji çevrelerinde hayranlıkla karşılanan ‘Dünya’nın Merkezine Seyahat’, ‘Ay’a yolculuk’ ve ‘Denizler Altında Yirmi Bin Fersah’ gibi fantastik romanlar pekiştirdi ve kısa zamanda Jules Verne’in şöhreti Fransa sınırlarını aşıp eserleri 105 dile çevrildi.
Onu bu kadar başarılı kılan, serüven ve macerayla ördüğü hikayeleri kadar, teknoloji ve coğrafyada gelecek nesillerin önüne hedefler koymasıydı belki de. Bu yüzden olsa gerek; dalgıç, denizbilimci, kaşif, baloncu, astronot, uzaybilimci gibi dünyada bu eksterm mesleklere sahip, buluş ve başarılarıyla bilim tarihinin kayıtlarına geçen pek çok isim, çocukluğunda Jules Verne okuduklarını, akıllarını ilk çelenin bu yazar olduğunu söylüyor. İşte örneklerden birkaçı...
Verne öldükten yaklaşık 40 yıl sonra doğan ve dünyanın etrafını defalarca balonla turlayan maceraperest Steve Fossett, ondan aldığı ilhamla yola çıktığını söylüyor. Fossett, balonla yetinmeyip aynı işi bir kez de özel olarak tasarlanmış bir uçakla 67 saatte yaparak rekor kırmıştı. Verne’in eserleriyle beslenen bir başka isim ise, okyanuslar hakimi olarak bilinen deniz araştırmacısı Jacques Cousteau idi. Verne’in ‘Denizler Altında 20 Bin Fersah’ adlı eserinde hayal ettiği scuba (tüplü dalış) sistemini hayata geçiren ve dünyanın neredeyse tüm denizlerinde araştırmalar yapan Cousteau oldu. O da sıklıkla ilham kaynağının Fransızların ulusal kahraman olarak gördükleri Jules Verne olduğunu dile getirmekten kaçınmadı. Verne’in Denizler Altında 20 Bin Fersah’ın kahramanı Kaptan Nemo bir başka ünlü araştırmacıya da Titanic batığını keşfederek büyük sükse yapan okyanus bilimci Dr. Robert Ballard’a ilham kaynağı olmuştu. 2000 yılında Karadeniz’de araştırma yaparken görüştüğümüz Ballard da “Çocukken hep Kaptan Nemo olmayı hayal ediyordum. Az da olsa bu hayalime yaklaştım. Verne’in eserlerini çocuklarımın da başucundan ayırmıyorum.” demişti. Yine aynı isimli eserinde düşlediği ‘elektrikle çalışan denizaltı Nautilius’ ise 1886’da hayata geçti ve büyük ustayı onurlandırmak adına Nautilius olarak isimlendirildi. Amerikalıların da 1955’te ilk nükleer denizaltıyı suya indirdiklerinde, denizaltı için önerdikleri isim Nautilius’tu.
Verne’in okuyucularını sürüklediği bir başka diyar ise Ay’dı. ‘Ay’a Seyahat’ adlı eserinde düşlediği bu fantastik yolculuk, ölümünden 64 yıl sonra, ilk kez onun yazdığı eserlerle uçmayı düşlediklerini söyleyen Neil Armstrong, Buzz Aldrin ve Michael Collins üçlüsü tarafından gerçekleştirilecekti. Yine Turkuaz için kısa bir süre önce görüştüğümüz Buzz Aldrin de Verne’den aldığı ilhamı kendisinden sonra gelenlere aktarabilmek için onun gibi kitaplar yazmaya, uçuş deneyimlerini aktarmaya çalıştığını söylüyor ve ‘Bir kitabın bir insanın hayatını nasıl değiştirebileceğinin en büyük kanıtı benim.’ diyordu.
Daha sonra keşfedilecek hayali cihazlardan söz etmesi ve böylece bilim-kurgu edebiyatın ilk ismi olmasının yanında, Jules Verne’in eserlerinde çocuk ruhları etkileyen ve onların ekstrem meslekleri seçiminde bu kadar etkili olan şey neydi? Hem çocuklara yönelik eserleri, hem teorik çalışmalarıyla modern Türk çocuk edebiyatının önde gelen isimlerinden yazar Fatih Erdoğan ve çocuk ve ruh sağlığı alanındaki çalışmalarıyla bilinen çocuk psikiyatristi Dr. Mücahit Öztürk ile görüştük. Fatih Erdoğan, ekstrem mesleklere sahip kişilerin dışında da çocukluğunda Jules Verne kitapları okumuş kimselerin olacağını belirterek şöyle cevap veriyor sorumuza: “Bence belirleyici etken Jules Verne değil, “macera” türü. Macera, tanımsal olarak ‘olağan yaşantıların dışı’ demek değil mi zaten? Yani ekstrem meslek dediğimiz her şey zaten macera değil mi? Kısaca, Jules Verne’deki bu tür etki “macera” dürtüsünü kaşımış olmasından geliyor.
Peki çocuklukta okunan kitaplar, kişinin yaşamına temel rengi veren meslek seçimini ne kadar etkiler? Doç. Dr. Mücahit Öztürk, çocuğun doğası gereği sınırları olmayan hayal gücüne sahip olduğunu, ilişkilerinde, oyunlarında hayal dünyasının etkisinin büyük olduğunu, hayalleri ile öğrenip meraklarını hayalleri ile giderdiğini ve adeta bu hayallerle duygusal olarak beslendiğini belirtiyor ve şöyle diyor: “Masalların öykülerin içinde taşıdıkları sınırsız dünyası bu nedenle çocuğu fazlaca cezbeder. Çocuklar çevresinde bulunan kişilerden başlayarak erişebildikleri ya da erişemedikleri insan figürleriyle, evde babasıyla olan özdeşimden, okuduğu bir kitaptaki masal kahramanına kadar geniş bir yelpazede özdeşim kurmaya çalışır. Çocuk hayalindeki kahraman gibi olmak arzusundadır. Bu özdeşimi yaşamak, rahatlatıcı ve duygusal açıdan doyurucudur. Çocukken okunan kitaplardaki ya da seyredilen filmlerdeki kahramanlar çocuğun kendi kişilik özelliklerine de bağlı olarak çocuğun ruhsal yapısında farklı oranlarda izler bırakır. Onun ileride ne yapacağını, neyle ilgileneceğini hangi mesleğini seçeceğini belirlemede bu benzeşme sürecinin rolü yadsınamaz. Ancak unutulmamalıdır ki her çocukta kendi ruhsal özelliklerine göre ilgi alanları oluşur.” Fatih Erdoğan, maceranın ve eksterm olanın pek de muteber olmadığı toplumlarda bu tür kitapların etkisinin pek de büyük olmayacağını düşünüyor: “Çocukluğumuzda bizi besleyen çok şey vardır ve bu çok şeyin karışımıyla biraz da genetik özelliklerimizle ortaya atılırız. Hayatta alacağımız rolü, atacağımız adımları neyin esas olarak belirlediğini anlamak zor. Kimi der ki; ‘Öğretmen olmamı birinci sınıftaki öğretmenime borçluyum.’ Ama düşünüyorum da hele bizimki gibi bir ülkede, yani “ekstrem” olmanın ya da “maceracı” olmanın pek sevilmediği, hayatın “kitaptan” değil de “sokaktan” öğrenileninin daha makbul sayıldığı bir ülkede acaba kaçımız bir kitap okuduğumuz için hayatımız değişti?
Yazmaya başladıktan sonra çocuklar tarafından keşfedilerek bugüne kadar en çok da çocuklar ve gençler tarafından okunan Jules Verne’in ölümünün üzerinden tam bir asır geçti. Ünlü romancı 1905’te öldüğünde, geriye bir kısmı kendisi hayatta iken gerçekleştirilmiş, bir kısmı kendisi öldükten sonra gerçekleştirilen ve büyük bir kısmı da halen gerçekleştirilmeyi bekleyen düşler bıraktı. Aradan yüzyıl geçmesine rağmen Verne, dünyada hâlâ çocukların ve gençlerin en çok okuduğu yazarlardan... Çünkü kitaplarında gerçekleşmeyi, icat edilmeyi, keşfedilmeyi bekleyen yüzlerce hayal var...
Hayalleri gerçek oldu
İlk kez Jules Verne’in eserlerinde hayal edilip dile getirilen onlarca cihaz, kavram ya da keşfin bir kısmı hayata geçirildi. Kalanlar ise yeni maceraperestleri, kaşifleri ve bilim adamlarını bekliyor. İşte Jules Verne’in hayal ettiği ve daha sonra icat edilen, yapılan cihazlar:
Balonla uzun menzilli gezi (Balonla Beş Hafta, Esrarlı Ada, Gökler Hakimi, Hector Servadac)
Çok uzun menzilli top (Beş Yüz Milyonluk Miras, Ay’a Seyahat)
Batık hazinelerin aranması (Denizler Altında Yirmi Bin Fersah)
Güney Kutbu’nun keşfi (Deniz Altında Yirmi Bin Fersah)
Nil’in kaynağının keşfi (Balonla Beş Hafta)
Elektrik motoru (Deniz Altında Yirmi Bin Fersah, Uskurlu Ada, Gökler Hakimi, Mathias Sandorf, Cihan Hakimi)
Tank (Buharlı Ev)
Dalgıç giysisi (Deniz Altında Yirmi Bin Fersah)
Mekanik kuş (Cihan Hakimi)
Yapay uydu (500 Milyonluk Miras)
DOÇ. MÜCAHİT ÖZTÜRK
Çocuk, hayal gücüne hitap eden eserleri tercih eder
Hayal dünyası sınırsız çocuklar, sürekli arayış içinde olan, meraklı, kolay tatmin olmayan ve risk almayı seven özellikleri ile dikkat çekerler. Merakını gidermeye yönelik çabaları fazlaca olan çocuklar daha erken dönemde keşfetme arzusuyla kendi dünyalarında sıra dışı çabalara girerler. Diğer insanların kuramadıkları bağlantıları kurarak yeni arayışlar içerisine girip yeni keşifler yapmak isterler. Bu özelliğe sahip çocukların farklılıkları erişkin yaşamda da devam eder. Birçok araştırmacı ve bilim adamı çocukluklarında bu özelliklerin ilk belirtilerini verirler. Çocuk edebiyatında serüven ve macera fazlaca kullanılır. Çünkü çocuğun sınırsız hayal gücüne hitap eden bu yayınlar çocuklar tarafından fazlaca tercih edilir. Çocuk bu tür kitapları okuyarak hayal dünyasında farklı kapılar açar. Hatta zaman zaman yazıda verilenin de ötesine geçerek kendi kurgusunu oluşturur. Buradaki ince çizgi çocuğun hayal ile gerçeği ayırt etme becerisindedir. Çocuk 7-8 yaşından sonra gerçeği algılama konusunda belirgin bir mesafe kat etmelidir. Hayallerin kendi dünyasında yerini bilmeli; ama bunların gerçek hayatla bağlantısını sağlıklı kurabilmelidir. Yoksa sürekli hayal dünyasında yaşayan bir çocuk da sağlıklı bir ruhsal yapıya sahip değildir.
Jules Verne her şeyden önce bir yazardır. Bunu vurgulamamın nedeni bazen onun, gelecekteki bazı buluşları önceden tahmin etmiş bir tür kahin olduğunun öncelikli olarak düşünülmesinden... Doğru, Jules Verne’i önemli kılan özelliklerin başında geliyor bu. Ama çocukluğu onun kitaplarını okuyarak geçmiş bir yazar olarak fark ettiğim bir şey var ki, Jules Verne’i çok okunur yapan şey bu öngörüleri kadar, macera kurgusunu teknik olarak iyi kurma becerisine sahip olması. Birbiriyle bağlantılı birkaç romanının içerdiği zaman tutarsızlıkları görmezden gelinebilir bence. Ama kalıcı olan yazarlık ve metni sürükleyici kılma becerisi. Ancak burada bile, Jules Verne’in okunurluğunu sağlayan temel etkenlerden biri yine bilimsel bilgiyi metne (bazen sıkıcı olarak) yedirmesi. Örneğin Balonda Beş Hafta kitabında profesörün kapatıldığı yerden sürünerek kaçarken fark ettiği bir böcek türü üzerine sayfalar akar gider. Ancak şunu akılda tutmak gerekir: Bugünkü çocuklar için Jules Verne’in ifade ettikleri, bir zamanlar bizlere ifade ettikleriyle asla aynı olmayacak. Yüz-yüz elli yıl önce yaşamış bir yazarın yapıtlarından söz ediyoruz. Bugünkü çocuk için o zamanlar öngörülen buluşların yarattığı heyecanın yerini başka şeyler aldı.
Astronot Buzz Aldrin: ‘Ay’a Seyahat’i okurken hep hayallere dalardım.Yıllar sonra bu hayali gerçekleştirme şansı bize güldü.’
Kaşif Steve Fossett: ‘Balonla beş haftayı okuduğumdan bu yana, bu hayalle yaşadım. Dünyanın etrafını bir kaç kez balonla dolaştım...’
Denizbilimci Robert Ballard: ‘Küçük bir çocukken Jules Verne’in kahramanı Kaptan Nautilius olmayı hayal ederdim, hayalim gerçekleşti.’
Kaptan Jacques Cousteau: ‘Denizler Altında 20 bin Fersah’da anlatılan sualtı soluma sistemini o geliştirdi, sayısız sualtı keşfi gerçekleştirdi.
OKUNUZU YILDIZLARA HEDEF ALINIZ Kİ AĞAÇTAKİ ELMAYI VURABİLESİNİZ. OĞUZ KAĞAN
Jules Verne hayranı olarak yazı için teşekkür ederim.
Jules Verne'in sadece bir yazar değil aynı zamanda bilim adamı olduğunu düşünüyorum.
EVET GERÇEKTEN DE BU HAYAL ETTİKLERİNİN NEREDEYSE HEPSİNİN GERÇEKLEŞMESİ DE ONUN BİLİM ADAMI OLDUĞUNUN KANITI!
2 kere kullanmışın ne demeye kullandın anlamadım ben?
güzel bir yazara benziyor ama bilim adamı olması için bazı şeyleri düşünmesi yeterli değil düşünmekle bilim adamı olunmaz biz bu gibilere filozof diyoruz
quote:
Jules Verne hayal etti, okurları gerçekleştirdi
İnşallah "aya seyahat" romanındaki gibi top mermisi ile uzaya gitmeye kalkmazlar sonra pestil gibi olur zavallılar.
Şaka bir yana Jules Verne'in bilimsel yönü de vardır. Daha ortada denizaltı kavramı yokken, nükleer kavramı yokken "Nükleer denizaltı" kavramını ortaya attı. Modern denizaltıların hatta nükleer denizaltıların babası sayılabilir. 1870 yılında Denizler Altında 20 bin fersah" isimli romamını yazdı . Bu romanda Nautilus isimli nükleer denizaltı büyük bir ayrıntı ile anlatılmıştı. daha sonra POPULER MECHANICS dergisine yirminci yüzyılın başlarında, denizaltılar ve onların gelecekte kullanım alanları ile ilgili birçok bilimsel makale yazdı. Bu makaleler Robert Fulton başta olmak üzere birçok mucite denizaltılar ile ilgili olarak ilham verdi. 1055 yılında ilk nükleer denizaltı yapıldı. Bu denizaltıya ne isim verildi biliyor musunuz? SSN-571 USS NAUTILUS. İşte bu yüzden Jules verne'i denizaltıların babası olarak kabul edebiliriz.
İnşallah "aya seyahat" romanındaki gibi top mermisi ile uzaya gitmeye kalkmazlar sonra pestil gibi olur zavallılar.
Şaka bir yana Jules Verne'in bilimsel yönü de vardır. Daha ortada denizaltı kavramı yokken, nükleer kavramı yokken "Nükleer denizaltı" kavramını ortaya attı. Modern denizaltıların hatta nükleer denizaltıların babası sayılabilir. 1870 yılında Denizler Altında 20 bin fersah" isimli romamını yazdı . Bu romanda Nautilus isimli nükleer denizaltı büyük bir ayrıntı ile anlatılmıştı. daha sonra POPULER MECHANICS dergisine yirminci yüzyılın başlarında, denizaltılar ve onların gelecekte kullanım alanları ile ilgili birçok bilimsel makale yazdı. Bu makaleler Robert Fulton başta olmak üzere birçok mucite denizaltılar ile ilgili olarak ilham verdi. 1055 yılında ilk nükleer denizaltı yapıldı. Bu denizaltıya ne isim verildi biliyor musunuz? SSN-571 USS NAUTILUS. İşte bu yüzden Jules verne'i denizaltıların babası olarak kabul edebiliriz.
yeni mesaja git
Yeni mesajları sizin için sürekli kontrol ediyoruz, bir mesaj yazılırsa otomatik yükleyeceğiz.Bir Daha Gösterme