Şimdi Ara

Hoşgörü,Tevazu ve Doğruluk arayanlar Buyrun Mevlana'ya

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
91
Cevap
0
Favori
1.415
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Arkadaşlar merhaba Mevlana diye hepimiz biliriz duyarız peki Mevlana Celaleddin Rumiyi ne kadar tanıyoruz ? Hakkında neler biliyoruz? Hep beraber bildiklerimizi paylaşssak ve kendi kültürümüze sahip çıksak diyoruz



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Night_Mare -- 22 Aralık 2004, 1:57:14 >



  • Gel, gel, ne olursan ol yine gel,
    İster kafir, ister mecusi, ister puta tapan ol yine gel,
    Bizim dergahımız, umitsizlik dergahı değildir,
    Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel...

    Arkadaşlar herkes birşeylr yazsın lütfen



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Ha.Mim.Ra -- 14 Ocak 2005, 16:35:44 >
  • Mevlâna 30 Eylül 1207 yılında bugün Afganistan sınırları içerisinde yer alan Horasan Ülkesi'nin Belh şehrinde doğmuştur.
    1222 yılında Karaman'a gelen Sultânü'/-Ulemâ ve ailesi burada 7 yıl kaldılar. Mevlâna 1225 yılında Şerefeddin Lala'nın kızı Gevher Hatun ile Karaman'da evlendi
    Bahaeddin Veled Sultanın davetini kabul etti ve Konya'ya 3 Mayıs 1228 yılında ailesi ve dostları ile geldiler. Sultan Alâeddin kendilerini muhteşem bir törenle karşıladı ve Altunapa (İplikçi) Medresesi'ni ikametlerine tahsis ettiler.
    Mevlâna 15 Kasım 1244 yılında Şems-i Tebrizî ile karşılaştı. Mevlâna Şems'de "mutlak kemâlin varlığını" cemalinde de "Tanrı nurlarını" görmüştü. Ancak beraberlikleri uzun sürmedi. Şems aniden öldü.
    Yaşamını "Hamdım, piştim, yandım" sözleri ile özetleyen Mevlâna 17 Aralık 1273 Pazar günü Hakk' ın rahmetine kavuştu. Mevlâna'nın cenaze namazını Mevlâna'nın vasiyeti üzerine Sadreddin Konevî kıldıracaktı. Ancak Sadreddin Konevî çok sevdiği Mevlâna'yı kaybetmeye dayanamayıp cenazede bayıldı. Bunun üzerine, Mevlâna'nın cenaze namazını Kadı Sıraceddin kıldırdı.




  • Arkadaşlar bu arada mesnevi ile ilgilenen varmı mesnevi hakkında neler bilyoruz? Mevlanın dünyada bu kadar sevilmesi ve saygı görmesinin sebeleri nelerdir ? Ben Konya'da ikamet etmeme rağmen malesef Mevlana hakkında gerçek anlamda bilgi sahibi değilim bu arada Konya halkına Mevlana hakkında sorular soruluyor ve bu soruların aynısı turistlere de sorulduğunda turistlerin Mevlanayı daha iyi bildiği ve tanıdığı ortaya çıkıyor :(
  • mevlanıyı ne yapacaksın, mevlana hakkında bisey bilsek ne olur. o ne üretmiş ona bakmak lazım. mesnevi inanılmaz. tercüme olduğu halde inanılmaz etkileyici. tamamı zaten mümkün değil ama bazı kisimlarının milli eğitim müfredatına geçirilmesinin uygun olacağını düşünüyorum. ahlak zamanında bizim din derslerinde gördüğümüz gibi temellendirilmez, ki temellendirilemediğinin kanıtlarını da hergün görüyoruz zaten. özellikle insanların kişilik kazandığı lise döneminde mesnevi ile en azından tanıştırılması gerek..

    ha şunu da söylemek isterim mevlana tam olarak bizim kültürümüzün ürünü sayılmaz...

    bir de konuyu fazla yazı ile şişirirseniz itici olur az kişiye olulaşır.. düşük dozlar ile başlamak lazım



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest -- 22 Aralık 2004, 2:18:23 >




  • Evet Mevlana afgan asıllıdır. Gerçektende hakkında çook az şey biliyoruz özellikle eserleri bilen arkadaşlar bilgilerini bizimle paylaşırsa sevinirim
  • Mevlana C. R. nin eserlerinden; benim bildiğim mektuplardan oluşan "Mektubat" var ki bu mektupları dönemindeki devlet büyüklerine yazmıştır.

    Hepimizin bildiği, İslam alemi için vazgeçilmez bir kaynak olan "Mesnevi" var. yaklaşık 20-30 bin beyitten oluşur.

    Birde hatırladığım Divan-ı Kebir var. Buda bayaa bir beyitlerden oluşuyodu ama sayısını bilmiyorum.

    Bundan başka da var eserleri fakat yarın devam ederiz.
    Bu arada çok güzel bir konu açmışsın tebrik ederim. İnşallah ömrü uzun olur.
  • Hz.Mevlana'nın eserleri

    MESNEVİ

    Mesnevî, klâsik doğu edebiyatında, bir şiir tarzının adıdır. Sözlük anlamıyla "İkişer, ikişerlik" demektir. Edebiyatta aynı vezinde ve her beyti kendi arasında ayrı ayrı kafiyeli nazım şekillerine Mesnevî adı verilmiştir.

    Her beytin aynı vezinde fakat ayrı ayrı kafiyeli olması nedeniyle Mesnevî'de büyük bir yazma kolaylığı vardır. Bu nedenle uzun sürecek konular veya hikâyeler şiir yoluyla söylenilecekse, kafiye kolaylığı nedeniyle mesnevî tarzı seçilir. Bu suretle şiir, beyit beyit sürüp gider.

    Mesnevî her ne kadar klâsik doğu'şiirinin bir şiir tarzı ise de "Mesnevî" denildiği zaman akla "Mevlâna'nın Mesnevî'si"gelir. Mevlâna Mesnevî'yi Çelebi Hüsameddin'in isteği üzerine yazmıştır. Kâtibi Hüsameddin Çelebi'nin söylediğine göre Mevlanâ, Mesnevî beyitlerini Meram'da gezerken,otururken, yürürken hatta semâ ederken söylermiş, Çelebi Hüsameddin de yazarmış.

    Mesnevî'nin dili Farsça'dır. Halen Mevlâna Müzesi'nde teşhirde bulunan 1278 tarihli, elde bulunan en eski Mesnevî nüshasına göre, beyit sayısı 25618 dir.

    Mesnevî'nin vezni : Fâ i lâ tün- Fâ i lâ tün - Fâ i lün'dür

    Mevlâna 6 büyük cilt olan Mesnevî'sinde, tasavvufî fikir ve düşüncelerini, birbirine ulanmış hikayeler halinde anlatmaktadır.

    DİVAN-I KEBİR

    Dîvân, şairlerin şiirlerini topladıkları deftere denir. Dîvân-ı Kebîr "Büyük Defter" veya "Büyük Dîvân" manasına gelir. Mevlâna'nın çeşitli konularda söylediği şiirlerin tamamı bu divandadır. Dîvân-ı Kebîr'in dili de Farsça olmakla beraber, Dîvân-ı Kebîr içinde az sayıda Arapça, Türkçe ve Rumca şiir de yar almaktadır. Dîvân-ı Kebîr 21 küçük dîvân (Bahir) ile Rubâî Dîvânı'nın bir araya getirilmesiyle oluşmuştur. Dîvân-ı Kebîr'in beyit adedi 40.000 i aşmaktadır. Mevlâna, Dîvân-ı Kebîr'deki bazı şiirlerini Şems Mahlası ile yazdığı için bu dîvâna, Dîvân-ı Şems de denilmektedir. Dîvânda yer alan şiirler vezin ve kafiyeler göz önüne alınarak düzenlenmiştir.

    MEKTUBAT

    Mevlâna'nın başta Selçuklu Hükümdarlarına ve devrin ileri gelenlerin.e nasihat için, kendisinden sorulan ve halli istenilen diıü ve ilmi konularda ise açıklayıcı bilgiler vermek için yazdığı 147 adet mektuptur. Mevlâna bu mektuplarında, edebî mektup yazma kaidelerine uymamış, aynen konuştuğu gibi yazmıştır. Mektuplarında "kulunuz, bendeniz" gibi kelimelere hiç yer vermemiştir. Hitaplarında mevki ve memuriyet adları müstesna, mektup yazdığı kişinin aklına, inancına ve yaptığı iyi işlere göre kendisine hangi hitap tarzı yakışıyorsa o sözlerle ve o vasıflârla hitap etmiştir.

    FİHİ MÂ FİH

    Fîhi Mâ Fih "Onun içindeki içindedir" manasına gelmektedir.. Bu eser Mevlâna'nın çeşitli meclislerde yaptığı sohbetlerin, oğlu Sultan Veled tarafından toplanması ile meydana gelmiştir. 61 bölümden oluşmaktadır. Bu bölümlerden bir kısmı, Selçuklu Veziri Süleyman Pervane'ye hitaben kaleme alınmıştır. Eserde bazı siyasi olaylara da temas edilmesi yönünden, bu eser aynı zamanda tarihi bir kaynak olarak da kabul edilmektedir. Eserde cennet ve cehennem, dünya ve âhiret, mürşit ve mürîd, aşk ve semâ gibi konular işlenmiştir.

    MECÂLİS-İ SEB'A

    (Yedi Meclis) Mecâlis-i Seb'a, adından da anlaşılacağı üzere Mevlâna'nın yedi meclisi'nin, yedi vaazı'nın not edilmesinden meydana gelmiştir. Mevlâna'nın vaazları, Çelebi Hüsameddin veya oğlu Sultan Veled tarafından not edilmiş, ancak özüne dokunulmamak kaydı ile eklentiler yapılmıştır. Eserin düzenlemesi yapıldıktan sonra Mevlâna'nın tashihinden geçmiş olması kuvvetle muhtemeldir. Şiiri amaç değil, fikirlerini söylemede bir araç olarak kabul eden Mevlâna, yedi meclisinde şerh ettiği Hadis'lerin konuları bakımından tasnifi şöyledir :

    1. Doğru yoldan ayrılmış toplumların hangi yolla kurtulacağı.
    2. Suçtan kurtuluş. Akıl yolu ile gafletten uyanış.
    3. İnanç'daki kudret.
    4. Tövbe edip doğru yolu bulanlar Allah'ın sevgili kulları olurlar.
    5. Bilginin değeri.
    6. Gaflete dalış.
    7. Aklın önemi.

    Bu yedi meclis'de, asıl şerh edilen hadislerle beraber, 41 Hadis daha geçmektedir. Mevlâna tarafından seçilen her Hadis içtimaidir. Mevlâna yedi meclisinde her bölüme "Hamd ü sena" ve "Münacaat" ile başlamakta, açıklanacak konuları ve tasavvufî görüşlerini hikaye ve şiirlerle cazip hale getirmektedir. Bu yol Mesnevî'nin yazılışında da aynen kullanılmıştır.






  • varolun arkadaşlar o kadar geyik başlığın (topic) yanında böylegüzel başlıklar hoş oluyor....

  • başka söze gerek yok.
  • Mesnevi-i Ma'nevi'nin Yazilisi
    Eflaki, Mesnevi'nin yazilip tamamlanmasini anlattigi bahiste diyor ki:
    "Mevlana Hazretleri, asil kisilerin sultani Çelebi Hüsameddin'in cazibesi ile heyecanlar içerisinde Sema ederken, hamamda otururken, ayakta, sükunet ve hareket halinde daima Mesnevi'yi söylemeye devam etti. Bazen öyle olurdu ki, aksamdan baslayarak gün agarincaya kadar birbiri arkasindan söyler, yazdirirdi. Çelebi Hüsameddin de bunu süratle yazar ve yazdiktan sonra hepsini yüksek sesle Mevlana'ya okurdu. Cilt tamamlaninca Çelebi Hüsameddin, beyitleri yeniden gözden geçirerek gereken düzeltmeleri yapip tekrar okurdu."
    Bu sekilde dikkatlice 1259- 1261 yillari arasinda yazilmaya baslanilan Mesnevi, 1264- 1268 yillari arasinda sona erdi
  • Aslı bir mana, ikilik nereden,
    Al bu manayı gök ile yerden.

    Hak böyle hikmet köymüş gözlere
    Bir tecellidir sinmiş özlere

    Bir ayna ki sen karşı durursun
    Başka değil hep kendin görürsün

    Böyle olunca bilelim öz ne
    Fikirlerde bu ikilik söz ne

    İşte o hikmet şudur ancak
    Her şeyi fani çin eyledi hak

    Zıddı olmazsa birşeyin eğer
    Kıymet bilinmez iş olmaz meğer

    Nedir bu hikmet görelim birlik
    Olmasa böyle, yürür mü dirlik

    Mevlana
  • sanırım bu kadardı eksik ise affola!!!

    Hz. Mevlana'nin Vasiyeti
    "Ben size, gizli ve aleni, Allah'dan korkmanizi,
    az yemenizi,
    az uyumanizi,
    az söylemenizi,
    günahlardan çekinmenizi,
    oruç tutmaya ve namaz kilmaya devam etmenizi,
    daima sehvetten kaçinmanizi,
    halkin eziyet ve cefasina dayanmanizi,
    avam ve sefihlerle düsük kalkmaktan uzak bulunmanizi,
    kerem sahibi olan salih kimselerle beraber olmanizi vasiyet ederim.
    insanlarin hayirlisi, insanlara faydasi dokunandir.
    Sözün hayirlisi da az ve öz olanidir.
    Hamd, yalniz tek olan Allah'a mahsustur.
    Tevhid ehline selam olsun."
  • ayrıntılı bilgi için

    http://mevlana.konya.com
    ayrıca hayatını ve mesnevisini okudum
    mutlaka okumanızı ve hayatta bir kere dahi olsa konyaya gelip mevlana müzesini ziyaret etmenizi tavsiye ederim



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi PHI -- 22 Aralık 2004, 15:18:21 >
  • Ben Mevlana ile ilgili bir başlık açmıştyım ama buradaki insanların O'nun bir sözü yanlış anladıkları için devam ettirmedim. Neyse...

    www.mewlana.co.nr

    lütfen bu siteyi bir inceleyin.
  • Çakir mesneviyi okumussun çook güzel bize mesnevinin neden bahsettigini ve en cok hoslandigin ve mesnevi de gecen hikaye tarzi bir sey yazarsan cook sevinirim
  • Sel selligini yapmaya, gurleyip akmaya basladi mi basindan kes seli; yoksa her yani rezil eder, yikar gider. Fakat yikilacakmis alem, varsin yikilsin, gam yemem ben; yikik yerin altinda padisahin definesi bulunur. Tanri'ya batmis kisi, daha da fazla batmak ister; can denizinin dalgasi gibi alt-ust olmayi diler. Denizin dibi mi daha hos gelir ona, ustu mu, onu noku mu daha guzeldir, kalkani mi? A gonul, nes'eyi beladan ayird edersen, vesvese tarafindan paralanmis olursun. Dilegine erismekte seker tadi bile olsa degil mi ki sevgili, dilekten vazgecmeni istiyor; vazgec dilekten. A dost, asiklarin yasayisi olmektedir; gonul vermedikce gonlu bulamazsin sen.
  • Mevlana,, sema'ı bir nevi ibadet kabul ederek diyor ki:

    "Sema'da muganni, namazda imam gibidir. Eğer muganni ağır okursa, sema'da ağır, eğer hafif söylerse hafif olur.

    Allah erleri için namaz kılmak, sema etmek de onların gizlice Allah'ın emrine uymak ve nehiylerine uymanın bir misalidir.
  • Mesneviyi, geniş olarak şöyle ifade edebilirim; bir yol barindirir. Hayatını şekillendirebileceğin bir yol. Sorulara direk yanıt bulabileceğin yada yanıta ulaşmanı sağlayacak yol. Felsefe barindirdiği için de herkes farklı sonuçlara ulaşabilir, Bunu söylerken çekiniyorum çünki felsefe yep yanlış algılanıyor. Felsefeye sanki olumsuz birşeymiş gibi bir anlayış var memlekette. Farlı sonuç derken mesnevinin çelişki içerdiğini değil o yolu kullanan farklı akılların farklı alanlarda, sınırlarına ve birikimine bağlı olarak farklı çıkarımlar yaptığını ifade ediyorum. Direk anlaşılabilen fikirler olduğu gibi derin anlamlar da içeriyor. Örneğin; sen şimdi okudun şunu şunu çıkardın ama dön bir daha düşün bakalım gerçekten öyle mi! gibi ifadeler vardir içerisinde. Mesneviyi sıradan alıp okuyup bitirilecek sıradan kitap gibi düşünemiyorum. Okunduğunda elbette direkt çıkarımlarda bulunabilirsin ama üzerinde düşünmek gerek. Zordur, okunması için bol zamana ve berrak bir akıla ihtiyaç vardir. Çünki derin ve geniş. Çıkarımlarda bulunduğunda o çıkarımlar da başka bir düşünceyi tetikliyor, yeni sorular oluyor. Uçsuz gibi, sınırlarını üzerinde düşünenin sınırları belirliyor..



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest -- 23 Aralık 2004, 1:20:17 >




  • Hani bi söz var...
    "Ne zaman kalkınırız " diye
    Cevap vereyim...
    "Her türk ve müslüman genç Mevlananın kıymetini anlar ve onu örnek aldığı zaman"
  • 
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.