arkadaşlar önerdiğim iki filmi mutlaka izleyin özellikle aşkın gücü.. ölümsüz aşkı size anlatıcaktır...ölümden sonra aşkı tattırıcak.........
abi sen ne diyosun yaaa? hayatımda h,ç unutamadığım tek film o dur.
hele hatırlıyomusun robie karısına sen gelmiyosan bende gitmiyorum deyip cehennemde bile kalmaya razı oldu yaa. ben ondan sonra iptal abicimm
hala aklıma geldikçe tüylerim diken diken oluyor walla
gerçek olmayacak kadar mükemmel bir aşk......
Arkadaşalr biraz uzun ama ben de üniversite yıllarımda uzaktan sevdiğim bir kıza birşeyler yazmıştım. Tabi onun bundan hiç haberi olmadı. Ona aşık olduğumdan da olmadı. Sıkılmadan okuyacak arkadaşlar çıkar belki.
İÇTEKİ ÇATIŞMA
Şuanda saat sabah 01:27, ama hiçmi hiç uykum yok. Zaten günlerdir böyleyim. Gecelerim sabahıma, sabahlarım geceme karıştı. Benim için geceninde sabahında artık önemi kalmadı. Tek istediğim uyuyabilmek. Belki uyuyabilirsem dün akşam olanlar yine olabilir. Ama ya olmazsa!! O zaman onu düşünmeden düşünemeden bir kaç saat geçirmiş olacağım. Arkadaş; ben o zamana acırım işte, o zaman benim için yaşanmamıştır. Ömrümden bir kaç saat boş yere akmıştır. Bense istemiyorum böyle olmasını, acı bile verse onu düşünmek yine de beni mutlu ediyor. Zaten herşey iyi olsa, hep bir karşılık bulsak, ben buna aşk diyemem ki. Aşk sevdiğin kişinin verdiği acılara, hasretlere "of" bile demeden katlanmanın kendisi değil midir zaten?
Dün gece olanlar olmazsa dedim, ama daha önce biraz dün sabahı ve günü anlatmak istiyorum. Sabah uyandığımda hiç olmadığım kadar mutsuzdum. Elimden oyuncağım alınmış gibiydim. Meğerse herşey bir hikaye, masalmış. Hiç birisi yaşanmamış. Ben bir hayalin yanağını öpmüşüm, sahte bir Betül ile konuşmuş, onun yanına oturmuşum. Halbuki ne kadar da gerçekçiydi. Tam hayallerimdeki gibi.... O kapkara gözlerine yeşil sürme ne de yakışmıştı. Şimdi inanamıyorum ben bir boşluğa, yalana mı "sana kot çok yakışıyor" dedim? Hala aklım almıyor nasıl olur? Peki ya sınıftaki arkadaşlarım? Semih, Selami, Yasin; peki onlar kime "Bak sonunda muradına erdin dediler?" Hadi onun yanına oturmam, onunsa bana her zaman olduğu gibi umursamaz olmayıpta yakınlık göstermesi bir hayaldi diyelim.Ya benim Hüseyin'in görmemesine üzülmemdemi bir yalandı, hayaldi? Kim kandırdı beni böyle nasıl oldu bilemiyorum. Ne güzel cesaretimi toplamış, onunla konuşmuştum. Herşey yolundaydı. Ama hangi güç beni tekrar alıp en başa sıfıra geri döndürdü? Şimdi ben nasıl cesaret edeceğim birdaha konuşmaya?
İşte dün sabah bu duygular hakimdi tüm benliğime. Ağlamaklı gözlerim, duvardaki posterlere bakınca önceki gece büyülü aşk sözleri duyduğunu sanan kulaklarımla aynı şeyi istediler. Yine o kusursuz elleri ancak rüyalarda tutan ellerim bilinçsiz bir şekilde çekmeceye uzandı ve bir kaset çıkarttı. Benim içimden geçen ama bir türlü dile getiremediğim şeyleri ne güzelde demişti ve hala da diyordu Orhan GENCEBAY!! Artık iflas eden yüreğimin emriyle Orhan abinin sesini ayırt edemez olmuştum. O bendim işte!!! Ben isyan ediyor, içimi, en derin duygularımı sevdiğim kişiye avaz avaz haykırıyordum. Bütün televizyonlardan radyolardan naklen yayınlanıyordu bu konserim..... Hatta sabahki gazeteler bile beni manşetten haber yapmıştı. Her şarkı bir başlangıç, her alkış bir sondu benim için. Her şarkı sonunda konserdeki binler ve televizyondaki milyonlar alkışlıyordu. Ama ben milyonlarca alkış arasında nerde olduğunu bilmediğim, belkide televizyondan izleyen onun alkışından başkasını duymuyordum. Bir fırsat olsa da ona anlatabilseydim bu şarkıları onun için yaptığımı. Evet yanlış okumadınız. Orhan abinin sadece sesini değil, bestelerinide bir kaç saatliğine ödünç almıştım. Onlar benimdi artık. Ama zaten son kasetinde kendisi demiyormuydu bestelerim artık sizin diye......
Sonunda bir fırsat geçmişti işte, televizyoncu kız konserden sonra yanıma gelip bu kadar duygusal parçaları nasıl yazdığımı sormuştu. İlham kaynağımın kim olduğunu merak etmişti. Ama onun merak etmesi benim için hiç önemli değildi. Acaba bu besteler gitmesi gereken yere gitmişmiydi? Ve o merak etmesi gereken kişi merak etmişmiydi? İşte bütün bunları düşünürken sadece "acı" lafı çıkabildi azımdan. Başka birşey diyemedim. Televizyoncu da çok üstüme geliyordu, bazı şeylerin anlatılmadan anlaşılması gerektiğinden haberi yoktu anlaşılan, ya da hiç aşık olmamıştı. Halbuki bir gözlerime baksa resmen var güçleriyle "Betül" diye bağırıyorlardı. Acaba hangisi gerçek bendim? Küçücük bir odada bir cama bir kapıya yürüyüp sigara içen mi? yoksa içten kopan feryadıyla milyonları ağlatan mı? Hangisi olduğumu bilmem ama ben ikincisi olmayı yeğlerdim.
Belkide durumumu öğrense farklı davranacak, daha bir iyi gözle bakacak. Ama nasıl öğrenecek, kim yapacak ki bu işi? Ben ki kurduğum bir hayalde bile televizyoncu kıza durumu söyleyip içimi açamadım, onamı açacağım? Böyle bir şeyi daha önce iki kere yapmıştım. İkisinde de resmen yere geçtim utancımdan. Ama bu onlardan çok daha farklı. Hayır cevabını aldığım yerde yıkılır kalırım. Halbuki ben yaşamak istiyorum. Sevmek istiyorum sevilmesem de...........
Düşündükçe daha fazla batıyor, battıkçada daha fazla düşünüyorum. Artık düşünceler, olaylar ve kavramlar birbirine karışmaya başladı. Ben ne yapıyorum ki? Sabah 02:18 de oturmuş yazı yazıyorum. Artık iyiden iyiye aklımı da kaçırmaya başladım heralde. Kızın başında bir deli aşık eksikti zaten, o da oldu sonunda. Ama ne farkeder ki? O bilmeyecek nasıl olsa..... Dönüp bir kez gözlerimin içine baksa hemen anlayacak ama ben kimim ki baksın. Aslında bu benim ilk yazı denemem, hep şiirlerde anlatırdım kendimi, ama artık duygularım o kadar zirveye çıktı ki kafiyelere sığdıramıyorum. Belki de iyi bir şair değilim. Ama önemli olan kalbinin sesini haykırmaksa bu da aynı işi görüyor.
Aman Allahım!! Bir yukarıda yazdıklarıma baktım da inanamadım. Bütün bunları ben mi yadım? Bir kadın düşmanı... Sırf kadın öğretmene denk gelmemek için ilkokula bir sene erken başlayan, bu takıntısı yüzünden psikolojik tedavi gören ve kadınları hep küçük gören ben... neredeyse köle olmuşum. Ama o başka.... Birşeyler çekiyor beni ona doğru. Demek ki bu işte bir mantık yok. Aşk mantıksızlığın kendisi... Birşeyler beni ona çekiyor peki ama onu neden bana çekmiyor?
Daha onunla konuşmadım bile ama neden hep reddedileceğim gibi bir his var içimde? Artık düşünmekten beynim patlayacak. Bu acaba deneyimlerin kötü bir etkisimi, yoksa bir özgüvensizlik meselesimi? Bazen diyorum ki kendi kendime hani şu üçüncü köprü yapılsa da onunda gurur duyacağını bilsem, hiç düşünmez ilk atlayan ben olurdum. Ücüncü köprüden ilk atlayan kişi benim uğruma öldü diye gururlanırdı. İste o zaman arkamdan bir mektup bırakır ona her şeyi anlatırdım. Eğer arkamdan bir damla yaş dökse öteki dünyada da ben gurur duyar havamı atardım. Ama nerdeeee....... bende bu şans, bu kader varken, değil ölmek, burnum bile kanamadan çıkarım denizden.................
slm, cennet muhabbeti garip gelmişti bana o filmde. sevdiğinin olmadığı bi cenneti ben neyleyim. akıl hastanesinden de adamın sayesinde kurtulmuştu karısı, baya duygulandıydım o sahnede. ilk tanıştıkları yer baya güzeldi.deniz dağlar manzara olayı. lakin ben aşk filmi denir mi bilmem ama en çok "as good as it gets"(benden bu kadar) filminden etkilenmiş ve helen hunt, jack nicholsan fanatizmine yakalanmıştım. "kasımda aşk başkadır" da iyiydi. noel baba kıyafetiyle hediye muhabbetini tutmuştum. Allah yardımcın olsun hurdacı kardeş...
quote:
Orjinalden alıntı: hurdacı
quote:
Orjinalden alıntı: Hackerteam06
way anasını helal olsun sen neymişsin bea
ARKADAŞLAR HACKERTEAM06DAN DA HELAL ALDIKYA ARTIK ÖLSEMDE GAM YEMEM....
SAOLASIN
abi helal de benden yazıların manyak hakketten sen bi şiir kitabi felan çıkar....
aşk bir vişne iç iç kişne
quote:
Orjinalden alıntı: King_Arthur
aşk bir vişne iç iç kişne
Vişne içilmez yenir. Doğrusu "Aşk bir vişne, ye ye kişne" olmalı.
belki vişne suyu....töbe töbe
quote:
Orjinalden alıntı: captain
quote:
Orjinalden alıntı: hurdacı
quote:
Orjinalden alıntı: Hackerteam06
way anasını helal olsun sen neymişsin bea
ARKADAŞLAR HACKERTEAM06DAN DA HELAL ALDIKYA ARTIK ÖLSEMDE GAM YEMEM....
SAOLASIN
abi helal de benden yazıların manyak hakketten sen bi şiir kitabi felan çıkar....