Şimdi Ara

hasan tahsin ve ilk kurşun (mu)!.

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
33
Cevap
0
Favori
2.155
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • "Tuhaftır, sade o değil, kendi döneminde Hasan Tahsin'in İzmir'de ilk kurşunu attığını duyana,
    bilene rastlamak imkânsız gibi. Buyurun Atatürk döneminde yayımlanan tarih dersi kitaplarına bakalım beraberce."

    "1929 tarihli Hamit ve Muhsin'in "Türkiye Tarihi"nde ismi geçmez. Aynı yıl basılan Ali Reşat'ın "Umumi Tarih"inde de bulunmaz. 1931 tarihli "Tarih IV" başlıklı resmî ders kitabı ise bırakın Hasan Tahsin'in kahramanlığını anlatmayı, tam tersine, ilk kurşunun Yunanlılarca atıldığını ispatlamak peşindedir.

    Peki daha sonraki yıllarda basılan ders kitaplarımız ne diyor. Hızla göz atıyoruz: Prof. Enver Ziya Karal 1958 tarihli "Türkiye Cumhuriyeti Tarihi"nde Hasan Tahsin'i zikre layık bulmaz. Atatürk'ün "kızı" Afet İnan'ın ilk baskısı 1973'te yapılan "Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Devrimi" kitabında da Yunanlıların İzmir'e asker çıkarmalarının "halk arasında tepkiye neden olduğu" yazılır sadece. Yani 1973'te Atatürk'ün bu kadar yakınında bulunan biri bile Hasan Tahsin'in adını anmaz"

    "Dünya milletlerine, Yunanlıların İzmir'e çıkarken bir zulüm makinası gibi davrandıkları gerçeğini
    kabul ettirebilmek için çırpındığımız o sıralarda, onlara karşı ilk kurşunun tarafımızdan sıkıldığından da, elbette söz edemezdik."


    YAZIYI OKUMALISINIZ. BELKİ EKLİCEK-ÇIKARTACAK ŞEYLERİNİZ VARDIR, BİZİ AYDINLATIRSINIZ.

    http://www.zaman.com.tr/yazar.do?yazarno=1048 (orjinal yazı)
    http://www.ilk-kursun.com/haber/104554 (y.özdilin yazı)



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi aksinaletinsan -- 22 Mayıs 2012; 20:38:32 >







  • Yalçın Küçük Hoca
    Bu yalanı ortaya çıkarttı
    Hasan Tahsin isimli zatın asıl ismi
    Osman Nevres olup
    Sabetaycıların mezarlığı olan İstanbul/Bülbülderesinde yatmaktadır
    Kurtuluş Savaşı mücadelesinin
    İlk kurşunu Hatay Dörtyol'da atılmış



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi nocen -- 24 Mayıs 2012; 18:04:40 >
  • tarihimizden çıkartacak birşey daha bulduk. ne güzel.
  • Tarih hakikaten garip bir yapıya sahiptir. Senelerce doğru bildiklerinizin yanlış, yanlış bildiklerinizin ise doğru olduğu bir şekilde ortaya çıkar. Yukarıda verdiğiniz örnek gibi, özellikle Cüneyt Arkın ve Kartal Tibet filmleri ile büyümüş nesil de Osmanlı döneminde oğlancılığın ne kadar makbul olduğunu kabul etmekte zorlanırlar.

    Tarih oldukça subjektif bir bilimdir ve nereden bakarsanız, neye ihtiyaç duyarsanız ona göre bir cevap yakalarsınız.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: nocen

    Yalçın Küçük Hoca
    Bu yalanı ortaya çıkarttı
    Hasan Tahsin isimli zatın asıl ismi
    Osman Nevres olup
    Sabetaycıların mezarlığı olan İstanbul/Bülbülderesinde yatmaktadır
    AKaurtuluş Savaşı mücadelesinin
    İlk kurşunu Hatay Dörtyol'da atılmış

    en başından söylemeliyim ki, önceden okuduğum şeyleri net olarak aklımda tutamam. tuttuğum kadarıyla konuya ve alıntıladığım mesaja cevap vermek istiyorum.


    öncelikle, hasan tahsin, ya da osman nevres recep diyelim; ismi bir dönem kitaplarda geçmediyse bu, izmir'in işgaline karşı ilk kurşun attığı söylemini yalanlar mı?

    osman nevres, daha önce trablusgarp savaşı zamanında fransa'da gördüğü Türklük aleyhine propoganda yapan bir sinemaya da defalarca ateş etmiştir. zaten ihtilalcilerin arasına ilk alındığında "vatan için gözünü kırpmadan canını verecek biri" olarak takdim edilmiş biridir kendisi.

    yine, savaş döneminde, balkan ülkelerini örgütlemeye çalışan casus buxton'ları, romanya turnesinde bir konferans çıkışı vurmuştur. romanya, ittifak devletlerince işgal edilene kadar da hapis yatmıştır.


    "Hasan tahsin'in asıl ismi osman nevres'tir" diyerek bir şeyi çürütmüş olmuyorsunuz ki.
    romanya'daki suikastin ardından yıllarca hapiste kalmış ve verem olmuştur osman nevres. oradan kurtarılmasının ardından, tedavisi için isviçre'deki bir hastaneye, o zamanın tabiriyle sanatoryuma gönderilmiştir. tabi osman nevres ismi, ünlü suikast nedeniyle çok risklidir, sonuçta güvenliğini sağlamak adına sahte bir isimle isviçre'ye yollanır. HASAN TAHSİN.

    ee? yani hasan tahsin değil de osman nevres ise adı, ne değişir?

    hasan tahsin, sanatoryum'da okuduğu haberler ile savaşın aleyhimizde sonuçlanacağını anladığında, yanlış bilmiyorsam 1917 veya 18 yılında, yakın arkadaşına ingiltere'ye gidip avam kamarasını havaya uçuracağını söyleyerek, tedavisini yarıda bırakıp ortadan kaybolur. ancak zaten aranmaktadır, bir daha ortaya izmir'de çıkar. izmir'e gelme nedenini ise, yaşanacak kötü olayları en iyi şekilde gözleyebileceği yerin izmir olmasına bağlamıştır. ayrıca vatanını ne kadar sevdiğini de en iyi burada kanıtlayabileceğini söylemiştir.

    hasan tahsin, izmir'de bir gazete çıkarmaktaydı, işgale karşı bir şeyler yapmak için uğraşmıştır. bu gazetenin osmanlıca adını hatırlamıyorum, bugünün dilinde insan haklarıdır. 14 mayıs gecesi de ilhak'a karşı olanlar cemiyetinin bir mitingine katıldığı da bilinir.

    işgal günü ise anlatılanların ortak noktasına göre yunan birliği bayraktarını ve bir subayını öldürmüştür. daha sonrası farklı anlatılıyor ancak temelde hasan tahsin'in geri kaçtığı ancak vurulduğunu anlatır. cesedi 3 gün 3 gece vurulduğu yerde açıkta bekletilmiştir.



    bülbülderesi'nde falan yatmamaktadır hasan tahsin. cesedi, amerikan askerlerince kaldırılmıştır. oradaki mezar semboliktir ve kendisi ile alakası yoktur.


    ilk kurşunun dörtyol'da atıldığını, tarih ile ilgilenen çoğu kişi zaten bilir. hasan tahsin, daha çok izmir'in işgaline karşı ilk kurşun atan kişi olarak tanınmıştır. kurtuluş savaşı'nda üstünde durulan savaşlar yunanlar ile yapıldığı için, "işgale karşı ilk kurşun" tabirini kullananlar olmuştur, yanlış tabirdir ama tamamen yanlış denemez. iki olay arasında aylar vardır, orasını da eklemek gerek.


    osman nevres ya da hasan tahsin'in propogandasının yapılmaması gayet doğal değil mi? Atatürk döneminde ittihatçıların tehditleri hep sürmüştür. hatta suikast girişimleri de vardır. bu durumda, hasan tahsin gibi teşkilat-ı mahsusa silahşörü birinin propogandasının yapılması normal mi olurdu?
    bunun tek nedeni, ittihatçı geçmişi de değildir, daha sonra osmanlı'nın rum ve ermeni'leri yok etmeye çalıştığını da iddia etmiştir.
    bugün bakarsanız, hasan tahsin'in reklamının yapılmaması, size bu olayın yanlış olduğunu düşündürebilir; ama tarih bugünden yargılanamaz, o günün şartlarıyla düşünmek zorundasınız.


    ayrıca, yalçın küçük mü referansımız? önüne gelen herkese "sebatayist" diyen bir insandır ve dün pkk kongrelerinde koşarken bugün "Atatürkçüyüm" diye dolanabilecek değişikliktedir. ittihatçılar, abdülhamit zamanında mason örgütleri ile ilişki içine girmiştir bir dönem. ama bu ilişki masonluk ya da sebatayizm nedeniyle değildir, MUTUALİZM nedeniyledir.




  • güzel yazmıssınız.ok. ama yazarın dediği,
    hiçbir resmi kaynak yok.
    benim takıldıgım nokta bu.

    yani, izmirin işgali 1919, yazar 1970 te patladı bu adam diyor. arada 50 koca yıl var.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: fizisyen

    güzel yazmıssınız.ok. ama yazarın dediği,
    hiçbir resmi kaynak yok.
    benim takıldıgım nokta bu.

    yani, izmirin işgali 1919, yazar 1970 te patladı bu adam diyor. arada 50 koca yıl var.



    mesaj bana ithafen ise, yazıyı zaten önceden hatırladıklarımı göz önüne alarak yazdım. lise yıllarından kalma olduğu için bazı hatalar olabilir ama genel hatlarıyla doğrudur. cemal kutay'ın bazı yazılarından, anılardan yaptığı alıntılardan başka bir şey hatırlamıyorum şimdilik. ama hasan tahsin'in anıları değilse de teşkilat-ı mahsusa'dan çok yakın 1-2 arkadaşından birinin anıları mutlaka kaynakların başında gelir.
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Pelin Batu neden bu kadar ateşli?
    10 yıl önce açıldı
    Daha Fazla Göster
  • quote:

    Orijinalden alıntı: webbie

    Tarih hakikaten garip bir yapıya sahiptir. Senelerce doğru bildiklerinizin yanlış, yanlış bildiklerinizin ise doğru olduğu bir şekilde ortaya çıkar. Yukarıda verdiğiniz örnek gibi, özellikle Cüneyt Arkın ve Kartal Tibet filmleri ile büyümüş nesil de Osmanlı döneminde oğlancılığın ne kadar makbul olduğunu kabul etmekte zorlanırlar.

    Tarih oldukça subjektif bir bilimdir ve nereden bakarsanız, neye ihtiyaç duyarsanız ona göre bir cevap yakalarsınız.

    Aynı şekilde sevicilik.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: hashus1099

    quote:

    Orijinalden alıntı: fizisyen

    güzel yazmıssınız.ok. ama yazarın dediği,
    hiçbir resmi kaynak yok.
    benim takıldıgım nokta bu.

    yani, izmirin işgali 1919, yazar 1970 te patladı bu adam diyor. arada 50 koca yıl var.



    mesaj bana ithafen ise, yazıyı zaten önceden hatırladıklarımı göz önüne alarak yazdım. lise yıllarından kalma olduğu için bazı hatalar olabilir ama genel hatlarıyla doğrudur. cemal kutay'ın bazı yazılarından, anılardan yaptığı alıntılardan başka bir şey hatırlamıyorum şimdilik. ama hasan tahsin'in anıları değilse de teşkilat-ı mahsusa'dan çok yakın 1-2 arkadaşından birinin anıları mutlaka kaynakların başında gelir.

    şöyle demek istedim. sizde internette çok yerde okudugum şeyleri yazmıssınız. güzel şeyler.
    ama ben bununla ilgili kaynakların veya bu adamın neden olaydan 50 yıl sonra anlatıldıgını anlamadım.
    yani olay gerçek diyelim, (yazar kaynak yok diyor) , heryıl 1 cümle eklense 50 yılda 50 cümle olur ve gercekten efsane oluyor.
    buna anlam veremiyorum ben.


    """İnce, uzun, siyah takım elbiseli bi delikanlı fırladı ortaya, aniden... 'Olamaz' diye bağırıyordu, 'böyle güle oynaya giremezler'!
    Son sözü buydu. (...)
    Bastı tetiğe, peş peşe, trak trak trak...""" mübalaaa mı, efsanemi...
    anlatabilmişimir umarım ne demek istediğimi.

    bakınız adam heykeli ben diktim diye cevap vermiş ve sadece haberi yazan gazeteciye atıfta bulunmuş, şu kaynakta bu var
    bu kaynakta yazıyor bile dememiş.
    http://www.egetelgraf.com/index.php?option=com_k2&view=item&id=3195:hasan-tahsin-ger%C3%A7ektir&Itemid=2


    webbie de sölüyor, tarih garip bir yapıya sahip.
    ama olmamalı. çünkü tarih yaşanmışlıktır.
    gizli saklı yalan eksik olmamalı.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi aksinaletinsan -- 24 Mayıs 2012; 12:14:25 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: hashus1099







    "Hasan tahsin'in asıl ismi osman nevres'tir" diyerek bir şeyi çürütmüş olmuyorsunuz ki.
    romanya'daki suikastin ardından yıllarca hapiste kalmış ve verem olmuştur osman nevres. oradan kurtarılmasının ardından, tedavisi için isviçre'deki bir hastaneye, o zamanın tabiriyle sanatoryuma gönderilmiştir. tabi osman nevres ismi, ünlü suikast nedeniyle çok risklidir, sonuçta güvenliğini sağlamak adına sahte bir isimle isviçre'ye yollanır. HASAN TAHSİN.

    hasan tahsin, sanatoryum'da okuduğu haberler ile savaşın aleyhimizde sonuçlanacağını anladığında, yanlış bilmiyorsam 1917 veya 18 yılında, yakın arkadaşına ingiltere'ye gidip avam kamarasını havaya uçuracağını söyleyerek, tedavisini yarıda bırakıp ortadan kaybolur. ancak zaten aranmaktadır, bir daha ortaya izmir'de çıkar. izmir'e gelme nedenini ise, yaşanacak kötü olayları en iyi şekilde gözleyebileceği yerin izmir olmasına bağlamıştır. ayrıca vatanını ne kadar sevdiğini de en iyi burada kanıtlayabileceğini söylemiştir.


    bülbülderesi'nde falan yatmamaktadır hasan tahsin. cesedi, amerikan askerlerince kaldırılmıştır. oradaki mezar semboliktir ve kendisi ile alakası yoktur.


    ilk kurşunun dörtyol'da atıldığını, tarih ile ilgilenen çoğu kişi zaten bilir. hasan tahsin, daha çok izmir'in işgaline karşı ilk kurşun atan kişi olarak tanınmıştır. kurtuluş savaşı'nda üstünde durulan savaşlar yunanlar ile yapıldığı için, "işgale karşı ilk kurşun" tabirini kullananlar olmuştur, yanlış tabirdir ama tamamen yanlış denemez. iki olay arasında aylar vardır, orasını da eklemek gerek.


    osman nevres ya da hasan tahsin'in propogandasının yapılmaması gayet doğal değil mi? Atatürk döneminde ittihatçıların tehditleri hep sürmüştür. hatta suikast girişimleri de vardır. bu durumda, hasan tahsin gibi teşkilat-ı mahsusa silahşörü birinin propogandasının yapılması normal mi olurdu?
    bunun tek nedeni, ittihatçı geçmişi de değildir, daha sonra osmanlı'nın rum ve ermeni'leri yok etmeye çalıştığını da iddia etmiştir.
    bugün bakarsanız, hasan tahsin'in reklamının yapılmaması, size bu olayın yanlış olduğunu düşündürebilir; ama tarih bugünden yargılanamaz, o günün şartlarıyla düşünmek zorundasınız.


    ayrıca, yalçın küçük mü referansımız? önüne gelen herkese "sebatayist" diyen bir insandır ve dün pkk kongrelerinde koşarken bugün "Atatürkçüyüm" diye dolanabilecek değişikliktedir. ittihatçılar, abdülhamit zamanında mason örgütleri ile ilişki içine girmiştir bir dönem. ama bu ilişki masonluk ya da sebatayizm nedeniyle değildir, MUTUALİZM nedeniyledir.

    Çürüten ben değilim, cinayet suçlusu olduğunu bilmiyordum
    Bülbülderesinde yatmadığı bilgisine nasıl ulaştınız?
    Mezarın sembolik olduğu sizin yorumunuz mu?
    Bir vatanseverin ne dini ne ırkı beni ilgilendirmez
    Referansım çokça Y.Küçük'tür.
    Evet gitmiş kürtlere 'bugün en değerli baş kürt başıdır' demiştir
    Bana göre akıllı olun demiştir
    apoyla da görüşmüştür
    Hoca ile yaptığı görüşmelerden çok etkilendiğini bizzat kendi dile getirmiştir
    apo ermeni kimliğini biliyordu,ama ermeni tehcirini Türklerin değil sabetaycıların yaptığını o da bir çoğumuz gibi hocadan öğrendi
    Hoca 'apo düşerse barzani yükselir' diyor-du,doğru çıkmadı mı?




  • quote:

    Orijinalden alıntı: fizisyen

    quote:

    Orijinalden alıntı: hashus1099

    quote:

    Orijinalden alıntı: fizisyen

    güzel yazmıssınız.ok. ama yazarın dediği,
    hiçbir resmi kaynak yok.
    benim takıldıgım nokta bu.

    yani, izmirin işgali 1919, yazar 1970 te patladı bu adam diyor. arada 50 koca yıl var.



    mesaj bana ithafen ise, yazıyı zaten önceden hatırladıklarımı göz önüne alarak yazdım. lise yıllarından kalma olduğu için bazı hatalar olabilir ama genel hatlarıyla doğrudur. cemal kutay'ın bazı yazılarından, anılardan yaptığı alıntılardan başka bir şey hatırlamıyorum şimdilik. ama hasan tahsin'in anıları değilse de teşkilat-ı mahsusa'dan çok yakın 1-2 arkadaşından birinin anıları mutlaka kaynakların başında gelir.

    şöyle demek istedim. sizde internette çok yerde okudugum şeyleri yazmıssınız. güzel şeyler.
    ama ben bununla ilgili kaynakların veya bu adamın neden olaydan 50 yıl sonra anlatıldıgını anlamadım.
    yani olay gerçek diyelim, (yazar kaynak yok diyor) , heryıl 1 cümle eklense 50 yılda 50 cümle olur ve gercekten efsane oluyor.
    buna anlam veremiyorum ben.


    """İnce, uzun, siyah takım elbiseli bi delikanlı fırladı ortaya, aniden... 'Olamaz' diye bağırıyordu, 'böyle güle oynaya giremezler'!
    Son sözü buydu. (...)
    Bastı tetiğe, peş peşe, trak trak trak...""" mübalaaa mı, efsanemi...
    anlatabilmişimir umarım ne demek istediğimi.

    bakınız adam heykeli ben diktim diye cevap vermiş ve sadece haberi yazan gazeteciye atıfta bulunmuş, şu kaynakta bu var
    bu kaynakta yazıyor bile dememiş.
    http://www.egetelgraf.com/index.php?option=com_k2&view=item&id=3195:hasan-tahsin-ger%C3%A7ektir&Itemid=2


    webbie de sölüyor, tarih garip bir yapıya sahip.
    ama olmamalı. çünkü tarih yaşanmışlıktır.
    gizli saklı yalan eksik olmamalı.



    öncelikle, internette çoğu yerde yazması doğal.
    50 yıl sonra gündeme gelmesi hakkındaki önermemi ben sundum, bana göre de geçerliliği bir hayli yüksektir.

    her yıl 1 cümle eklendiği konusu ne kadar gerçeği yansıtır, ne kadar doğrudur bilinmez. bizim burada tartıştığımız, gerçekten hasan tahsin o kurşunu atmış mıdır konusu. yanlış bilmiyorum umarım. istedikleri kadar allayıp pullasınlar, bu bizim konumuz değil.

    orada "tetiğe bastı" yerine "helikopterden helikoptere atlarken akrobasi yaptı" ifadesi olsa da bir şey değişmez. insanların abartmasından değil, kemik bir şeyden bahsediyorum; o kurşun atıldı mı?

    tarihin gizli saklı, yalan, eksik olmamasını ben de isterim. ama sonuçta geçmişte olan olayların aktarılmasında öznellik her daim olmuştur, olacaktır. bugün dahi insan ilişkilerinde yaşananları net bir şekilde söyleyemiyoruz. iki kişi arasında yaşanan olaylar dahi, kişiler tarafından farklı şekilde anlatılmakta. insanın olduğu yerde doğaldır bu.

    bu konuda mustafa armağan'ın referans alınması da benim için manidardır. cumhuriyet tarihi konusunda bir şey bulup kendi ideolojik emelleri doğrultusunda yorumlar yapmak, mustafa armağan'ın motor gelişimlerindendir zaten. işgal izmir'inde yapılmış bir hareket, yani devletin resmi kaynaklarında tonlarca belge beklemek son derece yanlış olur. kişisel anılar bu konuda dayanak olabilir.

    40 yıl öncesine kadar bir şeyin çıkmamış olması, o olayın olmadığı manasına gelmez. tunceli harekatı şimdi ortaya çıktı diye yok diyemeyiz (bugün beyinlere soktukları manada bir şey olmadığı da açık aslında, yine ideoloji peşindekilerin beyin yıkaması olarak düşünüyorum).

    ya da o dönemin, şimdi bilinmeyen bir çok olayı olması, o olayların olmadığını göstermez. eğer böyle bir olay biliniyor da ortaya çıkarılmamışsa, bunun siyasi bir hamle olduğu açıktır.




  • evet varsa böle bir olay kesinlikle ortaya çıkarılmalı. 50 yıl boyuncada bu ülkede kimse anı kitabı filan çıkarmamış olsa gerek :)
    yanlış anlaşılmasın, seni sorgulamıyorum ben. öylede bir niyetim yok.
    benim sorguladıgım bu kadar önemli bir konuda, bu olay hakkında yazı olmaması.
    link verdimya, heykeli diken adam bile belgeleri şunlardır demiyor, araştırsın ögrnsin diyor.

    siyasi istismar olayı oldugunu ben düşünmüyorum.. çünkü 80 e kadar heryerde chp var.

    (yazarın kim oldugu kullandıgı belgeler gercekse öenmsiz benim için)
  • Bu tür olaylar milletleşmenin gereğidir
    Birileri parlatılıp cilalanıp halka sunulup öğretilecek
    Doğrudur yanlıştır anlamında değil
    Halk milletleştirilip millileştirilecek
    Bir devlet böyle kurulur-du ancak
    1958 de Ben Gurion'un Türkiye'ye yaptığı artık gizlenemeyen ziyaret ki
    Toplantıda hizmetkarların bile sadece büyükelçilerden oluşması gizliliğin önemini göstermeye yeter
    'Tamamlayan Kavimler' tabirinin temelinin atıldığı toplantıdır
    Ve yıllar sonra
    Erbakanla yıllarca birlikte siyaset yapan
    Süleyman Arif Emre
    SİYASETTE 35 YIL
    Adlı kitabında şöyle bir anekdota yer vermektedir:
    Uluslararası bir toplantıda bir sözcü
    “Dünyada 4 devlet Yahudiler tarafından doğrudan yönetiliyor.
    Bunlar ABD, Fransa, Türkiye ve İsrail’dir” derken oturumu izlemekte olan Türk diplomatlar itiraz etmemişlerdir!
    -------
    Konuyu saptırmak gibi bir amacım yok
    Ama bu dehlizlerde ielrlemek insanı
    Nerelere götürebilir kabilindendir yazılanlar




  • quote:

    Orijinalden alıntı: fizisyen

    evet varsa böle bir olay kesinlikle ortaya çıkarılmalı. 50 yıl boyuncada bu ülkede kimse anı kitabı filan çıkarmamış olsa gerek :)
    yanlış anlaşılmasın, seni sorgulamıyorum ben. öylede bir niyetim yok.
    benim sorguladıgım bu kadar önemli bir konuda, bu olay hakkında yazı olmaması.
    link verdimya, heykeli diken adam bile belgeleri şunlardır demiyor, araştırsın ögrnsin diyor.

    siyasi istismar olayı oldugunu ben düşünmüyorum.. çünkü 80 e kadar heryerde chp var.

    (yazarın kim oldugu kullandıgı belgeler gercekse öenmsiz benim için)

    öncelikle, 80'e kadar chp var demek ne kadar doğru olur? 1950'den itibaren chp'nin bir ağırlığı yok, çoğunluğu yok.
    "hasan tahsin" zaten çokça tanınan biri değildir. karambole ölmüş bir silahşörün bilinmemesi gayet doğal değil midir?
    zaten hasan tahsin izmir'e geldiğinden, arkadaşlarının haberi aylar sonra oluyor. o da en yakın silah arkadaşları. kaç anıda yer alabilir ki kendisi zaten?
    mustafa armağan konusuna gelirsek, bu belgeler neyi ispat eder?


    1) Onlarca ciltlik "Atatürk'ün Bütün Eserleri"nin indeksini taradım, Hasan Tahsin adlı milletvekillerinin ismi geçtiği halde, Atatürk "sizin Hasan Tahsin"den tek kelimeyle söz etmiyor. Bunu Atatürk'ün İngilizlerden çekinmesine mi bağlıyorsunuz yoksa onun ilk kurşunu sıktığından haberdar olmayışına mı? Yoksa unutkanlık veya dalgınlığına mı?

    2) Hasan Tahsin'in "Hukuk-ı Beşer" gazetesinde (6 Mart 1919) Damat Ferid Paşa'yı "seçkin bir sima, yüksek bir şahsiyet" diye övmüş olmasını nasıl yorumluyorsunuz?

    3) İşgal sırasında Müslüman kadınların açılıp saçılmasını ve eğlence yerlerine gitme serbestliğini savunan birinin normal olduğu söylenebilir mi? (Gazetesi bu yüzden Nureddin Paşa tarafından kapattırılmıştır.)

    4) Vali Rahmi Bey'in oğlunu kaçırtan Çerkes Ethem'i övdüğünü biliyor muydunuz?




    1-) Atatürk, hasan tahsin'den bahsetmek zorunda mı? Atatürk, bugüne kadar istanbul işgaline karşı direndiği için ölmüş kaç kişiden söz etmiş kitabında? yani hasan tahsin'den söz etme zorunluluğu nereden geliyor?

    2-) hasan tahsin'in, damat ferit'i övmesinin ne gibi bir önemi var? hasan tahsin'in zaten ermeni ve rum katliamı yaptığımızı iddia ettiğini de söylemiştim zaten. hatta ve hatta, hasan tahsin isminin Atatürk döneminde önemsenmemesine bir sebep olarak da göstermiştim bunu. gayet benim düşüncemi kanıtlar niteliktedir.

    3-) konuyla alakasını çözemedim.

    4-) çerkes ethem'i, rahmi bey'in oğlunu kaçırdığı için mi övmüş? şu bilinir ki, düzenli orduya geçilene kadar kurtuluş savaşına büyük katkısı olmuştur çerkez ethem'in. ethem, bizimle ters düşmeden önce ölmüştür hasan tahsin.




    mustafa armağan bir tarihçi değildir. ne lisans ne de yüksek lisans çalışması vardır tarih ile ilgili. bunun yanında, tarihi açıklar yakaladığını sanıp büyük yanlışlar da yapmıştır. özellikle büyük taarruz ile sarıkamış'ı bir tutup Atatürk ile enver paşa'yı karşılaştıracak kadar askeri strateji ve şartların irdelenmesinden yoksun biri olmasına rağmen, bir de tarihi alt üst ettiğini sanır. açıkçası, mustafa armağan bağlı bulunduğu gazetenin ideolojik tarihçiliğini yapmakla görevli, öznellikten uzak ve tarih adına akademik bir değeri olmayan biridir. sinan meydan, defaten kendisinin mesnetsiz iddialarına yanıt vermiştir. keşke daha önce dizinini oluştursaydım, görünen o ki önümüzdeki yıllarda çok ihtiyacım olacak.


    hasan tahsin, bugüne kadar düşmana karşı direnmiş, bu sırada ölmüş belki de onlarca kişiden biridir. yani hiçbirini de tek tek baş tacı yapmamışlar cumhuriyet zamanında, hasan tahsin'e ilgi gösterilmemesi beni şaşırtmıyor.
    sonradan bu kadar el üstünde tutulması ise, izmirlilerin şaşa merakı ile ilişkilendirilebilir. kendilerine bir sembol yaratmışlar, daha sonra Türkiye'ye yayılmış bu da. daha öte bir şey değil, çürütülmeye çalışılmasını ise anlayamıyorum. anlamlı olan tek şey, mustafa armağan'ın bu konuya bu kadar eğilmesidir, bana gerekli mesajı vermiştir zaten




  • İddia deli zırvası! Hasan Tahsin diye biri yok demek her babayiğitin sergileyebileceği türden bir zırvalık değildir. Hayatı da bilinir, yaptıkları da. Büyük kütüphanelerde Hukuk-u Beşer'in orijinal nüshalarına ulaşmak mümkündür sanırım. 19 Şubat 1919 tarihli başyazısından bir kesit: "Uyan ey Türk oğlu uyan! Ey medeniyet-i ilahiye mutekit, islamlığın ateşin hararetiyle kalbi, ruhu pür heyecan olan müslüman Türk uyan!... sana suikast ediyorlar. Seni meskeninden, mabedinden, mabudundan, harim-i ailen ve namusundan cüda düşürmek, senin muazzezatınla adi oyuncaklar gibi oynamak istiyorlar."

    Namümkün ama velev ki Hasan Tahsin diye biri olmasın, bu durumda yaratılmış efsane kimi ve neden rahatsız eder? Madem efsane öyleyse niye silmeye çalışıyorlar?

    Yaptıkları ortada. Hainlerin yaptıkları da ortada. Eğer iddia edildiği gibi Sabetaycı ise hain padişahçı olmak mı iyidir, kahraman sabetaycı mı?

    Ruhun şad olsun Recep oğlu Osman Nevres. 93 yıl sonra bile titretmeye devam ediyorsun düşmanlarını!




  • hakkında hiç birşey olmaması dahada kötü. tabiki belgeye ihtiyaç var.
    yoksa şuanki durumua düşüyorum :))

    metne bakılırsa , ""İnce, uzun, siyah takım elbiseli bi delikanlı fırladı ortaya, aniden""
    ""bu kadar el üstünde tutulması ise, izmirlilerin şaşa merakı ile ilişkilendirilebilir. kendilerine bir sembol yaratmışlar,
    daha sonra Türkiye'ye yayılmış bu da. daha öte bir şey değil, ""
    buda olası.

    başka bir gariplikte gzatecile cemiyetinin yazısındaki
    "Dünya milletlerine, Yunanlıların İzmir'e çıkarken bir zulüm makinası gibi davrandıkları
    gerçeğini kabul ettirebilmek için çırpındığımız o sıralarda, onlara karşı ilk kurşunun tarafımızdan sıkıldığından da, elbette söz edemezdik."

    bu cümle bagımsızıgın ruuhuna tamamen ters 1919 u hiçe saymaktır...

    o zaman tarafım adına, yukardaki mesajların birinide göz önüne alarak, "çok kurcalamadan", gerçekleri bilmeden-bilemeden
    ""bu kadar el üstünde tutulması ise, izmirlilerin şaşa merakı ile ilişkilendirilebilir. kendilerine bir sembol yaratmışlar,
    daha sonra Türkiye'ye yayılmış bu da. daha öte bir şey değil, "" cümlesi ile kapatıyorum.




  • Korkmakta haklılar. Niyetlendikleri an milyonlarca Hasan Tahsin tepeleyecek yine onları.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: fizisyen

    hakkında hiç birşey olmaması dahada kötü. tabiki belgeye ihtiyaç var.
    yoksa şuanki durumua düşüyorum :))

    metne bakılırsa , ""İnce, uzun, siyah takım elbiseli bi delikanlı fırladı ortaya, aniden""
    ""bu kadar el üstünde tutulması ise, izmirlilerin şaşa merakı ile ilişkilendirilebilir. kendilerine bir sembol yaratmışlar,
    daha sonra Türkiye'ye yayılmış bu da. daha öte bir şey değil, ""
    buda olası.

    başka bir gariplikte gzatecile cemiyetinin yazısındaki
    "Dünya milletlerine, Yunanlıların İzmir'e çıkarken bir zulüm makinası gibi davrandıkları
    gerçeğini kabul ettirebilmek için çırpındığımız o sıralarda, onlara karşı ilk kurşunun tarafımızdan sıkıldığından da, elbette söz edemezdik."

    bu cümle bagımsızıgın ruuhuna tamamen ters 1919 u hiçe saymaktır...

    o zaman tarafım adına, yukardaki mesajların birinide göz önüne alarak, "çok kurcalamadan", gerçekleri bilmeden-bilemeden
    ""bu kadar el üstünde tutulması ise, izmirlilerin şaşa merakı ile ilişkilendirilebilir. kendilerine bir sembol yaratmışlar,
    daha sonra Türkiye'ye yayılmış bu da. daha öte bir şey değil, "" cümlesi ile kapatıyorum.

    bağımsızlık ruhuna tabi ters bu söylenenler. ama şu da var, orada yapılan zulümden bahsederken ilk kurşunun kendilerinden geldiği de bir dezavantaj oluşturabilir. tabi haklı olarak, bunu bir bahane olarak da görebilir insanlar.

    genel olarak bu konunun belirsiz olduğunu kabul etmemek mümkün değil, ama o son cümle bana açıkça doğru geliyor. bugüne kadar düşmana tek başına kurşun sıkmış kişiler vardır, sadece hasan tahsin'in bu kadar öne çıkarılmasının başka mantıklı nedeni var mıdır?




  • Sütçü İmam Ali????
  • İlk kurşun ibaresi doğru olmayabilir ama batı cephesinde İzmir'in işgali sırasında Kordona Çıkartma yapan Yunan birliklerine ilk ateş eden Hasan Tahsindir. (O. Nevres) İlk kurşunu bir yunan subayına isabet ettirebilmiştir ama daha sonra olay yerinde vurulur ve süngülenir. Ardın da civardaki yatılı askeri öğrencilerin olduğu birliğe saldırılar ve kordonda kutlama yapan rumlarla birlikte bu evlatlarımızı linçle şehit ederler.

    Konu ile ilgili Hasan İzzettin Dinamo'nun Kutsal İsyan/Kutasl Barış Adlı 9 ciltlik kitabını okuyabilirsiniz Bütün Mücadele dönemi ayrıntılı bir şekilde anlatılıyor.
  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.