Şimdi Ara

Gün Gün Madde Madde Beklenen III. Dünya Savaşı (82. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
5 Misafir - 5 Masaüstü
5 sn
17.061
Cevap
535
Favori
1.094.897
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
431 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 8081828384
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Konu Güncelleme;



    ABD'nin destroyeri Rusya Pasifik Filosu'nun üssüne yaklaştı


    ABD Deniz Kuvvetleri'nden yapılan açıklamada, 'USS McCampbell' adlı güdümlü füze destroyerinin Rusya'nın Pasifik Filosu'nun bulunduğu üssün çok yakınından geçtiği duyuruldu.


    https://tr.sputniknews.com/rusya/201812061036506197-abd-destroyer-rusya-pasifik-filosu-ussune-yaklasti/
  • Konu Güncelleme;



    İsrailli yetkiliden "Lübnan'a girmek zorunda kalabiliriz" açıklaması



    İsrailli üst düzey bir yetkili "İran'dan silah transferine yönelik bir koridor olması durumunda Lübnan'a girebileceklerini" söyledi.



    https://tr.sputniknews.com/ortadogu/201812061036510018-israilli-yetkili-lubnana-girmek-zorunda-kalabiliriz-aciklamasi/


    ------------------------------------------------


    Konu Güncelleme;




    Türkiye, ABD’nin vuruş gücünü zayıflatabilir


    Pentagon’un ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan, Rusya’nın Kerç Boğazı’ndaki Ukrayna’ya yönelik eylemlerine yanıt olarak, İstanbul Boğazı'ndan Karadeniz’e savaş gemilerinin geçişiyle ilgili olarak Türkiye’nin bilgilendirilmesini talep ettiği ortaya çıktı.



    https://tr.sputniknews.com/analiz/201812061036510328-turkiye-abd-rusya-kerc-bogazi-ukrayna/


    -------------------------------------------------------------------------------



    Konu Güncelleme;



    Putin'den Avrasya Ekonomik Birliği'ne dolarsız ödeme sistemi geliştirme önerisi



    Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, doların ekonomideki payının azaltılması için Avrasya Ekonomik Birliği (AEB) ülkelerine ortak ödeme sistemi oluşturmayı önerdi. Putin'in gündeminde ortak enerji pazarı kurulması da vardı.



    https://tr.sputniknews.com/rusya/201812061036509332-putinden-avrasya-ekonomik-birligine-dolarsiz-odeme-sistemi-gelistirme-onerisi/


    --------------------------------------------------




  • Konu Güncelleme;



    ABD ordusundan Ukrayna semalarında 'olağan dışı' uçuşlar


    https://tr.euronews.com/2018/12/06/abd-ordusundan-ukrayna-semalarinda-olagan-disi-ucuslar
  • Ukrayna kabinesi Karadeniz'deki birliklerine sorgusuz atış izni verdi. Hadi bakalım Karadeniz kaynıyor.
  • Konu Güncelleme;



    Putin’e ABD’ye savaş ilan ettirdiler



    Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, DC Comis’in ‘Doomsday Clock’ isimli çizgi romanına ‘misafir oldu.’ Putin ‘kötü ve saldırgan’ olarak resmedildiği çizgi romanda ‘bir bahaneyle’ ABD’ye karşı savaş ilan ediyor.



    https://tr.sputniknews.com/yasam/201812071036524851-putin-abd-savas-dc-comics/


    https://pbs.twimg.com/media/DtvqW2mW4AAR_tF.jpg


    https://pbs.twimg.com/media/Dts_mltVYAAlPIl.jpg




  • KOnu Güncelleme;


    Lavrov: ABD, Rusya'dan INF kapsamında test edilen füze sistemini yasaklamasını istiyor



    ABD'nin Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Anlaşması'nı (INF) ihlal ettiği gerekçesiyle Moskova yönetiminden 9M729 füze sistemlerini geliştirmeyi durdurmasını veya modifiye etmesini istemesini değerlendiren Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Washington'un INF kapsamında test edilen füze sistemlerinin yasaklanmasını istediğini belirtti.



    https://tr.sputniknews.com/rusya/201812071036526212-lavrov-abd-rusyadan-inf-kapsaminda-test-edilen-fuzeleri-yasaklamasini-istiyor/




  • Konu Güncelleme;





    İsrail'den Lübnan'a silah koridoru tehdidi: Tespit edersek gireriz




    https://tr.euronews.com/2018/12/07/israil-den-lubnan-a-silah-koridoru-tehdidi-tespit-edersek-gireriz
  • Konu Güncelleme;




    İsrail ordusu Lübnan sınırında uyarı ateşi açtı



    Lübnan haber ajansı NNA'nın haberine göre, İsrail askerleri Lübnan sınırında havaya ateş açtı. Olay, Mays El-Cabal kasabasının doğusundaki Kurum El-Şarki bölgesindeki Mavi Hat yakınlarında meydana geldi.



    https://tr.sputniknews.com/ortadogu/201812081036535278-israil-ordusu-lubnan-siniri-uyari-atesi-acti/


    -----------------------------------------------------


    Konu Güncelleme;



    Ankara'nın Montrö uyarınca Karadeniz'e geçit vermesi bile Rusya'yı rahatsız edecek bir gelişme olur'



    Aydın Sezer’e göre Jeffrey’nin Ankara temasları öncesi ‘Astana sürecinin fişini çekmeli’ mesajının hedefi, İran’ı süreçten ayrıştırmak ve Moskova-Tahran ilişkilerini ‘sorgulayan yeni bir cephe açılması’. Sezer’e göre Ankara’nın Montrö kuralları uyarınca yabancı ülke gemilerinin Karadeniz’e geçişine izin vermesi bile ‘Rusya’yı rahatsız eder’


    https://tr.sputniknews.com/ceyda_karan_eksen/201812081036534422-ankara-montro-karadeniz-gecit-rusya-rahatsiz/

    ---------------------------------------------------------------


    Fransa diken üstünde: Sarı Yelekliler eyleminde 'dördüncü perde' başlıyor



    https://tr.euronews.com/2018/12/07/fransa-diken-ustunde-sar-yelekliler-eyleminde-dorduncu-perde-basliyor




  • Konu Güncelleme;




    Çin'in Kanada Büyükelçisi, Çin Dışişleri Bakanlığı'na çağrıldı.


    Kanada Büyükelçisi'ni Dışişleri Bakanlığı'na çağıran Çin'in, Huawei CFO Mıng Vancou'nun tutuklanması sebebiyle Kanada'ya nota verdiği belirtildi. Vancou'nun tutuklanmasını çirkin bir eylem olarak niteleyen Çin Dışişleri Bakanlığı, Kanada'dan CFO'yu derhal serbest bırakmasını istedi aksi taktirde yaşanan olayın sonuçlarının ağır olacağını belirtti.



    http://www.hurriyet.com.tr/dunya/son-dakika-huawei-krizinde-yeni-gelisme-41045255




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Guest-8D3831EAD

    Bu mesaj silindi.
    2165 e kadar çıkmayacak yazıldı ya, kaçırmışsınız sanırım. 2166 yılında bekliyoruz.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: geng

    2165 e kadar çıkmayacak yazıldı ya, kaçırmışsınız sanırım. 2166 yılında bekliyoruz.

    Alıntıları Göster
    çok ani gelecek herkes hazırlıksız yakalanacak dünya nuh tufanında ki gibi temizlenecek İnşallah
  • Konu Güncelleme;




    İran Dışişleri Bakanı: ABD gereğinden fazla silah satarak bölgeyi barut deposu haline getirdi



    İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif, Washington yönetimini bölge ülkelerine ihtiyacın çok ötesinde silah satarak, bölgeyi adeta ‘barut deposu’ haline getirmekle suçladı.


    https://tr.sputniknews.com/ortadogu/201812081036536788-iran-disisleri-bakani-abd-bolgeyi-barut-deposu-haline-getirdi/
  • Konu Güncelleme;



    Poroşenko, ABD ve Avrupa'ya Rus gemilerine limanları kapatma çağrısı yaptı


    Fox News’e konuşan Ukrayna Devlet Başkanı Pyotr Poroşenko, ABD ve Avrupa’nın limanlarını Rus gemilerine kapatmaları gerektiğini söyledi.



    https://tr.sputniknews.com/avrupa/201812091036537754-porosenko-abd-avrupa-rus-gemilerine-limanlari-kapatma-cagrisi-yapti/
  • yavaş yavaş arkadaşlar yavaş yavaş, herkes hazırlansın bence adım adım geliyor mutlu son, bütün dünya arındırılacak






    Konu Güncelleme;


    RT: ABD, W78 termonükleer savaş başlığı geliştirme programını yeniden başlatacak



    ABD Nükleer Güvenlik İdaresi'nin W78 termonükleer savaş başlığı geliştirme programını yeniden başlatacağı belirtildi.


    https://tr.sputniknews.com/savunma/201812091036542534-rt-abd-termonukleer-savas-basligi-gelistirme-programi/


    ----------------------------------------------------------------------------------------------------------



    Konu Güncelleme;



    National Interest, NATO'nun karşılaşmak istemediği ölümcül Rus silahlarını yazdı

    https://tr.sputniknews.com/analiz/201812091036541348-national-interest-nato-olumcul-rus-silahlari/


    ------------------------------------------------------------------------------------------------------------


    Konu Güncelleme;




    Rus Ortodoks Kilisesi Patriği Kirill: Ukrayna'da bağımsız kilise kurulmasına izin verilemez




    Rus Ortodoks Kilisesi Patriği Kirill, Ukrayna'da bağımsız kilise kurulmasına izin verilemeyeceğini söyledi.




    https://tr.sputniknews.com/rusya/201812091036541806-rus-ortodoks-kilisesi-patrigi-ukraynada-bagimsiz-kilise-kurulmasina-izin-verilemez/



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-C72FBB06E -- 9 Aralık 2018; 18:24:32 >




  • Daha önceden eklenen bir haberin hatırlatması;




    Rus uzman Rusya ile ABD’nin arasında olası bir nükleer savaşın nasıl patlak verebileceğini anlattı



    https://tr.sputniknews.com/analiz/201811081036057829-rusya-ile-abd-arasindaki-olasi-nukleer-savas/
  • Rus savaş gemisi Hindistan'a indra Navy 2018 deniz tatbikatı için geldi



    yalnız adamların medyası basını olayı 3. dünya savaşı ile ilgili olarak yansıtıyor, basın galiba insanları hazırlıyor olası bir durum için bence bu savaş çok aniden gelecek kimseye itiraz hakkı vermeyecek şekilde aniden gerçekleşecek yani geri dönülemeyecek bir olay gerçekleştirecekler bence



    https://www.express.co.uk/news/world/1056504/world-war-3-russia-military-drills-vladimir-putin-donald-trump-nuclear-deal-sanctions




  • Konu Güncelleme;



    Bu siteyi takip etmenizi öneririm konuya abone olanlar ;


    https://sunsavunma.net



    AŞAĞIDA LİNKİ OLAN YAZIYI BAŞTAN SONA OKUMANIZI TAVSİYE EDERİM
    https://sunsavunma.net/abd-derin-devleti-rusya-ile-savasa-kararli/



    ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI
    Sahte Rusya masalı, özellikle de 2016 yılı başkanlık seçimleriyle ilgili olanlar, Amerikan Derin Devleti tarafından uydurulmuştur. Hillary Clinton ve John Podeste gibi şarlatanlar da Democratic National Committe’yi kullanarak anıtsal ve tarihi seçim hezimetine mazeret olarak kullanmak maksadıyla, sahte hikâyeyi daha da yaymışlardır. Bu şekilde Rusya ve Putin’e karşı Demokrat kin, maksatlı olarak yoğunlaştırılmaktadır. Bu kötü ve sahte komplo, Anglo-Amerikan Siyonist Eksen tarafından tasarlanmış ve Rusya’yı yargılamak için uluslararası koordineli bir çaba ile de desteklenmiştir.



    STRATFOR Başkanı, Dünya Hâkimiyeti için Anglo-Amerikan Siyonist Komplosunu Ortaya Çıkardı
    Bu nedenle sahte bayrak operasyonları düzenleyerek dünya çapında bir Rus fobisi oluşana kadar bütün suçu Rusya ve BRICS müttefikleri (Brezilya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika) üzerine yıkmak, dünya uluslarını Üçüncü Dünya Savaşının sıcak safhasına sokana kadar devam edecektir. Derin Devletin ajanları halen Yeni Dünya Düzenini oluşturmak maksadıyla durmaksızın çalışmaktadırlar Üçüncü Dünya Savaşı çıkararak Tek Dünya Devletinin kurulması, tıpkı Birinci Dünya Savaşında Uluslar Ligi ve İkinci Dünya Savaşında Birleşmiş Milletleri kurmak gibi nihai hedefleridir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-C72FBB06E -- 10 Aralık 2018; 18:10:41 >




  • Haluk DURAL – AKP’nin FEDERASYON HAZIRLIĞI BAŞLADI



    AKP’nin federasyon hazırlığı başladı!

    Özet : Almanya’da Federal Konseyi ziyaret eden AKP heyeti başkanı, AKP İstanbul Milletvekili ve Parlamentolar arası Birlik Türk Grubu Başkanı Ravza Kaçakçı bu teması “Federal sistem hakkında bilgi alışverişinde bulunduk” diyerek sosyal medyada paylaştı.[[1]]



    Batı emperyalizminin ve günümüzdeki lideri ABD’nin gerek Osmanlı döneminde ve gerekse günümüzde Türk topraklarında birleşik ve yekvücut bir bağımsız devlete tahammülleri yoktur. Geçmişte modernlik ve ıslahat adı altında eyalet, günümüzde demokratikleşme soslu yerelden yönetim için federasyon modelleri, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin topraklarının bölünmesi ve millet birliğinin parçalanması için ülke yönetimlerine ve yerli işbirlikçilerine devamlı telkin ve tavsiye edilmiştir.



    Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi ve özerklik projesi yeni değildir!



    Osmanlı sultanı II. Abdülhamit’in yeğeni olan ve İngiliz ajanı olarak anılan Prens Sebahattin’in[[2]] Adem-i Merkeziyetçilik adını verdiği siyasi düşünce; yerel yönetimlerin güçlendirilip, özel teşebbüs eliyle kalkınma sağlanması gibi bugünkü “demokratikleşme” benzeri bir sosla maskelenen ama esas itibariyle yaklaşan bir dünya harbinde parçalanıp, paylaşılacak olan Osmanlı İmparatorluğu’nun ırk temelinde özerk eyaletlere bölünerek, merkezî idaresini zayıflatıp, küçülen lokmaları kolaylıkla yutmayı hedefleyen bir emperyalist İngiliz planıdır.



    Prens Sabahaddin, Adem-i Merkeziyet (Yerinden Yönetim) projesine “Hayat-ı Umumiye Islahatı” yani “Hükümet Teşkilatı Islahatı” adını vermişti. Prens Sabahaddin, projesini 8 ana başlıkta açıklamıştır:



    1- Mahalli Hükümetler, 2- İnzibat, 3- Adliye, 4- Temellük (Mülkiyet) 5- Memleket Servetinin İşletilmesi ve Nafia Teşkilâtı, 6- Maarif ve Mektebler, 7- Maliye, 8-Heyet-i Tanzimiye.



    Adem-i merkeziyetçi proje, bu sekiz alanda hükümet kurumlarının yeniden yapılandırılmasını ve bu alanlardaki merkeziyetçilikten vazgeçilerek yetkilerin mahalli idarelere (yerel yönetimlere) bırakılmasını ve eyalet sistemine geçilmesini öngörüyordu.[[3]]



    Ayrılıkçı Kürt partisi HDP ve diğer unsurlarının 26-27 Aralık 2015 tarihinde Diyarbakır’da topladıkları Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Genişletilmiş Olağanüstü Genel Kurulu sonrasında açıklanan sonuç bildirgesindeki 14 maddelik özerklik programı ile Prens Sebahattin’in Adem-i Merkeziyet programının mukayesesini [3] nolu dip nottaki makalenin sonunda görebilirsiniz. Bu mukayeseden, dün ve bugün dile getirilen “yerelleşme” ve “özerklik” programlarının 100 yıldır hep aynı emperyalist batı merkezlerinde hazırlandığını ve dün İngiliz ajanları, bugün ise yine batı emperyalizminin (ABD+AB+NATO) işbirlikçi uşaklarınca piyasaya sürüldüğü kolaylıkla anlaşılmaktadır.[[4]]



    Türk devletinin çözülme süreci!



    12 Eylül faşist askeri darbesini yapan, CİA Türkiye istasyon şefi Paul Henze’nin tanımıyla “Bizim çocuklar”ın lideri Genelkurmay Başkanı Kenan Evren, 28 Mayıs 2000 tarihli Yeni Bin Yıl Gazetesinde “Türkiye’de valileri seçilmiş dört Eyalet istedim, olmadı” demiştir.[[5]]



    12 Eylül Genelkurmayı, federasyona geçişte ilk adım olarak, 27 yıl sonra Evren tarafından ifşa edilen “Bölge Valiliği” kararnamesini, 6 Kasım 1983 seçimlerinden bir ay önce, 4 Ekim 1983 günü Resmi Gazete'de yayımlatarak yürürlüğe sokacaktı. Atatürkçü subaylara; “8 jandarma bölgesinde 8 bölge valiliği kurarak sivil idareyi askeri yapılanmaya uyarlıyoruz” diye yutturulan bu kararnamenin kanuna dönüştürülme işini büyük bir kurnazlıkla sivil parlamentoya bırakan Darbe Yönetimi tarafından seçimlerden sonra parlamento gündemine getirilen bu federasyoncu kararname; kimi milletvekillerince “valilerin halk tarafından seçilmesi” koşuluyla savunulurken, çoğu milletvekilince “bu, Türkiye'yi böler!” diye eleştirilecek ve askerin hazırlayıp yürürlüğe soktuğu federasyon kararnamesi, sivil parlamentoda reddedilerek yürürlükten kaldırılacaktı.



    Bu “sürpriz” sonuç, hem Batı'yı, hem 12 Eylül Genelkurmayı'nı, hem PKK'yı çok öfkelendirecek; Evren'in federasyon kararnamesi yürürlükte olduğu sürece hiç bir eylem yapmadan “paşa paşa” bekleyen PKK, bölge valiliği kararnamesinin federasyon için tasarlanmış ilk adım olduğu sırrını Evren 2007'de ifşa etmeden önce, daha 1983-84'te her nasılsa biliyor olmalı ki, bu kararnamenin 11 Temmuz 1984'te sivillerce yürürlükten kaldırılması üzerine derhal silaha sarılarak 15 Ağustos 1984 günü Şemdinli-Eruh Baskını'yla ilk etnik federasyoncu terör eylemini gerçekleştirecekti.[[6]]



    1980 faşist askeri darbe ile gelen ara rejimde Türkiye düşünsel hayatından ulusalcı aydınların tasfiyeleri sonrasında yapılan 1983 seçimleriyle Hükümet kuran Başbakan Turgut Özal, Kürt sorununa çözüm adı altında, 15 Ekim 1991 tarihinde Hürriyet Gazetesi’ne yaptığı açıklamada, “federasyon dahil her şeyi konuşmalıyız” diyerek bu konudaki devlet politikasında büyük bir gedik açtı ve “federal” yapıya gidecek taşları bilinçli şekilde döşemeye başladı.



    Mesut Yılmaz’ın Dışişleri Bakanı olduğu 2. Özal Hükümeti döneminde Türkiye, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nı 1988 yılında imzaladı. Özal’ın Cumhurbaşkanı olduğu 1991 yılında da 3723 sayılı ve 12.04.1991 tarihli yasa ile TBMM tarafından onaylanması uygun görüldü ve 1992'de 92/3398 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile onaylandı. (Resmi Gazete: 3.10.1992 - 21364). Yürürlük tarihi ise 1 Nisan 1993 olarak belirlendi. Ancak bu Sözleşme anayasanın değiştirilemez olan 3. Maddesinin birinci fıkrasında “Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür.” şeklinde tanımlanmış olan merkezi, tekil ulus devlet yapısına aykırı olduğu için yürürlüğe girememiştir.



    Amerika tehdide başladı!



    1995 yılı Temmuz ve Ağustos aylarında gerçekleşen ve ABD heyetine ABD’nin Kuzey Körfez İşleri İstasyon Şefi Robert Deutsch’un başkanlık ettiği birinci Türkiye-ABD görüşmeleriyle ilgili olarak Genelkurmay Başkanlığı tarafından düzenlenen iki raporda açıkça Türkiye’nin federal devlet yapısına geçmesi ABD heyeti tarafından istenmiş ve şu talepler dile getirilmiştir:[[7]]



    “ABD heyeti ‘Ortadoğu’da sınırların yeniden belirleneceğini’ öne sürüyor. ABD, planladığı Kürt devletini Türkiye ile bir federasyon çatısı altında birleştirmek istiyor. Kuzey Irak’ta Çekiç Güc’ün koruduğu Kürt devleti, Türkiye himayesinde, federasyona bağlı bir Kürt devletine dönüştürülecek. Öneriye göre bu Kürdistan başka Kürdistan olacak. Garantör ülke Türkiye olacak.



    Genelkurmay raporu bu bilgileri verirken, ABD’nin aynı federasyon planını 27 Mayıs 1960 harekâtından sonra 1965’te ve Kıbrıs Barış Harekâtı’ndan sonra 1974’te de önerdiğini belirtiyor.



    ABD heyeti, Kürdistan ile federasyonu kabul etmezse, Türkiye ve İran’ın da Irak gibi parçalanma durumuna gittiğini belirtiyor. ABD heyeti, EK-1’de gösterilen harita gibi bir haritanın gündeme geldiğini, ABD’nin yaptırdığı çalışmalarda bu haritanın meydan çıktığını açıklıyor.



    ABD heyeti, Türkiye’nin Kürdistan’ı himaye altına almaması halinde, Türkiye’yi Kuzey Irak Kürtleriyle tehdit ediyor. ‘Kuzey Irak Kürtlerinin elinde yakında çok silah olacak. Saddam’ın bıraktığı silahlar onların elinde sayılır. Belki de Türkiye’nin silahlarından ileri silahları olacak, uçakları, tankları, füzeleri.”



    Görüldüğü gibi bugün emperyalist ABD ve AB Türkiye Cumhuriyetini parçalamak için Türk vatandaşı ayrılıkçı Kürtleri kullanmaya başlamışlardır.



    Geçmişteki gelişmeleri kısaca hatırlayalım...



    TSK 1996’da ABD’nin bu tehdidine karşı, yeniden yapılanmaya başladı, tümenler dağıtılıp, yüksek ateş gücü olan hareketli tugaylara dönüştürülmeye ve yurt sathında yaygın yerleşmeye başladı.

    28 Şubat 1998 tarih ve 406 sayılı Milli Güvenlik Kurulu kararı üzerine; Genelkurmay Başkanı Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu "28 Şubat'ı BİN YIL sürdürmeye kararlıyız" dedi.

    24 Temmuz 2002'de mesajı alan ABD, aynı sözcüklerle yanıt verdi: BİN YILIN MEYDAN OKUMASI (MILLENIUM CHALLENGE 2002), isim altında ABD, Nevada çölünde Türkiye'yi işgal tatbikatı yaparak "gözdağı" verdi.

    20 Mart 2003’te ABD, Irak’ı işgale başladı.

    2 Nisan 2003’te Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, ABD Dışişleri Bakanı Colin Powel ile 2 sayfa, 9 maddelik GİZLİ anlaşma imzaladı. Bugüne kadar TBMM onayına sunulmayan anlaşmanın 7. maddesinde Federasyona dönülmesi kabul edildi.

    4 Haziran 2003’te BM İkiz Sözleşmeleri TBMM’nde onaylandı.

    İkiz İhanet Yasaları...



    Türkiye Cumhuriyeti Devletinin merkezî, tekil ulus devlet yapısının bozulması için uluslararası hukuki (sözde) zemin sağlayacak olan Birleşmiş Milletler İkiz Yasaları diye anılan sözleşmelerin durumu, yıllardır iktidar ve muhalefet partilerinin işbirliği ile kamuoyundan saklanmaktadır.



    Özellikle Afrika’daki eski sömürgelerin bağımsızlık savaşlarının başarıya ulaşmasıyla yeni devletlerin dünya sahnesine çıkması üzerine, Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda 14.12.1960 tarih ve 1514 sayı ile “Sömürge Ülkelerin ve Halklarının Bağımsızlığının Kabulü Bildirgesi” kabul edilmiştir. Bu Bildirgenin 2. maddesi ile sömürge halklarına “Kendi Kaderlerini Tayin Hakkı” tanınmıştır. Bunu takibeden yıllarda BM 16.12.1966 tarih ve 2200 sayılı kararı ile İkiz Sözleşmeler diye anılan “Uluslararası Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi”ni ve “Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi”ni kabul etmiştir. İkiz Sözleşmelerin 1. maddesi aynıdır ve “Bütün halklar Kendi Kaderlerini Tayin Hakkına ve bu sayede kendilerinin kültürel ve sosyal, ekonomik gelişimlerini ve politik statülerini serbestçe tespit hakkına sahiptirler.” demektedir.



    Bu sözleşmelerle, 1960 yılındaki BM genel kurulunun 1514 sayılı kararıyla “sömürge halkları” için tanınan “kendi kaderini tayin hakkı” 1966 yılında 2200 sayılı karar ile BM üyesi devletlerin halkları için genişletilmiştir.



    İkiz Sözleşmelerin yürürlüğe girmesi gecikince (en az 35 devletin onay belgelerini BM Genel Sekreterine teslim şartı 1976 yılı Ocak ayında tamamlanmıştır), bu sefer BM Genel Kurulundan 24.10.1970 tarih ve 2625 sayılı “Uluslararası Hukuk İlkeleri Bildirgesi” çıkarılmıştır. Bu bildirgenin 1. maddesinin 5. fıkra başlığı “Halkların eşit haklar ve kendi kaderlerini tayin hakkı prensibi”dir.



    Böylece BM’in 1960 yılında Sömürge Halkları için kabul ettiği “halkların kendi kaderlerini tayin hakkı”, 1970 yılında Uluslararası Hukuk İlkeleri Bildirgesi”nin 5. fıkrasının 1. paragrafı ile Ulus Devletlerin kendi halkları için “kendi kaderlerini tayin hakkını sağlama yükümlülüğü”, 2. paragrafla ise “kendi kaderlerini tayin hakkını geliştirme yükümlülüğü” haline getirilmiştir. Daha da ileri gidilerek, 5. fıkranın 4. Paragrafında “Kendi Kaderini Tayin Hakkının Uygulama Alanları”nın neler olduğu açıklanmış ve bunlar;



    Bağımsız ve Egemen bir Devlet Kurmak,

    Bağımsız bir Devlet ile Birleşmek veya Ortaklık,

    Değişik bir Politik Statü olarak ortaya Çıkmak

    şeklinde tanımlanarak, emperyalist devletlerin, millî devletleri parçalamak için kurduğu tuzak iyice netleştirilmiştir.[[8]]



    Değişik bir Politik Statü istemek, gerçekte PKK’nın Demokratik Özerklik talebinin diğer bir söylemidir. PKK tarafından Örnek alınması istenen İspanya-Katalon modeli masaya taşınmak istenmektedir. Gerçekten, Katalon Anayasası, Prens Sabahattin’in adem-i merkeziyet modelinin neredeyse aynen güncellenmiş halidir. Ancak, Katalon modelinin uygulanabilmesi için Anayasanın 90. Maddesi uyarınca[[9]] üstünlük ve bağlayıcılık sağlanmış olan İkiz Sözleşmelerin işletilmesi gerekmektedir. Bunun önündeki en büyük engel, Anayasamızın “değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez” olan ilk üç maddesidir.



    Ecevit başkanlığındaki Devlet Bahçeli ve Mesut Yılmaz’ın katıldığı 57. koalisyon hükümetinin seçim kararı almasından sonra dağılma sürecine giren Hükümetin bir üyesi tarafından verilen talimatla Türkiye’nin BM Daimi Delegesi Büyükelçi Volkan Vural (MHP genel Başkan Yardımcısı Oktay Vural’ın kuzenidir) tarafından İkiz Sözleşmeler, BM Genel Sekreterinden 15 Ağustos 2000 tarihinde imza karşılığı alınmıştır. Bu Sözleşmeler, 4.06.2003 tarihinde 4867 ve 4868 sayılı kanunlarla TBMM’nde AKP+CHP’nin oylarıyla kabul edilmiş, 17.06.2003’de Cumhurbaşkanı A. Necdet Sezer tarafından onaylanıp 18.06.2003 tarih ve 25142 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. İkiz Sözleşmelerde “halk” ifadesi vardır. Halbuki Anayasamızda “halk” değil “millet” vardır. Anayasanın değiştirilemez olan 3. Maddesinin birinci fıkrasında “Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür.” şeklinde tanımlanmış olan merkezi, tekil ulus devlet yapısına aykırı olduğu için bu Sözleşmeler uygulamaya sokulamamıştır.



    Geçmişteki gelişmeleri kısaca hatırlamaya devam...



    4 Temmuz 2003’te Süleymaniye’de ABD askerleri Türk subaylarını esir alıp, kafalarına çuval geçirdiler.

    7 Mayıs 2004’te Anayasanın 90. Maddesine AKP+CHP’nin oybirliği ile aşağıdaki ek yapılarak “Millete ait olan egemenlik” Millete sormadan, vekiller tarafından yabancılara devredildi. (Ek: 7.5.2004-5170/7 md.)

    “D. Milletlerarası andlaşmaları uygun bulma



    MADDE 90.



    Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır.”



    25 Ocak 2006 tarih ve 5449 sayılı Kalkınma Ajansları kanunu ile 25 eyalete geçiş hazırlanmak istendi. Kanuna göre Türkiye 12 bölge ve 26 ajansa bölünecektir.

    Bölge Kalkınma Ajanslar Kanunu uygulamada fazla bir etkili olmamıştır.



    BDP’nin (şimdiki HDP’nin eski adı) 26 Ekim 2011 tarihindeki TBMM gizli oturumunda dile getirdiğini Türkiye’nin 25 Eyalete bölünmesi talebi, gizli oturumların açıklanma yasağına rağmen, CHP Sakarya milletvekili Engin Özkoç tarafından 29 Aralık 2011’de Bugün TV’de açıklandı.

    12 Haziran 2007’de TSK’nın küçültülmesini isteyen ABD’nin yerli işbirlikçisi vatan hainleriyle birlikte tertipledikleri kumpasla, Ümraniye’de bir gecekonduda 27 adet el bombası bulunmasıyla TSK’ya karşı davalar başladı. Ergenekon, Balyoz vb kumpaslarla TSK’nın en güzide subay ve komutanları tasfiye edildi.

    2009 başında “Kürt Açılımı” ile federasyon hazırlıklarına başlandı. AKP Hükümeti resmî temsilcileri ile PKK’nın Avrupa’daki teröristleri arasında İngiliz istihbaratının gözetiminde Oslo görüşmeleri yapıldı.

    29 Mart 2009 Büyükşehir Belediye Seçimleri sonrasında BDP Iğdır milletvekili Pervin Buldan; Kürdistan’ın sınırlarının çizildiğini açıkladı.

    12 Eylül 2010’da Anayasa referandumuyla Yargı bağımsızlığı zedelendi.

    6 Aralık 2012 tarih ve 6360 sayılı Büyük Şehir Kanunu ile Büyükşehir Belediye yetki alanı il sınırlarına kadar genişletilerek, Güneydoğuda muhtemel eyaletler tanımlandı.

    30 Mart 2013 Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kanal D ve CNN TÜRK ortak yayınında Taha Akyol, Enis Berberoğlu, Hande Fırat ve Hakan Çelik'in gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Özetle “gelişmiş batı ülkelerinde eyalet sistemi vardır… Osmanlı’da Lazistan, Kürdistan eyaletleri vardı… Eyalet sisteminden korkmamak lazımdır” dedi.[]

    27 Ocak 2015'te "Çözüm Sürecinin Ulaştığı Aşamada ASDER-ASSAM Raporu" sunumunda bir konuşma yapan SADAT Başkanı emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi 15 Temmuz darbe girişiminin ardından Cumhurbaşkanlığı'nın Başdanışmanlığı görevine getirildi.



    ASDER Adaleti Savunanlar Derneği, ASSAM Adaleti Savunanlar Stratejik Araştırmalar Merkezi Derneği



    ÇÖZÜM SÜRECİNİN ULAŞTIĞI AŞAMADA ASDER-ASSAM RAPORU



    (Dİ MERHELEYA ASTA PÊVAJOYA ÇARESERÎYÊ DE RAPORA ASDER-ASSAM'Ê)



    BASIN AÇIKLAMASI



    27 Ocak 2015 Üsküdar / İstanbul



    Şimdiki Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Adnan Tanrıverdi, o tarihte Türkiye’nin eyaletlere bölünmesi gerektiğini açıkladı.[[10]]



    16 Temmuz 2014 tarihli ve 6551 sayılı kanunla, “Çözüm Süreci” kanunu (Terörün Sona Erdirilmesi Ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun) çıkartıldı.

    7 Haziran 2015 seçimlerinde AKP’nin TBMM’nde çoğunluğu kaybetmesinden sonra PKK’ya karşı başlatılan askeri temizlik harekâtı ABD’nin yerli işbirlikçisi PKK’nın gücüne oldukça zarar vermeye başladı,

    15 Temmuz’da Türk askerinin şerefli üniformasını giymiş, Amerikan işbirlikçisi dinci vatan haini askerler isyan teşebbüsünde bulundular.

    İsyanın bastırılması ile Cumhurbaşkanı aynı gece “elime tarihi bir fırsat geçti” dedi.

    20 Temmuz’da OHAL ilan edildi.

    31 Temmuz’da askeri okullar kapatıldı, Türk Ordusunun subay kaynağı kurutuldu.

    TSK’nın emir-komuta zinciri parçalandı. Jandarma ordudan ayrılarak İçişleri Bakanlığına bağlı kolluk kuvvetine dönüştürüldü, böylece TSK küçültüldü.

    9 Aralık 2016 HDP Siirt milletvekili Kadri Yıldırım, Kuzey Irak Erbil’de yayın yapan K24 TV’na verdiği demeçte Kürtlere Statü ve Anadilde Eğitim hakkı verileceği garanti edilirse Başkanlık Anayasasına EVET diyeceklerini açıkladı.[[11]]

    10 Aralık 2016 tarihinde Başkanlık Hedefli Anayasa Değişiklik Teklifi TBMM’ne sunuldu.

    Teklifin 12. maddesindeki görüşmeler sırasında söz alan AKP Bursa Milletvekili İsmail Aydın, “Anayasanın değiştirilemez maddesini kabul etmek mümkün değildir”, “Anayasanın tüm maddeleri değiştirilebilir hatta meclis yeni bir anayasa yapabilir.” dedi.

    Anayasa değişikliği 21 Ocak 2017 tarihinde 18 madde halinde kabul edildi.

    6771 sayılı Anayasa değişikliği kanunu 16 Nisan 2017 tarihinde yapılan halkoylaması ile kabul edilerek kesinleşti.

    Cumhurbaşkanı seçilen R. Tayyip Erdoğan eşi benzeri görülmemiş yetkilerle donandı. Buna göre;

    1- TBMM yetkisinde bulunan;



    Orduyu kullanacak,

    TBMM’nin yerine kanun yapacak (kanun hükmünde kararname çıkaracak),

    Milletlerarası andlaşmalar akdetecek,

    Bakanlıklar kurup, teşkilatlandıracak,

    2- Başbakanlık ve Bakanlar Kurulu kaldırıldı;



    Kendi emrinde atadığı bakanlardan oluşan bir kurul kurdu,

    Bütün üst kademe kamu görevlileri ve yabancı devletlere gönderilecek diplomatik temsilcileri tayin etmeye başladı,

    Milli güvenlik politikalarını belirleyecek, gerekli tedbirleri almaya başladı,

    3- Hakimler ve Savcılar Kurulu üyelerini tayin etti,



    4- Anayasa Mahkemesinin bütün üyelerini tayin etti,



    Güney sınırımızdaki gelişmeler :



    Kuzey Irak



    Kuzey Irak’ta yapılan “bağımsızlık ilanı” için 25 Eylül 2017’de yapılan referandumdan Barzani evet sonucu aldı. Ancak daha sonraki gelişmelerle sonuçlar askıya alındı. Gerçekte ise Kuzey Irak’taki özerk Kürt bölgesinde bağımsız devlet yapılanması büyük ölçüde tamamlanmış bulunmaktadır.



    Kuzey Irak’ta 30 Eylül 2018 tarihinde yapılan parlamento seçimlerinde Kürdistan Demokrat Partisi (KDP), oyların yüzde 43’ünü alarak, KDP başkanı Barzani durumunu güçlendirdi.



    ABD, ileride büyükelçilik olacak, dünya genelinde faaliyet gösteren en büyük, 650 milyon dolar maliyetli, konsolosluğunun temelini ABD Bağdat Büyükelçisi Douglas Silliman’ın da katıldığı törenle 6 Temmuz 2018 Erbil’de attı.[[12]]



    ABD, bağımsız Kürdistan’ın çekirdeğini oluşturacak Barzanistan’ın güvenliği için Erbil’in 70 km kuzeyindeki Saddam’dan kalma Erbil hava üssünü (36o14’16”K, 43o57’46”D) genişletti.[[13]]



    ABD kuzey Irak’taki hava üslerine bir yenisini Erbil’in kuzeydoğusunda Herir kasabasındaki eski Bashur hava üssünü (36o32’03”K, 44o20’22”D) genişleterek kurmaya devam etmektedir.[[14]]



    Amerika Erbil hava üssüne indirdiği askeri malzemeleri, (1) nolu devlet karayolu ile Musul üzerinden Suriye’nin Kamışlı ve Irak-Zaho’nun güneyindeki Smelka sınır kapısından Suriye’nin M4 devlet karayolu ile kuzey Suriye’deki PKK/PYD terör ordusuna ikmal yapmaktadır.



    Hatırlanacağı üzere TSK, 7 Nisan 2018 tarihinde PKK’nın yuvalandığı Kandil’e bir harekât başlatmıştı.[[15]] Daha sonraki bir tarihte İçişleri Bakanı Süleyman Soylu TSK’nın Irak içlerine 27 km girdiğini, Kandil’e az kaldı diye açıklamalarda bulunmuştu.[[16]]



    Ancak bugüne kadar Kandil harekâtının hangi safhada olduğu, bitip bitmediği, devam edip etmediği hakkında hiçbir haber duyulmamaktadır.



    Suriye



    Suriye’nin topraklarının, batıda Münbiç, güneyde Deyri Zor ve doğuda Irak sınırı arasındaki yaklaşık 1/3’lük bölümü ABD’nin işgalinde olup, ABD’nin paralı askerleri PKK/PYD’nin kontrolü altındadır. ABD bu bölgede 70 bin kişilik bir PKK ordusu ve bunlara destek amaçlı 5 tanesi küçük hava üssü olmak üzere 25 cıvarında askeri üs kurmuş bulunmaktadır.



    Bilindiği üzere Türkiye, Barzanistanı Akdeniz’e bağlayacak kuzey Suriye koridorunu, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekâtlarıyla kesmiş bulunmaktadır.



    Ancak AKP iktidarı ve Cumhurbaşkanı/AKP Genel Başkanı 24 Ağustos 2016 tarihinde başlayan Fırat Kalkanı Harekâtından beri sayısız defa Münbiç ve Fırat’ın doğundaki PKK/PYD terör örgütünü bu topraklardan temizleneceğini “bir gece ansızın geleceğiz” şarkı sözleriyle ifade etmiş ve halen etmektedirler.



    Şarkı sözleri çığırıp, herhangi bir eylemde bulunmadıkları için Fırat Kalkanından buyana geçen yaklaşık 2,5 sene içinde Amerika Münbiç ve kuzey Suriye’deki PKK ordusunu iyice silahlandırıp, ağır silahlarla donatmış, Türkiye’nin müdahale ihtimaline karşı ama daha ziyade Türkiye’ye gözdağı vermek üzere, sınıra Ayn El Arab, Tel Bayder ve Sarin bölgelerinde üç gelişmiş radar sistemi ile gözetim ve keşif için 13 taşınabilir ve sabit radar sistemi kurmuştur.[[17]]



    Donattığı PKK/YPG ordusunu, özellikle Türkiye’nin olası müdahalesinden korumak için ABD Ayn El Arab’da 5, Tel Abyad'da 5 ve diğer kentlerin her birinde 5'er gözlem noktaları kurmaya başlamıştır. Menbiç'ten Derik'e kadar olan bölgede de gözlem noktaları olacak ve gözlem noktalarında YPG militanları da ABD askerleriyle birlikte hareket edeceklerdir.[[18]]



    Özetle; Irak ve Suriye’deki gelişmeler Barzani’nin kuzey Irak’ta bağımsızlık ilanının yaklaştığını göstermekte, Suriye’de ise Münbiç ve kuzey Suriye’deki PKK/YPG’ye karşı Türkiye’nin hiçbir şey yapmayacağı giderek kesinlik kazanınca, ABD’nin kuzey Suriye’de özerk bir yapılanmayı tamamlayacağı anlaşılmaktadır.



    Muhtemel gelişmeler :



    Muhalefet Partilerinin duyarsızlığı !



    Son zamanlarda ekonomik kriz, enflasyon gibi konularla biraz ilgilenen Meclisteki muhalefet partileri artık tamamen 31 Mart 2019 yerel seçimlerine kilitlenmişler, özellikle ana muhalefet partisi CHP’nin milletvekilleri Meclisi terk edip bir belediye başkanlığı kapma yarışına girmişler, Kuzey Irak ve kuzey Suriye’deki gelişmeler ile tamamen ilgilerini kesmişlerdir. Güney sınırımızda ve Doğu Akdeniz’de süren küresel çatışmalar, başta ana muhalefet partisi CHP ve diğer partileri ilgilendirmemekte, PKK/PYD, Suriye’deki Amerikan işgali, doğu Akdeniz enerji çatışmaları gibi konularda hiçbir görüş açıklamamaktadırlar. Zaten “Amerika ne yaparsa iyi yapar” havasında oldukları için, pek de açıklayacakları bir görüşleri yoktur.



    CHP, Avrupa Yerel Yönetim Özerklik Şartı Sözleşmesindeki, çekinceler kaldırıp, tamamını uygulayacaklarını son Kurultay’da karara bağlamıştır.



    Millet İttifakında yer almış olan CHP, İyi Parti ve Saadet Partisi bugüne kadar Birleşmiş Milletler İkiz Sözleşmeleri hakkında parti tabanları ve kamuoyuna hiçbir bilgi ve görüş açıklamamışlardır.



    Bu Millet İttifakı partileri Tek Parti rejimini kabullenmişler, tam kuvvetler ayrılığına dayanan parlamenter sisteme dönüş için hiçbir çalışma yapmamaktadırlar.



    Cumhur İttifakının yaklaşımı...



    Gündemi yerel seçimlerle kilitleyip, Millet İttifakı partilerini bu gündem içine sıkıştıran AKP ve MHP genel başkanlarının zaman zaman kamuoyunun tepkilerini söndürmeye yönelik “bir gece ansızın gelebilir” hamâsî söylemlerinin dışında somut hiçbir adım atmamaları, ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi-BOP kapsamında kuzey Irak ve kuzey Suriye’de Kürt devleti yapılanmasına hizmet etmekte, BOP’un adım adım gerçekleşmesi ilerlemektedir.



    AKP, muhtemel bir Kürt devleti ilânına karşı kamuoyunu psikolojik olarak hazırlamak için “Kürt açılımı”nı yeniden ısıtmaktadır. Bu çerçevede 22-23 Kasım 2018 tarihlerinde PKK sevicisi bir kısım Akil İnsanlar Oslo’da, İngiliz istihbaratına bağlı Democratic Progress Institute (DPI) ya da Türkçe adıyla Demokratik Gelişim Enstitüsü tarafından düzenlenen toplantıda biraraya geldiler. Enstitü Başkanı Kerim Yıldız, geçen aylarda yaptığı açıklamada, Kürt sorununun çözümü için umutlu olduğunu vurgularken, yeniden inşaya girilebileceğini ifade etmişti.[[19]]



    Parlamentolararası Birlik Türk Grubu Başkanı AKP İstanbul Milletvekili Ravza Kaçakçı başkanlığındaki AKP heyeti, 20 Kasım 2018 tarihinde Almanya temaslarında ‘federal yapı’yı inceledi.[[20]]



    Federasyona nasıl geçilir ?



    Türkiye Cumhuriyeti Devletinin üniter ulus yapısının bozulması için önce altyapının hazırlanması gerekir.



    Kenan Evren’in Mecliste reddedilen eyalet sistemi artık sadece Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle hayata geçirilebilir.



    16 Nisan 2017 anayasa referandumu ile kabul edilen değişikliklerle geçilen “tek adam” rejiminde anayasanın verdiği yetkilerle önce anayasanın 126. Maddesinin son fıkrasındaki “Kamu hizmetlerinin görülmesinde verim ve uyum sağlamak amacıyla, birden çok ili içine alan merkezî idare teşkilatı kurulabilir. Bu teşkilatın görev ve yetkileri kanunla düzenlenir.” hükme göre AKP’nin çoğunlukta olduğu Meclisten birden çok ili içine alan merkezî idare teşkilatı (eyaletler) kurulabilir.



    Anayasanın 127. Maddesinde yapılan değişiklikle eklenen son fıkraya göre “Mahallî idarelerin belirli kamu hizmetlerinin görülmesi amacı ile, kendi aralarında Cumhurbaşkanının izni ile birlik kurmaları, görevleri, yetkileri, maliye ve kolluk işleri ve merkezî idare ile karşılıklı bağ ve ilgileri kanunla düzenlenir. Bu idarelere, görevleri ile orantılı gelir kaynakları sağlanır. “(Değişik: 16/4/2017-6771/16 md.) denmektedir.



    Bu hükme göre, Cumhurbaşkanı Kararnamesiyle verilecek izin kapsamında, kurulmuş eyaletlerin belediyeleri kendi aralarında birlik kurar, görevleri, yetkileri, maliye ve kolluk işleri ve merkezî idare ile karşılıklı bağ ve ilgilerini belirleyen kanun, AKP’nin çoğunluk oyları ve HDP’nin desteğiyle Meclisten geçirilir. Böylece Ayrılıkçı Kürt partisi HDP ve diğer unsurlarının 26-27 Aralık 2015 tarihinde Diyarbakır’da topladıkları Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Genişletilmiş Olağanüstü Genel Kurulu sonrasında sonuç bildirgesindeki 14 maddelik özerklik programı ile Prens Sebahattin’in Ademi-merkeziyet programında istenen yetkiler (kolluk kuvvetleri dahil) belediyelere devredilerek, merkezî idarenin gücü kırılır.



    Anayasada değişiklik yapılarak, önce “değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez” olan anayasanın ilk üç maddesini koruyan ama kendisini korumayan 4. Madde yürürlükten kaldırılır.[[21]]



    Daha sonra yapılacak bir diğer değişiklikle anayasanın 3. Maddesinin “Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.” şeklindeki birinci ve ikinci fıkraları “Türkiye Devleti iki bölgeli, Türk ve Kürt halklarından oluşan iki bölgeli federal bir devlettir. Resmî dilleri Türkçe ve Kürtçedir.” şeklinde değiştirilir.



    Avrupa Yerel Yönetim Özerklik Şartı Sözleşmesi’nin tamamı, anayasanın Cumhurbaşkanının yetkilerinin sayıldığı 104. Maddesinde yapılan değişikler çerçevesinde “Milletlerarası andlaşmaları onaylar ve yayımlar.” hükmü uyarınca Cumhurbaşkanı tarafından onaylanarak yürürlüğe sokulur.



    Anılan Sözleşmenin 5. Maddesi uyarınca yerel yönetimler özerk bölgelerin sınırları belirlenir. 29 Mart 2009 Büyükşehir Belediye Seçimleri sonrasında BDP Iğdır milletvekili Pervin Buldan’ın çizildiğini açıkladığı Kürdistan (kuzey Kürdistan) sınırları yasalaşmış olur.



    Anayasanın 3. Maddesinde yapılacak bu değişiklikle; Kürt kökenli vatandaşlarımıza anayasal statü (Kürt Halkı) tanınınca, ayrılıkçı Kürt partisi Türkiye’nin de taraf olduğu 24.10.1970 tarih ve 2625 sayılı “Uluslararası Hukuk İlkeleri Bildirgesi” uyarınca “Bağımsız bir Devlet ile Birleşmek veya Ortaklık” (Kuzey Irak’ta ilan edilecek Barzani Devleti) hakkını kullanmak için yürürlüğe kavuşan Birleşmiş Milletler İkiz Sözleşmelerinin ortak olan 1. Maddesi gereğince “halkların kendi kaderini belirleme-Self Determinasyon” hakkını kullanmak üzere Birleşmiş Milletler’e başvurarak Birleşmiş Millet nezaretinde plebisit yapılmasını talep eder.



    Böylece emperyalist devletlere Türkiye’yi parçalamak için gereken müdahalenin yolu açılmış olur.



    SONUÇ :



    Türkiye; Karadeniz’de Ukrayna-Rusya gerilimleri, ABD’nin Ukrayna ve Gürcistan’ı NATO’ya katma çabaları, Doğu Akdeniz enerji kaynaklarının paylaşımı için ABD, İsrail, Güney Kıbrıs, Mısır, Yunanistan arasındaki enerji ve askeri işbirliği ve Kuzey Irak ve Kuzey Suriye’deki ABD işgali ve BOP çerçevesinde Kürdistan kurulması faaliyetleri ile tamamen kuşatılmış durumdadır.



    “Batı emperyalizmi tarafından kurulan Akdeniz ve Karadeniz Seddi, Avrasya birlikteliği ile önlenebilir. Hegemonyanın zayıfladığı ve yeni dünya düzeninin kurulma arifesinde içerdeki birliğimizin, dışarıda Türk Rus ilişkilerinin, Türk Çin ilişkileri ile paralel şekilde en üst seviyeye çıkarılarak geliştirilmesi gereken günleri yaşıyoruz.[[22]]”



    Bu badiren kazasız belasız ve en az hasarla çıkabilmemiz için AKP, milleti ayrıştırıcı, kendisine oy vermeyenleri ötekileştirici söylemlerden derhal vazgeçerek, milletin birliğini pekiştirmeli, oluşmuş kırılganlıkları tamir ederek iç cepheyi sağlamlaştırmalıdır.



    Muhalefette yeralan siyasi partiler, belediye başkanlıkları peşinde koşmak için harcadıkları enerjilerinin bir kısmını bu konulara ayırmalı, kendi seçmen kitlelerini hızla aydınlatmalı, özellikle ülkemizi kuşatan batılı emperyalist ülkelere, başta ABD olmak üzere İsrail, İngiltere ve Fransa’ya gereken millî tavırlarını sergilemelidirler.



    Acil olan ilk tedbir, iktidarın önce Suriye devleti ile sonra Mısır ile anlaşmak, bölgemizde bir Batı Asya Birliği kurmaktır.



    KAYNAK: http://www.dunya48.com/haluk-dural/31596-haluk-dural-akp-nin-federasyon-hazirligi-basladi

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Konu Güncelleme;





    Belçikalı komutan: Rusya, Batı için terörden daha büyük tehdit



    Belçikalı Savunma Harekatları Komutanı Carl Gillis, Rusya'nın Batı için terörden daha büyük bir tehdit oluşturduğunu savundu.



    https://tr.sputniknews.com/rusya/201812101036562067-belcika-komutan-rusya-teror-tehdit/






    evet olaylar tam beklediğim şekilde ilerliyor adım adım Rusya karşıtlığı körükleniyor tıpkı afganistana saldırılıp Saddamı Kimyasal silahla suçlayıp ıraka başlattıkları savaşın benzerini görücez


    Allah c.c. izni ile hepsi birbirlerini gebertecek İnşallah Amin.




  • geng G kullanıcısına yanıt
    2165'i öylesine salladın herhalde. Şu anki gelişmelere göre 2020'nin başlarında çıkar bu savaş ve öyle durumda kabak en cok Türkiye'nin başına patlar. Ve dahası halkın ekonomik durumu (yani devletten yol köprü inşaat ihaleleri alan uyanıklar, bankacılar ve enerji / sağlık / gıda sektörünü kontrolünde bulunduran kişilerin ve tabi ki savunma sanayisinden rantlanan kişilerin de değil) berbat olduğu için, Türk halkına cok ağır fatura çıkarır. Bir diğer yanlışın; savaşı ABD, Rusya vs ülkeler arasında görmen. Bu savaş ülkeler arasında değil, ülkelerin kendi içinde de olacak örneğin Türk - Suriyeli / Arap arasında savaş olacak. Yıllardır bunun hazırlığı yapılıyor, hükümet Truva atı gibi Suriyeli / Arapları her köşeye yerleştiriyor, hükümetin medyası da her gün her an Suriyeli / Araplarla Türkleri birbirine karşı bileyecek haberler üretiyor; yani göstere göstere iç savaş hazırlığı yapılıyor ama siz hala görmüyorsunuz veya görseniz bile muhtemelen "öyle birşey olur mu hiç, olamaz" diyerek ciddiye almıyorsunuz.




  • 
Sayfa: önceki 8081828384
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.