İtiraf ediyorum. Bu defterden bende de vardı. Öyle utanıyordum ki... Kütüphanede bu deftere bir şeyler yazarken kaplumbağa gibi defterin üzerine kapanıyor, kimse beni fosforcu sanmasın istiyordum. Sonra olanlar oldu. Suratından boya akan ve 10 dakika çalışıp 50 dakika tuvalet - sigara - goygoy arası yapan bir kezban bana gelip "başarını bu deftere mi borçlusun" dedi. Utandım.. Beni kendilerinden sanmıştı. Sonra anlatmaya başladı. Her sabah 5 te uyanıyordu, saçma sapan biyoloji çizimleri yaptığı bir defteri, renk renk kalemleri vardı. Masamda duran stabiloya da focuslanıp beni fosforcuların yüksek bir mertebesinden sanmış olacak ki ; "sana çözemediğim soru getirebilir miyim" dedi. Yapacak bir şey yoktu. Sonrasında saat başı bana ortaokul sorularından hallice problem sorularını getirmeye başladı. Sabırla anlatıyordum. Günler günleri kovaladı. Bir gün yanıma yine 3.sınıf kuzenimin gözü kapalı çözeceği soruyla geldi. Anlattım, anlamıyordu. Döndüm ve ona "artık 5'te kalkmıyor musun?" diye sordum. Bingo! Bilmiştim. Birkaç gündür 6 da kalktığı için soruları yapamıyordu. Kulağına eğilip, "başarının sırrı bu defterde güzel insan" dedim. Hatasını anlamış bir insan gibi kafasını salladı. Hemen yanımdan ayrıldı, 30 dakika sonra elinde malum defter ile kütüphaneye girerken bana göz kırptı... İşte o günden sonra sınava kadar o kızı hiç görmedim. Geçenlerde ablama kütüphane kartı çıkartırken onu gördüm. Yanıma geldi. Sonucun kaç dedim? Aldığım yanıt manidardı "Sınavda heyecan yapmışım, barajı geçemedim. Tekrardan hazırlanıyorum". Yoluna devam et güzel insan. O valizler dolacak. |
Bildirim