Şimdi Ara

geçmiş uygarlıkları tanıyalım!

Bu Konudaki Kullanıcılar:
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
9
Cevap
0
Favori
462
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Bugün sahip olduğumuz dev medeniyetten bundan yüz binlerce yıl sonra geriye ne kalabileceğini bir düşünelim arkadaşlar
    Binlerce yılın kültür birikimi; tablolar, heykeller, saraylar yok olacak, teknolojiye ait neredeyse hiçbir iz kalmayacaktır.

    Aşınmaya dayanıklı olarak tasarlanan pek çok malzeme dahi belirli bir süre içerisinde –doğal koşullar altında- aşınmaya başlamaktadır.

    Çelikler paslanmakta, betonlar aşınmakta, toprak altındaki tesisatlar çürümekte, tüm malzemeler onarım gerektirmektedir.
    Bir de bunların üzerinden on binlerce yıl geçtiğini, binlerce ton yağmura, şiddetli rüzgarlara, sellere, depremlere maruz kaldıklarını düşünelim.
    Belki de geriye kalacak olan, aynı geçmişten bize kaldığı gibi, sadece birkaç işlenmiş iri taş parçası olacaktır.
    Ya da, günümüzün ileri medeniyetlerinden geriye tek bir iz kalmazken, Afrika'da, Avusturalya'da veya dünyanın bir başka yerinde yaşayan kabilelerden geriye bazı izler kalacaktır.
    O dönemin bilim adamları bu izlere bakarak, bizim yaşadığımız dönemdeki tüm toplumları "kültürel olarak geri" diye tanımlarlarsa bu, gerçeklerden nasıl sapmış olduklarını göstermez mi?

    Veya şöyle bir örnek düşünelim: Rodin'in "Düşünen Adam" heykeli bütün dünyaca bilinir.

    Bu heykelin on binlerce yıl sonra geleceğin arkeologları tarafından bulunduğunu farz edelim.
    Eğer araştırmacıların söz konusu toplumun inançları ve yaşayışı hakkında birtakım ön yargıları varsa ve ellerinde yeterli tarihi belge yoksa, bu heykeli çok farklı şekillerde yorumlayabilirler.
    O toplumda yaşamış insanların "düşünen bir adama taptıklarını" düşünebilir veya bu heykelin mitolojideki sözde bir tanrıya ait olduğunu iddia edebilirler. Ama bugün biz biliyoruz ki, "Düşünen Adam" heykeli sadece sanatsal amaçlarla yapılmış bir eserdir. Yani, günümüzden on binlerce yıl sonra yaşayan bir araştırmacının elindeki veriler yetersizse ve bir de, o döneme ait ön yargıları varsa, doğruya ulaşması neredeyse imkansızdır. Zira bu heykeli, sahip olduğu ön yargıya göre değerlendirecek ve zihninde buna göre bir senaryo oluşturacaktır.

    Bu nedenle elde edilen verilerin ön yargısız ve tarafsız bir bakış açısıyla değerlendirilmesi, her türlü ön kabulden uzak, geniş düşünerek hareket edilmesi son derece önemlidir.
    kıyaslamaya geçmeden önce geçmiş uygarlıklar hakkında derlediğim bilgileri aktarmaya çalışacağım...

    bilgiler aktarmaya devam edeceğim.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi armagedon2001 -- 16 Ocak 2006 22:16:15 >







  • İnşaatta, sanayide, teknolojik ürünlerde, dekorasyonda, günlük yaşamın pek çok alanında sıkça kullanılabilen maddelerin ömrü, insanlık tarihiyle kıyaslandığında oldukça sınırlıdır.

    Bundan on binlerce yıl önceki insanlar son derece estetik ahşap konaklarda yaşıyorlarsa, geriye bunu gösterecek çok fazla delil kalmaması son derece normaldir.

    Bizim medeniyetimizin de herhangi büyük bir felaketle yok olduğunu varsayalım, bundan yüz binlerce yıl sonrasına acaba neler kalacaktır?

    Dönemin insanları elde edecekleri birkaç kemik ve taş parçasına dayanarak bizleri ilkel olarak nitelendirseler, bu yorum gerçeği yansıtır mı?


    Resimlerde görülen günümüz taş evlerinin, bundan on binlerce yıl sonraki görünümlerinin Çatalhöyük'teki kazılarda ortaya çıkarılan harabelerden farksız olacağı açıktır.

    Doğal şartlar altında önce ahşap, sonra metaller çürüyecek ve muhtemelen geriye sadece taş duvarlar, blok taşlar, kase ve saksılardan parçalar kalacaktır.

    Bu durumda dönemin arkeologlarının 2000'li yıllarda insanların ilkel bir hayat yaşadıklarını iddia etmelerinin gerçeği yansıtmayacağı açıktır.

    o zaman geçmiş uygarlıkları değerlendirirken gerçekçi yorumlar yapmamız gerekiyor






  • Herşey tamam da başlığın çok uzun ve harflerinin büyük olması gezinirken gerçekten rahatsız edici...
    Umarım beni yanlış anlamazsın sadece düşündüğümü söyledim..

    teşekkürler;
  • quote:

    Orjinalden alıntı: die_die

    Herşey tamam da başlığın çok uzun ve harflerinin büyük olması gezinirken gerçekten rahatsız edici...
    Umarım beni yanlış anlamazsın sadece düşündüğümü söyledim..

    teşekkürler;


    ok. gereken düzenleme yapılacaktır
  • geçmiş uygarlıkların en dikkat çekici olanı antık mısır uygarlığıdır.
    antık mısır uygarlığının en gözde eseri ise piramitlerdir..

    Gize'deki piramitlerle ilgili yapılan bazı matematiksel araştırmalar, eski Mısırlıların çok gelişmiş bir matematik ve geometri bilgileri olduğunu göstermektedir.

    Bu hesaplamalara göre, piramitleri planlayanların matematik ve geometri bilgisi dışında, dünyanın ölçüleri, çevresi, ekseni ve bu eksenin eğimi gibi bilgilere de sahip olmaları gereklidir.
    MÖ yaklaşık 2500'lü yıllarda inşasına başlanan piramitlerle ilgili bu bilgiler, henüz büyük matematik bilginleri Pisagor, Arşimet ve Öklid'den dahi 2000 yıl daha önce bu piramitlerin inşa edildiği göz önünde bulundurulursa, çok daha çarpıcı bir hal almaktadır:

    - Piramitin açıları Nil deltasını iki eşit yarıya böler.

    - Gize'nin üç piramiti aralarında, bir Pisagor üçgeni oluşturacak biçimde düzenlenmişlerdir. Bu üçgenin kenarlarının birbirlerine oranları 3:4:5'tir.

    - Piramitin yüksekliğiyle çevresi arasındaki oran bir dairenin yarı çapıyla çevresi arasındaki orana eşittir.

    - Piramit dev bir güneş saatidir. Ekim ortasıyla Mart başı arasında düşürdüğü gölgeler mevsimleri ve yılın uzunluğunu gösterir. Piramiti çevreleyen taş levhaların uzunluğu, bir günün gölge uzunluğuna eşittir.

    - Piramitin dikdörtgen biçimindeki tabanının normal kenar uzunluğu 365,342 Mısır endazesine (dönemin ölçü birimi) denk gelir. Bu sayı günümüzde de kullanılan güneş yılının günlerinin sayısına oldukça yakındır. (Günümüzde güneş yılının gün sayısı 365, 224 olarak hesaplanmaktadır.)

    - Büyük Piramitle dünyanın merkezi arasındaki uzaklık, Kuzey Kutbuyla piramitin arasındaki uzaklığa eşittir.

    - Piramitin tabanının yüzeyi, anıtının yarısının iki katına bölündüğünde, pi sayısı elde edilir.

    - Piramitin dört yüzünün toplam yüzölçümü piramitin yüksekliğinin karesine eşittir..

    yukarıdaki piramitlerin ilgi çekici özellikleri pramitleri gizrmli hale getirmektedir..








  • * Her biri 20 ton olan taşlardan inşa edilmiştir ve bu taşları temin edilebilecek en yakın mesafe yüzlerce kilometre uzaklıktadır. Bu taşların nasıl getirildiği konusunda kesin olmayan farklı varsayımlar bulunmaktadır.
    * Piramit, kimin adına yapıldıysa, onun bulunduğu odaya, yılda sadece 2 kez güneş girmektedir. (doğduğu ve tahta çıktığı günler)
    * Mumyalarda radyoaktif madde bulunduğundan mumyaları ilk bulan 12 bilim adamı kanserden ölmüştür.

    * Piramitlerin içerisinde ultra sound, radar, sonar gibi cihazlar çalışmamaktadır.

    * Kirletilmiş suyu, birkaç gün Piramit'in içine bırakırsanız; suyu arıtılmış olarak bulursunuz.

    * Piramit'in içerisinde süt, birkaç gün süreyle taze kalır ve sonunda bozulmadan yoğurt haline gelir.

    * Bitkiler Piramit'in içinde daha hızlı büyürler.

    * Piramit'in içine bırakılmış su, 5 hafta süreyle bekletildikten sonra yüz losyonu olarak kullanılabilir.

    * Çöp bidonu içindeki yemek artıkları, hiç koku vermeden Piramit içinde mumyalaşır.

    * Kesik, yanık, sıyrık gibi yaralar büyükçe bir Piramit'in içinde daha çabuk iyileşme eğilimi gösterir.

    * Piramitlerin bazı odalarının içinde ne olduğu hakkında bir bilgi yoktur; araştırmacıların çoğu, ya içinde kayboldular ya da aynı yerde birkaç tur attılar, fakat içlerini göremediler.

    * Piramitlerin içi yazın soğuk kışın sıcak olur

    * Büyük Piramidin açıları,Nil'in delta yöresini iki eşit parçaya bölerler.

    * Gize'deki üç piramit aralarında bir Pisagor üçgeni olacak şekilde düzenlenmişlerdir. Bu üçgenin kenarlarının birbirlerine göre oranı 3:4:5'dir.

    * Büyük Piramidin tabanının yüzeyi,anıtın yarısının iki katına bölündüğünde pi=3,14 sayısı elde edilir.

    * Büyük Piramidin dört yüzeyinin toplam yüzölçümü, piramit yüksekliğinin karesine eşittir.

    * Büyük Piramit, dünyanin kara kitlesinin merkezinde yer alıyor.

    * Büyük Piramit, dört ana yöne göre düzenlenerek inşa edilmiştir.

    * Piramit dev bir güneş saatidir. Ekim ortasıyla Mart bası arasında düşürdüğü gölgeler mevsimleri ve yılın uzunluğunu gösterirler. Piramidi çeviren tas levhaların uzunluğu bir günün gölge uzunluğuna esittir. Bu gölgelerin tas levhalar üstünde gözlenmesiyle günün 0,2419 bölümünde yılın uzunluğu yanlışsız olarak saptanabiliyordu.

    * Büyük Piramit'le dünyanın merkezi arasındaki uzaklık, Kuzey kutbuyla arasındaki uzaklığa eşittir ve kuzey kutbuyla dünyanın merkezi arasındaki uzaklığa eşittir.

    * Piramidin yüksekliğiyle, çevresi arasındaki oran,bir dairenin yari çapıyla çevresi arasındaki oranın dengidir.Dört kenarlar dünyanın en büyük ve çarpıcı üçgenleridir.

    * Gize’den geçen boylam, dünyanın denizleriyle anakaralarını iki eşit parçaya böler. Bu boylam ayrıca, kara üstünden geçen en uzun kuzey-güney yönlü boylam olup, bütün yer kürenin uzunluğuna ölçümünde doğal sıfır noktasını oluşturur.

    * Büyük piramidin tepesi Kuzey kutbunu,çevresi ekvatorun uzunlusunu temsil eder.Ve iki uzunluk ayni mikyasa uygunluk gösterir




  • HYCP lere

  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • 1978'de Amerika'daki, Indiana Limestone Institute of America Inc. (dünyada kireçtaşı ocakları konusunda en büyük ve en uzman kuruluş), bugün Büyük Piramit gibi bir piramit inşa edilmek istense, insan gücü ve materyallerin ne olması gerektiği hakkında bir araştırma yapmıştır.
    Sonuç oldukça düşündürücüdür; şirket yetkilileri, piramitlerin inşasındaki zorluğu şöyle açıklamaktadırlar:

    Eğer mümkün olan gücü maksimuma çıkartsak, bu da bugünkü üretimi üç katına çıkartmak anlamına gelir ki, bu kadar kireçtaşını ocaktan çıkarmak ve transfer etmek ancak 27 yıl sürer. Üstelik tüm bu çalışmalar Amerika'nın üstün teknolojisiyle yani hidrolik çekiçler, elektronik kristal başlı testereler kullanılarak yapılabilir. Bu büyük çaba, sadece kireçtaşını madenden çıkarmak ve onu taşımak için kullanılacaktır. Ve buna, Büyük Piramit'in inşası için gerekli olan laboratuvar testleri ve bunun gibi ön çalışmalar dahil değildir.

    Peki Antik Mısır'da bu dev piramitler nasıl inşa edilmiştir? Kayalık taraçalar hangi güçle, hangi makinelerle, hangi teknikle düzleştirilmiştir?

    Kaya mezarları hangi imkanlarla kazılmıştır? İnşaat sırasında aydınlatma nasıl sağlanmıştır?

    (Piramitlerin ve mezarların duvarlarında ve tavanlarında, herhangi bir kararma ve is izine rastlanmamıştır.)
    Taş bloklar taş ocaklarından nasıl çıkarılmış, farklı şekillerdeki taşların kenarları nasıl düzleştirilmiştir?

    Tonlarca ağırlığındaki bu taşlar nasıl taşınmış ve birbirlerine santimetrenin binde biri gibi bir yakınlıkta nasıl birleştirilmiştir?




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi armagedon2001 -- 16 Ocak 2006 22:56:50 >




  • Dendera'daki Hathor Tapınağı'nda bulunan bazı duvar resimleri, antik Mısırla ilgili oldukça ilginç bir bilgiyi gün yüzüne çıkarmıştır.
    Resimde yer alan figürler, antik Mısırlıların elektriği bildiği ve kullandığı ihtimalini gündeme getirmiştir.
    Söz konusu resim dikkatlice incelendiğinde, tıpkı günümüzdeki gibi yüksek voltaj yalıtımının o günlerde de kullanıldığı görülür: Ampul görünümündeki şekil dikdörgen bir sütun (bu sütun izolatör olarak kullanıldığı tahmin edilen ve ced sütunu olarak adlandırılan bir sütundur) tarafından desteklenmektedir.
    Resimdeki şeklin günümüz elektrik lambalarıyla olan bu şaşırtıcı benzerliği, çok düşündürücüdür. Tunsten ışığının kaşifi olan Dr. Colin Fink, Mısırlıların bundan yaklaşık 4300 yıl öncesinden, zıt kutupla bakıra elektrik kaplamayı bildiklerini söylemektedir. Bu kaplama, kendisinin 1933 yılında sülfürü kullanarak denediği bir yöntemdir.


    Dendera'daki Hathor Tapınağı'nın duvarlarında bulunan bu resimlerde görülen figürlerin günümüzde kullanılan ampullerle olan benzerliği bilim adamlarını hayrete düşürmüştür.

    Resimde tarif edilen bu sistemin ışık yayıp yaymadığı, bilim adamları tarafından denenmiştir. Avusturyalı elektrik mühendisi Walter Garn, kabartmada yer alan resmi çok detaylı olarak incelemiş, resimdeki ampulü, yılanlı teli, duyu, ced sütunu olarak kullanılan izolatörün aynısını yapmıştır. Ve ortaya çıkan sistem etrafı aydınlatmış, yani ışık yaymıştır.





    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi armagedon2001 -- 17 Ocak 2006 11:34:12 >




  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.