Şimdi Ara

EVLİYA MENKIBELERİ VE ŞİİRLERİ, KERAMETLERİ

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir (1 Mobil) - 1 Masaüstü1 Mobil
5 sn
4
Cevap
1
Favori
302
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
1 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Bildim deme bilir de onu bilir diyenlerde bilmezki o ancak kendin bilir sen kendin bilmessin onu nasıl bileceksin.
    Harflerde bir sır vardır kitabını yazmış ibni arabi bildim kaç harfli bilir kaç harfli belki bişeyler anlarsın sözlerimden bak hala bildim diyorsun ey insan şeytanda bildim demişti kovuldu cennetten sen cennetede girmedin sırattanda geçmedin neyin derdindesin ey insan neyin derdinde. :) Kendi sözlerimle başlamak istedim konuya. Not: Evliya değilim :)


    KONU BAYA KAPSAMLI OLACAK VE SÜREKLİ GÜNCELLENECEKTİR LÜTFEN HAKARET ETMEDEN YORUM YAPINIZ.

    EVLİYAULLAHIN BÜYÜKLERİ EHLİ SÜNNET ALİMLERİ.

    -GİRİŞ-

    1-BORLU AHMED KUDDUSİ HAZRETLERİ

    Anadolu’da yetişen evliyânın büyüklerinden. İsmi, Ahmed bin Hâcı İbrâhim’dir. 1183 (m. 1769) senesi Rebî’ul-evvel ayının onbirinci gecesi, Niğde’nin Bor kazasında doğdu. 1265 (m. 1849) senesi Cemâzil-âhır ayında Bor’da vefât etti. Vasıyyeti üzerine eski Mezarlık’a defnedildi.

    ŞİİRİ

    Ey rahmeti bol pâdişâh,
    Cürmüm ile geldim sana.
    Ben eyledim hadsiz günâh,
    Cürmüm ile geldim sana.

    Hadden tecâvüz eyledim,
    Deryayı zenb’i boyladım,
    Ma’lum sana ki neyledim,
    Cürmüm ile geldim sana.

    Senden utanmayup hemân.
    Ettim hatâ gizlü-âyân,
    Urma yüzüme el-emân,
    Cürmüm ile geldim sana.

    Aslım çü bi katre menî,
    Halk eyledin andan benî,
    Aslım denî, fer’îm denî,
    Cürmüm ile geldim sana.

    Gerçi kesel fısk-ü-fücûr,
    Ayb-u zelel çok hem kusur,
    Lâkin senin adın Gafûr,
    Cürmüm ile geldim sana.

    Zenbim ile doldu cihan,
    Sana ayan zâhir nihân,
    Ey lütfu bî-had Müste’ân,
    Cürmüm ile geldim sana.

    Adın senin Gaffar iken,
    Ayb örtücü Settâr iken,
    Kime gidem sen var iken,
    Cürmüm ile geldim sana.

    Hiç sana kulluk etmedim,
    Rah-ı rızâna gitmedim,
    Hem buyruğunu tutmadım,
    Cürmüm ile geldim sana.

    Bin kerre bin ol pâdişâh.
    Etsem dahî böyle günâh.
    Lâ-taknetû yeter penâh
    Cürmüm ile geldim ma
    İsyanda Kuddûsî şedîd,
    Kullukda bir battal pelîd,
    Der kesmeyûp senden ümîd.
    Cürmüm ile geldim sana.

    MENKIBE VE KERAMETLERİ

    1849 (H. 1265) senesi Cemâzilâhır ayında Bor'da vefât etti. Vasiyeti üzerine Eski Mezarlık'a defnedildi. Aynı gün köylünün biri kırılan saban demirini tamir ettirmek üzere Bor'a geldiğinde çok kalabalık bir cemâatın cenâze namazına hazırlandığını görünce, abdestini tazeleyerek cenâze namazını kılar. Hemen işine dönmek niyetinde olduğundan, yakındaki bir demirci dükkanına girerek, tamir etmesi için saban demirini ustaya verir. Demirci, ocağa koyduğu demirin bir türlü kızarmadığını, saatlerce uğraştığı halde dövülecek hale gelmediğini görünce şaşkın bir halde düşünceye dalar. Bu sırada yakın bir tanıdığı dükkana girer. Demirci durumu ona anlatır. O da köylüye; "Sen nerelisin, bu demiri nereden getirdin?" diye sorar. Köylü; "Ben filan köydenim. Bu demir, dün çift sürerken bir kayaya takılıp kırıldı. Tamir ettirmek için bugün buraya getirdim. Şehre girdiğimde eşini görmediğim bir cemâata katılarak cenaze namazını kıldıktan sonra doğru bu dükkana geldim." deyince o kişi; "Senin, adını sormadan namazına iştirâk ettiğin büyük evliyâ, âşık-ı Hak Şeyh Ahmed Kuddûsî hazretleriydi. Allahü teâlâ, değil onun namazını kılanı, o cenâzede hazır olan âlet ve edevâtı da ateşten muhâfaza etmiştir." der. Îmân sâhibi olan bu köylü, yeni bir saban alıp köyüne döner.


    2-HACI BAYRAMI VELİ HAZRETLERİ

    İstanbul'u, Fâtih Sultan Mehmed Hanın fethedeceğini müjdeleyen büyük velî. Nûmân bin Ahmed bin Mahmûd, lakabı Hacı Bayram'dır. 1352 (H. 753)de Anakra ilinin Çubuk Çayı üzerindeki Zülfadl (Sol-Fasol) köyünde doğdu. 1429 (H. 833) senesinde Ankara'da vefât etti. Türbesi, Hacı Bayram Câmiinin kenarında ziyârete açıktır.


    ŞİİRİ

    Bilmek istersen seni,

    Cân içinde ara cânı.

    Geç cânından bul ânı,

    Sen seni bil, sen seni.



    Kim bildi ef'âlini,

    Ol bildi sıfâtını,

    Anda gördü zâtını,

    Sen seni bil, sen seni.



    Görünen sıfâtındır,

    O'nu gören zâtındır,

    Gayri ne hâcetindir,

    Sen seni bil, sen seni.



    Kim ki hayrete vardı,

    Nûra müstagrak oldu,

    Tevhîd-i zâtı buldu,

    Sen seni bil, sen seni.



    Bayram özünü bildi,

    Bileni anda buldu,

    Bulan ol kendi oldu,

    Sen seni bil, sen seni


    MENKIBE VE KERAMETLERİ

    Hacı Bayram-ı Velî'nin doğduğu Zülfadl (Sol-Fasol) köyünden bir genç askere çağrılmıştı. Yetim olan bu temiz genç, babasından kalma birkaç altınını, annesinden kalan hâtıra bilezik ve küpleri emânet edecek bir kimse bulamadı. Hepsini küçük bir çekmeceye koyup, Hacı Bayram-ı Velî'nin türbesine getirdi. Türbeyi ziyâret edip; "Yâ hazret-i Hacı Bayram-ı Velî! Beni vatanî vazifemi yapmak için çağırdılar. Annemden ve babamdan kalma şu hâtıralraı emânet edecek bir kimse bulamadım. Bu küçük çğekmeceyi zâtı âlinize emânet bırakıyorum. Eğer askerden dönersem, gelir alırım. Şâyet dönemezsem, istediğiniz bir kimseye verebilirsiniz!" diye münâcaat etti. Sonra çekmeceyi sandukanın kenarına koyarak ayrıldı.

    Aradan yıllar geçti. Gencin askerliği bitti ve emânetini almak üzere Hacı Bayram-ı Velî'ye geldi. Ziyâretini yapıktan sonra, çekmeceyi koyduğu yerde buldu. Hiç dokunulmamıştı. Orada türbeyi bekleyen türbedâra; "Bu çekmece benimdir. Askere gitmeden önce emânet bırakmıştım. Şimdi alıyorum." dedi. Türbedâr; "Tabi, alabilirsen al. Çünkü ben, bir defâsında bu çekmecenin yerini değiştirmek istedim. Fakat bütün uğraşmalarıma rağmen yerinden bile oynatamadım. Bunda bir hikmet olduğunu düşünerek, bir daha elimi bile sürmedim." Genç, çekmecenin yanına gelip, Hacı Bayram-ı Velî'ye teşekkür etti ve emânetini alarak köyüne döndü.


    3-ŞEYH ŞAMİL HAZRETLERİ

    Meşhûr Kafkas kahramânı, âlim ve velî. Rusların, Kafkasya'da ortadan kaldırmak istediği İslâmiyeti, tekrar ihyâ etmek, yaymak için uğraşan, Kafkas-Rus mücâdelesinin en unutulmaz simâsı ve düzenli Rus ordularını dize getiren büyük mücâhid. 1797 (H.1212) senesinde Dağıstan'ın Gimri köyünde doğdu. Babası Muhammed, ona Ali ismini verdi. Küçük yaşta ağır bir hastalığa yakalanan Ali'ye, âdetlerine uyarak, Şâmil ismini de verdiler ve o isimle çağırmaya başladılar.


    ŞİİRİ

    "Server-i âlem sana âşık olup da, yanarım!

    Her nerede olsam o güzel cemâlin ararım.



    Kâbe kavseyn tahtının sultânı sen, ben hiçim.

    Misâfirinim dememi saygısızlık sayarım.



    Her şey cihânda senin şerefine yaratıldı,

    Rahmetin bana da yağsa, o ân olur bahârım.



    Acıyıp bir bakınca, ölü kalbler dirilttin,

    Sonsuz merhametine, sığınıp, kapın çaldım.



    İyilik kaynağısın dermanlar deryâsısın!

    Bir damla lütfet bana, derde devâsız kaldım.



    Herkes gelir Mekke'ye, Kâbe, Safâ, Merve'ye,

    Ben ise senin için, dağlar tepeler aştım.



    Saâdet tâcı giydirildi, rüyâda başıma,

    Ayağın toprağı serpildi yüzüme sanarım.



    Ey Câmî hazretleri, sevgilimin bülbülü!

    Şiirlerin arasından, şu beyti seçtim aldım:



    "Dili aşağı sarkık, uyuz köpekler gibi,

    Bir damlacık umarak, ihsân deryâna vardım."



    Ey günahlılar sığınağı, sana sığınmaya geldim!

    Çok kabahatler işledim, sana yalvarmaya geldim!



    Karanlık yerlere saptım, bataklıklara saplandım,

    Doğru yolu aydınlatan, ışık kaynağına geldim.



    Çıkacak bir canım kaldı, ey bütün canların cânı!

    uygun olur mu söylemek, cânımı fedâya geldim.



    Derdlilere tabîbsin, ben ise gönül hastası,

    Kalb yarama devâ için, kapını çalmağa geldim.



    Cömerdlerin kapısına, bir şey götürmek hatâdır.

    Basmakla şeref verdiğin, toprağı öpmeğe geldim.



    Günahlarım çok, dağ gibi, yüzüm kara, katran gibi,

    Bu yükden ve siyâhlıkdan, tamâm kurtulmağa geldim.



    Temizler elbet hepsini, ihsân deryândan bir damla,

    Gerçi yüzüm gibi kara, amel defterimle geldim.



    Kapına yüz sürebilsem, ey cânımdan azîz cânân

    Su ile olmayan işler, hâsıl olur o topraktan."


    KERAMET VE MENKIBELERİ

    Peygamber Efendimiz’e olan aşkının çokluğundan ve ona kavuşmanın heyecanından, gözlerinden sel gibi göz yaşı akıtan Şeyh Şamil Hazretleri, sürünerek Resulullah’ın huzuruna geldi. Başta Medine Muhafızı Hafız Paşa, seyyidler, dünyanın dört bucağından gelmiş olan hacılar, onu heyecanla takip ediyorlardı. Kabri saadetlerinin kıble tarafına geçip, mübarek ayak uçlarından, Resulullah’a gönlünün en derin köşelerinden coşup gelen vecd ile:

    “Essalatü ves-selamü aleyke ya Resulullah!
    Essalatü ves-selamü aleyke ya Habîballah!
    Essalatü ves-selamü aleyke ya Seyyid-el Evvelin vel ahirin” diyerek selam verince, Resulullah’ın mukabelesi ile şereflendi. Orada bulunanların şahit olduğu bu hadiseden sonra Şeyh Şamil Hazretleri uzun müddet dua edip gözyaşı dökerek hasretini giderdi. Gönlündeki fırtınaları giderdi.


    SIRDA BIRAKIYORUM DEVAMI GELECEK.....



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi laptopal99 -- 29 Mart 2019; 9:45:55 >







  • 1849 (H. 1265) senesi Cemâzilâhır ayında Bor'da vefât etti. Vasiyeti üzerine Eski Mezarlık'a defnedildi. Aynı gün köylünün biri kırılan saban demirini tamir ettirmek üzere Bor'a geldiğinde çok kalabalık bir cemâatın cenâze namazına hazırlandığını görünce, abdestini tazeleyerek cenâze namazını kılar. Hemen işine dönmek niyetinde olduğundan, yakındaki bir demirci dükkanına girerek, tamir etmesi için saban demirini ustaya verir. Demirci, ocağa koyduğu demirin bir türlü kızarmadığını, saatlerce uğraştığı halde dövülecek hale gelmediğini görünce şaşkın bir halde düşünceye dalar. Bu sırada yakın bir tanıdığı dükkana girer. Demirci durumu ona anlatır. O da köylüye; "Sen nerelisin, bu demiri nereden getirdin?" diye sorar. Köylü; "Ben filan köydenim. Bu demir, dün çift sürerken bir kayaya takılıp kırıldı. Tamir ettirmek için bugün buraya getirdim. Şehre girdiğimde eşini görmediğim bir cemâata katılarak cenaze namazını kıldıktan sonra doğru bu dükkana geldim." deyince o kişi; "Senin, adını sormadan namazına iştirâk ettiğin büyük evliyâ, âşık-ı Hak Şeyh Ahmed Kuddûsî hazretleriydi. Allahü teâlâ, değil onun namazını kılanı, o cenâzede hazır olan âlet ve edevâtı da ateşten muhâfaza etmiştir." der. Îmân sâhibi olan bu köylü, yeni bir saban alıp köyüne döner.


    Bu keramet değil ki. Benim telefonum bozuluyor 200 tlye yaptırabilecekken adamın biri çıkıp diyor ki o telefona veli şeyh ibn bin hıttıp efendi alo dedi bir daha demez diye hoopp yeni telefona 2000 tl para veriyorum. Küçük esnaf oyunları bunlar.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: GR33K

    1849 (H. 1265) senesi Cemâzilâhır ayında Bor'da vefât etti. Vasiyeti üzerine Eski Mezarlık'a defnedildi. Aynı gün köylünün biri kırılan saban demirini tamir ettirmek üzere Bor'a geldiğinde çok kalabalık bir cemâatın cenâze namazına hazırlandığını görünce, abdestini tazeleyerek cenâze namazını kılar. Hemen işine dönmek niyetinde olduğundan, yakındaki bir demirci dükkanına girerek, tamir etmesi için saban demirini ustaya verir. Demirci, ocağa koyduğu demirin bir türlü kızarmadığını, saatlerce uğraştığı halde dövülecek hale gelmediğini görünce şaşkın bir halde düşünceye dalar. Bu sırada yakın bir tanıdığı dükkana girer. Demirci durumu ona anlatır. O da köylüye; "Sen nerelisin, bu demiri nereden getirdin?" diye sorar. Köylü; "Ben filan köydenim. Bu demir, dün çift sürerken bir kayaya takılıp kırıldı. Tamir ettirmek için bugün buraya getirdim. Şehre girdiğimde eşini görmediğim bir cemâata katılarak cenaze namazını kıldıktan sonra doğru bu dükkana geldim." deyince o kişi; "Senin, adını sormadan namazına iştirâk ettiğin büyük evliyâ, âşık-ı Hak Şeyh Ahmed Kuddûsî hazretleriydi. Allahü teâlâ, değil onun namazını kılanı, o cenâzede hazır olan âlet ve edevâtı da ateşten muhâfaza etmiştir." der. Îmân sâhibi olan bu köylü, yeni bir saban alıp köyüne döner.


    Bu keramet değil ki. Benim telefonum bozuluyor 200 tlye yaptırabilecekken adamın biri çıkıp diyor ki o telefona veli şeyh ibn bin hıttıp efendi alo dedi bir daha demez diye hoopp yeni telefona 2000 tl para veriyorum. Küçük esnaf oyunları bunlar.
    :)




  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
    
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.