Şimdi Ara

Erdoğan neden ypg'yi ingilizce, pkk ve deaş'ı türkçe söylüyor ? (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
6 Misafir (1 Mobil) - 5 Masaüstü1 Mobil
5 sn
29
Cevap
0
Favori
1.512
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • Bu herif, kendi memleketinde konuşmaya esselamü aleyküm diye selam verip ardından besmele çekerek başlamaz, halbuki arap ülkelerinde bunları yaparak başlıyor.

    Türkçe tabelaların yaygınlaşmasını, ingilizce tabelaların bırakılmasını istiyor ama kendisi konuşurken " imf yi " ay em ef" diye okur.. Kendinizi kontrol edin yerine " kendinizi çek edin" der.

    sınırdışı yerine de "deport" kelimesini kullanır..


    Velhasıl böyle dedikleriyle yaptıkları bir olmayan örnekleri çoktur...
  • Hulusi de böyle söylemişti. Aklıma şu geldi: mesela işid, deaş ve daeş aynı örgüt ama farklı telaffuz. Pkk ve ypg de aynı örgüt ama farklı telaffuz demek için olabilir. Kimi ülkeler ypg farklı pkk farklı diyor ya, onun için.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Vay .....piçi demek iöin

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: winwin35

    Aynı b.kun laciverti,

    Al Gılışdarı, Vur RTE'ye

    o yüzden bunu bana söylemene gerek yok.

    Konuyu açan bir soru sormuş, bende cevap verdim.

    Cevabımın içinde eleştiri vardır fakat bu beni Gılışdarcı, Eli Kınalıcı veya başka bir şeyci yapmaz.

    Normal bence oradan takip etmeleri. Bilmem kaç tane danışman kaç saat o konuşmaları hazırlıyorlar. Adam oturup ezberleyecek değil. Üstelik bu adam ayda bir çıkıp konuşan biride değil. 15 16 yıldır bu adam her gün bir yerde bir konuşma yapıyor boş günü yok sanırım.

    Başka ülkelerde konuşmaların danışmanlar tarafından hazırlanmasını bırak konuşmayı yapacak kişinin her kesime hitap edebilmesi için damın kıyafetinden ayakkabısı üstündeki toz miktarına kadar her şeyi ayarlıyorlar . Çok temiz olursa sadece elit kesime hitap eder çok kirli olursa sadece işçi kısmına hitap eder vb. ayrıntılara bile dikkat ediyorlar.

    Bizimkiler prompter den konuşmayı okumuş çok mu?




  • Treth kullanıcısına yanıt
    Bizimkiler, sizinkiler, onunkiler.

    Lider dediğin adamın halka hitabında, demecinde, kaleme aldığı yazısında metne, sufleye, kopyaya, prompter e ihtiyacı olmaz.

    Çıkar söyleyeceğini söyler. Ne diyeceğini bilir, dersine çalışmıştır, olayın öncesini, anını ve nereye gideceğini ileri görüşlülüğü ile bilir.

    Başka ülkeler diyerek başlayıp, olay hitabet iken kılık kıyafetini bile (ki konumuz değil) işin içine katıp, bizimkiler prompter le konuşuyor çok mu diyerek olayı basite indirgemek, Bizimkiler diyerek kimi kast ediyorsun bilmiyorum ama savunmaktan başka bir şey değildir.

    Bende ne ülke liderleri tanıyorum, geçmişte Prompter in P si yokken bütün kitleleri hitabet yeteneğiyle ve doğaçlama yaparak kitleleri etkilediğini, günümüzde senin verdiğin liderlerden farklı olarak, herhangi bir teknolojiye veya metin, sufleye gerek duymadan düşüncelerini takılmadan, çatır çatır söyleyip kendini net bir şekilde ifade edebildiğini.

    İşte belki bizimkilerin içinden böyle birisi çıkarsa, bizde de işler değişir.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: winwin35

    Bizimkiler, sizinkiler, onunkiler.

    Lider dediğin adamın halka hitabında, demecinde, kaleme aldığı yazısında metne, sufleye, kopyaya, prompter e ihtiyacı olmaz.

    Çıkar söyleyeceğini söyler. Ne diyeceğini bilir, dersine çalışmıştır, olayın öncesini, anını ve nereye gideceğini ileri görüşlülüğü ile bilir.

    Başka ülkeler diyerek başlayıp, olay hitabet iken kılık kıyafetini bile (ki konumuz değil) işin içine katıp, bizimkiler prompter le konuşuyor çok mu diyerek olayı basite indirgemek, Bizimkiler diyerek kimi kast ediyorsun bilmiyorum ama savunmaktan başka bir şey değildir.

    Bende ne ülke liderleri tanıyorum, geçmişte Prompter in P si yokken bütün kitleleri hitabet yeteneğiyle ve doğaçlama yaparak kitleleri etkilediğini, günümüzde senin verdiğin liderlerden farklı olarak, herhangi bir teknolojiye veya metin, sufleye gerek duymadan düşüncelerini takılmadan, çatır çatır söyleyip kendini net bir şekilde ifade edebildiğini.

    İşte belki bizimkilerin içinden böyle birisi çıkarsa, bizde de işler değişir.

    100 kişilik bir devlet olsaydık toplam alanımızda basit bir köy kadar olsaydı senin bu tatlı hayaline katılırdım.

    Ama maalesef işler öyle yürümüyor. Bir yerden sonra şahıslar sembolleşiyor işi bir çok insan devralıyor. Tek bir insanın bu kadariişe tek başına yoğunlaşması mümkün mü sence..

    Mesela Atatürk'ün danışmanları yoktu her şeye tek başına koşuyordu diye mi düşünüyorsun ? Veya Hitler ? Fazla gerçekçilikten uzaksınız.

    Bizimkiler derken de bildiğin Türkiye den söz ediyorum.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Treth -- 25 Ocak 2018; 17:11:36 >




  • Treth kullanıcısına yanıt
    tarih deyince hemen teknolojiden yoksun zamanlara gidip aklına ilk gelen hitabet yeteneği kuvvetlileri geliyor değil mi?

    Ayrıca verdiğin 2 örnekte de eksik kalan bir durum var, tek başına koşmuyordu, ama yönlendirme yapıyordu. Yani müsteşar veya danışmanlarından bilgi alan değil, onları yönlendiren liderlerdi 2 side.

    Kenan Işık ile Haluk Bilginer'in sayın bakanım dizisini izlemeni tavsiye ederim, sanırım senin sembolleşen şahıslardan kastın o. Mesela RTE kalkıp, kitap okumaya fırsat mı var, arkadaşlar özetlerini çıkarıyor okuyorum diye bizzat açıklaması var? Özet içinde yorum olur, oysaki kitap, okuduğundan okurun yorum çıkarmasıdır.

    Mesela Yakın dönemde Hugo Chavez diye bir lider hiç yaşamadı. Ülkesinin tüm unsurları ile bizzat ilgilenen bir lider değildi zira o.

    Putin Mesela hala hayatta. Danışmanları elbet ki var, ama etkisi? Putin danışmanlarının sözleri, raporlarına göre mi hareket eder, yoksa durum karşısında izahat mı bekler?


    Merkel mesela, sistemin figürü mü yoksa sistemi idare eden mi?

    İlham Aliyev ve babası rahmetli Haydar Aliyev, tamamiyle semboldüler değil mi? ülkenin çok iyi bir sistemi var, onlarda sembolik lider.

    jean chirac eski Fransa cumhur başkanı, sonrasında Sarkozy bunlarda sembolik liderlerdi senin için.

    Therasa May? Brexit için süreci başlatan kadın.


    Gandi? O garibin ne danışmanı vardı, ne de müsteşarı.

    Fidel? faşist lider profilinde komünizmin savunucusuydu.

    Mao? adam kendinden başka kimseyi dinlemiyordu?

    Tito? Yugoslavyanın büyük lideri, ama danışmanları olmasaydı bir hiçti.

    Sormuşsun tek bir insanın bu kadar işle tek başına yoğunlaşması mümkün mü diye? En basitinden başımızdakine bir bak.

    Aile bakanı oluyor 5 çocuk istiyor, sezeryana karşı çıkıyor, kürtajı eleştiriyor

    Sağlık bakanı oluyor sigarayı bıraktırmak için sokaktakinin paketini cebinden alıyor

    Dış işleri bakanı olup, dünyaya göz dağı veriyor

    Baş bakan gibi Alayınız gelin diye meydan okuyor

    Ulaştırma bakanı oluyor, mühendislerle proje bitim tarihini öne çekiyor

    Şehircilik bakanı oluyor, atlıyor helikoptere burası diyor, sonra içine ettik diye de itiraf ediyor.

    Milli Eğitim bakanı oluyor, sınav kaldırıyor

    Diyanet İşleri başkanı oluyor fetva veriyor.


    Demekki mümkün.

    Hitlere gelince evet her şeye tek başına koşuyor, her şeyle tek başına uğraşıyordu.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: winwin35

    tarih deyince hemen teknolojiden yoksun zamanlara gidip aklına ilk gelen hitabet yeteneği kuvvetlileri geliyor değil mi?

    Ayrıca verdiğin 2 örnekte de eksik kalan bir durum var, tek başına koşmuyordu, ama yönlendirme yapıyordu. Yani müsteşar veya danışmanlarından bilgi alan değil, onları yönlendiren liderlerdi 2 side.

    Kenan Işık ile Haluk Bilginer'in sayın bakanım dizisini izlemeni tavsiye ederim, sanırım senin sembolleşen şahıslardan kastın o. Mesela RTE kalkıp, kitap okumaya fırsat mı var, arkadaşlar özetlerini çıkarıyor okuyorum diye bizzat açıklaması var? Özet içinde yorum olur, oysaki kitap, okuduğundan okurun yorum çıkarmasıdır.

    Mesela Yakın dönemde Hugo Chavez diye bir lider hiç yaşamadı. Ülkesinin tüm unsurları ile bizzat ilgilenen bir lider değildi zira o.

    Putin Mesela hala hayatta. Danışmanları elbet ki var, ama etkisi? Putin danışmanlarının sözleri, raporlarına göre mi hareket eder, yoksa durum karşısında izahat mı bekler?


    Merkel mesela, sistemin figürü mü yoksa sistemi idare eden mi?

    İlham Aliyev ve babası rahmetli Haydar Aliyev, tamamiyle semboldüler değil mi? ülkenin çok iyi bir sistemi var, onlarda sembolik lider.

    jean chirac eski Fransa cumhur başkanı, sonrasında Sarkozy bunlarda sembolik liderlerdi senin için.

    Therasa May? Brexit için süreci başlatan kadın.


    Gandi? O garibin ne danışmanı vardı, ne de müsteşarı.

    Fidel? faşist lider profilinde komünizmin savunucusuydu.

    Mao? adam kendinden başka kimseyi dinlemiyordu?

    Tito? Yugoslavyanın büyük lideri, ama danışmanları olmasaydı bir hiçti.

    Sormuşsun tek bir insanın bu kadar işle tek başına yoğunlaşması mümkün mü diye? En basitinden başımızdakine bir bak.

    Aile bakanı oluyor 5 çocuk istiyor, sezeryana karşı çıkıyor, kürtajı eleştiriyor

    Sağlık bakanı oluyor sigarayı bıraktırmak için sokaktakinin paketini cebinden alıyor

    Dış işleri bakanı olup, dünyaya göz dağı veriyor

    Baş bakan gibi Alayınız gelin diye meydan okuyor

    Ulaştırma bakanı oluyor, mühendislerle proje bitim tarihini öne çekiyor

    Şehircilik bakanı oluyor, atlıyor helikoptere burası diyor, sonra içine ettik diye de itiraf ediyor.

    Milli Eğitim bakanı oluyor, sınav kaldırıyor

    Diyanet İşleri başkanı oluyor fetva veriyor.


    Demekki mümkün.

    Hitlere gelince evet her şeye tek başına koşuyor, her şeyle tek başına uğraşıyordu.

    Bence yanılıyorsun. En diktatör tiplerin bile her zaman arkasında işleri halleden önceden hazırlayan sunan bir ekibi vardı. Var olacak. Aynısının Tayyip içinde geçerli olması bana garip gelmiyor.




  • ver iz yor kıravat ?
  • 
Sayfa: önceki 12
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.