Şimdi Ara

'Enel Hakk' Öğretisinin felsefesi (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
97
Cevap
5
Favori
2.980
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
7 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: kemal1414

    "Enel hakk" "Ben Hakkım, Ben Tanrı`yım" ne demektir?

    Allah inancı olan için bu söz küfürdür

    yansıması gibi sözlerle yukarıdaki gerçek örtülemez ,ayrıca ya varsa gibi sözler havada kalan sözlerdir ve bir başkası çıkıp ya yoksa diyebilir

    sonra bu işte ,sağ elin ile sol kulağını kaşıma gibi bir durum var

    Arkadaşım bunu söyleyen zatlar Hallacı Mansur veya böyle bir durumu olan Muhyiddin Arabi gibi zatlar bizim makamımızda olmayanlar kitaplarımızı okumasın demişlerdir. Ben bugün bu sözün tamamen doğru olmadığını biliyorum. Ancak o zaman Allah ın sanatını anlayıp hakim olamayan kişiler Herşeyde Allah vardır ben yokum demeye kadar gitmişler. Biraz meczubane bir yaklaşım belki ama tamamen şirk gibi bir ithamda bulunmak yanlış...




  • quote:

    Orijinalden alıntı: SaatliBomba

    Hallac ne yazık ki anlaşılamadı ama "parçadan ziyade, hepimiz sonsuz potansiyelin (ki buna Tanrı da diyebiliriz) içinde ortaya çıkan görüntüler gibiyiz." ifadesi bence doğru

    Tam olarak doğru değil. Allah bize Şah damarımızdan yakın ama biz ona mesafelerle ölçülemeyecek kadar uzağız. Eğer denildiği gibi olsa Allah ında bizim yaşadığımız Kainatın içinde olması mevzuu bahis olurdu ki o zamanda benim yaşadığım fiziksel yapıya yakın olacağını veya etkileneceğini düşünürdüm. Yakınlık uzaklık gibi kavramlar bizim için geçerli. Zamanla bağlı olmayan Yaratıcı elbette bizim gibi olmayacaktır. Onun görüntüsü olmamız demek Onun hakkında bazı şeyleri düşünmeye çalışmamız demekki bizim zaafımız var O nun yok. Dolayısı ile dediğiniz ne doğru ne yanlış bu konuda yorum ise biraz tehlikeli sanırım.




  • Yaratıcının bir parçası olduğunu düşünmek farklı , yaratıcının bir tecellisi olduğunu düşünmek farklı şey.Ben insan olarak bişeyler yapabiliyorum , eserler ortaya koyabiliyorum.Alet kullanıp kendime barınak yapıyorum , bazı aletlerle avlanabiliyorum , kendime gerekli aletleri üretebiliyorum , fabrikalarda araba bile üretiyoruz.Yani biz insanoğlu bişeyler üretme kapasitesine sahibiz.Bu bizim mühendisliğimizdir.Çünkü Allah bize bu yeteneği vermiştir.İnsana kendi ruhundan üflemiştir.Ayrıca insana özgü , acıma , merhamet , düşünme ve bişeyler üretebilme yeteneği Allah'ın özelliklerinin yansımasıdır.Ancak Allah'ta varolanın milyarda biri kadar belki çok daha küçüğüdür.Miktarını bilemeyiz.Doğadaki canlıların hepsi Allah'ın mühendisliğinin devasa yüceliğini bize gösterir.Bizim mühendisliğimiz çok ufak kalır.Bizim merhametimiz Allah'ın merhameti yanında çok ufaktır.Yani biz insanoğlu olarak Allah'ın özellikleri ve sıfatları yanında , onun sıfatlarından çok ufacık parçaya sahip varlıklarız.

    Ancak hepimizin varlığı ayrı , hepimizin sıfatları farklı varlıklardır.Bir bütün değiliz.Allah'ın varlığı da tamamen ayrıdır.Enel hakk denilen şey anladığım kadarıyla kendini bütünün parçası olarak görmekse , bence yanlış ve sapkın bir inanış.Allah'ın bizim varlığımıza ihtiyacı yoktur.Sadece bizi kendi sıfatlarının yansıması olarak yaratmıştır.Ancak bizim sınırlarımız nedir , ne kadar bilgiye ulaşabiliriz , Lucy filminde olduğu gibi beynimizin %10 barajını aşabilir miyiz , aşarsak ermiş olabilir miyiz , dünyada tam anlamıyla adaleti sağlayacak bir düzen kurabilir miyiz , yapabileceklerimiz nereye kadardır , bir sınırımız var mıdır?Bunları bilmiyoruz.Belki de Allah insanı öyle bir yarattı ki , sonunda insanoğlu evren bilmecesini çözüp , diğer boyutların varlığını algılayıp , evrendeki tüm bilinmezleri aşıp , evrenin sırrını çözüp Allah'ın varlığına ulaşabilecektir.İşlemci üretici firmalar işlrmcilerine sınır koyar.Çünkü daha hızlı çalışırsa ısınıp yanma tehlikesi vardır.Ancak belki de tehlike olmadığı halde sınırlama koydular.İşte insan beyni de bunşekilde yaratıcı tarafından sınırlandırılmış mı yoksa sınır yok mu?Ben bunu merak ediyorum.Ölünce zaten göremediklerimizi görücez , yaratıcının huzuruna çıkıcaz.Ama acaba insan oğlunun dünyaya gönderilme amacı öncelikle kendi nefsiyle mücadele ve sınav , sonrasında da evrenin sırrını çözmek olabilir mi?Bundan belki de 10 bin yıl sonra diğer boyutlara ulaşmanın bir yolunu bulup , yaratıcıya ulaşıp , bütün kötülüklerden arınmış ve %100 inanan bir topluluk olabilecek miyiz?Belki bu dünyaya gönderilme amacımız budur?Allah bize bu kapasiteyi vermiştir ama biz göremesek bile , belki şimdiden inşasına katkı sağlıyacağımız gelecekte bu mümkün olabilir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi kingman29 -- 5 Şubat 2015; 3:00:41 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: abdullahors84

    quote:

    Orijinalden alıntı: kemal1414

    "Enel hakk" "Ben Hakkım, Ben Tanrı`yım" ne demektir?

    Allah inancı olan için bu söz küfürdür

    yansıması gibi sözlerle yukarıdaki gerçek örtülemez ,ayrıca ya varsa gibi sözler havada kalan sözlerdir ve bir başkası çıkıp ya yoksa diyebilir

    sonra bu işte ,sağ elin ile sol kulağını kaşıma gibi bir durum var

    Arkadaşım bunu söyleyen zatlar Hallacı Mansur veya böyle bir durumu olan Muhyiddin Arabi gibi zatlar bizim makamımızda olmayanlar kitaplarımızı okumasın demişlerdir. Ben bugün bu sözün tamamen doğru olmadığını biliyorum. Ancak o zaman Allah ın sanatını anlayıp hakim olamayan kişiler Herşeyde Allah vardır ben yokum demeye kadar gitmişler. Biraz meczubane bir yaklaşım belki ama tamamen şirk gibi bir ithamda bulunmak yanlış...

    siz öyle düşünebilirsiniz ama ben ne anlatıldığı bile tam bilinemeyen sözlere hiç gerek olmadığını düşünüyorum

    bizler birer kuluz ve yaratıcı kendisinin kim olduğunu Kuran da yeterince anlatmıştır

    bana göre saçma ve gereksiz bir sözdür "yaratıcıyı tanımak" gibi bir söz olsa anlarız ama ben Hakkım, Ben Tanrı'yım ne demektir" gibi dolambaçlara gerek olmadığını düşünüyorum

    onların makamı neymiş de kitaplarını okumayacakmışız ,bir kitap yazan şu şartlarda okuyun deme hakkına sahip değildir ve okuyanlar kendi anladıkları şekilde yorumlama özgürlüğüne sahiptirler

    üstelik Hak ve Tanrı'yı onlara soracak değiliz (bu sözleri Allah olarak tanımlıyorlarsa)




  • quote:

    Orijinalden alıntı: kemal1414

    quote:

    Orijinalden alıntı: abdullahors84

    quote:

    Orijinalden alıntı: kemal1414

    "Enel hakk" "Ben Hakkım, Ben Tanrı`yım" ne demektir?

    Allah inancı olan için bu söz küfürdür

    yansıması gibi sözlerle yukarıdaki gerçek örtülemez ,ayrıca ya varsa gibi sözler havada kalan sözlerdir ve bir başkası çıkıp ya yoksa diyebilir

    sonra bu işte ,sağ elin ile sol kulağını kaşıma gibi bir durum var

    Arkadaşım bunu söyleyen zatlar Hallacı Mansur veya böyle bir durumu olan Muhyiddin Arabi gibi zatlar bizim makamımızda olmayanlar kitaplarımızı okumasın demişlerdir. Ben bugün bu sözün tamamen doğru olmadığını biliyorum. Ancak o zaman Allah ın sanatını anlayıp hakim olamayan kişiler Herşeyde Allah vardır ben yokum demeye kadar gitmişler. Biraz meczubane bir yaklaşım belki ama tamamen şirk gibi bir ithamda bulunmak yanlış...

    siz öyle düşünebilirsiniz ama ben ne anlatıldığı bile tam bilinemeyen sözlere hiç gerek olmadığını düşünüyorum

    bizler birer kuluz ve yaratıcı kendisinin kim olduğunu Kuran da yeterince anlatmıştır

    bana göre saçma ve gereksiz bir sözdür "yaratıcıyı tanımak" gibi bir söz olsa anlarız ama ben Hakkım, Ben Tanrı'yım ne demektir" gibi dolambaçlara gerek olmadığını düşünüyorum

    onların makamı neymiş de kitaplarını okumayacakmışız ,bir kitap yazan şu şartlarda okuyun deme hakkına sahip değildir ve okuyanlar kendi anladıkları şekilde yorumlama özgürlüğüne sahiptirler

    üstelik Hak ve Tanrı'yı onlara soracak değiliz (bu sözleri Allah olarak tanımlıyorlarsa)

    Sizin söylemek istediğinizi anlıyorum. Ancak bu öyle bir durum değil. Mesela siz zamanınızın en iyi dokturusunuz. Bende sıradan bir doktorum. Siz ileride olabilecekleride dile getiriyorsunuz o an ilminiz yetiyor. Bende merak edip kitaplarınızı karıştırıyorum hatta uygulamaya kalkıyorum. Siz benim yaptığım hatayı görüp uyarırsınız. Hatta benim anlamayıp zarar gördüğümü hatta zarar verdiğimi açıkça ifade edersiniz. Ki Kuran böyle değldir. Kuranda anlatılanların bile birçoğunu anlamıyoruz en azından şuan için. O zaman yaşamış insanlarda Bazı zatları tam anlamı ile anlayamamışlar. Bakın Hallacı mansur doğru söylemiş demiyorum zira bugün başka kaynaklar (İslami kaynaklar, Kurandan tefsir edilen) durumu ifade ediyor.

    Ha bu adam onu anlamamışmı diyebilirsiniz. Ama verdiğim örnekte ben sizi anlayamadım ama daha sonra sizin ifade ettiklerinizi başkaları anlayacak belki bir adım ileri götürecek. Benim bilgisiz olmam sizin ilminizi noksanlaştırmayacak.

    Ha daha açık konuşmak gerekirse bu zamanda Hallacı mansuru okumak veya değerlendirmek doğru değil zira ifadeleri hala çok açık değil ve daa çok kişisel deneyimler diyebiliriz.




  • Hallacı mansur müslümanlara demiş ki , benim canımı alın.Ben canımdan vazgeçtim.Eğer bu doğruysa bu adam sapkının teki.İnsanlardan kendisini öldürmesini istiyo.Ben de şu an tenbihül gafilin okuyorum.1.000 sene önce yazılmış bir kitap.Gerçek mümin canından vazgeçer.Canını ve malını hayırlı bir ticaret üzere Allah'a satar.Tevbe 111 :

    "Allah, karşılık olarak cenneti verip müminlerden canlarını ve mallarını satın almıştır. Onlar Allah yolunda mücadele ederler, öldürürler ve öldürülürler. Bu Allah’ın Tevrat’ta da, İncîl’de de, Kur’ân’da da üstlendiği gerçek bir vaaddir. Verdiği sözde Allah’tan daha sadık kim olabilir?O halde yaptığınız bu alışverişten dolayı sevinin ey müminler! Müjdeler olsun size, işte en büyük mutluluk, işte en büyük başarı"

    Bu ayete binaen islam felsefesinde insan canından bile vazgeçmeli.Ancak kalkıpta insanlara beni öldürün demek saçmalık.Kim senin kanına girip de vebalini üzerine alır.Ama sonunda istediği olmuş ve idam sehpasını boylamış.İşin içinde ayaklanmalar falan da var aslında.Zerdüştlükle ilgili karışıklıklara bulaştığı belirtiliyo.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: abdullahors84

    quote:

    Orijinalden alıntı: kemal1414

    quote:

    Orijinalden alıntı: abdullahors84

    quote:

    Orijinalden alıntı: kemal1414

    "Enel hakk" "Ben Hakkım, Ben Tanrı`yım" ne demektir?

    Allah inancı olan için bu söz küfürdür

    yansıması gibi sözlerle yukarıdaki gerçek örtülemez ,ayrıca ya varsa gibi sözler havada kalan sözlerdir ve bir başkası çıkıp ya yoksa diyebilir

    sonra bu işte ,sağ elin ile sol kulağını kaşıma gibi bir durum var

    Arkadaşım bunu söyleyen zatlar Hallacı Mansur veya böyle bir durumu olan Muhyiddin Arabi gibi zatlar bizim makamımızda olmayanlar kitaplarımızı okumasın demişlerdir. Ben bugün bu sözün tamamen doğru olmadığını biliyorum. Ancak o zaman Allah ın sanatını anlayıp hakim olamayan kişiler Herşeyde Allah vardır ben yokum demeye kadar gitmişler. Biraz meczubane bir yaklaşım belki ama tamamen şirk gibi bir ithamda bulunmak yanlış...

    siz öyle düşünebilirsiniz ama ben ne anlatıldığı bile tam bilinemeyen sözlere hiç gerek olmadığını düşünüyorum

    bizler birer kuluz ve yaratıcı kendisinin kim olduğunu Kuran da yeterince anlatmıştır

    bana göre saçma ve gereksiz bir sözdür "yaratıcıyı tanımak" gibi bir söz olsa anlarız ama ben Hakkım, Ben Tanrı'yım ne demektir" gibi dolambaçlara gerek olmadığını düşünüyorum

    onların makamı neymiş de kitaplarını okumayacakmışız ,bir kitap yazan şu şartlarda okuyun deme hakkına sahip değildir ve okuyanlar kendi anladıkları şekilde yorumlama özgürlüğüne sahiptirler

    üstelik Hak ve Tanrı'yı onlara soracak değiliz (bu sözleri Allah olarak tanımlıyorlarsa)

    Sizin söylemek istediğinizi anlıyorum. Ancak bu öyle bir durum değil. Mesela siz zamanınızın en iyi dokturusunuz. Bende sıradan bir doktorum. Siz ileride olabilecekleride dile getiriyorsunuz o an ilminiz yetiyor. Bende merak edip kitaplarınızı karıştırıyorum hatta uygulamaya kalkıyorum. Siz benim yaptığım hatayı görüp uyarırsınız. Hatta benim anlamayıp zarar gördüğümü hatta zarar verdiğimi açıkça ifade edersiniz. Ki Kuran böyle değldir. Kuranda anlatılanların bile birçoğunu anlamıyoruz en azından şuan için. O zaman yaşamış insanlarda Bazı zatları tam anlamı ile anlayamamışlar. Bakın Hallacı mansur doğru söylemiş demiyorum zira bugün başka kaynaklar (İslami kaynaklar, Kurandan tefsir edilen) durumu ifade ediyor.

    Ha bu adam onu anlamamışmı diyebilirsiniz. Ama verdiğim örnekte ben sizi anlayamadım ama daha sonra sizin ifade ettiklerinizi başkaları anlayacak belki bir adım ileri götürecek. Benim bilgisiz olmam sizin ilminizi noksanlaştırmayacak.

    Ha daha açık konuşmak gerekirse bu zamanda Hallacı mansuru okumak veya değerlendirmek doğru değil zira ifadeleri hala çok açık değil ve daa çok kişisel deneyimler diyebiliriz.

    açıkça söylemem gerekirse mevzu din olunca ben Kuran varken çok fazla kaynağa ihtiyaç duymuyorum ,malum insan fikri karışan din konuları lastik gibi uzar gider

    lakin sizin Kuran'da anlatılanların çoğunu anlamıyoruz sözüne hayret ettim doğrusu ,tabi ki çözemediğimiz ayetler var ama bunları neden anlayamadığımız da ortada ,her ayet bir sebep nedeniyle geldiği için o zaman yaşayanlar çok iyi anlamış olabilir ama bize aktarılmadığı yada hatalı aktarıldığı için tam anlayamamamız normal oluyor ,birde müteşabih olanlar var ,bunun dışında büyük çoğunluğu anlaşılıyor ama birde anlamak istemeyen yada işine gelmeyenler var (bu sözüm buradakiler için değildir)

    şimdi şöyle düşünelim ,okuma yazması olmayan birisi ne yapacaktır ?

    mecburen duyduklarına ve anlatılanlara inanmak zorunda kalacaktır ,bu durumda düzgün bir eğitim alabildiği söylenebilir mi ?

    peki bu şartlarda zaten düz anlatımla dahi anlayamayacak olan insanlara böyle felsefi sözler söylemenin ne anlamı var ?

    hadi bunun söyledikleri felsefi diyelim ama felsefe de dahi işin içine din girdiği zaman belli bir kalıp içinde kalma mecburiyeti vardır ,çünkü gerçek niyeti anlamak çok kolay değildir ,bir kısım övüyor derken diğer kısım sövüyor denilme ihtimali varsa o zaman günümüz sözü ile böyle bir artistliğe ne gerek vardı :)

    pratik zeka dediğimiz konularda en önde gelen peygamber Hz. İbrahim'dir ama onun söylemek istediğini herkes anlar , o nedenle illa bir eser olsun isteniyorsa buna örnek Kuran da çokça bulunabilir

    birde islam adabı vardır ve bu adaba göre Ben Hakkım,Ben Tanrıyım ne demektir gibi sözler çok abes görülür (Tanrı'nın yerine geçip Tanrı'yı anlatmak gibi)

    aslında bende sizin ne demek istediğinizi anlıyorum ama dediğim gibi din konularında ben düz anlatımın çok daha uygun olduğu kanaatindeyim




  • Kuran 7 den 77 ye herkese hitap eder.Kuran'ın müminlere gösterdiği yolu anlıyabilmek için uzman olmaya gerek yoktur.Ancak Kuran'ı 10 kere değil 100'lerce kere okumak lazım.Hatta ezberlemek lazım.Ancak bi kere bile okumak ve tam inanç göstermek insanın hayatını kökünden değiştirir.Kuran'ın gösterdiği yol apaçık nettir.Kuran'a açıklama getirmek için yazılan bazı eserler tefsir olarak bilinir ve bu tefsirler de bizim için aydınlatıcı olur.Kuran mealinden sonra tefsir okumakta fayda vardır.İslam alimleri çok güzel yorumlar katıp , islam felsefesini şekillendirmede yardımcı olmuşlardır.Ancak aşırı gidenler veya kasıtlı olarak yanlışa sürüklemeye çalışanlar da olmuştur.Bunlar zaten hemen sırıtır ve kendini belli eder.Yaşar nuri gibi tipler zaman zaman ortaya çıkıp sapkınlıklarını yaymaya çalışmışlardır.Bunlara aklı başında müslüman prim vermez.

    İnsan inanç yolunu Kuran ışığında kendi çizer.Faydalı tefsirlerden yardım alır.İnancını kuvvetlendirir.Hocanın biri demiş 41 yasin okuyun , bütün günahlarınız affolur.Bir başkası demiş 7 kere elham okuyun.Bunlara takılmak yerine en iyi duayı kendimiz buluruz.Ben mesela bakara suresinin son iki ayetinden çok etkilenmiştim."Allah'ım sen bize taşıyabileceğimizden fazla yük yükleme , cahillikle işlediğimiz günahlardan dolayı bizi sorumlu tutma".Bu ayet bana nasıl dua edeceğim şeklinde yol gösterici oldu.Benim içimdekilere tercüman olmuştu.Sonradan öğrendim ki peygamber de bu ayetlerin önemine dikkat çekmiş ve Hz. Ömer aklı başında her müslüman bu ayetleri okumadan uyumaz demiş.

    Sapkın yollara meyleden müslüman cahil müslümandır.İnsan önce kendi inancının temellerini oturtmalı.Kendine ve inancına güvenmeli.Alimler benden iyi bilir deyip , önüne gelen sakallının peşinden gitmemeli.İmanın ve ilmin kimde olduğu belli olmaz.Kendine güvenerek , tüm şüphelerinin üzerine giderek , kuran'ı kendine klavuz olarak kullanıp inanan , kolay kolay sapkın yollara düşmez.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • kingman29 K kullanıcısına yanıt
    ayrıca Kuran da peygamberlerin ettikleri dualar örnek olarak verilmiş ,yani nasıl dua etmemiz gerektiğini dahi öğreten bir kitaba sahibiz
  • Sen ben söylersek küfre gireceğimiz ama Hallac-ı Mansur'un söyleyip vahdet-i vücud halinde bulundu sözüdür. Burada Hallac-ı Mansur'a kötü ithamlar edecekler belki ama bunlar önce kendi imanlarına bakarsa iyi olur. Boşuna günaha girmesinler.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ugurcankorkmaz -- 6 Şubat 2015; 13:47:55 >
  • Öncelikle anlatmak istediğinizi anladım ve Hallac-ı Mansur doğru demiştir demiyorum. Bu kendisinin istifadesidir. Ama tam anlayamayışıdır. Anlayamadığından dolayı kendine bile yok diyecek kadar ileri gitti sanırım. Herşey Allah diye düşünmüş. Bende yokum diyerek veya Allah herşeyi kapsamıştır diyenlerde olmuş ancak. Baştada dediğim gibi bu sadece kişisel bir ifadedir.

    Örnek verecek olursak Allah sanatını görmemiz için Kuranda yol göstermiş. Bizde Kurandan öğrendiklerimiz ile O nu tanıyıruz. Birde hiçbirşey yok deyip inkar edip Herşey Allahtır demiş. İyide ALlah bu kainattaki her yarattığını göstermeyi irade etmiş ve bizim görmemizi istemiş. Allah sanatını göstermeyecek olsa Bu kadar şeyi ince güzel bir sanat içerisinde yaratırmıydı.

    Dolayısı ile Hallacı mansurun ifadeside kendini alakadar eder. Müslümanın onun hareketiyle amel etmesi doğru değildir ama Kafir diyemeyiz. Dediğim gibi meczubane bir hal ile söylemiş olabilir.

    Yukarıda
    quote:

    lakin sizin Kuran'da anlatılanların çoğunu anlamıyoruz sözüne hayret ettim doğrusu
    dediniz Bunda hayret edilecek birşey yok. Kuranda Kainata bile işaret edilmektedir ama hala bir aya bile gitmeye muktedir değliz. Bugün cağın icatları Kuranda vardır ve bulmaya ön ayak olmuştur. Zira bunların hepsi Allah ın ezeli ve ebedi ilminde vardır. Allah böyle bir ilmi ben göstermedim siz bulunmu diyecek veya sizce insan bunu bir yol gösteren olsa bilecekmiydi.

    Yani Kuran dan Binlerce Hadisi Şerif ortaya çıkmış Peygamber efendimiz bunu bize aktarmış. Böyle yapın vs şekilnde. Aynı zamanda Alimler bilgilerini ifade etmiş. Ama hala Kuran çok büyük bir hazine ve sizce insan her okudğunu anlamaya muktedirmi




  • "Sizin Taptığınız Benim Ayaklarım Altındadır" demiştir

    Ayrıca, Muhyiddin-i Arabi Hazretleri'nin vefatından önce ayağını yere vurarak:

    "Sizin taptığınız benim ayağım altındadır" buyurduğu yeri tesbit ettirip kazdırdı. Oradan da küp içinde altın çıktı. Bundan Muhyiddin-i Arabi Hazretleri'nin: "Siz Allahü Teâla'ya değil de paraya tapıyorsunuz" demek istediği anlaşıldı. Gerçekten de idamına sebep, hazretin bu sözleri olmuştu.

    Sonrasında "Sin, Şın'a girdiğinde Muhyiddin'in kabri meydana çıkar"

    Selim Han, çıkan altınları Şam'ın fakirlerine dağıttı. "Sin" den maksadın Selim, "Şın" dan maksadın da Şam olduğu kesin olarak ortaya çıkmıştı. Yavuz Sultan Selim Han, bu sırada Şam'da üç ay kadar kalmıştır.

    Yani bu gibi zatlar bazen yanlış anlaşılabiliyor. Ama bu insanların yanlış yolda olduğu anlamına gelmez.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: abdullahors84

    "Sizin Taptığınız Benim Ayaklarım Altındadır" demiştir

    Ayrıca, Muhyiddin-i Arabi Hazretleri'nin vefatından önce ayağını yere vurarak:

    "Sizin taptığınız benim ayağım altındadır" buyurduğu yeri tesbit ettirip kazdırdı. Oradan da küp içinde altın çıktı. Bundan Muhyiddin-i Arabi Hazretleri'nin: "Siz Allahü Teâla'ya değil de paraya tapıyorsunuz" demek istediği anlaşıldı. Gerçekten de idamına sebep, hazretin bu sözleri olmuştu.

    Sonrasında "Sin, Şın'a girdiğinde Muhyiddin'in kabri meydana çıkar"

    Selim Han, çıkan altınları Şam'ın fakirlerine dağıttı. "Sin" den maksadın Selim, "Şın" dan maksadın da Şam olduğu kesin olarak ortaya çıkmıştı. Yavuz Sultan Selim Han, bu sırada Şam'da üç ay kadar kalmıştır.

    Yani bu gibi zatlar bazen yanlış anlaşılabiliyor. Ama bu insanların yanlış yolda olduğu anlamına gelmez.

    yukarıda verdiğiniz rivayetler uydurmadır, söylentiden ibarettir, aklama çalışması ürünüdür, bunlarla gerekçe oluşturulamaz...

    hiç kimse "Ene'l-Hakk" ve "Sizin Taptığınız Benim Ayaklarım Altındadır" sözünün derununu anlamak zorunda değildir...
    Allah dostu/veli mutasavvıflar bu tür laflar etmezler, yanlış anlaşılacağı belli laflar da etmezler...
    ilimde/tasavvufta derinleşmiş insanlar bir makama/dereceye ulaşmış iseler bunu dile getirmezler, dile getirseler bile saçmalamazlar...

    Allah peygamberlere vahyetmiştir ve bunlar şeytanın etkisinden korunmuştur...
    ancak bazı insanlar şeytandan ilham/esin alır, bazı sözler şeytanın vesvesesi olabilir...

    kişi sözlerinden sorumludur, biz zahire göre değerlendiririz...
    zahire göre "Ene'l-Hakk" ve "Sizin Taptığınız Benim Ayaklarım Altındadır" sözleri kesinlikle yanlıştır, niyetini-kastını-kalbini bilmek zorunda değiliz...
    gerçekleri sadece Allah bilir...

    ancak yine de bu sözleri nedeniyle hiç kimse öldürülemez, söylemiş olması idam gerekçesi olamaz...öldürenlerin yaptığı da yanlıştır...




  • quote:

    Orijinalden alıntı: baberti

    quote:

    Orijinalden alıntı: abdullahors84

    "Sizin Taptığınız Benim Ayaklarım Altındadır" demiştir

    Ayrıca, Muhyiddin-i Arabi Hazretleri'nin vefatından önce ayağını yere vurarak:

    "Sizin taptığınız benim ayağım altındadır" buyurduğu yeri tesbit ettirip kazdırdı. Oradan da küp içinde altın çıktı. Bundan Muhyiddin-i Arabi Hazretleri'nin: "Siz Allahü Teâla'ya değil de paraya tapıyorsunuz" demek istediği anlaşıldı. Gerçekten de idamına sebep, hazretin bu sözleri olmuştu.

    Sonrasında "Sin, Şın'a girdiğinde Muhyiddin'in kabri meydana çıkar"

    Selim Han, çıkan altınları Şam'ın fakirlerine dağıttı. "Sin" den maksadın Selim, "Şın" dan maksadın da Şam olduğu kesin olarak ortaya çıkmıştı. Yavuz Sultan Selim Han, bu sırada Şam'da üç ay kadar kalmıştır.

    Yani bu gibi zatlar bazen yanlış anlaşılabiliyor. Ama bu insanların yanlış yolda olduğu anlamına gelmez.

    yukarıda verdiğiniz rivayetler uydurmadır, söylentiden ibarettir, aklama çalışması ürünüdür, bunlarla gerekçe oluşturulamaz...

    hiç kimse "Ene'l-Hakk" ve "Sizin Taptığınız Benim Ayaklarım Altındadır" sözünün derununu anlamak zorunda değildir...
    Allah dostu/veli mutasavvıflar bu tür laflar etmezler, yanlış anlaşılacağı belli laflar da etmezler...
    ilimde/tasavvufta derinleşmiş insanlar bir makama/dereceye ulaşmış iseler bunu dile getirmezler, dile getirseler bile saçmalamazlar...

    Allah peygamberlere vahyetmiştir ve bunlar şeytanın etkisinden korunmuştur...
    ancak bazı insanlar şeytandan ilham/esin alır, bazı sözler şeytanın vesvesesi olabilir...

    kişi sözlerinden sorumludur, biz zahire göre değerlendiririz...
    zahire göre "Ene'l-Hakk" ve "Sizin Taptığınız Benim Ayaklarım Altındadır" sözleri kesinlikle yanlıştır, niyetini-kastını-kalbini bilmek zorunda değiliz...
    gerçekleri sadece Allah bilir...

    ancak yine de bu sözleri nedeniyle hiç kimse öldürülemez, söylemiş olması idam gerekçesi olamaz...öldürenlerin yaptığı da yanlıştır...



    Arkadaşım. Bu bahsettiğim şeyi ben ilk nesil bu zaman kitaplarından öğrenmedim. Emin olun araştırmadan yazmıyorum. Ha şu noktada haklısınız bakın yukarıdada belirttim. Bu gibi söylemler müslümanlar için tehlikelidir. Söylenecek sözler değildir. Ancak Sizin taptığınız dediğim yeri Haşa Yaratanın ismi koyularak ifade edenlerde vardır ileri gidenlerde vardır. Ama bunu islam alimleri veya zamanın mutasavvıfları tarafından Bu insanlara kafir denilmedi. Sadece bu konuyu tam anlamı ile incelemeden Bu gibi ifadeler kullanmak yanlıştır.

    Ayrıca Muhyiddin Arabi zamanının alimidir ve kabul görmüştür. İbni Sebe gibi adamlar yalancıdır ve ispat edilmiştir. Yani Hallacı Mansur veya Muhyiddin Arabi nin peşinden gidenler yok. Zira bugün daha net birşekilde anlıyoruz bazı şeyleri . Dolayısı ile bu insanlara birşeyler demeniz size birşey kazandırmaz.




  • abdullahors84 kullanıcısına yanıt
    hocam sizinle anlaşamadığımız sadece bir konu var :)

    siz diyorsunuz ki bu şahıslar inkar olarak değil de ders olsun diye bunları söylemişler

    bende diyorum ki hiçbir fani bu sözleri ders olsun diye dahi söyleyemez ,çünkü dinden çıkmaya sebeptir ve ayrıca karşıdaki kişileri tahrik edici bir durumdur

    ancak şöyle olsaydı , herkesin görebildiği şekilde altınları ayağının altına alıp ,işte bunlar sizin taptıklarınızdır dese bir derece anlaşılır olur ama yine de tahrik edici bir söz olacağından bir alim çok daha değişik yöntemlerle bunu anlatabilecek başka sözler bulur

    misal : bazı müslümanım diyenler işte buna tapar ,gibisinden söylese bir değeri olur ama sizin taptığınız ayağımın altında sözünü bugün dahi söyleseniz sizi linç etmeye kalkacak insanlar çıkabilir ,üstelik insanlar orada altın olduğunu nereden bilsin ,ayrıca orada bulunan herkesin mal düşkünü olduğu ne malum ?




  • quote:

    Orijinalden alıntı: kemal1414

    hocam sizinle anlaşamadığımız sadece bir konu var :)

    siz diyorsunuz ki bu şahıslar inkar olarak değil de ders olsun diye bunları söylemişler

    bende diyorum ki hiçbir fani bu sözleri ders olsun diye dahi söyleyemez ,çünkü dinden çıkmaya sebeptir ve ayrıca karşıdaki kişileri tahrik edici bir durumdur

    ancak şöyle olsaydı , herkesin görebildiği şekilde altınları ayağının altına alıp ,işte bunlar sizin taptıklarınızdır dese bir derece anlaşılır olur ama yine de tahrik edici bir söz olacağından bir alim çok daha değişik yöntemlerle bunu anlatabilecek başka sözler bulur

    misal : bazı müslümanım diyenler işte buna tapar ,gibisinden söylese bir değeri olur ama sizin taptığınız ayağımın altında sözünü bugün dahi söyleseniz sizi linç etmeye kalkacak insanlar çıkabilir ,üstelik insanlar orada altın olduğunu nereden bilsin ,ayrıca orada bulunan herkesin mal düşkünü olduğu ne malum ?

    Hocam ders olsun diyede değil. Onların o anki hali. Yani bu hareketle amel edilmez o bir gerçek ama bu gibi zatların hakkındada ileri geri konuşmakta bize birşey kazandırmayacaktır sizde iyi biliyorsunuz.

    Bir yerdede derki

    "Bizim halimiz şimşekler gibidir; Bazen görünür, Bazen saklanır. Bazı vakit olur ki, en yüksek mevkide oturup her tarafı görüyoruz gibi oluruz. Bazı vakitte de ayağımızın üstünü göremiyoruz." Yani bende çok iyi bilen bir adam değilim. Ancak bu zatlarada çok sert konuşmak doğru değil zira Her sırrı anlamaya muktedir değiliz.




  • abdullahors84 kullanıcısına yanıt
    "her sırrı anlamaya muktedir değiliz"

    o zaman bu şahıslarda sır saklamasını bilmiyor demektir ,çünkü sır belli kişiler arasında kalan bir konudur ve diğerlerini ilgilendirmez

    bu olayda büyük bir tahrik var o nedenle kimse sır var mı diye düşünecek değildir ,bunu söyleyenin de bilmesi gerekir

    benim gençliğimde böyle bir söz söyleyen birisini görsem öldürülmesine yardım ederdim ,çünkü dini bilgim çok zayıftı ve Allah hakkında böyle bir sözün karşılığı ölüm olur diye beynimde yer etmiş

    şimdi olsa asla yardım etmeyeceğim gibi öldürülmemesi için uğraş vermeye çalışırdım ama biliyorum ki onu kurtaramayacağım gibi benim öldürülme ihtimalim de çok yüksek

    çok başka amaçlarla dahi olsa bu ve benzeri sözler söylemek çok gereksiz ,ha ölümü göze alıp yapıyorsa kendisi bilir ama birde bilmeden vebale girenler ne olacak ?




  • quote:

    Orijinalden alıntı: kemal1414

    "her sırrı anlamaya muktedir değiliz"

    o zaman bu şahıslarda sır saklamasını bilmiyor demektir ,çünkü sır belli kişiler arasında kalan bir konudur ve diğerlerini ilgilendirmez

    bu olayda büyük bir tahrik var o nedenle kimse sır var mı diye düşünecek değildir ,bunu söyleyenin de bilmesi gerekir

    benim gençliğimde böyle bir söz söyleyen birisini görsem öldürülmesine yardım ederdim ,çünkü dini bilgim çok zayıftı ve Allah hakkında böyle bir sözün karşılığı ölüm olur diye beynimde yer etmiş

    şimdi olsa asla yardım etmeyeceğim gibi öldürülmemesi için uğraş vermeye çalışırdım ama biliyorum ki onu kurtaramayacağım gibi benim öldürülme ihtimalim de çok yüksek

    çok başka amaçlarla dahi olsa bu ve benzeri sözler söylemek çok gereksiz ,ha ölümü göze alıp yapıyorsa kendisi bilir ama birde bilmeden vebale girenler ne olacak ?

    quote:

    benim gençliğimde böyle bir söz söyleyen birisini görsem öldürülmesine yardım ederdim ,çünkü dini bilgim çok zayıftı ve Allah hakkında böyle bir sözün karşılığı ölüm olur diye beynimde yer etmiş


    İşte meselede bu, bu zamanda bu söz ile amel edilmez. Neyse konuyu uzatmayacağım. Sadece bu zatlara laf etmeyi kendimce doğru bulmuyorum o kadar. Yani bu zatların tamamen dincen çıktığı mevzu bahis olsa idi. Öteki Mutasavvıflar bu konuda fikir beyan ederlerdi. Tabi Mutasavvıflarıda kabul edip etmemek herkesin kendi derdi. Öyle bir zamanda yaşıyoruzki Zaten imanlar pamuk ipliğine bağlı dolayısı ile böyle sözler tehlikelidir kabul ediyorum. Bunları genelde dile getirenlerde genelde işin mistik tafarındadırlar. Yani bu zamanda Bilim ve ilim noktasında birçok şey öğrenebilecekken. Ya acaba burada ne demek istedi ile meşgul olmakta ne kadar doğru onuda düşünmek lazım.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: abdullahors84
    ...bu insanlara birşeyler demeniz size birşey kazandırmaz.

    ben de zaten bana birşey kazandıracağını iddia etmem ancak onlar benim için "örnek alınacak" insan değiller...
    ve aslında onların daha tehlikeli lafları da var ama uzatmayalım...

    şunu da belirteyim;
    ülkemizin neredeyse "tanıtım elçisi" ve "turizm ögesi" haline getirilen Mevlana'nın sözleri dillerde dolaşır, herkes onun felsefesinden sözeder, biz de yıllarca sözlerini okuduk dinledik...sonra gün geldi merak edip hayatını okuduk...

    iddia ediyorum;
    Mevlana'nın hayatını okuyan çoğu müslüman ondan fozitif etkilenmez...hatta günümüzde aynı tarz (biraz uçuk-kaçık) hayatı olan birini duysak, çoluk-çocuğumuzu ondan uzak tutar, "felsefe"sinden korumaya çalışırız...ülkemizdeki ilginin nedeni ise devletin sahiplenmesi özellikle kültür bakanlığının onun üzerine bir piyasa kurması olabilir...olay biraz politik bence...

    bir ortamda konuşuyorduk Mevlana konusuna girildi birara, biri onun büyüklüğünden bahsetmeye başladı, "Mevlana'nın türk kültürüne ve edebiyatına katkıları var" gibi laflar etmeye başlayınca sordum; "bana somut olarak anlat, Türk edebiyatına ne katkısı olmuş Mevlana'nın?"...bence alakasız şeylerden bahsediyor, benim inandırıcı bulmadığımı anlayınca kendisi sordu; "ne yapsaydı yani, diğer edebiyatçılarımız ne yaptı ki?"...çok kısa cevap verdim; "Türkçe yazsaydı belki katkısı olurdu"...

    Mevlana "veli" de olabilir onu Allah bilir...
    ancak, eğer yazılan hayatı gerçekse, ikide bir "Mevlana Hazretleri" diyen meddahlarından uzak durmayı öneririm...




  • 
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.