İlginç geldi. meydan muharebesinin sürdüğü ülke. ülkenin çin'den abd'ye, ingiltere'den polonya'ya tüm dünyada konuşuluyor olması "türkiye kimsenin umurunda değil" önermesinde bulunanları haksız çıkarmaktadır. takip ettiğim açık kaynak istihbaratları dahil, neredeyse tüm dünyada medyada biz varız. "çok reziliz, o yüzdendir" cevabı için sırf martta dünyada yaşanan rezillikleri bir bir saymak isterdim fakat buna vaktim yok. uluslararası ilişkilere biraz eğilip bakabilirsiniz. açık açık bayağı ilgi gösteriyorlar türkiye'ye, kabul edemeseniz de değerli bir ülkenin vatandaşısınız. türkiye süper güç değildir, 2021 itibarıyla bölgesel güç değildir fakat dünyanın kalbinde bulunan, avrupa'yla asya'yı birbirine bağlayan; akdeniz ile karadeniz arasında uçak gemisi gibi duran ve her şeyden önemlisi yıkıcı bir askeri gücü olan ülkedir. avrupa'nın bütünü kadar güçlü değildir, ekonomik anlamda sorunlar yaşamaktadır ama üçüncü dünya ülkeleri kadar güçsüz değildir. uluslararası ilişkilerin baş kavramlarından olan "güçler dengesi" dediğimiz tahterevallide tam ortada durmaktadır. bu etkenler türkiye'yi çok önemli yapmaktadır ve süren savaşta meydan muharebesi, türk toprakları üstünde yapılmaktadır. her şeyden önemlisi, türkiye'de süren mücadelede artık üçüncü bir taraf vardır. iktidara küreselci olarak gelen akp zamanla pentagon'un kıskacına alınmış ve amerikancı bir çizgiye geçmiştir. bugünse mücadelenin üçüncü tarafıyla, ankara'yla iş birliği yapmaktadır. amerikalıların türkiye'deki siyasete müdahale gücü hiç olmadığı kadar azaldı, bu yüzden direkt olarak ekonomik seçenekleri kullanmaya başladılar. tamamen siyasetten uzaklaştırılmaya çalışılan küreselciler yeni parti kurarak ortaya çıktılar. ankara'ysa siyasi iktidarın ortağı olarak gücü ele geçirdi fakat akp'nin siyaset sahnesinden kaldırılmasından sonra oluşan boşluk meydan muharebesini başlattı. akp'nin bitmesiyle birlikte çok ciddi bir mücadele başladı. bu mücadele şu anlık siyasi sahnede devam etmekte, türkiye için pandora'nın kutusu henüz açılmadı. gelişmelere bakılınca açılmayacak gibi de duruyor. mücadele siyasi sahneden çekilmeyecektir. peki doların yükselmesi, istanbul sözleşmesi'nin kaldırılması, küreselciler tarafından siyaset sahnesinden çekilen akp'nin keskin hamleleri ne anlama geliyor? aslında hepsi birbiriyle bağlantılı fakat bir farklılık var. bu farklılık çok ince ama çok ciddi bir farklılık. türkiye'de kriz veya toplumu etkileyen bir olay olduğu vakit -lider olamamasından da kaynaklıdır- erdoğan sessizliğe gömülür ve mikrofonların karşısına çıkmaz. önce 2-3 gün boyunca toplum krize ve olaya alıştırılır, akp lehine propaganda yapılır, akp krizi fırsata çevirir ve erdoğan çıkıp konuşarak son darbeyi vururdu. bu hem siyasi kariyerini korumak için (dönülmez bir gafın önüne geçmek için) hem de baskıyı azaltmak için akp'nin stratejisiydi. erdoğan da bir lider yerine yönetici olmayı tercih ettiği için lider gibi çıkıp halkının önünde durmak yerine, kendisi tarafında olanların güvenini korumaya çalıştı. bunun aksi bir örneği yok, daha doğrusu yoktu. bu sefer oldu. akp'ye eklemlenerek iktidarın ortağı olan vatanseverler acı bir gerçekle yüz yüze geldiler: islamcılar, akp'yi satmaya başladı. bu kaçınılmaz son eninde sonunda gerçekleşecek fakat bu ertelendi. milliyetçi cephenin muhafazakâr kısmı bahçeli ile kontrol edilirken islamcı cephe erdoğan ile kontrol ediliyordu fakat gördük ki artık kontrol edilemiyorlar, neden? berat albayrak döneminde eriyen dolar rezervleri piyasayla, sermayeyle ilişki kurabilecek merkez bankası başkanı göreve getirilerek yavaş yavaş toparlandı. belirli bir seviyeye çıktığı anda da adamı görevden aldılar çünkü faiz dediğimiz şey küresel sermayenin işine yarayan şey ve türkiye'de küresel sermaye karşıtı çok ciddi bir yönetim var. bunun neticesinde piyasanın çok ciddi bir tepki göstereceği, doların fırlayacağı açıktı. peki iktidar ne yaptı? istanbul sözleşmesi'ni feshetti. tek gecede hem istanbul sözleşmesi feshedildi hem de görevini başarıyla yerine getiren naci ağbal görevden alındı. pazartesi günü piyasanın kaçtan fiyatlanacağını bilen akp ve ortakları, istanbul sözleşmesi'ni feshederek önlem aldılar. nedir bu önlem? birincisi bir süredir küskün olan islamcı cepheye "sus payı" verildi, ikincisi "aile kurumu, ahlâk, eşcinsellik" denilerek kaldırılan bu sözleşme sonrası doların yükselmesi aynı islamcı çevre tarafından "istanbul sözleşmesi'nin rövanşını alıyorlar" olarak karşılandı. ne dedik? kriz çıkardı, akp krizi istediği gibi kullanır ve krizi bitirirdi. ne oldu? akp kriz çıkmadan önce kendi cenahına karşı geri adım atmak ve sus payı vermek zorunda kaldı. akp'nin çatırdadığının ve önümüzdeki günlerde paramparça olacağının ilk apaçık göstergesi aslında istanbul sözleşmesi kaldırıldığı an ortaya çıktı. iktidar bir karar verirken eski günlerdeki cesur ve krizi yöneten duruşun aksine, krize korkarak girdi. bununla birlikte iktidar sadece bunları yapmıyor. mesela hdp'ye kapatma davası başlatıldı, çok ciddi ve keskin adımlar görüyoruz. bunların hepsinin sebebi yukarıda yazdıklarım. akp'nin ve erdoğan'ın siyaset sahnesindeki süresi doldu, oluşan boşluğu sadece politika yapıcılar görüyor ve şu an kopan bütün kıyametin sebebi, 2023'te bu boşluğu doldurma mücadelesidir. ankara bu savaşta ciddi bir güce sahip, tek eksik yanı ekonomi. söylediğim gibi bahçeli üstünden muhafazakâr milliyetçiler kontrol ediliyor, ince üstünden sol milliyetçiler de kontrol edilecek önümüzdeki süreçte. bugünlerde her ne kadar yanılmış gibi hissetsem bile meral akşener'in de bu tarafta olduğunu, chp'yle yakın zamanda ittifakı dağıtacağını düşünüyorum. hdp'ye kapatma davası tam olarak bunu amaçlıyor. chp'nin hamleleri çok önemli olacak. sermaye de ekonomi üstünden iktidarı sıkıştırıp, iktidarın ortaklarını kısıtlamaya; yani oyun kurmaya çalışmasını engellemeye çalışıyor. bununla birlikte çok ciddi adımları var bunların. daha önce hdp'yi ankara'nın önüne genelkurmaydan bir paşanın ziyareti sonrası atan chp'yi, abdullah gül'le masaya oturacak duruma getirdiler ve ulusalcılar barınamıyor artık chp'de. hdp'nin kapatılmasını hep ankara açısından konuştuk, olur da hdp kapatılırsa yerine kurulacak parti hdp'den tamamen soyutlanmış bir parti olacaktır. "kürt hareketinin temsilcisi" olarak gözükecektir ve deva, chp gibi partilerin yeni kurulacak partiyle ittifak yapmasının önü açılacaktır. bu, küreselcilere temiz bir 10 puan yazar. ankara mevcut durumda iyi partiye ittifakı bozacak malzeme üretmeye çalışıyor ve chp'yi hdp tarafına itip ince'nin chp'yi paramparça etmesini sağlamaya çalışıyor. ankara 10 puandan fazlasının peşinde kısaca. özetle, istanbul sözleşmesi akp'nin islamcı çevrelere "beni terk etmeyin" hediyesidir. dolara gelince, berat albayrak döneminde giden rezervler toplanmış, türkiye'de "faiz lobisi" olarak bilinen küresel sermayeye yeniden sırt dönülmüştür. bunun neticesinde sermaye sağlam bir operasyonla türkiye'ye karşılık vermiştir. dolara operasyon yapıldığı kesindir ve doların yüksek olması politiktir. bunu aşırı bulanlar var, neden buluyorsunuz? berat albayrak'ın istifası sonrası dolar düşmedi mi? küresel sermayeyle iş yapabilenleri alıp görevlendirip bir süre iyi olmaya çalışınca dolar görece düşmedi mi? bu iş tamamen politik. türkiye mükemmel bir güce sahip olmadığı için ekonomisi dışarıdan gelecek her türlü müdahaleye açık. bu yüzden politik işte. iktidara kızılması gereken konu burasıdır. dünyada dolar bolluğu varken gidip tüm parayı inşaate yatırarak türkiye'nin şansını çöpe attılar ama bugün ekonomiye operasyon çekildiği gün gibi ortadadır. çok mu iyi oldu? seçin beğenin alın: faizler yüksek olacak, cebinizdeki para yurt dışına akacak vs faizler düşük olacak, kur yükselecek ve borç halihazırda milli gelirin yarısını geçmişken katlanarak artmaya devam edecek. "efendim iktidar cebini dolduruyor, beşli çete" gibi cümleler sonrası türkiye'de devlet mekanizması olmadığı, hükümetin her şeyi kontrol ettiği düşünebilir. bu yanlıştır. yandaşa ihaleyi veren hükümet değil, devlettir. ihaleyi dışarı vermeyip içerideki şirketler üstünden denge kurulmak istenmektedir. küresel sermayeyle sorun yaşayan birçok ülkede bu böyledir. örneğin bunun aynısını vladimir putin göreve geldikten sonra yapmıştır, hatta daha fazlasını yapmıştır. açık açık saldırmıştır sermaye temsilcilerine. televizyonları ele geçirmek için yaptıklarını araştırabilirsiniz. bütün gürültü patırtı, alınan kararlar tamamen bunlarla ilgili. kriz daha da derinleşecek, seçime doğru iki taraf da varıyla yoğuyla birbirini düşürmek için uğraşacaktır. abd'ye gelince, abd hiç olmadığı kadar türkiye'nin yönetiminden uzaktır. her şeyin ötesinde türk halkında ciddi bir abd nefreti de oluşmuştur. bunlara karşın abd türkiye'ye karşı elinde çok ciddi seçenekler olsa bile birçoğunu uygulayamamaktadır çünkü şartlar buna izin vermemektedir. biden'ın göreve gelmesi sonrası "çok hızlı şekilde değişim, trump'ın enkazının kaldırılması" diye konuşan demokratlar bugün pompeo'nun politikalarını bir bir uygulamaya başladı. biden, değişim şöyle dursun trump'ın zamanında ambargo koyduğu kişilere ek ambargolar döşemekle meşgul. mevcut durumda çin'le yapılan son görüşmelerde çinli diplomatların el kol sallayarak, çocuk azarlar gibi abd'li diplomatları, bilhassa antony blinken'ı rezil etmesi birçok şeyi ortaya koydu. çinli diplomatlar bağıra çağıra konuşurken antony blinken ve beraberindeki diplomatlar kâğıttan okuma yapmaya çalışıyordu. pentagon patır kütür çin'den teknolojiyi çekmeye çalışırken biden'ın "çin'le mücadele yok, rekabet var" deme şansı kalmadı ki kendisi de görmüştür böyle bir şansı olmadığını. böyle bir şansı abd içinde de yok. göreve gelişi zaten belli, çin bir bir her yere çökerken biden'ın geri adım atması, ayağının uçurum boşluğuna gelmesine yol açar. iki kere iki dört. biden şu an için çok sert bir dış politika uygulamaya çalışıyor. çin'le yaşananlar yeni bir soğuk savaş başlangıcının geleceğini gösterdi. çin'e karşı geri adım atmayacaktır. avrupa birliği ile ilişkileri toparlamaya çalışıyor, bakalım başarılı olabilecek mi ama esas nokta rusya'dır. biden, rusya'ya çok ciddi şekilde oynamaktadır fakat bana göre bu politikası sürmeyecektir. abd hem çin'le hem rusya'yla aynı anda mücadele edebilecek bir güç değildir. muhakkak ki pentagon bunu çok iyi görmektedir. önümüzdeki süreçte rusya'yı hiçbir avrupa devletinin frenlemeyeceğini çok iyi bilen abd, türkiye'yle bu konuda masaya oturacaktır. rusya'yla kafkasya'da, suriye'de, libya'da, doğu akdeniz'de, balkanlar'da savaşan ve ukrayna'da da ciddi bir darbe vurmaya hazırlanan türkiye, abd'nin tekrardan stratejik ortağı hatta daha fazlası olacaktır. önceki dönemde rus işgaline karşı abd'nin kapısında bekleyen türkiye, bu sefer askeri gücünü ortaya koymuş; rusya'yla birçok cephede mücadele etmiştir ve bu sefer masada muhtaçlık sadece türkiye tarafında değildir. bu yüzdendir ki biden açık bir saldırı yapamamaktadır, şimdilik. kendisi küreselci çevrelerle yakındı fakat attığı adımlar çok şaşırtıcı şekilde devam ediyor. trump'ın uyguladığı politikadan daha katı ve sert bir politika uyguluyor. böyle devam ederse türkiye'ye karşı ağır bir ekonomik saldırı yapmayacaktır. amerika birleşik devletleri'nin de çizgisi buraya gelmiştir. türkiye çok şanslıdır ki şartlar amerika birleşik devletleri'ni uzak tutmaktadır. bununla birlikte türk ekonomisinin çökmesi durumunda ülkeyi pentagon'un değil de the square mile'ın kontrol edeceğini çok iyi bilmektedirler. bunun adı çin'i getirip avrupa'nın burnunun dibine sokmak, akdeniz'e çin'i indirmektir. bir çeşit intihardır. türkiye ekonomik olarak direnebilecek bir ülke değil, bu bağıra bağıra gözükürken bunu yaparsalar ülkeyi the square mile'a teslim edip, çin sömürgesi oluştururlar. türkiye oluşan şartlarda çok önemli bir yerde kaldı. abd'den ciddi tavizler isteyecektir. suriye'de devlet kurmaya çalışan şarlatanlar amerikan devletinin kararına ses çıkaramayacaktır. artık abd savaşı izleyip çıkarları mucibince müdahale eden bir ülke değil, savaşın bir tarafı. bununla birlikte türkiye'de abd karşıtlığı çığ gibi büyüdü ama türk halkı rusya'dan da nefret etmektedir. türk halkı artık amerikancı ve rusçu bir çizgide değildir, çinci hiç değildir. türk halkı aslında hiç olmadığı kadar bağımsızlık istemektedir. kaderin cilvesidir, bugün çekilen çile de bunun içindir. türkiye, milli güvenliğine tehdit olan rusya'ya yakın zamanda çok sağlam bir şekilde vuracak. idlib'te açık alanda türk çocuklarını hedef alan, buna rağmen yapılan görüşmede istediğini alamadığı için rus medyasını kullanarak türkiye'yi aşağılamaya çalışan kremlin'deki katil aldığı nefeste hissedecek olacakları. türkiye'nin rusya'ya karşı önümüzdeki günlerde olası başarısı, doğu avrupa'nın hatta avrupa'nın türkiye'yle çok ciddi ilişkiler kurması sağlayabilir. sağlayacaktır. türkiye batmadı, bitmedi. türkiye şu an aynı kurucu kadroların durduğu gibi sağlam duruyor. bu ülkenin ekonomisi bir parametre değil değerlendirme için çünkü bu ülkenin ekonomisi hiçbir zaman iyi olmadı ama bu ülke hiçbir zaman bu kadar açılmadı. iran'a vura vura ırak'a inmedi, abd'ye vura vura suriye'ye girmedi; rusya'ya vura vura libya'da zafer kazanmadı. arap birliği ve avrupa birliği saldırılarına karşı da bugün hâlâ hakkımızı sonuna kadar savunuyoruz. bugün meydan muharebesi sürmesine rağmen, kıyamet kopmasına rağmen bu ülke böyle ayakta. 2023'te bu mücadele öyle veya böyle bitecek. bittiği zaman kim seçilirse seçilsin, iktidarı değişen türkiye yeni dünya düzeninde tarafını seçmiş olacak. ya bir oyun kurucu olarak ya da bir tarafın önemli üyesi olarak yükselişi başlayacak. sonuç ne olursa olsun, kim seçilirse seçilsin bundan sonra türkiye'nin ekonomisi düzelecek türkiye'nin yükselişi başlayacaktır. seçim sonucuna göre ya kendi ellerimizle yapacağız bunu ya da birilerine dayanarak yapacağız ama öyle veya böyle türkiye yükselecek. oluşturulan hava, üstümüze çullanılması hiçbir şeyi değiştirmeyecek. günlük siyaset vahim gibi gözükse bile siyaseti bütünüyle incelediğinizde karşınıza çıkan tablo, ülkenin en kötü günleri bir şekilde yönetebildiğini ve türkiye'nin iyi durumda olduğunu gösteriyor. ankara eninde sonunda bütün baskılara rağmen adımını atacaktır. umarım bu çekilen çilelerin bir anlamı olur. burada yıllardır yazdım. 2018'de türk lirası çakıldığında yazdığım entryler duruyordur, o günlerden takip edenler vardır; 2019'da fırat'ın doğusuna operasyon beklerken düştüğüm karamsarlığın entrylere yansıması duruyor. politika yüzünden psikolojimi dağıttığım zamanlar oldu ama bu sefer karamsar değilim. bu sefer görüyorum ki biz kazanacağız. her şey bunu gösteriyor. ekonomi kötü, borç var ciddi sorunlar bunlar, doğrudur fakat türkiye şu an kendini kanıtlıyor. iyi bir yükseliş dönemi başlayacaktır ve kısa sürede türkiye bölgesel güç olarak yerini alacaktır. seçim sonucu ne olursa olsun. not: bugüne kadar çok fazla siyasi içerikli entry yazdım, yanıldığım oldu. örneğin chp'nin ankara tarafında olduğunu ve gül ile kesinlikle iş birliği yapmayacağını düşünüyordum. bir zaman sonra 2019'da üzülerek chp'nin bölüneceğini yazmak zorunda kalmıştım. bu yazdıklarım, benim dünyadaki uluslararası ilişkileri ve finans piyasasını araştırıp iç siyasetle harmanladığımda karşıma çıkan sonuçlardır. hdp'nin kapatılma sebebi iyi partiyi ittifaktan çekmek, ince'yi yükseltmek değilse ve akp-mhp ittifakı ara seçim sonrası anayasa için zorlamaya başlarsa bir şeyleri işte o zaman büyük sorun var demektir. özetle yazdıklarım duyum veya alınan bilgi neticesinde oluşturulan tablo değil, birilerini tanımıyorum. sadece kendi düşüncelerim. yanlış olabilir. |
Bildirim