Şimdi Ara

'DOKUN BANA' SIFIR OTOMOBİL KAZANMA YARIŞMASI 2001 (HATIRLAYAN VAR MI?) (3. sayfa)

Bu Konudaki Kullanıcılar:
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
54
Cevap
1
Favori
7.644
Tıklama
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 123
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • İzmit Outlet Centerde yapılıyordu bir ara, birkaç kez seyretmeye gitmiştim. Hatırladığım kadarıyla yarışmacılar oldukça artist tiplerdendi birde 2 kişi uzun süre dokuduğu için 2 kişiye aynı arabayı kazanmışlardı.
  • bu proğramlardan büyük bir kesim rahatsız.sorunca seyreden kişi çok azdır,bi ara gördüm diye başlarız..ama reytinglere bakınca en fazla seyredilenlerde bu tür proğramlar.bazende aile,akraba,eş-dost marifetiyle seyretmeye mecbur kaldık.( tele-vole yi de hatırlayın.)
    taner beyin bakış açısıda çok iyi.tv ler toplumu ve yarışmacıları adeta sömürüyorlar.
    galiba sosyal yaşamımızın kalitesizliği , bunun en büyük nedeni.eskidende sosyal yaşam kısıtlıydı ama hiç olmazsa akraba,eş,dost gezmesi vardı.
    asıl korkunç olan yeni nesil.onlar tv lere değil , pc lerde onlin oyunlara kapılmış durumda.çoğu çocuk arkadaşlarıyla fiilen ( top,saklambaç vs.) oynamayı bilmiyor,birbirinin yüzüne bakıyor.ne yazık ki ben çocuğuma belli saatlerde pc izni veriyorum diyerek çoğumuz kendimizi kandırıyoruz.gençleri gözleyin ya ellerindeki son model telefonla yada pc de saatlerce sanal takılıyorlar.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: TuVNeRa





    Bunu hep seyrederdim. Tolga Garipoğlu sunardı. Yarışmacıya şiir veya tekerleme şeklinde soru sorulur. Yarışmacıdan sonunu tamamlaması istenir. Yarışmacı cevabını bildiği ürünü marketin içinde deliler gibi oraya buraya koşarak aradı. Belli bir süresi vardı. O sorulardan biri hala dün gibi aklımda.

    Sunucu: Meyve suyunu Roma'da arama. Kutuda şişede iç buz gibi...?

    Yarışmacı: Aroma.

    Ve hemen Aroma meyva suyunu bulması istenmişti.




  • Cingılı vardı sanırım "son bir keeeez dokun banaaa" diye

    Bir yarışmacı otomobilin içinde rahmetli Barış Manço'yu gördüğünü zannedip otomobilin kapısını açmış ve diskalifiye olmuştu.

    BBG evinde Renault Kangoolarla taksiye çıkan yarışmacılar ve onların güzergahını takip edip taksisine binen hayranları.

    Filozof Eray'lar, genç kızların sevgilisi Melih'ler, genç ve orta yaşlı erkeklerin pür dikkat izlediği Hülya'lar, Murat'lar, Edi'ler, Ata'lar...

    Ve tabi o o o o o o o ooo off
  • Ziyafetin nasıl mümkün olabildiğini gayet iyi biliriz ama ineklerin veya tavukların nasıl öldürüldüğünü görmek istemeyiz.

  • Tuvalette ne yapıldığını da iyi biliriz ama bunu da görmek istemeyiz. Beşeriyet için doğrudur da.

  • Sosyal çalışma hayatının nasıl olduğunu, birisinin havucu için diğerinin ne kazandığını da çok iyi biiliriz ama televizyonda görünce rahatsız oluruz.

    Beraber hareketin, herkesin katkısının, toplam kalitenin, takım çalışmasının sürekli anlatıldığı ama bilançoların, parasal alandaki kollektivitenin giderek daha da gizlendiği; sebep olan işin doğru orantılı, sonuç olan gelirinse logaritmilk arttığı yeni çalışma ahlakı içinde oran-orantıları gözden kaçıranlar için iyi bir programdı. Bir tuvalet eğitimi gibi bir defalığına gösterilmesi doğruydu.

    Bunun alternatifi gerçekten de Hegel'den girip Baudrillard'dan, Alain Touraine'den çıkmak. Kim okuyacaktı onları... Bizim ortalama eğitimimiz süre hesabıyla kişi başına 4 sene. Bu açıdan doğru bir gösteriydi. Kurgu bakımından fiyaskoydu, ayakta dikilen insanları ilginç hale getirmek imkansızdı, beş dakikadan çok seyredilmiyordu.




  • Dokun bana , bbg bunlar tv tarihinin yuz karasi olan programlardir...

    Hele ki bbg hic birbirini tanimayan kiz ve erkek gruplari bi evde. Kavgalar dovusler asklar meskler iyi cocuk kotu cocuklar insanlarin beyinlerini calistirmamaya yonelik programlardi... bbg1 2 3 diye gitmisti. Tv lerde kaliteli program yok ne yazik ki.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Programın sonunda johny çıkıyor.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Hatırlıyorum bu programı ve sunucusu berbat.
  • Taner Bey in yazısı gerçekten güzelmiş. Son zamanlarda okuduğum en iyi konu.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Secmelere gitmistim :)

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: S R T

    Çocukluğumuz rahmetli Barış Manço'nun 7'den 77'ye programı ile geçti.Erkan Yolaç'ın evet hayır programı vardı.O zamanlar cidden samimi kaliteli yayınlar yapılıyordu.Şimdi baktığımızda insanları kamera karşısına çıkarıp şaklaban gibi oynatıyorlar.Reyting kaygısı alışık olduğumuz değerleri maalesef bir kenara atıyor.Uzun süredir TV seyretmiyorum.Ancak futbol maçlarını ve arada sırada belgesel kanallarını izliyorum.

    +2
  • hatırlıyorum tabi tam bir rezillikti bence saatlerce dokunup kendilerini perişan ederlerdi

    Yanlış hatırlamıyorsam 10 dk ihtiyaç molasıda vardı.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: -s-laughter


    1) Bu tür yarışmaları hatırlayanların yarışma hakkındaki yorumunu merak ediyorum
    2) Bu tür yarışmaları hatırlamayanlar ne düşünüyorlar? Doğru, yanlış, eğlence, dayanıklılık?
    3) Şu anda düzenlense katılan sayısı da az/daha fazla olur mu?


    Taner abi bu tür programların da (bbg, dokun bana, var mısın yok musun) birer dizi olduğunu; senaryoları olduğunu ve her bir karakterin ayrı bir rolü olduğunu düşünüyorum. Yani "kalbi temiz gariban kazandı" sonucuna hiçbir zaman ulaşılmadığını, iyi olan kazanacak mottosunun gerçekliği yansıtmadığını, her birinin danışıklı dövüş olarak tasarlandığını düşünüyorum. Yaşım küçük olmasına rağmen yarışma esnasında "elini dalgınlıkla çeken gariban, zalim favori gözüken zengin adam" karakterlerini hatırlıyorum. Yarışmaların toplumun duygularını sömürerek* yüksek reyting değerlerine ulaşacak şekilde işlediğini düşünüyorum.

    Öte yandan bu tür programlardaki karakterlerin her birinin belli bir toplumsal alanı keskin çizgilerle ifade etmesi, sembolü olduğu toplumsal alanın kodlarına göre hareket etmesini de casting şirketlerinin bir başarısı olarak görüyorum.

    Bu tür yarışmalar ( böcek yeme, arabaya temas ederek durma, belirli bir alanın dışından çıkmadan yaşama, yememe/içmeme) toplumumuzda para kazanmak için yapılacak rezillik olarak değil de bir challange olarak görüldüğünü düşünüyorum. Bu nedenden ötürü var olan algıda insnalık onurunun çiğnendiğinin görüldüğünü düşünmüyorum.

    Bu zamanda böyle bir program yapıldığı takdirde programın ilgi görmesi için arabadan daha çok değere sahip bir metaya ihtiyaç duyulduğunu düşünüyorum toplumsal kalkınmadan dolayı.

    Saygılar.


    Bu yarismayi hatirliyorum o zamanlar 10 11 yaslarindaydim bunlar napiyo acaba diye merak edip izledigim de vardir.. ama degisen bisey olduğunu sanmiyorum hatta artik insanlar araba icin kari koca soytarilik yapiyorlar Isin boyutu bu zamanda daha vahim bana kalirsa

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Kırk yıl çalışıp başkasının kölesi olarak araba almaları daha mı mantıklı
  • 
Sayfa: önceki 123
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.