Şimdi Ara

Dinlerde Tanrı sevgisi yerine Tanrı korkusunun aşılanması

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
46
Cevap
1
Favori
1.108
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Örneğin müslümanlıktan örnek verelim:

    Allah, "ayetlerini inkâr edenleri yakında bir ateşe sokacak, derileri piştikçe, onların azabı tatmaları için derilerini yenileyecek"ti (Nisa suresi, 56). Altın gümüş biriktirip, bunları Allah yolunda harcamayanların alınları, yanları, sırtları, alevli cehennem ateşinde kızdırılan bu biriktirdikleri altın gümüşlerle dağlanacaktı. Günahkârlara Cehennemde kanlı, irinli sular içirilecekti. Katrandan gömlekler giyecekler, yüzleri ateşlerde dağlanacaktı . Yardım diledikleri zaman, onlara erimiş maden gibi bir su verilecekti. Erimiş maden karınlarında kaynayacaktı. Tepelerinden aşağı kaynar sular dökülecekti. Onlar için demirden gürzler vardı. Ateşten döşeklerde yatacak, cehennemde yüzüstü sürünecek, üzerlerine ateşten örtülür örtülecekti. Korku, korku, korku. İnsanların inanmadıklarında başlarına bunlar geleceğini bildiği için inanması yerine ona sevgi beslediğini hissettiği bir tanrısına daha samimi duygularla inanması daha iyi olmaz mıydı? Bu konuda görüşleriniz nelerdir?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >







  • Canım kardeşim bak bana vurma canım yanıyor?



    Bana vurma canım yanıyor ayrıca hapsi boylarsın, cezalar yersin idam bile olabilirsin?





    İnsanoğlu için hangisi daha yapıcı, hangisi olursa bana vurmaz hangisinden daha iyi anlayabilir?



    He ilkinden anlayanlar varsa ne mutlu böyle insanların varlığı insana huzur verir ve kurtuluşa ererler.



    Elbette islamiyette sevgide aşılanıyor bu tarz sakındırıcı hususlarda. İman edip tasdikleyip ve emrolunduğu gibi dosdoğru olan iyi kimselere ise kadife dokunuşludur. Neyi nasıl üste alındığına bakılıyor. Mesela madem ebedi azhab korkutucu geliyor inanmıyorsan önemi yok, inanıyorsan en azından şüphen varsa daha dernden araştır sorgula akabinde uyar :)



    Ayrıca bundan bahsettimki olay ne yapıp edilip ebedi ahzaba geliyor. Ebed sonsuzluk değildir bu arada.


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: rebellion

    Canım kardeşim bak bana vurma canım yanıyor?



    Bana vurma canım yanıyor ayrıca hapsi boylarsın, cezalar yersin idam bile olabilirsin?





    İnsanoğlu için hangisi daha yapıcı, hangisi olursa bana vurmaz hangisinden daha iyi anlayabilir?



    He ilkinden anlayanlar varsa ne mutlu böyle insanların varlığı insana huzur verir ve kurtuluşa ererler.



    Elbette islamiyette sevgide aşılanıyor bu tarz sakındırıcı hususlarda. İman edip tasdikleyip ve emrolunduğu gibi dosdoğru olan iyi kimselere ise kadife dokunuşludur. Neyi nasıl üste alındığına bakılıyor. Mesela madem ebedi azhab korkutucu geliyor inanmıyorsan önemi yok, inanıyorsan en azından şüphen varsa daha dernden araştır sorgula akabinde uyar :)



    Ayrıca bundan bahsettimki olay ne yapıp edilip ebedi ahzaba geliyor. Ebed sonsuzluk değildir bu arada.



    O zaman aklıma takılan benzer bir şeyi sorayım, kısacık dünya hayatında bir insan sırf kur'an ayetlerini reddetti diye (ki islam dünyasının içinde bulunduğu hali düşünürsek imanı zayıf yada hiç olmayan birisi için bu her zamankinden daha mümkün şuan) yukarıdaki ayetlerde yazan hayal edince bile insanın dehşete düştüğü azap ve işkencelere tabi tutulması adaletli mi? Cennete gitmenin şartı binlerce yıl önce indirilen bir kitaba inanıp onun emrettiği bir takım ritüelleri yerine getirmek yerine iyi bir insan olup herkesin dünyayı daha iyi bir yer haline getirmeye çalışması olsa daha mantıklı olmaz mıydı? Kuran'ın içinde insanların anlamadıkları sorunları açıklamak için iğneyle toprağı kazar gibi yüzlerce yıl öncesinin tarihi belgelerinden araştırma yaparak doğruluğu kesin olmayan hadis vb. ilimlerle bir sürü din aliminin uğraşması gerekir miydi? Bunun yerine bu insanlar pozitif bilimlere yönelseydi veya toplumsal sorunları çözmeye ömürlerini harcasalardı dünya daha iyi bir yer olmaz mıydı?





    Demek istediğimi pek anlatamadım ama din insanlara ibadet oruç hac gibi bir takım şeyler yapmalarını emredip kutsal kitabında ayrıntıya girmiyor ve peygamberin yaptığı gibi yapmamız gerekiyor. Peygamberden binlerce yıl sonra yaşayan insanların aklına takılan bazı şeyler var fakat zamanında kimse bu soruları sormamış. O zaman buradan hayatlarını bu işleri araştırmaya harcayan din alimlerinin olma zorunluluğu türüyor.

    Veya başka bir örnek islam toplumu inanıp inanmayanlar diye sınıflandırıyor, inanmayanlar kötü insanlar olarak gösteriliyor ve buradan da bir sürü toplumsal sorun daha doğuyor.



    Örnekler çoğaltılabilir. Mesela müslüman olmayan birisi müslüman oldu diyelim. Adamın hayatında ne değişecek? Namaz kılacak, oruç tutacak, domuz eti yemeyecek vs. vs. Bunun topluma bir faydası var mı? Dolaylı yollardan belki faydalar bulabiliriz ama doğrudan yok.



    Ama dinin öğretileri ve insandan istedikleri bu tip şeyler olmak yerine tamamen toplumsal düzeni sağlayıp her insanın vicdan çerçevesinde kabul edebileceği şeyler olsa ve sadece ahlak kurallarıyla imtihan edilsek bunun neresi yanlış olurdu? İnsanlar birbirlerinin diniyle yada kendi inanışlarına zaman harcamak yerine bu zamanı dünyayı daha iyi bir yer haline getirmeye çalışsa dünya bir şey kaybeder miydi kazanır mıydı? Dinin öğrettiği ve yapılmasını istediği şeyler herkesin kalbinde doğru kabul ettiği şeyler olsa ve sadece toplumun düzenini bozan kötü insanlar cezalandırılsa bu dinlere ve tanrıya karşı gelenler çıkar mıydı? Çıksa bile bu dinlere karşı çıkanlar kadar olacağını ve dinler yüzünden bu kadar kan döküleceğini düşünmüyorum.



    18 yaşındayım ve şu an müslüman olmaya devam edip etmemek konusunda ciddi sorunlarım var. Bu sorularımı onlarca kişiye sordum ve çoğu konuyu değiştirerek veya kendisi de dediklerimi mantıklı bulduğu için bana tatmin edici bir cevap veremedi. Sizin de cevabınızı heyecanla bekliyorum. Saygılarımla...

    Edit: Mesaja forumda uzun süredir takip ettiğim ve konu hakkında görüşlerini merak ettiğim birkaç kişiyi etiketledim.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi D.Va -- 24 Şubat 2017; 22:31:41 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • basitce dusunelim. simdi niye ceza var da odul yok?

    eski toplumlardan beri liderler hep varlikli guce sahip insanlar olmus. tabi bu liderligi elinde tutmak, insanlarin ayaklanmasini engellemek icin de bir takim kurallar uydurulmus. bu liderlerin bazilari da bu kurallarin kendisine tanri tarafindan geldigini iddia ederek insanlari kontrol altinda tutmus.

    biraz daha gecmise gittigimizde ilkel insanlarin yildirimlardan, volkanlardan, depremlerden korktugunu bunlari meydana getiren doga guclerini tanri olarak kabul etmis ve kendilerini affettirmek icin kurbanlar vermisler. yani bir bedel odemisler. iste ilk ceza kavrami bu noktadan sonra basladi diyebiliriz.

    zamanla evrimleserek ilerleyen bu ceza dusuncesi dinlere de girerek dinin ortaya ciktigi bolgenin istenmeyen ozellikleri olarak kendine yer edinmis ve insanlari korkutmak icin kullanilmis.

    niye odul yok dusuncesini ise ben su sekilde yorumluyorum. daha once yazdigim gibi toplumun ileri gelenleri topluma liderlik yapiyor ve onlari kontrol altina almasi gerek. lider oldugu icin genelde toplumun en fazla mal varligina sahip kisisi oluyorlar. eger bu kisiler gorevini yapana, sorun cikarmayana odul verip digerleri odulsuz birakilsaydi bu sefer kendisinin mal varligi azalacakti. dusunsene her gun 10 muz yiyeceken 5 kisinin iyi olmasiyla yiyecegin muz sayisi bir anda 5e dusecekti. liderler paylasmak istemediginden odul sistemi yerine ceza sistemi insanligin tarihinde yer edindi.

    ilk zamanlarda tanrinin depremle, yildirimla insanlarin cezalandirilmasi bilimin az da olsa gelisip bu olaylari aciklamasi sayesinde yerini bilinmezlige birakti ve gunumuz dinlerinin temelini ortaya cikardi. adamlara seni yildirim ile cezalandiririm diyemeyecegine gore ona asla aksini ispat edemeyecegi bir ceza ile kontrol altina alinmasi gerekti. bu da cehennem kavraminin ortaya cikisi demek. fakat bunun da bir eksigi vardi. ceza alacak kisi oldukten sonra cehenneme gidiyorsa duzgun kisiler ne olacakti? bu nedenden iyilere de odul olarak cennet sunuldu.


    kisaca gunumuz dinlerinde sadece tanri korkusu yok, tanri sevgisi de var. kotuler cehenneme gidiyor, iyiler ise cennete giderek tanrilarina kavusuyor.

    tabi evrilip degisen hersey gibi gunumuz dinleri de zamanla degisecek. artik bilimde geldigimiz nokta gunumuz dinlerini yalanlamaya basladi. insanlar hic oldun mu de cennet cehennem var diyorsun diye sormaya basladi. dinlerin mucize diye sundugunu curutmeye basladi. bu sebepten gunumuz dinleri yok olacak ve insanlari kontrol altinda tutmak icin baska bir din cesidi evrilecek. o zamanda belki cehennem internetsiz, elektronik esyasiz bir yer olarak sunulacak.




  • D.Va kullanıcısına yanıt
    ilgi için teşekkürler.

    kitabullahta münkirlere yönelik olarak onlar hangi kitaptan okuyor şeklinde bir soru yöneltilmiş. aslında başlarda önemini anlamamıştım ancak bu soru en mühim olaylardan biri haline gelebilir.

    kitabullahın mantığına göre kendisine karşı olan şey aslında en direk olarak kitaba karşı kitap mantığı ile kendilerinin kitabı olan kimseler.

    bu husus sümen altı edilmiş ya da önemi kavranamamış gibi durmakta. şöyle anlatalım. kitabullah kendisine karşı gelen düşüncenin salt ilah var yok prensibi ile çalışmadığını dikkat edin bunların tabi olduğu bir kitap var zaten dediğini düşünmekteyiz.

    işte bu husus açıklanabilir veya aydınlatılabilirse mesele netleşecektir. bu zikredilen ancak mevcutta gözükmeyen kitapta ne yazıyor? hangi husus kitabullahı ğadaba getirmiş olmalı-olabilir.

    bu mevcutta gözükmeyen ancak plan ve program dahilinde mevcut olduğu anlaşılan bir kitap. içeriğindeki bazı hususlar veyahut her husus ciddi şekilde ilahi beyanca itap edilmiş. öyle kafir zındık gibi basit avamcı kelimelerle ifade edilemeyecek nitelikte varyasyonları taşıyan bir kitap olmalı bu aranan kitap.

    bizim anlayacağımız manada kitabullahtan çıkan bir kafirin(önceden müslümandım, aklımdaki şüphelerden ötürü vs diyen birisi değil) arayışı değil bu. bu gerçekten kitabın dışındaki bir kitaptan çıkan ve kitabullahın gerçek kafirler bunlardır dediği bir oluşum.

    işte bu oluşumun kitabı hakkında bilgi sahibi olunursa o zaman kitabullahtaki itaplar ne derece doğrudur ne derece yanlıştır anlaşılabilir.benim bulgularıma göre bu görünmez kitap insan denen varlığa bilinen anlamda düşman bir yapı.

    saygılarımla...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi HADO77 -- 24 Şubat 2017; 21:48:10 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: HADO77

    ilgi için teşekkürler.

    kitabullahta münkirlere yönelik olarak onlar hangi kitaptan okuyor şeklinde bir soru yöneltilmiş. aslında başlarda önemini anlamamıştım ancak bu soru en mühim olaylardan biri haline gelebilir.

    kitabullahın mantığına göre kendisine karşı olan şey aslında en direk olarak kitaba karşı kitap mantığı ile kendilerinin kitabı olan kimseler.

    bu husus sümen altı edilmiş ya da önemi kavranamamış gibi durmakta. şöyle anlatalım. kitabullah kendisine karşı gelen düşüncenin salt ilah var yok prensibi ile çalışmadığını dikkat edin bunların tabi olduğu bir kitap var zaten dediğini düşünmekteyiz.

    işte bu husus açıklanabilir veya aydınlatılabilirse mesele netleşecektir. bu zikredilen ancak mevcutta gözükmeyen kitapta ne yazıyor? hangi husus kitabullahı ğadaba getirmiş olmalı-olabilir.

    bu mevcutta gözükmeyen ancak plan ve program dahilinde mevcut olduğu anlaşılan bir kitap. içeriğindeki bazı hususlar veyahut her husus ciddi şekilde ilahi beyanca itap edilmiş. öyle kafir zındık gibi basit avamcı kelimelerle ifade edilemeyecek nitelikte varyasyonları taşıyan bir kitap olmalı bu aranan kitap.

    bizim anlayacağımız manada kitabullahtan çıkan bir kafirin(önceden müslümandım, aklımdaki şüphelerden ötürü vs diyen birisi değil) arayışı değil bu. bu gerçekten kitabın dışındaki bir kitaptan çıkan ve kitabullahın gerçek kafirler bunlardır dediği bir oluşum.

    işte bu oluşumun kitabı hakkında bilgi sahibi olunursa o zaman kitabullahtaki itaplar ne derece doğrudur ne derece yanlıştır anlaşılabilir.benim bulgularıma göre bu görünmez kitap insan denen varlığa bilinen anlamda düşman bir yapı.

    saygılarımla...

    Bu dediğiniz onlar hangi kitaptan okuyor sorusu tam olarak nerede yazıyor bilgi verirseniz ben de araştırmak isterim, ancak çoğu zaman olduğu gibi yine mesajınızın sorumla alakasını anlamakta zorlanıyorum. İkinci mesajımda özetle sorduğum şey dinin neden insanlara anlamsız ritüeller ve ibadetler gerekliği yüklemesiydi. Dinin gelişinden uzun bir süre sonra yozlaşacak ve her insan tarafından farklı yorumlanacak şeylere yer vermek yerine evrensel ahlak çerçevesinde bir takım kurallar getirip onun üzerine imtihan sistemini kurması insanlar açısından daha kabul edilebilir ve işlevsel olmaz mıydı?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • D.Va kullanıcısına yanıt
    kalem 37. ayet.

    bu şu açıdan önemli o okunan kitabın içeriğini anlayabilirsek diynin ritüel kısmının gerekli olup olmadığını da anlayabiliriz.

    kafir denen zümreye çok şedit bir korkutma var ve nedenini ancak kafir denen zümrenin tezine bakarak öğrenebiliriz.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: HADO77

    kalem 37. ayet.

    bu şu açıdan önemli o okunan kitabın içeriğini anlayabilirsek diynin ritüel kısmının gerekli olup olmadığını da anlayabiliriz.

    kafir denen zümreye çok şedit bir korkutma var ve nedenini ancak kafir denen zümrenin tezine bakarak öğrenebiliriz.

    Tahavi'nin tefsirinden alıntılıyorum.



    35. Ya Müslümanları o günahkârlar gibi kılar mıyız?





    35. Evet: Kerem Sâhibi Mâbud buyuruyor ki: (Yâ Müslümanları) Öyle muttakî, mü'mîn zâtları (o günahkârlar) o isyânlar dalmış, inkârcı şahıslar (gibi kılar mıyız?) elbette ki: Kılmayız. Bu ilâhî beyan, kâfirleri reddetmektedir.

    Mükatil diyor ki: (34) üncü âyet-i kerîme nâzil olunca Mekke-i Mükerreme'deki, kâfirler, Müslümanlara demişler ki: Allah, bizi dünyada size üstün kıldı. Yânî: bize daha ziyade servet, kuvvet verdi. Artık şüphe yok ki: Bizi âhirette de size üstün kılar, eğer üstünlük hâsıl olmasa da eşitlikten az da olmaz ya?. İşte onların bu iddiasını red için iş bu âyetler nâzil olmuştur.





    36. Sizin için ne var, nasıl hükmediyorsunuz?





    36. Evet.. Onları red için buyruluyor ki: Ey inkârcılar!. Ey fâsıklar!. (Sizin için ne var?) Neye istinad ediyorsunuz ki, öyle bozuk bir yerde, akla aykırı bir iddiada bulunuyorsunuz... Sizi bu pek yanlış fikre sevk eden nedir?. (Nasıl hükmediyorsunuz?) Sizi böyle bir hükme hangi kuruntunuz sevk etmiş oluyor?. Bu ne kadar câhilce bir hükm..





    37. Yoksa sizin için bir kitap var da onda mı okuyorsunuz ki:





    37. (Yoksa) Ey inkârcı şahıslar!. (Sizin için) Gökten inmiş (bir kitap varda, onda mı okuyorsunuz ki?) aranızda dolaşan öyle yüce bir kitapta yazılmış mı bulunuyor ki:





    38. Her neyi tercih ederseniz, muhakkak sizin içindir.





    38. Siz (Her neyi tercih ederseniz) arzunuza neyi uygun görür iseniz (muhakkak) o tercih ettiğiniz şey (sizin içindir.) o şey sizin emrinize verilmiştir, siz âhirette de istediğiniz nîmetlere kavuşacaksınız, böyle mi yazılı bulunuyor?. Ne boş bir iddia..





    39. Yoksa sizin için kıyamete kadar üzerimizde yeminler mi vardır ki: Ne hükmeder olursanız sizin içindir.





    39. Yoksa ey inkârcılar!. (Sizin için kıyamete kadar üzerimizde yeminler mi vardır ki,) Biz size karşı âhiret gününe kadar öyle bir taahhütte mi bulunduk ki: Siz (ne hükmeder olursanız sizin içindir.) nelere temâyül ederseniz, nelere karşı arzuda bulunur iseniz onlar size verilecektir, siz böyle bir söz ve aman iddiasında mı bulunuyorsunuz?. Bu ne cür'et..





    40. Onlara soruver, buna hangisi kefildir?





    40. Ey Yüce Peygamber!. (Onlara) öyle kuru bir iddiada bulunan inkârcılara (soruver, buna) bu iddia ettikleri şeye (hangisi kefildir) buna içlerinden hangisi kefildir, bu iddialarını içlerinden hangisi yerine getirebilecektir?.





    41. Yoksa onlar için ortaklar mı vardır? Haydi eğer doğru sözlü kimseler iseler o ortaklarını getiriversinler.





    41. (Yoksa onlar için) Öyle boş iddiada bulunan inkârcılar için (ortaklar mı vardır?) Onların o rey ve iddialarına insanlardan kimler iştirâk ediyorlar?. Onları kimler uygun görüyorlar?. (Haydi eğer doğru sözlü kimseler iseler) İddialarında sâdık bulunuyorlarsa (o ortaklarını getiriversinler.) elbette ki, onların o bâtıl iddialarına, kuruntularına akıllı olan, güzelce düşünmeyi başarmış bulunan hiçbir kimse, iştirâk etmez, müminler ile kâfirlerin âhirette eşit olacaklarına aslâ inanmaz.







    Burada bahsedilen şeyin sizin bahsettiğiniz anlama geldiğini pek düşünmüyorum mekke zamanındaki inkârcıların bazı söylemleri üstüne indiğini düşünürsek.

    Eğer dediğiniz gibi bir anlamı varsa da bu kuran'da birçok kez geçen apaçıklık durumuna ters düşer bence.



    Ayrıca konuyu açma sebeplerimden biri de kafir zümreye karşı Allah'ın yaptığı tehditler. Neden bir korku inancı oluşturmak yerine sevgi inancı oluşturulmasın? Neden insanları bir şeylere zorlayarak ve tehdit ederek inandırmaya çalışmak yerine insanların karşı çıkamayacağı ve herkesin yararına olan evrensel bir düzen getirilmesin?



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi D.Va -- 24 Şubat 2017; 22:18:52 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • D.Va kullanıcısına yanıt
    kitabullahın meal kısmı konusunda fikir ayrılıklarım var önce bunu beyan edeyim.

    kitabullahın neden şedit olduğu konusu beni aşan bir kavram. ilahi beyanı indiren zatın bu konudaki düşüncesini bilemem.

    niye barışçıl değil niye sevgi dolu değil diye sorarsanız mevzunun doğası gereği cevap vermem mümkün olmaz.

    benim anladığım kadarıyla kitabı tahrif edenlerin tahrif ettikleri kitapla değil yine kendi ahkamlarıyla davranmış oldukları anlaşılırsa kendilerine ait bir kitabın varlığı da ortaya çıkabilir. incili tahrif eden tahrif edilmiş incille veya tevratla hüküm vermedi. kendi ahkamıyla hüküm verdiler ve kuran-ı hakim geldi şeklinde düşünmek lazım.

    sonuçta kişisel düşüncelerim bunlar bağlayıcılığı yok.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: HADO77

    kitabullahın meal kısmı konusunda fikir ayrılıklarım var önce bunu beyan edeyim.

    kitabullahın neden şedit olduğu konusu beni aşan bir kavram. ilahi beyanı indiren zatın bu konudaki düşüncesini bilemem.

    niye barışçıl değil niye sevgi dolu değil diye sorarsanız mevzunun doğası gereği cevap vermem mümkün olmaz.

    benim anladığım kadarıyla kitabı tahrif edenlerin tahrif ettikleri kitapla değil yine kendi ahkamlarıyla davranmış oldukları anlaşılırsa kendilerine ait bir kitabın varlığı da ortaya çıkabilir. incili tahrif eden tahrif edilmiş incille veya tevratla hüküm vermedi. kendi ahkamıyla hüküm verdiler ve kuran-ı hakim geldi şeklinde düşünmek lazım.

    sonuçta kişisel düşüncelerim bunlar bağlayıcılığı yok.

    Zaten insanların düşüncelerini öğrenmek için açtım konuyu, yoksa size kesin hüküm sormadım. Meal konusundaki fikir ayrılıklarınız nelerdir? Bir de hadislere ne kadar güveniyorsunuz bunları da sorabilir miyim?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • D.Va kullanıcısına yanıt
    meal konusu çok uzun bir konu. şu şekilde düşünmek lazım. ilahi kitabı insani bir lisanla okuyacaksanız ilahi bir kitabın vaad edebileceği şeyleri göz önüne alarak meal vermeniz lazım. bu dil çok farklı bir lisan olmak durumunda.

    hadisler konusunda uydurulmuş olanları da(eksik ya da yanlış aktarılmış olanlar) var doğru olanları da. bu nedenle kitapla uyumlu olanları dikkate almaya çalışıyorum.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: HADO77

    meal konusu çok uzun bir konu. şu şekilde düşünmek lazım. ilahi kitabı insani bir lisanla okuyacaksanız ilahi bir kitabın vaad edebileceği şeyleri göz önüne alarak meal vermeniz lazım. bu dil çok farklı bir lisan olmak durumunda.

    hadisler konusunda uydurulmuş olanları da(eksik ya da yanlış aktarılmış olanlar) var doğru olanları da. bu nedenle kitapla uyumlu olanları dikkate almaya çalışıyorum.

    Peki ahzab suresindeki peygamberin özel hayatıyla ilgili ayetler hakkında ne düşünüyorsunuz? Gerçekten binlerce yıl yürürlükte kalacak ve insanlara yol gösterecek bir kitapta böyle hususi şeylere yer verilmesi biraz yer israfı değil mi?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • D.Va kullanıcısına yanıt
    bu konularda daha önceden yazmıştım. kısaca bahsetmek gerekirse; rasul denen kimsenin aile hayatı örnek bir hayattır ve ondan alınabilecek örnekler vardır.

    yalnız bu örnekler kimler içindir? işte bu sorunun cevabına göre ayetlerde bu durumların yer alaması hali anlaşılabilir.

    nuh tufanından anlaşıldığı kadarıyla tufan esnasında veya sonrasında insanlığın rasule tabi olmayan soyuna beddua edilmiş. bu açıdan rasulun evliliği ve örnek kısmı lanet edilmiş kısım için anlamlı değil.

    anladığımız kadarıyla aile hayatı denen kısım varsa sadece rasul ve ona benzer nitelik gösteren kimseler için kabul edilmişe benziyor.

    deiğimi üzre meal konusunda fikir ayrılıklarım var. mevcut üzerinden bu çıkarımlara ulaşabiliriz.
  • Çünkü korku insana farkındalığını kaybettirir. Düzgün düşünemezsin. İnsan durduk yere niye tanrıyı sevsin ki? Hatta varsa ve bu dünya düzenini (vahşi doğa ve doğadaki adaletsizlikler) yarattıysa sevmemem için yığınla nedenim mevcut olur. Korku sevgiden daha etkilidir hem.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Mareşal Rommel

    quote:

    Orijinalden alıntı: D.Va


    quote:

    Orijinalden alıntı: rebellion

    Canım kardeşim bak bana vurma canım yanıyor?



    Bana vurma canım yanıyor ayrıca hapsi boylarsın, cezalar yersin idam bile olabilirsin?





    İnsanoğlu için hangisi daha yapıcı, hangisi olursa bana vurmaz hangisinden daha iyi anlayabilir?



    He ilkinden anlayanlar varsa ne mutlu böyle insanların varlığı insana huzur verir ve kurtuluşa ererler.



    Elbette islamiyette sevgide aşılanıyor bu tarz sakındırıcı hususlarda. İman edip tasdikleyip ve emrolunduğu gibi dosdoğru olan iyi kimselere ise kadife dokunuşludur. Neyi nasıl üste alındığına bakılıyor. Mesela madem ebedi azhab korkutucu geliyor inanmıyorsan önemi yok, inanıyorsan en azından şüphen varsa daha dernden araştır sorgula akabinde uyar :)



    Ayrıca bundan bahsettimki olay ne yapıp edilip ebedi ahzaba geliyor. Ebed sonsuzluk değildir bu arada.



    O zaman aklıma takılan benzer bir şeyi sorayım, kısacık dünya hayatında bir insan sırf kur'an ayetlerini reddetti diye (ki islam dünyasının içinde bulunduğu hali düşünürsek imanı zayıf yada hiç olmayan birisi için bu her zamankinden daha mümkün şuan) yukarıdaki ayetlerde yazan hayal edince bile insanın dehşete düştüğü azap ve işkencelere tabi tutulması adaletli mi? Cennete gitmenin şartı binlerce yıl önce indirilen bir kitaba inanıp onun emrettiği bir takım ritüelleri yerine getirmek yerine iyi bir insan olup herkesin dünyayı daha iyi bir yer haline getirmeye çalışması olsa daha mantıklı olmaz mıydı? Kuran'ın içinde insanların anlamadıkları sorunları açıklamak için iğneyle toprağı kazar gibi yüzlerce yıl öncesinin tarihi belgelerinden araştırma yaparak doğruluğu kesin olmayan hadis vb. ilimlerle bir sürü din aliminin uğraşması gerekir miydi? Bunun yerine bu insanlar pozitif bilimlere yönelseydi veya toplumsal sorunları çözmeye ömürlerini harcasalardı dünya daha iyi bir yer olmaz mıydı?





    Demek istediğimi pek anlatamadım ama din insanlara ibadet oruç hac gibi bir takım şeyler yapmalarını emredip kutsal kitabında ayrıntıya girmiyor ve peygamberin yaptığı gibi yapmamız gerekiyor. Peygamberden binlerce yıl sonra yaşayan insanların aklına takılan bazı şeyler var fakat zamanında kimse bu soruları sormamış. O zaman buradan hayatlarını bu işleri araştırmaya harcayan din alimlerinin olma zorunluluğu türüyor.

    Veya başka bir örnek islam toplumu inanıp inanmayanlar diye sınıflandırıyor, inanmayanlar kötü insanlar olarak gösteriliyor ve buradan da bir sürü toplumsal sorun daha doğuyor.



    Örnekler çoğaltılabilir. Mesela müslüman olmayan birisi müslüman oldu diyelim. Adamın hayatında ne değişecek? Namaz kılacak, oruç tutacak, domuz eti yemeyecek vs. vs. Bunun topluma bir faydası var mı? Dolaylı yollardan belki faydalar bulabiliriz ama doğrudan yok.



    Ama dinin öğretileri ve insandan istedikleri bu tip şeyler olmak yerine tamamen toplumsal düzeni sağlayıp her insanın vicdan çerçevesinde kabul edebileceği şeyler olsa ve sadece ahlak kurallarıyla imtihan edilsek bunun neresi yanlış olurdu? İnsanlar birbirlerinin diniyle yada kendi inanışlarına zaman harcamak yerine bu zamanı dünyayı daha iyi bir yer haline getirmeye çalışsa dünya bir şey kaybeder miydi kazanır mıydı? Dinin öğrettiği ve yapılmasını istediği şeyler herkesin kalbinde doğru kabul ettiği şeyler olsa ve sadece toplumun düzenini bozan kötü insanlar cezalandırılsa bu dinlere ve tanrıya karşı gelenler çıkar mıydı? Çıksa bile bu dinlere karşı çıkanlar kadar olacağını ve dinler yüzünden bu kadar kan döküleceğini düşünmüyorum.



    18 yaşındayım ve şu an müslüman olmaya devam edip etmemek konusunda ciddi sorunlarım var. Bu sorularımı onlarca kişiye sordum ve çoğu konuyu değiştirerek veya kendisi de dediklerimi mantıklı bulduğu için bana tatmin edici bir cevap veremedi. Sizin de cevabınızı heyecanla bekliyorum. Saygılarımla...

    Edit: Mesaja forumda uzun süredir takip ettiğim ve konu hakkında görüşlerini merak ettiğim birkaç kişiyi etiketledim.

    İnsanoğlunun hayat sahnesine çıktığı günden beri insanlar birbiriyle amansız bir mücadeleye tutuştular. Çünkü insanoğlu, buna sebebiyet verecek birtakım içgüdü ve arzularla yaratıldı. İnsanlığın o uzun sürecinde barış içerisinde geçen süreler, savaş ile geçen sürelerden çok daha kısadır. Sizin hayal ettiğiniz bir düzenin oluşması mümkün değildir. Son dünya savaşında neredeyse günümüz Türkiye nüfusu kadar insan can verdi. Bu sadece son savaş. Son büyük savaş. İnsanlığın durumu budur. Dünya barışı hayalden başka bişey değildir. Bu mücadele kıyamete kadar devam edecektir. Bizler bir imtihan içerisindeyizi tüm insanlık olarak. İslamın bir amacı vardır. İslam eğer sadece Mekkeye, sadece Araplara veya sadece o bölgeye inmiş olsaydı, muhtemelen çok kısa süren bir islam devleti sonrası islam ortadan kalkardı. Oysa bugün milyarlarla ifade ettiğimiz bir Müslüman kitle vardır. Arapların nüfusu bunun sadece küçük bir kısmıdır. Türklerinde hakeza öyle. Sadece Endonezyada 200-250 milyon Müslüman yaşamaktadır. Bütün bu insanlar nasıl İslamla tanışmıştır?

    İşte bütün bunlar Müslümanların İslam dinini dünyaya yaymasından dolayı olmuştur. Bu bazen Müslüman tüccarların eliyle olmuştur, bazen İslam davetçilerinin eliyle bazende İslam devletinin, islam halifelik devletinin askeri müdaheleleriyle olmuştur, fetihlerle olmuştur, daha sonra ele geçirilen bölgelerde İslam dini uygulanmış, İslam dini öğretilmiş ve insanlar kitleler halinde hiçbir zorlama olmadan İslama girmiştir. Çünkü Allah, biz Müslümanlardan İslam dinini dünyaya hakim kılmamızı istiyor. Bizim imtihanımızdır bu. Herkese bu görevi gücü yettiği kadar yüklemiştir. Ben Müslümanım demek yetmiyor. Bu görevi Allah tüm Müslümanlara, tüm kadın ve erkek Müslümanlara yüklemiştir. Kimse bu görevden muaf değildir. Bu konuda ilgili ayetlere bakılabilir.

    Tarihtede aynen böyle olmuştur. Bir insan Müslüman olursa ona ne katar demişsiniz, topluma ne katar demişsiniz. İşte ne kattığı ortada. İslam öncesi bir hiç olan Araplar, İslam sonrası aydınlanmış ve devletlerini muazzam bir genişlemeyle genişletmiş, insanları İslamla tanıştırma şerefine nail olmuşlardır. Kendileri öncesinde birçok kabilelere ayrılmış bir vaziyette birbirini yemekle meşgul idiler, utanmadan din üzerinden, put üzerinden para kazanmakla meşgüldüler, kızlarını gömmekle meşguldüler. Hz Ömer efendimiz İslam öncesinde tam anlamıyla barbar ve acımasız evlat katilinin tekiydi. İşte nereden nereye geldiler. Sadece kendileriyle de yetinmediler. Cihad ile gaflet içerisindeki, kendi kralları tarafından zulümle yönetilen ve neden yaşadığını bilmeyen, ot gibi yaşayan toplumları, o devletleri fethederek, islamla tanıştırma, onları aydınlatma şerefine nail oldular. Ve böylece diğer insanlarıda doğru yola eriştirdiler. Bu yeterince büyük bir kazanç değil midir? Nice ulus İslamın büyüklüğü karşısında boyun büküp o dine girmiştir buna biz Türklerde dahil. Siz insanlar kolay kolay din değiştirir mi zannediyorsunuz? Kılıçla falan din değiştirilir mi? Bu mümkün müdür? İnsanlar ancak bir dinin üstünlüğünü ve doğruluğuna şahit oldukları zaman dinlerini bırakıp o dine girerler. Zorla hiçbir şey olmaz. İşte Arapların islam öncesi ve islam sonrası halleri ortada. Biz Türklerinde islam önceki ve islam sonrası halimiz ortada. Ne kattığını göremiyorsanız diyecek birşey yoktur maalesef.

    Şunu göremiyor musunuz? Bir amaçtan yoksun olarak geçen yaşam tam anlamıyla boş bir yaşamdır. İnsanlığın en büyük sorunu neden yaşadığını bulamaması sorunudur. Milyarlarca insan bu kısır döngünün içerisinde kaybolup gitmektedir. Yaratıcı bu konuda diyor ki:

    ''Sizden öncekilerin, paylarına düşenden faydalandığı gibi sizde payınıza düşenden faydalandınız. Ve onların daldığı gibi sizde daldınız. İşte onların dünyada ve ahirette amelleri boşa gitmiştir. İşte onlar hüsrana uğrayanların ta kendisidir''

    İşte İslam bizlere öyle bir bakış açısı veriyor ki, biz kendi halimize şükrediyoruz, ve aynı zamanda dünyanın geri kalanının da doğru yolu bulmasını istiyoruz. İslamı az biraz anlamaya çalışan insanda bu kaçınılmaz birşeydir. Biz kafirlerden nefret etmeyiz. Onları birer müslüman adayı olarak görürüz. Bizim atalarımızda birzamanlar kafirdi. Çünkü bizim bu hayatta bir amacımız vardır. Biz tüm hayatımızı buna göre şekillendiririz, en azından buna çalışırız. Birgün ölüp gideceğimizi, iman ve salih amellerimizden başka hiçbir şey götüremeyeceğimizi biliriz. Kafirlerin cehennemde yanacağını da biliriz. Bu yüzden onlara da doğru yolu göstermek isteriz. İslam düşmanlarını sevmeyiz fakat bize zararı olmayan kafire de mutlak bir nefret beslemeyiz. Bizim ilgi alanımız onlar değildir.

    İslam yüzünden dökülen kan, ancak islamın harp içerisinde olduğu devletle Müslümanların arasında geçen geçici çatışmadır. Yani şöyle düşünün. İslam, bir devlet yönetimidir, bir devlet ideolojisidir. Peygamberin bizzat kendisi devlet kurmuştur. İslamın bir emride yukarıda ifade ettiğim gibi islamı dünyaya yaymaktır, islamı insanlarla tanıştırmaktır, insanları doğru yola eriştirmektir. Peygamberimiz ve ondan sonra gelen halifeler, özellikle kendisinden sonra gelen 4 raşit halifeler, çevre ülkeleri ele geçirmişlerdir. Orada islam ahkamını uygulamak ve o gaflet içerisindeki insanlara islam davetini ulaştırmak için. Bu yayılmaya engel olan krallıklarlada savaşmışlardır, buna da cihat denmiş. Eğer savaş zaferle sonuçlanırsa bunada fetih demişler yani o bölgeyi İslama açmak demişler. Sonra savaş bitmiş, kan dökülmesi durmuştur. Müslümanlar bir halkı topyekün kılıçtan geçirmemiştir. Savaşıda halka yansıtmamışlardır, sadece müslümanlarla savaşan insanlarla savaşmışlardır. Sadece o halkı gaflet içerisinde uyutan tiran yönetimleri askeri kuvvetle devirmişlerdir. Savaşanlarla da savaşmışlardır, buna cihat denir. Bu savaşa katılan müslümanada Mücahit denir. Ölürse şehittir. Cihadın, şehitliğin, fethin anlamları budur. Amaç o bölgede islamı yaymaktır başka bir amaç yoktur. Sömürmek yoktur. O halkı soymak yoktur. Zaten o halkların neredeyse hepsi islamın yüceliği karşısında müslüman olmuşlardır bir süre sonra. Müslüman olmayanlara da hiçbirşey yapmamışlar. Çünkü islamın bu konular hakkında da hükümleri vardır. Gayrimüslimler müslümanların içerisinde yaşayabilirler. Kimse onlara bişey yapmaz. Müslüman olmuyorsa olmuyordur çünkü Allah ''İslamda zorlama yoktur'' diyor. İslam tarihi açık ve net olarak ortadadır. Biz Müslümanlar, tarih boyunca bizi her fırsatta sırtımızdan vurmaya çalışan yahudileri bile ispanyada katliamdan kurtarıp memkeletimize getirmişizdir.

    Yaşın daha genç ama bunları anlamana engel değildir. Hangi açıdan bakman gerektiğini bilmelisin. Toplumsal düzeni sağlayan zaten islamın kendisidir. İslam, toplumsal hayatıda düzenliyor. İnsan ilişkilerini düzenliyor. Müslümanların kuzeyden güneye Doğudan batıya bilinen dünyanın çoğuna hükmettiği dönemlerde bilimde oldukça ilerideydiler. Batı aydınlanmasını, batı rönesansını tetikleyen en büyük parametre Endülüslerdir, bu batılılarında kabul ettiği birşeydir. Biz Müslümanlar bilim bilmeyen, bilimden anlamayan insanlar değiliz. Batıya bunun temelini öğreten biziz biz, sonra onlar bunu ilerletirken biz fikirlerimizin zayıflamasından ötürü olduğumuz yerde saydık ve boş işlerle uğraştık. Allah, bizim bu hayatta karşılaşacağımız bütün sorunlara hükümler indirmiştir. ''Eksik bırakmadık'' diyor. 1000 yıl sonraya ortaya çıkan bir sorunuda yine peygamberin bize öğrettiği şekliyle, yani kıyas metoduyla çözeriz, içtihat ederiz. Kıyaslar ve hüküm veririz. Bu zor bişey değildir. Sadece fikirlerimiz yüksek olsun. Hayata bakışımız yüksek fikirlerden beslensin.

    Sen şuan boşluktasın. Bir arayış içerisindesin. Buna neyin sebeb olduğunu kestirmek güç değil elbet. Fakat bunu en iyi sen bilirsin. Çıkarımlarında birçok hata var. Eğer ki birgün aramızdan ayrılacak olursan, kısa bir mutluluk sürecinden geçeceksin. Doğruyu bulduğunu, aydınlandığını zannedeceksin. Fakat yaş biraz ilerlediğinde ki bu çok uzun bir süre değildir, biraz hayatta maddi doyuma ulaştığında, içinde kocaman bir boşluk oluşacak. Yaratıcıyı hayatından atmanın yarattığı boşluk. Ve ozaman ''neden yaşıyorum'' kısır döngüsüne gireceksin. O süreçtede burada islama büyük bir kinle eleştiri yönelten insanlar gibi eleştiri ve saldırılarda bulunacaksın ki o boşluğu biraz doldurabilesin, kendini rahatlatabilesin. Dikkatli ol. İnce eleyip sık doku. Bazen dönüşü olmaz bu işlerin. Büyük bir nimet olarak Müslüman doğmanın kıymetini bilmezsen, ve irtidat edersen, bunun bedeli Allah katında çok ağır olur. İleride istesende dine giremeyebilirsin. Yaratıcı bunu kolay bir şekilde affetmiyor. Bir Müslüman islamı yaşayıp bunu dünyaya yaymakla mükellef iken, diğer insanlarıda kendisi gibi kurtarması gerekirken, hem bunu yapmayıp(çoğumuz gibi), hemde bu nimeti komple ters tepersen, işte o kalplerini mühürledik dediği sınıfa girmen olasıdır.

    Esas konuya gelecek olursak. Bu Yaratıcının kendisine karşı gelenlere uygun gördüğü cezadır. Kendisinden sakındırmak için insanlara gönderdiği açık bir uyarıdır ki kendisi birçok ayetinde ''bu insanlığa apaçık bir uyarıdır'' demektedir. İnsanlar bu cezadan korktuğu için inanmıyor. İnsanlar bu dinin Allahtan geldiğine inandıkları için inanıyorlar. İncil ve tevrattada bazı bölümlerde tüm insanlık tehdit ediliyor. Dikkate alıyor muyuz? Hayır. Demek ki inanç, tehditlerle olacak birşey değildir. Müslüman olmayan insanlar bu ayetlere gülüp geçiyor, gerçek anlamda dinsiz insanlar gülüp geçiyor. Bazıları tam anlamıyla ne olduğunu bile bilmiyor. Şimdi tam anlamıyla dinsiz olan bir insan, bu tehdide bakıp neden müslüman olmuyor ozaman? Biz bu dinin Yaratıcıdan geldiğine inandığımız için, ki bu mucizelerle sabittir, Müslümanız. Tehdit ettiği için değil. Müslüman olduğumuz için o tehditleri elbette ciddiye alıyoruz ama bu inancımızın sebebi değildir, olamaz da. Müslüman olduktan sonra o tehditlerden sakınırız, bizi o duruma düşürme deriz. Emirlerine uyar ve tövbe edip onun yüceliğine sığınırız. Biz Allaha karşı salt korku beslemeyiz. Korku ve sevginin karışımı birşeydir bu. Yaratıcıya karşı beslediğim hissi tarif etmem mümkün değildir. Ama onun biz insanları sevdiğine inanıyorum.

    Çünkü bizler onun gönderdiği din olmadan, neden yaşadığımızı bile bilemeyecektik. Bu büyük bir sorun olurdu bizler için, ki dinsizler için bu sorun aynen devam etmektedir. Bize hayatı öğreten, amacımızı öğreten, neden yarattığını anlatan, aramızdaki sorunları çözmemiz için hükümler indiren, kendi sorunlarımız için hükümler indiren, Yaratıcıyla yani kendisiyle nasıl bağlantı kuracağımızı bize öğreten odur. O bizimle iletişime geçmeseydi biz bunların hiçbirini bilemeyecektik. Bize bunları anlatması biz insanoğlu için büyük bir rahmettir. Şimdi bütün bunları görmezden gelerek, kendisine karşı gelenlerin akıbetini ifade ettiği ayetleri göstererek, sadece korku ve baskının ön planda olduğunu iddia etmek, takdir edersin ki çok mantıklı birşey olmayacaktır.

    Henry ve onun gibiler Müslüman olurken bizim çocukların İslamdan yüz çevirmesi çok üzücü. Bizler nerelerde hata yapıyoruz bilemiyorum.



    Öncelikle ilgilendiğiniz ve zaman ayırdığınız için çok teşekkür ederim. Dediklerinizi anladım ve gerçekten kafama yattı. Sanırım hayal ettiğim ütopya biraz insan doğasının dışında kalıyor. Neden yaşıyorum kısır döngüsüne çoktan girmiştim sanırım, özellikle bu son yıl içerisinde üniversite sınavlarına hazırlanmamla beraber sosyal hayatım hiç yok. Eve gelip ders çalışıp okula gidiyorum ve bu döngü tekrarlıyor. Arada düşünmüyor da değilim bu sene ölsem tüm bu emeklerim boşa gidecek, acaba kısacık insan hayatında şurda 30 40 sene rahat yaşamak için 1 yılımı feda edip kendimi hırpalamam buna değecek mi diye... Sanırım sorularımın cevabını yine müslümanlığın içinde bulacağım. Önüme ışık tuttuğunuz ve zaman ayırdığınız için tekrardan teşekkür ediyorum.



    Saygılarımla

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • İnsanlara birşey yaptırmak için ya ödül verirsin veya ceza bunun başka bir alternatifi yok. Bir iş yerinde eğer çok satış yaparsan prim alırsın yapamazsan maaşını dersen bu her zaman çok etkili olmayabilir ama belli seviyenin altına düşersen seni işten atarım demek her zaman (maalesef) daha etkili olmuştur.
    insanların ikna edileceği argümanlarla gelirseniz korkutmaya gerek olmaz (cennet-cehennem inancı olan tüm dinler için) ama sırf hristiyan bir aileden doğduğu için biriyle arkadaşlık etme veya eşin seni kızdırırsa dövebilirsin gibi kuralları kabul ettirmek için pek başka çare yok gibi.
    Kaldı ki insanların hayatta amaçları olması için bir inanca sahip olması gerektiğini düşünmüyorum , nette görmüşsündür mutlaka afrikada ölmek üzere olan bir çocuğu evlat edinen gayet sağlıklı mutlu bir şekilde yaşamasını sağlayan kadın inançlı mı hayır al sana örnek. Bana göre eski yerli filmlerdeki rahmetli ali şen (pirince taş katan ,karaborsa yapan vsvs ) karakterindeki adamlardan çok daha iyi biri tartışmasız. Bir ödül varsa sonuna kadar o hak ediyor veya çocuk felci aşısını bulup bunun için patent almayıp para kazanmak yerine hayat kurtarmayı seçen J.Salk.
    Onlar sadece islamı seçmediği için sonsuza kadar yanacak , o filmlerdeki karakterin benzerleri cennete




  • quote:

    Orijinalden alıntı: lawbreaker

    İnsanlara birşey yaptırmak için ya ödül verirsin veya ceza bunun başka bir alternatifi yok. Bir iş yerinde eğer çok satış yaparsan prim alırsın yapamazsan maaşını dersen bu her zaman çok etkili olmayabilir ama belli seviyenin altına düşersen seni işten atarım demek her zaman (maalesef) daha etkili olmuştur.
    insanların ikna edileceği argümanlarla gelirseniz korkutmaya gerek olmaz (cennet-cehennem inancı olan tüm dinler için) ama sırf hristiyan bir aileden doğduğu için biriyle arkadaşlık etme veya eşin seni kızdırırsa dövebilirsin gibi kuralları kabul ettirmek için pek başka çare yok gibi.
    Kaldı ki insanların hayatta amaçları olması için bir inanca sahip olması gerektiğini düşünmüyorum , nette görmüşsündür mutlaka afrikada ölmek üzere olan bir çocuğu evlat edinen gayet sağlıklı mutlu bir şekilde yaşamasını sağlayan kadın inançlı mı hayır al sana örnek. Bana göre eski yerli filmlerdeki rahmetli ali şen (pirince taş katan ,karaborsa yapan vsvs ) karakterindeki adamlardan çok daha iyi biri tartışmasız. Bir ödül varsa sonuna kadar o hak ediyor veya çocuk felci aşısını bulup bunun için patent almayıp para kazanmak yerine hayat kurtarmayı seçen J.Salk.
    Onlar sadece islamı seçmediği için sonsuza kadar yanacak , o filmlerdeki karakterin benzerleri cennete

    Peki bir an için müslümanlığın yalan olduğunu ve Muhammed'in uydurması olduğunu farz edelim. İnsanların domuz eti yememesi, karısını dövüp dönmemesi ona ne gibi bir fayda sağlayabilir? Kendisinin fazla şehvetli olduğu iddia ediliyor. Bence anlatıldığı kadar şehvetli olsaydı bu kadar zinayı yasaklayan ayet uydurmanın veya kadınlara örtünme emri vermenin ona ne gibi bir faydası olabilirdi?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • D.Va kullanıcısına yanıt
    Ben birşey anlatmadım kaldı ki bu kadar inananı olan bir dine yalan demedim diyemem zaten. Bana bazı kısımları mantıklı gelmiyor dedim sadece. islam inancında sadece bir ayete bile inanmıyorsan sorgulayıp bana göre böyle olmamalı dediğin zaman dinden çıkılıyorsa bu durum oluyor işte.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: lawbreaker

    Ben birşey anlatmadım kaldı ki bu kadar inananı olan bir dine yalan demedim diyemem zaten. Bana bazı kısımları mantıklı gelmiyor dedim sadece. islam inancında sadece bir ayete bile inanmıyorsan sorgulayıp bana göre böyle olmamalı dediğin zaman dinden çıkılıyorsa bu durum oluyor işte.

    Size mantıklı gelmeyen kısımlar nelerdir? Ben de az çok aynı durumdayım belki birbirimizle bazı şeyleri paylaşarak bir sonuca varabiliriz.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: D.Va


    quote:

    Orijinalden alıntı: lawbreaker

    Ben birşey anlatmadım kaldı ki bu kadar inananı olan bir dine yalan demedim diyemem zaten. Bana bazı kısımları mantıklı gelmiyor dedim sadece. islam inancında sadece bir ayete bile inanmıyorsan sorgulayıp bana göre böyle olmamalı dediğin zaman dinden çıkılıyorsa bu durum oluyor işte.

    Size mantıklı gelmeyen kısımlar nelerdir? Ben de az çok aynı durumdayım belki birbirimizle bazı şeyleri paylaşarak bir sonuca varabiliriz.

    sırf atasının dinini sorgulamadan devam ettiği için arkadaşlık edilemeyen gayri müslim veya inançsız dostlar
    cinsiyet ayrımı
    bir yaratıcının messengerinin hayatıyla alakalı ayet yollaması
    tek seferde inebilecek bir kitap yerine 23 yılda parça parça inip duruma göre çözümler sunması
    insanlığa çok çok faydalı olmasına karşın müslüman olmayanların sonsuza dek cehennem ateşinde kalacak olmalarına rağmen müslüman olan her türlü 3 kagıdı yapan adamların belli bir süre sonra cezasını çekip cennete girecek olmaları

    bunlar ilk aklıma gelenler




  • 
Sayfa: 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.