Şimdi Ara

Çukurova, Türkiye'nin enerji üssü olacak

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir (1 Mobil) - 1 Masaüstü1 Mobil
5 sn
5
Cevap
1
Favori
315
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Çukurova'yı bekleyen riskler

    Çukurova bir nükleer, 30 da termik santral ile Türkiye'nin enerji üretim üssü olmaya hazırlanıyor. Ancak Çukurova'yı bu süreçte çevresel açıdan birçok risk bekliyor

    Son on yılda ortalama yüzde 5 ekonomik büyüme sağlayan Türkiye'de enerji kaynaklarına ihtiyaç da artıyor. Elektrik ve doğalgaz talep artış oranlarında Avrupa'da ilk sırada yer alan Türkiye'nin 240 milyar kWh olan mevcut elektrik tüketiminin 2023'te 500 milyar kWh olması bekleniyor.

    Türkiye tükettiği enerjinin yüzde 70'inden fazlasını ithal ediyor. İthal enerjinin Türkiye'ye maliyeti yılda 50 milyar doları aşıyor. Bu maliyetin ilerleyen yıllarda çok daha artacağı öngörüldüğü için enerjinin ülke içerisinde üretilmesi arayışına giriliyor. Bu ihtiyacın karşılanması içinse iki nükleer santral, onlarca HES projesi ve çok sayıda termik santralin inşa edilmesi planlanıyor.

    Bir nükleer ve kurulması beklenen yaklaşık 30 termik santralle Türkiye'nin önemli enerji üslerinden birisi olması beklenen Çukurova'da ise çevreciler kaygılı. Şu anda faal olan Sugözü Termik Santrali'nin çevreyi olumsuz etkilediğini savunan çevreciler, 30 santral daha üretime geçerse Çukurova'nın yaşanamayacak bir yer olacağını söylüyor. Santrallere karşı mücadele veren Adana Barosu Çevre Komisyonu Başkanı İsmail Hakkı Atal, Sugözü'ndekine benzer sorunların katbekat artacağını belirtiyor.

    'Sakat hayvan doğumları arttı'

    Adana'nın Yumurtalık ilçesinde faaliyet gösteren Sugözü Termik Santrali daha önce çevredeki köylü ve balıkçıların şikayetleriyle gündeme gelmişti. Çiftçiler, santral faaliyete başladıktan sonra bölgede sakat hayvan doğumlarının arttığını öne sürmüştü. Son yıllarda alınan önlemler ve çevre halkına yönelik sosyal desteklerle şikayetler azaldı ancak bazı uzmanlar termik santrallerin tehlikeli olduğu görüşünde ısrarlı.

    Ege Üniversitesi'nden Prof. Dr. Ali Osman Karababa imzalı "Kömürle çalışan termik santraller ve sağlık etkileri" konulu raporda tehlike şöyle açıklanıyor: "Baca emisyonunda ve yanma sonucu oluşan küllerde bulunan radyoaktif maddelerin uranyum, toryum, radyum olduğu saptanmıştır. Radyoaktiviteye maruziyet gebeliğin ilk on günü içinde olması halinde embriyonun ölümü, gebeliğin ilk altı haftası içinde olması halinde doğumsal anomaliteler, gebeliğin altıncı haftasından sonraki dönemde olması halinde ise gelişme geriliği ve fonksiyon bozuklukları gibi sorunlarla karşılaşılabilmektedir."

    Bu santrallerin insan sağlığı açısından tehlike yarattığı vurgulanan raporda "Termik santral kaynaklı toprak, hava ve sudaki ağır metal kirliliğinin, bitkinin bunları emdiği suyla yapısına almasıyla beslenme zincirine katıldığı, yararlandığımız ürünleriyle bize aktarıldığı ve insan sağlığını olumsuz etkilediği anlaşılmaktadır" deniliyor.

    'Deniz suyu ısındı, balık ölümü arttı'

    Termik santraller suyla soğutma işleminin yapılabilmesi için genellikle göl ve denizlerin yanında inşa ediliyor. Sadece Sugözü'ndeki termik santral saniyede 24 ton, günde 5.313.600 ton suyu denizden çekerek kendisini soğutuyor ve bu suyu aynı hızla denize tekrar boşaltıyor. Yumurtalık Asliye Hukuk Mahkemesi'nin hazırlattığı bilirkişi raporunda bu işlemin deniz dip yapısına zarar vereceğinin tespit edildiği ifade ediliyor.

    Sugözü'ndeki termik santral nedeniyle sudaki ağır metallerin oranlarında da artış görülüyor. Çukurova Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi'nin "İSKEN Sugözü Enerji Santali Etki Alanı Deniz Ekolojisi İzleme Çalışması Projesi"nde bu durum tespit ediliyor. 2005 ile 2008 yılları arasında bölgedeki balıklar üzerine yapılan bir araştırmada keserbaş barbun türünde çinko yoğunluğunun 1.78'den 19.28'e kadar yükseldiği görülüyor. Iskarmozdaki yoğunluksa 1.78'den 17.11'e; kırmızı mercandaki çinko yoğunluğu ise 2.46'dan 20.19'a kadar yükseliyor.

    Aynı proje çerçevesinde 2002 ile 2006 yıllarında yapılan bir diğer araştırmaysa bölgede balık yumurtası ve lavra sayısında da ciddi bir düşüş yaşandığını gösteriyor. 2002'de 1 metreküp deniz suyunda 55.625 balık yumurtası ve lavra saptanırken bu sayı 2006'ya gelindiğinde 4.000'e kadar düşüyor.

    Körfezdeki balıkçılar arasında bölgedeki balık sayısının azaldığını söyleyenler var. Balıkçı Mehmet Sait Erken"Termik santraller denizin ekolojik dengesini değiştiriyor. Bölgede balık yüzde 60-70 oranında düştü. Biz ekmeğimizi denizden çıkartıyoruz. Onlar vatandaşsa, biz de bu ülkenin vatandaşıyız. Kimsenin ekmeğimizle oynamaya hakkı yok" diyor.

    Haberin tamamı Al Jazeera'de: http://www.aljazeera.com.tr/al-jazeera-ozel/cukurovayi-bekleyen-riskler
     Çukurova, Türkiye'nin enerji üssü olacak







  • "Türkiye tükettiği enerjinin yüzde 70'inden fazlasını ithal ediyor. İthal enerjinin Türkiye'ye maliyeti yılda 50 milyar doları aşıyor. Bu maliyetin ilerleyen yıllarda çok daha artacağı öngörüldüğü için enerjinin ülke içerisinde üretilmesi arayışına giriliyor."

    Dışa bağımlılık istemeyenlerin bu projelere karşı çıkmaması lazım. Çevreci sistemler diyenler olacaktı, onlardan bu projeler kadar verim elde edemezsiniz. Maliyet, kazanç oranları oldukça düşük durumdalar. En azından şimdilik.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Magnussen

    "Türkiye tükettiği enerjinin yüzde 70'inden fazlasını ithal ediyor. İthal enerjinin Türkiye'ye maliyeti yılda 50 milyar doları aşıyor. Bu maliyetin ilerleyen yıllarda çok daha artacağı öngörüldüğü için enerjinin ülke içerisinde üretilmesi arayışına giriliyor."

    Dışa bağımlılık istemeyenlerin bu projelere karşı çıkmaması lazım. Çevreci sistemler diyenler olacaktı, onlardan bu projeler kadar verim elde edemezsiniz. Maliyet, kazanç oranları oldukça düşük durumdalar. En azından şimdilik.

    Çevre kalmayınca enerjiyle avunuruz artık.
    Düzgün yapılsın isteniyor yalnızca bu işler.
  • Onu bilmem de bana acayip ekmek çıkıyor buralardan

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Bi50likdaha

    quote:

    Orijinalden alıntı: Magnussen

    "Türkiye tükettiği enerjinin yüzde 70'inden fazlasını ithal ediyor. İthal enerjinin Türkiye'ye maliyeti yılda 50 milyar doları aşıyor. Bu maliyetin ilerleyen yıllarda çok daha artacağı öngörüldüğü için enerjinin ülke içerisinde üretilmesi arayışına giriliyor."

    Dışa bağımlılık istemeyenlerin bu projelere karşı çıkmaması lazım. Çevreci sistemler diyenler olacaktı, onlardan bu projeler kadar verim elde edemezsiniz. Maliyet, kazanç oranları oldukça düşük durumdalar. En azından şimdilik.

    Çevre kalmayınca enerjiyle avunuruz artık.
    Düzgün yapılsın isteniyor yalnızca bu işler.

    Günün şartları bunu gerektiriyor. Her şeyinle enerjiye bağımlıysan enerji ya da kaynak olmadan temel ısınma ihtiyacını dahi karşılayamıyorsan bunlara öncelik vereceksin. Buna çevre katliamından çok yer değiştirme de diyebiliriz. Bİr yerde sıkıntı yaşanıyor ama ona eşit miktarda başka bir bölgede çevreye yatırım yapılıyor. Komple süpürülme diye bir şey söz konusu değil. Çevrenin bozulmadığı yerlere yapalım derseniz bu da çeşitli sebeplerden mümkün olmuyor. Beğenilen rüzgar türbinleri dahi sizin doğanın kalbi dediğiniz yerlere kurulması zorunlu. Onu inşa ederken dahi çevre tahrip edilmek mecburiyetinde.




  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
    
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.