Şimdi Ara

ÇİN SEDDİ VE ESKİ KIZ ARKADAŞIM

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
6
Cevap
0
Favori
584
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Kadiköy'ün pek de nezih diyemiyeceğim bir restoranında oturuyorduk.O yedikçe yiyor,garsonlara emirler yağdırıyor ve bir porsiyon daha börek istiyordu.Bir yandan yemeğini yerken bir yandan ağzından dökülen kıyma parçacıklarını gene yiyordu.Ben neler yapmıştım kendime Tanrım?Kara delik gibi sürekli ve mumtazam şekilde yiyiyor ve ortada hiçbir kanıt bırakmıyordu.Artık korkmaya başlamıştım kız arkadaşımdan.Şişman denilmeyecek kadar şişmandı demek istiyorum sizlere.Çünkü bunun başka bir anlatımı olamaz bence.Yanlış anlamayın.. İnsanlar kilolu,şişman,göbekli olabilir;hatta humanist bir insanımdır ben.Gerçekten inan buna...İnsanların benim gözümde şekli ,şemali önem taşımaz..İçinde güzel şeyler barındıran insan,benim tuttuğum insandır;ama bence bu denli yarım dünya olmak da sanki insanın kendine saygısızlığıdır gibi geliyor(du) bana...Bu arada o yedikçe tüm hesap haneme doğru doluyor, 'Huhuuu bu kızın sahibii ,biz geliyoruz kaba etinin deliğinden girmeye' diyorlardı.Sakın bana sormayın kaç para ödediğimi..Hayır..Sakın!


    Hesabı ödedikten sonra yürümeye başladık.Seneler önceydi ;ama yirmi yaşımda olduğumu hatırlıyorum.Şu an yirmi dördün başlarındayım ben.Baksanıza,hayatımın hatasını yaptığım andan kelli seneler geçmiş.Adını yazmak istemediğim bu kız arkadaşım çok ilginç biri idi.Mesela bazı fizik kurallarını al aşağı edebiliyordu.Örneğin,tek popo hareketiyle sandalye kırabilmek,elinizin asla belinin diğer tarafına ulaşamaması ve asla sarılamamanız,elinizi tuttuğu vakit,sanki sizin elinizin olmayışı gibi,sokaktaki insanları şaşırtıcı 'Aman diyeyim' dedirtesi olaylar zinciriydi.Ama en büyük ve şaşırtıcı illizyonu daha sizinle paylaşmış değilim.Aydan bakılınca,bir çin seddinin görülebildiğini,bir de eski kız arkadaşımın görülebildiğini biliyor muydunuz?Yaaa uzayla ilgilenin biraz.Horoscope(fal,burç) olayına gireceğinize,daha çözülememiş ve gizemli kütlelerle ilgilenin biraz da...Gerçekten ben izin alıp baktım teleskop ile,ikiside net ve cam gibi gözükebilmekte ..


    Ben olaydan yavaşça rahatsız olmaktayken bir gün beni Barışa Rock festivaline götürdü.Etkin ve aktif bir Rock takipçisi olduğum için kimle gideceğimin bir önemi yoktu.Ayrılma konusuna gelince,bunu hala düşünüyordum bir de.Aslında ben maldım.Ne diye kendimi koruyabilirdim ki?Ben aldığımda böyle değildi sonradan böyle oldu,kullanıcı hatası bu diyemezdim..Ama gene de ,'Kaçsana be adam,sür arabanı git oradan,yapma kendine bunu diyordu vicdanım.'çivili sopayla döverim seni' diyordu.O derece ürpertiyordu beni.


    Festivalde,onun nasıl mısır,gofret ve gözleme kombinasyonunu aynı anda yapabildiğine şahit oldum.Hatta dışardan bir ses de duymadım değil, 'Ayııııı' diye.Bir baktığımda sesin geldği yere galiba kıvırışa geldi sözün sahibi ki 'Ayy ne tatlılar' dedi.Ne yalan ama.Neremiz tatlı be ulan?Karı tatlı olabilir tabi,tatlıya dönmüş tatlı reyonunu bitirmekten.Yesin yemesine de orda ölse şahit yazcaklar beni sonra..
    Uyuyorduk bu sefer onunla.Horluyordu bu hatun.Evet horluyordu resmen.Anane horlamasıydı bu.Korku vücudumu iyice sarmaya başlamış idi.Ne yapmalıydım bilemiyordum ama saatlerce uyuyamadım inanırmısın?Sabaha doğru,festival alanında hep ve ille olması gereken aynı akorla yüz sarkı repertuvarına sahip bir çocuğun sesini dinlemeye başladım.Biz çadırımızda uyuyorduk ama çocuğun sesi ile kız arkadaşımın horlaması kendi arasında çekici bir rekabet yapıyordu.Sabat altı olmuştu ve ben hala sekizinci kez olmak üzere, Islak ıslak şarkısını o detone ve akor özürlü çocuktan dinlemekteydim..Önce bekledim.Bu denli rezalet bir olaya Cem Karaca'nın tahammül edemeyip nur içinde yattığı yerden kalkıp çocuğun ağzını burnunu kıracağını düşündüm.Sevgili Cem Karaca meşgul olmalı idi ki uğrayamadı buralara demek..Cezasını ben vereyim istedim sonunda.Kafasına biri taş attım rastgele.'Yandım anam' diye bir feryat koptu. Artık sadece sustu mu yoksa bayıldı mı bilemiyorum,ama sonuçta kapadı çenesini işte..Mışıl mışıl uyumaya bıraktım kendimi.


    Garip bir rüya görmüştüm.Kız arkadaşım yedikçe yemiş ve gittiçe daha da çok büyüyor daha da heybetleniyor idi.Önce bir kavak boyuna ulaştı,daha sonra da orta boyda bir apartman boyuna.Ben de omzunda gidiyordum.Aşkım şurayı da ezsene diyor,arabaları ona ezdiriyor,insanlara,ona tükürük attırarak boğuyor,türk sinemasının kötülük simgesi Erol Taş gibi gülüyordum.Dünya'yı ele geçirmek böyle birşeydi belki de...
    Rüyamdaki zevk uzun sürmedi,beni uyandırdı.Gözündeki çapaklarla zaten hiç seksi olamamış suratı daha da ilginç bir hale bürünmüştü.Bana çok uyuduğumu ve gidip ona poğaça almamı söylemişti.Sonra kulak arkasından bir sandviç çıkarıp ağzına attı.Yok yok öyle bir şey yapmadı tabi,o kadar da değildi.Ben sadece iki saat uyumuş olmanın şokuyla etrafıma bakıyordum.Poğaça almak zorundaydım ona,çünkü kendi etimi kurban edemezdim.Hayır benim kendi etim bana lazımdı.Hışımla koşarak,ona poğaça aldım..Konuyu açmak için çaba sarfettim o poğaçasını yerken.Ama daha kibar olup,kendini yemek konusunda frenlemesini söyledim.Biraz kavga çıktı,bana bağırdı.Bağırırken ağzından poğaça parçacıkları istemsizce ve hoyratça çıkıyor,çıktıkça fışkırıyor fışkırdıkça, ben de kendimi çıkan bol tükürüklü parçalardan korumak adına sağa sola manevralar yapıyordum.


    O gizemli biri idi.Sadece çin seddi ve o görünebiliyordu bu dünyada.Ama şu an ise,konser alanının biraz arkasındaki jeneratörün sol çaprazında,kırmızı çadırımızda bu olayı tartışıyorduk.Millet çadırların dışarısına prezervatiflerini asıyordu.Bu da galiba racon gibi birşeydi konser alanlarında.'Ben seviştim hacı' imajını vermek için..Aferin iyi yaptın,kırk yılda bir oluyo bu galiba millet görsün diye astığına göre artık?Amacım ego ve libido yarışması yapmak değil tabiki.Kendisini hiç mi hiç mutlu edemediğimi,onunla hiç ilgilenmediğimi,bu yüzden olaylardan çok da mesut olmadığını dile getirdi.Benim İtalyan mutfağından tanıdığım ahçı yoktu malesef...

    Neyse,sonunda ayrılma kararı aldık,içi burkulmuştu ve galiba burkulan içi ezilmiş de olacak ki çantasından bütün ekmeğini çıkardı ve yiyerek' uzaklaş çadırımdan artık' dedi bana.Yavaşça kalkarak çantamı toparladım.Söylemek istediğin birşey varsa şimdi söyle dedi bana.'hay hay..Fazla yeme,dokanır' diyerek usulca çadırdan çıktım.Aslında biraz onurum kırılmıştı biliyor musun?Evet bunu ben istiyordum belki,ama böyle olmamalıydı.Psikolojik çöküntüler içerisine girdiğimi hissettim birden.Etrafıma bir bakındım burukça.Herkes benden daha neşeli,sadece ben kötü durumdayım diye düşünüyordum.Sanki o an ve dakika herkes beni işaret edip maytap geçiyor 'Aha lan bak bu adam sap artık' diyordu.Aslında bana bakmayan insanların beni kestiğine dair,herhangi bir espiriye tüm olanca hışımıyla gülen insanların aslında bana güldüğüne dair paranoyalar yaşadım.Meğer açlıktanmış lan o.Başım fena dönüyordu çünkü.Gidip kendime bir güzel hamburger söyleyip, üstüne de kremalı spangle yedim.Kolamı ise elime alarak kendime bir köşe aradım.Ama içimdeki burukluk hala devam ediyordu sanki. Hayat çok iyi gitmeyecekmiş gibi geliyordu...


    Gidip bir köşeye oturdum alel acele.Amaçsızca etrafı izliyor,ordan burdan ,yakın çadırlardan olan kişilerin espirilerini dinleyerek gülüyor,kendimi tamir ediyordum.Birden bir tükürük sesi geldi bitişiğimde..Bi kız ...Selam diyerek yanıma oturdu.Pek de güzel birşey değildi;ben de çok yakışıklı biri sayılmazdım hani.Sempatik,kıvırcık saclı ,kemik gözlüklü ,hafiften hippisel hareketler içiren bu hatunu baya tutmuştum.Muhabeti de güzel gidiyordu.Konuşmaya başladık..'yemek yer misin' diye sordum.'Şu an aç değilim ' dedi.Şaşırmıştım aç değilim ibaresine...İnsanlar konserde çoşuyor ve eğleniyorlardı.Biz ise oracıkta küçük dünyalarımızdan bahsediyorduk.Zaman geçtikçe kendimi daha fazla tamir ediyordum,ya da böyle hissetmeye şartlamıştım kendimi,kim bilir.Sanki artık herkes benle aynı neşe dolu moda girmişti.Ben gene onlardan biri olmuştum.'Emin misin aç değil misin gerçekten' dedim tekrar.Sessizlik hakim sürdü ve gülmeye başladık..O minik sırıtışım yüzümde hala devam ediyor ve muhabbet de kendiliğinden akıp gidiyordu...Yavaşça akşam oluyor ve karanlık,biraz da soğuğun kahrını çekin dercesine esiyordu.Biz ise hala konuşuyorduk.Ve o,yemek yemiyordu........
    (daha sonra öğrendim ki kız aslında seneler önce orada ölmüş,benim konuştuğum hayaletinden ibaretmiş)..Hayır hayır ,kız vardı gerçekten de güzel vakit geçirdik, anla işte sen de..







  • quote:

    Orijinalden alıntı: batuhanertgrl

    Kadiköy'ün pek de nezih diyemiyeceğim bir restoranında oturuyorduk.O yedikçe yiyor,garsonlara emirler yağdırıyor ve bir porsiyon daha börek istiyordu.Bir yandan yemeğini yerken bir yandan ağzından dökülen kıyma parçacıklarını gene yiyordu.Ben neler yapmıştım kendime Tanrım?Kara delik gibi sürekli ve mumtazam şekilde yiyiyor ve ortada hiçbir kanıt bırakmıyordu.Artık korkmaya başlamıştım kız arkadaşımdan.Şişman denilmeyecek kadar şişmandı demek istiyorum sizlere.Çünkü bunun başka bir anlatımı olamaz bence.Yanlış anlamayın.. İnsanlar kilolu,şişman,göbekli olabilir;hatta humanist bir insanımdır ben.Gerçekten inan buna...İnsanların benim gözümde şekli ,şemali önem taşımaz..İçinde güzel şeyler barındıran insan,benim tuttuğum insandır;ama bence bu denli yarım dünya olmak da sanki insanın kendine saygısızlığıdır gibi geliyor(du) bana...Bu arada o yedikçe tüm hesap haneme doğru doluyor, 'Huhuuu bu kızın sahibii ,biz geliyoruz kaba etinin deliğinden girmeye' diyorlardı.Sakın bana sormayın kaç para ödediğimi..Hayır..Sakın!


    Hesabı ödedikten sonra yürümeye başladık.Seneler önceydi ;ama yirmi yaşımda olduğumu hatırlıyorum.Şu an yirmi dördün başlarındayım ben.Baksanıza,hayatımın hatasını yaptığım andan kelli seneler geçmiş.Adını yazmak istemediğim bu kız arkadaşım çok ilginç biri idi.Mesela bazı fizik kurallarını al aşağı edebiliyordu.Örneğin,tek popo hareketiyle sandalye kırabilmek,elinizin asla belinin diğer tarafına ulaşamaması ve asla sarılamamanız,elinizi tuttuğu vakit,sanki sizin elinizin olmayışı gibi,sokaktaki insanları şaşırtıcı 'Aman diyeyim' dedirtesi olaylar zinciriydi.Ama en büyük ve şaşırtıcı illizyonu daha sizinle paylaşmış değilim.Aydan bakılınca,bir çin seddinin görülebildiğini,bir de eski kız arkadaşımın görülebildiğini biliyor muydunuz?Yaaa uzayla ilgilenin biraz.Horoscope(fal,burç) olayına gireceğinize,daha çözülememiş ve gizemli kütlelerle ilgilenin biraz da...Gerçekten ben izin alıp baktım teleskop ile,ikiside net ve cam gibi gözükebilmekte ..


    Ben olaydan yavaşça rahatsız olmaktayken bir gün beni Barışa Rock festivaline götürdü.Etkin ve aktif bir Rock takipçisi olduğum için kimle gideceğimin bir önemi yoktu.Ayrılma konusuna gelince,bunu hala düşünüyordum bir de.Aslında ben maldım.Ne diye kendimi koruyabilirdim ki?Ben aldığımda böyle değildi sonradan böyle oldu,kullanıcı hatası bu diyemezdim..Ama gene de ,'Kaçsana be adam,sür arabanı git oradan,yapma kendine bunu diyordu vicdanım.'çivili sopayla döverim seni' diyordu.O derece ürpertiyordu beni.


    Festivalde,onun nasıl mısır,gofret ve gözleme kombinasyonunu aynı anda yapabildiğine şahit oldum.Hatta dışardan bir ses de duymadım değil, 'Ayııııı' diye.Bir baktığımda sesin geldği yere galiba kıvırışa geldi sözün sahibi ki 'Ayy ne tatlılar' dedi.Ne yalan ama.Neremiz tatlı be ulan?Karı tatlı olabilir tabi,tatlıya dönmüş tatlı reyonunu bitirmekten.Yesin yemesine de orda ölse şahit yazcaklar beni sonra..
    Uyuyorduk bu sefer onunla.Horluyordu bu hatun.Evet horluyordu resmen.Anane horlamasıydı bu.Korku vücudumu iyice sarmaya başlamış idi.Ne yapmalıydım bilemiyordum ama saatlerce uyuyamadım inanırmısın?Sabaha doğru,festival alanında hep ve ille olması gereken aynı akorla yüz sarkı repertuvarına sahip bir çocuğun sesini dinlemeye başladım.Biz çadırımızda uyuyorduk ama çocuğun sesi ile kız arkadaşımın horlaması kendi arasında çekici bir rekabet yapıyordu.Sabat altı olmuştu ve ben hala sekizinci kez olmak üzere, Islak ıslak şarkısını o detone ve akor özürlü çocuktan dinlemekteydim..Önce bekledim.Bu denli rezalet bir olaya Cem Karaca'nın tahammül edemeyip nur içinde yattığı yerden kalkıp çocuğun ağzını burnunu kıracağını düşündüm.Sevgili Cem Karaca meşgul olmalı idi ki uğrayamadı buralara demek..Cezasını ben vereyim istedim sonunda.Kafasına biri taş attım rastgele.'Yandım anam' diye bir feryat koptu. Artık sadece sustu mu yoksa bayıldı mı bilemiyorum,ama sonuçta kapadı çenesini işte..Mışıl mışıl uyumaya bıraktım kendimi.


    Garip bir rüya görmüştüm.Kız arkadaşım yedikçe yemiş ve gittiçe daha da çok büyüyor daha da heybetleniyor idi.Önce bir kavak boyuna ulaştı,daha sonra da orta boyda bir apartman boyuna.Ben de omzunda gidiyordum.Aşkım şurayı da ezsene diyor,arabaları ona ezdiriyor,insanlara,ona tükürük attırarak boğuyor,türk sinemasının kötülük simgesi Erol Taş gibi gülüyordum.Dünya'yı ele geçirmek böyle birşeydi belki de...
    Rüyamdaki zevk uzun sürmedi,beni uyandırdı.Gözündeki çapaklarla zaten hiç seksi olamamış suratı daha da ilginç bir hale bürünmüştü.Bana çok uyuduğumu ve gidip ona poğaça almamı söylemişti.Sonra kulak arkasından bir sandviç çıkarıp ağzına attı.Yok yok öyle bir şey yapmadı tabi,o kadar da değildi.Ben sadece iki saat uyumuş olmanın şokuyla etrafıma bakıyordum.Poğaça almak zorundaydım ona,çünkü kendi etimi kurban edemezdim.Hayır benim kendi etim bana lazımdı.Hışımla koşarak,ona poğaça aldım..Konuyu açmak için çaba sarfettim o poğaçasını yerken.Ama daha kibar olup,kendini yemek konusunda frenlemesini söyledim.Biraz kavga çıktı,bana bağırdı.Bağırırken ağzından poğaça parçacıkları istemsizce ve hoyratça çıkıyor,çıktıkça fışkırıyor fışkırdıkça, ben de kendimi çıkan bol tükürüklü parçalardan korumak adına sağa sola manevralar yapıyordum.


    O gizemli biri idi.Sadece çin seddi ve o görünebiliyordu bu dünyada.Ama şu an ise,konser alanının biraz arkasındaki jeneratörün sol çaprazında,kırmızı çadırımızda bu olayı tartışıyorduk.Millet çadırların dışarısına prezervatiflerini asıyordu.Bu da galiba racon gibi birşeydi konser alanlarında.'Ben seviştim hacı' imajını vermek için..Aferin iyi yaptın,kırk yılda bir oluyo bu galiba millet görsün diye astığına göre artık?Amacım ego ve libido yarışması yapmak değil tabiki.Kendisini hiç mi hiç mutlu edemediğimi,onunla hiç ilgilenmediğimi,bu yüzden olaylardan çok da mesut olmadığını dile getirdi.Benim İtalyan mutfağından tanıdığım ahçı yoktu malesef...

    Neyse,sonunda ayrılma kararı aldık,içi burkulmuştu ve galiba burkulan içi ezilmiş de olacak ki çantasından bütün ekmeğini çıkardı ve yiyerek' uzaklaş çadırımdan artık' dedi bana.Yavaşça kalkarak çantamı toparladım.Söylemek istediğin birşey varsa şimdi söyle dedi bana.'hay hay..Fazla yeme,dokanır' diyerek usulca çadırdan çıktım.Aslında biraz onurum kırılmıştı biliyor musun?Evet bunu ben istiyordum belki,ama böyle olmamalıydı.Psikolojik çöküntüler içerisine girdiğimi hissettim birden.Etrafıma bir bakındım burukça.Herkes benden daha neşeli,sadece ben kötü durumdayım diye düşünüyordum.Sanki o an ve dakika herkes beni işaret edip maytap geçiyor 'Aha lan bak bu adam sap artık' diyordu.Aslında bana bakmayan insanların beni kestiğine dair,herhangi bir espiriye tüm olanca hışımıyla gülen insanların aslında bana güldüğüne dair paranoyalar yaşadım.Meğer açlıktanmış lan o.Başım fena dönüyordu çünkü.Gidip kendime bir güzel hamburger söyleyip, üstüne de kremalı spangle yedim.Kolamı ise elime alarak kendime bir köşe aradım.Ama içimdeki burukluk hala devam ediyordu sanki. Hayat çok iyi gitmeyecekmiş gibi geliyordu...


    Gidip bir köşeye oturdum alel acele.Amaçsızca etrafı izliyor,ordan burdan ,yakın çadırlardan olan kişilerin espirilerini dinleyerek gülüyor,kendimi tamir ediyordum.Birden bir tükürük sesi geldi bitişiğimde..Bi kız ...Selam diyerek yanıma oturdu.Pek de güzel birşey değildi;ben de çok yakışıklı biri sayılmazdım hani.Sempatik,kıvırcık saclı ,kemik gözlüklü ,hafiften hippisel hareketler içiren bu hatunu baya tutmuştum.Muhabeti de güzel gidiyordu.Konuşmaya başladık..'yemek yer misin' diye sordum.'Şu an aç değilim ' dedi.Şaşırmıştım aç değilim ibaresine...İnsanlar konserde çoşuyor ve eğleniyorlardı.Biz ise oracıkta küçük dünyalarımızdan bahsediyorduk.Zaman geçtikçe kendimi daha fazla tamir ediyordum,ya da böyle hissetmeye şartlamıştım kendimi,kim bilir.Sanki artık herkes benle aynı neşe dolu moda girmişti.Ben gene onlardan biri olmuştum.'Emin misin aç değil misin gerçekten' dedim tekrar.Sessizlik hakim sürdü ve gülmeye başladık..O minik sırıtışım yüzümde hala devam ediyor ve muhabbet de kendiliğinden akıp gidiyordu...Yavaşça akşam oluyor ve karanlık,biraz da soğuğun kahrını çekin dercesine esiyordu.Biz ise hala konuşuyorduk.Ve o,yemek yemiyordu........
    (daha sonra öğrendim ki kız aslında seneler önce orada ölmüş,benim konuştuğum hayaletinden ibaretmiş)..Hayır hayır ,kız vardı gerçekten de güzel vakit geçirdik, anla işte sen de..

    Sen bunu konu dışına aç




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Masquerade89

    quote:

    Orijinalden alıntı: batuhanertgrl

    Kadiköy'ün pek de nezih diyemiyeceğim bir restoranında oturuyorduk.O yedikçe yiyor,garsonlara emirler yağdırıyor ve bir porsiyon daha börek istiyordu.Bir yandan yemeğini yerken bir yandan ağzından dökülen kıyma parçacıklarını gene yiyordu.Ben neler yapmıştım kendime Tanrım?Kara delik gibi sürekli ve mumtazam şekilde yiyiyor ve ortada hiçbir kanıt bırakmıyordu.Artık korkmaya başlamıştım kız arkadaşımdan.Şişman denilmeyecek kadar şişmandı demek istiyorum sizlere.Çünkü bunun başka bir anlatımı olamaz bence.Yanlış anlamayın.. İnsanlar kilolu,şişman,göbekli olabilir;hatta humanist bir insanımdır ben.Gerçekten inan buna...İnsanların benim gözümde şekli ,şemali önem taşımaz..İçinde güzel şeyler barındıran insan,benim tuttuğum insandır;ama bence bu denli yarım dünya olmak da sanki insanın kendine saygısızlığıdır gibi geliyor(du) bana...Bu arada o yedikçe tüm hesap haneme doğru doluyor, 'Huhuuu bu kızın sahibii ,biz geliyoruz kaba etinin deliğinden girmeye' diyorlardı.Sakın bana sormayın kaç para ödediğimi..Hayır..Sakın!


    Hesabı ödedikten sonra yürümeye başladık.Seneler önceydi ;ama yirmi yaşımda olduğumu hatırlıyorum.Şu an yirmi dördün başlarındayım ben.Baksanıza,hayatımın hatasını yaptığım andan kelli seneler geçmiş.Adını yazmak istemediğim bu kız arkadaşım çok ilginç biri idi.Mesela bazı fizik kurallarını al aşağı edebiliyordu.Örneğin,tek popo hareketiyle sandalye kırabilmek,elinizin asla belinin diğer tarafına ulaşamaması ve asla sarılamamanız,elinizi tuttuğu vakit,sanki sizin elinizin olmayışı gibi,sokaktaki insanları şaşırtıcı 'Aman diyeyim' dedirtesi olaylar zinciriydi.Ama en büyük ve şaşırtıcı illizyonu daha sizinle paylaşmış değilim.Aydan bakılınca,bir çin seddinin görülebildiğini,bir de eski kız arkadaşımın görülebildiğini biliyor muydunuz?Yaaa uzayla ilgilenin biraz.Horoscope(fal,burç) olayına gireceğinize,daha çözülememiş ve gizemli kütlelerle ilgilenin biraz da...Gerçekten ben izin alıp baktım teleskop ile,ikiside net ve cam gibi gözükebilmekte ..


    Ben olaydan yavaşça rahatsız olmaktayken bir gün beni Barışa Rock festivaline götürdü.Etkin ve aktif bir Rock takipçisi olduğum için kimle gideceğimin bir önemi yoktu.Ayrılma konusuna gelince,bunu hala düşünüyordum bir de.Aslında ben maldım.Ne diye kendimi koruyabilirdim ki?Ben aldığımda böyle değildi sonradan böyle oldu,kullanıcı hatası bu diyemezdim..Ama gene de ,'Kaçsana be adam,sür arabanı git oradan,yapma kendine bunu diyordu vicdanım.'çivili sopayla döverim seni' diyordu.O derece ürpertiyordu beni.


    Festivalde,onun nasıl mısır,gofret ve gözleme kombinasyonunu aynı anda yapabildiğine şahit oldum.Hatta dışardan bir ses de duymadım değil, 'Ayııııı' diye.Bir baktığımda sesin geldği yere galiba kıvırışa geldi sözün sahibi ki 'Ayy ne tatlılar' dedi.Ne yalan ama.Neremiz tatlı be ulan?Karı tatlı olabilir tabi,tatlıya dönmüş tatlı reyonunu bitirmekten.Yesin yemesine de orda ölse şahit yazcaklar beni sonra..
    Uyuyorduk bu sefer onunla.Horluyordu bu hatun.Evet horluyordu resmen.Anane horlamasıydı bu.Korku vücudumu iyice sarmaya başlamış idi.Ne yapmalıydım bilemiyordum ama saatlerce uyuyamadım inanırmısın?Sabaha doğru,festival alanında hep ve ille olması gereken aynı akorla yüz sarkı repertuvarına sahip bir çocuğun sesini dinlemeye başladım.Biz çadırımızda uyuyorduk ama çocuğun sesi ile kız arkadaşımın horlaması kendi arasında çekici bir rekabet yapıyordu.Sabat altı olmuştu ve ben hala sekizinci kez olmak üzere, Islak ıslak şarkısını o detone ve akor özürlü çocuktan dinlemekteydim..Önce bekledim.Bu denli rezalet bir olaya Cem Karaca'nın tahammül edemeyip nur içinde yattığı yerden kalkıp çocuğun ağzını burnunu kıracağını düşündüm.Sevgili Cem Karaca meşgul olmalı idi ki uğrayamadı buralara demek..Cezasını ben vereyim istedim sonunda.Kafasına biri taş attım rastgele.'Yandım anam' diye bir feryat koptu. Artık sadece sustu mu yoksa bayıldı mı bilemiyorum,ama sonuçta kapadı çenesini işte..Mışıl mışıl uyumaya bıraktım kendimi.


    Garip bir rüya görmüştüm.Kız arkadaşım yedikçe yemiş ve gittiçe daha da çok büyüyor daha da heybetleniyor idi.Önce bir kavak boyuna ulaştı,daha sonra da orta boyda bir apartman boyuna.Ben de omzunda gidiyordum.Aşkım şurayı da ezsene diyor,arabaları ona ezdiriyor,insanlara,ona tükürük attırarak boğuyor,türk sinemasının kötülük simgesi Erol Taş gibi gülüyordum.Dünya'yı ele geçirmek böyle birşeydi belki de...
    Rüyamdaki zevk uzun sürmedi,beni uyandırdı.Gözündeki çapaklarla zaten hiç seksi olamamış suratı daha da ilginç bir hale bürünmüştü.Bana çok uyuduğumu ve gidip ona poğaça almamı söylemişti.Sonra kulak arkasından bir sandviç çıkarıp ağzına attı.Yok yok öyle bir şey yapmadı tabi,o kadar da değildi.Ben sadece iki saat uyumuş olmanın şokuyla etrafıma bakıyordum.Poğaça almak zorundaydım ona,çünkü kendi etimi kurban edemezdim.Hayır benim kendi etim bana lazımdı.Hışımla koşarak,ona poğaça aldım..Konuyu açmak için çaba sarfettim o poğaçasını yerken.Ama daha kibar olup,kendini yemek konusunda frenlemesini söyledim.Biraz kavga çıktı,bana bağırdı.Bağırırken ağzından poğaça parçacıkları istemsizce ve hoyratça çıkıyor,çıktıkça fışkırıyor fışkırdıkça, ben de kendimi çıkan bol tükürüklü parçalardan korumak adına sağa sola manevralar yapıyordum.


    O gizemli biri idi.Sadece çin seddi ve o görünebiliyordu bu dünyada.Ama şu an ise,konser alanının biraz arkasındaki jeneratörün sol çaprazında,kırmızı çadırımızda bu olayı tartışıyorduk.Millet çadırların dışarısına prezervatiflerini asıyordu.Bu da galiba racon gibi birşeydi konser alanlarında.'Ben seviştim hacı' imajını vermek için..Aferin iyi yaptın,kırk yılda bir oluyo bu galiba millet görsün diye astığına göre artık?Amacım ego ve libido yarışması yapmak değil tabiki.Kendisini hiç mi hiç mutlu edemediğimi,onunla hiç ilgilenmediğimi,bu yüzden olaylardan çok da mesut olmadığını dile getirdi.Benim İtalyan mutfağından tanıdığım ahçı yoktu malesef...

    Neyse,sonunda ayrılma kararı aldık,içi burkulmuştu ve galiba burkulan içi ezilmiş de olacak ki çantasından bütün ekmeğini çıkardı ve yiyerek' uzaklaş çadırımdan artık' dedi bana.Yavaşça kalkarak çantamı toparladım.Söylemek istediğin birşey varsa şimdi söyle dedi bana.'hay hay..Fazla yeme,dokanır' diyerek usulca çadırdan çıktım.Aslında biraz onurum kırılmıştı biliyor musun?Evet bunu ben istiyordum belki,ama böyle olmamalıydı.Psikolojik çöküntüler içerisine girdiğimi hissettim birden.Etrafıma bir bakındım burukça.Herkes benden daha neşeli,sadece ben kötü durumdayım diye düşünüyordum.Sanki o an ve dakika herkes beni işaret edip maytap geçiyor 'Aha lan bak bu adam sap artık' diyordu.Aslında bana bakmayan insanların beni kestiğine dair,herhangi bir espiriye tüm olanca hışımıyla gülen insanların aslında bana güldüğüne dair paranoyalar yaşadım.Meğer açlıktanmış lan o.Başım fena dönüyordu çünkü.Gidip kendime bir güzel hamburger söyleyip, üstüne de kremalı spangle yedim.Kolamı ise elime alarak kendime bir köşe aradım.Ama içimdeki burukluk hala devam ediyordu sanki. Hayat çok iyi gitmeyecekmiş gibi geliyordu...


    Gidip bir köşeye oturdum alel acele.Amaçsızca etrafı izliyor,ordan burdan ,yakın çadırlardan olan kişilerin espirilerini dinleyerek gülüyor,kendimi tamir ediyordum.Birden bir tükürük sesi geldi bitişiğimde..Bi kız ...Selam diyerek yanıma oturdu.Pek de güzel birşey değildi;ben de çok yakışıklı biri sayılmazdım hani.Sempatik,kıvırcık saclı ,kemik gözlüklü ,hafiften hippisel hareketler içiren bu hatunu baya tutmuştum.Muhabeti de güzel gidiyordu.Konuşmaya başladık..'yemek yer misin' diye sordum.'Şu an aç değilim ' dedi.Şaşırmıştım aç değilim ibaresine...İnsanlar konserde çoşuyor ve eğleniyorlardı.Biz ise oracıkta küçük dünyalarımızdan bahsediyorduk.Zaman geçtikçe kendimi daha fazla tamir ediyordum,ya da böyle hissetmeye şartlamıştım kendimi,kim bilir.Sanki artık herkes benle aynı neşe dolu moda girmişti.Ben gene onlardan biri olmuştum.'Emin misin aç değil misin gerçekten' dedim tekrar.Sessizlik hakim sürdü ve gülmeye başladık..O minik sırıtışım yüzümde hala devam ediyor ve muhabbet de kendiliğinden akıp gidiyordu...Yavaşça akşam oluyor ve karanlık,biraz da soğuğun kahrını çekin dercesine esiyordu.Biz ise hala konuşuyorduk.Ve o,yemek yemiyordu........
    (daha sonra öğrendim ki kız aslında seneler önce orada ölmüş,benim konuştuğum hayaletinden ibaretmiş)..Hayır hayır ,kız vardı gerçekten de güzel vakit geçirdik, anla işte sen de..

    Sen bunu konu dışına aç

    Hahahahahh dalga geçer gibi konu dışına aç ne ya :D




  • quote:

    Orijinalden alıntı: SaMSuN990

    quote:

    Orijinalden alıntı: Masquerade89

    quote:

    Orijinalden alıntı: batuhanertgrl

    Kadiköy'ün pek de nezih diyemiyeceğim bir restoranında oturuyorduk.O yedikçe yiyor,garsonlara emirler yağdırıyor ve bir porsiyon daha börek istiyordu.Bir yandan yemeğini yerken bir yandan ağzından dökülen kıyma parçacıklarını gene yiyordu.Ben neler yapmıştım kendime Tanrım?Kara delik gibi sürekli ve mumtazam şekilde yiyiyor ve ortada hiçbir kanıt bırakmıyordu.Artık korkmaya başlamıştım kız arkadaşımdan.Şişman denilmeyecek kadar şişmandı demek istiyorum sizlere.Çünkü bunun başka bir anlatımı olamaz bence.Yanlış anlamayın.. İnsanlar kilolu,şişman,göbekli olabilir;hatta humanist bir insanımdır ben.Gerçekten inan buna...İnsanların benim gözümde şekli ,şemali önem taşımaz..İçinde güzel şeyler barındıran insan,benim tuttuğum insandır;ama bence bu denli yarım dünya olmak da sanki insanın kendine saygısızlığıdır gibi geliyor(du) bana...Bu arada o yedikçe tüm hesap haneme doğru doluyor, 'Huhuuu bu kızın sahibii ,biz geliyoruz kaba etinin deliğinden girmeye' diyorlardı.Sakın bana sormayın kaç para ödediğimi..Hayır..Sakın!


    Hesabı ödedikten sonra yürümeye başladık.Seneler önceydi ;ama yirmi yaşımda olduğumu hatırlıyorum.Şu an yirmi dördün başlarındayım ben.Baksanıza,hayatımın hatasını yaptığım andan kelli seneler geçmiş.Adını yazmak istemediğim bu kız arkadaşım çok ilginç biri idi.Mesela bazı fizik kurallarını al aşağı edebiliyordu.Örneğin,tek popo hareketiyle sandalye kırabilmek,elinizin asla belinin diğer tarafına ulaşamaması ve asla sarılamamanız,elinizi tuttuğu vakit,sanki sizin elinizin olmayışı gibi,sokaktaki insanları şaşırtıcı 'Aman diyeyim' dedirtesi olaylar zinciriydi.Ama en büyük ve şaşırtıcı illizyonu daha sizinle paylaşmış değilim.Aydan bakılınca,bir çin seddinin görülebildiğini,bir de eski kız arkadaşımın görülebildiğini biliyor muydunuz?Yaaa uzayla ilgilenin biraz.Horoscope(fal,burç) olayına gireceğinize,daha çözülememiş ve gizemli kütlelerle ilgilenin biraz da...Gerçekten ben izin alıp baktım teleskop ile,ikiside net ve cam gibi gözükebilmekte ..


    Ben olaydan yavaşça rahatsız olmaktayken bir gün beni Barışa Rock festivaline götürdü.Etkin ve aktif bir Rock takipçisi olduğum için kimle gideceğimin bir önemi yoktu.Ayrılma konusuna gelince,bunu hala düşünüyordum bir de.Aslında ben maldım.Ne diye kendimi koruyabilirdim ki?Ben aldığımda böyle değildi sonradan böyle oldu,kullanıcı hatası bu diyemezdim..Ama gene de ,'Kaçsana be adam,sür arabanı git oradan,yapma kendine bunu diyordu vicdanım.'çivili sopayla döverim seni' diyordu.O derece ürpertiyordu beni.


    Festivalde,onun nasıl mısır,gofret ve gözleme kombinasyonunu aynı anda yapabildiğine şahit oldum.Hatta dışardan bir ses de duymadım değil, 'Ayııııı' diye.Bir baktığımda sesin geldği yere galiba kıvırışa geldi sözün sahibi ki 'Ayy ne tatlılar' dedi.Ne yalan ama.Neremiz tatlı be ulan?Karı tatlı olabilir tabi,tatlıya dönmüş tatlı reyonunu bitirmekten.Yesin yemesine de orda ölse şahit yazcaklar beni sonra..
    Uyuyorduk bu sefer onunla.Horluyordu bu hatun.Evet horluyordu resmen.Anane horlamasıydı bu.Korku vücudumu iyice sarmaya başlamış idi.Ne yapmalıydım bilemiyordum ama saatlerce uyuyamadım inanırmısın?Sabaha doğru,festival alanında hep ve ille olması gereken aynı akorla yüz sarkı repertuvarına sahip bir çocuğun sesini dinlemeye başladım.Biz çadırımızda uyuyorduk ama çocuğun sesi ile kız arkadaşımın horlaması kendi arasında çekici bir rekabet yapıyordu.Sabat altı olmuştu ve ben hala sekizinci kez olmak üzere, Islak ıslak şarkısını o detone ve akor özürlü çocuktan dinlemekteydim..Önce bekledim.Bu denli rezalet bir olaya Cem Karaca'nın tahammül edemeyip nur içinde yattığı yerden kalkıp çocuğun ağzını burnunu kıracağını düşündüm.Sevgili Cem Karaca meşgul olmalı idi ki uğrayamadı buralara demek..Cezasını ben vereyim istedim sonunda.Kafasına biri taş attım rastgele.'Yandım anam' diye bir feryat koptu. Artık sadece sustu mu yoksa bayıldı mı bilemiyorum,ama sonuçta kapadı çenesini işte..Mışıl mışıl uyumaya bıraktım kendimi.


    Garip bir rüya görmüştüm.Kız arkadaşım yedikçe yemiş ve gittiçe daha da çok büyüyor daha da heybetleniyor idi.Önce bir kavak boyuna ulaştı,daha sonra da orta boyda bir apartman boyuna.Ben de omzunda gidiyordum.Aşkım şurayı da ezsene diyor,arabaları ona ezdiriyor,insanlara,ona tükürük attırarak boğuyor,türk sinemasının kötülük simgesi Erol Taş gibi gülüyordum.Dünya'yı ele geçirmek böyle birşeydi belki de...
    Rüyamdaki zevk uzun sürmedi,beni uyandırdı.Gözündeki çapaklarla zaten hiç seksi olamamış suratı daha da ilginç bir hale bürünmüştü.Bana çok uyuduğumu ve gidip ona poğaça almamı söylemişti.Sonra kulak arkasından bir sandviç çıkarıp ağzına attı.Yok yok öyle bir şey yapmadı tabi,o kadar da değildi.Ben sadece iki saat uyumuş olmanın şokuyla etrafıma bakıyordum.Poğaça almak zorundaydım ona,çünkü kendi etimi kurban edemezdim.Hayır benim kendi etim bana lazımdı.Hışımla koşarak,ona poğaça aldım..Konuyu açmak için çaba sarfettim o poğaçasını yerken.Ama daha kibar olup,kendini yemek konusunda frenlemesini söyledim.Biraz kavga çıktı,bana bağırdı.Bağırırken ağzından poğaça parçacıkları istemsizce ve hoyratça çıkıyor,çıktıkça fışkırıyor fışkırdıkça, ben de kendimi çıkan bol tükürüklü parçalardan korumak adına sağa sola manevralar yapıyordum.


    O gizemli biri idi.Sadece çin seddi ve o görünebiliyordu bu dünyada.Ama şu an ise,konser alanının biraz arkasındaki jeneratörün sol çaprazında,kırmızı çadırımızda bu olayı tartışıyorduk.Millet çadırların dışarısına prezervatiflerini asıyordu.Bu da galiba racon gibi birşeydi konser alanlarında.'Ben seviştim hacı' imajını vermek için..Aferin iyi yaptın,kırk yılda bir oluyo bu galiba millet görsün diye astığına göre artık?Amacım ego ve libido yarışması yapmak değil tabiki.Kendisini hiç mi hiç mutlu edemediğimi,onunla hiç ilgilenmediğimi,bu yüzden olaylardan çok da mesut olmadığını dile getirdi.Benim İtalyan mutfağından tanıdığım ahçı yoktu malesef...

    Neyse,sonunda ayrılma kararı aldık,içi burkulmuştu ve galiba burkulan içi ezilmiş de olacak ki çantasından bütün ekmeğini çıkardı ve yiyerek' uzaklaş çadırımdan artık' dedi bana.Yavaşça kalkarak çantamı toparladım.Söylemek istediğin birşey varsa şimdi söyle dedi bana.'hay hay..Fazla yeme,dokanır' diyerek usulca çadırdan çıktım.Aslında biraz onurum kırılmıştı biliyor musun?Evet bunu ben istiyordum belki,ama böyle olmamalıydı.Psikolojik çöküntüler içerisine girdiğimi hissettim birden.Etrafıma bir bakındım burukça.Herkes benden daha neşeli,sadece ben kötü durumdayım diye düşünüyordum.Sanki o an ve dakika herkes beni işaret edip maytap geçiyor 'Aha lan bak bu adam sap artık' diyordu.Aslında bana bakmayan insanların beni kestiğine dair,herhangi bir espiriye tüm olanca hışımıyla gülen insanların aslında bana güldüğüne dair paranoyalar yaşadım.Meğer açlıktanmış lan o.Başım fena dönüyordu çünkü.Gidip kendime bir güzel hamburger söyleyip, üstüne de kremalı spangle yedim.Kolamı ise elime alarak kendime bir köşe aradım.Ama içimdeki burukluk hala devam ediyordu sanki. Hayat çok iyi gitmeyecekmiş gibi geliyordu...


    Gidip bir köşeye oturdum alel acele.Amaçsızca etrafı izliyor,ordan burdan ,yakın çadırlardan olan kişilerin espirilerini dinleyerek gülüyor,kendimi tamir ediyordum.Birden bir tükürük sesi geldi bitişiğimde..Bi kız ...Selam diyerek yanıma oturdu.Pek de güzel birşey değildi;ben de çok yakışıklı biri sayılmazdım hani.Sempatik,kıvırcık saclı ,kemik gözlüklü ,hafiften hippisel hareketler içiren bu hatunu baya tutmuştum.Muhabeti de güzel gidiyordu.Konuşmaya başladık..'yemek yer misin' diye sordum.'Şu an aç değilim ' dedi.Şaşırmıştım aç değilim ibaresine...İnsanlar konserde çoşuyor ve eğleniyorlardı.Biz ise oracıkta küçük dünyalarımızdan bahsediyorduk.Zaman geçtikçe kendimi daha fazla tamir ediyordum,ya da böyle hissetmeye şartlamıştım kendimi,kim bilir.Sanki artık herkes benle aynı neşe dolu moda girmişti.Ben gene onlardan biri olmuştum.'Emin misin aç değil misin gerçekten' dedim tekrar.Sessizlik hakim sürdü ve gülmeye başladık..O minik sırıtışım yüzümde hala devam ediyor ve muhabbet de kendiliğinden akıp gidiyordu...Yavaşça akşam oluyor ve karanlık,biraz da soğuğun kahrını çekin dercesine esiyordu.Biz ise hala konuşuyorduk.Ve o,yemek yemiyordu........
    (daha sonra öğrendim ki kız aslında seneler önce orada ölmüş,benim konuştuğum hayaletinden ibaretmiş)..Hayır hayır ,kız vardı gerçekten de güzel vakit geçirdik, anla işte sen de..

    Sen bunu konu dışına aç

    Hahahahahh dalga geçer gibi konu dışına aç ne ya :D


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Okuyan varsa bi özet geçebilir mi ?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Bahattin Abi

    Okuyan varsa bi özet geçebilir mi ?

    ozet su kardesim
    bu adamin sisman sevgilisi var ayriliyola

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
    
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.