Şimdi Ara

Çeviri konusunda yardım edecek ? Hem sizin içinde egzersiz olur ?

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
6
Cevap
0
Favori
298
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Mr. Price, the antique dealer, lived alone in a small flat above his shop. Because of the many valuable articles which he kept on the premises, he was always afraid that one night someone would break in and rob him. Years before, when he had first come to live there, he had shutters fitted to all the ground floor windows and strong locks put on all the doors. In addition, he locked up all his valuable articles in a cupboard, which he had made specially for the purpose. But In spite of all these precautions, he never felt safe, particularly when he had a lot of money in the flat after a good day's business.

    One Saturday night, when he counted money after closing the shop, he found that he had taken nearly two thousand pounds that day. This was an exceptionally large sum and the thought of keeping it in the house made him feel very nervous. He knew that it would be better to take it to his son's house, where there was a small safe, but it was a foggy evening and his son lived on the other side of town. In the end he took the money with him to his bedroom, put it in the pocket of one of his overcoats and locked the wardrobe door. He put the key under his pillow and went to bed.

    Mr.Price lay awake for a long time, wondering if his money was really safe, and It was well after midnight that he fell asleep. Almost immediately, or so it seemed, he was woken up by the sharp ringing of the shop doorbell. He sat tip in bed. Could he have been dreaming? Sure'y, he thought, no one would want to see him at this part of the night. The doorbell rang again, echoing through the silent house. He could not help thinking of the story he had read about a man who had been attacked and robbed when he went to answer the door at night.Once again the doorbell rang, more persistently this time.

    Mr.Price got out of bed and went across to the window. The fog had cleared slightly. He opened the window and looked out. He could just make out the shadowy figure of a man standing on the pavement below. "What do you want?" Mr. Price called out in a nervous. voice. The figure stepped back, until it was standing under the street lamp. It was the policeman. "Sorry to disturb you, sir, “said the policeman, "but there is a light on in your shop. I think you have forgotten to turn it off."







  • Sanırım kimse yok :)
  • tief T kullanıcısına yanıt
    Başlıkta ki "hem sizin için*de" ayrı olmalı öncelikle. Hepsini düzgün çevirmek zamanımı alır. Özel mesajla ilk kısımda yardımcı oldum ancak diğer kısımları aklıma geldiği gibi düzensiz şekilde çevirebilirim.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi mesajfavoriler -- 28 Mart 2015; 22:13:33 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: cmlls

    Başlıkta ki "hem sizin için*de" ayrı olmalı öncelikle. Hepsini düzgün çevirmek zamanımı alır. Özel mesajla ilk kısımda yardımcı oldum ancak diğer kısımları aklıma geldiği gibi düzensiz şekilde çevirebilirim.


    Teşekkürler eğer müsaitseniz son paragrafa kadar çevirdim size yolluyabilirim ?
  • Mr. Price, kendi dükkanının üstünde küçük bir apartman dairesinde yaşayan eski bir tüccardır. Evinde sakladığı birçok değerli şeyler yüzünden bir gün birisinin evine zorla girip onu soymasından korkuyordu. Yıllar önce, ilk buraya geldiğinde, tüm pencerelerine döşeli kepenkleri ve kapılara koyulmuş güçlü kilitleri vardı. Ayrıca, tüm değerli şeylerini kendine özel yaptığı bir dolaba kitledi. Ancak tüm bu önlemlere rağmen, asla huzurlu hissetmedi, özellikle iyi hasılat çıkardığı günlerde.

    Bir Cumartesi gecesi, dükkanı kapattıktan sonra hasılatı saydı ve o gün 2000 pound kazandığını fark etti. Bu son derece yüksek bir meblaydı ve bu meblayı koruma düşüncesi onu gerginleştirdi. Bu paraları küçük bir kasa olan oğlunun evine götürmenin daha iyi bir fikir olduğunu biliyordu fakat gece oldukça sisliydi ve oğlu kasabanın diğer yakasında yaşıyordu. Sonunda parasıyla birlikte yatak odasına gitti ve paltolarından birinin cebine koydu ardından gardrobu kilitledi. Anahtarı yastığının altına koydu ve yatağına doğru yönlendi.

    Mr. Price, uzun süre yatakdaydı fakat uyuyamıyordu çünkü uyuduktan sonra her şeyin iyi ve parasının güvende olacağından emin değildi. Neredeyse hemen sonra, dükkanın ziline uyandı. Yatağın ucunda oturuyordu. Acaba hâlâ rüyada mıydı? Kimsenin onu gecenin bu vaktinde görmek istemeyeceğinden emindi. Sessiz evde yankılanan zil çalmaya devam etti. Kendini geceleyin çalan kapıyı açtığı için soyulan ve saldırılan adamın hikayesini düşünmekten alıkoyamadı. Zil tekrardan çaldı ve bu sefer daha da ısrarlıydı.

    Mr. Price yataktan kalktı ve cama doğru yöneldi. Sis hafiften gitmişti. Camı açtı ve dışarı baktı. O anda aşağıdaki kaldırımda duran bir adamın gölgesini fark etti. "Ne istiyorsun?" diye bağırdı gergince. Gölge geri adım attı ve cadde lambasının altında bekliyordu, bekleyen kişi polisti. "Özür dilerim beyefendi, sizi rahatsız etmek istemedim." dedi, "ama dükkanınızda açık bir ışık var sizin onu kapatmayı unuttuğunuzu düşündüm."




  • quote:

    Orijinalden alıntı: suddenly30

    Mr. Price, kendi dükkanının üstünde küçük bir apartman dairesinde yaşayan eski bir tüccardır. Evinde sakladığı birçok değerli şeyler yüzünden bir gün birisinin evine zorla girip onu soymasından korkuyordu. Yıllar önce, ilk buraya geldiğinde, tüm pencerelerine döşeli kepenkleri ve kapılara koyulmuş güçlü kilitleri vardı. Ayrıca, tüm değerli şeylerini kendine özel yaptığı bir dolaba kitledi. Ancak tüm bu önlemlere rağmen, asla huzurlu hissetmedi, özellikle iyi hasılat çıkardığı günlerde.

    Bir Cumartesi gecesi, dükkanı kapattıktan sonra hasılatı saydı ve o gün 2000 pound kazandığını fark etti. Bu son derece yüksek bir meblaydı ve bu meblayı koruma düşüncesi onu gerginleştirdi. Bu paraları küçük bir kasa olan oğlunun evine götürmenin daha iyi bir fikir olduğunu biliyordu fakat gece oldukça sisliydi ve oğlu kasabanın diğer yakasında yaşıyordu. Sonunda parasıyla birlikte yatak odasına gitti ve paltolarından birinin cebine koydu ardından gardrobu kilitledi. Anahtarı yastığının altına koydu ve yatağına doğru yönlendi.

    Mr. Price, uzun süre yatakdaydı fakat uyuyamıyordu çünkü uyuduktan sonra her şeyin iyi ve parasının güvende olacağından emin değildi. Neredeyse hemen sonra, dükkanın ziline uyandı. Yatağın ucunda oturuyordu. Acaba hâlâ rüyada mıydı? Kimsenin onu gecenin bu vaktinde görmek istemeyeceğinden emindi. Sessiz evde yankılanan zil çalmaya devam etti. Kendini geceleyin çalan kapıyı açtığı için soyulan ve saldırılan adamın hikayesini düşünmekten alıkoyamadı. Zil tekrardan çaldı ve bu sefer daha da ısrarlıydı.

    Mr. Price yataktan kalktı ve cama doğru yöneldi. Sis hafiften gitmişti. Camı açtı ve dışarı baktı. O anda aşağıdaki kaldırımda duran bir adamın gölgesini fark etti. "Ne istiyorsun?" diye bağırdı gergince. Gölge geri adım attı ve cadde lambasının altında bekliyordu, bekleyen kişi polisti. "Özür dilerim beyefendi, sizi rahatsız etmek istemedim." dedi, "ama dükkanınızda açık bir ışık var sizin onu kapatmayı unuttuğunuzu düşündüm."

    Çokkkk çokkk çokkkk teşekkür ediyorummmm çok minnettarımmmm :))))))




  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
    
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.