Şimdi Ara

Bilim/Kültür Haberleri.... (8. sayfa)

Bu Konudaki Kullanıcılar:
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
807
Cevap
0
Favori
104.043
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 678910
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Ucuz ve kokulu kırtasiyeye dikkat!

     Bilim/Kültür Haberleri....


    Boya, oyun hamuru, kokulu silgi gibi piyasaya çeşitli şekillerde ucuz ve kalitesiz olarak sürülen birçok kırtasiye malzemesi sağlık açısından risk içeriyor.

    SAMSUN - Ondokuzmayıs Üniversitesi (OMÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü Başkanı Prof. Dr. İsmail Gümrükçüoğlu, çocukların sağlığı göz önüne alınarak, her üründe olduğu gibi kırtasiye ürünlerinde de TSE damgalı ürünlerin tercih edilmesi gerektiğini belirtti.

    Çeşitli kimyasal madde katkılı bazı ürünlere dikkat çeken uzmanlar, özellikle hangi maddeden üretildiği belli olmayan ucuz ve kalitesiz kırtasiye malzemelerinin sağlık açısından risk içerebileceği konusunda uyarıda bulunuyorlar.

    Ondokuzmayıs Üniversitesi (OMÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü Başkanı Prof. Dr. İsmail Gümrükçüoğlu, resim boyaları, kalem boyalar, oyun hamurları gibi kırtasiye ürünlerinde, ucuz olması nedeniyle kansorejen etki yaptığı bilinen bir çeşit kumaş boyası olan azor boya maddelerinin kullanıldığını belirtti.

    Ucuz olması nedeniyle bu maddelerin kullanıldığı kırtasiye ürünlerinin sağlık açısından risk içerdiğine işaret eden Prof. Dr. Gümrükçüoğlu, kırtasiye alımında özellikle çocukların sağlığı düşünülerek bu noktaya dikkat edilmesini istedi.

    Özellikle okul öncesi ve ilköğretim çağındaki çocukların kullandıkları kırtasiye malzemelerini kontrolsüzce ağızlarına götürebildiklerini veya kullandıktan sonra ellerini ağızlarına veya gözlerine sürebildiklerini ifade eden Gümrükçüoğlu, kırtasiye malzemesi alınırken mutlaka TSE damgalı ve yaş grubuna uygun ürünlerin tercih edilmesi gerektiğini vurguladı.

    “Çocukların sağlığı göz önüne alınarak her üründe olduğu gibi kırtasiye ürünlerinde de TSE damgalı ürünler tercih edilmeli” diyen Prof. Dr. Gümrükçüoğlu, ‘İster pazardan, ister marketten olsun tüketiciler her yerde bilinçli hareket etmelidir” diye konuştu.

    KOKULU MALZEMELER

    Kırtasiye ürünlerinde tüketimi artırmak için çocuk ve gençleri cezbeden birbirinden renkli ve kokulu ürünlerin üretiminin son yıllarda giderek arttığına işaret eden Prof. Dr. Gümrükçüoğlu, kokulu silgi gibi kırtasiye ürünlerinin de sağlık açısından zararlı olduğunu belirtti. Kokulu kırtasiye ürünlerinin ester yapılı olduklarını, yani bu ürünlere koku vermek için alkol ve asitlerin bileşimlerinin kullanıldığını bildiren Prof. Dr. Gümrükçüoğlu, “Bu ürünlerin kokuları, öncelikle solunum yollarına ve akciğerlere zarar vermektedir. Aynı şeyi parfüm için de söyleyebiliriz. Bugün hiç kimse bu ürünlerin yararlı olduğunu iddia edemez” dedi.

    Kokulu kırtasiye ürünlerinin çocuklarda koklamaya dayalı bağımlılıkları pekiştirebileceğini belirten Prof. Dr. Gümrükçüoğlu, kırtasiye ürünleri seçerken de sağlık unsurunun ön planda tutulmasında yarar olduğunu kaydetti.

    OYUNCAKLARDA DA AYNI TEHLİKE

    Prof. Dr. Gümrükçüoğlu, bazı kırtasiye malzemelerinde olduğu gibi tahta ve plastik oyuncaklarda da boya olarak azor boya maddelerin kullanıldığını ve bu ürünlerin kalitesiz ve ucuz olarak piyasaya sürüldüğüne işaret etti.

    Bu tür oyuncakların da çocuk sağlığı açısından son derece sakıncalı olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Gümrükçüoğlu, şu bilgileri verdi:
    “Bu tür boyalar suda kolayca çözüldüğü için terlemiş bir elle bile tutulduğunda (özellikle tahta oyuncaklarda) boyanın kolayca ele geçtiği görülür. Bebek veya çocuk bu oyuncakları ağzına götürdüğünde, bu boyalar da bir şekilde vücuduna geçmiş olur. Belki erken dönemde çocuk üzerinde etkisi görülmeyebilir, ancak bu boyaların kansorejen etkisi uzun dönemde ortaya çıkabilmektedir.”





    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi mimayınkaff -- 13 Eylül 2006; 11:16:08 >
  • Sezaryen bebek için tehlikeli

     Bilim/Kültür Haberleri....


    Yapılan bir araştırmanın sonuçlarına göre sezaryenle dünyaya gelen bebeklerin ilk bir ay içinde ölüm riski, normal doğumla dünyaya gelenlerden 3 kat daha fazla. Çünkü normal doğum bebeklerin nefes alıp verme faaliyetlerinin daha düzenli olmasını sağlıyor.

    Sezaryenle doğan bebeğin ölüm riski 3 kat daha fazla...

    İSTANBUL - Sadece doğum sancılarından korktukları için normal doğum yerine sezaryenle doğum yapmayı düşünen kadınlara ABD’li uzmanlardan uyarı. Kapsamlı bir araştırmanın sonuçlarına göre sezaryenle dünyaya gelen bebeklerin ilk bir ay içinde ölüm riski, normal doğumla dünyaya gelenlerden 3 kat daha fazla. Çünkü normal doğum, bebeklerin nefes alıp verme faaliyetlerinin daha düzenli olmasını sağlıyor.

    ABD’de üç yıl boyunca hem sezaryen yöntemiyle hem de normal doğumla dünyaya gelen 5 milyon 700 bin bebek üzerinde yapılan bir araştırma sezaryenin bebek ve anne sağlığı açısından çok daha riskli olduğunu ortaya koydu.

    ABD’li uzmanlara göre sezaryen yöntemiyle dünyaya gelen bir bebeğin normal doğumla dünyaya gelen bir bebeğe kıyasla ilk bir ay içinde ölüm riski 3 kat daha fazla.

    Çünkü normal doğum sırasında bebekler akciğerlerinde biriken sıvıyı sezaryene kıyasla çok daha başarılı bir şekilde atabiliyor. Normal doğum akciğerlerin sağlıklı çalışmasını teşvik eden hormonların salgılanmasını da artırıyor.

     Bilim/Kültür Haberleri....


    Sezaryen doğumlarındaki artış endişe yaratıyor.

    Uzmanlar, normal doğumun bir anlamda bebeği yaşama hazırlamak anlamına geldiğine dikkat çekiyor Ve anne adaylarına sezaryeni zorunlu kılan bir sağlık sorunu olmadığı sürece normal doğumu tercih etmelerini öneriyor.

    Sezaryenle doğum yapan kadınların iyileşme dönemlerinin normal doğum yapanlara kıyasla daha uzun sürdüğüne de dikkat çeken doktorlar “bebeğinizin en güzel anlarında kendi sıkıntılarınızla uğraşmak zorunda kalmayın” tavsiyesinde bulunuyor.


  • Plüton’un yeni adı: 134340

     Bilim/Kültür Haberleri....

    Hubble Uzay Teleskobu'nun 6 Mart 2006 tarihli mavi filtreyle çekilmiş Plüton fotoğrafı.


    Bir zamanlar Güneş Sistemi’nin en uzak gezegeni Plüton artık sıradan bir göktaşı. Küçük gezegensi göktaşları sınıfa konan Plüton’a bir de sıra numarası verildi: 134340.

    İSTANBUL - Güneş Sistemi’nin 9’uncu gezegenliğinden, gezegensi göktaşları sınıfına düşürülen Plüton’un adı da değişti. Plüton artık yüzlerce birbirine benzeyen göktaşı gibi numarayla ifade edilecek. Asteroid denen gezegensi göktaşlarından sorumlu Minor Planet Center, Plüton için 134340 rakamını uygun gördü.

    Plüton’a artık küçük gezegensi göktaşları gibi bir rakam biçilmesi geçen ay Uluslararası Astronomi Birliği’nin aldığı gezegenliğin düşürülmesi kararını da perçinlemiş oldu. Plüton, yeni haliyle artık eski uyduları Charon, Nix ve Hydra ile aynı sınıfı paylaşıyor. Ancak Minor Planet Center, Plüton’a bir ‘kıyak’ yaparak eski uydularını bağımsız göktaşı ilan etmek yerine yine Plüton’a bağladı ve onlara sırasıyla 134340 I, II ve III adlarını koydu.

    Minor Planet tarafından kabul gören 136.563 adet asteroid bulunuyor. Asteroidler sınıfına en son katılanlar arasında, Kuiper Kuşağı’nda keşfedilen 2003 EL61 ve 2005 FY9 de bulunuyor, onların da rakamları 136108 ve 136472 olarak belirlendi.


  • Plüton’u kızdıran göktaşı: Eris

     Bilim/Kültür Haberleri....

    Eris'i keşfeden CalTech profesörü Michael Brown, 10'uncu gezegen olmamasından mutlu olduğunu ifade ediyor.


    Güneş Sistemi’nde 10’uncu gezegen tartışmalarını alevlendirip Plüton’un gezegenlikten düşmesine vesile olan buzdan göktaşı 2003UB313’e yeni adı Eris olarak belirlendi.

    LOS ANGELES - California Institute of Technology astoronomu Michael Brown’un 2003 yılında Kuiper Kuşağı’nda keşfettiği 2003UB313 artık Eris olarak anılacak. Eris, Antik Yunan’da koas ve karışıklık tanrısının adı. Plüton’un gezegenliğini düşüren Uluslararası Astronomi Birliği, Eris’i de gezegen saymıyor. Plüton’dan esinlenilerek oluşturulan buzdan cüce gezegenler sınıfının bir üyesi olan Eris, 110 kilometre çapında, Güneş’tan tam 14 milyar kilometre uzaklıkta bulunuyor. Güneş Sistemi’nin bilinen en uzak üyesi Eris, Kuiper Kuşağı’ndaki üçüncü en parlak göktaşı.

    Eris, keşfedildiğinden bu yana 10’uncu gezegen tartışmalarının merkezindeydi. Bir dönem Xena olarak adlandırılmasına karşın, astronomlar popüler televizyon kültüründen kaynaklandığı için bu adı kabullenmemişti. Astronomlar o zamanki adıyla 2003UB313’ün (Eris) Plüton’dan daha büyük olduğu için 10’uncu gezegen olması gerektiğini savunurken, bir grup astronom da Plüton’un dahi başlı başına bir gezegen olmadığını savunmuştu.
    Gezegen Avcısı, 8 gezegenden yana

    Ağustos ayında Prag’ta toplanan Uluslararası Astronomi Birliği Plüton’un gezegenliğini düşürünce, Eris de 10’uncu gezegen olma şansı yitirmişti. Eris’i keşfeden Michael Brown hem Plüton’un düşürülmesi hem de Eris’in gezegen olmamasını “Son derece yerinde bir karar” olarak niteledi.

    KARGAŞA ONDAN SORULUR: ERİS

    Mitolojide Eris, tanrıçalar arasında kargaşa çıkarar Truva Savaşı’nın başlamasına neden oluyor. Gerçekte ise, Eris’in başlattığı 10’uncu gezegen tartışması Plüton’u 76 yıl sonra gezegenlikten etti. Plüton’un asteroidliğe düşürülmesi de astronomlar arasında gerilime neden olmuş, ateşli bilimsel tartışmalar ortaya çıkmıştı. Eris’in uydusunun adı Dysnomia olarak belirlendi. Yine mitolojide Eris’in kızı olan Dysnomia isyankar ve yasa karşıtlığı ile özdeşleşiyor. Dysnomia’nın eski adı Gabrielle idi.


  • 1 petaflop’luk süperbilgisayar yolda

     Bilim/Kültür Haberleri....

    Dünyanın en güçlü süperbilgisayarı BlueGene/L, saniyede 367 trilyon işlem yapıyor.


    Bilim insanları, saniyede trilyonlarca işlem yapabilen süperbilgisayarlardan birçok deneyde yararlanıyor. Ancak, trilyonlarca işlem de artık bilime yetersiz kalıyor.

    URBANA - Halen dünyanın en güçlü süperbilgisayarı, saniyede 367 trilyon işlem gücüyle IBM yapımı BlueGene/L. Ancak ABD’nin en üst bilimsel kurumu NSF Ulusal Bilim Vakfı (National Science Foundation) saniyede 1 katrilyon işlem gücünde bir bilgisayarın yapımı için maddi destek sağlayacağını açıkladı.

    Saniyede 1 katrilyon işlem gücü petaflop olarak tanımlanıyor. NSF’in projesi gerçekleştiğinde, dünyanın en güçlüsü olan 367 teraflop’luk BlueGene/L’in 3 katı gücünde bir makine ortaya çıkacak. NSF’in 1 petaflop gücündeki süperbilgisayarında 1 milyon işlemci olacak.

    University of Illinois-Urbana kampüsündeki Ulusal Süperbilgisayar Merkezi uzmanı Thom Dunning, 1 petaflop’luk süperbilgisayarın 1 milyon PC’den daha güçlü olacağını ve biyolojiden ekonomiye, atom fizikten kara delik araştırmalarına kadar geniş bir yelpazede bilime hizmet edeceğini ifade ediyor. Bu bilgisayar mevcut süperbilgisayarların günlerce uğraştığı deneyleri saatlerle ölçüler bir zaman diliminde çözebilecek.

    DEV SOĞUTMA SİSTEMİ

    Ancak, saniyede 1 katrilyon işlem yapabilen bir bilgisayarın yapımı o kadar da kolay değil. Bu dev makineyi soğutmak için yine dev bir soğutma sistemi gerekecek. Dunning böyle bir soğutma sisteminin başlı başına enerji sarfiyatı yaratacağını vurguluyor. Ayrıca, mevcut yazılımların da özel olarak revize edilmesi gerekecek.


  • Grip mevsimi kapıda

     Bilim/Kültür Haberleri....


    Gripten korunmanın başlıca yolunun vücut direncinin düşmesini engellemekten geçtiği hatırlatılarak, bu nedenle mevsime uygun giyinilmesi, bol sıvı ile taze sebze ve meyve tüketilmesi, hastalarla yakın temastan kaçınılması gerektiği hatırlatıldı.

    ISPARTA - Isparta İl Sağlık Müdürlüğü sonbahar mevsimi dolayısıyla yaygın olarak görülen grip hastalığı konusunda vatandaşları uyardı. İl Sağlık Müdürlüğü, 65 yaş üzerindekilerin, şeker, akciğer, kalp ve damar, kanser hastalarının aşı yaptırmalarını önerdi.

    İl Sağlık Müdürlüğünden yapılan yazılı açıklamada, gribin “Inflüenza” adı verilen bir virüs tarafından oluşturulan, ani olarak 39 derecenin üzerinde ateş, şiddetli kas ve eklem ağrıları, halsizlik, bitkinlik, titreme, baş ağrısı ve kuru öksürük gibi belirtilerle başlayan bir enfeksiyon hastalığı olduğu hatırlatıldı.

    Açıklamada, gribin özellikle çocuklarda, yaşlılarda ve kalp hastalığı, akciğer hastalığı, böbrek hastalığı, şeker hastalığı gibi kronik hastalığı olan kişilerde çok daha ağır seyrettiğine ve ölüme kadar varabilen ciddi sonuçlara yol açtığına dikkat çekildi.

    Bu kadar ciddi tablolara yol açabilen gribin, halk arasında çok sık olarak soğuk algınlığıyla karıştırıldığına işaret edilen açıklamada, soğuk algınlığı ateş yükselmeden, hafif kırgınlık, burun akıntısı, hapşırma gibi belirtiler ile kendini gösteren, halsizliğe yol açmadığı için yatak istirahatı gerektirmeyen bir hastalık olduğu ifade edildi ve griple kesinlikle karıştırılmaması istendi.

    Gribe yol açan Inflüenza virüsünun çok kolay ve hızlı bulaştığına değinilen açıklamada, grip virüsünün öksürük ve hapşırıklarla etrafa saçılan damlacıkların hava yoluyla bulaşması, hasta kişilerle direkt temas edilmesi ve hasta kişilerin ağız-burun akıntıları ile temas etmiş eşyalar ile bulaştığı vurgulandı.

    Gripten korunmanın başlıca yolunun vücut direncinin düşmesini engellemekten geçtiği kaydedilen açıklamada, bu nedenle mevsim özelliklerine uygun giyinilmesi, bol sıvı gıdalar, taze sebze ve meyve tüketilmesi, hastalarla yakın temastan, ortak eşya kullanımından kaçınılması gerektiği bildirildi. Dünya Sağlık Örgütü ile Sağlık Bakanlığının risk grubundaki kişilerin aşılanması önerildiğine değinilen açıklamada, sağlık otoritelerinin, aşağıdaki gruba giren kişilerin her yıl mutlaka aşılanmalarını önerdikleri belirtildi.

    Gribin yaşamsal risk oluşturduğu ve tıbbi açıdan mutlaka aşılanması önerilenler şöyle sıralandı:

    • 65 yaş ve üzerindeki kişiler ve yaşlı bakımevleri ve huzurevlerinde kalan kişiler.
    • Şeker hastaları (diyabet), astım hastaları
    • Kronik akciğer hastaları (bronşit vb.)
    • Kronik kalp ve damar sistemi hastaları (koroner arter hastaları)
    • Bağışıklık sistemi baskılanmış kişiler (kronik kan hastalığı-hemoglobinopati olanlar, kanser hastaları, immünsupresif kullananlar)


    AŞI YAPTIRMAMASI GEREKENLER

    Açıklamada, 6 aydan küçük bebekler, yumurtaya karşı anaflaktik tarzda allerjisi olanlar (yumurta yediğinde allerjik şoka girenler), hamileliğin ilk 3 ayı içinde olan kadınların aşılanmaması uyarısında da bulunuldu.

    Açıklamada, grip aşısının, Dünya Sağlık Örgütünün koordinasyonuyla bir yıl önce salgın yapan virüs tiplerinin belirlenmesi sonucu geliştirildiği ve aşının tipinin bu uygulamaya bağlı olarak her yıl değiştiği de ifade edildi.

    Açıklamada şu bilgilere de yer verildi:
    “Grip aşısı, vücutta 1-2 hafta içinde koruyucu düzeye erişir. Eğer aşı, içerdiği virüs tipleri, salgınlara neden olan virüs tipine benzerse(!) sağlıklı erişkinlerde yaklaşık yüzde 70 oranında etkilidir. Yukarıda saydığımız riskli grupta ise hastalıktan korunma oranı yüzde 50’ye düşmektedir. İşte bu nedenden dolayı grip aşısı bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de sadece risk taşıyan kişiler ve temaslıları için önerilmektedir.”


  • Kas uğruna sağlıklarını yitiriyorlar

     Bilim/Kültür Haberleri....


    İngiltere’de gençler arasında “ideal vücuda” sahip olmak için ilaç kullanımında ciddi artış olduğu açıklandı. Bu konuda yapılan bir araştırmaya göre ilaç kullanımı AIDS’e kadar varan önemli sağlık sorunlarına yol açıyor.
    Kas yapmak için alınan ilaç sağlık sorunlarına yol açıyor.

    İSTANBUL - Daha iyi ve diri bir vücuda sahip olmak zinde kalmak fark edilmek ve fark yaratmak. Vücut geliştirme sporunun kişiye göre değişen amaçlarından bazıları. Fakat bütün bunların bir takıntı halini alması ve amaca ulaşmak için ilaç kullanılması, insan sağlığını tehdit edici boyutlara varabiliyor.

    İngiltere’de yapılan bir araştırma da gençler arasında anabolik steroid kullanımının giderek yaygınlaştığını ortaya koydu.

    İlaçlar her ne kadar gençlerin kısa yoldan kaslı bir vücuda sahip olma isteğine cevap verse de, sperm sayısında azalma, yüksek tansiyon, böbrek rahatsızlıkları ve artan saldırganlık gibi sorunlara yol açıyor.

    Gençleri bekleyen en önemli tehlike ise AIDS. İlaçların enjeksiyonla alınması AIDS’e neden olabiliyor.

    Araştırmacılar, ilaç kullanımındaki artışın giderek endişe verici bir hal aldığına dikkat çekiyor.


  • Yedikleriniz nelere iyi geliyor?

     Bilim/Kültür Haberleri....


    Vişne, ishali keser, ateşi düşürür. Üzüm, beden ve zihin gücün artırır, kan yapar. Soğan, idrar söktürür. Sarımsak, tansiyonu düşürür, iştah açar. Nar, vücudu kuvvetlendirir. Nane, hazmı kolaylaştırır, gaz söktürür. Ihlamur, sinirleri kuvvetlendirir.

    İSTANBUL - Kahvaltıda, televizyon karşısında, mutfağa her gittiğinizde, öğle ya da akşam yemeğinde... Günün herhangi bir saatinde mutlaka aşağıdakilerden bir ya da birkaçını yiyorsunuzdur. Lezzetleri tartışılmaz tabii ama bir de sağlığınıza kattıkları...

    Adaçayı: Mide ve bağırsak gazlarını giderir. Mide bulantısını keser. Hazım sisteminin düzenli çalışmasını sağlar. Boğaz, bademcik ve dişeti iltihaplarını giderir. Göğsü yumuşatır. Astımdaki sıkıntıları geçirir. İdrar ve ter söktürür. Banyo suyuna katılıp yıkanılırsa zindelik verir.

    Ahududu: Kanı temizler, vücutta biriken zehirli maddelerin atılmasını sağlar. Terletir ve idrar söktürür. Kabızlığı giderir. Vücuda dinçlik verir. Romatizma, mafsal kireçlenmesi, nikris, boğaz, bademcik ve göz iltihaplarında kullanılır. Ateşi düşürür. Üre ve şeker hastalarına da faydalıdır.

    Anason: Hazmı kolaylaştırır. İştahsızlığı ve yemeklere karşı duyulan tiksintiyi giderir. Mide ve bağırsak gazlarını söktürür. İdrarı artırır. Kusmaları ve ishali keser. Aybaşı kanamalarının düzenli olmasını sağlar. Ancak, aybaşı kanamaları ve hamilelik döneminde kullanılmaz. Anne sütünü artırır. Sinirleri yatıştırır. Migren ağrılarını keser. Beyin yorgunluğunu giderir. Uyku verir. Kalbi kuvvetlendirir. Kan dolaşımının düzenli olmasını sağlar. Astım, nefes darlığı ve bronşitte görülen şikâyetleri giderir. Öksürüğü keser. Yaşlılarda meme sarkmasını önler. Fazla miktarda kullanıldığı zaman uyuşukluk verir.

    Antep fıstığı: Bedeni ve zihni gücü arttırır. Böbrek ve safra kesesi ağrılarını hafifletir. Göğsü yumuşatır, öksürük söktürür.

    Armut: Böbreklerin düzenli çalışmasını sağlar. Böbrek kum ve taşlarının dökülmesine yardım eder. Yüksek tansiyonu düşürür. Kanı temizler bütün salgı bezlerinin normal çalışmasını sağlar. Kansızlığı giderir, kabızlığı önler. Sinirleri yatıştırır. Zihni yorgunluğu giderir. Susuzluğu keser. Tükürük ifrazatını artırır. Hamilelerin kusmalarını azaltır. Hazımsızlığı giderir. Mafsal kireçlenmesi, nikris ve romatizmada faydalıdır.

    Arpa: İdrar söktürür. Mesane ve idrar yollarındaki iltihapları temizler. Böbrek ve kum taşlarının dökülmesine yardım eder. Prostat büyümesini önler. Asabi kusmaları durdurur. Boğaz ve baş ağrılarını dindirir. Dil iltihaplarını giderir.

    Asma: Yaprakları ile yapılan ilaçlar kanamayı durdurur. Vücuda kuvvet verir. Sarılığı keser. İshali durdurur.

    Ayçiçeği: Yağı, damar sertliğini giderir. Kurdeşen’in sebep olduğu kaşıntıları giderir. Esansı verem tedavisinde kullanılır. Kolesterol miktarını düşürür. Bedeni ve zihni yorgunluğu giderir. Kalp, sinir hastalıkları ve iktidarsızlığı önler.

    Ayva: İshal ve dizanteriyi keser. Mide ve bağırsakları kuvvetlendirir. İnce bağırsak iltihabını giderir. Kanı temizler. Karaciğer tembelliğini giderir. Safra akışını sağlar. Çarpıntıyı dindirir. Kadınlarda görülen beyaz akıntıyı keser. Bronşit, müzmin öksürük ve veremde faydalıdır. Ağızdan su gelmesini ve kan kusmayı önler. Vücudun gelişmesine yardım eder. Merhem yapılarak kullanıldığı takdirde; el ayak ve meme ucu çatlaklarını, yüz ve boyun kırışıklıklarını giderir

    Badem: Badem, bedeni ve zihni yorgunluğu giderir. Hamilelerin zayıf düşmemesini sağlar. Sütle içilirse mideyi kuvvetlendirir. Kabızlığı giderir. Nekahat devresini kısaltır. Böbrek mesane ve tenasül yollarındaki iltihapları giderir. Baş ağrısı, karaciğer ve böbrek ağrılarını hafifletir. Bronşit, boğaz ağrısı, anjin, boğaz yanması ve akciğer hastalıklarında faydalıdır. Bademyağı kabızlığı giderir. Egzama ve kaşıntıların verdiği rahatsızlıkları azaltır. Böbrek ve mesane taşlarının düşürülmesine yardım eder. Kulak ağrılarını dindirir. Yumurtayla karıştırılıp da, basur memelerine sürülecek olursa, ağrı ve yanmaları giderir.

    Bakla: İdrar yollarını temizler. Böbrek ağrılarını dindirir. Böbrek iltihaplarını giderir. Böbrek kum ve taşlarının düşürülmesine yardımcı olur. Romatizma şikâyetlerini giderir.

    Bamya: Kabızlığı giderir. Mide ve bağırsakların düzenli çalışmasını sağlar.

    Bezelye: Kabızlığı giderir. Kan yapar. Kan kanserine karşı korur.

    Biber: Mideyi kuvvetlendirir. İştahı açar ve hazmı kolaylaştırır. Kanamaları önler.

    Böğürtlen: İdrar söktürür. Ayaklardaki şişlikleri indirir. Yüksek tansiyonu düşürür. Mesane taşlarının düşmesine yardımcı olur. Ağız, dil, diş eti ve bademcik iltihaplarını giderir.

    Börülce: İdrar tutukluğunu ve anüs kaşıntısını giderir. Yanık tedavisinde kullanılır.

    Buğday: Kepekli buğday unundan yapılan ekmek, kurabiye ve benzerleri bağırsakların düzenli çalışmasını sağlar. Kabız olmayı önler. Çimlendirilmiş buğday tanesi zihin yorgunluğu ve sinir bozukluklarını giderir.

    Burçak: Lapası, ezik, çürük tedavisinde; taneleri ise, isilik ve mayasılda kullanılır.

    Çamfıstığı: Bronşit, verem, akciğer hastalıklarının çabuk iyileşmesine yardımcı olur. Ruhi çöküntüyü giderir. Kalp hastalıklarında da faydalıdır.

    Çay: Aşırı miktarda olmamak şartıyla içilecek olursa bedeni ve zihni yorgunluğu giderir. Sinirleri uyarır. Mide tembelliğini giderir. İdrar söktürür. İshal ve dizanteriyi keser. Damar kireçlenmesini önler. Damar sertliği, kalp yetersizliği, kan kanseri, guatr, nefrit, kolera ve bağırsak hastalıklarında koruyucu ve tedavi edicidir.

    Çilek: Vücudu kuvvetlendirir. Hasta olmayı önler. İdrar söktürür ve karında biriken suyu boşaltır. Böbrek ve mesane hastalıklarının iyileşmesine yardımcı olur. Mide ve bağırsak tembelliğini giderir. Sinirleri kuvvetlendirir. Yüksek tansiyonu düşürür. Safra taşlarının dökülmesine yardımcı olur. Ateşi düşürür. Diş dibi taşlarını eritir. Cilde tazelik ve güzellik verir. Damar sertliği, mafsal iltihabı, romatizma ve nikriste de faydalıdır.

    Çörekotu: İştah açar. Vücuda kuvvet ve dinçlik verir. Hazmı kolaylaştırır. Mide ve bağırsak gazlarını söker. Koklanacak olursa; baş ağrısını keser.

    Defne: Terletir, ateşi düşürür, vücuda rahatlık verir. İdrar ve adet söktürür. İştah açar, hazmı kolaylaştırır. Sinir ağrılarını dindirir.

    Dereotu: Mide ve bağırsak gazlarını söktürür. Hazmı kolaylaştırır, midenin gereği gibi çalışmasını sağlar. Hıçkırık ve hava yutmayı önler. Sinir zafiyetini giderir. Uyku verir. Aybaşı kanamalarının kolay olmasını sağlar. Anne sütünü artırır. İştah açar. Ağız kokusunu giderir. Çocuklardaki gaz ağrılarını giderir.

    Domates: İdrar söktürür. Vücutta biriken zehirli maddelerin atılmasını ve kanın durulmasını sağlar, damar sertliğini giderir. Romatizma ve nikriste faydalıdır. Safra ve böbrek taşlarının düşürülmesine yardımcı olur. Üremiyi düşürür. Hazmı kolaylaştırır. Kabızlığı giderir. Mide ve bağırsakların düzenli bir şekilde çalışmasını sağlar. Cilde tazelik ve pembelik verir. Kansere karşı korur.

    Dut: Aç karnına yenen beyaz dut, bağırsak solucanlarının düşürülmesini sağlar. Mide ve bağırsakların düzenli çalışmasını sağlar.

    Elma: Sinirleri ve adaleleri kuvvetlendirir. Bedeni ve zihni yorgunluğu giderir. Hamilelerin bulantı ve kusmalarını azaltır. Hastalıkların çabuk geçmesini sağlar. İdrar söktürür, vücutta biriken zararlı maddelerin atılmasında yardımcı olur. Böbreklerdeki kum ve taşların dökülmesine yardım eder. Kanı temizler. Kolesterolü düşürür. Damar sertliği ve kalp krizlerini önler. Kandaki şeker miktarını düşürür. Kabızlığı giderir. Öksürüğü keser. Kompostosu ateşi düşürür. Uçukları geçirir. Cildin taze ve güzel kalmasını sağlar. Göz ve kulak ağrılarında da kullanılır.

    Enginar: Kandaki üre ve kolesterolü düşürür. İdrar söktürür. Kandaki şeker miktarını ayarlar. Şeker hastaları için çok faydalıdır. Bedeni ve ruhi bitkinliği giderir. Vücuda dinçlik verir. Sinirleri güçlendirir. Damar sertliği ve kalp hastalıklarını önler. Böbreklerdeki kumların dökülmesine yardım eder. Karaciğer hastalıklarının çabuk geçmesini sağlar. Mide ve bağırsakları temizler. İshali keser.

    Erik: Sinirleri kuvvetlendirir. Zihin yorgunluğunu giderir. Kabızlığı giderir. İdrar söktürür ve vücudun rahatlamasını sağlar. Karaciğer şişliğini giderir. Böbrekleri dinlendirir. Kansızlığı giderir. Kalbi kuvvetlendirir. İştah açar ve hazmı kolaylaştırır.

    Fasulye: Taze fasulye, bedeni ve zihni yorgunlukları giderir. Vücudun kuvvetlenmesini sağlar. Pankreas bezi’nin gereği gibi çalışmasına yardımcı olur. Şeker hastalığını önler ve kandaki şeker miktarını düşürür. İdrar tutukluğunu giderir. Albümini düşürür. Böbreklerdeki kum ve taşların dökülmesine yardımcı olur. Karaciğer yetersizliğini tedavi eder. Kalbi ve böbrekleri kuvvetlendirir. Kalp çarpıntılarını giderir.

    Fesleğen: Öksürüğü keser. Hazımsızlığı giderir. Baş dönmesini durdurur. Zafiyeti giderir. Arı sokmasında faydalıdır. Ağız yaralarını tedavi eder.

    Fındık: Bedeni ve zihni yorgunluğu giderir. Vücuda kuvvet verir. Nekahat devresinin çabuk geçmesini sağlar. Hamilelere de faydalıdır. Dövülmüş yenirse öksürüğü keser. Varise faydalıdır. Fındık yağı, böbrek ağrılarını giderir. Kum ve taşların düşürülmesinde yardımcı olur. Bağırsak solucanlarını düşürür.

    Greyfurt: İştah açar. Karaciğerin normal çalışmasını sağlar. Safra ifrazatını arttırır. Hazmı kolaylaştırır. İdrar tutukluğunu giderir, bol miktarda idrar söktürür. Vücutta biriken suyu ve zehirli atıkları atar. Kanı temizler. Bedeni ve zihni yorgunluğu giderir. Felç ve kanamaları önler. Akciğer ve göğüs hastalıklarında faydalıdır.

    Gül: Antiseptik olarak kullanılır. İshali keser. Boğaz ve bademcik iltihaplarını giderir. Göz kanlanmaları ve göz nezlelerinde faydalıdır.

    Havuç: Çocuk ishallerini keser. Bağırsak iltihaplarını giderir. Mide ve bağırsak kanamalarını keser. Kansızlığı giderir. Cilde canlılık verir. Anne sütünü artırır. Cilt ve göz hastalıklarını önler. Böbrek ağrılarını dindirir. Vücuda kuvvet verir. Astım, bronşit, ses kısıklığında göğsü yumuşatır, rahatlık verir. Veremde de faydalıdır. Mide ve onikiparmak ülserinde şikayetleri giderir. Kalp hastalıkları ve damar sertliğinde faydalıdır. İdrar ve bağırsak gazlarını söktürür. Diş etlerini kuvvetlendirir. Yüz ve boyun kırıklıklarını giderir.

    Salatalık: İdrar söktürür. Vücut yorgunluğunu giderir. Romatizma ve mafsal ağrılarında faydalıdır. Susuzluğu keser. Kandaki şeker miktarını düşürür. İnsulin ihtiyacını karşılar. Ter bezlerinin düzenli çalışmasını sağlar. El, yüz, boyun kırışıklıklarını ve lekeleri giderir. Cilde güzellik verir.

    Hindistancevizi: İdrar söktürür. Böbreklerdeki kum ve taşların düşürülmesine yardımcı olur. Mide ağrılarını giderir.

    Hurma: Bedeni ve zihni gelişmeyi sağlar. Besleyicidir. Kansere karşı koruyucudur. Zihni yorgunluğu giderir. Anne sütünün, bol ve besleyici olmasını sağlar. Boğaz ağrılarını keser. Bronşit, öksürük ve soğuk algınlığının şikayetlerini giderir. Kemik hastalıklarında faydalıdır.

    Mandalina: Kanı temizler. Sinirleri yatıştırır. Damar sertliği, felç ve gripte faydalıdır.

    Mantar: Etin yerini tutar. Protein değeri etten fazladır. Yorgunluğu giderir. Düşünme ve öğrenme yeteneğini geliştirir. Kansızlığı giderir. Bedenin gelişmesinde yardımcı olur.

    Marul: Sinirleri yatıştırır. Uykusuzluğu giderir. Sinirsel kalp çarpıntılarını keser. İsteride faydalıdır. Kabızlığı giderir. Basur memelerinde faydalıdır. Kandaki şeker miktarını düşürür. Kanı temizler. Hazmı kolaylaştırır. Nekahat devresinin kolay atlatılmasında yardımcı olur. Göğsü yumuşatır. Karaciğer ve dalak şişliklerini indirir. Böbrek iltihaplarında iyidir. Aybaşı halinin ağrısız ve muntazam olmasını sağlar. Suyu, ergenlik sivilcelerini giderir. Yüze tazelik ve güzellik verir.

    Maydanoz: İdrar söktürür. İştah açar. İltihaplı yaraların iyileşmesini sağlar. Aybaşı sancılarını keser. Yüksek tansiyonu düşürür. Kalbin yorulmasını önler. Kansızlığı giderir. Kansere karşı korur. Karaciğer şişliğini giderir. Safra akışını kolaylaştırır. Vücuttaki zehirli maddelerin atılmasını kolaylaştırır. Vücutta biriken suyu boşaltır. Böbrek taşlarının düşürülmesine yardımcı olur. Romatizmada faydalıdır. Mide ve bağırsaklarda gaz birikmesini önler. Bağırsak solucanlarının düşürülmesine yardımcı olur.

    Mercimek: Beden ve zihin gücünü artırır. Sinirleri kuvvetlendirir. Bağırsaklara yumuşaklık verir. Sinir zafiyetlerinde faydalıdır. Kan yapar. Anne sütünü artırır.

    Muz: Vücudun ihtiyacı olan bütün maddeleri karşılar. Kemiklerin gelişmesini sağlar. Nekahat devresini kısaltır. Sinir zafiyeti ve yorgunluğu giderir. Böbrek ve mafsal iltihabında, bağırsak hastalıklarında faydalıdır.

    Lahana: Kansızlığı giderir. İdrar söktürür. Vücutta biriken zehirli maddelerin atılmasını sağlar. Mide ve bağırsak yaralarını yumuşatır. Kabızlığı giderir. Kandaki şeker miktarını düşürür. Vücudu hastalıklara ve kansere karşı korur. Göğüs ucu çatlaklarını giderir. Sarılık ve safra kesesi hastalıkları için iyidir. Astımda faydalıdır. Romatizma, siyatik, lumbago ve Apsede yararlıdır. Ses kısıklığını giderir. İştah açar.

    Limon: Ateşi ve tansiyonu düşürür. Kanı temizler. Susuzluğu giderir. Kalbi kuvvetlendirir. Damar sertliği ve romatizmada faydalıdır. Gribin çabuk atlatılmasını sağlar. Mide, bağırsak ve idrar yollarındaki mikropları öldürür. Gıda zehirlenmesini önler. İdrar söktürür. Böbrek ve mesane kum ve taşlarının düşürülmesine yardımcı olur. Yüzdeki sivilceleri geçirir. Cildin güzelleşmesini sağlar. Karaciğer hastalıklarında faydalıdır. Dişleri beyazlatır ve diş etlerini kuvvetlendirir. Nezlede şikayetleri geçirir. Skorbüt hastalığında faydalıdır. Boğaz ve bademcik iltihaplarının giderir. İshali keser. Kansızlığı önler. Fazla aybaşı kanamasını önler. Nasırları söker. Mide ağrılarını dindirir. Baş ağrılarını ve vücut ağrılarını keser. Yüz çillerinde faydalıdır.

    Kabak: İdrar söktürür ve idrar tutukluğunu giderir. Böbrek ve mesane iltihaplarını temizler. Prostattan doğan şikayetleri giderir. Mide ve bağırsaklara yumuşaklık verir, kabızlığı giderir. Basuru olanlar için faydalıdır. Yüksek tansiyonu düşürür. Göğsü yumuşatır, öksürüğü keser.

    Kahve: Kan dolaşımını sağlar. Uykuyu kaçırır, düşünmeyi kolaylaştırır. Yarımbaş ağrılarını dindirir. Uyuşturucu maddelerle zehirlenmelerde faydalıdır. Boğmaca öksürüğünü keser. Nikris ağrılarını teskin eder.

    Kakao: Uyarıcı, iştah açıcı ve kuvvet vericidir. İdrar söktürür. Vücuttaki zehirlerin dışarı atılmasını sağlar. Böbrek iltihaplarını giderir.

    Karabiber: Mideyi ısıtır. İştah açar. Hazmı kolaylaştırır. Mide ve bağırsaklardaki mikropları öldürür. Gaz söktürür ve gaz birikmesine engel olur. Şeker hastalığının ilerlemesini durdurur. İdrar söktürür. Enerji verir. Sinirleri kuvvetlendirir.

    Karnabahar: Zihin yorgunluğunu giderir. Sinirleri kuvvetlendirir. İdrar söktürür. Dalak hastalıklarına iyi gelir. Şeker hastalarına faydalıdır. Kalp hastalıklarında şikayetlerin azalmasında yardımcı olur.

    Karpuz: Kanı temizler. Vücuda serinlik verir. Böbreklerdeki kum ve taşların dökülmesine yardım eder. Kemiklerin gelişmesine yardımcı olur.

    Kavun: Sinirleri yatıştırır. Rahat bir uyku verir. Böbrekleri ve kanı temizler. Cide temizlik verir. İdrar söktürür. Böbreklerdeki kum ve taşların dökülmesine yardım eder. Nikris ve romatizma şikâyetlerinin hafiflemesini sağlar. Akciğer veremi ve kansızlıkta da faydalıdır. Kabızlığı giderir.

    Kayısı: Sinir zafiyetini giderir. Uyku verir. Beyin yorgunluğunu geçirir. İştah açar ve hazmı kolaylaştırır. Nekahat devresini kısaltır. Raşitizmde faydalıdır. Kansızlığı tedavi eder. Kabızlığı giderir. Yüz ve boyunlara tazelik ve güzellik verir.

    Kekik: Bedeni kuvvetlendirir. Hazmı kolaylaştırır. İştahsızlığı giderir. Sinirleri kuvvetlendirir. Kalp çarpıntılarını keser. Yemeklerin bozulmasını önler. Bağırsak iltihabını iyileştirir. Salgı bezlerinin düzenli çalışmasını sağlar. İdrar söktürür. Aybaşı kanamalarının düzenli olmasını sağlar. Bağırsak solucanlarının düşürülmesine yardım eder. Böbreklerde ve mesanedeki mikropları öldürür. Tansiyonu geçici olarak yükseltir. Kan dolaşımını düzenler. Müzmin öksürük, astım, bronşit ve iltihaplı zatülcenp’e faydalıdır. Grip, beyin nezlesi ve anjinde şikâyetlerin azalmasına yardımcıdır. Kekik suyu ile banyo romatizma ağrılarını dindirir. Kandaki şeker miktarını azaltır.

    Kereviz: Şeker, guatr ve yüksek tansiyonda faydalıdır. Böbrek, akciğer ve karaciğer hastalıklarını önler. Mideyi kuvvetlendirir. İştah açar. Sürmenajda faydalıdır. Sinir yorgunluğunu giderir. Kanı temizler. Böbreklerdeki kum ve taşların dökülmesinde yardımcı olur. Safra ifrazatını düzenler. Nikris ve romatizmada faydalıdır. Susuzluğu keser ve vücuda serinlik verir. Kalp hastalarına tavsiye edilir. Ses kısıklığını giderir.

    Kestane: Kabuklarının suda kaynatılması ile hazırlanan ilaç; ateş düşürür ve sinirleri yatıştırır. Meyvesi, kasları kuvvetlendirir. Kan dolaşımını düzenler. Bedeni ve zihni yorgunluğu giderir. Varis ve basur memelerinin meydana gelmesini önler. Karaciğer yorgunluğu ve şişliğini geçirir. Kansızlığı giderir.

    Ketentohumu: Bronşit ve soğuk algınlığında faydalıdır. Lavman olarak kullanılırsa kabızlığı giderir. Müzmin öksürüğü keser. Dolama, köpekmemeleri ve her türlü çıbanın tedavisinde faydalıdır.

    Kırmızıbiber: Hazmı kolaylaştırır. Mide tembelliğini giderir. İştah açar. Kusmayı önler. İshali keser. Mide ve bağırsaklarda gaz birikmesini önler. İshali keser. İdrar ve ter söktürür. Grip ve soğuk algınlığında faydalıdır. Merhemi lumbago, nevralji ve romatizmada faydalıdır.

    Kızılcık: Meyveleri ishali keser. Kabızlık yapar. Kabukları ateş düşürür. Ağız paslanmasını giderir. Ağız yaralarını geçirir. Şurubu, vücuda kuvvet verir. Kiraz: İdrar söktürür. Böbreklerde biriken zararlı maddelerin atılmasına yardımcı olur. Kabızlığı giderir. Kanın temizlenmesine yardım eder. Nikris, romatizma, damar sertliği ve mafsal kireçlenmesinde faydalıdır. Karaciğer şişliğine iyi gelir. Safra akışını normale döndürür. Sivilceleri önler. Susuzluğu giderir.

    Kuşburnu: İdrar söktürür, ishali keser. İncir: Bağırsakları yumuşatır. Kabızlığı giderir. Mide tembelliğini tedavi eder. Vücudu ve sinirleri kuvvetlendirir. Enerji verir. Nekahat devresini kısaltır. Bronşit, öksürük ve boğaz ağrılarında faydalıdır. Bronşları yumuşatır. Çıbanların olgunlaşmasını sağlar. Lapası, yanık ağrılarını keser. Dallarından akan süt, nasır ve siğilleri giderir. Basurda faydalıdır. Nezle ve sıtmada da kullanılır.

    Ihlamur: Sinirleri kuvvetlendirir, sinir bozukluğunu giderir. Uyku verir. Kan dolaşımının normal olmasını sağlar. Kansızlığı giderir. Kalp kifayetsizliğinde faydalıdır. Damar kireçlenmesini önler. Böbrekleri ve mesaneyi temizler. İdrar söktürür. Kum döker, taş oluşmasını önler. Ter söktürür. Grip ve soğuk algınlığının şikâyetlerini giderir. Göğsü ve bronşları yumuşatır. Mide ifrazatını artırır. Balla karıştırılıp içilirse, mide ülserine faydalıdır. Kabızlığı ve bağırsak spazmını giderir. Boyun ve yüze güzellik verir. Burkulma ve ezilmelerde ağrıyı keser. Saç dökülmesini önler.

    Ispanak: Vücudun dayanıklılığını artırır. Kansızlığı ve gelişme bozukluğunu giderir. Soğuk algınlığına karşı korur. Kalp ve gelişme bozukluğunu giderir. Kalp adalelerini kuvvetlendirir. Ruhi çöküntünün sıkıntılarını giderir. Kan miktarını artırır. Ağız, boğaz ve göğüs hastalıklarında faydalıdır. Kanser ve veremden korur. Hamilelerde faydalıdır. Doğacak bebeğin güçlü olmasını sağlar. Yara, yanık ve dolamada da faydalıdır. Dişlerin çürümesini önler. Şişmanlık ve şeker hastalığına da faydalıdır.

    Nane: Hazmı kolaylaştırır. Gaz söktürür. Karaciğer yetersizliğini giderir. Safra akışını düzenler. Mide ağrılarını keser. Bağırsak spazmını giderir. Nefes almayı kolaylaştırır. Astım, grip, bronşit ve öksürükte faydalıdır. Sinirleri kuvvetlendirir. Sükûnet verir. Heyecanları ve korkuyu yatıştırır. Kusmaları önler. Migren, uykusuzluk ve baş dönmelerinde faydalıdır. El ayak titremesi, dil tutukluğu, felç ve uykusuzlukta kullanılır. Kalbi kuvvetlendirir. Sinirsel kalp çarpıntılarını keser. Erkeklerde ruhsal kaynaklı iktidarsızlığı giderir. Anne sütünü artırır. Aybaşı kanamalarının muntazam ve ağrısız olmasını sağlar. Sütle şişen memelerin şişini indirir. Soğuk algınlığında faydalıdır. Bağırsak solucanlarının düşürülmesinde yardımcı olur.

    Nar: Vücudu kuvvetlendirir. İshali keser. Burun poliplerine faydalıdır. Şerit düşürür. Kalbi kuvvetlendirir. Zayıflara faydalıdır.

    Pancar: Kırmızı pancar, Karaciğer’in muntazam çalışmasını sağlar. İdrar söktürür. Kansızlığı giderir. Şeker hastalığı ve vereme karşı korur. Mide ve bağırsakları kuvvetlendirir. Sinirleri yatıştırır. Vücudu kuvvetlendirir.

    Patates: Şeker hastalarına faydalıdır. Susuzluğu giderir. Mide ve onikiparmak ülserinde yararlıdır. Karaciğer şişliğini giderir. Safra akışını kolaylaştırır. Bağırsak solucanlarının düşürülmesine yardımcı olur. Damar sertliğine faydalıdır. Sert bir şey yutulduğunda yabancı maddenin zarar vermeden çıkmasını sağlar. El ve ayak çatlaklarında faydalıdır. Kandaki şeker seviyesini düşürür. Kanı temizler. Kansere karşı korur.

    Patlıcan: Kansızlığı giderir. Karaciğer ve Pankreasın muntazam çalışmasını sağlar. İdrar söktürür. Kilo vermeye yardımcı olur. Böbrek yanması ve ağrısını keser. Sinirleri yatıştırır. Kalp çarpıntısını giderir.

    Pırasa: İdrar söktürür. Şurubu göğsü yumuşatır, öksürüğü keser. İştahsızlığı giderir. Mide rahatsızlıklarına iyi gelir. Romatizma, mafsal ağrıları, damar sertliği, böbrek hastalıkları, üremi ve idrar tutukluğunda faydalıdır. Böbreklerdeki kum ve taşların düşürülmesine yardımcı olur. Suyu yüzdeki sivilce ve lekelere faydalıdır. Sinirleri kuvvetlendirir. Kabızlığı giderir.

    Pirinç: Vücuda gerekli olan kaloriyi sağlar. Yüksek tansiyonu ve fazla üre miktarını düşürür. İshali keser. Kaynatılması ile elde edilen su ishal kesici olarak kullanılır.

    Portakal: Çiçeklerinin kaynatılmasıyla elde edilen su, spazm giderir. Kabuklarından yapılan şurup ise, mide hastalıklarında kullanılır. Damar sertleşmesini ve felci önler. Soğuk algınlığı, grip ve nezlede faydalıdır. Yorgunluğu ve sinir bozukluğunu giderir. Cildin güzel olmasını sağlar. Kansızlığı giderir. Hazmı kolaylaştırır. Karaciğeri çalıştırır ve safra ifrazatını artırır. Ateşi düşürür. Nekahat devresini kısaltır. Vücuda enerji verir. Şeker hastalarına faydalıdır. Susuzluğu giderir. Zayıflatıcıdır.

    Sarımsak: Yüksek tansiyonu düşürür. İştah açar. Solunum ve hazım sistemindeki mikropları öldürür. Grip, tifo ve difteri gibi salgın hastalıklar sırasında faydalıdır. Hazmı kolaylaştırır. Kabızlığı giderir. Bağırsak solucanlarının düşürülmesine yardımcı olur. Kanı temizler. Kalp adalelerini kuvvetlendirir. Böbreklerin normal çalışmasını sağlar. Karında ve bacaklarda toplanan suyun boşalmasında yardımcı olur. Romatizma ve mafsal iltihaplarında faydalıdır. Damar sertliğini önler. Ateşi düşürür. Arpacık ve basur memelerinde faydalıdır. Zehirlenmelerde kullanılır. İdrar tutukluğunu giderir. Zehirli hayvan sokmasında da faydalıdır. Saçların uzamasına da yardımcı olur.

    Semizotu: Mide ve bağırsak kanamalarında ve kanlı idrarda faydalıdır. Kanı temizler. Vücuda serinlik verir. Şeker hastalarının susuzluğunu giderir. İdrar söktürür. Kabızlığı giderir. Zayıflamaya faydalıdır. Dalak hastalıklarında şikâyetleri geçirir. Uykusuzluk, sinirlilik ve zihin yorgunluğunda faydalıdır. Lapası, yanık ve apsede rahatlık verir.

    Soğan: İdrar söktürür. Vücutta biriken zararlı maddeleri ve suyu atar. Romatizma, mafsal iltihabı, idrar tutukluğu, damar sertliğinde faydalıdır. Böbreklerdeki kum ve taşların dökülmesine yardımcı olur. Zayıflamayı sağlar. Böbrek ağrısını dindirir. Zihin yorgunluğunu dindirir. Baygınlığı geçirir. Prostat bezinin hastalanmasını önler. İktidarsızlıkta faydalıdır. Egzama ve diğer cilt hastalıklarında faydalıdır. Öksürük söktürür, bronşları temizler. Astım nöbeti, akciğer hastalıkları, grip ve soğuk algınlığında faydalıdır. Kandaki şeker seviyesini düşürür. Şeker hastalarında faydalıdır. Kolera ve veremde bağırsak solucanlarının düşürülmesine yardımcı olur. İhtiyarlamayı geciktirir. İştah açar. Kalbi kuvvetlendirir. Koroner damarları genişletir.

    Susam: Yağı, safra taşlarının düşürülmesinde faydalıdır. Karaciğer hastalıklarında kullanılır. Kabızlığı giderir. Karın ağrısını giderir. Nefes darlığı ve bronşitte faydalıdır.

    Şeftali: Çiçekleri kabızlığı giderir ve bağırsak solucanlarını düşürür. Meyvesi hazmı kolaylaştırır. İdrar yollarını temizler. Bol miktarda idrar söktürür. Kabızlığı giderir. Susuzluğu giderir. Ve vücuda serinlik verir. Basur memelerinden doğan şikayetleri giderir. Safra kesesi ve böbrekler için faydalıdır.

    Turp: Böbreklerdeki mikropları öldürür. Kum taşlarının dökülmesine yardımcı olur. Karaciğeri kuvvetlendirir. Karaciğer şişliğini indirir. Sarılıkta faydalıdır. Safra taşlarının düşürülmesinde yardımcı olur. Romatizma, astım ve bronşitte faydalıdır. Öksürüğü keser. Kabızlığı giderir. Dişetlerini kuvvetlendirir.

    Turunç: Sinirleri yatıştırır. Spazmları giderir. Hazmı kolaylaştırır.

    Üzüm: Bedeni ve zihni gücü artırır. Kan yapar. Vücutta biriken zararlı maddelerin dışarı atılmasını sağlar. Yüksek tansiyonu düşürür. Mide ülseri, gastrit, karaciğer hastalıkları, dalak hastalıkları, romatizma ve mafsal iltihabında faydalıdır. Kabızlığı giderir. Kalbi kuvvetlendirir. Kanı temizler. Şişmanlıkta faydalıdır. Hamilelerin mide bulantısını önler. Cilt güzelliğini sağlar. Nekahat devresinin kolayca atlatılmasına yardımcı olur. Böbreklerdeki kum ve taşların düşürülmesine yardımcı olur. Besleyicidir.

    Vişne: İshali keser, ateşi düşürür. İdrar söktürür. Vücuda rahatlık verir.

    Vanilya: Vücudu kuvvetlendirir. Ateşi düşürür. Sinir bozukluğunu giderir. Hazmı kolaylaştırır. Bronşları temizler ve öksürük söktürür. Ruhi bunalımı geçirir.

    Yulaf: Çocukların hazım güçlüklerini giderir. Bedeni ve ruhi yorgunlukları giderir. İdrar söktürür. Vücuda rahatlık verir. Kandaki şeker miktarını düşürür. İktidarsızlığı giderir. Guatrı önler. Mide ve bağırsak bozukluklarını giderir.

    Zeytin: Zeytinyağı, safrayı artırır. Karaciğeri çalıştırır. Karaciğer ağrılarını keser. Sarılıkta faydalıdır. Eczacılıkta, bazı ilaçları hazırlamakta kullanılır. Yaprakları ve kabukları, yüksek tansiyonu düşürür. Kandaki şeker miktarını düşürür. Bağırsak solucanlarının düşürülmesine yardımcı olur. Taneleri de besleyicidir.





    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi mimayınkaff -- 18 Eylül 2006; 23:37:01 >
  • Ramazan’da çok yağlı, tuzlu ve tatlı besinlerden uzak durun

     Bilim/Kültür Haberleri....


    Ani mide gerginliği, tansiyon yükselmesi ya da aşırı hormon salgılanması gibi sorunlar yaşamak istemiyorsanız, İftar ve sahurda midenizi birden bire ve çok fazla yemekle doldurmayın.

    İZMİR - Yanlış beslenme alışkanlıkları özellikle ramazan ayında önemli sağlık sorunlarına neden olabiliyor. İftar ve sahurda mideyi birdenbire ve fazla yemekle doldurmanın sakıncalarına dikkat çeken uzmanlar, çok yağlı, tuzlu ve aşırı tatlı besinler yerine hazmı kolay, mide, bağırsak sisteminde uzun süre kalabilen lif ve selüloz içeren sebze, meyveler ile kepekli ekmek tercih edilmesini öneriyor.

    ‘MİDEYİ BİRDEN BİRE YEMEKLE DOLDURMAYIN’

    Beslenme ve Diyet Uzmanı Erkan Erdal, oruç tutmanın toksinleri temizleyici etki yaptığını belirterek, “Oruç tutan insanlar belirli bir şekilde beslendikleri için organizma bir ay dinleniyor. Bu da toksinlerin temizlenmesinde etkili oluyor” dedi. Erdal, iftar ve sahurda birden bire ve çok fazla yemekle mideyi doldurmamak gerektiğine de dikkat çekti. “Boş mideyi birden bire ve fazla yemekle doldurmak, ani mide gerginliğine, tansiyon yükselmesine ve nörolojik hormonların hızlı salgılanmasına yol açar. Bu sorunların yaşanmaması için İftardan sonra azar azar, iyi çiğneyerek ve sık aralıklarla yemek yenmelidir.”

    ‘ÖZELLİKLE KIZARTMALARDAN UZAK DURUN’

    Yemeklerin seçiminde çok yağlı, çok tuzlu ve aşırı tatlı besinlerden kaçınılması gerektiğini ifade eden Erdal, bunların yerine hazmı kolay, mide, bağırsak sisteminde uzun süre kalabilen lif ve selüloz içeren sebze, meyve ile kepekli ekmeğin tercih edilmesi gerektiğini söyledi. Erdal, “Özellikle kızartmalardan da uzak durulmasını öneriyorum. İftarda yemeğe hafif bir çorbayla başlanmalı, bağırsak problemi olanlar çorbalarına kepek ilavesi yapabilecekleri gibi, kepekli ekmek de tercih edebilirler. Etli veya etsiz, fazla yağlı olmayan sebze yemeği, yoğurt ve meyve, tatlı olarak ise sütlü tatlılar tercih edilebilir. Ayrıca iftar ile sahur arasında en az 1.5 litre su içilmesi gerekiyor” dedi.

    ‘SAHURA KALKMADAN ORUÇ TUTMAYIN’

    Erdal, protein içeriği fazla olan gıdaların, midenin boşalma üresini uzatarak, acıkmayı geciktirdiğini ifade ederek, “Sahurda kahvaltı şeklinde bir öğün düşünülebilir. Sahurda bol sıvı tüketilmesini ve meyve yenilmesini öneriyorum. Ramazanda yapılan beslenme hatalarından biri de sahura kalkmadan oruç tutulması. Bu durumda metabolizmanın hızı düşer ve buna bağlı olarak baş ağrısı, halsizlik gibi sorunlar yaşanır”dedi. Erdal, oruç tumanın bir zayıflama yöntemi olmadığına ve kilo almamak için mutlaka sahura kalkılması gerektiğine de dikkat çekti.


  • İlk Osmanlı parası satışa çıkıyor

     Bilim/Kültür Haberleri....


    Dünyanın en değerli paraları arasında gösterilen Abdülmecit dönemine ait el yazması kaime, İngiliz müzayede şirketi Spink tarafından 29 Eylül’de İngiltere’nin Başkenti Londra’da açık artırmayla satışa sunulacak.

    İZMİR - 1666 yılından bu yana müzayede düzenleyen ve Avrupa’nın bu alandaki en seçkin şirketlerinden olan Spink’in 29 Eylülde “Dünya Kağıt Paraları” başlığıyla gerçekleştireceği açık artırmada, Osmanlı döneminden kalma 68 parça kağıt para da koleksiyonerlerin beğenisine sunulacak.

    Bu paraların en önemlilerinden biri, 1840 yılında tedavüle çıkarılan 1000 kuruşluk el yazması kaime oluşturacak. Dünyada sadece iki tane olduğu bildirilen Osmanlı parası için Spink, tahmini olarak 55-75 bin pound (150-200 bin YTL) aralığında değer biçti.

    Spink’e ortağı Mehmet Tezçakın ile birlikte danışmanlık da yapan para koleksiyoneri Güçlü Kayral, açık artırmaya çıkarılacak Osmanlı parasının ilk tedavüle konulan para olduğunu belirtti. Kayral, şunları kaydetti:
    “Abdülmecit döneminde Tanzimat reformlarının finansmanına kaynak yaratmak amacıyla faizli kağıt para tedavül ettiriliyor. Londra’da satışa çıkarılacak bu kağıt paranın ilginç bir özelliği var, o da el yazması oluşu. O zamanki baskı teknikleri kullanılmadan hızlı bir şekilde ekonomiye değer, kazanç sağlasın maksadıyla el yazması, padişah mührü, nazım mührüyle birlikte sirküle ettiriliyor. El yazması kağıt üzerine yazılmış şeylerin bugüne kadar taşınmış örneklerini bulmak oldukça güç. Bu tertip paralardan günümüze bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar kupürler ulaşmış durumda.”

    Paranın, Türkiye’den satışa sunulduğunu ve sahibinin de Türk olduğunu ifade eden Kayral, yurt dışında satışa çıkarılmasının, içeride alıcısının bulunmamasından kaynaklandığını bildirdi.

    “BANKALARA ÇAĞRI”

    Bu kadar kıymetli bir değerin yurt dışında satışa çıkarılmasının çok üzücü olduğunu ifade eden Kayral, tarihi ve kültürel varlıklara sahip çıkılmasının önemine işaret etti. Kayral, bu tip değerlerin yurt dışında satın alınmasının, kültürel açıdan önemli sakıncalar taşıdığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
    “Yurt dışında bunu alanlar, müzeler ya da büyük koleksiyonerler, direkt bir eser, kaynak yaratma yoluna gidiyorlar. Bizim tarihimizi onlar yazıyorlar. Bu da büyük bir ayıp. Elimizde malzeme var, arşiv var, iş gücü var, ama bunları bir araya getirip yoğuracak bir kaynak yaratamıyoruz. Gönül ister ki Türkiye’de bu bilinç yerleşmiş olsun, kurumlar, kuruluşlar, sermayesi bol kişiler bu konuya el atsın ve bu değerler olması gereken yerde, yani kaynağında, ülkemizde değerlendirilsin. Sermaye sahipleri, özellikle bankalar, parayı kullanan, parayı araç yapmış kurumlar, borsa kurumları, bu tip kıymetlerin manasını daha iyi anlayabilirler diye düşünüyorum. Bu kurumların koleksiyon oluşturma, bununla ilgili bir akıl geliştirme yönünde gidiyor olması, bizim tarihimiz açısından büyük bir kazanç olacaktır. Aynı zamanda bunların sergilenmesi, paylaşılması da ciddî bir reklam unsuru. Bundan geri dönüş, katma değer sağlayacaklarından da eminim.”

    Kayral, Osmanlı parasına en çok İsrailliler ve Amerikalıların ilgi gösterdiğini belirtti. Bunun Osmanlı parasının koleksiyonerler için taşıdığı büyük değerden kaynaklandığını bildiren Kayral, şöyle devam etti:
    “Dünyada kıymeti en fazla iki ülkenin parası söz konusu. Birincisi Filistin. Çok kısa bir dönem ayakta kalmış ve çok kısa ve çok az sirkülasyonu olan paralar tedavül ettirmişler. İkinci olarak da Osmanlı İmparatorluğu madeni ve kağıt paraları. Bu, cidden dünyadaki bütün koleksiyonerlerin kıymet verdiği, değer verdiği malzemeler arasında yer alıyor.”


  • Karınca yuvasında isyan çıktı!

     Bilim/Kültür Haberleri....


    Bilim insanları, Arjantin kökenli bir karıncanın California’da yayılmasını önlemek için, karıncaların bazılarını casus gibi kullanarak birbirlerine düşürme yolunu seçti.

    NEW YORK - Arjantin’de yaşayan Linepithema humile türü karıncalar kimyasal bir salgı ile karşısındaki canlının dost veya düşman olduğunu sezinliyor. Hayvanlar kimyasal salgılar çıkararak birbirleriyle haberleşebiliyor. Ancak Arjantin’de yaşayan bu karıncanın çıkardığı kimyasal salgı, diğer hayvanlardan farklı olarak buharlaşmıyor. Karıncalar birbirlerine fiziksel temasla bu salgıyı kokluyor.

    ABD’li bilim insanları, Arjantin’e özgü bu karınca türünün ABD’nin California eyaletinde istilacı bir şekilde yayılmaya başladığını ortaya çıkardı. Karıncaların 1890’larda gemi yoluyla Kuzey Amerika’ya taşındığı tahmin ediliyor. University of California-Irvine uzmanları, bu karıncaların birbirlerini kimyasal salgılarından tanıdığını ve farklı coğrafyada yabancılık çekmediklerini belirtiyor. Bilim insanları, bu türün California’ya özgü karınca türleri öldürerek, yerinden edeceğinden kuşku duyuyor.

    FARKLI KİMYASAL SALGIYA DÜŞMANCA TAVIR

    University of California-Irvine biyoloğu Neil Tsutsui ve ekibi, Arjantin karıncalarının kimyasal salgılarının bir türevini üreterek bunu karıncaların üstüne sürdü. Karıncaları türev madde ile kaplamak için hayvanlar teker teker tüplere kondu, 90 saniye boyunca dönen tüpün içinde bekletildi. Bunda amaç, Arjantin karıncaları arasındaki iletişimi bozmak. Türev kimyasalı taşıyan karınca daha sonra arkadaşlarının yanına bırakıldığında, diğer karıncaların üstüne saldırdığı, ısırdığı ve bacaklarını kopardığı gözlemlendi. Kimyasal salgılarını tanıyamayan karıncalar birbirlerinin düşman algılayor ve saldırmaya başlıyor.

    Bilim insanları Arjantin tipi karıncaların istilasının California’daki ekosistemi alt üst edeceği görüşünde. Örneğin, bölgedeki bazı sürüngenler yerel karıncalarla besleniyor, Arjantin tipi karıncaların yerel türdeşlerini yok etmesi halinde, besin zincirinin bir katmanındaki sürüngenler de yemsiz kalacak.


  • Endonezya’da biyoçeşitlilik hazinesi

     Bilim/Kültür Haberleri....


    Endonezya’nın Papua adası açıklarında denizaltı araştırmaları yapan bilim insanları, yüzgeçleriyle deniz tabanında yürüyen bir köpekbalığı cinsine rastladı.

    BANGKOK - Conservation International adlı çevre kuruluşu uzmanları, Endonezya açıklarında deniz tabanında 52 yeni canlı türü keşfetti. Bu canlıların bazıları balıkçıların kullandığı dinamit nedeniyle soyu tükenme tehlikesi içinde olduğu belirtiliyor. Araştırma Raja Ampat yarımadası ve FakFak-Kaimana kıyı şeridini kapsıyor.

    Araştırmayı yürüten Conservation International uzmanı Mark Erdmann, yaklaşık 120.000 kilometre kare’lik bir alana yayılan Endonezya-Papua arasındaki bölgenin denizaltı canlı zenginliği açısından dünyanın en önemli noktalarından biri olduğunu belirtiyor.

     Bilim/Kültür Haberleri....

     Bilim/Kültür Haberleri....


    Kaynak: Araştırma Journal of Ichthyology and Aquatic Biology dergisinde yayımlandı.
    Kaynak
  • İftarda sigara ‘balyoz’ etkisi yapıyor

     Bilim/Kültür Haberleri....


    Ramazanda tutulan oruç nedeniyle gün boyu nikotin almayan vücuda, iftarla birlikte üst üste yakılan sigarayla nikotin yüklenmesi normal günlerdeki içicilikten daha fazla zarar veriyor.

    ADANA - Türk Kanser Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlhan Tuncer, iftarı bile sigara ile açan aşırı tiryakilerin olduğunu, önemli bölümünün de iftarı açtıktan hemen sonra gün boyu nikotinsiz kalmanın acısını çıkarırcasına üst üste sigara içtiğini ifade ederek şunları söyledi:

    “Gün boyu nikotin almayan vücuda yapılan nikotin yüklemesi ‘balyoz’ etkisi yaratıyor. Çünkü, gün boyu aç kalan vücutta kan şekeri önemli ölçüde düşüyor, bunun üzerine bir de hızla verilen nikotin ve diğer zararlı maddeler eklenince sert bir cisimle vurulmuş gibi baş dönmesine neden oluyor.”

    Prof. Dr. İlhan Tuncer, iftarda sigara içimiyle gün içinde değerleri düşmüş olan nikotin ve diğer maddelerin yoğunluklarının hızla artmasının tüm damar sisteminin dengesini de bozduğuna dikkati çekerek “Bu durum, kalp rahatsızlığı olanlarda kalp krizine kadar varan olumsuz sonuçlara zemin hazırlayabiliyor. Bunun yanı sıra beyin damarlarını da tıkayan nikotin, nörolojik rahatsızlıkları da tetikliyor” dedi.

     Bilim/Kültür Haberleri....


    “BİR KEZ DENEYİN”

    Tuncer, tiryakilerin, ramazanı sigarayı bırakmak için bir başlangıç noktası olarak değerlendirmeleri gerektiğini belirterek “Bir kez deneyin... Zaten gün boyu nikotin almayan vücut, iftardan sonra da alınmadığında gün geçtikçe alışacaktır. Sigaranın bırakıldığı ilk günlerde nikotinin yokluğu vücutta hissedilir, ancak ilerleyen günlerde bu etkiler yok olur” dedi.

    Tiryakilere iftardan sonra sigara yakmak yerine kuruyemiş yemeyi, meyve suyu içmeyi ya da sakız çiğnemeyi öneren Tuncer, “Sigara tiryakileri, bu alışkanlıklarından vazgeçemiyorlarsa en azından iftar sonrası bol sıvı tüketmeli” dedi.

    Tuncer, sigara tiryakilerinin ramazanda bir başka şikayetlerinin ise yoğun baş ağrıları olduğuna dikkati çekerek şunları söyledi:
    “Ramazanın ilk günlerinde ortaya çıkan baş ağrısı, genellikle kafeinin ve nikotinin eksikliğine bağlı olarak gelişir. Sabahları kahve ve sigara içmeye alışık olanlar özellikle bu şikayetleri daha yoğun yaşarlar. Bunun için ramazana bir iki hafta kala sigara ve kahve tüketimi azaltılmalıdır. Kolalı içeceklerden uzak durulmalıdır. İftardan sonra bol meyve çayı tercih edilebilir.”





    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi mimayınkaff -- 23 Eylül 2006; 20:25:31 >
  • Rekorlar bir gün bitecek mi?

     Bilim/Kültür Haberleri....


    İnsan performansının sınırları merak konusu olmaya ve sporcuların, daha ne kadar güçlü, ne kadar hızlı ve ne kadar dayanıklı olabileceği, bilim insanları tarafından araştırılmaya devam ediyor.

    ANKARA - Başarı, ün, para ve kariyer hırsı, sporcuları her geçen gün farklı yöntemler denemeye itiyor. Sporculara zaman zaman kalıcı zararlar veren, hatta ölümlere yol açan dopingin, neredeyse kullanılmadığı branş kalmazken, “rekorlar bitecek mi, bitmeyecek mi” tartışması gündemdeki yerini koruyor. Hacettepe Üniversitesi Spor Bilimleri ve Teknolojisi Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Caner Açıkada, bazı araştırmalar yaptıklarını belirtti ve “Rekorlar elbette ilerlemeye devam edecek. Bir sınırı olacak ancak şu anda o sınırın ne olacağını biz de bilemiyoruz” dedi.

    ‘BAYANLAR 100 METREDE SONA YAKLAŞILDI’
    1908 yılından bu yana atletizmde bazı branşlarda kırılan rekorları matematiksel yöntemlerle incelediklerini ve ileriye dönük tahmin yürüttüklerini belirten Prof. Dr. Açıkada, “Rekorlar ilerlemeye devam edecek. Bir sınırı olacak ancak şu an o sınırın ne olacağını biz de bilmiyoruz. 10.49 olan 100 metre bayanlar dünya rekorunun duraksama noktasına geldiğini görüyoruz. Ancak erkekler 100 metre rekorunun 9.77’den 9.75’e inebileceği tahmin ediliyor. Aynı şekilde 1500 metre bayanlar derecesinin 3.50.46’dan 3.32.46’ya, maraton derecesinin ise 2.12.25’den 2.05.09’a kadar inebileceğini tahmin ediyoruz. Erkekler 1500 metrede şu anki derece 3.26.00’ken, 3.09.63’e, maraton derecesi ise 2.04.55.00 iken 1.49.09.00’a çekilebilir” dedi.

    ‘DOPİNG HER ZAMAN VAR OLACAK’
    Rekorların nasıl gelişeceği ve derecelerin nereye kadar ineceği tahminlerinin, birçok bilinmeyen etken nedeniyle çok sağlıklı yapılamadığına dikkati çeken Açıkada, “Ancak tüm çabalara rağmen rekorlar duraksama noktasına gelecek” dedi. Açıkada, dopingin bu konuda çok başvurulan bir yöntem olduğunu ifade etti. “Doping, alınan bütün tedbirlere rağmen hala gündemde. Bir yol kapanınca başka bir yolu deneme eğilimindeyiz. Şu an çok revaçta olan bir konu da genetik doping. İnsanoğlu sürekli arayacak, hiçbir zaman bir sınır olduğunu bilmeyecek.”

    ‘ORGANİZMA BASKIYA UYUM SAĞLAR’
    Halter Federasyonu Başkanı Dr. Hasan Akkuş ise, organizmanın baskı altına alındığında bir süre sonra bu baskıya uyum sağladığını ve ne kadar fazla ağırlık yüklerseniz bir süre sonra daha fazla ağırlık kaldırdığını söyledi. Bünye 100 kiloya uyum sağladığında antrenman yükünü de artırdıklarını kaydeden Akkuş, “Bu uyumun sınırları nereye kadardır bilmiyorum. 100 yıl önce 100 kilo kaldıran bir sporcu o zaman (herkül) diye anılıyordu. Kaldı ki artık 50 kiloluk bir sporcu 100 kilo kaldırıyor. Şu anki sınırlar 260 kiloyu aşmış durumda. Bunların sonunu koyamıyoruz” dedi.

    Akkuş, antrenman ve spor biliminin gelişimiyle her gün yeni sınırlar ortaya konduğunu belirterek,”Bu artışın sonu görünmüyor, çünkü insan organizmasının uyumu mükemmel. Çok iddialı olabilir ama uyumun da sonsuz olduğunu söyleyebilirim. Kullandığımız araçlar her gün gelişiyor. 200 yıl sonra bunların çok üstünde dereceler yapılacaktır. Sporda performans bir meydan okuma aracı olduğu sürece rekorlar devam edecektir ama ne zamanki insanın fiziki gösterileri anlamsız hale gelir, o zaman kimse dereceleri artırmak için uğraşmayacaktır” dedi.

    ‘GEN DOPİNGİ TARTIŞMASI’
    Akkuş, Gen Dopinginin bazı çevrelerce etik bulunmadığını, ancak gen müdahalesiyle yorgunluğun azaltılabileceğini ve geciktirilebileceğini ifade etti. “Kasın antrenmana uyum süreci hızlandırılabilir. Etik bulmasak da ilerki zamanlarda buna ilişkin düşüncelerimiz değişebilir. Bu çalışmalar başladı ve devam edecek.”


  • İftarda hızlı ve fazla yemeyin

     Bilim/Kültür Haberleri....


    Aşırı yağlı kızartma ve kavurmalar ile hamur tatlıları, şekerleme ve aşırı tatlı besinlerden uzak durun, tatlı olarak sütlaç, keşkül, güllaç gibi sütlü tatlılar tercih edin. Sıvı alımına önem verin, iftar ile sahur arasında 10 su bardağı su için...

    ANKARA - Sağlık Bakanlığı, vatandaşları Ramazan ayında sağlıklı beslenme konusunda uyardı. Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğünden yapılan açıklamada, oruç tutan kişilerin Ramazan ayı süresince yeterli ve dengeli beslenme konusunda dikkatli olmaları gerektiği belirtildi.

    Ramazan ayı süresince yetersiz, bilinçsiz ve dengesiz beslenmenin sağlık sorunlarına yol açtığı vurgulanan açıklamada, oruç tutan bazı vatandaşların, gün boyu aç kalacakları düşüncesiyle iftar veya sahurda gereğinden fazla ve hızlı yemek yemelerinin, hazımsızlık, mide ağrısı, kabızlık, kan şekeri ve tansiyonda ani yükselmelere neden olduğu belirtildi.


    Açıklamada, bu tür sağlık sorunlarından uzak kalabilmek için; iftar ve sahurda yavaş yavaş ve azar azar yemek yenilmesi, yemeklerin ağızda iyi çiğnenmesi gerektiği ifade edildi.


    İftar yemeğine çok sıcak veya çok soğuk olmayan hafif bir çorbayla başlanılması önerilen açıklamada, çorbanın ardından etli veya etsiz fazla yağlı olmayan bir sebze yemeği, yoğurt, meyve veya tatlının tüketilmesinin sağlıklı beslenme açısından doğru olacağı kaydedildi.


    Tatlı olarak sütlaç, keşkül, güllaç gibi sütlü tatlıların tercih edilmesi tavsiye edilen açıklamada, oruç tutan vatandaşlara yönelik şu uyarılarda bulunuldu:
    “Ramazan ayı süresince yeterli ve dengeli beslenin. Yeterli ve dengeli beslenme; dört besin grubunda bulunan besinlerin yeterli miktarda tüketilmesiyle sağlanır. Bu besinler; süt grubunda yer alan süt, peynir ve yoğurt, et grubunda yer alan et, tavuk, yumurta ve kuru baklagiller, sebze ve meyve grubu ile tahıl grubuna giren ekmek, bulgur, makarna, pirinç, mısır ve tarhanadır. Bu besinlerin önerilen tüketim miktarları oruç tutan kişiye özgü olarak değişmekte, bireyin yaşı, cinsiyeti ve fiziksel aktivite durumu bu oranları etkilemektedir. Ramazan ayında 3 öğün beslenme düzeni 2 öğün olarak değişmekte, sabah kahvaltısının yerini sahur, akşam yemeğinin yerini iftar almaktadır. Bu nedenle iftar ve sahur arasına konulan ara öğünler ile dengeli beslenme sağlayın. Aşırı yağlı kızartma ve kavurmalar ile hamur tatlıları, şekerleme ve aşırı tatlı besinlerden uzak durun. Kolay hazmedilen, mide-bağırsak sisteminde uzun süre kalabilen sebze, meyve ve kepekli ekmek gibi posalı besinler ile besin değeri yüksek gıdaları tercih edin.”


    “SAHURA KALKMAMAK SAĞLIK SORUNLARINA YOL AÇIYOR”
    Sahura kalkmadan oruç tutulmasının aç kalma süresini artırdığı, halsizlik, baş ağrısı, yorgunluk, tansiyon ve kan şekerinin düşmesi, verimsizlik, depresyon, konsantrasyon güçlüğü ve dikkatte azalmaya neden olduğu vurgulanan açıklamada, sahur yemeğinde midenin boşalma süresini uzatarak acıkmayı geciktiren; yumurta, süt, yoğurt, peynir ve kuru fasulye, nohut, mercimek tüketilmesi önerildi.


    Sahurda aşırı yağlı, tuzlu ve ağır yemeklerle unlu gıdalardan uzak durulması gerektiği belirtilen açıklamada, zeytin, meyve, çiğ sebze, reçel gibi gıdaların sahurda tüketiminin yararlarına dikkat çekildi.

    Ramazan ayında sıvı alımına önem verilmesi ve iftar ile sahur arasında 10 su bardağı su içilmesi tavsiye edilen açıklamada, aşırı çay, kahve ve asitli içeceklerin yerine taze sıkılmış meyve suyu ve komposto tüketilmesi önerildi.


  • Sigara üreticilerine light davası

     Bilim/Kültür Haberleri....


    Amerikan Federal Mahkemesi, light sigara kullanıcılarının sigara üreticilerine dava açabilmesine izin veren başvuruyu kabul etti.

    Kararla tazminat taleplerinin 200 milyar doları bulabileceği tahminleri yapılıyor.

    LONDRA - Amerikan Federal Mahkemesi, “light” sigara kullanan ancak zararlarını gören kullanıcıların bir araya gelerek, dava açmasına izin veren başvuruyu kabul etti. Böylece light sigara kullanıcılarının, Philipp Morris, RJ Reynolds VE British American Tobacco şirketlerine dava açmasının yolu da açılmış oldu.

    Tazminat davasının gerekçesi, bu şirketlerin, light sigaranın sağlığa daha az zararlı olduğu yönünde, yanlış bir kanıya neden olmaları. Davacıların, topluca açtıkları tazminat davalarını kazanmaları durumunda sözkonusu şirketlerden yaklaşık 200 milyar dolar tazminat alabilecekleri belirtiliyor.

    Şirketlerin sağlık risklerini bildikleri halde light sigaraları sanki daha az zararlıymış gibi pazarladıkları öne sürülüyor.

    Kararı temyiz edeceklerini bildiren sigara şirketleri tüketicilerin içecekleri sigara konusunda nasıl bir bilgiyi dikkate aldıklarını bilmenin imkansız olduğunu savunuyor.

    Müştekilerden Barbara Schwab’ın adıyla anılan Schwab davasında, şikayet sahipleri; Philips Morris, Reynolds, British American Tobacco, Liggett ve Lorillard şirketlerini, gelirleri azalmasın diye “hafif” sigaranın zararları konusunda tüketiciyi kandırmakla suçluyor.

    Avukatlardan David Michael Hausfeld, şirketlerin “ölüm sattıklarını anladıklarını” öne sürdü.


  • Alerjiye yol açmayan kedi üretildi

     Bilim/Kültür Haberleri....


    Dünyanın ilk özel olarak üretilmiş kedileri ABD’de satışa sunuldu.

    LONDRA - ABD’li biyoteknoloji şirketi Allerca, alerjik tepkileri tetikleyen belli bir protein türünün azaltıldığı kediler üretmeyi başardıklarını belirtti. Bu özel cins kediler, alerjik kişilerde göz kızarıklığı, hapşırık hatta alerjik astım gibi sorunlara yol açmıyor. Ancak uzmanlar, şiddetli alerjiden muzdarip kişiler dışında sonuç alabildiklerini belirtiyor.

    Yaklaşık dört bin ABD doları fiyat biçilen kedileri edinmek isteyenler çok önceden sıraya girdi.
    Allerca, ilk siparişleri 2004 yılında aldı.

    NASIL BİR YÖNTEM İZLENDİ?

    Allerca şirketi, alerjiye yol açan ve kedilerin salya, tüy ve derilerinde bulunan glycoprotein Fel d1 adlı proteini bünyesinde barındırmayanları bulmak için çok sayıda kediyi teste tabi tuttu. Bu kediler daha sonra alerjiye yol açmayan cinsin üretilmesi amacıyla kullanıldı.

    Allerca şirketinden Steve May, BBC’ye yaptığı açıklamada, zaman alan bir yöntem olsa da, bu kedileri doğal yollardan ürettikleri açıklamasını yaptı. May, 50 bin kediden birinde böyle bir gen değişikliğinin görüldüğünü belirtti.

    Sadece ABD’de 38 milyon aile evinde kedi besliyor.

    Dünya genelinde insanların yüzde 35’inin kedi alerjisi olduğu tahmin ediliyor.





    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi mimayınkaff -- 26 Eylül 2006; 13:01:51 >
  • Sigara, bebeği savunmasız bırakıyor

     Bilim/Kültür Haberleri....


    Hamilelikte sigara içmek, bebeğin bağışıklık sistemini zayıflattıyor.

    LONDRA - Sigara içenlerin çocuklarının solunum yolu enfeksiyonlarına daha çok yakalandığı biliniyordu ancak bunun nedeni bilinmiyordu. Avustralyalı bilim adamları, anneleri hamilelikte sigara içen 60 bebekle anneleri sigara içmeyen veya bırakmış olan 62 bebeği karşılaştırdılar.

    Bilim adamları, sigaranın, bebeğin bağışıklık sistemindeki, bakterileri tanıyan ve bunlarla mücadele eden alıcı sinirlerde değişiklik meydana getirdiğini saptadılar.

    Bulguları “Europian Respiratory Journal”da yayınlayan bilim adamları, ceninin sigaraya maruz kalmasının doğuştan gelen bağışıklık sistemini zayıflattığını ve sonradan kazanılan bağışıklık sisteminin gelişmesini yavaşlattığını saptadıklarını bildirdiler.


  • Kuşların kardeş kavgası öldürüyor

     Bilim/Kültür Haberleri....


    Kuşlar, annelerinin yuvaya getiridği yem için birbirleriyle kavga edebiliyor. Üstelik, insanlardan farklı olarak bu kavgalarda kardeşler bibrirlerini yuvadan aşağı iterek öldürebiliyor.

    NEW YORK - Bilim insanlarına göre, kardeş kavgası insanlara özgü değil. Kuşlar da, yem kapabilmek için birbirleriyle kavga etmekten kaçınmıyor. Kavgayı kazanan kardeş, annenin yuvaya getirdiği yemi ilk yiyen oluyor. Alp Dağları’na özgü kuşları inceleyen bilim insanları, yuvanın kalabalıklaşmasının kavgayı artırdığını tespit etti. Kavgayı kaybeden kuş ise yuvadan düşüyor ve bu düşüş genellikle küçük kuşlar için öldürücü olabiliyor.

    Glasgow Üniversitesi’nden Pierre Bize ve Lausanne Üniversitesi’nden Alexandre Roulin, İsviçre’nin Bienne ve Solothurn kentlerindeki yuvaları inceledi. Uzmanlar, deney için her yuvada 4 kuş olmasını sağladı, bunun için gerekirse yuvaya dışardan gelen kuşlar ayıklandı. Araştırmada, kalabalık yuvalarda kavgaya bağlı yuvadan düşme olayı daha sık görüldü.

    YEM YETMEYİNCE KARDEŞ KAVGASI KAÇINILMAZ

    Kuşlar arasında kardeş kavgası, anne kuşun yuvaya dönüşte yem getirmesiyle başlıyor. Yavru kuşlar, annenin ağzındaki böceği ilk kapan olmak için birbirlerine giriyor. Kardeş sayısının artması, yemin yetersiz olmasına, dolayısıyla da kavganın şiddetlenmesine neden oluyor. Araştırma, fiziksel olarak daha zayıf kuşların, kavgalarda daha sert davrandığını vurguluyor; bu durumda kendi aralarında mücadeleye alışan yavru kuşlar hayata da kendilerini daha iyi hazırlamış oluyor.


    Araştırma Animal Behavior dergisinde yayımlanmıştır.
    Kaynak

  • Araştırmacılar, normal şartlarda birbirlerini şiddetli bir patlamayla yok etmesi gereken madde ve antimaddeyi bütünleştirmeyi başardı.İsviçre’nin Cenevre kentindeki CERN partikül fizik laboratuvarında yapılan deneyde, madde ve antimaddeyi bütünleştirmenin yeni bir yolunu buldu. Deneyde ortaya çıkan ‘sentez-madde’, proton ve protonyum adı verilen antiprotonlardan oluşuyor.CERN uzmanları söz konusu deneyin bir benzerini 2002’de gerçekleştirmiş, ancak sonuçları bilimsel kesinlikle anlaşılamamıştı. Antiprotonlar ve positronlar (elektron ile kütlesi aynı olup, zıt yüklü parçacıklar) aynı manyetik kafes içine sıkıştırılmıştı. Bu deneyde açığa bir miktar anti-hidrojen çıkmıştı.



    BİRKAÇ MİKROSANİYELİK BARIŞ

    CERN araştırmacıları aynı deneyi tekrar ettiler, ancak bu kez açığa farklı bir hibrit madde çıktı. Deneyi gerçekleştiren İtalya’nın Brescia Üniversitesi’nden Evandro Rizzini’nin yorumuna göre, bazı antiprotonlar hidrojendeki iyonize moleküllerle reaksiyona girdi ve proton çekip çıkardı. Bu proton-antiproton birlikteliği sadece birkaç mikrosaniye boyunca varlığını sürdürdü. Protonyum üretmek için, normal şartlarda şiddetli patlamalar gerekiyor. Söz konusu deneyde proton-antiproton sistemi, böyle güçlü patlamanın önünü kesiyor. Bilim dergisi Physical Review Letters‘ta (vol 97, no 153401) bir makale yayımlayan araştırmacılar, böylece protonyum çıkarmanın alternatif bir yolunun bulunduğunu yazdı.
  • 
Sayfa: önceki 678910
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.