Şimdi Ara

Attila İlhan'ı kaybettik.. Kaybolan nesiller olmasın! (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
66
Cevap
0
Favori
1.316
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 1234
Sayfaya Git
Git
sonraki

Attila İlhan'ı kaybettik.. Kaybolan nesiller olmasın!


(En Son Oy Tarihi: 21.1.2009)
Giriş
Mesaj
  • ATTİLA OLACAK ATTİLAAAAAAAAA
  • Unutmayacağız seni görüşlerini hep yaşatacağız Atilla İlhan rahat uyu.....
     Attila İlhan'ı kaybettik.. Kaybolan nesiller olmasın!

     Attila İlhan'ı kaybettik.. Kaybolan nesiller olmasın!

     Attila İlhan'ı kaybettik.. Kaybolan nesiller olmasın!

     Attila İlhan'ı kaybettik.. Kaybolan nesiller olmasın!




  • allah rahmet eylesin başı sağolsun
  • allah rahmet eylesin... değerli bi insandı
  • Bu ülkenin görüp göreceği en güzel insanlardan, gerçek aydınlardan biriydi..Allah rahmet eylesin


    Lili Marlen şiiri...Aynı zamanda bu şiiri Ahmet Kaya besteleyip yorumlamıştır

    Lili Marlen

    önce dişlerimiz döküldü
    sonra saçlarımız
    ardından birer birer arkadaşlarımız
    şu canım dünyanın orta yerinde
    bir başına yapayanlız
    kırılmış kolumuz kanadımız
    tatlı canımızdan usanmışız...

    akşam olur mektuplar hasretlik söyler
    zagrep radyosunda lili marlen türküsü
    siperden sipere ateş tokuşturanlar
    karanlıkta dem tutan ishak kuşu

    bu civarlarda benim bir cennet mekanım olacak
    aslan sıfatlı coni, hisar boylu silahşör
    arkasında mısır, el kahire
    ehramlar cana can katan nil
    cüzzamlı dilenci trahomlu insane
    sağında mavi gözlü dilber akdeniz
    solunda çöl
    ve balta girmemiş orman...

    biz insanlar yemin ettik imanımız var
    hürriyet için hürriyet aşkına
    savulacak dönem
    savulacak düşman
    dehrin cefasını cektik
    sefasını süreceğiz...

    biz dünyalılar yemin içtik imanımız var
    hürriyet için hürriyet aşkına
    savulacak dönem
    savulacak düşman
    dehrin cefasını cektik
    sefasını süreceğiz...

    biz sudanlılar kıbleye karşı namaza duranlar
    aragon'dan bıçak gibi çekilmiş yedi misra
    sidney'den bir muhalif ruzgar...

    akşam olur mektuplar hasretlik söyler
    zagrep radyosunda lili marlen türküsü
    dost ağlar karanfilim
    dost ağar karanfilim
    marş söylemeden ölmek bize yakışmaz

    akşam olur mektuplar hasretlik söyler
    zagrep radyosunda lili marlen türküsü
    dost ağlar karanfilim
    dost ağlar karanfilim
    marş söylemeden ölmek bize yakışmaz

    ve biz gene yıldızlara bakarız
    ve yine yıldızlar bize bakar

    duadır güneş bath olasın civan oğlum
    hürriyet için dipçik tutan el dert görmesin


    Atilla İlhan



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Aguney -- 11 Ekim 2005, 13:06:03 >




  • quote:

    Orjinalden alıntı: kibarfeyzo

    />


    ne diyorsun_??????
  • yazık oldu milliyetçi adamdı.
  • Şair - yazar Attila İlhan hayatını kaybetti

    Şair - yazar Attila İlhan hayatını kaybetti.
    Gece saatlerinde evinde hayatını kaybeden 80 yaşındaki Attila İlhan'ın yarın İstanbul'da toprağa verilmesi planlanıyor.

    Hayatı

    Ünlü şair ve yazar Attila İlhan, 50 yılı aşkın süreyle Türk edebiyatına şiir, roman ve deneme gibi eserleriyle hizmet verdi.
    Maçka’daki evinde 80 yaşında vefat eden İlhan, "Ben Sana Mecburum", "Ayrılık Sevdaya Dahil" gibi ünlü şiirleriyle edebiyatla ilgilenen, ilgilenmeyen geniş kitlelerin gönlünü kazandı.
    Ünlü oyuncu Çolpan İlhan’ın ağabeyi İlhan, İzmir’in Menemen ilçesinde 1925 yılında doğdu.
    Attila İlhan, ilk ve orta öğreniminin büyük bölümünü İzmir ve babasının işi dolayısıyla gittikleri farklı bölgelerde tamamladı.
    İzmir Atatürk Lisesi 1. sınıfındayken mektuplaştığı bir kıza yazdığı Nazım Hikmet şiirleriyle yakalanmasıyla 1941 yılında 16 yaşındayken tutuklanan İlhan, okuldan uzaklaştırıldı. Üç hafta gözetim altında kalan İlhan, 2 ay hapiste yattı. Attila İlhan, "Türkiye’nin hiçbir yerinde okuyamayacağına" dair belge verilince, eğitim hayatına ara vermek zorunda kaldı. İlhan, Danıştay kararıyla 1944 yılında okuma hakkını tekrar kazandı ve İstanbul Işık Lisesi’ne yazıldı.
    Attila İlhan, lise son sınıftayken "CHP Şiir Armağanı"nda "Cebbaroğlu Mehemmed" şiiriyle ikincilik ödülünü pek çok ünlü şairi geride bırakarak aldı.
    Daha sonra İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne kaydolan İlhan’ın, bu yıllarda "Yığın ve Gün" gibi dergilerde ilk şiirleri yayınlanmaya başladı. İlhan, 1948’de ilk şiir kitabı "Duvar"ı kendi imkanlarıyla yayınladı.
    1949 yılında üniversite ikinci sınıftayken "Nazım Hikmet’i kurtarma hareketine" katılmak üzere ilk kez Paris’e giden İlhan, 1951 yılında "Gerçek" gazetesinde bir yazısından dolayı kovuşturmaya uğrayınca yine Paris’e gitti.
    Yurda döndükten sonra Hukuk Fakültesi’ne devam eden, ancak son sınıfta gazeteciliğe başlamasıyla beraber öğrenimini yarıda bırakan İlhan’ın sinemayla olan ilişkisi, yine bu dönemde 1953’te Vatan Gazetesi’nde sinema eleştirileri yazmasıyla başladı.
    Sekiz yıl İzmir’de kaldığı dönemde "Demokrat İzmir" gazetesinin başyazarlığını ve genel yayın yönetmenliğini yürüten İlhan, 1973’te Bilgi Yayınevi’nin danışmanlığını üstlenerek Ankara’ya taşındı.
    Başkentte 1981 yılına kadar kalan İlhan, "Fena Halde Leman" adlı romanını tamamladıktan sonra İstanbul’a yerleşti. Burada gazetecilik serüvenine Milliyet ve Gelişim Yayınları ile devam eden İlhan, bir süre de Güneş ve Meydan gazetelerinde yazılar yazdı.
    Attila İlhan, 1996 yılından itibaren de köşe yazılarını Cumhuriyet gazetesinde sürdürdü.



    TRT2 YETİM KALDI




  • Türkiye'nin başı sağolsun. Naylondan değil gerçek bir aydın, gerçek bir vatanseverdi. Geriye hepimize ışık tutacak yazıları, şiirleri, kitapları ve röportajları bıraktı.

    Ülkemizin AB masalıyla bir 20 yıl daha uyutulmaya ve peşkeş çekilmeye çalışıldığı bu günlerde kaybı çok üzücü.
  • İnanamıyorum,hala şoktayım...Az önce Kanaltürk'te gördüm.Çok ama çok yazık oldu.Onu bu kadar geç keşfetmeme yanıyorum.




    Bu arada ölüm sebebini bilen var mı?






  • yaşlıydı ecelinden olsa gerek ama cidden bu kadar mübarek bir ayda vefat ettiği için bir nebze mutluluk duydum bu arada bi arkadaşta söylemişadı atilla değil Attila İLHAN olacak

    Bütün ibadetler namz kılmayla olmaz bu tür insanların da bize yaptırdığı büyük ibadetler ver Peygamber efendimiz bile okumaya ne kadar önem verdiğini düşünecek olursak cidden çok büyük bir değeri kaybettiğimizi daha iyi anlarız
  • Kalp Yetmezliğinden Vefat Etmiş

    quote:


    "Türk Milleti sakin,sessiz ve vakurdur.Kolay kolay konusmaz ama yeri
    zamani gelince konusur ve tam konusur..."

    Büyük şair ve yazarımız Attila İlhan’la tam bir hafta önce, Taksim'de The Marmara Otelinin Pastanesinde konustum. Pastanenin köşesinde tek başına oturuyordu. Bir arkadaşımla gidip yanına oturduk sevindi, yüzü güldü.

    "Seninle işten beraber atildik değil mi ? Çok işsiz var çok bunun sonu kötü" dedi.

    Oldukça zayıflamıştı, halsizdi fotoğraf için yüzünü dönmekte bile zorlandı. Sebebini sordum:

    "Hastayım, aslında çok daha kötüydüm. Beni ilaçlar çok kötü yaptı. Ama Allah’tan başka doktorlarda var! Bazı ilaçlarımı kestiler de biraz iyileştim. Bu gördüğünüz düzelmiş halim. İlk kez sokağa çıktım...”

    Attila İlhan verilen ilaçların gözünde biriktiğini bunu ir doktorun farkettiğini ve ilaçları kestiğini söyledi.

    Ardından “benim soyum ayakta ölür. Öyle alttan alma filan olmaz bizde. Tüm ailem kalp yetmezliğinden öldü ben de öyle öleceğim” dedi. Ve öyle de öldü.

    Allah rahmet eylesin.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Cehennemden_Cennete -- 11 Ekim 2005, 15:36:07 >




  • ...Ayrılmadım. Yanındaydım. Akşam saat 21.00’e kadar iyiydi. Ne olduysa ondan sonra oldu. Birden bire bir şişkinlik geldi. ilaçlarını aldı. Başım dönüyor ve kendimi iyi hissetmiyorum dedi. Sonra da olan oldu. O sırada yanındaydım. Yalvardım, ambulans çağırmak için. Hastaneye gitmem dedi. Zaten ambulans gelene kadar her şey bitti. İlk ağrı geldikten sonra biraz toparlandı. Sonra kaybettik. Her şeyi yaptık kurtaramadık....
    Evet artık Attila İlhan yok, artık cumartesi akşamlarımızın pek bir özelliği kalmadı. Ama geride çok şey bıraktı. Şariliğinin yanı sıra gerçekten çok şey biliyordu. Ve her programında ve kitabında ısrarla "Türk genci bunları bilmiyor, Türk genci okumalı..." der dururdu. Bundan sonra "yolculuk" Attila İlhan'sız devam edecek. Başımız sağolsun...
  • Şimdi herkes DAHA YENİ Mİ ANLADIN KIYMETİNİ diyecek ama ben yine de sorayım:
    Şaiirliği dışında,siyasi olaylarda yazdığı ve tavsiye edebileceğiniz kitapları var mı?
  • Allah rahmet eylesin walla... Bence Türkiye'nin sayılı ii şairlerinden biriydi kendisi..
  • Allah rahmet eylesin ölümünü kabullenmek cok zor gidiyor eski topraklar birerrr birerr
  • quote:

    Orjinalden alıntı: aceventura

    Allah rahmet eylesin walla... Bence Türkiye'nin sayılı ii şairlerinden biriydi kendisi..



    Şairliğini üstünde gerçek ve cesur bir aydın idi.Şimdikiler gibi şişeden aydın değildi.
  • Atilla İlhan'ın hayatı şöyle:

    "Atilla İlhan, 15 Haziran 1925'te Menemen'de doğdu. İlk ve orta eğitiminin büyük bir bölümünü İzmir ve babasının işi dolayısıyla gittikleri farklı bölgelerde tamamladı. İzmir Atatürk Lisesi birinci sınıfındayken mektuplaştığı bir kıza yazdığı Nazım Hikmet şiirleriyle yakalanmasıyla 1941 Şubat'ında, 16 yaşındayken tutuklandı ve okuldan uzaklaştırıldı. Üç hafta gözetim altında kaldı. İki ay hapiste yattı. Türkiye'nin hiçbir yerinde okuyamayacağına dair bir belge verilince, eğitim hayatına ara vermek zorunda kaldı. Danıştay kararıyla, 1944 yılında okuma hakkını tekrar kazandı ve İstanbul Işık Lisesi'ne yazıldı. Lise son sınıftayken amcasının kendisinden habersiz katıldığı CHP Şiir Armağanı'nda Cebbaroğlu Mehemmed şiiriyle ikincilik ödülünü pek çok ünlü şairi geride bırakarak aldı. 1946'ta mezun oldu. İstanbul Hukuk Fakültesi'ne kaydoldu. Üniversite hayatının başarılı geçen yıllarında Yığın ve Gün gibi dergilerde ilk şiirleri yayınlanmaya başladı. 1948'de ilk şiir kitabı Duvar'ı kendi imkanlarıyla yayınladı.

    1949 yılında, üniversite ikinci sınıftayken Nazım Hikmet'i kurtarma hareketine katılmak üzere ilk kez Paris'e gitti. Bu harekette aktif rol oynadı. Fransız toplumu ve orada bulunduğu çevreye ilişkin gözlemleri daha sonraki eserlerinde yer alan bir çok karakter ve olaya temel oluşturmuştur. Türkiye'ye geri dönüşünde sıklıkla başı polisle derde girdi. Sansaryan Han'daki sorgulamalar ölüm, tehlike, gerilim temalarının işlendiği eserlerinde önemli rol oynamıştır. Bir kaç kez gözaltına alındı.

    1951 yılında Gerçek gazetesinde bir yazısından dolayı kovuşturmaya uğrayınca Paris'e tekrar gitti. Fransa'daki bu dönem Attila İlhan'ın Fransızca'yı ve Marksizmi öğrendiği yıllardır. 1950'li yılları İstanbul - İzmir - Paris üçgeni içerisinde geçiren Attila İlhan, bu dönemde ismini yavaş yavaş Türkiye çapında duyurmaya başladı. Yurda döndükten sonra, Hukuk Fakültesi'ne devam etti. Ancak son sınıfta gazeteciliğe başlamasıyla beraber öğrenimini yarıda bıraktı. Sinemayla olan ilişkisi, yine bu dönemde, 1953'te Vatan gazetesinde sinema eleştirileri yazmasıyla başladı.

    1957'de gittiği Erzincan'da askerliğini yaptıktan sonra, tekrar İstanbul'a dönüş yapan Attila İlhan sinema çalışmalarına ağırlık verdi. Onbeşe yakın senaryoya Ali Kaptanoğlu adıyla imza attı. Sinemada aradığını bulamayınca, 1960'ta Paris'e geri döndü. Sosyalizmin geldiği aşamaları ve televizyonculuğu incelediği bu dönem, babasının ölmesiyle birlikte yazarın İzmir dönemini başlattı. Sekiz yıl İzmir'de kaldığı dönemde, Demokrat İzmir gazetesinin başyazarlığını ve genel yayın yönetmenliğini yürüttü. Aynı yıllarda, şiir kitabı olarak Yasak Sevişmek ve Aynanın İçindekiler serisinden Bıçağın Ucu yayınlandı. 1968'te evlendi, 15 yıl evli kaldı.

    1973'te Bilgi Yayınevi'nin danışmanlığını üstlenerek Ankara'ya taşındı. Sırtlan Payı ve Yaraya Tuz Basmak 'ı Ankara'da yazdı. 81'e kadar Ankara'da kalan yazar Fena Halde Leman adlı romanını tamamladıktan sonra İstanbul'a yerleşti. İstanbul'da gazetecilik serüveni Milliyet ve Gelişim Yayınları ile devam etti. Bir süre Güneş Gazetesi'nde yazan Attila İlhan, 1993-1996 yılları arasında Meydan Gazetesi'nde yazmaya devam etti. 1996 yılından beri köşe yazılarını Cumhuriyet Gazetesi'nde sürdürdü. 1970'lerde Türkiye'de televizyon yayınlarının başlaması ve geniş kitlelere ulaşmasıyla beraber Attila İlhan da senaryo yazmaya geri dönüş yaptı. Sekiz Sütuna Manşet, Kartallar Yüksek Uçar ve Yarın Artık Bugündür halk tarafından beğeniyle izlenilen diziler oldu.

    Eserlerinden bazıları şunlar:

    "Sokaktaki Adam (1953), Zenciler Birbirine Benzemez (1957), Kurtlar Sofrası (1963), Bıçağın Ucu (1973), Sırtlan Payı (1974), Yunus Nadi Roman Armağanı, Yaraya Tuz Basmak (1978), Dersaadet'te Sabah Ezanları (1981), 'O Karanlıkta Biz' (1988), Fena Halde Leman (1980), Haco Hanim Vay (1984), Abbas Yolcu (gezi notları) (1957), Yanlış Kadınlar Yanlış Erkekler (1985), Hangi Sol (1970), Hangi Batı (1972), Hangi Seks (1976), Hangi Sağ (1980), Hangi Atatürk (1981), Hangi Edebiyat (1993), Hangi Laiklik (1995), Faşizmin Ayak Sesleri (1975), Batı'nın Deli Gömleği (1981), Gerçekçilik Savaşı (1980), Sağım Solum Sobe (1985), Ulusal Kültür Savaşı (1986), Aydınlar Savaşı (1991), Kadınlar Savaşı (1992), 'İkinci Yeni' Savaşı (1983), 9.Sosyalizm Asıl Şimdi (1991), Ver Elini İstanbul, Rıfat Diye Biri, Yalnızlar Rıhtımı, Şoför Nebahat, Devlerin Öfkesi".




  • EMPERYAL OTELİ

    ben hiç böylesini görmemiştim
    vurdun kanıma girdin itirazım var
    sımsıcak bir merhaba diyecektim
    başımı usulca dizine koyacaktım
    dört gün dört gece susacaktım
    yağmur sönecekti yanacaktı
    sameland seferden dönecekti
    duvardaki saat duracaktı
    kalbim kendiliğinden duracaktı
    ben hiç böylesini görmemiştim
    vurdun kanıma girdin itirazım var
    emperyal otelinde bu sonbahar
    bu camların nokta nokta hüznü
    bu bizim berheva olmuşluğumuz
    bir nokta bir hat kalmışlığımız
    bu rezil bu çarşamba günü
    intihar etmiş kötümser yapraklar
    öksürüklü aksırıklı bu takvim
    ben hiç böylesini görmemiştim
    vurdun kanıma girdin itirazım var
    sesleri liman sislerinde boğulur
    gemiler yorgun ve uykuludur
    sabahtır saat beş buçuktur
    sen kollarımın arasındasın
    onlar gibi değilsin sen başkasın
    bu senin gözlerin gibisi yoktur
    adamın rüyasına rüyasına sokulur
    aklının içinde siyah bir vapur
    kıvranır insaf nedir bilmez
    otelin penceresinde duracaktın
    şehri karanlıkta görecektin
    karanlıkta yağmuru görecektin
    saçların ıslanacak ıslanacaktı
    kış geceleri gibi uzun uzun
    tek damla gözyaşı dökmeksizin
    maria dolores ağlayacaktı
    istanbul'u yağmur tutacaktı
    bütün bir gün iş arayacaktım
    sana bir türkü getirecektim
    kulaklarımız çınlayacaktı
    emperyal oteli'nin resmini çektim
    akşam saçaklarından damlıyordu
    kapısında durmanı söylemiştim
    yüzün zambaklara benziyordu
    cumhuriyet bahçesi'nde insanlar geziyordu
    tepebaşı'ndaki küçük yahudiler
    asmalımesçit'teki rum kemancı
    böyle rüzgarsız kalmışlığımız
    bu bizim çektiğimiz sancı
    el ele tutuşmuş geziyordu
    gazeteler cinayeti yazıyordu
    haliç'e bir avuç kan dökülmüştü
    emperyal oteli'nde üç gece kaldık
    fazlasına paramız yetmiyordu
    gözlerin gözlerimden gitmiyordu
    dördüncü gece sokakta kaldık
    karanlık bir türlü bitmiyordu
    sirkeci garı'nda sabahladık
    bilen bilmeyen bizi ayıpladı
    halbuki kimlere kimlere başvurmadık
    hiçbiri yüzümüze bakmıyordu
    hiç kimse elimizden tutmuyordu
    ben hiç böylesini görmemiştim
    vurdun .... kanıma girdin ..... kabulümsün.

    ATTİLA İLHAN




  • quote:

    Orjinalden alıntı: 57.ALAY

    Şimdi herkes DAHA YENİ Mİ ANLADIN KIYMETİNİ diyecek ama ben yine de sorayım:
    Şaiirliği dışında,siyasi olaylarda yazdığı ve tavsiye edebileceğiniz kitapları var mı?

    Hangi Atatürk, Hangi Laiklik, Batı'nın Deli Gömleği gibi kitapları bence Türk gencinin el kitabı olacak nitelikte kitaplar...
  • 
Sayfa: önceki 1234
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.