Apartmanda Gürültü Sorunu / Türkiye'nin Özeti Üst K*mşum (12. sayfa)

Benimde benzer dertlerim var.Yan komşular televizyon açıyor benim odama ses geliyor.Adamlarla beraber televizyon izliyorum.Sabah millet tuvalette yelleniyor(anladınız siz) ses benim odama geliyor.Artık milletin yellenmelerinden tanıyacam.Bina boşluğunda muhabbet ediyorlar(başka yer yok) ses yine bana geliyor.Alt komşuyla oğlu kavga ediyor(çok sık değil haklarını yemiyelim)ses yine bana geliyor.Banyoyu yenikleyeceğiz duşakabini söktük mermer üzerinde banyo yapıyorum komşu kapımı çalıyor.Onların tavanından su damlıyor.Üst komşunu çocuklarımı ya da misafirleri mi bilmiyorum evin içinde koşuyorlar bam bam ses bana geliyor.Cidden böyle ev olmaz olsun.

Aslında bunun en büyük nedeni ve en kolay çözümü ses yalıtımıdır. Evlere düzgün ses yalıtımı yapılsa isterse yukarıda telefonla konuşsun isterse sandalye çeksin isterse müzik dinlesin, duymadığın için seni ilgilendirmez rahatsız da etmez.

Maalesef bizim apartmanlar ses yalıtımı konusunda berbat.

Taşınma ihtimaliniz varsa yeni evde ses yalıtımına dikkat edin, yoksa da tavana ses yalıtımı yaptırabilirsiniz, tavan biraz alçalır bir de maliyetli olur ama kesin çözümü budur.

Konuyu okursan "sikayet ediyoruz olmuyor evi satiyoruz yeni ev yine ayni sorun vs.vs.vs."

Hic aklinizi bir an kullanip dusunmeyi deneyecek misiniz "acaba bencil olan biz miyiz" diye.

Apartmanda yasiyorsun kardesim. Kurali var. Kanunu var. Gece 12 olmadigi surece kimse senin sikayetini sallamaz. Aksam 7 ye kadar zaten desibel limiti yok. Kanun konmus. Sen kendi pasa keyfine gore kanun mu degistireceksin hayir.

O yuzden bos bos "insanlar cok kotu cok ayi uhiuuu :(((" dersiniz. Halbuki magara adamligi sizin yaptiginiz. Bencillik sizin yaptiginiz. Kimse sizin keyfinize gore "dur ya rahatsiz olmasin ihihihi" diyecek degil. Isine gelmiyorsa buyur mustakil evler orada.

Ama yok ben apartmanda yasiycam diye direteceksen toplu yasamanin tolerasyonunu gos te re cek sin. Baska yolun yok zaten.

Yok vardiyali calisiyorum oglen uyuyorum filan. Oldu pasam. Susun hepiniz arkadas uyuyor. Klasik muzik acsin istersen apartman. Daha rahat uyursun.

Bencilligin sinirlarini zorlamissiniz artik.

Dandik bi mahallede ses izolasyonu kötü apartmanda oturunca böyle şeyler olması normal değil mi?

Türkiye ile sınırlı değil inan bana. Şu an İsveç'te tepemdeki insan artığı yüzünden uykum kaçtı gene uyuyamıyorum. Öyle mülteci göçmen falan değil halis muhlis spastik viking çocuğu.

Bas müzik dinlemek mi dersin, kapı çarpmak mı dersin, bam güm sürekli etrafı yıkarcasına tepinmek mi dersin ne ararsan var. Gecenin bir vakti oyun oynuyor itoğlu it, kaybedince bir anda bir çığlık atıyor zıplayarak kalkıyoruz yerimizden.

Az kaldı, 6 ay sonra vatandaşlığı alıyorum. Aldığım gün beyzbol sopasıyla dizlerinden kıracam bacaklarını. Kapısına not bıraktık, insanca uyardık rica ettik, en olmadı güvenliğe şikayet ettik. Bana mısın demiyor. Tamam diyor 2 gün sonra parti veriyor evde.

Medeniyetle falan alakası yok. İnsan denen yaratık iğrenç bir şey, müstakil evin olacak, herkesten uzak yaşayacaksın. Kaçarı yok.

Bu mesajda tolerans konusunda kantarın topuzu diğer yöne doğru biraz kaçmış.

Apartmanda yaşayanlar azami özen göstermelidir. Trafikte nasıl ki bir kişi araba benim diyerek zevkine göre şerit değiştiremez, diğer araçları ve yayaları daima düşünmek zorundadır; apartmanda da bu böyledir. Elbette apartman sakinleri komşularının huzurunu sürekli gözetmek ve dikkatli olmak zorundadır.

Arada, bir süre hafif müzik sesi gelebilir, bazen yüksek sesli konuşmalar duyulabilir, yere bir şey düşürülebilir... Bunlar olur, bunlar tolere edilecek şeyler. Bunlardan şikayetçi olunma olasılığı da düşüktür, olan vardır elbette ama yanlış yapıyordur.

Diğer yandan, gün boyu televizyon sesinin, konuşmaların, yürüme hareketlerinin vs. duyulacak şekilde yapılması özensizliktir, bu "özensizlik" sürekli bir hâl almışsa saygısızlıktır, daha ileri seviyelerde ise daha başka tanımlamalar yapmak mümkün.

Eğer gürültüyü meşru kılmak için "kanun böyle" şeklinde savunma yapılıyorsa bu geçersizdir. Zira Türk Medeni Kanunu'nun 2'nci maddesi şöyle der:

"Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına

uymak zorundadır.

Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz."

Görüldüğü üzere "Hakkım var, her gün belli saatlerde istediğim gibi gürültü yapabilirim." denemez. Bunu tüketici hakları için bir ölçüde uğraşan birisi olarak şöyle örneklendireyim:

Mesafeli sözleşmelerde belli istisnalar dışında tüketicinin hiçbir sebep göstermeksizin cayma hakkı vardır. Fakat tüketici bir ürünü defalarca alıp defalarca cayarak geri gönderiyorsa burada cayma hakkından bahsedilemez. Görüldüğü üzere "hak" olmasına ve Mesafeli Sözleşmeler Yönetmeliği'nde böyle bir durumdan bahsedilmemiş olmasına rağmen bu hak açıkça kötüye kullanıldığı için hukuk düzeni bunu korumaz.

Aynı Türk Medeni Kanunu "Herkes, taşınmaz mülkiyetinden doğan yetkileri kullanırken ve özellikle işletme faaliyetini sürdürürken, komşularını olumsuz şekilde etkileyecek taşkınlıktan kaçınmakla yükümlüdür." demiş ve devamında gürültü veya sarsıntı yaparak rahatsızlık vermenin yasak olduğunu belirtmiştir.

Gürültü tanımını aslında desibelle sınırlandırmak çok yetersiz kalır. Kir tanımıyla gürültü tanımı analogdur diyebiliriz. Mary Douglas, kiri "yerinde olmayan madde" olarak tanımlamıştır. Giysinin üstündeki bir iplik kir değilken bir yemeğin içindeyse kir olarak görülecektir. Gürültüyü de ses konusunda çalışan birçok akademisyen "yerinde olmayan ses" olarak tanımlar (kaynak). Yani bir sesin gürültü olması için yüksek desibelli olması şart değildir, duyulabilecek seviyede ve rahatsızlık verecek tipte olması aranır. Kuş cıvıltıları yüksek desibellidir ama çoğu zaman rahatsızlık vermez. Fakat musluktan damlayan su düşük desibelli olmasına rağmen rahatsızlık verir. Bunu da göz önünde bulundurmak gerekir.

Toplumsal kuralları ve yasaları çok yanlış anlamışsın. Ornek vereyim. Akşam 6 ta kadar evde tamirat yapılabilir demek bunu yılın 365 günü yapabileceğin anlamına gelmez. Tadilat tamirat makul bir sürede tamamlanmalıdır.

Birkaç mesaj yukarıda Çankaya/Atakule'de bu sorunların yaşandığından bahsetmiş biri. Konunun ilk mesajlarında milyon liralık Maslak konutlarında da gürültü sorunu olduğundan bahsetmiş biri yine. Yani semtle ya da izolasyonla doğrudan ilgisi yok.

İyi semtlerde milyon liraya satılan evlerde de ses izolasyonu rezalet olabiliyor. Müteahhit en çok bu maliyetten kaçar. Gözle gözüken bir şey değildir, evi satın alıp taşındıktan sonra ortaya çıkar.