Şimdi Ara

Antropik (insancıl) ilke

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
76
Cevap
0
Favori
1.866
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1234
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Biz dünyadayız, sıcaklık rahatça yaşayabileceğimiz seviyede. Atmosfer öldürücü radyasyonları tutuyor, su var. Sanki insan (ya da dünyadaki canlılık) için ayarlanmış. Oysa evrendeki herhangi başka bir gezegende, buzlarla kaplı ya da kızgın kavrulan bir gezegende olabilirdik, ya da boşlukta her hangi bir yerde. Neden canlılık için müsait bir gezegendeyiz? Bunun cevabını insancıl ilkede (anthropic principal) aramalıyız. Dünya yaşamın başlayabileceği şartlara sahip bir gezegen. Sadece yaşamın başlayabileceği şartlara sahip bir gezegende, zaka sahibi canlar evrimleşerek "burası neden böyle, biz neden buradayız" gibi soruları sorabilir. Evrendeki milyarlarca ışık yıllık alanda sayılamayacak çok gezegenlerden diğerlerinde hayatın doğup gelişmesi mümkün olmadığı için bu gezegenlerde "burası neden canlılığa müsait" diye soracak canlıar gelişemez. Bu "bizim neden burada" olduğumuzu açıklıyor. Bu kısma "zayıf insancıl ilke" deniyor.

    Burada sorular bitmiyor. Evrenin atomik yapısı bu şekilde olmasa idi, yani proton, nötron ve elektronlar arasındaki kütle oranları bu şekilde olmasa idi DNA oluşamazdı, daha da ötesi big-bang'den sonra maddeler bu şekilde genişleyip galaksileri, yıldızları ve gezegenleri oluşturamazdı. Burada da "kuvvetli insancıl ilke" devreye giriyor. Kozmosta sadece bu özelliklere sahip evrenlerin herhangi bir yerinde akıllı canlılar gelişip bu gibi soruları sorabilir. Başka çeşit bir evrende olsa idik zaten biz olmazdık ve bu soruları soramazdık.

    Son yıllarda gelişen quantum kozmolojisi ile daha ön plana çıkan ve kabul gören "multivers" ler yani çoklu evrenler teorisi ve evrenler arasına sınır olmama durumu (no boundary conditions), zayıf ve güçlü iki ayrı insancıl ilke yerine tek bir insancıl ilkeyi gündeme getirmiştir. İnsancıl ilke sadece felsefi bir ilke değildir, kozmoloji biliminde de sıkça kullanılan bir kavramdır.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi kaotika -- 7 Aralık 2006; 0:07:04 >







  • Labaratuvar ortamında,tıpkı canlıların tek bi hücreden evrimleşmesi gibi tek bir hücre yapılabilir mi?Klonlamadan falan,aynı ilk hücrenin oluşumu gibi.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: kaotika

    Son yıllarda gelişen quantum kozmolojisi ile daha ön plana çıkan ve kabul gören "multivers" ler yani çoklu evrenler teorisi ve evrenler arasına sınır olmama durumu (no boundary conditions), zayıf ve güçlü iki ayrı insancıl ilke yerine tek bir insancıl ilkeyi gündeme getirmiştir. İnsancıl ilke sadece felsefi bir ilke değildir, kozmoloji biliminde de sıkça kullanılan bir kavramdır.




    Ben buradan pek bir şey anlayamadım. Kuantum kozmolojisi / Çoklu evrenler / İnsancıl ilke

    Bu üç kavramın insancıl ilkeye bağlanabilmesindeki gerekçeler nelerdir acaba? Biraz daha açıklayıcı olursan sevinirim.
  • Kuantum kozmolojisine göre kozmostaki tüm evrenler tek bir mekan içinde ve aralarında sınır yok. Yani tek bir mekanın yani tek bir gerçekliğin içinde. Sonsuz mekanda sonsuz evrenler doğup büyüyor. Elbette bazılarında şarlar müsait olacak ve hayat gelişecek. Piyango birilerine vuracak. Uçsuz bucaksız kozmosun bir köşesinde bir gezegene oturmuş düşünen zeki bir canlı bütün bunların bir tesadüf olmadığını, bir anlamı olduğunu düşünür. Oysa tek nedeni piyangonun kendisine vurmuş olmasıdır. Piyango kendisine vurmasa idi zaten bu lafı edemeyecekti orada olmayacaktı, daha doğrusu hayatta bile olmayacaktı. Sadece piyango kendisine vuranlar. "Böylesine düşük bir ihtimalin gerçekleşmesinin bir anlamı olmalı, derler".Piyango kendisine vurmayanlar aksi bir durumu sorgulayamazlar. Oysa bir anlamı yoktur, tesadüftür sadece.
  • .
    Bu canlılığa müsaitlik: İnsancıl ilkedir.

    İnsancıl ilke de, Şu canlılığa müsaitlik durumudur.


    ........................

    Sorun yok...




    Böylece "isim takma" konusunda modern insanın,
    Halen Yontma Taş Devrinde olduğu kanaatine ulaşıyorum.
    Belki de daha geriyiz, çünkü eskiler hiç olmazsa yeni keşfettikleri bir şeye "ad" takıyorlardı.
    Oysa günümüz insanı, zaten görünen şeylere ilave ilave adlar takarak bir izahat getirmeye çalışmakla,
    Konuların etrafında fırdolayı dönüyor.
    Şahsen canlılara müsaitlik ahval ve şeraitine bir isim takılması zaruretine inanmıyorum.
    Varsa vardır,
    Böyleyse böyledir.

    Tüm Sistemi kapsayan bir "isimlendirme"nin fizik temeli yoktur.

    (Bu güzel konu için teşekkürler @kaotika.)




  • Güneş sistemindeki 9 gezegenin hepsinde insan gibi zeki canlılar varolsaydı bu teori çökerdi.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: kaotika

    Kuantum kozmolojisine göre kozmostaki tüm evrenler tek bir mekan içinde ve aralarında sınır yok. Yani tek bir mekanın yani tek bir gerçekliğin içinde. Sonsuz mekanda sonsuz evrenler doğup büyüyor. Elbette bazılarında şartlar müsait olacak ve hayat gelişecek. Piyango birilerine vuracak. Uçsuz bucaksız kozmosun bir köşesinde bir gezegene oturmuş düşünen zeki bir canlı bütün bunların bir tesadüf olmadığını, bir anlamı olduğunu düşünür. Oysa tek nedeni piyangonun kendisine vurmuş olmasıdır. Piyango kendisine vurmasa idi zaten bu lafı edemeyecekti orada olmayacaktı, daha doğrusu hayatta bile olmayacaktı. Sadece piyango kendisine vuranlar. "Böylesine düşük bir ihtimalin gerçekleşmesinin bir anlamı olmalı, derler".Piyango kendisine vurmayanlar aksi bir durumu sorgulayamazlar. Oysa bir anlamı yoktur, tesadüftür sadece.


    Anladım.

    Ancak, kuantum kozmolojisine ilişkin bilgiler de bir tür yorum değil midir? Piyango, şans faktörü, tesadüf gibi kavramlar da insanların bir ürünü değil midir? Şans oyunlarını kim icat etti ise bu tür terimler oradan geliyor. Kimse özgün değil. Hem de hiç kimse. Ayrıca evreni kuşatan her bir verinin anlamsız olması zeki canlıların (insanların) düşündüğü ve öne sürdüğü her bir verinin de anlamsız olduğunu göstermez mi? O zaman bizler sahip olduğumuz hangi bilginin doğruluğundan emin olabiliriz ki?

    Zeka insana verilmiş bir piyango bileti gibi algılanabilir. Bir insan, zekası ile, soyut düşünebilme yetisi ile hayatı bir şekilde yorumlar. Herkes öyle yapmıyor mu zaten? Bilim dünyasının bunca gayreti ne için? Bilim insanları anlamsızlık ve tesadüf kaplı duvarlarla çevrili bu evreni tanımlamak için niye vakit öldürüyorlar ki? Stephan Hawking kimdir? Nedir? O da bir canlı türü değil midir? Onun ağzından dökülen her cümle de anlamsızlığın haykırışlarını dile getirmiyor mu? Einstein kimdir? Nedir? Onun bu dünyadaki görevi neydi? Bir kedi ne işe yarar? Bir köpek neden insan canlısıdır? Havadaki kuşlar ne anlama geliyor? Ağaçlar niye var? Meyveler neden yenilmeye mahkum? Zayıflar neden yenilmeye mahkum?

    İşte felsefe...din...bilim...kültür...

    Tüm bunlar hayatı yorumlamak içi gerekli araç ve gereçler. Bu aklımız bir piyango ise benimle Einstein arasında bir fark yok demektir. Hawking de kim ayrıca? Onun sahip olduğu akıl tam bir hazıra konuşluk, bir piyango, bir tesadüf...Ben buna ne derece güvenebilirim ki? Hem kim, neye güvenebilir ki? Araç gereçlere...Yargılamadan, yargılanmadan....




  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • quote:

    Orjinalden alıntı: kaotika

    Biz dünyadayız, sıcaklık rahatça yaşayabileceğimiz seviyede. Atmosfer öldürücü radyasyonları tutuyor, su var. Sanki insan (ya da dünyadaki canlılık) için ayarlanmış. Oysa evrendeki herhangi başka bir gezegende, buzlarla kaplı ya da kızgın kavrulan bir gezegende olabilirdik, ya da boşlukta her hangi bir yerde. Neden canlılık için müsait bir gezegendeyiz? Bunun cevabını insancıl ilkede (anthropic principal) aramalıyız. Dünya yaşamın başlayabileceği şartlara sahip bir gezegen. Sadece yaşamın başlayabileceği şartlara sahip bir gezegende, zaka sahibi canlar evrimleşerek "burası neden böyle, biz neden buradayız" gibi soruları sorabilir. Evrendeki milyarlarca ışık yıllık alanda sayılamayacak çok gezegenlerden diğerlerinde hayatın doğup gelişmesi mümkün olmadığı için bu gezegenlerde "burası neden canlılığa müsait" diye soracak canlıar gelişemez. Bu "bizim neden burada" olduğumuzu açıklıyor. Bu kısma "zayıf insancıl ilke" deniyor.


    benim anlamadığım nokta şu:

    ali bir köprü inşa etti dediğimiz zaman; bu söze inanabilmemiz için ali nin mühendislik bilgilerine haiz, deneyimli, emrinde eleman çalıştırmaya muktedir, arkasında bir firma desteği olan birisi olması gerekir. söz gelimi bu ali cin ali ise, bir çocuk ise, aklı noksansa dünyada kimse alinin köprü inşa ettiğine inanmaz çünkü herkes ali de o köprüyü inşa edecek vasıf arar.

    bu durumda

    bir hücreye, bir çiçeğe, bir böceğe, bir insana baktığımız zaman bunların meydana gelebilmesi için müthiş biyoloji labaratuarları, müthiş mühendisler, müthiş tıp adamları, müthiş ilim gerektiği gerçeği ile karşı karşıya kalırız. bu durumda sorgularız.

    ilk hücre nasıl oluştu diye.

    tabiat mı yaptı ? tabiat bir hücre meydana getirecek vasıfta değildir. bir DNA ya bilgi kodlayacak zekada asla değildir.

    neden birinci sorgulamayı ikincisi için de yapmıyoruz da adeta tabiatı insan imal edebilecek kadar Tanrılaştırıyoruz ?




  • Köprü gibi insan yapımı bir örnek vermek için yine insanla ilgili usta, mühendis, mimar gibi kavramlara muhtaçtır. Bir köprüye baktığımız zaman insanların bir şekilde tuğlaları üst üste koyabilecek yetenekte olduğunubiliriz. Bir insanın bu köprünün bir şekilde tasarımını yapabilecek yetenekte olabileceğini biliriz. İnsan olgusuna dayanarak daha doğrusu bu işi yapabilecekler olarak önceden bildiklerimize dayanarak bu örneği veririz.

    Oysa canlının oluşumuna gelince molekülleri o şekilde birleştirebilecek doğa olaylarından başka olay bilmiyoruz. Bu nedenle "bilinmeyen başka bir şey birleştirdi" demek yerine, sebepleri doğa olaylarında aramak bence daha mantıklıdır.
  • mantıklı olan çok çok küçük olasılıkların değil ,büyük olasılıkların meydana getireceklerini kabul etmektir.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: kaotika
    Oysa canlının oluşumuna gelince molekülleri o şekilde birleştirebilecek doğa olaylarından başka olay bilmiyoruz. Bu nedenle "bilinmeyen başka bir şey birleştirdi" demek yerine, sebepleri doğa olaylarında aramak bence daha mantıklıdır.


    bilinmeyen başka birşey demek bazan müsebbit olarak vasıfsız failler işaret etmekten daha mantıklı olmaz mı ?

    ya da o müsebbiplerin o vasfa sahi olabilme imkanlarını araştırmamız gerekmez mi ?

    o müsebbiplerin öyle bir vasfa sahip olabilceklerine dair herhangibir deneyim var mı ?
  • quote:

    bilinmeyen başka birşey demek bazan müsebbit olarak vasıfsız failler işaret etmekten daha mantıklı olmaz mı ?

    ya da o müsebbiplerin o vasfa sahi olabilme imkanlarını araştırmamız gerekmez mi ?

    o müsebbiplerin öyle bir vasfa sahip olabilceklerine dair herhangibir deneyim var mı ?


    Arapça bilmiyorum ancak mantıken müsebbit kelimesini, sebep olan anlamında alırsak çok doğru bir noktaya parmak basmış olursun., sebepler bir olayı meydana getirebilme özelliği olabilecek yerlerde aranır. Canlılığın oluşumunda da sebepler eldeki bilinenlerde aranır. Eldeki bilinenlerin o an ne derecede açıklayıcı olduğu bu yöntemi değiştirmez. Canlılar trilyon kere komplike de olsa bilinmeyen bir şeylerde sebep aranmaz. En azından kendi adıma konuşmam gerekirse ben aramam. Başkası nerede ne arar beni ilgilendirmez.

    @vezir,
    quote:

    mantıklı olan çok çok küçük olasılıkların değil ,büyük olasılıkların meydana getireceklerini kabul etmektir.
    . Burada yine kendi adıma konuşmam gerekirse: İhtinmal hesabı birtakım veriler ve ölçmeler ile yapılır. Olayı meydana getirebilecek hakkında hiç bir bilgi, hiç bir veri yok ise bu seçenek için ihtimal hesabı hesaplanamaz. İhtimal sıfırdır. Sıfır ihtimalin yanında " bir bölü on üzeri bin" ihtimal de olsa, daha büyük bir ihtimaldir. Kaldı ki canlılık meselesinde bu kadar küçük ithimali düşünmeye gerek yoktur. Canlılığın oluşumu biyolojik ve kimyasal bir süreç olduğu için aminoasit denizinde bu sürecin işlemesi için yeterince zaman vardır.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: kaotika

    quote:

    bilinmeyen başka birşey demek bazan müsebbit olarak vasıfsız failler işaret etmekten daha mantıklı olmaz mı ?

    ya da o müsebbiplerin o vasfa sahi olabilme imkanlarını araştırmamız gerekmez mi ?

    o müsebbiplerin öyle bir vasfa sahip olabilceklerine dair herhangibir deneyim var mı ?


    Arapça bilmiyorum ancak mantıken müsebbit kelimesini, sebep olan anlamında alırsak çok doğru bir noktaya parmak basmış olursun., sebepler bir olayı meydana getirebilme özelliği olabilecek yerlerde aranır. Canlılığın oluşumunda da sebepler eldeki bilinenlerde aranır. Eldeki bilinenlerin o an ne derecede açıklayıcı olduğu bu yöntemi değiştirmez. Canlılar trilyon kere komplike de olsa bilinmeyen bir şeylerde sebep aranmaz. En azından kendi adıma konuşmam gerekirse ben aramam. Başkası nerede ne arar beni ilgilendirmez.



    iki kişi medeniyetten uzak bir yerde büyüsün ve yıllar sonra bir gökdelen ile karşılaşsın.

    birisi : bildiği yağmur, rüzgar, fırtına vs gibi doğal sebepler ile açıklasın

    diğeri : bilmediğimiz bir şekilde bir fail tarafından inşa edilmiş desin

    hangisi mantıklı.

    bir hücre inşa etmek bir gökdelen inşa etmekten çok daha zordur hatta insan için imkansızdır. bu durumda hadi Yaratıcı demesek bile en azından bilimsel olarak cevabını bilemiyoruz demek hiçbir şekilde ispatlanamadığı halde doğal yollardan (yağmur su fırtına kimyasal etkiler vs) oluştu demeden daha mantıklı değil midir ?

    eğer doğal yollardan oluşabiliyorsa şu andaki yeryüzünde milyonlarca kilometrekare toprakta milyarlarca moleküller arasında aynı tepkimenin meydana gelerek yeni yeni canlılar oluşması kuvvetle muhtemeldir !!!

    canlılar doğal olarak doğar büyür yaşar ve ölürler ve bu bir devinim halinde devam eder. ancak cansızdan canlı olabilse idi onda da bir devinimlik söz konusu olmalı idi ya da yeryüzündeki trilyonlarca molekülden yıllar önceki canlanmanın benzeri görülebilmeli idi ...

    demek ki bilinmeyene atıf yapan tek biz değiliz. siz de cansızdan canlı oluştu derken ne nasıl oluştuğunu, ne hangi şartlarda oluştuğunu, ne sadece bir adet mi oluştuğunu, ne neden milyonlarca yıldır bir adet daha oluşmadığını, ne de labaratuar ortamında tekrarını bilip yapamıyorsunuz. ancak hayal gücünüzün enginlikleri size cansızdan canlı, evrim ile bir gökdelenden daha kompleks yapıdaki canlıların rastgele oluşabileceğini telkin ediyor ama elle tutulur, gözle görülür ve şahit olunan herhangibir şey yok ortada ...

    ama Yaratıcıya inananlar için ortada bir Peygamber bir de Kur an gerçeği var. bu arada sen okuyup insan tarafından yazıldığına emin olabilirsin ancak bu konuda sana sorulacak 100 sorunun 10 tanesine bile cevap veremeyeceğine şahsen ben eminim ...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Deep Impact -- 8 Aralık 2006; 22:00:58 >




  • quote:

    iki kişi medeniyetten uzak bir yerde büyüsün ve yıllar sonra bir gökdelen ile karşılaşsın.

    birisi : bildiği yağmur, rüzgar, fırtına vs gibi doğal sebepler ile açıklasın

    diğeri : bilmediğimiz bir şekilde bir fail tarafından inşa edilmiş desin


    Birincisi medeniyetten uzak büyüyen insanlar bilmedikleri bir şeyle karşılaştıkları zaman bu tür yorum yapamazlar ve sadece şaşırırlar. Medeniyetten uzak insanları geçelim, Bina ile karşılaşan insan öncelikle nasıl olabileceği hakkında fikir yürütür. Tuğlalar insanlar tarafından taşınarak birleştirilebilir. Projesi bir insan tarafından çizilebilir. Bu tür fikirler beyinde canlanır. Aynı şeyi bir canlıya uyarlarsak bir canlının de molekülleri tek tek birleştirilerek bina gibi inşa edildiğini iddia etmek gerekir. Oysa molekülleri tek tek birleştirecek varlık ortada gözükmüyordur, fakat nasıl olabilir? Araştırılınca moleküllerin tek tek birleştirilmediğini ve bir canlının, ebeveynlerinden gelen DNA molekülleri sayesinde tek bir hücreden meydana geldiği anlaşılır. Böylelikle bina örneği geçerliliğini yitiriyor.

    Devam edersek, canlılığın üreme ve gelişimindeki doğal süreçleri biliyoruz, bir canlının çevre şartları içinde nasıl değiştiğini de biliyoruz. Geçmişe ait bir canlı türüne çok benzeyen ancak ondan daha ilkel bir canlı fosili ile karşılaştığımız zaman "bu canlı bundan türemiştir" dememek için bir sebep var mı? Burada mantıksızlık nerededir? Evrim süreci ile ilk canlıya gidildiği zaman bu ilk hücre günümüz hücrelerindeki organeller ile donatılmış kompleks bir hücre olmak zorunda değildir. Tek görevi kendini eşlemek olan çok basit bir yapı olabilir. gerekli olan enerki ve maddeler zaten içerisinde yüzdüğü organik çorbada mevcut olacaktır. zaten canlılık oluşup geliştikçe, yeni oluşumları ekarte edecek ve müsade etmeyecektir, yeni oluşumların macerası başlamadan bitecektir.

    Peygamberler ve kuran gerçeği sizin için var. Oysa dünyada pek çok inanç sistemi var ve hepsi de kendi insanları için doğru. Hiç kimse hiç bir cevabın kendi inanç sistemini çürüteceğini kabul etmez. Benim vereceğim cevaplar da doğal olarak kabul edilmeyecektir. Yoğurtçu yoğurdum ekşi der mi?. Burada savunma mekanizmasını devreye sokup "nereden biliyorsun kabul edilmeyeceğini" diyebilirsin, hatta önyargı ile suçlayabilirsin. Ancak gibi sözler herkesin kolaylıkla söyleyebileceği, her zaman rastlanabilecek havada kalan kişisel iddialardan öte geçmeyectir.

    Ayrıca şahsi olarak konuşmam gerekirse kuranda tasavvur edilen yaratıcı portresi ilke olarak bana mantıksız geliyor. Yani insanları imtihan etmek için yaratacak sonra cennet ve cehennem... Benim aklıma yatmıyor. Hiç bir zaman da yatmaz. Bundan sonra konuşacak bir şey yok gibi.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi kaotika -- 8 Aralık 2006; 23:47:07 >




  • quote:



    Köprü ....................
    ...........................
    .............................
    Oysa canlı...............
    .............................
    ......................



    Şu Örneği değiştirsek ne olur, çünkü örneğe itiraz ediliyor:

    Tamamı robotlarla dolu Toyota üretilen bir fabrikada ortalıkta işçiler görünmüyorsa,

    Aynı canlı organizma gibi olur fabrika;

    Ortalıkta ne usta vardır....Ne mühendis......Ne proje ....Ne fail.

    Robot kollar çatırrrr çatırrrr araba üretirler, başka kimse değil.

    E bu üretim bandına hükmeden DNA bilgisayarlarda araba yapma bilgileri zaten vardır desek,

    Yanlış bir örmek daha vermiş olur muyuz?





  • Was,
    Nasıl bunu yapan birisi varsa, bunu da yapan biris vardır şeklinde örnek vererek olmaz. Bir arabayı ister ateyede tek bir usta yapsın, ister en modern fabrikada üretilsin sonuçta mekanik bir süreç. Parçalar tek tek birleştirilir ve bir araba ortaya çıkar. Oysa canlılık dediğimiz zaman işin içine biyokimyasal süreçleri giriyor ve bambaşka bir olgu.

    Biyoloji ile ilgilenmeyen ve sorgulamayan insanı belki inandırabilirsiniz, bunun bir ustası varsa, insanın da ustası var. Oysa insan sorgulamaya başlayınca bir çok açmazla karşılaşıyor. Birisi yapmış ama bu birisi ney? nasıl yapmış, ne zaman yapmış. yaratma mekanizması gözlem ile doğrulanmış mı? Sonuçta bir çok nedenden dolayı olamayacak bir şeydir. ben şahsen olamayacak birşeye kafa yormaktansa olabileceklere kafa yormayı tercih ederim.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: kaotika

    Biyoloji ile ilgilenmeyen ve sorgulamayan insanı belki inandırabilirsiniz, bunun bir ustası varsa, insanın da ustası var. Oysa insan sorgulamaya başlayınca bir çok açmazla karşılaşıyor. Birisi yapmış ama bu birisi ney? nasıl yapmış, ne zaman yapmış. yaratma mekanizması gözlem ile doğrulanmış mı? Sonuçta bir çok nedenden dolayı olamayacak bir şeydir. ben şahsen olamayacak birşeye kafa yormaktansa olabileceklere kafa yormayı tercih ederim.


    anlaşamdığımız nokta sanırım senin ihtimal vermediğine benim var demem, benim ihtimal vermediğime de senin var demen. hadi benim dediklerime delil olarak getirdiklerimi ifade ettim. sen de senin dediklerine delil olarak neleri getirebilirsin ?

    cansızdan canlı elde edebilir misin ?

    herhangibir şekilde biri diğerinden evrimleşmiş iki canlı örnek verebilir misin ?

    mutasyon ile yeni tür elde edebilir misin ?

    vs sorulara senin de verdiğin cevaplar bilim sınırları içerisinde değil.

    bu durumda sonuç nedir ?

    biz bir Yaratıcı ya inanırken, sen de maddeye yaratıcılık isnat etmiş olmuyor musun ?

    DNA da ki bilgi birikimine sahip doğada ne var ki DNA yı bu şekilde kodlayabilmiş ?

    DNA yı bu şekilde kodlayan doğal sürecin başka marifetleri nedir ?

    bütün bu sorular cevapsız kao. sanma ki biz sorgulamıyoruz. inan her zaman sorguluyorum.

    ormanların içerisinden işe gidiyorum ve dağa bakıyorum. dağda milyonlarca ağaç, milyonlarca ağaçta trilyonlarca hücre. ben 3 5 insan idare etmeden aciz biri olarak trilyonlarca hücrenin organize hareket ederek meyve vermesi karşısında şaşakalmadan başka birşey yapamıyorum. demek ki ya doğa dediğimiz şey hücrelere itaati öğretecek, genlerine ihtiyacı olan bilgileri kodlayacak kadar zeki ya da bir Yaratıcı var ...

    işte DNA daki bilgilerin kaynağını bile açıklamadan aciziz insan olarak. madde sebepli onu bile açıklıyamıyoruz. canlılığı açıklıyamıyoruz.




  • Canlılığın evrim süreci ile ilgili olarak birtakım deliller ve cevaplar var. Bütün bunları elinin tersi ile silip atarak hiç cevap veremediğimi iddia edemezsin.

    quote:

    DNA da ki bilgi birikimine sahip doğada ne var ki DNA yı bu şekilde kodlayabilmiş ?
    . her canlının dnasındaki bilgi birikimi direkt olarak kodlanıp ortaya çıkmadı ki, bu milyarlarca yıl boyunca basitten karmaşığa doğru bir süreç.

    quote:

    herhangibir şekilde biri diğerinden evrimleşmiş iki canlı örnek verebilir misin ?


    Tiktaalik roseae denen canlı balık ile kara canlıları arasında geçiş aşamasıdır. (Bu örnek de fenerbehçelilerin galatasaraylılara habire 6-0'ı hatırlatmalarına benziyor. ben galatasaraylıyım bu arada)

    Mutasyon sonucu bir virüs türü başka bir virüs türüne dönüşür.

    Bir ağaca bakıp da şaşırmak, sorgulamak değildir, hiç kafa yordun mu bu ağaç nasıl evrimleşmiş, hangi geçiş aşamalarından geçmiş, bitki nasıl ve ne zaman ortaya çıkmış.

    En son olarak da bilim ilk canlının oluşumunu açıklayamıyor diyorsun ama açıklanamıyor=tanrı şeklinde nasıl kesin bir yargıya varıyorsun. Bütün doğa kanunları bulunmuş mudur, bilimde her şey bulunup sona gelinmiş midir? Maddenin bütün özellikleri, evrendeki her şey keşfedilmiş midir?




  • Başlangıç ta tümüyle ilksellik diyebileceğimiz bir basitlik vardı,daha hiç bir şeyin belirleşmediği,saf halde bir durumdan bahsediyoruz.
    Şimdi baktığımızda,bu basitliğin yanında tümüyle donanmış karmaşık bir düzende ki yaşamın,canlılığın,yaşam yaratma ve canlılığı ortaya koyma serüvenine açıklama getirme çabasının zor olacağını düşünüyoruz.
    Ama şunu unutmamak gerekir ki,o zamanın,ilksel halinin saf durumuyla,şartlarıyla,bu günün karmaşık ve kompleks durumu arasında bir fark var.

    Bunu şöyle ifade edebiliriz aslında,bir çocuğu ormana bırakarak,onu büyümesini,hayatta kalma şavaşını,çevresiyle,mücadelesini ortaya koymakla gösterdiği davranış kararlılığıyla
    Bir çocuğu çocuk esirgeme kurumuna bırakıp onun büyümesini,hayatta kalmak için gösterdiği ve ortaya koyduğu davranış modelleri ve kararlılığı,mücadele kararlıllığı çok farklıdır.

    Ormanda büyümek zorunda kalan bu çocuk her şeklide hayatta kalma kararlılığını daha yüksek bir biçimde ortaya koymak durumunda dır,mücadelesi çocuk esirgeme kurumunda büyüyen çocuğa göre daha çetin ve zorlu geçecektir.

    Görünen o ki,her şartta güçlü birey,bu kararlılığı ortaya koyan birey,hayatta kalmayı sürdürüyor,buna uyum gösteremiyenler eleniyor,yok oluyor.

    Şimdi bizim için ilk ortaya çıkan,ilksel kararlılık durumuyla,bu günkü şartlarda ki kararlılık durumunun neden fark yarattağı,neden o ilksel haliyle canlılığın tekrardan ortaya çıkması engellediği ile ilgili durumun altında yatan sebep,kararlı yapılar seçilmiştir,ve hayatta kalmıştır,karasızlar ise elenmiştir.
    Bir şey ortaya çıktıktan sonra,var olan kararlılık durumu,o canlı için,canlılık için hayatta kalma ve kendi devamı içinde bir kararlılık oluşturmaya başlıyor çünkü..
    Daha yaşamın ortaya çıkmadan önceki ilksel seçilim,bu kararlılık,eğer bir grup atom,enerjiyle beraber kararlı bir yapı alıyorsa,bu biçimde kalma karrarlığı devam eder.Ta ki bu ilkselikten günümüzde ki kopleks yaşama ve canlılığın kararlılığına kadar.
    Bu yüzden en ilksel doğal seçilim bile basitçe kararlı yapıların seçilmesi ve kararsızların ortadan yok olmasıydı diye açıklanabilir.

    Aslında bizim doğal seçilim dediğimiz biyolojik evrimsel kararlığının altında da bu yatıyor.

    Türün değil,bireyin,yapının,canlılığın,tekil halindeki yapının iyiliği ve hayatta kalması için bu kararlılığı göstermesidir.

    Çünkü evren kararlı nesnelerle doludur.Etrafımızda gördüğümüz her şeyler,kayalar,topraklar,su,okyanuslar, hepsi kararlı atom desenleri.
    Bu kararlılık,kanımızda ki hemoglabinin bile kararlı atomlarla bir araya gelmiş molekül halidir,güneşteki hidrojen atomları,helyum atomları oluşturmak üzere bir kararlılık göstermesidir,
    Uzay aracında ki,yerçekimsiz ortamda su molekülü,damlacık olarak,küre halinde kalma kararlılığı gösterir,dünyamızda ki su mlekülleri düz ve yatay düzlemde kararlılık hali gösterir,tuz kristalleri küp halinde kararlılık gösterir.

    Bu durumda ,bu kararlılık halinden hareketle,ilksel canlıdan,canlılığın ortaya çıkmasından şimdinin insana kadar ki karmaşık ,kompleks yapıların varlığını da doğal seçilim diyebileceğimiz,bireyin hayatta kalması ve kendisini devam ettirmesi, bu kararlılık haliyle açıklanabilir olması muhtemel sonuçlardan biridir.

    Doğru sayılarda kararlı atomları alıp,bir parça enerjiyle birlikte,doğru düzeni alıncaya ve tüpten adem çıkmaya müsait oluncaya kadar çalkalamamız bir işe yaramaz.
    Olsa olsa bu yolla bir kaç atomdan oluşmuş bir kaç molekül elde edersiniz,ama bir insan
    10^26 atomdan meydana gelmiştir.Bu 10^26 atom hali hazırda bu zamana kadar geçen milyarlarca süre zarfında zaten bir kararlılık göstermiş ve insan denilen bu varlığı ortaya çıkarmıştır.

    İfade etmeye çalıştığım gibi,aslında şimdi neden bir canlılğın ortaya çıkma ihtimali yoktur,demek anlamsız geliyor,zaten ortada kararlı bir durum var,zaten ortada bir canlılık söz konusu,amaç bu bireyin doğal seçilimle,canlılığını sürdürme kararlılığıdır zaten.

    Not:Richard dawkinsin Gen bencildir kitabı nı,takip edenler için öneririm,zira canlılığın ilksel haliyle nasıl ortaya çıktığıyla ilgili daha ayrıntılı ifadeler,ve düşünceler vardır.İlk halde ki varolduğu düşünülen basit moleküllerle laboratuvar ortamında yapılan deneylerde,bu moleküllerin çorba gibi,canlılığı ortaya çıkartmış olabileceği düşünülen aminoaistlerden,DNA nın, genetik molekülün yapı taşları olan pürin ve pirimidin gibi organik maddelerin laboratuvar ortamında elde edildiği gibi.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: rashamon
    Doğru sayılarda kararlı atomları alıp,bir parça enerjiyle birlikte,doğru düzeni alıncaya ve tüpten adem çıkmaya müsait oluncaya kadar çalkalamamız bir işe yaramaz.
    Olsa olsa bu yolla bir kaç atomdan oluşmuş bir kaç molekül elde edersiniz,ama bir insan
    10^26 atomdan meydana gelmiştir.Bu 10^26 atom hali hazırda bu zamana kadar geçen milyarlarca süre zarfında zaten bir kararlılık göstermiş ve insan denilen bu varlığı ortaya çıkarmıştır.



    abartının da bu kadarı

    milyarlarca yıl mı geçmiş ?

    kainat 15 milyar yıl yaşında

    dünya 4-5 milyar yıl yaşında

    ilk canlı da 1-2 milyar yıl yaşında

    vay be

    quote:

    Not:Richard dawkinsin Gen bencildir kitabı nı,takip edenler için öneririm,zira canlılığın ilksel haliyle nasıl ortaya çıktığıyla ilgili daha ayrıntılı ifadeler,ve düşünceler vardır.İlk halde ki varolduğu düşünülen basit moleküllerle laboratuvar ortamında yapılan deneylerde,bu moleküllerin çorba gibi,canlılığı ortaya çıkartmış olabileceği düşünülen aminoaistlerden,DNA nın, genetik molekülün yapı taşları olan pürin ve pirimidin gibi organik maddelerin laboratuvar ortamında elde edildiği gibi.


    hayal gücünüze hayranım doğrusu ... labaratuarda ben de bir çivi elde edeyim. siz de bana eyfel kulesini sen yaptın deyin

    bir diğer önemli nokta;

    milyarlarca yıl geçti diyerek hipnoz yapıyor oluşunuzdur.

    diyelim ki bir fare 500 milyon yıl önce meydana geldi. ve elimizde de 100 adet fare olsun. biz de bu fareden bir aslan elde edelim.

    farenin DNA sında da 3 milyar baz olsun.

    aslanınkinde de 3 milyar olsun.

    ve aralarında da yüzde 10 luk bir fark olsun.

    yani 300 milyon adet bazın yeri değişsin.

    bu durumda fareden aslan elde edebilmek için 300 milyon adet mutasyonun bir süreç halinde, noktasal olarak hep doğruyu tercih ederek hareket etmesi gerekir !!!

    mutasyon bilimsel kaynaklara göre yüzde 99 dan fazlası zararlı netice verir. mutasyonun bir sonraki nesle geçebilmesi için üreme hücrelerini etkilemesi gerekir. bu durumda herhangibir mutasyonun hem üreme hücresine etkilemesi, hem de faydalı olabilme ihtimali milyarda birdir (en iyi ihtimalle).

    bu mutojenik ortamlarda olan fareler de çoğu zararlı netice elde edeceği için farelerin neslinin bitmesi söz konusu olmalıdır ancak olmamış.

    1- demek ki yeryüzünde üstelik şimdiki gibi radyasyonik ortam olmadığına göre canlıların bu kadar çok mutasyona uğraması imkansızdır !!!

    2- herhangibir mutasyonun hem üreme hücresine müdahale etmesi, hem de faydalı olabilme ihtimali milyarda birden daha düşük ihtimaldir !!!

    3- bir mutasyonun neticesinin olumlu sonuç verebilmesi için birbirleri ile irtibatlı binlerce noktasal mutasyon geçirmesi gerekir ki tek seferde bu kadar noktasal mutasyon geçirme imkansızdır. bir süreç halinde noktasal mutasyon geçirmede rastlantısal olamaz. misal hayvan kanat elde etmeye çabalarken bir sonraki mutasyon kuyruk şeklinde olarak bir garip işe yaramayan evrimsel açıdan da elenmesi gereken mahluk çıkar ortaya !!!

    4- mutasyona uğrayan vücudun herhangibir parçası vücudun diğer parçaları ile ilintilidir. uçmaya çalışan hayvanın kanatları oluşurken kemik yapısı değişmeli, sindirim sistemi yağları depolayacak şekilde değişmeli, gözleri keskinleşmeli buna benzer değişimlerin birbirleri ile uyumlu halde evrilmeleri gerekir. mutasyonun da bu şekilde birbirleri ile uyumlu müdahalesi asla söz konusu olamaz !!!


    HAYAL GÜCÜNÜZE HAYRANIM DİYE BOŞUNA DEMİYORUM DOSTLAR ...

    nerede kalmıştık ... fareden aslan elde edecektik ... oh oh hakikaten milyar kere milyar yıl lazımmış ... öyle 1 2 milyar yılda olacak iş değil bu




  • 
Sayfa: 1234
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.