Şimdi Ara

Aldatılma Hikayem (Çocuklara Uygun Değil)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
10
Cevap
0
Favori
8.845
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Bölüm 1

    Kasiyer bana tip tip bakıyordu. Sadece o bakmıyordu. Sırada bekleyen müşteriler de eleştiren gözlerle bana bakıyordu. Şaşırmadım. Siz de kasaya bin lira değerinde sayamadığım kadar içki şişesi koysaydınız size de böyle bakarlardı. “Kredi kartıyla ödeyeceğim” dedi onları aldırmadan. Kasiyer tepki vermeden hızla ama kırılır korkusuyla dikkatle geçirdi şişelerin her birini. Ödemeyi yaptıktan sonra zar zor paketledim hepsini. Kırılır diye ben de korkuyordum. Ne de olsa hala öğrenciydim.
    Telefonla Batuhan’ı aradım. “Nevaleler tamamdır. Ev işi ne oldu?” diye sordum. Batuhan hayal kırıklığı bir sesle, “Ev tamam ancak çok uzak. Esenyurt’ta. Yeni yapılan bir siteden tutmuşlar.” dedi. Batuhan da benim gibi İstanbul’a sonradan gelmişti. Ancak Beşiktaş dışına çıkmayı pek sevmedi. “Para kısıtlı olunca anca orası oluyor demek ki” dedim onun kötü enerjisini almak için. “Evet, Engin de araba işini halletti. Ama altı kişi nasıl sığacağız?” diye kötü enerjisini yaymaya devam etti. “Batuhan çok takıyorsun! Son zamanlar. Sonra kredi ile yepyeni bir hayat kuracaksın. Her şeyin dergilerdeki gibi olacak. Son bir kez tat böyle şeyleri” dedim tekrardan teselli ederek. Batuhan şaşırtarak güldü. “Peki” dedi ve telefonu kapattı.

    Üniversite yıllarından beri altı kişilik harika bir arkadaşlık grubu kurmuştuk. Ben, Batuhan ve Engin aynı kulüpte başlamıştık öğrenci faaliyetlerine. Gece kampüsteki her yere afiş asardık. Öyle böyle devam ederken arkadaş oluverdik. Batuhan yüzme dersinde aşık olduğu Beren ile çıkmaya başladı. Engin de kısa süre geçmeden kendine birini buldu. Deniz adlı bu kez ona çok yakışmıştı. Benim ise biraz vakit aldı ama değdi. Okulun en güzel kızlarından biri olan meşhur Tina ile çıkmaya başlamıştım. Uzun zaman geçmesine rağmen kimse kimseden ayrılmadı ve hatta işler evliliğe kadar ciddileşti. Kim önce evlenir bilmem ama birbirimizle evleneceğiz garanti gibiydi. Resmi hayata girmeden önce bir kez daha tozutmaya karar verdik. 24 saat boyunca yüksek ses müzikle durmadan içki içecek, ot üfleyecek ve deliler gibi dans edecektik. Hatta biraz daha sıcak şeyler de yapabilirdik. Düşüncesi bile heyecanlandırıyordu.

    Bunu planladık ancak hepimiz yurtta kaldığımız için ev kiralamamız gerekiyordu. Tina evi Facebook gruplarından birindeki ilanda görmüş ve hemen anlaşmıştı çünkü oldukça ucuzdu. Batuhan’ında da dediği gibi sadece okula çok uzaktı. Böylesinin nedense daha iyi olacağını düşünüyordum. Olur da rezil olursak tanıdık birileri görmezdi hiç yoktan.
    Şişeleri zar zor buluşacağımız noktaya getirdim. Batuhan’da hemen sonra geldi. Tedirgindi. Onu rahatlatmak için sırtını sıktım tüm kuvvetle. “Batuhan amma stres yaptın. Neyden korkuyorsun?” dedim. Batuhan, “Bilmiyorum. Beni rahatsız eden bir şey var ama inan ben de çözemedim” dedi ve sigara paketinden bir dal alıp, kendini zehirlemeye başladı. Sigarası bitmeden de Engin koca bir cip ile geldi. İçine kızlar çoktan binmişti. Bize görünce deli gibi gülmeye ve bağırmaya başlamışlardı. Çoktan moda girmişlerdi. Ben de hemen arabaya atladım. Batuhan ise sakinliğini bozmadan içkileri bagaja yerleştirdi. Ben üç kızın ortasında enerjimi yükseltirken Batuhan ise ön koltuğa oturdu. Engin de gülüyordu.

    Yol boyunca yüksek müzikte şarkılar söyledik ve mal mal kahkahalar attık. Yolda ailecek araca binmişler bize, “ayıp ayıp” dercesine bakış fırlatıyorlardı ama hiçbirini önemsemedik. Son günlerimizdi. Batuhan da yumuşamıştı. O da gülmeye başlamıştı. Nihayet Esenyurt’taki eve gelebildik. Batuhan’ı neyin rahatsız ettiğini anlamış gibiydim. Burası yeni yapılan bir siteydi. Neredeyse yirmi blok vardı. Kimse taşınmamıştı. Biz de en uzaktaki blokta evi kiralamıştık. İşin kötüsü ev yirmi beş katlı binanın en üstündeydi. Korku ve şaşkınlıkla eve bakarken, Tina kahkaha attı. “Suratlarını görmeniz lazım. Ne güzel işte. Kimseyi rahatsız etmeden hayvanlığı abartabiliriz” dedi. Engin de “Evet” diye bağırdı. Beren ile Deniz de Tina’nın peşinden koştu. Bomboş apartmanda en üst katta bir dairede eğlenecektik. İtiraf etmek zor gelse de korkmaya başladım. Kızlar bile benden cesurdu ama hala korkuyorum.

    Bölüm 2

    Asansöre binip, en üste kata çıkmamız neredeyse iki dakika sürdü. Bina cidden çok yüksekti. Son kata geldiğimizde dört daire vardı. Yüz numaralı daire bizimdi. Tina cebinden anahtarı çıkarıp, bize döndü. “Eğlenmeyen olursa öldürürüm” dedi ve kapıyı açtı. İçerik girdik. Daire bomboşa yakındı. İçeride bir halı ve kanepeden başka bir şey yoktu. Diğer odalarda da birer kanepe vardı. “Ucuz olmasına şaşırmalı” diye şaşırdım. Tina duymuştu buna. Hemen dibimde bitti. Ellerini yüzüme koyup, “Bay Polimer madde üzerinde çalışan çok önemli bilim insanı. Bugün şikayet yok!” dedi ve beni uzunca dudağımdan öptü.

    Herkes üstüne başını çıkarıp, mobil müzik setindeki müziğe bıraktı kendini. Spotify’daki dans müzikleri çalışıyordu aralıksız. İçkiler su gibi akmaya başladı. Hızlı başlamıştık. Bardak üzerine bardak deviriyorduk. Ben kanepeye gömülmüştüm. Kızlar ise ortada dans ediyordu. Engin ile Tina birbirine çok yakındı. Çok aldırış etmesem de bunu beni rahatsız etti. Ağzımı açıp, onları uyaracaktım ama kaslarımı kontrol edemiyordum. Göz kapaklarımda gittikçe ağırlaştı. Müzik ise hala kafamdaydı. Her yer karardığında bile müzik karanlıkta var olmaya çalışıyordu. Sonra o da gitti. Upuzun bir huzur içimi kapladı.

    Çığlık sesleri ise bu huzuru bozmuştu. Çok uzaktan çığlık sesleri geliyordu. Aldırmadım ama bu kez sarsıldığımı hissettim. “Uyan Samet! Uyan!” diye bağırıyordu biri. Sesi tanıdım. Batuhan’ın sesiydi bu. Zar zor gözlerimi açtım. Batuhan ağlıyordu. Yaşlarla dolu gözleri önümdeydi. “Tina öldü!” diye bağırıyordu. Beynimde bu şok etkisi yarattı. İstemsiz olarak ayağa kalktım. Herkes yerde yatan Tina’nın etrafındaydı. Tina ise kanlar içindeydi. Zemin tamamen kan olmuştu. Bu da yetmezmiş gibi suratı parçalanmıştı. Midem bulandı ve dizlerimin üzerine çöküp Tina’nın üzerine kustum. Herkes küfür etti. Kusmuğu aldırış etmeden sevgilimin başını tutup, kaldırdım. Nabzını, kalbini ve her şeyi kontrol ettim. Ölmüştü. Yarası çok derindi. Bunu bilmeme rağmen, “Ambulans!” diye bağırdım. Deniz ise bağırıyordu. “Nerede bu telefonlar?”. Beren de “Lanet olsun telefonum yok!” diyordu. Cebimi kontrol ettim ama benim telefonum da yoktu. Sonra Tina’nın cesedi kaldırdım ama kapıya yöneldim. Koşarsam muhakkak birine rastlardım. Belki de ölmemiştir. “Kapıyı açsın biri!” diye bağırdım. Engin hemen kapıyı açmaya çalıştı ama açamadı. Kapı kilitliydi ve anahtar üzerinde değildi. “Anahtar!” diye bağırdım. Herkes anahtarı arama başladı ama bulamadık.

    Vazgeçmiştim. Tina ölmüştü. Kapıyı açamamış ne de kimseyi arayamamıştık çünkü ne anahtar ne de telefon vardı. Hepsi birden kaybolmuştu. Bir saat geçmişti ayılmamdan beri. Sessizce yerde oturuyordum. Kucağım Tina’nın başı vardı. Deniz ağlıyordu köşede. Beren ve diğerleri ise deli gibi evi arıyordu. Anahtar ile herkesin telefonu nasıl aynı anda kaybolmuş olabilirdi? “Biri bizimle oyun oynuyor” dedi Batuhan kekeleyerek. “Bu normal!” değil dedi. Artık aramaktan vazgeçmişti. Beren ise bağırıyordu. “Nasıl ya?” diye bağırıyordu. Engin de aramaktan vazgeçti. Herkes sessizce oturdu bir süre.

    “Polise haber vermeliyiz!” diye ağladı Deniz. İlk kez konuştum. “Bomboş bir sitede kilitli bir dairedeyiz. Telefon yok. İnternet yok. Kime nasıl haber vereceğiz? Yirmi beşince kattayız. Pencerden de kaçamayız.” dedim. “Sizce sitede midir katil? Bizimle oyun oynuyor olmalı” dedi Batuhan. Cevap vermedim. Berren ise oturduğu yerden hemen ayağa kalktı. “Aramadığımız tek yer kaldı!” dedi heyecanla. Herkes ona baktı. “Tina’nın cebi. Evi o açmıştı. Anahtar belki ondadır” dedi ve hemen üzerime koştu. Tina’nın ölü olmasına aldırış etmeden hemen onun cebini karıştırmaya başladı. Cebinde hiçbir şey yoktu. Sadece bir paket hap çıkmıştı. Tolvon adlı bu ilaçların ne olduğunu bilmiyordum ama Batuhan ilacın ismini duyunca küfür etti. “Bunlar uyku ilaçları” dedi hemen.

    O an kafama dank etti. Uyuya kalmam normal değildi. Hiçbir zaman bu kadar alkolle sızmamıştım. Anlamam gerekirdi. “Bunu içimizden biri yaptı” dedi Beren. Diğerleri de birbirine baktı. “İçimizden biri katil ve Beren’i öldürdü” dedi.

    Bölüm 3

    “İçkiye birisi bu uyku haplarından attı ve hepimiz uyuyunca da Tina’yı öldürdü” dedi Beren. Yerinde duramıyordu. Oradan oraya hızla yürüyordu. “Anlamalıydım. Ben de diyorum nasıl sızdım. Haplar yüzünden” diye kendi kendine konuşmaya devam etti. “Kim neden Tina’yı öldürsün ki!” dedi. Kimse cevap veremedi çünkü bu gerçekten çok saçmaydı. Yıllardır beraber takıldığımız insanlar katil olamazdı ama Tina ölmüştü. Bunu da inkar edemezdim.

    “Onu sen öldürdün!” dedi. Parmakları beni gösteriyordu. “Evet, evet onu sen öldürdün. Her şey yerine oturuyor” dedi Beren. Delirmiş gibiydi. “Saçmalama!” dedi Deniz. “Neden öldürsün ki?” deyip Beren’e baktı. Batuhan ile Engin birbirine baktı. Cevap vermediler. Cidden benim öldürdüğümü düşünüyorlardı. “Tina sana söyledi değil mi? O yüzden öldürdün onu!” diye bağırdı bana. Hiçbir şey anlamamıştım. Ancak ne diyeceğimi de bilmiyordum. Zar zor, “Neyi söyleyecekti?” dedim. Batuhan hemen araya girdi. “Beren, aşkım. Sakin ol. Yeri değil şimdi.” dedi. “Nasıl böyle diyebilirsin! Tina öldü!” diye böğürdü. “Tina’nın Engin’le beraber oldu. Sonra pişman oldu ve bunu sana söyleyecekti. Söyledi ve sen de onu öldürdün!” dedi. Beynime kan sıçradı. Engin’e baktım. Kafasını yere eğmişti. Onun o suratını görünce hemen ayağa kalktım ve yumruğu suratına geçirdim. Ama yetmemişti. Üstüne atlayıp, yüzünü yumruklamaya başladım. Batuhan zar zor beni tuttu.

    “Şerefsiz! Bunu nasıl yaparsın bana!” diye bağırıyordum. Engin hiç cevap vermedi. Deniz ile Engin sevgiliydi. Deniz’in suratı bembeyaz olmuştu. “Engin bunu nasıl yaptın?” diye çığlık attı ve ağlamaya başladı. Beren ise hala bana bakıyordu. “Bunu bilseydim Tina’yı değil, Engin’i öldürürdüm” diye bağırdım Beren’e. Küfür etmeye devam ediyordum. Batuhan ise beni tutmaya devam ediyordu. Beren de ağlamaya başladı. “Kim yaptı bunu?” diyordu. Sanırım artık o da emin değildi. Öfkem geçmişti. Engin’i asla affetmeyecektim. Buradan kurtulur kurtulmaz artık o benim için hiç olacaktı. “Evi kim buldu?” diye sordum ortaya. “Tina” diye cevap verdi Beren. Batuhan ayağa kalkmış ve pencereyi açmıştı. “İmdaat” diye bağırdı. “Biri bize yardım etsin!” diye bağırdı. Sonra cevap gelir diye bekledi ama kimse yoktu. Gece olduğu için etrafta kimsenin olup olmadığını anlamak kolaydı çünkü hiçbir yerden ışık gelmiyordu. Hayalet sitede tek başımızaydık. Batuhan birkaç kez daha denedi ama sonuç alamayınca içeri girdi.
    Tutamadım kendimi. “Bana nasıl olduğunu anlat” diye emir verdim Engin’e. Olayı bilmek istiyordum. Yüzü kan içinde olan Engin bir bana bir Deniz’e baktı. Deniz dizi üstüne çökmüş ve bacaklarına sarılmış yatıyordu. Durmadan ağlıyordu. Neler hissettiğini biliyordum. “Senin vizen olduğu gün biz eğlenmeye çıkmıştık. O zaman oldu. Çok sarhoştuk.” dedi ve sustu. Küfür edecektim ki Deniz ayağa kalkıp onun üzerine atladı. “Hayvan herif evlenecektik biz!” diye hem saldırıyor hem de ağlıyordu. Beren ile Batuhan ayırdı onları. Engin tişört ile yüzündeki kanları silmeye devam etti. Deniz ise kedi gibi köşeye attı kendini. Sonra aniden elektrikler gitti. Karanlıkta kaldık. Ne olduğunu anlayana dek kapı zili delirmiş gibi çalmaya başladı. Zııır Zıır diye durmadan ötüyordu. Deniz ile Beren çığlık attı. Hemen ayağa kalktım ve kapıyı yumruklamaya başladım. “Kim var orada? Yardın edin!” diye bağırıyordum. Herkes ayağa kalmış ve hareket halindeydi. Sonra aniden elektrikler geri geldi. Zil de susmuştu. Kızlar yine çığlık attı. Hemen arkamı dönüp baktığımda Batuhan’ın boğazından kanlar sızıyordu. Zar zor eliyle orayı bastırıyordu. Bana bakıyordu. Eliyle beni gösterdi. Herkes bana baktı. Sonra da suratları bembeyaz oldu. Neye şaşırdıklarını bakarken ayağımın dibinde kanlı bir bıçak olduğunu gördüm. Engin direkt üzerime yürüdü ve atabileceği en sert yumruğu attı. Her şey karardı.

    Bölüm 4

    Kendime geldiğimde ellerimle ayağımın yırtılmış elbise kumaşlarıyla bağlı olduğunu gördüm. Batuhan yerde öyle gözleri açık yatıyordu. Kendime geldiğimi görünce Beren direkt üzerime yürüdü ve bana tokat attı. “Biliyordum sen olduğunu. Neden onu öldürdüm. O sana ne yaptı?” diye bağırdı. Engin yine yumruk attı ama bu kez bayılmadım. “Beren düşün. Neden Batuhan’ı öldüreyim. Ben değildim o ama haklısın kesin içimizden biri!” dedim. Deniz, Engin ya da Beren. Bu üçünden biriydi. Beren dayanamadı. Elindeki bıçağı bacağıma sapladı. Çığlık attım. “Bir sen mi canisin! Ben de caniyim. Şimdi telefonları ve anahtarları nereye koyduğunu söyle!” dedi. Hala çığlık atıyordum. Bacağım kan sızıyordu. “Ben değilim o!” diye bağırdım ama Beren acımadan bıçağı çevirdi ve daha çok çığlık attım. “Bunu yapabiliyorsan belki de sen öldürdün onları!” diye bağırdım.
    Beren bıçağı çekti. “Benim hiçbir nedenim yok. Biri sevgilim diğeri de en iyi arkadaşım. Birbirleriyle yatmış olsalar bile böyle bir şey yapmazdım!” dedi. Sinirden bıçağı yere attı. “Deniz olabilir. O da aldatıldı. Belki o yapmıştır” dedim bacağımdaki acının etkisiyle. “Ben yapamam. İstesem de yapamam” dedi ve ağlamaya başladı. Engin ona yaklaşmaya çalıştı ve Deniz ona da bağırdı. “Engin belki de sensin!” dedim. Engin bana acıyarak baktı. “Bıçak senin önündeydi” dedi. Gülmeye başladım. “Hepiniz salaksınız! Bıçağı kullanıp ne diye ayağımın uca atayım. Çok mu zor odanın bir köşesine atmak” diye bağırdım. Bu kez işe yaramıştı. Herkes birbirine bakıyordu. “Haklısın. Ama yine de sen daha şüphelisin. Bağlı olman hiç yoktan iyidir. Tina öldükten sonra en çok sen onun yanındaydın. İlaçları belki sen yerleştirdin” dedi Beren. “O zaman herkes birbirinin üzerini arasın. Anahtar ya da elektronik cihaz gibi bir şey olmalı” dedim. “Engin onun üzerini ara!” dedi. Engin hemen üzerimi arayamaya başladı. Çekinmeden her yerime dokundu. Emin olmak istiyordu. “Hiçbir şey yok” dedi. Beren de hemen Deniz’i aradı ama hiçbir şey çıkmadı. Deniz Beren’i aradı. Yine bir şey çıkmadı. Beren bu kez Engin’i aradı yine bir şey çıkmadı.

    Beren ile Engin cesetleri öbür odaya taşımaya başladı çünkü koku dayanılmayacak gibiydi. Bundan fırsat bilip, “Deniz inan bana ben yapmadım. Çöz beni. Sen değilsen ikisinden biri katil. Belki ikisidir. Beren Engin’in üzerini aradı. Kasıtlı olarak bir şey bulamamış olabilir. Çöz beni.” diye yalvardım. Deniz ise hiçbir şey demedi. “Bana mı yoksa seni aldatan birine mi inanacaksın?” deyince kafasını kaldırıp bana baktı. Sonra onlara baktı. Hemen yerdeki bıçağı alıp, “Sana inanıyorum” dedi ve ipleri kesti. Serbest kalmıştım. “Teşekkürler” dedim ve hemen bıçağı kaptığımın gibi o ikisinin yanına gittim. Ama bıçağı saplayamadan beni gördüler. Beren çığlık attı. Engin ise Beren’i arkasına aldı. Tam saldıracaktım ki Engin hızlı davrandı bıçağı tuttuğum elime vurarak bıçağın düşmesine neden oldu. Yine de saldırmaya devam ettim. Birebir dövüşte her zaman iyiydim. Engin’i döverek bayılttım. İntikamımı almıştım. Ancak Beren mobil müzik setini kafama geçirdi. Direk yere yığıldım ama bayılmamıştım. Beren bana bakıyordu. “Senin olduğunu biliyordum!” dedi. Hala böyle konuştuğuna göre o değildi. Deniz hemen Beren’in arkasında belirdi. “Hayır şekerim. O değil. Benim katil olan” dedi ve Beren bıçaklamaya başladı. Kan suratımı aktı. Beren çığlık atarak öldü. Deniz, Engin’i kontrol etti. “Hala baygın!” dedi.

    Zar zor konuşarak, “Neden Deniz? İntikamsa neden Batuhan’ı öldürdün?” diye sordum. Deniz bana baktı. “Açıklama yapmak gibi bir planım yok ama ne de olsa öleceksin. Anlatmaktan zarar gelmez” dedi. Sesi değişmişti. Sert ve kendinden emindi. “Sebebi tahmin ettiğin gibi aldatma. Engin ve Tina’ nın ilişkini bunlara sebep oldu. Ancak ben Deniz değilim. Deniz çoktan öldü. Sizin yüzünüzden öldü. Zavallı ikizim evleneceği adamın onu aldattığını öğrenince intihar notuyla direkt kendini öldürdü. Evet, ben onun ikiziyim ve siz salaklar bunu bile fark etmediniz. Anne babamız ölünce sadece ikimiz kalmıştık ama o da gitti ve yapayalnız kaldım. Bunun cezasını ödediniz!” dedi. “Bizim ne suçumuz var?” dedim. “Tina ile Engin şehvet suçu işlediler. Batuhan ile Beren bunu bilmesine rağmen bunu normal karşıladı. Ve hiçbir şey olmamış gibi Tina’nın arkasında oldular. Ve sen biricik kaltağına sahip çıkamadın. Deniz bunları öğrenince kafayı yedi. En iyi arkadaşları diye bildiği insanlar bunu normal karşılıyordu. Gerçi tekrar düşününce senin pek suçun yok ama işte ölmen gerek. Yoksa bütün hikaye ortaya çıkar!” dedi.

    “Bundan kurtulamazsın! Anlayacaklar!” dedi. “Haklısın ama Deniz’in cesedi hemen burada. Polisler onun intihar ettiğini bilmiyorlar. Birazdan onun cesedini buraya çıkaracağım ve sonra da evi ateşe vereceğim. Bom! Hepiniz yanacaksınız ve polisler yıllarca bunu çözmeye çalışacak. Benden bu kadar” dedi ve odadan ayrıldı. Hareket etmeye çalıştım ama kaslarım hareket etmiyordu. Sonra burnuma gaz kokusu geldi. Sürüne sürüne salona kadar gittim. Deniz’in bembeyaz cesedini gördüm. Sonra da her yer alev aldı. Çığlık atarak öldüm.

    SON







  • Madem hepsini tek günde bitirecektin niye bölüm bölüm yazdın ki.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: kandorfeyta

    Madem hepsini tek günde bitirecektin niye bölüm bölüm yazdın ki.

    Okunması kolay olsun diye.
  • Çığlık atarak ölüyor sonunda boşuna okumayın
  • La csb ya... ciglik seslerim huzuru bozmustu !! Merrcan dedemi cagiriyordu yoksa 111! 1! 1

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Öldüysen nasıl yazdın

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: kandorfeyta

    Madem hepsini tek günde bitirecektin niye bölüm bölüm yazdın ki.

    özet geçsin biri pm den

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • çok sıkıcı yazmışsın kardeş

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • Güzeldi la

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Hızlı hızlı geçtim ama bölümü göremedim

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.