Şimdi Ara

Acılarımız & Mutluluklarımız

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
4
Cevap
0
Favori
173
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Acılarımız & Mutluluklarımız


    Bana sen güçlüsün, dayanıklısın diyebilenler, benim nasıl bir sevinç aradığımı bilmiyorlar. Ben her insanın sevinebildiği, mutlu olabildiği bir şeyden mutlu olamıyorum; ne bileyim elimde değil. Ben de isterdim yaşadığım küçücük bir şeyden mutlu olmayı, sevinmeyi, gülmeyi...

    Sanki ya hep ya hiç kuralını oynuyorum... Yaşayacağım mutluluklar ya en güzeli olmalı ya da hiç olmamalı. Mutluluğu yakalamak zor değil. Ama hayat da mutluluğu kolayca yakalacak kadar basit değil.

    Yaşadığımız acılarda ise durum biraz farklı. Bana kalırsa acılar 3 farklı şekilde ele alınabilir. Hafif, normal ve ağır acılar.

    Hafif acılardan başlayayım. Evet onlar, bir toplu iğnenin parmağımıza batması kadar anlık olup bizi rahatsız etmezler. Hafif acılar kolayca atlatılır. İleride çok zor hatırlanır ve gülünür geçilir. Toplu iğnenin batmasında nasıl iz kalmıyorsa hafif acılarda da kalbimizde iz kalmaz.

    Normal acılara geçecek olursak onlar günlük hayattaki orta seviyeli zorluklardır. Nasıl bir mevye bıçağı elinizi kestiğinde 5dk içinde kan akması durup ve birkaç içinde iyileşiyorsa yaramız, normal acılar da böyledir. Bazen kalbimizde hafif bir izi kalır ya da kalmaz. Ama sonuç olarak kişiye bir zararı olamaz.

    Ağır, büyük acılara değinelim. Aslında en önemli kısım burası... İnsanı olgunlaştıran, hayatın gerçek yüzünü gösteren acılar. Burada önemli bir diğer etken de kişinin kendisidir. Ne kadar durumu doğru anlayıp yorumlarsa kendisi için o kadar iyi olur. Ağır acıların en büyükleri ise insanı krize, ölüme, olumsuz düşünmeye sürükler.

    Ağır acılar her an çevremizden gelebilir. Umulmadık bir anda bizi zorlayabilir. İradeli olup, güçlü olup onlarla savaşmalıyız. Çünkü biz kazanırsak kendimizi güçlendiririz. Her olaydan bir sonuç çıkararak kendimize katarız.

    Ağır acıların en büyüklerine deyineyim biraz. İnsanları en çok yaralayan, bir jilet izi gibi her daim kendini hissettiren acılar. Ya bu acılara yenik düşer kendimizi rezil ederiz ya da sabredip, dayanıp, güçlü olup üstesinden gelip vezir oluruz. Üstesinden gelmek o kadar zordur ki, destek isteriz sevdiklerimizden, ailemizden. Ama bir anda onlar sizi -hele ki tam da desteklerine ihtiyaç varken- yalnız bırakırlar. Siz bir anda yıkılırsınız. Aslında yine de yılmadan devam etmek lazım. Siz acınızı -en zor zamanınızı- atlatabilirseniz tekrardan çevrenize sevdikleriniz gelir. Hatta mutlu olmaya başlarsınız ama bir kere sizi gerektikleri yerde yalnız bıraktılar. Mutluluğunuzdan kendilerine de pay çıkararak mutlu olmak isterler ama yok onlar hak etmiyorlar. Her daim yanınızda olsalar o zaman hak edeceklerdi.

    Ya yenemez yenik düşerseniz. Evet o anda yenik düşüp yapacağınız hatalar sizi, benliğinizi yok edebilir. En önemlisi kendinizi yok edebilirsiniz... Öyle kötü sonuçlar olur ki... Bu durumlardan daha fazla bahsetmek istemiyorum.

    Geri mutluluklara dönecek olursak. Hayatımızda büyük veya küçük hep aklımıza yerleştirmeliyiz. Acılarımız da bile mutlulukları düşünmeliyiz ki kendimizi iyi yapmalıyız.

    Çok laf salatası yaptım galiba. bugünlük benden bu kadar...


    quote:

    NOT: Lüften yazım hakkında yorumlarınızı belirtiniz. Bazı arkadaşlar lütfen dalgaya çevirmesin. Seviyeli ve mantıklı cevaplar gelsin.







  • güzel yazı olmuş

    devamını bekliyoruz..
  • quote:

    Orijinalden alıntı: dj gamer

    Acılarımız & Mutluluklarımız


    Bana sen güçlüsün, dayanıklısın diyebilenler, benim nasıl bir sevinç aradığımı bilmiyorlar. Ben her insanın sevinebildiği, mutlu olabildiği bir şeyden mutlu olamıyorum; ne bileyim elimde değil. Ben de isterdim yaşadığım küçücük bir şeyden mutlu olmayı, sevinmeyi, gülmeyi...

    Sanki ya hep ya hiç kuralını oynuyorum... Yaşayacağım mutluluklar ya en güzeli olmalı ya da hiç olmamalı. Mutluluğu yakalamak zor değil. Ama hayat da mutluluğu kolayca yakalacak kadar basit değil.

    Yaşadığımız acılarda ise durum biraz farklı. Bana kalırsa acılar 3 farklı şekilde ele alınabilir. Hafif, normal ve ağır acılar.

    Hafif acılardan başlayayım. Evet onlar, bir toplu iğnenin parmağımıza batması kadar anlık olup bizi rahatsız etmezler. Hafif acılar kolayca atlatılır. İleride çok zor hatırlanır ve gülünür geçilir. Toplu iğnenin batmasında nasıl iz kalmıyorsa hafif acılarda da kalbimizde iz kalmaz.

    Normal acılara geçecek olursak onlar günlük hayattaki orta seviyeli zorluklardır. Nasıl bir mevye bıçağı elinizi kestiğinde 5dk içinde kan akması durup ve birkaç içinde iyileşiyorsa yaramız, normal acılar da böyledir. Bazen kalbimizde hafif bir izi kalır ya da kalmaz. Ama sonuç olarak kişiye bir zararı olamaz.

    Ağır, büyük acılara değinelim. Aslında en önemli kısım burası... İnsanı olgunlaştıran, hayatın gerçek yüzünü gösteren acılar. Burada önemli bir diğer etken de kişinin kendisidir. Ne kadar durumu doğru anlayıp yorumlarsa kendisi için o kadar iyi olur. Ağır acıların en büyükleri ise insanı krize, ölüme, olumsuz düşünmeye sürükler.

    Ağır acılar her an çevremizden gelebilir. Umulmadık bir anda bizi zorlayabilir. İradeli olup, güçlü olup onlarla savaşmalıyız. Çünkü biz kazanırsak kendimizi güçlendiririz. Her olaydan bir sonuç çıkararak kendimize katarız.

    Ağır acıların en büyüklerine deyineyim biraz. İnsanları en çok yaralayan, bir jilet izi gibi her daim kendini hissettiren acılar. Ya bu acılara yenik düşer kendimizi rezil ederiz ya da sabredip, dayanıp, güçlü olup üstesinden gelip vezir oluruz. Üstesinden gelmek o kadar zordur ki, destek isteriz sevdiklerimizden, ailemizden. Ama bir anda onlar sizi -hele ki tam da desteklerine ihtiyaç varken- yalnız bırakırlar. Siz bir anda yıkılırsınız. Aslında yine de yılmadan devam etmek lazım. Siz acınızı -en zor zamanınızı- atlatabilirseniz tekrardan çevrenize sevdikleriniz gelir. Hatta mutlu olmaya başlarsınız ama bir kere sizi gerektikleri yerde yalnız bıraktılar. Mutluluğunuzdan kendilerine de pay çıkararak mutlu olmak isterler ama yok onlar hak etmiyorlar. Her daim yanınızda olsalar o zaman hak edeceklerdi.

    Ya yenemez yenik düşerseniz. Evet o anda yenik düşüp yapacağınız hatalar sizi, benliğinizi yok edebilir. En önemlisi kendinizi yok edebilirsiniz... Öyle kötü sonuçlar olur ki... Bu durumlardan daha fazla bahsetmek istemiyorum.

    Geri mutluluklara dönecek olursak. Hayatımızda büyük veya küçük hep aklımıza yerleştirmeliyiz. Acılarımız da bile mutlulukları düşünmeliyiz ki kendimizi iyi yapmalıyız.

    Çok laf salatası yaptım galiba. bugünlük benden bu kadar...


    quote:

    NOT: Lüften yazım hakkında yorumlarınızı belirtiniz. Bazı arkadaşlar lütfen dalgaya çevirmesin. Seviyeli ve mantıklı cevaplar gelsin.




    güzel bir yazı olmuş, devamı gelirse mutlu olurum.

    koyu ile belirttiğim yer insanı etkileyen en can alıcı noktadır,bu yazdığınız şeyleri,yaşamaktayım,aslında farkındada değilim,ya da farkında olmak istemiyorum,her şey belirsiz, umutsuz gibi, ama bir yandan da kurtulmak düzlüğe çıkmak için müthiş bir çaba gösteriyorum kendimce,ama anlayan yok bilen yok farkında olan yok,bunu bilmemeleri insanı iyice kötü ediyor...sabır sabır sabır..




  • @ :Fatih:

    Halinizi az çok anlayabiliyorum. Bu yazıyı hayatımdaki bazı şeylerden derleyerek yazdım. O anlarda gerçekten sabır lazım...

    @ furkan_10
    Çok sağol.


    Ayrıca aynı konu üzerinden devamı gelir mi bilmem ama yazmaya devam edeceğim.

    Edit: cümleyi düzeltme



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Sadece Sürücü -- 15 Mayıs 2010; 1:29:30 >
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Bu yaşadığımız hayat değil
    5 yıl önce açıldı
    Daha Fazla Göster
    
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.